HUKUK BÖLÜMÜ
ESAS NO : 1998/2 ' KARAR NO : 1998/4
üyelerine Kuruluş Yasası gereği yap tığı sosyal yardımların ödenme usul ve esaslarına ilişkin bulunan dava
nın Askeri Yüksek İdare Mahkemesin
de çözümlenmesi gerektiği hk.
K A R A R
Davacı : Hicabi Avşar'a Vesayeten Hanife Avşar Vekili : Av. İbrahim Avşar
İ'
Davalı : 1- Milli Savunma Bakanlığı
^ Vekili: Av. Meral Levent
2- Ordu Yardımlaşma Kurumu Genel Müdürlüğü Vekili: Av.Faruk Petriçli,A v .K .Haluk Eruygur
O L A Y : İzmir İl J.K.lığı Kiraz İlçesi J .B l .K .lığında gö
revli J.Astsb.Kd. Üçvş. Hicabi Avşar hakkında, sevkedildiği GATA Sağlık Kurulunca 21.6.1995 günlü, 3878 sayılı "1-Türk Silahlı Kuvvetlerinde gö
rev yapamaz, 2- Fikren ve bedenen çalışarak hayatını kazanamaz, 3- Malu
liyet derecesi %100 (yüz)dür, 4- Vasi tayinine gerek vardır." yolunda sağlık raporu düzenlenmiş ve T.C.Emekli Sandığı Sağlık Kurulunca da
25.3.1996 tarihinde adi malül olduğuna karar verilmiş olup, İçişleri Ba
kanlığı Jandarma Genel Komutanlığının 25.6.1996 günlü oluru ile adıgeçe- nin adi malül olarak emekliye ayrıldığı kendisine 28.6.1996 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Adıgeçenin mensubu olduğu OYAK'ca, emekliye ayrıldığı 25.6.1996 tarihi esas alınarak hesaplanan 169.050.023.- lira tutarındaki "emekli
lik yardımı" 1.8.1996 tarihinde, 675.577.500,- lira tutarındaki "maluli
yet yardımı" ise 2.8.1996 tarihinde, Fatih 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 30.7.1996 gün ve 1996/695-583 sayılı kararı ile, sözüedilen sağlık rapo
ru gereğince vasi tayin edilen eşi Hanife Avşar'a ödenmiştir.
1)Davacı, emekliye ayırma işleminin kendilerine 4.6.1996 tarj hinde tebliğ edildiğini; bu tebliğden itibaren 1 ay içerisinde ilişik kesmek için başvuruda bulunma hakkı varken ve vasi sıfatıyla kendisinin de izni olmaksızın mahcur olan eşinin zarara uğrayacak şekilde 20.6.199(
tarihinde görevle ilişiğini kestiğini; oysa sözkonusu 1 aylık süre içindeki 1-4 Temmuz tarihlerinde ilişik kesilmiş olması halinde uygula
nacak olan 1 Temmuz tarihinden itibaren yürürlüğe giren zamlı yardımlar
dan yararlanma olanağından yoksun kaldıklarını ileri sürerek, OYAK'ca yapılan malüliyet ve emeklilik yardımlarının eksik ödenmesine ilişkin
işlemin iptali istemiyle 26.12.1996 tarihinde Askeri Yüksek İdare Mahke
mesine dava açmıştır.
ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ BİRİNCİ DAİRESİ; 21.1.1997 gün ve E.1997/52, K.1997/58 sayı ile, Anayasanın 157. ve 1602 sayılı Yasa
nın değişik 20. maddelerine göre, AYiM'nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlemin "asker kişiyi ilgilendirmesi" ve "askeri hiz
mete ilişkin bulunması" koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği;
olayda, davacının asker kişiliği, askeri vazifesi, hizmeti, maluliyeti hususlarında taraflar arasında bir anlaşmazlık bulunmadığı; nitekim, OYAK maluliyet ve emeklilik yardımı yapılması hususunun tartışmasız ol
duğu ve bu yardımın da yapıldığı; esasen uyuşmazlığın, emeklilik ve ma
luliyet yardımının ilişik kesme tarihi olan Haziran 1996 tarihindeki ya da beklenmesi mümkün olduğu iddia edilen 4 Temmuz tarihindeki mevzu
atlardan hangisine göre hesaplanacağı noktasında doğduğu ve bu niteliği ile askeri hizmete ilişkinliği bulunmadığından çözüm yerinin genel ida
ri yargı olduğu gerekçesiyle davayı görev yönünden reddetmiş; yasa yo
luna başvurulmayan bu karar kesinleşmiştir.
2) Davacı, OYAK tarafından Haziran 1996 tarihi esas alına
rak ödenen emeklilik ve maluliyet yardımının 4 Temmuz 1996 tarihine gö
re yeniden hesaplanarak aradaki farkın davalı Kurumdan tahsiline hük- medilmesi istemiyle idare mahkemesine dava açmıştır.
ANKARA 5. İDARE MAHKEMESİ ; 10.4.1997 gün ve 1997/330-505 sayı ile, 205 sayılı Ordu Yardımlaşma Kurumu Kanununun 1. maddesinde
"Kurum, bu Kanun ile özel hukuk hükümlerine tabi olup, mali ve idari bakımdan muhtar ve hükmi şahsiyeti haiz bir teşekküldür." hükmüne yer verildiği; buna göre, anılan Yasadan kaynaklanan ve Kurum ile kişiler arasında meydana gelen ihtilafların hallinin özel hukuk hükümlerine göre adli yargıda çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle davayı görev yö
nünden reddetmiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.
3) Davacı, bu kez, vesayeti altındaki eşinin kendisini zarara uğratacak şekilde erken ilişik kesmesi nedeniyle yoksun kalınan emeklilik ve maluliyet yardımına ilişkin olarak, fazlaya ilişkin haklar
saklı kalmak kaydıyla 10.000.000.- lira zam farkının 1.7.1996 tarihin
den itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili istemiyle 16.5.1997 tarihinde adli yargı yerine dava açmıştır.
ANKARA 7. SULH HUKUK MAHKEMESİ ; 17.12.1997 gün ve 1997/
610-1471 sayı ile, Anayasa'nın Devlete yüklediği bir
görevi karşılamak üzere 205 sayılı Yasa ile kurulmuş kamu tüzel kişi
liğe sahip bir sosyal yardım teşkilatı olan Kurumun, T.S.K. mensup
larına sağlayacağı sosyal yardımlara ilişkin işlemlerinin, askeri hiz
metle birlikte yürüyen, ona bitişik idari nitelikte işlemler olduğu;
bu işlemlerin yargısal denetiminin ise Askeri Yüksek İdare Mahkemesi
nin görevine girdiği gerekçesiyle, dava dilekçesinin görevsizlik nede
niyle reddine, kararın kesinleşmesinden sonra, AYiM.de görevsizlik kara
rı vermiş olduğundan dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ka
rar vermiş, bu karar da, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.
Hernekadar, davanın taraflarınca başvuruda bulunulmamış ve uyuşmazlığın giderilmesi için son görevsizlik kararı veren yargı mercii olarak adı geçen Sulh Hukuk Hakimliğince 29.12.1997 günlü, 1997/610 sayılı yazı ekinde adli yargı dosyası Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına r e 'sen gönderilmiş ise de, bu yargı yerince verilen gö
revsizlik kararında geçen "... dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gön
derilmesi." yolundaki hükmün tarafların başvurma iradelerinin yerine geçtiği görülmekte olup, böylece 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen şekilde adli, idari ve askeri yargı yerleri arasında olum
suz görev uyuşmazlığı doğmuş bulunmaktadır.
İNCELEME VE GEREKÇE:Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Selçuk Tüzün'ün Başkanlığında, Üyeler: O.Hulusi Mustafaoğlu, M. Salim Özer, Nursel Aymakoğluv Zafer Kantarcıoğlu, Ertuğrul Taka ve Halit Kara bulut'un katılımlarıyla yapılan 9.2.1998 günlü toplantısında, Raportör- Hakim İsa Yeğenoğlu1nun davanın çözümünde askeri idari yargı yerinin gö r e v ü olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Erdoğan Güneş Danıştay Savcısı Tülin Özdemir ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Savcısı Levent Özçelik'in davanın çözümünün askeri idari yargının görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra gere
ği görüşülüp düşünüldü:
Dava, OYAK'ca, Kuruluş Yasası gereği üyesine yaptığı emekli
lik ve maluliyet yardımlarının ödenmesi sırasında tahakkuka esas a l m a n uygulama tarihinin üyenin isteği dışında ve hatalı olarak belirlendiği ileri sürülerek, sözkonusu yardımlar hakkında 1 Temmuz 1996 tarihinden geçerli artışlardan yararlandırılmamaya ilişkin Kurum işleminin iptali ve eksik yapılan ödemelerin 1.7.1996 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tazminine hükmedilmesi isteminden ibarettir.
Anayasanın 157. maddesinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgi
lendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan u- yuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi oldu
ğu, ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin as
ker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 20.7.1972 günlü ve 1602 sayılı Yasanın 25.12.1981 günlü ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinde de aynı hüküm yer almıştır. Askeri Yüksek İdare Mahkeme
sinin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlemin "asker kişi
yi ilgilendirmesi" ve "askeri hizmete ilişkin bulunması" şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
1602 sayılı Yasanın değişik 20. maddesinde Türk Silahlı Kuv
vetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan, subay,askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş,er
baş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.
İdari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden "aske
ri hizmete ilişkin" olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konu
suna bakılması gerekmektedir. Eğer idari işlem askeri gereklere askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise bu işlemin as
keri nitelikte olduğu kabul edilmelidir. İşlem, askeri olmayan bir ma
kam tarafından tesis edilmiş olsa bile durum değişmemekte menfaati ih
lal edilen asker kişinin açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
Buna göre,işlemin asker kişiyi ilgilendirdiği kuşkusuz ise de; dava konusu işlemin hukuki niteliğinin saptanabilmesi bakımından öncelikle davalı idarelerden OYAK ile ilgili yasal düzenlemenin incelen
mesi gerekli bulunmaktadır.
30 Mart 1327 tarihli Nizamname ile Askeri İkraz Sandığı ku
rulmuş, 1 Mart 1961 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 205 sayılı Ordu Yardımlaşma Kurumu Kanununun Geçici 1. maddesiyle anılan Nizamname yü
rürlükten kaldırılarak, adı geçen Sandığın mevcutları ile alacak ve
borçları Ordu Yardımlaşma Kurumuna devrolunmuştur.
1961 Anayasasının 112. maddesinde bir kamu tüzel kişiliği ola
rak belirtilen Ordu Yardımlaşma Kurumu, Türk Silahlı Kuvvetleri mensup
larına sosyal yardım sağlamak amacıyla Milli Savunma Bakanlığına bağlı olarak kurulmuş; kuruluşuna ilişkin 205 sayılı Yasanın 1. maddesinde, Kurumun, bu Yasa ile özel hukuk hükümlerine tabi, mali ve idari bakım
dan muhtar ve hükmi şahsiyeti haiz bir teşekkül olduğuna işaret edil
miştir .
Anılan Yasanın 20.maddesinde Kurum tarafından üyelerine:
1-Emeklilik yardımı, 2-Maluliyet yardımı, 3- Ölüm yardımı, 4- (4148 sa
yılı Yasa ile değişik) Konut Edindirme Yardımı yapılacağı ve ayrıca emeklilik sistemine girenlere emekli maaşı bağlanacağı belirtilmiş; 33.
maddesinde ise, Kurumun maksat ve gayesinin tahakkuk ettirilmesi ve mevcutlarının işletilmesi ve nemalandırılması maksadıyla, maddede sayı
lan hizmetleri yerine getirmek hususunda Yönetim Kurulunun yetkili ol
duğuna işaret edilmiştir.
Türk Silahlı Kuvvetleri kadrolarında görevli tüm askeri per
sonelin zorunlu üyeliğine dayanan Kurumun gelirleri, mevcutların işle
tilmesinden elde edilecek gelirler ve bağışlar ile üyelerin maaşların
dan yapılan kesintilerden oluşmakta; 35. madde ile, Kurumun kimi gelir ve muameleleri Gelir, Gider, Veraset ve İntikal Vergileri ile Kurumlar Vergisi ve Damga Resminden muaf tutulmaktadır. Ayrıca 37. maddede "Ku
rumun her çeşit malları ile gelir ve alacakları, Devlet malları hak ve rüçhanlığını haizdir. Bunlara karşı suç işleyenler, Devlet malları
na karşı suç işleyenler gibi takibata tabi tutulurlar." hükmüne yer verilmektedir.
Yasakoyucunun, Anayasaya uygun olmak koşulu ile, kamusal ih
tiyaçların gerekli kıldığı hallerde herhangi bir alanı yasal statü içine alarak bir kamu hizmeti tesis etmesi olanaklıdır.
Nitekim, yasakoyucu tarafından, Türk Silahlı Kuvvetleri men
suplarının diğer Devlet memurları gibi yararlanmakta oldukları Emekli Sandığı Kanunu ile sağlanan olanaklar yeterli bulunmayarak, T.C.Emekli Sandığının yardımlarını tamamlayıcı bir şekilde ve üyelerin kendi mali olanaklarıyla dayanışmaları ve bu suretle gelecek endişesinden kurtula
rak maddi ve manevi huzura kavuşmalarını sağlamak amacıyla Ordu Yar
dımlaşma Kurumu Kanunu yürürlüğe konulmuş olup; bu amacın gerçekleşti
rilmesinde Kurumu kamusal hak ve yetkilerle donatan Yasanın, idare hu
kuku ilkelerine dayanan bir düzenleme olduğu açıktır.
Gerek teşkilat yapısı ve organlarının oluşumu ve gerekse Yasa ile verilen kamusal yetkiler, usul ve ayrıcalıklar gözönüne alın
dığında OYAK'nun bir "kamu kurumu" olduğunda; görevi ve hizmet verdiği konuların "kamusal" amaç taşıdığında kuşkuya yer bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, üyelerin Kurumla olan ilişkileri yönünden hu
kuki durum incelendiğinde; üyeliğin yasa ile zorunlu kılınması ve Kuru
mun da sadece üyeleri için Yasada belli edilen sosyal yardımları sağla
mak ve kamusal nitelikli hizmetleri yerine getirmek amacıyla kurulmuş olması karşısında, bu ilişkinin idare hukuku ilişkisi olduğu açıktır.
Hernekadar, 1. maddede "Kurumun, bu Yasa ile özel hukuk hüküm
lerine tabi" olduğuna işaret edilmekteyse de; bu hüküm ile yasakoyucu tarafından, mevcutların işletilmesi ve nemalandırılması için iktisadi ve ticari alanda gösterilecek faaliyetlere esneklik kazandırılmak ama
cıyla OYAK'nun üçüncü kişilerle arasında olan bu tür faaliyetleri yönün
den özel hukuk hükümlerine tabi kılındığının anlaşılması gerekmekte olup bu hususun, OYAK'nun "kamu kurumu" niteliğine engel teşkil etmeyeceği doğal olduğu gibi, bu hükümden hareketle, bu Yasada düzenlenen ve ida
re hukuku ilişkisi niteliği taşıyan "üye-Kurum" ilişkisinin de özel hu
kuk hükümlerine tabi olacağı sonucuna ulaşmak olanaksızdır.
Buraya kadar yapılan açıklamalara göre, bir kamu tüzel kişi
si olan OYAK. tarafından, kuruluş amacında üyelerine sağlamakla yükümlü kılındığı sosyal yardımlara ilişkin olarak, idare hukuku alanında hüküm
ifade eden 205 sayılı Kuruluş Yasasına göre ve dayanağını bu Yasadan alan kamusal yetkiler çerçevesinde r e 'sen ve tekyanlı biçimde tesis edi
len dava konusu eksik ödemeye ilişkin işlemin idari nitelik taşıması kar şısmda, davanın görüm ve çözümünün idari yargının görevine girdiği kuş
kusuzdur .
Davaya bakma görevinin idari yargı yerlerindaıhangisine ait olduğuna gelince:
Olayda, OYAK üyesi olan asker kişinin, GATA Sağlık Kurulunun 21.6.1995 tarihli sağlık raporuyla %100 malül olduğunun saptandığı; T.C.
Emekli Sandığı Sağlık Kurulunca da 25.3.1996 tarihinde "adi malül" oldu ğuna karar verilmesi üzerine atamaya yetkili makam tarafından re'sen te
sis edilen 25.6.1996 günlü işlemle adıgeçenin emekliye ayrıldığı anlaşıl maktadır.
Davacı tarafından, mahkeme kararıyla vesayeti altına alınan eşinin, kendisinin izni olmaksızın, emekliye ayrıldığına ilişkin işlemin tebliği üzerine görevle ilişiğini kesmesi için tanınan 1 aylık bekleme süresini doldurmadan Haziran ayında görevle ilişiğini kesmesi sonucunda 1 Temmuz tarihinden geçerli olan sosyal yardımlardaki artışlardan yoksun kaldıkları ileri sürülerek, OYAK'ca emekliye ayrılma tarihi esas alınmak suretiyle eksik yapıldığı iddia olunan ödeme işlemi dava konusu edildiği ne göre; idari işlemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığı bakımından, davanın çözümünde uygulanacak kural niteliğini taşıyan hükümlerin, bir
başka deyişle, işleme dayanak teşkil eden usul ve esasların hangi yasal düzenlemede yer aldığına bakmak gerekmektedir.
5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun 46. maddesinde "adi malullük" tanımı yapılmış; 50. maddesinde, malullük halinin sağlık ra
poruyla tevsik edileceği öngörülmüş; 53. maddesinde, adi malullük aylı
ğının saptanması usul ve esaslarına yer verilmiş ve "Aylıkların Başlan
gıcı" başlıklı 91. maddesinin (b) bendinde, emeklilik hakkı tanınan bir vazifede iken bu Kanunda yazılı çeşitli sebeplerle emekliye ayrılanlarm emekli, adi malullük, vazife malullüğü aylıklariyle ölenlerin dul ve yetimlerine bağlanacak aylıkların, hizmet aylıklarının kesildiği tarihi takip eden ay başından itibaren ödeneceği hükme bağlanmış ve bu bendin parantez içinde yer alan cümlelerinde, emekliliklerini kendileri istemiş olanların, bu istemelerinin kabul edildiği salahiyetli makamlarca kendi
lerine yazı ile bildirilmezse isteklerini yaptıkları tarihten itibaren bir aydan evvel olmamak üzere vazifelerini terkedebileceklerine; bunla
rın emeklilik isteklerinin kabul edildiğinin salahiyetli makamlarca yazı ile bildirilmesi tarihinden itibaren en çok bir ay içinde vazifelerin
den ayrılmalarının mecburi olduğuna işaret edilmiş olup, bu hükümlerin ilgiliye Emekli Sandığınca tanınan emeklilik haklarına ilişkin genel dü
zenlemeleri içerdiği ve davacı tarafından iddia olunan "görevle ilişik kesmek için tanın bir aylık sürenin" anılan 91/b. maddesinin parantez
içindeki cümlelerinde işaret edilen süre olduğu görülmektedir.
205 sayılı Ordu Yardımlaşma Kurumu Kanununun değişik 21. mad
desinde, Kurum tarafından üyelerine yapılacak emeklilik yardımının ko
şulları, değişik 24. maddesinde ise, ödenecek emeklilik yardımının he
saplama şekli düzenlenmiş; 26. maddesinin (a) bendinde, sağlık raporu ile tam ve daimi malullüğü saptanan üyelere, maluliyet halinin tespitin
den bir yıl sonra ve 25. maddeye göre hesaplanan ölüm yardımı gibi he
saplanacak maluliyet yardımı ödeneceği hükme bağlanmış; değişik 29. mad
desinde, Yönetim Kurulunun kararı ve Genel Kurulun onayı ile bu yardım
ların arttırılabileceğine işaret edilmiş olması karşısında olayda, Emek
li Sandığının bağladığı aylık dışında ve ondan bağımsız olarak OYAK ta
rafından sağlanan sosyal yardımların ödenme usul ve esasları hususunda ayrıntılı düzenlemeleri içeren 205 sayılı Yasanın anılan Hükümlerinin uygulanacağında kuşkuya yer bulunmamaktadır.
Bu durumda, OYAK.nun Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına Kuruluş Yasası gereği sağladığı sosyal yardımlara ilişkin işlemlerinin
"askeri hizmetle" birlikte yürüyen ve "o" na bitişik nitelikte olduğu gözönüne alındığında, dava konusu işlemin "askeri hizmete ilişkin" bu
lunduğunun kabulü gerekmekte; buna göre de, olayda, 1602 sayılı Yasanın
20. maddesinde öngörülen "asker kişiyi ilgilendirme" ve "askeri hizmete ilişkin bulunma" koşullarının birlikte gerçekleştiği anlaşıldığından, davanın görüm ve çözümünde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi görevli bulun
maktadır.
Açıklanan nedenlerle, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Birinci Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.
SONUÇ : Anlaşmazlığın niteliğine göre davanın askeri idari yargı yerinde görülmesi gerektiğine, bu nedenle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Birinci Dairesinin 21.1.1997 günlü, E.1997/52, K.1997/58 sayı
lı görevsizlik kararının kaldırılmasına, 9.2.1998 gününde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.