• Sonuç bulunamadı

Prof. Dr. Derya ÖRS’ün

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Prof. Dr. Derya ÖRS’ün"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

14

Sayın Cumhurbaşkanım, Saygıdeğer konuklar,

Türklük bilimi ve Türk dili ko- nusunda, Türk dünyasının nitelik ve nicelik bakımından en geniş katılımlı ve kapsamlı toplantılarından olan ve dört yılda bir düzenlenen “8. Ulus- lararası Türk Dili Kurultayı”nın açış ve ödül törenini, değerli zamanınızı ayırarak teşriflerinizden ötürü zatıa- lilerine en derin şükranlarımı ve say- gılarımı arz ederim.

15 Mart 2017 Çarşamba günü

“Dilimiz Kimliğimizdir” üst başlığıyla resmen ilan ettiğimiz “2017 Türk Dili Yılı” etkinliğimizde olduğu gibi, bu- gün de bizleri yalnız bırakmayan say- gıdeğer devlet erkânımızı, Kurultay’a

yurt dışından ve yurt içinden katılan değerli bilim insanlarını, aydınlık ya- rınlarımızın umut fidanları olan aziz gençlerimizi sevgi ve saygıyla selamla- rım.

Sayın Cumhurbaşkanım,

Türk devletinin ve milletinin, kelimenin tam anlamıyla millî ve vazge- çilmesi imkânsız sayılabilecek birkaç davası varsa bunlardan birisi muhak-

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı

Prof. Dr. Derya ÖRS’ün

8. Uluslararası Türk Dili Kurultayı’nın

Açış ve Ödül Töreni Konuşması

Türk Dili Haziran 2017 Yıl: 67 Sayı: 786

(2)

Türk Dili 15 Prof. Dr. Derya ÖRS

kak ki Türkçe davasıdır. Vatan, millet, devlet ve bayrak kavramları ne kadar önemli ve değerliyse dil de bir o kadar önemli ve değerlidir.

Son iki yüzyıldır yaşadığımız toplumsal ve siyasal çalkantılar; her şey- den çok dilimizi etkilemiş, âdeta kökünden sarsmış, binlerce yıllık dil ağacı- mızın yaprakları birer birer sararıp dökülmüş, etrafını yaban otları sarmıştır.

Bugünün tabiriyle Türkçenin fabrika ayarlarıyla oynanmıştır. Bu yüzden,

“Türk diline kimsene bakmazıdı.” diyen Âşık Paşa’nın yedi asır önce işaret etti- ği tehlike ve tehdit, bir kez daha kara bulutlar gibi dilimizin üstüne çökmüş- tür. Türkçenin -özellikle son elli yıldır- içine düştüğü uçurum gün geçtikçe daha da derinleşmektedir. Karacaoğlan bugün çıkıp gelse kendi öz yurdun- da, “Dilleri var bizim dile benzemez.” demekten kendini alamayacaktır.

Dünyanın en güçlü ve zengin dillerinden birisi olan Türkçeyi tehdit eden asıl ve gerçek tehlike; dilimizin kendisini yenileme hususundaki imkân ve kabiliyetlerinin eksikliğinden değil, bu konudaki toplumsal ve kurumsal bilinç eksikliğinden, duyarsızlık, özensizlik ve aymazlıktan kaynaklanmak- tadır. Türk toplumunun ve devlet kurumlarının dil konusundaki sinir uçları, her geçen gün biraz daha duyu yitimine uğramaktadır. İmlasından telaffu- zuna, dilbilgisinden ses tonlamasına ve vurgularına kadar hızlı bir değişime uğrayan Türkçenin, daha fazla zarar görmeden bir an önce korunma altına alınması ve bu husustaki maddi manevi bütün tedbirlerin hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Sayın Cumhurbaşkanım,

Çizdiğim karamsar tablonun, kimilerince abartılı bulunabileceğinin farkındayım. Yüksek müsaadelerinizle iddiamı doğrulayacak birkaç çarpıcı örnek vermek istiyorum: Teşkilatları yasayla belirlemiş kamu kurum ve ku- ruluşlarımızın pek çoğunun asıl adlarıyla alt birimlerinin adları; söz konusu kelimelerin Türkçeleri olduğu hâlde, yabancı kelimelerden teşkil edilmiştir.

Anayasamız başta olmak üzere, her türlü hukuki metinlerimizde hiçbir şe- kilde kullanılmaması gereken yüzlerce yabancı kelime ve kavram yer almak- tadır. Belediyelerimizin alışveriş şenlikleri yerine “shopping fest”ler düzen- lemeleri, Türkçe ve Türk kültürü adına kabul edilmesi mümkün olmayan yaklaşımlardır. Tıp dilimizin Türkçeden arındırılarak Latince ve İngilizce- ye mahkûm edilmesi yetmezmiş gibi, hastane adı taşıyan mekânların çoğu da “hospital”a dönüştürülmüştür. Spor salonlarımız artık birer “arena”dan ibarettir. Bütün dünyada kendisini ispat etmiş olan inşaat kesimimizin son yıllarda ürettiği bina ve mekânların yüzde doksanına Batı kökenli dillerden alınma yabancı adlar verilmiştir, verilmektedir. Şehirlerimizin artık tanın-

(3)

16 Türk Dili

8. Uluslararası Türk Dili Kurultayı’nın Açış ve Ödül Töreni Konuşması

maz hâle gelen Türk İslam kültürüne büsbütün yabancılaşmış çehresi, bu durumun en somut göstergesidir. Şimdilerde küçük mahallelerimizde bile bakkal, berber, manav, kahvehane kalmamış; bunların yerini market, kuaför, groseri, kafe almıştır. Türkiye’de üretilen ve marka değeri taşıyan çok çeşit- li ticari malların ve eşyanın neredeyse tamamına yakını ile bunları üreten şirketlerin adları yabancı dillerden seçilmektedir. Bazı devlet kurumlarının çıkardıkları yayınlar da dâhil olmak üzere, Türkiye’de yayımlanan haftalık ve aylık dergilerin yüzde 60’a yakını yabancı adlar taşımaktadır. Birkaç is- tisna dışında televizyon ve radyoların büyük bölümünün tam veya kısaltıl- mış adları yabancıdır. İngilizce kelimeler bu hızla dilimize girmeye devam ederse, çok değil 20 yıl sonra, zamanında Fransızcadan alınmış kelimelerle birlikte dilimizin en az yüzde otuzu Batı kökenli kelimelerden oluşacaktır.

Türkçenin geleceği için bundan daha büyük bir tehlike ve tehdit düşünmek mümkün değildir.

Bunların hepsinden daha vahim olanı, Türkçenin bir bilim dili olarak ilerlemesini ve gelişmesini engelleyen yabancı dilde eğitim meselesinin dev- let eliyle desteklenmesidir. Gençlerimiz mutlaka bir veya birkaç yabancı dil öğrenmeli ancak belli sayıda teknik alan dışında, özellikle sosyal bilimler alanında yabancı dilde eğitim görmemelidirler çünkü hiçbir toplum kendi tarihini, edebiyatını, felsefesini, toplum bilimini, sanatını ve kültürünü baş- ka bir dille inşa edemez. Yabancı dille millî ve yerel bir kültür ve medeniyet inşa etmek, içi boş ve anlamsız bir iddiadan öteye geçemez.

Devletimizi ve milletimizi, 21. yüzyılın ikinci, üçüncü ve dördüncü çey- reğine taşıyarak küresel bir güç hâline getirecek maddi ve manevi unsurlar arasında en ön sıralarda yer alan Türkçenin önemini ve değerini kavramak zorundayız. Türkçe konusundaki bilinci ve duyarlılığı ilköğretim sıraların- dan başlayarak geliştirmekten başka çıkar yolumuz yoktur. Aksi takdirde Türkçenin, birkaç kuşak sonra bir anlaşma ve iletişim aracı olmaktan çıkıp bir çatışma ve anlaşmazlık unsuruna dönüşmesi kaçınılmaz hâle gelecektir.

Sayın Cumhurbaşkanım,

“2017 Türk Dili Yılı”; başta kamu kurum ve kuruluşları olmak üzere, top- lumun bütün kesimlerinin dikkatini yukarıda saydığım olumsuzluklara çek- mek ve bunlara çözüm yolları arayıp bulmak amacıyla ilan edilmiş bir baş- langıç adımıdır. Zatıalilerinin yüksek himayelerine alınan hayati öneme ve değere sahip bu etkinliğin en üst düzey derecede başarılı olabilmesi ve olum- lu sonuçlar elde edebilmesi için eğitim, bilim, kültür ve sanat konularında sorumluluk sahibi olan bütün Bakanlıklarımızın ve onlara bağlı kurum ve

(4)

Türk Dili 17 Prof. Dr. Derya ÖRS

kuruluşların iş birliğine, yardımına, desteğine ve katkısına ihtiyacımız vardır.

Devletimiz ve milletimiz el ele verip çalıştığı sürece, üstesinden gelemeyece- ğimiz hiçbir zorluk olmadığına içtenlikle inanıyorum.

Bu vesileyle “8. Türk Dili Kurultayı”nın açış ve ödül töreninin yüksek huzurlarında icra edilmesini tensip buyuran ve “2017 Türk Dili Yılı” faali- yetini himayelerine alan zatıalilerine mahsus teşekkürlerimi arz ediyorum.

Yayımladıkları genelge ile kamu kurumlarını “2017 Türk Dili Yılı”na des- tek vermek üzere görevlendiren Sayın Başbakanımız Binali YILDIRIM’a ve çalışmalarımızda bize her türlü kolaylığı ve yardımı sağlayan Sayın Başba- kan Yardımcımız Yıldırım Tuğrul TÜRKEŞ’e bir kez daha en kalbî şükran ve minnet duygularımı ifade etmek istiyorum. Birazdan sizin elinizden “Türk Diline Hizmet Üstün Ödülü” alma bahtiyarlığına nail olacak olan yerli ve yabancı bilim insanlarımızı yürekten kutluyor, hepinizi saygı ve sevgiyle se- lamlıyorum.

Referanslar

Benzer Belgeler

Odgurmuş: Akıbet (Hayatın sonunu) temsil eden bir zahittir. Vezirin oğlunun arkadaşıdır.. ATABETÜ’L HAKAYIK: Edip Ahmet Yükneki tarafından 12. Yüzyılın

Yer : Grand Ankara Oteli Atatürk Bulvarı, 183 TR 06680 Çankaya, Ankara LCV : 0 (312) 284 75 97 / 286 81 43 13 Mart 2017 Pazartesi saat

18. Tunguz söz varlığının Moğolca ve Türkçeden çok farklı olduğunu ve temel sözcüklerin birbirini tutmadığını belirterek Altay Dilleri Teorisi'ne karşı

Bağlantılı Diller: Türk dili ve köken bakımından içinde yer aldığı Ural-Altay dilleri ile bazı Asya ve Afrika dilleri gibi2. Kaynaştıran Diller: Gürcüce,

2.ÜNİTE > Hikâye Kazanım: A.2.2. Metnin türünün ortaya çıkışı ve tarihsel dönem ile ilişkisini belirler. Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi Alan

Levend, edebiyat ve toplum ilişkisiyle ilgili buna yakın düşünceleri ifade ettikten sonra “ancak” diyerek devam eder: “Ancak, toplumu kaynaklardan başlayarak tarihin

Okuduğunuz metinde geçen “Teknik unsurlardan yalıtıldığında ve genel olarak bakıldığında her ikisinin de insan ruhunu kavramaya, onun düşünce, davranış ve duygularına

4. Roman kelimesi, başka birçok Batı kökenli kelime gibi Türk dünyasına Tanzimat’tan sonra girer. Bazıları bu olayın sadece kelime değil, bir edebî tür planında olduğunu