• Sonuç bulunamadı

ĠKĠNCĠ BÖLÜM HALİL GÖÇMEN / TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no /07) KARAR (Esas) STRAZBURG. 12 Kasım 2013

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ĠKĠNCĠ BÖLÜM HALİL GÖÇMEN / TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no /07) KARAR (Esas) STRAZBURG. 12 Kasım 2013"

Copied!
13
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

HALİL GÖÇMEN / TÜRKİYE DAVASI (Başvuru no. 24883/07)

KARAR (Esas)

STRAZBURG 12 Kasım 2013

İşbu karar Sözleşme’nin 44 § 2 maddesinde belirtilen koşullar çerçevesinde kesinleşecek olup bazı şekli düzeltmelere tabi tutulabilir.

___________________________________________________________________________________________

© T.C. Adalet Bakanlığı, 2013. Bu gayriresmi çeviri, Adalet Bakanlığı, Uluslararası Hukuk ve DıĢ ĠliĢkiler Genel Müdürlüğü, Ġnsan Hakları Daire BaĢkanlığı tarafından yapılmıĢ olup, Mahkeme’yi bağlamamaktadır. Bu çeviri, davanın adının tam olarak belirtilmiĢ olması ve yukarıdaki telif hakkı bilgisiyle beraber olması koĢulu ile Adalet Bakanlığı, Uluslararası Hukuk ve DıĢ ĠliĢkiler Genel Müdürlüğü, Ġnsan Hakları Daire BaĢkanlığına atıfta bulunmak suretiyle ticari olmayan amaçlarla alıntılanabilir.

(2)

Halil Göçmen / Türkiye davasında, Başkan,

Guido Raimondi, Yargıçlar

Danutė Jočienė, Peer Lorenzen, Dragoljub Popović, IĢıl KarakaĢ,

Nebojsa Vucinic,

PauloPinto de Albuquerque,

Ve Bölüm Yazı İşleri Müdürü Stanley Naismith’in katılımıyla Daire olarak toplanan Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi (Ġkinci Bölüm), 22 Ekim 2013 tarihinde gerçekleĢtirdiği kapalı müzakereler neticesinde anılan tarihte aĢağıdaki kararı vermiĢtir:

USUL

1. Türkiye Cumhuriyeti aleyhine açılan (no. 24883/07) davanın temelinde, Türk vatandaĢı olan Halil Göçmen’in (“BaĢvuran”) 28 Mayıs 2007 tarihinde Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi’nin (“SözleĢme”) 34.

maddesi uyarınca yapmıĢ olduğu baĢvuru bulunmaktadır.

2. BaĢvuran, Kayseri’de görevli Avukat C. Dalkıran tarafından temsil edilmiĢtir. Türk Hükümeti (“Hükümet”) ise kendi görevlisi tarafından temsil edilmiĢtir.

3. BaĢvuru, 1 Eylül 2010 tarihinde, Hükümet’e tebliğ edilmiĢtir.

SözleĢme’nin 29. maddesinin 1. fıkrası gereğince, Daire’nin, davanın kabul edilebilirliği ve esasına iliĢkin aynı anda karar vermesi kararlaĢtırılmıĢtır.

(3)

OLAYLAR

4. BaĢvuran 1939 doğumlu olup Fransa’nın Thiers Ģehrinde ikâmet etmektedir.

5. 500 m2 yüz ölçümüne sahip taĢınmaz (toplam yüz ölçümü 9 800 m2 olan taĢınmaz) bağlık olarak nitelendirilerek, baĢvuran adına tapu siciline 19 Aralık 1978 tarihinde tescil edilmiĢtir.

6. Erciyes Üniversitesi Rektörlüğü, 31 Ağustos 1988 tarihinde söz konusu taĢınmazla ilgili kamulaĢtırma kararı almıĢtır. Ancak bu karar, yurt dıĢında yaĢayan Halil Göçmen’e yürürlükteki yasa ve yönetmeliklere uygun olarak tebliğ edilmemiĢtir.

7. Belirtilmeyen bir tarihte idare, taĢınmazı sınırlandırarak etrafını dikenli tellerle çevrelemiĢtir.

8. Bu iĢgalden haberdar olan Göçmen, taĢınmaza idarece kamulaĢtırmasız el atma nedeniyle oluĢan zararın tazmin edilmesi amacıyla Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesi’nde (“mahkeme”) 2 Ağustos 2004 tarihinde tazminat davası açmıĢtır.

9. 21 Ekim 2005 tarihli kararla, mahkeme, bilirkiĢilere hazırlattığı raporu incelemesinin ardından baĢvuranın lehinde karar vermiĢtir.

Mahkeme, öncelikle söz konusu taĢınmazın arazi olarak değil arsa olarak nitelendirilmesi gerektiği kanısına varmıĢtır. Ardından idarenin kamulaĢtırma kararını ilgiliye tebliğ etmeksizin taĢınmazın mülkiyetini fiilen iktisap ettiğini saptamıĢtır. Sonuç olarak, mahkeme, Göçmen’in 2 Ağustos 2004 tarihinden itibaren yasal gecikme faiziyle birlikte 18 000 TL (TRL) (olayların yaĢandığı dönemde yaklaĢık 11 000 Avro (EUR)) değerindeki taĢınmazının de facto kamulaĢtırılması (kamulaĢtırmasız el atma) nedeniyle tazminata hak kazandığı kanısına varmıĢtır. Mahkeme, aynı zamanda ihtilaf konusu taĢınmazın rektörlük adına tapuya tescil edilmesine karar vermiĢtir.

(4)

10. Yargıtay, 27 Haziran 2006 tarihli kararla, mahkemenin dayandığı bilirkiĢi raporunun hatalı olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararını bozmuĢtur. Özellikle ihtilaf konusu taĢınmazın arsa olarak değil arazi olarak değerlendirilmesi gerektiği kanısına varmıĢtır.

11. Davanın iade edildiği mahkeme, yeniden bilirkiĢi incelemesi yapılmasına karar vermiĢtir. BilirkiĢiler, 1 ġubat 2007 tarihinde rapor düzenlemiĢlerdir. TaĢınmazı arazi olarak nitelendirerek, değerini 754, 29 TRL (olayların geçtiği dönemde yaklaĢık 410 Avro (EUR)) olarak hesaplamıĢlardır.

12. BilirkiĢiler, bu sonuca ulaĢmak için, öncelikle taĢınmazın vasfının davanın açıldığı 2 Ağustos 2004 tarihi esas alınarak belirlenmesi gerektiğini hatırlatmıĢlardır. Ardından Talas Belediyesi’nin 26 Ekim 2004 tarihli cevabı yazısı uyarınca, söz konusu taĢınmazın gerek içme suyu hattı gerekse atık suların boĢaltıldığı kanalizasyon hattı arasında bağlantısı bulunmadığını ve bu alanda toplu taĢıma araçlarının hizmet vermediğini dikkate almıĢlardır. Son olarak, Talas Belediyesi tarafından 10 Mayıs 2006 tarihinde mahkemeye ibraz edilen yazıya göre ihtilaflı taĢınmazın Ģehir planlaması kapsamında yer aldığını tespit etmiĢlerdir. TaĢınmaz, Erciyes Üniversitesi’nin kampüs bölgesinde bulunmaktadır. TaĢınmaz üzerinde keĢif yapılmasının ardından bilirkiĢiler söz konusu alanın yaĢanabilir bir bölgede bulunmadığını ve bu alana yeterli kamu hizmetinin verilmediğini raporlarına eklemiĢlerdir.

13. BaĢvuran, 1 ġubat 2007 tarihli bilirkiĢi raporunda varılan sonuçlara itiraz ederek yeni bir bilirkiĢi incelemesi yaptırılmasına karar verilmesini mahkemeden talep etmiĢtir. BaĢvuran, çok katlı konutlarla çevrili olan, doğrudan yola bağlanan ve üniversitenin kampüs bölgesinde yer alan bir taĢınmazın arazi olarak değil arsa olarak değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürmüĢtür. Diğer yandan, taĢınmazın Ģehir planlaması kapsamına girdiğini tespit etmiĢtir. Aynı zamanda alanın arazi olarak değil arsa olarak nitelendirilmesi gerektiğini belirterek, 1998’den 2003 yılına kadar devlete

(5)

emlak vergisi ödemiĢ olduğunu hatırlatmıĢtır. Son olarak, bilirkiĢiler tarafından taĢınmazının değerinin piyasa değerine hiçbir Ģekilde karĢılık gelmeyecek Ģekilde keyfi olarak belirlenmesinden Ģikâyet etmektedir. Ġlgili, taĢınmazının 20 yıldan beri artık ekili olmadığını, kentsel büyümeyle birlikte değer kazandığını ve piyasa değerinin ise m2 baĢına 1,50 TRL’den (0,86 Avro (EUR)) daha fazla olduğunu eklemiĢtir.

14. Mahkeme, yeniden bilirkiĢi incelemesi yapılmasına karar vermeksizin, 17 Mayıs 2007 tarihinde, davanın açıldığı tarihten itibaren yasal gecikme faiziyle birlikte 754,29 TRL’nin (olayların meydana geldiği dönemde yaklaĢık 420 Avro (EUR)) idarece baĢvurana ödenmesine karar vermiĢtir. Aynı zamanda ihtilâf konusu taĢınmazın davalı idare adına tapuya tescil edilmesine karar vermiĢtir.

15. Dava konusunun değerinin kanunda düzenlenen temyize baĢvuru sınırının altında olması nedeniyle ilk derece mahkemesinin kararı kesinleĢmiĢtir.

HUKUKĠ DEĞERLENDĠRME

I. SÖZLEġME’YE EK 1 NO’LU PROTOKOL’ÜN 1. MADDESĠNĠN ĠHLÂL EDĠLDĠĞĠ ĠDDĠASI HAKKINDA

16. SözleĢme’ye Ek 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesi ile SözleĢme’nin 6.

ve 13. maddelerine dayanan baĢvuran, idarenin, yürürlükteki yasa ve yönetmeliklere uygun olarak kamulaĢtırma kararı almaksızın taĢınmazına el atmasından Ģikâyet ederek mülkiyete saygı hakkının ihlâl edildiğini iddia etmektedir. Kamu yararı gerekçe gösterilmeden mülkiyetinden yoksun bırakıldığını ileri sürmektedir. Diğer yandan, baĢvuran, Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesi’nce belirlenen tazminat miktarının de facto kamulaĢtırılan arazinin gerçek değerine tekabül etmediği kanısındadır.

(6)

17. Hükümet, bu iddiayı kabul etmemektedir.

18. Öncelikle, Mahkeme, baĢvuran tarafından dile getirilen Ģikâyetlerin yalnızca SözleĢme’ye Ek 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesi bakımından incelenmesinin uygun olacağı kanaatindedir. Bu hüküm uyarınca;

“Her gerçek ve tüzel kiĢinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koĢullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.

Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da baĢka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.”

A. Kabul edilebilirlik hakkında

19. BaĢvuran mülkiyete saygı hakkının ihlâl edildiğini iddia etmektedir.

20. Hükümet, baĢvuranın 17 Mayıs 2007 tarihli mahkeme kararına karĢı temyize baĢvurmadığını ileri sürerek iç hukuk yollarının tüketilmediğini belirtmektedir.

21. Mahkeme, 17 Mayıs 2007 tarihli kararın temyizi kabil olmadığını, zira dava konusunun değerinin kanunda düzenlenen temyiz parasal sınırının altında olduğunu gözlemlemektedir (yukarıda belirtilen 15. paragraf). Bu nedenle, Hükümetin itirazı kabul edilmemektedir.

22. AĠHM, baĢvuranın Ģikâyetlerinin SözleĢme’nin 35. maddesinin 3.

fıkrası anlamında açıkça dayanaktan yoksun olmadığını ve herhangi bir kabul edilemezlik nedeni bulunmadığını saptamaktadır. Dolayısıyla Ģikâyetlerin kabul edilebilir olduğu belirtilmelidir.

B. Esas hakkında

23. Hükümet, SözleĢme’ye Ek 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesi anlamında baĢvuranın mülkiyete saygı hakkının ihlâl edilmediğini ileri sürmektedir. KamulaĢtırma kararının baĢvurana tebliğ edilemediğini, zira

(7)

baĢvuranın tebligata yarar bir adres bırakmaksızın ülkeden ayrıldığını ileri sürmektedir. Hükümet, ihtilaf konusu mülkiyetten yoksun bırakmanın gerekçesinin kamu yararına dayandırıldığını ve Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından de facto kamulaĢtırma için tazminat bağlamında belirlenen zarar miktarının, tam olarak, söz konusu taĢınmazın gerçek değerine tekabül ettiğini eklemektedir. Hükümet, taĢınmazın değerinin tespiti için uygulanacak kriterlerin ve bu kriterlere bağlı olarak sonuçta ödenecek tazminatların hesaplanmasının ulusal mahkemelerin takdir yetkisine girdiği kanaatindedir.

24. BaĢvuran iddialarını sürdürmeye devam etmektedir.

25. Mahkeme, SözleĢme’ye Ek 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesinin içeriği ve bu maddenin kapsadığı üç farklı hukuk kuralı konusunda yerleĢik içtihadına (bkz, örneğin, J.A. Pye (Oxford) Ltd ve J.A. Pye (Oxford) Land Ltd / Birleşik Krallık [BD], no.44302/02, § 52, AĠHM 2007-X) atıfta bulunmaktadır.

26. Müdahalenin mevcut olup olmadığı hususunda, Göçmen’in taĢınmazının de facto kamulaĢtırılmasının mülkiyetten yoksun bırakma durumunu teĢkil ettiğine itiraz edilmemektedir.

27. Bu bağlamda, AĠHM, idarenin kamulaĢtırma sürecini yürürlükteki yasa ve yönetmeliklere uygun olarak gerçekleĢtirmeksizin baĢvuranın taĢınmazına el attığının ulusal mahkemelerce saptandığını ortaya koymaktadır. Sonuç olarak, mahkemeler, söz konusu mülkün tapu siciline idare adına tescil edilmesi karĢılığında kamulaĢtırmasız el atma nedeniyle baĢvurana tazminat ödenmesine karar vermiĢtir. AĠHM, Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17 Mayıs 2007 tarihli nihai karar nedeniyle baĢvuranın SözleĢme’ye Ek 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesinin 2. fıkrası anlamında mülkiyetinden yoksun bırakıldığı sonucuna varmıĢtır (Sarıca ve Dilaver / Türkiye, no. 11765/05, § 40, 27 Mayıs 2010, Carbonara ve Ventura / İtalya, no. 24638/94, § 61, AĠHM 2000-VI, et Brumărescu / Romanya [BD], no. 28342/95, § 77, AĠHM 1999-VII).

(8)

28. Oysa SözleĢme’ye Ek 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesiyle uyumlu olabilmesi için, bu tür bir müdahalenin “uluslar arası hukukun genel ilkeleri ve kanun ile öngörülen koĢullarda ve kamu yararı gerekçe gösterilerek”

gerçekleĢtirilmesi gerekmektedir: müdahale, kamu yararı ile bireyin temel haklarının korunması arasında “âdil denge” kurmalıdır (Sporrong ve Lönnroth / İsveç, 23 Eylül 1982, § 69, seri A no. 52).

29. Esasen, demokratik toplumun temel ilkelerinden biri olan hukukun üstünlüğü SözleĢme’nin özünde yer aldığından (Iatridis / Yunanistan [BD], no. 31107/96, § 58, AĠHM 1999-II), SözleĢme’ye Ek 1 No’lu Protokol’ün 1.

maddesi, her Ģeyden önce, mülkiyete saygı hakkının kullanılmasına kamu otoritesinin müdahalesinin yasal olmasını gerektirmektedir.

30. Bu bağlamda, Mahkeme, öncelikle kamulaĢtırmasız el atmanın;

idareye bir taĢınmazı iĢgal etme, mülkün malikini kesin olarak değiĢtirme imkânı verdiğini ve sonuç olarak, bu sayede taĢınmazın devrini bildirmek için tapuda herhangi bir resmi iĢlem yapılmaksızın, taĢınmazın idarece iktisap edilmesine neden olduğunu saptamaktadır. Bu tür bir iĢlem gerçekleĢtirilmediğinde, kamulaĢtırmasız el atılan taĢınmazın devrini haklı göstermeyi ve belli bir hukuki güvenliği geriye iĢleyecek Ģekilde güvence altına almayı sağlayacak tek unsur, ileri sürülen el atmanın yasaya aykırı olduğunu tespit ettikten ve “kamulaĢtırmasız el atma tazminatı” denilen tazminatların davacılara ödenmesine karar verdikten sonra mülkiyetin devrine a posteriori karar veren, baĢvurulan mahkemenin kararıdır.

31. KamulaĢtırmasız el atma, aynı zamanda taĢınmaz malikine önceden tazminat ödenmeksizin, idarenin taĢınmazı kamulaĢtırmasına imkân veren bir uygulamayı teĢkil etmektedir. Bu tür bir kamulaĢtırma, Ģimdiye dek tapu sicilinde malik sıfatını taĢıyanları idareye karĢı dava açmak zorunda bırakmaktadır. Esasen, kamulaĢtırma konusunda uzlaĢmaya varılamadığında yargılama masraflarını genel olarak ödemesi gereken ve kamulaĢtırmayı yapan idarece sürecin baĢlatılmasına rağmen, ilgililer, tazminat davası

(9)

açmak ve bu nedenle, haklarını ileri sürmek için yargılama masraflarını ödemek zorunda kalmıĢlardır.

32. Yukarıda belirtilenler ıĢığında, Mahkeme, idarenin kamulaĢtırma usul kurallarına riayet etmemesine yol açan bu uygulamanın davacılar için öngörülemez ve keyfi bir sonuç doğurabileceği kanısındadır. Bu uygulamayla, yeterli derecede hukuki güvenliği sağlamak mümkün değildir ve yürürlükteki yasa ve yönetmeliklere uygun olan bir kamulaĢtırma iĢlemine alternatif teĢkil etmemektedir (Scordino / İtalya (no. 3), no 43662/98, § 89, 17 Mayıs 2005 ve Guiso-Gallisay / İtalya, no. 58858/00, § 87, 8 Aralık 2005).

33. Mevcut davada, Mahkeme, idarenin kamulaĢtırma iĢlemini düzenleyen kurallara aykırı olarak ve herhangi bir tazminat ödemeksizin baĢvuranın taĢınmazını kamulaĢtırdığını saptamaktadır. Erciyes Üniversitesi Rektörlüğü tarafından kamulaĢtırma kararının fiilen alınması, ancak bu kararın baĢvurana yurt dıĢında yaĢadığı gerekçesiyle tebliğ edilememesi bu tespiti değiĢtirmemektedir. Diğer yandan, dosyada rektörlüğün baĢvuranın adresini bulmaya çalıĢtığını gösteren herhangi bir belge bulunmamaktadır.

BaĢvuranın mülkünü yürürlükteki yasa ve yönetmeliklere uygun olarak kamulaĢtırmak için yasal prosedürü izlemek yerine, idare, taĢınmazın mülkiyetini iktisap ederek, taĢınmazı sınırlandırmayı ve dikenli tellerle çevrelemeyi tercih etmiĢtir.

34. Mahkeme, Türk Mahkemelerinin, taĢınmazının idarece kamulaĢtırmasız el atılması nedeniyle baĢvuranın mülkiyetinden yoksun bırakıldığı kanısına vararak kamulaĢtırmasız el atma uygulamasını onayladıklarını dikkate almaktadır.

35. Oysa usulüne uygun bir kamulaĢtırma iĢlemi bulunmadığında, Mahkeme, bu durumun Göçmen için “öngörülebilir” olarak değerlendirilemeyeceği kanısındadır. Zira, özellikle Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesi kararının kesinleĢmesinden itibaren, kamulaĢtırmasız el atma uygulamasının fiilen gerçekleĢtirildiği ve ihtilaf konusu taĢınmazın idarenin

(10)

taĢınmazı olarak kabul edilmesi amacıyla idare tarafından kullanılan yöntem nedeniyle yaptırım uygulandığı sonucuna varılabilmektedir. Diğer bir deyiĢle, baĢvuran yalnızca Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesi’nin nihai kararını verdiği 17 Mayıs 2007 tarihinde taĢınmazından yoksun bırakılmasına iliĢkin olarak “hukuki güvenlikten” faydalanmıĢtır.

36. Ayrıca, dosyada yer alan bilgi, belgelerin ve özellikle de bilirkiĢi raporlarının incelenmesinin ardından Mahkeme, mülkiyetten yoksun bırakmanın dayanağını oluĢturan ve kamu yararı amacı taĢıyan proje gerçekleĢtirilmeksizin, idare tarafından ihtilâflı taĢınmazın mülkiyetinin iktisabının ardından dikkate değer bir zaman geçtiğini gözlemlemektedir.

Oysa taĢınmazı de facto kamulaĢtırılan baĢvuranın mülkünün getirdiği kârdan yoksun bırakılmasına neden olabilecek böyle bir durum, SözleĢme’ye Ek 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesinin gerekleriyle de uyumlu değildir (Motais de Narbonne / Fransa, no. 48161/99, § 19, 2 Temmuz 2002, Beneficio Cappella Paolini / Saint-Marin, no. 40786/98, § 33, 13 Ekim 2004 ve Keçecioğlu ve diğerleri / Türkiye, no. 37546/02, § 28, 8 Nisan 2008). Ancak, Mahkeme, baĢvuranın bu özel durumuna iliĢkin olarak iç hukukta herhangi bir baĢvuruda bulunmaması nedeniyle bu konu üzerinde daha fazla durmayacaktır.

37. Tazminat sorunu konusunda, AĠHM, mülkün değerine uygun olan makul bir meblağ ödenmeksizin mülkiyetten yoksun bırakmanın SözleĢme’ye Ek 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesi anlamında kendiliğinden orantısız bir müdahale teĢkil ettiğini hatırlatmaktadır (James ve diğerleri / Birleşik Krallık, 21 ġubat 1986, seri A no. 98, p. 36, § 54, Les saints monasteres / Yunanistan, 9 Aralık 1994, seri A no.301, p. 35, § 71, Malama / Yunanistan, no. 43622/98, § 52, AĠHM 2001-II, Platakou / Yunanistan, no.

38460/97, AĠHM 2001-I, Jokela / Finlandiya, no. 28856/95, AĠHM 2002- IV ve Yıltaş Yıldız Turistik Tesisleri A.Ş. / Türkiye, no. 30502/96, § 38, 24 Nisan 2003).

(11)

38. Mahkeme, mevcut davada, ihtilaf konusu taĢınmaza iliĢkin nitelendirmenin (arsa veya arazi olarak) ve değerinin, tartıĢma konusu yapıldığını saptamaktadır. AĠHM, her ne kadar ulusal mahkemelerin yerine geçmekle ve olayların ne Ģekilde tespit edilmesi gerektiğini belirtmekle görevli olmasa bile, mahkemelerin âdil ve makul olmayan kararlar vermemesini sağlamakla yükümlüdür (Gereksar ve diğerleri / Türkiye, no.

34764/05, 34786/05, 34800/05 ve 34811/05, § 55, 1 ġubat 2011).

39. AĠHM, ilk derece mahkemesinin hazırlattığı bilirkiĢi raporuna dayanarak, de facto kamulaĢtırma için tazminat miktarını baĢlangıçta 18 000 TL (TRL) (olayların meydana geldiği zamanda yaklaĢık 11 000 Avro(EUR)) olarak belirlediğini saptamaktadır. Bu kararın Yargıtay tarafından bozulması nedeniyle, Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesi, yeni bilirkiĢi raporunda hesaplanan tazminatın mahkemeye ibraz edilmesinin ardından, baĢvurana ödenecek tazminat miktarının 754,29 TRL (olayların meydana geldiği dönemde yaklaĢık 420 Avro(EUR)) olduğu kanaatine varmıĢtır. Mülkün değerinin belirlenmesindeki dikkate değer bu farklılık, ilk bilirkiĢi raporunda taĢınmazın arsa olarak, ikinci raporda ise arazi olarak nitelendirilmesinden kaynaklanmıĢtır.

40. AĠHM, taĢınmazın değerinin m2 baĢına 1,50 TRL (0,86 Avro (EUR)) olarak belirlenmesinden önce Asliye Hukuk Mahkemesi’nin baĢvuranın iddialarını reddetme gerekçelerini bildirmesi gerektiği kanısındadır.

Özellikle taĢınmazın arazi değil arsa olarak nitelendirilmesine dayanarak 1998’den 2003 yılına kadar devlete emlak vergisi ödediğini kanıtlayan baĢvuran, ilk iki bilirkiĢi incelemesi arasındaki çeliĢkileri gidermek amacıyla makul olarak yeni bilirkiĢi raporunun alınmasını beklemiĢtir.

41. Bu nedenle, Mahkeme, olayların yeterli derecede gerekçelendirilerek tespit edilmediği ve baĢvuranın iddialarına ve meĢru beklentilerine cevap verecek türden bir açıklama sunulmadığı kanısına varmıĢtır.

42. Daha önce belirtilenler ıĢığında, ihtilâf konusu kamulaĢtırmanın yasal olmaması dıĢında, Mahkeme, dava koĢullarında, gerekli usuli

(12)

güvenceleri temin eden yargısal iĢlemleri sağlama yükümlülüğüne yeterli ölçüde uyulmadığı sonucuna varmıĢtır.

43. Dolayısıyla SözleĢme’ye Ek 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesi ihlâl edilmiĢtir.

III. SÖZLEġME’NĠN 41. MADDESĠNĠN UYGULANMASI HAKKINDA

44. SözleĢme’nin 41. maddesi uyarınca,

“Eğer Mahkeme bu SözleĢme ve Protokollerinin ihlâl edildiğine karar verirse ve ilgili Yüksek SözleĢmeci Taraf’ın iç hukuku bu ihlâlin sonuçlarını ancak kısmen ortadan kaldırabiliyorsa, Mahkeme, gerektiği takdirde, zarar gören taraf lehine âdil bir tazmin verilmesine hükmeder.”

45. BaĢvuran 30 000 Avro’ya yakın bir maddi zarara uğradığı kanısındadır. BaĢvuran, manevi zarar bağlamında 2 000 Avro ve masraf ve giderler için ise 3 000 Avro talep etmektedir.

46. Hükümet, Mahkeme’yi baĢvuranın iddialarını aĢırı ve dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle reddetmeye davet etmektedir.

47. AĠHM, dava koĢullarında, SözleĢme’nin 41. maddesinin bu aĢamada uygulanamayacağı ve davalı devlet ile baĢvuran arasında uzlaĢmaya varılma ihtimali göz önünde bulundurularak bu hakkın saklı tutulması gerektiği kanaatine varmıĢtır.

BU GEREKÇELERLE, AİHM, OYBİRLİĞİYLE,

1. BaĢvurunun kabul edilebilir olduğuna;

2. SözleĢme’ye Ek 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesinin ihlâl edildiğine;

3. SözleĢme’nin 41. maddesinin bu aĢamada uygulanmasına yer olmadığına, sonuç olarak,

a) Bu hakkı saklı tutmaya;

(13)

b) Hükümet ve baĢvuranı, mevcut kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren altı ay içinde bu konuya iliĢkin yazılı görüĢlerini sunmaya ve özellikle varabilecekleri her türlü uzlaĢmadan haberdar etmeye davet etmeye;

c) Sonraki aĢamada olabilecek yargılamayı saklı tutmaya ve ihtiyaç olduğu takdirde, daire baĢkanını yargılamanın olup olmayacağını belirlemekle görevlendirmeye karar verir.

ĠĢbu karar Fransızca dilinde tanzim edilmiĢ; Ġçtüzüğün 77. maddesinin 2.

ve 3. fıkraları uyarınca 12 Kasım 2013 tarihinde yazılı olarak tebliğ edilmiĢtir.

Stanley Naismith Guido Raimondi Yazı ĠĢleri Müdürü BaĢkan

Referanslar

Benzer Belgeler

Mahkeme, 24 Mart 1999 tarihli bilirkiĢi raporuyla ve Kriminal Polis Laboratuvarının 29 Temmuz 1999 tarihli raporuyla, söz konusu patlayıcı maddenin, askeri mühimmat

Tarafların her biri tarafından sunulan açıklamalar arasında bulunan uyuĢmazlıkları dikkate alan Mahkeme, sahip olduğu delillerden yola çıkarak aĢağıdaki

Her ne kadar davacı tarafından dava dosyasına eklenmesi için 17 Mart 1998 tarihinde ibraz edilen belgelerin iletilmemesi ikinci baĢvuranı aleyhindeki yargılamalar

A.T.’ye vermek istediğini, ancak A.T.’nin bunları almak istemediğini, V.K.’nin, bu durumu hesabındaki parayı babasına göndermesi gerektiğini ancak çarĢı

Askeri savcı, 7 Haziran 2004 tarihinde, mermi giriş ve çıkış deliği ile atış mesafesinin belirlenmesi amacıyla ek bir inceleme yapılması için, Yılmaz’ın

maddeleri uyarınca geriye kalan otuz beĢ baĢvuranın (Hatice Benzer, Ahmet Benzer, Mehmet Benzer, Zeynep Kalkan, Durmaz Kalkan, Basri Kalkan, Asker Kalkan, Mehmet..

1. Bu davada, diğer yargıçlarla birlikte SözleĢme’nin 2. maddesinin usul yönünden ihlal edildiğine dair oy kullandık. Aslında kararın 61. paragrafında belirtilen

İstanbul Atatürk Havalimanı ve Kumkapı Yabancılar Geri Gönderme Mer- kezi’ndeki kötü fiziki koşullara ilişkin olarak, Hükümet’in iç hukuk yollarının tüke-