• Sonuç bulunamadı

Türk televizyon yayıncılığında yabancı sermaye Fox TV örneği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türk televizyon yayıncılığında yabancı sermaye Fox TV örneği"

Copied!
113
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SELÇUK ÜNĐVERSĐTESĐ

SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ

GAZETECĐLĐK ANABĐLĐM DALI

GAZETECĐLĐK BĐLĐM DALI

TÜRK TELEVĐZYON YAYINCILIĞINDA

YABANCI SERMAYE

FOX TV ÖRNEĞĐ

Sertaç Dalgalıdere

YÜKSEK LĐSANS TEZĐ

Danışman

Doç. Dr. Mustafa Şeker

(2)

ĐÇĐNDEKĐLER ÖNSÖZ ÖZET SUMMARY TABLOLAR LĐSTESĐ GĐRĐŞ BĐRĐNCĐ BÖLÜM

YABANCI SERMAYE YAPILANMALARI

Sayfa No

A. YABANCI SERMAYE YAPILANMALARI ... … 14

1. Yabancı Sermaye ... … 14

1.1.Yabancı Sermaye ve Küreselleşme ... … 16

1.2. Küreselleşme Tartışmaları ... … 17

1.3. Yabancı Sermayenin Sosyo Ekonomik Yansımaları ... … 18

1.4. Türkiye’de Yabancı Sermaye Yatırımları ... … 19

1.5. Türkiye’de Medya Alanında Yabancı Sermaye Girişi Önündeki Şartlar ... … 20

ĐKĐNCĐ BÖLÜM MURDOCH’UN YÜKSELĐŞĐ, TÜRKĐYE PAZARI SEYRĐ VE HUKUKSAL SORUNLAR A. RUPERT MURDOCH’IN ADELAĐDE’DEN MEDYA DEVLĐĞĐNE GEÇĐŞ SÜRECĐ ... … 22

1. Murdoch’un Medya Đmparatorluğu News Corporation’ın Doğuşu ... … 25

2. Fox TV’nin Türkiye Pazarına Giriş Süreci ... … 31

B. TÜRK TELEVĐZYONLARINDA ÖZEL SEKTÖRE GEÇĐŞ VE HUKUKSAL DEĞĐŞĐM … 35 1. Türkiye’de Özel Televizyon Yayıncılığının Hukuksal Boyutu ... … 38

(3)

3. Huzur Radyo ve TV A.Ş. (TGRT)’nin Satışı ve Dava Süreci ... … 44

3.1. 3984 Sayılı Kanunda Bugüne Kadar Yapılan Değişiklikler ... … 47

3.2. 3984 Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılması Beklenen Yasa Taslağı ... … 48

4. Diğer Ülkelerde Durum ... … 50

5. Murdoch’la Birlikte Alevlenen Yabancı Sermaye Yatırımları ve Türkiye’nin Geleceği ... … 51

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM FOX ON ANA HABER BÜLTENĐNDE ĐLĐŞKĐN ĐÇERĐK VE SÖYLEM ANALĐZĐ A. FOX ON ANA HABER ... … 52

1. Yöntem ... … 53

2. Evren ve Örneklem ... … 55

3. Đçerik Analizine Đlişkin Verilen Toplanması Çözümü ve Yorumlanması ... … 56

3.1. Fox ana haberde yer alan haberlerin türe göre dağılımı ... … 58

3.2. Fox ana haberde yayınlanan haberlerin ABD’ye yaklaşımının analiz tablosu ... … 60

3.3. Fox ana haberde yayınlanan haberlerde silah kullanım sahnelerin analiz tablosu ... … 61

3.4. Fox ana haberde yayınlanan haberlerde şiddet içeren sahnelere ilişkin analiz tablosu ... … 63

3.5. Fox ana haberde yayınlanan haberlerin cinsel içerikli unsur kullanım analiz tablosu .... … 64

3.6. Fox ana haberde yayınlanan haberlerin kültüre yaklaşım analiz tablosu ... … 65

3.7. Fox ana haberde yayınlanan haberlerin Đslam’a yaklaşım analiz tablosu ... … 66

3.8. Fox ana haberde yayınlanan haberlerin hükümete yaklaşım analiz tablosu ... … 67

3.9. Fox ana haberde yayınlanan haberlerin Türklüğe yaklaşım analiz tablosu ... … 68

3.10. Fox ana haberde yayınlanan haberlerin TSK’ya yaklaşım analiz tablosu ... … 69

B. SÖYLEM ANALĐZĐNE ĐLĐŞKĐN VERĐ TOPLANMASI VE YORUMLANMASI ... … 70

1. Milliyetçilik Unsuru Đçeren Haberler Dair Söylem Analizi ... … 71

1.1. Jetler Kandil’e Bomba Yağdırdı ... … 71

(4)

2.1. Bayram Çocuklara Yaradı ... … 73

2.2. Çeyizde Çinlilerin Rakibi Hintliler ... … 73

3. Đslamiyet unsurları içeren haberlere dair söylem analizi ... … 74

3.1. Đşte Mevlana’nın Torunu ... … 74

3.2. Yüzyılın Sarhoşu Evliya(!) Oldu ... … 75

4. Amerika’ya ilişkin haberlere dair söylem analizi ... … 75

4.1. Obama Müslümanlara Göz Kırpıyor ... … 76

4.2. Iraklı Gazeteci Kahraman Oldu ... … 76

5. Hükümete ilişkin haberler dair söylem analizi ... … 77

5.1 Hem Meslek Öğren Hem Para Kazan ... … 77

5.2. En Büyük Destek Başbakan Erdoğan’dan Geldi ... … 78

6. Fox On Ana Habere Söylem Analizi Doğrultusunda Değerlendirme ... … 78

Sonuç ... … 80

Kaynakça ... … 84

(5)

SELÇUK ÜNĐVERSĐTESĐ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BĐLĐMSEL ETĐK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

Sertaç DALGALIDERE

(6)

SELÇUK ÜNĐVERSĐTESĐ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

YÜKSEK LĐSANS TEZĐ KABUL FORMU

Sertaç Dalgalıdere tarafından hazırlanan Türk Televizyon Yayıncılığında Yabancı Sermaye Fox TV Örneği başlıklı bu çalışma ……../……../…….. tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Doç. Dr. Mustafa Şeker Başkan Đmza

Yrd. Doç. Metin Kasım Üye Đmza

(7)

Küreselleşmenin altın çağını yaşadığı günümüzde medyanın bilinç endüstrisi oluşturma gücü geçmiş dönemlere göre daha etkin hale gelmiştir. Uydular ve gelişmiş internet sistemleri sayesinde dünyanın küresel bir köy halini aldığı gerçeği tartışılası bir konu olmaktan çıkarak tüm bilim insanları tarafından kabullenilmiş bir gerçekliğe dönüşmüştür.

Medya araçlarından televizyonun etkisi de bu gelişmelere paralel olarak etkinliğini arttırmıştır. Dünya üzerinde yaşanan silahlı savaşlar yerini soğuk savaş stratejilerine bırakmıştır. Bu durum ise medyaya yepyeni bir savunma mekanizması görevi atfetmektedir. Medya araçlarını ellerinde bulunduranların dünyaya hükmetmeleri kaçınılmaz bir gerçekliği oluşturmaktadır. Sudan’ın bir köyünde yaşanan kabileler arası çatışma medya aracılığıyla dünyanın gündemine taşınmakta ve gücü elinde bulunduranların lehine kullanılabilmektedir. Küreselleşmenin etkisiyle yepyeni bir yabancı sermaye anlayışı ortaya çıkmıştır. Şirketler ulus aşırı çalışmalarını arttırarak diledikleri ülkede, şartlarını da kendileri oluşturmak suretiyle etkin bir rol oynayabilmektedir.

Küresel bir aktör olan News Corporation’ın sahibi Rupert Murdoch, bugün bahse konu olan yabancı sermaye yatırımlarıyla dünyada bir dev olmayı başarmıştır. Türkiye, Avrupa, Avustralya, Đngiltere, Japonya, Amerika kısacası dünyanın dört bir yanında kurduğu iletişim ağlarıyla kendine ait bir imparatorluk meydana getirdiği gerçeği yadsınamaz bir kesinlik kazanmıştır.

Đletişim bilimcilerinin bugün tartışmaları gereken asıl konu da küreselleşmenin altın çağını yaşadığı günümüzde medya araçlarını elinde bulunduranların nasıl bir bilinç yönetimi sergiledikleri ve bu araçları diledikleri gibi kullanıp kullanamayacaklarını tartışmak olmalıdır. Bu çalışma, küresel bir güç olan Rupert Murdoch’un Türkiye pazarına giriş süreci ve ardından da Türkiye’de tutunmak için izlediği çeşitli stratejileri ortaya koymayı amaçlamaktadır.

Gerçekleştirilen çalışmada sayısal verilerin ortaya konabilmesi için FOX TV’de yayımlanan FOX On Ana Haber Bülteni’nin 21 bölümü kayıt altına alınmış ardından da 458 haber tek tek içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir. Ayrıca, temel araştırma öğelerinden olan; milliyetçilik, Đslam, kültür, ABD ve hükümet politikalarıyla ilintili 10 haber üzerinde söylem analizi yapılarak Rupert Murdoch’un izlediği Türkiye stratejisi mercek altına

(8)

Şeker’e, FOX TV’nin Türkiye pazarına girişinde yaşanan hukuksal sorunların değerlendirilmesi konusunda danışmanlık yapan Av. Ayşegül Tasalı’ya, makale çevirileri konusunda yardımlarını benden esirgemeyen yengem Yasemin Pirbudak Dalgalıdere’ye ve çalışmalarım süresince ve hayatımın tüm safhalarında benden şefkatli elini hiç çekmeyen annem Nurten Dalgalıdere’ye teşekkür ederim.

(9)

Bu çalışmada Türkiye medya pazarına adım atan yabancı sermaye sahibi Rupert Murdoch’ın FOX TV isimli kanalında yayımlanan FOX On Ana Haber çerçevesinde Türkiye’de ne gibi bir yayın politikası izlediği ortaya konmuştur. FOX On Ana Haber’in yayın politikasını ortaya koymayı amaçlayan çalışma kapsamında 10 Aralık 2008 ile 2 Ocak 2009 tarihleri arasında yayımlanan 3 haftalık “FOX on ana haber”in 16 bölümü ve 12 Ocak 2009 ile 16 Ocak 2009 dâhilindeki 1 haftalık, 5 bölüm incelenmiştir. Toplamda ise 21 bölüm ve 482 haber üzerinde çalışma gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonunda söylem analizi ve içerik analizi ile değerlendirilen FOX On Ana Haber’in milliyetçilik unsuru başta olmak üzere manevi değerlere dikkat eden bir yayıncılık politikası izlediği ancak şiddet ve cinsel içerikli unsurların kullanımı konusunda aynı hassasiyeti göstermediği bu yolla kültürel yozlaşmanın bir parçası halini aldığı söylenebilir.

Milliyetçilik unsurları ve manevi değerler konusunda izlediği olumlu politikanın Türkiye’de tutunmak amaçlı olduğu gerçeği de hiçbir zaman yadsınmamalıdır. Çünkü şiddet ve cinsel içerik konusunda hassasiyet göstermeyen bir kanalın manevi konularda takındığı kollamacı tutum eğreti bir görüntü oluşturmaktadır.

(10)

This research set forth broadcasting policy of Fox 10 News, nightly news program of Fox Tv Network which belongs to Rupert Murdoch, a foreign investor in Turkish media market. Fox 10 News which had been aired between December 10, 2008 and January 2, 2009 also aired between 12 January, 2009 and 16 January, 2009 had been analyzed as part of this research. Total number of subject material is 482 news. Discourse analysis and content analysis were the main research methods to make a study of subject materials. The result shows that Fox 10 News is very careful about local moral values especially on nationalism. However violence and sexual content take a big part among the news. In this aspect we can say that Fox 10 News is a part of cultural degeneration.

Since Fox 10 News is not sensitive on sexuality and violence, its positive and conservative broadcast policy on local values and nationalism is artificial. The reason of conservatism is to take hold a position in Turkish media market.

(11)

TABLOLAR LĐSTESĐ

Tablo – 1: Dünyadaki Doğrudan Sermaye Yatırımları ... 17

Tablo – 2: Dünya Yatırım Raporu ... 17

Tablo – 3: Türkiye’nin UDY’den Aldığı Pay Olarak Dünyadaki Sıralaması ... 21

Tablo – 4: Türkiye’ye UDY Girişleri ... 21

Tablo – 5: News Corp. Şirketinin Dünya Televizyonlarındaki Payı (1999) ... 30

Tablo – 6: Murdoch’un Sahip Olduğu Medya Araçları ... 31

Tablo – 7: Programların Đçerik ve Yaş Kategorilerine Göre Dağılımı ... 35

Tablo – 8: Türkiye’de Yabancı Sermayeyle Ortaklıkları Bulunan Medyalar ... 50

Tablo – 9: Fox On Ana Haberin Đçerik ve Üsluba Göre Tip Dağılımı ... 60

Tablo – 10: Fox TV’de Yayınlanan Fox On Ana Haberin ABD’ye Đlişkin Yaklaşımı ... 61

Tablo – 11: Haberlerde Silah Kullanımı Đçeren Sahnelere Đlişkin Analiz ... 62

Tablo – 12: Haberlerde Şiddet Đçeren Sahnelere Đlişkin Analiz ... 63

Tablo – 13: Fox TV’de yayınlanan Fox On ana haberin cinsel içerik kullanımı ... 64

Tablo – 14: Fox TV’de yayınlanan Fox On ana haberin kültüre yaklaşımı ... 65

Tablo – 15: Fox ana haberde yayınlanan haberlerin Đslam’a yaklaşımı ... 66

Tablo – 16: Fox ana haberde yayınlanan haberlerin hükümete yaklaşımı ... 67

Tablo – 17: Fox ana haberde yayınlanan haberlerin Türklüğe yaklaşımı ... 68

(12)

GĐRĐŞ

Gelişmekteki ülkeler için önemli bir kaynak konumunda olan “yabancı sermaye”, yapılanması ve getirdikleriyle 21. yüzyılın en çok tartışılan konularından biri haline geldi. Kimi ekonomi bilimciler yabancı sermaye yatırımlarının gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinin büyümesine ve çağın gerekliliklerini yakalamalarına katkı sağladığını söylerken, kimi iletişim bilimciler medya alanında gerçekleşen yabancı sermaye yatırımlarının gelişmekte olan ülkeleri ve 3. dünya ülkelerini sömürünün edilgen nesnesine dönüştürdüğünü ve büyük bir tehlike olduğunu düşünmektedir.

Đnsanoğlunun dünyanın farklı noktalarında bulunan kaynaklara ulaşabilmek için göç etmeye başladığı 300 bin yıl öncesine kadar uzanan sermaye ve insan devingenliği günümüzde modern bir hâl almıştır. Sömürge sisteminin ad değiştirmiş hâli olarak ifade edilen, “küreselleşme”, 19. yüzyılın başında sanayi devriminin bir uzantısı olarak ortaya çıkmıştır. Kapitalizmin çarkları olan fabrikalarda daha fazla üretim için gerekli olan ham madde arayışı, dünyanın güçlü ülkelerini harekete geçirmiş ve sömürülecek ülkeler dünya haritası üzerinde birer birer paylaşılmıştır.

Yabancı sermayenin farklı ülkelere modern anlamda gidişleri ilk bu dönemde gerçekleşmiştir. Afrika’nın, Asya’nın ve Arap ülkelerinin yeraltı zenginliklerini sömürmek isteyen Batılı diktatörler 3. dünya ülkesi konumunda olan bu tip coğrafyalara iş sahaları kurmuşlardır. Yalnızca yeraltı kaynakları değil aynı zamanda ucuz iş gücü anlamına da gelen geri kalmış ülkeler, sömürünün en ağır şekilde uygulandığı yerler hâlini almışlardır.

Yabancı sermaye hareketliliği 1990’lı yıllardan itibaren ise “küreselleşme” kavramıyla öyle büyük bir hız kazanmıştır ki, dünya üzerinde etkisini göstermediği coğrafya neredeyse kalmamıştır. Bilgisayar aracılığıyla New York’ta evinde oturan bir Amerikan vatandaşıyla Ağrı’nın Doğubayazıt’ındaki Türk vatandaşı iletişime geçebilmekte, onunla dünya görüşlerini paylaşabilmektedir. Süpermarketlerde çokuluslu şirketlerin dünyanın dört bir yanında ürettiği ürünleri aynı rafta yer alabilmektedir. Küreselleşen dünya insana, dünyanın herhangi bir noktasında

(13)

gerçekleştirilen TV programını uydu aracılığıyla saniyesinde canlı olarak izleme imkânı sunmaktadır.

Küreselleşmenin hız verdiği yabancı sermaye hareketliliği 1990 yılında 100 milyar dolarken bu rakam günümüzde 1 trilyon 833 milyar dolara ulaşmıştır

(UNCTAD, Dünya Yatırım Raporu: 2008). Yabancı sermayeyi peşi sıra sürükleyen küreselleşme olgusu, yepyeni bir

kavramın da tartışılır hale gelmesini sağlamıştır. “Küresel köy”, dünyanın bir küresel köy haline geldiği gerçekliği iletişim bilimciler için tartışılası bir konu olarak gündeme taşınmış ve bu durumun yararları ve zararları üzerinde değerlendirmeler yapılmıştır. Đletişim bilimci McLuhan tarafından ortaya atılan küresel köy (global village) kavramı 200 haneli bir köyde yaşayan insanların birbirleriyle olan etkileşimleri gibi dünyanın dört bir yanında bulunan farklı din, dil ve ırktan gelen insanların da etkileşimde bulunabiliyor olmasını ifade etmektedir.

Belsey ve Chadwick bu konuya ilişkin şu değerlendirmelerde bulunmaktadır: “Dünyanın bir köye dönüştüğü, temel sorunların herkesi ilgilendirdiği, bu sorunlar önlenemez ve kaçınılmaz olduğu için de arka bahçemizi temiz tutmaya çabalamakla yetinmenin beyhude olduğu görüşünü herkes, bir tür klişe gibi benimsemektedir. Üstelik herkes radyo, televizyon ve yeni elektronik iletişim ortamlarıyla dolaşımdaki en yeni bilgiye anında ulaşma olanağına sahip olduğu için dünyanın elektronik bir köy haline geldiği söyleniyor” (Belsey ve Chadwick, 1998: 14 – 15).

Belsey ve Chadwick’in de üzerinde durduğu gibi, sorun yalnızca bir ülke ya da bir topluluğun değil, tüm dünyanın sorunu hâlini almıştır. Hızla kirlenen çevre, medya, ticaret gibi pek çok unsur küreselleşen dünyanın pençesinde sonunu beklemektedir. Avrupa’da ya da Amerika’da ortaya çıkan ekonomik kriz tüm dünyaya dalga dalga yayılmakta ve küresel bir kriz halini almaktadır.

Kapitalizmin hızla tükettiği değer yargılarının yok olması da küresel krizlerin etkisinden bunalan toplumları cinnetin eşiğine taşımaktadır. John Keane, “altına hücum” benzetmesiyle ifade ettiği bu durumu kendi sözleriyle şöyle anlatmaktadır: “Dünya bir altına hücum hezeyanına benziyordu. Hayatın tamamı denklik kurallarına

(14)

göre yapılanıyor, bu kurallar da tüm emtiayı standartlaşma aracı para üzerinden kıyaslanmaya, hesaplanmaya ve eşyalaşmaya zorluyordu” (Keane, 1999: 78). Kapitalizm; şaşkına dönen insanın düşünme ve dünyayı doğru algılama yetisini elinden almakta ve insanı tek tip düşüncenin, tek tip moda akımlarının esiri haline getirmektedir. Yalnızca ekonomik anlamda değil, siyasi anlamda da küreselleşme etkisini tüm dünyada hissettirmektedir. Kabileler arası bir durum, Sudan’ın Darfur bölgesinde yaşanan olaylar gibi, küreselleşmenin en önemli araçlarından olan medya sayesinde bir anda dünya gündemine taşınabilmekte ve haber, “Ömer El Beşir Dünyayı Böldü” başlıklarıyla gazetelerin birinci sayfalarına taşınabilmektedir1 (Hürriyet, Mart 2009: 1). Siyasi anlamda güçsüz olduğu görülen Sudan’ın Büyükelçisi Đbrahim Metar, konuya ilişkin olarak Türkiye’de yaptığı basın açıklamasında; Đngiltere, Almanya ve ABD’nin basını yönlendirmesinden bahsetmektedir. Metar’ın bu açıklaması Ulusal basında, “Fransa, Đngiltere ve ABD'nin medya gücünü kullanarak kabileler arasında olan sorunu siyasi bir problem haline getirdiğini ileri sürdü” şeklinde yer almıştır (www.haberler.com, 2009).

Sermaye sahipleri ellerinde bulundurdukları uluslararası medya şirketleri yoluyla insanlar üzerinde diledikleri gibi hükümranlık kurabilmektedir. Arık’ın da bahsettiği gibi, “Medya, ağırlıklı olarak büyük sermaye güçlerinin kontrolü altındadır ve üretim araçlarına hâkim olmanın getirdiği ideolojik üstünlük; bu araçların söylemlerinin yapılanmasında da, son derece belirleyici olmaktadır” (Arık, 2006: 146).

Sermaye gücünü ellerinde bulunduranlar, dünya üzerinde yiyecek ekmeklerini güçlükle kazanan ezilmiş insanların sırtından para kazanmaya ve onları köle gibi çalıştırmaya devam etmektedirler. Ülke bazında ise gelişmemiş ülkelerin öz kültürleri üzerinde, geldikleri coğrafyalardan getirdikleri ‘yabancı kültür’ hâkimiyetini kurmaya çalışmaktadır. Murdoch’un Türkiye pazarına girişindeki amacı elbette kârdır; ancak bunun yanında izleyeceği yayın politikasıyla her ne kadar

1

Sudan Devlet Başkanı Ömer Hasan El Beşir için Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından Sudan’ın Güney’inde ‘soykırım’ yaptığı iddiasıyla tutuklama kararı çıkartmış ve bunun üzerine Batılı ülkeler bu karara destek verirken Çin ve Đslam ülkeleri sert tepki göstermişti. Đddiaya göre; Sudanlı askeri yetkililer bölgedeki siyahî yerlilere savaş açan Arap kökenli, ‘Cancavid’ milisleriyle hareket ederek yaklaşık 300 bin kişinin ölümüne, 2,7 milyon kişinin de göç etmesine yol açtı.

(15)

hissettirmemeye çalışsa da yerel kültürün yozlaşmasına ve Amerikanlaşmanın yayılmasına hizmet edeceği kaçınılmaz bir gerçektir. Murdoch hakkındaki en kapsamlı biyografik çalışmayı gerçekleştiren William Shawcross onunla yaptığı bir röportajda, “Tüm dünyayı uydu ve kablo yayıncılığıyla tek bir kültüre sahip bir yapıya dönüştürme tehlikesiyle baş başa bırakmıyor musunuz?” sorusuna alaycı bir ifadeyle cevap veren Murdoch şöyle demektedir: “Kuzey Afrika kabilelerinden biri olan Tuareg, Dallas’ın bir bölümünü seyredebilmek için her yıl Sahara çölündeki deve kervanlarına yaptıkları saldırıyı gerçekleştirememişlerdir. Babil kişiliği tehdit altındaydı” (Shawcross, 1994: 356). Murdoch’un verdiği bu cevap düşündürücü, bir o kadar da endişe verici bir gerçeği de akıllara getirmektedir: “Yabancı sermaye yatırımları nasıl bir Türkiye oluşturacak?”

Dünyanın küreselleşme temelli ekonomik krizleri tartıştığı 2008 yılının son günlerinde kendisini, “Küresel medya işinde 53000 hırslı çalışanı ve 33 milyar dolar geliri ile her gün 1 milyar insana ulaşıyoruz” (www.newscorp.com: 2009). ifadeleriyle anlatan büyük sermayedar News Corporation’ın sahibi Rupert Murdoch, Türkiye pazarına 2006 yılının ortalarında girerek ne kadar cesaretli olduğunu göstermiştir. Dünya ekonomisinde göstergelerin eksiye doğru seyrettiği bir dönemde, Murdoch kendisinden bekleneni yapmış ve Türkiye’deki medya pazarına girmiştir.

Aslında bu tavır, söz konusu Murdoch olunca şaşırılacak bir durum da oluşturmamaktadır. Murdoch’un şaşırtıcılığını yalnızca iletişimciler değil, Murdoch’a kredi veren bankalar da ifade etmektedir. Hepsi bir ağızdan: “Đletişim imparatorları içinde en cesurun Rupert Murdoch olduğunu söylemekte, Murdoch da hisse senedi sahiplerine, ‘Şans cesur olana güler’ demektedir” (Đnceoğlu, 1997: 226). Murdoch, tüm değerlendirmeler, dünya çapında krizi öngörürken, Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkeye gelerek yatırım gerçekleştirmiştir.

Murdoch, 2008 yılında kurumsal internet sitesinde kendi imzasıyla yayınlattığı ‘News Corp. 2008’ raporundaki mektubunda şöyle demektedir, “News Corp. Şirketi’nin yıllık mali kapanışı son 6 yılın en yüksek kapanışına sahne oldu. Şirketin 2008 yılındaki gelir ve gider tablosu oldukça güçlü durumda. 2008 yılı itibariyle şirketimizin geliri 5,4 milyar dolar, nakit durumu oldukça güçlü ve gelir gider

(16)

tablosu da oldukça güçlü” (News Corp. Raporu, 2008: 13). TGRT’nin 540 adet TV vericisine ve ulusal TV lisansına, 95 milyon dolar ödeyerek Türkiye pazarına adım atan Murdoch, gelişiyle birlikte birçok tartışmayı da başlatmıştır.

Dünya üzerinde her geçen gün daha fazla etkisini gösteren global şirketler Türkiye pazarına da hızla giriş yapmaktadır. Türkiye’de birçok sektörde olduğu gibi TV yayıncılığı alanında da yabancı sermaye etkisini göstermeye başlamıştır. FOX TV de Türkiye pazarına bu anlamda giriş yapmış dev bir global şirket olarak etkinliğini göstermektedir. Türkiye’de gerçekleştirilen akademik çalışmalarda global medya şirketleri üzerinde fazlaca durulmadığı ve detaylı bir incelemenin yapılmadığı görülmüştür. Yapılan çalışmanın bu anlamda küresel medya şirketlerinin Türkiye pazarındaki yeri ve amaçlarının ortaya konması adına Türkiye’deki medya çalışmalarına katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu çalışmada küresel bir güç olan Rupert Murdoch’un Türkiye pazarına adım atmasını sağlayan FOX TV’nin haberler aracılığıyla nasıl bir bilinç yönetimi oluşturduğu ve kanalın izlediği tutunma stratejisi ele alınmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde; konunun bel kemiğini oluşturan yabancı sermayenin tanımı, dünyadaki durumuna bir bakış ve küreselleşme bağlamında Türkiye ele alınmıştır. Birinci bölümün alt başlıklarında da yabancı sermayenin sosyoekonomik yansımaları ve Türkiye’ye yabancı sermaye girişi önündeki bir takım engellere değinilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünde ise Rupert Murdoch’un medya imparatorluğuna gidiş süreci, örneklemi oluşturan FOX TV’nin Türkiye pazarına girişi, Murdoch ve FOX ikilisinin hukuki boyutu ve TGRT’nin satışına ilişkin hukuksal sorunlar üst başlığı altında; Türkiye’de yabancı sermayenin yapılanmasına ilişkin hukuksal sorunlar, TGRT’nin FOX TV’ye devir sürecinde yaşanan hukuki süreç ve dünyada yabancı sermayeli televizyonların durumu irdelenmiştir.

Üçüncü bölüm ise araştırmanın pratik bölümünü oluşturmaktadır. Bu bölüm kapsamında; içerik analizi yöntemiyle FOX On Ana Haber’in 21 bölümü, toplamda ise 458 haberin içerik analizleri ayrıca, seçilen 10 haber üzerine yapılmış söylem analizi yer almaktadır. Çalışmanın son kısmında ise sonuç ve konuya ilişkin öneriler bulunmaktadır.

(17)

Problem

Günümüzde küresel bir köy halini alan dünyada, yaşanan ekonomik krizler ve soğuk savaş stratejileri nedeniyle medyanın daha bilinçli ve yönlendirmeci kullanımı belirginlik kazanmıştır. Gücü ve iktidarı elinde bulunduran iletişim baronlarının diledikleri gibi bir dünyanın oluşması için gerçekleştirdiği çalışmalar bugün daha belirgin hâle gelmiştir. Özellikle de, gücü elinde bulunduran medya, kültür endüstrilerinin oluşturulmasında üstlendiği rolü bugün sadece kendi bulunduğu bölgeye değil, dünyanın dört bir yanına yayabilme imkânına sahip olmuştur.

Bugün medya, günlük konuşma dilinden fast food kültürünün aşılanması rolüne kadar birçok yozlaşmanın öncüsü konumundadır. Türkiye gibi gelişimini henüz tamamlayamamış ülkeler için sıralanan tüm bu olumsuz etkiler büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Kültür endüstrisinin etken değil, edilgen bir aracı hâline dönüşmeye başlayan Türkiye için bugün en büyük problem kimliksizleşmedir.

Dünya üzerinde 55.000 çalışanı ve 1 milyar insana ulaşabilen medya araçlarıyla Murdoch, Türkiye pazarına girmiş bulunmaktadır. Murdoch’ın izlediği yayın politikası milliyetçilik odaklıdır ve bu izlek Türkiye’de tutunabilmek adına yapılan yapay bir kurgudan ibaret görülmektedir. Elbette değişen dünyada farklılıklar ve küresel güçler farklı coğrafyalarda yatırımlar yapacaklardır ancak Türkiye gelişmişlik açısından buna hazır mıdır? Yarınlar için gerçekçi bir politika ortaya koyamayan Türkiye dıştan gelen kodlanmış iletileri doğru anlamaya hazır mıdır?

Tüm bu bağlamlar çerçevesinde, çalışmamızın temel problemi FOX TV’nin Türkiye’de ne gibi bir yayın politikası izlediği ve bunun ne gibi sorunlara yol açabileceğidir. Diğer alt problemleri ise şu şekilde sıralamak mümkündür; Türkiye’de yabancı sermaye yapılanması nasıl bir seyir izlemektedir? FOX On Ana Haber’de milliyetçilik, Đslamiyet, kültür, hükümet ve ABD gibi konulara nasıl yaklaşmaktadır? Türkiye’de bulunan hukuk sitemi yabancı sermayenin girişine ne derece izin vermektedir? Türkiye’deki hukuk yabancı sermayenin olumsuz etkilerine karşı kanunlarla önlemler almış mıdır? Kültürel yozlaşma açısından bakıldığında, FOX TV’de yayımlanan şiddet ve cinsellik içeren unsurlar haber bültenlerinde ne ölçüde yer almaktadır?

(18)

Đlgili Araştırmalar

Rupert Murdoch’a ilişkin en kapsamlı araştırmayı Đngiliz yazar William Shawcross, 1992 yılında gerçekleştirmiştir. Araştırmasını ‘Medya Đmparatoru Rupert Murdoch Yaşam Ve Yükseliş Öyküsü’ isimli kitaba dönüştüren yazar Shawcross eserin hazırlanması aşamasının çok sancılı olduğunu söylemektedir.

Yazar, araştırmada Murdoch’un büyük büyük dedesinden doğumuna oradan da bir medya imparatoru olmasına kadar birçok aşamayı anlatmaktadır. Araştırmada verilen bilgiler günümüz Türkiye’sinde etkin bir rol oynama çabasına girişen Murdoch’un neler yapabileceğini ve hırslarını da anlatması bakımından çalışmaya yol gösterici olmuştur. Çalışmanın temelini oluşturan küreselleşme ve yabancı sermaye Shawcross’un eserinde yer alan Murdoch’la adeta birleşmiş ve satırlara dökülmüştür: “Küresel köyde televizyon her evde yerini almaktadır. Tartışmaların yerini görsel imajlar almaktadır. Bilgi bir eğlence aracı olarak sunulur ve bu konuda Rupert Murdoch’un eline su dökecek kimse yoktur” (Shawcross, 1994: 215).

Đlgili araştırmalardan bir diğeri ise Alman araştırmacı Marc Bauder tarafından kaleme alınmıştır. 2000 yılında hazırlanan çalışma Köln Üniversitesi’nin Radyo Ekonomisi Enstitüsü’nde yapılan bir araştırmadır. “Medya toplulukları Time Warner ve News Corporation’ın Teknolojik Gelişmelere ve Değişen Pazar Koşullarına Uyum Sağlama Yeteneklerinin Karsılaştırılması” başlığını taşıyan çalışma Murdoch’un bir medya imparatoru olma yolunda izlediği politikayı anlatması bakımından oldukça önemlidir. Murdoch’un pazar stratejisi ve izlediği mali politikalar eserde ayrıntılı olarak anlatılmıştır.

Türkiye’de yabancı sermaye yatırımları ve medya üzerine yapılan sınırlı sayıdaki araştırmalardan biri de Zeynep Kaban Kadıoğlu’nun doktora çalışması olan, ‘Küresel Medya Sermayesinin Hareketliliği ve Türk Medyasına Etkileri’ başlıklı araştırmasıdır. Kadıoğlu’nun araştırması medya yabancı sermaye yatırımlarının arkasında; egemenlik arayışı, politika ve/veya ideoloji propagandası, tüketimi teşvik ve kâr amacı yattığını savunmaktadır. Bu bağlamda da Kadıoğlu’nun çalışması Türkiye’de gerçekleştirilen yabancı sermaye yatırımlarının iç yüzünün ortaya konması bakımından önem arz etmektedir (Kadıoğlu, 2001: 3).

(19)

Amaç

FOX TV, Türkiye’de yayına başladığı günden beri ortaya koyduğu yayın çizgisinde dünyanın genelinde izlediği yayın politikasını uygulamaktadır. Araştırmanın amacı, FOX TV’nin yayın politikalarında izlediği yolun doğrultusu hakkında aydınlatıcı bilgiler elde etmek ve bunları göstermektedir. Çalışmada amacın ortaya konması için gerçekleştirilen içerik ve söylem analizinde aşağıdaki soruların yanıtları aranmıştır:

a) FOX TV’nin Türkiye’de yabancı sermaye olarak yayın yapmasının yolu nasıl açılmıştır ve Türkiye’de yabancı sermayeye ilişkin hukuksal düzenlemeler nasıldır?

b) FOX On Ana Haber, milliyetçilik unsurunu haber bültenlerinde ne oranda

kullanmıştır ve ne gibi bir amaç gütmüştür?

c) FOX On Ana Haber, Đslamiyet’e ilişkin unsurları haber bültenlerinde ne oranda kullanmıştır ve nasıl yaklaşmıştır

d) FOX On Ana Haber, Amerika’ya dair haberleri bülteninde ne oranda kullanmıştır ve Amerika’ya olan yaklaşımı nasıldır?

e) FOX On Ana Haber, kültürel unsurlara ilişkin haberleri bültenlerinde ne oranda kullanmıştır ve kültürel unsurlara nasıl yaklaşmıştır?

f) FOX On Ana Haber, iktidarı elinde bulunduran güç olan hükümete dair haberleri ne oranda bültenlerine taşımıştır ve nasıl bir yaklaşım uygulamıştır?

Önem

Dev medya patronu Rupert Murdoch’un sahibi olduğu News Corporations şirketinin, en önemli markalarından biri olan FOX’u Türkiye’de yayına sokması yakın bir gelecekte, kanuni düzenlemelerin de yapılmasının ardından, uluslararası birçok başka şirketin de gözünü Türkiye’ye dikmesine sebep olacaktır.

Murdoch, tüm dünyada izlediği yayın politikasında olduğu gibi Türkiye’de de milliyetçi duygular üzerine yaptığı yayınlarla dikkat çekmeye başlamıştır. Bu

(20)

çalışmada Rupert Murdoch’un sahibi olduğu dev küresel şirketlerden sadece biri olan FOX TV’nin yabancı sermaye olarak Türkiye’ye geliş süreci ve sonrasında izlediği yayın politikaları, medya alanında yabancı sermayenin Türkiye için ne gibi sosyal ve kültürel sorunlar ortaya çıkartacağı konuları ele alınacaktır.

Gelişmiş ülkelerin elinde bulundurdukları küresel medya şirketleri dünya pazarlarındaki gelişmekte olan ve 3. dünya ülkelerindeki mevcut güç dengeleri ve değer yargıları üzerinde bir takım etkilerde bulunmaktadır. Yabancı sermayenin ekonomik anlamda ve uzun vadede yerli medya şirketleri üzerinde olumsuz etkiler oluşturacağı da bir gerçektir. Tüm bu nedenlerden dolayı, çalışmanın ileride yapılacak olan ‘yabancı sermaye ve medya’ çalışmalarına yol gösterici olacağı düşünülmektedir.

Varsayımlar

Araştırmanın temel sorunundan hareketle bazı varsayımlar ortaya konmuştur. Bu varsayımlar şu şekilde sıralanmıştır:

a) Türkiye, küresel medya sermaye sahipleri açısından cazip bir ülke konumuna gelmeye başlamıştır.

b) Türk televizyon yayıncılığında yabancı sermayenin ilgisi ve zorlaması doğrultusunda yeni düzenlemeler gündeme gelmektedir. Bu da küresel sermayenin Türk medyasında gelecekte daha ağırlıklı bir paya sahip olacağını göstermektedir.

c) Türkiye’de yayın yapan FOX TV, gerçekleştirdiği yayınlarla ‘kültürel kimlik’ üzerinde olumsuz etkilerde bulunmaktadır.

d) FOX TV hafta içi her gün yayınladığı FOX On Ana Haber’de Türkiye pazarına tutunabilmek adına milliyetçilik değerleri üzerinden yayınlar gerçekleştirmektedir.

e) FOX TV, Murdoch’un yayıncılık alanında hızla büyümesini ve bugünkü sermayesini kazanmasını sağlayan ABD’ye ilişkin haberlerde olumlayıcı bir tavır takınmakta; ancak bunu yaparken göze batmayacak bir yol izlemektedir.

(21)

f) Yayınlarını sürdürdüğü coğrafyanın inançları konusunda dikkati hiçbir zaman elden bırakmayan Murdoch, FOX On Ana Haber’de de dini olumlayıcı ve övücü haberlere yer vermektedir.

g) FOX On Ana Haber’de yayımlanan haberlerde küreselleşmenin etkileri olumlayıcı bir tarzda verilmektedir ve Batı yaşam tarzı özendirilmeye çalışılmaktadır.

h) Murdoch, adım attığı coğrafyaların hâkim güçleri ile dengeli ve olumlayıcı bir ilişki içinde bulunmaktadır. FOX On Ana Haber’de yayımlanan haberler vasıtasıyla da hükümetin icraatları olumlanmaktadır eleştiri ise kendisine pek fazla yer bulamamaktadır.

ı) FOX On Ana Haber’de yayımlanan haberlere bakıldığında şiddet ve cinsel içerikli unsurların kullanımında hassasiyet gösterilmediği, bu yolla da toplumsal bir yozlaşma ve toplumda şiddetin dozunu arttırıcı bir etki oluşturma ihtimali ortaya çıkmaktadır.

Sınırlılıklar

Araştırmada iki tür sınırlılıktan söz edilebilir. Birincisi örneklemle ilgili olan sınırlılıklardır. Türkiye’de yayın yapan yabancı sermaye ortaklı kanal sayısı oldukça fazladır ancak belirginlik açısından kamuoyunun da yakından bildiği yayın kuruluşu FOX TV araştırmanın seyrine daha uygun bulunmuştur. Kanal sayısının fazlalığı araştırmanın kapsamını genişleteceğinden dolayı yabancı sermaye ortaklığı bulunan kanallar arasında FOX TV’nin daha fazla ön plana çıkması nedeniyle diğer kanallar araştırma dışı bırakılmıştır. Ayrıca, FOX TV sermaye yapısı açısından diğer kanallara göre daha sorunlu bir durum sergilemekte ve ortaklıkları bakımından hukukî sakıncalar içermektedir.

Đkinci sınırlılığı ise FOX TV’nin yöneticileriyle istenen görüşmenin kabul edilmemesi ve gönderilen maile olumlu yanıt verilmemesi gibi sebeplerden dolayı şirketin sermaye yapısına ilişkin doyurucu bilgiye ulaşılamamış olmasıdır.

(22)

Yöntem

Çalışmada yöntem olarak ise; küresel sermayenin medya sahipliği konusundaki araştırmalar ve FOX TV ile ait olduğu küresel sermaye grubuna ilişkin bilgiler literatür tarama yöntemiyle elde edilecektir. FOX TV’nin Türkiye’deki yayınları ise araştırmanın ölçütleri doğrultusunda içerik analizi yöntemiyle incelenecek, seçilen bazı haberlerdeki söylem ise söylem analizi yöntemiyle çözümlenecektir.

Đçerik analizi kapsamında, FOX TV’de hafta içi 5 gün yayımlanan FOX On Ana Haber Bülteni örneklem olarak ele alınmaktadır. Bu bağlamda; 10 Aralık 2008 ile 2 Ocak 2009 tarihleri arasında kanalda yayımlanan 3 haftalık FOX On Ana Haber’in 16 bölümü ile 12 Ocak 2009 ile 16 Ocak 2009 tarihleri arasında 1 haftalık, 5 bölüm incelenmektedir. Toplamda ise 21 bölüm üzerinde araştırma gerçekleştirilmektedir. 2 Ocak 2009 ile 11 Ocak 2009 tarihleri ise bu dönemde yayımlanan ve Ergenekon Đddianamesi’ne ilişkin haberlerin bültenin yarısından fazlasını oluşturması ve araştırılan değişkenlerin çeşitliliğini bozacağı düşüncesiyle araştırmaya dâhil edilmemektedir. Araştırma için hazırlanan içerik analiz formunda 14 farklı değişken üzerinden çalışma sürdürülmektedir.

Söylem analizi ise; milliyetçilik, Đslamiyet, ABD, hükümet ve kültür konularına ilişkin FOX On Ana Haber’de yayımlanan ve öne çıkmış olan 10 haber üzerinde yapılmıştır. Bu kapsamda kaydı alınan 16 Aralık 2008 tarihli bültende ‘Jetler Kandil’e Bomba Yağdırdı’ başlıklı haber ile 11 Aralık 2008’de yayımlanan ‘Tez Dön Kınalı Kuzum’ başlıklı haber söylem analizi yöntemiyle çözümlenmiştir.

Kültür unsurları açısından 10 Aralık 2008’de yayımlanan, ‘Bayram Çocuklara Yaradı’ başlıklı haber ile 23 Aralık 2008’de ‘Çeyizde Çinlilerin Rakibi Hintliler Oldu’ başlıklı haber incelenmiştir. Đslamiyet unsurlarının kullanımı açısından ise 18 Aralık 2008’de ‘Đşte Mevlana’nın Torunu’ başlıklı haber ile 16 Aralık 2008’de yayımlanan ‘Yüzyılın Sarhoşu Evliya (!) Oldu’ başlıklı haber üzerinde analiz yapılmıştır.

Amerika’ya dair haberler arasından seçilen 11 Aralık 2008’de yayımlanan ‘Obama Müslümanlara Göz Kırpıyor’ başlıklı haber ile 15 Aralık 2008’de

(23)

yayımlanan ‘Iraklı Gazeteci Kahraman Oldu’ başlıklı haber FOX TV ile ABD ilişkisi açısından değerlendirmeye alınmıştır.

Son olarak ise Hükümet’e dair haberler arasından seçilen, 13 Ocak 2009 tarihinde yayımlanan ‘Hem Meslek Öğren Hem Para Kazan’ başlıklı haber ile 26 Aralık 2008’de yayımlanan ‘En Büyük Destek Başbakan Erdoğan’dan Geldi’ başlıklı haber incelenmiştir.

Tanımlar

Küreselleşme: Dünya çapındaki irtibatlaşmaların artması sonucu dünyanın

herhangi bir yerinde meydana gelen sosyal, ekonomik ve siyasi gelişmelerin sadece içinde bulunduğu toplumları değil tüm insanlığı etkiyebildiği bir olgudur.

Yabancı Sermaye: “Bir ülkenin karşılığını değişik biçimlerde ileride ödemek

üzere, başka ülkelerden temin ederek kısa sürede ekonomik gücüne ekleyebileceği mali veya teknolojik kaynaklardır” (Uras, 1979: 19).

Milliyetçilik: Bir milletin kendine özgü; din, dil ve kültürüne bağlı kalarak

kendi varlığını her şeyin üstünde tutmak suretiyle yaşayabileceğine inanan görüştür. “Ulus – devletin gelişmesine koşut olarak gelişmiş; aslında eski bir geçmişi olmayan 19. ve 20. yüzyılın temel ideolojilerinden biridir. Dolayısıyla, yeni bir siyasal olgudur” (Aydıngün, 2008: 7-8).

Soft News: Anlamlı olmasa da ilgi çeken ve insani duygulara hitap eden, insan

hayatının farklı yönlerini ortaya koyan, genellikle öykü tarzında kaleme alınan haber türleridir.

Hard News: Anlamlılık ve önemlilik açılarından ön plana çıkan akla yönelik

haberlerdir bu tip haberler genelde ekonomik, politik, askeri konuları içerir ve ilginç olmasalar bile halk için önem taşıyan haber türleridir.

Kültür: Đnsanın toplumun bir üyesi olması dolayısıyla kazandığı; bilgi, sanat,

ahlak, hukuk, örf ve adetler ile maharet ve alışkanlıklarını kapsayan karmaşık bir bütündür.

(24)

Đslamiyet: Đslam dini hak dinlerin en sonuncusu ve en olgunudur. Bir millete

ve belirli bir zamana ait değildir. Müslüman olan ve olmayan herkese ve bütün zamanlara mesajı olan dindir. Hak dini olarak Đslamiyet ilahi ve semavi dinlerdendir (Erkal, B. ve F. Baloğlu, 1997: 150).

Hükümet: Demokratik rejimlerde halkın seçimiyle iş başına getirilen siyasi

karar alma mekanizmalarından oluşan bir bütündür. Hükümet, politik bir aygıt içindeki görevliler tarafından politika ve kararların uygulanması süreci olarak da tanımlanabilir.

Ortaya koyulan çalışmada, doğrudan yabancı sermaye yatırımlı FOX TV’nin sahipleri arasında bulunan News Corporation Şirketi’nin küresel anlamda sahibi olduğu medya kuruluşlarının incelenmesi ve bu yapının Türkiye’deki televizyonu olan FOX TV’deki etkisini ortaya koymayı amaçlandığından, bu grupla sınırlandırılmıştır. Çalışmada FOX TV’de yayımlanan FOX On Ana Haber Bülteni’nin yayın içeriği de sahiplik yapısının içeriğe etkisini ölçmek amacıyla incelenecektir.

(25)

BĐRĐNCĐ BÖLÜM

YABANCI SERMAYE VE YAPILANMALARI 1.Yabancı Sermaye

Gelişmekte olan ülkelerin en başta gelen sorunlarından biri sermayedir. Üretimin sağlanabilmesi için gerekli olan dört önemli faktörden; emek, sermaye, doğa ve girişimci ekonomilerin de sacayakları konumundadır. Türkiye ve benzeri gelişmekte olan ülkeler için başta gelen problem de sermayenin kıtlığıdır. ‘Yabancı Sermaye’, “Bir ülkenin karşılığını değişik biçimlerde ileride ödemek üzere, başka ülkelerden temin ederek kısa sürede ekonomik gücüne ekleyebileceği mali veya teknolojik kaynaklardır” (Uras, 1979: 19).

Yabancı sermayenin tarihi gelişimine bakıldığında 18. yüzyıl başında ortaya çıkan sanayi devriminin, kitlesel üretimin başlamasıyla paralel olduğu görülmektedir. Đngiltere’de başlayan ve hızla batı Avrupa’ya yayılan sanayi devrimi yabancı sermaye kavramının oluşmasına da etkide bulunmuştur. 19. yüzyılın başına gelindiğinde ise petrol ve hammadde ihtiyacını karşılamak isteyen Đngiltere’nin sömürgelerinde yaptığı yatırımlar yabancı sermayenin ilk örneğini oluşturmaktadır. 20. yüzyıla gelindiğinde ise kitlesel üretimler medya kanallarının da etkisiyle global bir şekil almıştır.

Yabancı sermaye yatırımları 1990 yılından sonra hızlı bir artış göstermiş ve günümüzde oldukça yüksek rakamlara ulaşmıştır. 1990 yılında doğrudan yabancı sermaye 400 milyar dolar seviyesindeyken bugün bu rakam 1 trilyon 833 milyar doları bulmuştur. (Tablo-1). Göstergeler gelişmiş ülkelerde bulunan sermayenin hızla gelişmekte olan ülkelere doğru aktığını da ortaya koymaktadır. UNCTAD Dünya Yatırım Raporu 2008’e göre doğrudan yatırımlar gelişmiş ülkelerde yüzde 33 artışla 1,248 milyar dolar, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 21 artışla 500 milyar dolar ve geçiş ekonomilerinde yüzde 50 artış ile 86 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir (Tablo-2).

(26)

Tablo 1: Dünyadaki Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları

Kaynak: UNCTAD Yatırım Raporu, (2008).

Dünyada Bölgeler Đtibariyle Doğrudan Yatırım Girişimleri

Tablo 2: Dünyada Bölgelere Göre Doğrudan Yatırım Girişimleri

(27)

1.1.Yabancı Sermaye ve Küreselleşme

‘Yabancı sermaye’, ‘küreselleşme’ kavramıyla birlikte hız kazanmış ve tüm dünyada yaygın bir hâl almıştır. Dünya üzerinde meydana gelen yabancı sermaye

hareketliliğine bakıldığında küreselleşmenin hız kazanmasıyla sermaye

hareketliliğinin de artış gösterdiği gözlemlenmektedir. Kavram olarak, küreselleşme, “Globalleşme ülkelerin, birbirinin hükümranlık haklarına saygı göstererek, bölgesel veya küresel olarak yakın ekonomik ve siyasi işbirliği kurmaları ve birbirini tamamladıkları ortak bir pazara kavuşmalarıdır” şeklinde tanımlanmaktadır (Erkal, B. ve F. Baloğlu, 1997: 122).

Yine aynı kaynaktaki tanımlamaya göre küreselleşme, “Teknolojide ve bilgide standartlaşma, sermayenin çok uluslu hale gelmesi, sermayenin hareketliliği, mal ve hizmet arzının parçalanarak ülke veya firma düzeyinde üretimin belirli bir bölümünün üstlenilmesi, belirsiz rekabetçi bir ortama uyum zorluğu, daha ziyade bilgi üretimi ile eşanlamlıdır” (Erkal, B. ve F. Baloğlu, 1997: 122).

Küreselleşmenin rahatlıkla yayılmasını sağlayan en önemli unsur ise medyadır. Medya, dünyayı adeta küçültmekte ve küresel bir köy haline getirmektedir. Đnsanlar medyada kendilerine dayatılan markaların elbiselerini giymekte, uluslararası düzeyde satış gerçekleştiren fast food zincirlerinde yemek yemektedirler.

Globalleşmenin etkisiyle Kaliforniya’da yaşayan John ile Adanalı Đsmet aynılaştırılmaya çalışılmaktadır. Kültür ve sosyoekonomik açıdan oldukça farklı bir yaşam süren John ile Đsmet küreselleşmenin potasında eritilerek tek tip bir kalıba sokulmak istenmektedir. Gay’ın da ifade ettiği gibi, “Küreselleşme mal ve ürünlerin devingenliği, haberleşme ve iletişim ürünlerinin, hizmetlerin devingenliği ve insanların devingenliği ile ilgilidir. Caddenizde yürürken McDonald’s ya da Benetton gibi küresel zincirlere rastlayabilirsiniz. Sony, Protector&Gamble ya da Coca Cola gibi şirketlerin küresel ürünlerinden satın alabilirsiniz. Ceketiniz Türkiye’de, müzik setiniz Japonya’da ve arabanız Kore’de üretilmiş olabilir” (Ilgaz, 2004: 7).

(28)

Küreselleşme olgusuyla birlikte dünya üzerinde bulunan gelişmiş ülkelerin sermayeleri dünya pazarlarına daha rahat ve hızlı giriş yapmaya başlamışlardır. Büyük sermaye sahibi şirketler hızla kendi ülkelerinden gelişmekte olan ülkelere ve 3. dünya ülkeleri olarak adlandırılan ülkelere doğru yol almıştır. “Bu şirketler yalnızca iletişim pazarını harekete geçirip buraya sermaye ve teknoloji transfer etmekle kalmazlar, aynı zamanda bütün düşünce, beğeni tercih ve inançları yönlendiren çok sayıda sosyokültürel tüketim malı satarlar” (Ilgaz, 2004: 29).

Küreselleşme gerçek anlamıyla ise kapitalist ekonominin dünyaya etkin bir biçimde yayılmasını sağlayan yasal bir zemin oluşturmaktadır. Küreselleşme, batı kaynaklı olarak ortaya çıktığı için de kendinde barındırdığı tüm kültürel motifleri gittiği yerlere aktarmaktadır ve bunu öyle ince bir kandırmacayla yapmaktadır ki, toplumlar elim sonlarını güle oynaya kendi elleriyle hazırlamaktadır. Kazgan ise içinde bulunduğumuz vahşi kapitalizmi farklı bir yönüyle ele alıyor ve şöyle anlatıyor: “Temel küresel çelişki 21. yüzyılda gelişmiş ile gelişmekte olan ülkeler arasında ortaya çıkıyor; giderek dünya bu yolda ayrılmaya başlıyor. Gelişmekte olan ülkelerde tepkiler var; Çin ve Hindistan yükselirken, diğerlerinde ulusçu politikalar ile bölgeselcilik yayılıyor” (Kazgan, 2009: 29).

1.2. Küreselleşme Tartışmaları

Dünyada yaşanan teknolojik ve iktisadi gelişmeler beraberinde bir takım sosyal gelişmeleri de doğurmuştur. Dünya 2000’li yıllara gelindiğinde ‘Küreselleşme’ kavramı üzerine ortaya atılan tartışmaları daha fazla ciddiye alarak el almış ve incelemiştir. Küreselleşmenin dünyanın kurtuluşu için son çare olduğunu düşünecek kadar ileri gidenler olduğu gibi, küreselleşmenin dünyanın sonunu getirecek büyük bir felaket olduğunu öne süren araştırmacılar da olmuştur. Batı kültürünün tüm dünyada hakim olduğu görüşü Coco – Colonizasyon ile tanımlanmaktadır. Bu teze göre; Batı dünyaya pazarladığı küresel ürünlerle tüm dünyayı etkisi altına almaktadır. Coco – Cola içen hamburger yiyen ve Batı müziğiyle eğlenen toplumlar artık Batılı gibi olmuştur. Ancak bu teze Huntington şiddetle karşı çıkmakta ve şöyle demektedir, “Bir kültürün esasını din, dil, değer hükümleri, gelenekler ve adetler oluşturur. Coca – Cola içmek bir Rus’u bir Amerikalı gibi düşündürtmeyeceği gibi, soşi yemek de bir Amerikalı’yı bir Japon gibi düşündürtmeye yetmez. Đnsanlık tarihi

(29)

boyunca, ilgiler ve eşyalar bir toplumdan diğerine geçmiş ama bunların yayıldığı toplumlardaki temel kültürlerde fazla bir değişiklik meydana getirmemiştir” (Huntington, 2002, 108). Huntington’un bu yaklaşımı her ne kadar doğru gibi görünse de Batı kültürünün yerel kültürleri etkisi altına aldığı da yadsınmamalı ve önemle üzerinde durulmalıdır. Çünkü kültür bir anda oluşan bir yapıya sahip değildir. Kültür kendi içerisinde oldukça karmaşık ve çözülmesi zor bir yapıya sahip olsa da zamanla özünden bir takım değerleri kaybedebilir.

Sözü edilen değişimler mutlaka çözülmeler ve yeniden yapılanmalara neden olacaktır. Robertson bu konuyu evrenselin yerelleşmesi, yerelin ise evrenselleşmesi olarak tanımlamaktadır (Robertson, 1992, 104). Gelişimini tamamlamış olan ülkeler için yerelin evrenselleşmesi büyük bir sorun gibi gözükmese de yerelin evrenselleşmesi gelişmemiş ülkeler için kültürel çatışmalara varan sorunları doğurabilmektedir.

1.3.Yabancı Sermayenin Sosyoekonomik Yansımaları

Yabancı sermayelerin yatırımlarını yönlendirdikleri ülkeler açısından oluşturdukları bir takım olumsuzluklar da bulunmaktadır. Sosyal açıdan bakıldığında yatırımın geldiği ülkenin kültür yapısı ve değerleri gelişmekte olan ülke için olumsuz etkiler oluşturabilmektedir. Yatırımlarıyla birlikte bir ülkeye gelen yabancı sermaye yalnızca teknoloji getirmemekte aynı zamanda kendine ait kültür endüstrisini de taşımaktadır. “Đnsanlar toplumsal çevrelerini yorumlamak ve onlara tepki göstermek için kullandıkları imgeler, simgeler ve söz dağarcıkları için büyük ölçüde kültür endüstrilerine bağımlıdır” (Golding ve Murdock, 2002: 94).

Gelişmekte olan ülkeler için ise kültür yozlaşması büyük sorunlar meydana getirebilmektedir. Ayrıca, “yabancı sermaye” hareketliliği oldukça hassas dengeler üzerine kurulmuştur.

“Yabancı sermaye hareketleri de, psikolojik nedenlere dayandırılarak açıklanır. Örneğin, bir ülkede ortaya çıkan ekonomik olumsuzlukları takip eden yabancı yatırımcılar, yatırım yaptıkları ülkede herhangi bir problem olmamasına karşın, ekonomik sorunların baş gösterdiği ülkenin yatırım yaptıkları ülke ile benzer

(30)

ekonomik özelliklere sahip olduğunu hatırladıklarında, bu ülkede de sorunların çıkacağı endişesiyle, yatırım yapmaktan vazgeçebilirler” (Orhan ve Erdoğan, 2006: 31). Ya da mevcut yatırımlarını geri çağırma yolunu seçe bilemektedirler. Đşte bu durum gelişmekte olan ülkelerin sosyal ve ekonomik yapıları açısından sorun oluşturmaktadır.

Mevcut sermaye yapısında hâlihazırda sorun bulunan ülke, yabancı sermayenin çıkıp gitmesiyle ekonomik anlamda zor durumda kalabilir. Türkiye’de de durum bundan ibaret bulunmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerin işsizlik sorunu, sermayenin ülkeyi terk etmesiyle daha da büyüyebilmektedir. Tüm bu nedenlerden dolayı, yabancı sermayenin akışı hem zordur hem de geldiği ülke için birçok problemi beraberinde getirebilmektedir.

1.4.Türkiye’de Yabancı Sermaye Yatırımları

Bir ülkede yatırım yapmayı göze alan şirket öncelikle, kâr marjlarının yüksek olması bakımından değerlendirmede bulunmaktadır. Yatırımın yapılacağı ülkede birçok şartın uygun bulunması gerekmektedir. Küreselleşme sürecinde dünyanın dört bir yanına yayılan uluslararası şirketler Türkiye’de bir takım yatırımlarda bulunmaktadır. UNCTAD Dünya Yatırım Raporu’na göre Türkiye en fazla UDY çeken ülkeler arasında 2003 yılında 53. sırada iken, 2004 yılında 38. sırada, 2005 yılında 23. sırada, 2006 yılında 17. sırada yer alırken 2007 yılında ise 23. sırada yer almıştır (Tablo-3). Ve bu veriler Türkiye’nin gelecekte ilk 10 içinde yer alacağını göstermektedir. Milyar dolar bazında ise 1995 – 2004 yılları arasında 1,4 milyar dolar olan yabancı sermaye yatırımı 2006 yılında en yüksek seviyesini görerek 20,1 milyar dolar olmuştur. 2007 yılında ise 23 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir (Tablo-4).

(31)

Tablo 3: Türkiye’nin Uluslararası Doğrudan Yatırımlardan Aldığı Pay Olarak Dünyadaki Sıralaması

Kaynak: UNCTAD Yatırım Raporu, (2008).

Tablo.4: Türkiye’ye UDY Girişleri

Kaynak: UNCTAD Yatırım Raporu, (2008).

1.5.Türkiye’de Medya Alanında Yabancı Sermaye Girişi Önündeki Şartlar

Türkiye’de medya alanında ise, halihazırda bulunan oligopol yapılanma; “Sadece birkaç satıcın faaliyette bulunduğu piyasa türü, oligopol piyasa kavramı ile ifade edilir. Bu piyasada en az üç satıcı ile birlikte çok sayıda alıcı bulunmaktadır. Oligopol piyasalara yeni firmaların girmesi çok kolay değildir” (Orhan ve Erdoğan, 2006: 27). Kadıoğlu da konuya ilişkin yaptığı tespitinde, “Türk medyasının belirleyici bir özelliği de oligopolistik yapısı ve holdingleşmesidir. Türkiye’de önemli basın kuruluşlarını kontrol eden holdinglerin medya doğrudan ilgisi olmayan

(32)

farklı alanlarda yatırımları bulunmaktadır. Böyle bir yapı, medya sahipliğinin ticari veya kamusal amaçlardan çok holdingin diğer yatırımlarında yaşanabilecek olumsuzlukları önleyecek bir güç unsuru olarak tercih edildiğini göstermektedir” diyerek konuya açıklık getirmektedir (Kadıoğlu, 2001: 155).

Türkiye’nin belli başlı medya devleri piyasayı yabancı bir sermaye ile paylaşmak istememektedir. Mevcut oligopol piyasa şartları da yabancı sermayeyi ülkeye girişte düşündürmektedir.

Yabancı sermayenin özellikle de medya alanında Türkiye’ye girişi önündeki engellerden en önemlisi ise hukuksal düzenlemelerdir. Yeni bir pazara açılmak isteyen yabancı sermaye gittikleri ülkede mutlaka şirketlerinin yönetimini ellerinde bulundurmak isterler ancak Türkiye’deki kanun ve düzenlemeler buna izin vermemektedir. 3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un 29. maddesinin (h) fıkrası, “Bir radyo ve televizyon yayın kuruluşunda yabancı sermayenin payı ödenmiş sermayenin yüzde 25’ini geçemez” hükmünü içermektedir bu nedenledir ki yabancı sermayedarlar Türkiye’de medya alanına girmek konusunda tereddütler yaşamaktadır.

(33)

ĐKĐNCĐ BÖLÜM

MURDOCH’UN YÜKSELĐŞĐ, FOX TV’NĐN TÜRKĐYE PAZARINA ADIM ATIŞI VE HUKUKSAL SORUNLAR

A. Rupert Murdoch’ın Adelaide News’ten Medya Devliğine Geçiş Süreci

Dedesi ve dedesinin babası da Hıristiyan bir din adamı olan Rupert, Avustralya’nın Melbourne ketinde 1931 yılında dünyaya gazeteci bir babanın oğlu olarak gelmiştir. Çanakkale savaşlarında Avustralya hükümetinin resmi muhabiri olarak görev yapan Keith Murdoch, 1952 yılında gözlerini dünyaya kapattığında oğlu Rupert Murdoch’a pek fazla kâr etmemekle birlikte saygınlığı bulunan yerel bir kasaba gazetesi Adelaide News’i miras bırakmıştır. Yerel bir gazete patronu olarak henüz 22 yaşında kolları sıvayan genç Murdoch, kısa süre içerisinde dünyanın dört bir yanında yayın yapan TV istasyonlarına ve ulusal gazetelere sahip olmakla içinde barındırdığı hırs ve azmi ortaya koymuştur.

Rupert Murdoch hakkında kaleme alınmış en cesurca biyografinin sahibi Shawcross, Murdoch’u şu ifadelerle anlatmaktadır: “Rupert Murdoch, Melborne’lu güçlü bir yukarı orta sınıf ailesinin üyesi olarak dünyaya geldi. Gençliğinde Vlademir Đlyiç Lenin’i selamlayarak (ya da selamlar görünerek) siyasetin sol kanadında yer aldı. 1990’a gelindiğinde, Ronald Reagan ve Margaret Thatcher’ın destekçisi ve arkadaşı olarak, komünizmi aşağılayan liberalizmden iğrenen bir sağcılığa gururla gözlerini dikti. Onun bu son politik paraya mala doymaz açgözlülüğüyle doğru orantılı bir düşman güruhu sağladı. Kimilerinin gözünde, özellikle Britanya ve Avustralya’da şeytansı bir statü kazandı. Düşmanları tarafından ‘iblis’. ‘ifrit’, ‘tekinsiz’ gibi terimler onu tanımlamak için sıkça kullanıldı. Diğer taraftan, arkadaşları ve ortakları onun hakkında konuşurken neredeyse tapınıyorlardı” (Shawcross, 1994: 3).

Henüz 22 yaşındayken bir gazetenin sahibi olma şansını yakalayan Murdoch’un, yerel bir gazete sahibi olmanın ötesine geçeceğini ortaya koyduğu ilk planıyla anlaşılmıştı. Sunday Mail gazetesinin Pazar günleri yayınladığı rengârenk ek ile yarışabilmek için elinden geleni yapan Murdoch, bu savaşı 2 sene sonra

(34)

kazanmıştır. Sunday Mail gazetesi yetkilileri ise mağlubiyetlerini kabul ederek Murdoch ile ortak olmayı kabul etmiştir. “Gerçekten de öyle. Onlar işten çekilecekler ve sadece yüzde 50’lik hisselerini alacaklardı. Gazetenin kontrolü, dağıtımı, baskısı ve yönetimi bizim elimizde olacaktı” (Shawcross, 1994: 77). Yapılan bu anlaşma Murdoch’un kazandığı ilk zafer olma özelliği taşımaktadır. Avustralyalı bu genç adam 30 yaşına geldiğinde ise kimsenin tahmin edemeyeceği başarılara imza atmıştır. “Murdoch yönetme yeteneğini kanıtladı. Fiyat indirmeyle ilgili girişken bir pazarlamayla başladı. 30 yaşına geldiğinde bir radyo istasyonu, Adelaid`de bir televizyon kanalı lisansı, çok sayıda gazeteye sahipti ve bir TV Softi başlattı. Murdoch 1964 yılında ilk ülke çapında satılan ve bir Avustralya gazetesi olan ‘The Australian’ı piyasaya sürdü” (Bauder, 2000: 15).

Henüz 30 yaşında olan Murdoch’ın başarıları tüm dünyada da yankı uyandırmaya başlamıştı bile aslında onun stratejisi de ortadaydı; bütün yaptığı atılımlarda bu sistemi yani ‘önce ödünç al sonra satın al’ı uygulamaktı.

Günümüzde elde ettiği üne ve şirketlere bu yöntemle sahip olduğu birçok araştırmacı tarafından da ifade edilmektedir. Marc Bauder bu strateji için şöyle demektedir: “Murdoch`un hedefi sadece Avustralya içerisinde genişlemekten daha büyüktü. Böylelikle 1960`da Đngiltere`nin çok satan ‘News of the World’ ve ‘The Sun’ gazetelerini satın aldı ve bunları popüler-muhafazakar sansasyonel eserlere çevirdi. Đlk elde ettiklerinde Murdoch`un bugüne kadar sürdürerek benimsediği ‘borrow and buy’ yani ‘önce ödünç al, sonra satın al’ felsefesi görülmekteydi. 1973 yılında Murdoch ‘San Antonio Express News’i satın alarak ilk defa Amerikan medya pazarına adım atmaya cesaret etti. Üç sene sonra da ‘New York Post’u satın aldı. Murdoch bu iki gazeteyle de ‘Sun’ taktiğini uygulayarak başarıya ulaştı. 1979’un başlarında bugünkü News Corporation Şirketi’nin resmi doğum saati gelmişti. O günden beri de Sydney’den çeşitli etkinlikler yönetiyor. Murdoch bir sene sonra Londra’da ‘Times’ ve ‘Sunday Times’ı satın alarak dünya formatında gazeteler de almaya adım attı” (Bauder, 2000: 15).

Günümüzde de elinde bulundurduğu FOX TV’nin yayın politikasında ‘Sun’ gazetesinin esintilerini görebilmek mümkündür. Sansasyonel ve 3. sayfa haberlerin

(35)

ağırlıklı olarak yer aldığı Sun politikası Murdoch’un yükselişinde önemli bir yere sahip olmuştur. Aslında Sun tipi yayıncılık anlayışı birçok araştırmacı tarafından eleştirilse de okuyucular tarafından olumlu karşılanmış ve satışların artmasına neden olmuştur. “1970’lerin ortalarında Sun gazetesi her geçen gün yüzlerce hatta binlerce okuyucuyu cinsel içerikli yayınları sayesinde kazanmaktadır” (Shawcross, 1994: 143). Hatta günlük bir gazetede ilk defa üstsüz bir kadın fotoğrafı 17 Kasım 1970’de Sun’ın sayfalarında kendisine yer bulmuştur. Yapılan bu yayın politikası nedeniyle Sun gazetesi toplu olarak insanların bulunduğu kütüphane gibi yerlerde yasaklanmış buna rağmen Murdoch izlediği yayın politikasından vazgeçmemiştir. Yapılan yayınlarda sadece cinsel içerik kullanılmamakta, soft ve vahşice işlenen cinayet haberleri de gazetenin birinci sayfasında büyük puntolarla yer almaktadır.

Ciddi gazetecilik yapmaya çalışan dönemin gazeteleri ise her geçen gün okuyucu kaybediyor olmaları nedeniyle kaygılanmaktadır, “1971’in başında, Sun, yılın gazetesi olarak adlandırılmaya başlandı. Onunla mücadele edebilmek için, Mirror da, kimliğinden çok daha ciddi tavizler vermeye zorlanıyordu. Hugh Cudlipp kızgındı, ‘Birlerinin mutlaka fıçının dibini kazıması gerekiyor.’ Diyordu. Diğer gazetecilerin çoğu Sun’ın cinselliği bu şekilde kullanmasından şaşkınlığa düşmüşlerdi” (Bauder, 2000: 15).

Murdoch izlediği yayın politikasıyla gerçekten de herkesi şaşkına çevirmektedir. Ancak satışlara bakıldığında Murdoch’un işlerinin yolunda gittiği söylenebilir. Cinsellik unsuru gazetelerin satışlarında en önemli etken olarak görülmektedir. “Çok sayıda boşanma haberinin yanı sıra ‘Ne kadar iyi bir âşıksınız’ gibi başlıklarla başlayan pek çok yazı vardı. ‘Kocalar, ön sevişmenin ne kadar önemli olduğunu biliyor musunuz?’ Yarın: Evlilikte yataktaki yanlışlıkların nedenleri: Eşlerine sadık olmayan kadınlar ve erkekler üzerine yapılan şaşırtıcı yeni bir araştırma” (Shawcross, 1994: 143). Murdoch gazetelerinde öne çıkan haber başlıkları olmaktadır. Đngiliz vatandaşları ise bu haberlere artan bir satışla cevap vermektedir. Tüm bu gelişmeler Murdoch’un şirketlerinin hızla büyümesine yol açmıştır.

(36)

1. Murdoch’un Medya Đmparatorluğu News Corporation’ın Doğuşu

Adım adım dev bir medya imparatorluğuna doğru giden Murdoch, izlediği yayın politikasıyla da küreselleşen dünyada gerçek bilgiye ilginin azalmasına, magazinsel unsurların ise hızlı bir şekilde benimsenmesine ön ayak olmuştur. Yıllar yılları kovaladıkça Murdoch’un yükselişi de devam etmiş ve 1964 yılına gelindiğinde genç Murdoch, Avustralya’da ilk ülke çapındaki gazete The Australian’ı piyasaya sürmüştür. Yaptığı bu hareket onun ne kadar cesur olduğunu ve gelecekte neler başarabileceğinin de habercisi olmuştur.

Avustralya’da oldukça büyüyen Murdoch farklı bir kıtaya geçerek News Corp. Şirketi’nin temellerini atmaya başlamıştır. Emin adımlarla ilerleyen Murdoch’un dev bir medya imparatoru haline dönüşmesini sağlayacak ülke ise Amerika olmuştur. Yaklaşık 6 sene süren bu büyük çalışmanın ilk adımı ise 1973 yılında ABD’de yayımlanan ‘San Antonio Express News’i satın almak olmuştur. Aslında ABD onun için dev medya imparatorluğuna giden yolun haritası anlamına gelmektedir. Belirtilen yollardan çeşitli desteklerle ilerleyen Murdoch, 1976 yılında ise ‘New York Post’u satın alarak ne kadar kararlı olduğunu göstermiştir.

Murdoch’un bu ilerleyişi dünyanın önde gelen dergilerinden TIME’ın da dikkatinden kaçmaz ve Murdoch’u kapağına taşır. 17 Ocak 1977’de yayımlanan TIME dergisinin kapağı gökdelenlerin üzerine çıkan ve elinde New York Post gazetesi tutarak poz veren King Kong kostümlü Rupert Murdoch’dan başkası değildir. TIME dergisi gökdelenler üzerine çıkmış olan Murdoch resminin üzerine de şu cümleleri yazmıştır: “Avustralyalı basın lordu New York şehrini korkutuyor” (Resim-2).

Dünyada ve Amerika’da popülerliği giderek artan Murdoch hakkında yapılan eleştiriler belki de onun daha fazla büyümesini sağlamıştır. Amerika’da kurduğu sağlam ikili ilişkiler sayesinde emin adımlarla yoluna devam eden Murdoch her ne kadar eleştirilere maruz kalsa da kurduğu yeni kanallar ve gazeteler ile kârına kâr katmayı sürdürmüştür.

(37)

Resim 2: Murdoch’u Gökdelenlerin Üzerinde Bir King Kong Olarak Resmeden TIME Kapağı Kaynak: TIME Dergisi, 17 Ocak 1977.

Yaklaşık 3 sene sonra da Murdoch, News Corp’un resmî doğuşunu gerçekleştirir. Murdoch, 44. doğun gününü kutladığı 1979 senesinde kendisine verilebilecek en güzel hediyeyi News Corp’a sahip olmanın güzelliğini yaşayarak alır. Bankaların güvenini kazanmış biri olarak Murdoch, 1979 yılından itibaren dev bir medya şirketinin sahibi halini alır.

Aynı yıl Daily News Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Josef Barletta gazetesinde yayınladığı bir yazısında Murdoch için ağır eleştiriler içeren ifadeler kullanmaktadır. Aslında bu yazı Murdoch’un medya imparatorluğuna giden yolda izlediği stratejiyi de gözler önüne sermiştir. Barletta şöyle demektedir: “Çirkef bir sokak kavgacısı olunmaması gerekiyordu. Ben ve arkadaşlarım iyi davranış kurallarına uymaya çalışıyorduk. Murdoch’un dünyasında ise kural yoktur. Onun dünyası ahlaksızdır... Şimdi ise biz, onun bize gösterdiği şekilde çalışacağız. Mademki bunu istiyor bizde oyunu onun kurallarına göre oynayacağız” (Shawcross, 1994: 169).

Şirketlerinin bir ucu Avustralya’da bir ucu Avrupa’da ve Amerika’da olan Murdoch için yeni hedef ise dünya çapında yayımlanan birkaç gazeteye sahip olmaktır. Bu hedefini ise dünya çapında yayın yapan Đngiltere gazetelerinden; Londra’da yayımlanan ve tüm dünyada satışı gerçekleştirilen ‘Times’ ve ‘Sunday Times’ gazetelerini alarak gerçekleştirmiştir.

(38)

Avrupa’da da televizyon yayıncılığı alanında etkin olmak isteyen Murdoch, Đngiltere’nin önce gelen TV kanallarından Satellite Television’ı (SATV) 1983 senesinde satın almıştır. Türkiye’de olduğu gibi kanalın adını kısa bir süre içerisinde değiştiren Murdoch, yepyeni bir markayı Sky’ı Đngiliz kamuoyuna sunmuştur ancak kanal hızla zarar etmeye başlayınca Murdoch, British Satellite Broadcasting ile Sky’ı birleştirerek BSkyB olarak yayınlarını sürdürmüştür. Kanal direk uydudan yayın yapan ilk kanal olma özelliği de taşımaktadır fakat burada da zarar çok büyük olmuştur ve sadece 1990’da Murdoch haftada 6 milyon paunt zarara uğramıştır. Nihayet kanal 1996`da film ve spor karsılaşmaları özel yayın haklarına yaptığı büyük yatırımlar sayesinde zarar etmekten kurtulup, 300 milyon paunt ciro seviyesine ulaşmıştır (Bauder, 2000: 16).

Dünyada bir medya devi olma yolundaki çalışmalarını hızla sürdüren Murdoch 1970’li yıllarda kazandığı başarısını 1980’li yıllarda da devam ettirmiştir. ABD’de grubuna yeni kanallar eklemeyi sürdüren Murdoch, 1985 yılında 1,9 milyar dolara değerindeki 7 MetroMedia televizyon kanalını satın almıştır. Aynı yıl Twentieth Century FOX-Film stüdyolarını 575 milyon dolara satın alan Murdoch televizyon ve gazetenin ardından sinema sektörüne de adım atmıştır. Ancak Türkiye’de olduğu gibi ABD’de de yabancıların fazla sayıda kanal satın almalarını yasaklayan kanun Murdoch’un karşısına ciddi bir sorun olarak çıkmıştır. Kısa sürede bu problemi de aşan Murdoch, çözüm yoluna Amerikan vatandaşlığına geçerek ulaşmıştır. Yeni kanallar ve program haklarını dilediği gibi kullanabilme iznine ulaşan Murdoch, program hakları ve yayılma imkânları sayesinde 1987 yılında FOX Televizyon ağını kurmuştur.

Dünyanın dört bir yanında yayımlarını sürdüren FOX TV’nin başlangıcı da bu adımlarla gerçekleşmiştir ancak yapılan tüm bu yatırımlar 1988 yılına gelindiğinde Murdoch’u 95 milyon ABD doları zarara uğratmıştır. Yine de 2 sene içerisinde FOX kanalı Amerika’nın % 91’i tarafından izlenen bir kanal olmayı başarmış ve 1991 yılında sadece reklam süresi satışlarıyla 550 milyon ABD doları kazanç sağlamıştır. Elbette FOX’un bu denli başarılı olmasını sağlayan ‘TV Guide’ dergisini de unutmamak gerekir. Murdoch`un 1988’de 3 milyar ABD doları ödeyerek satın aldığı

Şekil

Tablo 1: Dünyadaki Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları    Kaynak: UNCTAD Yatırım Raporu, (2008)
Tablo 3:  Türkiye’nin Uluslararası Doğrudan Yatırımlardan Aldığı Pay Olarak Dünyadaki Sıralaması  Kaynak: UNCTAD Yatırım Raporu, (2008)
Tablo 5: News Corp. Şirketi’nin Dünya Televizyonlarındaki Payı (1999)   Kaynak: Annual Report, ‘News Corporation`in Kendi Açıklaması’, 1999
Tablo 6: Rupert Murdoch’un Sahip Olduğu Medya Araçları   Kaynak: www.newscorp.com, 2009
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Pretreatment of A549 cells with Ro-32-4032 and the dominant-negative mutant of c-Src DN inhibited thrombin-induced IKK alphabeta activity, kappaB-Luc activity, and

Lokantanın İstiklal Caddesi ndeki yeni yerinde de içki verilebilmesi için Padişah Vaddettin’den irade-i seniye alındı. Abdullah Efendi Lokantası, ününü

[r]

Çalışmada armut yaprağının etanol ekstraktı için toplam fenolik miktarı 86,25 mg GAE/g olarak belirlendi; armut yaprağı ekstraktları başta ABTS radikali

Amerika ile Türkiye arasında oluşturulacak stratejik işbirliği sonucunda Bakü- Tiflis-Ceyhan boru hattının yapımı için gerekli ekonomik ve siyasi destek elde

Fotoğraf olayına, doğaya ve kültür değerlerimize çok büyük bir aşkla bağlı, dost canlısı ve se­ vecen bir sanatçımızdır

Bu çalışmada, İzmir Körfezi`nin çok ışınlı üç boyutlu batimetri haritası hazırlanmış ayrıca yüksek ayrımlı akustik verilerden yararlanılarak körfezin

Ol- guda da sa¤ ovaryan yaklafl›k 3 cm olarak izlenen kistik kitle sezaryen esnas›nda eksize edilerek intraoperatif frozen ince- lemeye gönderilmifl olup, sonucun atipik