• Sonuç bulunamadı

Karakalpakistan zerk Cumhuriyetinde Yalnz Kalm Bir evre rgt

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Karakalpakistan zerk Cumhuriyetinde Yalnz Kalm Bir evre rgt"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

Internetten Kredi Kartı ile Abone Olma ve Kitap Satın

Alma lmk§m

www.turan.org

sitemize girerek bankaya veya postahaneye gitme zahmeti olmaksızın Vakfımızdan dergi ve

kitap talep edebilirsiniz. YAYlN KURULU VE

HAKEMLERİMiZ Prof. Dr. Turan Yazgan Prof. Dr. Orhan Türkdoğan Prof. Dr. Mustafa Erkal Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu Prof. Dr. Necdet Öztürk Prof. Dr. İlhan Şahin

Prof. Dr. Feridun Emecen Prof. Dr. Mertol Tulum Prof. Dr. Ahmet Kala Prof. Dr. Salih Aynural Prof. Dr. Zekeriya Kitapçı Prof. Dr. Birol Emi! Prof. Dr. İnci Engin ün

TEMSİLCİLERİMİZ 1· Osman Nuri Özmeral

Tel: (0246) 311 41 41 Cep: 0532 567 55 49

2· Ahmet Findos

Anafartalar Cad. No: 30·C

Eğirdir Tel: (0242) 242 30 25 Antalya Belgegeçer: 0242 247 63 22 3· Ergünöz Akçura Cep: 0542 695 32 96 Elazığ Belgegeçer: (0424)233 0062 4· Yavuz Gürler Tel: (0312) 310 36 46/ 2619 Ankara 5·AliAkbaş

Siverek İlköğretim Okulu

Şanlıurfa· Diyarbakır Cep: 0532 360 53 BB

6· Mustafa Kemal Cabıoğlu Tel: (0212) 572 41 98 İstanbul

7· Ramazan Çetin

Tel: (0222) 320 87 96·220 15 95 Cep: 0532 214 26 32 Eskişehir

B· Alp Kitap Kırtasiye

İnkılap Sok. No: 2/52

Tel: (0312) 432 39 30 Kızılay/ Ankara

9· Libraire De Pera (Beyoğlu Kilapçılık) Tozkoparan Cami Sok. No: 1 Tel: (0212) 253 80 BO

Tarlabaşı-Beyoğlu 1 İst.

10· Adnan Sarıdoğan

Kamu-İş. Filistin Sok. No: 23

Gaziosmanpaşa 1 Ankara Tel: (0312) 446 85 91 ·79

11· Yavuz Cankara

Gebze 1 Kocaeli Tel: (0262) 653 84 97· 131

12· Abone San. Tic. Ltd. Şti. Perpa. Elektronik Ticaret Merkezi Kat: 13, No: 1969 Okmeydanı /İstanbul

Sayı: 207 Kapak: Şehitler Çiçeğe Durmuş Çanakkale' de- Koca Seyit Onbaşı­

T. Stevens'ın 1884 Hisikietle Osmanlı Turu. Mart- 2004/03-207

•.rı~tu<vc ve Dil Meselemiz

Prof. Dr. Turan Yazgan

._,.,run'da Yayınlanan Tercüman

•'-•u""'""'~··'nden Tarihi Haberler

Sabri Arıkan

Mehmet İhsan İşözen

Şemistan Alizamanlı arıLnııalJıu'nun Türkleşmesinin Belgeleri

Oktay Aslanapa

Üçüncü Bin Yılın Eşiğinde Türk Uygarlığı

Dr. Murat Kocobekov

,..,,u.<.ut< .)a·ırt.erı ve Türk Aşıkları

.-~ .. n.•~""w"K' Tarihi ve Etnografik Bağlar

Janagül Turumbetova

Orhun'daki Büyük Kurgan ve 2003

Yılında Çıkan Tamgalı Balballar

Prof. Dr. Saadetlin Gömeç

İlgar Fehmi Şehitler Çiçeğe Durmuş Çanakkale'de

Ahmet Özdemir

Hüseyin Çelikcan

Paşalar: 48

Lütfü Paşalar: 1 ..

Serdar-ı Ekrem Omer Lütfü Paşa

-I-Fahrettin Öztoprak

Volga Bulgar Milli Meclisinin, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e Mektubu

Osman Halil Çeviren: Semra Kanat

Nikolayeviç Gumilev'in Eserlerinde Türklerin Dini Hakkında Bazı Notlar

Prof. Dr. Harun Göngür

Türklüğe Giden Yolda El-Cô.hrz ve '1-Etrak- Türklerin Yücelikleri

-II-En Büyük Türkoloğu Arap İran Milli

Karşısında

Prof. Dr. Zekeriya Kitapçı

Türk Dünyası'ndan Haberler

Dr. Süleyman Doğan 120

Yri

Önce Bisiklet/e Dünya Turu

H. Achmed Schmiede

Karakalpak Muhtar Cumhuriyeti'nde Misyonerlik Faaliyetleri

(3)

Giriþ

Sovyetler Birliði, 1980'li yýllarda çöküþ dönemine girmiþtir. Bu çöküþ sürecinin nedeni, Batý Dünyasý diye adlandýrýlan geliþmiþ ülkelerle yarýþta geri kalmasý olarak gösterilebilir. Gorbaçev çöküþü önlemek için Doðu Almanya'nýn Batý Almanya ile 5 milyar dolar karþýlýðýnda birleþmesine izin verse de, bu para Sovyet ekonomisini düze çýkarmaya yetmemiþtir. 1989 yýlýnda baþlayan ayak-lanmalar 1990'lý yýllarda Baltýk ülkelerinin baðýmsýzlýðýný kazanmasýyla en üst düzeye çýkmýþ ve 1991 yýlýnda Türk Cumhuriyetlerinin birlikten ayrýlmasýyla da büyük ölçüde tamamlanmýþtýr. 31 Aðustos 1991 tarihinde Özbekistan'ýn birlikten ayrýlma kararýyla Karakalpakistan Özerk Cum-huriyeti de Özbekistan'a baðlý olmak kaydýyla birlikten ayrýlmýþtýr. Fakat Sovyetlerden ayrýlma sürecinde birçok problemi de beraberinde taþýmak zorunda kalmýþtýr. Bu problemlerden en önemlisi tabiî ki Aral Gölü çevre felâ-keti olmuþtur.

Aral Gölü, Kazakistan ve Özbekistan arasýndadýr. Ha-zar, Surerior-Michigan-Huron (Amerika) ve Victoria (Afrika) göllerinden sonra dünyadaki en büyük dördüncü göldür. Bu gölü besleyen Amuderya ve Sýrderya nehir su-larýnýn % 90 oranýnda, sulama amacýyla kullanýlmaya baþlanmasýyla göle dökülen akarsular hemen hemen yok denebilecek düzeye inince Aral Gölü ortadan

kaybolma-ya baþlamýþtýr.1Aral'ýn kurumasý, çevrenin zehirli çöllerle

kaplanmasý ve kumlarýn rüzgârla bir yerden diðer bir yere taþýnmasý bölge halkýnda çeþitli hastalýklarýn ortaya çýk-masýna neden olmuþtur. Bu bölgede, aneminin çok yay-gýn olduðu, bilhassa kadýnlarýn % 80'inin bu hastalýða ya-kalandýðý bilinmektedir. Karakalpakistan'da, günümüzde sularýn çekilmiþ bulunduðu Aral Gölü alaný bir tuz gölü-ne dönüþmüþtür. Buradan kalkan kum ve tuz bulutlarý, çevredeki tarým alanlarýna her yýl hektar baþýna yaklaþýk

yarým ton kum ve tuz yaðdýrmaktadýr.2 Yakýn bir

za-manda bu sorunun önüne geçilmezse Karakalpakistan çöller ülkesine dönüþecektir.

Aral Gölü'ndeki mevcut kirlenme dünya tarihinde in-sanlar tarafýndan gerçekleþtirilen en büyük kirlenmedir. Bir zamanlar Sovyetler Birliðinin Su-Ýktisadîye Bakanlýðý birinci müsteþarý "Aral güzel ölmelidir." dedikten sonra "Halk denizsiz-gölsüz yaþamayý öðrenmeli." diye

beya-natta bulunmuþtur.3 Bu da göstermektedir ki, devlet

adamlarý insanlara önem vermekten çok paraya önem vermiþlerdir. Buna karþýlýk biyoloji profesörü Koboloviç "Bizler bir nesilde koca bir denizi yeryüzünden yok eden dünyadaki yegâne memleket olduk."4 diyerek Aral'ýn

durumunu açýk bir þekilde izah etmektedir. Sovyet-Rus uzmaný Fedoroviç'in deyimiyle "Ýnsanlýk tarihinde ilk de-fa bir göl yok edilmektedir."

Aral Gölü'nün kurtarýlmasý amacýyla BM baþta olmak üzere birçok uluslararasý kuruluþ çalýþmalar yürütmekte-dir. Bu çalýþmalar yürütülürken, Aral Gölü hakkýndaki bilgiler ise Kazakistan ve Karakalpakistan'da kurulu olan Aral Gölü ile ilgili sivil toplum kuruluþlarýndan alýnmak-tadýrlar. Aral Gölü ile ilgili bilgi aktarýmýnda dünyada en önemli kuruluþ ise, bugün Karakalpakistan'ýn baþkenti Nökis'te 1989 yýlýndan beri faaliyette bulunan Union for Defence of Aral Sea& Amuderya (UDASA) adlý kuruluþ-tur. Fakat maddî imkânsýzlýklar ve gerekli ilginin göste-rilmemesi nedeniyle son yýllarda etkinliðini giderek azaltmaktadýr. Etkinliðin azalmasýnda uluslararasý kuru-luþlarýn ve devletlerin Aral Gölü'ne duyduðu ilginin azal-masý da etkilidir. Bugün merkezi Karakalpakistan'da olan örgütün bir þubesi de Hollanda'da (UDASA Holland) hizmet vermektedir. Hollanda þubesi 27 Haziran 2003 ta-rihinde açýlmýþtýr. Fakat bu þube resmî bir kurum olmak-tan çok Aral Gölü'nün kurumasýna gönlü razý olmayan bir kaç Hollandalý’nýn bir araya gelmesiyle oluþturulmuþtur.

Türkistan'ýn tamamýnýn doðasýný ve insan yaþamýný etkileyen bu çevre felâketini, nedenleri ve sonuçlarýyla ilk aðýzdan dinlemek amacýyla felâketin merkezinde ku-rulu olan UDASA'nýn baþkaný Yusup Kamalov ile yap-mýþ olduðumuz röportajý burada neþretmenin uygun

ola-KARAKALPAKÝSTAN

22

T

T

a

a

r

r

i

i

H

H

K

Ka

ar

ra

ak

ka

al

lp

pa

ak

ki

is

st

ta

an

n

Ö

Öz

ze

er

rk

k

C

Cu

um

mh

hu

ur

ri

iy

ye

et

ti

i’

’n

nd

de

e

Y

Ya

al

ln

ýz

z

K

Ka

al

lm

ýþ

þ

B

Bi

ir

r

ÇEVRE

ÖRGÜTÜ:

Salih

YILMAZ

* salihyilmaz76@yahoo.com

UUDDAASS

AA

UUDDAASSAA

UUDDAASS

AA

UUDDAASSAA

(4)

caðýný düþünüyorum. Çünkü bu sayede Türklerin hami-liðine aday olan Türkiye insanýnýn bu örgüte ve Aral Gö-lü'ne ilgi duyacaðýný zannediyorum.

Bu röportaj 2003 yýlýnýn Aðustos ayýnda UDASA'nýn merkezinde yapýlmýþtýr. Soru-cevap hâlinde olan röportaj sýrasýnda Yusup Kamalov "YK", Salih Yýlmaz ise "SY" olarak kýsaltýlmýþtýr.

SY: Selam Sayýn Yusup Kamalov öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiðiniz için teþekkür ediyorum. Bili-yorsunuz ki bütün Türkistan'ý etkileyen bir çevre fe-lâketiyle karþý karþýyasýnýz. Aral Gölü çevre felâketi hakkýnda sizden bilgi almayý arzuluyoruz. Biz biliyoruz ki UDASA olarak dünyanýn birçok ülkesine giderek bilgilendirme toplantýlarý düzenliyorsunuz. UDASA teþkilâtýnýn temel görevi nedir? Neler yapýyorsunuz.?

YK: Öncelikle Aral Gölü çevre felâketine duyduðunuz ilgiden dolayý teþekkür ediyorum. Bizim verdiðimiz bilgi-leri Türkiye'ye aktaracak olmanýz bizim için sevindirici-dir. Bizim bu örgütün Karakalpakça olarak adlandýrýlýþý "Araldý hem Amuderyaný Koruv Avkamý"dýr. Bu teþkilât 1989 yýlýnda Nökis'te kurulmuþtur. Kuruluþunda bir kaç önemli insan öncülük etmiþtir. Teþkilâtýn ilk baþkaný Orazbay Abdirahmanov olmuþtur. Orazbay sayesinde bu teþkilât oluþmuþtur. Orazbay birçok insaný çevresinde toplayarak bu konuyu gündeme getirmiþtir. O dönemde hâlen Sovyetler içinde olduðumuz için devlet bu konuya fazla ilgi duymamýþtýr. Hatta böyle bir teþkilâtýn bir ara-ya gelmesini önlemek için baskýlar ara-yapmýþtýr. Çünkü Sov-yet yöneticilere göre, devletten baðýmsýz hareket eden in-sanlar tehlike olarak görülüyordu. Bu nedenle bizler iki üç yýl süresince çok zorluklar çektik. Çalýþmalarýmýzý gizli yürüttük. Çoðumuz devletin emniyet güçleri tarafýn-dan takibe uðradýk ve tehdit edildik. Hiç kimse bizlere ofis açacak yer vermedi. O dönemde toplantýlarýmýzý ti-yatroda, kafede yahut Ayýmbetov'un evinde yapýyorduk. Bu nedenle ilk yýllarda sesimizi duyuramadýk.

SY: Yani Sovyetler döneminde büyük güçlüklerle mücadele etmek zorunda kaldýnýz?

YK: Evet, kesinlikle. Orazbay bizi her zaman uya-rýrdý. Aman dikkat edin kendinize diye. Bizim bu teþkilâtý kurmamýzdaki en önemli sebeplerden birisi Aral Gölü hakkýnda dünyaya malûmat vermekti. Mücadele etmemiz gerekti. Ýkincisi ise biz sezdik. Özellikle Orazbay sezdi. Bizden iki yýl önce Taþkent'te Aral Gölü ile ilgili bir ko-mite oluþturuldu. Bu koko-mite, komünist partisinin tekeli altýndaydý. Birçok yerden bu komiteye para yýðýlýyordu. Fakat bizler hiçbir þekilde maddî yardým görmedik. Bu komitede toplanan paralar ise Aral Gölü yerine insan-larýn kendi cebine gidiyordu. Orazbay bizi uyararak,

artýk faaliyetlerimizi hýzlandýrmamýz gerektiðini söyledi. Çünkü Aral Gölü Komitesi adý altýnda devletin paralarýný kullanan kötü niyetli insanlara engel olmamýz gerek-tiðinin farkýna varmýþtýk. Böylece Karakalpakistan'da bu teþkilâtý kurduk ve mücadelemize baþladýk. 6 Aralýk 1989 tarihinde üniversitenin büyük salonunda toplanmaya karar verdik. Bu toplantýda bu teþkilâtýn üyelerini ve baþkanýný seçmeyi amaçlýyorduk. Bu haberi bütün tele-vizyonlara, gazetelere ve radyolara ilettik. Toplantýya komünist partisi üyeleri korktuklarý için katýlmadý. Zaten bir gün önce devlet yöneticileri hepimizi bir yerde topla-yarak böyle bir teþkilâtý kuramayacaðýmýzý söylemiþlerdi. Ayrýca bu konuda haber yazacak olan gazetecileri de iþ-ten atacaklarýný ilettiler. Bu nedenle herkesin gözünü korkutmuþlardý. Fakat biz tehditlere ve engellemelere raðmen çalýþamaya devam ettik. Komünist partisi biraz-da rüþvet vari olmak üzere Aral Gölü ile ilgili bir fon oluþturulacaðýný ve bu fona para yardýmý toplanacaðýný ve bu fonun baþýna da Orazbay'ý getireceklerini bildirdi-ler. Öylede oldu. Bu fonun baþýna Orazbay getirildi. Bu fonun kurulmasýndan sonra bizim gücümüz ikiye ayrýlmýþ oldu. Çünkü Orazbay'ý bir þekilde aldatmayý baþardýlar. Orazbay da iyi niyetli olarak Aral Gölü için yapýlan bir hareket sandýðý için bu fonun baþýna geçti. Nisan 1990 tarihine kadar herhangi bir varlýk gösteremedik. Nisan 1990 tarihinde resmî olarak bu teþkilâtý kurduk ve çalýþ-maya baþladýk. Kurulan fondan aldýðýmýz bir kýsým parayla kendi adýmýza gazete çýkarmaya baþladýk. Bir kýsým parayý ise yetimler yurduna verdik. Çünkü onlar da bu felâketten zarar görmüþtü. 1990 yýlýndan sonra hem Özbekistan hem de Karakalpakistan hükûmetinden siyasî destek almaya baþladýk. Hükûmet yetkilileri Aral Gölü ile ilgili geliþmelerin tamamýný hiç korkmadan gazetemizde yazmamýzý istediler.

SY: Bu politika deðiþikliðinde acaba baðýmsýzlýk sürecine girilmesinin de etkisi olabilir mi? Çünkü bu dönemde yetkililer Sovyetlerin bütün yanlýþlarýný ortaya dökmeye çalýþýyorlardý.

YK: Evet, belki olabilir.

SY: 1991 yýlýnda Özbekistan ve Karakalpakistan'ýn Sovyetler Birliðinden ayrýlmasýndan sonra sizin bu teþ-kilâtýn faaliyetlerinde bir deðiþiklik oldu mu? Mesela eskiden komünist partisi tarafýndan yapýlan baský yahut engellemelerle hâlâ karþýlaþýyor musunuz?

YK: Hayýr kesinlikle olmadý. Fakat baðýmsýzlýðýn ilk yýllarýnda devlet kendiyle uðraþtýðý için çevre problem-leriyle fazla ilgilenemedi. Halkýn zaten ekonomik sorun-larý dolayýsýyla kendi etrafýna bakacak durumu yoktu. Çünkü Sovyetlerden ayrýldýðýmýz ilk yýllarda büyük zor-luklar yaþadýk. Fakat biz yýlmadýk hükûmetimizin manevî

UDASA

T

T

a

a

r

r

i

i

H

H

(5)

desteðini de alarak ekoloji hakkýnda halkýmýzý ve dünya ülkelerini bilgilendirmeye devam ettik. Hatta bunu daha da hýzlandýrarak geniþlettik. Orazbay bir süre sonra bu iþten ayrýldý. Yerini baþkasýna devretti. Böylece bizler kendi baþýmýza kaldýk. 1994 yýlýnda ise ben Yusup Kama-lov olarak bu teþkilâtýn baþýna geçtim. Günümüze kadar da bu görevimi sürdürüyorum. Bizler elimizden geldiðin-ce bu problemin üstesinden gelmeye çalýþýyoruz. Fakat Karakalpakistan küçük bir devlet ve ekonomisi de o ka-dar güçlü deðil. Bu nedenle yapabileceklerimiz çok sýnýr-lý. Þu anda yapabildiðimiz tek þey dünyaya internet aracýlýðýyla günbegün bilgi aktarmaktýr. Bu bilgiyi akta-rýrken kendi düþüncelerimizi de ekliyoruz. Bilgi aktar-dýðýmýz gazeteler, dergiler, televizyonlar vb. sayesinde çare bulmaya çalýþýyoruz.

SY: Bu aktardýðýnýz bilgilerde en çok neyi iþliyorsu-nuz?

YK: Öncelikle Aral Gölünün kuruma sebeplerini açýklýyoruz. Ondan sonra da neler yapýlabileceði hak-kýnda fikirlerimizi ve gerçekleri yazýyoruz. Aral Gölü

çevresinde yaþayan Türk topluluklarýnýn bu felâketten nasýl kurtulabileceði hakkýnda hazýrladýðýmýz projeleri sunuyoruz.

SY: Peki bu bilgi aktarýmýný yaparken belli bir ücret alýyor musunuz?

YK: Hayýr kesinlikle ücret talep etmiyoruz. Çünkü bi-zim verdiðimiz bilgiler sayesinde, zaten insanlar yahut si-vil toplum kuruluþlarý ülkemizde yaþayan insanlara mad-dî yardýmlarda bulunuyor. Bizim amacýmýz bu bölgede yaþayan insanlara yardým ulaþtýrmaktýr.

SY: O zaman sizler nasýl geçiniyorsunuz. Yani haya-týnýzý nasýl kazanýyorsunuz?

YK: Aç yaþýyoruz. Þaka þaka. Öncelikle kendi devleti-mizden yardým alýyoruz. Daha sonra ise uluslararasý yardým kuruluþlarý tarafýndan destekleniyoruz. Bu bölge-ye gelen araþtýrmacýlarla birlikte yaptýðýmýz projeler sayesinde BM, Dünya Bankasý tarafýndan finanse edili-yoruz. Ama bilgi karþýlýðýnda asla para almýedili-yoruz.

SY: Sayýn Kamalov, Aral Türkistan'ýn kalbi olarak bilinir. Sizde biliyorsunuz ki burada su hayat demektir. Eðer Aral Gölü tamamen kuruyacak olursa buradaki insanlar da yok olma tehlikesiyle karþý karþýya kalacak-týr. Ýnsanlarýn hayatýný etkileyen Aral Gölü neden bu hâle geldi sizce?

YK: Rus Çarlýðý döneminde Aral Gölü'nün gereksiz olduðuna karar verilmiþ. Özellikle o dönemde Rus bilim adamý Vayekov, Rus çarýna verdiði öneride, Aral Gö-lü'nün gereksiz olduðunu bildirmiþtir. Bu nedenle eðer pamuk tarýmýnýn yapýlmasý düþünülüyorsa Aral Gölü'ne dökülen Amuderya ve Sýrderya sularýnýn kullanýlabi-leceðini bildirmiþtir. O dönemde Rus çarý, Petro-Alek-sandrovsk (bugünkü Törtkül)'a adamlar göndererek bu-ralarda araþtýrmalar yaptýrmýþ. Yeni kanallarýn açýl-masýný isteyerek pamuk planlaaçýl-masýný baþlatmýþtýr. Amu-derya'yý yeniden yapýlandýrmýþlar ve temizlemiþler. Ön-celeri gemiler yürüyemezken bundan sonra gemiler yüzer hâle gelmiþtir. Bolþevik ihtilâlinin yaþanmasýyla kurulan Sovyet Ýmparatorluðu döneminde ise, Lenin'in emriyle Türkistan'da pamuk yetiþtirilmesi kararý alýnmýþtýr. Aral Gölü'nün bu durumdan nasýl etkileneceði hiç hesaba katýlmamýþtýr. Ekonomik çýkarlar için Aral Gölü'nün kurumasý daha kârlý görülmüþtür. Bu yýldan sonra da zaten Aral'ýn geleceði çizilmiþtir. Aral Gölü'nün gereksiz ilân edilmesinden sonra herkes suya hücum etmiþ ve su çok acýmasýzca kullanýlmýþtýr.

SY: Peki Sovyetler döneminde açýlan yeni kanalla-rýn da bu kurumada etkisi yok mu?

YK: Tabiî ki var. Çünkü ilk dönemlerde birçok kanal yapýlmýþtýr. Bu kanallarýn çoðu da bazen çöllerden geçmiþtir. Sovyetler döneminde dünyayla büyük bir

ya-UDASA

24

T

T

a

a

r

r

i

i

H

H

UDASA baþkaný Yusuf Kamalov (solda) ve Salih Yýlmaz'ýn Acý Göl ziyareti. Nökis-2003.

UDASA Merkez Ofisi; soldan saða: Aydost, Salih Yýlmaz, Natalia, Timur. Nökis 2003

(6)

rýþ yaþandýðý için yapýlan iþlerin tez bitirilmesi ve çabuk sonuç alýnmasý istenmiþtir. Halk zorla kanallarýn yapý-mýnda çalýþtýrýlmýþtýr. Bu kanallar betondan yapýl-madýðý yani toprak kanallar olduðu için suyun büyük çoðunluðu zaten akýntý sýrasýnda kaybolmuþtur. Çünkü Sovyetler için önemli olan tek þey pamuktur. Bu toprak kanallar týkandýðý zaman ise yeniden kazýlmýþ ve temiz-lenmiþtir. Bu süreç uzun yýllar böyle devam etmiþtir. Ne zaman beton kanallarýn yapýlacaðý sorulduðunda ise verdikleri cevap çok ilginçtir. Sovyet yöneticiler bütün dünyanýn zamanla Sovyetleþtirileceðini ve bu sürecin tamamlanmasýndan sonra ise, bu kanallarýn betonlana-caðýný söylemiþlerdir. Güya o dönemde buna ayýracak zamanlarý yoktur.

SY: Yanlýþ anlamadýysam Aral Gölü, Sovyetlerin pamuk politikasýna kurban gitmiþtir. Yani kýsacasý 80-90 yýllýk bir süreç içerisinde bu hâle getirilmiþtir. Peki bu durum nasýl düzeltilebilir? Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan vb. ülkeler nasýl bir politika uygulamalý-lar ki bu durumu düzeltebilsinler?

YK: Aslýnda günümüzde Amuderya'dan alýnan suyun tarýma fazla bir faydasý bulunmuyor. Suyun büyük çoðun-luðu çölde kayboluyor. Bir kýsým su ise yapýlan kanallarýn altýndaki yer altý deliklerinde kayboluyor. Bu sýzýntýlar sayesinde de Aral Gölü ve Amuderya çevresinde irili ufaklý bir sürü göl oluþmuþtur. Eskiden bu göller bulunmuyordu. Ne zaman ki, kanallar yapýlmaya baþladý, o zaman bu kü-çük göller oluþtu. Bizim hesaplamalarýmýza göre Amuder-ya'dan ve SýrderAmuder-ya'dan alýnan suyun % 90'ý boþa gitmekte-dir. Bu % 90'lýk oran buharlaþmakta yahut yer altýna sýz-makta veya bu küçük göllere aksýz-maktadýr. Tarýmda ancak %5-6'lýk bir su kullanýlabilmektedir. Biz kaybolan bu % 90'lýk kýsmýn yarýsýný bile Aral Gölü'ne akýtabilsek, böyle bir sorun kalmayacaktýr. Böylece Aral deltasýnda yaþayan insanlarýn yaþamlarý da düzelecek ve kýsa bir süre içeri-sinde de doða eski hâlini alacaktýr. Bize göre Aralý kurtara-cak su vardýr. Sadece yöneticiler baþta olmak üzere bu suyu kullanan insanlarý ikna etmek gerekmektedir.

SY: Bu iþ, o zaman hem kolay hem de çok zor görü-nüyor. Çünkü insanlar tarýmdan vazgeçmek istemeye-ceklerdir. Öte taraftan Aral çevresinde yaþayan insanlar da zamanla yok olma tehlikesiyle karþý karþýyalar.

YK: Bizim için en önemli þey halký bilinçlendirmektir. Biz halka göllere giden sularýn yararsýzlýðýný ve kirli sularý Amuderya'ya akýtmamalarýný anlatmalýyýz. Çünkü Aral çevresinde yaþamayan insanlar Amuderya'nýn taze suyunu tarýmda yahut diðer yerlerde kullanýrken pis suyu da nehre salmaktadýrlar. Onlara anlatmamýz gereken ilk þey pis sularý da kendi bölgelerinde depolamalarýný saðlamaktýr. Günümüzde iki önemli sorun vardýr. Birin-cisi Amuderya nehrinden gereðinden fazla su kullanýl-maktadýr. Ýkincisi ise, gereðinden fazla pis suyun Amu-derya'ya akýtýlmasýdýr. Bunlardan birisini çözebilsek hiç olmazsa biraz rahatlayabiliriz. Biz Aral Gölü'nün bundan 100 yýl önceki hâline gelmesini beklemiyoruz. Bu þimdilik bir hayal gibi gözüküyor. Fakat en azýndan yarýsýný kur-tarabilirsek bizim için kazanç olacaktýr.

SY: Bunu baþarabileceðinize inanýyor musunuz? YK: Ýnanmasak çalýþmayýz. Fakat þimdilik Amuder-ya'nýn yukarýsýnda yaþayan yani Aral Gölü'nün güneyin-de yaþayan insanlar, Amugüneyin-derya'nýn suyunu müsrifçe kul-lanmaktan vazgeçmiyorlar. Çünkü eðer Amuderya'nýn suyundan þimdi vazgeçerlerse, bir daha bunu alamaya-caklarýný düþünüyorlar.

SY: Bu sorunu devlet politikasýyla aþmanýz mümkün deðil mi?

YK: Bu sorun tek devletin sorunu olsa, belki bu iþler daha kolay olacak. Fakat Aral Gölü sorunu Özbekistan, Kazakistan ve Türkmenistan'ý direkt ilgilendirmektedir. Bu nedenle de ortak politika oluþturmakta zorlanýyoruz.

UDASA

T

T

a

a

r

r

i

i

H

H

Aral Gölü'nün kurumasýyla güçlükle yapýlmaya çalýþýlan balýkçýlýk 2003

(7)

SY: Aral Gölü sorunuyla ilgili olan devletler pis su-yun nehre akmasýný ve gereðinden fazla su kullanýmýný önlerse sorun kendiliðinden çözülebilir mi?

YK: Tamamen olmasa da büyük oranda çözülebilir. Eðer böyle bir þey yapýlabilirse büyük umut doðacaktýr. Biz Aral çevresinde yaþayan insanlar olarak, Aral'ýn su-yunu kullanýrken israf eden insanlara sesleniyoruz ki, bundan vazgeçerseniz ve Aral Gölü yeniden hayata dö-nerse, gelecekte bu suya ihtiyaç duyduðunuzda vermeye hazýrýz. Eðer insanlar beton kanallar yaparsa, suyun kul-lanýmýnda dikkat gösterirse ve çevredeki gölleri ku-rutursa ve yine de suya ihtiyaç duyarlarsa biz Aral'ýn ölümüne razý oluruz. Çünkü bu tedbirler alýndýktan sonra sorun zaten kalmayacaktýr. Su dikkatli ve planlý kullanýl-dýðý taktirde Aral Gölü'ne de, tarýma da diðer uðraþlara da yeter. Su çok, ama kullanýmýný bilen az.

SY: Ben biliyorum ki sizler bu düþüncelerinizi yurt dýþýnda katýldýðýnýz bütün uluslararasý konferanslara aktardýnýz. Yeni projeler sundunuz. Fakat alýnan bütün tedbirlere raðmen Aral Gölü kurumaya devam ediyor.

YK: Her þey siyasete baðlý. Teknik olarak yapmýþ olduðumuz planlara göre Aral'ýn kurtarýlmasý çok zor bir sorun deðildir. Kaybolan suyun % 40'ý bile Aral'ý kurtar-maya yetecektir. Fakat Aral Gölü çevresinde bulunan Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Kýrgýzistan ve Tacikistan bu sorunu tek baþlarýna sahiplenmemek-tedirler. Suyu sahiplenmeksahiplenmemek-tedirler. Her biri suyun kendi-lerine ait olduðunu deklare etmektedir. Örneðin Taci-kistan'ýn anayasasýnda Amuderya suyunun Tacikistan'a ait olduðu ve kimsenin bu su üzerinde hak talebinde bulu-namayacaðý yazýlýdýr. Türkmenistan anayasasýnda da Amuderya suyunun Türkmenistan'a ait olduðu yazýlýdýr. Diðer ülkelerde de durum farklý deðildir. Bu bence akýllý bir politika deðildir. Su herkese aittir. Hava nasýl kimse-ye ait deðil de ortaksa su için de durum farklý olmama-lýdýr. Allah'ýn suyunu kimse tek baþýna sahiplenemez.

SY: Herkesin su üzerinde hakký olduðunu ve kimse-nin tek baþýna suyu sahiplenemeyeceðini mi söylemek istiyorsunuz?

YK: Evet aynen öyle diyorum. Siz düþünün þimdi Ka-rakalpaklarýn Aral Gölü üzerinde hakký var mý?

SY: Evet var.

YK: Eðer ki Türkmenler yahut Kazaklar su üzerinde hak talep ediyorlarsa, o zaman Karakalpaklarýn da bu gölün yaþamasýnda ve yaþatýlmasýnda hakký vardýr. Bu soru kendilerine sorulduðunda, Karakalpaklar Aral Gölü üzerinde sonuna kadar haklarý olduðunu kabul etmekte fakat yine de suyu vermeye yanaþmamaktadýrlar.

SY: Benim anladýðýma göre, bu sorunun çözümü için dünyanýn önde gelen devletlerinin müdahalesi ge-rekiyor. Amerika, Rusya, Türkiye vb. devletler bir araya gelerek bu devletleri ikna etmelidir. Aral Gölü'nün kurumasýndan en çok etkilenecek ülke Karakalpakistan olacaktýr. Peki Karakalpakistan Aral Gölü'nün tama-men ölmesinden nasýl etkilenir.

YK: Aral Gölünün kurumasý en çok ekolojik dengeyi etkilemiþtir. Aral Gölü'nün henüz kurumadýðý dönemler-de iklim çok sert geçmiyordu. Ural Daðlarý'ndan ve Si-birya'dan gelen rüzgârlar Aral Gölü üzerinden geçerek nemli bir havanýn ortaya çýkmasýný saðlýyorlardý. Fakat günümüzde nem olmadýðý için yazlar çok sýcak, kýþlar da çok sert geçmektedir.

SY: Aral ekolojiyi çok etkiledi öyle mi?

YK: Ekolojinin bozulmasý nedeniyle ormanlar yok ol-muþtur. Birçok hayvan türü artýk Karakalpakistan'da yaþamýyor. Balýkçýlýk öldü. Aral çevresindeki köylerin tamamýnda insanlar yaþamaz oldu. Ýki yýldan beri kavun-larda kurt oluþmaya baþladý.

SY: Ben 1996 yýlýnda Karakalpakistan'a ilk geldi-ðimde kavunlarda kurt sorunu bulunmuyordu. Gerçek-ten de artýk kavun yiyemiyorum.

YK: Kesinlikle artýk kavunlar da yenmez oldu. Hâlbu-ki Karakalpak kavunlarý esHâlbu-kiden beri çok ünlüdür. Yine son dönemde aðaç kurtlarý (termitler) çýktý. Bu kurtlar yüzünden birçok köy boþalmýþtýr.

UDASA

26

T

T

a

a

r

r

i

i

H

H

Aral Gölü'nün kurumasýyla ortaya çýkan gemi mezarlýðý-1995.

(8)

SY: UNICEF ve UNDP'nin tespit-lerine göre Aral Gölü'nün kuru-masýyla bu bölgede yaþayan insanlarda çeþitli hastalýklar baþ göstermiþtir. Özellikle çocuklar ve kadýnlarýn durumu tehlikeli boyutlara ulaþmýþtýr. Acaba buna se-bep sizce de Aral mýdýr?

YK: Biraz etkisi vardýr. Örneðin Aral'ýn kurumasýyla ortaya çýkan tuz bulutlarýndan etki-lenme olabilir. Fakat bu hastalýklarýn ortaya çýkmasýnda Aral'ýn kurumasýndan çok Amuderya nehrine býrakýlan pis sular neden olmaktadýr. Çünkü Amuderya'nýn

yukarýsýndan býrakýlan pis sular Karakalpakistan'da toplanmaktadýr. Karakalpaklar ise, bu sudan hem içmek için hem de tarlalarýný sulamak için yararlanmaktadýrlar. Hayvanlar bile bu sular sayesinde yetiþen bitkileri yi-yerek beslenmektedirler. Hayvanlarýn etlerini de insanlar yediði için doðal olarak bu pis sudan içen, yahut pis su sayesinde yetiþen ürünleri yiyen insanlar ve hayvanlar bulaþýcý hastalýklara yakalanmaktadýrlar. Bulaþýcý has-talýklara sebep Amuderya'ya býrakýlan pis sulardýr. Fakat insanlar Aral Gölü göz önünde olduðu için bütün suçu ona yüklemektedir.

SY: Sayýn Kamalov bizi verdiðiniz bilgilerle aydýn-latýnýz. Yayýn organýnýz olan "Aral Kýzlarý" adlý bir der-giniz var. Bu dergi Özbekistan'ýn tamamýnda yayýmlaný-yor. Bu dergide öncelikle hangi konulara deðiniyorsu-nuz. Bu dergi sadece bir çevre dergisi midir?

YK: Bu dergi öncelikle Karakalpak tarihinde sadece hanýmlara yönelik olarak çýkarýlan ilk Karakalpakça dergidir. Bu dergi hanýmlara adandýðý için, adý Aral Kýz-larý olmuþtur. Aral KýzKýz-larý dergisinde kadýnKýz-larýn hayatý-na yönelik her türlü konu iþlenmektedir. Hanýmlarýn so-runlarý, onlara yönelik öneriler yani kýsacasý hanýmlara yönelik iyi yahut kötü olan her þey iþlenebilir. Ayrýca Aral Gölü, Amuderya ve Sýrderya hakkýnda da makaleler yayýmlanmaktadýr.

SY: Size ulaþmak isteyen nasýl bir yol izlemelidir? YK: Bize ulaþmak isteyen mektup baþta olmak üzere telefon, faks yahut e-posta aracýlýðýyla ulaþabilir. Fakat e-posta en uygunudur.

Adresimiz: Yusup Kamalov, Union for Defence of the Aral Sea& Amudarya Office (UDASA), Akademi Nauk Karakalpakistan, Nökis-Karakalpakistan-Özbekistan;

faks: 00998612240616;

e-posta: udasa@nukus. freenet.uz

SY: Sayýn Kamalov peki Tür-kiye'den bir beklentiniz var mý dýr? Ayný kökten geldiðiniz Türkiye Türkleri, Aral Gölü hakkýnda sizlere

nasýl yardým edebilir? YK: Türkiye zengin ve büyük bir ülke. Ayrýca suyu da çok fazla. Bir de-nizinizi bize verirseniz memnun oluruz. Tabiî ki bun-lar þaka. Türkiye'nin bize en büyük yararý biz Karakalpaklarýn tanýtýlmasýna yardýmcý olmaktýr. Eðer Türkler, Karakal-paklar ve Karakalpakistan hakkýnda gerekli mâlûmatlarý Avrupa'ya ve dünyaya verebilirse, bizlerde bundan fayda saðlayabiliriz. Elbette Aral Gölü'nün turizmi olmaz. Fakat buraya gelecek Türkler sayesinde, buralarda yaþayan insanlar hem mad-dî hem de manevî bir güç elde edecektir. Kendi öz kar-deþlerini tanýma imkânýna kavuþabileceklerdir. Türki-ye'de yaþayan insanlarýn atalarý Oðuzlar da zaten Aral Gölü ve çevresinden Anadolu'ya gitmiþlerdir. Karakal-pak Türkleri ve KarakalKarakal-pakistan hakkýnda mâlûmatlarýn verilmesi en çok siz Salih Yýlmaz'a düþmektedir. Siz Ka-rakalpakistan'ýn fahri hemþerisi ve yarý Karakalpak ola-rak bu görevi üstlenmelisiniz.

SY: Ýyi dilekleriniz için teþekkür ederim. En son ne söylemek istersiniz?

YK: Ben daha önce iki defa Türkiye'ye geldim. Türk halký çok medeni ve hoþgörülü. Türkiye büyüklüðünün ve gücünün farkýna varmalýdýr. Politik çekiþmelerden uzak kalarak Türk birliðinin saðlanmasýna katkýda bu-lunmalýdýr. Karakalpaklar ve Özbekler Türkleri kar-deþleri saymaktadýr. Bu nedenle, bizler birbirimizden uzak olsak da, ayný milletin unsurlarýyýz. Buradan bü-tün Türkiyelilere sesleniyorum. Aral Gölü sorununa kulak verin.

SY: Bizde size teþekkür ediyoruz.

Dipnotlar

* MEB, Talim ve Terbiye Kurulu Baþkanlýðý, Öðretim Mater-yallerini Geliþtirme ve Ýnceleme Merkezi, Lise Tarih Kitaplarýnýn Ýnceleme Komisyonu Üyesi.

1- Salih Yýlmaz, “Aral Gölü Çevre Felâketi ve Orta Asya” Av-rasya Etüdleri, T.C. Baþbakanlýk TÝKA, sayý 18, Sonbahar-Kýþ 2000, s. 94

2- W. S. Ellis, “A Soviet Sea Lies Dying”, National Geograp-hic, Volume: 177, No: 2 February 1990, s. 72-93.

3- Baymirza Hayýt, “Tarih ve Zamanýmýzda Aral Gölü ve Çev-resindeki Kültür”, Avrasya Etüdleri, sayý: 3, Sonbahar 1994.

4- Ayn. mkl. s. 11.

UDASA

T

T

a

a

r

r

i

i

H

H

Bir çocuðun Aral'ýn kurumasýný simgeleyen resmi

Referanslar

Benzer Belgeler

Çevrenin tahrip edilmesinden etkilenen ve konuyla ilgili binlerce insan, çiftçiler, topraksız köylüler, yerel halk ve sosyal alan ın tüm aktivistleri La Via Campesina’nın

Fethiye çevresinde 13 Aralık Pazartesi günü başlayarak hafta boyu yer yer süren yoğun yağışlar ilçeye bağlı çok say ıda köyü olumsuz etkiledi.. Derelerin taşması

&#34;Tar ım ve Gıda Bakanlığının teşkilat, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin usul ve esasları&#34;nı düzenleyecek yasa ile mevcut bakanl ığın görev yetki

Kazanılmış haklarını korumak için, 4-C adıyla ifade edilen kölelik dayatmasına karşı yollara düşen ve 57 gündür mücadelelerini Ankara’da sürdüren TEKEL işçileri,

Afet olgusu kar şısında planlama, araştırma ve gözlem ile etkilerin azaltılmasına yönelik alınan tedbirlerin gelişimi için önleme, zarar azaltma, haz ırlık, acil müdahale

Kopenhag’da 6-19 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilecek Birleşmiş Milletler İklim Görüşmeleri’nin ilk hazırlık toplant ısı yaklaşırken Türkiye’nin nasıl bir

“Postmodernizmin bilim, demokrasi ve özgürlük anlay ışı nedir?” ve “Modern bilimin aşılması mı, Ortaçağ’ın geri dönüşü mü?” soruları ekseninde, konuyu

Geçti ğimiz hafta perşembe günü 44 yaşındaki kadın bir temizlik işçisinin, evinin yakınlarında pusu kuran iki kişi taraf ından yüzüne kezzap atılarak ve kezzap