• Sonuç bulunamadı

BAŞKENTTE KARAMAN. Karamanlılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Dergisi KASIM 2018 / SAYI 01 ANKARAMANDER

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "BAŞKENTTE KARAMAN. Karamanlılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Dergisi KASIM 2018 / SAYI 01 ANKARAMANDER"

Copied!
32
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ANKARAMANDER

KARAMAN

KASIM 2018 / SAYI 01

Karamanlılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Dergisi

(2)

BAŞKENTTE

KARAMAN

Karamanlılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Dergisi

Karamanlılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Adına İmtiyaz Sahibi

Genel Yayın Yönetmeni

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü

Yönetim Yeri

Yayın Kurulu Veli BOZKIR

Dr. Ali GÜLER

Ahmet TEK

Mithatpaşa Caddesi, Kıvanç Apartmanı, No: 56/1, Kızılay-Çankaya/ANKARA Tel/Faks: 0312 432 06 70 Cep Tel: 0533 203 64 70

Dergide yayımlanan yazılar, yazarların düşünceleridir.

Karamanlılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği sorumlu tutulamaz.

Gönderilen yazılar basılsın veya basılmasın iade edilmez.

Dergimiz Basın Ahlak Yasalarına uymayı taahhüt eder.

Veli BOZKIR

M. Feridun ERDOĞDU Dr. Ali GÜLER

Ahmet TEK Yusuf YILDIRIM İhsan DURU Kadir TAN

KASIM 2018 / SAYI 01

Yayın Türü Basım Tarihi Yapım

Üç aylık, Süreli Kasım / 2018 Reta Reklamcılık ve Tanıtım Ltd. Şti.

(3)

Sevgili hemşehrilerim,

Hayatımız ve geleceğimiz hepimiz için çok önemli. Hep daha iyiye, güzele ulaşmak için çaba sarf ediyor, sevdiklerimizle birlik, beraberlik ruhuyla hayatımızı daha anlamlı kılan hizmetleri ortaya koymaya çalışıyoruz.

Gönül insanı Yunus Emre’nin;

“Gelin tanış olalım, İşi kolay kılalım, Sevelim sevilelim,

Dünya kimseye kalmaz.”

dizelerinde hayat bulan, insanlık için en

büyük besin kaynağı olan sözlerinde sevginin yüceliğini ve derinliğini görüyoruz. Sevgiler paylaştıkça çoğalır. Bu nedenle yardımlaşma ve dayanışmanın önemi, dostluklar, paylaşılan sevgiler bakımından çok önemlidir.

Bildiğiniz gibi dostluklar, ancak insanların birbirlerini tanıyıp kaynaşmaları ile

sağlanabiliyor. Özellikle de “gurbette” tanışma ve kaynaşmanın sağlanabilmesi için sürekli gidilebilen, anıların, hayallerin, düşüncelerin konuşulup paylaşılabileceği uygun mekânların olması gerekiyor. Bu düşünceyle “KARAMAN EVİ” alımı için yola koyulduk ve hayırsever hemşerilerimizin maddi, manevi desteğini alarak bir zamanlar hayal olan bu düşüncemizi gerçekleştirip derneğimiz adına Kızılay merkezli iki daire satın alarak hemşerilerimizin hizmetine sunduk.

Geriye baktığımızda derneğimizin kuruluşundan bugüne hiç de yabana atılmayacak işler

gerçekleştirildiğini, önemli projelere imza atıldığını görüyoruz. Ancak, bunlar yeterli mi? Hayır. Ankara’da bir marka hâline gelen derneğimiz birçok sivil toplum örgütünün yapamadığı faaliyetleri gerçekleştirmektedir.

Kurumsallaşma yolunda büyük mesafeler kat eden derneğimiz geçen yıllarla orantılı olarak olgunlaşmış ve geleceğini çok daha uzun yıllara taşıyabileceğini göstermiştir. Geleceğe daha güçlü ve büyük adımlar atabilmek amacıyla 20.

Olağan Genel Kurulumuzda “KARAMAN EĞİTİM KÜLTÜR TURİZM VE TANITMA VAKFI” (KAREV) kurulması kararı alınmıştır.

Bu anlamda gerek yönetim kadrosunun gerekse üyelerinin bugüne kadar göstermiş oldukları çabanın her gün artarak devam etmesi, derneğimizin ve kurulacak vakfımızın geleceği açısından büyük önem taşımaktadır.

Bugüne kadar sizlerle iletişimimizi bültenlerde sürdürdük ve etkinliklerimizi yine bültenlerimiz aracılığı ile sizlere duyurduk.

Bundan sonraki yayın hayatımıza dergi olarak devam edeceğiz. Her türlü aktivitemizi sizlere bu dergi aracılığı ile duyuracağız.

“BAŞKENTTE KARAMAN” dergimizin bir yıllık (4 sayı) basım giderlerini DURU Bulgur karşılayacaktır. Yönetim Kurulu Üyemiz Sayın İhsan Duru, dergi yayımlama kararımızı duyunca

“Derginin bir yıllık basımını biz üstlenelim.”

önerisinde bulundu. Yönetim Kurulumuz bu karardan memnuniyet duyarak teşekkürlerini iletti. Düzenli çıkmasını planladığımız derginin bu dönemde çıkmasını Sayın İhsan Duru’nun bu jestine borçluyuz. Sayın Duru’ya derneğimiz ve hemşerilerimiz adına teşekkür ederiz.

Çabalarımız ve çalışmalarımızın daim olması, desteklerinizin artarak devam etmesi dileğiyle…

Selam ve saygılarımı sunuyorum.

Veli BOZKIR

Karamanlılar Derneği Başkan

(4)

20. OLAĞAN GENEL KURULUMUZU YAPTIK

Karamanlılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği 20. Olağan Genel Kurulu 29 Nisan 2018 Pazar günü Derneğimiz Genel Merkezinde gerçekleştirildi.

Yoklama ve açılış sonrası Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, kahraman silah arkadaşları ve aziz şehitlerimiz için bir dakikalık saygı

duruşunun ardından İstiklal Marşı okundu.

Verilen önerge doğrultusunda Divan Başkanlığına, Derneğimiz eski başkanlarından Cevdet GÖKYER, Divan Üyeliklerine Gümrük Müsteşarlığı Daire Başkanı Adnan AKGÖZ ve Mali Müşavir Mehmet GÜREL seçildiler.

Dernek Başkanı Veli BOZKIR faaliyet raporunu, Denetim Kurulu Üyesi Mehmet GÜREL denetim raporunu okuyarak üyelerin görüşlerine sundular.

Her iki rapor üyeler tarafından oy birliğiyle ibra edildi.

Gündem gereği, vakıf kurulması ve kurulacak vakfa derneğimiz mal varlığının devredilmesi için Yönetim Kurulu’na yetki verildi.

Yapılan seçimde;

Dernek Başkanlığına Veli BOZKIR tekrar seçilirken,

Yönetim Kurulu Üyeliklerine;

M. Feridun ERDOĞDU (Mimar), Dr. Ali GÜLER (MHP MYK Üyesi, Tarihçi-Yazar)

İlhan HATİPOĞLU

(Maliye Bakanlığı Müsteşar Yrd.) İhsan DURU

(DURU Bulgur Yönetim Kurulu Başkanı)

Ahmet TEK

(A.A. eski Genel Müdür Yrd.) Ayhan AKGÖZ

(Mühendis DSİ Şube Müd.) Denetim Kurulu Üyeliklerine;

Atalay TARHAN (İnşaat Mühendisi) Didem GENÇ (Mimar)

Mehmet GÜREL (Mali Müşavir) oy birliğiyle seçildiler.

Dilek ve temenniler bölümünde Derneğimiz emektar

başkanlarından eski Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı Sayın Mükrem ERKİN ve Karaman eski Belediye Başkanlarımızdan Sayın Özcan GENÇ söz alarak, başarılı çalışmalarından dolayı Yönetim Kurulu’nu kutlayıp, yeni dönem için başarılar dilediler.

Toplantı sonrası, başımızın tacı sevgili eşlerimiz ve genel kurula katılan Karamanlı hanımlarımızın el emeği ile yaptıkları

batırık ikramını Karaman tadında sohbetlerle birlikte konuklarımıza sunduk. Yine unutulmayacak anılarla genel kurulumuzu sonlandırdık.

Yönetim Kurulu ve Denetim

Kurulu’nda görev alan

üyelerimize ve emeği geçen

herkese teşekkür ediyor,

genel kurulun Karamanımıza

ve hemşehrilerimize hayırlı

olmasını diliyoruz.

(5)

YENİ YÖNETİM VE DENETİM KURULUMUZ

Veli BOZKIR Başkan

Ahmet TEK Sekreter Üye

Didem GENÇ Denetim Kurulu Üye M. Feridun ERDOĞDU

Başkan Yardımcısı

Atalay TARHAN Denetim Kurulu Üye

Ayhan AKGÖZ Muhasip Üye

Mehmet GÜREL Denetim Kurulu Üye Ali GÜLER

Üye

İhsan DURU Üye

İlhan HATİPOĞLU Üye

YENİ DÖNEM İLK YÖNETİM KURULU TOPLANTIMIZI YAPTIK

Veli BOZKIR Başkanlığında toplanan Yönetim Kurulu Üyelerimiz İhsan DURU, İlhan HATİPOĞLU, Feridun ERDOĞDU, Dr.

Ali GÜLER, Ahmet TEK ve Ayhan AKGÖZ Karamanımız ve derneğimizle ilgili önemli kararlar aldılar. Görev dağılımında Feridun ERDOĞDU Başkan Yardımcılığına, Ahmet TEK Sekreter Üyeliğe, Ayhan AKGÖZ Muhasip Üyeliğe getirildiler. Dr. Ali GÜLER başkanlığında Karaman Araştırma Merkezi kurulması, KARAMAN EĞİTİM KÜLTÜR TURİZM VE TANITMA VAKFI (KAREV) ile ilgili kuruluş çalışmalarının hızlandırılması ve daha birçok önemli konuda kararlar alındı.

(6)

Ankara Karamanlılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Veli Bozkır, Başkan Yardımcısı M. Feridun Erdoğdu ve Yönetim Kurulu Üyelerit İhsan Duru, Dr. Ali Güler; derneğin “Vakıf”a dönüşme çalışmaları hakkında istişarelerde bulunmak üzere Karaman’da çeşitli ziyaretlerde bulunarak, dernek çalışmalarına gösterdikleri ilgi ve desteklerden dolayı

teşekkür ettiler.

Sabah saatlerinde YHT ile Ankara’dan Karaman’a gelen Dernek Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyelerinin ilk durağı Duru Bulgur oldu. Kendisi de dernek yönetim kurulu üyesi olan İhsan Duru ve Emin Duru tarafından kahvaltı ile ağırlanan heyet, öğle yemeğinde Saray Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sami Özdağ tarafından kabul edildiler.

Daha sonra Bifa Bisküvilerinin

sanayicilerinin duayeni Yılmaz Babaoğlu ve Necati Babaoğlu ziyaret edildi.

Ardından Karaman Valisi Fahri Meral’i ziyaret eden heyet, Emniyet Müdürü Fikret Bayraktar’ın misafiri oldu. Heyetin ilk gün son ziyareti Belediye Başkanı Ertuğrul Çalışkan’a yapıldı. Çalışkan heyeti, Hatuniye Medresesi’nde yeni açılan Millet Kıraathanesi’nde kabul etti.

Çalışkan, heyeti ile tarihi mekân içinde, kitaplar arasında hoş bir Karaman sohbeti gerçekleşti.

Ziyaretlerde derneğin çalışmalarını ayrıntılarıyla anlatan Dernek Başkanı Veli Bozkır, derneğin her yıl 60 ile 80 öğrenciye şu anda 300 TL aylık olarak karşılıksız burs verdiğini, Ankara’da

yükseköğrenim yapan Karamanlı başarılı öğrencilerimize ciddi bir eğitim katkısı yaptıklarını anlattı.

hayırsever hemşehrilerimizden desteklerini artırarak devam ettirmeleri konusunda duyarlılık beklediklerini söyledi.

Veli Bozkır, ANKARAMANDER Türk Müziği Korosu tarafından 17 Kasım 2018 tarihinde Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi

salonlarında, hemşerimiz Yunus Emre’nin bestelenmiş şiirlerinin de seslendirileceği, merhum Talat Duru’nun hatırasına bir konser gerçekleştirileceğini belirtti.

Veli Bozkır, “Valimiz Sayın Fahri Meral başta olmak üzere Karaman ilimizin yerel ve mülki yöneticilerle sanayicileri ve esnafı ziyaret etmedeki amaçlarının, dernek çalışmalarına her zaman güçlü bir destek veren gönül dostlarına teşekkür etmek olduğunu, bu vesile ile çalışmaları hakkında bilgi aktardıklarını ve bundan sonraki hedefleri konusunda bilgi alışverişinde bulunduklarını”

KARAMAN’DAYIZ

(7)

Beşinci yılında Karamanlılar Derneği Türk Sanat Müziği Koromuz 22. kez dinleyicileriyle buluştu. Kuruluşundan bugüne yükselen başarılı performansıyla dikkatleri üzerinde toplayan koromuz, farklı sunumuyla dinleyicilerin beğenisini kazandı.

Koromuz, güfteleri Milli Şairimiz Bekir Sıtkı ERDOĞAN’a ait besteler, Karamanlı bestekârlarımız Gündoğdu DURAN, Ekrem GÜYER, Müzehher GÜYER, Nevzat GÜYER ve Hüseyin SOYSAL’a ait bestelerin yanında Türk Müziğinin eşsiz eserlerini seslendirdi.

Genel Kurul’da alınan karar üzerine derneği yakında Vakıf’a

dönüştürecekleri müjdesini veren Veli Bozkır, Vakfın kurucuları arasında başta Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı hemşehrimiz Metin Kıratlı olmak üzere Karamanımızın tanınmış sanayici, akademisyen, hukukçu,

Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi büyük salonunda 1 Mayıs’ta yapılan konserimize Ankara’daki müzikseverlerin ilgisi çok yüksekti. Aynı gün sekiz ayrı yerde konser olmasına rağmen bin kişilik salonu dolduran dinleyiciler tercihlerinin karşılığı olarak muhteşem bir konser izleme fırsatı buldular.

Konserde besteleri solistlerimiz tarafından seslendirilen bestekârlar Ertuğrul OTTEKİN, Ferhat SARMUSAK, Hüseyin SOYSAL, Yener TOPALOĞLU ve Prof. Dr. Yaşar BEDÜK ve konuk sanatçı Ayşe TAŞ hanımefendiye Karaman’da yaptırdığımız Karamanoğlu Mehmet Bey heykeli hediye edildi.

Gecede konuk sanatçı TRT Ankara Radyosu’nun güçlü sesi Ayşe TAŞ ve koro şefimiz TRT Ankara Radyosu Şef ve Ses Sanatçısı Hasan EYLEN tarafından seslendirilen eserlerle konser zirveye taşındı.

2012 yılında derneğimiz bünyesinde Başkanımız Veli BOZKIR tarafından kurulan koromuz, Türk Müziği’nin yaşatılması ve genç nesillere

aktarılması yanında ilimizin tanıtımına da büyük katkı sağlamaktadır.

1 MAYIS BAHAR BAYRAMI KONSERİ

bürokrat, esnaf ve hayırsever insanlarının yer alacağını söyledi.

Başkan Bozkır, vakıf olarak Karaman’ın kültür, sanat, tarih, turizm değerlerinin tanıtımına önem verileceği, ekonomik değerlerinin geliştirilmesi için projeler

hazırlanacağını ve Karaman’ın bir marka şehir hâline getirilebilmesi için ortak aklın oluşumuna katkı sağlayacaklarını ifade etti.

Bu arada Belediye Başkanı Ertuğrul Çalışkan ile yapılan görüşmede, Ankara Küçükesat Bağlayan Sokak’ta bulunan Belediye Evi’nin Kredi ve Yurtlar Kurumu yurt müracaatlarını yaparak, yedekte bekleyen kız öğrencilerimizle Karaman’dan Ankara’ya hasta getiren hemşehrilerimizin geçici bir süre konaklamaları için kullanılmak üzere ANKARAMANDER’e verilmesi kararlaştırıldı. İki daire kısa sürede düzenlenerek misafirhane olarak hizmete sunulacak.

(8)

Derneğimizce, sosyal sorumluluk kapsamında uzun zamandır düşündüğümüz projeyi hayata geçirmenin mutluluğunu yaşıyoruz.

2 Nisan günü 75. Yıl Huzurevi sakinlerine konuk olduk. Yılların yorgun yüreklerine dokunmak, onları bir nebze olsun yalnızlıktan uzaklaştırmak, şarkıların notalarında gizli duygularını paylaşmak arzusuyla biz konser icra ettik.

Karamanlılar Derneği TSM Koromuzun sergilediği muhteşem konsere aynı güzellikte cevap veren ve sıcacık yürekleriyle ayakta alkışlayarak bizleri tekrar davet eden kıymetli büyüklerimize sonsuz teşekkürler ediyoruz.

Konseri duygu yoğunluğuyla izleyen kıymetli büyüğümüz, öğretmenimiz Nilüfer DURAL hanımefendiye, Huzurevi Müdürü Emin TÜRKER’e, değerli şefimiz TRT Ankara Radyosu Şef ve Ses Sanatçısı Hasan

EYLEN’e, koromuzun birbirinden değerli üyelerine, saz üstatlarına, sunucumuz Şinasi ÇALI’ya ve huzurevi çalışanlarına teşekkür ediyoruz.

Konser sonrasında da bizleri yalnız bırakmayıp ikramlarımızı paylaştığımız huzurevi sakinlerinin, tekrar

bekliyoruz, davetlerine tekrar gelmek arzusuyla “evet” diyerek veda ettik.

Derneğimiz adına sizlere sağlıklı, uzun ömürler diliyoruz.

75. YIL HUZUREVİ’NDEYİZ

(9)

Karamanlılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğimizce her ay düzenli olarak yapılan aylık öğrenci toplantısı 18 Mart Pazar günü Dernek Genel Merkezinde gerçekleştirildi.

Dernek Başkanımız Veli BOZKIR açış konuşmasında, Türk tarihine altın harflerle yazılan Çanakkale Zaferi ve bu zaferin kahramanları, başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere kahraman silah arkadaşları, vatan uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimiz ve gazilerimize minnet ve şükran duygularını ifade ederek mikrofonu konuk konuşmacıya bıraktı.

Öğrenci toplantısının bu ayki konuğu Cumhurbaşkanı Genel Sekreter Yardımcısı hemşehrimiz Sayın Metin KIRATLI idi.

Sayın KIRATLI, Karaman-Ayrancı ilçemizde çiftçi bir ailenin çocuğu olarak başlayan hayatı ve sonraki süreçle eğitim ve meslek yaşamındaki hayat serüveni ve bugün bulunduğu göreve geliş ile alakalı süreci yaşamından bazı kesitlerle anlatarak öğrencilerimizle son derece verimli ve iz bırakan bir sohbet ortamı yarattı.

Karşılıklı soru ve düşüncelerin de paylaşıldığı sohbetin ardından Sayın KIRATLI öğrencilerimizi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne davet etti.

MART AYI ÖĞRENCİ TOPLANTISI

(10)

Aylık öğrenci toplantımızı, 15 Nisan günü Karamanlılar Derneğimiz salonunda gerçekleştirdik.

Ankara’da üniversite eğitimlerini sürdüren ve Derneğimizce burs verdiğimiz öğrencilerimizle yeniden bir arada olmanın mutluluğunu yaşadık.

Hayırsever hemşehrimiz Ahmet TABBAN’ın maddi desteği ile Başkan Yardımcımız M. Feridun ERDOĞDU’nun hazırlattığı yemek ikram edildi.

Veli BOZKIR, faaliyetlerle ilgili bilgi verdi.

Yönetim Kurulu Üyemiz Dr. Ali GÜLER, konuklara ve öğrencilere Karaman tarihi ile ilgili etkileyici bir sunum yaptı. Kendilerine bu güzel sunum için Karamanımız ve Derneğimiz adına teşekkür ettik.

Toplantı sonunda artış yaptığımız aylık 300 TL tutarındaki burslar öğrencilerimize dağıtıldı.

(Her öğrenci toplantımızda, bir hayırsever hemşehrimizin maddi desteği ile yemek ikramlarımızı sürdürebiliyoruz. Öğrencilerimize yemek ikram etmek isteyen hemşehrimize kapımızın açık olduğunu bildiririz.)

Aylık toplantılarımızın bir diğer yararlı yanı da öğrencilerimizin birbirleri ile kaynaşmaları, memleket haberlerini paylaşmaları ve derneğe gelen büyük ağabeyleri ile sohbet etmeleridir.

Öğrencilerimizin beraberinde getirdikleri başka şehirli okul arkadaşları da Karaman ve kültürü hakkında bilgi sahibi olmaktadır.

NİSAN AYI ÖĞRENCİ TOPLANTIMIZ

(11)

13 Mayıs 2018; Türk Dilinin resmi dil oluşunun 741’inci yıl dönümü, Karamanlı Yunus Emre’yi Anma Günü ve Anneler Günü. Aynı zamanda 13 Mayıs 2018 Ankara Karamanlılar Derneği’nden burs alan yüksekokul öğrencilerinin mezuniyet günüydü.

Henüz liseyi yeni bitirmiş, bir yanda aileden ayrılmanın hüznü, diğer yandan büyük bir şehirde üniversite hayatına başlamanın heyecanı, bir yanda yalnızlık, bir yanda korku velhasıl karmakarışık duygular içerisinde Ankara’daki Karaman evimiz, gençlerimize araladığı sıcacık sevgi ve kardeşlik dolu kapısıyla güvenli bir liman olmaya devam ediyor.

Okudukları fakülteye bağlı olarak 4 ila 6 yıl birlikte olduğumuz, yavrularımızdan onu bu yıl mezun oldu. Bu öğrencilerimizin sevincine ortak olurken ayrılacağımız için hüzün yaşadık.

Sevgili gençlerimiz sizlerle ne kadar övünsek azdır. Karamanlılar Dernek Yönetim Kurulu olarak ATATÜRK ilkelerini örnek alan gençlerimize

daha çok zaman ayırdık. Dertlerinizle dertlendik, mutluluklarınızı paylaştık, geleceğe daha iyi hazırlanmanız için konuklar davet ettik, toplantılar, paneller yaptık.

Her biriniz ülkemizin çeşitli yerlerinde göreve başlayıp eşsiz vatanımıza hizmet edeceksiniz.

Yolunuz bahtınız açık olsun.

Bu mutluluğu yaşamamızda en büyük pay sahibi, burs havuzumuza destek veren hayırseverlerimize ve bugün mezun olan öğrencilerimizin her birine çeyrek altın hediye eden DURU Bulgur Yönetim Kurulu Başkanı İhsan DURU’nun kıymetli eşi Zafer DURU hanımefendiye, gençlerimizle Türkçe Duyarlığı ve Anneler Günü’nün önemi hakkında kısa bir söyleşi yapan Yönetim Kurulu Üyemiz Dr. Ali GÜLER’e, yemek organizasyonu düzenleyen ve öğrencilerimize burslarını dağıtan Başkan Yardımcımız M. Feridun ERDOĞDU’ya ve bu günümüzü resimleriyle ölümsüzleştiren Şerafettin Güç’e sonsuz teşekkür ediyoruz.

13 MAYIS MEZUNİYET GÜNÜMÜZ

(12)

Başkan Veli Bozkır, bu yıl Ankara’da üniversiteye girmeye hak kazanan ancak ailesinin ekonomik durumu iyi olmayan öğrencilere sahip çıkılması için burs kampanyası başlattıklarını açıkladı.

Dernek olarak her yıl bağışçıların katkılarıyla belli sayıda öğrenciye burs verdiklerini belirten Bozkır, bu yıl 100 öğrenciye, aylık 300 lira burs vermeyi planladıklarını söyledi.

Ülkemizin zor günlerden geçtiğini vurgulayan Başkan Veli Bozkır, Karamanlı hemşehrilerimize

yardımlaşma ve dayanışma çağrısında bulunarak, şunları bildirdi:

‘’Zorluk ve sıkıntı en çok ekonomik alanda. Aileler, fiyat artışlarından muzdarip. Bu yıl burs talep eden öğrenci sayımızda patlama oldu.

Karaman’ın başarılı öğrencileri

arasında maalesef çok sayıda yardıma ihtiyacı olan gencimiz var. Aile yoksul ama öğrenci çalışmış, başkent Ankara’da eğitim kapısını aralamış.

Bu zor günleri aşmanın ve sıkıntıları

azaltmanın yolu, yardımlaşmadır, dayanışmadır.

Dinimiz, töremiz, vicdanımız bizlere ihtiyaç sahiplerine el uzatmamızı emreder.

Üniversiteye girmeye hak kazanan gençlerimize sahip çıkmak

boynumuzun borcudur.

Binlerce yaşıtı arasından sıyrılarak Ankara’da herhangi bir üniversitenin lisans programına kayıt hakkı kazanan pırıl pırıl gençlerimiz derneğimize geliyorlar.

Derneğimizin imkânları sınırlı.

Hayırseverlerin destekleri ile burs verebiliyoruz.

Dernek yönetimi olarak Sayın Valimiz Fahri Meral, Karaman Belediye Başkanı Ertuğrul Çalışkan ile sivil toplum kuruluşlarımız, iş adamlarımız, esnafımız, sitelerimizin yöneticilerinden bir talebimiz var.

Her il müdürlüğü, her okul,

üniversitenin her fakültesi, her meslek odası, her dernek, her kuruluş, her iş merkezi, her site, her muhtarlık, her

fabrika, her kuruluş, her ilçe, her köy, her mahalle bir öğrenci bursu vermek için grup oluşturabilir.

Bir öğrencinin aylık bursu 300 liradır.

30 kişilik bir grup oluşturulmuşsa grup üyesi her ay 10 lira ödeyerek bir öğrencinin bursunu üstlenebilir. Grup 15 kişilikse ödenecek miktar aylık 20 lira olacaktır.

Burslar 8 ay verilmektedir. Bu

durumda 30 kişiden oluşan grupta yer alan bir kişi, bir öğretim yılında toplam 80 lira, 15 kişilik grupta yer alan bir kişi 160 lira, 10 kişilik grupta yer alan bir kişi 240 lira ödeme yapmış olacaktır.

Bu kampanyamıza destek verilmesi hâlinde burslu öğrenci sayımızı 200’ye ulaştırabiliriz.

Hemşehrilerimizin, yoksul

öğrencilerimize sahip çıkacaklarına yürekten inanıyoruz.

Kampanyamıza katılan her kurum, kuruluş ve oluşumu, medya ve sosyal medya aracılığı ile sizlere duyuracağız.

Çok basit bir hesapla kampanyamızın getirisini açıklamak gerekirse 10’ar kişilik 100 grup oluşturulabilirse, ki kampanyaya katılım sayısı bu hâlde bin kişi olacaktır. Böylece 100 öğrenciye burs imkânı doğacaktır.

Hedefimiz, en az beş bin kişinin kampanyaya destek vermesidir.

Bu sayıya ulaştığımızda en az 250 öğrencimiz burs alma imkânına kavuşacaktır.

Sadece her ay bir öğün yemek parasını bile bağışlamak,

kampanyamızın hedefine ulaşmasına yeterli gelecektir.

Karaman’ın yardımlaşma ve dayanışmasının somut bir örneği olacak bu kampanyaya milletvekillerimiz, mülki amirlerimiz, yerel yöneticilerimiz ve iş

adamlarımızın öncülük edecekleri inancıyla hemşehrilerimize saygılarımızı sunarız.’’

Not: Burs için havale edilen paranın bir kuruşu bile başka amaçla kullanılmayacaktır. Hesaba havale işlemlerinde grup adının belirtilmesi gerekir.

BİR ÖĞRENCİ DE SİZ OKUTUN

(13)

BURS VEREN HAYIRSEVERLERİMİZ

Hesap Numarası:

Türkiye İş Bankası Yenişehir Şubesi, İBAN NO:

TR24 00064 00000 14218 3344979 ANKARAMANDER İrtibat : 0 533 203 64 70

BİFA EĞİTİM KÜLTÜR VAKFI 15 Öğrenci Levent KOKULUDAĞ - Altıntel Liman 10 Öğrenci Sami ÖZDAĞ - SARAY Holding 5 Öğrenci İhsan DURU - DURU Bulgur 5 Öğrenci GÜCÜN Ailesi -Tahsin Ünal’ın Torunları 4 Öğrenci Abdurrahman SAĞKAYA - Orman Vakfı Bşk. 3 Öğrenci Celalettin ÖZER - Doktor 3 Öğrenci Emre YİĞİTOĞLU - Mezun Öğrenci 3 Öğrenci Haluk TUNCEL - İş Adamı 2 Öğrenci Kemal DOĞTEKİN - Mezun Öğrenci 2 Öğrenci Recep ŞEKER - Karaman Milletvekili 1 Öğrenci Selman Oğuzhan ESER - Karaman Milletvekili 1 Öğrenci Atakan ÜNVER - Karaman Milletvekili 1 Öğrenci Nadide CANDAN - Doktor 1 Öğrenci Naile KÖKBUDAK - Doktor 1 Öğrenci Mehmet KARAMAN - İş Adamı 1 Öğrenci Sait EREN - Sarraf 1 Öğrenci Yaşar EVCEN - Eski Belediye Bşk. 1 Öğrenci Ziya DURU - Sarraf 1 Öğrenci Ayrıca, Osman SAĞLAM ve mezun öğrencilerimiz:

Şerife Nur EFE, Merve UYANIK, Abdurrahman YASTI,

Tuba ÇETİNKAYA, Kadir KÜTAHYA

(14)

Ramazan ayının coşkusu ve bereketiyle geleneksel iftar

yemeğimizde derneğimiz doldu taştı.

Derneğimizde yapılan iftar yemeğine, TBMM eski Grup Başkan Vekili Uluç GÜRKAN, Karaman’ın efsane Belediye Başkanı Özcan GENÇ, Maliye Bakanlığı eski Müsteşar Yardımcısı İlhan HATİPOĞLU, Prof.

Dr. Tbp. E. Tuğğeneral Sait BAĞCI, MHP MYK Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ali GÜLER, Eski Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlarından Prof. Dr. Azmi SÜSLÜ, CHP Karaman Milletvekili Adayı Hakan AKBULUT, Çevre ve Orman Bakanlığı eski Genel Müdür Yardımcısı Mustafa AKINCIOĞLU, A.A.

eski Genel Müdür Yardımcısı Ahmet TEK, E. Emniyet Müdürü Kadir TAN, MEB Daire Başkanı Hacı Ali OKUR, Çankaya eski Belediye Başkanı Prof.

Dr. Muzaffer ERYILMAZ, G. Ü. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilgehan GÜLCAN, Bakanlar Kurulu eski Genel Sekreteri Osman SAĞLAM, DDY Daire Başkanı Naci ÖZÇELİK, İstanbul Karamanlılar Vakfı Başkanı Suat YILDIRIM, İKEV Başkan Yrd. Adem KIRNAZ, Karamanlılar Derneği Başkanımız Veli BOZKIR, ANKARAMANDER Başkan Yrd. Feridun ERDOĞDU, Muhasip Üye Ayhan AKGÖZ, Denetim

Mehmet GÜREL, Didem GENÇ, Koro Şefimiz Ankara Radyosu Şef ve Ses Sanatçısı Hasan EYLEN, üyelerimiz, hemşerilerimiz ve dostlarımız katıldılar.

Başkan Veli Bozkır kısa

konuşmasında misafirlere dernek faaliyetleri ve hedefleri konusunda bilgi verdi. Vakıf hâline dönüşme müjdesini veren Bozkır, önümüzdeki yıl için Yunus Emre’yi Anma ve Türk Dil Bayramı törenlerinin il düzeyinde organizasyonlarına talip olduklarını,

Karaman’ın değerlerini tanıtmak için gerekli azim ve iradeye sahip olduklarını söyledi.

Misafirler, teşekkürlerini ifade ederek, Karaman kent kültürü ve değerleri hakkındaki düşünce ve tasavvurlarını anlattılar.

ANKARAMANDER Türk Müziği Korosu elemanları Şef Hasan Eylen yönetiminde, Ramazan ayının manevi ortamına uygun bir repertuvar ile hemşehrilerimize güzel bir müzik ziyafeti çektiler.

RAMAZAN’IN ARDINDAN

(15)

Karamanlılar Derneğimizde Karamanlı hanımlarımızın onur konuğu saygıdeğer öğretmenimiz Sayın Nilüfer DURAL oldu.

Hanımlar çok keyifli bir gün geçirdiler. Bizler de kendilerini derneğimizde ağırlamanın ve onlara hizmet etmenin mutluluğunu yaşadık. Allah sizleri başımızdan eksik etmesin.

HANIMLARIMIZIN AYLIK BULUŞMASI

(16)

Yönetim Kurulu olarak, Ankara’daki Karamanlı bürokrat hemşehrilerimizle birlikte Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı görevine getirilen hemşehrimiz Sayın Metin KIRATLI’yı ziyaret ederek, “hayırlı olsun”

dileklerimizi ilettik.

12 Eylül 2018 Çarşamba günü gerçekleştirilen ziyarete, Dernek Başkanı Veli BOZKIR, Başkan Yardımcısı M.

Feridun ERDOĞDU, Yönetim Kurulu Üyesi MHP MYK Üyesi Dr. Ali GÜLER, Sayıştay Başkanı Seyit Ahmet BAŞ, İstinaf Mahkemeleri Bölge Başkanı Esat TOKLU, Cumhurbaşkanlığı Kabine Genel Sekreteri Osman SAĞLAM, Diyanet İşleri Başkanlığı Rehberlik ve Denetim Genel Müdürü Hasan Ali YILDIZ, Orman Bakanlığı (Eski) Genel Müdür Yardımcısı Mustafa AKINCIOĞLU, MEB.

Ortaöğretim İzleme Daire Başkanı H. Ali OKUR, Ticaret Bakanlığı Gümrük Muhafaza Daire Başkanı Adnan AKGÖZ,

DDY. Taşımacılık Daire Başkan Yrd. Naci ÖZÇELİK, Tarım Orman Bakanlığı İç Denetim Birimi Başkanı Adem AKSOY, Dernek Eski Başkanı MEB bürokratlarından Cevdet GÖKYER katıldı.

Karaman ile ilgili anıların tazelendiği ve çok samimi geçen ziyaret sırasında, Dernek Başkanımız Veli BOZKIR, 1- Karaman – Konya hızlı tren hattı,

2- Karaman çevre yolu,

3- Türk Dil Bayramı ve Yunus Emre’yi anma etkinlikleri, 4- Karaman Kemal Kaynaş stadının yerinin ileride nasıl değerlendirileceği,

5- Karaman havaalanı projesi ve birçok konuda derneğin görüş ve önerilerini Sayın KIRATLI’ya bilgi olarak aktarmıştır.

Başkan Veli BOZKIR konuşmasında, Dernek yönetimi olarak hemşehrilerimize ve Karamanımıza daha çok ve daha iyi hizmet verebilmek amacıyla derneği Karaman Eğitim, Kültür, Turizm ve Tanıtma Vakfı ismiyle (KAREV) bir vakfa dönüştürme projesi hazırladıklarını, bu konuda yardım beklediklerini de ifade etti.

Öğrenci bursları, dernek binası alımı gibi pek çok konuda derneğe katkı sağlayan Sayın KIRATLI, kendisinin bu ziyaretten çok memnun olduğunu söyledi. Kıratlı, bir STK olarak örnek çalışmalara imza atan, derneğimizle gurur duyduğunu ve kurulma çalışmalarında sona gelinen vakfın mütevelli heyetinde yer almaktan gurur duyacağını ifade etti.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Kıratlı’nın makamında, sıcak bir atmosferdeki ziyarette, Başkan Veli BOZKIR Metin KIRATLI’ya Karamanoğlu Mehmetbey ve Türk Dili Fermanı heykelinin takdim etti. Bozkır, ziyaret sırasında gösterdikleri misafirperverlik ve derneğimizle ilgili duyarlılıklarından dolayı KIRATLI’ya ve katılımcı hemşehrilerimize teşekkür etti.

KÜLLİYE’DE KIRATLI’NIN KONUĞUYUZ

(17)

27. Dönem Karaman Milletvekillerimiz Sayın Recep ŞEKER, Sayın Selman Oğuzhan ESER ve Sayın Atakan ÜNVER’i TBMM’de ziyaret ettik.

Ziyarete, Dernek Başkanımız Veli BOZKIR, Başkan Yardımcımız M. Feridun ERDOĞDU, Muhhasip Üye Ayhan AKGÖZ, Yönetim Kurulu Üyemiz İlhan Hatipoğlu, Denetim Kurulu Başkanımız Atalay

TARHAN, Denetim Kurulu Üyelerimiz Didem GENÇ ve Mehmet GÜREL katıldılar.

Ziyarette milletvekillerimize, hayırlı olsun dileklerimizle birlikte VAKIF kurulması, öğrenci bursları ve yeni alınan ikinci dairenin durumu ile17 Kasım’da Karaman’da yapılacak konserle ilgili bilgi verildi.

Ayrıca 2019 Türk Dil Bayramı ve Yunus Emre Anma Etkinliklerinin kuracağımız vakıf öncülüğünde yapılması talebimiz iletildi.

Milletvekillerimiz Ankara’da güçlü bir derneğimizin olmasından duydukları memnuniyeti dile getirerek, birçok konuda birlikte hareket edilmesi yönünde taleplerini ilettiler.

Ziyaret, milletvekilimiz Sayın Recep ŞEKER’in ev sahipliğinde yenilen yemeğin ardından kısa zamanda derneğimiz binasında buluşulması dileğiyle sona erdi.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ ZİYARETİMİZ

(18)

Hollanda’da üniversitede okuyan Karamanlı öğrencileri, 3 Mayıs’ta derneğimizde ağırladık. Anıtkabir, TBMM ve

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve Dış Türkler Akraba Topluluklar Başkanlığı’nı ziyaret eden öğrencilerle Hollanda Karamanlılar Federasyonu (HOKAF) yöneticilerini derneğimizde ağırladık. Konuklarımıza zengin menü eşliğinde kavurma ikram ettik.

HOLLANDA’DAN KONUKLARIMIZI AĞIRLADIK

(19)

*KİMLER GELDİ KİMLER GEÇTİ

Karaman’lı bilir misin?

Kimler geldi, kimler geçti, Derdi iylik olanlarla, Dünü günü kemler geçti.

Maldan fakir birler geçti, Aklı esir türler geçti, Mesleğinde pirler geçti, Gönülleri hürler geçti.

Cahillerde, âlimlerde, Yürek yakan zalimlerde, Dün burdaydı, bugün nerde ? Diyenlerde geldi geçti.

Türkçe emreden bir Mehmet, Türkçe şakıyan bir Bekir , Harabat ehlini hor gören Şakir, Kırklara dost Zakir geçti.

Gel de ol diyen Mevlânâ, Geldinse ol diyen Yûnus, Yetmiş iki bin peygamber, Ahmed-i Muhammed geçti.

Hikmettir gelip geçenler, Böyle bilmeli kalanlar, Bir hoş sadâ bırakanlar, Çaldı söyledi de geçti.

Karaman’dan bir kez daha, Ankaramander geldi geçti.

Hikmet EFE

* Ankara Karamanlılar Derneği (Ankaramander) TSM Korosu’nun 17 Kasım 2018’de Karaman’da vereceği Yunus’ça Ezgiler Konseri duygularıyla yazılmıştır.

KARAMAN : KIŞ VADİLERİ

(20)

Kültür ve sanat bir milleti millet yapan en önemli değerler arasındadır.

Kültür ve sanat içinde de “musiki”

ağırlıklı bir yer tutar. Ninnilerden başlayan ve en gelişmiş bestelere uzanan müzik eserleri milletlerin hatıralarını gelecek kuşaklara taşıyan en temel değerlerdendir.

Bu yönüyle bakıldığında müzik bir milletin hafızasıdır. Üzüntülerimizi, sevinçlerimizi, aşklarımızı,

hasretlerimizi, ayrılıklarımızı, kavuşmalarımızı daima müzik eserleriyle notalara döktük. Kimi zaman sevdalarımızı, kimi zaman ölümü döktük nağmelerin diline. Kimi zaman bir “zülfü siyaha” sızlandık, kimi zaman “Heybeli’de mehtaba çıktık”, kimi zaman da “dinle de vazgeç” dedik sevgiliye…

Gerçek şu ki; Atatürk’ün dediği gibi, “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” Hedefi de koymuş büyük Atatürk önümüze: “Yüksek bir insan topluluğu olan Türk milletinin tarihi bir özelliği de güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir.”

bestelerini yarınlara taşımak amacıyla müzik deryasında yolumuza devam ediyoruz.

Sanat yolculuğunda bu kez, Karaman ve memleket sevdasına hayran olduğumuz Milli Şairimiz, Cumhuriyet 50. Yıl Marşının yazarı, hemşehrimiz Bekir Sıtkı Erdoğan anısına İstanbul’da notalara dokunduk.

Üsküdar Bağlarbaşı Kongre Merkezi büyük salonda 11 Kasım Cumartesi akşamı gerçekleştirdiğimiz konsere Milli Eğitim eski Bakanı Ömer Dinçer, Üsküdar Musiki Cemiyeti Başkanı Bestekâr Amir Ateş, TRT İstanbul Radyosu Şef ve Ses Sanatçısı Vedat Çetinkaya, THM Ses Sanatçısı Recep Kaymak, Bestekâr Hüsnü Üstün, Şark Fatihi hemşehrimiz Kazım Karabekir Paşamızın kızı Timsal Karabekir, İstanbul Karamanlılar Vakfı Başkanı Suat Yıldırım ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Ankara Karamanlılar Derneği Başkanı Veli Bozkır ve Yönetim Kurulu üyeleri, çok sayıda bestekâr, koro şefi, koro başkanı, koroların müzik elçileri ve müzik dostu hemşehrilerimiz katıldı.

ITRİ, İSMAİL DEDE EFENDİ, HACI ARİF BEY, TANBURİ CEMİL BEY, SADETTİN KAYNAK, SELAHATTİN PINAR, ALAADDİN YAVAŞÇA, EKREM GÜYER, MÜNİR NURETTİN SELÇUK, GÜNDOĞDU DURAN, AMİR ATEŞ veya BEKİR SITKI ERDOĞAN olduk, Türk müziğinin entelektüel nağmelerinde hüzünlendik... Bazen MUZAFFER SARISÖZEN, ÂŞIK VEYSEL, NEŞET ERTAŞ olduk, dertli dertli vurduk bağlamanın tellerine…

Bazen de ADNAN SAYGUN, ULVİ CEMAL ERKİN, CEMAL REŞİT REY olduk dolaştık çok sesli müziğin koridorlarında…

Dünden bugüne ve bugünden yarına bu değerlerimizi koruyacağız. Bu değerlere yeni değerler katacağız.

“Ses Bayrağımız Türkçemiz”le gönlümüzün sesini dünyaya duyuracağız.

2012 yılında tarafımdan kurulan Şef Hasan Eylen yönetimindeki Karamanlılar Derneği Türk Sanat Müziği Koromuzla işte bu KARAMAN SEVDASIYLA NOTALARA DOKUNDUK

(21)

Antalya Karamanlılar Derneği ile Ankara Karamanlılar Derneği’nin organizasyonuyla gerçekleştirilen Türk Sanat Müziği konseri büyük ilgi gördü.

Muratpaşa İlçesi Kültür Salonunda gerçekleştirilen konsere Muratpaşa Belediye Başkan Yardımcısı Hasan Kaçmaz, İKEV Onursal Başkanı Suat Sözer, Anadolu Dernekler Platformu Başkanı, Genel Sekreteri ve üyeleri, Antalya Büyükşehir Belediye Meclis Üyeleri ile Antalya’da yaşayan Karamanlılar ve Antalyalılar büyük ilgi gösterdi.

Salonun tamamen dolduğu gecede Şef Hasan Eylen yönetimindeki koro birbirinden güzel eserler seslendirdi.

Yaklaşık 3 saat süren konser boyunca koro üyeleri kimi zaman ayakta alkışlandı.

Antalya Karamanlılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Uzman Eczacı Emrah Kıvanç Mısırlıoğlu, konserin ardından yaptığı konuşmada, şunları söyledi:

“1 Nisan Cumartesi akşamı Ankara Karamanlılar Derneği Türk Sanat Müziği Korosunun Antalya’da verdiği ve bizim ev sahipliği yaptığımız konserin güzel yansımalarını dalga dalga hâlen alıyor olmaktan dolayı

takdirlere layık kişilerden birisidir.

Ancak konser öncesinde kıymetli babasının vefatı nedeniyle aramızda olamamıştır. Bu vesileyle vefat eden babasına bir kez daha Allah’tan rahmet, Veli Bozkır ve ailesine de sabırlar diliyorum. Tekrar tekrar şükranlarımızı ve selamlarımızı iletiyorum.

En büyük teşekkürlerimden birisi de; sanatı Ankara’da yaşatıp ve yaşayıp, Antalya’ya bizlere taşıyan ve hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan Ankara Karamanlılar Derneği Türk Sanat Müziği Koromuzun saygıdeğer üyeleri ve şefimiz Sayın Hasan Eylen içindir. İcra ettikleri sanat ve bilhassa güler yüzleriyle Antalyalıların

gönüllerini fethettiler.

Ayrıca konserimizin

organizasyonunda emeği geçen başta Yönetim Kurulum olmak üzere, destekleri için Muratpaşa Belediyesi’ne ve katılan herkese çok teşekkür ediyorum. Konserin tadının damağımızda kaldığını ve Antalyalıların koromuzu bir kez daha görmekten onur duyacaklarını belirtmek istiyorum. Bu vesileyle tüm Karaman halkını ve gurbetteki Karamanlıları selamlıyorum.”

büyük mutluluk duyuyoruz.

Antalya halkı uzun yıllardır hasret olduğu bir konseri izleyip hayran kaldılar. Bizler de bu haklı gururu yaşatan koromuz adına teşekkürleri kabul etmekteyiz. Bize bu

mutluluğu yaşatan ve emeği geçen herkese bir kez daha teşekkür ediyoruz. Antalya Karamanlılar Derneği olarak her platformda değindiğimiz Karaman Misafir Evi projemiz hakkında geceye katılan konuklarımızı bilgilendirdik.

Karaman’dan organ nakli için gelen hasta ve hasta yakınlarının rahatlıkla konaklayabilecekleri konforlu bir misafir evi yaptırmak istediğimizi Antalyalılara bir kez daha anlattık ve son derece olumlu tepkiler aldık.

Umut ederiz ki en yakın zamanda bu hayalimiz için gerekli olan diğer adımları da hep birlikte atarız. Bu gecenin tek ev sahibi ben değildim aslında. Diğer bir ev sahibimiz de Ankara Karamanlılar Derneği başkanımız Sayın Veli Bozkır idi. Konser konuşmamda da belirttiğim üzere Veli Bey benim şahsımla kıyaslanamayacak kadar büyük bir Karaman sevdalısı ve bağımlısıdır. Kendisi; Karaman sevdası konusunda en büyük ANTALYA KONSERİMİZ

(22)

Dr. Ali GÜLER

Gazi Mustafa Kemal Paşa, 1923 yılı başlarında henüz Cumhuriyet ilan edilmeden trenle çıktığı bir Adana seyahatinden Konya’ya dönerken Ata Yurdu Karaman’a uğramış ve Karaman Garı’nda Karamanlılarla bir süre sohbet etmiştir. Yanında, 29 Ocak tarihinde İzmir’de evlendiği yaklaşık iki aylık eşi Latife Hanım ve bazı arkadaşları bulunmaktaydı.

Mustafa Kemal ve Latife Hanım bütün gece tren yolundaydılar. 20 Mart 1923 günü saat dokuzda Karaman halkı, okullar tarafından karşılandılar.

Burada hafif kar yağmıştı. Hava soğuk olduğundan Mustafa Kemal:

“Mektep çocukları üşümesinler, gitsinler.” dedi.

Kalmaları için halk çok ısrarda bulundu.

Gazi Paşa: “İtimat edersiniz ki çok büyük bir arzu ile görüşmek istiyorum.

Fakat vakit pek dar. Burada kalacağım birkaç saat tekmil programı alt-üst edecek. İnşallah geniş bir zamanda yine gelirim, görüşürüz.” dedi.

Karaman’ın çok faziletli Müftüsü mukabeleten (karşılık olarak):

“Saye-i devletlerinizle elhamdülillah bu günleri gördük. Hâkimiyetimizi elimize aldık. Bundan sonra yine delaletleriyle çalışacağız. Her türlü terakkiye mazhar olacağız. Sizin emrinize bakıyoruz. Siz irade buyurunuz, biz yapalım. Sizden emir, bizden itaat.” dedi.

Gazi Paşa cevap olarak:

“Cenabı Allah bize çok seneler mücazat

müstahak olmuştuk; çektik. Fakat arkasından bir intibah (uyanıklık) geldi.

Kendimizi kurtardık. Bundan sonra da milletin bana itimadı devam ettikçe ben de millete karşı borcum olan her hizmeti yapmaya çalışacağım.” dedi.

Karşılayanlar içindeki İktisat

Kongresi’nden gelen delegeler ile de görüştü.

Gazi görüşme sırasında dedi ki:

“İnşallah orada verilen kararları tatbik edeceğiz. İnşallah bir de Sıhhiye (Sağlık) ve Maarif (Eğitim) Kongresi yaparız.

Hükümet şimdiye kadar bu gibi şeyleri düşünmeye vakit bulamadı.”

Müftü Efendi, Latife Hanım’a Karamanlı hanımların saygılarını sundu:

“Malumu aliniz bendeniz burada hepsinin pederleriyim. Refikam cariyelerinin ve diğer hanımların zat-ı âlinize fevkalade olan hürmetlerini arz ederim.”

Latife Hanımefendi de:

“Çok teşekkür ederim Efendi Hazretleri, istirham ederim, benim de selamlarımı lütfen kendilerine bildiriniz” dedi.

Veda sırasında Müftü Efendi:

“Gazi Paşa Hazretleri! Size zaten doymak nasip olmayacak. Ağlaya ağlaya ayrılıyoruz” dedi.

Latife Hanım, vedada Müftü Efendi’nin elini öperken, Müftü de:

“Berhudar ol kızım, iki cihanda aziz olasınız” dedi.

Veda pek musirrâne (zor) oldu. Halkın gözleri, Gazi Paşa’yı götüren trende kaldı.

Merhum Kayınpederim, Eski Kütüphane

(Doğumu: 1916) o yıllarda 7 yaşında bir ilkokul öğrencisi olarak; “Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı karşılamak için okul olarak Gar’a gittiklerini, havanın çok soğuk olduğunu, Atatürk ve eşi Latife Hanım’ı uzaktan gördüklerini ve uğurlarken el salladıklarını” bana anlatmıştı.

O MÜFTÜ KİM?

Millî Mücadele ve Cumhuriyetin ilk yıllarında Karaman’da görev yapan Müftüler şu kişilerdir: Şeyh Mehmet(ÇAKILCI) Efendi (1919-1924), Çoğlulu Durmuş Efendi(1926-1927), Tanburacızade Mustafa

Efendi(1927-1930/31).

Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın eşi Latife Hanım’la birlikte Karaman’a geldiği tarihte (20 Mart 1923) Karaman Müftüsü Şeyh Mehmet ÇAKILCI idi. Mütareke ve Millî Mücadele dönemlerinin aydın din alimi Şeyh Mehmet ÇAKILCI Adana seyahatinden Konya’ya dönerken Karaman’a uğrayan Mustafa Kemal Paşa ve eşi Latife Hanım’ı karşılayan, onlarla yukarıda verdiğimiz konuşmayı yapan müftü idi.

1919-1924 yılları arasında görev yapan Karaman Müftüsü Şeyh Mehmed ÇAKILCI, 1872’de doğdu. 1958’de vefat etti. Dedesi Bozkırlı Memiş Mehmet Efendi,Babası Karaman Ketenci Medresesi’nde Müderrislik yapan ve Ketenci Zaviyesi’nde Şeyh olan Şeyh Halit Efendi idi.

Şeyh Mehmet ÇAKILCI, Konya’daki Sami Paşa namıyla anılan Paşa Dairesi Medresesi’nde tahsil görmüştür. Babası Şeyh Halit Efendi’nin Ketenci (Ketane) Medresesi’nde Müderrislik yapmıştır.

Şeyh MehmetÇAKILCI Efendi ile HalitTANRIÖVER’in babası kardeştir.

GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA ATA YURDU KARAMAN’DA (20 MART 1923 SAAT: 09.00)

AHMET SAİT ERDOĞDU

(23)

Bu sezon Bölgesel Amatör Lig’de (BAL) mücadele eden Karaman Belediyespor, ligi ilk sırada bitirip bir üst lige çıkmak istiyor.

1999-2003 yılları arasında 3. Lig’de yer alan Karaman Spor o yıllar gösterdiği büyük başarıların ardından 2. lige kadar çıkmıştı.

Daha sonra maddi yetersizlikler sebebiyle Karaman Spor 2. Lig’den tekrar 3. Lig’e düştü.

Karaman Spor, 2004 yılları sonralarına doğru maddi destek bulamamasından dolayı âdeta çöküşe geçti.

Karaman Spor kötü gidişatının ardından daha sonraki yıllarda ligden çekilerek kapanmak zorunda kaldı.

2010 yılında ise Karaman

Belediyesi’nin de desteğiyle Karaman Belediyespor, Karaman Amatör Küme Ligi’nde mücadelesine başladı.

Yaklaşık 2 yıl amatör kümede mücadele eden Belediyespor, 2012- 2013 sezonunda bir üst lige çıkarak Bölgesel Amatör Lig (BAL) 5. Grup’ta kendine yer buldu.

2013-2014 sezonundan itibaren 2016-2017 sezonuna kadar 5.

Grup’ta mücadele eden Karaman

Belediyespor, bir üst lige çıkma şansını elde edemedi.

Karaman Belediyespor 2016-2017 sezonunda 7. Grup’ta mücadele etti.

Bu sezonda da istenilen performansı gösteremeyen Karaman Belediye Spor ligi 5. sırada tamamladı.

2017-2018 sezonunda 6. Gruba geçen Karaman Belediyespor bu yıl sezon hedefini ilk 3 arasında yer almak olarak belirledi.

Karaman’da 15 bin kişilik modern stadın yapımı büyük bir hızla devam ederken, özellikle Karaman gençlerinin spora yönlendirilmesi ve Karaman’ın tanıtımı noktasında önemli bir yere sahip olan futbolda Karaman’ın yeniden profesyonel lige önce 3. Lig, ardından da 2.

Lig’e çıkması, hatta Sanayi Kenti Karaman’ın 1. Lig’de yer alması tüm Karamanlı sporseverlerin ortak arzusu.

Karaman spor kamuoyu, sadece Belediye desteği ile değil, özellikle Karaman’ın idarecileri, sanayicileri ve iş adamlarının bir araya gelerek bu konuda bir çıkar yol bulmalarını bekliyor.

KARAMAN’DA FUTBOL

(24)

“Türk” demek “dil” demektir.

Milliyetin çok belirgin niteliklerinden biri dildir.

Türk milletindenim; diyen insan, her şeyden önce ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır.”

Mustafa Kemal ATATÜRK, 17 Şubat 1931

Türk dili günümüzde batıda Balkanların bittiği yerden doğuda Büyük Okyanus’a, kuzeyde Kuzey Buz Denizi’nden, güneyde Tibet’e kadar uzanan çok geniş bir alanda dağınık olarak konuşulmaktadır.

Çok eski dönemlerden itibaren bağımsız bir dil olarak varlığını sürdüren Türk dilinin kökeni ve diğer dillerle akrabalığı hususu araştırmacıların dikkatini çekmiştir.

Bu konuda, Türkçenin hiçbir dille akrabalığı olmadığı görüşünden, bazı Kızılderili dilleri, Sümerce, Etrüskçe, Hint-Avrupa gibi dillerle akraba olabileceği ve son olarak bütün dillerin Türkçeden kaynaklandığına varıncaya dek pek çok farklı görüş araştırmacılarca ileri sürülmüştür . Bunların en fazla üzerinde durulan ve kabul göreni

sonra Altay dil ailesi içinde ele alan görüştür.

Sonuç olarak alan araştırmacılarınca genel kabul gören görüşe göre Türkçe; Moğolca ve Mançu-Tunguzca ile bunlara son yıllarda dâhil edilen Kore ve Japon dilleri ile birlikte “Altay dil ailesinin” bir üyesidir . Aslında Korece ile Japoncanın bu dil ailesine mensup olması daha az kabul gören bir görüştür. Altay dil birliğini savunan araştırmacılar tarafından Korece bu birliğin bir üyesi olarak kabul edilirken, Japoncanın durumu ise halen şüpheli sayılmaktadır.

Altay dil ailesi adının verilmesi, Orta Asya’daki Altay Dağları ve çevresi bu dilleri konuşan toplulukların anavatanı olarak kabul edilmesinden kaynaklanmaktadır .

Doğuda Kingan Dağları, kuzeyde Sibirya, batıda Hazar Denizi, güneyde Hindukuş ve Karanlık Dağları ile çevreli olan bölge Türklerin ilk ana yurdudur. Türk edebiyatının ilk yazılı eseri olan Orhun Kitabeleri burada yazılmış olup, Türk adı bu metinde

“Türük” olarak geçmiştir. Orhun Kitabeleri, Türklerin ilk yazılı eseri olmasına rağmen, Türklerin daha

bir yazılarının olduğu muhakkaktır.

Zira devlet idaresi yazının icadı sebeplerinden birisi olduğuna göre, geniş alanlara yayılan birçok Türk Devleti kuran Türklerin yazı olmadan bu devletleri yönetebileceğini düşünmek mümkün

görünmemektedir. Türkler tarih sahnesine çıktıktan sonra,tarihleri boyunca devlet kurmakla meşhur bir millet olarak çok sayıda devlet kurmuş ve böylece dünya üzerine geniş sahalara yayılmışlar; Orta Asya’dan MÖ 2000’li yıllardan başlayarak Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının çeşitli bölgelerine göç etmişlerdir. Siyasi hâkimiyetlerinin sonuçlarından bir tanesi de Türk dili ile köken bakımından yakınlığı olan veya olmayan pek çok dille temasa geçmeleridir. Elbette bu temaslar neticesinde kültür alışverişleri ve bu arada diller arasında karşılıklı alıntılamalar ve etkileşimler olmuş, Türkçe temasta olduğu bu dillere kelimeler vermiş ve başka dillerden de kelimeler almıştır. Fakat belirtmek gerekir ki, Türklerin bu kadar geniş coğrafi bölgelere yayılmaları bir bütün olarak Türk tarihinin ve Türk TÜRK DİLİ ÜZERİNE

Kadir TAN

(25)

Özellikle XI. Yüzyıldan sonra Türk boylarının Orta Asya’dan nüfus artışı ve toprakların yetersizliği, kuraklık ve şiddetli kışların yaşanması, kendi aralarında ve diğer kavimlerle yaşanan mücadeleler, salgın hastalıklar, bağımsız yaşama arzusu ve Türk cihan hâkimiyeti düşüncesi gibi sebeplerle büyük kitleler halinde göç ettikleri görülmüştür.

Bunlardan kuzeye gidenler Sibirya’ya, doğuya gidenler Çin ve Uzakdoğu ülkelerine, güneye gidenler Hindistan, Afganistan ve Çin’e, Batıya gidenler ise ikiye ayrılarak bir kısmı Hazar Denizi’nin kuzeyinden Karadeniz’in kuzeyine ve Avrupa’ya, diğer kısmı ise Hazar Denizi’nin güneyinden İran, Irak, Suriye, Mısır ve Anadolu’ya göç etmişlerdir.

Bu göçlerin neticesi olarak Orta Asya’da o zamana kadar tek bir yazı dili halinde varlığını sürdüren Türkçe, bazı değişikliklere

uğramıştır. Artık denilebilir ki, Orta Asya’dan çıkarak göçlerle Orta Asya’nın dışında gelişme ve devam etme imkânı bulan Türk dilinin kolları sahip oldukları özellikler bakımından birbirlerinin aynısı değillerdir. O dili konuşan ve yazan kitlenin etnik özelliklerine, ağız ayrılıklarına, tarihi gidişatın yol açtığı kaynaşmalara ve zamanın yol açtığı bazı katkılara

bağlı olarak ses, şekil ve cümle yapısı bakımından birbirinden farklı edebi diller haline gelmişlerdir. Bu kollardan birisi de XIII. Yüzyılda başlayıp hâlihazırda devam eden Türk edebi dilidir . Fakat belirtmek gerekir ki, Türk dili yüzyıllardır çeşitli milletlerle temas edip kelime alış- verişi yaşamasına rağmen ancak İslam devrinde ve aslında son zamanlarda yabancı kelimelerin hücumuna uğramıştır .

Anadolu Selçukluları döneminde Türkçe yazı dili olarak Arapça ve Farsça ile büyük bir mücadele

verirken, başta Rumca ve Ermenice olmak üzere çeşitli yerli dillerle de konuşma dili olma hususunda mücadele etmek zorunda kalmıştır.

Fakat devamlı göç alan Anadolu’da Türk nüfusunun gittikçe artması ve Anadolu’ya yerleşen Türkmenlerin bölgede çoğunluğu oluşturmaya başlaması bu mücadeleyi Türkçenin kazanmasını sağlamıştır. Türk halkı “Çarşıda, pazarda, dergâhta, medresede” Türkçe konuşmuştur.

Dolayısıyla durum böyle olunca da gerek medrese eğitimi görmüş aydın kesimde, gerekse tarikat adabı ile yetişenlerde, duygu ve düşüncelerini Türkçe ile ifade etmek ihtiyacı doğmuş ve Türkçe yazma geleneği güçlenmiştir. Türkçe başka dillerden aldığı kelimeleri kendi bünyesine uydurarak onları da Türkçeleştirerek, yabancı dillerle verdiği mücadelede büyük bir zafer kazanmıştır. Elbette Türkçenin bu zaferinde, onu devlet dili olarak kullanma gayreti gösteren Türkmen beylerinin hizmetlerini de göz ardı etmemek gerekir. Bu gayreti gösterenlerin başında ise Karamanoğlu Mehmet Bey en başta gelmektedir .

ORHUN KİTABELERİ

(26)

KAPI / Kemal DOĞTEKİN

Diğerleri gibi benim hikâyem de Karaman otogarında başlayacaktı.

Ben de diğerleri gibi valizime umutlarımı, beklentilerimi,

heyecanlarımı ve korkularımı koyup başkentin yolunu tutacaktım, ardımda duacı anne ve babamı bırakarak.

Annemin duasıydı hep, “Allah iyilerle karşılaştırsın”. Anne çocuğuna dua eder de kabul olmaz mı?

Görülecek bir akraba ve selam söylenen birkaç tanıdıktan sonra, milyonluk şehirde bildiğim tek kimse yoktu. Kulağıma çalınmıştı ama ANKARAMANDER ismi. Burs veriyor diye duymuştum. Belge toplamaya ve başvuru yapmaya alışık ellerim için zor olmadı, ANKARAMANDER burs formunu doldurmak. Belgeleri de toplayıp düştüm yola. Valizimden büyük beklentileri hiç çıkarmamış gibi, sadece ayda bir hesabıma para yatacak düşüncesiyle yürümeye başladım Esat sokaklarını. Kaybolmak, bulamamak, ait olamamak bu şehrin anahtarlarıydı, hiç şaşırmadım Esat’taki dernek merkezini bulamayışıma. Bir irtibat numarası vardı elimde. Telefonun ucundaki sesi, sonraları daha çok duyacağımı bilmeden dinleyip, bir apartman dairesi önünde buldum kendimi.

Umutlarım, beklentilerim sanki valizim çalınmış da artık hiç yokmuş gibi

kokusu çarpınca kendime geldim.

İçerideki doldurulmuş koyunu görmezden gelemezdim, arabaşı içildiğini anladığım o tahta kaşıkları da. Büyükçe bir masa vardı. O zaman o masada batırık yiyeceğimi hayal dahi edemezdim.

Beni, dernek başkanı olacağına ihtimal vermediğim telefondaki sesin sahibi Sayın Veli BOZKIR karşıladı.

Vezneye evrak bırakmaktan farklı olmayacağını düşündüğüm bu iş farklı bir hal almaya başlamıştı. Aidiyetlerin, memleketlerin ve insanların hallerin bir öneminin olmadığı bu şehirde, birisi, beni koşulsuz ve karşılıksız tanımaya, halimi hatırımı sormaya başlamıştı. Evet anne, duaların kabul olmuştu.

İlk toplantının, heyecanla takip ettiğim ve beklediğim tarihi gelip çatmıştı.

Sanki memleketime gidiyor gibi mutluluk doldurduğum ceplerimle yürüdüğüm Esat sokakları, beni üzerinde batırık tepsisi olan o büyük masaya kadar getirmişti. Birisi “hadi oğlum sofraya” dese, yadırgamadan

“tamam anne” diyebilirdim.

başkentte bir kafede ilk kez bu kadar kalabalık bir masada çay içerken buldum kendimi. Kalabalıklar içindeki yalnızlıkların da başkenti olan Ankara’da, ilk kez yalnızlığımı dışarıda bırakmayı başarmıştım.

O zamana kadar kullanmadığım kelimeler, dilime pelesenk

olmuştu. “Memleketten arkadaşlar, hemşehrim...” Esat’ta o gün beni karşılayan sıcak kapı, artık ikinci kapımdı. Tiyatrolar, konserler ve diğer etkinliklerin buluşma adresiydi bu kapı. Her zaman taze çay vardı ve çayı kendim demleyebiliyordum.

Ev konforunu da yakalamıştık ya resmiyetlerin başkentinde, değmeyin keyfimize.

Zamanla fark ettim ki banka ATM’si gözüyle baktığım bu kapı, aslında şehrimin minik bir şubesiydi. Burada derdimiz de Karaman idi, dersimiz de Karaman idi. Şehri için faydalı olma hayalleri kuran bir avuç Anadolu çocuğuyduk. Bir gün, her şeyin başladığı yere, Karaman otogarına, bu kez şehri için, hemşehrisi için doldurduğu heybesiyle adım atmaya

(27)

TALAT DURU SANAT VE ANI EVİ ZİYARETİMDEN SONRA Yasemin Gön KÜÇÜKCİCİBIYIK

Mahallemin Güzel Abileri ve Dil Bayramlarını kutladığımız o koca avlu geldi aklıma…

Araştırmacı-Yazar merhum Talat Duru’nun yaşarken yazdıkları, çabası, bu hayat üzerindeki nezaketi, kimselere benzemeyen o güzel tavrı, kimseden bir beklentisi

olmadan temiz ve hesapsız yaşaması hayatımda olağanüstü bir etki bıraktı her zaman…

Oğulları Ziya ve Rıza Duru’nun, babalarından kendilerine miras kalan Talat Duru kültürünü tüm sevenleri ile paylaşarak geleceğe miras bırakma duygu ve düşünceleri, her türlü takdirin üzerinde. Talat Duru’nun 45 yıllık bir yazı mazisini ve anılarını Karamanlılarla paylaşan sevgili Ziya ve Rıza Duru’ya huzurlarınızda teşekkür etmek istedim.

Geçtiğimiz günlerde sade ve sakin bir dost meclisi ile açılışı yapılan Talat Duru Sanat ve Anı Evini ziyaretim sonrasında mahallemin diğer ağbileri ve Dil Bayramlarını kutladığımız o koca avlu geldi aklıma…

Bizim mahallemizin çook güzel bir avlusu, o avlunun kendiliğinden yetişen bir bahçesi vardı. Bin bir çiçekli, su istemez, gübre istemez, bahçıvan istemez muhteşem

bir bahçe... Kimseden bir çaba beklemeden, rengârenk çiçekleriyle bizi aydınlatmaya, düşünmeye, aklımıza güven, kalbimize huzur vermekten başka bir derdi olmayan bir bahçe.

Dün akşam bu avlu ve bahçe geldi aklıma…

Sanki çiçeklerin bir kısmı azaldı, bir kısmı soldu, bir kısmı kurudu ya da kurutuldu!

Bilenler bilir de bilmeyenler için bir çoban ateşi yakmak, ustalarım için benim boynumun borcu oldu.

Çünkü gittikçe bahçedeki rengârenk çiçekleri kaybediyoruz.

Kaybediyoruz mahallemizin kıymetli ağbilerini…

Okuyan, yazan, dinleyen, elini taşın altına koyan, çabalayan insanları birer birer kaybediyoruz…

Akıllara sığmayan bahaneleriniz yüzünden kaybediyoruz…

Edebiyatın insanlığa katkılarını kaybediyoruz…

Hesapsız ve temiz yürekli insanları kaybediyoruz…

Dilimizi, kimliğimizi kaybediyoruz…

Ve nasıl bir tehlikenin içinde olduğumuzu anlamayacak kadar benliğimizi kaybediyoruz ki, bence en tehlikelisi de bu.

Ben yaptım oldu diyenler, size mi soracaktım diyenler, bıyığının altından, üstünden gülenler, suçlayanlar, akla sığmayan bahaneleri ile kendilerini savunanlar ve kendilerini kandıranlar…

Gün gelir hiç birinizin tozu kalmaz.

Ancak mahallemin güzel ağbileri, ile o koca avluya ektikleri sanatları ve yazıları kalır. Her biri Talat Amca’nın mirası kadar şanslı olabilir mi? İşte bütün endişem bu…

Türk Dil Bayramı ve Yunus Emre’yi Anma törenleri yapıldı mı? Bu yıl kutlama yok mu? Sorularını bir tek ben duymadım sanırım.

Eskiden o koca avluda kutlanan Türk Dil Bayramlarını bir tek ben sorgulamıyorum sanırım.

Ya da sanılsın, benim için ziyanı yok.

Ama bahçeyi ziyan edenlerden şikâyetim var.

Bahçenin her bir karış toprağında emeği, dizeleri, türküleri, yazıları olan mahallemin abilerine bir selam bırakarak, Türk Dil Bayramı ve Yunus Emre’nin taçlanacağı bir seçim olmasını diler, ustalarımın ellerinden öperim.

Üzgün, kırgın ama yine de açıyor ya küstüm çiçekleri,

Bu bahçeye çırak gönlümle, ben daha ne diyebilirim ki…

(28)

ŞEHRİN KALBİ; AKTEKKE YA DA MÂDER-İ MEVLANA Yusuf YILDIRIM

Şehrin kaderinde; üç önemli değer, üç önemli motif!

İşte onlardan biri!

Her Karamanlının her gün mutlaka uğradığı 24 saat canlı mekân.

Burası kısaca Aktekke. Konyalı’nın Karaman Tarihi’nde aktardığı kadarı ile beyaz renkli Kurtderesi taşından yapıldığı için halk buraya Aktekke demiş. Ama tam adı Mâder-i Mevlânâ Camii.

Ziyaretçiler, Mader-i Mevlana’da üçgen bir meydan, çilehane, tek minareli cami ve bir de ulu bir çınar ile karşılanır. Güney ve batısı haziredir.

Hazire, yani cami çevresindeki mezarlık. Doğudaki hamam ise caminin vakfıdır.

Mevlana’yı düşkünlük derecesinde seven Karamanoğlu Seyfeddin Süleyman Bey, camiye gelir getirsin diye yaptırmış, hamamı. Ancak durumu içler acısı. Duvar taşları, öyle ufalanmış ki, artık toz halinde.

Müştemilatta bir şeyh evi bir de menzil var imiş. Ama günümüze gelememiş. Menzil, durak yeri, bir bakıma yolculukta birkaç günlük uğrak yeridir. Osmanlı’da menziller stratejik öneme sahip noktalara ve sınır şehirlerine kurulurmuş.

Bir de hac yollarında önemli inanç

merkezlerine. Zaten Mader-i Mevlana Camii, tarih boyu yoğun uğrak yeri olmuş.

Cami, tarihi arka planıyla derin bir mekân. Hatıraları çok güçlü.

I. İzzeddin Keykavus’un baskısı sonucu Hospitalier Tarikatı’nın şehri terk etmesinden altı yıl sonra; şehir ulu ve kutlu misafirlerini ağırlamaya hazırlanır. BahaüddinVeled ve topluluğunun Belh’ten başlayan uzun ve yorucu yolculuğu kadim toprak Larende’de son bulur. Yıl 1222, tabi Mevlana da 15’lerinde.

BahaüddinVeled’i Selçuklu Subaşı Emir Musa karşılar, evine davet eder. Ama BahaüddinVeled her yerde olduğu gibi “Asası nerede dik durursa orada kalacağını”

söyleyerek mağrurca ama kibarca bu daveti reddeder. Bir yıl sonra aynı yere Selçuklu Subaşı Emir Musa, BahaüddinVeled’in kendisinden istediği medreseyi yapar.

Mevzu mevzuyu açıyor. Subaşı Emir Musa ile Karamanoğlu Emir Musa Bey karıştırılıyor. Aralarında en az 100 yıllık zaman farkı var. Su/sü, ordu; subaşı/

sübaşı da ordu komutanı anlamında.

Onbaşı, yüzbaşı gibi.

İşte Selçuklu Subaşı Emir Musa’nın BahaüddinVeled’i, Mevlana’yı ve de

bağlı topluluğu karşıladığı nokta da bu caminin önü.

Caminin karşısı çilehane. Osmanlı dönemi yapımı. Yedi hücre sıralı burada. Günümüzde bu hücreler depo gibi boş duruyor. Keşke geleneksel sanatlarla uğraşanlara verseler, canlandırsalar buraları ve eserleri ile tıka basa dolu olsa, hücreler. Ve öyle yoğun olup giren çıkan belli olmasa. Bugün değilse de inşallah yarınlarda.

Cami, tek minareli kare planlı yapısıyla Osmanlı mimarisinin sade örneklerinden biri. Taç kapısındaki kitabede ise Hicri 772 Miladi 1371 yılında yaptırıldığı yazıyor. 1371’da Karamanoğulları var ama.

Bir yanlışlık mı var?

Yok tabi!

Anlatalım!

İlk Mevlevihane Mevlana’nın

asitanesi bilindiği üzere. Mevlana’nın torunu Ulu Arif Çelebi, Larende’de yatan büyüklerinin hatırasına ikinci Mevlevihaneyi Karaman’da ve 1310 yılında açtırmış. Karamanoğulları ile Mevleviler arasında sıkı bir bağ var.

Seyfeddin Süleyman ve Alaaddin Bey gibi birçok Karamanoğlu, birer Mevlevi, Mevlana düşkünü. Daha da ilerisinde Karamanoğulları ile

(29)

Mevleviler arasında akrabalık bağı da var. O yüzden hanedandan birçok Karamanoğlu aynı zamanda çelebi.

Mevlana’ya saygı ve sevgisi büyük olan Alaaddin Bey, 1371 yılında Karaman Mevlevihanesini yeniden yaptırarak hizmete vermiş. Ama Mevlevihane, Osmanlı’ya geçtiğinde harap ve kullanışsızdır. Tahminen –Nuh Paşa Camii ve Mader-i Mevlana Camii mimarisi tıpatıp aynı olduğundan- Karaman Valisi Nuh Paşa döneminde Mevlevihane, sıfırdan bir daha yapıldı. Ama Alaaddin Bey dönemi inşa kitabesi, taç kapıya yeniden yerleştirildi.

Kitabenin çok ilginç bir özelliği var! Bir inşa kitabesi

olmasına rağmen içeride yatan Mevlana’nın annesi Mümine Hatun ile Karamanoğlu Seyfeddin Süleyman bilgisine yer vermektedir. Bir başka örneği bulunmayan kitabe; mezar kitabesi özelliğini üzerinde taşımaktadır.

Kitabenin altındaki panoya bir sehpada sarıklı Mevlevi sikkesi resmedilmiş. Rastgele bir resmetme değil bu görüntü. Bir anlamı var. Geleneğe göre hiç bilmediği görmediği halde buraya gelen ve resme bakan bir kişi burasının; semahane, türbe ve mescid işlevli bir Mevlevihane olduğunu hemen anlarmış.

Cami içi beklendiği gibi bir yanı türbe, bir yanı mescid.

Türbe ve mescid bir buçuk metre yüksekliğindeki küfeki taşlı duvar ile ayrılmış. Caminin sol ön köşesinde yeşil renkli ahşap kafesli bölüm Mader-i Mevlana’nın yani Mevlana’nın annesi Mümine Hatun’un kabridir. Ahşap kafesin içinde bir çatma sanduka var. Duvar tarafındaki ahşap sandukalar, Mevlana’nın yakınlarına ait kabul ediliyor. Çünkü Mevlana, birçok mutluluk ve acıyı bir arada yaşadı. Annesi Mümine Hatun’u Larende’de kaybetti.

Gevher Hatun’la burada evlendi. Sultan Veled ve Aladdin Veled burada doğdu. Mümine Hatun’un ardı sıra kardeşi Alaaddin’i Larende topraklarına emanet bıraktı. Hatırasına adını verdiği oğlu AlaaddinVeled’i de bebek yaşta kaybetti.

Ve başkaca akrabalarını.

Mevlana, Konya’ya gittikten sonra da Larende hatırasına sadık kaldı. Yıldan yıla ya da yıl aşırı başta annesi olmak üzere kardeşinin, çocuğunun mezarlarını ziyaret etti.

Onlara dualar etti.

Karaman Mevlevihanesi, tarihteki ikinci Mevlevihane!

Yukarıda da söylendiği üzere Mevlana’nın torunu Ulu Arif Çelebi, Larende’de yatan büyüklerinin hatırasını canlı tutmak için buraya bir Mevlevihane kurulmasını ister.

Halifelerinden Mehmed el-Mevlevi’yi görevlendirir. O zamanlar burası mezarlık ve açık alan. Mezarlar, büyük ihtimalle Alaaddin Bey döneminde çatı altına alınıyor. Ve Osmanlı döneminde günümüzdeki halini alıyor.

Türbenin mescide bakan sırasındaki ahşap sandukalar, Karamanoğlu Seyfeddin Süleyman Bey ile Mevlevi şeyhlerine ait. Mevlevihane, Bağdat, Halep ve Şam gibi büyük Mevlevihanelerin şeyhlerinin yetiştiği mekân.

Mekânın bir diğer önemli parçası, haziresidir. Kıble ve batı kısmında 85 mezar taşı var. Mezarlıkta, mevleviler, kadılar, memurlar, gelinler, çocuklar, ağalar yatmakta. En eski mezar taşı, tarihsiz. 1350 öncesine ait. Tarihli en eski mezar taşı 1374 yılına ait. Künyesindeki kişi, Lübbühü Ahmed el-Mevlevi. En geç tarihli mezar taşı; 1920 tarihli. Aynı mezarda Ali Şahane Mahallesi’nde Abid ve eşi Ayşe’nin.

Ve o ulu çınar!

Yaşayan efsane!

Kimisi 100 yıllık diyor, kimisi 300, 400! Bana göre Mevlevihane ile aynı yaşta. Yani 708 yıllık. 1550’lilerde yapılan Süleymaniye Camii avlusundaki çınarlar bizim ulu çınarın yarısı kadar gövdede. Hem de iklim avantajına rağmen. Gerisini siz düşünün.

Ulu çınar bir gölge, bir sığınak, bir yuva. Namaz vakti bekleyen cemaat, kitap okuyan gençler, alışverişten dönen aileler! Yaşlısı, genci, çoluk çocuğu bu çınarın altında güven ve huzur bulmakta, mekânı şenlendirmektedir.

Mevcut durum gösteriyor ki, Mevlevilerin ikinci asitanesi ve şehrin incisi Mader-i Mevlana yani Aktekke Camii, cazibesini artırarak geleceğe imzasını atıyor.

(30)

DAMAK TADIYLA DÜNYA MARKASINA : DURU BULGUR

Duru Bulgur’un kurucusu Ziya Duru, 1935 yılında kardeşi İhsan Duru ile birlikte Karaman Züğürtler Yaylasında bulgur imalatına başlar.

İlk başlarda askeriyenin bulgur ihtiyacını karşılamak üzere üretim yapılır. Geleneksel ve daha kısıtlı imkânlarla yapılan üretimde bulgur, su değirmenlerinde öğütülür ve güneş altında kurutulur. Zamanla su değirmenlerinin yerini elektrikli değirmenler alır ve fabrikalaşmanın ilk adımları atılır. Üretimdeki kaliteyi ve doğallığı her zaman ön planda tutan Ziya Duru, bu anlayışı oğulları İhsan Duru ve Mehmet Emin Duru’ya aktarır.

Ziya Duru, 1935 yılında Karaman Züğürtler Yaylası Gödet Irmağı kenarında ilk bulgur haneyi açtı.

1936 yılında Soyadı kanunu ile birlikte Duru soyadını aldı ve markanın ismi Duru oldu.

1940 yılında ilk bulgur fabrikası açıldı.

1976 yılında Ziya Duru’nun oğlu İhsan Duru babasıyla ortak oldu.

1979 yılında Duru Bulgur’un kurucusu Ziya Duru vefat etti

1982 yılında Ziya Duru’nun diğer oğlu Mehmet Emin Duru ortaklığa katıldı.

1990 – 2000 Ürün çeşitleri oluşturuldu, dökme ürünlerden paketli ürünlere geçildi. Yöresel fuar çalışmaları, tadım aktiviteleri ve açık hava reklamlarıyla, markanın tanıtım çalışmaları başladı.

Tüv Cert ISO 9001:2000 Kalite yönetim belgesini aldı.

2001 yılında Logo ve ambalaj değişikliği yapıldı. Tanıtım faaliyetleri artırıldı..

2003 yılında Haccp Hijyen belgesini aldı.

2006 Türkiye’de bayilik organizasyonu kuruldu, bölge müdürlükleri ve satış teşkilatı

oluşturuldu. Bulgurun şehirleştirilmesi projesi adı altında yurt içinde birçok tanıtım çalışmaları yapıldı. Sektör profesyonellerinin katıldığı paneller düzenlendi.

2007 yılında yoğun bir tanıtım çalışması yapılarak, yurtdışındaki yemek festivalleri ve fuarlara katılım sağlandı. Ayrıca yurt içindeki gıda ve gastronomi fuarlarına da katılım gerçekleştirilerek ürünlerin tanıtımı yapıldı.

2010 yılında yurt içi market aktiviteleri düzenledi. Ürün tanıtımının yanı sıra market içi tadım çalışmaları düzenledi.

Gençlere bulguru sevdirme projesiyle, birçok üniversitenin şenliklerine tadım aracıyla katılım sağlandı. Vital, Dual ve Lival ürünleri piyasaya sunuldu.

İhracat yapılan ülke sayısı 40’a ulaştı.

2011-2017 yurtiçinde ve yurtdışında birçok fuara katıldı, marketlerde tadım aktiviteleri yapıldı. Bulguru dünyada tanıtmak için çalışmalar düzenlendi.

Bugün, Duru Bulgur’un Türkiye’de 6 adet, Belçika / Antwerp’te de 1 adet deposu bulunmaktadır.

Duru Bulgur bünyesinde 360 çalışan vardır, 51 ülkeye ihracat yapmaktadır.

İHSAN DURU ZİYA DURU MEHMET EMİN DURU

(31)

YUNUS’ÇA EZGİLER

Merhum Ahmet Talat DURU’nun vefatından kısa bir süre sonra bestelenmiş eseridir.

Bu eser 17 Kasım 2018 Cumartesi akşamı Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Seminer Salonu’nda Karamanlıların huzurunda...

(32)

Referanslar

Benzer Belgeler

o Başvuru sahibinin sosyal güvencesinin olmaması, o Hanede sosyal güvenceli birey olması halinde de. kişi başına düşen gelirin asgari ücretin 3’te 1’inden

The thermographic examination of bucked shin complex revealed that in Grade 1 (n=1), there was a hot spot in dorsal aspect of metacarpus and these spots had 4˚C higher temperature

Burada daha ilginç olan, kurald›fl› yüklemlerin en ilginçlerinden biri olarak tüm zaman kipleri hep ayn› olan olan (read) yükleminin de normale dönüflü anlam›na gelmesi!.

Özellikle şu anda bilimsel çalışmalarda kullanılan ve yıldan yıla gelişen yeni nesil insansız deniz araçları, örneğin su altı planörleri ve dalga planörleri, sayesinde

İkinci Dünya Savaşı yıllarında Ankara'da çalışarak Kayseri şehir planını hazırlamış, savaştan sonra da Hamburg şehri­ nin planını -Hamburg’un

Eski tarihlere nazaran Agamemnon’un oğlu (Khrises) tara- = tından kurulmuş, diğer bir rivayete göre İranldar bu şehirde bir E hazine yapmışlar ondan dolayı

Tevazuu herkesçe malûm olan ibnülemin Mahmut Kemal, konuşurken çok defa, kendisinden bahsetmiş olma­ nın verdiği acı içinde :.. — Bunları bana sormayın,

Anahtar sözcükler: Yo¤un bak›m ünitesi, gram negatif bakteri, antibiyotik direnci Key words: Intensive care unit, gram negative bacteria, antibiotic