• Sonuç bulunamadı

HEMATOLOJ‹ VE ONKOLOJ‹DE YEN‹ TEDAV‹LER VE ‹NFEKS‹YON R‹SK‹Rabin SABA

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "HEMATOLOJ‹ VE ONKOLOJ‹DE YEN‹ TEDAV‹LER VE ‹NFEKS‹YON R‹SK‹Rabin SABA"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖZET

Hematolojik maligniteli hastalar›n tedavilerinde yeni yaklafl›mlar f›rsatç› infeksiyon insidans›n› ve tiplerini de de¤ifl- tirmektedir. Kök hücre nakli ile beraber yüksek doz tedaviler veya ablatif olmayan tedaviler ile beraber kök hücre nakilleri gi- derek artmaktad›r. Özellikle kronik lenfositer lösemilerin tedavisinde purin analoglar› ve lenfomalar›n tedavisinde monoklo- nal antikorlar gündeme gelmektedir. Kök hücre nakli ile uzam›fl nötropeni ve allojenik nakillerde graft versus host hastal›¤›

ve tedavisi infeksiyon riskini artt›r›rken, purin analoglar› ve monoklonal antikorlar ile uzam›fl lenfopeni ve buna ba¤l› infek- siyon riskleri de¤iflmektedir. Bu derlemede bu tedavileri alan hastalar›n infeksiyon riskleri, korunma ve tedavi ilkelerine de¤i- nilmifltir.

Anahtar sözcükler: infeksiyon riski, kök hücre nakli, monoklonal antikorlar, purin analoglar›

SUMMARY

New Therapies for Hematology/Oncology Patients and New Infection Risks

New therapeutic approaches in hematological malignancies affect the incidence and type of opportunistic infections.

High dose chemotherapy supported by haemopoetic stem cells or nonablative therapy supported by haemopoetic stem cells are rising dramatically. Purine analogues and monoclonal antibodies are becoming common practies for special maligniencies.

The main infection risks with hematopoetic stem cell transplantations are profound and prolonged neutropenia and graft ver- sus host disases and the use of immunosupresive agents. Purine analogues and monoclonal antibodies may introduce a new spectrum of infection as a consequence of prolonged lympoid suppression. This review aims to summarize recent advances in haematological practice and the effect this has had on oppurtunistic infections.

Keywords: monoclonal antibodies, opportunistic infections, purine annalogs, stem cell transplantation

HEMATOLOJ‹ VE ONKOLOJ‹DE YEN‹ TEDAV‹LER VE ‹NFEKS‹YON R‹SK‹

Rabin SABA

Akdeniz Üniversitesi T›p Fakültesi, ‹nfeksiyon Hastal›klar› ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dal›, ANTALYA rabin@akdeniz.edu.tr

Hematolojik malign hastal›klar›n ve solid tümörlerin tedavisinde son y›llarda görülen de-

¤ifliklikleri infeksiyon riski aç›s›ndan üç bafll›k alt›nda de¤erlendirebiliriz. 1- Yüksek doz ke- moterapi [hematopoetik kök hücre nakli (HKHN) ile beraber], 2- Pürin analoglar›, 3-Mo- noklonal antikorlar.

1. Yüksek doz kemoterapi (HKHN ile beraber) HKHN günümüzde hematolojik maligni- teler, neoplaziler, otoimmun hastal›klar, konje- nital enzim eksiklikleri gibi birçok hastal›kta uy- gulanmaktad›r. Kullan›lan kök hücrelerin kay- na¤› kemik ili¤i, periferik kan, plasenta veya gö- bek kordon kan› olabilece¤i gibi verici hastan›n kendisi (otolog) veya akrabas› (allojeneik) olabi- lir. Nakil öncesi uygulanan haz›rl›k rejimi nöt-

rofil, monosit ve makrofajlar›n normal hemato- poezini bozman›n yan› s›ra al›c›n›n T ve B lenfo- sitlerinin h›zla kaybedilmesine neden olarak afl›

ve çevresel antijenler ile kazan›lan immun haf›- zan›n da kaybedilmesine neden olur. Allojenik nakil yap›lan kiflilerde ortaya ç›kabilen graft versus host hastal›¤› (GVHH) da, hem kendisi hem de korunmada ve tedavide kullan›lan ajan- lar nedeniyle infeksiyonlar için önemli bir risk faktörüdür. Kök hücre naklinden sonra ortaya ç›kan infeksiyonlar› meydana gelifl zamanlar›na göre 3 bölümde inceleyebiliriz(1):

1. Kemik ili¤i engrafman› öncesi dönem (0- 30. günler)

2. Kemik ili¤i engrafman› sonras› erken dö- nem (30-100. günler)

3. Kemik ili¤i engrafman› sonras› geç dö-

109

ANKEM Derg 2007;21(Ek 2):109-111

(2)

nem (100. günden sonras›).

1. dönemde infeksiyon için en önemli risk faktörü uzun süren nötropeni ve nötropeninin derinli¤idir. Ayr›ca kullan›lan kemoterapötikle- re ve radyoterapiye ba¤l› oral ve gastrointesti- nal mukoza gibi anatomik bariyerlerin hasara u¤ramas› ve kullan›lan santral kataterler de in- feksiyon riskini artt›r›rlar. Ayr›ca allogenik transplantasyon yap›lan hastalarda kullan›lan ba¤›fl›kl›¤› bask›lay›c› ajanlar da infeksiyonun geliflmesine yol açabilirler. Oral mukozada geli- flen kandida ve herpes infeksiyonlar› da bakteri- yel süper infeksiyonlar için girifl kap›s› olabilir.

Bu dönemde bakteriyel infeksiyonlar ve Herpes simplex virüsünün aktivasyonuna ba¤l› infeksi- yonlar s›k görülür. Mantar infeksiyonlar› da gö- rülebilir.

2. dönemde hasta nötropenik de¤ildir, an- cak hem selüler hem de humoral immünite tam geliflmemifltir. T-helper hücreleri normalden az, T-supresör hücreleri ise normalden fazla ve na- tural killer (NK) ve T-cell mediated sitotoksik hücreleri tam fonksiyon görmemektedir; bu ne- denle yeni antijenlere ve tekrar karfl›laflt›klar›

antijenlere tam yan›t veremezler. B lenfositler normalden az ve antijenik uyar›lara normalin alt›nda yan›t verirler. Ayr›ca nötrofillerin ve makrofajlar›n kemotaksis ve fagositoz fonksi- yonlar› tam oluflmam›flt›r. Ayr›ca bu dönemde- ki hastalarda meydana gelebilen GVHH ve bu- nu bask›lamak için kullan›lan immunsupresif ajanlar bu anormalliklerin daha fazla ve uzun süreli olmas›na yol açarlar. Do¤ald›r ki GVHH sadece allogenik nakillerde görülece¤inden oto- log nakillerde bu dönemde infeksiyon riski az- d›r. Bu dönemde görülebilen en a¤›r klinik du- rum CMV’ye ba¤l› pnömonidir. Özellikle GVHH için yüksek doz kortikosteroid kulla- nanlarda Aspergillus pnömonisi de di¤er bir a¤›r klinik tabloya yol açar. Bu dönemde de bakteri- lere ve virüslere ba¤l› infeksiyonlar›n görülebi- lece¤i aç›kt›r.

3. dönemde infeksiyonlar için en önemli risk faktörü kronik GVHH’d›r. ‹mmun sistemin tam olarak geliflmesi nakilden sonra 1-2 y›l için- de olmaktad›r. Kronik GVHH ve kullan›lan im- munsupresifler bu zaman› uzat›r. Ayr›ca kronik GVHH geliflen kiflilerdeki sklerodermaya ben-

zeyen cilt bulgular› anatomik bariyerleri bozar.

Yine aç›kt›r ki otolog nakillerde bu dönemde risk çok çok azd›r. Allojenik nakillerde özellikle kronik GVHH geliflmiflse en s›k görülen infeksi- yonlar VZV infeksiyonu, daha sonra kapsüllü bakteriler ile meydana gelen infeksiyonlard›r.

Son y›llarda kullan›m› s›kl›kla artan bir nakil flekli de minitransplant diye de adland›r›- lan ablatif olmayan hemapoetik kök hücre transplantasyonudur. Bu grup özellikle ablatif kemoterapi uyguland›¤›nda komplikasyon geli- flebilecek gruba uygulanmaktad›r. Hasta popu- lasyonu nedeniyle bu hastalarda infeksiyon ge- liflme riskinin de yüksek olabilece¤i düflünül- melidir. Haz›rlama rejiminde fludarabin kulla- n›m› söz konusudur. Bunun infeksiyon gelifli- mine olan katk›s› afla¤›da anlat›lm›flt›r. Ayn› za- manda bu hastalarda GVHH için profilaksi uy- gulanmakta, GVHH geliflirse de immun bask›la- y›c› tedaviler gündeme gelmektedir. Bunlar da infeksiyon riskini artt›rmaktad›r.

2. Pürin analoglar›

Pürin analoglar› son y›llarda düflük dere- celi lenfomalar, kronik lenfositer lösemi ve hairy cell lösemi tedavisinde yayg›n olarak kul- lan›lan nükleozid analoglar›d›r. Bu ajanlar içeri- sinde en s›k kullan›lanlar fludarabin, pentosta- tin ve kladribindir. DNA polimeraz ve ribonuk- leotid redüktaz› inhibe ederek DNA sentezi üzerine etki ederler. En önemli yan etkileri im- mun sistemin bask›lanmas›na yol açarak infek- siyonlara zemin haz›rlamas›d›r(4). Uzam›fl nöt- ropeni ve özellikle CD4+ T lenfositleri azaltarak infeksiyonlara neden olurlar. Fludarabinin im- mun sistemi bask›lay›c› etkisinin önemli bir transkripsiyon faktörü olan “signal transducer and activator of transcription 1 -STAT1-” azal- mas›na ba¤l› olabilece¤i düflünülmektedir. Flu- darabin ile tedavi edilen KLL hastalar›n›n % 15- 75’inde nötropeni geliflmektedir(4). Fludarabin tedavisinden hemen sonra CD3+ T lenfositlerde azalma ve CD4 ve CD8+ hücre say›s›nda düflme görülmekte ve bu ortalama bir y›l sürmektedir.

Bu dönemde özellikle hücresel immunitenin önemli oldu¤u infeksiyonlar gündeme gelmek- tedir. Listeria, Pneumocystis jiroveci, Herpesvirus ailesine ba¤l› viral infeksiyonlar ve invaziv mi-

110

(3)

kozlar bildirilmektedir. F›rsatç› infeksiyonlar ve özellikle listeriyoz ve Pneumocystis pnömonisi (PCP), fludarabin ile birlikte, öncesinde veya sonras›nda steroid alan hastalarda bildirilmek- tedir. ‹nfeksiyon aç›s›ndan yüksek risk tafl›yan hastalara profilaksi gündeme gelmelidir. Daha önce tedavi alm›fl ileri evre hastalar, beraberin- de steroid kullanan hastalar, daha önce geçiril- mifl infeksiyon ataklar› tarif eden hastalar ve 70 yafl üstü hastalar risk at›ndad›r. Bu risk alt›nda- ki gruba fludarabin tedavisinden 6 ay sonras›na veya CD4 say›s› yükselene kadar PCP yönün- den trimetoprim/sulfametokzasol profilaksisi, CD4 say›s› <50/mm3 olanlara varisella zoster yönünden profilaksi, uzam›fl ve ciddi nötrope- nisi olan, mukoziti ve fungal kolonizasyonu olan hastalara da triazoller ile antifungal profi- laksi düflünülmelidir(4).

3. Monoklonal antikorlar

Son y›llarda özellikle lenfoma gibi hema- tolojik malignitelerin tedavisinde monoklonal antikorlar›n kullan›m› gündeme gelmifltir. Mo- noklonal antikorlar tek bir antijenik epitopa yüksek özgüllükte ba¤lan›rlar. Özellikle follikü- ler tip düflük dereceli lenfomal›larda kulan›lan rituximab (mabthera) insan-fare kaynakl› CD20 antikorudur. Rutiximab’›n nötrofil say›s› veya T hücre seviyesine belirgin etkisi yoktur, normal poliklonal B hücrelerine etki eder. Etkisi perife- ral B lenfositler üzerinde 3 gün içinde görülür ve toparlanma dönemi yavafl olarak 9-12 ayda olur(4). Bu % 20 hastada immunoglobulin sevi- yelerinde hafif bir düflmeye ve orta derecede in- feksiyon riskine yol açar. Lökosit say›s›nda geçi- ci bir düflme görülebilir, izole fakat geri dönü- flümlü nötropeni olgular› da bildirilmifltir(4). Bu etkenle tedavi s›ras›nda Herpes simplex ve Zoster aktivasyonu ve nadir olarak fungal ve Listeria, Pseudomonas gibi bakteriyel infeksiyonlar bildi- rilmektedir. Bu infeksiyonlar›n altta yatan has- tal›¤›n yol açt›¤› immun bask›lanmaya da ba¤l›

olabilece¤i unutulmamal›d›r. ‹nsan kaynakl› an- ti-CD52 antikoru alemtuzumab (campath 1) NHL’da ve KLL ve prolenfositik löseminin te- davisinde kullan›lmaktad›r. CD52 antijeni esas

olarak normal ve malign lenfositlerde, monosit- lerde ve makrofajlarda bulunmakta fakat kök hücrelerde bulunmamaktad›r. Alemtuzumab tedavisinin belirgin yan etkisi tüm hastalarda görülen uzam›fl ve derin lenfopenidir. Hem B hem de T hücrelerini etkiler. Bunun da f›rsatç›

infeksiyonlara, özellikle herpes ailesinin akti- vasyonununa ve pnömosistis infeksiyonuna ze- min açt›¤› düflünülmektedir(3,5). Alemtuzumab ile tedavi edilen hastalarda tedaviden 4 ay son- ras›na veya CD4+ hücre say›s› 250/mm3olana kadar PCP için TMP/STZ ve antiviral asiklovir veya valasiklovir önerilmektedir(2). Alemtuzu- mab kullanan hastalar›n % 15-25’inde CMV ak- tivasyonu görülmektedir. CMV reaktivasyonu- nun en s›k görüldü¤ü dönem tedavinin 3-6 haf- talar› aras›ndad›r. Bu dönem de hastalar antije- nemi veya CMV PCR ile takip edilmelidir(2).

KLL hastalar›nda yarar› gösterilen di¤er bir profilaktik yaklafl›m da intravenöz immun- globulin verilmesidir. Özellikle düflük immun- globulin seviyesi olanlarda veya tekrarlayan si- nopulmoner infeksiyonu olanlarda önerilmek- tedir(4).

KAYNAKLAR

1- Guidelines for preventing opportunistic infections among hematopoietic stem cell transplant recipients:

Recommendations of CDC, the Infectious Diseases Soci- ety of America, and the American Society of Blood and Marrow Transplantation, Biol Blood Marrow Trans- plant 2000;6(6a):659-734.

2- Keating M, Coutre S, Rai K et al: Management guideli- nes for use of alemtuzumab in B-cell chronic lymphocy- tic leukemia, Clin Lymphoma 2004;4(4):220-7.

3- Martin SI, Martin FM, Fiumara K et al: Infectious comp- lications associated with alemtuzumab use for lymphoproliferative disorders, Clin Infect Dis 2006;43(1):16-24.

4- Ravandi F, O’Brien S: Infections associated with purine analogs and monoclonal antibodies, Blood Rev 2005;19(5):253-73.

5- Thursky KA, Worth LJ, Seymour JF et al: Spectrum of infection, risk and recommendations for prophylaxis and screening among patients with lymphoproliferative disorders treated with alemtuzumab, Br J Haematol 2006;132(1):3-12.

111

Referanslar

Benzer Belgeler

Ve merdivenlerin tepe- sinde mevzilenmiş müdür yardımcısı Zeynep Hoca her zaman olduğu gibi ellerini havaya kaldırarak, “Önleri dolduralım beyler!” diye bağırdı..

Hematopoietik kök hücre’nin yüksek rejenerasyon kapasitesi, intravenöz infüzyon sonrası kemik iliği nişini tanıyarak yerleşebilmesi, dondurularak saklanabilmesi

55 yafl›n alt›nda nüks ya da tedaviye dirençli Hodgkin lenfo- mal› hastalarda HLA doku grubu uygun verici ol- mas› durumunda allogeneik transplantasyona yönlenilmifl

 Hematopoetik hücre (HH) infüzyonu öncesi verilen kemo ve/veya radyoterapi- hazırlık rejimi..  Amaç: Hastalığı eradike etmek ve nakledilen HH yamanabilmesi

 Hematopoetik yapılanma için yeterli kök hücrenin infüzyonu...

Ancak hastaların taburculuk sonrası ilk 3 hafta içindeki PUKİ toplam ve alt boyut puanlarının değerlendirilmesinde; sübjektif uyku kalitesi, uyku latensi ve uyku

(5) ’nın Çin’de yapmış olduğu çalışmada allojenik kök hücre nakli yapılan 140 hasta retrospektif olarak incelenmiş; ikisi inters- tisyel pnömoni olmak üzere toplam

‹mmünsüpressif ilaçlar›n prototipi olan glukokortikoidlerin kronik kullan›mlar› s›ras›n- da adrenal sistemin bask›lanmas›, osteoporoz, katarakt ve miyopati gibi