Konuşma ve Dil Bozukluğu
Olan Çocuklar
• konuşma ve dil bozukluğu olabilmesi için
Genellikle üç-sekiz yaşlar arasında görülmesi ve ergenlikte sonra sona ermesi,
Genetik ya da çevresel kökenli olması,
Konuşmanın ritmi ve akıcılığının dinleyenlerin dikkatini çekecek kadar farklı olması,
Konuşmanın konuşanın cinsiyeti, yaşı, fizik yapısına göre beklenilenden farklı olması,
Belirtilen bu farklılıkların süreklilik göstermesi,
Konuşan kişinin bu farlılıkları hissetmesi gerekmektedir
• KONUŞMA ENGELİNİN NEDENLERİ
• Konuşma engelinin nedenleri organik (yapısal), fonksiyonel, duygusal ve sosyal bozukluklar şeklinde gruplandırılmaktadır.
• Organik (Yapısal) Bozukluklar
• Konuşma engelinin bazıları konuşma organlarındaki bozukluklar, bazıları
merkezi sinir sistemindeki bozukluklar, bazıları da duyusal, zihinsel ve
motor bozukluklar sonucu oluşmaktadır.
• Dudakların yarık ya da normalden fazla gergin olması, dil ve kaslarının normal
fonksiyonlarını yerine getirememesi, dilin normalden büyük veya küçük olması,
dil bağı denilen dil altı bağlantısının dil ucuna kadar uzaması, damağın yarık
olması, alt ve üst çenelerin birbirlerine normal şekilde basmaması, çene kaslarının
hareketsiz olması, damağın yüksek olması,
• yumuşak damak veya küçük dilin felçli olması, burunda et olması, dişlerin
olmaması ya da düzensiz olması, çene, kas ve sinirlerin de bozukluk olması,
öğrenme güçlüğü, işitme ve görme bozuklukları, zihinsel engel konuşmayı
olumsuz yönde etkilemektedir.
• Fonksiyonel Bozukluklar
• Bazı çocuklar hastalık veya herhangi bir organik bozukluğa sahip olmamasına
rağmen konuşma ve dil bozukluğu gösterebilirler. Konuşma organları tam ve
sağlıklı olduğu halde, konuşma organları görevini istenilen şekilde yerine
getiremez ya da görevini yanlış yapabilir. Bu gibi durumlar konuşma ve dil
bozukluklarının oluşmasına neden olabilir. Aile de yabancı dil konuşulması,
konuşulan dilin niteliğinin farklı ve bozuk olması, çocuğun konuşmasını olumsuz
yönde etkilemektedir.
• Dilin kazanılmasında taklit ve model önemli rol oynamaktadır. Evde uygun
modelin bulunmaması ve ebeveynlerin çocuklarla ilgilenmemesi veya çocuğun dil
gelişimini destekleyecek etkinliklere çocuğu yönlendirmemesi çocuğun
konuşmasını olumsuz yönde etkileyebilir. Aynı zamanda anne babanın da
birbirleriyle çok fazla konuşmaması dolayısıyla dili iletişim aracı olarak
kullanmamaları da çocuğun konuşma ve dil bozukluğu yaşamasına neden
olabilmektedir
• Duygusal ve Sosyal Bozukluklar
• Konuşma engeli bazı durumlarda duygusal ve sosyal bozukluklar sonucu oluşmaktadır.
Çocukların yaşadıkları korkular, kuruntular, saplantılı düşünceler, uyku bozuklukları, tikler gibi duygusal sorunlar çocukların gergin, güvensiz ve çekingen olmalarına neden olabilir. Bu tür duygusal bozukluklar ve çatışmalar çocuğun konuşmasını olumsuz yönde etkilemektedir. Çocuğun kendi duygusal problemlerinin yanı sıra çevresinde bulunan kişilerdeki uyum problemleri, aile içinde yaşanan çatışmalar, çocuğun ihmal ve istismara maruz kalması da konuşmayı olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
• Ayrıca anne-babanın ciddi duygusal sorunlarının bulunması, çocuğuyla yeterince ilgilenmemesi, çocuğun üvey veya istenmeyen çocuk olması, ailenin dış çevre ile çok fazla iletişime girmemesi, ebeveynlerin sosyal etkinliklere katılmaması dolayısıyla sosyal isteksizlik gibi nedenlerde çocuğun konuşmasında etkili olmaktadır
• KONUŞMA ENGELLİ ÇOCUKLARIN SINIFLANDIRILMASI
• Konuşma engeli; konuşma sesi üretimindeki bozukluklar
(artikülasyon), ses üretimindeki bozukluklar (ses bozuklukları),
konuşmanın akışını engelleyen akış (kekemelik) bozuklukları ve diğer
konuşma bozuklukları (gecikmiş konuşma ve afazi) şeklinde
sınıflandırılmaktadır
Tanı Değerlendirme ve Eğitimleri
• Birey, fiziksel ve ruhsal ihtiyaçlarını gidermek amacıyla toplumdaki diğer bireylerle iletişim halindedir. Bu iletişimini sürdürürken dili kullanmaktadır.
Bireyin konuşma ve dil bozukluğunun erken dönemde tanılanması ve
değerlendirilmesi bireyin gelişimi açısından önemlidir
• Artikülasyon bozukluğunda doğru tanımlama önemlidir. Fizyolojik testler ve gözlemler yoluyla yapılabilen tanılama ve değerlendirmede hatalı olan ses ortaya çıkarılmaktadır.
• Artikülasyon bozukluğunun ortadan kaldırılması veya en aza indirilmesi için
öncelikle nedeninin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Öncelikle bir konuşma
uzmanından yardım alınmalıdır. Konuşma uzmanı çocuğu, sorunun farkına
varabilmesi ve sorunun üstesinden gelmesi için istekli hale getirmelidir.
• Çocuğa sorunun farkına vardırılması bireysel veya grup eğitimi ile
yapılabilir. Sorunun farkına vardırma çalışmasında çocuğun sesi teybe kaydedilerek çocuğa sesi dinletilir. Doğru ve yanlış ses arasındaki
farklılıkları bulması sağlanır. Diğer aşamada ise sorunlu ses düzeltilir.
Çocuğun farkına vardığı bozuk sesin, nasıl çıkarılacağı çocuğa
öğretilir. Çocuğa yanlış çıkardığı sesin doğrusu dinletilerek doğru
sesin beynin işitme merkezine yerleşmesi sağlanır.
• Daha sonraki aşama, doğru sesin pekiştirilmesidir. Pekiştirmede öğretilen ses anlamsız heceler şeklinde kullanılır ve yanlışlıklar yapılır. Pekiştirme, çocuk sesi doğru çıkardığı anda, hemen o ses
tekrar ettirilerek ve uzatılarak yapılmaktadır. Uzmanlar bu uygulamayı yaparken çocuk sesi doğru çıkardığı sürece uygulamaya devam edilir.
Seste ufak bir değişme, bozulma olduğunda uygulama durdurulur ve
ses tekrar öğretilmeye çalışılır.
• Ses bozuklularının tanımlanmasında konuşma ve dil uzmanının yanı sıra kulak, burun, boğaz doktorundan yardım alınmalıdır. Ses bozuklukları perde ölçer, spektograf, elektro gırtlak ölçer gibi araçlarla tanılanabilmektedir.
• Sesin şiddeti ile ilgili bozukluklarda; ses ve nefes kontrolü, kas
gerginliği kontrolü, farklı durumlarda sesin nasıl çıktığının kontrolü ve
özel bir teyp kullanılmaktadır.
• KAYNAKLAR
• Aral,N., 2011. Okul Öncesi Eğitimde Kaynaştırma, İstanbul: Morpa Yayınları.
• Aral, N. ve Gürsoy, F. 2007. Özel eğitim gerektiren çocuklar ve özel eğitime giriş. İstanbul:
Morpa Kültür Yayınları.