• Sonuç bulunamadı

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ KARARLARI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ KARARLARI"

Copied!
292
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ KARARLARI

I-2247 SAYILI KANUN’UN 14. VE 27. MADDELERİ GEREĞİNCE VERİLEN (BAŞVURU RED) KARARLAR

Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:

1-ESAS NO : 2015/276 KARAR NO : 2015/295 KARAR TR : 04.05.2015 (Hukuk Bölümü)

ÖZET : İdare Mahkemesi kararının, adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı mahiyetini taşımaması karşısında; 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulu taşımayan BAŞVURUNUN, aynı yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk.

K A R A R Davacı : H.T.

Vekili : Av. A.E.

Davalı : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Vekili : Av. M.T.

O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Güneydoğu Terörle Mücadele gazisi olduğunu, kendisinin sağ ayağının kesik olduğunu, kendisine verilen protezin bedelini davalı kurumun talep ettiğini ve her ay maaşından 1/4 oranında kesinti yapıldığını, müvekkilinin aylığından şuana kadar yapılan kesintinin miktarının 6.000,00 TL civarında olduğunu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 73.maddesi ve Sağlık Uygulama tebliğinin tıbbi malzemelerin Temin Esasları başlıklı 7.maddesinin 13.bölümünün bu konuyu tartışmasız ortaya koyduğunu, müvekkiline SGK İzmir İl Müdürlüğünün tahakkuk ettirdiği borcun ve dayanağı kararının iptali (öncelikle yürütmenin durdurulması) istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İZMİR 2.İDARE MAHKEMESİ: 11.7.2013 gün ve E:2013/533, K:2013/1310 sayı ile, olayda 5510 sayılı Yasa hükümleri uyarınca yersiz veya fazla ödemeden dolayı tesis edilen dava konusu işlemin, davacı adına tespit edilen zarar tutarının rızaen ödenmediği takdirde genel hükümler uygulanmak suretiyle tahsil yoluna gidileceği hususunun bildirimine yönelik olduğu ve bu haliyle özel hukuk hükümlerine göre adli yargıda açılacak davanın ön bildirimi niteliği taşıması karşısında; bu yönüyle idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem niteliğinin taşımadığı işlemin iptali istemiyle açılan davanın esasının incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle, davanın incelenmeksizin reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İZMİR 12.İŞ MAHKEMESİ: 20.1.2015 gün ve E:2014/363, K:2015/18 sayı ile, olayda iptali istenen işlemin 5510 sayılı Kanunun uygulama yerinin bulunmadığı, buna göre 5510 sayılı Kanunun 101.madde hükümlerine göre sınırlı yetki ile donatılmış Mahkemelerinin görevli olmadığı, davacının 3713 sayılı Yasa gereğince vazife malülü olup 5434 sayılı Yasa kapsamında bulunması nedeniyle görevin idari yargıya ait olduğu gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili, idari ve adli yargı yerleri arasında ortaya çıktığı önesürülen olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi isteminde bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 4.5.2015 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Anayasa’nın 158. Maddesinde, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili olduğu belirtilmiş; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. Maddesinde, “ Uyuşmazlık

(2)

Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ela görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir…”, 14. maddesinde, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararın kesin veya kesinleşmiş olması gerekir. Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir.” denilmiştir. Aynı Yasa’nın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

Olayda, adli ve idari yargı yerlerinde, Güneydoğu Terörle Mücadele gazisi olan ve sağ ayağı kesilen davacının, kendisine verilen protez bedelinin her ay maaşından kesilen 1/4 oranında miktarın iptali istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.

Dosyalar üzerinde yapılan inceleme neticesinde; görev uyuşmazlığına konu İzmir 2.İdare Mahkemesi’nin 11.7.2013 gün ve E:2013/533, K:2013/1310 sayılı kararında “Davanın incelenmeksizin reddine” karar verildiği ve kesinleştiği; bu kararın ardından açılan dava sonucu İzmir 12.İş Mahkemesi’nin 20.1.2015 gün ve E:2014/363, K:2015/18 sayılı kararında ise “… görevin idari yargıya ait olduğu; davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle, reddine” şeklinde karar verildiği anlaşılmaktadır.

Görüldüğü üzere, İzmir 2.İdare Mahkemesinin kararı, davanın incelenmeksizin reddi gerektiğine ilişkin bulunduğundan ve anılan karar “yargı yolunu değiştiren ve adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı niteliğinde olmadığından”, idari ve adli yargı yerleri arasında, 2247 sayılı yasanın aradığı biçimde görev uyuşmazlığı oluştuğundan söz etmek mümkün değildir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

SONUÇ : 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 4.5.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

* * * Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:

2-ESAS NO : 2015/293 KARAR NO : 2015/310 KARAR TR : 04.05.2015 (Hukuk Bölümü)

ÖZET : Adli ve idari yargı yerlerince, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan dava sebebiyle verilmiş ve kesinleşmiş iki ayrı görevsizlik kararının bulunmadığı, böylece 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde belirtilen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığının oluşmadığı anlaşıldığından, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİ gerektiği hk.

K A R A R

Davacı : O.K.

Vekilleri : Av. K.T.D.

Davalı : İstanbul Valiliği

O L A Y : İstanbul Valiliği Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünce yapılan denetim sırasında, sürücü belgesi geri alındığı halde araç kullandığının tespit edildiğinden bahisle, davacı adına 4.11.2011 gün ve GD-845886 seri-sıra sayılı Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı düzenlenerek, davacıya 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 118/7. maddesi uyarınca 290 TL. idari para cezası verilmiştir.

Davacı, 4.11.2011 gün ve GD-845886 seri-sıra sayılı Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı ile verilen idari para cezasının iptali istemiyle adli yargı yerine itirazda bulunmuştur.

İSTANBUL ANADOLU 17. SULH CEZA MAHKEMESİ: 22.4.2013 gün ve D.İş:2011/1198, K:2011/1198 sayı ile; davanın alkollü araç kullandığından bahisle geri alınan sürücü belgesinin iadesi istemiyle açıldığını belirterek, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 27/8. maddesine göre idari para cezası yanında idari yargının görev alanına giren kararın da verilmiş olması nedeniyle ve Uyuşmazlık Mahkemesinin konu ile ilgili kararları emsal alınarak davanın çözümünün idari yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, verilen karar itiraz edilmeden kesinleşmiştir.

(3)

İstanbul Valiliği Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünce yapılan denetim sırasında, ikinci kez alkollü araç kullandığının tespit edildiğinden bahisle, davacı adına 9.11.2011 gün ve GG-816460 seri-sıra sayılı Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı düzenlenerek, davacıya 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 48/5. maddesi uyarınca 739 TL. idari para cezası verilmiş, aynı birim tarafından sürücü belgesi geri alma tutanağı düzenlenmiş, ayrıca sürücü belgesi geri alındığı halde araç kullandığının tespit edildiğinden bahisle, davacıya aynı Kanun’un 118/7. maddesi uyarınca ceza verilmesi için sulh ceza mahkemesine gönderilmek üzere, 9.11.2011 gün ve H-835581 seri-sıra sayılı Trafik Suç Tutanağı düzenlenmiştir.

Bu kez, davacı vekili, 9.11.2011 gün ve GG-816460 seri-sıra sayılı Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı ile verilen idari para cezasının iptali ile sürücü belgesinin iadesi ve 9.11.2011 gün ve H-835581 seri-sıra sayılı Trafik Suç Tutanağının iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 2. İDARE MAHKEMESİ: 29.9.2014 gün ve E:2013/2454, K:2014/1778 sayı ile;

2918 sayılı Kanun’un 112. maddesinde yapılan yeni düzenleme uyarınca ve Uyuşmazlık Mahkemesinin konu ile ilgili kararları emsal alınarak davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, verilen kararın itiraz edilmeden kesinleşmesi üzerine, davacı vekilinin İstanbul Anadolu 17. Sulh Ceza Mahkemesi’nce verilen 22.4.2013 gün ve D.İş:2011/1198, K:2011/1198 sayılı kararı ile Mahkemenin 29.9.2014 gün ve E:2013/2454, K:2014/1778 sayılı kararı arasında meydana gelen olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesini talep eden dilekçesi üzerine, dava dosyası Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler:

Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 4.5.2015 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Gülten Fatma BÜYÜKEREN’in, 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin görev ve yetkileri, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 158. maddesi ile 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1.

maddesinde açıkça gösterilmiş, Mahkeme adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili kılınmıştır.

2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir”, 19.maddesinde, “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.

(Değişik ikinci fıkra: 23/7/2008 – 5791/9 md.) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir” denilmiştir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir.

(4)

Dosyanın incelenmesinden, sürücü belgesi geri alındığı halde araç kullandığının tespit edildiğinden bahisle, davacı adına 4.11.2011 gün ve GD-845886 seri-sıra sayılı Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı düzenlenerek, davacıya 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 118/7. maddesi uyarınca 290,00 TL idari para cezası verildiği ve davacının idari para cezasının iptali istemiyle adli yargı yerine itirazda bulunduğu, adli yargı yerince görevsizlik kararı verildiği, dosya içinde mevcut davacının delilleri arasında emsal karar olarak dosyaya sunduğu İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin 29.4.2014 gün ve E:2013/2455,K:2014/789 sayılı kararının incelenmesinden, bu işlem ile ilgili olarak davacı O.K. vekilinin idari yargı yerine de dava açtığı ve İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin 29.4.2014 gün ve E:2013/2455, K:2014/789 sayılı kararı ile dava konusu işlemin iptaline karar verildiği ve temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyasının Danıştay 15. Daire Başkanlığında olduğu; davacı vekilinin 9.11.2011 gün ve GG-816460 seri-sıra sayılı Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı ile verilen idari para cezasının iptali ile sürücü belgesinin iadesi ve 9.11.2011 gün ve H-835581 seri-sıra sayılı Trafik Suç Tutanağının iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açtığı, Mahkemece davanın görev yönünden reddine karar verildiği, bu işlem ile ilgili olarak adli yargı yerine davacı O.K. vekilinin dava açıp açmadığı konusunda bir bilgi olmadığı gibi, adli yargı yerince davacı hakkında bu konuda verilmiş bir görevsizlik kararı da olmadığı, ancak davacı vekilinin, İstanbul Anadolu 17. Sulh Ceza Mahkemesi’nce verilen 22.4.2013 gün ve D.İş:2011/1198, K:2011/1198 sayılı görevsizlik kararı ile İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nce verilen 29.9.2014 gün ve E:2013/2454, K:2014/1778 sayılı görevsizlik kararı arasında meydana gelen olumsuz görev uyuşmazlığının çözümlenmesi ve görevli yargı yerinin belirtilmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesini talep eden dilekçesi üzerine, idari yargı yerince adli yargı yerine ait görevsizlik kararı da temin edilmek suretiyle dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildiği anlaşılmıştır.

Bu durumda, adli ve idari yargı yerlerince, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan dava sebebiyle verilmiş iki ayrı görevsizlik kararı bulunmadığından, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde belirtilen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı oluşmadığı anlaşıldığından, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ : 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde belirtilen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı oluşmadığı anlaşıldığından, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİNE, 4.5.2015 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

* * *

II-2247 SAYILI KANUN’UN 10. MADDESİ GEREĞİNCE VERİLEN (OLUMLU GÖREV UYUŞMAZLIĞI ÇIKARMA) KARARLAR

Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:

1-ESAS NO : 2015/15 KARAR NO : 2015/269 KARAR TR : 04.05.2015 (Hukuk Bölümü)

ÖZET : Davalı Belediye Başkanlığının yeni hizmet binasının açılışı sırasında binanın süslemesinde kullanılan ve tahtadan yapılan süslemenin, davacının üzerine düşmesi sonucu yaralanması nedeniyle oluştuğu öne sürülen manevi zararın, yasal faizi ile birlikte, davalı idareden tazmini istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

K A R A R Davacı : S.Y.

Vekili : Av. H.S.

Davalı : Çankaya Belediye Başkanlığı Vekili : Av. A.D.

O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 17.5.2013 tarihinde Çankaya Belediyesinin Kızılay’da bulunan yeni binasının açılışı sırasında binanın süslenmesinde kullanılan tahtadan yapılan bir papatyanın davacının üzerine düşmesi sonucu kafasından yaralanması nedeniyle oluştuğunu önesürerek 20.000,00 TL manevi zararın olay tarihi olan 17.5.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden tazmini istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

(5)

Davalı Çankaya Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde, iş bu davanın idari dava kapsamında İdare Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, şöyle ki; dava konusu iddialara ilişkin hususun idarenin işlem ve eylemleri ile ilgili bir konu olduğunu ileri sürerek, görev itirazında bulunmuştur.

ANKARA 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 23.10.2014 gün ve E:2014/404 sayı ile, adli yargı mercileri görevli olduğundan yargı yolu itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı idare vekili süresi içerisinde verdiği dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması talebinde bulunmuştur.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI: İdarenin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanan hizmet kusurunun; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi (eylemsizlik) hallerinde gerçekleştiği ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açtığı; olayda, davalı idareye ait binanın süslenmesinde kullanılan tahtadan yapılan bir papatyanın davacının üzerine düşmesi sonucu kafasından yaralanmasında, kamu hizmetini yürütmekle yükümlü kılınan kamu kuruluşu tarafından, kamu hizmetinin yöntemine ve hukuk kuralarına uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin belirlenmesi gerektiği; buna göre davacının başında meydana gelen yaralanma nedeniyle oluşan zararda idarenin hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2.maddesi uyarınca “İdari Yargı” yerlerine ait olduğu, bu nedenle 2247 sayılı Kanunun 10.maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasanın 13.maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI: Davacının iddiasının dikkate alınarak, belediyenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü sıradaki eyleminden doğan zararın giderilmesine yönelik olarak dava açıldığının kabulü gerektiği; kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin; kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin; hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2.maddesinde; “idari dava türleri” arasında sayılan “idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları” kapsamında, idari yargı yerlerince yapılacağının açık olduğu; kamu tüzel kişiliğini haiz olan davalı idarenin, hizmet vermek amacıyla yapılan binasının açılışı sırasında, kamu hizmetinin işleyişindeki yetersizlik nedeniyle hizmet kusuru ortaya çıktığı ve bundan dolayı uğranılan zararların kusurlu hizmeti işleten davalı idarece tazmini gerektiği önesürülerek açılan davanın, Anayasa’nın 125.maddesine göre ve 2577 sayılı Yasa’nın 2/1-b maddesinde belirtilen tam yargı davası kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği; bu nedenle Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Kanunun 10.maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/113 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda görüş bildirmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 4.5.2015 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.

maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idare vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı’nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 17.5.2013 tarihinde Ankara İli, Çankaya Belediye Başkanlığının Kızılay’da bulunan yeni hizmet binasının açılışı sırasında, binanın süslemesinde kullanılan ve tahtadan yapılan bir papatyanın davacının üzerine düşmesi sonucu yaralanması nedeniyle oluştuğu önesürülen 20.000,00 TL manevi zararın yasal faizi ile birlikte davalı idareden tazmini istemiyle açılmıştır.

Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b.

maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır

(6)

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 3. maddesinde, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine yahut kişinin ölümüne bağlı maddi ve manevi zararların tazminine ilişkin davalara asliye hukuk mahkemelerinin bakacağı hükmüne, geçici 1. maddesinde ise, bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümlerinin, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağı hükmüne yer verilmiş, bu Kanunun 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin iptali amacıyla açılan davada, Anayasa Mahkemesi, 16.2.2012 tarih ve E:2011/35, K:2012/23 sayılı kararıyla; dava konusu kuralla, sadece kişinin vücut bütünlüğüne verilen maddi zararlar ile buna bağlı manevi zararların ve ölüm nedeniyle oluşan maddi ve manevi zararların tazmini konusunun kapsama alındığı ve bu tazminat davalarına bakma görevinin asliye hukuk mahkemelerine verildiği; buna göre, aynı idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerden kaynaklanan zararların kapsama alınmadığı; sorumluluk sebebi aynı olsa da bu zararların tazmini davalarının idari yargıda görülmeye devam edeceği; bu durumda, idarenin aynı yapı içinde aldığı kararın bir bölümünün idari yargıda bir bölümünün adli yargıda görülmesinin yargılamanın bütünlüğünü bozacağı; ayrıca iki ayrı yargı kolunda görülen davalarda, idarenin sorumluluğu, bu sorumluluğun kapsamı, idarenin tazmin yükümlülüğü konularında farklı sonuçlara ulaşabileceği; esasen idare hukukunda var olan hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk kavramlarının, kişilerin gördüğü zararların tazmininde kullanılan ve kişilerin idare karşısında korunma kapsamını genişleten kavramlar olduğu; idare hukukunda, idarenin hiçbir kusuru olmasa da sosyal risk, terör eylemleri, fedakarlığın denkleştirilmesi gibi kusursuz sorumluluğa ilişkin kavramlara dayanılarak kişilerin uğradığı zararların tazmin edilmesinin mümkün olduğu; özel hukuk alanındaki kusursuz sorumluluk hallerinin ise belirli konular için düzenlendiği ve sınırlı olduğu; idarenin idare hukuku esaslarına dayanarak tesis ettiği tartışmasız bulunan eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerden kaynaklanan zararlara ilişkin davaların idari yargı yerlerinde görülmesi gerektiği; bu nedenle, yukarıda belirtildiği gibi, aynı idari eylem, işlem veya sorumluluk sebebinden kaynaklanan zararların tazminine ilişkin davaların farklı yargı yerlerinde görülmesinde kamu yararı ve haklı neden olduğunun söylenemeyeceği gerekçesiyle iptaline karar vermiştir.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak, kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak davaların görüm ve çözümünün, iptal ve tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Dava dosyasının incelenmesinden; 17.5.2013 tarihinde Çankaya Belediyesinin Kızılay’da bulunan yeni binasının açılışı sırasında binanın süslenmesinde kullanılan tahtadan yapılan bir papatyanın davacının üzerine düşmesi sonucu kafasından yaralanması nedeniyle 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 17.5.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsili istemiyle uyuşmazlığa konu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, yasal düzenlemeler ve dosyadaki belgeler birlikte değerlendirildiğinde, taşınmazın idare ve muhafazası ile yükümlü bulunan idarenin bu görevini yerine getirdiği sırada kişilere verdiği zararın tazmini istemiyle açılan davada, kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin; kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin; hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde “idari dava türleri” arasında sayılan “idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası” kapsamında, idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.

Belirtilen durum karşısında, davanın görüm ve çözümü idari yargı yerinin görevine girdiğinden, Danıştay Başsavcısının başvurusunun kabulü ile Ankara 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 23.10.2014 gün ve E:2014/404 sayılı görevlilik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 23.10.2014 gün ve E:2014/404 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 4.5.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

* * * Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:

2-ESAS NO : 2015/48 KARAR NO : 2015/270 KARAR TR : 04.05.2015 (Hukuk Bölümü)

(7)

ÖZET : Davacı Site yönetim planı değişikliğinin tapuya şerhi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun uygulanmasından kaynaklanan davanın, aynı Yasanın Ek.1 maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.

K A R A R Davacı : S. Yenişehir Palmiye Evleri Site Yönetimi Vekili : Av. C.K.K.

Davalı : Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü

O L A Y : Davacı vekili dilekçesinde; 20.01.2008 tarihli Genel Kurulunda tadil olan yönetim Planının tapuya şerhi için; Ümraniye Tapu Müdürlüğü’ne yazmış oldukları 24.05.2012 tarihli ve 3173 kayıt numaralı dilekçe ile; İstanbul İli, Ümraniye İlçesi, Çakmak Mah. 38 pafta, 189 ada, 27 parsel numarası ile kayıtlı bulunan S. Yenişehir Palmiye Evleri Sitesinin 13 bloktan 895 adet bağımsız bölümden oluştuğunu, Yönetim Planının 16.maddesi gereği 13 bloktan her bir blokta kendi içerisinde 3 kişilik bir blok temsilcisi seçerek, 3 bloğun 39 temsilcisinin katılımı ile Kat Malikleri Genel Kurulunun yapılmasının belirtildiğini;

20.01.2008 tarihinde 39 site temsilcisinden oluşan Ana Taşınmaz Kat Malikleri Kurulu’nun tapuya kayıtlı mevcut Yönetim Planının 15. Maddesinin kanunun aradığı 4/5 çoğunlukla yani 39 kişinin 34’ünün olumlu oyu ile tadil olduğunu, Ankara Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’ne iş bu hususun sorulduğunu ve Ankara Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün İstanbul Genel Müdürlüğü ile iş bu hususta yazışmaları sonucu “Bölge Müdürlüğünce 4/5 imza çokluğu aranmaksızın temsilcilerin imzası ile tescil yapılabileceği, taleplerinde haklı olduklarının beyan edildiğini; aynı zamanda Ümraniye 2.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2007/479 E sayılı davasında şerhe konu olan yönetim planına ilişkin olarak 2011/70 sayılı karar ile “Yönetim planı değişikliğinin de yeterli çoğunlukla usulüne uygun yapıldığı, yapılan bilirkişi incelemesi ve toplanan delillerden anlaşılmıştır.” şeklinde olduğunu, yani Ümraniye 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne delil olarak ibraz edilen yönetim planının geçerli olduğuna dair ilamda beyanın yer aldığına dilekçelerinde yer verilerek; 20.01.2008 tarihinde 39 site temsilcisinden oluşan Ana Taşınmaz Kat Malikleri Kurulu’nun tapuya kayıtlı mevcut Yönetim Planının 15. Maddesinin, kanunun aradığı 4/5 çoğunlukla yani 39 kişinin 34’ünün olumlu oyu ile tadil olan Yönetim Planının, 24.05.2012 tarihli, K.3173 sayı numaralı dilekçeleri ile Tapu Sicil Müdürlüğüne tescilinin (şerhi) talep edildiğini; Ümraniye Kaymakamlığı / Tapu Müdürlüğünün gönderdiği 13.6.2012 tarihli B021TKG4348402/3410 sayılı, Yönetim Planı Değişikliği Hk. Konulu cevap dilekçesi ile; “Dilekçemiz ve ekindeki yönetim planı değişikliği için ibraz ettiğimiz evraklarımızın incelendiği 4/5 imza çoğunluğu olmadığından talebin karşılanamadığını, İlgili sayılı dilekçede Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ve İstanbul Tapu Kadastro 2.Bölge Müdürlüğü’nün bu hususta yazıları olduğunun belirtildiği, bahsi geçen yazıların Müdürlüğe gönderilmesi durumunda işlem tekrar incelenecektir.” denildiğini; TC. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü II.Bölge Müdürlüğünün 16.11.2012 tarihli B.09.1.TKG.4.34.0.01-104.01/481 sayılı Yönetim Planı değişikliği konulu cevabi yazısı ile ; "Ümraniye ilçesi, Çakmak Mah. 38 pafta, 189 ada, 27 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 13 Bloklu, 895 adet bağımsız bölümden oluşan taşınmazın (S. Yenişehir Palmiye Evleri Sitesi) yönetim planı değişikliğinin talep edildiğini, / Müdürlüğe ibraz edilen yönetim planı değişikliği evrakları ve ana gayrimenkul üzerinde 25/04/2000 tarihli mevcut yönetim planının 5711 sayılı yasaya uyarlanması konulu toplantı tutanaklarının incelendiği, buna göre kat malikleri adına blok yöneticilerinin, 13 Bloktan her bir blok kendi içerisinde 3 kişilik bir blok temsilcisi seçtiği, 39 temsilcisinin katılımı ile kat malikleri genel kurulunun yapıldığı, 39 temsilcinin katılımı ile yönetim planı hazırlandığı ve bu kişiler tarafından imza altına alındığı, yönetim planının 20/01/2008 tarihinde 39 site temsilcinin 34'ünün olumlu oyu ile hazırlandığının anlaşıldığı, / S. Yenişehir Palmiye Evleri Sitesi yönetimi vekili Av.C.K.K.

tarafından Ümraniye Tapu Müdürlüğüne ibraz edilen yönetim planı değişikliği evrakları ile daha önce 20/03/2008 tarihinde 2008/7670 nolu başvuru ile aynı evraklarla S. Yenişehir Palmiye Evler Sitesi yönetimi vekili Av. S.G. tarafından 20/03/2008 yılında yönetim planı değişikliğinin talep edildiği, / Av.S.G.'ın 2008/7670 nolu yönetim planı değişikliği başvurusunun Ümraniye 1.Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü'nce incelendiği, istenilen işlemde 13 adet blokta 3'er adet yöneticinin kat malikleri adına yönetim planı değişikliği yapıldığı, Yasada öngörülen toplu yapı temsilciler kurulu üyelerinin temsil ettikleri 4/5 oyun kat maliklerince kendilerine hangi yolla devredildiğine dair bir açıklama olmadığı, temsil edildiği belirtilen çoğunluk kat maliklerince verilen vekaletnamelerin de ibraz edilmediği ve 634/5711 sayılı Kat Mülkiyeti yasasının yönetim planı değişikliğini düzenleyen 70. ve geçici i. maddesinde temsil şartlarına uyulmadığı, ana gayrimenkulün yönetimini sağlayan yönetim planındaki değişikliklerin kat maliklerince 4/5 oranındaki bir katılımla yapılmadığından dolayı 2008/7670 başvuru nolu yönetim planı değişikliği talebi 20/10/2008 tarih ve 31143 yevmiye ile RET edildiği, / Ümraniye 1.Bölge Müdürlüğü'nce bahsi geçen ret kararı 27/10/2008 tarihinde S. Yenişehir Palmiye Evleri Sitesi yönetimi temsilcilerinden Ahmet Can YURDAKUL’a imza karşılığı verildiği, / S. Yenişehir Palmiye Evleri Sitesi yönetimi vekili Av. S.G.’ın

(8)

06/11/2008 tarihli dilekçesi ile Bölge Müdürlüğüne ret kararının iptali ve işlemin yapılması yolunda mukteza yazılmasının talep edildiği, / Bölge Müdürlüğünce de 17/11/2008 tarih ve 15778 sayılı yazısı ile ret kararı ve ret kararına havi dosya ile taşınmazın tapu kaydının tasdikli bir suretinin istendiği, / Sancaktepe Tapu Müdürlüğünce yeni yönetim planı, ret kararı ve taşınmazın tapu kaydı 01/12/2008 tarih ve 5750 sayılı yazı ile Bölge Müdürlüğüne gönderildiği, Ümraniye Tapu Müdürlüğünün 03/07/2009 tarih 3978 sayılı yazısı ile bu taşınmazın mevcut 25/04/2000 tarihli yönetim planının tasdikli bir suretinin Bölge Müdürlüğüne gönderildiği, / Bu konu ile ilgili son olarak 03/07/2009 tarihinde yazışma yapıldığı, 3 yıl aradan sonra aynı evraklarla 24/05/2012 tarihli 7173 kayıt nolu dilekçe ile Av. C.K.K. tarafından yönetim planı değişildiğinin talep edildiği, / Müdürlükçe yapılan inceleme neticesinde, yönetim planı değişikliği istenilen işlemde ana taşınmaz üzerinde 13 adet Blokta 3'er adet yöneticinin kat malikleri adına yönetim planı değişikliği yapılarak imza altına alındığı, yasada öngörülen toplu yapı temsilciler kurulu üyelerinin temsil ettikleri 4/5 oyun kat maliklerince kendilerine hangi yolla devredildiğine dair bir açıklama olmadığı, temsil edildiği belirtilen çoğunluk kat maliklerince verilen vekaletnamede ibraz edilmediği, 634/5711 sayılı Kat Mülkiyeti Yasasının yönetim planı değişikliğini düzenleyen ve geçici 3. maddesinde temsil şartlarına uyulmadığı ve bu madde kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, Ana gayrimenkulün yönetimi sağlayan yönetim planındaki değişikliklerin kat maliklerince 4/5 oranındaki bir katılımla yapılmadığı, her ne kadar 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 28. maddesi ve 5711 sayılı kanun ile yapılan değişikliklere ilişkin T.KG.M. Tasarruf İşleri Daire Başkanlığının J008/1 sayılı genelgesi, yönetim planlarına ilişkin değişikliklerin 4/5 çoğunluk ile yapılacağı belirtilmişse de ilgililerin redde konu ilk müracaatları olan 20/03/2008 tarihinden sonra 634 sayılı kanuna eklenen geçici 2.maddesinde yapılan değişiklik ve değişikliğe ilişkin T.K.G.M. Tasarruf İşleri Daire Başkanlığının 2009/14 sayılı genelgesinde “Toplu Yapılarda ise: 634 sayılı Kanuna eklenen geçici 2. maddesine göre 5912 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 07/07/2009 tarihinden önce kurulan toplu yapılara ait yönetim planlarının 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanun hükümlerine uyarlanması amacıyla yapılacak ilk değişiklik taleplerinde: değişiklik için mevcut kat malikleri kurulunun salt çoğunluğu ile karar alınması ve yeni yönetim planı mevcut kat maliklerinin imzalarının bulunması halinde tapu kütüğünün beyanlar hanesindeki eski yönetim planının tarih ve yevmiyesi terkin edilerek yeni yönetim planının tarih ve yevmiyesi alınmak sureti ile düzeltme işlemi yapılması gerekmektedir. ” hükmünü içerdiği, / Yukarıda bahsi geçen genelgelerden de anlaşılacağı üzere Ümraniye Tapu Müdürlüğüne ibraz edilen yönetim planı değişikliği evraklarında blok temsilcilerinin 39'undan 34'ünün olumlu oyu ile değişiklik talebinde bulunulduğu, kat maliklerinin 4/5 oranında katılımıyla yapılmadığı ve bu nedenle daha önce bu yönetim planı değişiklik talebinin Ümraniye 1.Bölge Tapu Sicil Müdürlüğünce ret edildiğinden yönetim planı değişikliği isteminizin Ümraniye Tapu Müdürlüğünce karşılanamayacağı hususunun 13/06/2012 tarih ve 3410 sayılı yazısında bildirildiğinin ifade edildiğini, / Konu hakkında Bölge Müdürlüğünce oluşturulan dosya üzerinde yapılan incelemede; Ümraniye 1.Bölge Tapu Müdürlüğünün 20/10/2008 tarih ve 31143 yevmiye ile bu hususta ret kararı verdiği, bu ret kararına karşı 06.11.2008 tarihli dilekçeyle taraf avukatı Av. S.G. tarafından itiraz edildiği, / Bölge Müdürlüğü inceleme Kurulunca ret kararı ve itiraz evrakının irdelenmesi aşamasında taraf avukatı Av. S.G. tarafından Bölge Müdürlüğüne verilen 28.07.2009 tarihli dilekçesinde (04.08.2009 tarihli 57547 sayıyla kayda alınan) tapuya tescilini talep ettikleri yönetim planının iptali hususunda Ümraniye Mahkemelerinde davalar açıldığından sıhhatli bir karar alınabilmesi için bu davalara ilişkin Yargılamanın biterek karara bağlanmasına kadar Yüce Makamca yapılan incelemenin şimdilik işlemden kaldırılmasını, incelenmemesini talep ettiğinin görüldüğünü, / Sonuç olarak inceleme konusu hakkında Ümraniye I. Bölge Müdürlüğünce verilmiş 20.10.2008 tarih ve 31143 yevmiyeli ret kararının yerinde durduğu, bu ret kararında belirtilen eksikliklerin giderilmeden aynı evraklarla işlemin kabulünün mümkün olamayacağını, ancak taraf avukatı Av. S.G.’ın 1.10.2012 tarihli dilekçesinde ibraz ettiği Ümraniye 2.Sulh Hukuk Mahkemesi 2007/479 E , 2011//70 Karar sayılı ilamının konu hakkında doğurduğunun kabulü halinde, Mahkemece, yeterli çoğunlukla usulüne uygun yapıldığı, yaptırılan bilirkişi incelemesi ve toplanan delillerden anlaşıldığı kabul edilen yönetim planı değişikliği ile tescil için Tapu Müdürlüğüne ibraz edilen yönetim planı değişikliğinin aynı olup olmadığı hususunun Ümraniye 2. Sulh Hukuk Mahkemesinden tedarik edilerek ibraz edilmesi halinde yeni bir talep olarak işlemin değerlendirilmesinin uygun olacağına karar verildi şeklinde karar alındığı”nın bildirilmiş olduğunu; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü II.

Bölge Müdürlüğü’nün bu yazısı sonrası 17.12.2012 tarihli Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü II. Bölge Müdürlüğüne gönderdikleri dilekçeleri ile; Ümraniye 2.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2007/479 Esas, 2011/70 Karar sayılı dosya Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nde inceleme aşamasında iken yönetim planı Yargıtay kalemine aslı gibidir yaptırılarak tasdikli örneği ibraz edilerek bu karara göre işlemin tekrar değerlendirilmesinin talep edildiğini; 17.12.2012 tarihli dilekçelerine cevaben Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü II. Bölge Müdürlüğü’nün 17.01.2013 tarihli 97605107- 622.02/237 sayılı, Yönetim Planı Değişikliği yazısı ile; Bölge Müdürlüğü’ne gönderilen Ümraniye 2.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2007/479 Esas, 2011/70 Karar sayılı dosyasında ki yönetim planının tasdikli örneğinin Ümraniye Tapu Müdürlüğü’ne gönderildiği, Tapu Müdürlüğü’ne başvurmaları halinde

(9)

işlemlerinin tekrar değerlendirileceğinin kendilerine bildirildiğini; 25.01.2013 tarihli, yazı ile tekrar Ümraniye Tapu Sicil Müdürlüğü’ne müracaat edildiğini; Ümraniye Tapu Sicil Müdürlüğü ile yazışmalar devam ederken Yönetim Planı değişikliğine konu Ümraniye 2.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/479 Esas, 2011/70 Karar sayılı ilamı Yargıtay 18.Hukuk Dairesi tarafından 15.01.2013 tarihinde Onandığından 12.03.2013 tarihli dilekçeleri ile söz konusu Yargıtay Onama ilamının Ümraniye Tapu Sicil Müdürlüğü’ne gönderildiğini ve Yönetim Planının Tapu Siciline şerh edilmesinin tekrar talep edildiğini; bu iki dilekçelerine cevaben TC. Ümraniye Kaymakamlığı Tapu Müdürlüğünün 22.04.2013 tarihli 31665777- 106.01.01/2174 sayılı dilekçe ile; ilgili, dilekçelerinde bahsi geçen yönetim planı değişikliğine ilişkin evraklarının yeniden incelenmek üzere Tapu ve Kadastro 2.Bölge Müdürlüğü’ne gönderildiği, gelecek cevabi yazıya göre işleme yön verileceğinin bildirildiğini; Ümraniye Kaymakamlığı Tapu Müdürlüğünün 08.07.2013 tarihli 31665777-106.01.01/3501 sayılı dilekçesi ile; Yönetim Planı değişikliğine ilişkin evraklarının Tapu Müdürlüğü ve Tapu ve Kadastro 2. Bölge Müdürlüğü’nce incelendiği, istemin karşılanamayacağı hususuna ilişkin Tapu ve Kadastro 2.Bölge Müdürlüğü’nün 02.07.2013 tarihli 97605107-106.03/4066 sayılı yazının dilekçe ekinde sunulduğunun belirtildiğini; Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü II. Bölge Müdürlüğü’nün 02.07.2013 tarihli 97605107-106.03/4066 sayılı dilekçesi ile;…..

“konu hakkında Bölge inceleme Kurulunun 18.12.2008 tarih ve 111 sayılı kararında Ümraniye 1.Bölge Tapu Müdürlüğünün 20.10.2008 tarih ve 31143 yevmiye sayılı red kararının ONANMASI gerektiği, / Ancak red kararına karşı itirazda bulunanın ibraz edeceği mahkeme kararı sonucuna kadar bekletilmesi talebinde bulunulduğu, Bölge Müdürlüğüne ibraz edilen Ümraniye 2.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2007/479 Esas, 2011/70 Karar sayılı ilamın red kararını etkileyip etkilemediği hususunda yeniden incelenmesi için ilgili Tapu Müdürlüğüne gereğinin yapılması hakkında 14.11.2012 tarih 115 sayılı Bölge İnceleme Kurulu Kararının Bölge Müdürlüğünce 16.11.2012 tarih ve 481, 17.01.2013 tarih ve 237 sayılı yazılar ile bilgi verildiği, / Ayrıca 16.11.2012 tarih ve 481 sayılı yazının muhatabı Av. C.K.K.’ın 17.12.2012 tarihli dilekçesi Bölge Müdürlüğünce 17.01.2013 tarih ve 236 sayılı yazı ile Ümraniye Tapu Müdürlüğüne konunun değerlendirilerek tereddüde düşülmesi halinde Müdürlük görüşü ile bildirilmesinin istenildiği, / Ümraniye Tapu Müdürlüğü 22.04.2013 tarih ve 2173 sayılı yazısında anılan mahkeme kararı işletme projesinin iptaline yönelik olup yönetim planı değişikliği hükmü içermediğinden mevcut red kararının verinde olduğu bildirildiğinden 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununda 5711 ve 5912 sayılı Yasalar ile yapılan değişikliklerde toplu yapılarda bu yasaya göre yapılacak uyarlamanın kat maliklerinin salt çoğunluğuna tabi olduğu hüküm altına alındığından uyarlamaya ilişkin yönetim planı değişikliğinin kat maliklerinin salt çoğunluğu sağlanmadan blok yöneticileri tarafından talep edilmesi nedeniyle istemin karşılanmasının uygun olamayacağına oybirliği ile karar verilmiştir.” şeklinde karar alındığından talebe başkaca bir sakıncası bulunmaması halinde alınan karar doğrultusunda yön verilmesinin istenildiğini; Ümraniye İlçesi, Çakmak Mah. 38 pafta, 189 ada, 27 parsel numarası ile kayıtlı bulunan S. Yenişehir Palmiye Evleri Sitesinin 13 bloktan 895 adet bağımsız bölümden oluştuğunu; Yönetim Planının 16.maddesi gereği 13 bloktan her bir blokta kendi içerisinde 3 kişilik bir blok temsilcisi seçerek, 3 bloğun 39 temsilcisinin katılımı ile Kat Malikleri Genel Kurulunun yapılması gerektiğinin belirtildiğini; kısacası, Genel kurullara her kat maliki değil, ilgili kat malikinin ikamet ettiği bloka ait seçilen üç temsilcinin katıldığını ve temsil ettiği kat maliki sayısınca kat malikleri adına oy kullanmakta olduğunu; 20.1.2008 tarihinde 13 bloka ait toplam 39 blok temsilcisinden oluşan Ana Taşınmaz Kat Malikleri Kurulu’nda yönetim planının tadil edilmesinin gündeme alındığını ve Yönetim Planının 15. Maddesinin, kanunun aradığı 4/5 çoğunlukla yani 39 blok temsilcisinin 34 ‘ünün olumlu oyu ile tadil olmasına karar verildiğini; gerek TC. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tapu ve Bölge Müdürlüğü gerekse Ümraniye Tapu Sicil Müdürlüğünün, 895 adet kat malikinin karar vermesi gerektiği yönünde görüşü ile taleplerini reddettiğini; halbu ki zaten 895 adet kat malikinin 4/5 ü ile karar verilmiş olduğunu; şöyle ki; yönetim planına uygun olarak karar alınmış olduğunu; yönetim planına uygun hareket ile kat maliklerinin temsilen blok temsilcileri katılımıyla 39 adet temsilcinin 34 ü ile olumlu karar alındığını, bu hususun, şuan tapuya şerhli olan yönetim planında da bu yönde olduğunu; Kat Mülkiyeti Kanununa Uygun Karar Alındığını; Kat Mülkiyeti Kanunun 14.11.2007 tarihinde değişen ve eklenen 69.

maddesi “Toplu yapı kapsamında bulunan parsel ve parsellerdeki birden çok bağımsız bölümü kapsayan ana yapıda ortak yerleri bulunan blok yapıların her biri, kendi sorunlarına ve yalnız o bloğa ait ortak yerlere ilişkin olarak, o blokta bulunan bağımsız bölüm maliklerinden oluşan blok kat malikleri kurulunca yönetilir.

Bir parselde blok niteliğinde olmayan yapılar varsa veya bu nitelikteki yapılarla blok yapılar aynı parselde yer alıyorsa, kendi sorunlarına ve o parsele ait ortak yerlere ilişkin olarak, o parselde bulunan bağımsız bölüm maliklerinden oluşan kat malikleri kurulunca yönetilir. Yönetim planında blokların ve blok niteliğinde olmayan yapıların idare tarzı ayrıca belirtilir. / Bir adada birden çok parsel yer alıyorsa, adayı oluşturan parsellere ait ortak yerler, o adada bulunan bağımsız bölüm maliklerinden oluşan ada kat malikleri kurulunca yönetilir ve yönetim tarzı, kanunların emredici hükümleri saklı kalmak şartıyla, bu kurul tarafından kararlaştırılır. Bu yetki, yönetim planında ada temsilciler kuruluna verilebilir. Yönetim planında başka türlü düzenlenmemişse, ada temsilciler kurulu, blok yapılarda her blokta bulunan bağımsız bölüm maliklerince seçilen blok yöneticileri ve blok niteliğinde olmayan yapıların bağımsız bölüm maliklerince

(10)

seçilen temsilcilerden oluşur. Ada temsilciler kurulu üyelerinin sayısı ve nasıl seçileceği toplu yapının özelliği dikkate alınarak yönetim planında belirtilir. Ada temsilciler kurulunda bu yöneticiler ve temsilciler yönettikleri ve temsil ettikleri bağımsız bölüm sayısı kadar oy hakkına sahiptirler. / Toplu yapı kapsamındaki ortak yapı, yer ve tesisler, bu kapsamda yer alan bağımsız bölüm maliklerinden oluşan toplu yapı kat malikleri kurulunca yönetilir ve yönetim tarzı, kanunların emredici hükümleri saklı kalmak şartıyla, bu kurul tarafından kararlaştırılır. Bu yetki, yönetim planında toplu yapı temsilciler kuruluna verilebilir.

Yönetim planında başka türlü düzenlenmemişse, toplu yapı temsilciler kurulu, blok yapılarda her blokta bulunan bağımsız bölüm maliklerince seçilen blok yöneticileri ve blok niteliğinde olmayan yapıların bağımsız bölüm maliklerince seçilen temsilcilerden oluşur. Toplu yapı temsilciler kurulu üyelerinin sayısı ve nasıl seçileceği toplu yapının özelliği dikkate alınarak yönetim planında belirtilir. Toplu yapı temsilciler kurulunda bu yöneticiler ve temsilciler yönettikleri ve temsil ettikleri bağımsız bölüm sayısı kadar oy hakkına sahiptirler.”; 71.maddesinin ise; “Yönetim planında başka türlü düzenlenmedikçe, blok kat malikleri kurulu blok için, blok niteliğinde olmayan yapıların yer aldığı parseldeki kat malikleri kendilerine özgülenen ortak yer ve tesisler için, toplu yapı temsilciler kurulu ise toplu yapı kapsamındaki bütün ortak yapı, yer ve tesisler için yönetici ve denetçi atar. / Blok yöneticisi ve denetçisi, bloktaki kat maliklerinin;

blok niteliğinde olmayan yapıların ortak yer ve tesisleri için yönetici ve denetçi, bu yapılardaki kat maliklerinin sayı ve arsa payı bakımından çoğunluğu tarafından seçilir. Toplu yapı kapsamındaki bütün ortak yapı, yer ve tesisler için yönetici ve denetçi ise, toplu yapı temsilciler kuruluna katılan yönetici ve temsilcilerin, yönettikleri ve temsil ettikleri bağımsız bölüm sayısının salt çoğunluğunun oyu ile atanır.”

şeklinde olduğunu; mezkur Yönetim planının kanuni duruma uygun olarak değiştirildiğini ve bu cihetle tapuya şerh edilebileceğini; mahkemenin yönetim planının geçerli olduğuna dair karar verdiğini ve bu doğrultuda hüküm tesis ettiğini; delil olarak sundukları Yargıtay 18.Hukuk Dairesi tarafından 15.01.2013 tarihinde ONANAN Ümraniye 2.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2007/479 Esas, 2011/70 Karar sayılı ilamına esas dava her ne kadar işletme projesinin iptali istemli olsa da, Mahkemenin dosyaya taraf vekilleri tarafından ibraz edilen her iki Yönetim planından şerhini talep ettikleri yönetim planının geçerli olduğu kanaati ile iş bu yönetim planı üzerinden karar verdiğini; bu durumda Adalet Sîsteminin Yargı Mahkemelerinin Kabul Ettiği Yönetim Planını Tapu Sicil Müdürlüğünün Kabul Etmediğini ve Tapuya Şerh Etmediğini, bu hususun Anayasa’ya aykırı olduğunu ifade ederek; TC. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün hukuka aykırı 02.07.2013 tarihli, 9700510.7-106.03-4066 sayılı Yönetim Planı Değişikliği konulu kararının iptaline yönelik idari işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı İdare, süresi içinde verdiği cevap dilekçesinde davanın adli yargının görev alanına girdiğini öne sürerek görev itirazında bulunmuştur.

İSTANBUL 3.İDARE MAHKEMESİ: 20.6.2014 gün ve E:2013/1850 sayı ile, “(…)2577 sayılı Yasanın 2. maddesinde; "idari dava türleri, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı açılan iptal davaları; idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları; kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı açılan davalar olarak sayılmış; idari yargının idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimini yapmakla görevli olduğu kurala bağlanmıştır.

İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davalarının; idari dava türlerinden biri olduğu idare hukukunun bilinen ilkelerindendir.

İdare, idare hukuku alanında kamu gücüne dayalı olarak re-sen ve tek yanlı irade açıklaması sonucu tesis etmiş olduğu işlemlere, hukuk alanında yeni durumlar oluşturmasıyla idari işlem kimliği kazandırmakta ve kural olarak bu işlemler özel yasal düzenlemeler dışında, idari yargı denetimine tabi bulunmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden, İstanbul İli Ümraniye İlçesi Çakmak Mahallesi 38 Pafta, 189 Ada,27 Parsel sayılı yerdeki, S. Yenişehir Palmiye Evleri Sitesi sakinlerinin, 20.01.2008 tarihinde kat malikleri genel kurul toplantısı yaptıkları, toplantıda yönetim planını değiştirdikleri, yeni planın tapuya şerh edilmesi için Ümraniye Tapu Sicil Müdürlüğü'ne müracaat ettikleri, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün 02.07.2013 tarih ve 4066 sayılı yazısı ile, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununa istinaden yönetim planında yapılacak değişikliklerde kat maliklerinin salt çoğunluğunun aranması gerektiği, salt çoğunluk sağlanmadan toplanan genel kurul tarafından alınan kararın yasaya aykırı olması nedeniyle talebin reddedildiği anlaşılmaktadır.

İptali istenen işlem Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün 02.07.2013 tarih ve 4066 sayılı işlemidir. Her ne kadar 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun görevli mahkeme başlıklı ek 1 maddesinde, bu kanunun uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlığın, Sulh Hukuk Mahkemelerinde çözümleneceği kuralı yer alsa da, olayda 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun uygulanmasından doğan bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü davacının tapuya şerh isteğini tek taraflı iradesi ile ret

(11)

ederek idari bir işlem tesis etmiştir. Denetlenmesi gereken husus Tapu Kadastro Müdürlüğü'nün işlemi olduğundan uyuşmazlığın çözüm ve görüm yeri İdare Mahkemeleridir.

Açıklanan nedenlerle davalı idarenin görev itirazının reddine…” demek suretiyle görevlilik kararı vermiştir.

Davalı İdare tarafından süresi içinde verilen dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine, dilekçe dava dosyasının onaylı örneği ile birlikte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; “(…) Davacı, S. Yenişehir Palmiye Evleri Sitesi 13 bloktan 895 adet bağımsız bölümden oluşmaktadır. Yönetim Planının 16.maddesi gereği 13 bloktan her bir blokta kendi içerisinde 3 kişilik bir blok temsilcisi seçerek, 3 bloğun 39 temsilcisinin katılımı ile Kat Malikleri Genel Kurulunun yapılması gerektiği belirtilmiştir. Kısacası, Genel kurullara her kat maliki değil, ilgili kat malikinin ikamet ettiği bloka ait seçilen üç temsilci katılmakta ve temsil ettiği kat maliki sayısınca kat malikleri adına oy kullanmaktadır. 20.01.2008 tarihinde 13 bloka ait toplam 39 blok temsilcisinden oluşan Ana Taşınmaz Kat Malikleri Kurulu'nda yönetim planının tadil edilmesi gündeme alınmış ve Yönetim Planının 15. Maddesi kanunun aradığı 4/5 çoğunlukla yani 39 blok temsilcisinin 34 'ünün olumlu oyu ile tadil olmasına karar verilmiştir. Site Yönetiminin yönetim plan değişikliğinin tapunun beyanlar hanesine tescili talebi davalı idare tarafından 634 sayılı Yasada aranan çoğunluk ile karar alınmadığı gerekçesi ile reddedilmiştir.

634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 18. maddesinin birinci fıkrasında, “Kat malikleri, gerek bağımsız bölümlerini, gerek eklentileri ve ortak yerleri kullanırken doğruluk kaidelerine uymak, özellikle birbirini rahatsız etmemek, birbirinin haklarını çiğnememek ve yönetim planı hükümlerine uymakla, karşılıklı olarak yükümlüdürler.” hükmü ile kat maliklerinin, bina yönetimine esas olarak bir yönetim planı hazırlayacakları hususu düzenlenmiş bulunmaktadır. Taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklarda 634 sayılı Yasanın 9. Maddesine göre “Kat mülkiyetine veya kat irtifakına ait kütük kaydında veya kat malikleri arasındaki sözleşmede veya yönetim planında veya bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, kat mülkiyetinden doğan anlaşmazlıklar, Medeni Kanun ve ilgili diğer kanunlar hükümlerine göre karara bağlanır.” hükmü ile aynı yasanın 28. Maddesinde kat malikeri arasında bir çeşit sözleşme vasfı olan yönetim planına atfen de çözümleneceği belirlenmektedir.

634 sayılı yasanın “Hakimin Müdahalesi” başlığını taşıyan 33. maddesinde, “{Değişik fıkra:

14/11/2007-5711 S.K./17.mad.) Kat malikleri kurulunca verilen kararlar aleyhine, kurul toplantısına katılan ancak 32 nci madde hükmü gereğince aykırı oy kullanan her kat maliki karar tarihinden başlayarak bir ay içinde, toplantıya katılmayan her kat maliki kararı öğrenmesinden başlayarak bir ay içinde ve her halde karar tarihinden başlayarak altı ay içinde anagayrimenkulün bulunduğu yerdeki sulh mahkemesine iptal davası açabilir; kat malikleri kurulu kararlarının yok veya mutlak butlanla hükümsüz sayıldığı durumlarda süre koşulu aranmaz. Kat maliklerinden birinin yahut onun katından kira akdine, oturma hakkına veya başka bir sebebe dayanarak devamlı surette faydalanan kimsenin, borç ve yükümlerini yerine getirmemesi yüzünden zarar gören kat maliki veya kat malikleri, anagayrimenkulün bulunduğu yerin sulh mahkemesine başvurarak hâkimin müdahalesini isteyebilir. /Hakim, ilgilileri dinledikten sonra, bu kanuna ve yönetim planına ve bunlarda bir hüküm yoksa, genel hükümlere ve hakkaniyet kaidelerine göre derhal kararını verir ve bunun, tesbit edeceği kısa bir süre içinde yerine getirilmesi lüzumunu ilgiliye tefhim veya tebliğ eder.

/(Değişik fıkra: 14/11/2007-5713 S.KJ17.mad.) Tespit edilen süre içinde hâkimin kararını yerine getirmeyenlere, aynı mahkemece, ikiyüz elli Türk Lirasından ikibin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir. 25 inci madde hükmü saklıdır.'1'' hükmü ile yönetim planının taraflar arasındaki uyuşmazlıklarda adli yargı yerinde dikkate alınacağı belirlenmektedir.

Aynı Yasanın “Görevli Mahkeme” başlıklı Ek 1.maddesinde ise, “(Ek madde: 13/04/1983- 2814/15 md.) Bu Kanunun uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlık sulh mahkemelerinde çözümlenir.” hükmü ile de, 634 sayılı Yasanın uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıkların adli yargı yerinde görüm ve çözümü gerektiği belirlenmiş bulunduğundan, açılanan uyuşmazlıkta adli yargı yerinin görevli olduğu düşünülmektedir.

KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle 2247 sayılı Kanun'un 10. ve 13. maddeleri gereğince, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına gönderilmesine…” karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Danıştay Başsavcısı’ndan yazılı düşüncesi istenilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; “(…) 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.

634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 9. maddesinde, kat mülkiyetine veya kat irtifakına ait kütük kaydında veya kat malikleri arasındaki sözleşmede veya yönetim planında veya bu kanunda hüküm

(12)

bulunmayan hallerde, kat mülkiyetinden doğan anlaşmazlıkların, Medeni Kanun ve ilgili diğer kanunlar hükümlerine göre karara bağlanacağı; 18. maddesinin birinci fıkrasında, kat maliklerinin, gerek bağımsız bölümlerini, gerek eklentileri ve ortak yerleri kullanırken doğruluk kaidelerine uymak, özellikle birbirini rahatsız etmemek, birbirinin haklarını çiğnememek ve yönetim planı hükümlerine uymakla, karşılıklı olarak yükümlü oldukları; 28. maddesinde, yönetim planının yönetim tarzını, kullanma maksat ve şeklini yönetici ve denetçilerin alacakları ücreti ve yönetime ait diğer hususları düzenlediği, yönetim planının, bütün kat maliklerini bağlıyan bir sözleşme hükmünde olduğu, yönetim planında hüküm bulunmayan hallerde, anagayrimenkulün yönetiminden doğacak anlaşmazlıkların bu kanuna ve genel hükümlere göre karara bağlanacağı, yönetim planının değiştirilmesi için bütün kat maliklerinin beşte dördünün oyunun şart olduğu, kat maliklerinin 33. maddeye göre mahkemeye başvurma haklarının saklı olduğu, yönetim planı ve bunda yapılan değişikliklerin, bütün kat malikleriyle onların külli ve cüzi haleflerini ve yönetici ve denetçileri bağladığı; 32.maddesinde, anagayrimenkulün kat malikleri kurulu tarafından, sözleşme, yönetim planı ve kanun hükümleri uyarınca verilecek kararlara göre yönetileceği, bütün kat malikleriyle külli ve cüzi haleflerinin, yönetici ve denetçilerin, kat malikleri kurulunun kararlarına uymakla yükümlü oldukları hükme bağlanmıştır.

Kanunun “Hakimin Müdahalesi” ballığını taşıyan 33. maddesinde, “(Değişik fıkra: 14/11/2007- 5711 S.K./17.mad.) Kat malikleri kurulunca verilen kararlar aleyhine, kurul toplantısına katılan ancak 32 nci madde hükmü gereğince aykırı oy kullanan her kat maliki karar tarihinden başlayarak bir ay içinde, toplantıya katılmayan her kat maliki kararı öğrenmesinden başlayarak bir ay içinde ve her halde karar tarihinden başlayarak altı ay içinde anagayrimenkulün bulunduğu yerdeki sulh mahkemesine iptal davası açabilir; kat malikleri kurulu kararlarının yok veya mutlak butlanla hükümsüz sayıldığı durumlarda süre koşulu aranmaz. Kat maliklerinden birinin yahut onun katından kira akdine, oturma hakkına veya başka bir sebebe dayanarak devamlı surette faydalanan kimsenin, borç ve yükümlerini yerine getirmemesi yüzünden zarar gören kat maliki veya kat malikleri, ana gayrimenkulün bulunduğu yerin sulh mahkemesine başvurarak hâkimin müdahalesini isteyebilir.

Hakim, ilgilileri dinledikten sonra, bu kanuna ve yönetim planına ve bunlarda bir hüküm yoksa, genel hükümlere ve hakkaniyet kaidelerine göre derhal kararını verir ve bunun, tesbit edeceği kısa bir süre içinde yerine getirilmesi lüzumunu ilgiliye tefhim veya tebliğ eder.

(Değişik fıkra: 14/11/2007-5713 S.K./17.mad.) Tespit edilen süre içinde hâkimin kararını yerine getirmeyenlere, aynı mahkemece, ikiyüz elli Türk Lirasından ikibin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir. 25 inci madde hükmü saklıdır.”;

Geçici 2. maddesinde, “( Ek madde: 23/06/2009-5912 S.K./5.mad. ) Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce kurulan toplu yapılara ait yönetim planlarının, bu Kanun hükümlerine uyarlanması amacıyla yapılacak ilk değişiklik için mevcut kat malikleri kurulunun salt çoğunluğu yeterlidir. Mevcut toplu yapı yönetimleri, değiştirilen yönetim planına göre yeni yöneticiler seçilinceye kadar geçici yönetim olarak görevini sürdürür. Toplu yapı yöneticisi seçimi, en geç yönetim planının değiştirilmesini takip eden üç ay içinde yapılır.”;

“Görevli Mahkeme” başlıklı Ek 1.maddesinde ise, “(Ek madde: 13/04/1983-2814/15 md.) Bu Kanunun uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlık sulh mahkemelerinde çözümlenir.” hükümleri yer almaktadır.

634 sayılı Yasanın yukarıda yer verilen hükümleri değerlendirildiğinde, site yönetim planının, anagayrimenkulün yönetim tarzını, kullanma maksat ve şeklini, yönetici ve denetçilerin alacakları ücreti ve yönetime ilişkin diğer konuları düzenleyen, bütün kat maliklerini bağlayan bir sözleşme niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Yönetim planının değiştirilmesine ilişkin koşullar ve usulleri de anılan yasa ile belirlenmiş olup, bu konuda uyuşmazlık çıkması halinde yasanın ilgili hükümlerinin uygulanması suretiyle uyuşmazlığın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekmektedir.

Dosyanın incelenmesinden, davacı sitenin kat maliklerince, yönetim planının 16. maddesi uyarınca 13 bloktan her blok için seçilen 3 kişilik temsilciden oluşan 39 temsilcinin katılımı ile 20.01.2008 tarihinde yapılan kat malikleri genel kurulu toplantısında 39 blok temsilcisinin 4/5'inin çoğunluğuyla alınan kararla site yönetim planının değiştirildiği, bu değişikliğin tapu siciline tescil edilmesi istemiyle Ümraniye Tapu Sicil Müdürlüğüne yapılan başvuruların kabul edilmemesi üzerine konunun Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü II. Bölge Müdürlüğünce itirazen incelenmesi sonucunda, mevcut ret kararının yerinde olduğu, 634 sayılı Kanunda yapılan değişiklikler uyarınca toplu yapılarda bu yasaya göre yapılacak uyarlamada kat maliklerinin salt çoğunluğunun aranması gerektiği, salt çoğunluk sağlanmadan alınan karar nedeniyle istemin karşılanmasının uygun olmadığı gerekçesiyle reddine ilişkin 02.07.2013 günlü, 4066 sayılı dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda, uyuşmazlık, site yönetim planı değişikliğine ilişkin kararın 634 sayılı Yasanın öngördüğü oranda çoğunlukla alınıp alınmadığı noktasından kaynaklandığından, uyuşmazlığın 634 sayılı Yasa hükümlerine göre çözümlenerek sonucuna göre tapuda tescil isteminin kabulüne veya reddine karar

Referanslar

Benzer Belgeler

 Çin’den yapılan ithalat Haziran ayında yıllık bazda %6.5 artarak 2 Milyar ABD$ olurken, Rusya’dan yapılan ithalat ise yıllık bazda %18.8 azalarak 1.74 Milyar ABD$ olarak

Başvuru esnasında yukarıda belirtilen belgelerin dışında belge istenilmesi veya başvuru eksiksiz belge ile yapıldığı halde, hizmetin belirtilen sürede tamamlanmaması

1) Yabancı ülke sürücü belgeleri ülkemiz sürücü belgesi karşılığı ile tebdil edilir, 2) Doğruluğundan şüphe edilenler ile ülkemiz karşılığı tespit edilemeyen

 Alıcı aracın yerleşim yeri adresinin bağlı bulunduğu yerdeki trafik tescil kuruluşunda tescilini beyan etmiş ise, aracın tescil işlemi araç sahiplerinin, kanuni

Ölümlü Trafik Kazalarında 1-Araçlara ait trafik ve tescil belgesi2-Sürücülere ait sürücü belgesi3-Zorunlu mali sorumluluk sigortasının kontrol edilmesi (her araç

31892237 13657 GERİ ALINAN SÜRÜCÜ BELGELERİNİN İADESİ GERİ ALINAN SÜRÜCÜ BELGELERİNİN TESLİMİ 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu Madde 48/5 (3.kez) Vatandaş

MATEMATİK.. Aşağıda renkleri dışında özdeş olan mavi, sarı ve kırmızı renkli kartlar verilmiştir. Her renkten eşit sayıda kart bulunmaktadır.. Dizilen bu kartların

Verilen bilgilerden yola çıkılarak aynı gün Güney Yarım Küre'de eş yükseltide oldukları bilinen X, Y ve Z şehirlerinde yaşanan gece süreleri arasındaki ilişki