Mart 2000
5 Birçok bilim adamı Güneş
sistemi-nin nasıl oluştuğuyla ilgilenirken, Fred Adams, daha çok onu nasıl bir sonun beklediğini bulmaya çalışıyor.
Önümüzdeki 5 milyar yıl içinde, yaşlanmakta olan yıldızımız, nükleer yakıtını tüketerek bir beyaz cüce hali-ne gelecek. Michigan Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdüren Adams, Gü-neş’in çökerek bir beyaz cüce olmasın-dan daha önce, çok genişleyerek Dün-ya’yı ve öteki iç gezegenleri yutacağını söylüyor. Ancak, bundan 3,5 milyar yıl sonra, Dünya’nın zaten sıcaklıktaki değişimlere çok duyarlı olan biyoküre-si Güneş’in genişleyip daha fazla
ısıt-ması nedeniyle yok olup gidecek. Bunlar, zaten bilinen gerçekler. Adams’ın asıl ilgilendiği, bu kötü son-dan bir kurtuluş yolunun olup olmadı-ğı. Adams ve NASA’nın Ames Araştır-ma Laboratuvarı’ndan Gregory Laugh-lin, Dünya’nın bu durumdan kurtulma olasılığını hesapladılar. İki bilim ada-mı, Dünya’nın ve öteki gezegenlerin, bir gün yörüngelerinin yakınına gele-bilecek ve onları yörüngelerinden çı-kartabilecek bir yıldız olup olmadığını bulmaya çalıştılar. Adams ve Laugh-lin’in hesaplarına göre, 3,5 milyar yıl içinde, böyle bir yakınlaşmanın mey-dana gelme olasılığı yüz binde bir.
Bir biçimde, Dünya Güneş’ten kurtulsa bile, okyanusların derinlikle-rindeki canlılar, yaşamlarını yaklaşık bir milyar yıl sürdürebilirler. Dün-ya’nın çekirdeği, okyanusların derin-liklerinin donmadan uzunca bir süre sı-vı halde kalmalarını sağlayabilecek ısı-ya sahip. Yine bu senaryoısı-ya göre, Dün-ya, eğer Güneş’in öfkesirden kurtulur-sa ve bir yıldız onu yakalamazkurtulur-sa, Gü-neş’siz geçen bir milyar yıldan sonra yüzeyindeki kalın buz katmanının al-tında sıvı bir okyanus bulunduğu dü-şünülen Jüpiter’in uydusu Europa’ya benzeyecek.
http://www.eurekalert.com
Avrupa Uzay Ajansı’nın yaklaşık 10 yıllık emeğinin ürünü olan XMM-Newton uydusu, ilk ürünlerini verme-ye başladı. Yeryüzünden 110 000 km yukarıdaki yörüngesinde dolanan dört tonluk uydu, Aralık 1999’da fırlatıl-mıştı.
XMM’nin ana görevi, gökcisimle-rinden kaynaklanan X-ışınlarını ince-lemek. X-ışınları da, görünen ışık ve radyo dalgaları gibi elektromanyetik dalgalardır; ancak enerjisi onlara oran-la çok daha yüksektir. Yüksek enerjili pek çok göksicmi, X-ışını yayar. An-cak, atmosfer X-ışınlarına geçirgen ol-madığından, bu tür gökcisimlerinin yerden gözlenmesi pek mümkün ol-muyor.
Bu yeni teleskop, çok uzaktaki gökcisimlerini görüntüleyebildiği gibi, bu gökcisimlerinden gelen ışınım tay-fını çok ayrıntılı olarak belirleyebiliyor. Yani, birbirine çok yakın renkleri ayırt eder gibi, çok yakın frekansları ayırt edebiliyor. XMM, X-ışınlarıyla birlik-te, görünür ışık ve morötesi ışıkta da gözlem yapabiliyor. Bu değişik dalga-boylarındaki gözlemler sonucu elde edilen görüntülerin bir araya getirilme-siyle gözlenen gökcisimlerinin geniş tayflı görüntüleri elde edilebilecek.
XMM, ilk gözlemlerinden birin-de, Samanyolu’nun uydu gökadala-rından biri olan 160 000 ışıkyıl ötede-ki Büyük Magellan Bulutu’ndaötede-ki Ta-rantula Bulutsusu’nun görüntülerini çekti. Tarantula Bulutsusu, gökbilim-cilerin ilgisini çeken bir bulutsu.
Bu-rada, bir yandan kırmızı dev yıldızlar patlayarak yaşamlarını sona erdirir-ken, bir yandan da yeni yıldızlar olu-şuyor. Buradaki patlamalar, tüm göka-daya yeni yıldız oluşumu için madde sağlıyor. Bu madde, gezegenlerin olu-şabilmesi için gerekli ağır elementle-ri içeelementle-riyor. XMM, ayrıca, bu bulutsu-da sıcaklığı milyonlarca dereceyi bu-lan bölgeler keşfetti. Bu, büyük olası-lıkla çok büyük bir süpernova patla-ması geçirmiş bir yıldızın artakalanı.
Uydunun bir başka gözlemiyse, ateşli bir dans yapan iki yıldızla ilgili. HR1099 olarak adlandırılan bu ikili, birbirinin çevresinde hızlıca dönüyor. Birbirlerine çok yakın olmaları nede-niyle, yıldızların manyetik alanları, yıldızların yüzeyinde büyük
parlama-lara yol açıyor. Bilim adamları, bu tür-den pek de alışılmış olmayan aktif yıldız sistemlerinin ayrıntılı incelen-mesiyle, yıldız parlamalarının meka-nizmasının daha iyi anlaşılacağını dü-şünüyorlar.
XMM-Newton’un gönderdiği gö-rüntülerde, tüm gökyüzüne dağılmış bazı küçük X-ışını kaynaklarının ol-duğu görünüyor. Bu gizemli cisimle-re, ilk kez geçen Ocak ayında NA-SA’nın Chandra uydusu rastlamıştı. Uzmanlar, teleskopun ince ayarları-nın bitirilmesinden sonra bu cisimle-re yönelmeyi düşünüyorlar. Ancak, gözlemler şimdiden, evrendeki X-ışı-nı kaynağı sayısıX-ışı-nın saX-ışı-nılandan daha fazla olduğunu gösteriyor.
Nature, Science Update, 11 Şubat 2000