• Sonuç bulunamadı

GÖRSEL-İŞİTSEL MEDYA ÖZGÜRLÜĞÜ ULUSLAR ARASI DÜZENLEMELERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "GÖRSEL-İŞİTSEL MEDYA ÖZGÜRLÜĞÜ ULUSLAR ARASI DÜZENLEMELERİ"

Copied!
41
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Görsel-İşitsel Medya Özgürlüğü Uluslar Arası Düzenlemeleri

International Regulations in Audio-Visual Media Freedom

Abdülvahap DARENDELI, Öğr. Gör., Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü, E-posta: vahapdarendeli2013@gmail.com

Öz

Türkiye’de radyo ve televizyonların ancak Devlet eliyle kurulacağı ve işletileceği öngörülen bir idari rejimden radyo ve televizyon istasyonları kurma ve işletmenin kanunla düzenlenecek şartlar çerçevesinde serbest olduğu bir rejime geçilmesi 20 yıllık bir süreç oluşturmaktadır.

Bu makale söz konusu sürece ait pozitif düzenlemeleri, medya piyasası oluşturan düzenleyici kurumların ve Lisans uygulamalarının incelenmesini amaçlamaktadır. İncelemede Uluslararası düzenlemeler ve standartlarda göz önünde bulundurularak Türk Görsel – İşitsel Medya Sektörünün Teknik, Ekonomik Sosyal Yapısı ve Sorunları irdelenmeye çalışılacaktır. Makalenin ilerleyen bölümlerinde ise Konuya ilişkin çok sayıda yargı kararı ve doktrin görüşünden yararlanılarak, tespit eleştiri ve önerilerde bulunulmaktadır.

Radyo ve Televizyon kurma ve Lisans İşlemlerinin konu edildiği bu çalışma kapsamına; ayrı bir uzmanlık alanı olan, temelde finans üretim, yayın ve teknik alanların kapsamından oluşan, Radyo – Televizyon İşletmeciliğinin girmediğini ayrıca vurgulamak isteriz.

Abstract

The transition process from an administrative regime which dictates that T.V. and radio stations should be founded and operated by government towards a relatively free regime in which it is possible to establish and operate radio and T.V. stations in accordance with the conditions set by legislative regulations had lasted for 20 years in Turkey.

This article, aims to examine positive regulations concerning this transition process and the license practices and the regulatory institutions which embody the media market. In this examination, issues such as the technical, economical and social structure of the Turkish audio-visual media sector and the problems concerning this sector are also investigated. Suggestions, evaluations and critics based on considerations of several juridical texts and doctrinal insights are also added to the following sections of the article.

It should be noted that this article does not focus solely on the subject of Radio and T.V. business/management, which is mainly based on finance, production and technical fields and which should be considered as a different topic that should be analyzed in a different study. Anahtar Kelimeler: Görsel-İşitsel Medya, Radyo - Televizyon İstasyonu, Yayın Lisansı, Radyo Televizyon Üst Kurulu, Medya Sektörü. Keywords: Audio-visual Media, Radio-Television Stations, Broadcasting License, Radio and Television Higher Council, Media Sector.

(2)

Giriş

Başta Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi ülkeleri olmak üzere bütün dünyada Medya Hukuku, 1980’li yılların ikinci yarısından itibaren üzerinde yoğun olarak tartışılan bir hukuk alanıdır. Özellikle 1990’lı yıllardan itibaren sayısal teknolojilerin gelişmesi ile sektörler arası yakınlaşmanın hız kazanması, medyanın yeniden düzenlenmesi ihtiyacını beraberinde getirmektedir. Sözkonusu düzenlemeler de görsel-işitsel medya özgürlüğü, ifade özgürlüğünün bir uzantısı olarak temel insan hakları kapsamında değerlendirilmektedir. İfade özgürlüğü ise tüm ulusal düzenlemelere kaynak oluşturacak şekilde önce İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 19. maddesinde, daha sonra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinde tanımlanmış bulunmaktadır.

Görsel-işitsel medyayı düzenleyen diğer ulus üstü hukuk kurallarını ise Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi’nin ikincil düzenlemelerinde görmek mümkün gözükmektedir. Bunlar: 1) Avrupa Konseyince Mayıs 1989’da kabul edilen ve Eylül 1998’de son şeklini alan Avrupa Sınır Ötesi Televizyon Sözleşmesi’1ile 2) Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Birliği’nin 10 Mart 2010 tarih ve 2010/13 EU sayılı Görsel-İşitsel Medya Hizmetleri Yönergesi’dir2.

Sözkonusu düzenlemelerden Avrupa Sınır Ötesi Televizyon Sözlemesi Türk hukukunda 1994 tarihinde yürürlüğe giren Mülga 3984 Sayılı “Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun”, Avrupa Birliği Görsel İşitsel Medya Hizmetleri Yönergesi düzenlemeleri ise 15.02.2011 tarihinde kabul edilip, 03.03.2011 tarihli ve 27863 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6112 Sayılı “Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanunun” temel dayanağını oluşturmuşlardır.

Bu temel düzenlemelerin yanında Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği’nin izin direktifi tavsiye ve ilke kararları, Düzenleyici ve Denetleyici Kurumların Bağımsızlığı ve İşlevine Dair Tavsiye kararları da bulunmaktadır.

Bu kısa ve zorunlu girişten sonra Türkiye’de görsel-işitsel medya özgürlüğü kapsamında radyo ve televizyon istasyonu kurma özgürlüğü,sınırları daha sonra bu konudaki devletin (RTÜK’nun) izin yetkisinin hukuki rejimiana hatlarıyla kamu düzeni ve özgürlükçü hukuksal bakış açısıyla ortaya konulmaya çalışılacaktır.

Sözkonusubakış açısında, hiç şüphesiz pozitif düzenlemeler yanında özellikle 6112 sayılı yeni RTÜK Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra yayın lisansları verilmesi ile ilgili Radyo ve Televizyon Üst Kurulu düzenleyici idari işlem ve kararları ileoluşan Türk görsel-işitsel yayıncılık sektörü ve sorunları müstekaryargı kararları doğrultusunda eleştirel olarak ele alınacaktır.

1 Türkiye bu Sözleşmeyi 7 Eylül 1992’de imzalamış, 21 Ocak 1994 tarihinde onaylamış ve 1 Mayıs 1994’de yürürlüğe koymuştur. Bkz. http://www.rtuk.org.tr/sayfalar/IcerikGoster.aspx?icerik_id=6ac52c35-c1e4-4c7f-9768-53b851dd1cae.

2 Sözkonusu Yönerge 18 Aralık 2007 tarihli AB Resmi Gazetesi’nde yayınlanmış ve 19 Aralık 2007 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.

(3)

Birinci Bölüm

Türk Radyo ve Televizyon İstasyonu Kurma Özgürlüğü ve Sınırları I. Yasal Çerçeve (Pozitif Hukuk Normları)3

A. Anayasal Düzenlemeler

1982 Anayasası’nın 133. maddesinin birinci fıkrasında;

“Radyo ve televizyon istasyonları kurmak ve işletmek kanunla düzenlenecek şartlar çerçevesinde serbesttir” hükmü,

Anayasa’nın 48. maddesinde;

“Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.” hükmü,

B. KANUNİ DÜZENLEMELER

1982 Anayasasının 133. maddesinde yer alan “kanunla düzenlenecek şartlar” ifadesi doğrultusunda:

Yasa koyucu (TBMM) önce 13.04.1994 tarihinde mülga 3984 sayılı “Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki Kanunu”,

Ardından da 15.02.2011 tarihinde 6112 sayılı “Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanunu” Türkiye’de faaliyet gösterecek radyo ve televizyonların kuruluş ve yayınları (hizmetlerini) düzenlemek amacıyla çıkarmış bulunmaktadır.

Bu alanda 3 Mart 2013 tarihinde yürürlüğe giren6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluşu ve Yayın Hizmetleri Hakkında (yeni RTÜK Kanunu) Kanun, Temel Kanun olmakla birlikte bu alanı düzenleyen ikincil Kanunlarda da aynı konuya ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır.

Bu düzenlemeler gerek 3984, gerek 6112 sayılı Kanunun atıf yaptığı 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu başta olmak üzere 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ve 2954 sayılı TRT Kanunu gibi Kanunlar olarak sıralanabilir. Yasal çerçeveyi oluşturan bu Kanuni düzenlemelerin ilgili madde hükümlerini aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür.

1. 6112 Sayılı Kanun ve İlgili Mevzuat Hükümleri

a) Özel Medya Hizmet Sağlayıcı KuruluşlarınKuruluş ve hisse oranları aa) Madde 19

(1) a) Yayın lisansı, münhasıran radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmeti sunmak amacıyla Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş anonim şirketlere verilir.

3 Devletin yetkili organları tarafından konulmuş ve yürürlükte bulunan hukuk kurallarının bütününe pozitif hukuk denilmektedir. Pozitif hukuku, anayasa, kanunlar, KHK’lar uluslar arası anlaşmalar, tüzükler, yönetmelikler oluşturur. GÖZLER, Kemal; Hukuka Giriş, Bursa, 4. Baskı, 2007, s. 136.

(4)

bb) Yönetmelik4 Hükümleri

MADDE 4 – (1) Medya hizmet sağlayıcı kuruluşların;

a) Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre ve münhasıran 6112 sayılı Kanunda belirtilen konularda iştigal etmek üzere anonim şirket statüsünde kurulmuş olması,

c) Şirket ana sözleşmelerinde ortaklık yapısını ve iştigal konularını düzenleyen hususların açıkça belirtilmesi,

zorunludur.

(2) Medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar ana sözleşmelerinde Üst Kurulca hazırlanarak Üst Kurulun internet sitesinde yayınlanan örnek ana sözleşme hükümlerine yer vermek zorundadırlar5.

MADDE – 7 - (2) Özel medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine uygun olarak her yıl olağan genel kurul yapar ve ilan tarihinden itibaren 15 gün içerisinde ilanı yapılan Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin bir örneğini Üst Kurula gönderir.

b) Multipleks İşletmecilerinin Kuruluş ve Yapıları

Madde 28 -(1) 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla, multipleks işletmecilerinin uymaları gereken idarî, malî ve teknik şartlar Üst Kurulca belirlenir ve şartları yerine getiren kuruluşlara yayın iletim yetkisi verilir. Medya hizmet sağlayıcı şirketler de multipleks işletmeci şirketlere ortak olabilirler.

(2) Multipleks işletmecileri, radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetlerinin

4 15.06.2011 tarih ve 27965 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Medya Hizmet Sağlayıcı Kuruluşlar İle Platform ve Altyapı İşletmecilerinin Uymaları Gereken İdari ve Mali Şartlar Hakkında Yönetmelik.

5 Medya Hizmet Sağlayıcı Kuruluşlar İçin Üst Kurulca Hazırlanan Ana Sözleşme Örneği özetle şu şekildedir.

KURULUŞ

Madde - Aşağıda adları, soyadları, uyrukları, T.C.numarası/vergi numarası ve ikametgâhları yazılı kurucular

arasında Türk Ticaret Kanunu'nun anonim şirketlerin ani surette kuruluşları hakkındaki hükümlerine göre gerçek/ tüzel kişilerden oluşan ve ortaklık yapısı ile 6112 sayılı Kanuna aykırı olmayan bir anonim şirket kurulmuştur.

AMAÇ VE KONU

Madde - Medya Hizmet Sağlayıcı şirketin başlıca amacı; 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın

Hizmetleri Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde RADYO YAYINCILIĞI, TELEVİZYON YAYINCILIĞI ve İSTEĞE BAĞLI YAYIN HİZMETİ faaliyetlerinde bulunmaktır.

Medya Hizmet Sağlayıcı şirket RADYO YAYINCILIĞI, TELEVİZYON YAYINCILIĞI ve İSTEĞE BAĞLI YAYIN HİZMETİ faaliyetlerini gerçekleştirebilmek için 6112 sayılı Kanuna aykırı faaliyetlerde bulunmaması kaydıyla ihtiyaç mukabilinde aşağıdaki faaliyetleri yapabilecektir:

a) Yurt içine ve dışına yönelik, yeniden iletim dahil, radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmeti sunmak; doğrudan halka yönelik olarak veya multipleks işletmecileri veya platform hizmeti veren kuruluşlar aracılığıyla yayın hizmeti sunmak,

b) Kanun çerçevesinde şirket devri veya birleşme işlemleri yapma, 6112 sayılı Kanun çerçevesinde verici tesis ve işletim şirketine ortak olmak, yayın lisansını devralma ve devretme, ilgili kurumlara logo/çağrı işareti için marka tescil başvurusunda bulunmak, tescil edilen markayı devir almak ve devretmek,

c) Verici ve alıcı cihazları kurmak, makine, teçhizat ve malzemenin ihtiyaca binaen üretilmesi, kiralanması, Tarih: 12.11.2013

(5)

iletimi alanında sadece Üst Kuruldan karasal yayın lisansı almış kuruluşlara hizmet verebilirler.

c) Platform İşletmecisi ve Altyapı İşletmecilerin Kuruluş ve Yapıları

MADDE 29 – (1) Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından elektronik haberleşme hizmetlerini sunmak üzere yetkilendirilen platform işletmecileri ve yayın hizmeti iletimi yapan altyapı işletmecileri; yayın hizmetleri yönünden bu Kanun hükümlerine tabidir. Yayın hizmetlerinin iletimi faaliyetlerine ilişkin uyulması gereken idarî, malî ve teknik şartlar Üst Kurulca belirlenir ve şartları yerine getiren kuruluşlara yayın iletim yetkisi verilir.

(2) Platform ve yayın hizmeti iletimi yapan altyapı işletmecileri, iletimini yapacakları yayın hizmetlerini Üst Kurula bildirmek zorundadır.

2. 6102 Sayılı Ticaret Kanunu Hükümleri6

Özel medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar (Radyo ve Televizyon Kuruluşlar)’ın kuruluşuna ilişkin olarak 6112 sayılı Kanunun ve ilgili mevzuatının atıf yaptığı Türk Ticaret Kanunu anonim şirketlere ilişkin düzenlemeleri ise şöyledir:

MADDE 329- (1) Anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan şirkettir.

MADDE 330- (1) Özel kanunlara tabi anonim şirketlere, özel hükümler dışında bu kısım hükümleri uygulanır.

MADDE 335- (1) Şirket, kurucuların, kanuna uygun olarak düzenlenmiş bulunan, sermayenin tamamını ödemeyi, şartsız taahhüt ettikleri, imzalarının noterce onaylandığı esas sözleşmede, anonim şirket kurma iradelerini açıklamalarıyla kurulur.

MADDE 338- (1) Anonim şirketin kurulabilmesi için pay sahibi olan bir veya daha fazla kurucunun varlığı şarttır. 330 uncu madde hükmü saklıdır.

MADDE 339- (1) Esas sözleşmenin yazılı şekilde yapılması ve bütün kurucuların imzalarının noterce onaylanması şarttır.

(2) Esas sözleşmeye aşağıdaki hususlar yazılır:

a) Şirketin ticaret unvanı ve merkezinin bulunacağı yer.

b) Esaslı noktaları belirtilmiş ve tanımlanmış bir şekilde şirketin işletme konusu. c) Şirketin sermayesi ile her payın itibarî değeri, bunların ödenmesinin şekil ve şartları.

g) Yönetim kurulu üyelerinin sayıları, bunlardan şirket adına imza koymaya yetkili olanlar.

MADDE 340- (1) Esas sözleşme, bu Kanunun anonim şirketlere ilişkin hükümlerinden ancak Kanunda buna açıkça izin verilmişse sapabilir. Diğer kanunların, öngörülmesine izin verdiği tamamlayıcı esas sözleşme hükümleri o kanuna özgülenmiş

(6)

olarak hüküm doğururlar.

3. 6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu7

a) Sermaye Piyasası Kanunu Hükümleri

6112 sayılı Kanun 19/c maddesinin atıf yapmış olduğu 2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu Yeni 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nu ile yürürlükten kaldırılmıştır.

Yeni 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 3. maddesinin (ş) bendine göre; ş) Sermaye piyasası araçları: Menkul kıymetler ve türev araçlar ile yatırım sözleşmeleri de dâhil olmak üzere Kurulca bu kapsamda olduğu belirlenen diğer sermaye piyasası araçlarını,

Menkul kıymetler: Ortaklık vealacaklık sağlayan, yatırım aracı olarak kullanılan dönemsel gelir getiren kıymetli evraktır. Menkul kıymet olarak hisse senetleri, tahviller, hazine bonoları, banka bonoları örnek olarak sayılabilir8.

Sermaye Piyasası Kurumları ve yatırım Hizmetleri

MADDE 35 – (1) Bu Kanuna göre faaliyette bulunabilecek sermaye piyasası kurumları aşağıda gösterilmiştir. Bunlar başta yatırım kuruluşları olmak üzere maddede sayılan diğer kuruluşlar ile faaliyet esasları Kurulca belirlenen diğer sermaye piyasası kurumlarıdır.

b) SPK Tebliği Hükümleri9

Mevcut payların halka arzı

MADDE 5 - (1) Pay sahiplerinin ortaklıkta sahip oldukları payları halka arz edebilmeleri için;

a) Ortaklık sermayesinin tamamının ödenmiş olması,

b) Paylarında rehin veya teminata verilmek suretiyle devir veya tedavülünü kısıtlayıcı ve pay sahibinin haklarını kullanmasına engel teşkil edici kayıtların olmaması,

zorunludur.

4. 5809 Sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu Hükümleri10

Tesis paylaşımı ve ortak yerleşim

Madde 17/ (3) Radyo ve televizyon yayınlarını da içeren her türlü yayının belirlenmiş emisyon noktalarından yapılabilmesini teminen, ortak anten sistem ve tesisleri kurulması

7 6326 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu 30.12.2012 tarih ve 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış ve yürürlüğe girmiştir.

8 Bu kanunlar dışında ticari şirket veya yayınca Anonim Şirketi ilgilendiren düzenlemelere (diğer kanunlara) örnek olarak, Medeni Kanun, Borçlar Kanunu, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, Bankacılık Kanunu, Çek Kanunu, Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu, Ticari İşletme Rehni Kanunu, Umumi Mağazalar Kanunu, Sigortacılık Kanunu ve Serbest Bölgeler Kanunu verilebilir. Ayrıca Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, BTK Kanunu da sayılabilir.

9 SPK’nun Seri: 1 No: 40 sayılı Tebliği, 03.04.2010 tarih ve 27541 sayılı R.G.’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

(7)

da dahil tesis paylaşımı ve ortak yerleşim ile ilgili usul ve esaslar Kurumca (Bilgi ve İletişim Teknolojileri Üst Kurulu’nca) belirlenir.

Frekans planlama, tahsis ve tescili

MADDE 36 – (1) Radyo ve televizyon yayınlarına ilişkin ilgili kanununda belirtilen hükümler saklı kalmak kaydıyla11:

(3) Türk Silahlı Kuvvetleri ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, milli frekans planı çerçevesinde kendilerine tahsis edilen frekans bantlarında frekans planlamasını yapar ve uygular.

5. 2954 Sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu12

Kuruluş:

Madde 8–Tarafsız bir kamu tüzel kişiliğine sahip Türkiye Radyo -Televizyon Kurumu kurulmuştur. Kısa adı TRT’dir. Merkezi Ankara’dadır.

Bu Kanundaki özel hükümler ile düzenlenen hususlar dışında kalan konularda Kurum hakkında kamu iktisadi kuruluşlarına uygulanan genel hükümler uygulanır.

Görevler:

Madde 9– Türkiye Radyo-Televizyon Kurumunun görevleri şunlardır:

a) (Değişik : 12/1/1989 - 3517/6 md.; İptal: Ana. Mah.nin 18/5/1990 tarih ve E. 1989/9, K. 1990/8 sayılı Kararıyla.; Yeniden düzenleme: 6/7/1999-4397/2 md.) Radyo ve televizyon yayınları yapmak ve bu amaçla radyo ve televizyon verici istasyonları, program iletim sistemleri ve stüdyo tesisleri kurmak, geliştirmek, radyo ve televizyon yayınları alanında ek gelir temin edecek düzenlemeler yapmak ve faaliyette bulunmak.

II. Kavramsal Çerçeve13

A. Radyo Televizyon İstasyonu ve İlgili Kavramlar

aa) Radyo-Televizyon (Yayın) istasyonu: Yayın hizmetlerinin iletilmesi için gerekli olan bir ya da daha çok sayıda anten, verici, alıcı ve diğer destek teçhizatından oluşan sistemin bulunduğu mahalli,

cc) Yayın ortamı: Kablo, uydu, karasal ve benzeri iletim ortamlarını,

çç) Yayın tekniği: Televizyon yayınlarının standart çözünürlüklü televizyon tekniği veya yüksek çözünürlüklü televizyon tekniği ile yapılmasını,

dd) Yayın türü: Radyo ve televizyon yayınlarının içerik bakımından genel veya

11 İlgili Kanun 15.02.2011 tarihli ve 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun olup, Kanunda belirtilen hükümler madde 26 başta olmak üzere ilgili maddelerde düzenlenmiş bulunmaktadır.

12 14/11/1983 tarih ve 18221 sayılı R.G.’de yayımlanmış ve yürürlüğe girmiştir.

13 Kavramsal veya kuramsal çerçeve oluşturmak, sosyal bilimler araştırma yöntemlerinin önemli süreçleridir. Araştırmaya temel oluşturabilecek kavram / kuram ya da kuramlar varsa, araştırmacının bunları incelemesi için de yer vermesi gerekir. YILDIRIM, Ali – Hasan ŞİMŞEK; Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri, 4. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2004, s. 67.

(8)

tematik türde olmasını ifade eder.

B. Yayıncı Kuruluş (Medya Hizmet Sağlayıcı) Kavramı ve İlgili Kavramlar 1. Medya Hizmet Sağlayıcı Kavramı

6112 Sayılı Kanun’un 3. maddesine göre;

l) Medya hizmet sağlayıcı: Radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmeti içeriğinin seçiminde editoryal sorumluluğu bulunan ve bu hizmetin düzenlenme ve yayınlanma biçimine karar veren tüzel kişiyi ifade eder.

Avrupa Birliği Görsel-İşitsel Medya Hizmetleri Yönergesi’nin14 1. maddesinin (d) bendine göre;

“medya hizmet sağlayıcısı” görsel-işitsel medya hizmetinin görsel-işitsel içeriğinin seçiminde editoryal sorumluluğa sahip ve hizmetin düzenleniş şekline karar veren gerçek veya tüzel kişi anlamına gelir15.

6112 sayılı Kanunun 3. maddesinin (ee) bendinde; yayıncı:Televizyon ve/veya radyo yayın hizmeti veren medya hizmet sağlayıcı olarak tanımlanmaktadır.

Avrupa Birliği Görsel-İşitsel Medya Hizmetleri Yönergesi’nin 1. maddesinin (f) bendine göre; “yayıncı”, televizyon yayınları medya hizmet sağlayıcısı anlamına gelir.

2. İlgili Kavramlar

16 Aralık 2011 tarihli ve 28144 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Birden Çok Medya Hizmet Sağlayıcıya Ortaklıkla İlgili Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelikde”yer alan düzenlemelere göre;

“Doğrudan ortak: Bir gerçek veya tüzel kişinin medya hizmet sağlayıcı kuruluşta arada başka bir tüzel kişi olmadan doğrudan hisse sahibi olmasını,

Dolaylı ortak: Bir gerçek veya tüzel kişinin medya hizmet sağlayıcı kuruluşa hissedarı olduğu her hangi bir tüzel kişi vasıtasıyla ortak olmasını,

Yabancı gerçek kişi: Yabancı ülkelerin vatandaşlığına sahip gerçek kişiler,

Yabancı tüzel kişi: Yabancı ülkelerin kanunlarına göre kurulmuş tüzel kişilerin ve uluslararası kuruluşları, ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır.

C. Yayın Lisansı Kavramı Ve İlgili Kavramlar 1. Yayın Lisans / İzni Kavramları

a) Genel Olarak Lisans, İzin, Ruhsat Kavramları (Terminoloji Sorunu)

14 15.4.2010 tarihli L 95/1 sayılı Avrupa Birliği Resmi Gazetesi’nde yayımlanmıştır.

15 AB’nin rekabet gücü yüksek, hızlı, dinamik bilgi ekonomisi ve ileri teknoloji toplumu yaratma çabaları sonucunda oluşturulan AB Görsel İşitsel Medya Hizmetleri Yönergesi, radyo ve televizyon yayıncılığına yeni bir vizyon getirmiştir. Bu yeni vizyon neticesinde sektörün sadece radyo ve televizyon yayıncılığı ile tanımlanması önemli bir eksiklik olarak görülmüş, iletim mecralarındaki IPTV, MobilTV, WebTV gibi yayın mecraları ve isteğe bağlı yayıncılığı da kapsaması amacıyla “Medya Hizmet Sağlayıcıları” tanımı getirilmiştir. GÜRSOY, Yusuf; 6112 Sayılı Kanunun Getirdiği Değişiklikler ve Yenilikler, Scala Yayıncılık, Ratem Yayınları, İstanbul 20112, s. 14.

(9)

Ruhsat, belli bir işi yapabilmek için, gerekli koşulların sağlanması üzerine yetkili makam tarafından verilen yapma izni, lisans, herhangi bir işin veya ticari işlemin yapılması için devlet makamları tarafından verilen izin olarak tanımlanabilir. Yapılan tanımlardan da görüleceği üzere, her iki kavramda bir işin yapılması için idari makamlar tarafından verilen izin anlamına gelmektedir16.

Düzenleyici ve denetleyici kurumlarla ilgili çeşitli kanunlarda ruhsat, lisans, yetkilendirme ve idari izin kavramlarına yer verilerek, bu kavramlara ilişkin eşitli tanımlar17 yapılmaktadır. 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nda “Lisans: Tüzel kişilere piyasada faaliyet gösterebilmeleri için bu Kanun uyarınca Kurul tarafından verilen izin”, 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nda “Genel izin: Bir telekomünikasyon hizmetinin yürütülebilmesi için, Bakanlık tarafından işletmecileri belli genel şartlara ve Bakanları nezdinde kayıt yaptırılmasına tabi olarak yetkilendiren genel düzenleyici işlem”, “Telekomünikasyon ruhsatı: İşletmeci tarafından söz konusu telekomünikasyon ruhsatında belirtilen telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesi ve / veya altyapısının işletilmesi için Bakanlık tarafından verilen ruhsat” şeklinde tanımlanmaktadır.

b) Yayın Lisansı (İzni) Kavramları

6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 3. maddesinde;

Yayın lisansı: Medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara, bu Kanun ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılan yönetmelik ve diğer düzenlemelerde belirtilen şartları haiz oldukları takdirde kablo, uydu, karasal ve benzeri ortamlardan her türlü teknoloji ile yayın yapabilmeleri için her bir yayın türü, tekniği ve ortamına ilişkin olarak ayrı ayrı olmak üzere Üst Kurulca verilen izin belgesini ifade eder” şeklinde tanımlanmaktadır.

Ayrıca doktrinde mülga 3984 sayılı Kanunda ve 6112 sayılı Kanunun bütününe hakim bir terminoloji sıkıntısına işaret edilmektedir. Buna göre Kanunda ve Yönetmelikte geçen “yayın lisansı” ifadesi yerine “yayım lisansı” ifadesinin kullanılması gerekmektedir. Zira lisansa bağlanmak istenen aslında bir ileti (mesaj) olarak “yayın” değil bir faaliyet olarak “yayım”dır. Bizimde katıldığımız bu tespit son derece yerinde bir yanlışlığı ifade etmektedir. Zira Anayasamızın 26. maddesinin birinci fıkrası da “yayımın izne bağlanmasını” düzenlemektedir18.

Gerek 3984, gerekse 6112 sayılı Kanun yayın lisansı yanında ayrıca “yayın izni” kavramını tanımlamamıştır. Ancak 3984 sayılı Kanun yayın lisansı ve izni kavramlarını zaman zaman birlikte kullanmıştır.

6112 sayılı Kanun yayın lisansı kavramını yayın izni kavramı ile birlikte kullanmaya son vermiştir. Zira konuyla ilgili yargı kararında belirtildiği gibi “yayın lisans izninin bir bütün olduğu, lisansın Fransızca kökenli “licence” sözcüğü olduğu, bunun da Türkçe

16 Sedat ÇAL – Türk İdare Hukukunda Ruhsat, Seçkin yayıncılık, Genişletilmiş İkinci Baskı, Mart 2012, s. 20, 21.

17 Bilimsel araştırma yöntemlerinde kuramı oluşturan parçalardan biri de “tanım”lardır. Diğer iki parça, “kavram” ve kavramlara dayalı önermelerdir. Kuram oluşturulurken tanımlardan kavramlara, kavramlardan önermelere ve önermelerden kuramlara ulaşılır, GÖKÇE, Birsen; Toplumsal Bilimlerde Araştırma, Savaş Yayınları, Ankara 1992, s. 54.

(10)

karşılığının “izin” anlamına gelmesi itibariyle, Kanunun bazı maddelerinde yer alan “yayın izni ve lisans” ifadelerinin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği”19gerçeği karşısında her iki kavramı birlikte kullanmak yerine sadece yayın lisansı veya izni kavramını kullanmak daha doğru bir yol olarak gözükmektedir.

Ayrıca 6112 sayılı Kanuna göre çıkartılan Yayın Hizmeti Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelikde20 Türkçe dışındaki dil ve lehçelerde yapılacak yayınların usul ve esaslarının düzenlendiği 7. maddenin 2. fıkrası; “(2) Medya hizmet sağlayıcıların farklı dil ve lehçelerde yayın yapabilmeleri, Üst Kurulun bu Yönetmelik hükümlerine göre vereceği izne tabidir. Üst Kurul izni olmadan bu dil ve lehçelerde yayın yapılamaz.” hükmünü getirmektedir.

Bu düzenlemede yer aldığı şekilde maddede yayın izninden bahsedilmektedir. Ancak burada kullanılan yayın izni lisans veya ruhsat anlamında olmayıp lisansı olan kuruluşlar için verilen bir özel izni ifade etmektedir.

c) İzinsiz Yayın Kavramı

6112 sayılı Kanunda yayın lisans kavramından ayrı olarak adli yaptırımlar düzenlendiği 33/1’de “izinsiz olarak faaliyete devam eden yayın cihaz ve tesisleri” kavramının 33/2’de ise “izinsiz yayına devam edenler” kavramının kullanıldığı görülmektedir. Mülga 3984 sayılı Kanunun 34. maddesi; “Üst Kuruldan izin almadan veya izni iptal edilen” kavramları kullanılmakta idi.

Ayrıca 6112 sayılı Kanunun geçici 4(3). Maddesinde; “Bu madde uyarınca Üst Kurulca yayınları durdurulan kuruluşların “yayınlarına izinsiz olarak devam etmeleri durumunda” bu kuruluşlar hakkında 31 nci maddenin birinci fıkrası uyarınca işlem yapılır” hükmü yer almaktadır.

Benzer ifadelerin yer aldığı “Karasal Ortamda Yayında Olan Radyo-Televizyon Alınacak Frekans Kullanım Ücretleri Yönetmeliği’nin 10. maddesi başlığı “İzinsiz kanal/ frekans veya standart dışı verici kullanan kuruluşlara uygulanacak müeyyideler” şeklinde, 10. maddenin 1. fıkrası ise; “İzinsiz kanal veya frekans kullanan kuruluşlar” şeklindedir.

2. Yayın Lisansı ile İlişkili Kavramlar

a) 6112 Sayılı Kanunda Yer Alan Kavramlar

v) Televizyon yayın hizmeti: Programların bir yayın akış çizelgesine dayalı olarak eş zamanlı izlenebilmesi amacıyla bir medya hizmet sağlayıcı tarafından sunulan şifreli veya şifresiz görsel-işitsel yayın hizmetini,

t) Radyo yayın hizmeti: Karasal, kablo, uydu ve diğer yayın ortamları üzerinden yapılan ve bireysel iletişim hizmetlerini kapsamayan ses ve veri yayınını,

h) İsteğe bağlı yayın hizmeti: Programların kullanıcının seçtiği bir zamanda ve münferit isteği üzerine medya hizmet sağlayıcı tarafından düzenlenmiş bir program kataloğuna bağlı olarak izlendiği veya dinlendiği yayın hizmetini,

19 Danıştay 13. Dairesi’nin 24.01.2006 tarih, 2005/75 E., 2006/474 K. sayılı kararı. 20 02.11.2011 tarih ve 28103 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

(11)

dd) Verici tesis ve işletim şirketi: Karasal ortamdan yayın yapmak üzere lisans alan medya hizmet sağlayıcılarının yayınlarının karasal verici istasyonlarından iletimini sağlamak için gerekli tesisleri kuran ve işleten kuruluşu,

ğğ) Yayın iletim yetkisi:Multipleks, platform ve altyapı işletmecisi kuruluşlar ile verici tesis ve işletim şirketine radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetlerini iletebilmeleri için Üst Kurulca verilen yetkilendirme belgesini,

m) Multipleks: Çok sayıda karasal yayın hizmetinin bir veya birden çok sinyal hâline gelecek şekilde birleştirilmesi yöntemini,

b) 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunun 3. maddesinde Yer Alan Kavramlar

ii) Radyo ve televizyon yayını: Karasal, kablo, uydu ve diğer ortamlar üzerinden, şifreli veya şifresiz olarak kitle haberleşmesi amacıyla yapılan ve bireysel iletişim hizmetlerini kapsamayan görüntü ve/veya ses iletimini,

kk) Spektrum: Elektronik haberleşme amacıyla kullanılan, frekansı 9 kHz-3000 GHz arasında olan ve uluslararası düzenleme yapılması halinde 3000 GHz’in üzerindeki frekanslar da dahil olmak üzere elektromanyetik dalgaların frekans aralığını,

c) 2954 Sayılı TRT Kanunundaki Kavramlar

“Madde 3- Bu Kanunda geçen deyimlerden:

a) Radyodifüzyon (Radyo yayını): Elektromanyetik dalgalar yoluyla halkın doğrudan alması maksadıyla yapılan ses yayınlarını,

b)Televizyon yayını: Elektromanyetik dalgalar yoluyla halkın doğrudan alması maksadıyla yapılan, hareketli veya sabit resimlerin sesli veya sessiz kalıcı olmayan yayınını,

d) Radyo ve televizyon verici istasyonu: Radyo ve televizyon yayını yapmak üzere donatılmış her türlü hareketli veya sabit tesisi,

e) Kablo televizyon: Televizyon yayınının kablo, cam iletken ve benzeri bir fiziki ortam üzerinden halkın alması maksadıyla abonelere ulaştırıldığı yayın türünü,

ifade eder.” hükümleri yer almaktadır.

Iıı. Radyo Televizyon İstasyonu Kurma Özgürlüğünün Yasal Sınırları ve Sınırlama Amaçları

A. Anayasal Sınırlar21

Anayasa’nın 167. maddesinde;

“Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli

21 1982 Anayasası’nın radyo ve televizyon kuruluşlarını düzenleyen 133. maddesinin 1. fıkrasının özgün (ilk) halinde radyo ve televizyon kuruluşlarının ancak DEVLET ELİYLE kurulacağı öngörülmekte idi ve Devlet eliyle kurulan Radyo ve Televizyonların idarelerini tarafsız bir kamu tüzel kişiliği halinde düzenleneceği öngörülmekte idi. Ancak yürürlükte olan 1982 Anayasası’nın 133. maddesi; “Radyo ve televizyon istasyonları kurmak ve işletmek kanunla düzenlenecek şartlar çerçevesinde serbesttir.” hükmü ile bu sınırlamayı getirmiş bulunmaktadır.

(12)

işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır; piyasalarda fiilî veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler.” hükmü yer almaktadır.

B. Yasal Sınırlar 1. Madde 19 Hükmü

a) Bir şirket ancak bir radyo, bir televizyon ve bir isteğe bağlı yayın hizmeti sunabilir. b) Siyasî partiler, sendikalar, meslek kuruluşları, kooperatifler, birlikler, dernekler, vakıflar, mahallî idareler ve bunlar tarafından kurulan veya bunların doğrudan veya dolaylı ortak oldukları şirketler ile sermaye piyasası kurumları ve bunlara doğrudan veya dolaylı ortak olan gerçek ve tüzel kişilere yayın lisansı verilemez. Bu kuruluşlar, medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara doğrudan veya dolaylı ortak olamaz22.

d) Bir gerçek veya tüzel kişi doğrudan veya dolaylı olarak en fazla dört karasal yayın lisansına sahip medya hizmet sağlayıcı kuruluşa ortak olabilir. Ancak, birden çok medya hizmet sağlayıcıya ortaklıkta bir gerçek veya tüzel kişinin doğrudan veya dolaylı hisse sahibi olduğu medya hizmet sağlayıcı kuruluşların yıllık toplam ticarî iletişim geliri, sektörün toplam ticarî iletişim gelirinin yüzde otuzunu geçemez23.

f) Bir medya hizmet sağlayıcı kuruluşta doğrudan toplam yabancı sermaye payı, ödenmiş sermayenin yüzde ellisini geçemez24. Yabancı bir gerçek veya tüzel kişi en fazla iki medya hizmet sağlayıcı kuruluşa doğrudan ortak olabilir.

c) Medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar hisseleri nama yazılı olmak zorundadır25. g) Yerli veya yabancı hissedarlar hiçbir şekilde imtiyazlı hisse senedine sahip olamaz.

Ayrıca 6112 sayılı Kanunun 19. maddesi doğrultusunda çıkarılan “Medya Hizmet Sağlayıcı Kuruluşlar ile Platform ve Altyapı İşletmecilerinin Uymaları Gereken İdari ve

22 Mülga 3984 sayılı Kanunun 29 uncu maddesi aynı konuda üretim, yatırım, ihracat, ithalat, pazarlama, finans kurum ve kuruluşlarının, yayıncı olamayacaklarını veya yayıncı kuruluşa ortak olamayacaklarını düzenlemekte idi. Bu husus ticari hayatın akışına uymayan bir durum olduğu için hiçbir zaman uygulama alanı bulamamıştır. 23 Mülga 3984 sayılı Kanunun 29/d maddesi; “Yıllık ortalama izlenme ve dinlenme oranı % 20’yi geçen bir televizyon ve radyo kuruluşunda bir gerçek veya tüzel kişinin sermaye payı % 50’yi geçemez” hükmü bulunmakta idi.

24 Konuyla ilgili yargı kararında özetle; “… Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin incelenmesinden, bir medya hizmet sağlayıcı kuruluşta doğrudan toplam yabancı sermaye payının ödenmiş sermayenin yüzde ellisini geçemeyeceği hüküm altına alınmış olup, dava dosyasında yer verilen bilgi ve belgelere göre “Cine 5 İktisadi ve Ticari” bütünlüğünün devrinin yapıldığı Al Jazeera Türk Yayıncılık A.Ş.’nin sermayesinin yarısından fazlasının Türk vatandaşına ait olduğu anlaşılmakta olup, davacının muvaaza iddiasını kanıtlayacak herhangi bir bilgi belge sunulamadığı, bu nedenle anılan yayın kuruluşunun Al Jazeera Türk Yayıncılık A.Ş.’ye devrinin onaylanmasından herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.” denilmektedir. Bkz. Ankara 15. İdare Mahkemesi’nin 13.07.2012 tarih, 2011/2253 E., 2012/1187 K. sayılı kararı.

25 Ayrıca 6112 sayılı Kanunun 19. maddesinin (c) fıkrası uygulamasına yönelik RTÜK tarafından oluşturulan komisyon raporunda; “Sermaye piyasası araçlarını ihraç ve halka arz edecek medya hizmet sağlayıcı kuruluşların, bu sermaye piyasası araçlarıyla ilgili olarak SPK’ya yapacakları kayda alma başvurusundan önce Üst Kuruldan alacakları onaya ilişkin usul ve esasların, Üst Kurul tarafından belirlenmesi gerektiği, ancak medya hizmet sağlayıcı kuruluşlarının ihraç ettiği sermaye piyasası araçlarının SPK’nın Seri:I, No:40 sayılı “Payların Kurul Kaydına Alınmasına ve Satışına İlişkin Esaslar Tebliği” uyarınca SPK kaydına alınması aşamasında (ç) bendi hükmü gereğince Üst Kurulun onayının alınıp alınmadığı ve hususa izah namede yer verilip verilmediğinin dikkate alınması gerektiği, bu husustaki uygulamanın ise SPK tarafından yürütüleceği” şeklinde görüş bildirilmiştir. Bkz. http://www.rtuk.org.tr. 22.09.2012/0722.

(13)

Mali Şartlar Hakkındı Yönetmelik”de26;

“(4) Şirket ortakları ile tüzel kişiliği idare ve temsile yetkili kişilerin Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlar ve Terörle Mücadele Kanununda yazılı suçlardan hürriyeti bağlayıcı ceza ile hüküm giymiş olmaması ve bu kişilerin taksirli suçlar hariç olmak üzere affa uğramış olsa dahi, Bankalar Kanununun 22 nci maddesi, Bankacılık Kanunu ile 2499 sayılı Kanun hükümlerine muhalefet, yahut basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, hileli iflas ve konkordato, kaçakçılık suçları, resmi ihale ve alım-satımlara fesat karıştırma, kara para aklama, vergi kaçakçılığı veya vergi kaçakçılığına teşebbüs ya da iştirak suçlarından dolayı hüküm giymiş olmaması gerekmektedir.” hükmü yer almaktadır.

Maddede sayılmak suretiyle (tadadi) suçlardan kesin mahkumiyet (hüküm giymiş olma) koşuluna bağlanan bu sınırlama görüldüğü üzere sadece kesinleşmiş bir yargı kararının sonucunda kişilere ve ortaklara yasaklama getirmektedir. Halbuki Mülga 3984 sayılı Kanun aynı konuda ayrıca, idari bir organ kararına (Başbakanlık) “güvenlik belgesi” ve soruşturmasına bağlı bir sınırlama daha getirmekte idi. “Sakıncalılık” diye adlandırılan bu tür bir engeli 6112 sayılı RTÜK Kanunu ve ikincil düzenlemeleri öngörmemekle çok olumlu bir adım atılmış bulunmaktadır.

2. 6112 Sayılı Kanunun Madde 20 / (3), (4) Hükmü

(3) Hisse devri, şirket devri ve birleşme işlemleri sonucunda oluşacak şirket yapısında bu Kanunda öngörülen hususlara aykırılık bulunması hâlinde, Üst Kurulun doksan günü geçmemek üzere vereceği süre içinde bu aykırılığın giderilmesi zorunludur. Aksi hâlde ilgili medya hizmet sağlayıcı kuruluşların yayın lisansı iptal edilir.

(4) Birleşme, devralma ve nama yazılı olan hisselerin devirlerinde 19 uncu madde hükümleri, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri ile 7/12/1994 tarihli ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun hükümleri saklıdır.

3. 6112 Sayılı Kanunun Madde 26/8 Hükmü

(8) Özel medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar, Üst Kurulca kendilerine tahsis edilen televizyon kanalı, multipleks kapasitesi ile radyo frekanslarından yapacakları yayınlarını, tek bir verici tesis ve işletim şirketince kurulan ve işletilen radyo ve televizyon verici tesislerinden yapmak zorundadır. Ulusal karasal yayın lisansına sahip kuruluşlarca ortak kurulan verici tesis ve işletim şirketinin uyması gereken şartlar Üst Kurulca belirlenir ve şartları yerine getiren tek bir verici tesis ve işletim şirketine yayın iletim yetkisi verilir. Bu verici tesis ve işletim şirketine ortak olacakların hisse oranı yüzde onu geçemez.

C. Radyo Televizyon İstasyonu Kurma Sınırlamaları Düzenlemelerinin Amacı(Yoğunlaşmanın Önlenmesi)

1. Yasal Düzenleme Gerekçelerinde Yer Alan Sınırlama Amaçları

Bu Kanun’daki temel sınırlama düzenlemeleri olan 6112 sayılı Kanunun 19. maddesinin gerekçesinde,

(14)

Maddeye göre, 3984 sayılı Kanunda olduğu gibi, aynı şirket ancak bir radyo, bir televizyon ve bir isteğe bağlı hizmet işletmesi kurabilecek ve medya hizmet sağlayıcı şirketlere siyasi partiler27, sendikalar, meslek kuruluşları, kooperatifler, birlikler, dernekler, vakıflar, mahalli idareler ile bunlar tarafından kurulan veya bunların doğrudan veya dolaylı ortak oldukları şirketler ortak olamayacaktır.

“Tekelleşmenin önlenmesi ve çoğulculuğun korunması için medya sahipliğine, karasal yayın lisansı olan kuruluş sayısı ve gelire dayalı sınırlamalar getirilmesi öngörülmüştür.”

denilerek medya hizmet sağlayıcıların (yayınca kuruluşların) sermayeleri ile ilgili düzenlemelerin başta tekelleşmenin önüne geçmek olmak üzere yayıncılıkta rekabetin, şeffaflığın, çoğulculuğun korunmasının amaçlandığı” anlaşılmaktadır.

Diğer sınırlama düzenlemesi olan 6112 sayılı Kanunun 2. Maddesi gerekçesi şu şekildedir:

Madde ile Kanunun kapsamı belirlenmekte ve medya hizmet sağlayıcılar üzerinde Türkiye Cumhuriyeti yargı yetkisinin tespit edilmesine ilişkin hükümler düzenlenmektedir. Yapılan düzenlemede, Avrupa Sınır Ötesi Televizyon Sözleşmesi ve AB Görsel-İşitsel Medya Hizmetleri Yönergesinde yer alan kaynak ülke kıstası esas alınmıştır. Güçlü, rekabetçi bir medya hizmeti endüstrisini geliştirmek ve medya çoğulculuğunu artırmak için bir medya hizmet sağlayıcı üzerinde sadece tek bir devletin yargı yetkisi bulunması gerektiği kabul edilmektedir.

Diğer taraftan konuyla ilgili yargı kararında; “rtük’nun görevlerinin sayıldığı 6112 sayılı kanun’un 37. maddesi (a) bendinde ifadesini bulan ve yukarıda metnini verdiğimiz “ifade ve haber alma düşünce çeşitliliği, rekabet ortamı ve çoğulculuğun güvence altına alınması ve kamu menfaatinin korunması” görevi doğrultusunda; rtük’nun rekabeti, güvenilirliği ve çoğulculuğu önleyici, kamunun zararına sınırlamalarda ve düzenlemelerde bulunamayacağının anlaşılmaktadır.” denilmektedir28.

2. Doktrinde Yer Alan Sınırlama Amaçları

Sınırlama amaçları doktrinde;

a) Medyada çoğulculuğun ve ifade özgürlüğünü korumak,

b) Ulusal (veya uluslar arası) medya piyasalarını düzenlenmesini güvence altına almak,

c) İletişim kanalında karasal, uydu, internet kablo ve diğer yayın alanlarında tıkanıklığı önlemek olarak sıralanmaktadır.

Sözkonusu amaçları gerçekleştirmeye başka bir anlatımla medya yoğunlaşmanın önlenmesine yönelik sistemler için 4 tip model öngörülmektedir. Bunlar;

27 Alman Anayasa Mahkemesi, siyasal partilerin, kamu çalışanlarının ve kamu hukuku örgütlerinin yayım izni alamayacağı, dolayısıyla yayımcı olamayacağına ilişkin eyalet yasası hükmünü, yayımcıların devletten bağımsızlığı (staatsfreiheit) ilkesi gereğince Anayasaya aykırı bulmamıştır. Diğer bir deyişle bunların devletle olan bağları (nexus) yayımcılığın devletten bağımsız olması ilkesini zedeler. YILMAZ, Halit; a.g.e., s. 269’dan naklen. 28 Ankara 8. İdare Mahkemesi’nin 11.07.2013 tarih, 2013/495 E. sayılı yürütmeyi durdurma kararı.

(15)

1.İzleyici paylaşım modeli, 2. Lisans sahipliği modeli,

3. Gelir payı (frekans sınırlama) modeli, 4. Sermaye payı / yayın lisansı modelidir29.

Çağdaş Ülke Uygulamalarında İse Yoğunlaşma Hesaplamalarında CR4 ve CR8 Gibi Faktörler Kullanılmaktadır

CR4 (ConcentrationRatio 4) oranının hesaplanmasında sözkonusu endüstride en yüksek payına sahip dört işletmenin pazar payı ele alınır ve bu oran tüm endüstri oranı ile kıyaslanmaktadır. CR8 (ConcentrationRatio 8) ise daha çok radyo işletmelerinin pazar paylarının hesaplanmasında kullanılmakta ve ilk sekiz işletmenin pazar payı esas alınmaktadır30.

Buna göre Türkiye’deki Televizyon işletmelerinin CR4 ve CR8 yoğunluk hesaplamaları göre;2008 yılında CR4 oranının % 74.72, 2009 yılında ise % 73.28 olduğu görülmektedir. Yoğunlaşmaların hesaplandığı bu modele göre eğer CR4 oranı % 0, CR8 oranının % 75’in üzerinde ise yüksek yoğunlaşma vardır.

Yıl CR4 Oranı CR8 Oranı

2008 85.24 98.65

2009 83.48 98.62

Tablo-1: Televizyon Pazarlarında Medya Gruplarının Yoğunlaşma Oranları31

Televizyon işletmelerinin mülkiyet yapısına ait oldukları medya gruplarının pazar paylarında hesaplanan yoğunlaşma oranlarına göre ise, CR4 oranının % 85.24, CR8 oranının % 83.48 olduğunu ve her ikisinin de limitlerin üstünde olduğunu görülmektedir32. Bu oranlar bize Türkiye’de televizyon pazarında yüksek yoğunlaşma olduğunu göstermektedir.

Türkiye görsel-işitsel medya sektöründe faaliyet gösteren başlıca medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar; a)Doğan Grubu (4 TV kanalı: Kanal D, CNN Türk, Interaktif TV ve Shopping TV, bir dijital televizyon platformu (D-Smart), dört radyosu (Radyo D, Slowturk, Radyo Moda, CNN Türk Radyo) ile Türkiye’nin en büyük medya grubudur. b) Çalık Grubu (Turkuaz Medya Grubu) (Grubun ATV (ulusal), a-Haber (haber kanalı), ATV Avrupa (uydu) adlı televizyon kanalları bulunmaktadır), c) Çukurova Grubu (SkyTürk Televizyon, DIGITURK (dijital yayıncılık) kanalları bulunmaktadır), d) Doğuş Grubu (Grubun Haber Kanalı NTV, CNBC-E kanallarının yanısıra, e2, NTV Spor, NBA TV ve Kral TV isimli televizyon kanalları bulunmakta, bunların yanı sıra Kral FM, N101, NTV

29 Open SocietyInstitute EU MonitoringandAdvocacyPrfogm Network Media Program, Avrupa Televizyon Düzenleme, Politikaları ve Bağımsızlık, İzleme Raporu (Türkiye), 2005, s. 22.

30 KUYUCU, Michael; “Türkiye’de Çapraz Medya Sahipliğinin Medya Ekonomisine Olumsuz Etkileri ve Bu Etkilerin Önlenmesine Yönelik Öneriler”, Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Akademisi Dergisi, Temmuz 2013, Cilt 8, Sayı 1, s. 155.

31 RTÜK’e beyan edilen reklam gelirlerinde ilk dört ve ilk sekiz medya grubunun gelirleri baz alınarak hazırlanan CR4 ve CR8 yoğunlaşma oranları.

(16)

Radyo, NTV Spor, Radyo 5, Radyo Eksen, Radyo Voyage ve Virgin Radyo olmak üzere toplam yedi radyo istasyonuna da sahiptir.), e) Ciner Grubu (Grubun üç televizyon kanalı (Habertürk, Kanal 1 ve 2013’ten itibaren Show-TV televizyon kanalları) ile bir televizyon yapım şirketi bulunmaktadır, f) Feza Gazetecilik (Grubun Samanyolu TV, Samanyolu Haber, Mehtap TV, Ebru TV kanalları bulunmakta, ayrıca bir haber ajansı (CHA) ve üç radyosu (Burç FM, Cihan Radyo ve Irmak Radyo) bulunmaktadır)33.

Sözkonusu medya gruplarının televizyon yayıncılığı sektöründe yoğunlaşma düzeyleri ise aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.

Gruplar CR %

Doğan Medya Grubu 38

Turkuvaz Televizyon Grubu 19

Çukurova Grubu 15

Doğuş Grubu 8

Toplam 80

Tablo-2: Televizyon Yayıncılığı Sektöründe Yoğunlaşma Düzeyleri (Gruplar)34

İkinci Bölüm

Genel İzin (Lisans) Yetkisi ve 6112 Sayılı Kanun Yayın Lisansı Rejimi (Geçici ve Kalıcı Lisans Rejimi)

I. Görsel – İşitsel Medya Hizmetlerinde İdarenin Genel İzin (Lisans) Yetkisinin Temel Özellikleri

AİHS 10. Maddesine göre; Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamları tarafından müdahale olmaksızın ve ulusal sınırlar dikkate alınmaksızın, görüşlere sahip olma ve bilgi ve düşünceleri edinme ve bunları yayma özgürlüğünü içerecektir. Bu Madde, Devletlerin, radyo televizyon ya da sinema işletmeciliğinin izne/ ruhsata bağlanması isteminde bulunmalarını engellemeyecektir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi söz konusu üçüncü cümleyi devlete ülkesi içindeki yayıncılığın ve sinematografik faaliyetlerin düzenlenmesinde genel bir izin yetkisi verdiği şeklinde yorumlamaktadır.

Diğer taraftan Avrupa Birliği ve Konseyi’nin izin direktifine göre farklı iletişim ağları ve hizmetleri arasındaki yöndeşme ve bunların teknolojileri, bütün benzeri hizmetleri kapsayacak bir izin sisteminin oluşturulmasını gerekli kılmaktadır35.

Avrupa Birliği ve Konsey düzenlemeleri ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında bu şekilde yer alan genel izin yetkisinin temel özellikleri şöylece özetlenebilir.

33 SÖZERİ, Ceren – Zeynep GÜNEY; Türkiye’de Medya Ekonomi Politiği: Sektör Analizi, TESEV Yayını, İstanbul 2011, s. 47, 48.

34 Kaynak: ZenithOptimedia (2010).

35 Directive 2002/20/EC, (Authorisation Directive), (Evrensel Hizmet Direktifi), 7 March 2002, OJ L 108/25, preamble (2), (7).

(17)

Avrupa Birliği Görsel İşitsel Medya Hizmetleri Yönergesi’ne göre genel izin yetkisi ulus devletlere aittir36.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne göre; yayın izni kesin bir hak değildir, ancak Devlet ve idare organları Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 10. maddesinin üçüncü cümlesindeki izin verme yetkilerini kullanırken, teknik veya finansal mülahazalar dışında, öngörülen istasyonun niteliği ve amaçları, bu istasyonun ulusal, bölgesel ya da yerel düzeyde potansiyel izleyicisi, belirli izleyici gruplarının hakları ve ihtiyaçları ve uluslar arası hukuk belgelerinden kaynaklanan yükümlülükler gibi başka etkenleri de göz önünde tutabilirler37.

Lisans vermeye ilişkin temel ölçütler mutlaka yasayla belirlenmelidir; bunların belirlenmesi idareye bırakılamaz38.

Radyo frekanslarının kullanım hakkının verilmesi usulü her durumda nesnel, şeffaf, ölçülü ve ayrımcılık içermeyecek şekilde olmalıdır. Sınırlamalar objektif ve makul gerekçelere dayanmalı ve hedeflenen amaçlara uygun olmalıdır39.

Diğer taraftan, genel izin çerçevesinde idarelerce verilen yayın izni ve lisansı fikri mülkiyet lisansları ile farklılık arzetmektedir. Zira, fikri mülkiyet hukuku anlamında lisans: hak sahibinin mutlak hakkına konu olan bir gayri maddi hakkı, başka kimselere kullandırmasını ifade etmektedir40.

Bu anlamda, yayın lisans yetkisi medya içeriği ile ilgili olmayıp tamamen frekansların kullanım haklarının verilmesi ve tahsisi konusunda geçerli olduğu için ilgili münhasır “lisans yetkisiyle bir ilgisi yoktur. Münhasır film lisansları ise medya içeriğiyle ilgilidir41.

B. Genel İzin Yetkisi Kullandırma Süreçleri 1. Frekans Planlama Süreci

Yayım yapmaya elverişli frekansların tahsisi ya da bunların kullanılmasına izin

36 Nitekim GİMHY’nin çerçeve 19. maddesine göre;

Bu Yönerge Üye Devletlerin ve yetkili kurumlarının - lisanslama sistemleri, idari izin veya vergilendirme dâhil - programların tertibi, içeriği ve finansmanına ilişkin sorumluluklarını etkilemez.

GİMHY’nin 20. maddesine göre;

“Bu Yönergenin hiçbir hükmü, Üye Devletleri herhangi bir görsel-işitsel medya hizmeti türü için yeni lisans vermeye veya idari izin sistemleri getirmeye zorlamamalı veya teşvik etmemelidir.”

Ancak“Lisans verme usullerine ulusal mevzuatta yer verilmesi halinde ve birden fazla Üye Devleti ilgilendirmesi durumunda, bu tür lisanslar verilmeden önce ilgili kurumlar arasında temaslar yapılması arzu edilen bir husustur.” ifadeleri (GİMHY’nin 95. maddesinde) yer almaktadır.

37 HARRIS, David – Michael O’Boyle – ColinWarbrick: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Hukuku, Türkçe Birinci Baskı (2013), Avrupa Konseyi 2009, s. 481-483.

38 Council of Europe Recomedation No (200) 23.

39 AB İzin Direktifi (Çerçeve Direktif) 7 Mart 2002 tarih ve 2002/21/AT. 40 YASAMAN, Hamdi, Marka Hukuku, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2004, s. 735.

41 Medya içeriği esas itibariyle münhasır lisanslar marifetiyle kullanılmaktadır. ABAD (Avrupa Birliği Adalet Divanı)’nın medya sektörü açısından referans kararı olan Coditel II davasında 1982 yılında verdiği karara göre, münhasır film lisansları AB Antlaşması’nın 81 inci maddesine aykırılık teşkil etmez: Coditel II, Dava No. 262/81, (1982) ECR 3381, 15-16.

(18)

verilmesi sürecinin temelinde frekans planı yer alır. Frekans planı tespit işlemidir ve izin verilmesi süresince hazırlık işlemleri arasında yer alır. Bu niteliğiyle frekans planları etkili idari işlemlerden değildir ve bu nedenlerle herhangi bir iptal davasına konu olamazlar. Buna rağmen, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne göre, belli bir kategorideki frekansların izin rejiminin dışında tutulması mümkündür. Mahkeme’nin önüne gelen olayda, kısa dalga frekans tahsisi talebinin reddedilmiş olmasının Sözleşmenin 10. Maddesini ihlal ettiği ileri sürülmüştür. Mahkeme kısa dalga frekansların teknik olarak sınır ötesi yayımlar için kullanılması gereğine de değinmiş ve bu tür frekansların izin rejiminin dışında tutulmuş olmasını sözleşmeye aykırı bulmayarak kabul edilmezlik kararı vermiştir.42

2. Frekans Tahsisi Süreci

Hangi frekansların tahsise açılacağı yöntemi bu şekilde belirlendikten sonra belirlenen tahsis yöntemi dairesinde münhasır kullanıma izin verme yetkisi genel olarak görsel-işitsel iletişim alanının düzenleyici ve denetleyici otoritesindedir43. Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi ülkelerinde bu yetki münhasıran düzenleyiciüst kurullara aittir.

Iı. Genel İzin Yetkisi Münhasıran Üst Kurullara Aittir

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin görsel-işitsel iletişim sektöründeki düzenleyici ve denetleyici otoritelerin bağımsızlığı ve işlevine ilişkin tavsiye kararında, en önemli yetkilerinden birinin izin yetkisi olduğu belirtilmektedir44.

Yayıncılık alanındaki düzenleyici kurulların ilk örneği ABD’de görülmüştür. 1934 yılında yani radyo yayıncılığının başlamasından yaklaşık 10 yıl sonra İletişim Yasasıyla kurulan FCC, gerek idari yapılanması gerekse görev, yetki ve uygulamalarıyla dünyadaki diğer kurullara model olmuştur. İngiltere’de ticari yayıncılığa geçilmesiyle birlikte farklı isimlerle birtakım kurullar oluşturulmasına karşın, yakınsayan radyo, televizyon ve telekomünikasyon gibi farklı sektörleri düzenleyen farklı üst kurullar OFCOM adıyla tek bir çatı altında birleştirilmiştir. Fransa’da radyo ve televizyon alanında ilk düzenleyici kurulun oluşturulması, 1982 yılında ticari yayıncılığa izin veren İletişim Yasasıyla gerçekleşmiştir. Fransa’da ilk düzenleyici kurul olan HACA 1989’daki yasa değişikliği ile CSA adını almış olup halen aynı isimle görev yapmaktadır45.

Diğer taraftan, yayıncılık izin verme süreci birbiriyle bağlantılı maddi ve usuli sorunları içermektedir. Zira izin almak üzere çoğu zaman birden fazla aday başvurmaktadır. Bu durumlarda izin verme usulüyle ilgili olarak üç farklı yol söz konusu olabilir.

Birinci yöntem yapılacak olan karşılaştırmalı bir değerlendirme sürecinin sonunda en iyi hizmet önerisini (projesini) sunan adaya iznin verilmesidir. Ancak bu durumda da

42 TrevorBrook V.U.K 11.7.2000 Application no:38218/97 (hudoc)

43 Ancak, Fransa’da frekans planında yer alan frekansların hangilerinin tahsise açılacağını belirleme yetkisi CSA’ya ait değildir. 86-1067 sayılı İletişim Özgürlüğü Hakkında Yasanın 21. Maddesine göre BaşbakanCSA’nın da görüşünü aldıktan sonra hangi frekansların devlet idaresine ayrılacağına hangilerinin de CSA tarafından yayımcılara tahsis edileceğine karar verir. Hangi frekansların tahsise açılacağının belirlenmesine ilişkin bu yöntem Türkiye’deki yöntemle benzerlik göstermektedir.

44 COUNCIL OF EUROPE Recommendation No R (2000) 23 on theIndepentenceandFunctions of RegulationAuthoritiesBroadcastingSector (coe.int).

45 Daha fazla bilgi için bkz. TUNÇKAŞIK, Halit; “AB Üyesi Ülkeler ile ABD Anayasası’nda Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar”, TBMM Araştırma Merkezi, Ekim 2011.

(19)

lisans verecek olan idarenin takdir yetkisi tehlikeli bir şekilde genişler.

İkinci yöntem iznin ihale yöntemiyle verilmesidir. Bu durumda izin alma sürecine katılım olanakları daralacaktır. Bu usulde takdir yetkisi söz konusu olmayacak, izin tamamen objektif bir nedensellik ilişkisi içinde, idarenin bağlı yetkisi çerçevesinde verilecektir. Bu usulün lisans verme konusunda daha objektif sonuçlar doğuracağı kabul edilmiştir.

Üçüncü usul karma usuldür. Bu yöntemde hem adayların sunduğu faaliyet projeleri değerlendirilir hem de ihale süreci işler. İhale usulüne rağmen takdir yetkisine her zaman yer vardır46.

III. Türk Hukukunda Radyo-Televizyon Yayın Faaliyeti (İzin) Yetkisi

A. Türk Hukukunda Genel İzin Yetkisinin Anayasal ve Yasal Düzenlemeleri 1. Anayasal Düzenlemeler

Düşünceyi Açıklama Hürriyeti

1982 Anayasası’nın 26. maddesi birinci fıkrasında;

“Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir47.

1982 Anayasası’nın 133 maddesi şu şekildedir:

“Radyo ve televizyon istasyonları kurmak ve işletmek kanunla düzenlenecek şartlar çerçevesinde serbesttir.”

2. Yasal Düzenlemeler

Türk hukukunda yayım faaliyetinin izne bağlı olacağı 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 19, 20, 26, 27, 28, 29 ve çerçeve 4. maddeleri ile ilgili mevzuatında açıkça düzenlenmiş bulunmaktadır.

6112 sayılı Kanun’un 27. maddesine göre; “Medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar, kablo, uydu, karasal ve benzeri ortamlarda yayın yapabilmeleri için her bir yayın tekniği ve ortamına ilişkin Üst Kurul’dan ayrı ayrı yayın izni (lisans) almak zorundadır.”

46 YILMAZ, Halit; a.g.e., s. 204-205.

47 Anayasa’nın 26. Maddesinin de kaynağını teşkil edenAvrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi şu şekildedir:

Madde 10 – İfade özgürlüğü

Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve vermek özgürlüğünü de içerir. Bu madde, devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine bağlı tutmalarına engel değildir.

(20)

6112 sayılı Kanunun ilgili maddelerindeki bu düzenlemelere göre Türkiye’de yayım faaliyeti RTÜK’nun vereceği yayın iznine bağlıdır. RTÜK ulusal düzeyde genel, ulusal düzeyde tematik, yerel ve bölgesel düzeyde genel, yerel ve bölgesel tematik vs. gibi yayın hizmeti kategorilerini ve bu kategorilerin her birinin yayın niteliklerini belirleme yetkisine sahiptir.

Tüm çağdaş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de görsel-işitsel medya alanında idarenin (RTÜK’ün) genel yetkisi olduğu kabul edilmektedir. Bu anlamda RTÜK tüm yayın ortamlarını yayın türleri ve alanı ayrım yapmaksızın istisnasız düzenlemekte, ayrıca izinsiz yayınları ve izinsiz verici tesis etmeyi de yasaklamaktadır.

Nitekim 6112 sayılı Kanunun 33. maddesine göre;

“(1) Üst Kuruldan yayın lisansı almadan veya yayınları Üst Kurul tarafından geçici olarak durdurulmasına ya da yayın lisansı iptal edilmesine rağmen yayın yapan gerçek kişiler ile tüzel kişilerin yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürü, bir yıldan iki yıla kadar hapis ve bin günden beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Tüzel kişiler hakkında ayrıca 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 60 ıncı maddesindeki güvenlik tedbirleri uygulanır. İzinsiz olarak faaliyetine devam eden yayın cihaz ve tesisleri Üst Kurulca mühürlenerek kapatılır.

(2) Yayın lisansı olmasına rağmen lisans tipi dışında yayın yapan ve izinsiz verici tesis eden medya hizmet sağlayıcılar Üst Kurulca uyarılır, yapılan uyarıya rağmen izinsiz yayına devam edenler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanır.

B. Genel İzin Yetkisi Hukuki Niteliği

1. Genel İzin Münhasıran Rtük’na Ait Bir Yetkidir

Anayasa 133 ve 6112 sayılı Kanunun düzenlemeleri radyo TV faaliyetleri düzenleme ve denetleme görevini RTÜK’e vermiş bulunmaktadır48.

6112 sayılı Kanunun 27. maddesine göre; “... kamu ve tüm özel radyo ve televizyon kuruluşlarına kanal ve frekans bandı tahsisi ile yayın izni ve lisansı vermek ve bu tahsis ve izni iptal etmek yetkisi, münhasıran Üst Kurula aittir.”

Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun (RTÜK) kuruluşunu düzenleyen 6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanunun 34. maddesinin (1) ve (2) fıkraları ile 35. maddesinin (1) fıkrası şu şekildedir;

(1) Radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetleri sektörünü düzenlemek ve denetlemek amacıyla, idari ve mali özerkliğe sahip, tarafsız bir kamu tüzel kişiliği niteliğinde Radyo ve Televizyon Üst Kurulu kurulmuştur.

(2) Üst Kurul, bu Kanun ve mevzuatta kendisine verilen görev ve yetkileri kendi sorumluluğu altında bağımsız olarak yerine getirir ve kullanır.

48 Avrupa Konseyi Bakanlar komitesi Görsel İşitsel İletişim Sektöründeki düzenleyici ve denetleyici otoritelerin bağımsızlığı ve işlevine ilişkin tavsiye kararında “düzenleyici ve denetleyici otoritelerin en önemli yetkilerinden birinin izin verme yetkisi olduğu belirtilmektedir. COUNCIL OF EUROPE Recommendation No R (2000) 23 on theIndepentenceandFunctions of RegulationAuthoritiesBroadcastingSector (coe.int).

(21)

AyrıcaÜst Kurulun görev ve yetkilerini düzenleyen 6112 sayılı Kanun’un 37. maddesi;

b) “Millî frekans planında karasal radyo ve televizyon yayınları için 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu hükümlerine göre Üst Kurula tahsis edilen frekans bantları çerçevesinde televizyon kanal ve radyo frekans planlamalarını yapmak veya yaptırmak ve uygulamak.

c) Medya hizmet sağlayıcı kuruluşların yayın lisansı talebinde bulunabilmeleri için gerekli idarî, malî ve teknik şartları belirlemek ve bu kuruluşlardan şartları sağlayanlara yayın lisansı vermek, denetlemek ve gerektiğinde iptal etmek” şeklinde düzenlenmiş bulunmaktadır.

2. Genel İzin Yetkisi Tek Taraflı ve Genel Niteliğe Sahiptir

Yayım izni (lisansı) idarenin (RTÜK’nun) tek taraflı bir idari işlemidir ve burada sözleşmesel bir ilişki söz konusu değildir49.

6112 sayılı Kanun ve ilgili mevzuatına göre; yayım tekniği alanı (ulusal, bölgesel, yerel) ve yayın ortamı (kanal, uydu ve karasal) ne olursa olsun RTÜK yayın izni kural olarak genel bir niteliğe sahiptir. Bu anlamda tek taraflı izin sistemi kapsam açısından tüm yayın alanları ve türleri istisnasız kapsamında barındırmaktadır. Ulusal, bölgesel, yerel olduğu gibi uydu kablo karasal ve isteğe bağlı yayıncılık ve benzeri ortamlar içinde tek taraflı sistem geçerlidir.

Diğer taraftan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yargı yetkisi altındaki her türlü teknik usul ve araçlarla yapılan yayınlar izin yetkisi kapsamındadır. 6112 sasyılı Kanunun 2. Maddesinde düzenleme ile Türkiye Cumhuriyeti hukuksal düzenlemelerini (lisans, yaptırım vb.) tabi olacak yayın hizmet sağlayıcılarının lisans yoluyla hangi hizmet sağlayıcılar olduğu hüküm altına alınmaktadır.

3. İzin Verilen Faaliyet Kamu Hizmeti Niteliğindedir

Türk hukukunda tüzel kişilerin yürüttüğü görsel-işitsel iletişim faaliyeti izin yöntemi ile gördürülen kamu hizmeti olarak kabul edilmektedir. Hatta RTÜK’ün çıkardığı yönetmeliklerin imtiyaz sözleşmelerindeki düzenleyici işlem niteliğinde bulunan şartnamelerin yerini aldığı ifade edilmektedir50. Gerçekten mevcut düzenlemelerden bakıldığında birçok açıdan özel yayımcıların faaliyetini tam bir teşebbüs özgürlüğü bağlamında görmek mümkün değildir.

Nitekim 6112 sasyılı Kanun ise, özel yayımcılar da, Türkçe’nin gelişimine katkıda bulunmak (6112 sayılı Kanun md. 8/1-m); tarafsız yayın yapmak (6112 sayılı Kanın md. 8/1-ı; hükümet bildirilerini yayımlamak (6112 sayılı Kanun md. 7/2); belirlenen oranlarda ve saatlerde eğitim, kültür, Türk halk ve sanat müziği yayımlamak (6112 sayılı Kanun md. 14/4); ulusal ölçekte yayım yapılıyorsa ülkenin asgari yüzde yetmişine (6112 sasyılı Kanun md. 3/1-aa) ve Üst Kurulca belirlenen yerleşim yerlerine ulaşmak zorundadırlar51.

49 YILMAZ, Halit; İdarenin Görsel-İşitsel İletişim Alanındaki İşlevi, İmaj Yayını, Ankara 2006, s. 264-265. 50 GÖZÜBÜYÜK, A. Ş. – Turgut TAN; İdare Hukuku, C. I, 3. Baskı, Turhan ayını, Ankara 2004, s. 647. 51 Diğer taraftan yayın iznine konu faaliyetin kamu düzeni ve kamu menfaati ile ilgili olduğuna dair Danıştay kararında; “... davacının ... karar nedeniyle Türkiye’nin menfaatine aykırı ve itibarını sarsacak sonuçlar doğduğu

(22)

4. Karasal Lisans Süreçleri Geçici ve Kalıcı Rejim Şeklinde Düzenlenmiştir

6112 Sayılı Kanun genel izin yetkisi sistematiğini, getirdiği düzenlemelerle Mülga 3984 Sayılı Kanunda olduğu gibi karasal yayıncılığı ve lisans işlemlerini kalıcı ve geçici rejim olarak zorunlu bir ayırıma tabi kılmış gözükmektedir.

Nitekim 6112 sayılı Kanun geçici 4. Maddesindeki düzenlemede yer alan sıralama ihalesi yapılıp karasal yayın lisansları verilene kadar geçecek süreye ilişkin geçiş hükümleri ile getirilen ve öngörülen izin sistemi, geçici izin rejimidir. Söz konusu düzenlemeye göre,

Geçici Madde - 4 (1)

“Üst Kurulca sıralama ihalesi yapılıp, karasal yayın lisansları verilene kadar geçecek süre içerisinde, sadece 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun geçici 6 ncı maddesi uyarınca karasal ortamda yayında olan radyo ve televizyon kuruluşları, Üst Kurulca yayın yapmalarına müsaade edilmiş olan yerleşim yerleri ile sınırlı olmak kaydıyla, yayınlarına devam ederler.

3984 sayılı Kanunun geçici 6. maddesinde ise;

“Üst Kurul, kendi oluşumu ile yayın izni ve lisansı vermeye başlayacağı tarihe kadar geçecek süre zarfındaki radyo ve televizyon yayınları rejimini ayrıca ve öncelikle düzenler.

Bu süre zarfında kullanılmakta olan kanal ve frekanslar,kullananlar için herhangi bir suretle müktesep hak teşkil etmezler. Ancak, Üst Kurul yayın izni verip kendilerine kanal ve frekans bandı tahsis edilen Radyo ve televizyonlara; yayına geçmeleri için kendilerine verilen süre sonuna kadar 29 uncu maddenin son fıkrasının son cümlesi tatbik edilmez.” hükmü yer almaktadır.

Dolayısıyla 6112 sayılı Kanunun geçici hükümlerindeki düzenlemelerinde uydu, kablo ve isteğe bağlı yayıncılık için kalıcı lisans rejimi öngörülmüştür.

C. Genel İzin Yetkisi Hukuki Sonuçları

a) 6112 sayılı RTÜK Kanunun getirdiği genel izin yetki usulünde izin verilmedikçe ilgili kişi veya kuruluşlar Radyo Televizyon faaliyeti yapamazlar. Zira Anayasa 26 ve 133. maddesi doğrultusunda çıkarılan Mülga 3984 sayılı Kanun ve halen yürürlükte olan Radyo ve Televizyon Yayınlarının Kuruluş ve Faaliyetlerini Düzenleyen 6112 sayılı Kanun ve ilgili mevzuatı bu konuda izin usulünü tercih etmiş, bir başka anlatımla yazılı medya faaliyetinde olduğu gibi bildirim usulüne yer vermemiştir52.

b) (Medya hizmet sağlayıcılar) yayıncı kuruluşlar her bir yayın tekniği ve ortamına ilişkin RTÜK’undan ayrı ayrı lisans almak, platform, multipleks, altyapı işletmecileri ve verici tesis ve işletim şirketleri RTÜK’ndan “yayın iletim” belgesi almak zorundadırlar.

belirterek açtığı davada, davacının Kurul başkanı ve vatandaş sıfatıyla kişisel, meşru ve güncel bir menfaat bağının bulunduğunun kabulü gerekmektedir.”, Danıştay 10. Dairesi’nin 20.05.2002 tarih, 2002/762 E., 2002/1675 K. sayılı kararı.

52 6112 sayılı Kanun Mülga 3984 ve ilgi mevzuatında yer alan (Yönetmelik 79); Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Kanunları, Yönetmelikler ve diğer mevzuat hükümlerine uygun şekilde yayın yapacaklarını ve yayın ilke ve esaslarına bağlı kalacaklarına dair noter tasdikli taahhütname sunmak zorunda olduklarına ilişkin düzenlemelere yer vermemiş, böylece uygulamada işlevi olmayan ve haber alma özgürlüğü ile bağdaşmayan bir uygulamaya son

Referanslar

Benzer Belgeler

• Geleneksel medya içerisindeki televizyon yayınında izleyici televizyon içeriğine yayın akışının belirlediği sıralamada ve zaman.

Yeni bir grafiksel yayın akışı modeli olarak nitelendirmek mümkündür.... İçerik

Fırat Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Elektronik-Bilgisayar Eğitimi Bölümü bünyesinde bulunan dört anabilim dalından birisi.. Henüz bu anabilim dalına

Başarılı editörler veya müdürler, görevlerini yapıların sesine uyumlu ses çıkartarak çok iyi şekilde yerine getirdikleri için, sosyal faydaya yönelik etik bağlamında

Açıklanan bilgiler çerçevesinde çalıĢmada; öncelikle sosyal medyaya iliĢkin seçili ülkeler ve örgütler tarafından yapılan/yapılmakta olan yasal düzenlemeler,

Küresel bir savaş (II. Dünya Savaşı) için ekonomik ve askeri gücün bu ölçekte kullanılması daha önce hiç görülmemiştir. II Dünya Savaşı Japon ve Alman işgalindeki

MADDE 1 – 26/8/2011 tarihli ve 28037 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Medya Hizmet Sağlayıcı Kuruluşlarının Elde Ettiği Ticari İletişim Gelirlerinin Denetimi ve

RTS108 SANAT TARİHİ-II 3+0+0 Zorunlu 3 Bu dersin amacı, sanatın anlamını ve kapsamını irdeleyerek kuramsal bir altyapı oluşturmak; yazı öncesi/tarih öncesi