• Sonuç bulunamadı

ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI NA (Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu na)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI NA (Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu na)"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SUÇ DUYURUSUDUR

ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA

(Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu’na)

ŞİKAYETÇİ: Umut Barış ERDOĞAN (TC Kimlik No: 00000000000 Adres: 11 000000.

11111111111111. 22222222222. 333333333333 4444444 Ankara) ŞÜPHELİLER: 1- Nazif KARAMAN (Sabah Gazetesi’nde Gazeteci)

2- İsmail POLAT (Eski Edirne Cumhuriyet Savcısı FETÖ Tutuklusu)

SUÇ: İftira (TCK Madde 267); Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak ve Örgüte Yardım Etmek (TCK Madde 314)

SUÇ TARİHİ: 21 KASIM 2017 SUÇ YERİ: Tüm Türkiye AÇIKLAMALAR:

1. Ulusal yayın yapan Sabah Gazetesi’nin 21 Kasım 2017 Salı günlü nüshasının birinci sayfasında ‘Savcı’dan Kozmik FETÖ Sırları Çıktı’ başlığı altında, gazetenin 12.sayfasında ise

‘Savcı’dan kozmik FETÖ sırları çıktı’ başlığı altında aynı haberlerin ayrıntıları verilmiştir. Bu haberde ‘FETÖ tutuklusu eski Edirne Savcısı İsmail Polat’ın cep telefonu kayıtları çözüldü.

Polat, Kozmik Oda bilirkişisini belirlemiş. Belgelerde, FETÖ’ye müzahir bilirkişilerin örgütün takip ettiği davalara bilirkişi olarak atanması, başka bilirkişilerin bu dosyalardan uzak tutulması uyarısı yer alıyor. Belgede yer alan notlardan bazıları şöyle: Umut Barış E.’nin (Kozmik Oda Bilirkişisi) kritik vakalara yönlendirilmesi fazla duyurulmaması lazım… Bu arkadaşa her türlü güvenebiliriz… İlgili arkadaşlara kriptolu telefon verilmesi.(Umut Barış E. ACİL)’ ibaresi yer almaktadır. Gazetenin 1 ve 12. Sayfalarının ilgili bölümleri (EK-1)’de sunulmuştur.

2. 2002 yılından başlayarak Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’na bağlı Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü’nde sırasıyla Yardımcı Eleman, Araştırmacı, Uzman Araştırmacı ve Başuzman Araştırmacı olarak görev yaptım. 2012 yılında FETÖ’nün TÜBİTAK içindeki uzantılarının terör örgütünün diğer bakanlık, kurum ve kuruluşlardaki (TSK, MİT, Emniyet vb.) uzantıları ile koordineli saldırıları sebebiyle kurumumdan istifa etmek zorunda kaldım. İstifa dilekçem (EK-2)’de sunulmuştur. 17/25 Aralık hadiseleri sonrasında FETÖ mağduriyetim sebebiyle, bizzat kurum tarafından davet edilerek 2014 yılında Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi’nde Enstitü Müdür Yardımcısı unvanı ile tekrar göreve çağrıldım. Kısa bir süre bu görevi yaptıktan sonra FETÖ ile mücadele edilmediği ve FETÖ mensubu kişilerin yerlerini koruduğu konusunda en üst düzeyde uyarılarımın dikkate alınmadığı kanaatine vardığım için kurumdan tekrar istifa ettim. İstifa dilekçem (EK-3)’de sunulmuştur.

3. Ulusal çıkarlar konusunda hassasiyeti yüksek ve Ulu Önder Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne gönülden bağlı bir Türk vatandaşıyım. Bu hassasiyetim çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin çıkarları için mücadele edilmesi gereken her cephede savaş vermeyi görev olarak görüyorum. Sözde Ermeni soykırımı ile mücadele etmenin de bu görevlerden biri olduğunu düşünerek, hiç bir kişi veya gruba bağlı olmadan 2005 yılında Sözde Ermeni Soykırımı yalanını protesto amacı ile dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından da himaye edilen ve KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın da katılım

(2)

sağladığı İsviçre’deki eyleme iştirak ettim. Bu etkinlik kapsamında İsviçre’ye gittikten sonra FETÖ’nün hedefi haline geldiğimi görüyorum. Sözde Ermeni Soykırımı’nın yalan olduğunu haykırmak için düzenlenen bu hareket, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sözde soykırım tacirlerine attığı en büyük tokat olarak da tarihe geçmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde Türk Milleti olarak haklılığımız bir kez daha tescil edildi. Ancak FETÖ bu eylemden sonra isimsiz/imzasız ihbar mektupları ile adımı lekelemeye çalıştı. Bu bir milli meseledir ve ben Türkiye’nin milli davalarından biri olan bu konuda devlet adamı kimliğimle hareket ettiğimden dolayı pişman değilim. Bununla ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı ve MİT Müsteşarlığı başta olmak üzere; TÜBİTAK üst yönetimine gönderilen isimsiz ve imzasız ihbarlara ilişkin olarak TÜBİTAK üst yönetimi, dönemin Enstitü Müdürü vasıtasıyla tarafıma bilgi vererek, görüşümü sormuştur. FETÖ’nün isimsiz imzasız ihbarlarında benim İşçi Partisi ve PKK Terör Örgütü sempatizanı olduğum iddiaları üzerine, bu iddiaların araştırılıp gereğinin yapılmasını talep ettiğim ve imzaladığım dilekçeyi Milli İstihbarat Teşkilatı’na iletilmek üzere Enstitü Müdürü’ne elden teslim ettim. 08.03.2007 tarihinde MİT Müsteşarlığı’na iletilmek üzere verdiğim dilekçenin aynısının imzasız hali (EK-4)’te sunulmuştur. Bu dönemde TÜBİTAK personeli olarak pek çok projede, Genelkurmay Başkanlığı başta olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bağlı pek çok birimde görev aldım. Buralarda gösterdiğim başarıların; TÜBİTAK içinde çöreklenen FETÖ hücrelerine rahatsızlık verdiğini, karalama ve sistem dışına çıkarma operasyonlarının TSK, MİT ve Emniyet’te yer alan örgüt üyelerinin eşgüdümünde, tek bir merkezden yönetildiğini düşünüyorum. Ancak o dönem pek çok isimsiz/imzasız ihbara rağmen MİT Müsteşarlığı tarafından hakkımda yapılan araştırmada olumsuz herhangi bir durumun tespit edilmediğini düşünüyorum. Çünkü Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü’ndeki görevime, bu iftiralara rağmen belirli aralıklarla yenilenen MİLLİ GİZLİ/NATO GİZLİ kripto klerans sahibi bir çalışan olarak uzun yıllar başarıyla devam ettim. Bunca iftiraya rağmen yılmayarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucu değerlerine yürekten bağlı, Atatürk İlke ve İnkılaplarının idrakine varmış bir Türk vatandaşı olarak tüm çalışmalarımda milli hassasiyetleri üstün tutan çalışma anlayışım devam etmiştir. Bahse konu terör örgütü (FETÖ), isimsiz/imzasız ihbar mektupları işe yaramayınca, ikamet ettiğim sitenin önünde park halinde bulunan aracıma bomba koyarak gözdağı vermek istemiştir. 15.07.2007 tarihinde 06RR301 plakalı özel aracıma konan bombasının patlatılması üzerine aracımda maddi hasar oluşmuş; ancak o esnada evde olmam sebebiyle herhangi bir yaralanma olmamıştır.

Emniyet’ten gelen kriminal inceleme ekipleri tarafından parmak izimin alınması sonrasında karakola götürülerek ifadem alındıktan sonra, bu konu ile ilgili olarak bilgi verilmediği için soruşturma açılıp açılmadığını, soruşturma açıldı ise soruşturmanın nasıl sonuçlandığı konusunda herhangi bir bilgi alamadım. 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra bu olayın FETÖ’nün koordinesinde taşeron kullanılarak yapılan bir terör eylemi olduğuna olan inancım pekişti. Konu ile ilgili gazete haberi (EK-5)’tedir. Bu süreçte bahse konu örgütün (FETÖ) şahsıma yönelik eylemleri yoğunlaşarak devam etmiş, Amirallere Suikast İddianamesinde adım U.B.E olarak anılmak suretiyle Devrimci Karargâh Örgütü mensubu izlenimi verilerek, sözde bu terör örgütü adına Cumhuriyet Mitinginde faaliyet gösterdiğim iddia edilmiştir.

Mülkiye Baş Müfettişliği’nin 08.09.2016 tarih ve 71/54-9 Sayılı Yazısı ile 07.04.2009 – 07.07.2009 tarihleri arasında, Kocaeli Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nda görevli FETÖ üyesi kişi/kişiler tarafından usulsüz şekilde dinlendiğimin tespit edildiğini öğrendim. Bu yazı ‘Gizli’ gizlilik derecesine sahip olduğu için, sayı ve tarih ile birlikte İçişleri Bakanlığı’ndan temin edilebilir. Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2017/219 esasına kayıtlı davada müşteki/mağdur olarak FETÖ üyesi sanıkların cezalandırılmaları talebiyle 12.04.2017

(3)

tarihinde müdahillik talebim kabul edilmiştir. Müdahale talebime dair dilekçe (EK-6)’ta sunulmuştur.

4. TÜBİTAK – UEKAE ‘de işe başladığım 2002 yılından 2009 yılına kadar geçen sürede, bahse konu terör örgütünün (FETÖ) şahsıma karşı planlandığı ve uyguladığı eylemlerin bugüne kadar tarafıma ulaşan bilgiler ışığında konuyu belgeleriyle sunmaya çalıştım. 21 Kasım 2017 tarihli Sabah Gazetesi’nde yer alan haber ile FETÖ’nün şahsımla ilgili tekrar faaliyete geçtiğini görüyorum. Ya söz konusu haber tamamen gerçek dışı yazan gazeteci bu haberi yazarak FETÖ mensubu olmadığını ispat etmeye ve bu haberden nemalanmaya çalışıyor. Ya da gerçekten gazetede adı geçen Edirne eski Cumhuriyet Savcısı böyle bir asılsız iddianın ortaya atılmasını sağlayarak itirafçılıktan yararlanmaya çalışıyor. Suç duyurusunda bulunmamın amacı gerçeğin ortaya çıkarılarak şahsım üzerinden devlete zarar verilmesini önlemektir. FETÖ şahsımı açıkça hedef almış Amirallere Suikast davasında adımı zikrederek beni itibarsızlaştırmaya çalışmıştır.2009 yılından sonra da Kozmik Oda Bilirkişiliği görevinden sonra Ergenekon Terör Örgütü mensubu olarak aynı şekilde hedef haline getirmiştir. FETÖ’nün yıllarca hedefinde olmuş bir vatansever olarak başıma gelenler FETÖ mensubu olamayacağımı açıkça kanıtlamaktadır. FETÖ mensubu olmayanları da bu soruşturmalara katarak FETÖ soruşturmalarını sulandırılması sağlanmakta, Atatürkçü kesimin de mağduriyetine sebebiyet verilerek örgütün amaçlarına hizmet edilmek istenmektedir. Benim Atatürkçü duruşum konjonktürel değil hayat felsefemdir. Hal böyle iken bu haberin yapılmasının amacı bahse konu örgüte (FETÖ) destek sağlamak olarak değerlendirilmelidir.

5. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/37524 sayılı iddianamesinde de yer alan ifademde de belirttiğim gibi 27.12.2009 tarihinde kamuoyunda Kozmik Oda olarak bilinen soruşturmada bilirkişi olarak görevlendirildim. Bunun milli bir görev olduğu bilinciyle hareket ederek hızla olay mahaline gittim. Benim bu görevi kabul etmemin sebebi, yerime o dönemde TÜBİTAK – UEKAE’de çalışan ve bilirkişilik yapan ve düzmece raporlar ile asker veya sivil yurtsever insanların hapse atılmasına sebep olan FETÖ mensubu bilirkişilerin atanmasını engellemekti. Gazete haberinde yer alan “ Umut Barış E.’nin (Kozmik Oda Bilirkişisi) kritik vakalara yönlendirilmesi fazla duyurulmaması lazım… “ tezi de tamamen yalandır. Çünkü hayatımda Kozmik Oda Soruşturması Bilirkişiliği dışında yapmış olduğum bir bilirkişilik söz konusu değildir, Bu bilirkişilik ilk ve son bilirkişilik görevimdir. Ben, bu bilirkişilik görevimde FETÖ’nün kumpasına alet olmadım düzenlemiş olduğum tutanaklarla FETÖ’nün oyununu bozdum. Bunun üzerine benim FETÖ mensubu olmadığım anlaşılınca ikinci bir FETÖ mensubu bilirkişi atandı. Kozmik Oda Soruşturması ‘Çok Gizli’ gizlilik derecesinde olduğu için burada ayrıntılara giremeyeceğim. Ancak diğer soruşturmada verdiğim ifadede bu konuyu çok detaylı şekilde anlattım. Orada bulduğum bir peçete parçasına FETÖ mensubu savcının, FETÖ mensubu emniyet görevlileri ile görüşmemi istediğini askeri savcıya (Tezer Türkay Güven) çok zor şartlar altında yazdığım bir notla ileterek Seferberlik Tetkik Kurulu Başkanı’nın (Selahattin Kısacık) olaya müdahil olmasını sağladım. Benim FETÖ mensubu olmadığım bu olayla oradaki TSK personeli tarafından anlaşılmıştır. Özel Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı Seferberlik Tetkik Kurulu Bölge Başkanlığı’nda görevli personel ve askeri savcının FETÖ mensubu olup/olmadığını doğrudan bilmememe rağmen, risk alarak askeri yetkilere durumu bildirmem ve sonrasında yaşananların tutanak altına alınması, olayın gidişatını tamamen değiştiren hadise olarak tarihe geçmiştir. FETÖ yine kaderin cilvesi olarak İşçi Partisi / PKK Sempatizanı olduğunu aynı zamanda Amirallere Suikast düzenleyecek Devrimci Karargâh Örgütü üyesi olduğunu iddia ettikleri, telefonlarını dinledikleri ve arabasına bomba koydukları Umut Barış Erdoğan’a hayati önemi haiz bilirkişilik görevi verdiğini anladı. Tutanağın

(4)

düzenlenmesinden sonra FETÖ mensubu hâkim (ve/veya savcı) tarafından yine FETÖ mensubu ikinci bir bilirkişi daha atanmıştır. Benim varlığım nedeniyle FETÖ daha önce diğer kumpas davalarında yaptığı gibi bilirkişiler aracılığı ile sahte delil üretme şansını bulamamıştır.

6. Sahte istihbarat raporları ile FETÖ tarafından yönetilen çeşitli mahkemelerden alınan kararlar ile Ergenekon Terör Örgütü üyesi yapıldığım yine ancak yıllar sonra İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/371 esasına kayıtlı dava ile ortaya çıkmıştır. Bu davaya da 15.02.2016 tarihinde müdahil olma talebinde bulundum. Buna ilişkin dilekçe (EK-7)’de sunulmuştur.

7. Kozmik Oda Bilirkişiliği görevinden sonra 2010 ve 2011 yıllarında uzunca süre usulsüz olarak dinlendim. FETÖ mensubu TÜBİTAK Üst Yönetimi beni yıldırıp TÜBİTAK’tan uzaklaştırmak için geçici görevler ile şehiriçi/şehirdışında görevlendirerek yürüttüğüm tüm projelerden el çektirerek, iş vermeyerek hatta bilgisayar ve oturacak masa vermeyerek beni istifaya zorladı. Dayanabildiğim kadar dayandım ancak sonrasında yurt dışında iki ayrı ülkede programa başvurarak çıkış aradım. 2012 yılına gelindiğinde bakanlıkta üst düzey bir yetkiliden yurtdışında yüksek lisans yapmak istediğimi, TÜBİTAK personel yönetmeliğinin ücretsiz izin almak koşuluyla bu hakkı çalışanlara sağladığını; ancak tamamı FETÖ mensubu TÜBİTAK Başkanlık makamının buna izin vermeyeceğini söylemek üzere randevu aldım.

Kapıdan girdiğimde tarafıma ilk söylenen kelime ‘Sen Ergenekoncuymuşsun’ oldu. Benim de cevabım ‘Öyle diyorlarsa doğrudur’ şeklindeydi. Neticede Bakanlık üst düzey yetkilisi tarafından TÜBİTAK Başkanlığı’nın arandığı ve iznin verileceği söylendikten sonra benden izin dilekçesi vermem istendi. Şimdilerde firari olan TÜBİTAK Başkanlık yetkilisi tarafından izin isteğimin reddedilmesi üzerine Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü’nden istifa ettim.

8. Bahse konu olaylar (Bilirkişilik sonrası haksız hukuksuz idari atamalar/mobbing) ile ilgili tüm belgeler daha önceki soruşturma kapsamında verdiğim ifademde belgeleriyle yer almaktadır. Suç duyurusunun başında da ifade ettiğim gibi FETÖ mağduru olmam sebebiyle 17/25 Aralık sonrası kurumum tarafından TÜBİTAK - ULAKBİM Enstitü Müdür Yardımcılığı görevine getirilmem sağlanmış olsa da, kısa sürede FETÖ ile mücadele konusunda TÜBİTAK Başkanlığı ve bağlı hiçbir enstitü ve birimlde ciddi bir mücadele yapılmadığını görmem üzerine tekrar istifa ettim.

9. Sonrasında Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nda Kıdemli Danışman ve akabinde HAVELSAN Genel Müdür Danışmanı ve Siber Güvenlik Danışmanı olarak yaşadığım benzer sorunlar sonucunda, bu kurumlardan da istifa ederek ayrılmak zorunda kaldım.

10. Yukarıda şikayetçi olduğum konular sadece bir suç duyurusu değil ülkesini, devletini ve milletini seven bir vatan evladının imdat çığlığıdır. Hakkımda çıkan haberler ve bu yalan haberlerin iftiraların yüzlerce internet sitesinde yayılması içimi acıtıyor. İçinde bulunduğumuz durumda siyasi otorite şu anda bölücü terör tehdidinden de daha öncelikli olarak devlet mekanizmasını içerden kemiren bahse konu örgüt (FETÖ) ile mücadele edememektedir. 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra bile örgüt hala ayakta kalmayı başarmış ve önceden planladığı şekilde özellikle mağduriyetin tabana yayılmasını sağlayarak mücadelenin meşru zeminden koparılması faaliyet göstermektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ulusal çıkarlarını her hâl ve şartta korumaya ant içmiş ve büyük Türk Milleti’ne hizmet etmeyi yaşam tarzı haline getirmiş Cumhuriyet’in kuruluş değerlerini içselleştirmiş ve Ulu Önder Atatürk’ün çizgisinde hareket eden vatandaşların kamu ve askeri bürokrasi başta olmak üzere kamu,

(5)

askeri ve sivil kritik tüm noktalardan tasfiye edilmesine yönelik faaliyetler hız kesmeden devam etmektedir. Bugün yaşananlar örgütün hala basın ve medya yoluyla ana akım medyada manipülasyon yapma gücünü göstermektedir. Daha önce de örgüt tarafından servis edilen haberlerin çeşitli basın yayın organlarında yayınlanmasını müteakip gerekli girişimlerde bulunup düzeltilmesini sağlamıştık. Çok değerli Celal Ülgen Bey’in HABERTÜRK’te çıkan haberle ilgili olarak dağıttığı Basın Duyurusu (EK-8)’de sunulmuştur.

11. Hayatımın şu ana kadar ki en önemli iki olayı Sözde Ermeni Soykırımına karşı İsviçre’de katıldğım Lozan 2005 Eylemi ve Kozmik Oda Bilirkişiliğidir. Bu iki tarihi olayda rolümden dolayı da onur ve gurur duyuyorum. Bu iki olay sonrası yaşananlara bakınca bunca zahmete ve mihnete değer miydi diyorsanız. Rahmetli Necip Hablemitoğlu’nun sözlerinde cevabım bulunacaktır. “Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter ve laik yapısına göz diken tüm unsurlara karşı bunca zahmete ve mihnete değer mi, diyorsanız, Atatürk’ün manevi mirasçısı olarak ‘evet, değer’ diyorum. Çünkü Türk’üm ve başka Türkiye yok”

SONUÇ VE İSTEM

Öncelikle Sabah Gazetesi’nin 21 Kasım 2017 Salı günlü nüshasında ‘Savcı’dan kozmik FETÖ sırları çıktı’ haberinin gerçekliğinin araştırılmasını talep ediyorum. Eğer haber gerçek ise FETÖ tutuklusu eski Edirne Savcısı İsmail POLAT hakkında şahsıma iftirada bulunması sebebiyle ve böylece FETÖ’ye yardım suçundan soruşturma yapılmasını istiyorum.

Haber gerçeği yansıtmıyor ise bu şekilde asılsız haber yapan Sabah Gazetesi Yazarı Nazif KARAMAN hakkında şahsıma iftira ve FETÖ’ye yardım suçundan soruşturma yapılmasını istiyorum.

Gazetede çıkan haber sonrası dönemin Seferberlik Tetkik Kurulu Başkanı Selahattin KISACIK ve dönemin askeri savcısı Tezer Türkay GÜVEN şahsımı arayarak her türlü desteğe hazır olduklarını ayrıca gerekiyorsa tanıklıklarına başvurulabileceğini bildirdiler. Yukarıda belirttiğim şekilde benim FETÖ mensubu olmadığım bilakis FETÖ’nün hedefine koyduğu Atatürkçü, yurtsever bir teknokrat olduğum bir gerçektir. Bu nedenle şüpheliler hakkında gerekli soruşturmanın yapılarak kamu davası açılmasını arz ve talep ederim.

24/11/2017 Şikâyetçi Umut Barış ERDOĞAN EKLER:

EK-1: 21 Kasım 2017 Salı gününe ait Sabah Gazetesi’nin 1 ve 12. Sayfaları EK-2: TÜBİTAK – UEKAE’den 2012 yılında istifa mektubu

EK-3: TÜBİTAK – ULAKBİM’den 2014 yılında istifa mektubu

EK-4: MİT Müsteşarlığı’na 2007 tarihinde gönderilen dilekçenin imzasız kopyası EK-5: 2007 yılında aracımda patlayan bomba haberi

EK-6: Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne Kocaeli ilinde görülmekte olan davaya müdahillik EK-7: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan davaya müdahillik talebi EK-8: Sn. Celal ÜLGEN Basın Duyurusu

Referanslar

Benzer Belgeler

Gaziantep Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri izleme Kurulu asıl ve yedek üyeliğine seçilme şartlarına haiz olan ve ilanda belirtilen ş artları taşıyan, Gaziantep

Ancak 32 nci madde uyarınca toplu sözleşmede belirlenen tavan tutarın, unvanlar itibarıyla ilgili personele söz konusu sözleşmeler uyarınca yapılmakta olan ortalama aylık

Yürüme engelli bireyler için tekerlekli sandalye resmi yapabilir ya da Terzikuşu gibi görme engeli olan canlılar için gözlük resmi yapabilirsiniz.. • Resimlerinizi

Punch Preslerimizde Siemens ortak çalışması ile Siemens Sinumerik 840 DSL kontrol sistemi kullanılır.Kontrol ünitesi ve ekran, hareketli kontrol paneline monte

c) Uzlaştırma: Uzlaşma kapsamına giren bir suç nedeniyle şüpheli veya sanık ile mağdur veya suçtan zarar görenin, Kanun ve bu Yönetmelikteki usul ve

Söz konusu plan değişikliği, bu nedenlerle plan bütününde teknik ve sosyal donatı dengesini bozacak nitelikte olup; planlarda yapılan bu değişiklik ile

denilmektedir. Ancak yasal zorunluluk gereği görüş alınan kurum ve kuruluşların açıkça ifade edilmemesi ve hangi kurum ve kuruluşların görüş verdiklerinin

Kendi ERİL AKLININ zaten ÜLKENİN HER KURUMUNDA OLDUĞUNUN VE BİLHASSA DA TEŞVİK EDİLDİĞİNİN BİLİNCİYLE ve kORUMA ZIRHIYLA KUŞATILACAĞI DÜŞÜNCESİYLE,