Türk Dili 43
Mustafa ATİKER
bir duvara çizilmiş kargacık burgacık yazılar gibi dizilmiş bir sürü şehir kara gölgeli ağaçların içine kaçışırken gerçek kuşlarla çarpıştı
karasinek adlı evliyanın âşıkları
teneke kutularda fesleğenler pencerelerden başını uzatmış
bir kedinin pençeleri arasında kalmış ay ışığı öyle sulara gelişigüzel serpilmiş ve yıldızlar bu uzun bekleyişte yaprak döküp çiçek açtı
ve kargalar meyve sepetimdeki elmaları da döküp saçtı
cebimde birkaç ceviz ve ateş böcekleriyle gece yıldızlara doğru yürümekteyiz cebimde birkaç ceviz ve ateş böcekleriyle gece yıldızlara doğru yürümekteyiz bir kedinin pençeleri arasında kalmış ay ışığı
dalgaların üstünde sağa sola koşan gövdesiz kızıl başlar vardı
sanki ben mi dedim kırk bir kere maşallah bu denize ne takılsa yakışır
mavi sarı turuncu yeşil gördüğümüz bütün renkler aslında güneşin aynaya bakışıdır benim aşktan anladığım bir dal çatırtısıdır ve yaktığımız bütün ateşler çarpışır yeşil fasulyeler de büyürken sırıklara sımsıkı yapışır
cebimde birkaç ceviz ve ateş böcekleriyle gece yıldızlara doğru yürümekteyiz