ZiYA GÖKALP
ZiYA GÖKALP DERNEGİ'NCE YAYIMLANIR KÜLTÜR DERGiSi
SAYI : 2 NİSAN- 1975 CİLT : 1
· .
. ..
.. :..· .. ·. . ..- ~ • • ••• • •. • 4 r
ZiYA GÖKALP ÖRNEGİ
. .
"'": . · ....DOÇ. DR. NECMETT!N HACIE1\111NOGLU
·· ÖLÜMÜ üierind<m SO yıl geçtiği halde Ziya .Gökalp:ın uni.ıtulma
mış olması, bizim için hem sevindirici, hem de düşündürücü-bir· hadi- sed..r. Aslında; bir fikir adaiillilli?-yai-ım. asırda eskiyip unutulaç~ğı akla gelmez. Fakat Türkiye gibi bütün milli ve yerli değerlerin red ve inkar edilerek ba·rbarca yıkildiğİ bir ülkede. 'Ziya Gökalp'ın ayakta kalması şaşılacak bir mucizedir .. Çünkü devletin eğitim, kültür, san' at ve dil
politikası Gökalp'ın fikirlerine tamamiyle zıt istikamette olduğu; Türk
aydınlan onu anlayamayac.ak kadar seviyesiz. yetiştirildiği ve nesiller eserlerini okumak imkarnndan mahrum bırakıldığı halde o bala tanın
makta, sevilmekte ve yaşamaktadır. Halbuki bu büyük fikir ve m:fkU- re adamını yıkmak için, yıllarca, silahların en tesiriisi kullanıldı: 1 ..
Adından hiç bahsedilmedi. 2. Onun fikir \ie ülküsü, adı söylenmeden
köt~lendi. O ülkiliıün dayanacağı zemin sarsıldı.
Türk'e, Türklüğe ve bütün milli varlığımıza düşman olanlar bu ko- nuda ittifak etmişlerdi. Resmi tavır da, · yaşayan cüceleri büyük göste- rebilmek için bedenen ölmüş, fakat marren hayatta olan devleri unut- ttlilP.ak esasına dayanıY.ordu. Bu yüzden hükümetler ve yayın organları
ne ölüm, ne de doğum günlerinde Gökalp'ten bahsettiler. Hatta, ken- diliğinden Ziya Gökalp;i anan ve gençlere tamtınağa çalışan kişilere
karşı kötü gözle bakıldı. Ama bütün bunlara rağmen Gökalp yaşamağa
devam etti. Acaba, onu ayakta tutan sebepler neydi? Bizce bu sebepleri iki kısımda toplamak mümkündür :.
Birincisi, Gökalp~in öyle kolayca yıkılamayacak kadar büyük o:u.
şudur. ·
Ziya Gökalp, gerçekten, bir devrin fikir hayatına damgasını vuran adamdır. O. zamaİı.ının fikir ve ideoloji kavgasında en tesirli rolü oyna-
mış ve herkese kendisini kabul ettirpıiş bir kişidir. Gökalp, sağlam ze- mine dayanan açık ve sistemli düşüncesi sayesinde, fırtınaya tutu1muş
bir gemiyi andıran o günkü Türk cemiyetini, içinde bocaladığı fikir kargaŞ.alı~ından kurtarıp sahile çekıİıiştir. Gökalp, s~lanın. ve hak-
kında söylenenin aksine, hem bütüncü, hem de gerçekçi bir düşünür
dür. Ona, Osmanlı İmparatorluğu bünyesi içinde J'ürkçülük yaptığı
için «bölücü», Turancılık ülküsünü benimsed!ği için de «hayalc:~ diy.:n- ler vardır. Ancak, ken!iimizi Gökalp'in yetiştiği sosyal ve s~yasi şartlann ortasında farzedersek, ona yönelttiğimiz tenkitlerde haksız olduğumu-
365 ... ,
zu anlarız. Bir kere Osmanlı cerniyetinde· ka~yetçilik ha;r:eketi çqk~
önceleri başladığı halde,. aevletin temel -unsurunu teşkil eden Türkl~r,;
uzun--müddet-buna ~eyirci. kalnuşlaı::c4r. ~cak,·.· bin . yıldan :beri. aynı kültür -ve .tarih içinde yoğr:ı,ılduğunıuz. Araplar da kavmiyetçilik yapma-.
ğa kalkışınca, -Türkler kendilerine_ gelmişlerdir. O şartlar altıncla başka
türlü harek~t etmeleri de düşünü!emezdi. Ko.ca impar~torluk, kanat:J.~7.
rı ·altında tam bir evlat gibi himaye ettiği unsurlaF tarafından insafsız-:
ca parçalarurken, uliı çınarın gövdesini teşkil eden Türkier kendi mil- li şuurlanna sanl.mayıp -da ne yapacaklardı? Buniın.- dışında. b;i. :vol
tutsalardı, ne istiklal savaşı kazarulırdı, ne de şu günkü 40-rnily-:mh~k
türk devleti mevcut olurdu. Zir-a, Gökalp :ve arkad!ışlan Türkçülük
mefkıiresini yalnız içimizdeki '!'Zlnhkl~ra karşı bir tepki şeklinde değ:l,
· ayru zamanda Tanzimat'tan beri sürüp gelen batılılaşma hareketinin ortaya çıkardığı çe5itli kozmopolit ve yıkıcı akımlara karşı da bir sa- vunma cephes! olarak kuinıuşlardır. Unutmayalım ki,-o devi!:·de Osm"n·
!ı· devleti batının sadece askeri istilasına değil, kültür ve iktisadi jstila-
sına da maruz kalmıştı. Emperyalistler, de_vletimizi yıkıp. vatanımızı
parçalamakla yetinmeyeceklerdi. Kültür istilacılığ{ ile, Türk MiUetini tamamiyle eritio yok edeceklerdi. Üstelik, batılıların bu nivet!erini ko-
lavlastıncı yerli-«iş birlik1;iler» de az değildi. Dr. Abdullah Cevdet!in görüsleri tamamiyle o yöndeydi. Daha acısı, 6nim temsil ettiği «bnt·cı
lık» fikri. o tam~n. bugünküden daha tesirli. itibar lı ve kuvvetlivdi.
Bütün Türk- aydınlan· batı medeniyeti karşısında öyle bir a~ğıhk d1ıy-·
gusuna kapılmıs. öyle _ezilmiş ye cüceleşmisti· ki. .. Hastahlhn şiddetin-i
Cumhuriyet nesiinin batı kü1tü:rii karsısındaki tavrm::ı. bakars0:tılZ na- ha ivi anlarsınız. fste Ziya Gökalp, kurduğu Türkr.ü1ük mefkU;esi He bu kasırganın tesirini geniş ölcüde azalttı.
o
ve arkadasl::ırı erken öl- meselerdi. celki millt kültürümüz.-şimdi~i s~viyes;nde kalmavacak, da- ha itibarh olacaktı. Fikir payatımız-da böylesine sığ olamazdı.GöKALP'in fikirleri. ortaya~·çıkıs sekli bakımından devl~"te ·.ve mil- lete dört bir taraı=ıı:ın yöneltilen ·saldı-nlara karsı bir terıki hareketi rrihi - görülürse· de, ~slında bir. ·«teıı»dir; «anti-tez» değildir. Oriun büvülı:lülfu
de-buradan geHr. o; cemiyetimizin büvük s·arsıntılar gecir.d'lği :vıll:-rda:
millet ve memlelcet-meSelelerini tani bir bütun balinde ele almı:ık-lü~
munu duv::ın belki tek adamdır.-Fikirlerine <<tez» devic;1rniziıı sebebi de·
budur. Yoksa. ·kaç asırdır Osmanlı devletinin· sarıs1ldıuını bissed~n ve huna ivi nivetlede çare -arayan nice insaclar vetismistir. Ama o..,JJırın
hensi dar ufuktu ve ·sığ düşüneeli olduklan için-hastalımn .temel ~ehP.o~.
lerini ·kavtava"r!).avıp, · kücük · sathl. tedhirletle mesel evi· geci~tirm;sJer
dir. Gök~lp ise.-fa m aksine, has~a:lığin ası1 sebeolerini se7.erek. ·kn•wv_a tek taraft<İn değil,-her tarafmd~n-· bakmıştır. ·:aa.Iihazrrdaki aks_~ıkli-
36.6· DOÇ. DR. N.ECMETTİN liACIEM1NOÖLU
nri' sebeplerini--hemen '-o ·güııüıi şartlanılda aramamış,. gedye ''dô~-. gi-~ derek, düpden. bugüne işlenmiş hatalan gözden geçirmiştir.· Meselenin;· · cemiyetfu · yalnız bir kesiminde görülen çürümeden Çıkmadı~ ·tesi!;>if: .
etmiştir. Bundan dolayı· o, mevcut hastalığın ne sadece rejim ·değiştir.:- · mekle, ne kültür değiştirmekle,. ne orduyu · kuvvetlendirmekle, ne de' yeni idareciler bulup, yeni kanunlar çıkarıp, bii· takım reform ve inkı-·
laplar yapmakla· tedavi edilemeyeceğini anlamıştır. Onun için ·Gökalp
~ürk Milletini, bütün değer ve mesdeleri bakımından, tam bir bütipı-~_
lük içinde ele almak lüzumunu duymuştur. Bu maksatla o önce Türk· tarihini bilinen en eski devirlerden başlayıp günümüze doğru gelmek suretiyle sun'i kopmalardan ve kesintilerden· kurtarır. Böylece tarihi
bütünlüğü sağlar. Sonra, Türk Milletini yelyüzünde yaş<ı:dıklan top~·
raklarm birbirinden uzak ·olduğuna bakmadan, bir kültür birliği i~inde . ele alarak milli bütünlüğü temin eder. Bunlardan sonrada, ayağını ·_en . saglam zemin olan millet gerçeğine, millet varlığına basar. Bu gerçeği
bulunca da, meseleleri teker teker gündeme koyar: Tarih, dil, din,· s~n--·
at, ekonomi, rejim, halk, devlet, ilim, teknik, çağdaşlaşma, ideolojiler,.
sanayileşme gibi Türk cemiyetinin bütüri. · mes'elelerini dünü, ·bugünü ve yarinı bakimmdan inceler. Hiç bir· koriuyu hoşluk~a veya· müphem .. ~ı-··
'rakmaz. Tenkidini yapar, tekiifte bulunur ve gerekçesini söyler. Şüphe-·
siz söylediklerirrin hepsi doğru olmayabilir; ·tavsiye ve tec::hisleri yüzde·- yüz isabetli sayılİnayabilir. . Fakat .bunların hepsi ciddi, iyi niyetli
ve
gayretli bir çalişmanın
saminii
İnahsulleridir. Gökalp'in bazı konular- da. yaptığı hatalar, o g{inkü bilgi ve araştırmalarm yetersizliği' yüzün- dendir. Bazı teşhislerde gösterdiği yanilmalarm. sebebi . ise, yetiştiği or-tamın ağır baskısİdır. · Oniın kadar hadiselerin ·ta içinde bul~up · da· meseleleri soğukkanlılıkla ele alabilen Çok ai insan vardır. Bu yüzden/
gü.İılük hadiselere teşhis koyarken aşın hüküinler' verdiği' görlilU.r . .. Bugüıi. · Gök'alP, Osmanlı. ida.resini' haksız ve. ins~fsız-bi~ s~kilde tenkit etmis olmakla suçlaıidirilİnaktadır. Bu,. ona 'karşı insafsn:· bir
itham.dır~ Bir 1cere. Ziva GÖkalp. te.pyektın' Osmanlı -devletini' deltiL o_.
ı:iun gerileme devrindeki milletten ve memleket 'ierceklerinden kopmtis. sar-av c.evr~siru· tenkit etmiştir. ·Tip'Kı; ·hepimlze 'illallah ded5rten bugünki!
yülrC;ek bürokrasiy1 andırari
· o ·
devrin--gayİi ·Türk ve gavri iniili devlet ka~TMlll'lU kntiile:ri:ıekte Çfökalri ataba haksız İrı.ıydı? '.MufitesP.m~ İmnı:ı.-' ratorlı..ii!un çöküc;fu:ide o l;>ürokratlarİ.ı:ı. o sarav, m~dre~e ve 'ordu erkq-· nnım· acaba sucu yok· muydu? O ·takdirde, başıriııza gelen felaketlerin. · cöküsün. vıkılısm ve dai!ilıŞm sonlİnlulan khiılerdir?·Kabahat-'
valnızMo<;kof ile· Jngilizde midir? İçünize: Yahudi'yi, Ermeni'vi' ve· Rt~m'u: kipı srıkmiistur? İşte Ziya Gôkalp halk öla-rak
bu
hatal~rin· faili;:,i arar:TeŞMslerf umuiniyete isabetlidir.
·Fakat.
verdiği hüküinler şimdiki ôl-ZİYA GöK!ALP öRNEOl
367
Çınerimize gö::-e fazla ağırdır. Ancak, unutmayalım ki biz hadiseleri yarım asır geriden seyredip değerleiıdiriyoruz. Gökalp ise, yangının ortasındayken hüküm vermişti. Aynca bizter,_ düşmanlarımızın Osman-
lı'ya açmış bulunduğu haçlı seferinden dolayı, ecdadımızı müdafaa et- mek durumundayız. Böyle bir ruhi şart içinde geçmiş devrin kusurla- rını görmemiz mümkün değildir. Atalarımızın hep meziyetlerini sayıp dökmemiz normaldir. Ama, Osmanlı hakkındaki korkunç ve haksız it-. hamlar son bulsa, belki biz de meseleyi soğukkanlılıkla ele alır ve isa- betli bir neticeye varırız. Bu neticenin esas itibariyle Gökalp'inkinden
farklı olacağını sanmıyorum. Birçok dürüst tarihçi de aynı kanaatte- dir.
Gökalp'in tenkit edilen ikinci vasfı «Turancı»lığıdır. Herkes biı düşüncesinden dolayı onu hayalperestlikle itharn eder. Enver Paşa için söy1enenler aşağı yukan Gökalp'in yetiştiği çağda ve onun tarif ettiği şekilde bir Turancılık, hiç de hayalperesdik değildi. Hatta, bizim sami- mi inanciımza göre Turancılık bugün dahi hayalperesdik değildir. O büyük-mefkfıreciyi ve Turancılığı küçültmek kaseliyle ileri sürülen fi- kirlerin cevaplandınlması ayn bir yazı konusu olacağı. için, bu nokta üzerinde fazla durmayacağız. ·
Ziya Gökalp'in hala bütün canlılığı· ile ayakta durmasının ikin- ci sebebi ise. role üzücUdür. Bugün biz niçin onun-fikirlerine dört elle
sanlıyoruz? Çünkü :
1. Türk Mt}letinin ·bugün içinde kıvrandığı-durum Gökalp'in ye-
tistiği o batış, çöküş ve-yıkıJış-'ortamından o kadar farksız ki ... Gecen·
50 yılda Türk cemiyeti, belki değil muhakkak, millt varhğmdan. mane- vi gücünden. kendi· şahsiyet, kültür ve değerlerinden pek çok şev kr.:tv-
betmiştir. Tüken.mek, eriyip ·yok olmak üzeredir. Bundan dolayıdır ki,
yarım asır önceki nesillerin ümit ateşi ile biz de Gökalp'e sarılıyoruz.
Bizi su çöküntüden, şu· kasırgadan kurtar,· diyôruz. Eğer TürkivP. hu- günkü maddi ve·maneyi perişanlığı icinqe Qlmasavdı. hepimiz Gökalp'i gene hatırlayacak ve rahmetle anacaktık. Fakat şimdiki anışımızın ma-·
hiyeti, manası ve havası bambaşkadır .
2. Gökalp bütün ihtişamı il~ dimdik ayakta ise, bunun bir diP.er s·ebebi de, gecen 50 yıl içinde ne ·onu aşan, ne dP. ona ·ulaşan herbaıı.gi
bir kişinin yetiŞememiş· olmasıdır. Bir ceı:niyet için ne hazin bir tecel-.
li... Kara günlerin yetiş6rcüği bir fikir adamının. bunca yıldan sonra
aşılamaması ve sunduğu reçetenin itibannı muhafa:7.a etmesi ne kRclar
acıdır ... Demek" ki.· 50 yıldan beri Türkiye fikir; kültür. ilim _ve manevi
· hayat-· bakımından tam -bir· çôl manzarası ar7. ediyor. Ne bir· ağaç, ne bir' çiçek, ne de bir tu~am yeşil çimen yeti~ebilmis ...
TÜRK EDEBİYATI, Sayı : 36, Aralık 1974
c
GÖKAıP'İN .. FELSEFESİ
S. 283'ten devam ak tartlarak Ç't~riiidan çıkarıilliasıİıa; yozlaştıtıln;ıasına vanı\ . İşte içti~ .. mai hadiselerin . ilim öncesi d~virler hesabına, ma~. farz edilebiiecek:
ideolojik. ~ihn~yet ve doktİinl~ri birer sapıklık tim~ali, · bozguiıculü.k.:
alameti derecesine indiren anpl budur. Va~tiyle ideolojiler, sosyoloJi-· nin kurulmasından önceki felsefe cereyanları tarzında zuhur e~şler=
dir; siyasi aksiyon ilitirasma alet eddlmekle de hakiki felsefe sahasıİı, dan ayclmışlardır. İlimle siyaset, mahiyetçe farklı . planla~dadır. İmcli sosyoloji ve sosyal felsefenin ideolojıik nazariyelere. kıyaslanması veya ideolojilere bir nevi sosyoloji ve sosyal felsefe nazariyle bakılması a~ır·
bir hatadır ve ancak ö.lim, felsefe, ideoloji münasebet ve farklarının·
tem.yiz ednemeqıiş olduğuna, yahut ·hakikati menfaate fe~a ettirten sofistik bir :z.ilmiyet gü_düldüğiip.e delalet eder.
Sosyoloji, içtimai müesseselerin ilmidir. Bu m:üesseseler her cemi-.
yette dil, din, iktisat, tekn.ik,. sanat, naza:ı;-i 4üşünce, hukuk, ahlak kav-
rayış v-e davranışlan olmak lif:ere sekiz t14'lü hayat formunun tesanüt- lü topluluğunu Vücuda getirmekte, bazan lrultür, bazan medeniyet·
ta-
bir1eriyle ifade ohinJmaktadır . . Aslında. kültür ve medeniyet arasında
muhteva farkı yoktur. Fark, aynı müesseselerin her cemiyette .birtaJam tarihi ve tekamüli sebeplerin tesiriyle hususileşerek şahsiyet. kazan- masından ve daha kuvvetli bir tesanüt mertebesine varmasından doğ
mu"tur. Böylece içtimai tekamülün her merhalesinde, o merhale~
adını· alarak asiret kültürü, kabile kültürü, kavim .kiitürü, ümmei kül~
türü. mil!et kültürü şekillerine girmiştir. Gökalp, kültür mefhumu-r:ıd~ ..
biri daha ziyade· medeniyet, yani halklar veya milletler camiası, diğ~ri
salt hususi topluluk bünyesi ile ilgHi çiİt cephe temyiz ederek onlara
sırasiyle _(tehzip) ve (hars) adiarım vermiştir. Maalesef bu ayirmanın zaruriliği takdir edilmedikten başka,· mahiyet ve -derecesi de kavranı
lamamış, aynlık, aykırılığa mal ~dilerek iki mefhum birbiri zaı:arma istismar olunmuş, kötüye kullanılmıştır. Gökalp'in milli _içtimaiyat ta- biri de o-yüzden gereğince değer.lendirilememiştir. Bunun yanı sıra mil- H -felsefe tasavvuruna, o kadar titizlikle reddettiği milli. fikriyat yahut milli ideoloji damgası vurulmuştur. Oysa ki, Gökalp'e göre, mHli içti- rhatvat veya milli sosyoloji, milli'- harsin sosyoİoji .'ffietıotfarivle tedvin edilmesini hedefleyen bir disiplindir. Umumi· sosyoloii ancak bu aras.- tırinalann neticeleri mul(ayese olunarak· gelişebilir. Milli fdsefe de-miL · ll ktimaivat ile ilim ve felsefe· tesanüdüne uygun.l:iir .isbirlii!.i sayes:nrle tedvin olunabilir.· Zira· milli felsefe bir ı:ie~i cemiyet felsefesidir. imQ.i sosvoloiik fumıasyona malik, aYrıca felsefi .kabiliyet ile mücehhei
. n-
kir ::ınainları .t~rafındaıi ortaya .konulacaktır .. Burada sosyolo.H
. ,re.
SÇ>'>·ya] felsefertin münasebet ve farkı, en geniş. manasiyle' 1lim ve. felsefe far~
. v.e:
münas~bet~ t~y~ri b~~aR :l;aıirahabilir.. · · ·'369 Felsefenin -~limle münasebeti, .~ynıileştirilmelerıini .gerektirmez.·
Çünkü·~<ilim, .eşyayı .obje .olması .itibariyle -t~tl~i.k :eder» .. -Böylece cemi- yetin maddi :yapısı kadar ruhi· ve manevi yapısllll:,. yaşapan suqjek_tif cephe ve unsurlanndan tecrit ederek objeleştir.mek .mevltiıindedir. İlinı,
«madde ile hayatı nasıl objektif. bir ,usiılle tetkik .ediyorsa, .ferdi ruh ile içtimai Vicdanı da ,aynı surette anlamağa çalışır. .ilim .evvela şeylerin
(objelerin) tetkikinden .ıbaşlayarak nefişleri- .(süjderi) _aynı ustiUe tet- kik etmiş, yani şeylerden ve nefislerden mürekkep _olan varlıkh1n ob- jektif ··bir gözle görmeye ·çalışmtştır». ··p~~at ··«-'Kamatüı öbjektlf tetkikiı:ı·
den çıkaİı ·ilim, haldkatin ·yalnız ·bir ·tar~fıclırı>. 'Zira. insan, cSüje, _ ıi~fis ·
· yahut vicdap., lcainatın.-içinde ··bulunduğu ·kadar, -·onu· kendisinde :akset- tirmektedir. .Kainat ·ve objelerinin sujeye·'tesir ·etmesine :karsıhk ·süie de, ferdi· ve 'içtimai Vicdanlar ölçüsüyle ·çeVresini tesir 'rufiila -'alabilmekte~
dir. «Kainatın, vicdanın içinde btihmması, ·nıadai 'Mainat ··lizerirre doit- · rudan doğruya müessir :ölm~sa '·bile,· :içflı;tiai :ıkain'at ·Uzerine: aoımı:d3.n.
doğruya, kati·ve şedit bir surette inüessirdfr». ··Filli.a1dka ·«c·efiliyet~iı:ii-
. zin mukadde:ratı. Jiainat ·hakkmoaki tdaklömize ·ve tıilıassüsürtıü7.e 't~_.
bidir. Hakikat: i' hal'de vücut '(vadik) nasil''b.i.r •şe~ niyet
:(r'ia_ lite)
.~ise·vic-.'daı:ıımız da bir ·şe'niyettir. İliıİı, ·iiicdanı ·yök ,.farz edetek-'meY,aandan
çıkanvorı>; daha doğrusu··onu ôbjel~stirİnek .. uiili~sın~
· var
:.'fatz·:etmekle · si.ibiekt:if ·2'erc_dcliiHnden 'boşaitınış ·olt.tYör. Öyle 'ise «Vü.tuda --velen ne·· tice eks1ktirıi; haKikat 'fikrini obje :ve süje ·ıbağliİtğı :tekeffül ·öl~a"cak · . vei:hile ikmal eylemeğe, objektif ·vai-Iık •göfüŞüriü: sut~ktrr varlik '$Üür.ı-..mm:da tenteUendirerek ·gelistirmeğe me6bttruz. 'Yarii iİniin.;esıisı ile :'fe1-· s~fen-ln ·bu bakırndan e·sası ··farklİdır; ve ~her ·-hiri ·.cıt~eTi. ·ll~ ··tamamlan- mak_ ilıtiv;:ıcındadır. « İlimin ·esası obJeidivizm ·o:clti~ 'halde, :fdse'fen:in ·
esa~ı nbiektivi7.111e mü~tenit bir siib,iektivizmdir». ·'Bu ·<ıa_'u·sikolcijf·ve so~voloiiv~ davanılarak iKi ·tüi-Iü teşkil ·olun'ıib~lir. ·An.~ak"içfimat vicd::t- mn 'ferd1 vicdanlan :ihtiVa 'evlemesi ·aolavts'ivle: ··s-a-aece 'ferdi ·vk"d.am ·
· i7.ah.·edP-n psikoloii:ve ona.'oiğlı-·bir id:~efe.··sosYi)1ôii
-ve
··so~~Lfels-efe-: ri in·. verine P"ecirilemez. . 'öte ·v~ndan ·ı;·oşyaflelsmnin ''bütün: rel-sefe,;e .
m'l::ıi-m (\l<lııru da iddia ·ed]Jmepıek gerekir. : ·çünJ{ü ''hö\Tİe ~ir 'iddia, ce:mivetin. idnçle. olduğu kainatı. içtinfru·_ 'Vİc-da'ru'n ··_proiekSiy0htJna. 'cevi•
rerı ''bir
te
lA kive ~arır. brta Çağın ·skola,sti.k. "felsef~sit}de 'bJ.le ·tetVi~edilmemis olan bu· irihisarcılik. ·mo'clerri · nronizniin · · spritüalist; ·tezahii- rüdür. nnun ·diğer ·bir tezahürü de matervalist monizntdir. 'tlim
:teMk-
Jijjsi· skoTastik kadar mtmi7min :tahak-kümünden · kurtanlmak· ihtiva-cm- .dadır. Skola:stiklere ··göre '-«ilim, _ --evyelce: ·hissen.'=kabul edil,ımŞ hakikat··:. leri. aklin istidlal · oyt:inları ile ·dspat· ·etİneRti.r.n-Monistfer ise '«ilimleriri
ve. '~e'iliyeilerin ·;·vahi'de · ·:ireaı»nı :·hedef ::alına:kt~dir. ·Bunbird'aır -biri~dsi'
fikir· ·hüı:riyetiire
:alim
':ye .felsef.eniri -~terakkisine· :.:gem_''vutm:uş;.: Öteki,
~~-....
..
PROF. DR: NECA1t AKDER J7() .kir l).ürriyeti açlına medleniyet ve hars müesseselerini çatıştırarak; .ilim.
din, <lin ve· ahla:k buhranlarıİla yol ·açmıştır. Üçüncü ilim telakkisi, Bergson'tin iç güdüye dayandırdığı sezgi, William James'in hakikat · menfaat muvazaasına tekabül ettirdiği manevi tatmin ( satisfaction Irio· · rale) nazariyeleri ile savunulmağa Çalışıİmaktadır. Fakat meseleyi çö- zümleyecek yerde 'kaçamaklı, netice itibariyle muvakkat formlinere. irca eden mahiyeti hiçbir tam·-güven telkin etmemektedir. · Oysa ~ ilmin dördüncü ve en müsbet telallisini vücuda getiren plüralizm felsefesi ~kolastik, monist zihniyetierin baskıcı ve ınhisarcı tutumlarına set çekmekle beraber,· sezgieilik ve progmatizn:;ı.'in tevilci-.
liğine de ihtiyaç bırakmamaktad.ır.- Bunu kaydetmek, sezgi ve manevi tatmin prensipler.inin hiçe sayılmalannı gerektirmez. Ancak, meşru sı
nırlar ötesinde kullanılmalarına muvafakat edilmemiş olur. Her ilmin felsefesi, kendi usul· ve malzemesiyle erişmiş olduğu hakikat sınınnın
ötesine geçilmek üzere ·girişilmiş. bir teşebbüstür: ve Yunanca «Öte manasma ·meta eki, fizik kelimesinin başına k~mularak metafizik tabiri
teşkil edilmekle ifade olunmuştur .. Böylece tabiat felsefesi, hayat. fel- · sefesi, din felsefesi, ahlak felsefesi, hukuk felsefesi, sanat felsefesi ad- lan verilen hususi iliıli felsefel~rinin · metafizik cepheleri tasarlanabi- lir .. O bakımdan Gökalp, · Osmanlı Türkçesinde -metafizik karlığı.
olarak kullanılan ( mabadettabla) kelimesini din ve tarih· felsefeleri he-
sabına iltizam ederek, inkılap düşüncesi zemininde bir (din mabadet-.
tabiası), bir (tarih mabadettabiası) kurmak imkanma işaret etmiştir ..
imdi Gökalp'in ·felsefe-anlayışında. Comte ·pozhivizmini, ne- kurucqsu-. nun . ne ·de izleyiailerinin ölçüsüyle . benm1semediği iddia . olunabli.lir. .
Gökalp~in· memleketimizde ilk defa-savunmuş olduğu plüralizm, maCI.~
de,_ hayat, nefis (l'ame), nıh.(l'esprit) adlan .verilmiş gerçeklik katlan ...
tasavvuru çağdaş Batı f.ilosoflan taraffından da teyit edilmiştir. Bun-. lann başında .. yeni ontolojinin k_urucusu Nicolai ·Hartmann. :ve uzunca· bir müddet teeretik fizik profesörlüğü yapmış filosof Alois. wenzel .zik-. rolunabilir. ·Wenzel .bugüİıkü fizik ve biyolojinin metafiziklerine diir. özlü eserleriyle Gökalp'in bahsepiği- imkarn gerçekleştirmiş . olmak mevkiindedir.· Aynı imkan Gökalp'in açısından hars felsefesi ve hars_
metafiziği. medeniyet felsefesi. ve medeniyet metafizi-ği şekillerinele de_
değerlendrilebilir. ·, · .
Bövlece. Gökalp·, hars ve medeniyet bütünlüğü suurunu. ilim ve fel- sefe tesanüdü &le temeflendirerek konkret ve fiili'bir insahlık nazarive sine erişmiştir. Ona --göre, milletler. ve milli harslar insanlık aleminin tarihi mümessileridir. ·Beynelmilellik mefhumunu, miletierin harsi şah
siyetlerini, ·sınıf. veya ·-ırk inhisarcılığı uğruna soysuZJ.aştırnıaya g&tü:
371.
ren iqeolojiler, da;ima siyasi kaos yaratmaya n;ıahkumdurl~. Bunlardan. birincisi, yfuıi Marxism milli bi_rlik ve .bütünlü~ sınıf kavgas.ı ile iç_
harplere sürükleyerek parçalamakta; dkinci~i yani ırkçılık. ise sınıf. kav" . ~, gasıru hertaraf etmek bahanesi ile ırk düşmanlığı yaratarak dış haplere · zemin hazırlamaktadır. Birincisi iktisat, ikincisi antropoloji ilminin kö- tüye kullariılışıdır. Tutulacak yol, siyasi aksiyon uğruna ·tahr:if olunma- mış ilmin hakikatlerindedir. O vakit Türk ·harsının; Türk tarih ve haya- tmdaki yüksek insani şuuruna erişilecektir.
Fiiliakika Türk hayat ve ·tarihinin, hars telakkisi bakımınd~n ispat etm~ş olduğu vakıa, milli .şahsiyet şuuru ile insani bi~li~ ve bütü?J.ük . şuurunun dengelendj.rilmek z~ruretine şahadet eylemektedir. Türk rİıil- . I etinin tarih boyunca temsil ettiği. geniş .müsamaha, başka dil ye dinle~
re tanıdığı hürriyet, uluorta sanıldığJ, gibi bir zaafa; yahut sathi idare tedbirine alarnet sayılabilmek ş{:>yle dursun ~ksek nefis emniyetinin ve insan saygısının ab~deyi hücçetleri olarak değerlendirilebilir... Türk . harsı bu yüksek vasfını, u~anılart içtimai, iktisad~, ~yasi .felaketlere rağmen muhafaza etmiştjr. İslamiyete-de, onun nazari ve arneli insani- yet ve müsamaha prensiplerine atfettiği ehemmiyet dolayısiyle candan bağlanmıştır; ve şimdi modern Batı medeniyetinde de bu değerlerin çağ
daş şartlarına kavuşma~· ummaktadır. ··
Imdi Türk hayat ve harsıriın bünyesinde Türldük, Müslümanlık, muasırlı.k · mefhumlan çatıştırılmamalıdır. Bu mükellefiyet şekil ve şe
kilcilikle başarılamaz. Türklük, Müslümanlık, muasırlık şekilden iba- ret değildir. Bu mükellefiyet, üç realitenin müsbet şuuru ile müçehhez üç türlü, fakat mütesanit· hayat iradesine tekabül etmektedir. Oniar da milli hars iradesi, . 'dini hars iradesi, medeni hars iradesi olmak üz~re birbirini bütünleyerek tecelli ettikçe parçalanmak tehlikesinden korun- muş olurlar. Şu halde, milli harsın: statu quo şuuruna inhisar ettiril-
miş hamleleri, onl~nn dinamik istikameti aleyhine tefsir edilemevecelH gibi, köksüz hal v~ istikbal tasavvurlan hesabına, tonvekiı:n istiskal ~e edilmemelidir. Türklük İslamiyetle, İslamiyet muasırlıkla. .muasırlık
her ikisiyle çeliştrilmemelidir. Çünkü üçünün de kökü milli havat_ ira.
desinden kuvvet al~!"ak gelişmek· ve yükselrnek ihtiyacın dadır. Üçü rle içtimt dinarnizmin yönleridir.-Bu dinamizm· onlann s;ı:er~~klesmis selôl- [erivle yetini~eyerek kendi gerçekleştinci hamlelerip.e_ katllm::ı ve kı:ıt:
lanmavı şart kosmaktadır. Hulasa, Türkçülük törecilik ise. İslfunr.thk fıkıhçılık, hele basmakalıp ·şeriatçılık ise, muasırlık üstünkörü asrllik. ile teadül ettirllemez. Türklük, Müslümanlık ve ·asriliğin millt hayat itı:ı.·
desini temsil eden bir dinamizm ile tezahür etmesi bir z::ı.rurP.ttir. Gi:i·
kalp bu zanıreti milliyet, . 4in ve ~edeniyet şuurlarının dinamik mahi·
.372 PROF. ~-DR. ·NECI\1'1 -·AkDER
yetine dikkati ·çekmek ·üZere ·Tfırkleşinek'; Js·IariılaŞiiıdk; !Muasırİaşmak :=ofor-· mülü ·ile ifade etmiştir. -Ondan ·dolayi-·Gökalp'iıi f-elsefesl.ni' ·bir cehit ,ve ümit felsef~si olarakvasiflandırabiliriz: · · : . ·· · .
. .
·B~-·tahlil :Gö.k<ilp:m, kendisinde -~m4ş~de -~~c,iilmiş · şarklı _şeyh
: ha : :
li-» ni :.asla teyiLetmeyen ç_ok :ileri :bir-ilim, şuuruna · v~ bu şuurun temel-
lendirdiği ·otantik :bir :felse.fi-:zihniyete -malik·-oldujun~ ta~dir ettirse . gerektir. Gökalp, kendisine .atfe.di~ş · teli{çilik .v~ ,:ideoloji . ölçüleriyle izah edil~bilme~ şpyle dursun, tam tersine bu mefhumları, heniii onla-
rlll :münakaşasına girişilmemiş -olduğU "bir; sirnda tenkit ·etmiştir. Fakat bı.u.ıa ·~arşılik layık olduğu ~tarz ·ve _seViyede lıicelenmediğini söylemek· bir mübalağa teşkil etmez. Gökalp'i aşmak 'lüzumundan bahsedenler çıkmıştır.
Ancak
bir fikir seviyesiıii aşmak,· ilkin q s"eViyeye' erişmek ve erişenleri anlamak ile ·mü.Diküiıaür.; .
GÖkalp'in·il.nii·
ve · ziliniyet ·seviyesi · ht,ısusunda .. yapılması gereken Cle ·buôur. ::mi·mükellef.iyet yerine getitil- dikt~n sonra onu ·aşpbilmek ve aşmış· cilmak iddiahırının delil ve değer·leri 'ko~ayca tesbit edilebilir. · · · ·
.
. ... ~ .... -· ....
. .
. • . . . . . . _ f• l ·, .• . · . ··:· ... r • ·:~ -;', ••
: ;
.
.
. . . . .: . -.- • o • : •• o • o o - -· • • • • o 1 • : , • o • • ~
':' . -. ·
.. .
.. ' . ... .... . :. ._ ·.-·
. o.· .... !-· ·- . ... · -. . · .. . ·
. ' . .. . . . ... · : .· . : .. ·. .... . ... ·
.. _,.
.
\ . . -: .
.
. . . ~ -. ... . . ..
. . .
. .
-
: • • 1 ~
, .... . .
·. -: