Dr. Th. Herzl ve el yazısı
7 ,J * ( H U S ^
f i U < + yL
/ S I T U }
»
İÇİNDEKİ YAZILAR
Büyük idéalistler: Dr. Herzl
D r. A B . D jev d et
Büyük Milletlerin Ruhları
P r o f. E . B o u tm y
Alâ Garson Saçlar ( Ş i‘ir )
E b u b ek ir Ilû z in ı
Siyasî Düsturlar
Dr. G u sta v e L e B o n
Muhabbet Peygamberine (Kıt‘a)
D r. A B . D jev d et
Tarihi İslâmiyyet sahifeleri
Dr. R . Do/.y
Şi'irim ve İlhamım
T o k a d ı z â d e Ş ek il)Oeuvre inédite
P . V e rla in eMon ingratitude
E . H â z imBir Tahattur
D r. A . H ü s e y n za d eOrner Khayyam
F . S a c idHalkJEdebiyyati
S e y r a n ![ Sayı 300 ]
[ Kuruş 10 ]
Orhaniye Matbaası« İÇTİHAD » Kütüphanesi
Kuruş
Akli selim(Eski harflerle) 527sahifeli 100
Aklı selim ( yeni Türk harflerile )
548 sahifeli
135
Ruhulekvam(eski harflerle)274 sahife 100
Dün ve yarın(
»
» )254
»
50
İlmi ruhi içiimaî()>
» )
287 sahifeli
50
Adabı müaşeret rehberi (Resimli, 'eski
harflerle) 509 sahifeli
150
Dilmestî’î Mevlana (Eski harflerle)
50
Bir zekâyi feyyaz(Eski harf ve resimli) 25
Mekârimi ahlakiyye ve din (Eski harf
lerle 74 sahifelik
25
Harb ve sözde eyitikleri(Eski har f
lerle) 219 sahifelik
75
Asırların panoramsi ( Eski harflerle,
resimli)
sahifelik
50
Felsefe’i istibdad (Eeki harf) Alfierinin,
resmile 272 sahifeli
50
Ruba.iyyatı Khayyam ve Türkceye -
tercümeleri. (Eski harflerle resimli,
453 sahifeli
100
Avrupa harbinin psikolocyası (Eski
harflerle, resimli) 708 sahifelik
100
Bankalar ve mu’amelatı (Eski harf
lerle) 89 sahifelik
50
Yollar ve İzler Dr. Kaya Beyin
Şi.irleri 69 sahifelik
5o
Bir filosofun şi’irleri (Yeni Türk
harflerile) [ Posta parasile ]
100
Dimağ ve Melekâti akliyye ( Resimli
478 sahifelik) nushasi çok az kaldı 200
İngiliz kavmi ( 3 kitap )
150
Antoine ve Cleopatra
« Shakespeare » den tercüme
75
Y eni N e şr iy y a t
YENİ TÜRK LÜGATİ
İbrahim Alâeddin Beyin reisliği al -
tında bir hey’et yazmış ve Kanaat ki -
tabhanesi basmışdır: Temiz basılmışdır.
Yeni Türk harflerile ilk Lügat kitabı
olduğuna nazaren pek âlâdır. Tek tük
kusurları seleflerinden intikal etmişdir.
meselâ Fransızca celinle mukabili olan
hocre için: « mevaddi uzviyyenin içinde
arı gümeci gibi mevcut küçük delikler
diyor. Bu târifin hücre ile bir münase
beti yokdur. Onun tahrifi şudur: hayva
nı ve nebatî nescin ibtida'i unsuru ;
kezalik yanik ara kelimesi için veba
çıbanı, yumurcuk deniyor yanik ara ,
charbon hastalığının ilk tezahürüdür.
Veba yumurcuğile alâkası yokdur. Fakat
bu zühuller işlenmiş değil mevcud lügat
kitablarından kopya edilmişdir. Fazla
Ftimad edilmiş. Yeni lügat kitablarının
yalnız harfleri yeni olmak kâfi değil
kavrayış ve hakikati arayiş yeniliğile
de yeni olmalıdır. Her halde muharrir
leri ve tabii himmet etmişlerdir ve ki-
tablarının yeni tab'larında daha kuvvetli
bir dikkat gerginliği izhar edeceklerdir.
Tab‘ı nefis ve tertibi pek güzeldir. Tür
kiye Cumhuriyetinin güzel bir haritesini
muhtevidir.
SIHHÎ MALUMAT
Bu ünvanla aylık bir mecmuanın 6
inci nüshası çıkdı.
P o s ta k u tu su :
Dörtyolda muallim Zühdi Beye:
Hamlet in yeni tercümesi Mf . V .
M. T. T. H inde tedkik olunmakdadır.
Yakında basılmak üzre Devlet Matbaa
sına geleceği me‘muldür.O//ıe//o ve diğer
tercümeler hikâye ve hülâsadır. Edebî
ve sahnevî kıymetleri yokdur. Shakes
peare in her eseri tam ve mükemmel
birer şahsiyetdir. En küçük kesme ve
kısaltma bütün eseri öldürür. 70 kilo
gelen bir insanı 40 kiloya indirmek için
bazı a‘zasını keserseniz ne yapmış olur
sanız Shakspeare i telhis etmek istedi
ğimiz zeman onu yapmış olursunuz.
A BO N NEM ENT
Pays étrangers
Pour un an: 2 Dolars
tdition spéciale: 3 Dolars.
A D R E S S E "Idjtihad,, Constantinople Téléph: St. 865 xxvème ANNÉE
1 Juillet 1930
b ü y ü k « Id é a l i s t e » 1er.Dr. Th. HERZL
Kuvvetli şahsiyyetlerin hayatlarının tarihin de sâri , müsmir ve müessir can ve heyecan vardır. Bilhassa ve ezcümle bunun için, muse- vîlerin asri Musa’sı ve bizim de şahsî dostumuz olmuş olan merhum Dr: Th. H e r z l in 70 inci doğum yıl dönümü münasebetile şu birkaç satırı yazıyoruz. L ’idéal s e r éa lise . iddiası artık bir kuru iddi’a olmakdan kurtulmuşdur. Fikrin bir kuvvet olduğu gözle görülmez,H e r z l in ta ’birile impondérable, tartılmaz mizana gel mez bir kuvvet olmakla beraber bütün maddi kuvvetleri yere sermeye kadir bir kuvvet ve kudret olduğu Etiraz kabul etmeyen bir haki- katdır. I s lâ m iy y e t in zuhuru düşünülsün .
M esih in ihtidası düşünülsün. Bunların birer
fikirden ibaret oldukları düşünülsün, bu fikir lerin hâlâ bugün harekete getirdikleri cismanî kuvvetler göz önüne getirilsin: Meşhur musevî filosof P o p er L y n k e n s in şu tarrakali sö - züııde nekadar isabet olduğu teslim olunur :
E a k u v v e tli to p la rın s e s i a 'z a ıııi ik i s a a tlik m e sa fe d e n d u y u lu r; bir fik rin s e s i ise e n u z a k n e s ille r ta ra fın d a n d u y u lu r •
Dr- T h . H erzl Fransada D r y fu ss meselesi hadis olduğu vakit, musevîler aleyhinde mevcud fena kanaatlere bütün cihan önünde bir tekzib vermek lüzumunu yüreğinin derinliğinde duy du « SionİBte » teşekkülünü te‘sis etdi. Vakia Musevîler asırlardan beri beşeriyyetin en büyük kuvvetlerinden biri olan para ile matbuata hâkim bulunuyorlardı; fakat bir h o m e n a tio n a l, ya'ııi millî bir vatan eksikliği onları bizar ediyor du . Malî , İktisadî varlık yanında siyasî bir teşekkül de istiyorlar di . Herzl :
A B O NeMaN: Seneliği [24Nushâ] TürkF ye için 2 1/2, Âlâ kâğid-
lısı 5 Uradır
^ İDAREHANESİ
Cığaloğlunda İçtihad Evi Tarihi Te'sisi: 1904 — Genève. Yirmi beşinci setie
1 Temmuz 1930
«Je ne considère la question juive ni comme üne question sociale, ni comme une question religi euse, elle est une question nationale et poür la résoudre nous devons la rendre avant tout une question de politique mondiale, qui au sein du conseil des nations culturelles sera résolue . Le mouvement ne peut - être dirigé que par les moyens légaux » diyordu .[1]
H e r z l 44 yaşinda . wien de kalb hastalı -
ğmdan öldü . onda asrî bir Musa’nın yaşadığını gördüm. Fakat ümmetini vakit vakit kılicdan geçiren haşin Musa değil .
Musa B e n i is r a ‘ii i A rzi M ev ‘u d a doğru kirbac ve kılic darbeleri altında yörutdu .
T h éo d o r H e r z l , tacsiz bir kraldi , kara
sakalında bir siyah nur tabiati vardı;onu 1903de Bâle da « Sioniste » congrasıda dünyanın her tarafından gelmiş « Sioniste » ricale hitab ederken gördüm . Milletime bir vatan vereceğim diyen her nefesinde bir peygamber nafhasi vardi « B en im y a ş im d a o la n la r fikrimin tahakkuk etdigini göreceklerdir. » de- ıııişdi H e r z l in kuvvetli iradesi , bidayetde yalınız iradesi, imandan geldi ve milletine yeni bir vâye ve yuva vermek iktidarina malik old uğuna iman! her engêli yıkarak ileriledi. Bidayetde tesavvurlerini anlatdiği bir dostu
H erzl i dinlerken ağlamaya başlamışdi :
duştu H erzlin delirmiş olduğuna zahib olarak aglayordu . M ustafa K em a l, yere serilmi ş bir Türkiye den , ayağa kalkmiş ve Müşteki] 1
[1] «Yehudî m eselesini ne İçtimaî, ne dinî bir m es-ele olarak nazara almam , o millî bir meseledir ve ancak medenî milletlerin «cemiyeti akvam meclisi » nde hallolu nabilir. Bu hareket ancak kanunî vasıtalarla idare oluna bilir » demekdir.
I C T I H A D
Türkçe ve Fransızca
İLMİ, EDEBİ, İKTİSADİ
5412 İÇTİHAT
bir Millet çikarmak azm ve kararile S a m su n a cikdiği vakit aceba onu cok sevenlerden aklina ziyan geldiğine zahib olarak ağlayan dostları olmamişmıdir ?
H e r z l in azm ve iradesi 30 sene zarfinda D é cla r a tio n B a lfo u r ve H o m e n a t io n a l J u if zafarihe müncer oldu . M ustafa K e m a l in tasmim ve iradesi, en yakın arka
daşlarının bile ummamiş olduklari bir derece de parlak,kat’i bir zaferle taçlandı .
Ben, Balkan harbinin muzlim ve mağlub fer - dasında bizzat kendimin de anlamamış olduğum bir su’ur alti idrak ve keşfle :
Beklediğim gelecek,
Gelecek yükselecek,
Azmin nurdan kılıcı ,
Zulmetleri delecek !
demişdim, ve, bu mısraları ihtiva eden manzuma
H u m m a y i ilh a m yahud E m e l tü rk ü sü
adile 53 uncu İctilıa d da cikiyordu .
Dr . Th . H e r z l in hayranlarından ve din - daşlarından Mühendis D. Pardo bu yıl donumu münasebetile bize göndermiş olduğu uzun ve nıü- teheyyic ve maal'esef temamen dercine yerimizin gayri müsa‘id olduğu yazıda H e rz lin P a le stiu
de musevi milli «Home»unu nasil feth etdigi de
izah olunmuşdur .
F a k a t b iz c e m üh im olan m a'm u lü ıı d e ğ il a m il lerin b ilin m e s id ir .
Bitirmeden şunu da süyleyim ki Almanya , Ingiltere , Fransa , ve Şimali x\merika da dahil olarak bütün medeni milletlerin en buyuk malî, sana’i, ilmi, edebi en büyük ricali musevilerden- dir. Üniversiteler,Bankalar,büyük sanayi,büyük matbu’at aleminde autorltéler heplsra'il evladın- dandir.îtalyanlarin L o m b r o so su, İngiltere ııin
B ie o n sfie ld i,Almanyanin S itn u e s i,H e in e si
Austria nın F u c h su Fransanin G am b etta si,
M ussetsi R otlısch ild ler ete Isra.ilidirler. Dün
ya onlarin ellerindedir bununla beraber bu dünya içinde M illi H o m e mahrumiuğu cihani baş - Jarina dar ediyordu fakat içinde akl ve iman bulunan başlar cihanin kendilerine dar olmasına uzun müddet meydan vermezler, tş de bu mer kezde olmuşdur ve da’ima böyle olacakdır .
22 Haziran 1930 Dr Abdullah-Djevdet
BÜYÜK MİLLETLERİN RUHLARI
Ingilterede Milkiyyet hakki II
îngilterenin her tarafında müsavat adetâ tabiate muhalifdir ve müsavatın te’sisi denenil- miş olsada burada her yerden daha ziyade sür‘- atle kendi kendini tahrib etmeye meyyal ölür. Şayed bir gün Ingiliz demokrasiyası mukadde ratına hâkim olarak bu derece derin bir suretde tabiî olan bir nizamsızlığı vazı’ı kanun ellerde tashih ve izale etmek ve suıı’i olarak dalıa hakkaniyyetkâraııe bir tevzi1 vücude getirmek teşebbüsünde bulunacak olursa başka kavmlar arasındaki Socialisme nisbeten istihdaflarında daha cezmkâr, vesaitinde daha zi kudret, teşeb büslerinde daha sebatkâr bir Socialisme iktiza edecekdir. [*]
[*] Bununla beraber bir kaç senedenberi servetler müsa vatsızlığının tedriçi bir hareketle zaifladığı zan oıunur. ( jhsa’iyat cemiyyetine [ Sociéé de statistique ] e 1887 senesi kânun evvel ietimamda M. Oosschen in verdiği bir iakrire nazaren büyük ve küçük iradlarm adedi mutevassıt iradlarm menfaatma olarak azalmış imiş . Bir çok büyük kumpanyaların verdikleri erkam ve hisab- dan istinbat olunur ki istifa olunmuş sermayeleri 10 sene zarfında 100 de 25 nisbetinde arttığı halde hissedarlar 100 de 72 nispetinde tezayüd etmişdir, bir suretle ki hisse lerin vasati kıymetleri 443 İngiliz lirasından 323 İngiliz lirasına inmişdir. Rezalik sigorta senedlerinin vasati kıy meti 492 liradan 4f)6 liraya tenezzül etmişdir.
150 ilâ 1000 raddesindeki iradlar çoğalmışdır;bilakis 1000 liradan fazla iradlarm adedi azalmıştır. Malûmdır, ki
M. Oiffeıı de buna mümasil bir neticeye varmışdır.
Böyle bir inkişaf şüphesiz münferid bir sebepden sudur etmez, Bu tahavvül, bu inkişaf, kısmen himaye ve vesa yet tedbirlerinin bir kaç senedenberi, o zamana kadar zalimane istismar olunan çalışta sınıflar lehinde vazıî ka nun tarafından ibzal olunan az çok sosyalist himaye ve vesayet tedbirlerinin eseri olabilir, işçiye muavenet eli uzatıldı. Menafiini müdafaa etmek ve hali sefaletinden çıkmak için teshilâta destres oldu. Küçük iradlarm meb- hus tereffüu işte bundandır. Büyük iradlarm tenakusuna aid ayni tahavvül gündelikçilerden ziyade ashabı emlâk ve sermayedaran üzerine icrayi tazyik eden buhranı ha zırdan sudur etmek kabildir. Mahdud mesuliyetli kum panyaların teşekkülü, gittigçe, tehlikelerini daha ziyade tahdid etmek ve bir teşebbüsi iktisadiye aid hisse sened- lerini birer piyanko bileti gibi nazarı itibara almak isteyen bir cemiyeti ve cemiyetin böyle murad ettğini gösterir. Hulâsai kelâm bankalara mevduat mıkdarmın suriatli teza- yüdü de ayniceryam gösterir ma’nidar alâimdendir.Fakat ırkın amik seciyyesi , kısmen geçici olan bu sebeblere karşı mukavemet etmeksizin terki man etmemek labüddür.
İÇTİHAT
Tabiat ve mahiyyetleri muhtelif servetler yekdiğerinden tefrik edilmezse bu neticenin ehemmiyeti takdir edilemez. İngilterede fakru- faka ile servet ve yesar arasındaki bu’d başka yerlere nisbeten, daha büyük olmakla kalmaz, burada fakrfifaka ile servet ve yesar arasında bir girdab vardır. İki nevi1 emval ya’ni emvali menkule ve emvali gayri menkule ara sında bir şeraiti kanuniye farkı vardır, ki bu derecesi bizçe meçhuldür. Her nevi malin bir birine karışdığı Roma ve Fransız fikri vera seti Ingiliz hukukuna bigânedir. Her münasebet diişdükce mali mevrusun menkul kısmı için bir kaide, gayri menkul kısmı için diğer bir kaide vaz‘ edilmişdir. Bu iki kısım hiç bir zaman birbirine karışmaz, ve kanunun bütün müsaade lerine na’il olan emvali gayri menkuledir.Bir te varüs vasiyyetsiz olarak vukua geldimi, toprak, para yahud kıyem [ evrakı nakdiye, hisse sene- datı v. s. ] için şerait aynideği Idir. toprak yal nız en büyük oğula kalır; para ve kıyem taksim olunur. Hatta vasiyetnameli her tevariisde, kassam [ Le fisc ] , daha düne kadar, iki ölçü, iki tartı ile arzı vü.eud ederdi. [ menkul ve gayri menkul emvali mevrııse için ayrı ayrı muamelei resmiye yapardı. ] Toprakdan ancak pek hafif bir resmi intikal alırdı. 1853 tarihine kadar toprak hiç bir resmi intikal vermezdi; o zamandan beri, emvali ınenkuleye nisbeten toprakdan ancak bir sülüs resmi intikal alınırdı. Ancak 1894 tarihinden i‘tibaren menkul ve gayri menkul emvali mevruse mümasil ve her ikisi hazinei devlete karşı ayni suretle resmi intikale tabi oldu; yine bunlar arasında bir mülga ma zinin bekayfeı olarak bir fark kalmakdadır: Bu fark şudur, ki her mirasın emlâk kısmı kaydı hayat ile bir istiglal [usufruit] gibi mu’ameie gö rür ve tamamen fek edilmek için dört ilâ sekiz senelik bir mühlete malik bulunur.
Fransada böyle hiç hir şey yokdur. Daytnin hükm ve te‘sirine karşı toprağı himaye eden milki imtiyazlar [Privilège civil] i, [*] diğer
[*] Bizde dahi dört beş sene evveline gelinceye kadar vakıf emlâk üzerine daytnin hükmü olmıyordu. Yani bir alacaklı alacağını alabilmek için borçlunun vakıf hanesini, arsa veya arazisini satdıramıyordu. Şimdi bu kayd kaldı rıldı fakat fena oldu. Çünki bunun vakti henüz gelme- nıişdi. Yirmi bej sene sonra bütün İstanbul bazirganlarm mali olacakdır; kanun ve hukuka münafi olarakdegil hatta bunların himayesi altında vaki1 olacak buiğtisabı kim bilir nasıl bir buhran takib edecekdir.
Mayis 1918 A. Ö.
bütün sanayiin hasılatına kendi hasılatı menfa atine olarak bir ikramiye tahmil eden iktisadi irııtiyaları ashabına, köylerde adeta keyfi bir idare ve zabtırabt iktidarı bahş eden siyasî imtiyazları, hatırlatmama lüzum varmıdır?Hatta bu ğfinbile demokrat şuan 1884 kanunu altında, intihab hakkının munhasıren toprak veya bir hanetasarruf ve işgali üzerine müesses olması ve serveti menulenin hatta bir (Rothschild) ser veti menkulesi olsa bile, kimseye intihab reyi vermek hak ve salahiyeti verememesi şayanı dikkat değilmidir?
Menkul zenginlik gayri mahduddur; binaen aleyh menkul servetlerin müsavatsızlığı ancak mu’tedil, i’tirazlar ve şikâyetler tevlid eder. Maz- harı miisaidat olana düşen hisse hiç bir kimseyi sahai nailiyet, haricine çıkarmaz. Bilakis emlâk ve arazi serveti, kabili istismar arazi gibi mah duddur. Ba’zılarını geriye atarak mahrum brak- maksızm ve kin uyandıran bir inhisar vücude getirmeksizin bazılarının bu nevi serveti hissesini alabildiğine büyiiyemez. Düşkünler şevki tabii İle, bir haksızlıklar düzelticisi ararlar, bunu bulurlar, hiisni kabul ederler, ve çok geçmeden, hükümet ve kanunu kendilerine yardım etmeye, kendilerinin zahiri olmaya davet ederler. îngil- terde iş bu merkezde oldu. Bütün XVIII inci asır esnasında Geııtry namı müştereki ile yad olunan küy büyük milkdarları bütün kabili zer, araziyi tamamen ellerine geçirmeye ikdam etdi. XVII inci asır nihayetinde küçük arazi sahihleri henüz çokdu. Bin türlü ta’ciz edi - len, rahat brakılmayan, eziyyet edilen yük sek fiatler vermek suretile itma‘ olunan bu kü çük emlâk sahihleri nihayet topraklarını sat - dılar[*]. Milklerile, zaten nahiyeye aid arazinin taksimde büyümüş olan L a lifu n d îa 1ar ara sındaki sinur küçüldü, bu cesim arazi üzerinde, istismar dahi mahdud ellerde temerküz etdi.Küçük çiftlikler nabud oldu. Yerleri büsbütün dtim düz olmayan harab binaları ötede beride halâ görül inektedir. Sabık zemanı vazi’ müstecirleri, yerlerine bir kaç sermayedar çiftlikçi brakarak,
[*] Ayni itisaf ve iğtisab MlSll' da da yapılmışdır. İngilizlerin Mısırı işgalinden evvelki ( Mısır) m khidivleri ve mütegallibeleri, bu sureti zalimane ile, küçük » ashabı atyan » ı ya‘ni toprak sahihlerini «oymuşlardı, bu gün dahi bu bîdilâne muamele ve gayri müdebbiranenin asarı
baki ve nazar tırmalayıcıdır. A. D.
İÇTİHAT
Şİ‘İR
--- A la g a r so n s a ç la r
Kırılsın sırma saçını kesen eller bilekden ; Ben onu ne kadar sever, nasıl okşar, öperdim, Semâdan inmiş başına bir nûr demeti derdim ; Her teli bağlardı beni sana candan , yürekden.
O dalğalandıkea , ben nûr akıyor zannederdim. Kasdı bellidir Allahın, onu halk eylemekden, Güzellik tokumak canlı ve gıin renkli ipekdeıı. Bu nûr Tûkbâsını kesen eli bulsam keserdim.
Bozdun nûr şelalesini başdan akıb inerken , Nûrdan bir kâbeyi yıkdın gönlüm tavaf ederkan, Nasıl kiydın da kesdirdin,söyle, ey zalim Haçcaç?
Başını gören eoşğun bir nûr kaynağı sanırdı , Öyle bir nur ki tutulur,, öpülür , okşanırdı ; Atılır şeymidi başdan hiç bu güzel altın taç ?
1929 Ebûbekır Hazım
N ote :
Ustadin bu nazik ve hisli sonnet si merhum arkadaşım
L a u r en t T a ilh a d e m bir sonnet sinin şu dilber kitasini hatmimize getirdi :
Vierges vous rayonnez comme une aube irrorée Sous la molle clarté des lampes de vermeil; Et vous enveloppant de leur onde dorée
Vos longs cheveux vous font un manteau de soleil . » İCTİHAD
5414
mühabir kafileleri gibi hicret etmeye mecbur oldular [*} . Ziraat amelesi onları ta’kib etdi.
E. BOUTMY [*] Ayni hal, yarın ( Anadolu ) da cereyan edecekdir. Avrupadan ve ez cümle Alamanyadan bir çok sermayedar ziraat ehli Türk ili olan Anadoluya yayılacakdır. Bunla rın elleri ahunla, kafaları ilim ve tecrübe ile dopdolu bulunacakdır. Cahil ve fakir Türk köylüsünü bunlar iğfal ve payiraal edebilir. Yapacakları şey gayri kanuni ol
maz ki hükümet mani olabilsin. Almanya ile aramız
da münakid mukavelede hukuku mütesaviye esası
kabul olunmuşdur yani bir Alman Türkiyada istediği kadar arazi iştira ve tasarruf edebilebilir buna mnkabil bir Türk de Almanyada istediği kadar arazi satın alabilecekdir! fakat Almanyaya gidüb arazı tasarruf etmek bizim hangi köylümüzün haddine düşmüşdür? bu mukaveleden kaç Thrk istifade edebilecek? Halbuki aklen ve nakden ser mayedar AvrupalIlar bu kanun olmaksızın da Tük ilini istilâ ediyorlardı. ( H a k ) gazetesinde münderic ( Acı düşünceler ) mekalemizde bu derd uzun uzadıy şerh
edîlmişdir. Haşiye’i 1917 A. D,
FELSEFE
A m e lî R u h iy y a t
LES INCERTITUDES DE L’HEURE PRÉSENTE
Dr. G u sta v e L e B o n
4
V I
S iy a s î D ü stu rla r
İlimde bir fikrin kıymeti bu fikri ifade eden düsturlara gayrı tâbi bulunur. Politikada kitlei nas üzerine yalnız duştur F o r m u le te’sir icra eder.
t
Siyasî meclislerde kelam [V erbe] inşükûlıu, umumiyyetle, salahiyete hâkim olur.
’
*
Bîr fikir, ancak mâ’şeri oldukdan sonra nufuz kazanır. O zaman düsturlar halinde zuhur âle - mine çıkar ve bir kavmin hayatına istikamet ve recek derecede kuvvetli olur.
*
İyi intihab edilmiş bir düstur, bir « formül » dünyayı altüst edebilir. Sade, kısa ve şedid ol
duğundan, bütün muakalelerden, muhakemeler den daha çok te'sir husule getirir. “Allah bunu istiyor. D ieu le v e u t „ düsturile, Ehli Salih seferleri esnasında, Avrupa , ( Şark ) ın üstüne atıldı. “Ecirler diktatörlüğü L a d i c t a t u r e d u p r o le ta r ia t,, düsturu Rusyayı yıkdı. «Alman ya tediye edecek: L ’A lle m a n g e p a i e r a » düsturu, sıkleti Fransayı ezmekde olan mali isra- fatı yaratdı.
*
Müceddid [R éíorm eteu r] Ier ancak, ümid ve intizarlarla dolu, sırrı düsturlardan müteşek kil istinadlara malik olmak şartile ruhlar üzerine te'sir icra ederler.
*
Halkça mergub ve mahbub siyasî düsturların Şevketi, umumiyetle bu düsturlar mevkî’i fi'ile konmasile beraber zail olur. İntihabatda icmaî ümmet S u f f r a g e u n iv e rselfy a'n i bir dereceli intihab] usulünü istihsal için muhtelif memle ketlerin inkılâbcıları: İtalya da “ Fascist,, 1er, ( İrlanda ) da Sin Fayner S in n fein er,, 1er, ( Rusya ) da " komünist , 1er, ( Fransa ) da
“ sindicalist S iy n d ic a lis te „ 1er, v. s, müte- addid inkılâblar yapdıkdan sonra , yerine
İÇTİHAT 5415
muhtelif diktatörlük şekilleri ikame etmek üzre icmai ümmeti mütezayid bir tedriciyetle terk ediyorlar.
i .
Siyasî birfırke te'sis etmek, umumiyyetie, pek eski şeylere yeni isimler ilbas etmekden başka bir şey değildir.
*
Düsturlar altında gizli şe’niyetlerin, hakikat- ların, ekseriya bu düsturlarla hiçbir münasebeti yokdur. Meselâ bir hükümet,
İstanbul
a mün tehi olan boğazların serbestliğini istediği vakit bunun sadece ma’nası hini iktizada, rakiblerininİstanbuli
girmesine mâni' olmak için bu boğaz lara hâkim olmayı istiyor demekdir.İ l
Uğrunda hayatlarını feda etmeye hazır bulundukları siyasî bir düsturu pür heyecan tekrar eden bin kişi
Hindistan da rüyorlar.
kendilerini tehdid altında gö
Mümkin hadiseleri dahili hisab etmemek değil, gayrı melhuz hadiseleri hisaba katma mak daima tedbirsizce, beceriksizce hareketdir. ( Amerika ) nın müdahalesi, ( Rusya ) nın hıya neti, ( Almanya ) nın mağlûbiyeti ve son harbin birçok diğer hadiseleri « tarih » de "gayrı mel huzun Im p ro b a b le „in rolünü bir defa* daha gösterir.
Bir parlementoda yahud lalettâ yin bir meclisi müzakerede, bil’fiil idare eden fırka adedleri en çok olan fırka değil, en ziyade şedid olan fır kadır. Fransa parlementosu, yirmi sene, bir sos yalist akalliyetinin tahtı hükmünde bulundu.
içinde bu düsturun manasını temamı temam ınata’rıf ede bilen ekseriya tek bir adam bulun - m az.
*
Muhabbet Peygamberine
B e n d e bir y a r a lıy in ı,lâ k in « Golğotha »m d a y o k j ¡İpek s a ç ile b en im k a n ım ı s ile n M a d len ;
Bu s o ’u k , kin ilin d e se v m e k d ir ib a d etim , E y s e v g is i d a im a a le v g ib i y ü k se le n !
AB. DJ. 7 Temmuz 1929
Sosyalistlerin kuruntularına rağ men ma’şerî sa’y, ma’şerî olduğu nis- betde yüksek k a biliyetler istilzam eder . Bu sebeble bizim devrimiz,mev
P o litik a d a p s y c h o lo g ia h a ta la r
cuddan fazla reislere mübtacdır. Meşhur Alman recülü(H ugo S tin n e s )b u babda "fer-din, İ m tlİAJİiilIflIİ İ P . . b*«» i*-ılıî+n4ı r) cn r < ım pHp p pV
Avrupanın , içine batdığı perişanlık C h a o s bir sıra psychologia hatalarından olduğu kadar harbin yaratdığı İktisadî fesadlardan, karışık lıklardan mıınbaisdir.
İ
lDünyayı sevk ve idare eden mantıkin, kitab mantıki ile hiçbir münasebeti olmadığından, re’sikârında münhasıran kitablarm yetiştirdiği adamların fazla mikdarda bulunması bir mem leket için tehlikeli olur.
*
Yeni zamanlarda siyasî hatalar korkunç neticeler, müdhiş Akıbetler tazammun eder . Müslümânlar tarafından dinlerinin merkezi ad olunan Türkiye yi Avrupa dan tay etmek istemiş olmak yüzünden İngilizler Mısır ı ve Mezopotamya yı İran ı gaib etdiler ve
olursa hiçbir terakkî mümkin olamaz diyordu.
*
Sosyalistlerin devlet-şıar E ta tis te temşiye
A d m in istra tio u un fevaidi hakkındaki ku -
rımtularım izale etmek için nazarı dikkatlerine şunu arz etmek kifayet ederki « posta ve tel graf» gibi, devlet tarafından idare olunan bazı iş E n trep rise lerde memurin maaşları işletme masarifi umumiyesinin % 75 ini teşkil ediyor. Sanayi'den hiç biri, mümasil şera'it dahilinde yaşayamaz.
*
Karışık zamanlarda, her gün oıtaya çıkan büyük meseleler basit ve kestirme [bilâ vasıta] hail ve fasıllar tazammun etmezler. O zaman cumhurların « simplist » içtihadını ta'kib etmek süratle felâketlere götürür.
İÇTİHAT
TARİHİ İSLAMİYYET DEN SAHİFLER
ZEYD ve ZEYNEB VAK’ASl
II
Hazreti Haclicenin vefatından birkaç ay son ra .Muhammed [ S. A. ] Mekkede tekrar evlen - iniş ve yeni dine pek mütemssîk bir dul kadın olan ( Sûda ) yı tezviç etmişdi; bundan başka .'■amimî muhibi Ebubekrin henüz altı veya yedi yaşında bulunan ve ( A yşe) isminde bir keri- mesile de nişanîanmışdı. Üç sene sonra onu Medinede tezvic etmişdi. Ellilik bir erkekle, sinnine mahsus oyuncaklarla oynayan on ya sında bir çocuğu birîeşdiren garib bir izdivaç. Fakat bu çocuk aklen ve bedenen çabuk tekem mül etmişdi. Zekî ve diri ( Ayşe) zevci üzerine hayret engiz bir nüfuz kazandı. Bilâlıere bu iki kadına Muhammed [ S. A. ] muhibbi Ömer’in kızı ( Hafsa ) yı, ( Bedr ) de terki hayat eden bir müslimanın dul karısı olan (Zeyneb)i (Uhud) de aldığı ceriheden müteessiren vefat eden bir mü'minden dul kalan ( Ümmi Selma ) yi ilâve etdi: bu beş kadına inhisar etmedi. Bir gün, ekseriya yapdığı veçhile, ( Zeyd ) in, kölesi iken azad edip evlâdlığa kabul etmiş olduğu ( Zeyd ) in evine gitdi. ( Zeyd ) evinde değildi; fakat Zeyd’in zevcesi ( Zeyneb ) evde giyindi ği hafif libasını mümkin olduğu kadar nizama koyarak Muhammed [ S. A. ] ı , eve girmeye ibram etdi. Fakat Muhammed [S. A.] (Zeyneb) i, libasını nizama koyuncaya kadar, pek âlâ görmüş ve hüsn ü cemalinden pek ziyade şiddet le müteessir olmuşdu. « Ya rahmanülrahim in sanların kalblerini değiştirmeyi ne iyi bilirsin» diye bağırdı. Çekildi gitdi; lâkin ( Zeyneb ), hüsn ü cemalinin uyandırdığı hayraniyyetden az müftahır değildi ve zevci eve geldiği vakit vuku‘ı hali hikâye etmekde tereddiid etmedi. ( Zeyd ) derhal Muhammed [S. A. ] m yanına gitdi ve arzu etdiği takdirde zevcesinden ay rılmaya âmâde olduğunu beyan etdi. Muham med [S.A.] bu takdimeyi red etdi bununla beraber öyle bir suretde red etdi'ki teklif olunan talâk keyfiyetinin Muhammed [ S . A . ] m hoşuna gideceğini Zeyd kolayca anladı. Paygamber [S. A. ] ın pek ziyade beğenmesi kendisini bu ka dar ziyade müftahır kılan bir kadını Zeyd belki de muhafaza etmek istemiyordu. Tatlikde
5416
etdi; ma'ahaza Hazreti Muhammed onu tezvice daha cesaret etmedi. Eğer (Z eyd) ile samimî miinasebatı bulunmasaydı, Arablarm bu gibi meselelerdeki efkârına nazaran, hiçbir kimse nin tayibine uğramaksızın bunu yapması müm kin olurdu; fakat (Z ey d ) onun evlâdlığı idi. Arablar, bir evlâdlığm mutallakasile evlenmeyi bir kaim pederin gelinile evlenmesi kadar az caiz addederler. Her halde Muhammed [ S. A.] m tereddüdü uzun sürmedi: Ayşe’nin yanında bulunduğu bir gün, kendisine peygamberane istiğrakının bir nöbeti geldi; kendi kendisine geldiği vakit tebessüm etdi ve « (Zeyneb) in evi ne gitsinler , ona söylesinler ki Allah kendisini bana zevce olarak verdi dedi, bir vahv ( k 33 ncü surede bulunur). Evlâdlıklar öz evlâd gibi değildir ve onların tatlik etdikleri kadınlar babalıkları ile bilâ şek izdivaç edebilirler » di yerek bedgûlara sükût emretdi. Allah «Zeyd’in zevcesi oldukdan sonra onu sana tezviç ettirdik tâki evlâdlıklarının mutallakalarile izdivaç etmek mü'minler için artık günah olmasın; iradettil- lah mucibince hareket etmelidir» diyordu.[1] bizi, bittabî' iğzab eden [2] bu vahy bir devri mukaddemde gelmiş olsaydı, ağleb ihtimale gö re en sadık tarafdarların bile imamnına pek ziyade fena tesir ederdi, çünki bu vahiyi ancak hodgâmlık ilham etmişdi; fakat iman o kadar derin kök salmış idiki bu vahyi diğer vahyler gibi kemali itirnad ile kabul etdiler. Dr. Dozy
DES QUATRAINS MAUDÎTS
Au Paète
Propage ta lumière et ta saine énergie, Donne aux pauvres mortels de ton éternité; Pousse la foule vers une vie élargie,
Foule aux piedo la mort et la fatalité.
Dr. AB. DJ. 19 Mars 1901
[1] Ayeti Kur'aniyenm aslı :
xj* o^Ç V ^ 3 l_i>-_j j \ J b j Lr-. jki j ^.¿5 LA Ukj ijr-* U“3* ^ | ^
j>-
öyL.^11[2j Der Stil des Mohammed unterscheidet sich nicht von dem anderer frömmelueder Şehirken: Gott im Munde die Welt im Herzen. Rprenger, I, p. 404.
5417 İÇTİHAT
ŞİİR İM , IZTIRABIM
Neşvedeıı dur olan hayatımda Rikkatim, şefkatimle nakâmım, Müııkesir, gamlı sanıhatımda Görünür aksi rengi ilhamım .
Bana bigânedir likayı b eh ar, Aşınayım soluk hazanlarla , Herkesin mateminde hissem var, Ruhum ağlar hep ağlayanlarla.[*]
Giilüyorken de, bir ezayı nihan Bulurum hissi pür melalimde , Ulu, zulmetli bir ıııazaristan Huznıi var daima hayalimde.
Sözlerim ye’s içinde aynı enin, Başka şey.doğmıyor karihamdan , Şu fecaatnı'ima sirişki hazin Sanki kandır sızar cerihamdan.
Bence ilhama en güzel timsal; Müteverrim, iimidsiz kızlar , Şi’ire bir şey veririni rengi melal? Onların solğuıı ihtişamı kadar .
Ruha hir huzni sermedi geldi Pür kiiduret likayı hilkatdeıı ,
Iztırabımla hissim inceldi ; Iztırabımla şair oldum beıı .
Tokadi zade Şekib
Oeuvre inédit de P. Verlaine
Quoi! Tu me raillais vraiment quand tu disais je t’aime: Quoi! Tu mentais aussi pauvre femme à quoi bon ! Tu ne me trompais pas, tu té trompais toi - même Pouvant avoir d’amour tu n’as que le pardon . Garde- le large et franc, comme fut ma tendresse; Que par aucun remords ton coeur ne soit mordu ; Ce que j’aimais en toi c’était ma propre ivresse;
Ce que j’aimais en toi je ne l’ai point perdu . Ta lampe n’a brûlé qu’en empruntant ma flamme; Comme le grand convive aux noces de Cana, Je changeai en vin pur les fadeur de ton âme ,
Et ce fut un festin dont plus d’un s’étonna . 1
[1] Gülmiyor gönlüm cihanda ağlayanlar var iken.
Mısralımızla hemderd dir.
Tu n’a jamais été dans tes jours le» plus rares, Qu’un banal instrument sous mon archet vainqueur, Et comme un air qui sonne au bois creux des guitares J’ai fait chanter mon rêve au vide de ton coeur . S’il fut sublime et beau, ce n’est point ton affaire, Je puis le lire au monde et ne point te nommer ; Pour tirer du néant ta splendeur éphémère; Il m’a suffit de croire, Il m’a suffi d’aimer . Et maintenant poursuis ton chemin moi je passe , Poudre d’un blanc discret les rougeurs de ton front ; Le banquet est fini, quand j’ai vidé ma tasse , S’il reste encere du vin mes laquais le boiront .
P. Verlàine
M on in g r a titu d e
Suivant un réglement sévère , J ’allais un jour au Ministère , Portant le mince et vieux cahier , Comme celui d’un écolier .
Qui contenait tous mes services Rendus au pays deB caprices . C’était pour chercher du Seigneur, Tel un simple serf travailleur , Le salaire , ainsi qu’une aumône , Avec la phrase monotone .
Mais à bord du petit bateau , Il faisait horriblement chaud . La chaleur et l’essaim de mouches, Surtout quelques bavardes bouches M’embêtèrent cruellement .
Exaspéré de ce tourment , J ’ouvris mon cahier laconique Qui brièvement communique Tant de souvenirs douloureux , Durant mes services nombreux , Malgré mille entraves fatales Et des supplices de Tantale Je lus enfin , du haut en bas , Relus encor , d’ici , de là Ces quelques pages surannées Sur les feuilles déjà fanées . Je rèvecus les temps passés Avec leurs peines , leurs succès . C’était, un songe bien pénible , Un vrai cauchemar indicible .
5418 İÇTİHAT
Mais le cahier me réveilla * Tombant soudain de mes doigts las Comme une feuille déjà morte Et que le vent d’automne emporte . En le ramassant , je me dis :
« A quoi bon ces papiers maudits ? » Telle fut mon ingratitude
Pour ce titre de servitude Qui parlait de moi sans détail; Je m’en servais comme éventail , A la main en cet instant même ; Oh ! quelle étourderie extrême !
1913 Erenköy Eboubekir Hâzim
HALK EDEBİ YY ATI
SEYRANI
Destigırlik ummam senden bir zeman ! Göster ! ağacinda sağlam dal bana ! Pervazıma dardır geniş âsüman Daima âçikdir İstikbal bana .
Mesnedim yok azlim kayğı çegeyim Usta başî gibi ölçüp dökeyim
Evvel, âhir bir kurbanlık tekeyim Vakti gelsin bıçağını çal bana
Seyranîyim boş küp gibi inlemem Üç sıfirle bir rakam, binlemem
Elimde çaldığım sazi dinlemem Aşkım sazi virir türlü hal bana
Sahte bir cilveyle gülme yüzüme ; Candan muhabbetin var değil bana
Aşkımın şiddeti narına nisbet Cehennem âteşi nar değil bana.
Güllerin elinden gelse bitmemek Seyranî biibülde olsa ötmemek
Ateşi âşkınla yanub tütmemek Elden gelse bu aşk kâr değil bana
BİR TAHATTUR
Dr. AB. Dj. Beye
« İctihad » in 296 inci numrusunda
Dr Ziya Beyin Deli çay adli güzel man -
zumesini okudum . Vaktile Rus şa’iri
Dejavini den tercüme etmiş olduğum şu
kıtabları hatıriatdi, ki Mevlanamn .
• y>- ^
Beytinde mülhem gibidir :
Zeman bir nehrdir her an akar durmaz , Giizar eyler bütün asarı insanin;
Melikler, memleketler kavimi milletler inerler ka’rina deryayi nisyanin .
Eğer tarih ya aş’arin ahnengi İderse hîfz hir şey ademyyeteden Reha bulmaz o da küllüm nasibinden Olur fani dihani sermediyyetde .
Bunlarin her ikisinin mazmununu,
Firdevsi, hiç şübhe yok dunyanin en
büyük «épique» şag’iri Homiros dan da
çok yüksek dastan nüyis şa’irı Firdevsi,
şah eser, Sahnamesinde meycud şu iki
misra’a hâk etmişdir.
/
. u t ) I
5
ıjljljBir gün bana «Büyük adamlar büyük
fikirlerde yekdigerleride rast gelirler»
deıııişdiniz. Pek doğrudur.
Dr Ali Hüseyn zâde
R u b a ’iy y a tı K h a y y a m dan :
O şarab ki zatında bin bir şekle bürünür ; Kâh bir hayvan, kâh nebat suretinde görünür! Sıfatları yok ise kendisidir sıfatı ;
Sanma ki bir hiç olub yokluklardan sürünür !
*
Bu varlığın karanlık sırlarına mahremse , Kederleri de sevinç gibi duyar bir kimse ! Cihanda iyi , kotii mademki bitecektir ; İster müztarib yaşa ister boğul hevese !
Diş Tabibi
Mehmet Rifat B.
Cağaloğlu kapalı Furun karşısında her
gün hasta kabul eder.
Telefon: İstanbul 264
M. ÜTÜCİYAN
Çinkoğrafhanesi
Fincancılarda Kalifidi Hanında
Hayat
Aylık ilmi mecmuadır, çok mükemmel ve müte'kâmil olarak çıkıyor. Her nüshası 80 sahifelik güzel ve ictima’i edebî malûmat ile dolu bir kitap halinde çıkar. Celâl Nuri Beyin idaresindedir Telefon: Beyoğlu 3932______
Kephalgine
Kaşeleri baş ağrısı ve her nevi ağrı için
müessirdir.
19. Avenue de VMiersU
r
*
sêf
pTlNÉ
a .<D
o
•=?ROGIER
Mesane ve böbrek rahatsızlıklarında müessir ilâçtır. Ta’mı hoştur ilk istimalinde tebevvlde, idrar yollarında rahatlık hissolunur.
Glisero fosfatlı Şark Malt
Hulâsası
Eczacı Ekrem Beyin nezareti altında sureti hususiyede imâl edilmektedir. Deposu Ekrem Necip ecza deposu
Telefon : İstanbul, 78
Apraham Ekşiyan
Kerestecilerde No. 412
Dépôt de bois de construction en tous genres _____ Telefon: Stanboul, 2827__________
Öksürük ve boğaz hastalıkları
Oxymenthol Perraudin
Pastillerini alınız.^Endocrisine Fourrnier
Hasta ve yorgun uzuvları aynı cins a’za-
nın~cevhedleTâmiretmek|esasına" müs
tenit opotherapia devalarındandır. Kaşe,
pudra ve kompirime halinde kullanılır.
Aylık
MUHİT
Mecmuasını okuyun . Senelik aboneman 6 lira, nüshası 50 kuruşdur.
“İçtihat ın„ 24 üncü senesi
kolleksiyonu
Birkaç tam kolleksiyon var
2 1/2
lira gönderenlere taahud-
lu olarak gönderiyoruz.
BILEYL
Safra ifrazı azalan hàstahklarda, sarılıkta, yarım baş ağrılarında, uykusuzlukta, zihin tembelli ğinde, kanın ve bağırsakların bozukluğunda, karaciğer kum sancılarında 1 kapsül alınır.
BILOLACTYL
Ferment lactipue sélectionne
Mide ve bağırsaklardaki tahammür ve
tesemmümün maniidir. Çocuk ishalle
rinde eyi ilâçtır. Yemeklerden evvel
3 — 5 kapsül alınmalıdır.______
Kimosine Rogier
Çocukların hazımsızlıklarında, süte tahammül etmeyenher ıııid’e için müessir deva. 200 gram süte bir ölçü kaşığı KIMOSÎN kâfidir.
M ACIT MEHMET R
Diş Tabibi
Ankara caddesi, Vilâvet konağı karşısında ■
Telefon : S. 617
GÜNDE 10 PARA
Anadolunun, her köşesinde birer Çocuk
sarayının yükselmesi için Himayei Etfa-
lin hepimizden beklediği yardım.
Cumhuriyet Mücellithanesi
Babıâli[caddesinde «karagöz» ittisalin-,
de kitaplarını hem metin bir surette
hem mute’dil fiatla ciltletmek isteyenle
Bütün «cİassique)) kitablarla diğer neşriyatı ve mekteb levazımınızı almak için
İsta n b u ld a B e y o ğ lu İ stik lâ l c a d d e si
n d e
,
4 6 9numrııda :
La Graııde L ibrairie M oııdiale
Müessesesine müracaat ediniz.
Ş a r k ı k a r lb in e n b ü y ü k v e ç e ş id le r i e n e y i in tlh a b e d ilm iş k ita b h a n e sid ir .
Telefon: Beyoğlu: 271o
OsmanlI Bankası
Türkiye Sanayi ve Maadin
Bankasına Merbut
Banque Ottomane
Sermayesi 10 Milyon İngiliz lirası Umumî merkez : Galata Telefon : B. 36 Türkiyenin her şehrinde şubeleri vardır.
Akşehir Bankası
Sermayesi 1 Milyon lira
Bilumum Banka muamelesile
İştigal eder
Merkezi :
AKŞEHİR
Şubeleri : İSTANBUL ve İZMİR
Telefon : İstanbul 3341
2* 3 2* 2* CÖ 2= 3 E C/2 <U f— > > 03 2* 3 3 ÜJVeremin her devrinde en müessir deva
Tarif de publicité dans
F « Idjtihad »
Ltq 1 pour chaque 3 centimètre de hauteur dans les colonnes de 1’ “Idjtihad,,. soit 3 X 8 centimètre carrés, par insertion .
Le prix des avis et annonces est encaissé après leur insertion, contre reçu dûment établi.
Les numéros de 1' “Idjtihad,, dan lesquels les avis et annonces ont paru sont envoyés aux intéressés, à titre gratuit.
Le prix des avis et annonces est de 1 Ltq au minimum, par insertinon.
YERLİ MALLAR PAZA’RI
H e r e k e , B e y k o z , B a k ır k ö y F a b r ik a la r ı
İstanbul, Bahçe kapu Birinci Vakıf han Telefon: İstanbul, 517
Mağazada münhasiren bankaya merbut fabrikalar mamulâtından ipeklihr ve döşeme likler, yünlüler, battaniyeler, kostümlük ku maşlar, şallar, ipekli mendiller, ince ve kalın bezler, metin ve zarif bavul, çanta, kunduralar vesaire topdaıı ve perakende olarak satılır.
Diş tabibi
Muallim
II. HAMIT B.
Muayenehanesi
Beyoğlunda Librarire Mondiale karşısında
Telefon B. 725
Dr Yorgi Fotaki Mavromatis
Emrazı dahiliye
Beyoğlu Venedik Sokağı No. 5
Cum’a ve cumartesinden başka hergün
2,5 dan 7 ye kadar.
Çarşanba günleri parasızdır.
________ Telefon: p. V7G7
Adabı Muaşeret rehberi
( SA V O İIt V İV R E )
Dr. Abdullah Djevdet Beyin bu yeni kitabı mühim bir ihtiyacı tatmin ediyor. 500 küsür salıifalı ve resimlidir.Fi. 150 kuruş cildlisi 175
Müderris İsmail Hakkı Beyin
kitapları
İçtimaiyat noktai nazarından terbiye Kalbin gözü
İzmir konferansları Terbiye ve iman
Bu eserlerin nüshaları tükenmek üzeredir. İdarehanemizde ve kitapçılarda bulunur.
Kuruş
20
20 50 25
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi