• Sonuç bulunamadı

tm 'm » ' t arkeologi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "tm 'm » ' t arkeologi"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

arkeologi

D İ Y A R B A K I R

N E S T O R I A N K İ L İ S E S İ Sanat Tarihçisi inci TUNAY Diyarbakır Iç Kalesinde bulunan ve kubbeli bazilika sınıfına giren, kubbesi 8 istinad üzerine oturan bu yapıyı biz Bey-lie'nin skeç halindeki plânı ile tanıyagel-mekteyiz. Uzun bir zaman depo olarak, son yıllarda ise cezaevi olarak kullanılmakta-dır.

Esas yapıya geçmeden önce size, 8 is-tinadlı tipin kaynağı ve ana prensiplerin-den bahsetmek isterim. Bu tipte iki nokta dikkati çeker: 1) Kubbeye intikal tromp-lar sayesinde elde edilmiştir. 2) Orta Me-kân dört istikamette islâm sanatındaki ey-vanlar şeklinde açılmaktadır. Orta mekân kubbe ile örtülüdür.

A — Bu plânda Bizans sanatçıları Yunan haçı plânından daha bü-yük bir kubbe inşa edebilmek-tedir.

B — Kubbeye tromplarla geçiş doğu, bilhassa Iran Sanatında karşı-mıza çıkar.

C — Bu tip binaların doğu ile ilgi-si olduğu muhakkaktır. D — XI. Y. Y. da ortaya çıkan bu

tipin Anadolu'daki örnekleri daha geç devre aittir.

Yukarıda plânını gördüğümüz sekiz ı'stinadlı tipin örnekleri şunlardır:

a — Hagios Lukas 11. Y. Y. a — Lykadimou — Atina 11.

Y. Y.

c — Nea - Moni manastır ki-lisesi — Sakız Ad. 11. Y. Y.

d — Daphni kilisesi, 11. Y. Y. e — Christian kilisesi, Atina

civarı, 11-12. Y. Y.

t — Monembasia Ayasofyası;

Bu son Bizans devrine aittir.

8 Istinadlı olan bu yapı iki kısımdan meydana gelir. Herhalde doğudaki kısım daha eskidir. Dicleye doğru inen dik bayı-ra bakar. Doğu kısmının değişik bir şek-li vardır. Esas tapınak kısmı boyu eninden fazla olan bir hücredir. Buranın doğuya bakan pencereleri mevcuttur. Kuzeye doğ-ru olan açıklık şimdi kapalıdır. Güneydeki geçit bizi daha küçük bir şapele götürür. Burası naos ve güney nefin doğu ucunda bulunan daha küçük bir şapel ile ilgi ku-rar. Naos neflerden birer sıra sütunla ay-rılır, sütunlar üzerine kemerler atılmış-tır. Bu sütunlar küçük payelerle destekle-nirler.

Doğu duvarı üzerindeki hücreler beşik

— Kilisenin plânı ve kesiti tonozlu, naos ise oval kubbelidir. Kubbeye

geçişi sağlayan trompların içi mukarnaslı-dır. Binanın içinde diğer bir süsleme izi-ne rastlanmamaktadır. Sütunlar çok basit oymalı başlıklar taşır, üzerinde daha baş-ka süsler görülmüyor. Bell, BeyliĞ, H. de

Hell, yapının tuğladan yapıldığtnı söyler-ler, Buchingham bu fikre iştirak eder ve kubbelerinin muntazamlığı ile kapılarının sütunlu o'.rtuSunu da bu arada işaret eder. Ayrıca eser eski bir Hristiyan yapısıdır der. Fakat naos arkaidleri teşhis edilebil-dikleri kadar muntazam taştırlar.

Nefler bir zamanlar birçok camlar ile aydınlanıyorlardı. Bell burayı ziyaret et-tiğinde duvarlar içten tahta ile kaplı oklu-ğundan teşhislerine imkân olmadığını söy-lemiştir. Dıştan ise yıkıntıların üzerinde kemerlerin izlerini görebiliyoruz.

Batı yapısında naos 4 yönde eyvan şeklinde açıktır. Kubbesinin etrafı seri ha-linde yuvarlak ve oval kubbeli küçük hüc-relerle çevrilmiştir. Tüm olarak dikdörtgen bir yapıdır. Kubbenin 8 desteği sütun ve düzenli şekilleri olmayan payelerdir. Ne payeler, ne de taşıdıkları kubbe orijinal yapılışları iledirler. Kubbenin tepesi

çök-müştür, kalan kısım bize bir fikir verir. Esas kapı batıda idi, burası dıştan bü-yümüş otlarla örtülüdür, içten ise eşik ve üzerinde kemer görülür. Şimdiki giriş ise kuzeydedir. Her iki tarafında şimdi kapa-tılmış olan 2'şer giriş vardır. Batıda şim-di kapanmış halde içeriden farkeşim-dilir şe-kilde iki giriş vardı. Güneyde ise dört ta-ne giriş var. Her cephenin ortasında yer alan hücrelerin örtüsü beşik tonozdur. Bunlar islâm sanatındaki eyvanlara teka-bül eder. Doğu'daki yapının hücrelerini batı yapısının duvarı kapatmış, onları kub-beli bazilikanın bir çeşit narthex'i duru-muna sokmuştur. Bu kısım bazilikanın esaslı bir kısmı olması mümkündür. Batı duvarı eklendiği zaman bugünkü durumu-nu almıştır. Bu şık'ı destekleyen gerçek su-dur; Güney kısmın kuzeye simetrikliği, güney - doğu hücresinin yıkılması ile bo-zulmuştur. Bu kısımda eski narthex uzatıl-mamıştır. Halbuki kuzey uçta ihtiyaç dere-cesi kadar tamamlanmamıştır.

Şimdi bu yapının ne kadar eski ol-duğu sorusu ortaya çıkar ki, buna izlene-bildiği kadar Müslümanlık devrine aittir, denir. Kubbeler bu tarihdendir. Duvarlar ic ve dışta devşirme elemanlarına yaman-ma usulü ile inşa edilmişler.

Naos arkaidlerinı'n duvar çalışması karakteri ile gösterir; taslar küçüktür ve kemer inşası hiç de erken Hıristiyan özel-liği göstermez. Diğer taraftan hiçbir de-korasyon izi yoktur.

Sütun ve duvarlar içte tahta levhalar-la kaplı dışta ise toprağa gömülüdürler. Sadece doğudaki bütün duvar gözükür. Yi-ne burada da yeniden inşa ve tadilâia ait izler gözükür. Yapının orijinal devrine ait

O 5 10 - | M

®

t

,,

, 0 m ; ; i .

Bey-» '

I jj | «s : -

'm

ı ©3 : 1 «« U

tm

höB

(2)

Kilisenin çevresindeki ahşap evler çok az bir kısım muhafaza

edilebildiğin-den bunun bir Hıristiyan yapısı olarak ka-bul edilip edilmemesi ortaya çıkar.

Bell'e göre yapının erken devre ait ol-duğunu gösteretı ne dekorasyon, ne de in-şa şeklinde bir özellik vardı. Kalenin güney duvarında bir kitabe vardır : «Mervanid Abûl Qâsım Naşr—- 1071 - 1072». Fakat bu kitabe ile, kilisenin üzerinde yer aldı-ğı duvar arasında hiçbir bağ yoktur. Bu se-bepten yapı kesinlikle Araplar devrinden kalmadır da diyemiyoruz.

Bu hususta şimdiye kadar Diyarba-kır —nestorin— Kilisesi üzerinde araştır-ma yapmış olan Sanat tarihçileri değişik fikirler ileri sürerler. Şöyle ki; H. de Hell, Diyarbakır,ı ziyaret ettiğinde Keldanî mez-hebinden bir ihtiyara ait güzel bir evde konaklar, valinin evinin hemen yanında bulunan eski bir kilise olduğu söylenen ve cephanelik olarak kullanılan çifte kubbe-li bu eski yapıya büyük bir ilgi duyar. Dış avlunun kapısı şark motiflerinin süslediği, yalnız hiçbir minare izine rastlamadığını, tezyinatın intikal devrine ait olduğunu ve buranın Araplardan kalma bir yapı ola-bileceğini ileri sürer.

Strzygowski; «Persler 6. Y. Y. da Amı'dayı ele geçirdikten sonra,

Nestorian-lardan kalan yapı bu işe daha eski tarih-lere ait bir kilise yapısı ile karşı karşıya-yız, takribi olarak 4. Y. Y.'a aittir. 518 tarihinde Anastasios tarafından yenilenen yapı 14-15. Y. Y.'da camiye çevrilmiş-tir.» der.

Bell; bu yapıyı çok dikkatli incelemiş olmasına rağmen tarihlendirme hususunda kararsızdır.

Reuther; 1917'de burayı ziyaret eder, nef kemerlerinin ve sütunlarının pre - isla-mik bir devre ait olduğu ileri sürer. Hal-buki kemerlerin formu bu fikri çürütür.

Vallard; «Batıdaki kısmın Müslüman-lık devrine ait olduğunu söylerken» doğu-daki kısım esas bakımından antiktir, fa-kat tamirat geçirmiş olduğundan esas ola-rak hangi devre ait olduğunu söyleyemi-yoruz» der.

Harzferld : Yapının Müslümanlık dev-rine ait olduğunu zannediyor. Hangi top-luma ait olursa olsun Türk tesirli olup, se-kiz istinadlı plânı ayrı bir çevrede tem-sil ettiğinden değerlidir. Tarihlendirme hu-susunda «yapı için geç devre aittir.» diye-biliriz.

Bu yapıda kubbeye intikal tromplarla-dır ve içleri mukarnaslıtromplarla-dır, ayrıca orta me-kân dört istikamette eyvan şeklinde

açıl-maktadır. Bütün bunlara rağmen hiçbir süs izine rastlanmamaktadır. Bu özellikle-rine dayanılarak İslâm devrinden kaime olarak gösterilmek istense de tarihlendir-mede eserin ilmî bir ekilde etüd ve analizi yapılmadan kesin bir sonuca varılamaz.

(Baştarafı 26. sahifada) ifadeli bir kavrayış içinde bitki ve çiçek dünyasından konu edindiği bir dekoratif anlayışa geçmiş ve bunu Türk varlığına has olgun ve üstün bir sanat haline getir-miştir.

Türk çinilerdeki stili, mimarinin iç ve dış mekânlarında yer alan başka dekoratif sanatlarla süslemede bütünlüğe yardımcı olan bir sanat durumuna girmiştir.

Türk çinileri, yanyana yer aldığı öte-ki mimarî parçalarla birlikte ömür sürecek kadar, dayanıklı ve değişmez güzelliklere sahiptirler.

Tabiattan aldığı elemanları form ve renklerle değerlendiren Türk süsleme sa-natı üstün bir zevkin ürünüdür.

Çinicilikte, yalnız duvar kaplaması plaklardan başka, bir tür seramik sanatı demek olan, Arani yapım sanatı da var-dır. Türk tarihî sanat yürüyüşü devamınca

bu sanat dalında da ileri buluş ve üstün başarı örnekleri yaratılmıştır.

Türk süsleme sanatında bütünlüğe gi-den stil anlayışı içinde oluşan sanat eser-lerinde bütünlük anlamını sağlamıştır.

Bu bakımdan, mimariye bağlı sanatlar arasında geliştirilen çinicilik dalı da geli-şen mimariye ayak uydurmakla başarılı ol-masını bilmiştir. B. Amerikamn başkentin-deki İslâm topluluğu Camiine bir Türk sa-nat ürünü olarak yeni baştan kompoze edilen çiniler bu anlayışın bir devamı ola-rak hazırlanmıştır.

Cami iç süslemesinin genel tanzimin-de, binanın harem kısmı duvarları 190 cm. yükseklikte çinilerle kaplandığı gibi, me-kân ortasında yer alan dört köşe plânlı direklerin alt kısımları ve giriş çıkış kapı-larının üst kısmı taçları, çini panolarla kaplandığı gibi, ayrıca 4.50 x 6.50 m. öl-çüde muhteşem ifadeli bir çini mihrab,

ca-mii'nin iç dekorunu tamamlamaktadır. Yeni çiniler elverişli ambalâjlarla ek-siksiz olarak Washington'a gönderilmişler-di.

1970 yılı Temmuz Eylül ayları içinde Ankara'dan Washington'a gönderilen Ar-keolog Mahmut Akok ve Bayındırlık Ba-kanlığı Yapı İşleri Müşaviri mimar Nihat Fer'in direktifleri altında, eskiden yapıl-mış olan çiniler tamamen sökülerek yeni-leri yeryeni-lerine konulmuştur.

200 M2 tutan bu çiniler, Washington'-un İslâm dünyasının kardeş san'atlarının birleşik meşheri sayılan camide, klâsik Türk süsleme san'atının tanınmasını da yapacağı şüphesizdir.

Çinilerin montajı için Türkiye'den ay-rıca dört çini kaplama ustası da götürül-müştür. Camiye Türk Hükümetinin yar-dım ve katkıda bulunması çok yerinde ve isabetli olmuştur.

Referanslar

Benzer Belgeler

• Özel kişilere imtiyaz (özel tekel) olarak verilebilecek hizmetler – Danıştay g + İB izni (içme suyu, kanalizasyon, atık depolama, raylı sistem, tramvay ve denizyolu

İkisi ortası halka gelince, onun da bugünkün- den daha rahat ve daha ferah yaşamasını temin için memlekette yapı sanayiini ilerleterek çok daha ucuz ve daha iyi kalitede

Şimdi de bu mevzuun mühim bir kısmını teşkil eden bugünkü yapı durumumuzu ince- lemek istiyoruz. Dünya buhranının başladığı 1939 eylülünden beri Türkiyede yapı

Dilbilgisi kitaplarında “birden fazla sözcükle kurulan dil birlikleri” olarak tanımlanan “sözcük grupları” içinde “ad tamlaması”, “sıfat

A\m galeride ürünlerini seı gıloyen Asbed Ermer İlse öğ roniminden sonra Denet Güzel Sar.atıaı Akademisi nde konuk öğ 'erci olarar Bedri Rahmi E- yüpcğiu

ABD’de 8 yıldır prostat kanseri- nin tedavisi için kullanılan yöntem- l e rden biri, kanserin içine küçük radyoaktif iyot tanecikleri koymak- tır.. Artık Fransa’da da

Özefageal YC'lerle ilgili olarak pozitif fizik muayene bulgusu 59 hastanın 24 tanesinde (%41) tespit edildi, fakat bu hastaların üçünde özefagoskopide YC'e rastlanmadı, yani

Huguenine bu tekliflerin bir kaç loktasına pek ziyade hayret ettiğimi söyledim. Evvelâ, Bağdat şirketi şimdi- e kadar hiç bir taraftan beş para kre- li