• Sonuç bulunamadı

EGE OTLARI. Şifa ve lezzet kaynağı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "EGE OTLARI. Şifa ve lezzet kaynağı"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Şifa ve lezzet kaynağı

EGE OTLARI

Dr. Serra Menekay Günümüzde, ülkemizin değişik yörelerindeki büyük marketlere ve pazarlara kadar ulaşabilen radika, cibez, Şevketibostan, hardal otu, turp otu, ısırgan otu, ebegümeci gibi Ege’nin lezzetli ve faydalı yeşillikleri, otları konusundaki bilgiler ve dolayısıyla bu otlara olan ilgi giderek artıyor. Bu otların pek çoğu haşlanıp, biraz zeytinyağı ve limonla ılık olarak tüketilebilir, ayrıca bu otlarla leziz mezeler hazırlanabilir. Ege otları konusundaki bilgilerimizi hep birlikte tazelemek amacıyla, bu sayımızı Ege Bölgesi’nde yetişen belli başlı Ege otlarına ayırdık.

Radika veya Hindiba

Papatyagiller (Asteraceae) familyasından olan ve sebze olarak üretilen yıllık bir bitki türü olan hindiba (Cichorium endivia)’nın kökeni tam olarak bilinmemekle birlikte, Mısır veya Endonezya kaynaklı olduğu sanılmaktadır. Onaltıncı yüzyıldan bu yana Avrupa’da tarımı yapılmakta olan hindibanın yüksekliği 50-100 cm arasında değişir;

parçalı yaprakları ve açık mavi renkli çiçekleri vardır. Yapraklarından salata olarak yararlanıldığı gibi sıcak yemeği de yapılabilir. Hindiba cinsinden bir diğer bitki türü olan beyaz hindiba (Cichorium intybus) ile yakın akrabadır. Ülkemizde yaygın olarak, yabani hindibanın yaprakları ilkbaharda toplanarak şifalı ot ve sebze olarak tüketilir.

Bu yapraklar ülkemizde “hindiba” ve “radika” olarak bilinir.

Günümüzde ülkemizin pek çok yerinde bulabileceğiniz radika, hem salatalarda hem de haşlanarak zeytinyağı ve limon ilavesiyle hazırlanabilir. Radika iyi bir idrar söktürücüdür. Bağırsakları çalıştırır. Karaciğer hastaları, romatizma ve şeker hastaları için faydalı bir ottur. Hindiba köklerinden hazırlanan çay ile romatizma hastaları ilkbaharda kürler yaparlar.

(2)

Günümüzde büyük marketlerde ve pazarlarda satılan radika ise beyaz hindiba (Cichorium intybus) veya ilk olarak Belçika’da yetiştirilmesi sebebi ile Belçika hindibası adı da verilen az kalori içeren besleyici, zengin ve hafif bir sebze türüdür.

Gerçekte tadı buruktur, ancak son yıllarda burukluğun azaltıldığı çeşitleri de üretilmeye başlanmıştır. Beyaz radika da karaciğere faydalıdır. Aynı zamanda sindirimi kolaylaştırır. Potasyum, lif ve su açısından zengindir. Yaprakları salata, kökleri de yemek olarak tüketilebilir.

Ege’de nisan ve mayıs aylarında tarla kıyılarında, çayırlarda ve çimenlerde sarı çiçekleri karşımıza çıkan karahindiba (Taraxacum officinale), radika, arslandişi, gelingöbeği ve keklikotu adlarıyla da tanınır. Rozet yaprakları Egeliler tarafından ilkbaharda bolca tüketilir. Sadece yaprak, sap veya kökleri kullanılacak ise; yapraklar çiçeklenmeden önce, kökler ilkbahar veya sonbaharda, çiçek sapları ise çiçeklenme sırasında toplanır. Bitkinin tümü şifalıdır. İdrar söktürücü, safra salgılarını arttırıcı, karaciğeri güçlendirici, böbrek ve karaciğer fonksiyonlarını destekleyici ve antiromatizmal etkileri vardır. Kökleri antiviral, iştah açıcı, safra kesesi ve karaciğer fonksiyonlarını destekleyici ve sindirime yardımcı özellikler taşırken, yapraklarının idrar arttırıcı ve böbrek fonksiyonlarını destekleyici, çiçeklerinin ise antioksidan ve bağışıklık sistemini güçlendirici etkileri vardır.

(3)

Karahindiba, çiğ yenildiğinde veya kurutulup çay biçiminde kullanıldığında kan temizleyici, sindirim kolaylaştırıcı, ter ve idrar söktürücü ve canlandırıcı etkilere sahiptir. Pankreas üzerine olumlu etkisi vardır ve böbreklerin çalışmasında aktif rol oynar. Karahindiba kanı inceltir ve kanın koyu olması halinde başarıyla kullanılabilir.

Ergenlik sivilceleri ısırgan otunun ve karahindibanın kan temizleyici özellikleri sayesinde iyileştirilebilir. Karahindiba, öncelikle böbreklerin ve karaciğerin fonksiyonlarını destekleyici bir bitkidir. Potasyum kaybına yol açmayan bir idrar söktürücüdür. Karahindibanın kurutulmuş yaprak ve saplarından sıcak suya atılarak 10 dakika demlendirilip çayı hazırlanabilir, ince kıyılmış kökleri birkaç dakika sıcak su ile demlenerek de kök çayı yapılabilir. Bu çaylar aç karnına tüketilir. Taze yaprakları sirkeli su ile yıkanıp, üzerine limon ve zeytinyağı eklenerek salatası hazırlanabilir.

Bitki çiçeklendiğinde toplanan saplar günde 5-10 tane kadar çiğ olarak tüketilebilir.

Cibez

(4)

Cibez, Ege’de bolca tüketilen turpgiller familyasından bir bitkidir. Dış görünüşü ile marulu andırır. Aslında lahananın ve karnabaharın kesilip toplanmasından sonra toprakta kalan köklerinden büyüyen minik filizlerdir. Cibezler köklerinden biraz kesilerek ayıklanır. Genellikle kökler yumuşayana kadar tuzlu suda haşlanıp üzerine zeytinyağı, sarımsak ve limon ilave edilerek tüketilir. Tadı lahana gibi tatlımsı, hafiften baharatlı ve çok iştah açıcıdır. Salatasının yanı sıra zeytinyağlı yemeği de yapılır.

Cibezin bağırsakları çalıştırdığı, sindirimi kolaylaştırdığı, zayıflamaya yardımcı olduğu, cildin sağlıklı ve canlı kalmasını sağladığı, bağırsakları temizlediği ve kansere karşı koruyucu etkisi olduğu bilinmektedir. Cibez Karadeniz Bölgesi’nde de karalahana filizlerinden olgunlaşmakta, bu bölgemizde de cici adıyla bilinmekte ve yemeklerde kullanılmaktadır. Cibezin Ege Bölgesi’nde en çok tüketilen şekli salatasıdır ve iri doğranmış ve haşlanmış cibezlerin üzerine bol dövülmüş ve sızma zeytinyağı ile ağartılmış sarımsak ve limon suyu eklenmesi suretiyle yapılır.

Şevketibostan

Bileşikgiller familyasından 50 cm’ye kadar boylanabilen, bol tüylü iri yapraklarının kenarlarında da çok sayıda diken bulunan bir yıllık otsu bir bitkidir. akkız, bostanotu, mübarekdikeni, Şevketotu, “Cnicus benedictus” isimleriyle de bilinir. Ana yurdu bilinmeyen Şevketibostan, ülkemizde Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerindeki tarla kenarı, bahçe ve kırlarda yabani olarak yetişir. Yaprakların alt yüzündeki damarları beyazdır, yaz boyunca açan sarı renkli bileşik çiçekleri vardır. Bitki, bu çiçeklerin olgunlaşmasıyla meydana gelen silindir yapılı, bir ucu püskül gibi tüylü ve kahverengi tohumlarını dökerek çoğalır. Şevketibostanın toprağın üzerinde kalan kısımları körpeyken kesilip toplanır, iyice soyulup dikenlerinden arındırılarak Ege ve Akdeniz Bölgelerindeki pazarlarda Şevketibostan ya da kısaca Şevketotu adıyla satılır. Sebze

(5)

olarak pişirilip tüketilen Şevketibostan, tadı acı olan sinisin adlı madde ile flavonid, uçucu yağ ve yapışkan bitki sıvılarını içerir. Sinisin mide suyu ve salya salgısını arttırarak kabızlıkla mücadelede etkili olmaktadır.

Şevketibostan halk arasında çok şifalı bir bitki olarak bilinir. Sindirim ve safra salgılarını artırır. Karın ağrılarıyla birlikte görülen sindirim güçlüğünü giderip rahatlama sağlar. Kanamaları durdurur; hemoroit ve ishali iyileştirmede etkili olur.

İştahı artırır. İdrar söktürücüdür. Yaraları temizleme ve iyileştirme özelliği vardır.

Bitkinin kurutulmuş çiçekli sürgün ve tohumlarından bir iki tatlı kaşığı alınıp, üzerine bir bardak kaynar su dökülüp 10-15 dakika demlendirilerek bir çay elde edilir. Böylece hazırlanan çaydan günde üç kez birer bardak içilebilir. Veya hazırlanan çay pamuk yardımıyla yaralara sürülerek temizlenir. Yapılan çalışmalar, bu bitkinin yaşlanma etkilerini geciktirdiğini ortaya koymuştur. Şevketibostan karaciğeri temizleyici, hücre yenileyici ve kırışıkları giderici etki gösterir; iştahsızlık, akne problemleri, kronik baş ağrısı, şiddetli ateş, bronşit, sarılık, adet dönemlerindeki hormon dengesizlikleri ve deri rahatsızlıkları gibi durumlarda da kullanılır. Şevketibostanın içermiş olduğu trachelogenin, artigenin ve nortrachelosid gibi lignanların günümüzde virüsleri (özellikle AIDS virüsü olan HIV’e karşı) ve kanseri önleyici özellikleri konusunda araştırmalar devam etmektedir. Yine, bu bitkinin içeriğinde yer alan taninler kanamayı durdurucu etkiye sahiptir ve Şevketibostanda yüzde 8 oranında bulunmaktadır.

Bitkide bulunan özel yağlar da bakterilere karşı etkilidir.

(6)

Şevketibostanın kuzu etiyle yemeği yapılabilir veya bu şifalı bitki haşlanıp salata olarak da tüketilebilir. Haşlama suyunun sabahları aç karnına içildiğinde böbrek taşı ve kumu için iyi geldiği ifade edilmektedir. Günde 4-6 g Şevketibostan sağlık açısından son derece yararlıdır. Diğer bir kullanım şekli, çayının tüketilmesidir. Bu amaçla 2 g kurutulmuş Şevketibostan, kaynamakta olan 250 mL suya ilave edilerek 10-15 dakika demlenir ve günde üç kez güvenle içilebilir.

Hardal Otu

Tüylü yapraklı ve sarı çiçekli otsu bir bitkidir. Bu bitkinin meyvelerinden elde edilen hardal tohumu baharat ve ilaç olarak kullanılır. Siyah, beyaz ve kırmızı hardal olmak üzere en sık kullanılan üç çeşidi vardır, bunların içinde de daha çok siyah hardal kullanılır. Hardal tohumu hazmı kolaylaştırır ve kabızlığı önler. Göğüs hastalıklarında faydalıdır. Göğsü yumuşatır, öksürüğü keser, bronşit ve zatürre şikâyetlerini azaltır.

Beyine ve karaciğer gibi iç organlara kan toplanmasında, kanı cilde toplamak ve ağrı kesmek için faydalıdır. Kusturucu özelliği ile zehirlenmelerde kullanılabilir. Hardal tohumu ve tohumunun öğütülmüş hali baharat olarak tüketilir. Haricen lapa yapılarak ya da banyo suyuna katılarak da romatizmal hastalıklarda kullanılır. Hardal tozu buruna çekilerek, burun tıkanıklığını gidermede kullanılmaktadır. Hardal otu soğan ve sarımsak, biber salçası ve bulgur ile birlikte yemeği pişirilip üzerine sarımsaklı yoğurt

(7)

konularak veya sıcak suda kısa süre haşlayıp hemen soğuk suya alıp şoklandıktan sonra üzerine taze soğan, kırmızıbiber, domates, sarımsak doğranıp zeytinyağı ve limon gezdirilerek salata şeklinde tüketilir.

Kuzukulağı

Karabuğdaygiller cinsinden olan kuzukulağı, doğada yabani olarak da yetişen ve yaklaşık 150 türü bulunan bir bitkidir. Ilıman bölgelerde yaygın biçimde yetişen kuzukulağı, yeşil çiçekli otsu bir bitkidir ve ekşi bir tadı vardır. Salatalarda ve garnitür olarak kullanılır. Kuzukulağı türlerinin tadı ekşi olan yapraklan A, B ve C vitaminleriyle fosfor, demir ve potasyum yönünden zengindir. Karaciğer ve böbrek problemlerinin tedavisi için çay şeklinde demlenerek tüketilebilir. Yaprakları böbrekleri çalıştırır, idrar söktürücüdür. Kökü Antrakinon türevleri içerdiğinden hafif müshil etkisi vardır. Ayrıca, safra söktürücüdür. Vitamin ve mineral olarak zengin olan kuzukulağı haşlanarak tüketilebileceği gibi, körpe yaprakları çiğ olarak salatalarda ya da ıspanak gibi pişirilerek de tüketilir. Kuzukulağı, duruma göre, daha hafif karışım maddeleri ile birleştirilerek birkaç yaprak şeklinde salatalara ilave edilebilir. Çorba yapmak için ve sebzeleri, balığı, kuzuyu, sığırı ve kümes hayvanlarını lezzetlendirmek için de kullanılabilir.

(8)

Ebegümeci

(9)

Doğada kendi kendine yetişen ve mor renkte çiçekler açan bir bitki olan ebegümecinin yaprakları sebze, çiçekleri de ilaç olarak kullanılır. Ebegümeci bitkisi halk arasında şifalı olarak bilinir. Bilinen etkileri ve kullanım alanlarına göz atacak olursak, göğsü yumuşatır ve öksürüğü keser. Ateş düşürücüdür. Nezle ve bronşite iyi gelir. Burun kanamasını keser, burun tıkanıklığını giderir. Nefes darlığında faydalıdır.

Mide ağrısına ve bulantısına karşı etkilidir. Dişeti hastalıklarında faydalıdır. Mide ve bağırsakların düzenli çalışmasına yardımcı olur. Kabızlığı giderir. Ses kısıklığını, boğaz ve bademcik iltihaplarını giderir. Cildi korur, yumuşatır ve nemlendirir. Gözaltı kırışıklıklarına ve şişliklerine iyi gelir.

Ebegümeci taze sebze olarak tüketilir. Ispanak gibi yemeği yapılabilir, ısırgan otu ile birlikte zeytinyağında soğan ilavesiyle sote yapılarak tüketilebilir. Kuru yaprakları ve çiçekleri de suda kaynatılmak suretiyle ebegümeci çayı olarak ya da lapa haline getirilerek haricen kullanılabilir. Lapa haline getirilip çıbanların, yaraların ya da egzama olan bölgenin üzerine konulabilir. Kaynatılıp demlendikten sonra ellere ve ayaklara banyo yaptırılırsa yorgunluğu giderir. Gözlere pansuman yapılırsa gözleri dinlendirir. İnce ciltlere özellikle faydalıdır.

Isırgan Otu

Büyük ısırgan otu (Urtica diocia L.), çok yıllık ve otsu bir bitkidir, boyu bazen 1 m’yi geçer, yapraklar koyu yeşil renkli, saplı, dişli kenarlı ve yakıcı tüylüdür. Küçük ısırgan otu (Urtica Urens L.), bir yıllık ve otsu bir bitkidir. Boyu 60 cm kadar olabilir. Yapraklar açık yeşil renkli, saplı, dişli kenarlı ve yakıcı tüylüdür. Her iki türün de yaprakları 2-4 cm uzunlukta, oval veya kalp biçimindedir. Taze iken deri ile temas edince deride

(10)

kızartı ve yanma yapar. Türkiye’de her iki türde doğada kendi başına yetişen ısırgan otu, halk arasında dızlağan veya dikenli ısırgan isimleriyle de bilinir.

Isırgan otu kökü, yaprakları ve tohumları bile şifalı olan bir bitkidir. Eski çağlardan bilinen faydaları saymakla bitmeyen ısırgan otu, tarih boyunca insanlar tarafından kıymet verilmiş ve kullanılmış bir bitkidir. Isırgan otu kan temizleyici ve kan yaptırıcı olarak bilinir. Isırgan otu, kan şeker düzeyinin düşürülmesinde, idrar yolları iltihaplarının tedavisinde, böbrek hastalıklarında, böbrek hastalıklarına veya ekzamaya eşlik eden baş ağrılarında tedaviye yardımcı olarak çay halinde tüketilebilir. İlkbahar ve sonbaharda filizlenen ısırgan otu ile demlenecek çaylar ile sabah aç karnına içilerek yapılacak dört haftalık çay kürleri iyi bir detoks sağlar.

Isırgan otunun çayı lezzetlidir. Ayrıca, nane eklenerek de lezzetlendirilebilir.

İçerdiği değerli maddelerden (potasyum tuzları, organik asitler-formik asit, histamin, asetilkolin ve vitamin C) faydalanabilmek için çay hazırlanırken yapraklar yalnızca sıcak suya sokularak haşlanır ve kaynatılmaz.

(11)

Isırgan otu, karaciğer ve safra kesesi hastalıklarında, dalak hastalıklarında, solunum sistemi balgamlanmasında, mide kramplarında ve ülserlerinde, bağırsak ülserlerinde ve akciğer hastalıklarında kullanılır. Taze ısırgan otu yorgunluk ve bitkinlik hallerinde yüksek demir içeriği ile çok olumlu sonuçlar yaratabilir. Bir ısırgan otu küründen sonra, kişi kendini çok kısa bir süre içerisinde eskiye oranla çok daha rahat hisseder, enerji ve çalışma gücü geri gelir, dış görünüm olarak da belirgin bir düzelme başlar.

Bitki, soğuk algınlığına yatkınlığı önler, romatizma ve gut hastalıklarında yardımcı olur.

Taze ısırgan otu yaprak ve kökünün kaynama suyuyla baş yıkanabilir ve saçlara canlılık verir, kepeği önler, yumuşaklık ve parlaklık kazandırır. Saç büyümesini hızlandırır. Bacaklardaki damar tıkanıklıklarında ısırgan otu banyoları tedaviye yardımcı olarak kullanılır.

Isırgan otlarının sap ve yaprakları mayıs ve haziran aylarında toplanarak kış için saklanabilir. Isırgan otunun ince kıyılmış yaprakları 5-10 dakika demlenerek yaprak çayı; ince kıyılmış kökleri 4-5 dakika kaynatılarak kök çayı; havanda ezilmiş tohumları üzerine sıcak su ilavesiyle 10 dakika bekletilerek tohum çayı demlenebilir. Bu çaylar günde iki üç bardak kadar içilebilir.

(12)

Isırgan otunun taze yapraklarından salata yapılıp, üzerine zeytinyağı ve limon ilavesiyle tüketilebileceği gibi, soğan veya pırasa ile sote yapılabilir, sarımsaklı yoğurtla mezesi de hazırlanabilir. Taze ısırgan otu yaprakları, Egelilerin vazgeçemediği lezzetlerdendir ve mevsiminde bolca tüketilir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Yumurta kırma makineleri çal ışsın, internet gürül gürül aksın, aman dokunmayın tüm vahşiliği barındıran nükleer

Araştırmacılar; odak grup görüşmeleri, daha önceden araştırılıp yorumlanmamış olan böylesi konu başlıkları söz konusu olduğunda araştırma için en

Ersoy (eds.), Klazomenai, Teos and Abdera: Metropoleis and Colony, Thessaloniki, 2004, s. West, “Excavations in the Archaic Civic Buildings at Azoria in 2005-2006”, Hesperia Vol.

Buna karşın yüksek depresyon riski bulunan erkeklerde kolesterolün kötü formu olan düşük yoğunluklu lipoproteinlerin (LDL) düşük seviyede olduğu tespit edildi.. Bu

İzmir tulum peyniri, Ezine peyniri, tam yağlı beyaz peynir, örgü peyniri, tereyağı, cherry domates, salatalık, köy kırma zeytin, siyah zeytin, süzme bal, kaymak, 2 çeşit

Marul, göbek, roka, tere, kuzu kulağı, maydanoz, taze soğan, limon, zeytinyağı 30. HORIATIKI Ege

Lettuce, Onion, Green & Red Pepper Salad Topped with Grilled Beef slices, and Thai sauce ,..

Pek çok Anadolu şehrinde yapılan mantı Çorum’da biraz daha farklı yapılır ve kuru mantı olarak adlandırılır.. Daha çok özel zamanlarda, davetlerde konuklara ikram