• Sonuç bulunamadı

Sahne Sanatları ve Seyirlik Oyunlar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sahne Sanatları ve Seyirlik Oyunlar"

Copied!
36
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Sahne Sanatları ve Seyirlik

Oyunlar

(2)

Türk Seyirlik Oyunları

Türk seyirlik oyunlarının gelişmesinde etken olan 5 tane öğe bulunmaktadır:

1. Yer: Söz konusu sanat dallarının doğduğu geliştiği yer Orta Asya ile Anadolu’dur.

2.Gelenek:İslam öncesi şaman inanç ve töreleri etkilidir.

3.İslam:Gerek geleneksel seyirlik oyunlar gerekse çağdaş sahne sanatları konusunda olumlu etkisinden söz edilememekte.

(3)

Türk Seyirlik Oyunları

4. İmparatorluk:Osmanlı İmparatorlunu geniş kültürler ile iletişime girmesinden kaynaklanan etkiler söz

konusudur.Özellikle müslüman olmayan topluluklar ön plana çıkmaktadır.

5.Batı:Geleneksel Türk tiyatrosunda görülmeyen çağdaş tiyatro türleri doğrudan batıdan alınmıştır.

(4)

Türk Seyirlik Oyunları

19. Yüzyılın sonlarına kadar sahne sanatlarının sergilendikleri alanlar 3’e ayrılmaktadır.

1. Köy Oyunları:Animizm inanç ve törelerinden kaynaklanan izler ve yöresel özellikler çarpar.Tarımsal sahneler, hayvan benzetmeleri, kötülüklerden arınma ana

temalardır.

(5)

Türk Seyirlik Oyunları

2. Halk Tiyatrosu:Belli merkezlerde

yoğunlaşırlar,

sahnesizdirler,bir metne

dayanmazlar.Kukla, karagöz, ortaoyunu belli türleridir.

3.Saray

Tiyatrosu:Kendi içinde iki döneme

ayırabiliriz.

A.Başlangıçtan 19.

yüzyıla kadar şenlik denen oyunlar ve

törenler söz konusudur.

B.XIX. Yüzyıldan

itibaren sarayda tiyatro seyirleri

başlamıştır.Daha çok yabancı

kökenlidir.Şenlikler halka açık tutulmuş özel tiyatrolar kapalı tutulmuştur.

(6)

Türk Seyirlik Oyunları

Türk Sahne

sanatlarına Ulasallık kazandıran temel

özellikler şunlardır.

1.Sahnesizdir

2.Ezbere dayanır.

3.Güncel

değişmelere, doğaçlamalara elverişlidir.

4.Esas öğe güldürüdür

5. Canlı cansız herşeyin taklidi yapılır.

6.Gerçeği yansıtma gibi bir amaç yoktur.

7.Her türdeki

oyunlarda 2 belirgin tip ön plandadır.Hacivat- Karagöz, Usta-

Yardak,pişekar-kavuklu gibi

(7)

KUKLA

Geleneksel Türk tiyatrosunun en eski türü kukladır.

Korçak,kabarcuk,pi yade çadırı gibi

isimleri vardır.

Türk kuklasının kökeni Orta

Asyadır.

Orta Asya’da elle oynatılan kuklaya kol korçak, ipli

olanına da çadır hayat denir.

Anadolu’da ise dev kuklası, araba

kuklası ve iskemle kuklası türleri

bulunmaktadır.

(8)
(9)

KUKLA

Evliya Çelebi’nin anlatımına göre

xvıı. Yüzyılda kukla çok yaygınlık

kazanmıştır.

XIX. Yüzyılda

Thomes Holden adlı bir İngiliz aracılığı ile ipli kukla

ülkemize girmiştir.

(10)

KUKLA

Uzakdoğuda gelişen gölge

oyunları Araplar aracılığı ile Türk kültürüne

yerleşmiştir.

Gölge oyunu tek bir sanatçının

sergilediği bir gösteridir.

Karagözcü denen kişi deve

derisinden yapılmış görüntleri sopaların yardımı ile hareket ettirirken sesini ve şivesini oyundaki kişilerin

özelliklerine göre seçtiği konuları sergiler.

(11)

KUKLA

Konu bir metne bağlı

değldir.sanatçı

kendi yeteneğine ve günün

kouşullarına

seyircinin ilgisine göre eklemeler, çıkarmalar yapar.

Oyuna adını veren Karagöz

doğruluğun, sağduyunun simgesidir.

Hacivat ise güzel konuşan ancak kişilikten ve

içtenlikten yoksun bir tiptir.

(12)
(13)

KUKLA

Karagöz aslında bir güldürü

oyunudur.Perdeye gelen kimi gölgeler ve sanatçının

değişik tiplerin ağızlarından

aktardığı sözler, ona toplumsal bir eleştiri niteliği

kazandırır.

Medrese çevreleri halk tarafından çok tutulan Karagöz

oyununu şeriata aykırı olduğu

gerekçesi ile

yasaklamayı göze alamamıştır.

(14)

KUKLA

İstanbul’da

Karagözü izleyen kimi yabancılar bu oyunda sergilenen açık sahneleri,

küfür dolu sözleri Türklerin

ağırbaşlılığına

yakıştıramamışlardı r.

Pek çok yabancı karagöz oyununu izledikten sonra ağırbaşlı olan Türklerin büyük neşe ile attıkları kahkahaları çelişki olarak

görmüşlerdir.

(15)
(16)

KUKLA

1874 yılında İtalyan Edmond de Amicis şöyle bir değerlendirme yapmaktadır:

Başka bir şey olmasaydı bile tek başına Karagöz Müslüman ciddiyetinin peçesinin

altına gizlenen derin bozulma üzerinde hem bir fikir verebilir hem de bir delil olabilir.

(17)

KUKLA

XVI. Yüzyılda İstanbul’da başlayan XVII.

Yüzylda büyük bir gelişme gösteren Türk Karagözü Balkanlardan Kuzey Afrik’aya kadar bütün imparatorluk coğrafyasını etkilemiştir.

Karagöz öteki sahne sanatlarının gelişmesi sonrasında etkinliğini yitirmiştir.Oyunlar, tipler, konular çağa uydurulamamıştır.

(18)
(19)

MEDDAH

Becerisini,sanatını anlatıya dayanarak

yapan kişi demek olan meddah, aynı

zamanda bu sanat türünün de adı

olmuştur.

Anlatıya dayalı sanatın, dramatik türdeki oyunların

olmadığı doğu İslam ülkelerinde gelişmiştir.

Meddah,genelde Karagöz ya da ortaoyunu gibi dramatik bir tür olmadığı halde, sanatçı anlatısının arasına eklediği

taklitli bölümler ya da sesinin tonu ile sanatına dramatik bir nitelik

kazandırabilir.

(20)
(21)

MEDDAH

Meddah destan kahramanları

toplumun ilgisini

çeken savaşları, din uluları ve güncel

konuları dile getirmektedir.

Meddahın kullandığı araçlar bir mendil ile bir sopadan ibarettir.

Her yerleşim

biriminde sanatını tek başına

sergileyebilen

meddah geleneksel Türk tiyatrosunun en yaygın dallarından biri olmuştur.

(22)

HOKKABAZ

Bir başka tek kişilik oyunda

hokkabazdır.Bu

gösteriyi yapanlar, genellikle hokkaların altına veya içine

koydukları şeyleri yok ettikleri,

çoğalttıkları ya da deştirdikleri için

kendilerine hokkabaz denmiştir.

Oyun 3 hokka ve 3 yuvarlak ile oynanır.

Hokkabaz deyimi Türkçede el

çabukluğu ile karşısındakini şaşırtan ya da

başkalarını yalan dolanla aldatmaya çalışan kimseler içinde kullanılır.

(23)

HOKKABAZ

Bu oyun İber

Yarımadasından

Yahudiler tarafından getirilmiş XVI.

yüzyılda

yaygınlaşmıştır.

Türk hokkabazlığının en belirgin

özelliklerinden biri el çabukluğu yanında dil çabukluğuna

dayanmasıdır.

Hokkalarla oynayan asıl sanatçı ustadır onun yardımcısı ise yardakçıdır.

Hokkabaz , çeşitli nedenlerle

düzenlenen şenliklerde

dikkatleri üstlerine çekmişlerdir.

(24)

HOKKABAZ

Avrupa’da bilimsel alanda gerçekleşen gelişmeler ile oyunlarına yeni eklemeler yapmışlarıdır.

Yeni mekanik araçlarla gelişen illüzyonizm XIX. Yüzyılda giderek geleneksel

hokkabazlığın yerini aldı.

(25)

Ortaoyunu

Bu oyun tek kişi yerine çok kişi ile sergilenen bir

gösteridir.

Kukla, karagöz, meddah ve

hokkabazda görülen sahne

öğelerinin karışımı şeklindedir.

Bu oyun 15.

Yüzyılda

İtalyanlar yada İspanya’dan

göçen Yahudiler tarafından

getirilmiş

olabilir.

(26)
(27)

Ortaoyunu

Bu oyunun başlıca karakterleri

kavuklu ve pişekardır.

Oyun palanga adı verilen yuvarlak bir alanda

sergilenir.Seyirciler bunun çevresinde yer alırlar.

Oyuna curcuna

denen bir açılış ile başlanırdı.Onu

sırasıyla

öndeyiş,söyleşme,f asıl ve bitiş

bölümleri izler.

Bu oyun en çok İstanbul’da

tutulmuştur.

(28)

Tuluat

Büyük ölçüde sanatçıların doğaçlama yeteneğine dayanan bir oyundur.

Ortaoyunun batı tiyatrosundan etkilenmesi

sonrasında doğmuş bir oyundur.

En büyük etki

modern anlamda sahnenin

kullanılmasıdır.Aslın da Tanzimat

düşüncesi tuluatın ortaya çıkmasını sağlamıştır.

(29)

Tuluat

Tuluatın başlıca özellikleri

şunlardır:

1.Sahnede sergilenir.

2.Belirli bir

konusu yoktur.

3.Geniş bir kadro ile oynanmasına rağmen

merkezde yine iki kişi vardır.Efendi ve İbiş.

4.Oyuna müzik

eşlik etmektedir.

(30)

Tuluat

 İstanbul ve çevresi ile sınırlı

kalmıştır.

 Cumhuriyetin ilk yıllarına

kadar etkisi sürdürmüştür.

Tuluatın içine

ilerleyen yıllarda

kanto adlı bir başka sahne oyunu dahil olmuştur.Kanto bir orkestra eşliğinde sanatçının

abartmalı hareketlerle

sergilediği alaycı bir danstır.

(31)

Batı Türünde Türk Tiyatrosu

19. yüzyılın

ortalarında Türkiye’ye girmiş kimi

duraksamalardan sonra Türkler

tarafından kabul edilmişti.

Osmanlı Devleti’nde ilk tiyatro örnekleri Osmanlı tebaası olan azınlıklar tarafından kurulmuştur.

 Başlangıçta ortaoyunu ile batı tiyatrosu bütünleştirilip tuluat

oluşturulmuşt

ur.

(32)

Batı Türünde Türk Tiyatrosu

 19. Yüzyılda İtalyan, Rus, Fransız, İngiliz elçilikleri batı türünde

tiyatrolar

düzenlenmekt eydi.

Avrupa

topluluklarının Türkiye’ye gelip

temsiller vermeleri III. Selim

döneminde başlamıştır.

1843’te bir İtalyan topluluğu Valide Sultan Sarayı’nda opera sergilemiştir.

(33)

Batı Türünde Türk Tiyatrosu

Ülke içindeki azınlık tiyatrolarında

dikkati çekenler ise Ermeniler olmuştur.

Türkçe eserler oynayan Ermeni tiyatrolarının ilki 1844’te

sergilenmiştir.

Başlangıçta batılı anlamda bir

tiyatronun ülkeye yerleşmesini

isteyen Osmanlı yönetimi Ermeni sanatçılardan

yararlanmıştır.

(34)

Batı Türünde Türk Tiyatrosu

1870’te Güllü

Agop’a 10 yıl süre ile İstanbul’da

Türkçe

dram,komedi ve trajedi oyunlarının sergileneceği bir Osmanlı Tiyatrosu kurma hakkı

verilmiştir.

Bu tiyatro batı tipi tiyatroculuğunun İstanbul’da

sevilmesinde önemli bir rol oynamıştır.

İlk Türk erkek sanatçılar bu

tiyatroda sahne almışlardır.

(35)

Batı Türünde Türk Tiyatrosu

II. Meşrutiyet dönemi

tiyatroculuğun

hızlandığı bir dönem olmuştur.Türkiye’de tiyatro ekolünün

oluşmasını sağlayan Darülbedayi bu

dönemde

kurulmuştur.

1914’te açılan

Darülbedayi tiyatro ve müzik diye iki bölümden

oluşmaktaydı.Anca k süreç içinde

kurum okul işlevini yitirmiş tamamen tiyatro işlevine

yönelmiştir.

(36)

Batı Türünde Türk Tiyatrosu

1934’te

darülbedayi İstanbul Şehir Tiyatrosu adını almıştır.Muhsin Ertuğrul’un

yönetiminde hızla modernleşmiştir.

Modernleşmeni n etkisi ile

kadında

tiyatrodaki

yerini almaya

başlamıştır.

Referanslar

Benzer Belgeler

l-Eşek kılığına giren erkek, sırtında arabı taşıyarak oyun alanına gelir. Arap sırtına bindiği eşeği

-Ba beyli, bala beyli, bala bula, bambir beyli Ta teyli tala teyli, tala tula, tambır teyli Fa feyli, fala feyli, fala fula, fambır feyli, Sa seyli, sala seyli, sala sula, sambır

Gelenekseı Tiyatro Festivali çerçevesi içinde ayrıca 24 ':' 30 Eylül 1983 tarihleri arasında İstanbul'da Atatürk Kültür Merke- zi Salonunda, Ankara'da Resim ve Heykel

Somut olmayan kültürel mirasın çok boyutlu ifadesi bir yandan insanların ve insan topluluklarının kültürel kimliklerinin ana kaynaklarından bir kısmını oluştu­ rurken,

Mani atışmalanndan sonra müzik du- rur. Kızlar Behşet'i bir sandalyeye, Behiye'- yi de bir sandalyeye oturturlar.. Behşetı CBehiyeye) Arnı ut

En nltta yün çorap ve çarık vardır.. ltu glys:ler öncelikle eskl ve

Görüldüğü gibi Bilgesu Erenus;un amacı, seyircinin, küçük bur- juva aydını denilenkesimi eleştirici bir gözle görmesini, hatta onu yargılamasını sağlamaktır. Yazar

Bununla birlikte, turizm planlamasına katılım konusunda istekli olan katılımcıların, turizm planlamasına daha fazla katılım göstermek için toplantı, konferans,