Sİ VA S K IZ ANADOLU
İH L
E S
M İN
ER İMİZE HOŞ G EL D İN İZ !
Ba şarıya Giden Yo l
Aileden Geçer
Belki hayatınızın en iyi
anne baba seminerine hoş geldiniz.
*Bu tartışılabilir fakat bu gün çok güzel şeyler öğreneceğimiz ya da
hatırlayacağımız KESİN.
"Her gün bir yere konmak ne güzel.
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.
Dünle beraber gitti, cancağızım Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım. ”
H.z Mevlana
Ben Hayatımda
Hiç Anne-Babamı
Üzmedim
Soru-1
ün y D ad ak i e n iy i anne ba ba
kim dir
?
Soru-2
Tabiki herkesin kendi anne babası.
Bütün çocuklar için böyledir.
Çünkü
siz
Kimse inanmıyorken ona ve başaracağına inanan ilk
insansınız.
Onun başarısı ,mutluluğu için kendinizi dahi unutan tek
kişisiniz.
Her şeyden vazgeçmek istediğinde ona
hakiki destek ve moral kaynağı olan sizsiniz.
Zorlandığı ve kafasına taktığı zamanlarda
''önce sağlık'' diyen yine sizsiniz.
İyilik ve sıcaklığınız kendisini güvende ve huzurlu hissetmesini
sağlıyor. Parlak gülüşünüz daima ileride bekleyen harika bir şey olduğunu
hatırlatıyor ona.
Yaşamın ne kadar harika olabileceğini ya da hayatın berbat ve
yaşanılamaz olduğu hissini en güçlü siz verdiniz ya ha hissettirdiniz.
Gurur duyacağı işler yapmayı ona
ilk öğreten sizsiniz.
Güçlü olduğunu ve hayatta istediği her şeyi başarabileceğimi ona
gösteren ilk sizsiniz.
Veee tabiki yaşam ne getirirse getirsin dayanıklı olsun diye
hayallerini ,zenginleştiren umut
aşılayan sizsiniz.
Biz Bunları
Geç mi Yapamadık
Kaldık?
Soru-3
Tabiki Hayırrrr.
Anne-babalık sadece çocuklukta değil.Bir Ömür boyu.
Ders alınmış
başarısızlık başarı demektir.
Malcom S. Forbes
Çocuklarımızın başarılı olabilmesini elbette her ebeveyn ister. Ancak tek başına bunu çocuktan beklemek doğru olmayacağı gibi, ebeveynlere de düşen bazı sorumluluklar vardır. Öğrenci profilleri
incelendiği zaman, iyi dediğimiz öğrencilerin; aile yapılarının, aile eğitiminin ve ailenin eğitime verdiği
önemin olumlu etkilerini görebiliyoruz. Bu sebeple öğrencinin okul yaşamında mutlu, başarılı ve iyi davranışlar göstermesi için veli olarak üzerimize düşen sorumlulukları bilmemiz ve yerine getirmemiz
gerekmektedir.
BAŞARIYA GİDEN YOL
Her alanda olduğu gibi çocuk
eğitiminde rol oynayan aile okul ve çevre üçgeninde de her şeyin başı
aile, çünkü anne ve baba çocuğun ilk öğretmenleridir.Ailenin çocuk
üzerindeki etkisi çocuk henüz
dünyaya gözlerini açmadan başlar.
BAŞARIYA GİDEN YOL
Bir öğrencinin başarısında herkes kendi etkisini ortaya
koyma gayretine girerken
,başarısızlığında birbirinde suç arıyor ve sonunda bir çok
sebeple konu aileye geliyor.
BAŞARIYA GİDEN YOL
Çocuğun sevmeyi, kendine güvenmeyi,
çevresiyle iletişim kurmayı, başarıyı ya da başarısızlığı tattığı ilk yer aile ortamıdır.
Bu nedenle her konuda olduğu gibi
çocuğun okula başladığı dönemden itibaren göstereceği başarının temellerin de en
büyük pay aile içindeki yaşantılarına bağlıdır.
BAŞARIYA GİDEN YOL
Yapılan pek çok çalışmada genetik aktarımın dışında anne karnındaki deneyimlerin de çocuğun karakterine ve
potansiyeline etki ettiği görülmektedir. Mutlu, bilinçli, farkındalıklı, ilgili aileler çocuğun başarısında olumlu rol
oynamaktadır.
Evde huzurlu ve mutlu olan çocuk daha az duygusal yük taşımakta ve enerjisini daha fazla derslerine
ayırabilmektedir. Koşulsuz sevgiyle büyüyen, hoşgörü ve demokrasi içerisinde yetiştirilen çocuğun benlik değeri
ve özgüveni yüksektir.
Araştırma;
Bir aile çocuğun hayat ve okul
başarısından memnun olamıyorsa ilk önce kendini sorgulamalıdır. Aslında çocuk her
haliyle "Ben sizin ürününüzüm"
demektedir. Aileler çocuğu yetiştirirken farkında olmadan bazı eğitim hataları
yaparlar ve sonra sorunun çocuktan kaynaklandığını düşünürler.
BAŞARIYA GİDEN YOL
Çocuğunuzun Başarısız Olmasını
İstiyorsanız
Bunları Yapın!
Çocuğun özgüvenini ve kendine saygısını en çok zedeleyen nedenlerden biri de, bu tür anne-
baba-çocuk ilişkisidir. Başarıya koşullu sevgi, çocuğa yarar yerine zarar verir. Çocuk başarı düzeyi ne olursa olsun, anne babası tarafından
sevildiğini hissetmek ister. Başarı düzeyinin yükseltilmesi gereken durumlarda, aileler okul ve öğretmenleri ile görüşmeli, bu konuda neler
yapılabileceği, okul-aile işbirliği içerisinde değerlendirilmelidir.
Başarılı olursan severiz
:(
Sizi başka anne babalar ile kıyasladığında siz ne hissedersiniz bir düşünün. Ancak, çocuklar sürekli olarak eleştirilmeye, başka çocuklarla kıyaslanmaya
başladıklarında, asıl hedeflenenin tam tersi olarak ders çalışmaktan biraz daha uzaklaşmaya başlarlar.
Çocuğu kendi gerçekleri içinde değerlendirmek gerekir.
Kıyaslamak yerine çocuğa inanıldığını hissettirmek çok daha sağlıklı sonuçlar doğurmaktadır.
Ayşe'nin senin gibi imkanı yok ama
senden başarılı:(
Evladım çok zekisin bi de çalışsan:)
Zaman zaman anne babalar çocuklarının özelliklerini kabul etmeyip, yüksek beklentiler içerisine girebilmekte,
çocuklarının sınırlarını aşırı zorlayabilmektedirler. Bu durum, çocuğun büyük bir baskı ve kaygı hissetmesine ve
çaresizlik yaşamasına neden olur. Çocuğun özellikleri göz önünde bulundurularak beklentilerin belirlenmesi,
çocuğun başarı gösterebilmesi için önemlidir. Anne babalar çocuklarının sınırlarını tanımaya, onların yetenek, ilgi ve değerlerini anlamaya çalışmalıdırlar.
Telefonu,tableti,bilgisayarı şıp diye öğrenip sizden daha iyi bilmeleri zekadan değil imkandan ve ellerinden
bırakmamalarından kaynaklı.
Aklın hep başka yerde bi derse versen:(
Hızlı büyüme ve değişim döneminde olan gençlerin, ilgileri de değişmektedir. Bu nedenle de, unutkanlık, dalgınlık, dikkatini
yoğunlaştırmakta zorluk yaşayabilirler. Bu durumda en iyi yaklaşım genci anlamaya çalışmak, onu empatik dinlemektir.
Mümkün olduğunca çalışırken dikkatini dağıtan unsurları çalışma alanından temizlemek konusunda onu teşvik etmek,
çalışma ortamını kendi öğrenme stiline uygun olarak düzenlemesine izin vermek yardımcı olacaktır.
Ahhh bu sözleri duvara söylesem duvar dile gelirdi:(
Çocuğunuz ya söylediklerinizi dinler gibi görünüp sizi geçiştirecektir ya da sizinle çatışacaktır. Onun
gerçekten neyi duymaya ihtiyacı olduğunu hissetmeniz çok daha önemlidir.
Unutmayın, onu sizden daha iyi tanıyan kimse yok.
Uzun süreli nasihatler, genellikle iletilmek istenilen mesajı iletmekte yetersiz kalırlar. Bazen iletilmek istenen mesajı, kısacık bir sözlü ifadeyle dile getirmek,
uzun süreli konuşmalar ve öğütlerden çok daha etkin olabilmektedir.
Unutmayın çok söylersiniz arsız edersiniz.
Çok Eleştiri özgüveni yıkar:(
Sürekli eleştiriye, hakarete uğrayan çocuk ister istemez önemsenmeme, kendisini değerli
hissetmeme duygusuna kapılır. Bu insana acı veren bir duygudur ve özgüven eksikliğine sebep olur. Bu
duyguyu yaşayan kişi depresif olur, hayattan zevk alamaz, dolayısıyla başarılı da olamaz.
Böyle bir muamele gören çocuk zeki olduğu halde girişimci olamaz, tuttuğunu koparamaz, fikrini söyleyemez. Kendini beceriksiz, değersiz gördüğü
için riske girmekten korkar ve kaçar.
Başarının formülü;
yetenek+çevre=başarıdır:)
Uygun bir çevre olmadığı takdirde çocuğun yetenekleri gelişemez. Başarılı çocukların anne babalarına “Bu çocuğa ne yedirdiniz, ne içirdiniz?” diye sorarlar. Oysa
yedirmek, içirmek değil; çocuğu yüreklendirmek, cesaretlendirmek evde rahat bir ortam sağlamak,
kendisini güvende ve değerli hissettirmek başarıyı arttırır. Çocuk ancak temel güven duygusu olduktan sonra kendisini çalışmaya verebilir. Kendini çalışmaya vermiyorsa bu, kendini rahat ve güvende hissedemiyor
anlamına gelir.
Sürekli başarı beklentisi çocuğa en büyük zararı verir:(
Yüksek motivasyonu olan anne babalar çocuklardan hep daha başarılı olmalarını isterler. Bu durumda çocuk sürekli kendisini kanıtlama çabasına girer. Anne
babanın onayını almak için sürekli bir şeyler yapar, kendisini kanıtlamak için olduğundan daha büyük, daha
iyi, daha başarılı görünmeye çalışır, kendi isteklerini göz ardı edip ailenin istediği mesleği seçebilir. Bu
durumda çocuk başarılı olmaya değil de anne babasını tatmin etmeye odaklanmıştır. Yüksek motivasyonu olan
anne babalar farkında olmadan çocuklarına zarar verirler, çocuktan yapabileceği kadarı beklenmelidir.
Sen nasıl istiyorsan öyle yap demek de çocuğa çok zarar verir:(
Yüksek motivasyonlu ailelerin tamamen tersi olan bazı aileler vardır ki çocuklarına hiç müdahale etmezler.
Meslek seçimi esnasında çocuğa “Sen nasıl istersen öyle yap” derler. Bu durum, anne babanın çocuğa fazla
güvenmesinden kaynaklanabileceği gibi çocuğa fazla zaman ayırmamaları ile de ilgili olabilir. Bu da pek doğru bir yaklaşım değildir. En iyisi çocuğu uzaktan kontrol etmektir. Çocuk kendisine gösterilen duygusal
ilginin farkına varacaktır. Aileler çocuklarıyla
ilgilenmeli; fakat bu ilgi karışma şeklinde olmamalıdır.
Sürekli eleştiriye, hakarete uğrayan çocuk ister istemez önemsenmeme, kendisini değerli
hissetmeme duygusuna kapılır. Bu insana acı veren bir duygudur ve özgüven eksikliğine sebep olur. Bu
duyguyu yaşayan kişi depresif olur, hayattan zevk alamaz, dolayısıyla başarılı da olamaz.
Böyle bir muamele gören çocuk zeki olduğu halde girişimci olamaz, tuttuğunu koparamaz, fikrini söyleyemez. Kendini beceriksiz, değersiz gördüğü
için riske girmekten korkar ve kaçar.