• Sonuç bulunamadı

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİNDE UYKU KALİTESİNİN MENTAL İYİ OLUŞ İLE İLİŞKİSİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİNDE UYKU KALİTESİNİN MENTAL İYİ OLUŞ İLE İLİŞKİSİ"

Copied!
79
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

AİLE HEKİMLİĞİ ANABİLİM DALI

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİNDE UYKU KALİTESİNİN MENTAL İYİ OLUŞ İLE İLİŞKİSİ

Dr. MELDA MURAZ UZMANLIK TEZİ

TEZ DANIŞMANI

Prof. Dr. NAFİZ BOZDEMİR

ADANA-2019

(2)

T.C.

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

AİLE HEKİMLİĞİ ANABİLİM DALI

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİNDE UYKU KALİTESİNİN MENTAL İYİ OLUŞ İLE İLİŞKİSİ

Dr. MELDA MURAZ UZMANLIK TEZİ

TEZ DANIŞMANI

Prof. Dr. NAFİZ BOZDEMİR

Bu çalışma, Çukurova Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Tarafından TTU-2018-10077 proje numarası ile desteklenmiştir.

ADANA-2019

(3)

I

TEŞEKKÜR

Uzmanlık eğitimim ve tez çalışmam sürecinde bilgilerini ve desteğini her zaman yanımda hissettiğim ve birlikte çalışmaktan onur duyduğum değerli tez danışman hocam Prof. Dr. Nafiz Bozdemir’e,

Eğitimime birçok alanda katkı sağlayan değerli hocalarım Prof. Dr. Esra Saatçi, Prof. Dr. Ersin Akpınar, Prof. Dr. Sevgi Özcan ve Doç. Dr. Hatice Kurdak’a,

Hayatım boyunca sevgisini ve desteğini her zaman yanımda hissettiğim değerli aileme,

Asistanlık ve tez sürecimde her zaman yanımda olan ve birlikte çalışmaktan bü- yük mutluluk duyduğum başta Dr. Nimet Gök ve Dr. Burcu Toklu olmak üzere Aile He- kimliği Anabilim Dalı’ndaki tüm asistan arkadaşlarıma ve bölüm personellerimize teşek- kür ederim.

(4)

II

İÇİNDEKİLER

TEŞEKKÜR ... I İÇİNDEKİLER ... II TABLO LİSTESİ ... IV KISALTMALAR ... V ÖZET ... VI ABSTRACT ... VII

1.GİRİŞ VE AMAÇ ... 1

2.GENEL BİLGİLER ... 3

2.1.Uykunun Tanımı ... 3

2.1.1.Uykunun İşlevi ... 3

2.2.Uyku Gereksinimi... 3

2.3.Sirkadiyen Ritim ... 4

2.4.Uyku Fizyolojisi ... 6

2.5.Uykunun Evreleri ... 8

2.5.1.Uyanıklık ... 9

2.5.2.NREM uyku dönemi ... 9

2.5.3.REM uyku dönemi ... 10

2.6.Uyku Bozuklukları ... 11

2.6.1.İnsomnia... 11

2.6.2.Uyku İle İlişkili Solunum Bozuklukları ... 12

2.6.3.Santral Kökenli Hipersomniler ... 12

2.6.4.Sirkadiyen Ritim Bozuklukları ... 13

2.6.5.Parasomniler ... 14

2.6.6.Uyku İle İlişkili Hareket Bozuklukları ... 14

2.6.7.Diğer uyku hastalıkları ... 15

2.7. Uyku Kalitesi ... 16

2.7.1.Üniversite Öğrencilerinde Uyku Kalitesi ... 17

2.8.Gündüz Uykululuk Halinin Tanımı ve Önemi ... 18

2.9.Mental İyi Oluş ... 18

2.9.1.Mental İyi Oluşun Uyku Kalitesi İle İlişkisi ... 19

3.GEREÇ VE YÖNTEM ... 21

3.1.Araştırmanın Amacı ve Tipi ... 21

3.2.Araştırma Evreni ve Örnekleminin Belirlenmesi ... 21

(5)

III

3.3.Verilerin Toplanması ... 21

3.4.Veri Toplama Araçları ... 22

3.4.1.Kişisel Bilgi Formu ... 22

3.4.2.Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi Kısa Formu (UFAA) ... 22

3.4.3.Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ) ... 23

3.4.4.Epworth Uykululuk Ölçeği (EUÖ) ... 26

3.4.5.Warwick-Edinburgh Mental İyi Oluş Ölçeği (WEMİOÖ) ... 27

3.5.Verilerin Değerlendirilmesi ... 27

4.BULGULAR ... 28

4.1.Katılımcıların Sosyodemografik Özelliklerine Göre Dağılımı ... 28

4.2.Katılımcıların Uykuyu Etkileyen Faktörlere Göre Dağılımı ... 30

4.3.Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi ve Alt Bileşenlerinin Değerlendirilmesi ... 32

4.3.1.Uyku Kalitesi Düzeylerinin Değerlendirilmesi ... 34

4.4.Katılımcıların Sosyodemografik Özellikleri ile Uyku Kalitesi Arasındaki İlişki ... 35

4.5.Uykuyu Etkileyen Faktörler ile Uyku Kalitesi Arasındaki İlişki ... 38

4.5.1.Akşam Yemeği ile Uyku Kalitesi Düzeyi İlişkisi ... 41

4.6.Gündüz Uykululuk Durumu ve PUKİ Puanları ile İlişkisi ... 42

4.7.1.Mental İyi Oluş Puanları ile Uyku Kalitesi Düzeylerinin Karşılaştırılması ... 44

4.8.Bazı Değişkenlerin Korelasyonu ... 45

5.TARTIŞMA ... 46

4.1.Çalışmamızın Güçlü Yönleri ve Kısıtlılıkları ... 52

4.1.1.Çalışmamızın Güçlü Yönleri ... 52

4.1.2.Çalışmamızın Kısıtlılıkları ... 52

6.SONUÇ VE ÖNERİLER ... 53

KAYNAKLAR ... 55

EKLER ... 61

EK 1: Etik Kurul Onay Belgesi ... 61

EK 2: Aydınlatılmış Onam Formu ... 62

EK 3: Kişisel Bilgi Formu ... 63

EK 4: Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi Kısa Formu (UFAA) ... 65

EK 5: Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ) ... 67

EK 6: Epworth Uykululuk Ölçeği (EUÖ) ... 68

EK 7: Warwick-Edinburgh Mental İyi Oluş Ölçeği (WEMİOÖ)... 69

ÖZGEÇMİŞ ... 70

(6)

IV

TABLO LİSTESİ

Tablo 1. Katılımcıların Sosyodemografik Özelliklerine Göre Dağılımı ... 29

Tablo 2. Katılımcıların Uykuyu Etkileyen Faktörlere Göre Dağılımı... 31

Tablo 3. PUKİ Toplamı ve Alt Bileşenlerinin Değerlendirilmesi ... 33

Tablo 4. PUKİ Puanlarına Göre Uyku Kalitesi Düzeyi ... 34

Tablo 5. Katılımcıların Sosyodemografik Özellikleri ile PUKİ Puanları Arasındaki İlişki ... 36

Tablo 6. Katılımcıların Vücut Kitle İndeksi ile Uyku Kalitesi Düzeyleri Arasındaki İlişki ... 37

Tablo 7. Uykuyu Etkileyen Faktörler ile PUKİ Puanları Arasındaki İlişki ... 39

Tablo 8. Katılımcıların Alkol Kullanma Durumu ile Uyku Kalitesi Düzeyleri Arasındaki İlişki .... 40

Tablo 9. Akşam Yemeğinin Uykudan Önce Yenme Saati ile Uyku Kalitesi Düzeyi İlişkisi ... 41

Tablo 10. EUÖ Puanlarına Göre Gündüz Uykululuk Düzeyleri ve PUKİ Puanları ile İlişkisi ... 42

Tablo 11. Mental İyi Oluş Ölçeğinin Değerlendirilmesi ... 43

Tablo 12. Uyku Kalitesi Düzeyine Göre Mental İyi Oluş Puanları ... 44

Tablo 13. Bazı Değişkenlerin Korelasyonu ... 45

(7)

V

KISALTMALAR

SKN : Suprakiazmatik nükleus RAS : Retiküler aktive edici sistem BSR : Bulbar senkronize edici sistem GABA : Gamma-aminobütirik asit VLPO : Ventrolateral preoptik çekirdek REM : Rapid Eye Movement

NREM : Nonrapid Eye Movement

AASM : American Academy of Sleep Medicine ICSD : International Classification of Sleep Disorders GAU : Gündüz aşırı uykululuk

UFAA : Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi Kısa Formu PUKİ : Pittsburgh Uyku Kalite İndeksi

EUÖ : Epworth Uykululuk Ölçeği

WEMİOÖ : Warwick-Edinburgh Mental İyi Oluş Ölçeği VKİ : Vücut Kitle İndeksi

SS : Standart Sapma

Ort : Ortalama

(8)

VI

ÖZET

Uyku; doğumdan itibaren insanların büyüme ve gelişmesine katkıda bulunan, vü- cudu dinlenmiş şekilde bir sonraki güne hazırlayan bir dönemdir. Bireylerin fiziksel ve mental gelişimini etkileyerek tüm yaşlarda sağlık ve yaşam kalitesi için önemli bir yer tutar. Uyku ile ilgili yakınmalar toplumda sık görülmekte ve uyku kalitesinin kötü olması birçok tıbbi hastalığı işaret edebilmektedir. Üniversite öğrencilerinin de sık uyku sorunu yaşadıkları ve uyku kalitelerinin kötü olduğu bilinmektedir. Yeterli uyku uyuyamayan öğrencilerin fiziksel, bilişsel ve mental durumları olumsuz etkilenebilir.

Çalışmamıza Çukurova Üniversitesi kampüsünde yer alan fakülte ve yüksek okul- larda okuyan 943 öğrenci katılmıştır. Bu çalışmanın amacı, üniversite öğrencilerinin uyku kalitesi, gündüz uykululuk hali ve mental iyi oluş hali ile birlikte uykuyu etkileyen fak- törlerin ve uyku kalitesi ile mental iyi oluş ilişkisinin değerlendirilmesidir. Bu çalışma kapsamında katılımcılara Kişisel Bilgi Formu, Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi Kısa Formu, Pittsburgh Uyku Kalite İndeksi, Epworth Uykululuk Ölçeği ve Warwick-Edin- burgh Mental İyi Oluş Ölçeği uygulanmıştır.

Çalışmamıza katılan öğrencilerin % 61,2’sinin uyku kalitesinin kötü olduğu bu- lunmuştur. Çalışmamızda yaş, cinsiyet, fakülte, gün içinde/akşam kahve tüketimi, sigara, kronik hastalık, mavi ışık yayan cihazların kullanımı, yaşanılan yer, kalınan odadaki kişi sayısı, uykuyu etkileyebilecek kişisel/ailesel problemler ve ailede uyku bozukluğu olması ile uyku kalitesi arasında ilişki olduğu saptandı (p<0,05). Ayrıca gündüz aşırı uykululuk yaşayanların uyku kalitelerinin daha kötü olduğu bulundu (p<0,01). Sınıf, VKİ, gün içinde/akşam çay tüketimi, gece sigara içmek için uykudan uyanma, alkol ve fiziksel ak- tivite ile PUKİ puanları arasında anlamlı bir ilişki bulunmadı (p>0,05). VKİ ve alkol ile PUKİ kategorik değişkenleri arasında ise anlamlı ilişki bulunmuştur (p<0,05). Çalışma- mızda uyku kalitesi ile mental iyi oluş arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulun- muştur (p<0,01).

Üniversite öğrencilerinin uyku kalitesi genel olarak kötüdür ve uyku kalitesi men- tal iyi oluşu etkilemektedir. Öğrencilerin uyku kalitesinin arttırılması ve dolayısıyla men- tal sağlıklarının iyileştirilebilmesi için bu konudaki olumsuz faktörlerin düzeltilmesine yönelik çalışmalar yapılması gerekmektedir.

(9)

VII

ABSTRACT

Sleep is a period that contributes to the growth and development of people since birth and prepares the body for the next day. It has an important role for health and quality of life in all ages by affecting the physical and mental development of individuals. Sleep- related complaints are common in the community and poor sleep quality may indicate many medical conditions. It is known that university students have frequent sleep prob- lems and their sleep quality is poor. The physical, cognitive and mental status of students who do not have enough sleep can be affected negatively.

943 students from the faculties and schools of the Çukurova University campus participated in the study. The aim of this study is to evaluate the sleep quality, daytime sleepiness and mental well-being of the university students and the relationship between sleep quality and mental well-being. In this study, Personal Information Form, Internati- onal Physical Activity Questionnaire, Pittsburgh Sleep Quality Index, Epworth Slee- piness Scale and Warwick-Edinburgh Mental Well-Being Scale were applied to the par- ticipants.

61.2% of the students in our study were found to have poor sleep quality. In our study, age, gender, faculty, day / evening coffee drinking, smoking, chronic disease, the use of blue light emitting devices, the place of residence, the number of people in the room, personal/family problems that may affect sleep and family sleep disorders and sleep quality is a relationship between revealed (p<0,05). It was also found that the sleep quality of the people who had excessive daytime sleepiness was worse (p<0,01). No significant relation was found between class, BMI, day / evening tea consumption, sleep, alcohol and physical activity and PSQI scores (p>0.05). There was a significant correlation between BMI, alcohol and PSQI categorical variables (p<0.05). In our study, a statistically signi- ficant relationship was found between sleep quality and mental well-being (p<0,01).

Sleep quality of university students is generally poor and sleep quality affects mental well-being. n order to improve the quality of sleep and thus improve the mental health of the students, studies are needed to eliminate the negative factors affecting sleep.

(10)

1

1.GİRİŞ VE AMAÇ

İnsan biyolojik, psikolojik, sosyal ve kültürel gereksinimleri olan bir varlıktır ve insanın hem fiziksel hem mental olarak sağlıklı bir birey olması, bu temel gereksinimlerin karşılanmasına bağlıdır. Bireyin yaşam kalitesi ve iyilik durumunu etkileyen ve sağlığın önemli bir değişkeni olarak görülen ‘uyku’, karşılanması gereken en temel gereksinim- lerden biri olup insan yaşamında nefes alma, yemek yeme, boşaltım kadar önemlidir (1;

2; 3).

Uyku sadece dinlenme olmayıp yaşamın zorunlu bir parçasıdır. Uyku ile ilgili ya- kınmalar sık görülmekte ve uyku kalitesinin kötü olması birçok tıbbi hastalığı işaret ede- bilmektedir (4).

Üniversite öğrencilerinin sık uyku sorunları yaşadıkları ve uyku kalitelerinin kötü olduğu bilinmektedir (5). Son yapılan çalışmalarda üniversite öğrencisinin uyku miktarı ve kalitesinin son birkaç on yılda önemli ölçüde değiştiği, 1969 yılından 2001 yılına kadar üniversite öğrencilerinin uyku süresinin 7.75 saatten 6.65 saate düştüğü ve uyku konu- sundaki rahatsızlıkların 1978 ve 2001 yılları arasında %24’den %71’e yükseldiği belir- lenmiştir (6). 2014 yılında yapılan bir çalışmada, öğrencilerin %64,7’sinin günde 6-7 saat uyuduğu, uyku süresi az (4-5 saat) veya fazla (9 saatten fazla) olan öğrencilerin uyku kalitesinin daha kötü olduğu bulunmuştur (7).

Yeterli uyku uyuyamayan öğrenciler fiziksel, bilişsel ve emosyonel olarak olum- suz etkilenebilmektedir. Uykusuzluğun öğrencilerde akademik başarıyı olumsuz etkile- diği bildirilmiştir (8). Ayrıca uyku kalitesi ile psikolojik sağlık arasında ilişki olduğu, uyku kalitesi kötü olan üniversite öğrencilerinde daha fazla psikolojik sağlık problemi olduğu görülmüştür (9).

Uyku kalitesi, öğrencilerin fiziksel ve psikolojik sağlıklarının yanı sıra akademik başarılarını da etkilemesi bakımından üzerinde önemle durulması gereken bir kavramdır.

İlerde topluma farklı alanlarda hizmet edecek olan öğrencilere, sağlıklı yaşamın temel unsurlarından biri olan yeterli ve kaliteli uykunun sağlanması için uykuyu etkileyen fak- törlerin belirlenmesi oldukça önemlidir (7).

(11)

2

Mental iyi oluş, bireyin kendi yeteneklerinin farkında olup yaşamında karşılaştığı sorunların üstesinden gelebilmesi, iş yaşamında üretken olması ve kendi bilgi ve beceri- leri doğrultusunda toplumuna katkı yapmasıdır. Sadece psikiyatrik bir patolojinin bulun- maması değil, ek olarak 'İyi hissetmek' ve 'iyi çalışmak' anlamına gelir ve iyimserlik, mutluluk, öz saygı ve başkalarıyla iyi ilişkiler gibi unsurları içerir (10). Mental iyi oluş düzeyi yüksek kişilerin fiziksel ve psikolojik sağlıkları da çok daha iyi olmaktadır (11;

12). Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda mental iyi oluş, bireysel ve toplumsal açıdan önemli bir faktördür.

Bu çalışmanın amacı, Çukurova Üniversitesinde okuyan öğrencilerin uyku kalite- sini etkileyen faktörler ile birlikte uyku kalitesinin mental iyi oluş ilişkisini araştırmaktır.

(12)

3

2.GENEL BİLGİLER

Uyku, organizmanın çevreyle iletişiminin, değişik şiddette uyaranlarla geri dön- dürülebilir biçimde, geçici, kısmi ve periyodik olarak kaybolması durumu olarak tanım- lanmaktadır (13). Tüm yaşlarda sağlık ve yaşam kalitesi için önemli olan uyku, bireylerin fiziksel ve mental gelişimine katkıda bulunmasının yanı sıra üretkenlik, verimlilik, hafıza, konsantrasyon gibi bilişsel işlevlerde de olumlu etkilere sahiptir. Bütün bu etkileri göz önüne alındığında uyku bireylerin sağlığını etkileyen önemli bir değişkendir (14; 15).

2.1.1.Uykunun İşlevi

Uyku fiziksel ve psikolojik yenilenmeye, bedenin dinlenmesine, beyin işlevle- rinin güçlenmesine katkıda bulunarak bireyin yeni güne hazır uyanmasını sağlar. Somatik büyüme ve gelişme, beyin gelişimi, hafızanın güçlendirilmesi, enerji depolanması ve ba- ğışıklık sistemin güçlendirilmesi gibi daha birçok faaliyet uyku sırasında gerçekleştiril- mektedir. Uyku düzeni veya kalitesindeki bozukluklar bireyin günlük yaşam aktivitele- rini olumsuz etkilemekte ve uzun süreli bozulmalar dikkat dağınıklığı, sinirlilik, anksi- yete, depresyon, ağrıya karşı duyarlılığın artması, iştahsızlık, boşaltım güçlüğü gibi so- runların ortaya çıkmasına neden olmaktadır (1; 3; 14; 16).

Uyku insan ömrünün yaklaşık üçte birini oluşturmaktadır (17). Uyku gereksi- nimi; yaş, cinsiyet, hastalık, beslenme, aktivite durumu ve kişisel özelliklere göre fark- lılıklar göstermektedir (18).

Yeni doğanlar günde ortalama 16 saat uyurken, uyku gereksinimi 3-5 yaşla- rında 11 saate, ergenlikte ise yaklaşık 9-10 saate inmektedir. Yetişkinler için normal uyku süresi ortalama 6-8 saattir. Dinlenmiş uyanmak için herkes kendini iyi hissettiği 2.1.Uykunun Tanımı

2.2.Uyku Gereksinimi

(13)

4

kadar uyumalıdır. Yetişkin kişilerin %80’i için 6 ile 8 saat arasında uyumak yeterli olmaktadır (19).

Yaşlılıkta ise uyku ihtiyacı 6 saate kadar düşmektedir. Yaşlandıkça uykuyu başlatma ve sürdürme yeteneği azalır. Toplam uyku süresi azalır ve yüzeyelleşir. Gün içerisindeki uyuklamaların sayısı ve süresi artmaktadır. Işığa bağlı kontrol edilen me- latonin seviyesi yaşlılarda düşmekte ve bunun sonucunda yaşlı bireyler genellikle daha erken yatıp erken kalkma eğiliminde olmaktadırlar (20).

Yatağa yatıp ışıkları kapattıktan sonra 10 ile 30 dakika içinde uykuya dalınır (19). Düzenli olarak aynı saatlerde yatma ve uyanma sirkadiyen ritmin senkronizas- yonunu artırmakta ve uykuyu sürdürmektedir. Gece oturma sürelerinin uzadığı durum- larda uykuya dalma zorlaşmakta, uyku süresi kısalmakta ve yetersiz uyku ortaya çık- maktadır (21). Yapılan bir araştırmada gece uyku süresinin toplam süreden %15 kısa olmasının bir sonraki günde uyanıklığı %32’lik oranda azaltarak uyku kalitesini kötü- leştirdiği bildirilmektedir (22).

Sirkadiyen ritim, organizmanın bir gündeki değişen fizyoloik ve biyolojik süreç- lerini ifade etmektedir. İnsanlardaki en temel sirkadiyen ritim uyku uyanıklık döngüsüdür (23; 24; 25). Bu döngünün temel düzenleyicisi anterior hipotalamusta bulunan supraki- azmatik nükleus (SKN)’tur. Uyku-uyanıklık döngüsü, beden ısısı ve bazı hormonların (melatonin, büyüme hormonu, kortizol) salgılanması SKN kontrolündedir. Bu meka- nizma ile organizmanın fizyolojik işleyişi farklı durumlarda da ritmik olarak sürdürüle- bilir (26).

Sirkadiyen ritmin en önemli düzenleyicileri ısı ve ışıktır. Bunun dışında sirkadi- yen ritim; beslenme, yatış-kalkış saatleri, sosyal ve fiziksel aktivite gibi belirleyiciler ta- rafından da düzenlenir. Bu ritim düzenleyicilere genel olarak sosyal ritim vericiler (social zeitgeber) adı verilmektedir (25).

Işık uyaranları ışığa duyarlı retinal ganglion hücreleri tarafından algılanır ve reti- nohipotalamik yolak ile suprakiazmatik nükleusa aktarılır. Böylece güneş ışığının etkisi 2.3.Sirkadiyen Ritim

(14)

5

ile uyanıklık sağlanmaktadır. Bu uyaranlara bağlı olarak melatonin sentezi de etkilen- mektedir (27; 28). Işık uyarısı, superior servikal ganglion üzerinden pineal beze aktarılır ve ışığın etkisi ile melatonin sentezi baskılanır. Işığın kaybolmasıyla birlikte karanlıkta melatonin sentezi en yüksek düzeye ulaşır. Aydınlık-karanlık ritmindeki önemli bir be- lirleyici olan melatonin suprakiazmatik nükleusun uyarılmasını engelleyerek uykunun başlamasına yardımcı olur. Melatonin sentezi bireylerin yatış saatlerinden yaklaşık 2 saat önce akşam uykululuğu ile eş zamanlı olarak artmaya başlar ve uykuya geçiş ile melato- ninin yükseliş anı birlikte olur (29).

Melatoninin kronobiyotik etkisinin yanında hipnotik etkisinin de bulunması nede- niyle dışarıdan oral melatonin alımı uyku getirici yani hipnotik etki yaratır (30). Işığa maruziyet ve melatonin uygulama saatine göre endojen ritimde fazın gecikmesi ya da erkene kayması sağlanabilir. Melatoninin akşam saatlerinde uygulanması fazı erkene kay- dırırken, sabah saatlerinde uygulanması fazın gecikmesine neden olur. Bunun tam tersi ışığa maruziyet için geçerli olup akşam saatlerinde yoğun ışığa maruz kalma fazın gecik- mesine, sabahın erken saatlerinde ışığa maruz kalma ise fazın erkene kaymasına neden olur. Uygun saatlerde parlak ışık ve melatonin uygulanması ile sirkadiyen ritim bozuk- luklarındaki faz değişikliklerinin düzenlenmesi sağlanabilir (26; 31)

Sirkadiyen ritim, uyku-uyanıklık döngüsünün esas belirleyicisidir. Uyku-uyanık- lık döngüsündeki değişimler uyku kalitesini, uyku kalitesindeki değişimler de bireylerin fiziksel ve mental işlevlerini etkiler. Sirkadiyen ritmi 24 saatle uyumlu olan kişilerde uyku-uyanıklık döngüsü; beden ısısı, büyüme hormonu, prolaktin ve kortizol ile bağlan- tılıdır. Uykunun başlaması ile normal vücut ısısı düşer ve uykunun sonunda önemli öl- çüde yükselerek tepe yapar. Büyüme hormonu yavaş dalga uykusu sırasında, prolaktinin büyük bir bölümü uykunun başlamasından kısa süre sonra salgılanır. Kortizol seviyesi gün boyunca azalır, gecenin ilk yarısında sabit seyreder ve gecenin ikinci yarısında keskin bir artış gösterir. Sabahın erken saatlerinde (uyanmadan yaklaşık 2 saat önce) ve uyan- dıktan hemen sonra ise maksimum düzeydedir (32). Seratonin düzeyleri de uyku regü- lasyonunda etkili olmaktadır. Seratonin sekresyonunun artması, uyku latansını ve gece uyanmalarını azaltmakta, sekresyonun azalması ise REM uykusunun süresini kısaltmak- tadır (20).

(15)

6

Uyku, bireyin duyusal veya diğer uyaranlarla uyandırılabileceği bir bilinçsizlik durumu olup komadan farklıdır ve bir dizi fizyolojik olay sonucunda oluşur (33). Uyku ve uyanıklık regülasyonunda beyin sapı, spinal kord, serebral kortekste yer alan Retiküler aktive edici sistem (RAS) ve medullada yer alan Bulbar senkronize edici sistem (BSR) gibi çok sayıda merkez ve dopamin, seratonin, histamin, norepinefrin, asetilkolin ve gamma-aminobütirik asit (GABA) gibi nörotransmitterler rol oynar. Beyin merkezleri aralıklı olarak inhibe ve aktive olur. İnhibisyon uykuya neden olurken, aktivasyon uya- nıklığı sağlar (34).

Uykunun başlatılması ve sürdürülmesinde kortikal ve subkortikal birçok beyin bölgesi rol alır. Ancak öncelikle ön hipotalamustaki döngüsel girdiler ve endojen kimya- sal uyarılar ile hipotalamusta ventrolateral preoptik çekirdeğin (VLPO) uykuyu başlattığı kabul edilir (28; 35). Beyin sapından gelen eksitatör uyarıların neden olduğu kortikal ak- tivasyon ise uyanıklığı sağlamaktadır. Beyin sapından gelen bu uyarıların ana kaynağı retiküler aktive edici sistem (RAS)’dir. RAS; talamus, hipotalamus, ön beynin orta kısmı, tegmentum, rafe çekirdeği, locus seruleus gibi uyku ile ilişkili anatomik bölgeleri birbi- rine bağlar ve uyku-uyanıklık döngüsünün oluşturulmasında kritik bir öneme sahiptir (33;

36). Uyanıklık lateral hipotalamustan gelen oreksinerjik, beyinsapından gelen kolinerjik, noradrenerjik, serotonerjik ve arka hipotalamustan gelen histaminerjik uyarılar ile sağ- lanmaktadır. Bunların azalması da uykuyu başlatmaktadır (37).

Uykunun ortaya çıkabilmesi için aktivatör sistemin baskılanıp, sempatik regülas- yondan parasempatik regülasyona kayma olması gerekmektedir. Gamma-amminobutirik asid (GABA) beyindeki en önemli inhibitör nörotransmitterdir. Uykuda aktif olan GABA-erjik nöronlar VLPO ve yakınındaki bazal ön beyinde bulunur. Bu nöronlar, his- taminerjik ve diğer uyanıklık oluşturan hücre gruplarını inhibe ederek uykunun başlatıl- masında ve sürdürülmesinde çok önemli rol oynamaktadır (38).

GABA-erjik nöronlar aktive edici sistemlerin inhibisyonunu sağlarken, seratoner- jik rafe nöronlar da uyku başlangıcını fasilite ederler. Somatostatin ve kortikostatin gibi bazı peptidler de aktive edici sistemin inhibisyonunu sağlamakta, yavaş dalga uykusunun başlaması ve süregenliğin korunmasında önemli rol oynamaktadır (39)

2.4.Uyku Fizyolojisi

(16)

7

Merkezi sinir sisteminin subkortikal bölgesinde norepinefrinerjik inhibisyon baş- laması ile organizma uyumaya hazırlanmaktadır. Bu sırada serotoninerjik aktivite artarak uykuyu derinleştirir ve uyku derinleştikçe adrenerjik sistemde de inhibisyon artmaktadır.

Uyku esnasında vücut sıcaklığı ve serum kortizol düzeyi düşer, melatonin salgısı ise art- maya başlar (40).

RAS, uyku esnasında serebral korteksten ve periferden gelen bazı uyaranları algı- layabilir. Ağrı, gürültü, basınç gibi dışarıdan gelen uyaranlar RAS’ı uyarır ve vücudun uykudan uyanıklığa geçmesine neden olur. Uyku süresince korteksten gelen uyarılar çok azdır ve uyaranların azalması sistemin aktivasyonunu da azaltmaktadır (41). Ayrıca göz- lerin kapalı olması, karanlık ve sessiz bir ortamda olmak da RAS’ın uyarılmasını azalta- rak bireyin uykuya dalmasını sağlar (33).

Uykunun hızlı göz hareketi (rapid eye movement, REM) ve yavaş göz hareketi (nonrapid eye movement, NREM) olmak üzere 2 evresi tanımlanmıştır. NREM uyku je- neratörleri medulla ve bazal ön-beyin bölgesinde, REM uyku jenaratörleri pons ve bazal ön-beyin bölgesinde lokalizedir. Beyin sapındaki mezopontin çekirdekler ise uyku süre- sindeki NREM ve REM döngüsünün kontrolünde rol alırlar (39).

NREM ve REM uykularının düzenlenmesinde görev alan nörotransmitterler de oldukça karışıktır. Dopaminerjik, noradrenerjik, histaminerjik, glutaminerjik ve koliner- jik transmitterlerin karşılıklı etkileşimleri söz konusudur. Uyanıklık sırasında olduğu gibi REM sırasında da önbeyin retiküler aktive edici sistem tarafından uyarılmakta ancak uya- nıklıktan farklı olarak noradrenerjik, serotonerjik uyarılar azalırken kolinerjik uyarılar baskın duruma gelmektedir. NREM uyku dönemi sırasında ise tüm nöroregülatörler dü- şük düzeyde salınmaktadır. Genellikle rafe çekirdeğinin serotonerjik aktivasyonun azal- ması uykunun başlatılmasında, asetilkolin sürdürülmesinde, noradrenalin ve dopamin ise uyanıklıkta etkilidir (42).

(17)

8

1968 yılında Rechtschaffen ve Kales’in (R&K) editörlüklerini yaptığı 12 araştır- macı, insan uyku evrelerinin standart terminoloji, teknik ve skorlama el kitabını hazırlamışlardır. Yakın geçmişe kadar uyku evrelerinin skorlaması bu grubun belir- lediği prensipler esas alınarak yapılmakta ve sağlıklı bir kişide normal uyku; NREM 1, 2, 3, 4 ve REM olmak üzere iki ana bölüm ve 5 evreden oluşmaktaydı (43) .

Amerikan Uyku Tıbbı Akademisi’nin (American Academy of Sleep Medicine- AASM), Dr. Iber Conrad başkanlığında oluşturduğu bir çalışma grubu uzun süren çalış- malar sonunda, uyku ve ilişkili olayların skorlanması konusunda yeni kuralları belirlemiş ve 2007 yılında bir el kitabı olarak yayınlanmıştır (44).

AASM 2012 yılında, bu defa Dr. Richard B. Berry başkanlığında yeni bir güncel- leme yaparak bu kitabın 2. versiyonunu yayınlamış ve akredite uyku laboratuvarlarının en geç 1.10.2013 tarihine kadar bu yeni kuralları kullanır hale getirmesini istemiştir. Artık günümüzde güncellenen bu uzlaşı raporunun kuralları esas alınmaktadır (45). Bu rapor- lara göre;

Uyku evreleri uyanıklık (W), evre I (N1), evre II (N2), evre III (N3) ve REM (R)’den oluşmaktadır (NREM evre 4 uyku terminolojisinden kaldırılmıştır).

Uyku ve uyanıklık durumu, biyolojik ritme uygun olarak tekrarlayan periyotlarla karakterize bir süreçtir. Uyku siklusu adı verilen bu süreç hızlı göz hareketlerinin olduğu REM (Rapid Eye Movement) ve hızlı göz hareketlerinin olmadığı NREM (Non Rapid Eye Movement) olmak üzere iki ana bölümden oluşmaktadır (46).

NREM uyku 3 evreye ayrılır. NREM-I, II yüzeyel uyku ve NREM-III ise derin uyku olarak adlandırılır (47). İnsanlarda uyanıklıktan hemen sonraki uykuya başlangıç döneminde NREM uykusunun sırasıyla I., II. ve III. dönemi oluşur ve bunu REM uykusu takip eder. Uykunun başlamasından yaklaşık 90 dakika sonra ilk REM dönemi oluşur.

Uykunun başlangıcından ilk REM uykusunun sonuna kadar olan süre bir uyku siklusudur.

Her bir uyku siklusu kişiden kişiye değişmekle birlikte yaklaşık 90-120 dakika sürer.

Uyku siklusu gece boyunca 3-6 kez tekrarlanır. Kişinin, kısa süre uyusa bile bu döngünün bittiği anlarda uyandırıldığında daha dinlenmiş şekilde kalktığı bildirilmektedir (48; 49).

2.5.Uykunun Evreleri

(18)

9

İlk NREM uykusu 70-100 dakika sürer ve bunun büyük bölümü evre 3’te geçer.

İlk REM dönemi genellikle daha kısa olup yaklaşık 5–15 dakika sürer. Gece boyunca REM uykusunun süresi giderek uzar ve evre 3 denilen yavaş dalga uykusu (derin uyku) kısalır. Sabaha karşı uyku, ağırlıklı olarak REM ve evre 2 NREM’den oluşur. Genç eriş- kinlerde gecenin ilk 1/3’ünde derin uyku, NREM uykusunda baskın durumdayken; gece- nin son 1/3’ünde REM uykusu baskındır (50).

Uyku evrelerinin dağılımını etkileyen faktörlerin başında yaş gelir. Yenidoğan dö- neminde uyanıklıktan uykuya geçişte çoğunlukla REM uykusu eşlik eder; NREM-REM periyodik değişimleri, erişkindeki gibi 90 dakikada değil, 50-60 dakikadadır. Aynı şe- kilde yaş ilerledikçe yavaş dalga uykusu kısalır (50).

2.5.1.Uyanıklık

W evresi, uyanıklık evresidir ve en alert durumdan uykuya dalmak üzere olan du- ruma kadar değişen bir yelpaze içerir. Gece içinde uyanıklık süresi, toplam uyku periyo- dunun % 5’inden azdır (51).

2.5.2.NREM uyku dönemi

Uykunun başlangıç dönemi olan ve hızlı göz hareketlerinin olmadığı NREM üç evreden oluşmaktadır. Tüm gece uykusunun %2-5’ini evre-I, %45-55’ini evre-II, %20- 25’ini evre-III oluşturur (51). Ancak NREM dönemlerinin süreleri yaşla değişkenlik gös- terir. Çocuklar ve yaşlılar erişkinlerden daha fazla NREM 3. dönem uykusu uyurlar (52).

NREM’in ilk iki dönemi olan yüzeyel uyku, uyku ve uyanıklık arasındaki geçişi oluştur- makta olup kişiler bu dönemde kolaylıkla uyandırılabilir. NREM’in son evresi olan derin uykuda insanların uyandırılabilmesi için daha güçlü uyaran gerekir.

Derin uyku dönemi fiziksel dinlenmeyi sağlar. Çocuklarda büyüme hormonu özellikle bu dönemde salgılanır. Yine erişkinlerde hücre yenilenmesi ve onarım bu dö- nemde hızlanmaktadır. Bu döneme anabolik dönem de denmektedir (17; 53). Uyku sıra- sında vücut ısısındaki düşme de özellikle NREM döneminde oluşur. Bu dönemde kalp

(19)

10

hızı, solunum sayısı azalır ve düzenlidir. Kan basıncı düşer. Üst hava yolu kas tonusu ve üst hava yolu direnci artar (54; 55).

2.5.3.REM uyku dönemi

Uykunun başlangıcından yaklaşık 90 dakika sonra, NREM döneminden REM dö- nemine geçilir. Gece süresince, her 90-100 dakikada bir REM periyodu görülür. İlk REM periyodu 10 dakikadan kısadır, daha sonrakiler 15-40 dakika sürer. Uykunun ilk yarısında NREM uykusu, ikinci yarısında REM uykusu daha yoğundur. Sabaha doğru REM uyku- sunun süresi 60 dakikaya kadar çıkabilir. Uykunun bu evresi toplam uyku süresinin %20- 25’ini oluşturur (55; 56).

REM uyku döneminde; vücut gevşer, hızlı göz hareketleri ve hızlı beyin dalgaları gözlenir. Kişinin REM uykusu sırasında uyandırılması kolaydır (50).

REM uykusunda bilişsel ve fizyolojik aktivitelerde artış olur. Bu dönem ruhsal dinlenmeyi sağlar. Aynı zamanda öğrenme ve bellek üzerinde de etkilidir. Stres ve yeni deneyimler yaşamak, REM uykusuna olan gereksinimi arttırır. Yeterli REM uykusu uyu- yamayan kişi gün içinde gergin ve kaygılı olur (57; 58).

Rüyalar bütün uyku periyodlarında görülmekle birlikte %80 oranında bu evrede görülür. Bu dönemde uyandırılan kişilerin büyük çoğunluğu rüyalarını detaylı olarak ha- tırlar.

REM uyku döneminde vagus inhibisyonu ve sempatik sistem aktivasyonu olur.

Solunum, kalp atımı ve kan basıncı yüksek ve düzensizdir. Diyafram ve ekstraoküler kas- lar hariç iskelet kaslarında atoni görülür, derin tendon refleksi baskılanır. Gastrik sekres- yon ve beden sıcaklığı artar, metabolizma hızı yükselir ve adrenal hormonlar salgılanır (59; 34).

(20)

11

Uyku hastalıkları ilk kez 1979 yılında “American Sleep Disorders Association”

tarafından “Uyku ve Arousal bozukluklarının tanısal sınıflaması” adı ile sınıflandırılmış- tır. 1991 yılında American Academy of Sleep Medicine (AASM) tarafından revize edile- rek ‘International Classification of Sleep Disorders-1 (ICSD-1)’ ismi ile yayınlanmıştır (60). 2005 yılında bilinen tüm uyku ve arousal bozuklukları tanımlanarak, uyku bozuk- lukları 8 ana başlık altında toplanmış ve ICSD-2 olarak adlandırılmıştır (61). 2014 yılında ise AASM mevcut sınıflamayı ICSD-3 adı ile yeniden revize ederek yayınlamıştır (62).

Bu sınıflandırmaya göre uyku bozuklukları 7 ana başlıkta değerlendirilmektedir;

I) İnsomniler

II) Uyku ile ilişkili solunum bozuklukları III) Hipersomni ile seyreden santral hastalıklar IV) Sirkadiyen ritim uyku-uyanıklık bozuklukları V) Parasomniler

VI) Uyku ile ilişkili hareket bozuklukları VII) Diğer uyku hastalıkları

2.6.1.İnsomnia

En sık görülen uyku bozukluklarından birisi olan insomni; uykuya dalmada, uy- kuyu sürdürmede ve sonlandırmada güçlük ya da uyuduğu halde uykusunu alamama, din- lenmiş hissedememe olarak tanımlanmaktadır. İnsomni, bir semptom olarak görülebildiği gibi, hastalıkların habercisi, tetikleyicisi, hastalık sonrasında kalıcı olabilen bir belirti şek- linde de ortaya çıkabilir. Yaygınlığı ve doğurduğu sonuçlar açısından insan sağlığı için oldukça önemlidir (50).

İnsomni kadınlarda erkeklere oranla daha fazla görülür. Erişkinlerde prevalans yaklaşık %15-20 oranındadır. Ayrıca yaş ilerledikçe görülme sıklığı da artmaktadır (63;

64).

2.6.Uyku Bozuklukları

(21)

12 ICSD-3’e göre şu şekilde gruplandırılır:

1. Kronik insomni 2. Kısa süreli insomni 3. Diğer insomniler

4. İzole semptom ve varyantlar

 Fazla yatakta kalanlar

 Kısa süre uyuyanlar (65)

2.6.2.Uyku İle İlişkili Solunum Bozuklukları

Uykuda solunum bozuklukları, uyku sırasında solunum paterninde bozulma ile karakterize bir tablodur (66). Bu gruptaki uyku bozukluklarında gündüz aşırı uykululuk hali, horlama, nokturnal poliüri, gece terlemesi gibi klinik belirtiler bulunmaktadır. Gün- düz dinlendirici olmayan uyku atakları görülmektedir. Tipik özelliği sabah baş ağrısının olmasıdır. Kesin tanı polisomnografi ile konur (67; 68).

ICSD-3’e göre şu şekilde gruplandırılır:

1. Obstüktif uyku apne sendromu 2. Santral uyku apne sendromu

3. Uyku ile ilişkili hipoventilasyon sendromları 4. Uyku ile ilişkili hipoksemi sendromu

5. İzole semptom ve varyantlar

 Horlama

 Katatreni (65)

2.6.3.Santral Kökenli Hipersomniler

Hipersomni; uzamış uyku süreleri, her yerde ve kolayca uykuya dalma, tekrarla- yan uyku atakları ve gündüz aşırı uykulu olma ile karakterize bir klinik tablodur. Gece

(22)

13

uyku bozukluğu veya sirkadiyen ritim bozukluğu olmaksızın gündüz uyku halinin görül- düğü hastalıklar bu grupta yer almaktadır (69).

ICSD-3’e göre şu şekilde gruplandırılır:

1. Narkolepsi tip 1 2. Narkolepsi tip 2 3. İdyopatik hipersomni 4. Kleine-Levin sendromu

5. Medikal hastalıklara bağlı hipersomni 6. İlaç ve madde kullanımına bağlı hipersomni 7. Psikiyatrik hastalıklara bağlı hipersomni 8. Yetersiz uyku sendromu

9. İzole semptom ve varyantlar

 Uzun uyuyanlar (65)

2.6.4.Sirkadiyen Ritim Bozuklukları

Sirkadiyen ritim uyku bozuklukları, çevresel ve sosyal koşullara uygun olan uyku- uyanıklık ritminin devamlı veya tekrarlayıcı tarzda bozulmasıdır. Uykusuzluk ya da art- mış gündüz uykululuk şikayetlerine neden olur (26).

ICSD-3’e göre şu şekilde gruplandırılır:

1. Gecikmiş uyku-uyanıklık fazı bozukluğu 2. İleri uyku-uyanıklık fazı bozukluğu 3. Düzensiz uyku-uyanıklık ritmi bozukluğu

4. 24 saatlik olmayan uyku-uyanıklık ritmi bozukluğu 5. Vardiyalı calışma

6. Jet-lag

7. Spesifiye edilemeyen sirkadiyen ritim bozuklukları (65)

(23)

14 2.6.5.Parasomniler

Parasomniler uyku sırasında ortaya çıkan çeşitli motor aktiviteler ile şekillenen ve uyanma bozukluğu olarak tanımlanan uyku hastalıklarıdır. NREM veya REM uyku- suna özgü olabileceği gibi, her iki uyku evresinde de ortaya çıkabilir (70).

ICSD-3’e göre şu şekilde gruplandırılır:

1. Non-REM ilişkili parasomniler

 Arousal bozuklukları

 Konfüzyonel arousallar

 Uykuda yürüme

 Uyku terörü

 Uyku ilişkili yeme bozuklukları 2. REM ile ilişkili parasomniler

 REM uykusu davranış bozukluğu

 Tekrarlayıcı izole uyku paralizisi

 Kabus bozuklukları

3. Diğer parasomniler

 Exploding head sendromu

 Uyku ilişkili hallusinasyonlar

 Uyku enurezis

 Medikal durumlara bağlı parasomniler

 İlaç veya madde kullanımına bağlı parasomniler

 Spesifiye edilemeyen parasomniler (65)

2.6.6.Uyku İle İlişkili Hareket Bozuklukları

Genellikle basit ve stereotipik özellikte olan uykuya dalmayı ya da sürdürmeyi engelleyen hareketlerin görüldüğü uyku bozukluğu grubudur. Uyku ile ilişkili hareket bozukluğu tanısının konulması için gece uykusunda bozulma, gündüz aşırı uykululuk hali

(24)

15

ya da patolojik yorgunluk olması şarttır (71). Huzursuz bacaklar sendromu (HLS) istira- hat ve uykuda bacaklarda karıncalanma, batma, gıdıklanma gibi rahatsız edici hislerle, bazen ise ağrı yada sıçramalarla karakterize, uykuya dalma ve sürdürmeye ilişkin güçlük- ler yaratan bir tablodur (72).

ICSD-3’e göre şu şekilde gruplandırılır:

1. Huzursuz bacak sendromu 2. Periyodik bacak hareketleri 3. Uyku ilişkili bacak krampları 4. Uyku ilişkili bruksizm

5. Uyku ilişkili ritmik hareket bozuklukları 6. İnfantların benign uyku myoklonusu

7. Uyku başlangıcında propriospinal myoklonus

8. Medikal hastalıklara bağlı uyku ilişkili hareket bozuklukları

9. İlaç veya madde kullanımına bağlı uyku ilişkili hareket bozuklukları 10. Spesifiye edilemeyen uyku ilişkili hareket bozuklukları (65)

2.6.7.Diğer uyku hastalıkları

Diğer uyku hastalıkları ICSD-3’e göre şu şekilde gruplandırılır:

1. Uyku ile ilişkili medikal ve nörolojik hastalıklar

 Fatal familyal insomni

 Uyku ilişkili epilepsi

 Uyku ilişkili baş ağrısı

 Uyku ile ilişkili laringospazm

 Uyku ile ilişkili gastroözofagial reflü

 Uyku ile ilişkili miyokardiyal iskemi

2. ICD-10-CM ile kodlanan madde kullanımına bağlı uyku bozuklukları (65)

(25)

16

Uyku kalitesi tanımlanması ve ölçülmesi güç olan karmaşık bir kavram olmakla birlikte en doğru olarak bireyin uyandıktan sonra kendini zinde, formda ve yeni bir güne hazır hissetmesi şeklinde ifade edilebilir ve yaş, cinsiyet, beslenme şekli, kafein alımı, fiziksel aktivite, hastalık durumu, ilaç kullanımı, iş, sosyal yaşam, ekonomik durum ve stres gibi çeşitli faktörlerden etkilenmektedir (73).

Uyku kalitesi; uyku latensi, toplam uyku süresi ve bir gecedeki uyanma sayısı gibi uykunun niceliksel ve uykunun derinliği, dinlendirici olması gibi niteliksel yönlerini içer- mektedir. Niteliksel veya niceliksel olarak uyku kalitesi bozulduğunda emosyonel deği- şiklik, dikkat dağınıklığı, bellek bozuklukları, varsanı ve sanrılar görülebilmekte buna bağlı olarak bireylerin fiziksel ve mental durumlarının yanı sıra ekonomik durumu, iş ve sosyal yaşamı da etkilenebilmektedir (74; 75).

Uyku kalitesinin son yıllarda araştırmalarda ve klinik uygulamalarda bu kadar üzerinde durulmasının iki önemli nedeni vardır. Bunlardan ilki uyku ile ilgili yakınmala- rın toplumda sık görülmesidir. İkincisi ise, kötü uyku kalitesinin birçok tıbbi hastalığın bir belirtisi olabileceği ve uyku sağlığı ile fiziksel ve mental iyilik arasında güçlü ilişki bulunmasıdır (4).

Toplumlara ve yaş gruplarına göre değişmekle birlikte, uyku bozukluklarının ora- nının %5 ile %71 arasında olduğu bildirilmiştir (7). Türkiye’de konu ile ilgili yapılmış en kapsamlı çalışma olan Erişkin Toplumda Ulusal Uyku Epidemiyolojisi Araştırması’na göre toplumda uyku bozukluklarının prevalansı %21,8 (erkek: %17,0 - kadın: %26,3), uykululuk sıklığı %5,4’tür (erkek: %5,1 - kadın: %5,8) (76).

Uyku bozuklukları ile kardiyovasküler hastalıklar, diyabet, inme, artrit ve meta- bolik bozukluklar gibi bazı fiziksel sağlık sorunları yaygın olarak ilişkilendirilmektedir.

Aynı zamanda uyku bozuklukları ile ruhsal sorunlar arasında da bir ilişki bulunmaktadır.

Uyku bozuklukları bazen ruhsal sorunlara yol açmakta, bazen de ruhsal sorunların varlı- ğında uyku bozuklukları daha sık görülmektedir. Ayrıca ruhsal sorunu olan bireylerde uyku bozukluğu değerlendirilmeden ruhsal sorunların yönetimi güçleşmektedir. Uyku bozukluğu olan insanlarda en sık rastlanılan ruhsal sorunlar depresyon ve anksiyete ola- rak belirtilmiştir (21). Yapılan çalışmalar depresyonda olan kişilerin uyku paternlerinin 2.7. Uyku Kalitesi

(26)

17

bozuk olduğunu, uykuya dalma ve uykuda kalmakta zorluk yaşadıklarını göstermektedir (77).

Uyku bozuklukları beden ve ruh sağlığını olumsuz etkiler, akademik, iş ve sosyal yaşamın bozulmasına, kazalarda artışa neden olabilir. Kötü uyku kalitesi sonucu duygu, düşünce ve motivasyonun bozulması ile birlikte günlük hayata uyumsuzluk görülebilir (78; 79; 80). Uyku bozukluğuna bağlı olarak ortaya çıkan sorunlar bireylerin yaşam kali- tesinin bozulmasına sebep olmaktadır (81).

2.7.1.Üniversite Öğrencilerinde Uyku Kalitesi

Üniversite öğrencilerinin uyku kalitelerinin kötü olduğu ve sık uyku problemi ya- şadıkları yönünde genel bir görüş mevcuttur (5). Öğrenciler uyumak için yatağa gitme zamanlarının düzensiz olduğunu, yetersiz uyuduklarını, uykularını düzenlemek için sık- lıkla alkol ve hatta reçetesiz ilaç kullandıklarını, uyanık kalmak için ise uyarıcılar kullan- dıklarını, araç kullanırken uykuya daldıklarını ya da uyku sorunları nedeniyle araç kaza- ları yaptıklarını bildirmektedirler. Az uyuyanların, iyi uyuyanlara göre gün içinde daha fazla zorlandıkları ve daha fazla gerilim ve depresyon yaşadıkları da görülmüştür (82).

Uyku kalitesi kötü olan öğrencilerin uyku kalitesi iyi olanlarla karşılaştırıldığında fiziksel ve ruhsal sağlık problemlerini anlamlı şekilde daha fazla deneyimledikleri bildi- rilmektedir (83). Uykusuzluk problemi yaşayan öğrencilerde konsantrasyon bozukluğu, yorgunluk, sinirlilik, anksiyete ve depresyon gibi sorunlar görülmekte ve tüm bunlar öğ- rencilerin fiziksel ve psikolojik iyi oluşlarını ve hatta akademik işlevlerini olumsuz etki- leyebilmektedir (8).

Öğrencilerin okul döneminde özellikle sınav haftası daha geç saatlerde uyuması uyku süresini ve uyku kalitesini azaltır. Literatüre göre gece uykusunun 1,3-1,5 saat kı- salması sirkadiyen ritmi bozmakta ve ertesi günkü uyanıklığı % 32 oranında azaltmakta- dır (84). Bu nedenle öğrencilerin uyku kalitesi, fizyolojik ve psikolojik olarak sağlıklı olmalarının yanında verimliliklerinin artması açısından da oldukça önemlidir.

(27)

18

2014 yılında yayınlanan Uluslararası Uyku Bozuklukları Sınıflaması (ICSD-3), gündüz aşırı uykululuğu (GAU), normal koşullarda uyku uyanıklık döngüsü içinde gün içinde uyanık kalmada güçlük ve istemsiz uyuklamalar olarak tanımlamıştır (85). Hafif uykululuk sadece istirahatte ortaya çıkabildiği gibi; şiddetli uykululuk yemek yeme ya da konuşmak gibi aktif durumlarda da ortaya çıkabilir (69).

Uykululuk bireyin uykuya dalma eğilimi olup farklı şiddetlerde görülebilir. Uy- kululuk yoğun, istemsiz, uygunsuz ve açıklanamayacak ölçüde olduğunda hipersomni olarak adlandırılan klinik tabloyu ifade eder. Hipersomni; GAU terimini kapsar ve gece uyku süresinde artışı da ifade edebilir. GAU belirti olarak kullanılırken, hipersomni tanı düzeyindeki santral kökenli (primer) bozuklukları adlandırmak için kullanılmaktadır (69).

Bireylerin sosyal ve mesleksel yaşamlarını başarılı bir şekilde sürdürmeleri için yeterli uyanıklıkta olmaları gerekmektedir. GAU, uyku bozukluklarının en sık görülen belirtisi olup bilişsel ve psikososyal işlevlerde bozulma, iş gücü kaybı ve yaşamı tehdit eden ciddi kazalara neden olabilmesi nedeniyle toplum sağlığı için oldukça önemlidir (86). Yapılan çalışmalarda batı toplumlarında popülasyonun %12-16’sının, Türk toplu- munun ise %14’ünün günlük aktivitelerini bozan gündüz uykululuktan yakındıkları bil- dirilmektedir (13; 87).

Pozitif psikoloji bilimi, psikolojik iyi oluşu hedonik ve eudaimonik iyi oluş olmak üzere iki şekilde ele almaktadır. Hedonik yaklaşım, öznel iyi oluş olarak da adlandırıl- makta ve bireyin pozitif duyguları sık, negatif duyguları daha az yaşaması ve yaşamdan yüksek doyum alması olarak tanımlanmaktadır (88). Eudaimonik yaklaşım ise, bireyin kendisini kabul etmesi, diğer insanlarla etkili iletişim kurması, özerk olması, yaşamda anlam ve amaç bulması, çevresel olanaklarını kullanarak kişisel gelişimini sağlaması esa- sına dayanmaktadır (89). Öte yandan ne hedonik iyi oluş, ne de tek başına eudaimonik iyi 2.8.Gündüz Uykululuk Halinin Tanımı ve Önemi

2.9.Mental İyi Oluş

(28)

19

oluş mental olarak sağlıklı olmanın karşılığı olarak ele alınmamaktadır. Buradan hare- ketle araştırmacılar mental (psikolojik) iyi oluşun gerek hedonik gerekse eudaimonik bo- yutu kapsayan bir kavram olduğunu belirtmektedirler (90).

Dünya Sağlık Örgütü (2004), mental iyi oluşu, “bireyin kendi yeteneklerinin far- kında olması, yaşamında oluşan stresin üstesinden gelebilmesi, iş yaşamında üretken ve faydalı olabilmesi ve yetenekleri doğrultusunda toplumuna katkı yapması’’ olarak tanım- lamıştır. Kişinin sadece psikolojik bir hastalığının olmaması yeterli değildir, aynı za- manda işlevsel olabilmesi gerekir. Bu bağlamda mental iyi oluş, bireyin olumlu algısı, limitlerinin farkında olarak kendini tatmin etmesi, güven ve sıcak kişilerarası ilişkiler ge- liştirme yeteneği ve çevreyi gereksinimlerini karşılayacak şekilde biçimlendirme kabili- yetiyle ilişkilendirilir (91).

Araştırmalar mental iyi oluş düzeyi yüksek insanların, fiziksel ve psikolojik sağ- lıklarının çok daha iyi olduğunu göstermiştir (11; 12). Ayrıca mental iyi oluş düzeyi yük- sek olan kişilerin yaratıcılıklarının ve bağışıklık sistemlerinin daha iyi olduğu, diğer in- sanlarla iyi ilişkiler kurdukları, çalışma alanlarında daha verimli oldukları ve daha uzun yaşadıkları ortaya konmuştur (92). Söz konusu bu araştırma sonuçları mental iyi oluşun hem bireyin kendi sağlığı hem de toplum sağlığı için önemini vurgulamaktadır.

Mental iyi oluşun desteklenmesi konusu hem sağlık hem de ekonomik nedenler- den dolayı önemlidir, çünkü mental hastalık bireye ve topluma büyük ölçüde maliyetlidir ve birçok fiziksel hastalığa, sağlıksız yaşam tarzlarına ve sosyal eşitsizliklere neden olur.

Son araştırmalar, pozitif mental sağlığın desteklenmesinin önemli derecede ekonomik faydalarının olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak, mental iyilik toplum sağlığı politi- kalarında da önemli bir yere sahiptir (10).

2.9.1.Mental İyi Oluşun Uyku Kalitesi İle İlişkisi

Uyku kalitesi iyi olan bireylerin mental ve fiziksel sağlık durumlarının daha iyi olduğu bilinmektedir. Aynı zamanda iyi ve yeterli uyku durumu pozitif kişilik özellikleri ile ilişkilendirilmiştir. Anksiyete bozukluğu olan, depresif ve stres düzeyi yüksek olan bireylerin uyku kalitelerinin kötü olduğu tespit edilmiştir (77). Ayrıca mental iyi oluş ile

(29)

20

genel mutluluk düzeyi arasında anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur. Öğrencilerin gele- cek planlaması yaptığı üniversite yıllarında daha doğru kararlar verip daha mutlu ve daha iyi bir yaşam için kaliteli uyku vazgeçilmez bir gereksinim haline gelmiştir (93).

(30)

21

3.GEREÇ VE YÖNTEM

Bu çalışma, Çukurova Üniversitesinde okuyan öğrencilerin uyku kalitesi, gün- düz uykululuk hali ve mental iyi oluş hali ile birlikte uykuyu etkileyen faktörlerin ve uyku kalitesi ile mental iyi oluş ilişkisinin değerlendirilmesi amacıyla kesitsel analitik tipte planlanmıştır.

Çalışmamızın evrenini Çukurova Üniversitesi kampüsünde yer alan fakültelerin ve yüksekokulların öğrencileri oluşturdu. Örneklem sayısı % 95 güven aralığı ile mini- mum 927 olarak belirlendi. Çıkan örneklem sayısı fakülte ve yüksekokulların fen bilim- leri, sağlık bilimleri ve sosyal bilimlerindeki öğrencilerden evrenin yüzdelik dağılımına göre tabakalandırılarak rastgele sayılar tablosuna göre fakülteler ve fakülteler içindeki bölümler belirlendi.

Çalışmanın verileri Şubat-Nisan 2018 tarihleri arasında Çukurova Üniversitesinde okuyan öğrencilere anket çalışması yapılarak elde edildi. Araştırma hakkında sözlü bilgi verildikten sonra bilgilendirilmiş onam formunun okunulması sağlanarak çalışmaya ka- tılmayı kabul eden öğrencilerin onayları alındı. Çalışmamızın anketleri gönüllülük ilkesi esas alınarak öğrencilere dağıtıldı ve aynı görüşme sırasında toplandı.

Verilerin toplanması Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurulunun 6 Ekim 2017 tarihli 69 sayılı 14 nolu kararı ile onaylanmıştır.

3.1.Araştırmanın Amacı ve Tipi

3.2.Araştırma Evreni ve Örnekleminin Belirlenmesi

3.3.Verilerin Toplanması

(31)

22

Bu çalışma kapsamında veriler; Kişisel Bilgi Formu, Uluslararası Fiziksel Akti- vite Anketi Kısa Formu, 19 soruluk Pittsburgh Uyku Kalite İndeksi, 8 soruluk Epworth Uykululuk Ölçeği ve 14 soruluk Warwick-Edinburgh Mental İyi Oluş Ölçeğinin yer al- dığı anket formu ile toplanmıştır.

3.4.1.Kişisel Bilgi Formu

Bu form sosyodemografik özellikleri tanımlayan ve araştırmacılar tarafından lite- ratür taranarak elde edilen uyku kalitesini etkileyen faktörlerin yer aldığı sorulardan oluş- maktadır.

3.4.2.Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi Kısa Formu (UFAA)

UFAA; yetişkinlerin fiziksel aktivite ve sedanter hayat biçimlerini tespit etmek için kısa ve uzun form şeklinde tasarlanmıştır. Bu anketin uluslararası geçerlilik ve güve- nirlik çalışmaları Craig ve arkadaşları, Türkçe geçerlilik ve güvenirlik çalışması ise Öz- türk ve arkadaşları tarafından yapılmıştır (94; 95). UFAA’da fiziksel aktivitelerin, tek seferde en az 10 dakika yapılıyor olması ölçüt alınmıştır. Anket ile son 7 gün içerisinde;

şiddetli fiziksel aktivite süresi, orta dereceli fiziksel aktivite süresi, yürüme ve bir günlük oturma süreleri sorgulanır. Şiddetli, orta dereceli aktivite ve yürüme süreleri aşağıdaki hesaplamalarla bazal metabolik hıza karşılık gelen MET'e (dinlenmedeki oksijen tüketi- minin katları) çevrilerek toplam fiziksel aktivite skoru (MET-dk/hafta) bulunur:

Yürüme MET-dk/hf =3.3 x yürüme dakikası x yürüme günü

Orta şiddetli MET-dk/hf = 4.0 x orta şiddetli aktivite dakikası x orta şiddetli aktivite günü Şiddetli aktivite MET-dk/hf = 8.0 x Şiddetli aktivite dakikası x şiddetli aktivite günü 3.4.Veri Toplama Araçları

(32)

23

Toplam Fiziksel Aktivite Skoru (TFAS) =Yürüme+Orta şiddetli aktivite+Şiddetli aktivite

Sonuç olarak fiziksel aktivite düzeyi;

TFAS <600 MET ise ‘Fiziksel olarak aktif değil’

TFAS = 600-3000 MET ise ‘Düşük fiziksel aktivite düzeyi’

TFAS >3000 MET ise ‘Yeterli Fizikse Aktivite Düzeyi’ olarak tanımlanır (95).

Çalışmamızda ‘Fiziksel olarak aktif değil’ kategorisinde sadece 1 katılımcı olması nedeniyle ‘Fiziksel olarak aktif değil’ ve ‘Düşük fiziksel aktivite düzeyi’ birleştirilerek

‘Yeterli Olmayan Fiziksel Aktivite Düzeyi’ ve ‘Yeterli Fiziksel Aktivite Düzeyi’ olarak gruplandırıldı.

3.4.3.Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ)

PUKİ, 1989 yılında Buysse ve arkadaşları tarafından son bir ay içerisindeki uyku kalitesinin değerlendirilebilmesi amacıyla geliştirilmiştir (96). Bu ölçeğin Türkçe geçer- lik ve güvenirlik çalışmaları, 1996 yılında Ağargün ve arkadaşları tarafından yapılmış, ölçeğin Cronbach's alfa güvenilirlik katsayısı 0,80 olarak bulunmuştur (97).

PUKİ’nin içerdiği toplam 24 sorunun 19’u kişinin kendisi tarafından, 5 soru ise eş veya bir oda arkadaşı tarafından yanıtlanmaktadır. Kişinin kendi cevaplandırdığı 19 sorunun puanlamada değerlendirildiği ölçekte 7 alt boyut (öznel uyku kalitesi, uyku la- tensi, uyku süresi, alışılmış uyku etkinliği, uyku bozukluğu, uyku ilacı kullanımı, gündüz işlev bozukluğu) vardır ve her alt boyut 0-3 puan arasında bir değer almaktadır. Ölçek toplam puanı 0-21 arasında bir değere sahiptir.

PUKİ’nin puanlanması:

Bileşen 1: Öznel uyku kalitesini gösterir. 9. sorunun puanlanması ile elde edilir.

Cevap Bileşen puanı Çok iyi 0

Oldukça iyi 1 Oldukça kötü 2 Çok kötü 3

(33)

24

Bileşen 2: Uyku latansını (kişinin uykuya geçmesi için gereken süre) gösterir. 2. ve 5a sorularının toplamlarının puanlanması ile elde edilir.

Soru 2 Soru 5a

Cevap Puan Cevap Puan

15 dakika 0 Hiç 0 16-30 dakika 1 Haftada birden az 1 31-60 dakika 2 Haftada bir veya iki kez 2

>60 dakika 3 Haftada üç veya daha fazla 3

Soru 2 ve 5a’nın toplamı Bileşen puanı 0 0 1-2 1 3-4 2 5-6 3

Bileşen 3: Uyku süresini gösterir. 4. sorunun puanlamasıyla elde edilir.

Cevap Bileşen puanı

>7 saat 0 6-7 saat 1 5-6 saat 2

<5 saat 3

Bileşen 4: Alışılmış uyku etkinliğini gösterir. 1., 3. ve 4. soruların cevaplarından uykuda geçen süre ve yatakta kalma süresi bulunur, uykuda geçen süre/yatakta kalma süresi x 100 formülü ile alışılmış uyku etkinliği oranı hesaplanır.

Alışılmış uyku etkinliği Bileşen puanı

%85 0

%75-84 1

%65-74 2

<%65 3

(34)

25

Bileşen 5: Uyku bozukluğunu (uykuyu etkileyen horlama, öksürme, aşırı üşüme, sıcak- lama gibi durumları) gösterir. 5. sorunun b-j şıklarının toplamının puanlanması bileşen puanını verir.

Cevap Puan Hiç 0 Haftada birden az 1 Haftada bir veya iki kez 2 Haftada üç veya daha fazla 3

Soru 5b-j toplamı Bileşen puanı

0 0

1-9 1 10-18 2 19-27 3

Bileşen 6: Uyku ilacı kullanımını gösterir. 6. sorunun puanlanması ile elde edilir.

Cevap Bileşen puanı Hiç 0 Haftada birden az 1 Haftada bir veya iki kez 2 Haftada üç veya daha fazla 3

Bileşen 7: Gündüz işlev bozukluğunu gösterir. 7. ve 8. soruların puanlanması ile elde edilir.

Soru 7

Cevap Puan Hiç 0 Haftada birden az 1 Haftada bir veya iki kez 2 Haftada üç veya daha fazla 3

(35)

26 Soru 8

Cevap Puan Hiç problem oluşturmadı 0 Yalnızca çok az problem oluşturdu 1 Bir dereceye kadar problem oluşturdu 2 Çok büyük problem oluşturdu 3

Soru 7 ve 8 toplamı Bileşen puanı 0 0 1-2 1 3-4 2 5-6 3

Bu hesaplamaların sonucunda elde edilen 7 bileşenin puanı toplanarak PUKİ top- lam puanı bulunur. PUKİ toplam puanının 5’den büyük olması kötü uyku kalitesini gös- terirken, puan yükseldikçe uyku kalitesi bozulmaktadır (97).

3.4.4.Epworth Uykululuk Ölçeği (EUÖ)

EUÖ, 1991 yılında M. W. Johns tarafından gündüz aşırı uyku eğilimini saptamak için geliştirilmiştir (98). Ülkemizde geçerlilik ve güvenilirlik çalışması Ağargün ve arka- daşları tarafından 1999 yılında yapılmış ve Türkiye’de uyku ve uyku bozuklukları konu- sundaki araştırmalarda kullanılmasının uygun olduğu sonucuna varılmıştır (99).

Uygulama ve değerlendirilmesi kolay bir ölçek olup gündüz uykululuk halinin niteliksel ve niceliksel olarak ölçülmesine yönelik bir öz-bildirim aracıdır. Ölçek 8 soru- dan oluşmakta, her soru 0-3 arasında bir puanla değerlendirilmektedir. Toplam puanın 10’dan büyük olması aşırı gündüz uykululuğunun varlığını göstermektedir (99).

(36)

27

3.4.5.Warwick-Edinburgh Mental İyi Oluş Ölçeği (WEMİOÖ)

WEMİOÖ, mental iyi oluşu ölçmek üzere dizayn edilmiş öz-bildirim tarzı bir öl- çektir. 2007 yılında Tennant ve arkadaşları tarafından geliştirilmiş ve 2015 yılında Keldal tarafından Türkçe’ye uyarlanmıştır (91; 100). Bu ölçek, psikolojik durumu değerlendiren mevcut ölçeklerden farklılaşmış olup mental iyi oluşun, hem hedonik hem eudaimonik boyutlarını içeren pozitif maddelerden oluşmaktadır: iyimserlik, faydalı hissetme, gev- şeme, diğer insanlara ilgi, enerjik ve canlı olma, problemlerle başa çıkma, açık-net dü- şünme, iyi hissetme, diğer insanlara yakın hissetme, özgüven, karar alabilme, sevgi, yeni şeylere ilgi ve neşeli olma.

Ölçek 14 olumlu maddeden oluşur ve 5’li likert tipinde bir cevaplama anahtarına sahiptir. Ölçekten en düşük 14, en yüksek ise 70 puan alınabilmektedir. Ölçekten alınan yüksek puanlar yüksek mental iyi oluşa işaret etmektedir (91).

Verilerin istatistiksel analizinde SPSS 20.0 paket programı kullanıldı. Kategorik ölçümler sayı ve yüzde olarak, sayısal ölçümlerse ortalama ve standart sapma (gerekli yerlerde ortanca ve minimum – maksimum) olarak özetlendi. Sayısal ölçümlerin normal dağılım varsayımını sağlayıp sağlamadığı Kolmogrov Smirnov testi ile test edildi. Nor- mal dağılım göstermeyen sayısal ölçümlerin iki grup arasında karşılaştırmasında Mann Whitney U testi kullanıldı. Normal dağılım göstermeyen sayısal ölçümleri ikiden fazla grup arasında genel karşılaştırmada Kruskal Wallis testi kullanıldı. Veriler arasındaki ko- relasyon analizleri için Pearson ve Sperman Korelasyon analizleri uygulandı. Tüm test- lerde istatistiksel önem düzeyi <0,05 olarak alındı.

3.5.Verilerin Değerlendirilmesi

(37)

28

4.BULGULAR

Çukurova Üniversitesi kampüsünde yer alan fakülte ve yüksek okullarda okuyan ve çalışmamıza katılmayı kabul eden 943 öğrenciye ait veriler çalışmamızda değerlendi- rilmiştir.

Katılımcıların sosyodemografik özelliklerine göre dağılımı Tablo 1’de özetlen- miştir.

Çalışmamıza 523 (%55,5) kadın ve 420 (%44,5) erkek öğrenci katıldı. Tüm katı- lımcıların yaş ortalaması 21,8 ± 2,1 (min:18 - max:41) olarak ölçüldü.

Katılımcıların 329’u (% 34,9) Fen Bilimlerinde, 267’si (% 28,3) Sağlık Bilimle- rinde, 347’si (% 36,8) Sosyal Bilimlerde okumaktadır.

Katılımcıların 140’ı (% 14,8) 1. sınıfta, 258’i (% 27,4) 2. sınıfta, 101’i (% 10,7) 3. sınıfta, 444’ü (% 47,1) 4. sınıfta okumaktadır.

Katılımcıların Vücut Kitle İndeksi (VKİ) ortalaması 22,5 ± 3,4 (min:14,8 - max:39,5) olarak ölçülmüş olup 86’sı (% 9,1) zayıf, 674’ü (% 71,7) normal, 152’si (%

16,2) fazla kilolu ve 28’i (% 3) obezdir.

4.1.Katılımcıların Sosyodemografik Özelliklerine Göre Dağılımı

(38)

29

Tablo 1. Katılımcıların Sosyodemografik Özelliklerine Göre Dağılımı

VKİ: Vücut Kitle İndeksi

Sosyodemografik özellikler Sayı %

Yaş (n:943)

18 yaş 20 2,1

19 yaş 63 6,7

20 yaş 124 13,1

21 yaş 210 22,3

22 yaş 251 26,6

23 yaş 152 16,1

24 yaş 62 6,6

25 yaş 27 2,9

26 ve üzeri 34 3,6

Cinsiyet (n:943)

Kadın 523 55,5

Erkek 420 44,5

Fakülte (n:943)

Fen Bilimleri 329 34,9

Sağlık Bilimleri 267 28,3

Sosyal Bilimler 347 36,8

Sınıf (n:943)

1. sınıf 140 14,8

2. sınıf 258 27,4

3. sınıf 101 10,7

4. sınıf 444 47,1

VKİ (n:943)

Zayıf 86 9,1

Normal 674 71,7

Fazla kilolu 152 16,2

Obez 28 3,0

(39)

30

Katılımcılara uykuyu etkileyen çeşitli faktörler sorulmuş ve verdikleri yanıtlar Tablo 2’de özetlenmiştir.

Katılımcıların 809’u (% 85,9) gün içinde çay, 746’sı (% 79,3) gün içinde kahve tüketmekte olup akşamları da çay ve kahve tüketiminin yüksek olduğu görülmektedir.

Katılımcıların 239’u (% 25,4) sigara kullanmaktadır. Sigara içen katılımcıların büyük çoğunluğu ise gece sigara içmek için uykudan uyanmadıklarını belirtmiştir.

Katılımcıların 103’ü (% 11) kronik bir hastalığı olduğunu belirtmiştir. Öğrencile- rin kendi ifadelerine göre en sık görülen hastalıklar astım-bronşit, allerji ve migrendir.

Katılımcılara gece uyumadan önce mavi ışık yayan cihazları (akıllı telefon, tablet, bilgisayar, televizyon vs) gece ışığı olmadan kullanım durumları sorulduğunda 737’si (%

78,7) kullandığını belirtmiştir.

Katılımcıların 258’i (% 27,5) yurtta, 217’si (% 23,1) evde arkadaşla ve 463’ü (%

49,4) ailesi ile birlikte yaşamakta olup, 496’sı (% 53) odada tek kalırken 440’ı (% 47) bir ya da birden fazla oda arkadaşı ile aynı odada kalmaktadır.

Katılımcılara uykularını etkileyen problemler sorulduğunda 270’i (% 28,8) uyku- larını etkileyen kişisel bir problemleri olduğunu, 109’u ise (% 11,6) ise ailesel bir prob- lemleri olduğunu belirtmiştir.

Ailede uyku problemi olan yakınları sorgulandığında katılımcıların 183’ü (%

19,6) ailesinde uyku problemi olan kişi olduğunu, bu kişilerin de en çok anne ve baba olduğu belirtilmiştir.

4.2.Katılımcıların Uykuyu Etkileyen Faktörlere Göre Dağılımı

(40)

31

Tablo 2. Katılımcıların Uykuyu Etkileyen Faktörlere Göre Dağılımı

Uykuyu etkileyen faktörler Sayı %

Gün içinde çay tüketimi (n:942)

Evet 809 85,9

Hayır 133 14,1

Akşam çay tüketimi (n:809)

Evet 678 83,8

Hayır 131 16,2

Gün içinde kahve tüketimi (n:941)

Evet 746 79,3

Hayır 195 20,7

Akşam kahve tüketimi (n:748)

Evet 549 73,4

Hayır 199 26,6

Sigara içme (n:940) Evet 239 25,4

Hayır 701 74,6

Gece uykudan sigara için uyanma (n:237)

Evet 19 8,0

Hayır 218 92,0

Alkol kullanma durumu (n:939)

Hiç 546 58,1

Sosyal ortamlarda 249 26,5

Ayda bir kez 79 8,4

Haftada bir kez 54 5,8

Her gün 11 1,2

Fiziksel aktivite (n:137) Yeterli değil 35 25,5

Yeterli düzeyde 102 74,5

Kronik hastalık (n:939)

Var 103 11,0

Yok 836 89,0

Mavi ışık yayan cihazların kullanımı (n:936)

Kullanıyor 737 78,7

Kullanmıyor 199 21,3

Yaşanılan yer (n:938)

Yurtta 258 27,5

Evde arkadaşla 217 23,1

Aile ile 463 49,4

Yattığı odadaki kişi sayısı (n:936)

Tek 496 53,0

Oda arkadaşı var 440 47,0

Uykuyu etkileyen kişisel bir problem (n:936)

Var 270 28,8

Yok 666 71,2

Uykuyu etkileyen ailesel bir problem (n:936)

Var 109 11,6

Yok 827 88,4

Ailede uyku problemi olan kişi (n:936)

Var 183 19,6

Yok 753 80,4

Not: Bazı katılımcılar bazı sorulara cevap vermediği için toplam sayılar (n) birbirinden farklıdır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Sıra ortalamaları incelendiğinde sigara kullanmayan grubun uyku kalitesinin diğerlerine göre daha yüksek olduğu (PUKİ’de yükselen puanlar kötü uyku

Çalışmaya katılan bireylerin uyku kalitesi ile sırt ekstansör kas endruansı, günlük adım sayısı, fiziksel aktivite düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki

COVID-19 salgını döneminde COVID-19 tanılı hasta ile teması olan sağlık personellerinin, teması olmayan sağlık personellerine göre kötü uyku kalitesi PUKİ

scale scores of TMJ patients with and without bruxism were examined, it was observed that the group with bruxism had a significantly higher STAI score than the group without bruxism

Ölçekler yaş gruplarına göre değerlendirildiğinde uyku kalitesi açısından anlamlı fark saptanmazken 31-40 yaş grubunda depresyon ve anksiyete puanlarının diğer

Bireylerin PUKİ toplam ve alt boyutları ile SYBDÖ Beslenme alt boyut puan ortalamaları arasındaki ilişki PUKİ: Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi, SYBDÖ: Sağlıklı Yaşam

Tim e for a cosy tete&lt;a&lt;tete, whispered confidences and special friendships, screened from the hubbub of the world. and its sophisticated

Çalışmamızda KA’sız hastalara kıyasla KA’lı migren hastalarında ağrı şiddetinin ve anksiyete düzeyinin daha yüksek, uyku kalitesinin ise daha kötü olduğu