• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1.1. YAZILIŞ ÖZELLİKLERİ

1.3.2.1. İSİM ÇEKİMİ

1.3.2.1.3. HAL EKLERİ

Yalın hal eksizdir.

Belò (174a/02), susÀm (188b/05), leşker (200a/11), pÀdişÀh (201b/01), gün (205a/07), imÀn (227a/10), úanat (231b/01), HindistÀn (262a/10)

1.3.2.1.3.2. İlgi Hali Eki (Genetive): +Uñ,+nUñ

Ekin ünlüsü dâimâ dar-yuvarlaktır, dudak uyumu’na uymaz. Ünsüzle biten kelimelerden sonra +Uñ eklinde olması ve ancak ünlü ile biten kelimelerden sonra

+nUñ halinde görülmesi, EAT ile Göktürk Yazıtları arasındaki köprüyü göstermektedir.28

İlgi hÀli eki konsonantla biten kelimelerde “-uñ / -üñ” vokalle biten kelimelerde ise -nuñ / -nüñ şeklindedir. Teklik ve çokluk birinci şahıslardan sonra “-um/-üm” şeklindedir.

mescidüñ içine girdi (172b/01), anlaruñ dini üzerine öldi Moàollaruñ bir peyàamberleri var idi (174b/01), benüm erligümden (197a/07), iki elinüñ arasından (209a/03), YaóyÀnuñ maènÀsı (209a/04), Óaúú TeèÀlÀnuñ emrine muùìèoldı (213b/07), Meryemüñ yañına üfürdi (214a/02), benüm oàlum (209b/05), benüm elme etekme yapışmamışdur (212b/10), benüm ãaúalum úara ıdı (225b/11), bu altı kişinüñ ulularnuñ adına MekselminÀ dirlerdi (264a/10) sen benüm oàlumsun (184b/12), yaènì benüm selÀmum anuñ üzerine olsun (210b/05), ol hem bizüm atamuzdur (225b/02), yaènì bizüm Allahumuz işbu yerleri gökleri yaradan Allahdur (263a/11)

1.3.2.1.3.3. Belirtme Hali +(y)I; +nI,+n

Eski Türkçedeki isimlerden sonra gelen akkuzatif ekinin cenup şivesindeki umumi temÀyüle uyarak -ġ / -g’si düşmüştür. “-ı / -i” akkuzatif ki, Eski Türkçe’de isimlere gelen -ıġ / ig (-ġ / -g) nin inkişaf etmiş şeklidir. Düşen -ġ / -g’nin tesiri ile yuvarlaklaşmayıp onların izini taşımamış olması, herhalde iyelik ekleri gibi yazılmasından ileri gelmektedir.29

Eski Türkçe’de, yalın halde bulunan isimlere “(ı)ġ / (i)g”, zamirlere “nı / -ni” ve 3. şahıs iyelik eklerinden sonrada “-n” olmak üzere üç türlü akkuzatif eki kullanılmıştır30.

elin yüzin yumaú gibi (174b/13), úızın almaú ve úız úardaşın almaúdur (183a/01), DÀrÀnuñ ùuzın etmegin unutdılar (189b/11), dünyÀyı fetó eyledi 28 Gürer GÜLSEVİN, Eski Anadolu Türkçesinde Ekler, TDK Yayınları, Ankara, 2007, s.25.

29 Muzaffer AKKUŞ, Kitab-ı Gunya, TDK Yayınları, Ankara, 1995, s. 183

30 Muzaffer AKKUŞ,age., 183

46

(192a/04), èÌsÀyı göre (217b/11), kimesne anlaruñ dilin bilmez (232a/09), tersÀlar ol giceéi bilürler (237b/01), èÌsÀéi bize göster (235a/02), vaúıè olan mÀcerayı bildürür (254b/04), bu àalebeéi işitecek (267a/13)

1.3.2.1.3.4. Yönelme /Yaklaşma Hali : +(y)A

Datif eki “-a / -e” dir, Eski Türkçenin “-àa/-ge” sinden inkişaf etmiştir. Vokalle biten bir kelimeye geldiği zaman araya yardımcı “-y-“ sesi gelmektedir.31 Metnimizin genelinde “-ya, -ye” ve “-na, -ne” şekli kullanılmış bir yerde ‘buncaàa ãıàmaz oldı (249a/07)’ derken “-àa” şekli bir yerde de ‘YaóyÀ peyàamberi Óavariyyÿnla bile yeryüziÆe (237a/11) òalife eyledi’ “Æe” şekli kullanılmıştır.

beni size (172b/03), benüm sözüme inanmaduñuz (172b/03),kimesne añun öñne durmadı (176a/09), degirmenciye getürdirdi (184b/05), ol yıl DÀrÀya (187b/07), hiçbir nesneye úÀdir olmazlar (195b/02), cemìè mÀlumuz ortaya úodılar (196b/04), Aşk anı leşkerne baş dikdi (200b/12), yeryüziÆe òalife eyledi (237a/11), óÀcetüñ nedür diyü ãordı anası úızna (240b/10), tÀ Reye ve HemdÀne ve İsfahÀna ve ÒorÀsÀna ve Çençün ırmaàına yetişince (247b/07), pÀdişÀh úatına geldiler (248b/04), buncaàa ãıàmaz oldı (249a/07), baña sermÀye virsün (256a/08), şübheye düşdiler (266a/05)

1.3.2.1.3.5. Bulunma Hali : +dA

Türkçe’nin her devresinde ve bütün şivelerinde lokatif eki “da / de; ta / -te”dir. Kalın sıradakilere “-da”, ince sıradakilere ise “-de” gelmektedir.32

ol vilÀyetde (180a/08), Àòir èömrinde (182b/12), PÀrsda ol binÀ eyledi (185a/13), dünyÀda ve Àòiretde èizzet ehlidür (213a/12), Beytü’l-Muúaddesde

31 Faruk Kadri Timurtaş, Eski Türkiye Türkçesi, Kapı Yayınları, İst. 2012, s. 69 32 Muzaffer AKKUŞ, Kitab-ı Gunya, TDK Yayınları, Ankara, 1995, s. 184.

47

(222b/12), Tevrìtde óarÀm olup İncìlde óelÀl olanlardan oldur (226b/11), Mıãırda (229a/02), işbu ùaàda (264b/04)

1.3.2.1.3.6. Ayrılma Hali : +dAn

Ablatif eki Eski Türkçede “-tın, -tin; -dın, -din” şeklinde dar vokalli idi. Ancak bu ekin Eski Türkçede “-ta, -te; -da, -de” şekli de vardır. Ek, Eski Anadolu Türkçesi ile Osmanlı Türkçesinin ilk devresinde “-dan, -den” şeklinde olup, t’li şekli son zamanlarda konsanant uyumuna bağlı olarak ortaya çıkmıştır.33 Metnimizde “-dan, -den” kullanılmıştır. Aynı zamanda öñdin kelimesinde “-din” şekli kullanılmıştır. oda ùapmaúlıàa andan öñdin iken raàbet olmazdı (174a/12), bir Õülúarneynden öñdin añmışdur (243a/07)

bundan ãoñra (177a/12), rÿódan murÀd CebrÀéìldür (193b/04), Meryem Tañrıdan kendüden yüklü olmışdur (214b/05), sınura varduúdan ãoñra (232a/11), Nÿó oàlı SÀmdan (225a/10), ol ùÀifeden (227a/11), namÀzdan ve orÿcdan ve zekÀtdan, (233b/06), Buòtu’n-naãr Õüúarneynden öñdi (243a/05), Yemenden (258b/129)

1.3.2.1.3.7. Yön Gösterme Hali : +ArU ; +rA

Türkçenin değişik devrelerinde önemli yer işgal eden bu ek, Bugün Türkçenin çeşitli şivelerinde kalıplaşmış şekilde kendi varlığını devam ettirmektedir. Kalın kelimelerde “-ra”, ince kelimelerde “-re” şeklinde geçmektedir. Eski Türkçe’de -ġaru, -gerü ve 1-úaru, -kerü1 şeklinde idi. Batı Türkçesine geçerken ġ ve g’nin “–aru, -erü” şekline giren ek, Eski Anadolu Türkçesi ‘nde hep yuvarlak vokalli olarak “–aru, -erü” şeklinde kullanılmıştır.34

33 Muzaffer AKKUŞ, age., s. 185.

34 Muzaffer AKKUŞ, Kitab-ı Gunya, TDK Yayınları, Ankara, 1995, s. 188 48

ol seddüñ gerü yüzinde úaldılar berü yüzne geçmez oldılar (197a/02), kendüsi miórÀbdan girü çekildi (209b/12), gözsüzi çek yuúaru çıúsun (221b/10), bundan ãoñra (231a/11), bir maãlaóatıçün ùaşra çıúdı (234b/13), ol vaútdan berü (242a/02), pes Cezimeye destÿr oldı içerü ZebbÀ úatına girdi (253b/05), bu ùaşraàı àavàa ne àavàadur (267b/04)

1.3.2.1.3.8. Vasıta Hali : +lA; +IlA; IlAn

“-la”, ‘ile’ edatının ekleşmiş halinden ayrı bir şekildir. Birle, bir+le yapısındadır. Edat olarak kullanılır. “-IlA”, ‘ile’ edatının ekleşmiş şeklidir. “-(I)lA” olabildiği gibi, ünlülerle biten kelimelerden sonra “-yIlA” şeklinde de görülebilir.35

her pÀdişÀhla kim cenk eyledi (180a/13), Rÿmla maàrib arasında (186a/13), cehÿdlar kendü kitÀblarıyla muúÀbele itdiler (194b/08), óìleile úapusını açmış ola (207a/13), duèÀsını sırrıla eyledi (208a/08), bir kelimeyle (213a/07), uş bende iki úavrulmış balıúıla beş girde var ımış (230b/11), Óaúú TeèÀlÀnuñ ilhÀmiledür (232a/12), cÀõÿlıàıla òalÀyıúı yoldan azdurursın (235a/09), èizzet ikrÀmla bile alup gitdi (237a/07), şikenceyle öldürürüz (237b/10), YaóyÀnuñ başın kesüp depsiyle öñime getürmeyince (241a/01), aàacıla kesdiler (241a/08), sulùÀnlar birbiriyle èahd idişdiler 246b/02, kendü elile burnını kesdi (255b/03),

öldüginden ãoñra úılıçla çaldı (258b/029, Óassanile bir gitdiler (262b/05)

1.3.2.1.3.9. Eşitlik Hali : +cA ; +lAyIn ;+IlAyın

Türkçe’ de eşitlik eki ‘-ca, -ce’dir. Eski Türkçe’ de ç’ li şekilleri kullanılmış olup, Eski Anadolu Türkçesi’ nde sonra c ‘li şekilleri ortaya çıkmışdır. Bu ekin eşitlik,

35 Gürer GÜLSEVİN, Eski Anadolu Türkçesinde Ekler, TDK Yayınları, Ankara, 2007, s. 69 49

mukayese, mikdar, kadar ve benzerlik gibi birçok fonksiyonu üzerinde topladığı görülmektedir.36 Metnimizde kullanılan diğer eşitlik eki ‘-lAyIn; -cIlAyın’ dır.

anlar şuncılayın (173b/13), öñçe becid yüridi (176a/06), ben daòı ardıñca erişdüm (176a/07), bunca (185a/10) òalúıla anda oturdı, büyükligi üç dört deve úuşı yumurdasınca olurdı (188a/12), uşbu susÀm úadarıncadur (188b/07), sizcileyin èazìzleri rièÀyet úılmazmış (189b/07), buncılayın her vilÀyeti kim fetó iderdi (192a/03), biz didügimüzleyin cevÀb viribilürse (193b/07), girdi nice gez varsa aldı (221a/10), evvelki maúÀmda bayaàlayın ölmiş olam (226a/05), niçe biñ kişiler (230b/13), hemÀn evvelkileyin (231a/03), èÖmerüñ anası gördiàunlayın (248b/06), èArabda ancılayın segirdür at yoàmış degül (252b/12), sencileyin ola (253b/09), DaúyÀnÿs àalebesileyin (267a/13)

1.3.2.1.3.10. Aitlik Hali : +ki, +àı

Aitlik eki -ki metnimizde ünlü uyumuna uymaktadır. İnce ünlülerde -ki, kalın ünlülerde ise -àı şeklindedir. “úarnumdaki oàlanı 204-b/13” örneğinde kalın sıradan bir kelimeye ince sıradan, “ol elindeàı aàaçla dürtdi 258a/05 ” ince sıradan bir kelimeye kalın sıradan gelmiştir.

bu ãoñraàı (180a/11), başındaàı şÀhlıú tÀcını (183a/04), uşbu úarnumdaàı (189a/03), úarındaàı oàlan (189a/10), Tevrìtdeki gibi (194a/01), úarnumdaki oàlanı senüñçün azÀd eyledüm (204b/13), bu elimdeki oàlana ãoruñ (216b/09), evvelkiden nicesi (226a/07), şimdiki óÀlde (245b/10), àarÀr içindeki (258a/05)

1.3.2.1.3.11. Soru Eki: mI

Aslında mu edatından gelen soru eki Eski Türkçede “mu, mü” şeklinde yalnız yuvarlak vokalli idi ve uyuma bağlı değildi. Batı Türkçesinde ise ekin

36 Muzaffer AKKUŞ, Kitab-ı Gunya, TDK Yayınları, Ankara, 1995, s. 186 50

başlangıçta yalnız düz şekilleri olmuş ve ek yine uyum dışı kalmıştır. Gerçekten Eski Anadolu Türkçesinde eki daima düz vokalli olarak -mı, -mi şeklinde görüyoruz.37 Metnimizde de soru eki daima “mı, mi” ile yazılmıştır.

ben ol er miyem (172b/02), imÀn getürür misiz èahdiñüze durur mısız (198a/03), èaceb midür (214b/06), bu siórdür didiler görmez misin (230b/04), bu arãlanlan ãaúlayı (243b/01) bilür mi didi (243b/02)

1.3.2.1.3.12. Küçültme Eki : +caú, +cek: +cuú, +cük ; +cuàaz,

+cügez

Nesneyi küçültmek, azaltmak, ya da küçük göstermek istediğimizde adına – cik (Eski Osmanlıca -cük ) , veya –ceğiz (Eski Osmanlıca –cügez ) eklerinden birini getirir, küçültme adları yaparız. Küçültme adları çok zaman sevgi, şefkat, acıma, bazan da aşağılama anlatımında kullanılır.38

bu oàlancuàı görincek sevindi (184a/05), bu oàlanı besle büyücek olsun (184b/01), şöyle yalıncaú yürürler (196a/04), úızcuàaz ùoàarsa (203b/08), ãanèatçuàun işlerdi necügez ki (211b/08), debn diyü yüksecek yere (220b/10), nesnecügi úadar oàlancuàı yetümdür (221a/01), balıcuúlara ilhÀm olundı (232a/02), büyücekleri öldüginden (260a/08), çobanuñ bir itcügezi vardı (265a/02), ol itcügez daòı yatdı iki öñ ayaàını uzatdı (265a/10)

Benzer Belgeler