• Sonuç bulunamadı

Şeytan Arkamızdan Nasıl Yaklaşır? - Nouman Ali Khan

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Şeytan Arkamızdan Nasıl Yaklaşır? - Nouman Ali Khan"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1

Şeytan Arkamızdan Nasıl Yaklaşır? - Nouman Ali Khan

Bugünün hutbesinde inşaAllah, sizinle şeytanın tarif edilen saldırıları hakkında konuşacağım. İlk konuştuğumuzda önden gelen saldırılarından bahsetmiştik. Bugün ise bize arkadan nasıl yanaşıyor, ondan bahsedeceğim. Ve bu aslında şeytanın çok farklı tip bir saldırısıdır. Ve eğer zaman yeterse, sağdan ve son olarak da soldan saldırılarına da değineceğim. Sizinle arkamızda ne olduğunu konuşurken, hemen ardından gelen tasvir olan tarihimiz hakkında konuşmak istiyorum. Ne zaman bir gün geçse o sizin arkanızda kalır artık, geri gelemez. Yani şeytanın bu saldırı yollarını anlamak için en doğrudan ve en güçlü yol geçmişinizi size karşı kullanacağını anlamaktır. Sizin yaşadıklarınızı, tecrübe ettiklerinizi, atlattığınız şeyleri kullanacakve bunları manipüle edecek çünkü bazı anlayışlarda, hatta psikolojik yaklaşımlarda bizi biz yapan yaşadıklarımızdır. Sizin ve benim yaşadığımız her şey, bizi bir şekilde etkiliyor. Nasıl düşündüğümüze, duygularımıza hatta belki de gelecekle ilgili kararlarımıza tesir ediyor.

Bilirsiniz, arabayla kaza yapan birinin arabayı sürüş şekli değişir. Aynı, arası iyi olmayan ya da bozuşan iki arkadaşın daha sonradan birbirlerine olan davranışlarının değişmesi gibi. Yani tecrübelerimiz gelecekle ilgili kararlarımızı etkiler. Şimdi şeytanın işi bizi bir şekilde karıştırıp yoldan çıkarmaktır. Ben geçmişimizi bize karşı kullanırken izlediği bazı yollara dikkat çekeceğim. Aklımızdan geçenlerin bize ait olduğunu düşünürüz ama aslında onlar şeytandandır. Ve onun en büyük becerilerinden biri de, siz düşündüklerinizin kendi fikriniz olduğunu zannedersiniz. Ama aslında bunlar "سواسو"

tir. Bunlar sadece, sizi daha önce düştüğümüz şeylerle geriye çekmeye çalışan şeytanın fısıltılarıdır.

Bunu yaparken kullandığı yollardan biri; mesela belki de siz önceden daha iyi bir insandınız, belki de önceden namazlarınız konusunda daha gayretliydiniz. Belki de Allah'ın yasaklarından uzak durma konusunu daha çok gözetiyordunuz. Sizi mutmain eden sadece Allah'ın izin verdikleriydi. Ve Allah'a karşı gelmediniz. İyiydiniz, geçmişe baktınız ve "iyiydim" dediniz. Ve böyle insanlar var cidden. Geçmişi hatırladıklarında derler ki: "Bir zamanlar çok daha iyi bir insandım." "Şu anki halim beni hayal kırıklığına uğratıyor. Hatırlıyorum da bir zamanlar namaza dururdum ve ağlardım, en son ne zaman yaptığımı bile hatırlamıyorum şu an." Ya da "önceden Allah'la bağımın daha kuvvetli olduğunu hissederdim." "Önceden sürekli zikir çekerdim." "Eve girerken de evden çıkarken de, tuvalete girip çıkarken de dua ederdim. Yani önceden her türlü şeyi Allah'ı hatırlamak için bahane ederdim." "Önceden dilim daha yumuşaktı. Şimdi bozuk bir dil kullanıyorum, insanlara karşı kötü konuşuyorum. Kontrolümü kaybediyorum.

(2)

2

İnsanlar hakkında ve arkalarından konuşuyorum." "Ve bunların hepsini zamanla edindim, önceden böyle biri değildim. Daha iyi bir insandım."

Yani kendinizi biriyle karşılaştırmak başka bir şey, kendinizi kendinizle karşılaştırdığınızda bile bazı insanlar görüyorlar ki önceden çok daha iyi haldelermiş. Ve böylece şeytan da diyor ki "Senin o zamanki halin öldü, gitti, yok artık. Bir daha gelmeyecek. Şimdi neysen osun artık." Ve sizi neredeyse kendinizden vazgeçme noktasına getirecek. Gerçekteyse, Allah sizi belli bir yolu izleyebilecek, belli standartlara ayak uydurabilecek şekilde yarattıysa, siz de bunu sürdürebilirsiniz demektir. Bu da demek oluyor ki siz bunu sonsuza kadar yapabilecek kabiliyete sahipsiniz. Bu sizin hiç başaramadığınız bir şey üzerine sizin için bir kanıt aslında. Ve siz diyeceksiniz ki "bunu yapamam." Belki de doğruluk payı vardır, belki de hiç denememişsindir bile. Buna kabiliyetin olduğu konusunda kesin bir şey söyleyemem ama sen bir şey yaşadın, bu kabiliyete sahiptin, daha iyisini yapabiliyordun. Artık o hakimiyetin sende olduğu bilinen bir şey. O inanç sende, o güç sende. Ve sonra şeytan geliyor ve seni artık bunlara sahip olmadığın konusunda ikna ediyor. Çünkü her ne tecrübe ettiysek sen ya da ben, artık asla önceden olduğumuz kişiye dönemeyeceğiz. En azından manevi olarak... Geri dönemeyiz.

Şimdi şunu anlayın, duygusal olarak eskisi gibi olamayabilirsiniz. Duygusal olarak yaralanmış biri sonsuza kadar değişmiş olabilir. Hayat bu, olur böyle şeyler. Mesela çocuğunu kaybetmiş biri için aşması kolay bir şey değil bu. Yani belki de hayatımız boyunca iyileşmek için çabalayacağımız ve hiçbir zaman da başaramayacağımız bir sürü travma çeşidi olacak. Ama şeytan bunu, sizi duygusal olarak değil manevi olarak darmadağın etmek için kullanacak. Allah'la olan iletişiminizi bozmak için kullanacak. Ve sizi "Bu kadar şey yaşadın o zaman dua etmenin ne anlamı var ki? Kıldığın namazlar artık sayılmaz!" dediğiniz noktaya getirecek. Ve bu şeytanın size ve bana karşı kullandığı saldırılardan sadece biri, seni pişmanlık içinde geçmiş hakkında düşündürmek ve sana

"daha güzel olan günler asla geri gelmeyecek" dedirtmek. Şeytanın arkadan yaklaşarak size yaptırdığı bir diğer şey de; yaşadığınız şeylerin, kötü tecrübelerinizin neden sizin başınıza geldiğini size sorgulatmaktır. "Neden ben?" diye sordurtmaktır.

Sen ve ben bu hayatta kötü şeyler yaşamış olabiliriz, bu hayatın bir parçası. Allah bu hayatı sınama olarak yarattı, her birimizin sınandığı şey farklı ve bazılarımızın sınandığı şeyler kolay değil. Ve olanlar hakkında düşündüğümüzde bu çok acı verici olabilir.

çok çarpıcı olabilir sanki yeniden yaşıyormuşçasına altında eziliyormuş gibi hissedebilirsin hatırladığında. İşte şeytanın istediği şey de tam olarak bu: Seni o noktada tutmak. Seni sürekli geçmişin hakkında düşündürtmek, ne olduğu hakkında

(3)

3

düşündürtmek ve "Neden ben? Neden ben?" diye sorup durmanı sağlamak. "Belki de bunu hak ettim. Belki de lanetlendim. Belki iyi biri değilim. Allah bu yüzden bana kızdı ve bunu yaşattı." dedirtmek. Böylece siz bir zamanlar yaşadığınız o anın içinde hapsoluyorsunuz. Ki Allah aslında sizi oradan kurtardı ama şeytan sizin oradan kurtulmanızı istemiyor. O sizin orada, o umutsuzlukta kalmanızı istiyor. Çünkü sizi kendisinin de ikna olduğu gibi ikna etmeye çalışıyor: "Allah'tan kendisi için bir şey ummak anlamsız. Ben bir umutsuz vakayım. Benim için bir geri dönüş yok." Hatta belki de "Allah benden nefret ediyor." bile dedirtiyor. Böylece biz de o olayı sürekli düşünerek, sadece bizi yaralayanlara karşı öfkelenmekle kalmıyoruz bir de "Neden bunun olmasına izin verdi? Ben bunu hak etmedim." diye düşünerek Allah'a da kızıyoruz.

Sonrasında Peygamberimiz (s.a.v.)' in yaşadıklarını düşündüğünüzde, Allah'ın peygamberler hakkında Kur'an'daki konuşmalarına baktığımızda anlıyoruz ki birçoğu çok zor hayatlara sahip. Yani Peygamberlik gelmeden önce bile, çok ama çok zor bir yaşam sürüyorlar. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)' in hayatını bir düşünün, O'nun anne ve babası O daha çocukken vefat etti. Bir akrabadan diğerine ve diğerine gidip durdu.

O'nunla ilgilenen bir kişiyi her bulduğunda o kişi de vefat ediyor ve O da bir sonrakine ve bir sonrakine geçmeye devam etti. Bu bir çocuk için ne kadar da zordur? Peki bir anne baba için çocuğunu kaybetmek ne kadar zordur? Peygamberimiz (s.a.v.) bunu da yaşadı. "Böyle bir şey neden benim başıma geldi ya da niye benim çocuğum böyle bir ölümü hak etti?" diye bir düşünce gelebilirdi akla. Ve başkalarının çocuklarını sağlıklı bir şekilde etrafta koşuştururken gördüğünüzde kaybettiğiniz çocuğunuz aklınıza gelir.

Bu türden acı tecrübeler Allah'ın Peygamber'inin bile yaşadığı acılardandır.

Bunu söyleme sebebim, bilmeliyiz ki sizin ve benim hayatta yaşadığımız acılar, Allah'ın bizi lanetlediğine dair veya bize kızdığına dair bir kanıt falan değildir. Ya da yaşayacağınız kötü şeyler de Allah'ın bize bir sebepten kızdığı ve cezalandırdığı anlamına falan gelmiyor. Bu öyle bir şey değil. Gerçekten iyi insanların da hayatları zor olabilir, zor zamanlardan geçmiş olabilirler. Ve bunun sebebi Allah'ın onları sevmeyişi değildir. Anlayacağınız, bu hayat sınanmak için verilmiştir, tüm o zorluklar doğru yolu bulmayı öğrenebilmemiz içindir. Şeytan bizi inandırmak istediği şey yaşadığımız her şey için Allah'ın suçlu olduğu. Suçlamak için bir yol bulmamızı istiyor. Neden? Çünkü onun yaptığı buydu: "يِنَتْي َوْغَأ اَمِبَف " Madem ki sen beni saptırdın (A'râf, 16) O Allah'ı suçladı.

Secde etmeyi reddettiğinde ve atıldığında hemen Allah'ı suçladı. Seni getirmek istediği nokta da bu. Bu yüzden geçmişini, kötü anılarını, acı verici tecrübelerini seni, Allah'tan uzaklaştırmak için kullanıyor.

(4)

4

Geçmişinizle ilgili kullandığı bir diğer yol da; belki de bazılarımız geçmişte günahkârdık, belki arkadaşlarımız ve ilişkilerimiz bizi aşağı çekiyordu, aşağı.... Günahkar olma yoluna... Ve siz Allah'a tövbe etmenin yolunu buldunuz ve o arkadaşlıklarınızı bitirdiniz, o ilişkilere son verdiniz. O kişilerin yargılanması Allah'a kalmış; ama siz bunu kendiniz için yaptınız. Siz karar verdiniz ki o insanlar şeytani olmayabilir ama ben onlara eşlik ederken, etraflarında olduğumda, ben kötülüğe meylediyorum. Bu yüzden kendimi korumaya çalışacağım ve mümkün olduğunca uzak duracağım ve kendimi Allah'a yönelerek düzeltmeye çalışacağım. Siz, kendi kişisel hayatınızda böyle insanları tanıyacaksınız, hatta belki de hayatlarınızda böyle sizi kendileri farkında olarak ya da olmayarak günaha çeken insanlar vardır. Hatta belki de bu onların yüzünden bile değil belki de bu sizin zayıflığınızdandır. Ama bu insanları ayırt etmeye başladığınız andan itibaren, diyeceksiniz ki "Her çabaladığımda, günaha döndüm. Bu sebeple bu ilişkilerden bazılarını sürdürmeye devam etmeyeceğim. Onlardan nefret ettiğim için değil, onlardan daha iyi olduğum için değil ya da onlara acı çektirmek için değil. Bunu yapma sebebim kendimi kurtarmak. Uzaklaşmak istiyorum.

Ve siz mesafe koyduğunuzda şeytan gelip diyecek ki; "Hey, eski arkadaşlıklarını özlemedin mi? Onu, bunu, şunu özlemedin mi?" Sizi geriye çekmek isteyecek, geri git, geri git, geri git... Aynı bazı insanların ciddi günahları terk etmelerinde olduğu gibi:

içkiyi, uyuşturucuları, zinayı, kötülükleri terk ettiler. Uzaklaştılar ondan. Değiştiler. Ama bazen şeytan gelecek ve sizi dürtecek: "Hey zor zamanlar geçiriyorsun. Sadece bir kereliğine. Hadi geri git. Sonsuza kadar değil canım. Hadi ama sen zor bir hafta geçirdin.

Zor bir ay oldu, çok şey yaşadın. Sadece azıcık geriye dönelim, eski haline." Ve siz eskiden nasıl olduğunu biliyorsunuz.

Arapça'da bir söylem vardır: "Yasaklanan her şey arzulanabilirdir." Yani biz iman ettikten sonra bile pişmanlık ve utanma hissi geliştiririz işlediğimiz günahlara karşı.

Hatta nefret besleriz ki tekrar o günahları işlemeyelim. Ama günün sonunda biz sadece insanız ve insanların arzulara meyli olabilir. İşte bu meylediş şeytanın manipüle etmek istediği şeylerden biridir. Yani sizi geriye çekmek isteyecek. "Hey hadi ama eskiden nasıl olduğunu hatırlarsın. Senin için çok daha iyiydi. İşler çok daha kolaydı. Niye inkar ediyorsun ki? Kim görecek ki zaten?" diyerek sizi elde etmeye çalışacak. Böylece sizi geriye çekmeye çalışacak ta ki günaha girene kadar. İşte size bu şekilde arkadan yanaşır.

Bir zamanlar nasılsanız tekrar ona döndürmeye çalışır. Ve siz akıllı olmak zorundasınız.

Ki bu da bizi, şeytanın bize sağdan nasıl yaklaştığı konusuna getiriyor.

Bu konudan da belki biraz bahsederiz bugün.

(5)

5

Ama bir şeyi anlamanızı istiyorum: Şeytan her zaman bize yanlış olan bir şeyi yapmamızı söylemez. Bu nokta önemli, her zaman bize yanlış şeyi yapmamızı söylemez. Şeytan bizim bir adım atmamızı ister. Siz o adımı attığınızda... Eğer varış noktası kilometrelerce ötedeyse ve siz sadece o tek adımı attığınızda, size sanki hiçbir ilerleme olmuyormuş gibi gelecek. Zarar görüyormuş gibi hissetmeyeceksiniz. Eğer 100 ft ötede bir yangın varsa ve siz bir adım attığınızda herhangi bir sıcaklık artışı hisseder misiniz? Hayır.

"Yanmadım. Kötü hiçbir şey olmadı." Ona sadece tek bir adım yeterli. Ve siz o adımı attığınızda etrafınızda "Hey yangına yaklaşıyorsun." derlerse, "Ne sanki yangına mı dokundum? Dokunmadım ki! Yanlış bir şey falan yapmadım." dersiniz, şeytan da öyle der. Azıcık bir şey... Bunda yanlış bir şey yok... Ve gelecek seferde bir adım daha, bir minik adım daha...

İşte bunun aynısı bizim anne-babamızda da oluyor. Cennetin büyüklüğü gökle yer arasından fazladır:

"ِۙ ِض ْرَ ْلْا َو ِِۙءآََمَّسلا ِۙ ِض ْرَعَك اَهُض ْرَع"

"Genişliği gökle yerin genişliği gibi..." ( Hadîd, 21)

Cennetin arazisinin büyüklüğü yer ile göğün büyüklüğünün bir araya getirilmişi kadardır. Cennete cennet denmesinin sebebi de, Arapça'da cennetin manası

"yeşilliklerle kaplı" ya da "ağaçlarla kaplı" demektir. Yani cennetin tamamı sonsuz sayıda ağaçlarla kaplı. Şimdi bir düşünün. Kaç tane ağaç yasaklı? Sadece bir. O sonsuz ağaçlıklı alanda bir ağaç yasaklı. Bu yasaklı ağaçtan uzak durmak oldukça kolay olmalı çünkü o sonsuz ağaçlıkta onu bulmak bile zor olur çünkü trilyonlarca ağacın içinden sadece biri! Ve şeytan onların tek bir adım atmasını sağlar ve bir adım daha ve bir adım daha. Her seferinde tek bir adım. Gelip de size "haram işle" demeyecek. Hayır, hayır!

Onu bir şekilde maskeleyecek. İşte bu da konuyu sağdan bize nasıl yaklaştığını açıklamam gerektiği kısma getiriyor, en azından tanıtmak için.

Şeytan bizi sağdan nasıl yakalar? Sağ ile ilgili bilmenizi istediğim ilk şey,Arapça'da sağ demek iyilik demektir. Ayrıca onur ve asillik manalarında da kullanılır. Birileri yemin ettiğinde bunun anlamı sağ eldir, and içmiş gibi olurlar. İnsanlar el sıkıştıklarında, sağ el demek anlaşmayı onurlandıracaklar demektir. Ve birçok kültürde verdiğin ifadenin gerçekliği veya tanıklığının iyi ve inandırıcı olması için sağ elini kaldırırsın. Yani sağ elin manası hem Arap kültürlerinde hem de diğer kültürlerde asillik, iyilik, işleri doğru şekilde halletmektir. Biz de bu yüzden, Hesap Günü'nde defteri sağ elden verilen insanlardan olmak için Allah'a dua ederiz. "ِِۙني ۪مَيْلا ُِۙباَحْصَا" "Sağa mensup olan insanlar"

Sonuç olarak sağ iyilikle ilişkilidir. Benzer bir durum da, bildiğiniz gibi iyilikler de sağ taraftaki melek ile belgelenir. Yani sağ iyilikle bağdaştırılır.

(6)

6

Peki şeytanın bize sağdan yaklaşıyor olması biraz kafa karıştırıcı değil mi? Şeytanın bize kötülük tarafından yaklaşacağını düşünürüz ama Allah diyor ki şeytan aslında sana ve bana iyiliklerimizin olduğu taraftan yaklaşacak. Bu da ne demek oluyor? Bunu yapabilmesi için bir sürü yol var. Ben bugün bunlardan birini tanıtacağım inşaAllah.

Bugünlük o kadar diyoruz çünkü bu şeylerin aklınızda uzun süre yer etmesini istiyorum.

Size bir sürü bilgi yüklemesi yapabilirim ama bunları aklınızda tutabilmenizi

ve hafta boyunca bunlar hakkında düşünmenizi istiyorum. Bu hutbelerle ilgili umudum şudur ki, A'râf Suresi'nin ayetleri üzerinden geçerken bilinçli olarak bu ayetlerin bizim dünyamızdaki yerini düşünelim istiyorum. Bilinçli olarak "Şeytan böyle böyle yapıyorsa bunu benim hayatımda nasıl yapıyor acaba?" şeklinde düşünelim.

"Burada bundan bahsetti, Allah burada böyle söylemiş peki bunun bendeki karşılığı ne?" Sizde karşılık buluşu hemen yanınızda oturan kişideki gibi olmayabilir. Ailenizdeki bireyden bile farklı olabilir. Sizin için başka, bir diğer kişi için başka... Çünkü her birimizle ayrı ayrı uğraşıyor, uğradığımız saldırılar da ayrı ayrı. Sağ ile igili aydınlatmak istediğim tek nokta, ilerde daha fazla da konuşuruz inşaAllah, şeytan bize gelir ve Allah'ın anlatımıyla "Şeytan, onlara amellerini süslü gösterdi." (Nahl, 63)

Bu bize sağdan yaklaşırken kullandığı en korkunç yollardan biridir. Bilirsiniz, geldik ve ibadet ettik, bu güzel bir şey. Güzel bir şey yapmış olduk. İnsanlar hacca gidiyorlar, bu güzel bir eylem. İnsanlar oruç tutuyorlar, bu güzel bir şey. Bunlar iyi eylemler. Bağış yapıyorlar, bu güzel bir şey. Birine yardım ediyorsunuz, bu da güze bir şey. Ama sizin yaptığınız güzel işlerin kesinlikle Allah tarafından kabul edildiğini ve tamamiyle hazır olduğunuzu, endişelenecek hiçbir şey kalmadığını düşünmeye başladığınızda çünkü iyi şeyler yaptınız, ibadet ettiniz yani iyi bir insansınız. "Ah, ibadet etmeyen onlarca insan...

Ah, onlar için üzülüyorum." Çünkü siz çok daha iyi bir konumdasınız çünkü siz iyi şeyler yaptınız. Ve böylece şeytan sizi, sizin iyiliklerinizle gazlamaya başlar. Ve sizi, kendinize olan bu yanlış bakışınızla doldurmaya başlar: "Bu kadar çok iyi iş yaptığına göre açık ki sen harika bir insansın." "Belli ki Allah seni seviyor. Ve sen bunları yapmayan onca insandan daha iyisin."

Bu iyiliklerin amacı, Allah için iyi bir şey yaptığınız her vakitte, hatırlamanızı istediğim sadece bir örnek var: İbrahim a.s. İbrahim a.s. yapılmış olan en harika işlerden birini başarmıştır. Kabe'yi inşa etmiştir. Şunu bir düşünün, ne zaman bir kişi ibadet etse O da sevaptan bir parça alıyor. Çünkü biz Kabe'ye doğru ibadet ediyoruz. Kim yardım ettiyse o yeri inşa etmeye o sevaptan alacaktır. Dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi bir mescitte namaz kılan kim varsa, onların ibadetinden gelecek sevap İbrahim a.s'a da gidecek. Yaptığı iş inanılmaz! Ne var biliyor musunuz? Oğluyla beraber Kabe'yi inşa ederken bu yapılabilecek en harika iyilikti. Eğer iyiliklerden konuşacak olursak, bu

(7)

7

iyilikle siz tamamsınız demektir. Yani iyiliğinizin komisyonu... inanılmaz. Peki İbrahim oğluyla Kabe'yi inşa ederken ne dua ediyor biliyor musunuz?

“Ey rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur; şüphesiz sen işitensin, bilensin." (Bakara, 127)

"Lütfen, kabul et." Hiçbir özgüveni yok yaptığının yeterli olacağına dair. "Belki de bir tuğla olması gerektiği yerde değil. Belki de vermem gereken tüm dikkati vermedim.

Belki tembellik yaptım." Kendisini sorgulama halinde. "Allah'ım bana bu onuru verdiğin için teşekkür ederim. Artık tamamım. Tatil yapabilirim" tarzında bir özgüven taşımıyor.

Hayır, hayır! Böyle bir davranış söz konusu bile değil O'nun için. Arkasına yaslanıp da halinden memnun bir tavır takınmadı güzel bir şey yaptığı için. Endişeli ve Allah'a yalvarıyor "Lütfen, kabul buyur."

Siz ve ben, Cuma namazını kıldıktan sonra meleklerin bunu harika biri badet olarak belgelediğine dair kendimize ne kadar da güveniyoruz. Aklımıza bir şeyler geldi mi ya da telefonumuz bir saniyeliğine titredi ve aklımız başka yere gitti mi ya da 20 farklı şey hakkında düşünüyorduk belki de namazımızı kılarken? Yahut bir başkasının ibadetine sinir oluyorduk ya da bir başkasına rahatsızlık veriyorduk? Bu türden şeyleri ibadetlerimiz esnasında yaparız. Peki bizim ibadetlerimiz ne kadar kusurlu?

Ya siz ve ben ne düşünüyoruz, "Cumaya gittim biliyor musun? Hatta ezandan önce ordaydım. Yaa..." "Benim vip biletim olmalı cennete. Çünkü bilirsin, kaptım ben bu işi."

Bu doğru davranış değil. Bu oruç için de Hacc için de herhangi bir aktivite için de herhangi bir iyilik için de doğru davranış şekli değil. Kendine yaptığın iyilikleri hatırlatma. Siz ve ben, yaptığımız iyiliklerin kabulü için Allah' a yalvarmamız gerektiğini hatırlatalım kendimize. İşte bu şeytanın istemediğidir. O bizim her yönden iyi olduğumuzu düşünmemizi istiyor. "Oo iyi bir şey mi yaptın, sen tamamsın."

Sonuç olarak Allah cc. bizi şeytanın arkadan ve sağdan gelen saldırılarından korusun.

Nouman Ali Khan

Nouman Ali Khan Derslerini facebook.com/noumanalikhanturkce sayfasından takip edebilirsiniz.

Nouman Ali Khan Türkçe Altyazılı Videolar İçin Tıklayın.

Daha fazla ders metni için web sitemizi ziyaret edin:

http://www.gencmuslumanlar.com

Referanslar

Benzer Belgeler

Muhsin olan Yüce Allah, bir kere daha isminin gereğini yapmış “İhsan Edenlerin En Güzeli” oldu- ğunu göstermişti.... SÖZÜNE

konuşuyorum. Anne-babalara kızgın değilim. Başka kimseye kızgın değilim. Size bile kızgın değilim. Sadece sizleri ve kendimi gerçekliğe döndürüyorum. Bakın,

Bu surede, Allah bize, insana bu kadar yüksek potansiyel verilmesine rağmen insanın nasıl isyan ettiğini anlatıyor.. Birinci şahsı kullandı ki bu yakınlık ifade

Ve bunu yapan kişi de "Ben iyi bir şey yapıyorum, Allah'ın ayetlerinden alıntı yapıyorum, bunun için ödül bile almam lazım." diye düşünüyor.. Bakın planı nasıl

اَذَخَّتا َو ا هَليِبَس يِف اِرْحَبْلا hatırlıyorum da denize baya garip bir şekilde geldiğinden bahsediyor ben hikayenin arka planına çok da ikna olmadım ama yine

Allah senden nefret ediyor, o yüzden bunlar oluyor.” Diğer taraftan sen düşünmeye başlıyorsun: “Allah beni cezalandırıyor, o yüzden bunlar oluyor.” Tam o anda, Allah

Kerim olan Yüce Allah’ın yarattıklarına ihsan ettiği en büyük ikramdır.. Ne olur kendine

Kocanızın size göstermesi için değil, sizin kendiniz için Allah ile olan bağınızdan ne kadar uzaklaştığınız bir göstergesi.. Bu durum bazen çok kötü bir