• Sonuç bulunamadı

T İletişimde Mutlak Güvenlik İçin Kuantum Kriptografi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "T İletişimde Mutlak Güvenlik İçin Kuantum Kriptografi"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Koç Üniversitesi

İletişimde Mutlak

Güvenlik İçin

Kuantum Kriptografi

Kuantum kriptografi konusu alışılmadık kuantum teknolojilerine iyi bir örnektir.

Bir foton çiftinin dolaşık bir kuantum durumunda hazırlandığını düşünelim.

Bu dolaşık çifti özel optik lifler üzerinden uzayda birbirlerinden -aralarındaki mesafe

çok uzun olacak şekilde- ayırır ve bizde kalan fotonun kutuplanma yönünü ölçerek

belirlersek, eş-anlı olarak iyice uzakta olan ötekinin kutuplanma yönünü de belirlemiş

oluruz. Bu çok hassas deney ilk kez 1997’de yapılabildi. Bugün artık piyasada,

dolaşık foton çiftleri üstüne kurgulu “kuantum teleportasyon” yöntemiyle, birkaç yüz

kilometrelik mesafe aralıklarında bile yüzde yüz güvenlikli kuantum

anahtar dağıtımı yapılıyor.

T

arihsel gelişimine bakarsak kuantum

me-kaniği, gazların ışıma ve soğurma

spekt-rumlarının neden her atomun

kendisi-ne özgü kesikli çizgilerden oluştuğunu

açıklama-ya çalışırken keşfedilmiştir. 1900 yılı Aralık ayında

Alman fizikçi Max Planck’ın enerji kuantumları

varsayımıyla başlayan kuantum serüvenindeki en

önemli aşamalardan birisi, Albert Einstein’ın

“fo-ton” adı verilen ışık kuantumları yardımıyla

foto-elektrik etkiyi açıklayabilmesi olmuştur. Einstein

1921 Nobel Fizik Ödülü’nü özel görelilik teorisi ile

değil bu buluşu nedeniyle -hidrojen atomu

mode-lini kuran Niels Bohr ile birlikte- 1922 yılında aldı.

Bohr’un atomun kuantum teorisine Werner

Hei-senberg, Erwin Schrödinger ve Paul Dirac

tarafın-dan son halinin verilişini, yani kuantum

mekani-ğinin keşfini 1925-1930 arası diye kabul edebiliriz.

Gerçi günümüzde atom çekirdeklerini oluşturan

proton ve nötronların iç yapısını araştırma

nokta-sını bile geçtik, ama genelde kuantum

mekaniği-ni anlatırken 1930’larda yapılan buluşların ötesine

pek geçilemiyor. Çünkü kuantum fiziğinde klasik

fiziktekinden çok farklı bir dil ve alışılmadık,

yep-Prof. Dr. Tekin Dereli Koç Üniversitesi Fizik Bölümü öğretim

üyesidir. Yüksek lisans ve doktora derecelerini ODTÜ Fizik

Bölümü’nde aldıktan sonra ABD ve Avrupa’nın tanınmış

üniversitelerinde araştırmacı ve misafir profesör olarak

bulunmuştur.

Uzun yıllardır üniversitelerimizde ileri düzeyde dersler vermekte

ve doktora öğrencileri yetiştirmektedir. Kuantum mekaniği,

kuantumlu ayar alanları ve genelleştirilmiş gravitasyon teorileri

üstüne yayımlanmış 100’den fazla makalesi bulunmaktadır.

1996 TÜBİTAK Bilim Ödülü’nü kazanmıştır. Halen TÜBA

Konseyi üyesidir. Prof. Dr. Tekin Dereli 1993-2000 yılları arasında

TÜBİTAK Bilim ve Teknik dergisinde Yayın Kurulu

(2)

yeni kavramlar kullanılır. Kuantum

me-kaniğini anlıyorum demek ve doğru

an-latabilmek hiç kolay değil. 1930’ların

Ku-antum Devrimi’nin gündelik yaşamımıza

en çarpıcı yansımaları kanımca

1940’lar-dan sonra nükleer enerji üretiminin ve

kullanımının yaygınlaşması, 1950’lerde

transistorların devrelerde kullanılmasıyla

başlayan mikroelektronik uygulamalar ve

1960’lardan sonra lazerlerin bulunması

ve bunlara dayalı yeni iletişim

teknoloji-lerinin geliştirilmesidir. Kuantum

meka-niğinin gelişimi günümüzde de durmuş

değil, hiç beklenmedik sürpriz buluşlar

ve uygulamalarla 21.yüzyılda da sürüyor.

Kuantum etkilerinin yerel olmaması,

teorinin keşfedildiği ilk günlerden

başla-yarak büyük tartışmalara neden oldu.

Al-bert Einstein 1935’de “EPR paradoksu”

diye adlandırılan bir düşünce deneyi

üze-rinde duruyor, kuantum etkilerinin

fizi-ğin en temel varsayımlarından biri olan

göreli neden-sonuç ilişkilerini bozacağını

düşünüyordu. Yani kuantum etkileri

yo-luyla ışıktan hızlı bilgi iletiminin

yapılabi-lirliği söz konusuydu. Einstein, bu

müm-kün olamayacağına göre kuantum

meka-niğinin temelinde tutarsızlık olduğunu

iddia ediyordu. Kuantum mekaniğinin

felsefi temelinin oluşumuna büyük

katkı-ları bulunan Niels Bohr Einstein’ın bu

id-dialarını anında yanıtladı. Ancak

1980’le-re gelene dek Bohr’un savunduğu

kuan-tum mekaniği yorumunun mu, yoksa

Einstein’ın iddiasının mı haklı olduğunu

kanıtlayacak herhangi bir gözlemsel veri

yoktu. Teknolojinin ilerlemesiyle olanaklı

hale gelen ve 1982’de yapılan deneyler

ku-antum mekaniğinin yerel

olamayacağı-nı, yani Einstein’ın haklı olmadığını artık

göstermiştir. Bu olgunun klasik fizik

kav-ramlarından ne denli farklı düştüğü,

po-püler düzeyde “Schrödinger’in kedisi”

de-nen bir düşünce deneyi ile anlatılmak

is-tenir. Kuantum mekaniğinin yerel

olma-ması ve buna benzer alışılmadık

nitelikle-rinin ciddiye alınması ve bunlara

uygula-ma aranuygula-ması için bir 10 yıl daha geçti. Bu

anlamda 1995 çok keskin bir dönüm

yı-lıdır. Ayrıntılarına burada giremeyeceğim

pek çok nedenden dolayı kuantum

ileti-şim ve biliileti-şim teknolojileri ile

nanotek-nolojinin

baş-langıcı olarak

algılanan 1995

yılına 2.

Kuan-tum Devrimi

deniyor.

21.yüz-yılla beraber artık

kuantum

mühen-disliği çağındayız.

Bilgi çağı denen

çağımızda, ülkelerin ve

kişilerin değerli varlıkları artık

bilgisayarlarda depolanan ve

elektro-nik ağlarda taşınan verilerden ibaret. Bu

tip verilere banka hesapları, devletin,

sa-nayi ve ticaret kuruluşlarının gizli

bilgi-leri gibi pek çok farklı örnekler

verilebi-lir. Kişiler ve kurumlar arasında

aktarı-lan bu bilgilerin gizliliğini sağlamak,

de-

ğiştirilmesi-ni

engelle-mek,

kaynağın-dan emin olmak

gibi temel

gü-venlik servisleri,

kriptoloji

bilimi-nin matematiksel

çözümleriyle

sağlanı-yor. Kripto

anahtarları-nın dağıtımında özellikle

asimetrik algoritmalar

önem-li bir yer tutuyor. Ancak son

yıl-larda 5-6 bitlik kuantum

bilgisayarla-rının yapılabilirliğinin gösterilmiş

olma-sı, bu bilgisayarların büyük ölçekte

ger-çeklenmesiyle, kriptolojide önemli bir

yer tutan günümüzün asimetrik

algorit-malarını kırılabilir hale getirecektir. Bu,

Kuantum fiziksel rastgele sayı üretimi, kuantum fiziğinin ölçüm aksiyomunun bir sonucu olarak ortaya çıkar. Ölçüm aksiyo-muna göre yarı geçirgen bir aynanın giri-şine tek fotonlar gönderildiğinde, geçir-me ve yansıma çıkışlarındaki iki algılayıcı-dan yalnızca biri eş-anlı algılama yapacak-tır. Dolayısıyla yarı geçirgen aynanın çıkı-şındaki iki algılayıcıda yapılan algılamalar 0 ve 1 ile kodlandığında, yapılan algılama-ların serisi ideal bir rastgele sayı ürecektir. Kuantum fiziksel rastgele sayı gösterimi için kullanılması planlanan deneysel altya-pı Şekil 1’de gösterilmektedir. Bir darbeli

la-zerin ışıma gücü yüksek oranda düşürüle-rek darbe başına 0,05 foton üretilen merte-beye getirilir. Bir λ/2 plakası ile gücü düşü-rülmüş lazer ışımasının doğrusal polarizas-yonu 45° döndürülür. Polarize yarı geçirgen ayna (P-YGA) kullanılarak λ/2 plakasının çı-kışındaki lazer ışımasının geçiren ve yansı-tan kollara ayrılması sağlanır. Lazerin gücü-nün çok düşürüldüğü limitte, P-YGA’nın iki çıkışında bulunan tek foton sayaçlarından en fazla biri darbe başına foton algılaya-caktır. Bu algılayıcıların algılamaları 0 ve 1 ile kodlanarak elde edilen bit serisi ile rast-gele sayı üretimi gerçekleştirilmiş olacaktır.

Tek foton kaynaklarının temininden sonra kuantum kriptoloji sistemlerinin performansı büyük ölçüde tek fotonla-rı bile algılayabilen tek foton sayaçlafotonla-rının performansına bağlıdır. Tek foton sayaç-ları fotonsayaç-ları elektronlara çeviren aygıtlar-dan, hızlı güclendirici devrelerden ve olu-şan sinyalleri ölçebilen devrelerden oluşur. Günümüzde avalanş-fotodiyotlar, foto-güçlendiriciler (photo-multipliers), çok ka-nallı levha (multichannel plate) ve süperi-letken Josephson eklemli (Josephson

junc-tion) aygıtlar, fotonları yüksek kuantum

ve-rimlilikle elektronlara çevirir.

Kuantum Fiziksel Rastgele Sayı Üreteci

Kuantum fiziksel rastgele sayı üreteci için kullanılması öngörülen deneysel düzenek. A, lazer güç düşürücü filtreler; EOM, Elektro-optik modülatör; P-YGA, Polarize yarı geçirgen ayna; S1, S2 tek foton sayacı

Visual Phot os

(3)

kripto anahtarlarının güvenli

dağıtımı-na yönelik büyük bir tehdittir. Kuantum

anahtar dağıtımı bu tehdide karşı öne

sü-rülmüş pratik bir çözümdür. Halihazırda

büyük ölçekli kuantum bilgisayarı henüz

gerçeklenememiş olmasına rağmen,

ba-şarılı kuantum anahtar dağıtım

sistem-lerinin çalışan örnekleri verilmiştir.

Giz-li bilgilerin başarıyla korunmasının bir

ülkenin ekonomik ve sosyal

yaşamında-ki önemi aşikârdır. Günümüzde

özellik-le gelişmiş devözellik-letözellik-ler birbirözellik-lerinin sırlarını

öğrenmek için yüksek teknolojiye dayalı

dinleme ağları ve kripto analiz altyapıları

oluşturmuştur. İleri devletler bu

aşama-lardan da ileri giderek kuantum

kripto-lojiye bankacılık gibi özel sektör

uygula-malarında da yer verir olmuşlardır.

Günümüzün kritik teknolojileri

ara-sında bulunan kuantum kriptoloji

konu-sunda uluslararası düzeyde çalışmaların

yürütüldüğü birçok araştırma merkezi

vardır. Bu konuda lider şirketler

(merke-zi Boston’da olan BBN, New York’ta olan

MagiQ ve Cenevre’de olan idQuantique)

kuantum kriptoloji cihaz ve yazılımları

sunmaktadır. Her ne kadar çeşitli

aske-ri kuruluşların ve gizli servisleaske-rin de

ku-antum kriptolojiden istifade ettiği

düşü-nülse bile, gizlilik kuralları nedeniyle bu

konuda geçer veri elde etmek

olanaksız-dır. Bilinen tek açık hükümet

uygulama-sı, İsviçre’de 2007 Cenevre Kanton

seçim-lerinde kâğıt oyların girildiği bilgisayarlar

ile tüm oylarla ilgili verilerin toplandığı

niyeti için kuantum kriptoloji

kullanıl-masıdır. Dünyada pek çok ülke kendi

ku-antum bilgi teknolojileri ve özellikle

krip-toloji merkezlerini kurmuş ve kurmakta.

Avrupa’daki tüm ülkelerin, uzak doğuda

Singapur ve Tayland dahil tüm ülkelerin,

Güney ve Kuzey Amerika ülkelerinin ve

Avustralya’nın kuantum teknolojileri

ko-nusunda uzmanlaşmış merkezleri vardır.

Bu merkezler üniversite bünyesinde veya

Tek fotonlar kullanılarak kurulan bir ha-berleşme hattında ideal güvenlikte bil-gi alışverişi gerçekleştirmek de mümkün. Böyle bir haberleşme hattında, dinleme ya-pan bir casusun kaydedeceği bilgiler gön-dericiden alıcıya ulaşamaz. Dolayısıyla alıcı için bir bilgi değeri taşımaz. Öte yandan alı-cı tarafına bir bilgi ulaştığında, bu bilginin bir casus tarafından dinlenmemiş olduğu da kesin olur. Bu özellik kullanılarak, krip-toloji sistemlerinde ideal güvenlikte anah-tar dağıtımı gerçekleştirilebilir. Tek fotonlar kullanılarak yapılan bu anahtar dağıtımına “kuantum anahtar dağıtımı” denir.

Kuantum anahtar dağıtımı için kurulma-sı planlanan deneysel düzenek Şekil 2’de gösterilmektedir. Işık kaynağı olarak, ku-antum fiziksel rastgele sayı üreteci uygula-masında da kullanılması öngörülen, 40-50 MHz’lik oranlarda 1 nanosaniyeden düşük zaman uzunluğuna sahip darbeler

üretebi-len bir lazer kullanılır. Darbeli lazerin gücü düşürülerek darbe başına ortalama olarak çok düşük sayıda (<~ 0.05) foton üretilen limite ulaşılır. Lazerden çıkan fotonlar hız-lı bir elektro-optik modülatör kullanılarak

doğrusal ya da çembersel tabanda polari-zasyonlara kodlanır. Bob tarafında foton-lar bir yarı geçirgen ayna, pofoton-larize yarı ge-çirgen aynalar ve bir λ /4 plakası yardımı ile dik ya da çembersel tabanda algılanır.

Kuantum Anahtar Dağıtımı

Kuantum anahtar dağıtımı için kullanılması öngörülen deneysel düzenek. A, lazer güç düşürücü filtreler; YGA, Yarı geçirgen ayna; P-YGA, Polarize yarı geçirgen ayna; EOM, Elektro-optik modülatör; S1, S2, S3, S4, tek foton sayaçları; FC, fiber uyarıcı Prof. Dr. Tekin Dereli ve proje ekibi Koç Üniversitesi’ndeki laboratuvarlarında

(4)

>>>

ulusal ya da ticari Ar-Ge kuruluşları

bün-yesinde oluşmuştur. Nihai proje ancak bu

merkezler arasındaki ortak çalışmaların

yaratacağı sinerji ile başarıya

ulaşmakta-dır. Örneğin askeri amaçlı kuantum

tek-nolojileri ulusal merkezlerin ve

üniversi-te merkezlerinin ortak çalışması ile

ger-çekleştirilirken, bankalar için yapılan bir

projede şirketler ve üniversiteler

bera-ber çalışmıştır. Başarılı bir örnek olarak

Toshiba ve Fujitsu gibi şirketlerin

kuan-tum teknoloji merkezlerinin, Tokyo

Üni-versitesi kuantum bilişim gruplarıyla

or-tak çalışmaları verilebilir. IBM, NEC,

Fu-jitsu, Toshiba gibi birçok şirketin yanı

sı-ra hükümetler de özellikle kuantum bilgi

teknolojileri konusuna öncelik

vermekte-dir. Bu nedenle rekabet halindeki

şirket-ler bile ortak merkezşirket-ler kurmuştur.

Mit-subishi ile NEC, Tokyo Üniversitesi ile

or-tak bir merkez kurmuştur. Avrupa Birliği,

Amerika’nın elindeki Echolon sistemi

se-bebiyle endişe duymakta ve buna cevaben

kuantum teknolojilerini kullanmak

niye-tini dile getirmektedir. Bu sebeple,

çerçe-ve programları gibi destek

programların-da kuantum haberleşme öncelikli

konu-lardandır. Japonya ve Çin bilim

bakan-lıkları da kuantum teknolojilerini

önce-likli alanları arasına almıştır. Çin 2007 de

ilk başarılı kuantum iletişim ağını

Pekin-Tianjin arasında operasyonel hale

getir-diğini açıklamış ve Çin Network

Şirke-ti bünyesinde Şirke-ticari kılındığını

duyur-muştur. Amerika da bu rekabet

karşısın-da DARPA önderliğinde kuantum

tek-nolojilerine ayırdığı kaynakları

artırmış-tır. BBN şirketine sadece 2008 yılında 3,5

milyon dolar yardım yapılmıştır. Bu

şir-ket, hükümetten aldığı toplam 15

mil-yon dolar destekle üniversiteler ve ulusal

araştırma merkezleri ile beraber kuantum

kriptoloji ve kuantum haberleşme

konu-larında yoğun faaliyet göstermektedir.

Amerikan Ulusal Ölçüm Merkezi (NIST)

gibi kuruluşlar da uzun mesafeli kuantum

haberleşme ağlarına yönelmiştir.

Türkiye’nin ilk “state-of-the-art”

(gü-nün gereklerine uygun) kuantum

tek-nolojileri araştırma

laboratuvarların-dan biri, bu sene başında Devlet

Plan-lama Teşkilatı’nca 3 yıl

desteklenme-si kabul edilen bir altyapı projedesteklenme-siyle Koç

Üniversitesi’nde kurulacaktır. Projede

gö-rev alan Prof. Dr. Tekin Dereli, Doç. Dr.

Özgür Müstecaplıoğlu ve Doç. Dr. Alper

Kiraz kuantum fiziğinde uzman,

ülkemiz-de ve yurt dışında tanınan öğretim

üyele-ridir. Yüksek lisans öğrencileri Yasin

Ka-radağ, Ramazan Uzel ve Utkan Güngördü

proje çalışmaları kapsamında tezlerini

ha-zırlamaktadır. Bu laboratuvarda ve buna

paralel olarak TÜBİTAK UEKAE

bünye-sinde kurulmakta olan Kuantum

Tekno-lojileri Araştırma Laboratuvarları’nda

ya-pılacak ortak çalışmalar ile ülkemizin ilk

kuantum kriptografi sistemi geliştirilecek

ve kuantum bilişim konusunda

ülkemiz-de gelecekte yapılacak çalışmalara

öncü-lük edecek bilgi birikimi, altyapı ve sinerji

oluşturulmuş olacaktır.

Günümüzde kuantum kriptografi

ağırlıklı kripto anahtar dağıtım sistemleri

iki ortamda gerçeklenmektedir: Fiber

op-Tetiklemeli tek foton kaynakları ideal olarak bir tetikleme sonucu bir ve yalnız bir foton yayan aygıtlardır. Pratikte foton top-lama verimliliğinden kaynaklanan sınırla-malar ile her tetikleme sonucu yayılan fo-ton toplanamasa da, bu aygıtlar ile her te-tikleme sonucu bir ya da 0 foton yayılımı sağlanabilmektedir. Tetiklemeli tek foton kaynakları, iki seviyeli sistemin darbeli lazer ile uyarılmasıyla elde edilir. Şekil 3’te gös-terildiği gibi bu uyarım yönteminde laze-rin dalgaboyunu, yayılan tek fotonların dal-gaboyundan farklı tutmak için üçüncü bir enerji seviyesi sıkça kullanılır. Darbeli laze-rin her bir darbesi, iki seviyeli sistemin bir defa uyarılmış (|i>) seviyeye geçişine ne-den olur. Bu sistem daha sonra |e> seviyesi-ne hızlı bir şekilde geçer ve |e> ile |g> sevi-yeleri arasındaki geçişte kendiliğinden ışı-ma ile tek bir foton yayar. Bu şekilde, her bir darbenin tek bir foton ışımasını tetiklemesi sağlanabilir. Her bir darbenin tek bir foton ışımasını tetiklemesi için, darbe zaman ara-lığının kendiliğinden (spontane) ışıma za-manından yeterince küçük olması ve darbe enerjisinin de iki seviyeli sistemi, uyarılmış enerji seviyesi olan |i>’ye çıkaracak kadar

yüksek olması gerekir. Bu tür deneysel gös-terimlerde şu ana kadar iki seviyeli sistem olarak tek boya molekülleri, tek InAs kuan-tum noktaları, tek CdSe kuankuan-tum noktaları, tek atomlar, elmas içindeki N (azot) - boş-luk merkezleri veya tek karbon nanotüpleri kullanılarak, oda sıcaklığında veya sıvı Hel-yum sıcaklıklarında gösterimler gerçekleş-tirilmiştir. Proje kapsamında, uygun bir iki seviyeli sistem seçilerek tetiklemeli tek fo-ton kaynağı gösterimi gerçekleştirilecektir. Kullanılacak deney düzeneği Şekil 4’te gösterilmektedir. Bu düzenekte düşük yo-ğunlukta iki seviyeli sistemler içeren örnek, sıvı Helyum soğutucusunda (cryostat) ko-runur. Darbeli lazer ile örnek üzerinde op-tik çözünürlükle belirli bir alan (~1 mm2)

uyarılır. Bu alanda bulunan tek bir iki sevi-yeli sistem uyarılır ve toplanan ışıma çizgisi bir bant geçiren girişim filtresi kullanılarak Hanbury Brown ve Twiss deney düzeneği-ne gönderilir. Bu düzedüzeneği-nekte rastgele algı-lama elektronik aygıtları kullanılarak ışıma-nın ikinci derece faz uyumu fonksiyonu öl-çülür. İkinci derece faz uyumu fonksiyonu-nun ölçülmesi ile tetiklemeli tek foton ışı-ması gösterimi gerçekleştirilir.

Tek Foton Kaynağı Gösterimi

(5)

havadan (free space) haberleşen

sistem-ler. Her iki sistem için de şimdiye kadar

uygulanmış veya uygulanması planlanan

dört farklı yaklaşım vardır: 1) Zayıflatılmış

lazer kaynakları kullanan sistemler: Bu

yaklaşımda lazerler tarafından üretilen

zayıflatılmış ışık darbeleri fiber veya

ha-va yoluyla karşı tarafa iletilir. Fiber

üzer-inden zayıflatılmış lazer kaynakları

kul-çalışırlar ve 1330 nm veya 1550 nm

dal-gaboyu civarında çalışırlar. Hava

üzerin-den zayıflatılmış lazer kaynakları kullanan

sistemler ise atmosferik optik haberleşme

sistemlerinden yararlanır. 2) Tek foton

kaynağı kullanan sistemler, her seferinde

tek foton ürettikleri için bilgi sızıntısı

ih-timalini ortadan kaldırır. 3) Dolaşık

(en-tangled) foton kaynağı kullanan

sistem-yerel olmayan (non-local) kuantum

me-kaniksel etkilerden yararlanılır. Bu

yer-el olmayan etkiler, anahtar değişimi için

kullanılabilmektedir. 4) Sürekli değişken

(continuous variable) kullanan

sistem-lerde anahtar, kuvvetli optik

darbeler-in fazlarındaki, genliklerdarbeler-indeki veya

kutuplanmalarındaki küçük sapmalarla

kodlanır. Bu kodlama ikili veya sürekli

ta-T

ek bir bilgisayar yerine her biri farklı bir evrende, aynı anda çalışan birçok bilgisa-yar kullanarak işlemleri çok daha hızlı yapa-bilir miyiz? Dünyadaki tüm bilgisayarları kul-lansak bile, evrenin yaşından daha fazla za-man gerektirecek hesaplamaları kısa sürede tamamlayabilir miyiz? Kuantum bilgisayarları sayesinde her iki soruya da olumlu cevap ve-rebiliriz. Üstelik bu aygıtların ilkel örneklerine bakılırsa kuantum bilgisayarlarının kullanıma girmeleri çok uzak görünmüyor.

Kuantum bilgisayarlarının klasik bilgisa-yarlarla çözülemeyen hangi problemleri ve-rimli bir şekilde çözebilecekleri tümüyle anla-şılmış olmasa da kesin olarak bildiğimiz, sade-ce onlara has bir üstünlüklerinin olduğudur: Rastgele sayılar üretmek. Belirlenimci yapıla-rı nedeniyle klasik bilgisayarlarla elde edilen sayılar hiçbir zaman tam rastgele sayılar ola-mamaktadır. Kuantum mekaniğinin temel il-keleri arasında yer alan rastgelelik, aynı özelli-ğe sahip sayılar elde etmek için doğal bir kay-nak oluşturur.

Kuantum bilgisayarını klasik bir bilgisa-yardan ayıran nedir? Doyurucu olmasa da kı-sa bir cevap şöyle verilebilir: Aygıt, klasik fizik yerine kuantum fiziğinin ilkelerine göre çalış-maktadır. Bilgisayarları bizim seçtiğimiz bir

ilk halden başlayıp son hale giden birer ma-kine olarak düşünebiliriz. Son hal aslında is-tediğimiz cevabı ya da bilgiyi taşıyan bir du-rumdur. İşte bu iki hal arasında sistemin nasıl devineceği birtakım fizik kurallarınca belirle-nir. Örneğin mevcut birçok bilgisayarda oldu-ğu gibi klasik elektronik devre denklemleri bu kuralları belirleyebilir. Sadece giriş ve çıkışla-ra bakarsak, hepsinde ikilik tabanın eleman-ları olan 0 ve 1’lerden başka bir şey görmeye-ceğimiz için farkı anlayamayabiliriz. Fark, bil-gisayarda çalıştırabileceğimiz algoritmalarda görülebilir. Ayrıca kuantum algoritmaları ço-ğu kez bir başarı olasılığıyla birlikte verilirler, yani bilgisayarın istediğimiz cevabı bulama-ma olasılığı da vardır. Bu durumda başa dö-nüp tekrar hesap yapmamız gerekir.

Kuantum mekaniğinin bilim felsefesine getirdiği yeniliklerden biri de gözlemcinin ya da yapılan gözlemin yorumlanmasının tartış-maya açık olmasıdır. Çok sayıda evren ya da paralel evrenler modeli konuyla ilgili fikirler-den biridir. Kuantum bilgisayarları için paralel evrenler fikrini her tür bilgiyi yazmada kulla-nabileceğimiz 0 ve 1’lerle açıklayabiliriz. Kla-sik bilgisayarlarda 0 ve 1 değerlerini bit adı-nı verdiğimiz birimlere kaydederiz. Kuantum bilgisayarındaysa kuantum bitleri ya da kıca kubitler bulunmaktadır. Giriş ve çıkışta sa-dece 0 ve 1’leri görsek de kuantum bilgisaya-rının ara hallerini betimlerken kubitlerin hem 0 hem de 1 oldukları haller de varmış gibi gö-rünür. Kuantum bilgisayarlarını klasik bilgisa-yarlardan ayıran belki de en önemli özellik iş-te bu üst üsiş-te binme (0 ve 1’in üst üsiş-te bin-mesi) halleridir. “Olur mu öyle şey? Ya 0 ya 1’dir!” diye ısrar eder ve değerinin ne

olduğu-nu gözlemeye kalkarsak bu ara hallerde, baş-langıç şartları aynı olmasına rağmen, bazen 0 bazen 1 görürüz. Kopenhag yorumlaması adı verilen yaklaşımda deneyin her tekrarında sa-dece olasılıkların bilinebileceği düşünülür. Paralel evrenler yorumlaması ise bu olasılık tabanlı, bir anlamda her şeyin rastgelelik üze-rine kurulduğu yaklaşım yeüze-rine 0 ve 1’in ikisi-nin de ama farklı evrenlerde gözlendiği fikri üzerine inşa edilmiştir.

Üst üste binme hallerini matematiksel ola-rak p|0〉+q|1〉 şeklinde gösteriyoruz. Kubitle-rin |0〉 ya da |1〉 şeklinde yazılması kuantum mekaniğinde Dirac tarafından geliştirilmiş bir gösterim şeklidir. Bu kubit değeri neymiş diye bakmaya kalkarsak p2 olasılıkla 0, q2 olasılıkla

1 görürüz. Buradan, p2+q2=1 olması

gerekti-ğini tahmin etmek zor değildir. Aslında p ve q karmaşık (kompleks) sayılar da olabilir ama biz şimdilik kendimizi gerçek sayılarla sınırla-yalım. Hatta p2=q2=1/2 olduğu durumlar

ba-sit bir kuantum algoritmasını anlamamıza ye-terli olacaktır. Giriş sadece 0 ya da 1 olabiliyor-sa klasik bir kubit için mümkün olmayan, ör-neğin |0〉+|1〉/√2 ya da |0〉-|1〉/√2 gibi halleri nasıl elde edebiliriz? İşte kuantum mekanik-sel davranış burada işin içine girer. Klasik bil-gisayarlardaki gibi burada da kapılar (kubit-lerin hal(kubit-lerini değiştiren birimler) inşa etmek mümkündür. Örneğin, ışık tanecikleri foton-lar için laboratuvarda gerçekleştirmesi çok kolay olan Hadamard kapısı bunlardan biridir. Hadamard kapısı girişine |0〉 uygulandığında |0〉+|1〉/√2, |1〉 uygulandığındaysa |0〉-|1〉/√2 verir. Kapıları kontrollü olarak uygulamak da mümkündür. Örneğin, bir kubit değil işlemi-ni (0’ı 1, 1’i 0 yapma) başka bir kubitin “0

duru-Kuantum

Bilgisayarları

Zafer Gedik Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Sabancı Üniversitesi

(6)

<<<

banlardan birinde olabilir. Proje

çalışma-larının başlangıç aşamasında, tek-modlu

optik fiber üzerinden zayıflatılmış lazer

kaynakları kullanan bir sistem

geliştirile-cektir.

Eğer Koç Üniversitesi ve UEKAE

bir-likte yukarıda bahsi geçen kuantum

krip-toloji altyapısını ve teknik gelişimini

sağ-layabilirlerse, ülkemiz gelişmelerden geri

kalmayarak bu sahada da söz sahibi

ola-caktır. Kurulacak bu laboratuvarlar ile,

ideal güvenilirlikte haberleşme hatları ve

mevcut klasik bilgisayarlardan çok daha

hızlı çalışabilen bilgisayarlar vaad eden

bu önemli alanda Türkiye’de ilk defa

re-kabetçi bir güç oluşturulması

hedeflen-mektedir. Bu altyapı sayesinde RSA

(Ri-vest, Shamir, Adleman) kripto-sistemi

gibi birçok algoritmaya karşı ve

haliha-zırda ülkemizde kullanılan E-imza,

in-ternet bankacılık, inin-ternet alışverişi gibi

sistemlere yönelik olası tehdit oluşturan

kuantum hesaplamalara dayanıklı, yeni

algoritmaların tasarlanması imkânı

do-ğacaktır. Kuantum kriptografi sahasında

kazanılan bilgi birikiminin kuantum

he-saplama alanına doğru gelişmesine

ola-nak sağlanacak, böylece birçok yeni

uygulama için de bilgi birikiminin yolu

açılmış olacaktır.

munda uygula, 1 olması durumunda uygula-ma,” demek mümkündür. Önemi ve yaygınlı-ğı nedeniyle bu işleme bir isim verme gereği görülmüş, kontrollü değilleme adı verilmiştir. Hadamard kapısını kısaca H, kontrollü değil-leme kapısını da kısaca CNOT ile gösterece-ğiz. İşi biraz daha karıştırıp ƒ - CNOT kapısını tanımlayabiliriz ki, |x〉|y〉 → |x〉|y〉 ⊕ ƒ(x)〉 şek-linde tanımlanan bu kapı ƒ(x)= x durumunda CNOT’a indirgenir. Burada ⊕ işlemi modüler toplamı göstermektedir (mod 2). Yani 0 ⊕ 1 = 1 ⊕ 0 = 1 ve 0 ⊕ 0 = 1 ⊕ 1 = 0’dır.

Kuantum algoritmaları bir problemi na-sıl hızlı çözebilmektedirler? Basit bir benzet-me yaparsak, örneğin, iki çubuğun boyları-nı karşılaştırıp hangisinin daha uzun olduğu-nu anlamaya çalıştığımızı düşünelim. Bir yön-tem, iki çubuğun da boylarını ölçüp sonuçla-rı karşılaştırmaktır. Diğer bir yöntemse iki çu-buğu yan yana koyup doğrudan hangisinin daha uzun olduğunu görmektir. Klasik bilgi-sayarın ilkini, kuantum bilgibilgi-sayarının da ikin-cisini yaptığını düşünebiliriz. Bu benzetmeyi daha açık bir hale getirmek için ilk kuantum algoritmamız olan Deutsch algoritmasından

bahsetmek yerinde olacaktır. H ve CNOT ka-pıları bu algoritmayı uygulamak için yeterli-dir. Amacımız bir fonksiyonun 0 ve 1 için de-ğerlerinin aynı olup olmadığını anlamak ol-sun. Yani ƒ(0) = ƒ(1) mi yoksa ƒ(0) ≠ ƒ(1) mi? Tıpkı çubuk boylarını karşılaştırma proble-minde olduğu gibi ƒ(0) ve ƒ(1)’i hesaplaya-rak, yani iki işlem yaparak bu soruya cevap verebiliriz. Ancak bunu kuantum bilgisaya-rı, daha doğrusu basit bir kuantum işlemcisi kullanarak tek hesapla yapmak mümkündür. Yani ƒ fonksiyonunu yalnız bir kez hesaplaya-rak 0 ve 1’de aynı değeri alıp almadığını tes-pit edebiliriz. Bunun için gereken, aşağıdaki kuantum devresi’dir.

Yukarıdaki kubitin en son değerinin ƒ(0) = ƒ(1) durumunda hep |0〉, ƒ(0) ≠ ƒ(1) duru-mundaysa hep |1〉 olduğunu görmek basit bir hesapla mümkündür. Burada asıl önem-li olan ƒ – CNOT kapısının yalnız bir kez uy-gulanmasının, bir başka deyişle fonksiyonun yalnız bir kez hesaplanmasının yeterli olması-dır. David Deutsch bunu paralel evrenler fik-rinin doğrudan bir kanıtı olarak değerlendir-mektedir. Deutsch algoritması nükleer man-yetik rezonans ve iyon kapanı yöntemiyle ça-lışan kuantum bilgisayarlarında başarıyla uy-gulanmıştır.

İki işlem yerine sadece bir işlemle aynı he-sabı yapabilmek çok önemli bir fark değilmiş gibi görünebilir ama kimi kuantum algorit-maları için bundan çok daha fazla hızlanma söz konusudur. Mesela kriptolojide yaygın olarak kullanılan sayıların asal çarpanlara ay-rılmaları problemini, asırlardır süren çabalar-la verimli bir kçabalar-lasik algoritma bulunamaması-na rağmen, kuantum algoritmalarıyla hızlı bir

şekilde çözmek mümkündür. Bir başka deyiş-le yeterince büyük bir kuantum bilgisayarıy-la çarpanbilgisayarıy-lara ayırma esasına dayalı tüm bilgi koruma engellerini aşmak mümkündür. Pe-ter Shor’un 1994’te ortaya attığı ve daha son-ra çeşitli şekillerde geliştirilen algoritma bu yüzden çok önemlidir.

İki seviyeli tüm kuantum sistemleri kubit olarak kullanılmaya adaydır. Ancak mesele sadece kubit yapmak değil çok sayıda kubi-ti, anlamlı işler yapabilecek bir bilgisayar için belki bin ya da daha fazlasını, bir araya getir-mek, daha da önemlisi kubitleri istediğimiz hallerde hazırlayıp istediğimiz işlemleri uy-gulayabilmektir. İşte bunların hepsini yapa-bildiğimiz sistemler henüz çok sınırlıdır. Mev-cut bilgisayarlarda kubit sayısı aşağı yukarı on civarındadır. Örneğin, 7 kubitli bir bilgisa-yarla Shor algoritmasını kullanarak 15’in 3 ve 5’in çarpımı olduğunu gösterebiliyoruz.

Kuantum bilgisayarlarının daha büyük öl-çekte yapılmalarının önündeki en önemli en-gellerden biri bilgisayarın çevreyle etkileşim sonucu kuantum özelliklerini kaybetmesidir. Örneğin, 0 ve 1’in karışımı bir haldeki kubit, henüz hesaplamalar bitmeden indirgenir ve böylece üst üste binme özelliğini kaybederse bilgisayar istenilen işi başaramayacaktır. Bu yüzden bilgisayarların çevreden yalıtımlarına büyük özen gösterilmektedir.

Kriptoloji uygulamaları açısından önemli bir kuramsal soru, kuantum bilgisayarlarıyla bile çözülemeyen problemlerin hangileri ol-duğudur. Bu problemlerin saptanmasıyla ku-antum algoritmalarının tehdit oluşturmadı-ğı güvenli şifreleme yöntemleri geliştirmek mümkün olacaktır.

Zafer Gedik

Kuantum işlemcisi Deutsch algoritması yardımıyla fonksiyonu yalnız bir kez hesaplayarak 0 ve 1’deki değerlerinin aynı olup olmadığını belirleyebilir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu çalışmada 1550 nm dalgaboylu pasif mod kilitli bir yarıiletken lazerin modellenmesi ve incelenmesi gerçekleştirilmiştir. Pasif mod kilitli yarıiletken lazerin

Tex Numaralandırma Sistemi: 1000 metre uzunluğundaki tekstil malzemesinin gram cinsinden ağırlık değeri olarak tanımlanır.. Direkt

madde ile kamu idarelerinde tarım veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz çalışanlar hariç olmak üzere tarım veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz çalışanlar 4-1

Ankara Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Erciyes Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Gebze Teknik Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi,

Mo- dellere göre, belirlenen say›da büyük kütleli y›ld›z oluflabilmesi için bölgede 1 milyon ka- dar da Günefl benzeri küçük y›ld›z oluflmas› gerekiyor. Bu

Günümüzde internet üzerinden aktarılan verileri şifrelemek için kullanılan kriptografi yöntemleri iki ana grupta sınıflandırılır: simetrik ve asimetrik yöntemler..

Eğer hata oranı düşükse karşılaştırılan kısımlar atılır ve da- ha sonra yapılacak olan gizli iletişimde şifreleme için kullanılacak olan elenmiş anahtarın geri

Bir müdoet sonra paşalığa terfi eden Hacı Akif Paşa Ziya Paşanın ölümü üzerine Adana Vali vekâletine tayin edildi. Mezar taşı Ziya Paşa 17 Mayıs 1297