• Sonuç bulunamadı

Kısas-ı Kur'ân (172a-270b varaklar arası) (İnceleme-metin-dizin)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kısas-ı Kur'ân (172a-270b varaklar arası) (İnceleme-metin-dizin)"

Copied!
361
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T. C.

NİĞDE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TÜRK DİLİ ve EDEBİYATI ANABİLİM DALI

KISAS-I KUR’ÂN (172a-270b varakları arası) İNCELEME - METİN - DİZİN

Yüksek Lisans Tezi

Hazırlayan

SEMRA (SEMERCİ) ŞENTÜRK

Niğde Şubat,2015

(2)
(3)

T. C.

NİĞDE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TÜRK DİLİ ve EDEBİYATI ANABİLİM DALI

KISAS-I KUR’ÂN (172a-270b varakları arası) İNCELEME - METİN - DİZİN

Yüksek Lisans Tezi

Hazırlayan

SEMRA (SEMERCİ) ŞENTÜRK

Danışman

Yrd. Doç. Dr. AHMET BÜYÜKAKKAŞ

Niğde Şubat,2015

(4)

YEMİN METNİ

Yüksek Lisans Tezi olarak sunduğum ‘Kısas-ı Kur’ân (172a-270b varaklar arası) (İnceleme-Metin-Dizin)’ Başlıklı bu çalışmanın, bilimsel ve akademik kurallar çerçevesinde tez yazım kılavuzuna uygun olarak tarafımdan yazıldığını, yararlandığım eserlerin tamamının kaynaklarda gösterildiği ve çalışmanın içinde kullandıkları her yerde bunlara atıf yapıldığını belirtir ve bunu onurumla doğrularım 10/02/2015 (tarih)

(imza) Öğrencinin Adı ve soyadı Semra (SEMERCİ) ŞENTÜRK

(5)
(6)

ÖN SÖZ

Ankara Milli Kütüphanede bulunan, 06 Mil Yz B 948 arşiv numaralı Kısas-ı Kur’Àn adlı eserin müellifi ve telif tarihi hakkında elimizde bir bilgi yoktur. Ancak eserin istinsah tarihi 1558’dir. Eserin dili Eski Anadolu Türkçesidir. Metin harekeli nesihle yazılmış olup her sayfada 13 satır vardır. Metin 274 varaktan meydana gelmektedir. Bu çalışmada 172b/ 270b varakları arası incelenmiştir.

Bu tez Giriş, İnceleme, Sonuç, Metin ve Dizin olmak üzere beş bölümden oluşmaktadır.

Giriş bölümünde metin hakkında bilgiler verilmiştir. Ayrıca metinde tespit edilen Eski Türkçe özellikler bu bölümde gösterilmiştir.

Eserin gramer özellikleri İnceleme bölümünde ele alınmıştır. Bu bölümde eserin yazılış özellikleri, fonetik özellikler ve şekil bilgisi olmak üzere üç alt başlıkta incelenmiştir.

Sonuç bölümünde metin hakkında değerlendirmeler yapılmıştır. Metnin öne çıkan özellikleri burada verilmiştir.

Metin bölümünde ise ‘Kısas-ı Kur’Àn’ın transkripsiyonu yapılmıştır. Eserin transkripsiyonu yapılırken sayfanın başına varak numarası yazılmış, her satırın başına da satır numarası eklenmiştir.

Dizin bölümünde transkripsiyonu yapılmış metinde yer alan tüm kelime ve kelime grupları bulunmaktadır. Kelimelerin metindeki anlamları ve farklı anlamları numaralandırılarak verilmiştir.

Kur’Àn-ı Kerim’de geçen kıssaların anlatıldığı bu eserde ayet ve hadislerden iktibaslarda bulunularak konu ayrıntılı olarak anlatılmıştır. Ayrıca söz konusu peygamberlerin dönemlerindeki bazı önemli kişilerin kıssaları da metinde

iii

(7)

anlatılmaktadır. İncelediğimiz bölümde Hz. Musa, Hz. İsa, Hz.Yahya, Hz. Zekeriya, Hz.Danyal, Hz.Üzeyr, Hz. Yusuf, Hz. Yakup gibi peygamberlerin kıssaları anlatılmış bazılarında da sadece birkaç yerde bahsedilmiştir. Hz. İsa’nın annesi Hz. Meryem’in hayatına da değinilmiştir. Hz. İsa ve Hz. Meryem kıssaları birlikte yer almıştır.

Kur’an’da adı geçmeyen peygamberlerin de adı geçmektedir. Bununla birlikte bu peygamberler zamanında yaşamış büyük padişahlar ve onların savaşlarına yer verilmiştir. Bu hükümdarlar arasında Buhtunnasr, İskender Zülkarneyn, İran hükümdarlarından Erdşir (Behmen), Keykavus, Yunan valilerinden Hirdus gibi döneminde ün salmış kişilere yer verilmiştir. Kısas-ı Kur’Àn dönemin dil özelliklerini ve kelime hazinesini yansıtması bakımından önem arz etmektedir. Eserin dil özellikleri EAT dönemi dil özelliklerini yansıtmaktadır. Ancak bazı yerlerde farklılıklar vardır. Bu farklılıklar giriş ve inceleme bölümünde yer yer belirtilmiştir.

Eserin kelime hazinesi içerisinde Türkçe kelimeler ağırlıktadır. Metinde geçen kelimelerin dağılımı ‘Kelime Hazinesi’ başlığı altında verilmiştir. Bu çalışmanın hazırlanmasında istifade edilen kaynaklar ‘Kaynakça’ kısmında belirtilmiştir.

Kültür varlığımız güzel dilimizin söz varlığını, dil hususiyetlerini ortaya çıkarmaya çalıştığımız bu çalışmada maddi manevi hiçbir yardımını esirgemeyen hocam Yrd. Doç. Dr. Ahmet BÜYÜKAKKAŞ’a ve bu süre içerisinde destek olup fedakarlıkta bulunan eşim Selman ŞENTÜRK’e çocuklarım Furkan ve Elif ŞENTÜRK’e teşekkürlerimi sunarım.

Hazırlayan

Semra (SEMERCİ) ŞENTÜRK

iv

(8)

ÖZET

Eski Anadolu Türkçesi 12.- 13. yüzyıl teşekküle başlayan Batı Türkçesinin ilk evresini oluşturmaktadır. Bu dönem 13, 14 ve 15 yüzyılları kapsayan dönemdir.

Eski Anadolu Türkçesiyle ilgili birçok çalışma yapılmış aynı zamanda yeni çalışmalar da yapılmaya devam edilmiştir. Her yeni çalışma dönemin kültür, dil ve kelime hazinesine katkı yapması bakımından önemlidir.

Dönemin dil özelliklerinin ve söz varlığının tespit edilmesi için metin çalışmaları büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada Kısas-ı Kur’an isimli EAT döneminde yazılmış bir metin incelenmiştir. Bu çalışma Giriş, İnceleme, Sonuç, Metin ve Dizin olmak üzere beş bölümden oluşmaktadır.

Giriş bölümünde Kısas-ı Kur’Àn’ın yazarı, konusu, dili, yazılış tarihi hakkında bilgi verildi. İnceleme bölümünde metnin dil bilgisi özellikleri tespit edilmiştir. Sonuç bölümünde tezin değerlendirmesi yapılmıştır. Metin bölümünde Kısas-ı KurÀn’ın transkripsiyonu yapılmıştır. Dizin bölümünde ise metinde geçen kelimelerin hangi varak hangi satırda olduğu verilmiştir. Ayrıca bu kelimelerin anlamı da yazılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Eski Anadolu Türkçesi, Kuran Kıssaları, Kısas-ı Kur’Àn

v

(9)

ABSTRACT

Old Anatolian Turkish makes up the first phase of the western Turkish that started of from in 12th and 13th centuries. This term includes the 13th,14th and 15th centuries. There has been many studies about Old Anatolian Turkish and new studies have also continued to be made. Every new study is important in terms of the fact that it contributest to the term’s culture, language and vocabulary.

Textual studies carry great importance in order to determine the language features and verbal wealth of the term. In this study, the text “Kısas-ı Kur’an”.

Wiritten during theerm, Old Anatolian Turkish term, is anlyzed. This study consists of five chapters; ıntroduction, Analysis, Conclusion, Text and Index.

In the ıntroduction, information was given about the author, the subject, the language and the date the textwas written. Grammer features of the text were determined in the Analysis and the Conclusion, the texst is evaluated. In the Text, chapter Kısas-ı Kur’an (the Stories of Quran) is transcribed. In the Index, the page line numbers of the words in the text are given. Also the meaning of these words are written.

Key Words: Old Anatolian Turkish, Kısas-ı Kur’an, The Stories of Quran

vi

(10)

İÇİNDEKİLER

ÖN SÖZ ... iii

ÖZET ... v

ABSTRACT ... vi

ÇEVİRİ YAZI İŞARETLERİ ... xii

İŞARETLER ve KISALTMALAR ... xiii

GİRİŞ ... 1

1. Problem Durumu ... 1

2. Tezin Amacı ... 1

3.Tezin Konusu ... 2

4. Tezin Önemi ... 2

5. Yöntem ... 3

6. Sınırlılıklar ... 3

7. Metin Hakkında ... 3

8. Metinde Geçen Eski Türkçe Özellikler ... 6

I. BÖLÜM

1. İNCELEME ... 12

1.1. YAZILIŞ ÖZELLİKLERİ ... 12

1.1.1. Ünlülerin Yazılışı ... 12

1.1.2. Ünsüzlerin Yazılışı ... 15

1.1.3. Şeddenin Kullanılışı ... 19

1.1.4. Hemzenin Kullanılışı ... 19

1.1.5. Bitişik Yazılan Kelimeler... 19

1.1.6. Aynı Kelimenin Değişik Yazılması ... 20

1.1.7. Kelime Hazinesi ... 20

II.BÖLÜM

1.2. FONETİK ÖZELLİKLER ... 21

1.2.1. ÜNLÜLER (VOKALLER) ... 21

vii

(11)

1.2.1.1. ÜNLÜ DEĞİŞMELERİ ... 21

1.2.1.2. ÜNLÜ UYUMU ... 23

1.2.1.2.1. Kalınlık İncelik Uyumu ... 23

1.2.1.2.2. Düzlük Yuvarlaklık Uyumu ... 24

1.2.1.3. ÜNLÜ DÜŞMESİ ... 25

1.2.1.4. HECE DÜŞMESİ ... 26

1.2.1.5. BİRLEŞME ... 26

1.2.2. ÜNSÜZLER ... 27

1.2.2.1. ÜNSÜZ DEĞİŞMELERİ ... 27

1.2.2.1.1. ú > ò değişmesi ... 27

1.2.2.1.2. ú /à değişmesi ... 29

1.2.2.1.3. t / ù > d değişmesi ... 29

1.2.2.1.4. k > g değişmesi ... 32

1.2.2.1.5. k > t değişmesi ... 33

1.2.2.1.6. à /g > v değişmesi ... 33

1.2.2.1.7. b > v değişmesi: ... 33

1.2.2.2 ÜNSÜZ DÜŞMESİ ... 34

1.2.2.2.1 Köklerde Ünsüz Düşmesi... 34

1.2.2.2.2. Eklerde Ünsüz Düşmesi ... 34

1.2.2.3. ÜNSÜZ TÜREMESİ ... 35

1.2.2.4. ÜNSÜZ İKİZLEŞMESİ ... 35

1.2.2.5.YER DEĞİŞTİRME ... 36

III. BÖLÜM

1.3. ŞEKİL BİLGİSİ ... 37

1.3.1. YAPIM EKLERİ ... 37

1.3.1.1. İsimden İsim Yapan Ekler ... 37

1.3.1.2. İsimden Fiil Yapan Ekler ... 39

1.3.1.3. Fiilden Fiil Yapan Ekler ... 40

1.3.1.4.Fiilden İsim Yapan Ekler ... 41

1.3.2. İSİM ... 43

1.3.2.1. İSİM ÇEKİMİ ... 43

1.3.2.1.1. Çokluk Eki: ... 43

viii

(12)

1.3.2.1.2. İyelik Ekleri ... 44

1.3.2.1.3. HAL EKLERİ ... 45

1.3.2.1.3.1 Yalın Hal ... 45

1.3.2.1.3.2. İlgi Hali Eki (Genetive): +Uñ,+nUñ ... 45

1.3.2.1.3.1 Yalın Hal ... 45

1.3.2.1.3.2. İlgi Hali Eki (Genetive): +Uñ,+nUñ ... 45

1.3.2.1.3.3. Belirtme Hali +(y)I; +nI,+n ... 46

1.3.2.1.3.4. Yönelme /Yaklaşma Hali : +(y)A ... 47

1.3.2.1.3.5. Bulunma Hali : +dA ... 47

1.3.2.1.3.6. Ayrılma Hali : +dAn ... 48

1.3.2.1.3.7. Yön Gösterme Hali : +ArU ; +rA ... 48

1.3.2.1.3.8. Vasıta Hali : +lA; +IlA; IlAn ... 49

1.3.2.1.3.9. Eşitlik Hali : +cA ; +lAyIn ;+IlAyın ... 49

1.3.2.1.3.10. Aitlik Hali : +ki, +àı ... 50

1.3.2.1.3.11. Soru Eki: mI ... 50

1.3.2.1.3.12. Küçültme Eki : +caú, +cek: +cuú, +cük ; +cuàaz, +cügez ... 51

1.3.2.2. İSİM TAMLAMASI ... 51

1.3.2.2.1. Belirtili İsim Tamlaması ... 52

1.3.2.2.2. Belirtisiz İsim Tamlaması ... 52

1.3.2.2.3. Zincirleme İsim Tamlaması ... 52

1.3.3. SIFATLAR ... 53

1.3.3.1. Niteleme Sıfatları ... 53

1.3.3.2. İşaret Sıfatları ... 54

1.3.3.3. Karşılaştırma Sıfatları : -raú ... 54

1.3.3.4. Belgisiz Sıfatlar ... 55

1.3.3.5. Sayı Sıfatları... 56

1.3.3.5.1. Asıl Sayı Sıfatları ... 56

1.3.3.5.2. Sıra Sayı Sıfatı ... 56

1.3.3.5.3. Üleştirme Sayı Sıfatı ... 57

1.3.3.6. Soru Sıfatı ... 57

1.3.4. ZAMİRLER ... 57

1.3.4.1.Şahıs Zamirleri ... 58

ix

(13)

1.3.4.2. İşaret Zamirleri ... 63

1.3.4.3. Belirsizlik Zamirleri ... 65

1.3.4.4. Soru Zamiri ... 66

1.3.4.5. Dönüşlülük Zamiri ... 67

1.3.5. EDATLAR ... 68

1.3.5.1. Bağlanma Edatları…………..……….……….68

1.3.5.2. Kuvvetlendirme Edatları ... 75

1.3.5.3. Seslenme Edatları ... 77

1.3.5.4. Gösterme Edatları ... 77

1.3.6. FİİLLER ... 78

1.3.6.1. İSİM - FİİL ... 78

1.3.6.1.2. Bildirme (İhbar /Şimdiki Zaman, ‘İmek’ Fiili) ... 78

1.3.6.1.2.1. Olumsuzu ... 79

1.3.6.1.2.2. Görülen Geçmiş Zaman ... 79

1.3.6.1.2.2.1. Olumsuzu ... 80

1.3.6.1.2.3. Öğrenilen Geçmiş Zaman ... 80

1.3.6.1.2.4. Şart Çekimi : -IsA ... 80

1.3.6.2. BİLDİRME KİPLERİ ... 80

1.3.6.2.1.Görülen Geçmiş Zaman ... 80

1.3.6.2.1.1. Olumsuzu ... 82

1.3.6.2.1.2. Görülen Geçmiş Zamanın Şartı ... 83

1.3.6.2.1.2.1. Olumsuzu : ... 83

1.3.6.2.1.3 Görülen Geçmiş Zamanın Hikayesi ... 83

1.3.6.2.2. Öğrenilen Geçmiş Zaman : -mIş, -Up dUrUr, -duú ... 83

1.3.6.2.2.1. -mIş’li Şekli ... 84

1.3.6.2.2.2. Olumsuzu ... 85

1.3.6.2.2.3. -Up dUrUr Şekli ... 85

1.3.6.2.2.4. -duú’lu şekli ... 86

1.3.6.2.2.5. Öğrenilen Geçmiş Zamanın Hikayesi ... 86

1.3.6.2.2.5.1. Olumsuzu ... 86

1.3.6.2.2.6. Öğrenilen Geçmiş Zamanın Rivayeti ... 87

1.3.6.2.3 Şimdiki Zaman ... 87

x

(14)

1.3.6.2.3.1. Şimdiki Zamanın Hikayesi: -iyor idi ... 87

1.3.6.2.4. Geniş Zaman : -r, Ar; Ur ... 87

1.3.6.2.4.1.Olumsuzu ... 89

1.3.6.2.4.2. Geniş Zamanını Hikayesi : ... 90

1.3.6.2.4.2.1. Geniş Zamanın Hikayesinin Olumsuzu ... 90

1.3.6.2.4.3.Geniş Zamanın Rivayeti………...………..91

1.3.6.2.4.3.1 Olumsuzu ... 91

1.3.6.2.4.4. Geniş Zamanın Şartı ... 91

1.3.6.2.4.4.1. Geniş Zamanın Şartının Olumsuzu ... 92

1.3.6.2.5. Gelecek Zaman : -acaú, -ecek, -acakdur, -ecekdür; -ısar, -iser ... 92

1.3.6.2.5.1. Olumsuzu : ... 93

1.3.6.2.6. Gereklilik : -A gerek; -maú gerek, -mek gerek; -sA gerek ... 93

1.3.6.2.7. İstek : -A ... 94

1.3.6.2.7.1. İsteğin Olumsuzu ... 95

1.3.6.2.7.2. İsteğin Hikayesi ... 96

1.3.6.2.7.2.1. İsteğin Hikayesinin Olumsuzu ... 96

1.3.6.2.8. Şart : -sA ... 97

1.3.6.2.9. Emir ... 97

1.3.6.2.9.1. Emirin Olumsuzu ... 99

1.3.7. İSİM VE SIFAT FİİLLER ... 100

1.3.8. ZARF FİİLLER (GERUNDİUM) ... 102

1.4. SONUÇ ... 105

METİN ... 111

DİZİN………..182

KAYNAKÇA………..344

ÖZGEÇMİŞ………345

xi

(15)

ÇEVİRİ YAZI İŞARETLERİ

ء é ع è ط Ù; ù

آ A, A; a, a ظ Ô; ø ا A, e; a, e غ Ġ; ġ ب B, P; b, p ف F; f

پ P; p ق Ú; ú

ت T; t ك K, G; k,g, ñ

ث æ; å ل L; l

ج C, C; c, c م M; m

چ Ç; ç ن N; n

ح Ó; ó و V, O, Ö, U, Ü, Ū, v,

o, o, u, u,ÿ, ā

خ Ò; ò ه H, h; a, e

د D; d لا LÀm elif

ذ Õ; õ, Ģ ى Y, I, İ; y,ı, i, ì ر R; r

ز Z; z س S; s ش Ş; ş ص ä; ã ض Ø; ø/ ë; ê

xii

(16)

İŞARETLER ve KISALTMALAR

A a, e

a Yazma nüshasındaki ön yüzü belirtir.

A. Arapça

b Yazma nüshasındaki arka yüzü belirtir.

C. Cilt

EAT Eski Anadolu Türkçesi ET Eski Türkçe

F. Farsça s. Sayfa

TTk. Türkiye Türkçesi + İsim tabanına gelen ek - Fiil tabanına gelen ek

> Kelimenin sonraki seklini gösterir.

< Kelimenin önceki seklini gösterir.

/ Veya

xiii

(17)

GİRİŞ

1. Problem Durumu

Eserin harekeli nesihle tertip edilmiş olması Latin harflerinde çevirisini kolaylık sağlamıştır. Tezimizi hazırlarken karşılaştığımız en önemli problem kitabın yazarı hakkında sağlam ve net bilgilere ulaşamamamız olmuştur.

2. Tezin Amacı

Eski Anadolu Türkçesi döneminde yazılan Kısas-ı Kuréan isimli bu eseri günümüze kazandırmak için bu çalışma yapılmıştır. Bu çalışmayla gelecek nesillerin böyle bir eserden haberdar olmaları istenmiştir.

Eski Anadolu Türkçesi dönemine ait bu eserle dönemin gramer özelliklerinin çıkartılması amaçlanmıştır. Daha önce bu alanda çokça çalışma yapılmış olsa da her yeni çalışmada yeni hususlar ortaya çıkmaktadır. Çünkü dil daima kendini yenileyen bir özelliğe sahiptir. Yeri geldikçe bu konulara çalışmamızda değinilmiştir. Eski Anadolu Türkçesi kendinden önceki dönemden etkilendiği gibi kendinden sonraki dönemi de etkilemiştir. Çalışmamızda Eski Anadolu Türkçesi ve Eski Türkçe arasındaki benzerlik ve farklılıkları elimizden geldiği kadar metne dayanarak göstermeye gayret edilmiştir. Aynı zamanda günümüz Türkçesiyle olan benzerlik ve farklılıklar da tespit edilmiştir.

Çalışmamız sayesinde günümüzde kullandığımız sözcüklerin Eski Anadolu Türkçesi döneminde nasıl kullanıldığının bulunmasına çalışılmıştır. Bununla birlikte Türk Dilinin sözcük hazinesine katkıda bulunmak istenilmiştir.

1

(18)

Türklerin İslamiyeti kabul etmesiyle birlikte bütün alanlarda olduğu gibi dil alanında da değişiklikler olmuştur. Eski Türkçe döneminde saf duru olan dilimize Arapça ve Farsçadan yabancı sözcükler girmiş. Bu yabancı sözcüklere Eski Anadolu Türkçesi döneminde sonraki dönemlere nazaran daha az da olsa rastlanılmıştır.

Çalışmamızda bu alıntı sözcüklerin Türkçede nasıl ve ne kadar kullanıldıkları belirlenmeye çalışılmıştır.

3.Tezin Konusu

Eski Anadolu Türkçesi döneminde yazılmış ‘Kısas-ı Kur’Àn’ isimli metnin transkripsiyonu yapılmıştır. Metinde kullanılan kelimelerin hangi dile ait oldukları tespit edildi. Metnin gramer özellikleri çıkarılmıştır. Bu özelliklerin diğer dönemlerle olan ortak ve farklı yönleri belirlenmiştir.

Bu veriler ışığında EAT’ nin gelişimi üzerinde durulmuştur. Daha sonra metnin Dizin bölümü hazırlanmıştır. Dizin bölümünde kelimelerin anlamları da verilmiştir.

4. Tezin Önemi

Bu tez EAT dönemine ait bir eseri konu edinmesi bakımından önemlidir. Zira bu sÿretle dönemin dil özelliklerinin çıkartılması ve EAT sözlüğüne katkı yapılması bakımından önemlidir. Ayrıca bugün kullandığımız kelimelerin geçmişte ne şekilde olduğunu ve nasıl kullanıldığını görmemizi sağlamaktadır.

1558 yılına ait yazma eserin gün yüzüne çıkartılması, arşivin tozlu raflarından insanlığın hizmetine sunulması bakımından kayda değerdir. Günümüz insanlarının 16.

yüzyılın ikinci yarısına ait bir metinden haberdar olması ve bu dönemle ilgili bilgi sahibi olmak isteyenlere yardımcı olması bakımından önem arz etmektedir.

Türkçemizin ne kadar sağlam bir yapısının olduğunu, dilimizi mevcut yazma eserlere dayandırarak dönem dönem takibinin yapılmasını sağlaması bakımından

2

(19)

mühimdir. Bu bilgiler ışığında Türkolojiye az da olsa katkı yapması bakımından önemlidir.

5. Yöntem

Eserin transkripsiyonu yapılmış, metnin içeriği hakkında genel bilgiler verilmiş; Eski Türkçe dönemi eserleriyle ve günümüz Türkçesiyle olan benzerlik ve farklılıkları üzerinde durulmuştur. Eserin yazılış özellikleri, fonetik özellikleri, şekil bilgisi ve dizini hazırlanmıştır. Dizinde metinde geçen sözcüklerin anlamları ve hangi dilden oldukları gösterilmiş, aynı zamanda hangi sayfada kaçıncı satırda geçtikleri gösterilmiştir.

6. Sınırlılıklar

Eserin yazılış, fonetik ve şekil özellikleri Eski Türkçe dönemi ve günümüz Türkçesiyle karşılaştırılarak verilmiştir. Bu karşılaştırmalar metinde geçen özelliklere göre sınırlandırılmıştır. Metinde geçen sözcüklerin dizini yapılmış. Bazı sözcüklerin sadece metinde kullanıldıkları anlamları verilmiştir.

7. Metin Hakkında

Eserin müellifi belli değildir. Telif tarihi bilinmemektedir. Bu konuyla ilgili metinde bir kayda rastlanılmamıştır. ‘Eserin adı Kısas-ı Kur’Àn’dır. Ankara Milli Kütüphanede bulunan eserin arşiv numarası 06 Mil Yz B 948 dir. Eserin dili Eski Anadolu Türkçesidir. Eserin istinsah tarihi 1558’ dir. Metin harekeli nesihle yazılmıştır ve her sayfada 13 satır vardır. Eser toplamda 274 varaktır. Çalışmamızda son 189 varak incelenmiştir. Eserin yazıldığı kağıt türü Abadî’ dir. Eserin dış boyutu 260 x155 mm ve iç boyutu 200x110 mm’dir. Eser sırtı bez kaplı, mukavva bir cilt

3

(20)

içerisindedir. Mihrabiye yaldızlıdır ama solmuş vaziyettedir. Sayfalarda rutubet lekesi bulunmaktadır.

Eserde Kuréan’da geçen kıssalar anlatılmıştır. Metnimizde konuyla ilgili olarak Kuréan’dan sık sık iktibaslar yapılmıştır. Bu iktibaslar kırmızı mürekkeple yazılmıştır. Daha sonra ayetlerin mealleri verilmiş ya da olan hadiserle ilgili ayetlere yer verilmiştir. “nitekim ÚurÀnda buyurmışdur 7-

yaènì Yahÿd ùÀifesi eydürler kim èÜzeyir Tañrınuñ oàlıdur (173b/06, 07),

Óaúú TeèÀlÀ ÚurÀnda buyurur (195a/05) Àyetile istidlÀl itdiler eger peyàamber degül 6- imese Óaúú

TeèÀlÀ aña òiùÀb itmezdi ”. Metinde geçen insan konuşmaları da kırmızı mürekkeple verilmiştir. Bu konuşmalar Arapça’dır ve sonra açıklaması verilmiştir. Bazı olaylardan òaber şeklinde iktibas yapılmıştır. Bunlarda kırmızı mürekkeple yazılmıştır. “pes Meryeme eyitdi 2- bu yemiş saña úandan geldi Meryem 3- eyitdi Óaúú TeèÀlÀ gönderdi (207b/02, 03)”, “ pes yine iòlÀãla Óaúú TeèÀlÀ óaøretinden duèÀ úılup 9- oàul ùaleb eyledi eyitdi 10- yaènì YÀ Rabbi baña èÀlem àaybdan bir er oàul rÿzì eyle ki sen duèÀlar úabÿl 11- idici ve óÀcetler revÀ úılıcı Allahsın Òaber mevlÿd YaóyÀ bin ÕekeriyyÀ 12- èaleyhümesselÀm bu sözi YaóyÀ peyàamber dünyÀya geldiginden bildürür” (207b/09, 10, 11), èÌsÀ eyitdi 9-MüslümÀnsañuz Allahdan úoròuñ didi eyitdiler 10- dilerüz kim ol ùaèÀmdan yiyevüz òÀùırmuz muùmaèin ola (229a/08, 09, 10). Bazı kitapların isimleri kırmızı mürekkeple verilmiştir. Semerúand vilÀ 4- yetinde saèd gibi idi eydür (220b/04). Bir yerde èÖmer isimli birinin söylediği iki beyit vardır. Bu beyitler de kırmızı mürekkeple gösterilmiştir. Beytlerin manası hemen arkasından verilmiştir. “ hemÀn sÀèat èÖmer işbu beytleri söyledi kim

6-

7-

8- maènÀsı budur kim ÀyÀ imme èÖmere ve èÀdet bu ıdı kim saàrÀàı saàına 4

(21)

9- yürüdürlerdi nevbet bize gelicek sen saàrÀàı dönderdüñ bizi nÀşì 10- egledüñ bizde yüz yoldaşlardan degülüz bu beyti bu faøÀóatıla kim işitdüler (248a/06, 07, 08, 09, 10). Başkalarından rivayet olunan olaylar (185b/05), (192b/10),

(179a/04), (254b/04) (192b/10) şeklinde bazen kırmızı mürekkeple bazen de siyah mürekkeple gösterilmiştir.

Metinde hadisler kırmızı mürekkeple Arapça hadis yazılarak verilmiştir.

Sonra açıklaması yapılmıştır. (185b/01) rÀvi eydür çünkim DÀrÀ pÀdişÀh oldı atasından ãoñra PÀrsı taót 3- gÀh idindi ve anda bir şehr yapdurdı

adına DÀdebgerd úodı, (249a/12) bu sözle

Cezimetü’l-Ebraşla ZebbÀ adlu úız arasında vaúıè olan óekÀyeti bildürür bunuñ óekÀyeti budur kim ol zamÀnda (249a/13)

İncelediğimiz varaklar arasında Benì İsrÀéìl úavmi ve bu kavme gönderilen peygamberlerin hayatından bahsedilmiştir. Özellikle Hz. Musa, Hz. İsa, Hz.

Zekeriya’nın hayatları anlatılmış. Hz. Meryem’in Hz. İsa’nın başlarından geçenler üzerinde durulmuş, çektikleri sıkıntılar anlatılmış. Hz. İsa’nın gösterdiği mucizelere değinilmiştir. Hz.Adem, Hz.Yusuf, Hz. Davut, Hz. Harun, Hz.Danyal, Hz. Üzeyr, Hz. Yakup ve Kuréanéda adı geçmeyen Şaéya peygambere yer verilmiştir. Ahir zaman peygamberi Hz. Muhammed’den Hz. İsa hakkında bilgi verirlirken ve Ebu Cehl’in bazı sorulara cevap vermesi için peygamberimizin yanına gelmesi üzerine Cebrail aleyhisselamla aralarında geçen hadise anlatılırken bahsedilmiştir. Eserin sonlarına doğru Ashabü’l- Kehf kıssası anlatılmıştır. Ashabü’l- Kehf’in kaç kişi olduğu üzerindeki değişik görüşler dile getirilmiş sonra da eser sonlandırılmıştır.

Metinde hemze bazen belirtme hal eki yerine kullanılmıştır.

èÌsÀéi atasuz ya (213a/02) ratmak baña asÀndur, yaènì úullarumdan ben ol kişiéi severin ki (204a/06) Mekkeye vardı Kaèbeéi ùavÀf eyledi (261b/09), èÌsÀ peyàamber bu nesneéi Óavariyyÿna ve ol bile olan úavme bildürdi (230a/02), Aşyÿè bìçÀreéi öldürdiler (236a/03).

Çün edatı metinde kendinden önceki sözcüğe bitişik yazılmıştır.

5

(22)

ben anaòtarı ãaúladuàumçün ne ola (207a/12), èÌsÀéi berdÀr itmekçün düzmişlerdi (238b/01), anıñçün ol aàacuñ şeklini èazìz dutarlar (238b/06), şehre var bizümçün eyüce yemek al (266a/08).

Nazal ñ sesi metnimizde ك (kef) veya nun ve kef ile gösterilmiştir. Æ şekli TaÆrı, TaÆrılıú, yeryüziÆe kelimelerinde kullanılmıştır. Diğer kullanımlarda sadece ك (kef) ile yazıldığı görülmüştür.

ol pÀdişÀhdur kim TÀñrılıú daèvÀsın eyledi (199a/13), Tañrı TeèÀlÀ óaúúında böyle dimek olmaz (239b/04), TaÆrılıú daèvÀsın iderdi (262b/12), bu nice maòlÿúÀt Tañrumuzdur dirler (263a/06).

Eserin bazı sayfaları eksiktir. Bu eksiklik eserin 247-b numaralı sayfasının başında burda yedi sahife noksandı şeklinde mavi mürekkeple yazılarak belirtilmiştir.

Sayfa numaraları sonradan mavi mürekkeple yeniden düzene koyulmak istenmiştir.

8. Metinde Geçen Eski Türkçe Özellikler

Eski Anadolu Türkçesi 13, 14, 15. asırlardaki Türkçedir. Batı Türkçesinin ilk dönemini teşkil eden bu Eski Anadolu Türkçesi bilhassa Türkçe bakımından kendisinden sonraki iki devreden çok farklıdır. Bu devreye Batı Türkçesinin bir oluş, bir kuruluş devresi olarak bakmak yerinde olur. Batı Türkçesini Eski Türkçeye bağlayan birçok bağlar bu devrede henüz kendisini iyice hissettirmektedir. Bu devreden sonraki Türkçede gördüğümüz birçok yeni şekiller bu devrede henüz Eski Türkçedeki eski şekillerinin izlerini taşımaktadırlar.1 Metnimizde de bu benzerliklerin yer aldığını tespit ettik. Bu benzerlikler şöyle sıralanmıştır.

* Eski Türkçede kelime başı t/ ù’ ler korunurken EAT’ de t > d, ù > d değişmesi olmuştur. Metin içinde yer yer değişiklikler olurken bazı yerlerde de ù’ ler korunmuştur. Eski Türkçede ince sıradan kelimelerin başındaki t’ ler metnimizde d’ye dönmüştür:

1 Muharrem ERGİN, Türk Dil Bilgisi, Bayrak Yayınları, İst. 1998, s.17 6

(23)

de- (173b/09), dede (175a/07), degeli (184b/11), degin (236a/06), degirmenci (184a/12), degül (195a/07), dek (180a/04), delü (236a/08), delük (221b/11), demür (196b/12), dendi (240b/07), deñe- (193a/08), deñiz (232a/13), deñli (233b/05), depe (241a/10), depele- (177a/10), depeletdür- (263b/07), depren- (225b/05), depret- (215b/01), depsi (241a/04), der- (189a/06), dere (225b/02), deri (224b/10), deril- (230a/04), dernek (254a/08), dertlü (219b/07), devşür- (250a/03), devşürül- (230a/13), di- (175b/08), dib (222b/05), dik- (192a/03), dil (265a/05), dile- (180b/04), dilek (190a/11), dilen- (268a/14), dilü (175a/02), diñ- (242a/10), diñle- (187a/09), dinle (268a/09), dinlen- (190b/04), direk (173a/12), diri (191b/04), diril- (217b/06), dirlik (227b/07), diz (190b/13), dög- (237b/09), dök- 176b/02), dökül- (215b/04), döldöş (231a/07), dön- (180b/09), dönder- (192a/05), dördünci (257a/06), dört (178a/12), döşe- (254a/01), döşen- (196a/05), dövüş- (175b/13), dügin (222b/03), dükeli (186b/12), düken- (192a/06), dün (221b/07), dünki (266a/04), dür- (173a/05), dürlü (175a703), dürt- (258a/05), düş- (210a/02), düz- (234a/13), düzdür- 206b/03)

Metnimizde t/ d değişmesi gerçekleşen kalın ünlülü kelimeler ise şunlardır:

daòı (172b/09), darıl- (196b/07), dırnaú (248b/11), doúın- (191b/06), dolan- (213b/06), dur- (222b/11), dura- (201a/09), duràur (258a/05), duruş- (227a/08), dut- (184b/03), dutsaú (232b/11), duydur- (265a/04)

Tañrı / TaÆrı, tazı, toz, kelimeleri metnimizde t ünsüzü ile yazılmıştır. Bazı kelimelerin de hem t hem de ù ile yazıldığı görülmüştür. (top/ ùop, topraú/ ùopraú tur-/

ùur gibi).

Metnimizde ù ünsüzünün korunduğu kelimeler:

taà ( 195b/13), ùaàıl- (245b/05), ùal- (232b/08), ùamar (241a/08), ùanı- (205b/12), ùanıúlıú (227b/09), ùanış- (186b/05), ùanışıú (264a/04), ùañlaş- (205b/08), ùap- (243a/11), ùapu (191a/12), ùar (264b/12), ùaşra (176b/01), ùatlu (232b/05), ùavar (227a/08), ùavşan (259b/13), ùayu (255a/09), ùaş (180a/02), ùoà- (208a/01), ùoàru (181a/12), ùoàrult- (250b/10), ùoàur- (203b/06), ùoàurt- (223b/02), ùoúı- (257a/10), ùoúuz (187b/03), ùoúızıncı (268a/06), ùolanı (197b/07), ùolan-

7

(24)

(253a/11), ùol- (230a/12), ùoldur- (242b/07), ùolu (257a/10), ùon (248b/02), ùoñ (195a/13), ùoñuz (231a/06), ùonat- (240b/10), ùop (188b/04), ùoplu (175b/12), ùopraú (225b/06), ùoptolu (222b/09), ùorun (188b/07), ùoy- (230a/10), ùur- (258a/04), ùÿş (184a/ 01), ùuşlıú (192b/ 08), ùuy- (220a/04), ùuz (230a/09)

Bugün standart Türkiye Türkçesinde d’li olan duy- kelimesi metnimizde ùuy- şeklinde ù’ lidir. Bununla birlikte kelimenin yapım eki almış şekli metnimizde d’lidir.

(üre àavàa eyleye bizi duydura (265a/04))

Tañrımuz sizsiz didiler anlara ùapdılar (173b/13), başın aldı çıúdı ùaàa gitdi (183b/01), ùoúuz ay geçicek (187b/03), ÓalfÀn ùÿşlıàında bir şehr vardır (192b/08), Tañrı buyruàıdur ayruú ùanımadılar (205b/12), ùuydı baèøılar eydür (220a/04), Meryemle zinÀ eyledüñ oàlan ùoàurtduñ (223b/02), cemìèsi oturdılar yediler ùoydılar (230a/10) ol óavølara ùalarlardı (232b/08), anlar daòı köylere ùaàıldılar (247a/10), evvel ùoldurdı meliki ãundı (248a/03), ùamarları tÀ dimÀàına yetişince (261b/03)

* à sesi Eski Türkçede hece ve kelime sonunda kullanılmakta idi. Fakat sonradan bu à’ ler ya düşmüş ya da sedasızlaşarak ú olmuş veya yumuşayarak ğ haline gelmiştir. Bu yüzden bugün hece ve kelime sonunda à yoktur, onun yumuşağı ve daha az temas derecesi olan ğ vardır.2 Metnimizde ilk hece sonundaki g ve à’ ler Eski Türkçede olduğu gibi varlığını korumuştur.

gökde aàdı (240a/05), saçum saúalum aàardı (208a/11), sen daòı aàlayasın (188b/06), aàşam olıcaú ãofra devşürüldi (230a/13), her köye bir beg oldı (198b/02), bunlardan yig àazÀ mı olur (241b/04), şol úadar ögdi kim (181a/10), èilm ögrensün (184b/08), dürgerlik ãanèatın ögrendi (211b/08)

* Eski Türkçede kentü ve öz sözcükleri dönüşlülük zamiri olarak kullanılmştır. Metnimizde kendü ve kendü + öz sözcüklerinin birleşmesiyle oluşan kendüz sözcükleri dönüşlülük zamiri olarak kullanılmıştır.

bu vechile GüştÀsb kendüye musaòòar eyledi (175a/04), pÀdişÀhını ãıdı kendüsi öldürdi (181b/08), Rüstem òïĢ ölmiş (182b/09), İncìl óükmini ve kendünüñ

2 Muharrem ERGİN, age. s. 63

8

(25)

şerìèatini òalúa bildüre (223a/05), kendüzñi úurtarıbilseñe (235a/10), , ZebbÀ òoĢ lÀàabı idi 250-a/05, senden àayrı bir kimesneéi kendüzme revÀ getürmedüm (251a/01)

* Teklik 1. şahıs zamiri Türkçede başlangıçta da bugünkü gibi ben idi. Fakat daha Türkçenin başlarında iken uzak benzeşme ile bu zamirin men şekli de ortaya çıkmıştır. Bu arada min şekli de görülür. Böylece Eski Türkçede birinci şahıs zamiri ben, men, min şekillerinde karşımıza çıkar. Batı Türkçesine gelince min şekli ortadan kalkmış ve ben, men şekilleri kalmıştır. Eski Anadolu Türkçesinde hem ben, hem men şekillerinin kullanılmış olduğunu görüyoruz.3 İncelediğimiz metinde iki yerde men, diğer yerlerde ben teklik 1. şahıs zamiri olarak kullanılmıştır.

men Ardeşìr èAbdullah Arsalani li emri èibÀdallahi (182a/09), Ey Melik ben dilemezdüm ki (191a/01), benüm ãaúalum úara ıdı (225b/11), baña nice kez virürsiz (235a/03), men Melekü’l-èIrÀú ve arøı BÀbil Mine’l- èArabìmiz (245a/01)

* Eski Türkçede kullanılan çokluk ekinden biri + An’dır. Ancak bu ek zamanla unutulmuş -lAr çokluk eki olarak kullanılmıştır.

oàlandan ve úızdan gözi begendügini alup esìr eylediler (242b/05)

* Eski Türkçede sık sık kullanılan U gerindiumu Eski Anadolu döneminde yer yer karşımıza çıkmaktadır. Çalışmamızda U geridiumu iki sözcükte diyü, isteyü şeklinde bir yerde de birleşik sözcükte isteyüvireler şeklinde kullanıldığı tespit edilmiştir.

ben peyàamberin diyü daèvÀ eyledi (174b/02), anda ab-ı óayÀt çeşmesi vardur anı isteyü (192b/06), anlardan meded isteyüvireler (193a/07) küp dibinde baúayÀ şarÀb úaldı ola diyü istediler (222b/05)

* birle < bir+ le < bir+ ile Eski Türkçe, Karahanlı, Harezm, Çağatay, Kıpçak ve Batı Türkçesinin Eski Anadolu devresi sahalarında kullanılan bir çekim ve bağlama edatıdır. Metnimizde dört yerde geçmektedir.

3 Muharrem ERGİN,age. s. 265

9

(26)

Türkler birle (180b/08) ãavaş eyledi, İskender Õülúarneyn birle cenk eyledi (187a/06), bu nÀme birle bir ölçek yüzerlik tuòmın DÀrÀya gönderdi (189a/04), DÀrÀyı bir óìle birle öldürevüz (189b/13).

* n ve y ağzı

A. Von Gabain, Eski Türkçe metinlerde bazı ağız ayrılıkları tespit etmiştir. y ağzı Budist veya Mani metinlerinin büyük bir kısmı ve pek çok yazma bu ağıza girer.

Sapmalar bir kaide teşkil edecek şekilde değildirler. Gabain n ağzı hakkında ise; “n ağzı Mani yazmalarının çoğu ve bazı Köktürk harfli yazmalar bu ağzın izlerini taşır.

Kitabelerdeki ny, n olmuştur.” demektedir.4

Metnimizde ağırlıklı olarak n ağzı kullanılmıştır. y ağzı birkaç sözcükte karşımıza çıkmaktadır. y ağzının çoğunlukla kendü dönüşlülük zamiri ile birlikte kullanıldığı tespit edilmiştir.

ol kendüye bile olup gitdügi beglere (176b/11), kendüye virmediler başın aldı çıúdı ùaàa gitdi (183b/01), kendüye DÀrÀ Ekber dirlerdi (187a/02) dünyÀ arzularından kendüyi çekdi (213b/11), èÖmer umardı kim kendüye suna (248a/04)

y ağzının metnimizde çok kullanılmamasının sebebi müstensihin ağız özelliklerini metne yasıması olabilir. n ve y ağızları üzerine Zeynep Korkmaz şu tespitlerde bulunmuştur. ‘Eski Türkçe’de bu güne kadar hangi kavmî unsurlara ait olduğu tahmin edilemeyen beş ayrı lehçenin izleri bulunduğunu belirtmiştir. Ona göre (Gabain) bu lehçelerden yalnız bir tanesi gerçekten Uygurca olmalıdır. Köktürkçe ve Orhunca deyimleri de bu görüş açısından belirgin olmayan deyimlerdir. Gabain, aĹıġ

‘kötü’ sözündeki Ĺ birleşik sesinin değişik eser ve sözcüklerde y ile ayıġ ve n ile anıġ olarak yazılışlarını göz önünde bulundurarak, bu ses değişimini bir ayraç olarak kullanmış; bu lehçelerden yalnız ikisini y ve n lehçeleri olarak nitelendirmiştir.

4 A. Von GABAIN, Eski Türkçenin Grameri (çeviren: Mehmet Akalın), TDK Yayınları, Ankara, 2000, s. 2, 3.

10

(27)

Birleşik Ĺ sesi ise, yine değişik bir lehçe özelliği olarak taş yazıtların dilinde yer almıştır.5

ñ > y değişimi de bazı kelimeler ile yazı diline kadar girmiş olmasına rağmen birçok alan ve metinlerde pek nadir rastlanan bir dil olayı olmaktan ileri geçememiştir. Öte yandan Eski Türkçedeki ñ sesi Anadolu ağızlarında büyük bir çoklukla devam etmektedir. Yazı dilinde olduğu gibi n’ ye döndüğü kelime ve yerler pek sayılıdır. ñ > g, ğ, y değişimleri ile genzellik niteliğini kaybederek patlayıcı ve sızıcı birer damak ve yanak seslerine döndüğü yerler de vardır. Fakat aynı şekilde seyrektir. Demek oluyor ki sonuncu değişim, Anadolu ağızlarında ñ sesini sabit tutan genel kural yanında, yer yer ve ancak belirli kelimelerde göze ilişen kural dışı bir olay hâlinde karşımıza çıkmaktadır.6

5 Zeynep KORKMAZ, Türk Dili Üzerine Araştırmalar 1. Cilt, TDK Yayınları, Ank. 2005, s.

207 6 Zeynep KORKMAZ, Türk Dili Üzerine Araştırmalar II. Cilt, TDK Yayınları, Ank. 2005, s.

131

11

(28)

I. BÖLÜM

1. İNCELEME

1.1. YAZILIŞ ÖZELLİKLERİ

Eser okunaklı bir şekilde harekeli nesihle yazılmıştır. Yazılış özellikleri Eski Anadolu Türkçesinin yazılış özelliklerini yansıtmaktadır. Metin harekeli ve okunaklı bir nesihle yazılmasına rağmen bazı yerlerde aynı kelimenin farklı şekilde yazıldığı görülmektedir.

Türkçe kelimelerin ünlüleri harekenin yanında elif (١), vav ( و ) ve ye ( ى ) ile karşılanmıştır. Metnimizde pek çok Türkçe kelime ve ekin klişeleşmiş olarak yazıldığını görmek mümkündür. Arapça ve Farsça kelimelerin yazılışında çok fazla hata yapıldığı söylenemez.

1.1.1. Ünlülerin Yazılışı

‘a’ ünlüsü 1- Ön seste

Ön seste “a” ünlüsünü karşılamak üzere genelde üstünlü elif ( آ) bazen de medli elif (آ) kullanılmıştır.

altını (173a/02) Àòir (193b/13) ayrtlaşdı (190a/09) anuñ adın (200b/01) aàardı (208a/11) aàacın (215a/03)

acısı (226a/03) arãlan (243a/13) aàıznı (257b/07)

12

(29)

2. İç Seste

İç seste “a” ünlüsü, ya üstün + elif ( آ) ile ya da üstün ( َـ) ile karşılanmıştır.

başarmayasın (250b/03) cÀnavar (232a/11) pÀdişÀhını (181b/03)

úaçurdı (223b/06) Benì İsrÀéìl (223b/10) àavàadur (267b/04)

maúÀm (220b/06) saç (250a/07) ùanışdı (250a/13)

3. Son Seste

Son seste bulunan “a” ünlüsü, genelde üstün + he ( َه) ile bazen de üstün + elif ( آ) ile karşılanmıştır:

èaceba (216a/10) baña (194a/07) çadırla (250a/11) óaddında (245a/05) èIraúa úaêıya (263a/10)

ketóüĢÀ (220b/11) maàÀraya (199b/01) olursa (175b/08) úatına (192b/09) Ùaprda (193a/06) vara (251a/08)

‘e’ ünlüsü 1- Ön Seste

Ön seste “e” ünlüsünü karşılamak için daima üstünlü elif ( آ ) kullanılmıştır:

ebed (233a/09) egilmedi (239b/09) ekinleri (195a/09)

EnbÀrda (246b/07) evlendi (182b/13) eyledi (217a/02)

2- İç Seste

İç seste ‘e’ ünlüsü, üstün ( َـ) ile karşılanmıştır.

dedesi (175a/07) gerçegin (193a/09) Meryem (202b/03)

13

(30)

seferde (262b/01) şehr (192b/08) yemişlerni (207b/07) 3- Son Seste

Son seste bulunan “e” ünlüsü, genelde üstün + he ( َه ) ile bazen de üstün + elif ( آ) ile karşılanmıştır:

Yemende (245b/03) gele (188a/09) eyüce (266a/08) kerre (211a/13) niçe (219a/04) öldüre (183b/07)

‘ı ve i’ ünlüleri 1- Ön Seste

Ön seste “ı” ve “i” ünlülerini karşılamak üzere ya esreli elif ( ا ), ya da esreli elif + ye ( ي ا ) kullanılmıştır.

ırmaàına (198a/13) IãfaóÀn (192a/13) ıraúda (185a/09) ıãmarladuñ (185a/04) içmek (174b/13) iline (251b/05) iletdüñ (220b/11) idici (207b/11) ıduàını (230b/03) 2- İç Seste

İç seste “ı” ve “i” ünlüleri ya esre ( ) ile ya esre+ye ile ( ي) karşılanmıştır:

acısın (226a/04) baúırdan (180a/02) bilgil (199b/08) Çin (181a/09) úarışmış (226b/05) İblìsdür (218a/10) 3- Son Seste

Son seste “ı” ve “i” ünlüleri çoğu zaman esre + ye ( ي) ile bazen de esre ( ) ile karşılanmıştır:

birisi (202b/02) idügini (233a/02) úızı (182b/12) ãıdı (261b/06) ùanışdı (251b/01) virdi (184a/10)

‘u ve ü’ ünlüleri 1- Ön Seste

Ön seste “u” ve “ü” ünlülerini karşılamak üzere genelde ötreli elif + vav (او ) bazen de ötreli elif ( ا ) kullanılmıştır:

14

(31)

ucı (187a/03) uàraş (177b/10) üzümdi (207a/08) urmaú (253b/12) üfirdi (214a/02) ügey (240a/12) 2- İç Seste

geçürdi (195a/02) filüri (265b/10) düşmÀn (187a/02) bunda (172b/05) açuú (255b/06) dutsaú (232b/11) 3- Son Seste

gerü (197a/02) úarşu (181b/07) eyü (209b/01) ilerü (179b/08) ulu (200b/10) uãlu (236a/10)

‘o ve ö’ ünlüleri 1- Ön Seste

Ön seste “o” ve “ö” ünlülerini karşılamak üzere ya ötreli elif + vav ( ا و ) ya da ötreli elif ( ا) kullanılmıştır.

oda ‘ateşe’ (174b/03) oàlan (205a/12) oúundı (245a/12) ögdi (210a/11) ölçek (188b/05) öñince (176a/06) ölümüñ (225a/03) otuz (225a/04) ortaú (263b/05) 2- İç Seste

Türkçe kelimelerin ilk hecesinin dışında bulunmayan “o” ve “ö” ünlüleri, iç ses ve son seste bazen ötre + vav ( و ) bazen de ötre ( ) ile karşılanmıştır:

ùorunı (188b/07) tövbesin (236b/09) yoúsul (198b/04) ùoàru (219b/10) göge (219b/09) ãovuúdan (195a/13)

köyden (219a/13) döndi (180b/09) döldöş (231a/07)

1.1.2. Ünsüzlerin Yazılışı

“ç” Ünsüzünün Yazılışı 1- Ön Seste

15

(32)

Metnimizde ön seslerde bulunan “ç” ünsüzü cim ( ج) ve çim ( چ) ile yazılmıştır.

çaàırdı (225b/04) çekevüz (188b/13) çıúalum (266a/09) çoà (250a/08) çünkim (174a/01) çökerdiler (253b/11) 2. İç Seste

Metnimizde iç seste bulunan “ç” ünsüzü cim ( ج) ve çim ( چ) ile yazılmıştır.

úaçaydı (190b/06) açuú (255b/06) úaça (255a/08) nÀçÀr (222a/06) uçmaz (224b/09) üç yüz (174a/06) 3- Son Seste

Metnimizde son seste bulunan “ç” ünsüzü cim ( ج) ve çim ( چ) ile yazılmıştır.

úaç (221b/02) üç (214b/03) saç (250a/07) úılıç (201a/01 iç (215b/12) güç (255b/11)

aàaç (197a/13)

“ú ve à” Ünsüzlerinin Yazılışı 1- Ön Seste

Metnimizde kalın sıralı kelimeleri göstermek üzere kaf ( ق) ve gayın ( غ) harflerinin kullanıldığı tespit edilmiştir.

úızàun (196b/13) úırdı (261b/07) úorúdum (207a/03) úucaúlayup (190b/09) úaçan (238b/02) úazduàıçün (262b/03)

2- İç Seste

Metnimizde iç seste kalın sıralı kelimeleri göstermek üzere kaf ( ق) ve gayın ( غ) harflerinin kullanıldığı tespit edilmiştir

budaúları (215a/04) ùoàucaàı (215a/01) aàıznı (257b/07) baúırdan (180a/07) oàlanlıàum (217a/09) saàışda (189a/039 3- Son Seste

16

(33)

Metnimizde son seste kalın sıralı kelimeleri göstermek üzere kaf ( ق) ve gayın ( غ) harflerinin kullanıldığı tespit edilmiştir

aú (230a/08) aúpaú (225b/07) saà (209b/10) ùaà (195b/07) yaà (226b/05) ùanışıú (264a/04)

“p” Ünsüzünün Yazılışı 1- Ön Seste

Metnimizde “p” ünsüzü ön seste ( ب) ve ( پ) ile yazılmıştır:

pÀdişÀh (179b/04) pÀkiligini (217a/01) peyàamberüñ (172b/01) pıñarları (197b/01) pÿta (243a/12) peşkeşler (252a/12) 2- İç Seste

Metnimizde “p” ünsüzü iç seste ( ب) ve ( پ) ile yazılmıştır:

öpdi (248b/07) úopması (197a/10) úapúara (261b/03) iple (221a/01) úapudan (242a/12)

3- Son Seste

ùop (188b/10) ip (221b/08) küp (222b/02) dönderüp (236b/04) bulup (227b/04)

“s ve ã” Ünsüzlerinin Yazılışı

Metnimizde kalın sıradan kelimelerde bulunan “s”, sin ( س) ve sat ( ص) ile yazılmıştır. Bu yazılışı belli kurallara bağlamak mümkün değildir. Aynı kelimenin her iki harfle de yazıldığı görülebilmektedir. Eklerde ve ince ünlülü kelimelerde ise sadece sin ( س) kullanılmıstır:

úılsa (236b/08) saàu saàardı (249a/05) ãavaş (182b/11) sekiz (249b/03) ãoñraàısı (258a/04) söylersiz (239a/04)

ãaúınıcı (209b/01) şübhesi erişse (203b/11)

“t ve ù” Ünsüzlerinin Yazılışı

17

(34)

Metnimizin genelinde, kalın sıradan ünlü taşıyan kelimelerin başında yer alan

“t” ünsüzü tı ( ط) ile, ince sıradan ünlü taşıyan kelimelerin başındaki “t” ünsüzü ( ت) ile karşılanmıştır. Kelime ortasında ve kelime sonunda ise devamlı te ( ت) harfi kullanılmıştır.

1- Ön Seste

ùardur (257a/08) ùatlu (232b/05) tozın (253a/10) TaÆrımuzdur (262b/12) ùanışdı (186b/05)

2- İç Seste

yaratdı (214b/11) getürsün (205a/13) ùonatdı (240b/10) ertesi (232b/11) úonatda (252a/13)

3- Son Seste

yigit (179b/12) at (190b/08) dört (188a/12) et (226b/05) ot (197a/13)

“k, g ve ñ” Ünsüzlerinin Yazılışı

Metnimizde k, ve g ünsüzleri kelime başında, ortasında ve sonunda daima kef ( ك) ile gösterilmiştir. “ñ” sesi ön seste bulunmamakla birlikte metnimizde ( ك) ile TaÆrı ve yeryüziÆe kelimelerinde nun ve kef ile yazılmıştır.

1- Ön Seste

gece (230b/06) geçit (179b/13) girü (181b/09) kendü (176a/05) kesilmiş (241a705) kiçiler (198b/04) körçe (206b/02) küp (222b/02) gözsüz (222b/04) 2- İç Seste

begendi (181a/10) bilgil (198b/08) süñügi (224b/09) çekdük (227b/08) delükden (222a/04) ürkütmeye (260b/11) deñiz (232a/13) dindi (242a/10) ãoñra (173a/06)

18

(35)

3- Son Seste

gözüñ (261a/03) HemÀnuñ (183b/13) iki biñ (257a/12) ãoñ (187a/03) ölçek (188b/05) kiçirek (177a/01)

kesük (255b/07) yig (241b/04) beg (177b/02)

1.1.3. Şeddenin Kullanılışı

Metnimizde Arapça kelimelerin yanında, bazı Türkçe kelimelerde de şedde ( ) kullanılmıştır. Aşağıdaki örneklerden “elli” kelimesinde lam ( ل) harfi hem çift yazılmış hem de üzerine şedde işareti konmuştur.

elli altı (244a/07) issi (182b/03) úıããalarnı (194a/06) ittifÀú (193b/11) sedd (193b/06) işitdi (193b/09) evvel (219a/03) itdiler (219a/04) eyitdi (172b/07)

1.1.4. Hemzenin Kullanılışı

Metnimizde hemze ( ء) ile yazılmıştır. Bazen belirtme eki +i’ den önce de kullanılmıştır.

YaóyÀéi (236b/11) nesneéi (220a/03) CebrÀéìl (212b/10) Benì İsrÀéìl (173b/059 èÌsÀéi (216b/10) bìçÀreéi (236a/03)

1.1.5. Bitişik Yazılan Kelimeler

Metnimizde bitişik olarak yazılan kelimeler şunlardır.

anuñçün (184a/04) úardaşıla (250a/11) elile (255b/03) senüñçün (174b/10)

19

(36)

1.1.6. Aynı Kelimenin Değişik Yazılması

Aynı kelimelerin metinde yer yer farklı bicimde yazıldığı görülmektedir. Bu durum yalnızca Türkçe kelimelerde değil, az sayıda Arapça ve Farsça kelimelerde de karşımıza çıkmaktadır.

Tañrı (173b/11) TaÆrınuñ (239a/10) Tañrınuñ (239a/11) Tanrılıú (199a/13) TaÆrılıú (262b/12)

ãaúal (225b/10) saúalum (225b/11) ùaparsız (263a/08) tapar (204a/07) top (188b/04) ùop (188b/06)

zahmetden (190b/08) zaòmetden (215a/06) zaómetini (218a/13) bünyÀĢ (174b/02) binyÀĢ (173a/06)

Õekeriya (201b/05) ÕekeriyyÀ ÕekeryÀyı (223b/04) DÀniyÀl (176b/13) DanyÀl (179a/01)

1.1.7. Kelime Hazinesi

Üzerinde çalıştığımız bu eser, Eski Anadolu Türkçesi döneminde yazılmıştır.

Bu dönemde Türkçe içinde Arapça ve Farsça kelimelerin artmaya başladığı görülmektedir. Yine de divan edebiyatında olduğu kadar yabancı kelimenin bulunmadığı bir dönemde yazılmıştır. Özellikle 16. yüzyıldan sonra divan edebiyatının olgunlaşmasıyla yabancı kelimelerin dilimizde arttığı görülmektedir.

20

(37)

II.BÖLÜM

1.2. FONETİK ÖZELLİKLER

1.2.1. ÜNLÜLER (VOKALLER) 1.2.1.1. ÜNLÜ DEĞİŞMELERİ

Türkçede gerek kelime köklerinde, gerek eklerde bulunan ünlüler çeşitli sebeblerin tesiriyle muhtelif değişikliklere uğramışlardır. Bunların tarihi seyrini, saha ve lehçeleri göz önünde tutarak belirtmek gerekir.7

e/ i veya i/ e değişmesi

Türkçede i/e meselesi oldukça karışıktır. Çünkü ünlü gelişmeleri içinde i > e, e > i, i > ė, e > ė, ė > e değişmeleri görülmektedir. Bu konuda çeşitli araştırmalar yapılmış ve bu araştırmalar sonucunda çeşitli görüşler ortaya çıkmıştır. Bazı araştırmacılar bazen aynı kelimenin hem i‘li hemde e’li şekillerde bulunmasını göz önünde tutarak, her iki sesin birleştiği temel bir sesin yani kapalı e’nin varlığını kabul etmiş ve bu sesin sonradan e ve i şeklinde inkişaf ettiğini ileri sürmüşlerdir.8

Eski Anadolu metinlerinde bu günkü Anadolu ağızlarında görüldüğü gibi kök hecedeki i’nin ve kapalı ė’nin yan yana yaşadığı muhakkaktır. Ancak, bu durum bizce esreli ve y’li yazılışları kapalı ė olarak değerlendirmek için yeterli değildir.9

Metnimizde kapalı e’nin (ė) kullanımıyla ilgili bir düzen yoktur. Örnek olarak demek fiili metnimizde birçok yerde dimek şeklinde geçerken bazı yerlerde de demek olarak geçmektedir. Yine bugün e’li şekli kullanılan gece sözcüğü metnimizde

7 F.Kadri TİMURTAŞ, Eski Türkiye Türkçesi, Kapı Yayınları, İst. 2012, s.20

8 Abdurrahman ÖZKAN, Meóekkü’l-İlim Ve’l-UlemÀ, Fakülte Kitabevi, Isparta, 2009, s.121

9 Z.KORKMAZ, Türk Dili Üzerine Araştırmalar 1. Cilt, TDK Yayınları, Ank. 1995, s. 497 21

(38)

bazı yerlerde gice bazı yerlerde de gece şeklinde geçmektedir. Bu tarz iki şekilli kullanımlara metnimizde başka sözcüklerde de rastlamaktayız. Bunun sebebi olarak müstensihin ağız özelliklerinin metne yansıması olabilir. Buna rağmen metnimizde bu sözcükleri metinde geçtikleri şekilde okumayı tercih ettik.

a) Metnimizde “e” şeklinde geçen fakat bugün “i” olarak telaffuz edilen sözcükler:

eyü > iyi bu daòı eyü ãıfatlardandur (209b/01) eyüce > iyice bizümçün eyüce yemek al (266a/08)

gey- > giy- arúasında geydügi ùon pÀre pÀre olmış (255b/07) geycek > giycek anlaruñ geycekleri olmaz (196a/04)

geydür > giydir- … dırnaúlarnı kesdiler ùon geydürdiler (248b/02) b) Metnimizde hem “e”li hem de “i”li olarak kullanılan kelimeler.

de-: anlara inşÀèallÀh deñ diye (197b/10) di- : èulemÀéi taàyìr şöyle dimişlerdür (203a/04) gece : gece ertedeñ namÀz úılurlardı (203a/06) gice : ol gice bayrÀm gicesidür (237b/01) yer : öldügi yerde defn itdiler (192b/10)

yir : ol yirde úalmışlarda ol yirde yerleşmişler (180b7) ye- : Meryem ol òurmÀdan yedi (215b/04)

yi- : mecmÀèasını yiyeler nesne úomayalar (197a/13) ver- : başına buñ gelicek úaçaverüp (257b/04)

vir- : àÀfillıúla úocunı viresin didi (258a/06) yet- : güçler yetdükçe leşker virdiler (200b/09) yit- : at yiter àayrı at óÀcet degül (253a/07)

c) Metnimizde kök hecede e bulunduran ve bugün standart Türkiye Türkçesinde e’li olan kelimelere örnek olarak şunları gösterebiliriz.

beg : üç yüz muúteber begler aldı (175b/09) belürsüz : òalú içinden belürsüz oldılar (239b/11)

dede : Behmen bin İsfindiyÀr dedesi yerne pÀdişÀh oldı (175a/07)

22

(39)

esirge- : ol òalúı esirgerdi (259b/10)

getür- : ol getürdükleri üç dürlü nesne idi (219a/08) kendü : kendü kendüsi bıçaàıla urdu öldürdi (236b/07) neden : peyàamber ıduàuñı neden bilelüm (172b/02) sen : bildük ki sen kÀfir oldun (223b/01)

üşen- : hergiz úorúmadılar üşenmediler (263a/09) yetüm : nesnecügi úadar oàlancuàı yetümdür (221a/01)

d) Metnimizde kök hecede i bulunduran ve bugün standart Türkiye Türkçesinde i’li olan kelimelere örnek olarak şunları gösterebiliriz.

bil- : şöyle kim hiç kimesne bilmeye (256a/09) dilek : dilegim DÀrÀyla ãuló eyleyüp döne (190a/11) gir- : bu yatan úalemlerden úanúısı elüñe girerse (206/08) içerü : içerü girdi ZebbÀ aña naôar úıldı (255b/06)

kimse : begendi kimseye virmedi (177a/02) nice : Çin nice yirdür (180a/09)

sizcileyin : sizcileyin èazìzleri rièÀyet úılmazmış (189b/07) şimdi : şimdi anuñ yÀrenlerine aõÀblar iderler imiş (238a/02) yigirmi : yigirmi yaşına yetişdi degeli (184b/11)

1.2.1.2. ÜNLÜ UYUMU

1.2.1.2.1. Kalınlık İncelik Uyumu

Kalınlık incelik uyumu bir kelimedeki vokallerin kalınlık- incelik bakımından birbirine uygun olmasıdır. Türkçede bir kelimedeki vokallerin hepsi ya kalın, ya ince olabilir. Bir kelimede hem kalın hem ince vokal bulunmaz. Yani bir kökün, bir ekin, bir kök ve eklerden yapılmış bir kelimenin vokalleri kalınlık ve incelik bakımından

23

(40)

tamamiyle bir uygunluk içinde bulunurlar. Kalın kökler bir ekin kalın şeklini, ince kökler ince şeklini alırlar.10

Türkçenin temel özelliklerinden olan kalınlık incelik uyumuna metnimizde de uyulmuştur.

siz benüm sözüme inanmaduñuz beni dutduñuz (172b/03), ãavaş itdiler iki ùarafdan çoú kişiler ùopraàa düşdi (190a/03), oturdılar yediler ùoydılar her kişi kim ol etmekden yÀòÿĢ (230a/10) balıúdan alurdı (230a/11), getürüñ öldürüñ anları sizüñ úanuñuza úarışup aúsun didi (242b/01).

Günümüzde kalınlık incelik uyumuna uymayan aitlik eki -ki metnimizde bu uyuma uymuştur. Bu ek ince sıradan ünlülü sözcüklerde -ki şeklinde, kalın sırada ünlülü sözcüklerde -àı şeklinde kullanılmaktadır. Bununla birlikte bu ekin 204b/13 numaralı sayfada “ úarnumdaki oàlanı” şeklinde ince sıradan, 258a/05 numaralı sayfada “ol elindeàı aàaçla dürtdi” şeklinde ince sıradan bir sözcüğe kalın olarak kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu kullanımlarda bu uyuma uyulmamıştır.

uşbu úarnumdaàı (183a/03) oàlına vir, başındaàı şÀhlıú tÀcını (183a/04), HemÀynuñ úarnı üstine úodı, Ál Naãr oàlanlarınuñ ãoñraàısı (259a/04), Tevrìtdeki gibi (194a/01) cevab viribilürseñ, yine evvelki maúÀmda bayaàlayın ölmiş olam (226a/05), işbu àarÀrlar içindeki òayrlu nesne degüldür (258a/07).

-ken zarf-fiil eki günümüz yazı dilinde olduğu gibi metnimizde de daima ince ünlülüdür.

ve óüccetleri yoàıken Allahı úovdılar (263b/03), èÌsÀéi henüz bir aylıàiken (218b/03).

1.2.1.2.2. Düzlük Yuvarlaklık Uyumu

Yuvarlaklık-düzlük bakımından vokal uyumunun Türkçenin ilk devrelerinden beri umumîleşip sağlam kaideler olarak ortaya çıkmadığı malûmdur.

Eski Türkiye Türkçesinde (Faruk Kadri Timurtaş EAT’ yi Eski TürkiyeTürkçesi

10 Muharrem ERGİN, Türk Dil Bilgisi, Bayrak Yayınları, İstanbul, 1998, s. 70-71 24

(41)

olarak adlandırır.) ise bu hâl devam etmekte, ayrıca eski ve yeni yazı dilimizden farklı olarak birçok kelimelerde bir yuvarlaklaşma kendini göstermektedir. Düz vokal taşıması gereken, Uygur devresinde olduğu gibi, bugün de düz vokal taşıyan bâzı kelimelerinyuvarlak vokalli olduğu görülüyor. Bu yuvarlaklaşma (labialisation), Eski Türkiye Türkçesinin en mühim fonetik hususiyetlerinden birini teşkil etmektedir.11

Eski Anadolu Türkçesinde kelime tabanlarında ve eklerde düzlük- yuvarlaklık uyumuna tam olarak uyulmamıştır. Türkçenin diğer dönemlerinde de düzlük-yuvarlaklık uyumuna kesin bir biçimde uyulduğundan bahsedilemez. Bu uyumsuzluğa metnimizde de rastlanılmaktadır.

peyàamber ıduàuñı neden bilelüm (172b/02), degirmenciye getürdirdi görürdi (184b/05), gözin açarlar (225a/02), dilerseñüz bir çoúdan ölmiş kişi bulun (225a/09), ol ùarafuñ pÀdişÀhlıàın ikiñüze virdüm (237a/03), bu vilÀyet daòı senüñ ola (251a/05), ùanışsunlar şÀyed inãÀfa geleler óaúú neydügini bileler didi (264a/01)

1.2.1.3. ÜNLÜ DÜŞMESİ

Türkçede orta heceler vurgusuz olduğundan, kelime ortasında vokal düşmesi pek fazladır. Kelimenin bünyesine dÀhil vokaller düşebildiği gibi; ekleri içinde vokaller; ve i- yardımcı fiilinin i’si çok defa düşmektedir. Kelime ortasında vokaldüşmesi Türkçenin her devresinde görülmektedir.12

aàız aàzını (257b/07) ayır- ayruú (205b/12) baàır baàrına (184b/02) beñiz beñzer (232a/04) boyun boynuña (216a/11) burun burnımı (255a/12)

11 F. Kadri TİMURTAŞ, Eski Türkiye Türkçesi, Kapı Yayınları, İst. 2012, s.27

12 F. Kadri TİMURTAŞ, age., s.40

25

(42)

buyuruú buyruàıdur (205b/12) göñül göñline (263a/08) idi gelürdi (236a/06) ile murdÀrla (242b/07) ise bulursan (241b/07) úarın úarnı (183a/05) nesil neslinden (197b/09) oàul oàlıdur (173b/05) oyun oynayasın (188b/06) üzeri üzerme (215b/12) yumurta yumurtlayan (188b/01)

1.2.1.4. HECE DÜŞMESİ

Benzer hece düşmesinin metnimizdeki en önemli örneği tur- fiilinin geniş zamanının ekleşmesiyle oluşan -dUr (<durur < turur) bildirme ekinde görülmektedir.

dUr < dUrUr

senüñ ãaúaluñ neden aúdur (225b/10), Tañrı buyruàıdur (205b/12), issidür ve hem yumuşaúdur (215b/06), şimdi yoldaşlaruñuz úandadur (267a/09), ol pÀdişÀhdur kim TÀñrılıú daèvÀsın eyledi (199a/13), Çin nice yirdür ve ne ãıfatlu memleketdür (181a/09), bu siórdür didiler (230b/04).

úardaş < úarındaş

DÀrÀ anuñ úardaşıdur (188a/04), anaòtarı ol úardaşı oàul Yÿsufa virürdi (211b/11)

1.2.1.5. BİRLEŞME

Türkçe kelime köklerinde iki vokal yanyana bulunmayacağından, vokalle biten bir kelimeye yine vokalle başlayan bir kelime veya ek geldiği zaman

26

(43)

vokallerden biri düşerek birleşme hadisesi meydana gelmektedir. Bu birleşme geçici olduğu gibi, devamlı düşme neticesinde de kalıcı olup kalıplaşmaktadır.13

böyle < bu+ eyle ne sebebden senüñ gözüñ böyle göregendür (261a/13) degül < taà+ ol bizde yüz yoldaşlardan degülüz (248a/10)

götür+ e+u bunı götüremezün úalúamazın (221b/07) kendüzni < kendü+ öz+ ni anda kendüzine bir çÀre eyleye (255a/08) kimse < kim+ ise< kim+ erse begendi kimseye virmedi (177a/02)

kimesne < kim+ ise+ ne< kim+ erse+ ne ol óakìmlerden daòı kimesne úalmamışdur (186a/09)

nere < ne+ ara ve ne her nere söyledilerse söylediler (194a/11) nitekim < ne+ teg+ kim nitekim ÚurÀnda buyurmışdur (173b/06) niçün < ne+ içün İblìs laèin eyitdi niçün melÿl olursız (218a/07) uşbu < oş+ bu çerisinüñ saàışı uşbu susÀm úadarıncadur (188b/08) nesne < ne+ ise+ ne ol vaède itdügi nesneleri anlara virdi (191b/02)

şimdi < şu+ imdi< şu+ emdi< şu+ amtı saña inanurduú şimdi bildük ki (223b/01) şol < şu+ ol buñca uyòu üzerimüze şol vechile àalib olmuşdur (234b/06)

şöyle < şu+ ile pÀdişÀhuñ óükmi budur kim sizi şöyle úıram (242a/11) yoúsa < yoú+ ise bilmezüz ki yalan mıdır yoúsa gerçek midür (193a/08)

1.2.2. ÜNSÜZLER

1.2.2.1. ÜNSÜZ DEĞİŞMELERİ

1.2.2.1.1. ú > ò değişmesi

Kelime kökünde görülen bu değişiklik yeni olmayıp eskiden gelen bir değişikliktir ki Eski Anadolu Türkçesi devresine kadar gider. Bu ú > ò değişikliği

13 Muzaffer AKKUŞ, Kitab-ı Gunya, TDK Yayınları, Ankara, 1995, s.158 27

(44)

Eski Türkçe devresinden sonra ortaya çıkmış ve Batı Türkçesi’nin ilk dönemi olan Eski Anadolu Türkçesi’nde de kelime içinde ve sonundaki birçok ú’ lar ò’ ya dönmüştür. Azeri ve Osmanlı Türkçelerinin müşterek ana devresi olan Eski Anadolu Türkçesi’nde bu ú > ò değişimi bakımından hem ú hem de ò vardır.14 Metnimizde kelime içinde ú’ lar ò’ ye dönüşmüştür. “ yoúsul (198b/04) ve baúçe (220b/03) ” kelimelerinde bu değişimin olmadığını ú’ lı kullanımın devam ettiği görülmektedir.

úoròusından (218a/13), yoúsul 198b/04, yoúsullıú 220a/10, úoòular (237b/02), uyòu (234b/06), suóuntu (221a/08), baúçelerindi (196a/10)

bulduúları adamı yirlerdi baàların baúçelerindi (196a/10), yoúsullıàıla ve miónetle èÌsÀ peyàamberi beslerdi (220a/10)

a) Kelime Başında

úanúı direk idügini bilmezüz didiler (173a/12), bu yemiş saña úandan geldi (207b/02), her úança gitse anuñla Óavariyyÿn ile giderdi (228b/12), pes bu oàlanı úanda bulduñ eyit didiler (216b/07), úaçan 238b/02) namÀz úılsalar aña úarşu úılurlardı

úatun < òatun Benì İsrÀéìlden bir òatun aldı ki adına İstìr dirlerdi (178a/10)

b) Kelime Ortasında

cÀn úoròusından anı şöhretden giderdi (218a/13), MüslümÀnsañuz Allahdan úoròuñ didi (229a/09), şenbih güni úoròusuz deñiz kenÀrna çıúarlarñuz görürlerdi (232a/13), buñca uyòu üzerimüze şol vechile àalib olmuşdur (234b/06), günlüklerde tozlar ve òoş úoòular (237b/02), maàÀrada yatdılar uyòuya vardılar (265a/12), cemìèsi uyòudan uyanur gibi ayaúları üzerine ùurı geldiler (266a/01).

14 Muzaffer AKKUŞ, Seyyid NigÀri DivÀnı, Niğde Üniversitesi Yayınları, Niğde, 2001, s. 41 28

(45)

1.2.2.1.2. ú /à değişmesi

K ünsüzüyle biten tek veya çok heceli kelime tabanlarına ünşüyle başlayan bir ek getirildiğinde bu ses tonlulaşır. Eski Anadolu Türkçesinden itibaren Batı Türkçesinde sık görülen bir durumdur.15

a) Kelime Ortasında

aúşam < aàşam hemÀn kim aàşam ola dönüp deñize úaçmaú isteseler (232b/09), gün ùolanunca bunda duralum aàşamdan ãoñra çıúalum (266a/09).

b) Ek Sonunda

Allah yolına azÀd olmaúlıàa yaramaz ıdı (205b/04), oàlanlıàum óÀlinde beni peyàamber ider (217a/09), Meryem daòı èÌsÀéi henüz bir aylıàiken (218b/04), ol iki balıàıla beş girde hemÀn evvelkileyin bütün oldı (231a/03).

c) Kelime Sonunda

yoú ve çoú kelimeleri “yoà / yoú, çoà/ çoú” olmak üzere iki şekilde de kullanılmıştır.

çoà úılı çoà olsa (250a/08) çoú çoú kişileri úırdı (176a/10) yoà tiz èÌsÀéi bize göster yoàsa seni (235a/02) öldürürüz

yoú Meryemüñ oàlıdur ki atası yoúdur (239a/06), işbu güce ãabr ider úatlanur mısız yoúsa (259b/13)

1.2.2.1.3. t / ù > d değişmesi

Eski Türkçede kelime başında bulunmayan d ünsüzü Eski Türkçenin sonlarına doğru veya Batı Türkçesine geçerken ù foneminin d’ye dönüşmesinden başka bir şey değildir. Karışık bir seyir takip eden bu değişme Eski Anadolu Türkçesi devresinde bir taraftan d’li şekli devam ettirirken, diğer taraftan da ù’li fonemi aynen muhafaza etmiştir.16

Metnimizde d’li olarak tespit edilen ince ünlülü sözcükler şunlardır :

15 Abdurrahman ÖZKAN, Mehekkü’l-èİlim Ve’l-èUlemÀ, Fakülte Kitabevi, Isparta, 2009,s.159

16 Muzaffer AKKUŞ, ‘Kemal Ümmî Divânı, Çağatay Kitapevi, Niğde, 2006, s. 11 29

Referanslar

Benzer Belgeler

Selef âlimlerince Allah Teâlâ’nın Arş’a istivâ etmesi Arş’a has kılınmış özelliklerin en büyüğü kabul edilir. Arş’ın bunun dışında kendisiyle öne

Çalışmanın giriş kısmında müellif ahkâm âyetleri ve hadisle- ri hakkında malumat verdikten sonra Tahâvî’nin Ahkâmü’l-Kur’ân’dan önce telif ettiği

Dünyevî küçük bir işi sebebiyle, küçük bir amirin huzuruna çıkıncaya kadar çok zorluklar ve engellerle karşılaşan insan için, bütün âlemlerin Rabbi olan

Ayette Hz. Mûsâ’ya dokuz tane mucize verildiğinden bahsedildiği halde bu mucizeler hakkında herhangi bir bilgi verilmemektedir. Çünkü Kur’ân’ın daha önce farklı

278 Dolayısıyla tefsiri yapılan ayette belirsiz durumda olan yani kendisinden neyin kast edildiği anlaşılamayan konu, Şâri tarafından Kur’an’ın başka

Annesi, babası ve dedesi Burak’a çok güzel hediyeler almıştı!. Artık bütün

ÙÀlÿt didikleri Benì İsrÀéìlden bir kişi idi kim: TamÀm Benì 9- İsrÀéìl içinde andan dervìş ve andan yoúsul kimesne yoġıdı.. Andan óÀãıl olunca nesne

(1) budur ki uyluḳ cıḳsa daḫı üzerine zamān gecse (2) yėrine getürmesi gücdür vaḳt olur aṣlā yėrine gelmez (3) yüz yigirmi sekizinci faṣl dizüŋ ve diz gözinüŋ