• Sonuç bulunamadı

T. C. BEYKENT ÜNİVERSİTESİ MESLEK YÜKSEKOKULU HUKUK BÖLÜMÜ ADALET PROGRAMI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "T. C. BEYKENT ÜNİVERSİTESİ MESLEK YÜKSEKOKULU HUKUK BÖLÜMÜ ADALET PROGRAMI"

Copied!
34
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T. C.

BEYKENT ÜNİVERSİTESİ MESLEK YÜKSEKOKULU

HUKUK BÖLÜMÜ ADALET PROGRAMI

RESMÎ BELGEDE SAHTECİLİK (Yönlendirilmiş Çalışma)

Hazırlayan: Erdem Metin Hasil

İstanbul, 2019

(2)

T. C.

BEYKENT ÜNİVERSİTESİ MESLEK YÜKSEKOKULU

HUKUK BÖLÜMÜ ADALET PROGRAMI

RESMÎ BELGEDE SAHTECİLİK (Yönlendirilmiş Çalışma)

Hazırlayan:

Erdem Metin Hasil Öğrenci No:

1806093005

Danışman:

Öğr. Gör. Tülay Özgül

İstanbul, 2019

(3)

i YEMİN METNİ

Yönlendirilmiş çalışma olarak sunduğum “Resmî Belgede Sahtecilik” başlıklı çalışmanın, bilimsel ahlak ve geleneklere uygun şekilde tarafımdan yazıldığını, yararlandığım eserlerin tamamının kaynaklarda gösterildiğini ve çalışmanın içinde kullanıldıkları her yerde bunlara atıf yapıldığını belirtir ve bunu onurumla doğrularım.

25.02.2019

Erdem Metin Hasil

(4)

ii ÖZET

Konu Adı: Resmi Belgede Sahtecilik

Yönlendirilmiş Çalışmayı Hazırlayan: Erdem Metin Hasil

Bu çalışmada, resmi belgede sahtecilik suçu incelenmektedir. Resmi belgede sahtecilik suçu seçimlik hareketlerden oluşan bir suçtur. Bu hareketlerden herhangi biri işlendiğinde suç işlenmiş sayılır. Zincirleme hükümleri uygulanmaz.

Resmi belgede sahtecilik suçunda, suçu işleyen kişinin sivil ya da memur olmasına göre cezalar ağırlaşır. Buna göre yargılama merciileri değişiklik gösterir.

Toplumda hiçbir suçun işlenmemesi ceza hukukunun temel amacıdır. Bu konu ele alınarak toplum içerisinde bir caydırıcılık oluşturması esas alınmıştır.

Anahtar Kelimeler: resmi belge, sahtecilik, resmi belgede sahtecilik, suç, yargılama

(5)

iii İÇİNDEKİLER

Sayfa

ÖZET………...i

İÇİNDEKİLER………..ii

KISALTMALAR LİSTESİ………..vi

GİRİŞ.………..………1

Birinci Bölüm CEZA HUKUKUNDA SUÇ VE CEZA 1.1. CEZA HUKUK………..………2

1.1.1. Genel Bilgiler………..……….2

1.1.2. Suç………..………..3

1.1.3. Ceza………..………4

1.2. CEZA HUKUKUNUN DAYANDIĞI İLKELER..………...5

1.2.1. Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesi..……… ..………...5

1.2.2. Suçta ve Cezada Kusur İlkesi..………..………...5

1.2.3. Belirlilik İlkesi………..………...……5

1.2.4. Kıyas Yasağı……….………..……….6

1.2.5. Adalet ve Kanun Önünde Eşitlik İlkesi..………...………….6

1.2.6. Ceza Kanunlarının Yer Yönünden Uygulanmasında Mülkilik İlkesi……6

1.2.7. Kanunun Bağlayıcılığı İlkesi..……… ..………..6

1.2.8. Geriye Yürüme Yasağı………...…………..………6

İkinci Bölüm RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK 2.1. GENEL BİLGİLER………...8

2.2. RESMİ BELGE VE UNSURLARI………...8

2.2.1. Kamu Görevlisi Tarafından Hazırlanma………..9

2.2.2. Kamu Görevlisinin Görevi Gereği Düzenlenme………..9

2.2.3. Usul ve Şekil Kurallarına Uyma………..9

2.3. SUÇUN İŞLENME ŞEKLİ………10

(6)

iv

2.3.1. Sahte Resmî Belge Oluşturulması Suçu……….10

2.3.2. Resmî Belgenin Başkalarını Aldatacak Şekilde Değiştirilmesi Suçu……10

2.3.3. Sahte Belgenin Kullanılması Suçu………10

2.4. SUÇUN FAİLİ VE MAĞDURU………11

2.4.1. Faili………11

2.4.2. Mağduru……….11

2.5. RESMÎ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇUNDA ŞİKÂYET SÜRESİ…………12

2.6. RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇUNDA CEZA………12

2.6.1. Suçun Özel Kişilerce İşlenmesi………12

2.6.2. Suçun Kamı Görevlisi Tarafından İşlenmesi……….12

2.6.3. Resmî Belgenin Niteliğine Göre Ceza………...13

Üçüncü Bölüm RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇUNDA YARGILAMA ve ÖZEL DURUMLAR 3.1. KAMU GÖREVLİSİ HAKKINDA SORUŞTURMA İZNİ…...………15

3.2. YARGILAMA YAPACAK MAHKEME………..….………16

3.2.1. Görevli Mahkeme………..………..………..16

3.2.2. Yetkili Mahkeme………..………..……….………..17

3.2.3. Yargılama………..………..………..…………17

3.3. KARARA KARŞI KANUN YOLLARI………..……..………..18

3.3.1. İtiraz………..……….18

3.3.2. İstinaf………..………..……….………18

3.3.3. Temyiz ………..………..……….…….19

3.4. RESMİ BELGEDE SAHTECİLİKTE ÖZEL DURUMLAR………..20

3.4.1. Fotokopi İle Sahtecilik………..………...…20

3.4.2. Belgenin Suretinde Sahtecilik………..………...………...20

3.4.3. Özet Belgede Sahtecilik………..………...…………21

3.4.4. Yabancı Resmi Belgede Sahtecilik………21

3.4.5. Sahte Bir Belgede Sahtecilik………..………….………..21

3.4.6. Ahlaka Aykırı Belgede Sahtecilik……….…..…..22

3.5. SUÇUN FARKLI GÖRÜNÜM ŞEKİLLERİ………..………22

3.5.1. Teşebbüs………..………..………..………..22

(7)

v 3.5.2. İştirak………..………....………….………..23 3.5.3. İçtima………..………..………...……..24 SONUÇ……….……..25 KAYNAKÇA

(8)

vi KISALTMALAR LİSTESİ

CMK. : Ceza Muhakemesi Kanunu E. : Esas

HD. : Hukuk Dairesi K. : Karar

m. : Madde

TCK. : Türk Ceza Kanunu vd. : Ve diğerleri

YGT. : Yargıtay

(9)

1 GİRİŞ

Türk Ceza Kanunu’nda pek çok suç sayılmış ve cezaları belirtilmiştir. Bunlar arasında en dikkat çekenlerden bazıları belgede sahtecilik suçlarıdır. Özel ve resmî belgede sahtecilik suçları dolandırıcılar tarafından pek çok insanı mağdur eden yaygın suçlardandır.

Belgede sahtecilik suçları arasında ise kanımca resmî belgede sahtecilik suçu daha büyük önem taşımaktadır. Çünkü resmî belgeler kamu görevlileri tarafından hazırlanır. Resmî belgenin sahte olması toplumun kamuya olan güvenini zedeler. Bu uçun yaygınlaşması ise tamamen toplumla devleti karşı karşıya getirebilir.

Bu kapsamda bu çalışma içerisinde resmî belgede sahtecilik suçu her açıdan ele alındı. Başta Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu incelenerek, Yargıtay’ın bu konuyla ilgili içtihatlarına bakılarak ve pek çok doktrinden yararlanılarak bu çalışma hazırlandı.

Bu çalışmada amaç resmî belgede sahtecilik suçunun cezalarına değinilerek bir caydırıcılık oluşturmaktır.

(10)

2 Birinci Bölüm

CEZA HUKUKUNDA SUÇ VE CEZA 1.1. CEZA HUKUK

1.1.1. Genel Bilgiler

Her toplumda adil ve huzurlu yaşamın temel şartı adaletin var olmasıdır.

Herkesin dilediği şekilde yaşaması, doğru ya da yanlış ayrımının olmaması ve herkesin kendi adaletini kendi yarattığı bir toplumun var olması neredeyse imkânsızdır. Çünkü sosyal barışın olmadığı bir toplumda hayat da olmaz. Bu nedenle sağlıklı ve huzurlu bir toplum için kanun koyucuların belirlediği toplumsal kuralların varlığı gerekir.

Böylece TCK’nın uyguladığı önleyici ve ıslah edici kuralları toplum refahı için en temel kaynaktır.

Türkiye’de ceza hukuku Türk Ceza Kanunu’na dayanmaktadır. Türkiye’de 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu yürürlüktedir.

Ceza Hukuku, özel kamu hukuku ayrımında kamu hukuku içinde yer alan bir hukuk dalıdır. Ceza hukukunda amacı kişilerin hak ve özgürlüklerini korumak, devleti, toplumsal barışı korumak, suç işlenmesini önlemek ve suç işleyenleri ıslah etmektir.

Burada da belirtildiği gibi en temel unsuru cezalandırıcı işlevidir. Bu amaçlar ceza hukukunda suçlar belirlenmiş her suç için de bir ceza belirtilmiştir.

Ceza hukukunun diğer hukuk alanlarına göre en belirgin özelliği de özgürlüğü kısıtlayıcı yanıdır. Bu yaptırımlarla kişiye işlediği fiil üzerine verilen yaptırımdır. Ceza kanunları koymuş oldukları suç ve yaptırımlar ile özel ve genel önlemeyi sağlayarak suç işlenmesini önlemek amacını güder.

Ceza hukuku genel ve özel olarak ikiye ayrılır. Genel ceza hukukunun konusu suç kavramının maddi ve manevi unsurların tanımı, ceza hukukunun genel ilkeleri, ceza kavramının tanımı, suçu ortadan kaldıran nedenler, cezayı azaltan ve ortadan kaldıran nedenler ve bütün suçlar için geçerli olan ilke ve teorilerdir.

Özel ceza hukukunun konusu ise ülkenin kanunlarına göre suç sayılan eylemlerin neler olduğu, kapsam ve sınırları, birbirinden ayrı tarafları ile belirlenen buna uygun cezalardır.

(11)

3 1.1.2. Suç

Toplumda bilindiği üzere suç kavramı; ahlaka, törelere aykırı ve yasalara aykırı davranış olarak bilinir. TCK’da da suç kavramı buna benzer niteliktedir fakat burada örf ve âdet kuralları geçersiz olmaktadır yani bir eylemi suç olarak kabulü örf ve âdet kuralları ile kıyas yapılamaz.

TCK’nın 2. maddesinin 3. fıkrası Kanunilik ilkesinin kıyas yasağı öneminden söz etmiştir. Adı geçen maddede; “kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz”.

Suç türleri ceza kanunu bakımından dört başlıkta incelenir; uluslararası suçlar, şahıslara karşı suçlar, topluma karşı suçlar, millete ve devlete karşı suçlardır.

Ceza hukukunda yasalara aykırı davranışlar suç olarak tanımlanmaktadır.

Suçlar kanunda yazılı olmak zorundadır. Türk Ceza Kanunu’nun ilkelerinden biri olarak suçta ve cezada kanunilik ilkesinden dolayı kanunda suç olarak belirtilmeyen bir davranıştan dolayı kimse cezalandırılamaz. Bir davranışın işlendikten sonra eğer o davranış suç olarak tanımlanırsa kişi yine cezalandırılamaz. Ancak kanunda suç olarak belirtildikten sonra suç olarak tanımlanırsa kişi işlendiğinde cezalandırılabilir.

Suç unsurunda oluşturulan iki temel öge; birincisi kast, ikincisi taksirdir. Fiili işlerken kusur yeteneği olmalıdır ve kişinin kast veya taksiri bulunmalıdır. Yani, kişi fiili işlerken kendi iradesi ile hareket etmiş olmalıdır. Kişi bilerek ve isteyerek bu fiili işlemiş ise kast, dikkat ve özen yükümlülüğü göstermemesi sebebiyle, öngörmediği bir neticenin meydana gelmesine yol açıyorsa, bu durum taksir olarak adlandırılacaktır.

Örneğin, İki arkadaşın birbirleri ile kavga etmesi halinde biri diğer arkadaşını bıçaklaması kast, arkadaşların eğlence mahiyetinde şakalaşırken bıçağın diğer kişiye saplanması ise taksir olarak sayılır. Bunun önemi ise cezanın süresinde hafifletici olmasıdır. Ceza sorumluluğunu ortadan kaldıran bir fiil mevcut ise ve eylem kast olmadan meydan gelmiş yani kanunda aynı fiil taksirle işlendiğinde cezalandırıldığı zaman taksirli suç için kanunda yazılı cezanın altıda birinden üçte birine kadarı indirilerek hükmolunur.

(12)

4 Suçun Maddi Unsurları

Suçun maddi unsurları fail, mağdur, konu, fiil, netice, nedensellik bağı olmak üzere altı kısımdan oluşmaktadır.

Fail: Suçu işleyen kişi

Mağdur: Suçtan zarar gören veya tehlike uğratılan kişi

Suçun maddi konusu: İşlenen suçun hangi ceza hukuku konusuna dahil olduğu Fiil: Suçun varlığından bahsedilebilmesi için suça yönelik insan hareketini olması gerekir.

Netice: Suç eylemi sonucu oluşan durum

Nedensellik bağı: Suçun işlenmesiyle oluşan sonuç arasında bir bağ olmalıdır.

Örneğin; bir kişinin silahla ateş etmesi sonucu başka bir kişi ölüyorsa, ölen kişinin ölüm nedenin o silahtan çıkan kurşun olması gerekir.

Suçun Manevi Unsurları

Suçun manevi unsurları ise kast ve taksirdir.

Kast: Kişinin suçu işlerken bilerek, isteyerek ve sonucunun ne olabileceğini ön görerek işlemesi kast olarak tanımlanır.

Taksir: Kişinin bilmeyerek ve sonucunu öngöremeyerek bir suça sebep olmasıdır.

1.1.3. Ceza

Ceza tanımı, yasada suç sayılan bir eylemin işlenmiş olup, bu suçun karşılığı olan yaptırımdır.

Türk Ceza Kanunu’nda her suç için bir ceza belirtilmiştir. Cezalar hapis cezası ve adli para cezalarıdır. Burada en önemli durum cezanın caydırıcı olmasıdır. Kanunda bazı suçlar için hapis cezası, bazı suçlar için adli para cezası ve bazı suçlar için de hem hapis hem de adli para cezası belirtilmiştir.

(13)

5 Suç işleyen kişi sadece kanunda o suç için belirtilen cezaya çarptırılabilir.

Kanunda verilmeyen bir ceza yargıçlar tarafından ceza sayılamaz. Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz.

Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.” (TCK m.2)

Suç eyleminin gerçekleşmesi halinde kişilerin ceza yargılaması, ağır ceza mahkemesi, asliye ceza mahkemesi, çocuk mahkemesi, çocuk ağır ceza mahkemesi, fikri ve sınai haklar ceza mahkemesi gibi mahkemelerde yapılmaktadır.

1.2. CEZA HUKUKUNUN DAYANDIĞI İLKELER 1.2.1. Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesi

Suçta ve cezada kanunilik ilkesi bireysel hak ve özgürlüklerin korunmasını teşkil etmektedir. Egemen olan gücün keyfi yaptırımlarını önlemek ve önceden suç çizgisini çekmek güvence teminidir. Bir davranış kanunda suç olarak belirtilmişse suçtur. Cezası ise kanunda belirtilen cezadır.

Fiil kanunda suç olarak tanımlanmamışsa kimse o fiilden dolayı cezalandırılamaz. Filin suç olarak tanımlanmışsa da sadece kanunda belirtilen cezaya çarptırılabilir. Kanunda yazmıyor sebebine dayanarak hâkime bir karar vermeme hakkı tanınmamıştır. Kanunilik ilkesi, 765 sayılı mülga TCK’nın 1. maddesi ve sonrasında 5237 sayılı TCK’nın 2. maddesinde açık olarak yer almıştır.

1.2.2 Suçta ve Cezada Kusur İlkesi

Ceza hukukunda bir suçun isnat yeteneğine sahip bir kişi tarafından bilerek ve isteyerek işlenmiş olması gereklidir. Bu ilke de 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 20.

maddesinin 1. fıkrasında yer almaktadır: "Ceza sorumluluğu şahsîdir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz.

1.2.3 Belirlilik İlkesi

Bir suçun tanımının ve cezasının var olabilmesi için kanunda açık ve seçik olarak yazılı olması gereklidir. Kimse keyfi bir sebebe dayanarak kişiye ceza veremez, özgürlüğünü kısıtlayamaz. Belirlilik ilkesi TCK’nın 2. maddesinde: “Kanunun açıkça

(14)

6 suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz.’’

şeklinde ifade edilmiştir.

1.2.4 Kıyas Yasağı

Kanunda açıkça belirtilmiş olan bir suçun benzer bir suçla olan kıyası yapılamaz.

TCK’nın 2. maddesinin üçüncü fıkrası ile kıyas yasaklanmıştır: “Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.”

1.2.5. Adalet ve Kanun Önünde Eşitlik İlkesi

Herkes kanun önünde eşittir. Kimseye dili, dini, rengi, ırkı, mezhebi siyasi düşüncesi nedeniyle farklı muamele yapılamaz. Kanunu bilememek mazeret sayılmaz.

Anayasamızda ifade edilen eşitlik ilkesine yer verilerek, ceza kanununun insancıl niteliğe sahip olduğuna da işaret edilmektedir. Fiili işleyen kişiye verilecek ceza işlediği suçun ağırlığıyla orantılı olmalıdır. Kısacası burada ayrımcılık yasağının varlığı temel alınmıştır.

1.2.6 Ceza Kanunlarının Yer Yönünden Uygulanmasında Mülkilik İlkesi

Suçu işleyen failin veya mağdurun vatandaşlığı dikkate alınmaksızın, ülkesinde suç işleyen kişi o ülkenin cezalarına tabi olur. Ülke, sadece devletin toprağından oluşmadığı için mülkilik ilkesinde sadece devletin toprak ülkesinde işlenen suçlarla sınırlı değil, Devletin ülkesi kara sularını, iç suları ve bunun üzerindeki hava sahasını da kapsar.

1.2.7. Kanunun Bağlayıcılığı İlkesi

Kanunlar herkes için geçerlidir. Bir fiilin suç olduğunu bilmemek cezalandırılmaya engel değildir. Kanunun suç olarak tanımladığı fiili işleyen, kanunun belirttiği cezaya da katlanmak zorundadır.

1.2.8 Geriye Yürüme Yasağı

Suçun faili, fiilin işlendiği tarihte yürürlükte bulunan kanunlara göre suç oluşturması halinde cezalandırılabilir. Aksi halde o tarihte suç sayılmayan bir fiili

(15)

7 uygulayan kişi için daha sonradan cezaya mahkûm edilmesi beklenemez. Sonradan yürürlüğe giren bir kanun, ancak yürürlüğe girdikten sonra varlığını gösterebilir.

Yürürlüğe girdiği tarihten önce işlenmiş olan fiiller bakımından uygulanamaz.

(16)

8 İkinci Bölüm

RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK 2.1. GENEL BİLGİLER

Belgede sahtecilik Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen suçlardandır. Belgede sahtecilik, resmî belgede sahtecilik ve özel belgede sahtecilik olarak ikiye ayrılır.

İkisinin arasındaki fark, resmî belgede sahtecilik suçunun konusunu oluşturan belgenin gerçeğinin kamu görevlileri tarafından oluşturulmasıdır.

Resmî belgede sahtecilik, Türk ceza Kanunu’nun 204. maddesinde tanımlanmış olan bir suçtur. Sadece kasten işlenebilecek suçlar arasındadır.

2.2. RESMİ BELGE VE UNSURLARI

Resmî belgeye geçmeden önce ceza hukukunda belgenin ne olduğunu bilmek gerekir. Açık bir tanımı olmamakla beraber “Ceza hukukunda belge; belirli bir düşünce, hukuki ilişki veya vakayı yansıtan, başka deyişle hukuki sonuç doğurmaya elverişli bir irade beyanını içeren ve düzenleyicisinin kim olduğunu da gösteren yazılı evrak olarak tanımlanabilir” (Gökcan, 2009, s. 96). Bir şeyin belge olması için bazı şartlar öngörülmüştür. Buna göre belge;

- Yazılı olmalı,

- İçeriği hukuki bir değer taşımalı, - Düzenleyeni bilinebilir olmalıdır.

Yazılı olması belgenin dünya üzerinde konuşulan dillerden birinin alfabesiyle okunur ve anlaşılır bir şekilde yazıya geçirilmesidir. İçeriğinin hukuki bir değer taşımasından kasıt, o belgenin içeriğinde hukuken korunmaya değer bir şey olmasıdır.

Bir senet, bir sözleşme, vekalet, pasaport, kimlik, ehliyet, ruhsat, vs. Bunlar aynı zamanda delil niteliği taşırlar. Son olarak da düzenleyenin bilinmesi gerekir.

Sözleşmeyi düzenleyen kişinin imzasının olması, ya da düzenleyen kurumun mührünün olması gerekir. Şayet bir imza ya da mühür yoksa, düzenleyen belli değilse, o bir kâğıt parçasından başka bir şey değildir. Hiç kimseye bir hak, borç ya da sorumluluk yüklemez.

(17)

9 Kanunda resmî belge olarak da bir tanımlama bulunmamaktadır. Bu nedenle bu tanıma yargısal içtihatlardan ve doktrinlerden ulaşılabilir. Buna göre bir belgenin resmî belge olması için üç unsuru olması gerekir. Bunlar:

- Kamu görevlisi tarafından hazırlanma

- Kamu görevlisinin görevi gereği düzenlenme - Usul ve şekil kurallarına uyma.

2.2.1. Kamu Görevlisi Tarafından Hazırlanma

Türk Ceza Kanunu’nun 6. Maddesinin 1. Fıkrasının c bendinde kamu görevlisinin tanımı yapılmıştır. Kanuna göre Kamu görevlisi, kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişidir. Bir resmî belgeden söz edilebilmesi için belgenin bir kamu görevlisi tarafından hazırlanmış olması gerekir. Belge kamu görevlisi tarafından hazırlanan bir belge değilse o belge özel belge sayılır.

2.2.2. Kamu Görevlisinin Görevi Gereği Düzenlenme

Belgeyi hazırlayan kişinin kamu görevlisi olması resmî belgenin unsurlarındaki en önemli şarttır. Ancak kamu görevlisinin hazırladığı her belge resmî belge değildir. Çünkü kamu görevlisi kendi özel hayatı içinde çeşitli belgeler düzenleyebilir. Bu durumda dikkat edilmesi gereken nokta kamu görevlisinin hazırladığı belgenin görevi gereği hazırlamasıdır.

Noter memurunun özel bir alacak verecek işi için hazırladığı senet resmî belge değil özel belgedir. Ancak aynı memurun noterde görevli bir kamu görevlisi olması sebebiyle hazırladığı bir senet veya vekaletname resmî belgedir.

2.2.3. Usul ve Şekil Kurallarına Uyma

Resmî belgenin üçüncü önemli unsuru ise belgenin kanunda belirtilmişse usul ve şekil kurallarına uyularak hazırlanmış olması gerekir. Noterde okuma yazma bilmeyenler bir vekaletname vereceklerinde kanunda belirtilen iki şahit olması gibi.

Şayet usul ve şekle uyulmadan düzenlenirse bu belge geçerli bir belge olmaz.

(18)

10 2.3. SUÇUN İŞLENME ŞEKLİ

Resmî belgede sahtecilik suçu seçimlik bir suç olup üç şekilde işlenebilir. Sahte bir resmî belge oluşturularak, gerçek bir resmî belgeyi başkalarını aldatacak bir biçimde değiştirerek ve sahte olan bir resmî belgeyi kullanarak. Bu davranışlardan birini işleyen kişi resmî belgede sahtecilik suçunu işlemiş olur.

2.3.1. Sahte Resmî Belge Oluşturulması Suçu

Her resmî belge niteliğine göre farklı bir kurum veya kamu görevlisi tarafından oluşturulur. Kimlik ve pasaport nüfus müdürlüklerinden, tapu belgesi tapu ve kadastro müdürlüğünden, vekaletnameler noter tarafından düzenlenir.

Kamu görevlisi tarafından oluşturulması gereken bir belgelerin yetkisiz kişiler tarafından oluşturulması sahte resmî belge oluşturma suçunu meydana getirir. Suçun oluşması için belgenin kullanılmasına gerek yoktur. Belgenin son halini alıp gerekli imzaların ve bilgilerin taklit edilip oluşturulmasıyla suç oluşmuş sayılır.

2.3.2. Resmî Belgenin Başkalarını Aldatacak Şekilde Değiştirilmesi Suçu

Resmî belgede sahtecilik suçunun bu şekilde işlenmesi için öncelikle yetkili kamu kurum veya kuruluşundaki kamu görevlileri tarafından usulüne uygun hazırlanmış bir gerçek resmî belge olması gerekir.

Usulüne uygun olarak hazırlanmış gerçek resmî belgedeki bilgi ve unsurlardan bazılarının çıkarılması ya da yeni bilgi ve unsur eklenmesi, resmî belgenin değiştirilmesi resmî belgeyi başkalarını aldatacak biçimde değiştirme suçunu meydana getirir.

Başkasının kimliğindeki fotoğrafı çıkarıp yeni bir fotoğraf ekleyerek ciltlemek, Bir evraktaki sayıları 3’ü 8 haline getirmek şeklinde değiştirmek buna örnek olarak gösterilebilir.

2.3.3. Sahte Belgenin Kullanılması Suçu

Suçun bu kapsama girmesi için sahte olarak oluşturulmuş bir resmî belgenin ya da gerçek olup üzerinde değişiklik yapılarak sahte hale gelmiş bir resmî belgenin kullanılması gerekir. Sahte resmî belgenin kullanılması suçunun oluşması için, failin belgenin sahte olduğunu bilmesi gerekir. Şayet bilmiyorsa suçu işlemiş sayılmaz.

(19)

11 Örnek vermek gerekirse bir araç satışı için vekaletname alacak olan kişi, kendisine verilen vekaletnamenin sahte olduğunu bilmeden işlem yapmaya çalıştığında bu kişi sahte belgenin kullanılması suçunu işlemiş sayılmaz. Ancak başkasına ait bir aracı satabilmek için sahta vekaletname düzenlerse ya da sahte olduğunu bildiği bir vekaletnameyi kullanarak işlem yapmaya çalışırsa, suçun kanunda belirtilen cezasıyla cezalandırılır.

2.4. SUÇUN FAİLİ VE MAĞDURU 2.4.1. Faili

Kanunda suç olarak belirtilen bir fiili işleyen kimse o suçun failidir.

Uygulamada eğer bir suç var ise mutlaka bir de fail olur. “Doktrinde, fail veya suçlu terimleri yerine, suçtan etkilenen anlamında ‘suçun pasif süjesi’ teriminin karşıtı olarak, ‘suçun aktif süjesi’ terimi de kullanılmaktadır” (Hafızoğulları, Makale, s. 1).

Bir resmî belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmî belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmî belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK m. 204/1).

Kanun koyucu resmî belgede sahtecilik suçunu düzenlerken resmî belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek resmî belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren ve sahte resmî belgeyi kullanan olarak failleri üçe ayırmıştır. Bu üç durumdan birisini kasten gerçekleştiren kişi bu suçun faili olur ve kanunda yazan cezayla cezalandırılır.

Resmî belgede sahtecilik suçunu herkes işleyebilir. Ve iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Bir kamu görevlisi de eğer kendi göreviyle alakalı olmayan başka bir alanda bu suçu işlerse birinci fıkra kapsamında cezalandırılır.

Ancak suçu kendi göreviyle alakalı olarak işlerse ikinci fıkra kapsamında cezalandırılır ve bu suçun nitelikli halidir.

2.4.2. Mağduru

Bir suçtan zarar gören kişiye mağdur denir. Bir suç işlendiğinde bir veya birden fazla gerçek veya tüzel kişi bundan zarar görebilir mağdur olabilir. Resmî belgede sahtecilik suçu işlendiğinde de gerçek veya tüzel kişiler bundan zarar görebilirler.

Ancak ceza hukukunda asıl mağdur her zaman devlettir. Bu nedenle resmî belgede sahtecilik suçu işlendiğinde de asıl mağdur devlet olur. Soruşturma ve kovuşturma

(20)

12 aşamalarında bundan zarar görmüş olan diğer kişiler ise mağdur olarak değil suçtan zarar gören kişiler sıfatıyla davaya müdahil olabilirler.

2.5. RESMÎ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇUNDA ŞİKÂYET SÜRESİ

Şikâyete bağlı suçlarda şikâyet süresi 6 aydır. 6 aylık süre suçun işlendiği tarihten itibaren başlar. Ancak uçtan zarar gören daha sonra öğrenirse, öğrendiği tarihten itibaren başlar.

Resmî belgede sahtecilik suçu şikâyet kapsamında bir suç değildir. Bu nedenle şikâyet süresinde değil dava zamanaşımı süresine tabidir. En basit halinde dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Bu süre içerisinde bir kişinin şikâyette ya da ihbarda bulunması ile soruşturma başlar. Savcılık resen öğrendiğinde de soruşturma başlatır.

2.6. RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇUNDA CEZA

Resmî belgede sahtecilik suçunun cezası failine göre değişiklik göstermektedir.

Suç özel şahıslar tarafından işlendiğinde suçun basit hali oluşmuş olur ve TCK.’nın 204. maddesinin birinci fıkrasına göre cezalandırma yapılır. Ancak suçu işleyen kamu görevlisi ise ve görevi kapsamında bu suçu işlemişse bu, suçun nitelikli hali sayılır ve TCK.’nın 204. Maddesinin ikinci fıkrasına göre cezalandırma yapılır.

2.6.1. Suçun Özel Kişilerce İşlenmesi

Bir resmî belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmî belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmî belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK m. 204/1).

TCK’nın 204. maddesinin birinci fıkrası resmî belgede sahtecilik suçunun basit halini düzenlemiştir. Suçun basit halinde resmî belgeyi sahte olarak oluşturan, başkalarını aldatacak şekilde değiştiren ve sahte resmî belgeyi kullananlar için 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

2.6.2. Suçun Kamı Görevlisi Tarafından İşlenmesi

TCK’nın 204. Maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrasında resmî belgede sahtecilik suçunun nitelikli halleri düzenlenmiştir.

(21)

13 Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmî bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmî belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK. m. 204/2).

Kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere bir belgeyi oluşturmakla görevli kamu görevlisi şayet belgeyi sahte olarak oluşturursa, değiştirtirse ya da kullanırsa 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Nüfus müdürlüğünde çalışan memurun sahte kimlik çıkarması, emniyet müdürlüğünde ehliyetleri hazırlamakla görevli memurların sahte ehliyet düzenlemesi buna örnek olarak gösterilebilir.

2.6.3. Resmî Belgenin Niteliğine Göre Ceza

Resmî belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır (TCK. m.

204/3).

Hukuken belgeler sahteliği ispat oluncaya kadar geçerli belgeler ile aksi ispat oluncaya kadar geçerli belgeler olarak ikiye ayrılır. TCK.’nın 204. maddesinin 3.

fıkrasında bahsi geçen ve resmî belgede sahtecilik suçunun nitelikli halini oluşturan belgeler, sahteliği ispat oluncaya kadar geçerli olan belgelerdir. Sahteliği ispat oluncaya kadar geçerli belgeler şunlardır:

- Mahkeme İlamları,

- Noterlerde Düzenleme Biçiminde Tanzim Edilen Evraklar, - Duruşma Tutanakları,

- Seçim Tutanakları,

- Belediye Ceza Tutanakları (1608 sayılı Kanun m.6), - İlam Niteliğindeki Belgeler (İİK m. 38),

- Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu gereği tutulan suç tutanakları, - Sayıştay İlamları.

(22)

14 Bu madde birinci ve ikinci fıkranın devamı niteliğindedir. Birince veya ikinci fıkraya göre yargılanan mahkûmun işlediği suç üçüncü fıkra hükmünü kapsıyorsa aldığı ceza yarı oranında arttırılır. Örneğin resmî belgede sahtecilik suçunu işleyen memur 8 yıl hapis cezası aldı. Oluşturduğu belge yukarda sayılan belgelerden biriyse cezası yarı oranında arttırılır ve 12 yıl hapis cezasıyla cezalandırılır.

(23)

15 Üçüncü Bölüm

RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇUNDA YARGILAMA 3.1. KAMU GÖREVLİSİ HAKKINDA SORUŞTURMA İZNİ

Resmi belgede sahtecilik suçunda fail herkes olabilir. Ancak failin bir memur olması, memurun göreviyle alakalı bir belgede sahtecilik yapması suçun nitelikli halleri arasında yer alır. Böyle bir durumda memur hakkında soruşturma ve kovuşturma hemen yapılamaz. Öncelikle memurun amirinden soruşturma izni alınması gerekmektedir.

4483 sayılı kanunda memurların göreviyle ilgili işledikleri suçlarda soruşturma izni alınması gerektiği düzenlenmiştir. Yine bu kanuna göre bir memur ya da kamu görevlisi göreviyle ilgili bir suç işlediğinde amirinin soruşturma için izin vermesi gerekir. Burada amir, suçun işlendiği zaman görevlinin amiridir. Suç işlendikten sonra memurun tayini çıkıp başka bir yere gitse bile suç işlendiği tarihte görev yerindeki amirinden izin alınır.

Resmi belgede sahtecilik suçu işleyen memur veya kamu görevlisi hakkında soruşturma izni alınacak amir, memurun veya kamu görevlisinin görev yaptığı yere göre değişir. İlçede görevli ise kaymakam, il veya merkez ilçede görevli ise vali, bölgesel teşkilatlanmış kurum veya kuruluşlarda suç işlenmişse görev yapılan ilin valisi, bakanlıklara bağlı teşkilatlarda işlenen suçlarda en üst idari amir, TBMM’de görevli olanlar için TBMM Genel Sekreteri, TBMM Genel Sekreteri veya yardımcıları için TBMM Başkanı, Cumhurbaşkanlığında görevli olanlar için Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri, Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri için Cumhurbaşkanı; büyükşehir belediye başkanları, il ve ilçe başkanları, il ve ilçe meclis üyeleri ve il genel meclisi üyeleri için içişleri bakanı soruşturma izni verecek olan amirdir.

Resmi belgede sahtecilik suçunu işleyen memur veya kamu görevlisi hakkında soruşturma izni verecek olan amir, izni vermeden önce bir ön inceleme yapar. Ön incelemeyi bizzat kendisi yapabileceği gibi bir müfettiş aracılığıyla da yaptırabilir veya işin niteliğine göre başka bir kurumdan da isteyebilir.

(24)

16 Ön incelemeyi yapmakla görevlendirilmiş müfettiş veya görevli, hakkında ön inceleme yapılan memur veya kamu görevlisi ve varsa şikâyetçinin ifadeleriyle, tanık beyanlarını alır, soruşturmayla ilgili olan her türlü delil, bilgi ve belgeleri toplar. Ön incelemeyi yapan yetkili müfettiş veya görevli; ön inceleme neticesinde oluşan görüşlerini ve delilleri de değerlendiren bir rapor düzenleyerek durumu izin vermeye yetkili merciiye sunar. Ön inceleme birden çok kişi tarafından yapılmışsa, farklı görüşler raporda gerekçeleriyle ayrı ayrı belirtilir. Soruşturma izni hususunda yetkili merci, bu rapor üzerine soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine, suçun öğrenilmesinden itibaren ön inceleme dâhil en geç 30 gün içinde gerekçeli bir şekilde karar verir. Bu süre, zorunlu hallerde 15 günü geçmemek üzere bir defa uzatılabilir.

Ön inceleme sonucunda amir soruşturma için izin verebileceği gibi izin vermeye de bilir. Soruşturmaya izin verildiği veya verilmediği Cumhuriyet başsavcılığına, resmi belgede sahtecilik suçu işlediği iddia edilen memur veya kamu görevlisine ve varsa şikâyetçiye bildirilir.

Soruşturma izni verilmişse eğer hakkında soruşturma izni verilen memur karara itiraz edebilir. İzin verilmemişse de cumhuriyet savcısı ve varsa şikâyetçi izin verilmeme kararına itiraz edebilir. İtiraz süresi, yetkili merciinin izin verme veya izin vermeme kararının tebliğinden itibaren 10 gündür. İtiraz yapıldıktan sonra en geç 3 ay içerisinde karara bağlanır. Verilen karar kesindir.

3.2. YARGILAMA YAPACAK MAHKEME 3.2.1. Görevli Mahkeme

Görev, bir davaya hangi tür mahkemede bakılacağıdır. Mahkemelerin görevi kanunla belirlenir. Ceza hukukunda bir suçun asliye ceza mahkemesinde mi yoksa ağır ceza mahkemesinde mi görüleceği görev ile alakalıdır. Mahkeme davada görevli olup olmadığını resen inceler. Taraflar da her aşamada görev itirazını ileri sürebilirler.

İddianame mahkeme tarafından kabul edildikten sonra mahkemenin görevli olmadığı anlaşılırsa görevsizlik kararı verilir ve dosya görevli mahkemeye gönderilir. Ancak CMK m. 6 gereği duruşmada suçun hukukî niteliğinin değiştiğinden bahisle görevsizlik kararı verilerek dosya alt dereceli mahkemeye gönderilemez.

(25)

17 Resmi belgede sahtecilik suçu iki kısımda incelenmektedir. Suçun basit hali ve nitelikli halleri olarak ayrıma tabi tutulur. Normal bir vatandaşın resmi belgede sahtecilik suçunu işlemesinin yani bir resmi belgeyi sahte olarak düzenlemesi, kullanması, başkalarını aldatmaya çalışmasının cezası 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıdır. Görevli mahkeme ise asliye ceza mahkemesidir.

Bir kamu görevlisinin resmi belgede sahtecilik suçunu işlemesi suçun nitelikli halidir. Ancak kamu görevlisinin bu suçu görevi nedeniyle işlemiş olması gerekir. Bu durumda görevli mahkeme ağır ceza mahkemesidir.

Resmi belgenin sahteliği ispat oluncaya kadar geçerli sayılması durumunda ise verilecek ceza yarı oranında arttırılır. Bu da yine suçun nitelikli halleri arasında olup ağır ceza mahkemesinde görülür.

Suçun basit hali soruşturma evresinde iddianame hazırlanırken nitelikli olarak gösterilip dosya ağır ceza mahkemesine gönderildiğinde ve duruşmada bunun asliye ceza mahkemesinin görevine girdiği görüldüğünde ağır ceza mahkemesi görevsizlik kararı veremez. Dosya ağır ceza mahkemesinde görülmeye devam edilir.

3.2.2. Yetkili Mahkeme

Yetki, bir davanın coğrafi olarak hangi yerdeki mahkemede görüleceğidir. Bir davanın Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesinde mi görüleceği yoksa Küçükçekmece Ağır Ceza Mahkemesinde mi görüleceği yetki ile alakalıdır.

Resmi belgede sahtecilik suçunda yetkili mahkeme suçun işlendiği yer mahkemesidir.

Suça göre resmi belgenin sahte olarak düzenlendiği yer, resmi belgenin bozulduğu yer veya kullanıldığı yer, suçun işlendiği yerdir. Suçun işlendiği yer belli değilse şüpheli veya sanığın yakalandığı yer, yakalanmamışsa yerleşim yeri mahkemesi yetkili mahkemedir.

3.2.3. Yargılama

Resmi belgede sahtecilik suçu işlenip soruşturma aşaması tamamlanıp iddianame görevli ve yetkili mahkemeye gönderildikten sonra mahkeme deliller ışığında sanık için hapis cezası verecektir. Sıradan bir vatandaşın suçu işlemesi

(26)

18 durumunda bu ceza 2 yıldan 5 yıla kadar, kamu görevlisinin görevliyle alakalı olarak bu suçu işlemesi durumunda ise 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası verilecektir. Ayrıca sahteliği ispat oluncaya kadar gerçek kabul edilmişse de bu ceza yarı oranında arttırılacaktır.

3.3. KARARA KARŞI KANUN YOLLARI 3.3.1. İtiraz

Hâkimlik veya mahkeme kararına karşı başvurulacak bir kanun yoludur.

Kararın verildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde itiraz yoluna gidilebilir. İtiraz, kararı veren merciiye yapılır. Bir dilekçe verilerek veya kararı veren merciinin kaleminde tutanak doldurularak yapılır.

Kararı veren mercii itirazı aldıktan sonra itirazı yerinde görürse kararında değişiklik yapar ancak yerinde görmezse kararı inceleme yetkili merciiye gönderir.

Yetkili merciinin verdiği kararlar kesindir onlara karşı itiraz yoluna gidilemez. Ancak ilk defa tutuklama kararı verilirse buna itiraz edilebilir.

Resmi belgede sahtecilik suçunda soruşturma aşamasında failin serbest bırakılması ya da tutuklanması kararlarına karşı ya da verilmesi durumunda adli kontrol kararına karşı itiraz yoluna gidilebilir.

3.3.2. İstinaf

İlk derece mahkemelerinin verdikleri kararlara karşı istinaf yoluna gidilebilir.

Resmi belgede sahtecilik suçunda ilk derece mahkemeleri olan asliye ceza mahkemesi veya ağır ceza mahkemesinin vereceği beraat ya da hapis cezasına karşı taraflar istinaf yoluna başvurabilirler.

İstinafta yetkili mahkeme bölge adliye mahkemeleridir.

İstinafa başvuru süresi ilk derece mahkemelerin verdiği kararın tebliğ veya tefhiminden itibaren 7 gündür. Başvuruyu yapacak olan kararı veren mahkemenin kalemine bir dilekçe vererek ya da mahkeme kalemine tutanak doldurarak istinafa başvurabilir. Süresi içerisinde istinaf yoluna başvuru yapılması, ilk derece mahkemesinin verdiği kararın kesinleşmesini engeller.

(27)

19 Dosya bölge adliye mahkemesine gönderildikten sonra bölge adliye mahkemesi dosya üzerinde ön inceleme yapar. Ön inceleme sonucunda yetkili olmadığını görürse dosyayı yetkili bölge adliye mahkemesine gönderir. Ayrıca istinafa başvurunun süresinde yapılmadığı görülürse başvuru reddedilir.

Bölge adliye mahkemesi, dosyayı ve dosyayla birlikte sunulmuş olan delilleri inceledikten sonra;

a) İlk derece mahkemesinin kararında usule veya esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığını, delillerde veya işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığını, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğunu saptadığında istinaf başvurusunun esastan reddine,

b) Cumhuriyet savcısının istinaf yoluna başvurma nedenine uygun olarak mahkûmiyete konu suç için kanunda yazılı cezanın en alt derecesinin uygulanmasını uygun görmesi hâlinde, hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine,

c) Olayın daha fazla araştırılmasına ihtiyaç duyulmadan davanın reddine karar verilmesi veya güvenlik tedbirlerine ilişkin hatalı kararın düzeltilmesi gereken hâllerde hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine,

d) İlk derece mahkemesinin kararında bir hukuka aykırılık nedeninin bulunması hâlinde hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği diğer bir ilk derece mahkemesine gönderilmesine,

e) Diğer hâllerde, gerekli tedbirleri aldıktan sonra davanın yeniden görülmesine ve duruşma hazırlığı işlemlerine başlanmasına, karar verir.

Birinci derece mahkemesi bölge adliye mahkemesinin verdiği karara karşı direnemez.

3.3.3. Temyiz

Temyiz, bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin bozma dışında kalan hükümleri için başvurulan kanun yoludur. Temyizde görevli mahkeme Yargıtay’dır.

(28)

20 Temyiz başvurusu, bölge adliye mahkemesinin verdiği kararın tebliğ ve tefhiminden itibaren 15 gündür. Kararı veren mahkeme kalemine bir dilekçe ile başvurulur.

Temyiz sadece hükmün hukuka aykırılığı nedenine dayanabilir.

Temyiz başvurusu süresi içinde yapılmazsa ya da temyiz dilekçesinde temyiz nedenleri açıklanmazsa Yargıtay başvuruyu reddeder.

Bölge adliye mahkemesinin temyiz olunan hükmünün Yargıtayca hukuka uygun bulunması hâlinde temyiz isteminin esastan reddine karar verilir. Yargıtay, temyiz edilen hükmü, temyiz başvurusunda gösterilen, hükmü etkileyecek nitelikteki hukuka aykırılıklar nedeniyle bozar.

Bozma sebepleri ilâmda ayrı ayrı gösterilir. Hüküm, temyiz dilekçesinde gösterilen sebeplerle bozulduğunda, dilekçede açıklanmış olmasa bile saptanan bütün diğer hukuka aykırılık hâlleri de ilâmda gösterilir. Hükmün bozulmasına neden olan hukuka aykırılık, bu hükme esas olarak saptanan işlemlerden kaynaklanmış ise, bunlar da aynı zamanda bozulur (CMK m. 302).

3.4. RESMİ BELGEDE SAHTECİLİKTE ÖZEL DURUMLAR 3.4.1. Fotokopi İle Sahtecilik

Fotokopi ile sahtecilik suçunun gerçekleşmesi için resmi belgenin fotokopisinin resmi kurumlarca onaylı olması gerekir. Sadece fotokopinin sahtecilik için yetersiz olduğu görüşlü kabul edilmektedir.

Bir belgenin fotokopisi resmi belge sayılmaz ancak bunun noter tarafından ya da başka bir resmi kurum tarafından onaylanması o fotokopiyi resmi belge durumuna getirecektir.

3.4.2. Belgenin Suretinde Sahtecilik

Resmi bir kurum ya da kamu görevlisi tarafından hazırlanan belge asıl belgedir.

Asıl belgenin içeriğinin yer aldığı onaylı nüshalar ise suret belgedir. Suretin sonuç doğurması için mutlaka onaylanmış olması gerekir.

(29)

21 Suretler kanıt olarak kullanılabileceğinden suret üzerinde yapılan sahtecilikler resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturur. Resmi belgenin suretinde yapılacak sahtecilik de aslı üzerinde yapılan değişiklik gibi cezalandırılır.

Özel belgelerin sürati de resmi memur tarafından onaylandığında bu artık resmi bir belge olarak kabul edilir. Memurun onay yaptığı kısım üzerinde yapılacak bir sahtecilik, özel belgede sahtecilik değil resmi belgede sahtecilik suçu kapsamına girecektir.

3.4.3. Özet Belgede Sahtecilik

Bir belgenin içeriğinin tamamını değil belirli kısımlarını içeren belgeler özet belgeler olarak kabul edilir. Özet belge, özetini yansıttığı asıl belge için kanıt niteliğindedir. Özet belge resmi memur tarafından onaylandığında resmi bir belge olur.

Özet belgenin içeriğinden şüphe duyulduğunda aslına bakarak gerçek anlaşılabileceğinden doktrinde özet belgede sahtecilik suçunun cezasının saha az olması gerektiği kabul edilmektedir.

3.4.4. Yabancı Resmi Belgede Sahtecilik

Yabancı bir devletin resmi makamları tarafından hazırlanmış bir belge, iç hukukta da tanınıyorsa bu da bir resmi belge sayılır.

Yabancı bir devlet tarafından hazırlanıp Türkiye’de de kabul edilen bir belge resmi belgede sahtecilik suçunun konusunu oluşturur. Ancak gerçek olmayan bir belge ise aldatma yeteneği yok sayılır ve bu nedenle suç oluşturmaz.

3.4.5. Sahte Bir Belgede Sahtecilik

Sahte bir belgede sahtecilik yapılması ile ilgili farklı görüşler vardır. Bunlardan biri sahte bir belgenin zaten hukuki bir niteliği olmadığı için ortada bir suç oluşmadığı ve bu nedenle cezalandırılmayacağı düşüncesidir. Diğer görüşe göre, sahte varaka da hukuk alanında bağımsız bir kimliğe ve bazı etkilere sahip olduğundan, üzerinde yapılacak sahtecilik onun yapısını bozar ve görünürdeki gerçekliğini zedeleyeceğinden, eylem suç teşkil etmelidir.

(30)

22 Ayrıca sahte bir belgenin bozularak sahteliğin giderilmesi ve gerçek haline getirilmesi suçun konusunu oluşturmaz.

3.4.6. Ahlaka Aykırı Belgede Sahtecilik

Ahlaka aykırı belgeler hukuken korunmamakta ve geçerli sayılmamaktadırlar.

Batıl sayılan bu belgeler zaten sakat belgeler sayılırlar. Bunlara örnek olarak kumar, fuhuş vb. nedenlerle hazırlanan çek, bono ve poliçeler gösterilebilirler. Ahlaka aykırı olan belgeler hukuken korunmadığı için bunlar üzerinde sahtecilik yapılması suçun konusunu oluşturmaz.

Ancak şunu belirtmek gerekir ki bu belgelerde içerik konusu yani ahlaka aykırı madde belirtilmiş olması gerekir. Eğer bu madde belirtilmemişse belgenin ahlaka aykırı olduğu varsayılamaz ve bunlar üzerinde yapılacak sahtecilik, resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacaktır.

3.5. SUÇUN FARKLI GÖRÜNÜM ŞEKİLLERİ

Bir suç sadece suçu işlenmesiyle oldubitti şeklinde değildir. Suçun icra hareketlerine başlama, teşebbüs, içtima, zincirleme olarak farklı görünümleri vardır.

Teşebbüste suçun cezası daha az verilirken, zincirleme olması durumunda suçun cezası daha da ağırlaştırılır. İçtima olduğunda da yine ceza artar.

Resmi belgede sahtecilik suçunda da çeşitli görünüş biçimleri vardır. Bunlar teşebbüs, iştirak ve içtimadır.

3.5.1. Teşebbüs

Ceza kanununda teşebbüs, failin bir suçun icra hareketlerine başladıktan sonra elinde olmayan nedenlerle icra hareketlerini tamamlayamaması, suçun sonucunun gerçekleşememesidir.

Resmi belgede sahtecilik suçunda failin bir belgeyi bozması, sahte hale getirmesiyle beraber suç tamamlanmış sayılır. Ancak fail bunu yaptığı halde belgeyi henüz kullanmamış olabilir.

(31)

23 Örnek vermek gerekirse fail bir kambiyo senedini sahte olarak düzenledikten sonra suç gerçekleşmiş sayılır. Ancak henüz kambiyo senedini kullanamadan bir kolluk aramasında yakalanırsa resmi belgede sahtecilik suçunun “resmi belgede sahtecilik ile başkalarını aldatmaya çalışmak” kısmı teşebbüs aşamasında kalmış olacaktır.

3.5.2. İştirak

Resmi belgede sahtecilik suçunda failler iki grup olabilir. Birinci grup sivil kişiler olup m. 204/1 ile sorumlu tutulurken, kamu görevlisi göreviyle alakalı olarak bu suçu işlemesi durumunda 204/2 ile sorumlu tutulacaktır.

Resmi belgede sahtecilik suçunda da iştirak genel hükümlere göre uygulanır.

Ancak suçu bir kamu görevlisi ile bir sivil kişi beraber işlediklerinde her biri kendisini ilgilendiren madde ile yargılanacaklardır.

Sahte belgeyi (örneğin hayali bir kişiyi borçlu gösteren bonoyu) yalnızca bulundurma eylemi suç teşkil eder mi? Kanun, sahte belgenin bulundurulmasını değil, kullanılmasını suç olarak kabul etmiştir. Kullanma hareketi, bulundurmayı zorunlu kılarsa da, bulundurma kullanmayı kapsamaz.

“Gerçekten, sahte resmi belgeyi düzenlettiren kişi ‘azmettirme’ nedeniyle, düzenlemeye veya belgenin başka bir kullanıcısına ulaştırılmasına yardımcı olan kişi

‘yardım eden’ sıfatıyla sorumlu tutulacaktır. Fakat belgenin düzenlenmesi ve eylemin tamamlanması aşamasında hiçbir katılımı bulunmayan bir kişinin sonradan sahte belgeyi düzenleyen kişiden kullanmak amacıyla temin etmesi halinde, düzenlemeye iştirak etmiş olmadığı gibi, henüz kullanmanın icra hareketleri başlamadığından eylemi kullanmaya teşebbüs de sayılamayacaktır. Fakat aslında azmettiren (düzenleten) failin aksini savunup, sonradan temin ettiğine veya bulduğuna yönelik savunmalarıyla karşılaşılırsa, fiilin niteliği araştırılmalıdır” ( Gökcan, s. 124, 2009).

(32)

24 3.5.3. İçtima

Resmi belgede sahtecilik suçu seçimlik hareketlerden oluşmaktadır. Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleme, bozma, kullanma vs. Bunlardan herhangi birini yapan kişi resmi belgede sahtecilik suçunu işlemiş olur.

Ancak birden fazla seçimlik hareket yapan kişi her biri için ayrı ayrı suçlanıp yargılanmaz. Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleyip kullanan kişi hem sahte düzenleme hem de kullanma olarak iki suç değil tek suç işlemiş sayılır. Resmi belgede sahtecilikte zincirleme suç hükümleri uygulanmaz.

(33)

25 SONUÇ

Resmi belgede sahtecilik suçu seçimlik hareketlerden oluşan bir suçtur. Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleme, bozma, sahte resmi belgeyi kullanma, başkalarını aldatma bu seçimlik hareketlerdendir. Bu hareketlerden birini işleyen fail resmi belgede sahtecilik suçunu işlemiş olur. Resmi belgeyi bozan kişi de kullanan kişi de resmi belgede sahtecilik suçunu işler.

Resmi belgede sahtecilik suçu herkes tarafından işlenebilecek bir suçtur.

Ancak failleri iki gruptan oluşur. Sivil kişiler ve kamu görevlileri olarak iki grup fail vardır. Sivil kişilerin bu suçu işlemesi suçun basit halini oluşturur. Ancak bir kamu görevlisinin bu suçu işlemesi suçun nitelikli halini oluşturur.

Kamu görevlisinin bu suçu işlerken suçun nitelikli halini oluşturması için, kamu görevlisinin göreviyle alakalı olarak bu suçu işlemesi gerekir. Bir nüfus müdürlüğü memurunun sahte kimlik oluşturması buna örnek gösterilebilir. Ancak nüfus müdürlüğü memuru göreviyle alakalı olmadan bir kambiyo senedi üzerinde sahtecilik yaparsa suçun basit hali sayılır.

Sivil kişiler resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinde asliye ceza mahkemesinde yargılanır. Ancak kamu görevlileri resmi belgede sahtecilik suçunu işleyip suçun nitelikli hali oluştuğunda, ağır ceza mahkemesinde yargılanırlar.

Resmi belgede sahtecilik suçu için de özellikli durumlar vardır. Sahte bir belge üzerinde sahtecilik yapmak, fotokopi ile sahtecilik yapmak, surette sahtecilik yapmak gibi. Bunlar için Yargıtay içtihatlarında farklı şekillerde kararlara rastlanabilir.

(34)

26 YARARLANILAN KAYNAKLAR

ASLAN, Yasin. Askeri Ceza Kanununda ve Türk Ceza Kanununda Sahtecilik Suçları, Bilge Yayınevi, Ankara, 2018.

Ceza Muhakemesi Kanunu, www.mevzuat.gov.tr, (erişim tarihi: 15.03.2019).

GÖKCAN, Hasan Tahsin. Resmî Belgede Sahtecilik Suçu, Ankara Barosu Dergisi, 2009.

GÖKCEN, Ahmet. Belgede Sahtecilik Suçları, Adalet Yayınevi, Ankara, 2018.

GÜNGÖR, Devrim. Resmi Belgelerde Sahtecilik Suçu,Yetkin Yayınları, İstanbul, 2010.

HAKERİ, Hakan. Ceza Hukuku Genel Hükümler, Astana Yayınları, Ankara, 2018.

HAFIZOĞULLARI, Zeki. 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda Fail, Makale.

ŞAN, Sedat. Resmi Belgede Sahtecilik,Bilge Yayınevi, İstanbul, 2015.

TANERİ, Gökhan. Uygulamadan Örnek Hükümlerle Sahtecilik Suçları, Adana, 2017.

Türk Ceza Kanunu, www.mevzuat.gov.tr, (erişim tarihi: 10.03.2019).

YÜKSEKTEPE, Mert Asker. Bölge Adliye Mahkemeleri Ceza Daireleri ve Yargıtay İlamları İle Belgede Sahtecilik Suçları, Aristo Hukuk Yayınevi, İstanbul, 2018.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ancak depo potasyum ve toprak çözeltisi arasındaki dengeye gelme hızının oldukça düşük olması ve yavaş salınım nedeniyle topraklarda potasyum fiksasyonu artacak

AFP için 0,5 MoM değerinin altındaki bebeklerin ortalama doğum ağırlığı 3032,50 gr, kontrol grubu ile karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı fark

Yükseklik: 9 cm Ağız Ç.:1,8cm Taban Ç.: 2,4 cm Serbest üfleme teknikli, dışa doğru çekik ağızlı olan şişenin silindirik biçimli olan boyun

Buna karşın, medikal ya da cerrahi nedenli ilk yatışın ardından gerçekleşen cerrahi nedenli tekrar yatış önlenemez olarak değerlendirilmektedir (Medicare Payment

Sürdürülebilir bir beslenme sistemi, şimdiki ve gelecek nesillerde sağlıklı bir yaşam için besin ve beslenme güvencesine katkıda bulunan düşük çevresel etkilere

Verilen bilgileri kullanarak bölünen sayıları bulun. 21) İki basamaklı üç sayının toplamı 195'tir. Bu sayılardan biri 11 olduğuna göre.. diğer sayılardan küçük olanı en

Mahkeme tutuklu bulunan 3 kişiyi, ‘’Atılı suç vasfın değişme ihtimali, delillerin toplanmış bulunması, sanıkların tutuklu kaldıkları süre göz önüne al

CEZA MUHAKEMESİ SORUŞTURMA EVRESİ KOVUŞTURMA EVRESİ DURUŞMA HAZIRLIĞI DEVRESİ KANUN YOLU DEVRESİ DURUŞMA DEVRESİ HÜKÜM DEVRESİ İLK DERECE İKİNCİ DERECE..