• Sonuç bulunamadı

T.C VERGİ MAHKEMESİ ESAS NO : 2013/9 KARAR NO : 2013/340. : Vergi Dairesi Müdürlüğü /..

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "T.C VERGİ MAHKEMESİ ESAS NO : 2013/9 KARAR NO : 2013/340. : Vergi Dairesi Müdürlüğü /.."

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C

………

VERGİ MAHKEMESİ ESAS NO : 2013/9 KARAR NO : 2013/340

DAVACI : ……….

DAVALI : …………Vergi Dairesi Müdürlüğü /…………..

İSTEMİN ÖZETİ : Yeminli Mali Müşavir olarak çalışan davacı tarafından, imzaladığı tasdik sözleşmesine istinaden,………. hakkında, 2009/04 dönemi için düzenlenen yeminli mali müşavirlik katma değer vergisi iadesi tasdik raporuyla, mükellefin dahil olduğu ihraca organizasyonu kapsamında, sahte belge kullanılarak haksız katma değer vergisi iadesinden yararlanıldığından ve davacının, bilincinde olduğu organizasyon kapsamında, haksız iade alınan katma değer vergisinin cezalı olarak ödenmesinden müteselsilen sorumlu bulunduğundan bahisle, adına, 2009/04 dönemi için, iade edilen katma değer vergisi, üç kat vergi ziyaı cezası ve gecikme faizinden müteşekkil amme alacağının tahsili amacıyla, müteselsil sorumlu sıfatıyla düzenlenen 18.12.2012 tarih ve

……… sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada; davalı idarenin, adına ödeme emri düzenlemeye yetkili olmadığı, dava konusu dönemde mükellefçe alış gerçekleştirilen alt firmalar hakkında gerekli karşıt incelemeleri ve gümrük çıkış beyannamesindeki miktarlar ile alış faturalarındaki miktarların karşılaştırmasını yaptığı, herhangi bir olumsuzluğa rastlamadığı, ihracatın gerçekliğini araştırma

(2)

yükümlülüğünün davalı idareye ait olduğu, kendisinin, böyle bir yetkisinin bulunmadığı, yeminli mali müşavirin, gerçekleştirdiği işlemlerle ilgili olarak, biçimsel bir sorumluluğunun bulunduğu, sahte belge ticaretine iştirak ettiği yönünde herhangi bir tespitin de mevcut olmadığı, amme

alacağının, daha önce kendisine duyurulmadığı, bu nedenle dava açma hakkının elinden alındığı, dayanaksız ödeme emirlerinin hukuka aykırı olduğu iddia edilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ : Savunma verilmemiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren ………. Vergi Mahkemesi’nce dava dosyası incelendi, davacının, dava dilekçesinde yer alan duruşma isteminden 28.06.2013 tarihinde kayda alınan dilekçe ile vazgeçtiği görülmekle, duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek işin gereği görüşüldü;

Dava, yeminli mali müşavir olarak çalışan davacı tarafından, imzaladığı tasdik sözleşmesine istinaden, ……….. hakkında, 2009/04 dönemi için düzenlenen yeminli mali müşavirlik katma değer vergisi iadesi tasdik raporuyla, mükellefin dahil olduğu ihracat organizasyonu kapsamında sahte belge kullanılarak haksız katma değer vergisi iadesinden yararlanıldığından ve davacının bilincinde olduğu organizasyon kapsamında, haksız iade alınan katma değer vergisinin cezalı olarak ödenmesinden müteselsilen sorumlu bulunduğundan bahisle, adına, 2009/04 dönemi için, iade edilen katma değer vergisi, üç kat vergi ziyaı cezası ve gecikme faizinden müteşekkil amme alacağının tahsili amacıyla, müteselsil sorumlu sıfatıyla düzenlenen 18.12.2012 tarih ve …………..sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle açılmıştır.

(3)

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 55.

Maddesinde de, Amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, Kanunun 58. Maddesinde ise kendilerine ödeme emri tebliğ olunanların, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zaman aşımına uğradığı hakkında itirazda bulunabileceği, hüküm altına alınmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun, 134. maddesinde, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak tespit etmek ve sağlamak olduğu, incelemeye yetkili olanlar tarafından lüzum görüldüğü takdirde incelemenin, işletmeye dahil iktisadi kıymetlerin fiili envanterinin yapılmasına ve beyannamelerde gösterilmesi gereken unsurların tetkikine da teşmil edebileceği; 135. maddesinde, vergi incelemesinin, vergi müfettişleri, vergi müfettiş yardımcıları, ilin en büyük malmemuru veya vergi dairesi müdürleri tarafından yapılacağı, Gelir İdaresi Başkanlığının merkez ve taşra teşkilatında müdür kadrolarında görev yapanlar her hal ve takdirde vergi inceleme yetkisini haiz oldukları;

mükerrer 227. Maddesinin birinci fıkrasında, Maliye Bakanlığı’nın vergi beyannamelerinin 3568 sayılı Kanun’a göre yetki almış Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir veya Yeminli Mali Müşavirler tarafından da imzalanması mecburiyetini getirmeye, bu mecburiyeti beyanname çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet konuları itibariyle ayrı ayrı uygulatmaya ve bu uygulamalara ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu, fıkra hükümlerine göre beyannameyi imzalayan veya tasdik raporu düzenleyen meslek mensuplarının imzaladıkları beyannamelerde veya düzenledikleri tasdik raporlarında yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya çıkan vergi ziyaına bağlı olarak salınacak vergi, ceza, gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulacakları hükme bağlanmıştır.

(4)

Yukarıda alıntısına yer verilen mevzuat hükümleriyle, serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavirler ve yeminli mali müşavirler için öngörülen ve Vergi Usul Kanunu’nda yer alan “Vergi Sorumluluğu’’ müessesesinden farklı bir nitelik arz eden sorumluluğun, mükellefin, defter-belgelerinde, vergilendirmeye esas alınacak belge, kayıt ve matrah tespitinde dikkate alınacak diğer işlem ve donelerin, muhasebe usul ve esaslarına, mevzuatta belirlenen düzenlemelere ve mükellefin beyanlarına, biçimsel olarak uygunluğunun sağlanmasını amaçlayan, biçimsel bir inceleme ve denetim sorumluluğu olduğu, bu sorumluluğun, mükelleflerin vergisel ödevlerinin yerine getirilmesinden kaynaklı bir işleve sahip olmadığı anlaşılmaktadır.

Kanun’la belirlenen bu dar kapsamlı biçimsel sorumluluğun, tebliğle getirilen düzenlemelerle genişletilmesine, defter-belgelerini tuttuğu ve beyannamelerini verdiği mükellefin, faaliyetiyle ilgili tüm ödev ve sorumlulukların meslek mensubuna yükletilmesine hukuken imkan bulunmamaktadır. Aksi düşüncenin kabulünün, meslek mensubunun, defter-belgelerini tuttuğu her bir mükellefin, gerçekleşen faaliyetini fiilen gün be gün takip ederek, mükellefçe düzenlenen her bir belgenin ve tutulan kayıtların fiilen gerçekleşen faaliyetine uygunluğunu denetleyip, beyannameleri buna göre düzenlemekle sorumlu tutması gerektiği, mükellefin kayıt ve beyan dışı işlemlerinden dolayı, meslek mensuplarının da, mükelleflerin sorumluluk kuralları uyarında takip edilmesinin mümkün olduğu sonucunu doğuracağı açıktır. Kanun koyucunun, 213 sayılı Kanun’un mükerrer 227. maddesinde meslek mensupları için öngördüğü sorumluluğun kapsamının bu derece geniş olduğunu söylemek güçtür.

Öte yandan, 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’nun “Mesleğin Konusu’’ başlıklı 2. Maddesinde, muhasebecilik ve mali müşavirlik mesleğinin konusunun, gerçek ve tüzelkişilere ait teşebbüs ve işletmelerin genel kabul görmüş muhasebe prensipleri ve ilgili mevzuat hükümleri gereğince, defterlerini tutmak, bilanço, kar-zarar tablosu ve beyannameleri ile diğer belgelerini

(5)

düzenlemek ve benzeri işler yapmak, muhasebe sistemlerini kurmak, geliştirmek, işletmecilik, muhasebe, finans, mali mevzuat ve bunların uygulamaları ile ilgili işlerini düzenlemek veya bu konularda mali müşavirlik yapmak, yukarıdaki bentte yazılı konularda, belgelerine dayanılarak, inceleme, tahlil, denetim yapmak, mali tablo ve beyannamelerle ilgili konularda yazılı görüş vermek, rapor ve benzerlerini düzenlemek, tahkim, bilirkişilik ve benzeri işleri yapmak, Kanunun 12.

Maddesine göre çıkartılacak yönetmelik çerçevesinde tasdik işlerini yapmak olduğu; 12. Maddesinde, yeminli mali müşavirlerin gerçek ve tüzel kişilerin veya bunların teşebbüs ve işletmelerinin mali tablolarının ve beyannamelerinin mevzuat hükümleri, muhasebe prensipleri ile muhasebe standartlarına uygunluğunu ve hesapların denetim standartlarına göre incelediğini tasdik edecekleri, yeminli mali müşavirlerin tasdik edecekleri belgeler, tasdik konuları ile tasdike ilişkin usul ve esaslar; gerçek ve tüzel kişilerin mükellefiyet şekilleri, iş kolları ve ciroları; döviz kazandırıcı işlemleri, ithalat ve ihracatları, yatırımın miktarları ve nevileri ile belgelerin ibraz edileceği merciler esas alınmak suretiyle Maliye Bakanlığınca çıkarılacak yönetmeliklerle belirleneceği, kanunları gereğince, kamu kurum ve kuruluşlarına verilen tasdik edilmiş mali tabloların, kamu idaresin yetkili memurlarınca, tasdikin kapsamı ölçüsünde incelenmiş bir belge olarak kabul edileceği, ancak, çeşitli kanunlarla kamu idaresine tanınan teftiş ve inceleme yetkilerinin kullanılmasına ve gerektiğinde tekrarına ait hususların saklı olduğu, yeminli mali müşavirlerin, yaptıkları tasdikin doğruluğundan sorumlu oldukları, yaptıkları tasdikin doğru olmaması halinde, tasdikin kapsamı ile sınırlı olmak üzere, ziyaa uğratılan vergilerden ve kesilecek cezalardan mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları, yeminli mali müşavirler yaptıkları tasdikin kapsamını düzenleyecekleri raporda açıkça belirtecekleri, bu Kanun hükümlerine göre meslek icra edenlerin vergi kanunları ve diğer kanunlardaki sorumluluklarının saklı olduğu hükme bağlanmıştır.

(6)

3568 sayılı Kanun’un 12. Maddesine dayanılarak yayımlanan Yeminli Mali Müşavirlerin Tasdik Edecekleri Belgeler, Tasdik Konuları, Tasdike İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinde, tasdikin, gerçek veya tüzel kişilerin veya bunların teşebbüs ve işletmelerinin yeminli mali müşavirlerce denetleme ilke standartlarına göre uygunluk yönünden incelenmesi, bu inceleme sonuçlarına dayanılarak tasdik kapsamına giren konuların ve belgelerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığının imza ve mühür kullanmak suretiyle tespiti ve rapora bağlanması olduğu, tasdike esas alınan denetleme ilke ve standartları ile muhasebe ilke ve standartlarının, mevzuat hükümleri ve genel kabul görmüş muhasebe ilkeleri göz önüne alınarak, Bakanlıkça hazırlanan tebliğlerle belirleneceği, bu Yönetmelik ve Bakanlık tarafından konuya ilişkin olarak yapılacak diğer düzenlemeler çerçevesinde tasdik edilmiş konu ve belgeler kamu idaresinin yetkililerince tasdikin kapsamı ölçüsünde incelenmiş olarak kabul edileceği, ancak, çeşitli kanunlarla kamu idaresine tanınan inceleme ve teftiş yetkilerinin kullanılmasına ve gerektiğinde tekrarına ait hususların saklı olduğu; 7.

maddesinde, tasdiki yapılabilecek konu ve belgelerin neler olduğu; 8.

maddesinde, Yeminli mali müşavirlerin, tasdik konuları ile ilgili olarak karşıt incelemeler yapabilecekleri, başka oda çevrelerindeki karşıt incelemelerin, o odaya mensup yeminli mali müşavirlere yaptırabileceği;

12. maddesinde, ilgililerin, bu yönetmeliğe göre sözleşme yaptıkları yeminli mali müşavirlerinin, tasdik konularıyla ilgili tüm defter, kayıt ve belgeleri gizli olsalar dahi inceleme, tasdik işlemini ilgilendiren tüm bilgileri yöneticilerinden, iç denetçilerden ve diğer ilgililerden isteme, şirketlerin Yönetim Kurulu ve Genel Kurul toplantılarına katılma ve bu toplantılarda istenildiği takdirde tasdik faaliyetini ve sonuçlarını ilgilendiren konularda açıklamalarda bulunma ile yetkili kılmış sayılacakları, kamu idare ve müesseseleri, yeminli mali müşavirlerin tasdik konusu ile sınırlı olmak üzere isteyeceği bilgileri vermekle yükümlü oldukları; 16. maddesinde, hata ve hilelerin önlenmesi veya ortaya çıkarılması konusundaki temel sorumluluğun işletme yönetimi ve yeminli mali müşavire ait olduğu, yeminli mali

(7)

müşaviri, tasdik konusu ve belgelerin ilgili mevzuat hükümlerine uygunluğu ve gerçek durumu yansıtması yönünden önemli etkileri olabilecek hata ve hileleri düzeltecek veya ortaya çıkaracak şekilde planlamak ve yürütmekle yükümlü olduğu; 20. maddesinde ise, bu Yönetmelik kapsamına giren tasdik işlemlerinden imza ve mühür kullanmak suretiyle tasdik yapan dolayısıyla tasdik raporu düzenleyen yeminli mali müşavirlerin, tasdik kapsamı ile sınırlı olmak üzere tasdikin doğruluğundan sorumlu oldukları, tasdik konusu ile ilgili olarak Bakanlıkça tebliğlerle belirlenen hususların; tasdik kapsamı içinde mutlaka araştırılması ve incelenmesinin zorunlu olduğu, yeminli mali müşavirlerin, inceledikleri ve sonucunda tasdik raporu düzenledikleri konu ve belgelerin gerçeği yansıtmaması ve doğru olmaması halinde, ziyaa uğratılan vergilerden ve kesilecek cezalardan Vergi Usul Kanunu ve 3568 sayılı Kanun hükümleri uyarınca mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, bu sorumluluğun yerine getirilmesinde Borçlar Kanunu’nun “Tam Teselsül’’ hükümlerinin uygulanacağı, tasdik raporunun düzenlenmesi ve incelemenin yapılması sırasında, başka bir ildeki bir inceleme ve bilgi toplama işinin, o ilde bulunan bir yeminli mali müşavire yaptırılmış olması halinde, bu kısmı incelemeden doğan sorumluluğun incelemeyi yapan yeminli mali müşavire ait olduğu düzenlenmiştir.

213 sayılı Kanun’un mükerrer 227. maddesinde düzenlenen sorumluluk hükmüne yönelik olarak yapılan değerlendirmeler ışığında, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu vergi incelemesine ve 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’nun serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirlerin görev ve yetkilerine ilişkin yukarıda alıntısına yer verilen hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, yeminli mali müşavirlerin, tasdik konuları ile ilgili olarak yapabilecekleri karşıt incelemelerin, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 134. maddesinde tanımlanan türden bir inceleme yetkisini içermediği zira, söz konusu kanun hükümleri uyarınca, 213 sayılı Kanun’un 135. maddesinde sayılan,

(8)

inceleme yapmaya yetkili kişiler arasında yer almayan yeminli mali müşavirlerin, tasdik işlemleri kapsamında üçüncü kişilerden defter-belge ibrazını isteme yetkilerinin bulunmadığı, bu yöndeki açık kanun hükümlerine rağmen, yukarıda alıntısına yer verilen yönetmelik hükümleri ve tasdik işlemleriyle ilgili usul ve esasları düzenleyen genel tebliğ hükümleriyle, yeminli mali müşavirlere, 213 sayılı Kanun’un 134.

maddesinde tanımlanan türden bir inceleme yetkisi verilmesi mümkün bulunmamaktadır. Yönetmeliğin 8. maddesi ile verilen karşıt inceleme yetkisinin, ancak, mali mevzuatta yer alan teşvik, indirim, istisna ve muafiyetler yönünden tasdiki yapılabilecek belgeler nedeniyle, bu belgelere dayanak teşkil eden idare tespit ve işlemlerini resmi merciiler nezdinde inceleme, ya da, merciilerden bilgi isteme yetkisi olarak kabul edilmesi gerektiği, mükellef kayıtlarına esas alınan belgelerin, gerçek olup olmadığını üçüncü kişiler nezdinde karşıt inceleme yapmak suretiyle araştırma ve tespit etme yetkisini kapsamadığı sonucuna varılmaktadır.

Nitekim, Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun 22.10.1999 tarih, E:1999/89 ; K:1999/439 sayılı kararı ile, 19 sayılı, Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu Genel Tebliği’nin, yeminli mai müşavirlere yapacakları tasdik sırasında, üçüncü kişilerin defter ve belgelerinin, karşıt inceleme esas olmak üzere ibrazını isteme yetkisi tanıyan hükümlerinin iptali istemiyle açılan davayı reddeden daire kararı, kanundaki düzenlemeyi aşar nitelikte düzenleme yapıldığı yönündeki gerekçeyle bozulmuştur.

Dava dosyasının incelenmesinden; yeminli mali müşavir olarak çalışan davacı tarafından, imzaladığı tasdik sözleşmesine istinaden, ………

hakkında, 2009/04 dönemi için düzenlenen yeminli mali müşavirlik katma değer vergisi iadesi tasdik raporuyla, mükellefin dahil olduğu ihracat organizasyonu kapsamında, sahte belge kullanılarak haksız katma değer vergisi iadesinden yararlanıldığından ve davacının bilincinde olduğu organizasyon kapsamında, haksız iade alınan katma değer vergisinin cezalı olarak ödenmesinden müteselsilen sorumlu bulunduğundan bahisle, adına,

(9)

2009/04 dönemi için, iade edilen katma değer vergisi, üç kat vergi ziyaı cezası ve gecikme faizinden müteşekkil amme alacağının tahsili amacıyla, müteselsil sorumlu sıfatıyla düzenlenen 18.12.2012 tarih ve

……….sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Davacı bakımından, düzenlediği iade tasdik raporu uyarınca iadesi gerçekleştirilen ve haksız olduğu iddia edilen katma değer vergilerinin ziyaa uğratılmasında, 213 sayılı Kanun’un 227. maddesi uyarınca sorumluluk nedenlerinin bulunup bulunmadığının tespiti, uyuşmazlığın çözümü bakımından önem arz etmektedir.

Mahkememizin, davalı idareyi muhatap 23.01.2013 tarihli ara kararı ile, davacı tarafından, ………... hakkında, 2009/04 dönemi için düzenlenen yeminli mali müşavirlik katma değer vergisi iadesi tasdik raporu ile ……….. hakkında düzenlenen 20.08.2010 tarih ve ………….

sayılı Vergi İnceleme Raporunda bahsi geçen 20.08.2010 tarih ve ………….

sayılı Vergi Tekniği Raporunun ibrazı istenilmiş, ara kararına cevaben gönderilen belgelerin ve iade raporunun incelenmesinden, 2009/Nisan dönemine ilişkin olarak düzenlenen iade tasdik raporunun 10.06.2009 tarihli olduğu, mükellefin katma değer vergisi iade talebinin, ………. ve

………….’den gerçekleştirilen alışlara dayalı olarak gerçekleştirildiği karşıt incelemeleri yapılan alt firmaların …………... ve ……….. olduğu, 20.08.2010 tarih ve ………..sayılı Vergi Tekniği Raporunda, ………...’nin düzenlediği faturaların sahte olduğu yönündeki teknik raporların 20.08.2010 tarih ve ………sayılı olduğunun,…………..’nin düzenlediği faturaların sahte olduğu yönündeki teknik raporun 20.08.2010 tarih ve

……….sayılı olduğunun, …………...’nin düzenlediği faturaların sahte olduğu yönündeki teknik raporun 20.08.2010 tarih ve ………sayılı olduğunun belirtildiği, dolayısıyla, davacı tarafından düzenlenen iade tasdik raporlarının düzenlendiği tarihte, iadeye esas alışların gerçekleştirildiği mükellefler ile, alt mükellefler hakkında, gerçek bir faaliyetlerinin bulunmadığı ve faturalarının sahte olduğu yönünde düzenlenmiş teknik

(10)

rapor bulunmadığı, davacı tarafından, dava dilekçesi ekinde, iadeye esas alışların gerçekleştirildiği mükellefler ile, alt mükellefler hakkında, beyanda bulundukları, vergi tahakkuk ettirdikleri, sigortalı hizmet bildiriminde bulunduklarını ve prim borcu tahakkuk ettirdiklerini gösterir belge örneklerinin de ibraz edildiği anlaşılmaktadır.

Bu tespitler ışığında, yeminli mali müşavir davacı tarafından, üçüncü kişilerden defter ve belge istemek suretiyle karşıt inceleme yetkisi bulunmadığı, yalnızca, vergi idaresinin elektronik veri sisteminde (VEDOP) sorgulama yapma imkanı bulunduğu göz önünde tutulduğunda, yukarıda tarihleri belirtilen iade tasdik raporunun düzenlendiği tarihte, iadeye esas alışların gerçekleştirildiği mükellefler ve alt mükellefler hakkında, sahte fatura düzenledikleri yönünde düzenlenmiş bir teknik raporun mevcut olduğunun, VEDOP sisteminde yapılacak sorgulama, ya da mükelleflerin defter-belgeleri üzerinde yapılacak bir karşıt incelemeyle tespit edilmesi imkanının bulunmadığı, davalı idarece, davacının defter-belgelerinde, vergilendirmeye esas alınacak belge, kayıt ve matrah tespitinde dikkate alınacak diğer işlem ve donelerin, muhasebe usul ve esaslarına, mevzuata belirlenen düzenlemelere ve mükellefin beyanlarına, biçimsel olarak uygun bulunmadığı hususunda başkaca bir iddia ileri sürülmediği ya da, bu hususta bir tespit ve belge ibraz edilmediği dikkate alındığında, davalı idarece haksız yere iade alınmak suretiyle ziyaa uğratıldığı ileri sürülen katma değer vergileriyle ilgili olarak, 213 sayılı Kanun’un mükerrer 227.

maddesinde düzenlenen sorumluluk şartlarının gerçekleşmediği sonucuna varılarak, söz konusu katma değer vergilerinin, müteselsil sorumlu sıfatıyla davacıdan takibi amacıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk görülmemiştir.

Öte yandan, her ne kadari davalı idarece, davacının, bir hayali ihracat organizasyonun bilincinde olarak iade tasdik raporu düzenleyerek haksız katma değer vergisi iadesi alınmasına aracılık ettiği, bu nedenle, ziyaa uğratılan vergilerden müteselsilen sorumluluğunun bulunduğu iddia edilmekte ise de, 213 sayılı Kanun’un mükerrer 227. maddesinde

(11)

öngörülen sorumluluğun, biçimsel bir sorumluluk olup vergilendirmeye esas defter, belge ve kayıtların, muhasebe usul ve esaslarına, mevzuatta belirlenen düzenlemelere ve mükellefin beyanlarına, biçimsel olarak uygunluğunun sağlanmasını amaçladığı, meslek mensuplarının, mükellef faaliyetlerinin gerçeğe uygun şekilde kayıt altına alınıp alınmadığı hususunda, faaliyetin, fiilen takip edilmesi suretiyle yapmaları gereken bir denetim yükümlülüğünü ve bu yükümlülükten kaynaklanacak nitelikte bir sorumluluğu içermediği, olayda, davacının, 213 sayılı Kanun’un iştirak hükümleri uyarınca sorumluluğuna ilişkin olarak, davalı idarece herhangi bir tespit ve değerlendirmede de bulunulmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, somut uyuşmazlıkta, gerçek olmayan bir ticari faaliyetten kaynaklandığı iddia edilen vergi ziyaının, davacının iştiraki ile gerçekleştirildiği iddia ediliyorsa, bu hususun, 213 sayılı Kanun’un iştirak hükümleri uyarınca, iştirak şartlarının mevcut olup olmadığı değerlendirilmek suretiyle tesis edilecek işleme karşı açılacak bir davada irdelenmesi mümkün bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu ödeme emrinin İPTALİNE, aşağıda dökümü yapılan 88,90 TL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, artan posta ücretinin, karar kesinleştikten sonra, 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 333. maddesi uyarınca davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere 28/06/2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye

Erol A. Özgür G. Cihan K.

(12)

YARGILAMA GİDERLERİ : Başvuru Harcı : 24,30 TL Dosya Gömleği : 0,60 TL Posta Gideri : 64,00 TL TOPLAM : 88,90 TL

Referanslar

Benzer Belgeler

2004 yılı içinde işe başlayan ve kazançları bilanço esasına göre tespit edilen gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinden içinde bulundukları geçici vergi

ÖZET: Davacı vekili, davacı işçinin iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep

Damga vergisi ve harç istisnasını uygulayarak işlem yapan kuruluşlar ile iş yaptıran kamu kurum ve kuruluşlarınca, bu işlere ilişkin olarak düzenlenen

Borcun tecilinden önce haczedilmiş malların değeri tecil edilen borç tutarından az, zorunlu teminat tutarından fazla ise tatbik edilmiş olan hacizler, tecil

“Türkiye’de kurulu vadeli işlem ve opsiyon borsalarında 2006 yılında yapılan işlemlerden elde edilen kazançlar için (1) numaralı fıkrada belirtilen tevkifat

4962 sayılı Kanunun 20 nci maddesi ile Maliye Bakanlığına verilen yetki çerçevesinde, vakıflara vergi muafiyeti tanınmasının şartları, vergi muafiyeti

Taşıt Kimlik Birimi Sistemini Oluşturan Unsurların Teknik Özellikleri Taşıt kimlik birimi sistemi, akaryakıt alımı sırasında taşınabilir aktarım biriminin, taşıt kimlik

MADDE 1 – (1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere (beyana dayanan vergilerde bu tarihten önce verilmesi gereken beyannamelere) ilişkin olup