1
BÖLÜM TARİH
DERSİN ADI ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ I ÖĞRETİM ÜYESİ
ADI–SOYADI
Prof. Dr. Ali ARSLAN
Yrd. Doç. Dr. Abdurrahman BOZKURT
HAFTA 2
TANZİMAT DÖNEMİ REFORMLARI
Türk tarih literatüründe 1839 Tanzimat Fermanı’ndan 1876 Kanun-ı Esasi’ne kadar olan ve temelde Tanzimat (1839) ve Islahat (1856) fermanlarının şekillendirdiği dönem “Tanzimat Dönemi” olarak adlandırılmaktadır.
Bu süreç en temelde Osmanlı Devleti içinde yaşayan gayr-ı Müslimlerin hukuki statülerinde ciddi değişimlere sebep olmuştur.
2
Osmanlı bürokratlarınca “Osmanlıcılık” düşüncesi olarak tarif edilen ve en genel tabirle, “ülkedeki tüm vatandaşlar için can, mal ve namus garantisi ile hukuk önünde
herkesin eşitliği ve vergilendirme ile askerlik gibi
hususlarda yeni düzenlemeler” hedefinde olduğu ifade edilen sürecin destekçileri, ülkede birlik duygusunun sağlamlaştırmasının ana hedef olduğunu ifade
ediyorlardı.
3
Tanzimat reformları ve Osmanlıcılık fikrinin
uygulayıcılarına göre, Osmanlı klasik sistemi artık
işlemekte zorlanıyordu. Batı ile girdikleri kültürel temas neticesi daha laik ve milli bir kültürel gelişme gösteren gayr-ı Müslim tebaanın, ruhani liderlerinin hâkimiyet ve kontrolünde tutulmaları artık çok zordu.
4
Kontrolü sağlayabilmenin çözümü olarak da her dini
cemaati kendi dini merkezine bağlayan anlayışın yerine, Osmanlı vatandaşlığı düşüncesiyle doğrudan merkezi bir yönetimin egemen kılınması hedefleniyordu.
5
II. Mahmut’un ardından tahta geçen oğlu Abdülmecit,
“Mısır Meselesi” ve Rusya ile yapılan Hünkâr İskelesi Antlaşması’na bağlı olarak ortaya çıkan “Boğazlar
Sorunu” dolayısıyla Avrupa devletlerinin Osmanlı
Devleti’nin içişlerine daha yoğun müdahaleleri ile karşı karşıya bulunmakta idi. Bu açıdan Tanzimat Fermanı’nın ilanını tetikleyen etkenleri, yine Osmanlı Devleti’nin güya batının ülkeye müdahalesini önleyebilmek adına yaptığı çabalar oluşturuyordu.
6
Sultan I. Abdülmecid
7
Sultan Abdülmecit’in tahta çıkmasından sonra Osmanlı Devleti’nin Londra Elçisi Mustafa Reşit Paşa İstanbul’a gelerek İngiltere Hükümeti’nin Osmanlı Devleti
hakkındaki düşüncelerini yeni padişaha anlatmıştı.
üzerine 3 Kasım 1839 günü Gülhane Parkı’nda yabancı ülke temsilcilerinin de hazır bulunduğu bir törenle ilân edilen “Tanzimat Fermanı” ile tebaanın can ve mal
güvenliği ile vergiden askerliğe birçok konuda yapılacak düzenlemeler açıklanıyordu.
8
Tanzimat Fermanı’nın İlanı (Temsili)
9
Fermanın vurgu yaptığı en temel nokta, “din farkı gözetilmeksizin bütün Osmanlı vatandaşlarının eşit
olduğu” idi. Yönetim algısında ciddi bir değişime neden olmayan Tanzimat Fermanı hem yabancı devletlerin hem de artık milli kimliklerini ön plana çıkarmakta olan yurt içindeki azınlıkların yeni taleplerini engellemediği gibi Osmanlı Devleti’nin daha ısrarcı taleplerle karşı karşıya kalmasına sebep oldu.
10
Bu gayretlere rağmen Avrupa Devletleri Tanzimat’la vaat edilen uygulamaların Osmanlı Devleti tarafından tam
anlamıyla yerine getirilmediğini düşünüyorlardı. Bir
yandan bu taleplerle uğraşan Osmanlı ise diğer taraftan da askeri mücadelelerle boğuşmaya devam ediyordu.
11
Kudüs’teki “kutsal yerler sorunu” yüzünden Rusya ile karşı karşıya gelen Osmanlı Devleti, bu olay yüzünden Rusya ile savaşa girmek zorunda kalmış ve iki ülke arasında
1853-1856 yılları arasındaki Kırım Savaşı yaşanmıştı.
Rusya’nın esas hedefi Osmanlı ülkesi içinde yaşayan tüm Ortodoksları kendi nüfuzuna alarak, onlar üzerinden
Osmanlı hakkında söz sahibi olabilmekti.
12
1854 yılında İngiltere’den ilk dış borcunu da almış olan Osmanlı Devleti hem mali hem de siyasi olarak
İngiltere’nin güdümünde gibiydi. Neticede başta İngiltere olmak üzere Avrupalıların taleplerini görüşmek üzere
savaş sonunda Sadrazam Âli Paşa, İngiltere, Fransa ve Avusturya elçileri ile bir araya gelmiş ve görüşmeler
sonunda “Islahat Fermanı” olarak bilinen metin hazırlanmıştı.
13
18 Şubat 1856 günü ilan edilen Islahat Fermanı, Tanzimat Fermanı’nda yer alan birçok hükmü de barındırıyordu.
Islahat Fermanı’na egemen olan ana düşünce de yine din ve ırk farkı gözetmeksizin kaynaşmış bir Osmanlı toplumu oluşturmaktı.
14
İltizam usulünün kaldırılarak verginin doğrudan alınması gibi merkezi otoriteyi kuvvetlendirmeye yönelik yeni
hükümler yanında, vergiler ve mahkemelerdeki şahitlik hususlarında eşitlik sağlanması ve vilayet-nahiye
meclislerinde gayr-ı Müslimlerin de Müslümanlarla eşit sayıda üye bulundurabilmeleri gibi “Osmanlıcılık” fikrini uygulamaya yönelik hükümler de fermanın içeriği
arasındaydı.
15
Osmanlı’ya baskı uygulamak isteyen Fransa, dış
politikadaki sorunların diğer bir ayağını oluşturuyordu.
Fransa da buna benzer müdahalelerle sürekli Osmanlı siyasetine müdahalelerinde ülkedeki Katolikleri bahane ediyordu. İngiltere ise hem devletlerarası dengeyi kendi lehine kullanmak hem de Rusya ve Fransa gibi bir
Hristiyan mezhebi (Protestanları) savunmak bahanesiyle Osmanlı politikalarına müdahil oluyordu.
16
Bu gelişmelere paralel olarak 1862 yılında Rum
Patrikliği Nizamnamesi’nin ilanı, 1863 yılında Ermeni
Milleti Nizamnamesi’nin ilanı ile 1870 yılında Bulgarlar’ın milli kiliselerinin tanınması (Bulgar Eksarhlığı) gayr-ı
Müslim azınlıklara bir anlamda kendi kendilerini idare hakkı vermiş oluyordu.
17
Bu milli kiliseler bünyesinde parlamento yapısını andıran teşkilatlanmalara gidilmesi, ruhani ve sivil meclisler
oluşturulması, buna bağlı olarak da tüm bu azınlıkların kendi hukuki salahiyetlerine sahip olmaları, merkezi otoriteyi kuvvetlendirmek hedefinde olan Tanzimat reformlarının bunun tam aksi sonuçlar doğurmasına sebep olacaktır.
18
Bunlar dışında tüm Tanzimat dönemi boyunca ülke
genelinde idari manada yeni gelişmeler de yaşanmıştı.
Bu açıdan en dikkate değer faaliyet, klasik Osmanlı hâkimiyet anlayışı yerine II. Mahmut döneminde
oluşturulmaya başlanan batı tipi nezaretlere yenilerinin eklenmesi olmuştu.
19
1846 yılında Ziraat, 1848 yılında Nafia ve 1857 yılında da Maarif Nezaretleri kurulmuştu. Bunun devamı olarak
üyelerini Padişah’ın tayin ettiği “Meclis-i Vükela” yani
bugünkü anlamıyla Bakanlar Kurulu oluşturularak idarede merkezileşmeyi kuvvetlendirme yönünde yeni adımlar
atılmıştı. Ticaret, eğitim ve hukuk alanlarında birçok kanun ve nizamname yayınlandı.
20
1869 yılında “Maarif-i Umumiye Nizamnamesi”
yayınlandı. Eğitim sistemi batı tarzı bir şekilde
düzenlenerek ahalinin eğitimi yükseltilmeye çalışıldı. İlk defa bir yüksek öğrenim kurulu (Darülfünun) açma
teşebbüsü yine bu dönemde oldu.
21
Darülfünun teşebbüsü başarıya ulaşmasa da ilerleyen yıllarda açılacak yeni eğitim kurumlarının temeli atılmış oldu. Müslümanlara yönelik bu eğitim kurumları açma teşebbüslerine karşılık, çoğunluğu batılı Hristiyan
misyonerlerin öncülüğünde olmak üzere ülkenin dört bir tarafında gayr-ı Müslimlere yönelik okullar açıldığını da zikretmek gerekir.
22
Sultan Abdülmecit’in 1861 yılında vefatı üzerine yerine Sultan Abdülaziz geçmişti. Tanzimat reformları tamamen bu iki Padişah tarafından hayata geçirilmişti. Fakat
batılılaşma taraftarlıklarıyla tanınan Âli ve Fuat Paşalar reformların esas takipçi ve uygulayıcıları idiler ve iki
Padişah tarafından da sürekli görevde tutulmuşlardı.
23
Sultan Abdülaziz
24
Âli ve Fuat Paşalar, Tanzimat Fermanı’nın mimarı Mustafa Reşit Paşa ile de birlikte çalışmışlardı. Mustafa Reşit Paşa her iki devlet adamının da yetişmelerinde ciddi katkıda
bulunmuştu.
25