• Sonuç bulunamadı

Türkiye nin askeri operasyonunu anlamak; KDP- PKK/YPG ilişkileri; erken

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Türkiye nin askeri operasyonunu anlamak; KDP- PKK/YPG ilişkileri; erken"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Güncel konularla her Çarşamba

Suruç Katliamı’ndan bu yana

neredeyse son 10 günde yaşananlar akıllara durgunluk verici. Politik ve ekonomik iklim, bir anda savaş ortamı içinde yüksek belirsizlik sarmalına kapılmış durumda.

Koalisyon hükümetinin kurulması için yasal geri sayımda 20 günden biraz fazla zaman kaldı; ancak hem AKP hem de CHP heyetleri koalisyonu kurma çabasından çok koalisyon masasından ilk kalkan taraf olmamanın gayreti içinde

görünüyorlar. Zeminin çok hızla değiştiği günlerde, beklentiler Kasım 2015 sonlarına doğru genel

seçimlerin yenileneceğine kaymış durumda.

Tüm bu kanlı karmaşa içinde İncirlik Üssü’nün IŞİD hedeflerini vurmak üzere ABD uçaklarının kullanımına açılacak olması üzerinde düşünülmesi gereken bir unsur. Olayların

göründüğünden daha katmanlı olabileceği kuşkusunu yaratıyor. Net sonuçlara ulaşmak mevcut toz toprak içinde kolay değil. Yine de, ufukta iyice beliren erken genel seçim öncesinde AKP’nin, PKK bağlantısını bahane edip HDP’yi Meclis dışına iterek tek parti iktidarını yeniden elde etme arzusu yanında, resme bir de tersten bakıp başka hangi

dinamiklerin etkili olabileceğini araştırmak önemli bir egzersiz gibi görünüyor.

Türkiye’nin askeri

operasyonunu anlamak; KDP- PKK/YPG ilişkileri; erken seçim…

Suruç Katliamı’ndan bu yana neredeyse son 10 günde yaşananlar akıllara durgunluk verici. Politik ve ekonomik iklim, bir anda savaş ortamı içinde yüksek belirsizlik sarmalına kapılmış durumda. Koalisyon

29 Temmuz 2015

hükümetinin kurulması için yasal geri sayımda 20 günden biraz fazla zaman kaldı; ancak hem AKP hem de CHP heyetleri

koalisyonu kurma çabasından çok koalisyon masasından ilk kalkan taraf olmamanın gayreti içinde görünüyorlar. Zeminin çok hızla değiştiği günlerde, beklentiler Kasım 2015 sonlarına doğru genel seçimlerin yenileneceğine kaymış durumda.

Haftanın Ortası

Grafik 1: Irak Kürt Bölgesel Yöne- timi (Irak Kürdistanı)

Grafik 2: Irak Petrol Açısından Önemli Bölgeler

Kaynak: 21.YY Türkiye Enstitüsü, WP, , Egeli & Co .

(2)

Türk Ordusu’nun son bir haftada dışarda; Kuzey Irak’ta ve sınıra yakın Türkiye

topraklarındaki PKK

kamplarına, Kuzey Suriye’deki IŞİD hedeflerine başlattığı bombardıman; içerde ise IŞİD de dahil olmak üzere PKK’lılara yönelen tutuklamalar siyasi etkileşimleriyle beraber güçlü bir deprem etkisi yaratıyor.

ABD ile ortaklaşa girişildiği açık olan bu 180 derecelik stratejik değişikliğin detayları henüz tam olarak gün yüzüne çıkmış değil.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün başladığı Çin ziyareti öncesinde

“Çözüm Sürecinin“ bittiği;

başkanlık sisteminin önünü Meclis’e parti olarak girişleriyle kesen HDP’li vekillere, yeniden terör faaliyetlerine başlayan PKK bağlantıları nedeniyle bedel ödetilmesi gerektiği

açıklamaları ise beklenen erken seçim hesapları çerçevesinde algılandı.

Ancak, tüm bu kanlı karmaşa içinde İncirlik Üssü’nün IŞİD hedeflerini vurmak üzere ABD uçaklarının kullanımına açılacak olması üzerinde düşünülmesi gereken bir unsur. Kuzey ve Kuzey Doğu Suriye’de IŞİD’e karşı şimdiye dek PKK’nın Suriye kolu sayılan YPG/YPJ ile

işbirliği içinde olan ABD’nin Türk savaş uçaklarının IŞİD hedefleri yanında – belki daha öncelikli olarak- Kuzey Irak’taki PKK kamplarını bombalamasına onay verir açıklamaları; olayların göründüğünden daha katmanlı olabileceği kuşkusunu yaratıyor.

Net sonuçlara ulaşmak mevcut toz toprak içinde kolay değil.

Yine de, ufukta iyice beliren erken genel seçim öncesinde AKP’nin, PKK bağlantısını bahane edip HDP’yi Meclis dışına iterek tek parti iktidarını yeniden elde etme arzusu yanında, resme bir de tersten bakıp başka hangi dinamiklerin etkili olabileceğini araştırmak önemli bir egzersiz gibi görünüyor.

Türkiye’nin 1300 km’lik güney sınırı: Kim kimdir…

Önce Irak’tan başlayalım.

Türkiye’nin güney sınırındaki en güçlü askeri birlik Peşmerge Güçleri. Irak’ın kuzeyinde başkenti Erbil’de bulunan, 2005’ten bu yana otonom bir bölge olan Irak Kürdistanı da olarak bilinen resmi adıyla Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) silahlı güçleri. Körfez

savaşlarından bu yana ABD ordusu tarafından uzun bir eğitimden geçen Peşmerge Güçleri’nin yaklaşık 200-250,000 civarında askerden oluştuğu düşünülüyor. IŞİD’in Irak’a saldırısı başladığından bu yana onlara karşı duran en sağlam asker grubu. Mevcut hakimiyet alanları, Erbil merkezli otonom Kürt hükümeti ile Bağdat’taki merkezî Irak hükümeti

arasındaki tartışmalı bölgelerde.

Son dönemde Kerkük’ü IŞİD cihatçılarının elinden geri

almaları, güç dengeleri açısından IKBY’yi Irak ulusal hükümetine göre avantajlı bir konuma taşımış oldu. Peşmerge’yi kontrol eden IKBY’nin 2003’ten bu yana en öncelikli isteği, kendilerince başkent addettikleri ve aynı zamanda Irak’ın en büyük petrol şehirlerinden biri olan Kerkük’ün referandum yoluyla kendilerine geçmesi ve bu sayede tam mali bağımsızlığa kavuşmak. Komplo teorisine göre, IŞİD’in Irak’tan temizlenmesinde Kürt Peşmerge Güçleri’nin askeri yardımı

karşılığında, şimdilerde otonom olan Erbil yönetimine, bağımsızlık vaat edilmiş durumda.

Erbil Yönetimi ya da IKBY

deyince akla hemen gelen parti, 1946’da kurulan ve 1979’dan bu

(3)

yana liderliğini Mesut Barzani’nin yaptığı Kürdistan Demokrat Partisi (KDP). KDP’nin içinde daha sol görüşlülerin kopmasıyla 1975’te kurulan ve liderliğini Celal Talabani’nin yaptığı Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ise son seçimlere kadar otonom Irak Kürdistan’ı içindeki önemli ikinci parti konumundaydı. KYB’den yolsuzluklara yelken açmak için ayrılan Nuşirevan Mustafa’nin liderliğinde bir de Goran (Değişim) Partisi var ki, son dönemlerde IKBY’nin yükselen politik oluşumu. IKBY’nin

Parlamentosu’nda 111 sandalye var. Bunun 11’inin beşi

Türkmenlere, beşi Asuri-Süryani- Keldani’lere, biri ise Ermenilere kontenjan olarak ayrılmış

durumda. Hükümet kurmak için gerekli salt çoğunluk 56

sandalyeyi gerektiriyor. Uzun yıllar KDP-KYP ittifakı ile kurulan hükümetler tarafından yönetilen bölgede, 2013 seçimlerinde dengeler değişmiş; KDP %38, KYB %18 ve Goran ise %25 oy almışlardı. 10 ay süren zorlu çalışmalar sonrasında hükümet KDP ile Goran arasında kuruldu.

2009 yılında yapılan Başkanlık seçiminde ise Mesut Barzani aldığı

%70 oyla IKBY’nin Başkanı olarak yoluna devam etmekte.

Sırada son dört yıldır iç savaş içindeki Suriye ile olan sınırımız var.

Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) Suriye'de 2011’de Riyad el- Esad liderliğinde kurulan, siyasi kanadı olan Suriye Ulusal

Konseyi'ne bağlı ve Suriye Devlet Başkanı Esed rejimini devirmek için silahlı gerilla mücadelesi gösteren bir silahlı örgüt.

Yaklaşık 40,000 kişi olduğu tahmin edilen ÖSO üyelerinin büyük bir çoğunluğunu Esed'e bağlı Suriye Ordusu'ndan ayrılan ordu mensupları ve

silahlanan siviller oluşturuyor. Bir taraftan Suriye topraklarını işgal eden IŞİD ile savaşırken, bir taraftan da, Esed rejimine destek için Suriye’de bulunan Şii

Hizbullah ve Mehdi Ordusu’na

karşı da operasyonlar düzenliyor.

İran’ın bölgede güç kazanmasına karşı olan ÖSO, Suriye’de

bulunan tüm İran vatandaşlarının ülkeyi terk etmesini talep ediyor.

ÖSO’nün, aralarında ABD, Fransa, İngiltere, Ürdün, Türkiye, Katar ve İsrail’in de olduğu hem batılı hem Ortadoğulu ülkeler

tarafından desteklendiği iddia ediliyor. Hatta Pentagon’un açıklamasına göre, Ürdün'deki kamplarda ABD, İngiltere ve Fransa silahlı kuvvetlerinden askeri eğitmenler ÖSO üyelerine eğitim veriyor. ÖSO’nun Türkiye içinde, Hatay’da kampı olduğu iddiası olsa da, detaylar hakkında yayın yasağı bulunuyor.

Salih Müslim liderliğindeki Demokratik Birlik Partisi, Kürtçe baş harflerine göre PYD, Grafik 3: Kuzey Suriye (20 Haziran 2015)

Kaynak: IWS, Egeli & Co .

(4)

2003 yılında Kürtler tarafından Suriye'nin kuzeyinde kurulan ve hala faal olan bir siyasi parti.

Suriye İç Savaşı'nın dört yıl önce patlak vermesinin ardından, Esed’e bağlı Suriye Ordusu’nun Kuzey ve Kuzey Doğu Suriye’den (Rojova) çekilmesi sayesinde 2- 2,5 milyon civarında Suriye Kürdünün yaşadığı bu bölgelere yerleşmişti. Cizire, Kobani ve Afrin’de üç adet Kürt Kantonu ilan etti ki uluslararası düzeyde bu kantonlar henüz tanınmış değil.

Bu üç kantonda hakimiyetini koruyabilmesi için de geçen sene özellikle Kobani’de IŞİD ile çok kanlı çatışmalara girmek zorunda kalmıştı. Kobani savaşı ve

sonrasında son bir yıldır da ABD’nin havadan IŞİD

hedeflerini vurması sonucu söz konusu alana hakim

kalabilmekte. Esasında kuzeyde bir “Suriye Kürdistanı” peşinde olan komünist PYD, doğrudan Esed rejimini hedef alan ve kontrol alanlarında şeriat düzeni uygulayan ÖSO ile son

dönemlerde, IŞİD’e karşı ittifak yaptı. Üstelik 2014 ortalarından bu yana, Kuzey Irak’taki bölgesel Kürt yönetimine bağlı Peşmerge Güçleri ile Suriye’deki PKK çizgisinde bulunan PYD de bölgede ilerlemelerini sürdüren IŞİD üyelerine karşı birlikte mücadele kararı aldılar.

PYD lideri Salih Müslüm, birkaç gün önce Türkiye’nin Kuzey

Irak’taki PKK kamplarını vurmaya başlamasının ardından ise, Esed rejimine bağlı Suriye Ordusu ile birleşebileceğini ve IŞİD’e karşı beraber savaşabilecekleri

açıklamasıyla, Türkiye’nin İncirlik hava üssünün kullanımı

karşılığında PKK hedeflerini vurmasını destekler gibi tavır alan ABD’ye de bir mesaj

yollamış oldu. Gerçi bu mesajın, ya da tehdidin güçlü olduğunu söylemek kolay değil, çünkü ABD son iki yıldır Esed rejimini

devirme hedefinden vazgeçmiş ve sadece IŞİD’i durdurmaya yönelmiş durumda. Dolayısıyla, PYD’nin IŞİD’le savaştığı sürece, Suriye Ordusu ile beraber ya da ayrı olarak IŞİD’e karşı

durmasının fazla önemi yok.

Fark, Esed’i devirmeyi Ortadoğu Grafik 4: Kuzey Suriye Etnik Yapı

Kaynak: 21.YY Türkiye Enstitüsü, Egeli & Co.

(5)

politikası haline getirmiş Türkiye açısından var, keza PYD’nin Esed’le güç birleşimi, Esed’i devirme politikasına devam edeceği mesajı veren Türkiye açısından daha zorlayıcı.

Kürtçe adından kısaltılarak YPG/

YPJ (Halk Savunma Birlikleri- Kadın Savunma Birlikleri), PYD’nin askeri kolu. Yaklaşık 65,000 gerilladan oluşuyor.

Suriye PKK’sı denebilecek örgüt, Suriye’de kurulan ve faaliyet gösteren, Kürt Yüksek Komitesine (KYK) bağlı.

Mevcut durumda, Suriye'nin kuzeyindeki bazı bölgeleri kontrol etmekte.

Bu arada PYD-YPG/YPJ de tıpkı PKK gibi; Türkiye, ABD ve AB’nin terör listesinde.

KYK ise, 2011-2012 Suriye çatışmalarında Devlet başkanı Esed’e karşı Kürt halkını birleştirmek ve özgürleştirmek için Suriye'de kurulmuş; Mesud Barzani desteğinde, PYD ve Esed'e karşı duran 11 muhalif Kürt parti ve grup tarafından kurulan Suriye Kürt Ulusal Konseyi uzlaşmasıyla 12

Temmuz 2012 tarihinde Erbil'de ilan edilen bir oluşum. Kuzey

Suriye dışında aktif ve güçlü değiller.

Ortaya çıkan resim içinde, ABD’nin en açık ve doğrudan desteği Kürtlere olurken, Peşmerge+YPG+ÖSO şimdilik derin farklılıklarını bir yana koymuş ve IŞİD’e karşı el ele çalışan üç örgüt resmi çiziyor.

Bu üçlü içinde sadece ÖSO Esad rejimini doğrudan hedef almış durumda. Hatta Esad’a karşı olanlar diye gruplarsak, ÖSO ve IŞİD’i de ayni kefeye koymak mümkün.

Bu karmaşık bir tablo. Ama dikkat edildiğinde bölge içindeki kamplaşmalar esasında ana hatları olarak belirgin. Burada temel soru zaten, bölgede ABD’nin IŞİD karşısında en

güçlü müttefiki

Peşmerge+YPG+PKK parçalarından oluşan Kürt bloğunun bir parçası olan PKK kanadına karşı Türkiye bombardımanına tam da savaşın en ateşli anında ABD’nin nasıl onay verdiği.

Kürtler arasında değişen dengeler…

Bunu anlamak ve elbette yakın gelecek adına tahminde bulunmak için de, KDP, PKK ve Kürt

bloğunun içindeki değişen dengeleri Doç. Dr. Serhat Erkmen’in uzmanlığından

faydalanarak tanıtmak daha doğru olur.

Erkmen’e göre, Türkiye’deki genel kanının aksine, Kürtler yekpare Grafik 5: Suriye Kontrol Haritası (13 Temmuz 2015)

Kaynak: 21.YY Türkiye Enstitüsü, Egeli & Co.

(6)

Grafik 6: Suriye’de Esed Dışı Dengeler

Kaynak: AlJezeera, Egeli & Co.

(7)

hareket eden, benzer

kaynaklardan beslenen ve nihai olarak aynı amaca odaklanmış bütünsel bir yapı olmaktan çok;

uzlaşmazlıklar, rekabet eden liderlikler, değişen beklentiler ve değişken ittifaklar üzerinden analiz edilmeli. Bugün KDP, PKK, KYB, Goran, İKDP (İran Kürdistan Demokrat Partisi) ve İslamcı partiler Kürt siyasetinin önemli hareketleri olarak kabul edilirken, Kürtler konu olduğunda öne net olan iki aktör KDP ve PKK çıkıyor.

KDP ve PKK, benzer coğrafyada aynı halk kitlesini yönetme

iddiasında bulunan iki aktör olarak daimi bir siyasi rekabet içinde. İki grup Kürt siyasi hareketleri içinde farklı ekolleri temsil etmekte.

Ekonomik kaynaklar açısından, PKK illegal faaliyet geliri ile daha güçlü konumunu, sınır ticareti ve 2003’ten sonra Bağdat’tan gelen petrol gelirleri ile güçlenen KDP’ye kaptırdı. Özellikle 2007’den sonra Kuzey Irak’ta gayri resmi petrol üretiminin başlamasıyla birlikte bu fark gittikçe açıldı. KDP ekonomik üstünlüğü, bölgede Kürt seçmen üzerinde siyasi avantaja da dönüştürmeyi başardı.

Yine Erkmen’in belirttiğine göre, PKK, çoğu Avrupa ülkesi ve ABD

tarafından bir terör örgütü olarak kabul edilirken, KDP üzerinde bu tür bir baskı neredeyse hiç olmadı. Bu dengeler içinde 1998’de Öcalan Suriye’den

çıkarılırken, özellikle 2003 sonrası Irak’taki gelişmeler sonucu

Barzani dünyaca tanınan bir figür haline geldi. Bu sayede KDP güç odaklarıyla açık ve meşru ilişkiler kurarken, PKK ancak gizli

operasyonlar yürüten merkezlerle ilişki kurabiliyordu. Önemli nokta da, Türkiye’nin KDP’yle ilişkisinin hep sürmüş oluşu.

Askeri güç olarak 1990’ların başında PKK’nın KDP’ye karşı üstünlüğü, Öcalan’ın

yakalanması sonrasında yavaş yavaş tersine döndü. Yine 2003 sonrasında KDP, ABD ile işbirliği sayesinde silah ve mühimmat açısından PKK’yı geçti ve 2000’li yıllar boyunca en azından bu üstünlüklerinin bir kısmını korudu.

Siyasi güç tarafından

bakıldığında, PKK’nın etki alanı Türkiye Kürtleri iken, KDP’ninki Irak Kürtleri idi. Fakat her ikisi de siyasi açıdan tam hakim olamadılar. Türkiye’de PKK’nın siyaseten nüfuz edemediği İslamcı geniş bir Kürt kitlesi;

Irak’ta da KDP’nin siyasi rakibi

KYB ve İslamcı partiler vardı.

Fakat 2004 sonrası KDP, Suriye (Kamışlı), Türkiye (Güneydoğu Anadolu) ve Irak’ta (Musul’un kuzeyi) daha önce nüfuz

edemediği alanlarda yönlendirici olmaya başlarken aynı zamanda dışarıda Kürt siyasetinin ana aktörü görüntüsü çiziyordu.

KDP-Türkiye ilişkilerindeki normalleşmeden kısa bir süre sonra, Türkiye’de Çözüm

Süreci’nin 2008’de ilk sinyallerinin başlamasıyla birlikte KDP sürece yoğun bir siyasi destek verdi.

KDP’nin Türkiye ve Irak Kürtleri arasında prestijini artıran bu hareketine, Barzani’nin siyasi desteğini almayı önemseyen AKP de destek oldu. Ancak 2013’ten sonra Öcalan’ın Çözüm Süreci’nde öne çıkmaya başlamasıyla,

Barzani’nin rolü çok daha sembolik hale geldi.

KDP ve PKK arasındaki siyasi sertleşme asıl 2011’de Suriye’de başlayan iç savaşla başladı.

PKK’nın Suriye’deki uzantısı olan PYD ve ona bağlı silahlı grupların etkinliği sınırlıydı. Fakat savaş ilerledikçe güç dengesi PYD lehine gelişmeye başladı. 2012 sonunda KDP’nin Suriye Kürtleri üzerindeki etkisi asgariye inerken; PKK/YPG Kuzey ve Kuzey Doğu Suriye’de

(8)

kendisine ait üç tane büyük kanton yaratmıştı. Böylece KDP bölgesel üstünlüğünü de yitirdi.

2009’dan bu yana ise KDP, IKBY içinde de güç yitirmeye başladı.

KYB’nin zayıflaması sonrasında KDP-KYB “stratejik ittifak”ın sona ermesi, Suriye’de kaybeden, Türkiye’de varlık gösteremeyen, kendi evinde ciddi sorunlarla karşılaşan KDP’nin

hegemonyasını sarstı.

IŞİD’in Haziran 2014 sonrası hamleleri KDP-PKK ilişkilerini tam anlamıyla kökten etkiledi.

Sincar’da (Şengal) IŞİD militanlarının saldırısında Peşmergeler geri çekilirken, YPG’nin ilerlemesi ve tahliye operasyonunda oynadığı rol PYD açısından siyasi ve sembolik bir dönüşümü başlattı. Kobani’den sonra PYD/YPG-ABD ilişkisi artık ABD’yle doğrudan askeri ilişki kuranın KDP ve KYB ile sınırlı kalmayıp, YPG üzerinden PKK’nın da potaya girmesine neden oldu.

IŞİD işgalini püskürten YPG’nin ardından Sincar’ı da kanton ilan etme çabası KDP açısından sınırın aşılması anlamına gelmekte çünkü bu istek PYD’nin Irak sınırları içindeki bir bölgeye de

Suriye modelini uygulamaya koyması anlamına gelecekti. Ki Sincar, KDP’nin Musul’daki en önemli kalelerinden birisi

halinde. Dolayısıyla PKK’nın bu hamlesi hem Suriye hem de Irak bağlamında KDP için uzun vadeli siyasi, hatta stratejik bir

meydan okuma anlamına

gelerek iplerin kopma noktasına taşınmasına neden oldu.

KDP-PKK ilişkilerindeki gerginlik; Türkiye’nin PKK nefreti ve KDP yakınlığı;

ABD’nin hem KDP hem

Türkiye yakınlığı hep beraber ele alındığında, Türkiye’nin IŞİD’i hedef alarak başta ABD olmak üzere batılı ülkelerinin desteğini

arkasına aldığı atakta, neden

PKK kamplarına saldırısının ters karşılanmadığını açıklayıcı olabilir. Keza, PKK-KDP

gerginliği içinde tercih edilen Kürt olarak KDP ipi göğüslemiş olabilir.

AKP-Erdoğan ekseninin hedeflerinden beklentisi ne derece gerçekçi?

Mevcut koşullar altında, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’nun Suriye sınırında neyi istemedikleri çok net:

1. Türkiye’nin güney sınırı boyunca karşı tarafın IŞİD kontrolünde olması en kötü senaryo AKP için,

2. Aynı zamanda, güney Grafik 7: ABD-Türkiye Planlanan IŞİD’den Arınmış Bölge

Kaynak: Radikal, Egeli & Co.

(9)

sınırında PKK’ya ilham olacak, güç birliği ile

sonuçlanacak bir PYD (Kürt) koridoru da istemiyorlar.

3. 7 Haziran seçimleri

sonrasında tarihi en güçlü destekle %13 oy-80 milletvekili olarak Meclis’e giren HDP’nin Çözüm

Süreci; başka ifadeyle barış üzerinden AKP’nin gücünü eksiltmesini istemiyorlar.

4. Iran-ABD yakınlaşması sonrasında, Ortadoğu’da güç dengelerinin İran lehine gelişmesini istemiyorlar.

Ancak, buna karşın, 20 Temmuz Suruç Katliamı ve PKK saldırıları sonrasında başlattığı sınır ötesi savaştan tam olarak ne beklediği aynı ölçüde net değil. Basında çıktığı şekliyle, Türkiye-ABD arasında 7-8 Temmuz

görüşmeleri sonrasında varılan mutabakatın amacı zaten IŞİD'in Türk sınırlarından temizlenmesi.

İki ülke, 98 kilometre

uzunluğunda ve 40 kilometre eninde bir alanda "IŞİD'den arındırılmış bölge" oluşturmaya çalışacaklar. AKP cenahlarından kara harekatının olup

olmayacağına dair net bir cevap gelmemekte.

Bu anlaşma ile Türkiye, geçen sene ABD liderliğinde

oluşturulan ve 60’a yakın ülkenin içinde yer aldığı anti- IŞİD koalisyonuna Türk savaş uçaklarının da bombalama harekatları yoluyla katılmış oluyor. Böylece son dönemlerde Cerablus-Mare arasında (yani planlanan temiz bölge) artan IŞİD aktivitelerinin önüne

geçilmiş olunacağı hesaplanıyor.

ABD ile yapılan anlaşmada Türkiye’nin kaygılarının da gözetilmesi karşılığında İncirlik Üssü’nin ABD savaş uçakları tarafından kullanılmasında uzlaşma sağlandı.

Söz konusu bölgenin IŞİD’den arındırılması için

gerçekleştirilecek harekatta Amerikan savaş uçakları ve diğer insansız hava araçları ağırlıklı olarak İncirlik Üssü’nü kullanacak. Türk jetleri gerekli görüldüğü durumlarda

operasyonlara katılacak. Temiz bölge “uçuşa yasak bölge”

olarak tanımlanmıyor; keza o tanıma girerse hava sahasına girecek yabancı savaş

uçaklarının düşürülmesi gerekmekte.

Eğer söz konusu alan IŞİD’den temizlenebilirse, sahada kontrolü ÖSO “unsurları” sağlayacak.

Böylece Türkiye’nin kaygıları dikkate alınarak, PYD’nin Fırat’ın batısına geçmesinin de önü kesilmiş olacak.

Dün Cumhurbaşkanı’nın yaptığı açıklamalara göreyse, boşaltılan bölge, iç savaşın seyrine göre Suriye’li mültecilerin yerleştirilmesi amacıyla kullanılacak. Yeni

mülteci akımları olursa, Türkiye’ye girmeden bu bölgelerde

karşılanacaklar.

Çözüm Süreci’nin bittiğini ilan eden Erdoğan’ın açıklamalarındaki ilginç bir diğer nokta da, IŞİD'den temizlenen bölgenin kontrolünün MİT tarafından oluşturulacak, eğitilecek 5,000 kişilik silahlı Türkmen ordusuna verilmesinin planlanması.

Ya sonra?

Yeni Şafak Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi’nin sözlerine göre Türkiye bombardımanla ne PKK’yı ne de IŞİD’i bölgeden

temizleyemeyecek; ancak batının gözünde IŞİD’le işbirliği yapan ülke iddiaları karşısında imajını temizleyecek. Zaten, Türkiye’nin isteği üzerine dün yapılan NATO

(10)

toplantısında, Türkiye’nin IŞİD karşıtı koalisyona katılmasına alkış çıkarken, planların ABD- Türkiye arasında oluşturulması nedeniyle askeri destek

sağlanmayacağı belirtildi.

Elbette sürpriz değil.

Temiz Bölge’nin anlamı esasında Türkiye’nin Suriye topraklarında hak iddia ettiği bir alan

oluşturduğu anlamına geliyor.

IŞİD kaldıraç olarak algılanırsa, Türkiye’nin yarattığı bu fiili duruma şimdilik kimsenin hayır dediği yok gibi. İncirlik Üssü gibi stratejik bir üs IŞİD karşıtı

cephenin kullanımına açıldığında, ne Türkiye’nin Suriye

topraklarında bir alana

yerleşmesi ne de Türkiye’nin PKK hedeflerini vurması konu

edilmiyor. Ancak Çözüm Süreci’nin bittiğinin ilanı ve HDP’li milletvekillerinin -büyük olasılıkla- erken seçime hazırlık olarak doğrudan hedef tahtasına konması 60 ülkelik IŞİD karşıtı cephe içinde şimdiden tatsızlık kaynağı.

ABD’li kaynakların verdikleri bilgilere göre, Türkiye ile yapılan anlaşmanın detaylarını

netleştirmek için daha çalışmaya ihtiyaç var. Bir kere Türkiye’nin

önceliği halen Esed’in devrilmesi olurken, ABD için öncelik artık IŞİD’in etkisizleştirilmesinde.

ABD’li kaynaklar Kuzey Suriye’de IŞİD’e karşı

operasyonlarında Türkiye’nin ortakları karadan da

desteklediği bir plan üzerinde çalışılmakta olduğunu

belirtiyorlar. ABD savaş uçaklarının İncirlik Üssü’nü kullanmaları içinse belki haftalar belki aylar gerekiyor.

Türkiye ise, PYD/YPG’ye fazla dokunmadan, bu süreyi içte ve dışta biraz IŞİD ama ağırlıklı olarak PKK hedeflerine

yönelerek geçirmeyi planlıyor gibi görünüyor.

Ancak, son iki yılda Öcalan-HDP ekseninde yürüyen Çözüm Süreci; PKK’nın hedef

alınmasıyla Erdoğan’ın ilan ettiği üzere bitebilir mi gerçekten?

Olası bir erken seçimde HDP’nin PKK üzerinden gücünün

azaltılması sonrasında, hatta belki HDP’nin tekrarlanacak seçimde Meclis dışı kalabileceği hesaplarına bağlı olarak,

Cumhurbaşkanı Çözüm Süreci’ni belki yeniden kendi kontrolüne alarak başlatmayı hedefliyor.

Keza, Suriye ve Irak’taki, hatta İran’daki gelişmeler ile beraber

ele alındığında Türkiye’nin Kürtlerle başlattığı Çözüm Süreci’ne devam etmemesi ABD güdümündeki bölgesel dinamikler açısından çok mümkün durmuyor.

Bu arada, HDP’nin barışa devam söylemini hem AKP’ye karşı, hem de dün Demirtaş’ın yaptığı gibi PKK’ya da karşı artırarak sürdürme olasılığı var. HDP açısından AKP’ye karşı bir söylem kolay olabilir;

ancak PKK’ye karşı da bir söylem imkansız olmayabilir. ABD nasıl KDP-PKK güç savaşı açısından Türkiye’nin PKK’nın üzerine gitmesi tercih edilebiliyorsa; Öcalan-HDP eksenine tam destek vermeyerek gücünü korumayı tercih eden PKK karşısında HDP de; PKK’nın son kanlı saldırıları karşısında benzer bir dışlayıcı tavır alabilir.

Bu şartlar altında, HDP gerçekten önemli bir güç kaybı yaşar mı?

AKP başlattığı bombardımanla MHP’den oy devşirebilecek gibi duruyor. Ancak Doğu ve

Güneydoğu’da uzun sayılabilecek bir süredir çatışmasız yaşamanın tadına varmış İslamcı Kürtleri gerçekten yeniden kazanabilir mi?

PKK’ya karşı savaş Kürtlerin

dışındaki bloğun önemli bir kısmına cazip gelebilecekken, savaşla beraber gelen ekonomik

(11)

Bu doküman Egeli & Co. Portföy Yönetim A.S. (“Egeli & Co. Mersis No: 0-3254-1422-0400018”) tarafından hazırlanmıştır. Egeli & Co. SPK düzenlemelerine tabi ve SPK tarafından düzenlenen yetki belgesine sahip, kendine değer yaratmaya adamış bağımsız bir portföy yönetim şirketidir. (Yetki belgeleri: 03.11.2010 PYS./PY. 35/946 ve 03.11.2010 PYS./YD. 15/946). Portföy yönetimi ve yatırım danışmanlığı hizmeti veren Egeli & Co. 2002 yılından bu yana, dürüst ve seçkin yaklaşımı ile yerli ve yabancı kurumsal yatırımcılara, aile şirketlerine ve özel bireysel portföylere hizmet etmektedir. Başarısı, yatırımcıları için yurtiçi ve yurtdışında geliştirdiği finansal ürünler ile değer yaratma becerisinden gelmektedir. Egeli & Co.’yu diğerlerinden ayıran fark alternatif varlık sınıflarına ve yatırım temalarına odaklanmasıdır. Egeli &

Co. Türk sermaye piyasalarındaki alternatif yatırım temaları alanında bulunan geniş bilgi, tecrübe ve geçmiş performansı ile yatırımcıları için uzun vadeli yatırımlarla önemli getiriler yaratmaktadır.

YASAL UYARI:

Bu rapor ve yorumlardaki yazılar, bilgiler ve grafikler, ulaşılabilen kaynaklardan iyi niyetle ve doğruluğu, geçerliliği, etkinliği velhasıl her ne şekil, suret ve nam altında olursa olsun herhangi bir karara dayanak oluşturması hususunda herhangi bir teminat, garanti oluşturmadan, yalnızca bilgi edinilmesi amacıyla derlenmiştir. Bu belgedeki bilgilerin doğruluğu, güvenirliliği ve güncelliği hakkında gerekli özeni göstermekle birlikte bu bilgilerin güvenirliliği, doğruluğu, güncelliği ve eksiksizliği hakkında hiçbir garanti vermemektedir. (Varsa) Yürürlükteki herhangi bir yasa veya düzenleme ile sorumluluğun sınırlandırması ölçüde tasarruf olarak, Egeli & Co., yöneticileri, çalışanları, temsilcileri ve ajansları bu belgenin içeriği, hatası veya eksiklerinden ya da bu bilgilere dayanılarak yapılan işlemlerden doğacak her türlü maddi/manevi zararlardan (ihmal olup olmadığı ya da başka bir şekilde olursa da) ve her ne şekilde olursa olsun üçüncü kişilerin uğrayabileceği her türlü zararlardan dolayı sorumlu tutulamaz. Herhangi bir şirket, sektör, hisse veya yatırım için detaylı ve tam bir analiz değildir. Egeli & Co. her an, hiçbir şekil ve surette ön ihbara ve/veya ihtara gerek kalmaksızın söz konusu bilgileri, tavsiyeleri değiştirebilir ve/veya ortadan kaldırabilir. Bu rapor hangi amaçla olursa olsun çoğaltılamaz, dağıtılamaz ve yayınlanamaz.

istikrarsızlığın AKP’nin oylarına olumsuz yansımasının önüne geçilebilir mi?

“Çözüm Süreci” ile yatırım yapılabilir ülke kategorisini

perçinlemiş Türkiye, sürecin sona erdirilmesi ya da dondurulması ve artan istikrarsızlık sonucu bu statüsünü kaybederse, oluşacak ekonomik çalkantı AKP’de oy kaybına neden olmaz mı?

Savaş ortamı koalisyon

olanaklarını ne kadar azaltmışsa,

İletişim: Güldem Atabay Şanlı Direktör, Araştırma ve Strateji

+90 533 347 82 06

guldem.atabaysanli@egelico.com AKP-CHP temaslarından gelen

haberler de koalisyon ihtimalini ufukta giderek küçültüyor.

Görünen, 2015 bitmeden bir erken seçime doğru yelken açıldığı.

Türkiye’nin IŞİD karşıtı koalisyona desteği bir yana, AKP’nin erken seçim ve HDP planları çok sağlam temellere oturmuş görünmüyor.

Temiz Bölge sağlansa bile, bu bölgenin insan kaybı olmadan korunup korunamayacağı henüz çok belirsiz.

Kısaca, bir erken seçimin mevcut şartlar altında dahi Meclis

dengelerini AKP’yi tek başına iktidar yapacak noktaya

taşıyamama olasılığı halen elle tutulur boyutta.

Ama Radikal’den Murat Yetkin’in de dediği gibi, daha şapkadan çıkacak çok tavşanlar olabilir.

Referanslar

Benzer Belgeler

İstekliler, son on beş yıl içinde yurt içinde veya yurt dışında kamu veya özel sektörde keşif bedelinin en az 3.000.000,00 ¨ Üç milyon Türk Lirası bina yapım iş

Aydınlık Gazetesi bayilerde satılıyor ancak biz bu önemli habe- ri İşçi Partisi olarak yurttaşlarımıza duyurmak ve Türkiye Suriye kar- deşliğinin daha da sağlamlaşması

Devrimci ahlak, demokratik merkeziyetçilik, hiyerarşinin sekter ve liberal tutumlara karşı sürekli tavrı, dışımızdaki yapılanmalara karşı devrimci ölçülerde

“El Askeri, Irak İstihbarat Dairesi Başkanı Mustafa El Kazimi’nin, İran Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi El

0 Ocak 2022 tarihinde Haseke’de yer alan ve terör örgütü YPG/PKK’nın kontrolünde bulunan Guveyran Ha- pishanesi’ne, bölgede varlık gösteren bir diğer terör

gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir Bu artırmada ela malin tahmin edilen değerin %50 sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve

P KK, Türkiye’nin terörle mücadele kapsamında 20 Ocak 2018’de başlattığı Zeytin Dalı Harekatı’na (ZDH) karşılık vermek amacıyla Ocak-Mart döneminde gerek

[r]