• Sonuç bulunamadı

46

5.TARTIŞMA

Sağlıklı yaşamın en önemli gereksinimlerinden biri olan uyku; doğumdan itibaren insanların büyüme ve gelişmesine katkıda bulunan, vücudu dinlenmiş şekilde bir sonraki güne hazırlayan bir dönemdir (101). Organizmanın çevreyle iletişiminin geri döndürüle-bilir biçimde geçici ve kısmi olarak kaybolduğu durum olan uyku, bireylerin fiziksel ve mental gelişimini etkileyerek tüm yaşlarda sağlık ve yaşam kalitesi için önemli bir yer tutar (77). Bireylerin fiziksel, psikolojik ve sosyal iyilik halinin sağlanması için önemli bir kavram olan uykunun kalitesini ve etkileyen faktörleri bilmek, yönetebilmek ve men-tal iyilik haline etkisini anlayabilmek bütüncül yaklaşımı benimseyen aile hekimleri için de oldukça değerlidir.

Çalışmamızda Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri, Sağlık Bilimleri ve Sosyal Bilimlerde okuyan öğrencilerin uyku kalitesi ve bunları etkileyen faktörlerle birlikte uyku kalitesinin mental iyi oluş ile ilişkisi değerlendirilmiştir. Çalışmamıza dahil olan 943 öğ-rencinin % 55,5’i kadın %44,5’i erkek ve yaş ortalaması 21,8 ± 2,1’di.

Çalışmamıza katılan öğrencilerin Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi puan ortala-ması 6,7 ± 3,1 olarak bulunmuştur. Ülkemizde üniversite öğrencilerinde uyku kalitesinin araştırıldığı çalışmalarda PUKİ puan ortalaması Uysal ve arkadaşları (2018) tarafından 7,3 ± 3,6 Saygılı ve arkadaşları (2011) tarafından 6,9 ± 2,4 ve Aysan ve arkadaşları (2014) tarafından ise 6,2 ± 1,9 olarak bulunmuştur.

PUKİ toplam puanı 5’in üzerinde olanların uyku kaliteleri kötü olarak değerlen-dirilmektedir. Çalışmamızda öğrencilerin % 61,2’sinin uyku kalitesinin kötü olduğu bu-lunmuştur. Aysan ve arkadaşları (2014) tarafından yapılan çalışmada benzer şekilde öğ-rencilerin % 59’unun uyku kalitesinin kötü olduğu bildirilmiştir (7). Mayda ve arkadaşları (2012) tarafından yapılan çalışmada tıp fakültesi öğrencilerinin yaklaşık yarısının uyku kalitesinin kötü olduğu saptanmıştır (102). Sarı ve arkadaşları (2015) bir üniversitenin yurtta kalan öğrencilerinde uyku kalitesinin % 41,1 oranında kötü olduğunu tespit

47

lerdir (103). Saygılı ve arkadaşları (2011) ile Uysal ve arkadaşları (2018) tarafından ya-pılan çalışmalarda da üniversite öğrencilerinin uyku kalitesinin kötü olduğu bildirilmiştir (76; 82).

Yaş ve cinsiyet uykuyu etkileyebilecek önemli etkenlerdendir. Farklı ülkelerde yapılan çalışmalarda uyku bozukluğunun kadınlarda ve ileri yaştaki bireylerde daha fazla olduğu belirlenmiş olsa da yaş ve cinsiyetin uyku kalitesini etkilemediği veya erkeklerin uyku kalitesinin kadınlardan daha kötü olduğunu bildiren çalışmalar da vardır (9; 7; 104;

105). Bizim çalışmamızda da yaş ve cinsiyetle uyku kalitesi arasında ilişki saptanmıştır.

Kadınların uyku kalitesinin erkeklerden daha kötü olduğu bulunmuştur. Ancak çalışma-mızda yaş arttıkça PUKİ puanlarının azaldığı görülmektedir. Bu öğrencilerin yaşları ara-sında büyük farklılıklar olmamaara-sından kaynaklanmış olabilir.

Çalışmamızda öğrencilerin öğrenim gördüğü bölüm ve okuduğu sınıfa göre uyku kaliteleri değerlendirilmiştir. Öğrencilerin okudukları bölüm ile uyku kaliteleri arasında anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur. Fen Bilimlerinde okuyan öğrencilerin uyku kalite-leri, Sağlık Bilimleri ve Sosyal Bilimlerde okuyan öğrencilere göre daha kötüdür. Saygılı ve arkadaşları (2011) tarafından yapılan çalışmada da öğrencilerin okudukları bölüme göre uyku kalitesinin farklılaştığı, Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu (MYO) ve Sos-yal Bilimler MYO öğrencilerinin uyku kalitesinin en kötü, İktisadi İdari Bilimler Fakül-tesi ve Sağlık Hizmetleri MYO’da öğrenim gören öğrencilerin uyku kaliFakül-tesinin en iyi düzeyde olduğu bulunmuştur (82). Çalışmamızda öğrencilerin okudukları sınıf ile uyku kalitesi arasında istatiksel olarak anlamlı bir farklılık olmasa da birinci sınıfta okuyan öğrencilerin uyku kalitesinin en kötü olduğu bulunmuştur. Orzech ve arkadaşları (2011) tarafından da üniversitenin ilk yıllarında uyku problemlerinin daha fazla olduğu bildiril-miştir. Bunun nedenleri olarak da öğrencilerin programlarını nasıl dengeleyeceklerini bil-memeleri, stres yönetiminin etkili olmaması, sokağa çıkmalarını denetleyen ebeveynlerin bulunduğu ev ortamından uzakta yeni bir ortama uyum gibi durumlar gösterilmiştir (5).

Yapılan çalışmalarda uyku bozukluğu ile vücut kitle indeksi arasında ilişki olduğu ve vücut kitle indeksi arttıkça uyku sürelerinin azaldığı tespit edilmiştir (106; 107). Gök-taş ve arkadaşları (2015) tarafından yapılan çalışmada da obez bireylerin uyku kalitesinin kötü olduğu belirlenmiştir (108). Bizim çalışmamızda ise literatürden farklı olarak vücut kitle indeksi ile PUKİ puanları arasında bir ilişki saptanmamıştır. Bunun nedeni ise

48

rencilerin büyük bir kısmının vücut kitle indeksinin normal olması ve obez bireylerin sa-yısının çok az olması olabilir. Katılımcıların VKİ ile uyku kalitesinin iyi ya da kötü ol-ması arasında ise PUKİ puanlarından farklı olarak anlamlı ilişki bulunmuştur (p<0,05).

Uykuyu etkileyen faktörlerden biri de çay ve kahve gibi kafeinli içeceklerin tüke-timidir. Kafeinli içeceklerin uykuya dalmayı zorlaştırdığı ve uyku kalitesini kötüleştirdiği bilinmektedir (7; 109; 110). Bunun yanı sıra Saygılı ve arkadaşları (2011) ile Üstün ve Çınar’ın (2011) çalışmalarında kafeinli içecek tüketenlerin uyku kaliteleri daha kötü bu-lunsa da iki grup arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (2; 82). Sarı ve arka-daşlarının (2015) çalışmasında kafein tüketenlerin uyku kaliteleri daha kötü bulunmuştur (103). Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yapılan bir çalışmada uyku öncesi 1-3 bardak çay tüketenlerin ve uyku öncesi en az bir bardak kahve tüketenlerin uyku kalitesinin daha kötü olduğu bulunmuştur (72). Bizim çalışmamızda ise hem gün içinde hem de akşam çay tüketimi ile uyku kalitesi arasında bir ilişki saptanmazken kahve tüketimi ile uyku kalitesi arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur.

Sigara içindeki nikotinin uyarıcı etkisi, gece yoksunluğa neden olması ve sigara içenlerde uykudaki solunum problemlerinin daha fazla görülmesi nedeniyle sigaranın uy-kuya dalmakta güçlük ve uykunun sık bölünmesi ile ilişkili olabileceği bildirilmektedir (111). Altıntaş ve arkadaşları (2006) tarafından yapılan çalışmada sigara içenlerin uykuya dalmakta güçlük çektiği görülmüştür (112). Vail-Smith ve arkadaşlarının (2009) üniver-site öğrencilerinde uyku kalitesi ile riskli sağlık davranışları arasındaki ilişkiyi araştırdığı çalışmada intihar düşüncesi, sigara ve alkol kullanımının düşük uyku kalitesi ile ilişkili olduğu bulunmuştur (6). Uysal ve arkadaşları (2018) ile Saygılı ve arkadaşları (2011) da yaptıkları çalışmalarda sigara kullananların uyku kalitesinin kullanmayanlara göre daha kötü olduğunu bildirmişlerdir (76; 82). Bizim çalışmamızın sonuçları da literatürle uyumlu olup sigara kullananların uyku kalitesi sigara kullanmayanlara göre daha kötü bulunmuştur (p<0,05). Gece uykudan sigara içmek için uyanma ile uyku kalitesi arasında ise istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır.

Öğrencilerin alkolü sıklıkla uyumak için kullandığı bildirilmiştir (113). Singleton ve Wolfson (2009) üniversite öğrencilerinde alkol tüketimi, uyku ve akademik perfor-mans ilişkisini araştırmış ve alkol alan öğrencilerin yatağa yatma zamanı, uyku süresi ve hafta içi ile hafta sonu uyku süresi ve zamanı arasında farklılık olduğunu tespit etmişlerdir (114). Aysan ve arkadaşları (2014) alkol kullanan öğrencilerin uyku kalitesinin daha kötü

49

olduğunu bulmuşlardır (7). Uysal ve arkadaşları (2018) beslenme ve uyku kalitesini araş-tırdıkları çalışmada ise haftada 2-3 kez alkol alanların uyku kalitesinin daha kötü oldu-ğunu bildirmişlerdir (76). Çalışmamızda hiç alkol almayanların PUKİ puanı alkol alan-lara göre daha düşük olsa da alkol kullanımı ile PUKİ puanı arasında istatistiksel oalan-larak anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Katılımcıların alkol kullanma durumu ile uyku kali-tesinin iyi ya da kötü olması arasında ise PUKİ puanlarından farklı olarak anlamlı ilişki bulunmuştur (p<0,05).

Egzersizin uykuyu nasıl etkilediği henüz tam olarak bilinmemektedir. Bu konuda yapılan epidemiyolojik ve deneysel çok sayıda çalışmanın sonucu birbiriyle çelişmekte-dir. Epidemiyolojik çalışmalar egzersizin uyku üzerine olumlu etkileri olduğu görüşünü desteklemektedir. Kişiler egzersizin uykuya dalmalarını kolaylaştırdığını, daha derin uyku sağladığını, sabah uyandıklarında kendilerini daha iyi hissettiklerini bildirmişlerdir.

Özellikle sabah ya da akşam geç saatte yapılan ve yoğunluğu fazla olan egzersizle uyku-nun daha olumlu etkilendiği bildirilmiştir. Buuyku-nunla birlikte egzersizin uykuya etkisi ile ilgili deneysel çalışmalar birbiriyle ve epidemiyolojik çalışmalarla tam olarak uyumlu değildir. Bu durumun nedenleri katılımcıların kişisel özellikleri ve egzersizin değerlendi-rilme metodlarındaki farklılıklar olabilir (115; 116). Yapılan bir çalışmada uyku bozuk-luğu olan bireylerde egzersizin uykuyu olumlu etkilediği görülmüştür (117). Sonuç olarak egzersizin nonfarmakolojik bir uyku düzenleyicisi olduğu yönünde genel bir görüş vardır.

Ülkemizde Mayda ve arkadaşları (2012) tarafından yapılan çalışmada PUKİ puanı egzer-size göre farklılık göstermemiştir (102). Sarı ve arkadaşları (2015) tarafından yapılan ça-lışmada da egzersiz ile uyku kalitesi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulun-mamıştır (103). Bizim çalışmamızın sonuçları da ülkemizde yapılan çalışmalarla benzer-dir ve egzersiz ile uyku kalitesi arasında bir ilişki bulunmamıştır.

Uyku bozuklukları başlı başına bir hastalık olmakla birlikte başta solunum sistemi ile ilgili olmak üzere birçok kronik hastalık uyku kalitesini olumsuz etkileyebilmektedir.

Ülkemizde üniversite öğrencilerinde yapılan bir çalışmada kronik hastalığı olan öğrenci-lerin uyku kalitesinin kötü olduğu bulunmuştur (82). Bizim çalışmamızda öğrencilerde en fazla görülen hastalıklar astım-bronşit, allerji ve migren olup kronik hastalığı olanların olmayanlara göre uyku kalitesinin daha kötü olduğu saptanmıştır.

Elektronik cihazların son yıllarda kullanımının giderek artmasıyla birlikte uyku üzerine olan etkileri de daha fazla incelenmeye başlanmıştır. Loughran ve arkadaşları

50

(2005) uyku öncesinde cep telefonuna maruz kalmanın uyku kalitesini etkilediğini bildir-mişlerdir (118). Amerika’da teknoloji kullanımı ile uyku kalitesini tanımlamak ve tekno-lojiyle uyku rahatsızlığı arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılan bir araştırmada pasif teknolojik aletlerin (mp3 müzik çalar gibi) kullanımının aksine yatmadan önce in-teraktif teknolojik aletlerin (bilgisayar/laptap, cep telefonu, video oyun konsolu gibi) kul-lanımının, uykuya geçmeyi zorlaştırdığı ve uykunun da dinlendirici olmadığı bulunmuş-tur (119). Elektronik cihazların yaydığı mavi ışığın melatonin salgılanmasını azalttığı bi-linmektedir. Bu nedenle yatmadan önce mavi ışığa maruz kalmak sirkadiyen ritmi bozup uykuyu olumsuz etkilemektedir. Çalışmamızda öğrencilerin % 78,7’sinin gece uyumadan önce mavi ışık yayan cihazları (akıllı telefon, tablet, bilgisayar, televizyon vs) gece ışığı olmadan kullandığı ve kullananların kullanmayanlara göre uyku kalitesinin daha kötü ol-duğu görülmüştür. Mavi ışık yayan cihazların kullanımı ile PUKİ puanları arasında ista-tiksel olarak anlamlı bir ilişki vardır.

Çevresel faktörlerin de uykuyu etkilediği düşünülmektedir. Ülkemizde üniversite öğrencilerinde yapılan bir çalışmada yurtta kalan öğrencilerin uyku kalitesi daha kötü olsa da kalınan yerin uyku kalitesi puan ortalamasını değiştirmediği bulunmuştur (7). Altıntaş ve arkadaşları (2006) tarafından yapılan çalışmada ise yattıkları odayı başkalarıyla pay-laşanların daha fazla gündüz uykululuk hali çektikleri bildirilmiştir (112). Bizim çalışma-mızda yurtta kalanların ve odayı başkalarıyla paylaşanların PUKİ puanı daha yüksek bu-lunmuştur (p<0,05). Yani kalabalık ortamlarda yaşamanın uyku kalitesini olumsuz etki-lediği söylenebilir.

Fiziksel ya da psikolojik problemlerin uyku kalitesini olumsuz etkilediği birçok çalışma ile gösterilmiştir (83; 120). Ülkemizde yapılan bir çalışmada stres ile uyku kali-tesinin kötü olması arasında istatiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuş ve son bir ayda zorlayıcı bir olay yaşayanlarda kötü uyku kalitesi sıklığının 2,6 kat arttığı görülmüştür (103). Çalışmamızda da literatüre uygun şekilde kişilerin uykularını etkileyen kişisel ve/veya ailesel faktörlerin varlığının uyku kalitesini olumsuz etkilediği bulunmuştur.

Ülkemizde yapılan bir çalışmada uyku bozuklukları ile ilgili aile öyküsü olan ve olmayan öğrenciler arasında uyku kalitesi açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmamıştır (103). Bizim çalışmamızda ise bunun aksine ailesinde uyku bozukluğu olanların uyku kalitesinin daha kötü olduğu tespit edilmiştir.

51

Beslenmenin uyku düzeni üzerine etkili olduğu bildirilmiştir (121). Yapılan bir çalışmada saat 20:00'dan sonra daha yüksek kalori tüketiminin daha geç uyku saati ve daha kısa uyku süresi ile ilişkili olduğu gösterilmiştir (122). Çalışmamızda katılımcılar en fazla yağlı, baharatlı ve ağır yemekler yediklerinde uyku kalitelerinin bozulduğunu belirtmişlerdir. Akşam yemeği saati ile uyku kalitesinin iyi ya da kötü olması arasında ise istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır.

Çalışmamızda öğrencilerin Epworth Uykululuk Ölçeği puan ortalaması 5,5 ± 3,4 bulunmuştur. EUÖ puanlarına göre öğrencilerin % 8,9’unda aşırı gündüz uykululuk hali vardır. Bu oran Roth ve arkadaşlarının (1994) bulduğu normal popülasyonda beklenen değer (%0,5-12) ile uyumludur (123).

Gündüz uykululuk hali uyku kalitesini etkileyen faktörlerden biri olup Gemma Slater ve Joerg Steier’in (2012) yaptığı bir araştırmada gündüz uyku halinin; potansiyel tehlike semptomları barındıran, yaygın ancak az tanınan ve uyku kalitesi ile uyku mikta-rını genellikle etkileyen bir durum olduğu belirtilmiştir (124). Ülkemizde yapılan bir ça-lışmada gündüz uykululuk hali yaşayanların uyku kalitesinin anlamlı düzeyde farklılaş-tığı görülmüştür (72). Uysal ve arkadaşlarının (2018) yapfarklılaş-tığı çalışmada ise PUKİ ile EUÖ toplam puanları arasında pozitif yönde zayıf ilişki olduğu bulunmuştur. Bizim çalışmamız da literatürle uyumlu olup aşırı gündüz uykululuğu olanların uyku kalitesi daha kötüdür (p<0,05). PUKİ toplam puanı ile EUÖ puanı arasında pozitif yönde zayıf ilişki olduğu bulunmuştur (r: 0,187p<0,01).

Çalışmamızda katılımcıların Warwick-Edinburgh Mental İyi Oluş Ölçeği puan or-talaması 50 ± 10,2’dir. Yapılan bir çalışmada Spor Bilimleri Fakültesi öğrencilerinin WEMİOÖ puan ortalaması 55,3 ± 9,8 olarak bulunmuştur (93).

Uykunun fiziksel sağlığın yanı sıra psikolojik sağlıkla da ilişkili olduğu bilinmek-tedir (4). Yapılan bir çalışmada uyku kalitesi iyi olan bireylerin mental ve genel sağlık durumlarının daha yüksek olduğu; depresif, anksiyete bozukluğu olan ve stres düzeyi yüksek olan bireylerin ise uyku kalitelerinin kötü olduğu tespit edilmiştir (77). Ayrıca mental iyi oluşun mutluluğu olumlu yönde etkilediği de bilinmektedir (93). Bizim çalış-mamız da literatürle uyumlu olup uyku kalitesi ile mental iyi oluş arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Katılımcıların PUKİ puanı ile WEMİOÖ puanları arasında negatif yönlü zayıf bir ilişki vardır (r: -0,177p<0,01).

52 4.1.1.Çalışmamızın Güçlü Yönleri

✓ Çukurova Üniversitesinde okuyan öğrencilerin tümünü temsil eden bir grupta çalışma yapılmıştır.

✓ Ülkemizde daha önce üniversite öğrencilerinde uyku kalitesi ile Kısa Form-36 ölçeği-nin Mental Sağlık alt boyutu karşılaştırılmıştır (77). Uyku kalitesi ile WEMİOÖ’ölçeği-nin kul-lanılarak mental iyi oluş ilişkisinin incelendiği bir çalışmaya biz rastlamadık.

✓ Daha önce teknolojik aletlerin veya sadece cep telefonlarının kullanımı ile uyku kalitesi arasındaki ilişki araştırılmıştır (118; 119; 125). Mavi ışık yayan tüm cihazların gece ışığı olmadan kullanım durumları ile PUKİ’nin karşılaştırıldığı bir çalışmaya ise biz rastlama-dık.

4.1.2.Çalışmamızın Kısıtlılıkları

✓ Çalışmamız sadece bir üniversitenin öğrencilerini temsil etmektedir.

✓ Çalışmamız anket uygulamasına bağlı kısıtlılıklar içermektedir. Anket soruları kişinin kendi beyanlarına göre cevaplandırıldığı için sonuçlar subjektif olabilir.

✓ Çalışmamızda yer alan Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketinde sadece 137 kişi yap-tıkları aktivitelerin süresini tam olarak bildirmişlerdir. Ölçeğin doğru puanlanabilmesi için aktivite sürelerinin tam olarak bilinmesi gerektiğinden eksik doldurulan ya da aktivite süresi belirtilmeyen anketlerde fiziksel aktivite düzeyi belirlenememiştir.

Benzer Belgeler