• Sonuç bulunamadı

Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı na

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı na"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na

Şikayet Eden :(Avukat) Serdar ÖZTÜRK, TCKN: 18689107606 Halen SİLİVRİ 1 Numaralı L T ipi C.İ.K.da TUTUKLU Şüpheli : 1- Ramiz ATUĞ, Silivri 1 No’lu C.İ.K.u Müdürü, Suç : Sahte Resmi Belge Düzenlemek

Suç Tarihi : 16.03.2011

Açıklamalar : Ankara’da serbest avukatlık yapmakta iken, İstanbul 11 nci Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK.nun 250 nci Md. İle Görevli) 7.6.2009 tarihli kararı ile tutuklandım.

10.06.2009-28.02.2011 tarihleri arasında Silivri 1 No’lu C.İ.K.da tutuklu olarak 20 ay süre ile kaldım. Bu süre içerisinde, gerek 5 No’lu cezaevi idaresinin, gerekse aynı cezaevinde görevli memurların insan haklarına saygılı yaklaşımları, hassasiyetleri ve nezaketleri sayesinde herhangi bir sorun yaşamadık. Nedeni anlaşılamayan bir şekilde, 28.02.2011 günü gece yarısı Silivri 1 No’lu C.İ.K.na nakledildik. Daha ilk geldiğimiz andan itibaren, hukuk dışı, insanlığa aykırı, inancımızla dalga geçen ve keyfi bazı uygulamalarla karşılaştık. Şöyle ki;

1- İlk geldiğimiz gece, pisliğin tozun inşaat artıklarının içinde sabaha kadar toz soluyarak yatırıldık. Bu nedenle akciğerlerimizde oluşan rahatsızlık, sigara kullanmadığımız halde kronik öksürük olarak hala devam etmektedir.

2- Geldiğimiz gece dahil üç öğün ekmek ve yemek verilmedi.

3- Esasen yapım işini üstlenen inşaat firmasına, inşaat artıklarını temizlemeleri için Bayındırlık poz numarası üzerinden hak ediş ödenmesi ve artıkların çoktan temizlenmiş olması gerekirken, bu pislikleri ve inşaat artıklarını biz temizlemek zorunda kaldık.

4- 3.3.2011 günü önce bakanlık talimatı (yasaya aykırı talimatın yazılı olsa dahi uygulanamayacağına dair itirazlarımız üzerine), sonrada cezaevi idaresi kararı denilip, keyfi olarak koğuşumuz değiştirildi ve B-2 koğuşundan, B-3 ÜST teki hücrelere alındık. Sakat halimize rağmen pisliğin içinde yaşamamız mümkün olmadığından burada yeniden temizlik yapmak zorunda bırakıldık.

5- Bu hücrelerde tuvaletimizi yaptığımız yerlerde, yemek yediğimiz tabakları yıkamaya zorlandık. Ki bu dinimize inancımıza aykırı insanlık dışı bir muameledir. Zorla, 12 gün sonra tabakları yıkadığımız yerdeki tuvalet kapatıldı.

6- Bilgisayar dershanesi mahkeme kararına ve yazılı taleplerimize rağmen zamanında gereği gibi hazırlanamadığı için MART 2011 ayına ilişkin tutuklamaya itirazımızı yapamadık.

(2)

7- Hücreye konulduğumuz dönemde ısrarla bulaşık ve yemek masası olarak kullanmak üzere dilekçe yazarak 2 adet plastik masa istememize rağmen, “masa yok” denilerek bize verilmedi.

Oysa bilgisayar dershanesi açıldığında burada yüzü aşkın demonte vaziyette boş plastik masa gördük. Bu durumu yazınca bu sefer göstermelik olarak sadece bir tane masa verildi.

Tüm bu hukuk ve insanlık dışı, keyfi uygulamalar nedeni ile cezaevi 1nci müdürü Ramiz ATUĞ adlı şahıs ile, diğer bazı idareciler hakkında Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduk. Bu soruşturma hala devam etmektedir.

Bu süreçte, cezaevi müdürlüğünün keyfi uygulamalarının devam etmesi üzerine, “Ben cezaevinde kurallara harfiyen uyarım. Ancak en ufak bir hukuk dışılık gördüğüm zaman da, bu hukuk dışılığı yapanın makamına ve mevkisine bakmadan, “aman elinde yetki var bana ceza verir” gibi anlamsız korkulara kapılmadan yasal gereğini mutlaka yaparım. Bu nedenle, yazılarımın içerik ve üslubuna dikkat etmem aksi halde ceza verileceği yönündeki uyarının, kurallara harfiyen uyan şahsımı hiç etkilemediğini, yazdığım ve yaptığım hiçbir şeyin suç teşkil etmediğini bilmenizi isterim.

……… Bu nedenle, kimseyi peşinen itham etmemekle birlikte, tarafıma husumeten yasal kılıfına uydurularak cezalar verilebileceğini veya başka tür keyfi uygulamalara da gidilebileceğini öngörüyorum. Ama ben hayatımın hiçbir evresinde Allahtan başka hiçbir varlıktan veya hiçbir şeyden korkmadığım gibi, korkularla hareket eden bir insan da olmadım.” Şeklinde bir dilekçe vererek; bu tip keyfi uygulamaların beni korkutamayacağını, cezaevinde kurallara harfiyen uyduğumu/uyacağımı, ancak bir hukukçu olarak, kişilik haklarımın ihlali anlamına gelecek hiçbir davranışa müsaade etmeyeceğimi açıkça belirttim.

Özellikle Mart ayının başında, savunma dilekçelerimizin hazırlanması ve tutukluluğa itiraz dilekçeleri olmak üzere diğer süreli işlerden olan itiraz dilekçelerimizi hazırlamak için mahkeme kararlarına uygun olarak bilgisayar dershanesi kurulmasını, defalarca neredeyse her gün yaptığımız yazılı ve sözlü başvurularla talep ettik. Buna rağmen zamanında bilgisayar dershanesi kurulamadı. Ancak, itirazımızın son günü öğleden sonra yanılmıyorsam 06.03.2011 günü, iş ocaklarına konulmuş tek bir bilgisayarda, bana müsaade edildi. Bende öğleden sonraki o dar zamanda ancak tek bir itiraz dilekçesini yetiştirebildim. Bu aksaklıklar nedeni ile, Mart 2011 ayına ait tutukluluğa itiraz dilekçemi yetiştiremedim. Esasen hatalı olan husus, tüm bu hazırlıklar tamamlanmadan bizim 5 No’lu C.İ.K.dan, 1 No’lu C.İ.K.na nakledilmemizdir. Bu hatada, hazırlıklar tamamlanmadan sevk talimatı verdiği anlaşılan ve savunma hakkını göz ardı eden bu tip uygulamalara neden olan Adalet Bakanlığına ve Adalet Bakanlığının hukuka aykırı talimatlarını yerine getiren idarecilere aittir.

Neticede, 11.3.2011 günü, 1 No’lu Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu, Başkan Ramiz ATUĞ,

(3)

Üyeler Cezaevi 2nci Müdürü Yusuf Çetin KARAKAN, İdare Memuru Vedat DÜZGÜN, sorumlu İKBM.u Ömer VATAN ve Orhan KÖSE ’nin katılımıyla, TOPLANTI YAPILARAK ALINDIĞI İFADE EDİLEN 65 sayılı karar ile, “Tutukluların duruşmalarının olmadığı günlerde, hafta içi mesai saatleri dâhilinde, savunmalarını hazırlamaları için bilgisayar dershanesinden istifade etmelerinin sağlanmasına” karar vermiş ve bu karar AYNI GÜN tutuklulara tebliğ edilmiştir. Zaten cezaevinin idari uygulamalarında alınan tüm kararların aynı gün ilgililere tebliğ edildiği görülmektedir ki, normali de budur.

Müteakiben, bahse konu kararın gerekçesinde herhangi bir gün ve süre kısıtlaması olmamasına, bilgisayar dershanesinin kurulmasına dayanak olan mahkeme kararında da herhangi bir kısıtlama bulunmamasına rağmen, 1 No’lu Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu Başkanı Ramiz ATUĞ, Üyeler Cezaevi 2nci Müdürü Yusuf Çetin KARAKAN, İdare Memuru Vedat DÜZGÜN, sorumlu İKBM.u Ömer VATAN ve Orhan KÖSE ’nin katılımıyla ve TOPLANTI YAPILARAK ALINDIĞI İFADE EDİLEN kararın ekinde yer alan tablonun koğuşlara haftada iki saat olacak şekilde bir kısıtlama getirilerek kararın uygulanacağının belirtilmesi üzerine, kararın gerekçesi ile ekindeki tablonun çeliştiği ileri sürülerek cezaevi idaresine bu durumun düzeltilmesi için dilekçe verilmiştir. Müteakiben karara 15.03.2011 tarihinde hem itiraz edilmiş, hem de cezaevine verilen dilekçenin gereğinin takdir ve ifası için Silivri İnfaz Hâkimliğine gönderilmesi talep edilmiştir.

Tarafımdan İnfaz Hakimliğine yapılan itiraz ve ayrıca gönderilen şikayet niteliğindeki dilekçemin hemen akabinde, Silivri 1 No’lu Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu’nun “11.03.2011” tarihli olduğu İDDİA EDİLEN ve yine 11.3.2011 günü TOPLANTI YAPILARAK ALINDIĞI ÖNE SÜRÜLEN,

“66” sayılı kararı, “16.3.2011” günü bana tebliğ edilmiştir.

Bahse konu kararın giriş bölümünde her ne kadar, “Silivri i NO.Lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü İdare ve Gözlem Kurulu Kurul Başkanı Ramiz ATUG başkanlığında aşağıdaisim veunvanları yazılı mevcut üyelerin iştirakı iletoplandı.” Şeklinde bir ifade yer alıyor ise de, ne 11.3.2011 tarihinde başkan Ramiz ATUĞ, üyeler Yusuf Çetin KARAKAN, Vedat DÜZGÜN, Ömer VATAN ve Orhan KÖSE’ nin katılımı ile böyle bir toplantı yapılmıştır, ne de “66” sayılı karar, 11.3.2011 tarihinde alınmıştır. Bahse konu karar, benim 15.3.2011 günü İnfaz Hâkimliğine gönderdiğim şikayet dilekçesi ve itiraz dilekçesinin metnindeki hususların haklı olduğunun görülmesi üzerine, 16.3.2011 günü cezaevi müdürü tarafından hazırlanmış, ancak sanki bu 11.3.2011 günü alınmış bir kararmış gibi geriye dönük tarih atılarak, sahte belge düzenlenmiştir. Esasen, aynı gün bilgisayarlarla ilgili iki farklı karar alınmasının da, aynı gün alınan iki ayrı karardan, “65” sayılı kararın, 11.3.2011 günü, “66” sayılı

(4)

diğer kararın, 16.3.2011 günü tebliğ edilmesinin de bir mantığı bulunmamaktadır.

Bu iddialarım soyut iddialar değildir. İspat edilmesi de gayet kolaydır. Eğer benim talep ettiğim deliller, açıkladığım yöntemlerle toplanırsa toplantı yapılmadığı halde toplantı yapılmış gibi gösterilerek, geriye dönük tarihli sahte belge düzenlendiği, kararların tümü ile 1nci müdür tarafından verilerek, diğer üyelere imzalattırıldığı görülecektir. Şöyle ki;

1- Öncelikle, kararın altında imzası olan Silivri 1 No’lu C.İ.K.u İdare Ve Gözlem Kurulu Başkan ve üyeleri olan Ramiz ATUĞ, Ömer Vatan, Yusuf Çetin KARAKAN, Vedat DÜZGÜN ve Orhan KÖSE’ nin aynı gün çağrılarak savunma ve ifadelerinin tespit edilmesi gerekmektedir. Onlara

“65” ve “66” sayılı kararlar için hangi gün ve saatte, nerede toplanıldığı, toplantının kaç saat sürdüğü vesaire gibi konular ayrı ayrı sorulup, savunma ve ifadeleri, birbirleri ile temas ettirilmeden tespit edildiğinde, böyle bir toplantının yapılmadığı ortaya çıkacaktır. Eğer bu yapılmazsa, şüpheli 1nci Müdür Ramiz ATUĞ’un, diğer tanıkların üzerinde sicil amiri olması hasebi ile baskı kurarak, ifade birliği sağlayıp delilleri karartması ihtimali bulunmaktadır. Zira ben açıkça ifade etmek zorundayım ki böyle bir toplantı yapılmadığını kesin olarak öğrendim.

2- Öte yandan, 11.3.2011 ve 66 sayılı kararın 16.3.2011 günü alındığını da ispat etmek kolaydır. Eğer, bu kararın yazıldığı bilgisayara el konulup, “log” ların da ve üst veri bilgilerinde bilirkişi incelemesi yapılırsa, bahse konu, 11.3.2011 gün ve “66” sayılı kararın, 16.3.2011 günü hazırlandığı görülecektir. Üst veri bilgileri ve hatta kararın yazım tarihi dahi değiştirilebilir. Ancak bu değişiklikler “log” larda yapılacak incelemelerle tespit edilebilir.

3- Her resmi kurumda, resmi olarak yapılan toplantılarda, “toplantı tutanağı” tutulmak zorundadır. Cezaevi Müdürlüğünden eğer bu toplantı tutanaklarını yazı ile, isterseniz size geriye dönük toplantı tutanağı düzenleyip göndereceklerdir. Ancak soruşturmayı yürüten savcı bey, eğer hem bilgisayara el koyma işlemi için hem de bu resmi belgelere, yerinde el koyma için cezaevine gelirde, burada cezaevi idarecilerinden toplantı tutanaklarını isterse, bu şekilde bir toplantı yapılmadığı için, toplantı tutanaklarının da olmadığını, hatta bu sahteciliği örtmek için evrak kayıt defterlerin de silinti kazıntı ve oynama yapıldığını da görecektir.

4- Cezaevi kamera kayıtlarından da, 11.3.2011 günü böyle bir toplantının hiç yapılmadığı da aynı şekilde tespit edilebilir.

Yukarıda da ifade ettiğim üzere, soruşturmayı yürütecek olan sayın savcı sadece 2-3 saatini ayırırsa ve bizzat cezaevine gelerek bahsettiğim delillere ve kamera kayıtlarına burada,

(5)

cezaevinde el koyarsa, toplantı yapılmadan, toplantı yapılmış gibi karar yazıldığını, geriye dönük kararlar yazılarak sahte belgeler üretildiğini tespit edecektir. Eğer yazışmalar ile bu belgeler ve kayıtlar istenirse, zaten sahteciliği yaptığını iddia ettiğimiz kişi, kurumun en üst amiri olduğu için, her türlü delilin karartılması ihtimali sanıldığından çok daha yüksektir.

Şunu da açıklıkla ifade etmeliyim ki, ben şüpheli cezaevi 1nci Müdürü Ramiz ATUĞ adlı şahsı tanırım, ne de kendisine bir husumetim bulunmaktadır. Ayrıca cezaevinde kuralların dışına çıkılarak, bana ayrıcalıklı davranılması gibi ilkel bir talebimde hiçbir zaman olmadı. Başından bu yana, cezaevine ilk konulduğum günden beri söylediğim tek şey vardır. Cezaevi kurallarına ve kanunlara harfiyen uyarım. Haksız olarak tutuklandığım ve bulunduğum bir yerde, kendime karşı, hukuka aykırı, keyfi ve kişilik haklarını ihlal edici mahiyette hiçbir davranışa müsaade etmem. Gördüğüm zaman da yasal gereğini yaparım. Bu kadar basit bir prensiple 20 ay boyunca sorun yaşamadan 5 No’lu C.İ.K.da tutuklu olarak kaldım. Ancak üzülerek ifade etmeliyim ki 1 nolu C.İ.K.na nakledildiğimiz günden bu yana yaşamadığımız sorun, görmediğimiz hukuk dışı davranış kalmadı. Cezaevi idaresi kendi hatalarını bize ve jandarmaya yükleyerek keyfi ceza verdi. Gerçeğe aykırı tutanaklar tutarak hücre cezası verdi. Bunlar, bizim hak etmediğimiz olaylardır. Bu nedenle de bir hukukçu olarak, sonuna kadar mücadele etmekten başka şansımız bulunmadığı için, bu suç duyurularını yapmak zorunda kalıyoruz.

Bilindiği üzere, TCK.nun 204/2 nci maddesi, “Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”Hükmünü amirdir.

Şüpheli Ramiz ATUĞ’ un, toplantı yapmadığı halde, Yusuf Çetin KARAKAN, Vedat DÜZGÜN, Ömer VATAN ve Orhan KÖSE’ adlı görevlilerle hep birlikte aynı anda toplantı yapılarak karar alınmış gibi göstererek idare ve gözlem kurulu kararı hazırladığı ve üyelere imzalattırdığı, “66”

sayılı kararın 16.3.2011 günü yazılmasına rağmen, yine sanki 11.3.2011 günü idare ve gözlem kurulu üyeleri ile hep birlikte toplantı yapılarak karar alınmış gibi, idare ve gözlem kurulu kararı yazılarak geriye dönük tarih atıp sahte belge düzenlediği, bu sahteciliği örtmek için evrak kayıt defterlerinde buna göre silinti kazıntı yaptığı anlaşılmakla, şüphelinin eylemine uyan, TCK.nun 204/3 ncü maddesi gereğince hakkında gerekli soruşturmanın yapılıp, görevli ve yetkili mahkemede kamu davasının açılmasının sağlanması maksadıyla iş bu suç duyurusunun yapılması gerekmiştir.

Deliller : 11.3.2011 ve 16.3.2011 günlerine ait cezaevi iç Kamera kayıtları, “65” ve “66” sayılı kararların tebliğ belgeleri, “65” ve “66” sayılı kararların alındığı toplantı tutanakları, evrak kayıt

(6)

defterleri kayıtları, “65” ve “66” sayılı kararların yazıldığı bilgisayar kayıtları, benim 3.3.2011 ile 16.3.2011 tarihleri arasında savunmaların hazırlanması amacıyla bilgisayar kullanımı ile ilgili cezaevi müdürlüğüne verdiğim tüm dilekçeler, İnfaz Hakimliğinin 16.3.2011 gün ve Muh: 28 sayılı yazısı, bilirkişi incelemesi ve soruşturma kapsamında elde edilecek her türlü delil

Sonuç Ve İstem : Açıklanan nedenlerle;

1- Şüpheli Ramiz ATUĞ hakkında, “Sahte Resmi Belge Düzenlemek” eyleminden, TCK.

nun 204/2 nci maddesi gereğince, cezalandırılmasının sağlanması için, yetkili ve görevli ceza mahkemesinde kamu davası açılmasına,

2- Şüpheli Ramiz ATUĞ’un cezaevi 1nci müdürü olması, memur olan diğer tanıklar üzerinde baskı kurarak ve dijital ortamdaki delilleri değiştirerek karartması ihtimaline binaen gözaltına alınarak tutuklamaya sevk edilmesine,

3- Delillerin karartılmaması için, tüm delillere bizzat soruşturmayı yürütecek olan sayın savcı tarafından Silivri 1 No’lu C.İ.K. nda gelinerek yerinde el konulmasına,

Karar Verilmesini Sayın Başsavcılığınızdan saygılarımla arz ve talep ederim. 19.04.2011

Müşteki (Avukat) Serdar ÖZTÜRK Halen Silivri 1 nolu L Tipi C.İ.K. da TUTUKLU

Ekleri :

- 1 Nolu C.İ.K.unun 11.3.2011 gün ve “65” nolu karar - 1 Nolu C.İ.K.unun 11.3.2011 gün ve “66” nolu karar

- Silivri İnfaz Hakimliğinin 15.3.2011 gün ve 28 Muh. Sayılı yazısı

Referanslar

Benzer Belgeler

11.)4483 sayılı memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yargılanması hakkında kanuna göre memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında soruşturma izni vermeye yetkili

maddesine göre anne-babanın evli olmaması halinde velâyet hakkının anneye ait olduğu, dosya kapsamına göre mağdurenin suç tarihi itibariyle 10 yaş 9

FETÖ şahsımı açıkça hedef almış Amirallere Suikast davasında adımı zikrederek beni itibarsızlaştırmaya çalışmıştır.2009 yılından sonra da Kozmik Oda

4- Bu tip operasyonlarda, keşif yapanların, bizzat operasyonu yapanlarla GENELLİKLE doğrudan temas kurmadıkları, dolaylı irtibatlarla bu işi yaptıkları nazara alınarak, bu

Al Kahtani, Abdullah Tivnikli, Ghassan Hasbani, Rami Aslan ve Mehmet Habip Soluk AVEA yönetim Kurulu Başkanı ve üyeleri, diğer şüpheliler Efkan Ala, Aydın Gülan ve Lütfi Aydın

c) Diğer sermaye piyasası araçlarını alabilir, satabilir ve ters repo işlemleri yapabilir. d) Otel, hastane veya buna benzer faaliyete geçirilebilmesi için belirli asgari

Çok katmanlı güvenlik her tür çevrimiçi ve çevrimdışı tehdide karşı koruma sağlar ve kötü amaçlı yazılımların diğer kullanıcılara yayılmasını önler.. Nesnelerin

Belediye Meclisinin 06.04.2016 tarihli olağan Meclis toplantısının birinci birleşiminin ikinci oturumunda, Meclis Üyelerinden yirmi üç üyenin katılımıyla Meclis Başkanı