PROTEOS (Yunanca): Birinci, önde gelen
PROTEİN: Hayatın temel maddesi
AMİNO ASİTLERİN POLİMERLERİDİRLER
AMİNO ASİTLER
amino asitler
•Proteinlerin yapı taşlarıdırlar.
•Metabolizma sırasında diğer başka maddelere
dönüşebilirler
•Vücudun ihtiyacı olan diğer bazı kimyasal
yapıların sentezlerinde kullanılabilirler.
Kan plazmasındaki protein içeriği 6-8 g/dl
amino asit içeriği 0.05 g/dl
C; %45-55
,H;%6-8, O; %20-25 N;15-17
AMİNO ASİTLERİN SINIFLANDIRILMASI
1.Moleküllerinde bulunan amino ve karboksil
grupları sayısına göre
•Mono-amino mono-karboksilik asitler
•Mono-amino di-karboksilik asitler
•Di-amino mono-karboksilik asitler
•Di-amino di-karboksilik asitler
2.Moleküllerinde bulunan zincir ve halka
yapılarına göre;
•Alifatik amino asitler
•Aromatik amino asitler
•Heterosiklik amino asitler
3.Amino asitler çözelti haline geçtiklerinde asit, baz veya
Nötr reaksiyon göstermeleri esas alınarak;
•Asidik amino asitler
•Bazik amino asitler
•Nötr amino asitler
2. ve 3. nün karışımı bir sınıflandırma şekli
1. ALİFATİK AMİNO ASİTLER A.Nötral Amino asitler
B-
Asidik amino asitler ve bunların amidleri
c) Bazik amino asitler
sitrüllin
ornitin
2.Aromatik Amino Asitler
3.
Heterosiklik amino asitler
4. Kükürtlü Amino Asitler
Amino asitlerin isimlendirilmesi ve
kimyasal yapıları
D veya L tanımı amino asit ‘in R grubuna
en uzakta bulunan asimetrik karbon’un
Heteroatomunun (NH
2) sağda veya solda
olmasına göre tanımlanır.
L-Amino asit
NH2
D-Amino asit
Amino Asitlerin dipol yapıları
Amino asitler amfoter elektrolitlerdir, çözeltinin H
iyonu konsantrasyonuna göre asit ya da baz olarak
fonksiyon görürler. Bu nitelikleri karbonil gruplarının
proton verebilme,buna karşın amino gruplarının
proton alabilme yeteneğinden kazanılır.
Her amino asit kendilerine özgü bir pH noktasında eşit sayıda pozitif ve negatif yüke sahiptir. Amino asitlerin yüksüz formda bulundukları bu pH değerlerine izoelektrik nokta adı verilir.
Amino asitlerin izoelektrik noktaları
aşağıdaki formülle hesaplanır:
İzoelektrik nokta (ı.p)= pKa+pKb 2
pKa= Asit grubunun pK değeri: Çözeltiye asit ilavesinde
amino asit bir baz gibi hareket eder.pK değeri karboksil
grubunun negatif logaritmasıdır ve karboksil grubunun
%50’sinin dissosiye olduğu pH değerine eşittir.
pKb= Baz grubunun pK değeri:Çözeltiye baz ilavesinde
amino asit bir asit gibi hareket eder.pK değeri amino
grubunun dissasiasyon sabitesinin negatif logaritmasıdır
ve NH3 grubunun %50’sinin dissosiye olduğu pH
değerine eşittir.
Amino asitlerin fiziksel özellikleri
1.
Çözünürlükleri
Amino asitler suda, asitlerde, alkalilerde kolay,
etanolde az çözünürler.
2.
Çözünme noktaları
Amino asitlerin çözünme noktaları genelde yüksektir.
200 C’nin üstündedir.
3.
Tadları
Bazı amino asitler, örn. Löysin tatsızdır. İzolöysin, arjinin
gibi bazı amino asitler de acıdır. Amino asitlerin geri
kalan çoğunluğu ise tatlıdır.
4.
Amfolit yapıları
Amino asitler, amin grubu ile birlikte karboksil grubu da taşıdıkları için, aynı zamanda hem asit hem de bazdırlar.
COOH grupları alkali ortamlarda H iyonları vererek, COO- (karboksilat anyonu) ve H+ iyonlarına dissosiye olur. NH2 grupları ise asit ortamda H iyonlarını alır ve pozitif yüklü NH3 gruplarına değişir.
İzoelektik noktalarında ise
,H iyonları, COOH
grubundan, NH
2grubuna geçerler. Yani bir amino
asit molekülünde, COOH grubu H iyonunu verdiği
için negatif yük taşıyan bir COO
-grubu, bu H’i aldığı
için yükü pozitif olan NH
3grubu ile yan yana bulunur
Hem pozitif hem de negatif yük taşıyan iyonlara
zwitterion denir.
Zwitterion oluşturabilen maddelere de amfolit adı
verilir.
Glisin haricinde tüm amino asitler alfa-karbon atomlarına
4 farklı grup bağlandığı için optik aktiftirler.
5.Optik Aktiviteleri
En basit amino asit glisin olarak bilinir. Yan zinciri yoktur.
Bu nedenle asimetrik karbon atomu içermez.
ALLOFORM
Bir amino asit ikinci bir asimetrik karbona sahipse
(Treonin ve Izoloysin) D ve L formunun tekrar iki ayrı
izomeri ortaya çıkar bunlara da ALLOFORM denir.
CH3 C
HO H
C
COOH NH2 H
D-Treonin
CH3 C C
COOH H OH
H NH2
D-Allotreonin
Amino Asitlerin Kimyasal Özellikleri
A) Amino gruplarının reaksiyonları 1. Alkol ile inaktivasyonu
2. Sörensen titrasyonu
3. Aromatik asitlere bağlanması 4. Betain reaksiyonu
5. Karbamino asit reaksiyonu 6. Ninhidrin reaksiyonu
7. Nitrik asit reaksiyonu 8. Üramin asit reaksiyonu 9. Diketopiperazin oluşumu
10. Amino asitlerin metal iyonları ile şelatlanması
1. Amino grubunun alkol ile inaktivasyonu
Sulu ortamlarda amino grubu H iyonu bağlayarak, pozitif yüklü NH3+ grubuna değişebilir. Alkollü ortamlarda ise, amino grupları NH3+ gruplarına değişemez. İşte bu olaya amino gruplarının Alkol ile inaktivasyonu denir.
Amino asitler alkollü ortamlarda amfoter elektrolitler olmayıp asittirler.
R-NH2 + H++OH- R-NH3+ +OH-
Amino asitler nötral veya hafif alkalik çözeltilerde form aldehit ile reaksiyona girerek, 1 veya 2 molekül form aldehit, elektriksel yük taşımayan amino grubu ile birleşir ve bu şekilde mono- veya dimetilol türevleri meydana getirirler.
Bundan sonra karboksil grubu standart alkali ile titre edilebilir.
kullanılan alkali miktarı, mevcut karboksil grubu miktarını gösterir. Bir amino asit çözeltisinde bulunan karboksil grubunun bu şekilde tayin edilmesi yöntemine sörensen titrasyonu denir.
sörensen bu tepkimeyi bir çözeltide bulunan amino asit miktarının saptanmasında kullanmıştır.
R-CH-COO- + CH2O R-CH-COO- + CH2O R-CH-COO-
NH2
Amino asit formaldehit H-N-CH2OH
HOH2C-N-CH2OH
Monometilol a.a.
Dimetilol a.a.
2. Sörensen titrasyonu
3-
Amino grubunun aromatik asitlerle bağlanması
C-Cl+H2N-CH2-COOH C-NH-CH2-COOH
+HCl
O O
Benzoil klorür glisin
Benzoilglisin (Hippurik asit)
Önemi:
•Amino asitlerin aromatik asitlerle birleşmesi sonunda çözünmeyen maddeler oluşur.
•Böylece zararlı maddelerin organizmadan atılması sağlanır.
•Böyle bir reaksiyon ürünü olan hippurik asit ot yiyen hayvanlarda üreden sonra idrarla atılan en önemli azotlu maddedir.
4-
Betain Reaksiyonu
Amino asitler zwitter iyon durumunda iken, NH3+ grubundaki 3 H’nin yerine 3 CH3 grubu geçmekle betainler oluşur.
H3N+ - CH2- COO- (H3C)3N+ - CH2- COO-
Glikokol Glikokol betain
ÖNEMİ: Betainler bir zwitterion’dur.
5.
Karbamino asit reaksiyonu
Bu reaksiyonda amino asitlerin amino gruplarına, CO2 bağlanarak karbamino asitler’i meydana getirir.
R- CH-COOH + CO2 R-CH-COOH
NH2 HN - COOH
Amino asit Karbamino asit
ÖNEMİ: Hemoglobin CO2 ile karbamino asit oluşturur ve bu şekilde CO2’in dokulardan akciğerlere taşınmasını sağlar.
6.
Ninhidrin reaksiyonu
Ninhidrin amino asit ile reaksiyona girerse NH3 ve CO2 serbest hale geçer. Bir aldehit oluşur ve ninhidrinin indirgenmiş biçimi meydana gelir.
İndirgenmiş ninhidrin, reaksiyonda serbest hale geçen NH3 İle birlikte başka bir ninhidrin ile reaksiyona girer ve
Reaksiyon sonunda mavi renkli bir madde oluşur.
ÖNEMİ: Amino asitler için önemli bir nitel tayin yöntemidir.
Bu tepkime serbest amino gruplarının hepsi ile meydana
gelebilir. Bu nedenle de amino asitler, peptidler ve proteinler bu tepkimeye olumlu yanıt verirler.
Ninhidrin+ Amino asit CO2 Redükte ninhidrin+aldehit+amonyak Ninhidrin+amonyak+redükte ninhidrin Mavi menekşe
Renkli kompleks + 3H2O
7.
Nitrik asit reaksiyonu
Amino asitler nitrik asit ile reaksiyona girerlerse amino gruplarının azotu nitrik asitin azotu gibi serbest element haline geçer.
Diğer taraftan amino grubunun yerine OH grubu girer.
R-CH-COOH + N-OH R-CH-COOH
NH2 O OH+N2+H2O
Amino asit Nitrik asit
Oksi asit+azot+su ÖNEMİ: Her bir amino grubuna karşın, 1 mol azot serbest
kaldığından, amino gruplarının miktarını saptamakta yararlanılır.
8.
Üramin asit reaksiyonu
Amino asitlerin amino gruplarına bir üre molekülü eklenirse üramin asitleri meydana gelir.
R-CH-COOH + H2N-C-NH2 NH3+R-CH-COOH
HN-C-NH2 O
NH2 O
Amino asit üre amonyak
Üramin asidi
Üramin asidndeki amino grubu ile karboksil grubu arasından Bir molekül suyun ayrılması ile hidantoinler oluşur.
R-CH-COOH HN-C-NH2
O
R-CH C=O
NH C=O NH
Üramin asiti hidantoin
ÖNEMİ: Üramin asitleri suda güç çözünürler ve iyi billurlaşırlar.
Bu nedenle amino asitlerin tanısında kullanılır.
9.
Diketopiperazin oluşumu
Amino asitlerin etil esterleri iki amino asit grubunu taşıyan anhidrid halka yapılarını oluşturmak üzere kondanse olurlar.
Sonuçta diketopiperazin meydana gelir.
R-CH-C-O-C2H5 + H2N-C-R 2C2H5OH+R-C-C-N-C-R NH2
O H
C2H5O- C=O HN C=O
diketopiperazin
10.
Amino asitlerin metal iyonları ile
şelatlanması
Amino asitlerin amino grupları, karboksil grupları ve
varsa –SH grupları, Cu
++, Co
++, Mn
++, Fe
++v.s. gibi
bir çok ağır metal iyonları ile kompleks şelatlar
oluştururlar.
Bu özellikten dolayı metal zehirlenmeleri durumunda, antidot olarak proteinler kullanılır. Bu amaçla yumurta akı ve süt
gibi protein çözeltileri içirilir. Zehirlenmeyi yaratan metal, bu proteinle birleşerek etkisiz hale getirilir.
Amino asitlerin karboksil gruplarının reaksiyonları
1. Tuz Oluşumu
2. Esterleşme
3. Amino asitlerin dekarboksilasyonu
1.
Tuz Oluşumu
Amino asitlerin ağır metallerle oluşturduğu tuzların
bazıları kolay kristalize olurlar.
ÖNEMİ: Amino asitlerin saf olarak elde edilmesinde
kullanılır.
2
.Esterleşme
Amino asitler alkol ile susuz hidroklorik asit eşliğinde reaksiyona girerlerse esterlerini meydana getiriler.
R-C-COO- NH3+ H
+ HCl R-C-COOH
NH3Cl H
+ HO-R R-C-COOR+H2O NH3Cl
Zwitterion aa Amino asit hidroklorür Ester hidroklorür
3.
Amino asitlerin dekarboksilasyonu
Amino asit molekülünden karbondioksidin ayrılmasına verilen addır.
R-CH-COOH R-CH2+CO2
NH2 NH2
Amino asit Amin
Amino asit molekülünden CO2 ayrılması ile aminler oluşur. Histidin
Lizin Ornitin Trozin triptofan
Histamin Kadaverin Putressin Tiramin triptamin
ÖNEMİ: dekarboksilasyon anaerob mikroorg.ın etkisiyle olur.
Bağırsaktaki kokuşma ürünleri buna örnektir
R-grup. Amino
asit
reaksiyn Oluşan
renk Tepkime
adı
fenil Tirozin
Fenil alanin
Civa nitrat veHNO3 ile ısıtma
kırmızı Millon tepkimesi
Fenil imidazol
Tirozin
Fenil alanin histidin
Alkalik ort.da sülfanilik asit Nahipoklorit
kırmızı pauly
guanidin arjinin Alkalik ort.da alfa-naftol, Nahipoklorit
kırmızı Sakaguchi
Serbest SH sistein Seyreltik NH4OH de çözeltilmiş Na
nitroprossid
kırmızı nitropruss id
R GRUPLARI İle ilgili reaksiyonlar
indol triptofan H2SO4 de çözeltilmiş p- dimetilaminob enzaldehitle işlemde.
pembe Ehrlich
Halkalı
a.a. Fenil alanin triptofan
HNO3 Isıtılınca Alkali ilavesinde
Beyaz tortu Sarı
turuncu
ksantopr otein
indol triptofan Gliyoksiklik asitle
işlemden sonra H2SO4 tabakalndırma
Menekşe
halka Hopkins
Cole
Esansiyel amino asitler
Organizmalar tarafından sentez edilemeyen ve besinlerle dışarıdan alınmaları gerekli olan amino asitlere esansiyel (eksojen ) amino asitler denir. Vücutta sentez edilebilen ve dışarıdan besinlerle alınmaları şart olmayan amino asitlere de esansiyel olmayan amino asitler (endojen) denir.
İnsanlarda esansiyel a.a.ler
Lizin
Triptofan Fenilalanin Löysin
İzolöysin Treonin Metiyonin Valin
Köpek, sıçan ve domuzlarda bunlara ek olarak histidin ve arjinin, Tavuklarda da bunlara ek olarak histidin, arjinin, glisin ve glutamik asit esansiyeldir.
PEPTİT BAĞLARI
Peptid bağları kurulurken,
Amino asitlerden birinin karboksil grubu ile diğerinin amino grubu yan yana gelirler ve aralarından bir molekül su vererek
peptid bağını kurarlar.
•birçok a.a. Peptid bağı ile bağlanırsa sırasıyla
di, tri, tetra, penta vb peptidler oluşur.
•10’dan az a.a. Birbiriyle bağlanırsa oluşan
peptide genel olarak oligopeptid adı verilir.
•10’dan fazla a.a. İçeren peptidlere polipeptidler,
1002den fazla a.a. Kapsayan peptidlere
makropeptidler adı verilir.
•İsimlendirme karboksil grubu peptid bağına
katılan a.a.in ismini sonuna –il eki getirilir.
Peptid sentezi
•Oldukça basit yapıda peptidlerin hormon ya da
doku hormonları olarak önemli rol oynamaları
ve ilaç endüstrisinde büyük ilgi görmeleri
nedeniyle peptidlerin saf kimyasal sentezleri
büyük ilgi toplamaktadır.
•Peptid sentezinde temel ilke, karboksil
grubunun bir türevi ile bir a.a.in amino
grubunun reaksiyonuna sokulmasıdır.
Doğal peptidler
•Doğal olarak bulunan oligopeptidlerin ve
polipeptidlerin varlığı bilinir. Bunlardan büyük bir
kısmı da protein parçalanma ürünlerinden
oluşurlar ve
*enzim ön maddelerinin aktivasyonundan,
*kollajenin olgunlaşmasından ya da
*fibrinojenin fibrine dönüşmesinden köken alırlar.
•Birçok peptid önemli fizyolojik fonksiyonlara
sahiptir
1- Özellikle hormon etkisine sahip olan
peptidler büyük önem taşırlar
2- Doku hormonları olarak tanımlanan hormon
benzeri maddeler vardır (kinin, anjiotensin)
3- MSS’nde bulunan ve endorfin ya da
enkefalin adı verilen, beyinde önemli görevler
yapan peptidler vardır.
Proteinlerin biyosentezi
•Yüksek yapılı canlılarda çoğu peptidler büyük
polipeptid zincirlerinin parçalanmasından köken
alırlar.
•Birçok protein inaktif halden aktif hale
geçerken (Örn: enzimler, hormonlar) parçalanır
ve küçülürler. Bu sırada peptidler açığa çıkar.
•Bu oluşum prensibi yanında aktive edilmiş asit
türevlerinin di, tripeptid oluşturması gibi ikinci
bir biyosentez yolu da vardır.
Peptid hormonlarından bazıları
•Parathormon (paratiropid bezi) : Ca+2
mobilizasyonu
•Kalsitonin (Troid bezi): Ca+2 düzeyinin düşürülmesi
•İnsulin (Pankreas): Kan şekeri düşürülmesi
•Glukagon (Pankreas): Kan şekeri yükseltilmesi
•Oksitosin (neurohipofiz): uterus kontraksiyonları
•Somatotropin (STH) (adenohipohiz): metabolizma
ve büyüme
•Kortikotropin (ACTH) (Adenohipofiz): Böbrek üstü bezi
kabuğu stimülasyonu
•Tyrotropin (TRH) (adenohipofiz): troid bezis
timülasyonu
•Follikül stimüle edici hormon (FSH)(adenohipofiz):
yumurta hücresi olgunlaşmasının stimülasyonu
•Prolaktin(adenohipofiz):süt bezlerinin stimülasyonu
•Lutropin (LH) (adenohipofiz): seksüel hormon
üretiminin stimülasyonu
•Relaksin(Ovaryum): symphisis pelvisin gevşetilmesi
•Eritropoetin(böbrekler): eritrositlerin olgunlaşması
•Timozin(Timus): lenfoid hücrelerin proliferasyonu ve
değişimi
•Vazopressin (ADH)(neurohipofiz): diürezin
engellenmesi
•Melanotropin (MSH)(pars intermedia): melanoforların
genişlemesi
•Chorion gonadotropin (HCG) (plasenta): LH etkisi
•Lipotropin (LPH) (Adenohipofiz): lipoliz
Proteinler
•Amino asitlerin peptid bağlarıyla birbirine
özel dizilimlerle
•bağlanmasıyla oluşan ve bir çok değişik
fonksiyona sahip organik bileşiklerdir.
•Bileşimlerinde C %50, O %25, N %16, H %7
bulunur, bazı amino
• asitlerde %1 sülfürde görülebilir.
Molekül ağırlıkları 5000’den 40 milyona
kadar değişebilmektedir .
•Hücre yapıtaşını oluşturmaları,
•Hareketi sağlayan kontraktil elementlerin
ve enzimlerin yapısının proteinlerden
kurulu olmasının yanı sıra,
•birçok hormonun protein yapısında
olması,
•proteinlerin kanda birçok maddenin
taşınmasını sağlaması yönünden
proteinler önemlidir.
•
Globuler ya da spheroproteinler
• Fibriler ya da Skleroproteinler
•Proteidler
•Proteinler çözünürlükleri, formları, kimyasal
içerikleri ve varsa protein olmayan kısımlarına
göre sınıflandırılırlar.
GLOBULER PROTEİN
•Enzimler ve hormonlar
•Yuvarlak ya da elipsoid bir form
•Albumin ve globulin
•Suda ya da tuzlu su çözeltisinde, zayıf asitlerde ve bazlarda
çözünürler
Zein (Mısır) ve gliadin (buğday)
Histonlar
Bazik proteinlerdir
Yapılarında arjinin vardır
Triptofan ve tirozin yoktur.
Denatüre edilemezler.
Protaminler
Tahıl proteinleri
Glutamik asit ve prolinden zengin
FİBRİLER PROTEİNLER
•İpliksi yapıları ile karakteristik
•Çapın uzunluğa oranı 1:30 ya da daha fazla olduğu, uzun elipsoid forma sahiptirler
Kollagen Yapısı
•Hayvanlarda çok yaygın bulunur
•Suda, seyreltik asit ve alkalilerde Çözünmez.
•%30 luk glisin, %12-14 hidroksiprolin
%12 lik hidroksilizin içerir.
Helix yapısındaki 3 peptit zinciri 28 A boyunda bir süperhelix formunda birbirlerine sarılmışlardır.
Elastin
KERATİN Saçların (yünlerin) ve boynuzumsu maddelerinin (tırnak,boynuz)
içerdiği proteindir.
Bu tür proteinler prostetik grubunun kimyasal niteliğine göre proteidler, 1-glikoproteinler (prostetik grubu karbonhidrat)
2-Nükleoproteinler (nük.asit) 3-Lipoproteinler (lipid)
4-Kromoproteinler (kromojenler) 5-metalloproteinler (metaller)
6-hemoproteinler (hem) 7-Fosfoproteinler (fosfor)
Proteinlerin nitelikleri
1-
Amfolit Özellikleri: Bir proteinin yapısındaki serbest asidik ve bazik grupların sayısı, protein yapısında yer alan asidik ya da bazik amino asit sayılarınca belirlenir. Bu tür grupların varlığı proteine amfolit niteliği kazandırır ve proteinler çözeltinin pH’sına bağımlı olarak bir asidik (katyon) ya da bazik (anyon) nitelik taşırlar. Anyonik ve katyonik grupların sayılarının eşit olduğu, yani protein yükünün sıfır olduğu çözeltinin pH değerine protein molekülünün izoelektrik pH’sı adı verilir.2-Tampon Özellikleri
Glikoproteinlerde ve proteoglikanlarda anyonik ve katyonik gruplar yanısıra yapıdaki neurominik asit örnekleri (ve fosfat örnekleri) ya da karboksil ve sülfat gruplarının net yükleri molekülün izoelektrik noktasını etkiler. Bu nitelikleri ile proteinler tampon etkisine sahiptirler.
Fakat kanın ya da vücut sıvılarının pH değerlerinde serbest asidik ve bazik gruplar histidinin imidazol grubundan daha çok tampon niteliği gösterirler
3-Proteinlerin Çözünürlükleri
Proteinlerin çözünürlükleri bir yandan amino asit içeriklerine, molekül ağırlıklarına ve molekül formuna,diğer yandan çözeltinin türüne, pH değerine ve kullanılan elektrolitin konsantrasyon ve niteliklerine bağımlıdır.
Belirli bir elektrolit ve H+ iyonu konsantrasyonunda her protein karakteristik bir çözünürlüğe sahiptir.
Dipol nitelikteki proteinlerde nötral tuzların verilmesinde molekül içi çekim güçleri azaltıldığından çözünürlük kolaylaştırılır ya da gerçekleştirilir.
Protein karışımını oluşturan komponentler farklı tuz konsantrasyonlarında çökelirler (prot. karışımlarının ayrımlanması). Bu amaçla çoğunlukla iyi çözünen ve kuvvetli hidratize edilen amonyum sülfat kullanılır.
Proteinler: kuvvetli asitler (perklorik asit, triklorasetika sit, pikrik asit, sülfasalisilik asit), invert sabunlar, ağırmetaller (CuSO4, Zn(OH)2), organik çözücüler (etanol, aseeton) ilavesinde de çökelirler.
Ayrıca, sulu bir protein çözeltisi 70 0C’nin üzerinde ısıtılırsa proteinler çökelirler ya da denatüre olurlar.
DENATÜRASYON
Bir proteinin çözünür formdan çözünmez forma geçişi denatürasyon olayı ile bağlantılıdır.
Denatürasyonda proteinin düzenli yapısı (2.il ve 3.ül) değişir ya da tümüyle ortadan kalkar.
Çözünürlük yanında protein kristalize olma yeteneğini ve aktivitesini kaybeder.
Denatüre olmuş proteinler proteolitik enzimler tarafından kolaylıkla parçalanabilirler.
Denatürasyon doğal yapının bozulmasıdır. Doğal yapının
bozulması için de protein molekülünün birtakım etkenlere
maruz kalması gerekmektedir. Denatürasyon olayının olması
için peptid bağlarının çözülmesi şart değildir. Protein
molekülünün, katlarının açılması ve değişik bir biçimde tekrar
katlanması yani 2. ve 3. yapılardaki değişiklikler de protein
molekülünün niteliklerini değiştirir. 3. yapının bozulması geri
dönebilir bir denatürasyon olduğu halde, 2. yapının bozulduğu
durumlarda oluşan denatürasyonun geriye dönüşü yoktur.
Proteinlerin doğal yapısının bozulmasıdır.
Denatürasyon nedenleri:
•Asit de bekletme (pH:4 )
•Alkali’de bekletme(pH:10
•Etonolde çözme
•Isı (50-60ºC )
•Konsantre üre çözeltisi
•UV ışınları
•X ışınları
•Kuvvetli çalkalama
•Dondurup çözmr
•Yüksek basınç
)
Bazı durumlarda denatürasyon etkeni ortadan kaldırılabilirse Protein molekülü tekrar eski formunu ve biyolojik aktivitesini Kazanabilir ki bu olaya RENATÜRASYON denir.
Protein Molekülünün Yapısı
•Primer Yapı (Amino asit sekansı)
•İkincil yapı (Zincir konformasyonu)
•Üçüncül yapı (tersiyer yapı)
•Dördüncül yapı (kuarterner yapı)
PRİMER YAPI
Amino asitlerin molekül içindeki dizilim sıraları
-Molekül başlangıcında yer alan amino asit serbest bir amino zincir sonunda yer alan amino asitte serbest karboksil grubuna sahiptir.
PRİMER YAPI
SEKONDER YAPI
Alfa heliks yapısı:
Peptid zincirinin bir eksen etrafında helezon şeklinde kıvrılmasıyla meydana Gelir.
Beta-heliks yapısı:
İki veya daha fazla sayıda polipeptid zincirinin H bağları ile birbirine bir- leşmesiyle meydana gelen yapı.
TERSİYER YAPI
•Hidrojen köprüsü bağları
•Disülfid bağları
•İyonik ilşkiler
•Hidrofob bağlar
Üçüncül yapı bu tür bağlar aracılığı ile oluşturulan
protein molekülünün üç boyutlu asimetrik yapısıdır
Bu bağlar sayesinde protein molekülü kendi etrafında katlanır, Kıvrılır ve elipsoid ya da globüler bir yapı kazanır.
Üçüncül yapı özellikle proteinlerin fonksiyonel niteliklerini yerine getirebilmeleri açısından büyük önem taşır.
Primer- sekunder-tersiyer
Globuler protein şeklinde katlanmış peptid zincirleri sık sık daha büyük yapılı agregatlar halinde bir araya gelirler. Bir araya gelmiş bu toplu yapıya dördüncül yapı denir.
Primer-sekonder-tersiyer-quarter yapı
KROMOPROTEİNLER
Prostetik grubu porfirinler gibi renkli maddeler
olan konjuge proteinlerdir.
Hemoglobin ve solunum enzimleri, katalaz
enzimi prostetik grubu olan proteinlerdir.
Flavoproteidlerin prostetik grubu riboflavin,
Siyah saç ve yünde bulunan proteinli
maddelerin prostetik grubu melanin,
Hem maddesini prostetik grup olarak taşıyan
kromoproteinlere hemoproteidler adı verilir.
Hem maddesi genelde Fe taşıyan porfirin
kompleksidir.
PORFİRİNLER
Porfirinlerin ilk ve basit temel maddesi
pirol halkasıdır.
Eğer bir pirol halkasına propiyonik asit,
asetik asit veya metil, etil, hidroksi etil,
vinil gibi yan zincirler eklenirse
porfobilinojen denen yapı meydana
gelir.
4 pirol halkası =CH- köprüleri ile
birbirine bağlanarak porfirinleri
oluşturur.
Hemoglobin
Prostetik grup olarak “hem” taşıyan bir
kromoproteindir.
4 hem grubunun birbirine paralel bir şekilde
ve peptid zincirine dik olarak globinle
bağlanmalarıyla oluşurlar.
Molekül ağırlığı 68.000
Ana karnındaki yavruda hemoglobin başlıca
karaciğerde sentez edilir ve yetişkinlerin
kemik iliğinde sentezlenen hemoglobinden
farklıdır.
Histidin yönünden zengindir ve kanda fazla
bulunması nedeniyle iyi bir tampondur.
En önemli görevi oksihemoglobin
oluşturmak suretiyle akciğerlerde
atmosferik oksijen ile birleşerek oksijeni
dokulara taşımaktır.
Hemoglobindeki 4 hem grubundan her biri
1 molekül oksijen bağlayabilir.
Hemoglobin+CO
2=karbaminohemoglobin
Hemoglobin+CO=karboksihemoglobin
Hemoglobin+oksitleyici
maddeler=methemoglobin
Hemoglobin+siyanür=siyan hemoglobin
Hemoglobin+H
2S=sufhemoglobin
Myoglobin
Hemoglobin molekülünün ¼’ü
büyüklüğündedir.
Molekül ağırlığı 17.000
Prostetik grubu bir hem maddesi
Görevi: Hemoglobinin dokulara getirdiği
oksijeni tutmak
SAFRA RENKLİ MADDELERİ
Eritrositlerin parçalanma ürünleri
oldukları için safra asitlerinin kaynağı
olarak eritrositler gösterilir.
Eritrositler 125 gün sonra yıkılır. Porfirin
halkası açılır ve 1 bir CH (metin)
grubuna ait C atomu ayrılır. 4 pirol
halkası içeren açık bir zincir= safra
renkli maddelerdir.
Safra renkli maddeler Bilen (Proto)
maddesinden türemiş olduğu kabul edilir.
Hemoglobinin parçalanmasında, ilk
basamakta meydan gelen safra renkli
maddesi biliverdindir
Biliverdindeki porfobilinojen halkalarını
bağlayan metin gruplarından birisinin
metilen grubuna oksitlenmesiyle
(redüklenmesiyle) bilirubin meydana gelir.
Bilirubindeki vinil gruplarının etil grubuna
çevrilmesiyle mezobilirubin oluşur.
Mezobilirubindeki porfobilinojen halkalarını
bağlayan diğer 2 metin (CH) grubunun da
metilen grubuna (CH2) redüklenmesiyle
mezobilirubinojen meydana gelir.
Sterkobilinojen, mezobilirubinojendeki 2
yan porfobilinojen halkalarına, yani 1 ve
11 no’lu halkalara 2’şer H girmesiyle
oluşur.
Klinik biyokimyada mezobilirubinojen ve
sterkobilinojene bilinojenler veya
urobilinojenler denir.
Gerek mezobiliruniojende gerekse
sterkobilinojende merkezde mevcut
üretilen CH2 grubunun H kaybetmek
suretiyle oksitlenerek, yani metin (CH)
grubuna çevrilmesiyle
mezobilirubinojenden ürobilin,
sterkobilinojenden de sterkobilin meydana
gelir. (her ikisi de dışkıdan izole)
Safra renkli maddelerinin
özellikleri
Mezobilinojen ve sterkobilinojen
renksizdir.
Ürobilin ve sterkobilin sarı renktedir.
Mezobilirubin ve bilirubin portakal sarısı
renktedir.
Biliverdin mavimsi yeşil renktedir.
SARILIK
Safra renkli maddelerinden olan
bilirubinin
plazmada toplanmasına bilirubinemi,
idrarla çıkarılmasına bilirubinuri,
deri ve mukozada toplanarak bu
dokuları boyaması haline sarılık (ikterus)
adı verilir.
Hemolitik sarılık
Eritrosit parçalanmasının arttığı durumlarda
(dış parazitlerin toksinlerinden vb) birdenbire
oluşan fazla bilirubinin karaciğer tarafından
safra kanalına salgılamaya yetişememesi
sonucu kanda birikmesiyle oluşur.
Serum: karaciğer fonk.testleri normal
İdrar: urobilinojen artmıştır.
Dışkı: koyu renkli, sterkobilinojen ve
urobilinojen artmıştır.
Hepatosellüler sarılık
Bilirubinin karaciğer hücrelerinden alınıp
safra kanallarına atılamaması.
Nedenleri: hepatit, zehirlenmeler
Serum: karaciğer fonksiyon testleri
bozulur.
İdrar: Urobilinojen görülür
Dışkı: açık renklidir
Mekanik sarılık (retensiyon
sarılığı)
Safra yollarının yangı, taş, parazit veya
ur gibi nedenlerle tıkanması ve safranın
karaciğer hücrelerinde ve dokularda
toplanması.
Serumda direkt bilirubin ve indirekt
bilirubin artar.
İdrarda bilirubin bulunur
Dışkı renksizdir.
NÜKLEİK ASİTLER
Kalıtsal nitelikleri olan, genleri taşıyan ve
protein sentezinde anahtar özellik gösteren
maddelerdir.
Nükleik asitlerin önemi
Nükleoproteinler kalıtım yolu ile
doğrudan ilgilidir
Nükleoproteinler kromatinin temel
maddesi olmaları nedeni ile, hücre
bölünmesinde, üremesinde ve kalıtsal
faktörlerin naklinde rol oynarlar.
Hücrede yönetici molekül olarak görev yaparlar.
Yapılarındaki 5 C lu şekere göre ikiye ayrılırlar.
Deoksiriboz şekeri olana DNA, riboz şekeri
olana RNA denir. Nükleotid denilen birimlerden
meydana gelmişlerdir. Nükleotid, fosfat(H3PO4),
5 C lu şeker ve azotlu organik bazdan oluşur.
Nükleotidler isimlerini taşıdıkları organik baza
göre alırlar.
Organik bazlar:İki çeşittir.
1.Pürinler:Çift halkalıdırlar. Adenin ve guanin
bu gruptadır.
2.Pirimidinler:Tek halkalıdırlar. Sitozin, timin
ve urasil.
Nukleosidler: Pirimidin (T,C) veya pürin
bazlarından (A,G) birisi ile pentoz şekeri
(2-deoksi-D-riboz) birleşerek nukleosidleri
meydana getirirler.
Nukleosidler de fosfat molekülleri ile
birleşerek nukleotidleri oluştururlar
Yan yana bulunan nukleotidler
(monomer), birbirleri ile fosfodiester
bağları ile birleşerek polinukleotid
zincirlerini (polimer) oluştururlar.
Biyolojik yönden önemli serbest nükleotidler
Koenzimler:
AMP (Flavinli enzimlerin yapısına katılırlar)
ADP (Flavinli enzimlerin yapısına katılırlar)
ATP (Flavinli enzimlerin yapısına katılırlar,
kimyasal reaksiyonların enerji kaynağıdır)
NAD (Biyolojik oksidasyonlarda rol oynarlar)
NADP(Biyolojik oksidasyonlarda rol oynarlar)
FMN(Biyolojik oksidasyonlarda rol oynarlar)
FAD(Biyolojik oksidasyonlarda rol oynarlar)
UDP-G
Koenzim A
GMP
CMP
UMP
TMP
DNA’nın (Deoksiribonükleik asit)
özellikleri:
Ökaryotlarda çekirdek, mitokondri ve
kloroplastta, prokaryotlarda ise
sitoplazmada bulunur.
Merdiven şeklinde iki sarmal iplikten
oluşur.(Watson-Crick modeli)
Genetik haberi taşır ve replikasyon
(eşleşme) yeteneğine sahiptir
Hücre bölünmesinde genetik unsurlar tamamıyla
ve değiştirilmeksizin yavruya verilir. Yeni bir DNA
molekülünün meydana gelmesi (DNA
replikasyonu) için çift sarmalın yani 3. yapının
bozulup 2. yapının meydana gelmesi gerekir. Bu
şekilde ayrılan DNA şeritleri yeni oluşacak DNA
şeritleri için adeta bir kalıp meydana getirir. Bu
kalıp karşısında ancak ve sadece bu şeridin
kendisinden ayrıldığı eş şeridin yapısına benzer
bir DNA şeridi oluşabilir. Çünkü kalıp olarak
adlandırdığımız DNA şeridi içerisinde yer alan
N’lu bazlar, ancak kendi sırasına uygun N’lu
bazlar ile eşleşebilir.
DNA molekülünde birbiri üzerinde yer alan 3 N’lu
baz bir amino asidi kodlar ve buna kodon adı
verilir.
DNA’nın yapısı
Metabolizmayı, büyümeyi, bölünmeyi ve kalıtsal karakterlerin aktarılmasını sağlar.
Adenin, timin, guanin ve sitozin bazlarından oluşur.
Kendini eşleyebilir (replikasyon). Eşlenmeye DNA nın iki ipliğide katılır. Ortanda bulunan uygun nükleotidleri kullanarak yeni karşı diziyi
tamamlar.
Replikasyon sırasındaki hata DNA’nın tek ipliğinde ise sonraki eşlemelerde onarılabilir, iki ipliğinde ve karşılıklı bölgelerinde ise onarılamaz.
Nükleotidleri oluşturan şeker ve bazlar birbirine glikozit bağı ile bağlanırlar. Nükleotidler ise fosfodiester bağı ile birbirine bağlanırlar.
Adenin timinle, guanin sitozinle eşleşir.
Adenin sayısı timin, guanin sayısı sitozin sayısına eşittir.
A/T=1 ve G/C=1 olduğuna göre A+G/T+C=1olur.
DNA nın iki zincirini zayıf hidrojen
bağları bir arada tutar. Adenin ve
timin arasında 2, guanin ve sitozin
arasında 3 tane zayıf H bağı
bulunur.
Sentezlenmesini sağlayan enzim
DNA polimeraz, hidrolizini sağlayan
enzim Deoksiribonükleaz (DNAaz)
dır.
Gen:Bir polipeptidin sentezinden
sorumlu en küçük DNA parçasıdır.
Bir bireyin kalıtsal yapısını oluşturan alt
birimlerin basitten karmaşığa doğru
sıralanışı şöyledir:Organik baz-
Nükleotid-Üçlü şifre-Gen-Nükleik asit-
Kromozom
DNA’nın özelliğini veren, nükleotidlerin
diziliş sırası, çeşidi ve sayısıdır.
Hücre içinde DNA’nın konumu
Mutasyon:DNA nın eşlenmesi sırasında
nükleotit sırasında ve yapısında görülen
değişmelerdir. Üreme hücrelerinin
oluşumu sırasında gerçekleşirse
kalıtsaldır.
RNA’nın (Ribonükleik asit) özellikleri
Çekirdekte ve sitoplazmada serbest halde
bulunur.
Tek nükleotid dizisinden oluşmuştur.
Organik bazları adenin, guanin, sitozin ve urasil
Protein sentezinde translasyon kısmında görev dir.
alır.
Kendini eşleyemez, DNA tarafından sentezlenir
Sentezlenmesini sağlayan enzim RNA
polimeraz, hidrolizini sağlayan enzim
ribonükleaz(RNAaz) dır.
RNA Çeşitleri:Yaptıkları göreve göre üç
çeşit RNA vardır
a)mRNA(mesenger RNA):Çekirdekte
DNA nın anlamlı ipliğinden sentezlenir.
Protein sentezinde kalıp olarak iş görür.
DNA’daki genetik haberi ribozomlarda
protein sentezinin meydana geldiği yere
taşır.
b)tRNA(transfer RNA):Görevi hücre
içindeki aminoasitleri tanımak ve bunları
ribozomlara taşımaktır. Her aminoasitin
tRNA sı özel olduğundan, her hücrede 20
çeşit tRNA vardır.
c)rRNA(Ribozomal RNA):Ribozomların
yapısına katılır.
Kodon:Bir aminoasit için mRNA’da yan
yana gelen üç nükleotidin meydana
getirdiği şifredir.
Antikodon: tRNA nın mRNA
kodonlarına uygun gelen her biri bir
aminoasit taşıyan üçlü nükleotit
grubudur.
1 aminoasit=1 kodon=3 nükleotit
PROTEİN SENTEZİ
Protein çeşitliliği yapısındaki aminoasitlerin sayı
sıra ve çeşidine bağlıdır.
Hücredeki proteinlerin sentezinden DNA molekülü
sorumludur.
DNA molekülü üzerindeki nükleotid sıraları
aminoasitlerin proteindeki sırasını verir.
DNA molekülü üzerindeki ard arda gelen 3
nükleotid 1 aminoasit için şifre demektir.
Protein sentezi için gerekli şifre DNA tarafından
mRNA ya aktarılır. mRNA bu bilgileri ribozomlara
götürür.
tRNA larda uygun aminoasitleri alarak
ribozomlara gelir.
tRNA nın antikodonu ile, mRNA nın kodonu
uygun ise aminoasitler aralarında peptit bağı
oluşturarak polipeptit zinciri meydana
gelir(mRNA daki mesaj bitene kadar devam
eder)
AUG-Başlangıç kodonu
UAA,UAG,UGA-Bitiş kodonları
Protein sentezi tamamlandığında mRNA
ribozomdan ayrılır. mRNA ve tRNA enzimler gibi
tekrar tekrar kullanılabilirler.
Transkripsiyon (yazılma):DNA dan
mRNA ya şifre aktarımı.
Translasyon (okuma):mRNA ya uygun
tRNA antikodonunun karşı karşıya
gelmesi.
Protein sentezinde aktif görev
sırası:DNA-mRNA-Ribozom-tRNA-
Aminoasit
Bir gen bir enzim hipotezi:Her enzimin
sentezinden sorumlu bir gen vardır.