• Sonuç bulunamadı

SALINCAK Kader Dede

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "SALINCAK Kader Dede"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

26

D E N E M E

Evet, elbette dünyanın dışındaki salıncaklardır, bir tek onlardır bizi dünyanın dışına çıkaran, ölüm geldiğinde yahut gelmeden önce... Tek, yalnızca budur dünyanın dışına çıkaran ve insan tes- kin olmuyor bir türlü, dünyanın dışına çıkmadan... Bütün yürü- yüşler, inceyedir kabadan, bütün uçmalar kurtularak gerçekleşir ancak ağırlıklarından ve bütün yıldızlar gece için gelmiştir oraya, gecenin tam ortasına ve bütün ışıklar onun için toplanmıştır ora- ya, karanlığın tam ortasına… Her şey hazır ve sahne büyüdür bir başından öteki başına. Sonra konuşursun. Kendi kendine, kendin, kendinle, kendin olan, kendine ait olan, kendine gelen, kendi- ne getirenle... Bir yalnızlıktır hayat; başlayan, süren, biten, koca bir yalnızlık, bir ömür... ve güneş nasıl doğuyorsa ve rüzgâr na- sıl esiyor ve ateş nasıl parlıyor ve toprak nasıl yeşeriyorsa günün birinde yalnızlık da paylaşılıyor, öteki ucuyla, kendini yok etme pahasına bir salıncakla… Gövdesi olduğun, dalı olduğun, ipi oldu- ğun, iskemlesi olduğun bir salıncakla çıkabilirsin ancak kendinin dışına, dünyanın ve hayatın dışına… Salıncak, salıncaklar; ruhun gözleridir onlar. Salıncak, salıncaklar; ruhun fısıltısı, geceleyin gelen, geceleyin giden… Salıncaklar ki düşleri hayata bağlar, yıl- dızları getirir baş ucuna koyar... Bir salıncak bir ip değildir yalnız- ca. Bir salıncak, bir ırmaktır; akar gecenin bir vaktinde, yıldızlarla insan arasında. Unutturur çünkü geçmişi, geleceği, şimdiyi… ve unutmak uçmak demektir ve unutmak vazgeçmek, benimsemek yeniden ve unutmak evet, elbette bulutlara çıkmak, yerçekimini küstürerek… Bir salıncak unutturmaz ama sadece, bütün hafif şeyleri hatırlatır aynı zamanda. Hayallerimiz, salıncaklarıdır be- denimizin; biner gideriz, nereye olsa ve Salıncaklar da kopar bir

SALINCAK

Kader Dede

TÜRK DİLİ OCAK 2020 Yıl: 69 Sayı: 817

(2)

27 ..Kader Dede..

OCAK 2020 TÜRK DİLİ

gün, zamanın elindeki keskin bıçak koparır onu da... İpten yapılmıştır na- sılsa hayat. Bir ip; benimle senin, onunla öteki arasında... Ne ki salıncak;

bir araçtır sadece sallayanlar, sallananlar, uçanlar ve düşenlerin dünyasın- da... Gelir koparır rüzgârın biri; kim bilir nereden, nasıl çıktı ortaya? Ancak salıncaklar da hafiftir saçlar kadar, yürek kadar incedir, kopmaya hazır, hayat rüzgârı gün gelince onu da koparır. Geriye, göğe dağılan kuşlar gibi sağa sola saçılan anılar kalır; salıncakta, salıncak öncesinde... Her salıncak bir uçurumdur kadında ve adamda. Uçarken harika, koparken parampar- ça...

Bir salıncağı olmalı, evet, elbette insanın. Gidip binebileceği bir ip, sımsıkı tutunup yükselebileceği bir düş... Sadece kendinin bildiği, sadece kendi- nin bindiği, sadece kendinin indiği, sağlam olmasa da... Salıncak, ince bir patikadır kadın ile adam arasında. Kadın yürür, adam; adam yürür, kadın olmadığında... Biri gelince öteki yoktur belki ya, birbirlerini ayak izlerin- den bilirler; severler böylece; biri geldiğine ötekinin sıcaklığı nasıl karşı- larsa salıncakta...

Ve kadın başladı konuşmaya: Hangi yürek yetinebilir dünya üzerine ku- rulmuş salıncaklarla? Hangi göz, tepenin ardını görmeden kapanmak ister ve hangi ayak yorulmadan eve döner ve hangi kuş, “bununla yetinebili- rim, bu kadar gök bana yeter” der? Daha ileriye gitmeyi istedi kadın, daha yükseğe çıkmayı… Kendini boşluğa bırakış sırasında dalga dalga büyüyen başkaldırış, içinde titreyen bir şeylerin uçmaya hazırlanışı... Aradı. Issız sokaklarda, yalnız parklarda bulmayı ümit etti; aradı. Vardığı her şehirde, başta o garip kapıyı aradı. Yıkık dökük, yıpranmış görünümlü; kimsenin açmaya tenezzül etmeyeceği, baksa dahi göremeyeceği… O kapıyı arardı, sadece yüreğin gördüğü, sadece yüreğe açılan, sadece yüreğin çalmayı bildiği?.. Farkına varılamayan büyülerin çekimine kapılmak onun işi de- ğil miydi sonra? Sonra görünmeyeni görmek, sevilmeyeni sevmek hatta...

Bir başkasına göründüğü anda vazgeçmek... Sıradan olandan kaçış, insan- ların gözlerinden ayrı tutmak gözlerini… Ayrı tutmak ve saklı bakışlara açmak... Ardını, arkasını görebilmek var olanın. Bakıp geçmek değil asla, hayır değil… Doya doya görmek, görüş ile yetinmek, hafızaya emanet et- mekten öte, her zerresine dokunmak bakışlarla… İz bırakırcasına... Kadı- nın varlığının özetiydi bu arayış. Yaşamı boyunca bir kapı araması insanın, arayarak geçirecek olması kalan yaşamını... Usulca dokunuşların açama- yacağı, derin bakışa sahip olmayanların ardını göremeyeceği bir kapı...

Öylesine bir kapı ki hafif olmalı, içinden geçebilmeli insan. Beden kirle- rinden, zihin çamurlarından, göz perdelerinden, eller kaba dokunuşların- dan arınmış; ruh serbest bırakılmış... Ayağın ilk adıma yüklenişi ve ruhun

(3)

28 TÜRK DİLİ OCAK 2020

kapıdan içeri süzülüşü... Dünyayı arınırcasına geride bırakışı varoluşun...

Keyifli kayboluşun ilk kanat çırpışı… Yorgunluktan habersiz bir yola çıkış ve ruhun tazeliğine hoş geliş... Çiçekli, uçsuz bucaksız bir bahçe, ahşap da bir ev belki...

Kapı arayışı sürerken yeryüzündeki salıncaklar ile yetinemedi kadın. Kapı arayışı kadar sabırlı olamadı, ardını bekleyemedi salıncaklar için. Bir gece, gündüzün bağından kurtulduğu anlarda sağlam ipler geçirdi eline. Çıktı göğe, yıldızlar katına kurdu kendi salıncağını. Heyecandan titreyen elle- ri ve görünmez düğümleri... İşte şimdi dedi, ne kadar geride bırakırsam kendimi o kadar çıkabilirim yükseğe. Tam da o kadar tepeden bakabilirim dünya denizine. Ne kadar uzaklaşırsam dönüşüm o kadar heyecanlı, ne kadar terk edersem varışım o kadar hevesli olmaz mı hem? Üzerinden ge- çerken usulca dokunur ayaklarım, ıslanır belki. Saçları, en çok saçları sev- di kadının bu gök salıncağını. Kurtuldular bağlarından, salındılar özgür- ce... Salıncak ile bedenin uyumlu dansına nasıl da huşuyla katıldılar. Yeni bir büyü keşfedilmişti şimdi; salıncağın beden ile bütünleşmesi; saçların, dansın ahengine yakalanışı... En yüksekten bırakırken kendini boşluğa, gözlerini açtı kadın. Bir çift yıldız daha eklendi göğe. Işıltısı kıskandırdı diğer yıldızları... Gökten vazgeçip kendini düşüşe bırakan bir yıldız takıl- dı kadının saçlarına. İşte şimdi ulaştı, ulaşması gereken yere; işte şimdi, yıldızlar çekip aldı onu kucağına; işte şimdi -tam da bu vakit- salıncak bü- yüdü, büyüdü, büyüdü, kocaman bir yıldız oldu, bir yüreğin içine girecek kadar büyük, bir yüreğin içine alacağı kadar sonsuz… Milyonlarca benzeri arasında sönüp gidecekken bu yıldız; kadının hücrelerine katıldı, kanına karıştı böylece. Keşfedilmiş yeni büyünün son dokunuşu... Dünyanın dı- şına bir salıncak kurdu kadın, tüm yıldızları eşlik ettirerek dansına... Bir salıncağa bindi, göğe çıktı kadın; hiç kimse görmedi, kendi bile…

Referanslar

Benzer Belgeler

Ancak, A¤ustos ay› içinde toplanan Uluslararas› Astronomi Birli¤i, tart›flmal› bir toplant›n›n ard›ndan, Günefl Sistemi’nin buz ve kayadan oluflan

Burnet Tylor (1832-1917) için, daha aşağı ırkların sistematik bir şekilde incelenmeleri için ilk gereklilik, dinin temel sayılabilecek bir tanımını yapmaktır. Üstün

Talât Salt Halman «Modern Diller Birliğim in (Modern Lan- guage Association) geçtiğimiz günlerde New York'ta yapılan yıllık Genel Kurulunda «Yaşar Kemal'de

Silindirik bir borunun hem yanal hem de eksenel basınç yükü etkisi altında kritik burkulma yüklerini tespit etmek için, ilk olarak.. sadece yanal dış basıncın (P 1 )

Three types of market structures related to cattle, sheep and goat, and poultry feed are taken into account for selection of the facility location in this study..

Siparişler veren paşa rolünde Said gece gündüz frakla dolaşı­ yordu, ve ona cilveler eden ve 11e müdiresi ve nenin nesi olduğu anlaşılmayan kadın rolünde

tatürk’le çabucak kaynaşan ve an­ laşan Mae Arthur, c zaman hazır­ lamış olduğu bazı askerî plânlar hakkında dünyanın en büyük as­ kerî ve siyasî

Diğer bir deyişle, büyük oyuklarda üretilen ışık düşük enerjili kırmızıya yakın tonlarda iken, küçük oyuklarda görece daha yüksek enerjili sarı ve yeşile