• Sonuç bulunamadı

Doktora Tezi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Doktora Tezi"

Copied!
269
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

HALKLA İLİŞKİLER VE TANITIM ANABİLİM DALI

Doktora Tezi

HALKLA İLİŞKİLERDE MESLEKLEŞME STANDARTLARI VE KURUM KÜLTÜRÜ

İLİŞKİSİ: HALKLA İLİŞKİLER

UYGULAYICILARINA YÖNELİK ARAŞTIRMA

Ebru ÖZDAYI DEMİREL 2502100315

Tez Danışmanı

Doç. Dr. Yeşim GÜÇDEMİR

İstanbul, 2017

(2)
(3)

iii

ÖZ

HALKLA İLİŞKİLERDE MESLEKLEŞME STANDARTLARI VE KURUM KÜLTÜRÜ İLİŞKİSİ: HALKLA İLİŞKİLER

UYGULAYICILARINA YÖNELİK ARAŞTIRMA

EBRU ÖZDAYI DEMİREL

Halkla ilişkiler mesleğinin tüm mesleklerde olduğu gibi kendine özgü profesyonellik standartları bulunmaktadır. Halkla ilişkiler mesleğini uygularken etik standartların gözetilmesi, uygulamaların kamu yararına hizmet etmesi ve toplumsal fayda sağlaması, uygulayıcıların alanında uzman olması, mesleki örgütlenmenin olması, uygulayıcıların bir dernek ya da devlet tarafından tanınmış olması gerekmektedir.

Çalışmanın amacı, kurumlarda çalışan halkla ilişkiler uygulayıcılarının halkla ilişkilerde meslekleşme standartlarına yönelik algılarını tespit etmektir.

Ayrıca halkla ilişkiler uygulayıcıların çalıştıkları kurumlardaki kültürel özellikler de belirlenerek, kurum kültürünün halkla ilişkiler uygulayıcılarının meslekleşmeye yönelik algılarında etkisinin olup olmadığını ve iki kavram arasındaki ilişkiyi belirlemek amaçlanmıştır. İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) Türkiye’nin en büyük 1000 kurumu ile Capital Dergisi’nin ciro büyüklüğü en yüksek olan ilk 500 kurumu araştırmanın çalışma evrenini oluşturmuştur.

Araştırma bu kurumlarda çalışan halkla ilişkiler uygulayıcılarına yönelik olarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmada meslekleşme standartları ile kurum kültürü arasında güçlü bir ilişki olduğu ve birbirini pozitif yönde etkiledikleri ortaya çıkmıştır.

Anahtar Kelimeler: Halkla İlişkiler, Meslek, Meslekleşme, Meslekleşme Standartları, Kurum Kültürü.

(4)

iv

ABSTRACT

RELATIONSHIP BETWEEN OCCUPATIONAL STANDARDS IN PUBLIC RELATIONS AND CORPORATE CULTURE:

RESEARCH ON PUBLIC RELATIONS PRACTITIONERS

EBRU ÖZDAYI DEMİREL

Public relations profession has its own standards of profession like any other professions. When practicing public relations professions, ethical standards should be observed, practices should serve public good and have social benefits, practitioners should be experts and must be recognized by an association or state, and participating professional organizations is a necessity.

The aim of the study is to determine the perceptions of the public relations practitioners on public relations occupational standards. Besides, it was aimed to determine cultural features of the corporations where public relations practitioners work. The research aims to determine whether corporate culture has any effect on the perceptions of public relations practitioners on public relations standards and the relationship between the two concepts.

Istanbul Chamber of Industry (ISO) with the largest 1000 corporations in Turkey and the first 500 corporations with the highest turnover of Capital Magazine are the targeted population of the research. The research has been conducted on public relations practitioners who work at these corporations. The research has found that there is a strong relationship between public relations occupational standards and corporate culture and they affect each other positively.

Keywords: Public Relations, Profession, Professionalization, Occupational Standards, Corporate Culture.

(5)

v

ÖNSÖZ

Ülkemizde halkla ilişkiler sektörü geçtiğimiz 30 yılda gelişim göstermiş, halkla ilişkiler ve iletişim alanında eğitim verilmiş ve halkla ilişkiler mezunu eğitimli uzmanların artmış olmasına rağmen halkla ilişkiler mesleki anlamda hak ettiği konumu elde edememiştir. Halkla ilişkiler mesleğine yönelik algı tanıtım veya konuk ağırlama gibi faaliyetlerle sınırlı kalmıştır. Bir yönetim fonksiyonu olan halkla ilişkilerin hak ettiği konumu elde etmesi için halkla ilişkilerin bir meslek olarak tanınması önem taşımaktadır. Bir mesleğin tanınması ve itibar kazanması için ise öncelikle mesleki standartlarının olması gerekmektedir. Halkla ilişkiler uygulayıcılarının mesleki standartları benimsemesi ve uygulaması, halkla ilişkilerin meslekleşmesine katkı sağlayacak ve halkla ilişkiler mesleğine itibar kazandıracaktır.

Halkla ilişkiler, kültür ile de yakın ilişki içindedir. Kültürün toplumdaki iletişim sürecini şekillendirmesi ve halkla ilişkilerin de bir iletişim faaliyeti olması dolayısıyla kültür ve halkla ilişkiler birbiriyle iç içe geçmiştir. Halkla ilişkiler uygulayıcıları içinde bulundukları toplumun değerlerini, algılama biçimlerini yani kültürünü uygulamalarına yansıtırlar. Toplum kültürüyle şekillenen kurum kültürü de halkla ilişkiler uygulamalarının belirleyicilerinden biridir. Toplumun kültürü ile birlikte halkla ilişkilerin uygulandığı kurumun kültürünün, halkla ilişkiler uygulamalarını etkilediği düşünülmektedir. Halkla ilişkiler mesleğinin algılanma biçimleri kurum kültürünün de etkisiyle şekillenebilmektedir.

Bu çalışma halkla ilişkilerde meslekleşme standartlarına yönelik durum tespiti yapmak üzere hazırlanmıştır. Halkla ilişkiler uygulayıcılarının mesleki ön koşulları ne ölçüde karşıladıklarını, mesleki standartlara yönelik görüşlerini, kurum kültürünün mesleki standartları etkileyip etkilemediğini tespit etmek amaçlanmıştır. Çalışmanın birinci bölümünde halkla ilişkilerin tarihsel gelişimine, halkla ilişkiler mesleğinin dünyada ve Türkiye’deki tarihsel gelişimine, meslek ve halkla ilişkilerde meslekleşme kavramına konusundaki kavram, meslekleşme

(6)

vi standartlarına yer verilmektedir. Çalışmanın ikinci bölümünde, halkla ilişkilerde meslekleşmeyi etkileyen bir faktör olarak kurum kültürü ana hatlarıyla ele alınmaktadır. Çalışmanın üçüncü bölümünde, Türkiye’nin en büyük kurumlarında çalışan halkla ilişkiler uygulayıcılarının kurumlarındaki kurum kültürü ve meslekleşme standartlarına yönelik görüşlerini tespit etmek amacıyla, halkla ilişkiler uygulayıcılarına yönelik gerçekleştirilen araştırma analiz edilmiştir.

“Halkla İlişkiler Uygulayıcılarının Meslekleşme Standartları ve Kurum Kültürü Algılarına Yönelik Araştırma”nın konu alındığı araştırmada anket çalışmasının sonuçları aktarılmıştır. Sonuç bölümünde araştırmada elde edilen bulgular tartışılmış ve değerlendirilmiştir.

Tez çalışmam boyunca yanımda olan değerli hocam, tez danışmanım Doç. Dr. Yeşim GÜÇDEMİR’e destekleri, katkıları ve yardımlarından dolayı teşekkür ediyorum. Bu süre boyunca bilgi ve deneyimleriyle çalışmama katkıda bulunan tez izleme komitesindeki değerli hocalarım Prof. Dr. İdil KARADEMİRLİDAĞ SUHER ve Doç. Dr. Yıldız Dilek ERTÜRK’e, tez çalışmamı şekillendirirken değerli görüşlerine başvurduğum Prof. Dr. Seda MENGÜ’ye, destekleri için meslektaşlarım, sevgili sıra arkadaşlarım Dr. Ezel TÜRK ve Dr. Nokta ÇELİK’e teşekkür ederim. Araştırma aşamasında desteklerinden dolayı M. Uğur PEKER’e ve hedeflerime odaklanmama yardımlarından dolayı S. Koray KAPLAN’a teşekkürlerimi sunarım. Okul hayatım boyunca bana destek olan, tezime kıymetli katkılarını sunan sevgili annem Prof. Dr. Nurhayat ÇELEBİ’ye, desteklerini esirgemeyen ve her zaman yanımda olan sevgili eşim Emin Bora DEMİREL’e, canım kardeşlerim ve sevgili aileme tüm kalbimle teşekkür ederim.

İstanbul, 2017 Ebru ÖZDAYI DEMİREL

(7)

vii

İÇİNDEKİLER

Sayfa

ÖZ ... iii

ABSTRACT ... iv

ÖNSÖZ... v

TABLOLAR LİSTESİ... xi

ŞEKİLLER LİSTESİ ... xiv

GRAFİKLER LİSTESİ ... xv

İSTATİSTİKSEL AÇIKLAMA VE SEMBOLLER LİSTESİ ... xvi

KISALTMALAR LİSTESİ ... xvii

GİRİŞ ... 1

BİRİNCİ BÖLÜM HALKLA İLİŞKİLER TARİHİ VE HALKLA İLİŞKİLERDE MESLEKLEŞME 1.1. Halkla İlişkilerin Tarihsel Gelişimi ... 4

1.2. Halkla İlişkiler Mesleğinin Tarihsel Gelişimi... 12

1.3. Türkiye’de Halkla İlişkiler Mesleğinin Tarihsel Gelişimi ... 15

1.4. Meslekleşme ve Halkla İlişkilerde Meslekleşmenin Önemi ... 18

1.5. Halkla İlişkilerde Meslekleşme Standartları ... 26

1.5.1. Toplumsal Fayda ... 29

1.5.2. Meslek Etiği ... 34

1.5.3. Eğitim ve Mesleki Gelişim ... 42

1.5.4. Akreditasyon ve Lisanslama ... 48

1.5.5. Mesleki Örgütlenme... 52

1.6. Halkla İlişkilerde Meslekleşmeye Yönelik Araştırmalar ... 55

(8)

viii İKİNCİ BÖLÜM

HALKLA İLİŞKİLERDE MESLEKLEŞMEYİ ETKİLEYEN BİR FAKTÖR OLARAK KURUM KÜLTÜRÜ

2.1. Kurum Kültürü ve Özellikleri ... 63

2.2. Kurum Kültürünün Önemi ve İşlevleri ... 72

2.3. Kurum Kültürünün Oluşumu, Değişimi ve Gelişimi ... 75

2.4. Kurum Kültürünün İlişkili Olduğu Kavramlar ... 81

2.4.1. Kurum İklimi ... 81

2.4.2. Kurum Felsefesi ... 83

2.4.3. Kurum Stratejisi ... 85

2.4.4. Kurumsal İmaj ... 86

2.5. Kurum Kültürü Sınıflamaları ... 88

2.5.1. Hofstede’nin Kültür Sınıflaması ... 89

2.5.2. Cameron ve Quinn’in Kültür Sınıflaması ... 91

2.5.3. Harrison’un Kültür Sınıflaması... 92

2.5.4. Handy’nin Kültür Sınıflaması ... 93

2.5.5. Pheysey’in Kültür Sınıflaması ... 94

2.5.6. Quinn ve Mcgrath’ın Kültür Sınıflaması ... 95

2.5.7. Denison’un Kültür Sınıflaması ... 96

2.6. Halkla İlişkiler Mesleği ve Kurum Kültürü İlişkisi ... 99

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM HALKLA İLİŞKİLER UYGULAYICILARININ MESLEKLEŞME STANDARTLARI VE KURUM KÜLTÜRÜ ALGILARINA YÖNELİK ARAŞTIRMA 3.1. Araştırmanın Amacı ... 106

3.2. Araştırmanın Önemi... 107

3.3. Araştırma Yöntemi... 107

3.3.1. Evren ve Örneklem ... 108

(9)

ix

3.3.2. Veri Toplama Süreci ... 109

3.3.3. Veri Analizi ... 112

3.4. Araştırmanın Sınırlılıkları ... 113

3.5. Araştırmada Kullanılan Veri Toplama Araçları ... 115

3.5.1. Denison’un Kurum Kültürü Ölçeği ... 115

3.5.2. Halkla İlişkilerde Meslekleşme Standartları Ölçeği ... 116

3.6. Bulgular... 118

3.6.1. Araştırmaya Katılanların Demografik Profili ... 118

3.6.2. Halkla İlişkilerde Meslekleşme Standartları Ölçeğine İlişkin Temel Bileşenler Analizi... 122

3.6.3. Kurum Kültürü Ölçeğine İlişkin Analiz Sonuçları ... 139

3.6.4. Meslekleşme Standartları ve Kurum Kültürü Faktör Boyutları Arasındaki Korelasyon Analizi ... 146

3.6.5. Kurum Kültürünün Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi ... 149

3.6.6. Meslekleşme Standartlarının Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi ... 158

3.6.7. Demografik Değişkenlerle Meslekleşme Standartları ve Kurum Kültürü Faktör Boyutları Arasındaki İlişki ... 167

3.6.7.1. Cinsiyet Değişkeni ile Meslekleşme Standartları ve Kurum Kültürü Faktör Boyutları Arasındaki Farklılıklar ... 167

3.6.7.2. Yaş Değişkeni ile Meslekleşme Standartları ve Kurum Kültürü Faktör Boyutları Arasındaki Farklılıklar ... 168

3.6.7.3. Mesleki Deneyim Süresi ile Meslekleşme Standartları ve Kurum Kültürü Faktör Boyutları Arasındaki Farklılıklar ... 170

3.6.7.4. Eğitim Durumu ile Meslekleşme Standartları ve Kurum Kültürü Faktör Boyutları Arasındaki Farklılıklar ... 171

3.6.7.5. Mezun Olunan Bölüm ile Meslekleşme Standartları ve Kurum Kültürü Faktör Boyutları Arasındaki Farklılıklar ... 173

3.6.7.6. Halkla İlişkiler Görevi ile Meslekleşme Standartları ve Kurum Kültürü Faktör Boyutları Arasındaki Farklılıklar ... 175

(10)

x 3.6.7.7. Kurumun Faaliyet Gösterdiği Sektör ile Meslekleşme Standartları

ve Kurum Kültürü Faktör Boyutları Arasındaki Farklılıklar ... 176

3.7. Değerlendirme... 178

SONUÇ VE ÖNERİLER ... 190

KAYNAKÇA ... 194

EKLER... 215

EK 1. Anket Formu ... 215

EK 2. Kurum Listeleri... 223

EK 3. Korelasyon Matrisi ... 249

EK 4. Özgeçmiş ... 251

(11)

xi

TABLOLAR LİSTESİ

Sayfa

Tablo 1. Denison Kurum Kültürü Ölçeği Temel ve Alt Kavramsal Boyutları ... 97

Tablo 2. Kurum Listesi Dağılımı ... 109

Tablo 3. Kurum Listeleri Arama Sonuçları ... 109

Tablo 4. Kurum Listeleri Birim Dağılımı ... 110

Tablo 5. Ankete Katılmayı Kabul Eden ve Etmeyen Kurumların Dağılımı ... 110

Tablo 6. Halkla İlişkiler Uygulayıcılarının Demografik Dağılımı ... 118

Tablo 7. Halkla İlişkiler Uygulayıcılarının Mesleki Özelliklerine İlişkin Dağılım ... 119

Tablo 8. Halkla İlişkiler Uygulayıcılarının Çalıştıkları Kurumların Özellikleri 120 Tablo 9. Unvanların Dağılımında Demografik Verilere İlişkin Veriler ... 121

Tablo 10. Meslekleşme Standartları Ölçeğinin Bartlett Küresellik Testi ... 123

Tablo 11. Meslekleşme Standartları Ölçeğinin Ortalama ve Standart Sapmaları ... 125

Tablo 12. Meslekleşme Standartları Ölçeği Maddelerinin Ortak Varyansları ... 126

Tablo 13. Meslekleşme Standartları Ölçeğinin Döndürme İşlemi Öncesi Oluşan Bileşenler ... 126

Tablo 14. Meslekleşme Standartları Ölçeğinin Varimax Döndürme İşlemi Sonrası Oluşan Bileşenler ... 128

Tablo 15. Dört Bileşenli Temel Bileşenler Analizi ... 130

Tablo 16. Faktör 1 Alt Boyutu: Kurum Yönetimi ... 133

Tablo 17. Faktör 2 Alt Boyutu: Uzmanlık ve Toplumsal Fayda ... 135

Tablo 18. Faktör 3 Alt Boyutu: Akreditasyon ve Lisanslama ... 136

Tablo 19. Faktör 4 Alt Boyutu: Mesleki Örgütlenme ... 138

Tablo 20. Kurum Kültürü Faktörlerinin Ortalama ve Standart Sapmaları ... 139

Tablo 21. Faktör 1 Alt Boyutu: Katılım... 140

Tablo 22. Faktör 2 Alt Boyutu: Tutarlılık ... 141

(12)

xii Tablo 23. Faktör 3 Alt Boyutu: Uyum ... 143 Tablo 24. Faktör 4 Alt Boyutu: Vizyon ... 144 Tablo 25. Kurum Kültürü ve Meslekleşme Standartları Faktör Boyutları Arasındaki İlişkileri Gösteren Dağılım ... 146 Tablo 26. Kurum Kültürünün Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi 1 Sonuçları ... 149 Tablo 27. Kurum Kültürünün Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi 2 Sonuçları ... 150 Tablo 28. Katılım Boyutunun Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları ... 151 Tablo 29. Tutarlılık Boyutunun Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları ... 153 Tablo 30. Uyum Boyutunun Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları ... 154 Tablo 31. Vizyon Boyutunun Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları ... 156 Tablo 32. Meslekleşme Standartlarının Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi 1 Sonuçları ... 158 Tablo 33. Meslekleşme Standartlarının Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi 2 Sonuçları ... 159 Tablo 34. Kurum Yönetimi Boyutunun Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları ... 160 Tablo 35. Uzmanlık Boyutunun Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları ... 162 Tablo 36. Akreditasyon ve Lisanslama Boyutunun Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları ... 163 Tablo 37. Mesleki Örgütlenme Boyutunun Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları ... 165 Tablo 38. Kurum Kültürü ve Meslekleşme Standartları Faktör Boyutlarının Cinsiyet Değişkenine Göre t-testi Sonuçları ... 167

(13)

xiii Tablo 39. Kurum Kültürü ve Meslekleşme Standartları Faktör Boyutlarının Yaş Değişkenine Göre ANOVA Sonuçları ... 168 Tablo 40. Kurum Kültürü ve Meslekleşme Standartları Faktör Boyutlarının Mesleki Deneyim Yılına Göre ANOVA Sonuçları ... 170 Tablo 41. Kurum Kültürü ve Meslekleşme Standartları Faktör Boyutlarının Eğitim Durumuna Göre ANOVA Sonuçları ... 171 Tablo 42. Kurum Kültürü ve Meslekleşme Standartları Faktör Boyutlarının Mezun Olunan Bölüme Göre ANOVA Sonuçları ... 173 Tablo 43. Kurum Kültürü ve Meslekleşme Standartları Faktör Boyutlarının Halkla İlişkiler Uygulayıcılarının Görevlerine Göre ANOVA Sonuçları ... 175 Tablo 44. Kurum Kültürü ve Meslekleşme Standartları Faktör Boyutlarının Kurumun Faaliyet Gösterdiği Sektöre Göre ANOVA Sonuçları ... 177

(14)

xiv

ŞEKİLLER LİSTESİ

Sayfa Şekil 1. Kurum Kültürü Oluşum Aşamaları ... 78 Şekil 2. Denison Kurum Kültürü Kavramsal Boyutları ... 96 Şekil 3. Meslekleşme Standartları Ölçeğinin Normallik, Doğrusallık ve

Eşvaryanslılık özellikleri ... 124

(15)

xv

GRAFİKLER LİSTESİ

Sayfa

Grafik 1: Yamaç grafiği ... 129

(16)

xvi

İSTATİSTİKSEL AÇIKLAMA VE SEMBOLLER LİSTESİ

ANOVA : Tek Yönlü Varyans Analizi F : Hesaplanan F dağılımı değeri KMO : Kaiser-Meyer-Olkin istatistiği

M : Ölçekteki madde numarası

n : Gözlem sayısı

p : Test istatistiğinin ortaya çıkma olasılığı

r : İki değişken arasındaki doğrusal ilişkinin derecesi SD : Serbestlik derecesi

SH : Standart hata

SS : Standart sapma

t : t testinin hesaplanmış değeri : Aritmetik ortalama

ß : Standardize edilmiş regresyon katsayısı

: Regresyon modelinin bağımlı değişkeni ölçme gücü

(17)

xvii

KISALTMALAR LİSTESİ

ABD : Amerika Birleşik Devletleri

ABC : Accredited Business Communicator (Akredite İşletme İletişimcileri) Akt. : Aktaran

APR : the Accreditation in Public Relations (Halkla İlişkilerde Akreditasyon) A.Ş. : Anonim Şirketi

CERP : Confederation Europeenne des Relations Publiques (Avrupa Halkla İlişkiler Konfederasyonu)

Doç. : Doçent

Dr. : Doktor

IABC : International Association of Business Communicators (Uluslararası İşletme İletişimi Derneği)

ICCO : International Communications Consultancy Organization (Uluslararası İletişim Danışmanlığı Birliği)

İDA : İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği IPR : Institute for Public Relations

(Halkla İlişkiler Enstitüsü)

IPRA : International Public Relations Association (Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği)

İnş. : İnşaat

İSO : İstanbul Sanayi Odası

KK : Kurum Kültürü

L. : Ledbetter

MEHTAP : Merkezi Hükümet Teşkilatı Araştırma Projesi MS : Meslekleşme Standartları

Nak. : Nakliyat

s. : Sayfa

(18)

xviii Prof. : Profesör

P.T. : Pnieas Taylor

PRSA : Public Relations Society of America (Amerika Halkla İlişkiler Derneği) San. : Sanayii

Tic. : Ticaret

TÜHİD : Türkiye Halkla İlişkiler Derneği

TV : Televizyon

UAB : Universal Accreditation Board (Global Akreditasyon Kurulu)

vb. : Ve benzeri

v.d. : Ve diğerleri

YÖK : Yükseköğretim Kurulu

(19)

1

GİRİŞ

Endüstri devrimiyle birlikte toplumsal yapıların oluşması ve beraberinde organize olmuş bir iletişime duyulan ihtiyaç (Okay ve Okay, 2005: 7) halkla ilişkiler mesleğini doğurmuştur. Halkla ilişkiler 20. yüzyılda meslek olarak tanınmıştır (Skinner v.d., 2004, Akt. Niemann-Struweg ve Meintjes, 2008: 225), ancak 20. yüzyılın ikinci yarısında modern toplumun ayrılmaz parçası olmuştur (Singh ve Smyth, 2000: 388). Bugün halkla ilişkiler, toplumda üstlendiği vazgeçilmez rol ve toplumda kabul görmüş olması dolayısıyla bir meslek olarak kabul edilmektedir.

Kurumların yönetim fonksiyonlarından biri olan, modern toplumda ilişkileri düzenleyici bir rol üstlenen halkla ilişkilerin bir meslek olarak tanınması önem taşımaktadır. Meslek olarak bilinmesinin önemli şartlarından biri halkla ilişkilerin mesleki standartlarının olmasıdır. Mesleki etik standartlar, toplumsal faydaya yönelik uygulamalar, mesleğin eğitimli ve lisanslı kişiler tarafından uygulanması ve tüm bu standartları gözeten bir örgütün olması gerekmektedir.

Mesleki standartları gözeten uygulayıcılar, halkla ilişkilerin meslekleşmesine katkı sağlayacak ve halkla ilişkiler mesleğine itibar kazandıracaktır.

Halkla ilişkilerin önemi günümüzde şirket yöneticileri tarafından da kavranmış bulunmaktadır. Yerel ve küresel rekabetin eskiye oranla çok daha fazla olması, şirketlerin hedef kitlelerine seslerini duyurma ihtiyacı, teknolojinin ve buna bağlı olarak sosyal medyanın hızlı gelişmesi, şirketlerin yaralanabilirlik ve kırılganlıklarının artması sonucu halkla ilişkilere olan ihtiyaç artış göstermektedir.

Bugün halkla ilişkiler, küresel rekabet ortamında, hedef kitleleriyle karşılıklı anlayış temelinde iyi ilişkiler kurmak isteyen kamu ve özel sektör kuruluşlarının önemli yönetim fonksiyonlarından biri haline gelmiştir. Küreselleşmenin yükselişi ve bilgi teknolojisinin yayılmasıyla birlikte halkla ilişkiler de çok uluslu ve çok kültürlü bir ortamda uygulanmaya başlamıştır.

(20)

2 Halkla ilişkiler mesleğinin uygulanmasında ve gelişmesinde, içinde bulunduğu toplumun kültürünün ve halkla ilişkilerin uygulandığı kurumun kültürünün de önemli bir rolü ve etkisi vardır. Çünkü bir mesleğin kimliği ve kültürü, onun uygulama ve algılanma biçimlerini bize sunmaktadır (Mengü, 2012:5). Kurumdaki davranışları ve kurumun fonksiyonlarını bütünüyle etkileyen kültürün, kurumdaki yönetim fonksiyonlarından biri olan halkla ilişkileri ve halkla ilişkiler uygulamalarını etkilemesi kaçınılmaz olmaktadır.

Kurum kültürüyle birlikte halkla ilişkiler de şekillenmektedir. Topluma hizmet etmenin ön planda olduğu, sosyal sorumluluk anlayışının geliştiği kurumlarda, halkla ilişkiler de toplumsal faydayı ve sosyal sorumluluğu gözeten uygulamalara imza atar. Kurumdaki işbirliği anlayışı, değerler sistemi, kurum felsefesi halkla ilişkiler anlayışını da etkiler. Katılımcı ve destekleyici bir iş kültürünü benimseyen kurumlarda, halkla ilişkiler de yönetime katılır ve karar alma takımlarının bir parçası olur. Hiyerarşik ve güç kültürünün olduğu kurumlarda ise halkla ilişkiler de otoriteye hizmet eder.

Küreselleşme, yeni iletişim teknolojileri, rekabet ve kültürün etkilediği işletme ortamıyla birlikte halkla ilişkiler de gelişmekte ve değişmektedir. Halkla ilişkiler uygulayıcılarının bu değişime adapte olabilmeleri için, yüksek eğitim standartlarına ve uzmanlığa sahip olmaları, etik standartları gözetmeleri, toplumsal faydayı uygulamalarına entegre etmeleri gerekir.

Halkla ilişkilerin meslekleşmesine yönelik durum tespiti yapmanın halkla ilişkiler sektörünü geliştireceği ve sektöre itibar kazandıracağı düşünülmektedir. Sektörde çalışan halkla ilişkiler uygulayıcılarının mesleki önkoşulları ve standartları ne ölçüde karşıladıklarına bakılmalıdır. Bu sebeple halkla ilişkiler uygulayıcılarının meslekleşme standartlarının tespit edilmesi gerekmektedir. Halkla ilişkileri etkileyen bir faktör olarak kurum kültürünün de ayrıca ele alınması önem taşımaktadır. Bu tez çalışması halkla ilişkiler uygulayıcılarının meslekleşme standartlarına yönelik görüşlerini, dolayısıyla

(21)

3 halkla ilişkiler sektöründeki meslekleşme durumunu, kurum kültürünün meslekleşmeyle ilişkisini ortaya çıkarmak amacıyla hazırlanmıştır.

Üç bölümden oluşan tez çalışmasının birinci bölümünde halkla ilişkilerin tarihsel gelişimine, halkla ilişkiler mesleğinin dünyada ve Türkiye’deki tarihsel gelişimine, meslek ve halkla ilişkilerde meslekleşme kavramına konusundaki kavramlara yer verilmiştir. Meslekleşme standartlarına yönelik bilgilerin verildiği bu bölümde, toplumsal fayda, mesleki etik, eğitim ve mesleki gelişim, akreditasyon ve lisanslama ile mesleki örgütlenme açıklanmaya çalışılmıştır. Halkla ilişkilerin meslekleşmesine yönelik dünyada yapılan araştırmalara ayrıca yer verilmiştir.

Çalışmanın ikinci bölümünde, halkla ilişkilerde meslekleşmeyi etkileyen bir faktör olarak kurum kültürü ana hatlarıyla ele alınmıştır. Kurum kültürünün özellikleri, önemi, işlevleri, oluşumunun yanı sıra kurum kültürünün ilişkili olduğu kurum iklimi, kurum felsefesi, kurum stratejisi ve kurum imajı gibi kavramlar açıklanmaya çalışılmıştır. Bu bölümde ayrıca halkla ilişkiler ile kurum kültürü ilişkisi ele alınmıştır.

Çalışmanın üçüncü bölümünde, Türkiye’nin en büyük sanayi kurumlarında çalışan halkla ilişkiler uygulayıcılarına yönelik araştırmanın amacı, yöntemi, sınırlılıklarına yer verilmiştir. Uygulayıcıların çalıştıkları kurumlardaki kurum kültürü ve meslekleşme standartlarına yönelik görüşlerini belirlemek amaçlanmıştır. Bu amaçla gerçekleştirilen anket çalışmasının sonuçları aktarılmış ve araştırmanın analizi yapılmıştır.

Araştırmanın değerlendirme ve sonuç bölümünde ise elde edilen bulgular tartışılmış ve değerlendirilmiştir. Araştırmanın bundan sonra meslekleşme standartları konusunda çalışmak isteyen diğer araştırmacılara yol göstermesi açısından öneriler sunulmuştur.

(22)

4

BİRİNCİ BÖLÜM

HALKLA İLİŞKİLER TARİHİ VE HALKLA İLİŞKİLERDE MESLEKLEŞME

Halkla ilişkilerin, insanlık tarihi kadar eski, başlangıcı olmayan bir tarihsel geçmişi vardır. İnsanoğlunun iletişim kurmaya başladığı eski çağlardan, bilgi alışverişinin ve toplumsal ilişkilerin başladığı ilk uygarlıklara kadar uzanan tarihsel geçmişte, halkla ilişkilerin bir disiplin haline gelmesi 19. yüzyılın sonlarına rastlar. Öncelikle Amerika Birleşik Devletleri’nde doğup gelişen halkla ilişkiler sektörü, bugün tüm dünyada küçük ölçekli kurumlardan büyük ölçekli holdinglere, sivil toplum kuruluşlarından kamu kurumlarına kadar birçok kurum tarafından uygulanan bir yönetim fonksiyonu olmuştur.

Tarihsel süreç, halkla ilişkilerin meslek olarak nasıl geliştiğini gösterir.

Halkla ilişkilerin tarihi insanlığın iletişim kurmaya başladığı eski çağlara kadar uzanmakla birlikte, meslek olarak gelişmesi ve profesyonel bir alan olması 20.

yüzyılda gerçekleşmiştir. Bu sebeple halkla ilişkilerin tarihsel gelişimi, farklı tarihsel dönemler çerçevesinde ele alınarak meslek olarak gelişimi açıklanmaya çalışılmıştır. Bu bölümde, aynı zamanda halkla ilişkiler mesleğini yapmak için gerekli olan mesleki standartların açıklanması hedeflenmektedir.

1.1. Halkla İlişkilerin Tarihsel Gelişimi

İletişim çağının ürünü olan ve bütün ülkelerde giderek yaygınlaşan halkla ilişkilerin bugünlere gelmesi tarihsel bir gelişim süreci izlemiştir (Güllüoğlu, 2006: 148) Halkla ilişkiler uygulamasının gelişimi belirli evrelerden geçmiş bulunmaktadır. Bu evrelerin içinde en çok dikkati çekenler de kuşkusuz 20. yüzyılda ve özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde ortaya çıkan gelişmeler ve değişikliklerdir (Kazancı, 1980: 1). 20. yüzyılda halkla ilişkiler çeşitli iletişim araçlarının kullanıldığı yeni bir bilim dalı haline gelmiştir (Mardin, 1987: 21).

(23)

5 Halkla ilişkileri bir bilim dalı ve meslek olmaya getiren tarihsel süreci anlamak, halkla ilişkilerin fonksiyonlarını, güçlü ve zayıf yanlarını, derinliğini ve toplum üzerindeki etkisini anlamamıza yardımcı olur (Cutlip, 2008).

Okay ve Okay (2005: 7), halkla ilişkilerin tarihsel gelişimini üçe ayırmıştır:

1. Başlangıcı belli olmayan bir tarihsel geçmiş: Buna göre halkla ilişkiler, insanların, başka insanların güvenini kazanmaya yönelik çabaları var olduğundan beri vardır. Bunu adlandırmak için bir kavram geliştirilmemiştir.

2. Sanayi devrimiyle birlikte başlayan bir tarihsel geçmiş: Toplumsal yapıların oluşması, beraberinde organize olmuş bir iletişime duyulan ihtiyacı da getirmiştir.

3. Ivy L. Lee ve Edward Bernays’ın farklı halkla ilişkiler tekniklerini kullanmasıyla başlayan dönem.

Halkla ilişkilerin başlangıcı belli olmayan tarihsel geçmişini, çok eski çağlardan bu yana süregelen toplumsal ilişkilerin ve iktidar mücadelelerinin içerisinde görebilmek mümkündür (Biber, 2009: 135). Cutlip (2008), halkla ilişkilerin, insanların kabilelerde yaşadığı dönemde, bilgi alışverişinin başladığı ilk uygarlıklarla birlikte ortaya çıktığından bahsetmektedir. Arkeologların İran’da gün ışığına çıkardığı, Milattan Önce 1800’lü yıllara dayanan, çiftçilere ürünlerini nasıl ekeceklerini, nasıl sulama yapacaklarını, tarla fareleriyle nasıl mücadele edeceklerini ve ürünlerini nasıl toplayacaklarını anlatan bültenler, halkla ilişkilerin ilk örnekleridir.

Hükümdarlar, krallar, padişahlar yönetimleri altında olan insanların onayına, rızasına, desteğine gereksinim duymuşlar ve bu gereksinimin karşılanmasına yönelik olarak çeşitli yöntemler geliştirmişlerdir. Büyük İskender’in uygulamaları bu yöntemlere çokça verilen örneklerden birisidir.

İskender’in işgal ettiği bölgelerin yöresel kıyafetlerini, selamlaşma biçimlerini

(24)

6 tercih ederek kendisine yönelik bir sempati yaratma yoluna gittiğinden söz edilmektedir (Biber, 2009: 135).

18. yüzyılın ikinci yarısında başlayan Sanayi Devrimi, propaganda çalışmaları açısından önemli bir kırılma noktasıdır. Bu süreçte propaganda çalışmaları boyut ve içerik olarak farklılık göstermeye başlamış, daha geniş kitlelere, daha kısa sürede, daha etkili bir şekilde ulaşabilmenin yöntem ve teknikleri aranmaya başlanmıştır. Sanayi Devrimi ile kitlesel üretim gerçekleştirildiğinden, tanıtımın da, dağıtımın da tüketimin de kitlesel olması gerekmiştir (Biber, 2009: 136).

Halkla ilişkilerin Amerika Birleşik Devletlerinde gelişim tarihi Amerikan Bağımsızlık Savaşı’na uzanır. Cutlip (1976), Public Relations Review’de (Halkla İlişkiler Dergisi) çıkan makalesinde 1775-1783 yılları arasında Britanya İmparatorluğuna bağlı 13 koloni ve Amerikan yerlileri arasında süren Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nda, 13 kolonideki kamuoyunu birleştirmek ve yönlendirmek için Samuel Adams tarafından kolonilerde gerçekleştirilen propaganda amaçlı stratejilerin altını çizmektedir. Bu stratejiler, bugün kullanılan halkla ilişkiler tekniklerine benzemektedir: Özgürlük Çocukları (Sons of Liberty) adıyla kurulan resmi organizasyon, gazeteler, ibadethanelerde vaazlar, halk toplantılarında demeçler, broşürler ve komiteler tarafından yazılan mektuplar gibi araçlarla kullanılan medya, sembol ve sloganlar, haber yapmak için yaratılan Boston Çay Partisi gibi sahte olaylar, partili tanıtım ve kampanyalar, Bağımsızlık Deklarasyonu ile birlikte 13 İngiliz kolonisinin bağımsızlığını ilan etmesinde rol oynamıştır (Cutlip, 1976, Akt. Davis, 2006: 33-34).

Somer (1987: 5), 19. yüzyılın başlarında Amerika’daki basın ve propaganda amaçlı halkla ilişkiler çalışmalarını şu sözlerle anlatmaktadır:

“19. yüzyılın başlarında Amerika’daki gazetelerin pek çoğu para karşılığında yazılar yayınlayarak bazı şahıs ve kuruluşların haber

(25)

7 sütunlarında reklamlarını yapardı. Değersiz bir kişi övülür, seçimde kazandırılır, hisse senetleri alınmak istenen kârlı bir şirketin iflas etmekte olduğu etrafa yayılarak panik yaratılırdı. Emlâkçılar, demiryolu şirketleri, politikacılar ve finans gurupları bu etik ve terbiye dışı yollardan geniş ölçüde faydalanıyorlardı. Para karşılığında yalan yanlış haberler yayınlatmak ve bundan sayısız çıkarlar sağlamak o kadar yaygınlaştı ki, 1890'larda ticari kuruluşlar ve politik dernekler “Yazışma Bürosu” adı altında kendi bünyelerinde birer büro kurmayı faydalı ve lüzumlu gördüler. 1900’larda New York’ta bu işleri tezgahlayan veya yürüten reklam menajerleri birdenbire artmaya başlamıştı. Bunların çoğu eski gazetecilerdi. Halkın hangi haberlerden hoşlandığını bildikleri için, reklam uğruna haberler uyduruyor ve bunları para karşılığında serbestçe yayınlıyorlardı.”

19. yüzyılda basın ajansları tarafından siyasal kampanyalar ve gösteriler için “manipülasyon” tekniği kullanılarak kamuoyu kazanılmaya çalışılmıştır.

Propaganda amaçlı bir halkla ilişkiler modeli olan Basın Ajansı modelinin en önemli uygulayıcısı, Barnum & Bailey Sirki’nin kurucusu Pnieas Taylor Barnum’dur (Peltekoğlu, 2001, Akt. Çınarlı, 2004: 167). Basın ajansı – tanıtım modelinin en önemli temsilcisi olan P.T. Barnum, insanların ilgisini çekecek olaylar yaratmaktaydı ve bunların basında yer almasını sağlamaktaydı (Okay ve Okay, 2005: 89). P.T. Barnum’un uyguladığı halkla ilişkiler modelinde tanıtıma ve hedef kitlenin ilgisini çekmeye yönelik faaliyetler bu dönemi karakterize eden halkla ilişkiler faaliyetleri olmuştur.

Okay ve Okay (2005: 10), 19. yüzyılda halkla ilişkiler alanında gerçekleşen temel kilometre taşlarını şöyle sıralamıştır:

• 1850’li yıllar: P.T. Barnum’un tanıtım faaliyetleri başlamıştır.

• 1882: Avukat Dorman Eaton “public relations” (halkla ilişkiler) ifadesini Yale Hukuk Okulu’nda mezunlara verdiği bir seminerde “iyi insanlarla ilişkiler” anlamında kullanmıştır.

(26)

8

• 1893: Alfred Krupp’un Londra’daki Dünya Fuarına o ana kadar dökülmüş en büyük çelik bloku götürmesi, ilgi çekerek kendi tanıtımını yapması açısından önem kazanmaktadır.

• 1897: Amerikalı “Year book of Railway”de (Tren Yolunun Yıllık Kitabı)

“public relations” (halkla ilişkiler) kavramı ilk kez bugün taşıdığı anlamıyla kullanılmıştır.

• 1889: George Westinghouse kurumunun bilgilendirme faaliyetlerini gerçekleştirmesi için Pittsburg’lu gazeteci E.H. Henrichs’i görevlendirmiştir.

• 1905: Ivy L. Lee, John Davison Rockefeller için çalışmaya başlamıştır.

• 1913: Edward Bernays halkla ilişkiler faaliyetlerine başlamıştır.

• 1919: Carl Byoir ve Edward Bernays, Litvanya’nın Bağımsızlık Kampanyası için çalışmışlardır.

• 1920: General Electric bir tanıtım departmanı kurmuştur.

• 1923: General Motors kurumsal halkla ilişkiler ilanları serisini başlatmıştır.

• 1927: Arthur Page, AT&T’nin (telekomünikasyon firması) halkla ilişkiler başkan yardımcısı olmuştur.

20. yüzyılın başında halkla ilişkiler yükselişe geçmeye başlamıştır.

Gower’a (2007) göre, özellikle gazetecilik alanındaki ve toplumdaki değişimle birlikte, kurumsal halkla ilişkiler bir ihtiyaç haline gelmiştir. Gazeteciliğin, skandal habercilik yaparak “muckraker” (skandal haberciliği yapan gazeteci) rolünü benimsemesiyle halkla ilişkiler önem kazanmaya başlamıştır (Akt. Vos, 2011: 126).

20. yüzyılın başında halkla ilişkilerin gelişmeye başlamasında, dönemin toplumsal koşulları oldukça etkili olmuştur. Yazılı basının yaygınlaşmış olması ve

“muckraker” denilen gazetecilik türünün başlaması burada önem taşımıştır.

Tekelci kuruluşların çalışanlarına yeterince değer vermemesi, basının bu

(27)

9 kuruluşların “kirli işlerini” ortaya koymasına neden olmuş, kuruluşlar da kamunun güvenini yitirdiklerinden dolayı, kendilerini kamuya aktarmaya ve güvenlerini yeniden kazanmak amacıyla önce “bilgilendirme”, daha sonra da halkla ilişkiler faaliyetlerinde bulunmaya başlamışlardır (Okay ve Okay, 2005: 7- 8). 1900’lerin başından 1920’li yıllara kadar halkla ilişkiler faaliyetleri “kamuyu bilgilendirme modeli” olarak adlandırılmaktadır. Burada esas olan kamunun bilgilendirilmesidir. Kuruluşlar, kendileri hakkında kamuya basın aracılığıyla bilgi iletirler (Okay ve Okay, 2005: 104).

Somer (1987: 6), bu dönemde kuruluşların halkla ilişkiler faaliyetleri için gazetecilerle çalışmasından şu sözlerle bahsetmektedir:

“1906 yılında antrasit kömür ocakları işleten bir şirketler grubuna müşavir tayin edilen Ivy L. Lee, gazetecilere şöyle söylüyordu; ‘Ben her olayı, her konuyu sizlere bütün açıklığı ile bildireceğim; bundan sonra gizlilik diye bir şey tanımıyorum’. Bu sözlerle Lee, yeni bir inanç ve akıma öncülük etmiş oluyordu. Artık bütün iş kazaları, olaylar, işçi ve işverenle ilgili kararlar, anında gazetelere bildiriliyordu.”

Ivy L. Lee’nin halkla ilişkiler anlayışı, günümüzün modern halkla ilişkilerin temeli sayılan “İlkeler Beyannamesi”ne yansımıştır. Lee, bir şirketin kömür işçilerinin yapmış olduğu grev nedeniyle kendisine yapılan başvuru üzerine basın temsilcisi olarak yapması gereken girişimleri ile ilgili kuralları belirleyen ünlü “İlkeler Beyannamesi”ni yayınlamıştır. İlkeler Beyannamesinde yer alan temel kurallar şunlardır (Tortop, 2001: 71):

• Gizlilik (sır) yoktur.

• Reklamcılıkla karıştırmamak gerekir.

• Doğru habercilik anlayışı zorunludur.

• Kamu yararlarını göz önünde tutmak zorunludur.

(28)

10 İlkeler Beyannamesi, halkla ilişkiler çalışmasının temel düşüncelerini içermekte, halkla ilişkilerin daha sonraki gelişimini de etkileyen bir bildiri olmuştur. (Kunczik, 1993, Akt. Okay ve Okay, 2005: 112). Ivy Lee, daha sonraki çalışmaları ve yayınladığı yapıtı ile halkla ilişkiler konusunda bugün bile geçerliliği olan ilkeleri ortaya koymuştur (Kazancı, 1980: 2). Ivy Lee’nin İlkeler Beyannamesi’ndeki ilkelerin, günümüzün modern halkla ilişkiler anlayışındaki meslekleşme kriterlerinin temeli olduğu görülmektedir.

Halkla ilişkilerin öneminin yönetim ve işletmeler açısından kaçınılmaz olduğunun anlaşıldığı dönem 1929 Büyük Bunalım dönemidir. O güne kadar önemli savaş, başkanlık seçimleri, yerel grevler dolayısıyla başvurulan halkla ilişkilerin Büyük Bunalınmla birlikte Amerika Birleşik Devletlerinde büyük yer tutmaya başladığını görüyoruz… Büyük Bunalımdan sonra ortaya yeni sorunların çıkması ile birlikte çevre öğelerinin halkla karşılıklı iyi niyete dayalı ilişkilerin bir örgütün başarısında çok önemli olduğu anlaşılmış ve çevre ile ilişkilere büyük önem verilmeye başlanmıştır (Kazancı, 1980: 2-3).

Aynı dönemde modern halkla ilişkiler de gelişim göstermeye devam etmiştir. Halkla ilişkilerin gelişmesinde öncü rol üstlenen bir diğer isim ise Edward Bernays olmuştur. 1923 yılında Edward Bernays’ın yayınladığı

“Kamuoyunun Kristalleşmesi” adlı kitabı, haber ve reklam fonksiyonlarını, sosyal sorumluluk duygusunu ve etik kurallarını dile getiren önemli bir eserdir. Bu kitap,

“Halkla İlişkiler” tabirinin yerleşmesine öncülük etmiştir (Somer, 1987: 6). 1923 yılında New York Üniversitesinde ilk olarak halkla ilişkiler dersi veren Bernays’ın değeri, halkla ilişkilerin gelişimi için tartışılmazdır (Kunczik, 1993, Akt. Okay ve Okay, 2005: 127).

Halkla ilişkiler 1930 – 1940 yılları arasında bir meslek olarak giderek daha fazla kabul görmeye başlamıştır. Bernays’ın üniversitelerde verdiği seminerlerin ve meslek hakkında yayınlanan yazılarının sayısı bu dönemde artış

(29)

11 göstermiştir. 1941 – 1945 arasındaki savaş dönemi halkla ilişkilerin önemini vurgulamıştır (Okay ve Okay, 2005: 154).

II. Dünya Savaşı sırasında İngiltere ve Amerika Hükümetleri tarafından halkla ilişkiler daireleri kurulmaya başlanmış, bu dairelere müdürler tayin edilmiştir. Savaştan sonra üniversite ders programlarına “Halkla ilişkiler” dersleri konulmuştur. İlk halkla ilişkiler okulu da Boston Üniversitesinde 1947 senesinde açılmıştır (Somer, 1987: 6).

ABD’de 1960’lardan sonra meydana gelen ekonomik çalkantılar pek çok kuruluşu, halkla ilişkilerin iki yönlü simetrik modelini uygulamaya zorlamıştır. Kamuoyu bilgilendirme modelinde kuruluşlar arası tekelleşme nasıl beraberinde işletmelerin kendilerini kamuya tanıtma, kamuyu bilgilendirme ihtiyacını getirdiyse, 1960’lı yıllardan itibaren Birleşik Devletler’de enflasyon ve işsizlik oranlarında meydana gelen dalgalanmalar da kuruluşların sosyal sorumluluğa sahip bir davranış sergilemelerine neden olmuştur (Okay ve Okay, 2005: 162). İki yönlü simetrik modelle birlikte, halkla ilişkiler mesleğinde öne çıkan sosyal sorumluluk ve toplumsal fayda kavramları da önem kazanmaya başlamıştır.

Halkla ilişkilerin tarihi eski çağlara kadar uzansa da, Sanayi Devrimiyle birlikte başlayan ilk propaganda çalışmaları ile hedef kitlelere erişme çalışmaları başlamıştır. 19. yüzyılda ise kamuoyunu “manipüle etme” çabalarıyla birlikte halkla ilişkilerde “tanıtım” faaliyetleri başlamış, bu dönemdeki tanıtım faaliyetlerine P.T. Barnum öncülük etmiştir. Halkla ilişkiler modern anlamda gelişmesini 20. yüzyılın başlarından itibaren gerçekleştirmiştir. Halkla ilişkilerin kurucuları olarak bilinen Ivy L. Lee ve Edward Bernays, halkla ilişkilerin gelişmesinde öncülük etmiştir. Onların kurum ve hedef kitle arasındaki iletişimi kurmak için kullandığı modern yöntemler, halkla ilişkilerin hem bilim hem de meslek olarak gelişiminde önemli bir rol oynamıştır.

(30)

12

1.2. Halkla İlişkiler Mesleğinin Tarihsel Gelişimi

İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa’da alt üst olan sosyal ve ekonomik düzen, yeniden toparlanma çalışmaları, kitle iletişim araçları konusundaki teknik gelişmeler, dünyadaki hızlı nüfus artışı, ideolojik mücadeleler, hızlı kentleşme hareketleri halkla ilişkiler çabalarına her ülkede duyulan ihtiyacı artırmıştır.

Halkla ilişkiler bunun sonucu olarak özellikle 1950’lerden bu yana hızla gelişen bir meslek olarak ortaya çıkmıştır (Bozkurt, 2000, Akt. Güçdemir, 2005 :170). 20.

yüzyılın ikinci yarısından itibaren halkla ilişkiler, modern toplumun işlevsel bir parçası olarak görülmüştür. ABD, halkla ilişkilerin meslek olarak gelişmesine öncülük etmiş, buna paralel olarak diğer gelişmiş ülkelerde de halkla ilişkileri şekillendirmiştir (Singh ve Smyth, 2000: 388).

Halkla ilişkilerle ilgili sistemli bilginin artarak yaygınlık kazanması, bu alanda eğitim veren okulların hızla yayılıp, bunların eğitimine ve mezunlarına toplum tarafından verilen değer ve önemin artması, özel ve kamu sektöründe sayısı her geçen gün daha çok artan ve talep edilen halkla ilişkiler yöneticilerinin saygın bir yer edinmeleri, halkla ilişkilerin bir meslek olarak hızla geliştiğini gösteren kanıtlar olmuştur (Geçikli, 1999: 260).

Jackson’ın (1988), “Demonstrating Professionalism” (Profesyonelliği Göstermek) adlı yazısında ilk halkla ilişkiler birliğinin kuruluş tarihi olan 1922’den başlayarak listelediği meslekleşme yolundaki önemli kilometre taşlarından bazıları şunlardır (Akt. Ehling, 2005: 466-467):

• 1947 – Amerika Halkla İlişkiler Derneği’nin (PRSA) kuruluşu.

• 1950 – PRSA Etik Davranış Kuralları’nın kabulü.

• 1962 – Yetkilendirme (akredite) programıyla “APR” (Accredited Public Relations – Akredite Halkla İlişkiler) kısaltmasının verilmeye başlaması.

(31)

13

• 1980 – Kuzey Amerika Halkla İlişkiler Konseyi’nin (North American Public Relations Council) kuruluşu.

• 1986 – Profesyonellik Bilinci sempozyumlarının ilkinin gerçekleştirilmesi, halkla ilişkiler uygulayıcıları arasında meslekleşme standartlarını yükseltme sürecinin başlaması.

• 1988 – Akademisyenler ve uygulayıcılardan kurulu bir komitenin, sistemli olarak derlenmiş bir Halkla İlişkiler Bilgi Dağarcığı metninin taslağını yayınlaması.

Halkla ilişkilerin gelişmesi ve meslek örgütlerinin kurulması ABD dışında da sürmüştür. 1955 yılında Londra’da halkla ilişkiler uygulayıcıları global bir temelde “International Public Relations Association”da, (IPRA) yani Uluslar arası Halkla İlişkiler Derneği’nde organize olmuşlardır. 1965 yılında Montreal’de

“Üçüncü Halkla İlişkiler Dünya Kongresi”nde bir “Code of Ethic” (Meslek Ahlakı Yasası) tespit edilmiş ve halkla ilişkiler uygulayıcılarını, bu deklarasyonun çalışma ilişkilerinde bir temel oluşturmaya çağırmıştır (Peltekoğlu, 1993, Akt.

Okay ve Okay, 2005: 389).

Halkla ilişkiler ahlak yasalarının belirlenmesine yönelik yapılan toplantıları başka toplantılar izlemiştir. 1965’te IPRA Genel Kurulu tarafından Atina’da düzenlenen oturumda “Halkla İlişkiler Meslek Ahlakı Yasası” kabul edilmiştir. 1968’te Tahran’da yasa birkaç değişiklikle onaylanmış ve mesleğin etik çerçevesi belirlenmiştir.

Halkla ilişkiler meslek etiği konusunda IPRA ve PRSA dışında Avrupa Konfederasyonu, Portekiz’in Lizbon kentinde yaptığı oturumda “Etik Kuralları”nı benimsemiş ve 1978 tarihinde kabul etmiştir. Bir diğer uygulama, kısa adı IPR olan Halkla İlişkiler Enstitüsü tarafından gerçekleştirilmiş ve meslekle ilgili 17 maddeden oluşan etik kuralları benimsenerek 1986’da kabul edilmiştir. Kısa adı ICCO olan “Uluslararası İletişim Danışmanlığı Birliği” 25 Ekim 1991’de

(32)

14 Roma’da yaptığı toplantıda etik ilke ve kurallarını içeren bir bildiri yayınlamıştır.

Roma Bildirgesi olarak ünlenen ICCO Uluslararası Meslek Bildirgesi’nde yine halkla ilişkiler uygulamasında aktif olarak görev alan kurum ya da kuruluşların dikkat etmesi gereken noktalara ayrıntılarıyla değinilmiştir (Güllüoğlu, 2006:

161-162).

Etik değerlerinin benimsenmesine yönelik çalışmaların yanı sıra PRSA halkla ilişkiler mesleğinin tanımlanmasına yönelik de çalışmalar yapmıştır.

1986’de oluşturulan Profesyonellik Bilinci Görev Takımı ve Bilgi Dağarcığı Görev Takımı bünyesindeki 20 bilimci ve uygulayıcı, halkla ilişkiler konusunu tanımlayarak sınıflandırmak için çalışmaya başlamıştır. Grubun oluşturduğu on altı sayfalık rapor Public Relations Review’un (Halkla İlişkiler Dergisi) 1988 Kış sayısında yayımlanmıştır (Ehling, 2005: 478-479).

Mesleğin tanımlanmasının yanı sıra halkla ilişkilerin tanımı ile ilgili de çalışmalar yürütülmüştür. 1970’li yıllarda Rex Harlow’un 65 uzmandan elde ettiği 472 farklı halkla ilişkiler tanımlanmasından (Okay ve Okay, 2005: 2) sonra PRSA da bu konuda girişimlerde bulunmuştur. PRSA, halkla ilişkileri kurumların üst düzey yönetim operasyonuna bağlayan bir tanım geliştirmek için yıllarca uğraşmış ve 1982’de “Halkla İlişkiler Resmi Açıklaması” diye anılan metin PRSA Kongresi tarafından kabul edilmiştir (Ehling, 2005: 483).

PRSA’nın 1982 yılında kabul ettiği tanım şu şekildedir (Çevrimiçi:

http://apps.prsa.org/AboutPRSA/PublicRelationsDefined/, 26.04.2017):

“Halkla ilişkiler bir kurum ve hedef kitlelerinin karşılıklı olarak birbirleriyle uyumlu olmasına yardım eder”

Halkla ilişkiler sektöründeki bu gelişmeler, halkla ilişkilerin tanımında da geliştirmeler yapılmasını sağlamıştır. PRSA’nın tanımı halkla ilişkilerin fonksiyonunu belirtirken halkla ilişkileri tam olarak açıklamada yetersiz kalmıştır

(33)

15 (Çevrimiçi, http://www.irfanerdogan.com/pr/hitne.html, 15.11.2016) Halkla ilişkilerin tanımını geliştirmek ve günümüzün şartlarına uygun hale getirmek gerekmiştir. Bu sebeple 2011 ve 2012 yıllarından PRSA halkla ilişkilerin tanımını modernleştirmek için uluslar arası bir çalışma başlatt ve kamuoyu oylaması sonucunda aşağıdaki tanım kabul edildi (Çevrimiçi, http://apps.prsa.org/AboutPRSA/PublicRelationsDefined/ , 26.04.2017):

“Halkla ilişkiler kurumlar ve hedef kitleleri arasında karşılıklı yarar sağlayan ilişkileri inşa eden stratejik iletişim sürecidir.”

20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren halkla ilişkilerin bir meslek olarak tanınması ve gelişmesi için önemli adımlar atılmıştır. PRSA’nın kuruluşu, etik ilkelerin tespitine yönelik çalışmalar, meslek örgütlerinin kurulması, halkla ilişkilerin tanımına yönelik çalışmalar, halkla ilişkilerin meslekleşmesi açısından önemli kilometre taşları olmuştur. Bu gelişmeler bugün halkla ilişkilerin önemli bir disiplin ve yönetim fonksiyonu olarak kurumlarda kendisine yer bulmasını sağlamıştır. Dünyada gerçekleştirilen bu çalışmalar, Türkiye’de de yankı bulmuş, halkla ilişkilerin bir meslek olarak gelişmesini sağlamıştır.

1.3. Türkiye’de Halkla İlişkiler Mesleğinin Tarihsel Gelişimi

Türkiye’de halkla ilişkiler anlayışı Batı’daki özellikle de ABD’deki gelişimi gösterememiştir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaptırılan kervansaraylar, halkın faydalanabileceği çeşmeler, padişahın belirli dönemlerde halkın ihtiyaçlarını dinleme faaliyetleri çok basit birer halkla ilişkiler örneği olarak değerlendirilebilir (Okay ve Okay, 2005: 10). Bu dönemde, devlet görevlilerinin halkla ilişkiler ajanı olarak kullanımı, şikayet sisteminin oluşturulması, tuğralar, ağızdan ağza tellal yönteminin kullanılması, resmi basın politikalarının ve halkla ilişkiler aracı olarak resmi basının kullanımı, Osmanlı

(34)

16 devlet arması gibi işlevsel halkla ilişkiler araçlarının gelişimi, Osmanlı Devleti’nin savaşta propaganda amaçlı el ilanları bastırması ve dağıtması, Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki halkla ilişkiler faaliyetlerinin karakteristiğini yansıtmaktadır (Canpolat, 2012: 879).

Halkla ilişkiler çalışmalarının, Kurtuluş Savaşı döneminde devam ettiği görülmektedir. Kanaat önderlerinin halkla ilişkiler ajanı olarak kullanılmaları, basın bürolarının bu dönemde gelişimi, sansür altında savaş bültenlerinin dağıtılması Milli Mücadele hareketi döneminde gerçekleştirilen iletişim faaliyetleri olarak gösterilebilir. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerini benimsetmek için yürüttüğü faaliyetler, ekonominin canlandırılması için gerçekleştirilen sergiler, tasarrufu teşvik eden kampanyalar, devlet tarafından kurulan sanayi kuruluşlarının uygulamaları, bu dönemin halkla ilişkiler faaliyetleri açısından oldukça verimli olduğunu göstermektedir (Canpolat, 2012: 870).

Halkla ilişkiler konusunun, Türkiye’de kamu yönetimi reformu konularıyla birlikte ele alındığı görülmektedir. 1962 yılında geniş kapsamlı olarak gerçekleştirilen ilk Merkezi Hükümet Teşkilatı Araştırma Projesi’nde, kısaca ismine MEHTAP dediğimiz projede, halkla ilişkilere değinilmiş ve Türkiye’de yönetimin iyileştirilmesinde halkla ilişkilerin katkısına yer verilmiştir. 1971 yılında yapılan idarenin yeniden düzenlenmesiyle ilgili çalışmalarda ve hazırlanan projede halkla ilişkilere daha çok yer verilmiş, özellikle bu projede, Türkiye’de halkla ilişkiler konusunun çeşitli biçimlerde değişik isimler altında yürütüldüğü, bu konuda bir birlik beraberliğin yaratılması gerektiği vurgulanmış ve halkla ilişkiler eğitiminin Türkiye’de gereği gibi yer almadığı belirtilmiştir. Bu konuda kurumlar arasında bir işbirliği sağlanması teklif edilmiştir. 1971’li yıllarda yapılan bu önerilerin büyük ölçüde gerçekleştiğini görüyoruz. Devlet Memurları Kanunu’nda, istisnai mevkilerle ilgili; valilik ve büyükelçilikleri sıralayan 59.

maddede değişiklik yapılarak, basın ve halkla ilişkiler müşavirlikleri de istisnai mevki olarak eklenmiştir. Yine, eğitim konusundaki o tekliflerin gereğini yerine

(35)

17 getirmek için, o yıllarda mevcut olan gazetecilik yüksekokulları, “gazetecilik ve halkla ilişkiler” yüksekokulları haline dönüştürülmüştür. 1982’den sonraki YÖK’ten sonra bütün bu okullara “Basın Yayın Yüksekokulu” ismi verilmiştir.

Bu okullar bünyesinde Halkla İlişkiler ayrı bir bölüm olarak ve ağırlıklı derslerle yer almıştır (Tortop, 1987).

Devlet kurumları tarafından yapılan halkla ilişkiler faaliyetlerini, özel sektör takip etmiştir. İş Bankası’nın 1968 yılında Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nün görev yönetmeliğini hazırlaması ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü birimini oluşturması özel sektörde halkla ilişkiler alanında önemli bir adımdır. Bunu takiben Alaeddin Asna’nın 1969 yılında Koç Holding’te Halkla Münasebetler Müdürü olarak işe başlaması, İş Bankası ve Koç Holding’in ardından, Sabancı Holding, Eczacıbaşı Holding, Yaşar Holding gibi ulusal şirketlerde de halkla ilişkiler bölümlerinin meydana getirilmesi halkla ilişkiler açısından profesyonel anlamda önemli olaylardır (Canpolat, 2012: 4231).

1980 ve sonrası halkla ilişkilerin kamu ve özel sektörde niceliksel olarak yaygınlaştığı ve hızlı geliştiği dönem olmaktadır. İstanbul, Ankara ve İzmir’de halkla ilişkiler ajansları kurulmaya başlanmıştır. 1990’lı yıllarda Meclis TV’nin yayın hayatına geçmesi, milletvekilleri ve vatandaşların tartışabileceği forum programlarının hazırlanması, Cumhurbaşkanlığı tarafından halkın sorunlarını dinlemek amacıyla açılan büro halkla ilişkiler faaliyetleri arasında gösterilebilir.

Diğer yandan özel sektörde kurumların medya ilişkileri, sponsorluk, sosyal sorumluluk ve kurumsal yayınlar gibi iletişim araç ve yöntemlerini kullandıkları görülmektedir. Kamuoyu ile uyumlu ve çift yönlü dengeli bir iletişimin bu dönemde başladığı görülmektedir (Canpolat, 2012: 877-878).

Özellikle son 30 yılda halkla ilişkiler faaliyetlerinin kamu ve özel sektörde yaygınlaşması, halkla ilişkiler ajanslarının kurulması, halkla ilişkiler eğitimi veren bölümlerin yaygınlaşması, halkla ilişkiler alanının Türkiye’de profesyonel bir alan olarak tanınmasına katkı sağlamıştır. Kamu kurumları

(36)

18 bünyesinde kurulan halkla iletişim birimleri, basın ve halkla ilişkiler müşavirliklerinin kurulması, Türkiye’nin en büyük holdinglerinin halkla ilişkiler birimlerini kurmaya başlaması halkla ilişkilerin gelişmesine öncülük etmiştir.

Halkla iletişime verilen bu önem halkla ilişkilerin bir meslek olarak tanınmasının da önünü açmıştır.

1.4. Meslekleşme ve Halkla İlişkilerde Meslekleşmenin Önemi

Toplumdaki mesleki sistem yüzlerce yıldır gelişme göstermiştir. Tüm işlerde zanaat, meslek ve teknikerliği ayırt etmek önemlidir. Farklı seviyelerdeki uygulamalar farklı becerileri gerektirir. İş tanımı ve mesleki sorumluluklar, statü ve prestij, profesyonel bağımsızlık ve finansal ödüller, mesleki gelişim sistemini inşa etmek için gereklidir (Abdullah ve Threadgold, 200: 286).

Meslek, bir kişinin hayatını kazanmak ve geçimini sağlamak için sürekli olarak üzerinde çalıştığı iş veya fikir alanı olarak anlaşılabilir (Ertekin, 1987: 35).

Meslek, uzmanlık ifade eden mesleki bir terim olarak görülmektedir (Abdullah ve Threadgold, 2008: 286).

Ertekin (1987: 36) mesleğin “uğraş” kavramıyla da ilişkilendirildiğini ancak bunun mesleki faaliyetinden uzak bir kavram olduğundan bahsederek mesleği şöyle tanımlamaktadır: “Belirli bir öğrenim ve tecrübe sonunda kazanılan bilgi ve beceriler yoluyla, belirli kurallara uyularak yapılan çalışmalar olarak tanımlanabilir.”

Macdonald (1995) mesleği, sosyal, kültürel ve ekonomik şartlardan etkilenen, teknik özelliklere sahip belirli bir alandaki spesifik işler ve faaliyetler bütünü olarak tanımlamaktadır.

(37)

19 Meslek kavramı, birkaç yıl boyunca eğitim yoluyla edinilen teorik ve pratik bilginin yanı sıra kamu faydasını koruma taahhüdünü ifade etmektedir (Lim ve Hussein, 2006: 55). Bunun yanı sıra bir uğraşın meslek düzeyine yükseltilebilmesi için faaliyet alanının belirlenmesi ve işin tanımlanması, meslek insanının bir rol üstlenmesi, ahlak standartlarının bulunması, eğitim ve işe alma standartlarının olması, meslek görevlilerinin örgütlenmesi ve mesleğin herkes tarafından yapılamayacak bir faaliyet alanı olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir (Kalender, 1999: 25).

Şimşek (1995), toplumda bir uğraşın meslek sayılması için taşıması gereken ön koşulları şöyle sıralamaktadır (Akt. Geçikli, 1999: 260):

• Belli bir eğitimi tamamlamak ve konusunda sistemli bir bilgi sahibi olmak

• Uzmanlaşmış bir uygulama

• Mesleğe giriş ve mesleğin icrasında kesin standartların bulunması

• Ahlak kurallarına uyma

• Sosyal sorumluluk ve kendini kontrol

Mesleğin profesyonel bir otorite kazanması için teknik bir uğraşa dayanması, bir görevi savunması, yetenek ve görevleri eğitim standartlarında birleştirmesi ve hizmetlerinin güvenilir olduğu konusunda toplumu ikna etmesi gerekmektedir (Wilensky, 1964: 139).

Wylie’e (1994) göre ise, meslekleşmede disiplinlerarası ilkeler genelde şu esasları kapsar (Akt. Cameron v.d., 1996: 44)

• İyi tanımlanmış bilgi tabanı

• Standart ve kurallarla belirlenmiş bir eğitimin tamamlanmış olması

• Bir devlet kurumu tarafından sınav yapılması ve sertifikalandırma sistemi

(38)

20

• Uygulayıcıların davranışları üzerinde yaptırım gücü olan bir kurum tarafından gözetim

Wright (1978: 27) ise mesleki konum için belirli unsurların gerekli olduğundan bahsetmektedir: zihinsel teknik, etik kodlar, kapsamlı kendi kendini yöneten organizasyon, kişisel ekonomik çıkarlardan ziyade topluma hizmete verilen önem, hizmet performansı, bilgi tabanı, geniş yelpazede bağımsızlık ve fedakarlık.

Grunig ve Hunt (1984), mesleğin beş temel özelliğini şöyle sıralamaktadır (Akt. Ehling, 2005: 466):

• Bir mesleki değerler kümesi. Başkalarına hizmet etmeyi kişisel ekonomik kazancın önüne koyma kararlılığı ve özerklik ihtiyacı (bir başka deyişle, başkalarının istediğini değil kendiniz için doğru olanı yapabilmek) bu değerler içindedir

• Güçlü bir mesleki örgüte üyelik

• Mesleki normlara uymak

• Kabul görmüş bir bilgi tabanıyla bağlantılı düşünsel gelenek

• Uzun dönemli mesleki eğitim aracılığıyla edinilmiş teknik beceriler

Cutlip ve arkadaşları (1994: 49) ise mesleğin en az beş kriteri karşılaması gerektiğini belirtmektedir:

• Araştırma yoluyla geliştirilmiş teoriye dayalı bilgi ve becerilerin edinilmesi amacıyla özel bir eğitim almış olmak

• İlgili topluluk nezdinde önemli ve benzersiz bir hizmet üretmek

• Kamu hizmetine ve sosyal sorumluluğu, özel ekonomik kazancın ve özel çıkarların önünde tutmak

(39)

21

• Uygulayıcılara kişisel sorumluluğun yanı sıra özerklik verilmesi, karar ve eylem özgürlüğünün kişisel hesap verebilirlikle gelmesi

• Meslektaşlar birliği tarafından hayata geçirilen uygulanabilir nitelikte etik davranış kuralları ve performans standartlarının olması

Meslekleşme tanımlarının geneline bakıldığında, bir işin meslek olarak kabul görmesi için, o alanda eğitim almış kişiler tarafından yapılıyor olması, kişilerin alanında uzman olması, kişilerin belirli mesleki standartları korumaları ve mesleki normlara uyma gerekliliği, toplum faydasını gözetme gerekliliği, mesleki bir kuruma üyelik, etik standartların bulunması ve toplum nezdinde sosyal sorumluluk özellikleri öne çıkmaktadır.

Halkla ilişkiler mesleğinin de iş tanımı, sorumlulukları, profesyonellik kriterleri bakımından mesleğe has unsurları bulunmaktadır. Mesleğin tanımından yola çıkarak halkla ilişkilerde meslekleşme konusunu, mesleği oluşturan unsurları ve meslekleşmenin önemini ortaya koymak gerekmektedir.

Halkla ilişkilerde meslekleşme konusu, halkla ilişkilerin bir meslek ya da uğraş olup olmadığı sorusu son 20 yıldır tartışılmaktadır (Sriramesh ve Hornaman, 2006: 155; Cameron, Sallot ve Lariscy, 1996: 44). Halkla ilişkiler ilk kez 1989’da Amerika Halkla İlişkiler Derneği’nin Başkanı John Paluszek tarafından “meslek” olarak adlandırılmıştır (Wylie, 1990: 1). Halkla ilişkilere meslekleşme tanımı ilk getiren ise Wright olmuştur. Halkla ilişkileri toplumda uzman bir rol üstlenen eğitimli uzmanlar tarafından yapılan yüksek mevkili bir iş olarak tanımlanmaktadır (Wright, 1978: 26).

Grunig (1989) Halkla İlişkilerde Mükemmellik adlı kitabında tanıtım faaliyetinin kurum ve hedef kitleleri arasında karşılıklı anlayışa dayalı ilişki yönetimi olarak tanımlayarak (Akt. Park, 2009: 251) halkla ilişkileri bir uğraş olmaktan çıkararak halkla ilişkilere profesyonel meslek tanımı getirmiştir. Aradan

(40)

22 geçen 25 yıl boyunca halkla ilişkilerin meslek olup olmadığı ya da sadece bir uğraş olup olmadığı konusu araştırmacılar ve eleştirmenler tarafından tartışılmaya devam etmektedir.

Palea (2012: 17), halkla ilişkiler alanında çalışanların son yıllarda arttığından, ancak halkla ilişkiler mesleğinin konumu ile ilgili olarak araştırmacılar ve uzmanlar arasında fikir birliğinin olmadığından bahsetmektedir.

Wilcox ve arkadaşları (2001: 54) da halkla ilişkilerin bir zanaat, yetenek ya da gelişen bir meslek olduğu konusunda fikir ayrılıklarının bulunduğunu söylemektedir.

Halkla ilişkilerin meslek olup olmadığı konusundaki görüşler çeşitlidir.

Kimi araştırmacılar meslek olarak görmezken, kimi araştırmacılar mesleki standartlara sahip olması dolayısıyla halkla ilişkileri meslek olarak nitelendirmektedir. Jackson (1988), halkla ilişkileri meslek olarak konumlandırırken, diğer araştırmacılar (Agee v.d., 1995; Bivins, 1993; Cameron v.d., 1996; Hainsworth, 1993; Ryan ve Martinson, 1990; Sallot v.d. 1998; Wylie, 1994) halkla ilişkilerin bir meslek olarak tanınmadığını belirtmektedir (Akt.

Sriramesh ve Hornaman, 2006: 155).

Bununla birlikte halkla ilişkilerin teknik bir alan, profesyonel bir alan ya da bir uğraş olduğunu söyleyenler de olmuştur. Bazı eleştirmenler halkla ilişkilerin henüz mesleki bir konuma erişmediğini, bir iş ya da teknik iletişim etkinliği olduğunu belirtmektedir. (Bowen, 2009: 403). Akademisyenler halkla ilişkilerde meslekleşmenin önemini kabul etmekte ancak halkla ilişkiler birçok sebepten ötürü genel bir uğraş olarak görülmektedir. (Abdullah ve Threadgold, 2008: 286). Kruckeberg (1998: 235) halkla ilişkilerin profesyonel bir uğraş olduğundan bahsetmektedir.

Van Ruler (2005: 160) Avrupa’da gerçekleştirdikleri bir araştırmada, halkla ilişkilerin ‘profesyonel alan’ olarak görüldüğünü ve katılımcıların halkla

(41)

23 ilişkileri ‘uzmanlaşmış yönetim alanı’ olarak görmeyi tercih ettiğini ancak halkla ilişkilerin buna rağmen profesyonel imajdan yoksun bir alan olarak görüldüğünü belirtmektedir.

Halkla ilişkilerin mesleki konumu diğer bilinen mesleklerle de karşılaştırılmıştır. Örneğin avukatlık, tıp ve mühendislik gibi alanlar meslek olarak görülürken halkla ilişkiler görülmemektedir (Abdullah ve Threadgold, 2008: 286).

Halkla ilişkilerin bir meslek olduğunu ve mesleki bir konum kazandığını söyleyen akademisyenlerden biri Jackson (1988) olmuştur. Bir meslek olarak halkla ilişkiler, ilişki inşa etmek için psikoloji, sosyoloji ve diğer sosyal bilimlerden yararlanır, toplumsal faydaya hizmet eder, belirli bir bilgi tabanına ve mesleki standartlara sahiptir (Akt. Sriramesh ve Hornaman, 2006: 157).

Halkla ilişkileri meslek olarak kabul etmeyen yaklaşım ağırlıklı olarak, halkla ilişkileri maliyet azaltma programları çerçevesinde kaldırılabilecek lüks bir fonksiyon olarak gören şirket yöneticileri arasında yaygındır. Bu yaklaşım, halkla ilişkilerin kendisini meslek olarak konumlandırmamasından kaynaklanmaktadır (Carr, 1971: 6).

Halkla ilişkilerin meslek olarak görülmeme nedenleri çeşitlidir.

Abdullah ve Threadgold (2008: 286) bu nedenleri şöyle sıralamaktadır:

• Halkla ilişkiler ve iletişim yönetimi için alan uzmanlığının eksikliği Halkla ilişkilerin, medya ilişkileri ile sınırlandırılması, pazarlama aracı ya da promosyon karması olarak kullanılması

• Halkla ilişkiler mesleki kurumları tarafından uygulanan akreditasyon ve lisanslama standartlarının bulunmaması

• Halkla ilişkilerin tam zamanlı bir iş olarak görülmemesi

(42)

24

• Halkla ilişkiler eğitiminde eksikliklerin olması, bu konudaki okulların eksikliği

Halkla ilişkilerin meslek olarak görülmeme nedenleri olarak alana olan güvenirliğin eksikliğini ve halkla ilişkilerin olumsuz imajını gösteren görüşler de mevcuttur.

Halkla ilişkiler, uzmanlık ve teknik yetenekler üzerine kurulu belirli uygulama alanı standartlarına sahip olmasına rağmen halkla ilişkilerin meslek olarak tanınmaması, alana olan güvenirliğin eksik olmasından dolayı olabilir (Bowen, 2009: 403).

Halkla ilişkiler alanında çalışan akademisyenlerin ve uygulayıcıların halkla ilişkilerin meslek olarak görülmesi gerektiğine ilişkin bir kanısı bulunmasına rağmen, halkla ilişkilerin toplum tarafından bir meslek olarak değerlendirildiğini söylemek henüz mümkün değildir. Halkla ilişkilerin meslek konumuna sahip olamamasının altında, meslek olarak görülmenin bazı gerekliliklerini karşılamaması ve toplumun bazı kesimlerindeki olumsuz imajı yatmaktadır.

Halkla ilişkiler mesleğine yönelik bu olumsuz bakış, halkla ilişkiler uygulayıcılarının daha düşük konumlarda istihdam edilmesi ve daha düşük ücretlerle çalışması sonucuna neden olmaktadır. İşletmelerde liderlerin halkla ilişkileri önemli bir görev olarak görmemesi, gerek mesleğin kendisi gerekse uygulayıcılar açısından dezavantajlar oluşturmaktadır. Halkla ilişkiler diğer birimlere göre daha düşük bir konumda değerlendirilmekte ve uygulayıcılar da benzer pozisyonlarda çalışan kişilere nazaran daha güçsüz olabilmektedir (Öksüz, 2015: 253).

Referanslar

Benzer Belgeler

Tıp Fakültesi Genel Cerrahi AD Başvurdu İ.Ü.İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi AD 05.2009 Çukurova Ü. Tıp Fakültesi Genel

Ulusal Çocuk Acil Tıp ve Yoğun Bakım Hemşireliği Kongresi, 30 Nisan- 4 Mayıs, Ankara (Poster bildiri).. Uzun M,

-Yerel yönetimler, özel sektör ve sivil toplum iş birliğiyle sosyal politikalar alanındaki faaliyetleri sürdürülebilir şekilde teşvik edeceğiz.. -Dezavantajlı

-Bu merkezler için gerekli doktor, hemşire ve yardımcı sağlık hizmeti ve destek personelini, kadrolu personel olarak istihdam edeceğiz.. Böylelikle

-“Mülakat varsa liyakat yoktur!” anlayışından hareketle kamu kurumlarına personel alımlarında KPSS ve yazılı sınav başarı puanını temel alacağız.. Yüz yüze

Bulunduğumuz coğrafyadaki çok yönlü risk ve tehdit ortamında öne çıkan savunma ve güvenlik önceliklerini dikkate alarak, ülkemizin sınır ve enerji

Kurum dışı kitle için uygulanan halkla ilişkiler faaliyetleri şöyle sıralanabilir:. • Yıllık Halkla İlişkiler

Bu veriler doğrultusunda; hem kamu hem özel sektör yöneticilerinin halka ilişkiler departmanının halkla ilişkiler ve iletişim faaliyetlerinin kamuoyu üzerindeki