• Sonuç bulunamadı

28 Nisan Cumartesi günü, Kad

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "28 Nisan Cumartesi günü, Kad"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

28 Nisan Cumartesi günü, Kadıköy meydanında, Küresel Eylem Grubu'nun öncülüğünde, 'Başka Bir Enerji Mümkün' eylemine bekleniyorsunuz

Nokta dergisinin geçen sayısında Konya'nın Ereğli ilçesinde kendi emeğiyle bir orman oluşturarak çölleşmeye karşı mücadele eden emekli matematik öğretmeni Rahim Demirbaş'la yapılmış uzun bir röportaj vardı. Derginin kapağa taşıdığı bu sıradışı insan, dokuz yılda 10 bin ağaç dikerek doğanın insan tarafından yok edilmesine karşı tek bir insanın mücadelesinin bile ne kadar önemli olduğunu kanıtlıyordu. Rahim beyin küresel ısınmayla ilgili bir soruya verdiği cevap ise toprakla olan ilişkisinin tesadüfi olmadığını kanıtlıyordu. Olduğu gibi alıntılıyorum:

"- Küresel ısınma vakasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Valla 2025'e kadar Türkiye çöl olacak diyorlar ama direnirsek bununla da başa çıkabiliriz. Bence insanlık bunun üstesinden de gelebilir.

- İnsanlık bu işin üstesinden nasıl gelebilir sizce?

- Mesela otomobil üreticilerine, doğaya ne kadar zararlı gaz veriyorlarsa, onu otomobilin ömrüyle çarpıp ceza vermeleri lazım. Dedem de kayısının dalını kıran çocukların babasına aynı şeyi uygularmış ya. O ağacın ömrünü tahmin edip onun ömrü boyunca vereceği ürünün cezasını kesermiş dedem".

Ekolojik krize yol açan sistemle mücadele etmek yerine sadece ağaç dikmeyi veya günlük yaşamla ilgili küçük bireysel önlemler almayı önerenlere karşı, hayatını ağaç dikmeye adamış bir Anadolu bilgesi gereken cevabı en özlü biçimde vermiş: Neyin ne olduğu belli. Küresel ısınmaya yol açan sera gazlarını kimin, ne kârlar uğruna ürettiği belli. Dünyada bu endüstriyel üretim çılgınlığından "yarar" sağlayan azınlık belli. Kendilerine öğretilen tüketim

standartlarını korumak ve sürdürmek uğruna bu sistemi yeniden üretmeye kararlı kesimlerin kimler olduğu belli. Yani kayısının dalını kırdıranla otomobil üreten bir. Üstelik giderek çığrından çıkan küresel ısınma yüzünden yerlerinden yurtlarından olan, toprakları çölleşen, sellerle, kasırgalarla boğuşan, açlık tehlikesiyle karşı karşıya olan milyarlarca insanın çoğunlukla bu krize neden olmayan masum ülkelerin halkları olduğu da belli. O zaman lafı dolandırmaya gerek yok. Kurulu düzeni sürdürmek uğruna dünyanın geleceğini yok edenlere, insanlığın sonunu getirenlere ve canlı türlerini ortadan kaldıranlara dur demek gerekiyor. Bu da ancak sokağa çıkarak olur.

Türkiye, hem kalabalık hem de giderek büyüyen ekonomiye sahip bir ülke olarak, küresel ısınma ve ekolojik krizdeki sorumluluk payını artırıyor. Bunu fosil yakıt batağına daha fazla saplanarak, yanlış enerji, sanayi ve ulaşım

politikaları sarmalına daha fazla dolanarak yapıyor. Türkiye'nin bu sarmaldan çıkıp ekolojik bir sıçrama yapmasını önerdiğimizde, bunun için ilk ve küçük adım olarak da Kyoto Protokolü'nü imzalamasını istediğimizde karşımıza çıkanlar endüstriyel kalkınmadan, yani Türkiye'nin atmosferi daha fazla kirletme, dünyayı daha fazla ısıtma hakkından söz ediyorlar. Hangi dünyaya kalkınacaksınız?

Suçlu ABD, ama...

Hükümet, sanayiciler, bürokratlar, hatta kimi sivil toplum örgütleri suçu, örneğin Irak'ı işgal etmesine muhalefet etmek için çok da kararlı olmadıkları, ABD'ye atıp kurtulmaya çalışıyorlar. Kendi ülkemiz tam tersi bir yolda gidip kömürlü santralların, çimento fabrikalarının ve otoyolların, yani geri dönüşü olmayan bir endüstriyel tüketim toplumunun bataklığına sürüklenirken, başkalarını suçlayıp onların adım atmasını beklemek kendi sorumluluğunu almaktan kaçmaya çalışmak dışında ne anlama gelir?

Öte yandan çernobil felaketinin 21. yılında, çernobil'den yayılan radyoaktif bulutların nice Kazım Koyuncu'yu kaybetmemize yol açtığı bir ülkede, hâlâ nükleer santral yapma heveslerini gidermek için çabalayan bir hükümete ve lobilere sahibiz. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Sinop'ta halkı kandırmak için propoganda bürosu kuruyor.

Nükleerciler eskiden olduğu gibi kendi pazarladıkları reaktör modelini Türkiye'ye satma telaşıyla birbirlerine giriyorlar. Hükümet ürettiği enerjiyi havaya savuran, dünyanın enerjiyi en verimsiz, en gereksiz biçimde kullanan ülkelerinden biri olan Türkiye'nin 5 milyar dolarını, sırf bu lobileri doyurmak için Sinop topraklarına gömmeye çalışıyor. Üstelik radyasyona en fazla kurban vermiş Karadeniz halkının gözlerinin içine baka baka.

(2)

"Türkiye Kyoto'yu İmzala!" imza kampanyasına iki ayda 150 bini aşkın imza gelmesi, bir şeylerin değişmeye başladığının en önemli işareti oldu. Şimdi ikinci adım, Türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük mitinglerinden birini yapmak. 28 Nisan Cumartesi günü, Kadıköy meydanında, Küresel Eylem Grubu'nun öncülüğünde, "Başka Bir Enerji Mümkün" sloganı altında toplanacak insanların, artık kafasını bu işlere takmış bir avuç aktivistten ibaret olmaktan çıkması gerekiyor. İstanbul'da Hrant Dink'in ardından yaşanan büyük tepki selinin verdiği umudu, daha önce 1 Mart'ta Türkiye'nin savaşa girmesini engelleyen 100 bin insanın Ankara'da yarattığı coşkuyu, Sinop'ta geçen yıl yapılan nükleer karşıtı mitingin harekete geçirici etkisini daha da büyüterek tekrarlamamız mümkün. Mevsimlerin ortadan kalkmasından, sellerden, kuraklıktan, susuzluktan, çölleşmeden, yeni çernobillerden kısaca yaşadığı dünyanın, -belki de sadece kendi çocuğunun- geleceğinden kaygı duyan milyonlarca insanın, harekete geçmenin, sokağa çıkmanın bir şeyleri değiştirebileceğine inanmasını sağlayacak bir motivasyona ihtiyacı var.

Ben ne yapabilirim diye soran insanlara hep aynı cevabı vermeye çalışıyoruz. Evet, ampulünüzü değiştirebilir,

otomobil yerine tramvaya binebilir, suyunuzu tasarruflu kullanabilirsiniz. Ama politik önlemler alınmadıkça, bunlar ne yazık ki yeterli olmayacaktır. O yüzden önce mücadele, önce sokak. 28 Nisan'da Kadıköy'de "Türkiye Kyoto'yu İmzala", "Nükleer Enerjiye Hayır", "Başka Bir Enerji Mümkün" demek için toplanıyoruz. Rahmi hocanın dediği gibi: "Direnirsek, bununla da başa çıkabiliriz..."

ÜMİT ŞAHİN

ÜMİT ŞAHİN: Yeşiller İklim Değişikliği Sözcüsü, Küresel Eylem Grubu aktivisti

28 Nisan Başka Bir Enerji Mümkün mitingi programı: 12.00 Haydarpaşa Numune Hastanesi önünde buluşma ve yürüyüş, 14.00 Kadıköy meydanında miting ve konser

Referanslar

Benzer Belgeler

Türkiye’nin, sera gazlarÕ artÕú oranÕnda Kyoto Protokolü Ek-1 ülkeleri arasÕnda ön planda yer almasÕna karúÕlÕk, ülkemizin toplam sera gazÕ salÕmÕ çok

KP/Madde 3’e göre, gelişmiş Taraf ülkeler insan kaynaklı CO 2 eşdeğer sera gazı salımlarını 2008-2012 döneminde 1990 düzeylerinin toplam olarak en az % 5 altına

Komisyona Türkiye'nin orta düzeyde sanayile şmiş bir ülke olarak küresel iklim değişikliğinde azımsanmayacak bir paya sahip olduğunu, sera gazı salımlarında ilk 20

İşte o zaman şimdi başlayan süreç tam olarak sonuçlanm ış olacak, zaman içinde zengin ülkeler emisyon haklarını güvence altına alacaklar ve bununla sedece çevreyi

Sulukule Roman Kültürü Geli ştirme ve Dayanışma Derneği Başkanı _ükrü Pündük, Sulukule Platformu sözcüsü Hacer Foggo ve Sulukule halkı tarafından Sulukule

Forumun sonunda 34 Egeçep bileşeniyle birlikte, Niğde-Ulukışla ve Köyleri Maden Karşıtı Hareket, Niğde Çevre Eğitim ve Kültür Derneği, İç Anadolu Çevre Platformu,

Mevcut Durum Senaryosu altında kömürün sistem- den çıkışı oldukça sınırlı kalırken Kömürden Çıkış Senaryosu’nda 2029, Nükleersiz Kömürden Çıkış

BMĐDÇS’de Türkiye’nin durumu incelendiğinde, Türkiye, OECD üyesi bir ülke olarak hem sera gazı salınımlarını azaltmada birinci derecede sorumlu olacak EK I