• Sonuç bulunamadı

Türk Kardiyol Dern Arş - Arch Turk Soc Cardiol 2012;40(1):113-115 113

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türk Kardiyol Dern Arş - Arch Turk Soc Cardiol 2012;40(1):113-115 113"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Türk Kardiyol Dern Arş - Arch Turk Soc Cardiol 2012;40(1):113-115 113

Uzman Yanıtları

A miodaron kullanan hastanın takibi nasıl olmalıdır?

Yanıt Yan etkileri nedeniyle yaklaşık olarak her 5-6 hastadan biri amiodaron tedavisini bırakmak- tadır. Ayrıca, amiodaron tedavisine bağlı ola- rak bazen ölümcül olabilen ağır organ toksi- sitesi gelişebilir. Bu nedenle, amiodaron kul- lanan hastaların düzenli aralıklarla kontrole çağrılması gerekir. Rutin kontrollerde etkinlik değerlendirmesi dışında, hastalar potansiyel yan etkiler bakımından sorgulanmalı, doz ayarlaması yapılmalı, ilaç etkileşimleri değer- lendirilmeli ve planlanan laboratuvar testleri istenmelidir.

Amiodaron kullanan hastalarda hem hipotiro- idizm (%4-22) hem de hipertiroidizm (%2-12) görülebilir. Hipotiroidizm gelişen hastalarda amiodaron tedavisinin kesilmesine gerek yok- tur ve çoğu kez levotiroksin tedavisi yeter- lidir. Hastadan hastaya değişmekle birlikte, hipertiroidizm tedavisinde amiodaron kesile- bilir, antitiroit ilaçlarla tedavi, kortikosteroid tedavisi ve cerrahi tiroidektomi düşünülebi- lir. Amiodarona bağlı hipertiroidizm şüphesi olan tüm hastalarda, subklinik hipotiroidi gelişenlerde veya tiroit fonksiyon testlerinin (TFT) yorumlanmasında güçlük çekildiğin- de endokrinoloji bölümüne danışılmalıdır.

Amiodaron tedavisinden önce tüm hastalarda tiroit fonksiyon testleri yapılmalıdır. İlaca başlamadan tiroit peroksidaz antikorlarının bakılması ileride gelişecek hipotiroidizm ris- kini belirlemek için yararlı olabilir. Takipte en az her 6 ayda bir rutin olarak veya tiroit tok- sisitesinden şüphelenildiğinde tiroit fonksiyon testleri (TSH ve serbest T

4

) yapılmalıdır.

Amiodaron alanların yaklaşık %2’sinde akci- ğer toksisitesi gelişir. Bu hastalarda %10’lara varan mortalite oranları bildirilmiştir. Tanı için bazal akciğer fonksiyon testleri (AFT) ve akciğer grafisi ile yapılan karşılaştırma

oldukça önemlidir. Bu nedenle, ilaca başla- madan önce tüm hastalarda spirometrik ince- leme yapılmalı, difüzyon kapasitesi (DLCO) hesaplanmalı ve akciğer grafisi çekilmelidir.

Takipte rutin olarak yılda bir kez akciğer gra- fisi çekilmesi önerilir. Akciğer toksisitesi için, AFT duyarlı olmasına rağmen özgül değildir.

Bu nedenle, takipte rutin olarak AFT (spi- rometrik inceleme veya DLCO) önerilmez.

Semptomatik hastalarda AFT tekrarlanma- lıdır. Akciğer grafisi veya AFT’de herhangi bir anormallik varsa veya amiodaron tedavisi sırasında klinik tablo akciğer toksisitesini düşündürüyorsa hasta göğüs hastalıkları bölü- müne danışılmalıdır. Bu hastalarda amioda- ron kesilir ve destekleyici tedavi ile beraber ağır olgularda kortikosteroit tedavisi uygula- nır.

Hastaların %15-30’unda asemptomatik kara- ciğer enzim yüksekliği ve %3’ten daha azında hepatit ve siroz gelişebilir. Hafif enzim yük- sekliği çoğunlukla benign bir durum olsa da belirgin (>2x normalin üst sınırı) enzim yük- sekliği olanlarda veya hepatit şüphesi oldu- ğunda amiodaron kesilmeli ve gastroenterolo- ji bölümüne danışılmalıdır. Rutin olarak, ilaca başlamadan önce ve takiben her 6 ayda bir karaciğer fonksiyon testleri (AST veya ALT) yapılmalıdır.

Uzun süreli amiodaron alan tüm hasta- larda korneal mikrodepolanmalar görülür.

Bu durum bazen görme sorunlarına (hale- li veya bulanık görme) yol açabilir. Bu sorunlar genellikle doz azaltma ile geriler.

Nadiren ağır bir tablo olan optik nöropati

gelişebilir (<%1). Bu olgularda amiodaron

kesilmeli ve hasta göz hastalıkları bölümü-

ne danışılmalıdır. Sadece görme bozukluğu

olanlarda bazal oftalmolojik değerlendirme

önerilir. Takipte görme bozukluğu gelişen-

lerde oftalmolojik değerlendirme tekrarlan-

malıdır.

(2)

114 Türk Kardiyol Dern Arş

Hastaların <%10’unda ciltte gri-mavimsi leke- ler ve %25-75’inde fotosensitivite ortaya çıka- bilir. Bu yan etkiler için amiodaronun kesil- mesi gerekmez. Fotosensitivite için koruyucu önlemler (güneşten korunma, güneş kremi) yeterli olabilir. Amiodaron kesilince fotosen- sitivite kaybolur. Cilt lekelenmeleri kümülatif amiodaron dozu ile ilişkilidir. Amiodaron kesilince gerilemesi yıllar alabilir. Nadiren alopesi gelişebilir. Cilt yan etkileri için baş- langıçta veya takipte ilave rutin bir değerlen- dirme gerekmez.

Hastaların %5’inde bradiaritmi gözlenebilir.

Amiodaron kullanan çoğu hastada QT uza- ması olsa da, “torsades de pointes” sıklığı düşüktür (<%1). Bradiaritmiler ve QT uza- ması genellikle doz azaltılmasına yanıt verir.

Rutin olarak, tedaviye başlamadan önce ve takiben yılda bir kez EKG çekilmesi önerilir.

Belirgin QT uzaması (>550 msn) veya bradi- aritmi için yükleme dozu döneminde en az bir kez elektrokardiyografik değerlendirme yapılmalıdır. Amiodaron ventriküler taşikardi hızını azalttığı için, kardiyak defibrilatör yer- leştirilen hastalarda, taşikardiyi programlan- mış tespit veya tedavi penceresinden çıkara- bilir. Amiodaron ayrıca defibrilasyon eşiğini yükselterek başarısız şok tedavisine neden olabilir veya “pacing” eşiğini etkileyebilir.

Kardiyak cihazların yeniden programlanması, defibrilasyon testi, amiodaron dozunun azal- tılması veya kesilmesi gerekebilir.

Hastaların %3-30’unda ataksi, tremor, perife- rik nöropati, uykusuzluk ve hafıza bozukluğu gibi nörolojik yakınmalar görülebilir. Bunlar çoğunlukla doz azaltılması ile geriler veya kaybolur. Başlangıçta veya takipte rutin nöro- lojik değerlendirme gerekmez.

Yaklaşık her 3-4 hastadan birinde bulantı, iştahsızlık ve kabızlık ortaya çıkabilir. Doz azaltıldığında bu yakınmalar genellikle geriler.

Amiodaron başlanan hastalarda digoksin ve varfarin dozu azaltılmalıdır. Bu hastalarda kararlı INR düzeylerine ulaşana kadar daha sık INR takibi gerekir.

Takipte klinik durumda kötüleşme olduğunda veya amiodarona bağlı potansiyel yan etkiler geliştiğinde planlanmış kontrol zamanı bek-

Yanıt Günümüzde tüm dünyada amiodaron, atriyal fibrilasyon (AF) hastalarında sinüs ritminin sağlanması ve sürdürülmesi amacıyla en sık kullanılan ilaçtır. Atriyal fibrilasyondaki bu etkinliğine rağmen, amiodaron, FDA ona- yını AF için değil ventrikül aritmileri için alabilmiştir. Sınıf III antiaritmikler arasında sayılan amiodaron aslında tüm dört sınıf anti- aritmiklerin etkilerine sahiptir. Atriyal fib- rilasyondaki başarısı ve sık kullanımı çeşitli çalışmalarda değerlendirilmiş olan amioda- ronun diğer supraventriküler ve ventriküler taşiaritmilerin tedavisindeki etkinlikleri de birçok çalışmada gösterilmiştir. Bu bağlamda, hız ve ritim kontrolünde başarı sağlanamayan supraventriküler taşikardilerde ritim kontrolü amacıyla kullanılabilir. Ventrikül aritmile- rinde ise, özellikle beraberinde yapısal kalp hastalığı ve sol kalp yetersizliği bulunduğu durumlarda, gerek ritim kontrolü sağlamak amacıyla parenteral, gerekse uygun tedavi sonrası tekrarları önlemek ve sinüs ritmini sürdürmek amacıyla oral olarak sıkça kulla- nılır. Kişisel klinik uygulamalarımda amio- daronu, paroksismal AF’de sık paroksizma- ları önlemek, kalıcı AF’de kardiyoversiyon sonrası nüksleri önlemek ve sinüs ritminin sürdürülmesi, beraberinde yapısal kalp has- talığı olmayan ventrikül aritmilerinde sinüs ritmini sağlamak ve sürdürmek, yapısal kalp hastalığının eşlik ettiği durumlarda yine sinüs ritmini sağlamak ve uygun primer tedavi sonrası nüksleri önlemek amacıyla kullanı- yorum. Son olarak, bu denli çok yönlü klinik etkinliğe sahip amiodaronun istenmeyen etki profilinin çok geniş olmasının ilaçla ilgili en önemli, belki de tek olumsuzluk olduğunu düşünüyorum.

Dr. Cengiz Ermiş

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kardiyoloji Anabilim Dalı, Antalya

lenmeden gerekli değerlendirmeler ve testler yapılmalıdır.

Dr. Orhan Önalan

Referanslar

Benzer Belgeler

İzole olarak elin birkaç parmağını veya tümünü içine alan güçsüzlük, periferik sinir lezyonlarına bağlı olabileceği gibi kortikal lezyonlar (Motor el

Ayrıca; COX-2 inhibitörü kullanan koroner arter hastalannın beraberinde NO do- nörü olarak piyasaya çıkan yeni kuşak ilaçların kullanımı da düşünülebilir

Buna göre konfigürasyon 3'de sc patch veya array elektrod kombinasyonu kullanılmadan yalnızca endokardiyal lead kullanıldı ve sağ ventrikül elektrodu katot olarak

Marfan sendromlu hasta grubundaki ekokardiografik bulgular (LV= sol ventrikül, AY= aort yetersizli ği, M VP= mitral ka- pak prolapsusu, TVP= triküspid kapak prolapsusu). vaka aort

Ameliyatlarda rekürren VSD'nin kapatılmasına ek olarak bir hastada trikuspid ka- pak plastisi, sağ ventrikül çıkış yolunda residüel g radyan (&gt;50 mmHg) kalmış

çıkışları ve sol koroner arter dallanması normal olan hastalarda pulmoner kapağın önünde geniş koroner damar veya 2 koroner damar görülüyorsa bu çocuk-

Konjenital aort kapak patolojisine bağlı orta derecede aort yetersizliği ta msı ile kardiyoloji polikliniğinde izlenen 9 yaşındaki erkek hastada, venöz kan

Kardiyo- vasküler tıp alanına giren erişkin kardiyolojisinde 7, pediatrik kardiyolojide 4, kardiyovasküler cerrahide de ll olmak üzere, toplam 22 tam metinli