• Sonuç bulunamadı

TÜP MİDE AMELİYATI ÜZERİNE DURUM BİLDİRİMİ: 2. RAPOR

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TÜP MİDE AMELİYATI ÜZERİNE DURUM BİLDİRİMİ: 2. RAPOR"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜP MİDE AMELİYATI ÜZERİNE DURUM BİLDİRİMİ: 2. RAPOR

Şimdiki gücelleştirilmiş durum bildiriminin amacı, ilk ya da aşamalı operasyon olarak Tüp Mide (TM) yönteminin güvenliği, etkinliği ve dayanımı ile ilgili şu anda mevcut verileri g ö z d e n g e ç i r m e k t i r . Ö n e r i l e r , y a y ı m l a n m ı ş h a k e m değerlendirmeli bilimsel kanıtlardan ve uzman görüşlerinden yapılmıştır.

Obezite Cerrahisi Yöntemi Olark TM “Tüp Mide” (TM) ya da

“Vertikal-Düşey Gastrektomi”, “Sleeve Gastrectomy” olarak adlandırılan obezite cerrahisi yöntemi; midenin alt kıvrımı boyunca uzun, borumsu bir mide kanalı oluşturmak üzere mide rezeksiyonunu kapsayan bir obezite cerrahisi yöntemdir. TM den sonra görülen kilo kaybı mekanizmaları, mide rezeksiyonu, mide rezeksiyona bağlı nörohümoral değişiklikler, mide boşalımı veya tanımlanmamış diğer etken veya etkenlerle ilgili olabilir.

TM bilimsel çalışmaları, 2 rastlantısal kontrollü deneme, 1 rastlantısal olmayan eşleştirilmiş kohort analizi ve 33 kontrolsüz olgu serisini kapsamaktadır. Bu 36 çalışma, toplam 2570 hasta üzerine raporlanmıştır. Orta vadeli izleme, 3,4 ve 5 yıllık izlem periyodları ile raporlanmıştır. Yayımlanan verilerde bu izleme periyodlarına ulaşan hasta sayısı, sırasıyla 123, 26 ve 8 dir. Raporlar, ameliyat öncesi vücut kitle indeksleri; 35-69 kg/m2 olan hastaların tedavilerini açıklamaktadır. Fazla kilo kaybı yüzdesi, toplamda %55 ortalama ile %33-85 arasındadır. Az sayıdaki hastanın 5 yıllık izlenmesi ile birlikte 10 çalışma ve 754 hastada, kiloyla ilgili eş zamanlı hastalıklardaki belirgin iyileşmenin ayrıntılı bir açıklaması raporlanmıştır. Bu çalışmalar, diyabet, hipertansiyon, hiperlipidemi ve uyku apnesindeki iyileşme ve gerileme oranlarını, diğer kısıtlayıcı

(2)

prosedürlerle karşılaştırılabilecek şekilde göstermiştir.

Komplikasyon oranları tüm çalışmalar için ≤%24 ve daha büyük çalışmalar için (n>100) ≤%15 tir. Raporlanmış sızıntı, kanama ve daralma oranları, ayrıntılı kamplikasyon verileri raporlayan tüm çalışmalar için sırasıyla %2.2, %1.2 ve %0.63 tür. Yayımlanmış verilerde 30 ameliyat sonrası ilk 30 günde mortalite oranı, %0.19 dur.

TM sonuçları, birincil prosedür olarak kabul edilen diğer obezite cerrahisi prosedürlerinden sonraki sonuçlarla karşılaştırılmıştır. İlk prospektif rastlantısal çalışmada, LTM (laparoskopik tüp mide) ile Mide Bandını karşılaştırmış (her grupta n=16) ve LTM den sonraki 3. yılda daha fazla bir fazla kilo kaybı yüzdesi (%66 ya karşılık %48, P=.025) bildirilmiştir. İkinci prospektif rastlantısal çalışmada ise, LTM ile Roux en Y Gastric Bypass’ı karşılaştırılmış (her grupta n=40) ve 1. yılda LTM ile daha iyi kilo kaybı (fazla kilo kaybı yüzdesi sırasıyla %70’e karşılık %61, P=.05) r a p o r l a m ı ş t ı r . L T M i l e R o u x e n Y G a s t r i c B y p a s s ’ ı karşılaştıran eşleştirmeli bir kohort analizi de ameliyattan sonraki 1. yılda benzer kilo kayıpları (başlangıçtaki kilonun

%31’i) ve diyabet ile metabolik sendromda gerileme (sırasıyla

%84 ve %62) bildirilmiştir.

Kabul edilmiş yüksek risk faktörleri; ortalama 60 kg/m2 lik vücut kitle indeksine sahip olanlar da dahil olmak üzere, dikkate değer bir şekilde düşük komplikasyon oranı (toplam

%9.4, sızıntı %1.2 ve kanama %1.6) ve ilk 30 günde 821 hastanın sadece 2 sinde oluşan mortalite oranını (%0.24) göstermiştir.

Teknik yönden ameliyat sırasında, tipik olarak tüp segmentini ayarlamada kullanılan kalıcı bujinin optimum çapı ile ilgili bir konsensusa ulaşılmış değildir; ancak yayımlanmış verilerde küçük çaplara yönelen genel bir eğilime rastlanmıştır.

Raporlanmış verilerde buji ölçüsü, 32 F den 60 F ye kadar değişmektedir. Bulgular, kesip çıkarılan mide hacminin, uzun

(3)

süreli kilo kayıpları ile ilişkili olduğunu ve gastrik tübün genişlemesinin, kilo kaybının uzun süreli olarak devam etmesinde bir başarısızlık mekanizması olabileceğini öne sürmektedir. Ne var ki sorun, tüp segmentini ayarlamada daha küçük çapta buji kullanılmasındaki daralma oluşumu ile ilgilidir ve daralmalar, TM den sonraki gastrik sızıntı ve fistüllere katkıda bulunabilir.

Özet ve Öneriler

Yüksek riskli ve süper obez hastalar için ≥ 5 yıllık uzun vadeli izleme verileri, kısmen bazı hastaların TM den sonraki 2 yıl içinde planlanmış bir ikinci operasyon (Roux en Y gastric baypass ya da duodenal switch) geçirmeleri, toplam aşamalı tedavi stratejilerinin bir kısmı olması ya da kilo kaybı başarısızlığı veya yeniden kilo kazanmaları nedeni ile kısıtlıdır.

TM’nin birincil bir prosedür olarak kullanılması için bilgilendirilmiş muvafakat, diğer obezite cerrahisi prosedürleri için sağlanan muvafakatla tutarlı olmalı ve uzun vadede yeniden kilo kazanımı riskini kapsamalıdır.

Şimdiki durumda, başlangıç tedavisi olarak düşük riskli prosedürler kullanan aşamalı obezite cerrahisi konseptinin, yüksek riskli hastalarda bir risk azaltma stratejisi olarak değeri olduğunu onaylamaktadır. TM bir obezite cerrahisi yöntemi olarak, diğer mevcut obezite cerrahisi yöntemlerine kıyasla önemli ölçüde kilo kaybından sonra, alternatif bir yönteme daha kolay bir şekilde dönüştürülebilmesi amacıyla birlikte riski azaltan bir başlangıç tedavisi stratejisi olarak gelişmesi nedeniyle benzersiz konumdadır.

TM’yi bir obezite cerrahisi yöntemi olarak destekleyen yayımlanmış verilerin çoğunda yüksek riskli olarak tanımlanmış hastalarda olumlu sonuçlar açıklanmış olması TM’yi bu altgrup için kabul edilebilir bir seçenek kılmaktadır. Ayrıca hastaların önemli bir bölümü, TM den sonra kalıcı kilo kaybı

(4)

göstermiş olup, bir diğer yönteme dönüştürmeye gerek kalmayabilmektedir.

TM’yi tek başına bir müdahale olarak onaylamak için ≥ 5 yıllık uzun vadeli izleme verilerinin eksikliği, yayımlanmış raporlarda devam etmektedir. Bu uzun vadeli veriler, sonuçta prosedürün aşamalı tedavi müdahalesi kategorisinde kalıp kalmayacağını doğrulayabilecektir. Ayrıca TM vitamin B12 ve demir gibi bazı vitamin ve gıdaların emilimini azaltan kapsamlı mide rezeksiyonu yüzünden ameliyat sonrası uzun dönemde beslenme komplikasyonlarına sebep olma potansiyeline sahiptir. Diğer obezite cerrahisi yöntemlerine benzer şekilde TM den sonra da beslenme ile ilgili uzun süreli gözetim önerilmektedir.

Sonuç

Her ne kadar TM den sonraki 3-5 yıllık orta vadeli izleme verileri artmakta ise de veriler yine de sınırlı kalmaya devam etmektedir. Hastaların, TM den sonra sonuçta hangi sıklıkla başka bir yönteme dönüşüm gerektireceği, TM’nin revizyonu için optimum stratejiler, aşamalı prosedür stratejisini kullanmakla o b e z i t e c e r r a h i s i y ö n e t i m i r i s k l e r i n i n k e s i n b i r değerlendirmesi ve obezite cerrahisi müdahalesinden yararlanabilecek milyonlarca morbid obez hasta için yöntem seçimi konuları ile ilgili sorular, cevaplanmamış olarak durmaktadır.

TM gerçekleştiren cerrahlar, sonuç verilerini prospektif olarak toplamaya ve bilirkişi incelemeli bilimsel çalışmalarda raporlamaya devam etmeleri konusunda teşvik edilmektedir.

Doç. Dr. Halil Coşkun

(5)

OBEZİTE CERRAHİSİNİN GÜVENLİĞİ ÜZERİNE ÖNEMLİ BİR ÇALIŞMA

Obezite Cerrahisi üzerine yürütülen çalışmaların en önemlilerinden biri bugün, New England Journal of Medicine de yayımlanmıştır. Bu çalışmanın bulguları, obezite cerrahisinin güvenliğini çok güçlü bir şekilde onaylamış olup, kamuoyu üzerinde daha büyük bir güven inşa edilmesine yardımcı olmuştur. Sizlere, bu çalışmayı aşağıda inceleyerek değerlendirmeye sunmaktayım.

“Perioperative Safety in the Longitudinal Assessment of Bariatric Surgery by the Longitudinal Assessment of Bariatric Surgery (LABS) Consortium” N Engl J Med 2009;361:445-54.

Bulgular:

* Ulusal Sağlık Enstitüleri’nin (NHI) çalışması, obezite cerrahisi riskinin çarpıcı bir şekilde azaldığını ve şu anda bir safra kesesi veya kalça protezi operasyonundan daha riskli olmadığını ortaya çıkarmıştır.

* Riskler; kalp rahatsızlığından, şeker hastalığından veya obeziteye bağlı yandaş hastalıkların sonuçlarına bağlı oluşabilecek ölümlerin uzun vadeli riskinden daha düşüktür.

* Araştırmacılar, operasyonun 30 gün sonrasında mortalite oranını Ruox-en-Y gastric bypass veya laparoskopik ayarlanabilir mide bandı geçiren hastalarda %0.3 olarak bulmuşlardır.

* Bu veriler, doktorların, obezite cerrahisine daha yüksek bir düzeyde güven duymalarını desteklemektedir.

* Bu makaleden elde edilen çıkarım: “Obezite ameliyatları

(6)

güvenli, etkili ve düşük maliyetlidir, çünkü doktora yapılan vizite sayısını, ilaç kullanımını ve diğer tıbbi masrafları azaltmaktadır.”

Çalışma Parametreleri:

LABS (Longitudinal Assessment of Bariatric Surgery) tarafından gerçekleştirilen ilk büyük ölçekli çalışma olup, 2005-2007 yılları arasında ABD deki 10 hastanede ilk kez obezite ameliyatı geçiren 4.776 hasta, 30 gün boyunca takip edilmiştir. (Hastaların 3.412’si gastric bypass, 1.198’i mide bandı hastaları olup, 166 hastaya da diğer prosedürler uygulanmıştır).

Komplikasyon oranları; pıhtı problemleri (emboli), uyku apnesi ve diğer yandaş hastalıkları bulunan kişilerde daha fazla tespit edilmiştir.

Bu çalışma uluslararası medyada yer almış olup, uzman yorumlarını da kapsamaktadır:

* Diğer pek çok çalışmada olasılıklar karşılaştırılmış ve cerrahi tedavi olmamış obez hastalarda ölüm riskinin, cerrahi tedavi olmanız durumundan daha yüksek olduğunu göstermiştir

* LABS dan önce obezite cerrahisi için riskler ve yararlar, çok merkezli ve titiz bir metodoloji ile bütünüyle değerlendirilmemiştir

* Ameliyat güvenlidir. Hastaların ve onlara temel sağlık hizmeti sağlayanların ameliyata çok daha fazla güvenle bakmasını sağlamalıdır

* Koroner bypass ameliyatı, bu çalışma ile obezite cerrahisi için bulunmuş olandan 10 kat daha fazla ölüm riski taşımaktadır

* Kilo kaybının, aşırı kilolu kişilerin sağlığı için açıkça faydaları konusunda veriler mevcut olup, kilo kaybının en etkili yolu, ameliyattır

(7)

* Bu çalışma ile çok düşük bulunan mortalite oranı, son z a m a n l a r d a , o b e z i t e c e r r a h i s i n i n k o m p l i k a s y o n v e mortalitesinin önemli bir şekilde düştüğünü doğrulayan yayınlarla da tutarlıdır

Doç. Dr. Halil Coşkun

TÜP MİDE AMELİYATI ÜZERİNE DURUM BİLDİRİMİ 1. RAPOR

Aşağıdaki durum bildirimi, Amerikan Metabolik ve Obezite Cerrahisi Derneği tarafından; hastalar, doktorlar, hastaneler, sağlık sigortası mükellefleri, medya ve diğerleri tarafından, nisbeten yeni olan ve yaygın olarak “tüp mide” olarak bilinen obezite cerrahisi prosedürü ile ilgili olarak derneğe yapılan çok sayıda başvuruya bir yanıt olarak yayımlanmıştır.

Bu bildirimde belirli hastalar için bir tedavi seçeneği olarak tüp midenin güvenlik, etkinlik ve sürekliliği ile ilgili mevcut veriler özetlenmekte ve şu anda mevcut bilgi, uzman görüşü ve yayımlanmış olan bilimsel kanıtlara dayalı olarak makul kullanımı ile ilgili önerilerde bulunulmaktadır.

Böyle bir bildirim yayımlamanın amacı tüp mide prosedürünün, morbid obez hastaların tedavisinde kabul görmüş alternatif bir prosedür olarak muhtemel rolü hakkında objektif bilgi sağlamaktır.

Bildirim, herhangi bir obezite prosedürü için yerel, bölgesel veya ulusal bir yaklaşım standartı getirmek ya da oluşturmak amacı taşımamakta olup, bu şekilde de yorumlanmamalıdır.

Bildirim gelecekte, ilave kanıtlar elde edildikçe revize edilecektir.

Amerikan Metabolik ve Obezite Cerrahisi Derneği (AMSB)

(8)

Bildirimi (Ağustos 2007)

Genellikle “Tüp Mide Ameliyatı” olarak adlandırılan obezite prosedürü, uzun ve dar bir mide kanalı oluşturmak için verikal (dikey) subtotal mide rezeksiyonunu kapsamaktadır. Tüp mideden sonra görülen kilo kaybı ve bunun sonucunda eşlik eden iyileşme mekanizması, mide hacim azalması ile veya mide r e z e k s i y o n u i l e t a k i b e n g ö z l e m l e n e n n ö r o h ü m o r a l değişikliklerle ya da belirlenemeyen diğer etken (ler) le ilişkili olabileceği düşünülmektedir.

Hali hazırda, 775 adet hastanın, tüp mideden sonraki kısa vadeli sonuçlarını açıklayan, gözden geçirilmiş literatürde yayımlanmış 15 adet rapor mevcuttur. Tek bir çalışma, prosedürden 3 yıl sonrasına kadar veri sağlamakta olup, 3 yılı aşan bir raporlama bulunmamaktadır. Raporlar, ameliyat öncesi vücut kitle indeksleri 35–69 kg/m2 olan ve aşırı kiloların kaybı %33 ile %83 arasında değişen hastaların cerrahi tedavisini tanımlamaktadır. 345 adet hastada tüp mide den 12-24 ay sonra eşlik eden iyileşmeler, diyabet, hipertansiyon, hiperlipidemi ve uyku apnesinin iyileşme oranlarını, diğer kısıtlayıcı prosedürlerle kıyaslanabilir şekilde açıklayarak raporlanmıştır. Tüp mide için ameliyat riski, yüksek riskli hastalar da dahil nisbeten daha düşük görünmektedir.

Yayımlanmış komplikasyon oranları, %0-%24 arasında değişmekte olup raporlanan toplam mortalite (ölüm) oranı %0.39 dur. Tüp mideyi, daha yaygın kabul gören bir obezite prosedürü ile karşılaştıran, yalnızca 1 adet ileriye dönük randomize çalışma yayımlanmıştır. Bu çalışmada tüp midenin, ameliyatı takip eden 1. ve 3. yılda en az mide bandı (kelepçesi) kadar etkili ve dayanıklı olduğu bulunmuştur. Tüp mide prosedürü, yüksek riskli hastalarda kilo kaybının başlamasına neden olarak cerrahi riski azaltmakta olup, bu durum şu anda tüp midenin en yararlı uygulamasıdır. Tüp mide, süper-süper obez (VKİ>60 kg/m2) hastalar da dahil olmak üzere kompleks veya yüksek riskli hastalarda, Gastric Bypass ya da malabsorbsiyon prosedürlerinden teknik olarak daha kolay ve/veya daha hızlı bir laparoskopik prosedür gibi görünmektedir.

Tüp midenin oluşturulmasında kullanılan genişletici dilatatörler 32 ile 60 Fr arası çaplar arasında önerilmekle birlikte, teknik açıdan bir konsensus bulunmadığı görünmektedir. Tüp Mide ameliyatı için, uzun vadede kilo kaybı mekanizmasında başarısızlık sağladığı ileri sürülmüştür. Şu

(9)

ana kadar tüp mide için uzun vadeli (>5 yıl) kilo kaybı ve eşlik eden iyileşme raporlanmamıştır. Her bir hasta için tüp mideden önce uzun vadede yeniden kilo alma ve bir başka prosedüre geçiş ihtimali ile ilgili olarak ayrıntılı bir şekilde bilgilendirme önerilmektedir.

Bu prosedürün gerçekleştirilmesi için alınacak kararlar, aynı zamanda AMOCD (Amerikan Metabolik ve Obezite Cerrahisi Derneği) tarafından yayımlanan etik kurallarla uyum içinde olmalıdır. AMOCD Tüp Midenin, obezite cerrahisi için seçilmiş hastalara, özellikle de yüksek riske sahip ya da süper-süper obez hastalara uygun bir seçenek olduğunu ve aşamalı obezite cerrahisinin yüksek riskli hasta popülasyonunda risk azaltımı strajerisi için bir değer taşıdığını onaylamaktadır. Tüp mide ameliyatı gerçekleştiren cerrahların, ileriye yönelik olarak verileri toplayıp, sonuçlarını bilimsel literatürde raporlamaları önerilmektedir. Ayrıca tüp mide ameliyatı gerçekleştiren cerrahların hastaları, bu prosedürde 3 yılı aşkın durumlar için kilo kaybının sürdüğünü gösteren kanıtların yokluğu ve alternatif prosedürler için mevcut verilerin, uzun vadede (>5 yıl) sürdürülebilen kilo kaybı ve e ş l i k e d e n i y i l e ş m e l e r i d o ğ r u l a m a s ı konusunda bilgilendirilmesinin sağlaması önerilmektedir.

Tüp Mide Durum Bildirimi ve Standart Yaklaşım

Bu durum bildiriminin amacı, katı kurallar ve uygulama gereksinimleri sağlamak olmadığı gibi, yerel, bölgesel ya da ulusal yasal yaklaşım standardı oluşturmak ta değildir.

Sonuç olarak her bir hasta için çeşitli uygun tedavi yaklaşımları mevcut olup cerrah uygulanabilir farklı tedavi seçenekleri arasından hastanın karar verdiğini kullanmalıdır.

Doç. Dr. Halil COŞKUN

OBEZİTE VE SANAT TARİHİ:

GENEL BAKIŞ VE DEĞERLENDİRME

Bilinen en eski eserler, abartılmış göğüsler ve kalçaların yer

(10)

aldığı büyük, obez kişilerdir. Bu heykellerin, doğurganlık ile ilgili ritüel ya da dinsel bir önem taşıdığına inanılmaktadır.

Bu anlamda eserlerde yansıtılan beden imgesi gerçek bir insan formu ile değil, imgesel, büyülü bir formla ilgili olmuştur.

Anatomik bileşenler, esere sembolik ve tinsel bir güç vermek amacıyla çarpıtılmıştır. Daha sonraki antik Yunan ve Roma kültürlerinde de insan vücudu, mitolojik tanrıları simgelemek için sanatta kullanılmıştır. Ancak bu kültürlerde vücut betimlemesi abartılmamıştır. Yunanlılar’la Romalılar, varoluşun arkasındaki bilinmeyen büyülü güçlerden yararlanarak simgelemekten çok insan vücudunu çok gerçekçi bir şekilde tasvir etmişlerdir.

Tarihsel olarak vücudun betimlenme yöntemi değişmekle birlikte vücut imgesi sürekli sağlıklı, düzgün ve zamanın ideal güzelliğini yansıtan bir şekilde kalmıştır. Tarihte, Rubens ve Renoir’in eserlerinde olduğu gibi şişkin bir figürün beğenildiği zamanlar da vardır. Şimdikinin aksine böyle bir kütle, sağlıksızlık belirtisi olarak görülmemiştir. Tam tersine doymuş yağlar, trans-yağ asitleri ve kalp hastalığının henüz keşfedilmediği o zamanlarda böylesine bir tombulluk, servet ve sağlık işareti olarak kabul edilmiştir. Kültürün bir yansıması olarak zamanımızın güzel sanatları, bu bedensel çatışma ve koşulları yansıtmaktadır. Süper model, Antik Yunan’da halkın esinlendiği fantezi bir ideal olan Afrodit’in oynadığı rolü yerine getirirken, günümüzün güzel sanat imgeleri ise altta yatan sosyal konularla uğraşmaktadır. Bu nedenle modern sanatta obezlerin kullanılması daha olağan bir hale gelmektedir.

Rubens ve Renoir’in farklı olarak modern obez figürleri büyük, sağlıklı güzeller olarak sunulmamakta, ancak sembolik olarak kullanılmaktadır. Örneğin bir Slowinski ya da Turner tablosundaki obez bir figür, yalnızca bir şekil değil, kültürel obezite ve toplumsal koşulların şişkinliğinin bir sembolüdür. Koşulların sembolik simgeleri olan bu figürler; bireyleri tasvir etmek için kullanılmayıp, genel olarak toplumun bir simgesi olmaları bakımından prehistorik ya da antik klasik modellerle benzerlik gösterirler.

Tıpkı doğurganlık ve dini mitolojinin geçmişte yansıtıldığı

(11)

gibi günümüzde de diyet ve obezite sanatta yansıtılmaktadır.

Doç. Dr. Halil Coşkun

OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI SAĞLIKLI VE FORMDA OLMAK

Kilo kaybı ameliyatı düşünüyorsanız ya da zaten olmuşsanız, fiziksel olarak aktif bir yaşam tarzını benimsemekle birlikte sağlıklı yemek alışkanlıklarını sürdürmek, uzun vadeli başarınız için çok önemlidir. Başarılı kilo kaybı ameliyatı olan hastalar, düzenli egzersizi günlük yaşamlarına katmış olan kişilerdir. Sizin için önemli olan şey; zayıflama çabalarınızı tamamlamak için nasıl egzersiz yapmanız gerektiğinin farkında olmaktır.

Başarılı Bir Egzersiz Programı için Yapılacaklar ve Yapılmayacaklar

FAZLA KİLO İLE MÜCADELE

Fazla kilo, sıklıkla fiziksel olarak aktif olmanızı kısıtlar v e b u h a r e k e t e t m e s ı n ı r l a m a l a r ı ç e v r e s i n d e n a s ı l çalışacağınızı anlamak sizin için önemlidir. Uygun bir egzersiz programı belirlerken bir bütün olarak fazla kilo, en büyük engeldir. Azalan kilo daha fazla hareket sağladığından ve eklemleriniz üzerine daha az basınç uyguladığından, başlangıç olarak kilo kaybı her zaman için bir numaralı hedefiniz olacaktır.

Eğer Vücut Kitle İndeks (VKİ) değeriniz 30 kg/m2 den büyük ise, şu fiziksel aktivite önerilerini izleyin;

· Günlük aktiviteyi artırın. Örneğin bulaşıkları elde yıkayın, evi temizleyin, arabayı daha uzağa park edin, merdivenleri kullanmaya çalışın vb.

· Yavaş başlayın ve haftada 6 gün, günde 60 dakika

(12)

egzersize kadar derece derece ilerleyin.

· VKİ’niz 35 kg/m2 den büyük ise, eklemleriniz üzerinde daha büyük basınç oluşturacak ekzersizlerden kaçınmak için her türlü çabayı gösterin. Joging, atlama ya da rekabetçi temas sporları gibi aktivitelerden sakının.

· Düşükten orta yoğunluğa kadar aerobik egzersizleri yapın. Zayıflamak için en iyisi budur.

· Egzersiz yoğunluğunun süresi üzerinde önemle durun.

· Fiziksel ve tıbbi sınırlama çerçevesinde işe yarayan bir egzersiz yöntemi seçin.

· Güç artırma çalışmaları, 12-15 tekrarlık iki veya üç setten oluşmalıdır. Hafif-orta arasındaki ağırlıkları kullanın. Hedef, zayıflama evresi aracılığıyla kaslarınızı yağlardan arındırmaktır, kas yapmak değil.

· Toplam bir güç artırma çalışması yapmaya odaklanın. Güç çalışmasını haftada bir veya üç kez herhangi bir yerde yapın ve güç artırma çalışması seansları arasında 48 saatlik aralar verdiğinizden emin olun.

· Eklem ağrısının, sağlıklı bir ağrı olmadığını her zaman aklınızda tutun. Egzersiz ağrıya neden oluyorsa, ağrıyı azaltmak için egzersizi değiştirin.

· Bacaklarınızda önemli eklem kısıtlamalarınız varsa, güç ekzersizlerinizin çoğunu oturarak yapmaya çalışın.

· Daima her 4-6 haftada bir egzersiz rutininizi değiştirin (yani esneklik, kardiyo ve güç antrenmanı).

KİLO KAYBI AMELİYATININ HER AŞAMASI İÇİN EGZERSİZ REHBERİ

Kilo kaybı ameliyatı adaylarının, hem ameliyattan önce hem de sonra kendilerini hazırlamak için yapabilecekleri en iyi şey form düzeylerini artırmaktır. Ameliyattan önce kardiyovasküler kondisyon ne kadar iyi olursa, ameliyat sırasında ya da sonrasında o kadar az komplikasyon yaşanmaktadır. Aşağıdaki ilkelerin yardımcı olduğu kanıtlanmıştır;

AMELİYAT ÖNCESİ AŞAMASI

Zayıflamayı egzersiz programınızın öncelikli hedefi yapın.

Fazla kilo, kilo kaybı ameliyatının kendisini zorlu kılabilir.

Aslında cerrahların çoğu hastalarının, ameliyattan önce belirli bir miktar kilo vermelerini isterler. Ameliyattan önce kalp sağlığını iyileştirmek, kilo vermek ve vücut yağını azaltmak için kardiyovasküler ekzersize odaklanın.

AMELİYAT SONRASI AŞAMASI

Herhangi bir postoperatif komplikasyon, yani kilo kaybı

(13)

ameliyatını takiben fiziksel problemler varsa, obezite cerrahınızla bir randevu ayarlayın ve bir egzersiz programı için cerrahın önerilerini takip edin. Ameliyattan sonraki ilk 4 hafta için esneklik ekzersizleri, derin nefes alma ve günlük normal aktivitelere dönmeye odaklanın.

Yavaş yavaş düşük yoğunluklu aerobik ekzersizlere başlayın (yani yürüme, bisiklet ya da yüzme). Ameliyatınız laparoskopik yapılmışsa ameliyattan 2 hafta sonra ağrı eşiğinize kadar egzersize başlamak genel olarak güvenlidir, ancak herhangi bir egzersiz programına başlamadan önce cerrahınıza danışmak en iyisidir. Eğer “açık” ameliyat olmuşsanız iyileşmek fazladan bir iki hafta sürebilir.

“Açık” ameliyat geçirenler için bazı ipuçları şunlardır;

· Ameliyattan sonraki ilk 6 hafta boyunca 7 kg’dan fazla ağırlık kaldırmayın, ayrıca ağrı eşiğinize kadar egzersiz yapın.

· İlk 8-12 hafta abdominal ekzersizlerden kaçının (kesinin iyileşmesine izin verin). Bu, kesinin yakınındaki ya da çevresindeki karın fıtıkların giderilmesine yardımcı olmaktadır.

· Kalori alımını önemli ölçüde azaltın. Kalorilerdeki bu önemli azalma, başlangıçta biraz bitkinliğe neden olabilir. Bu nedenle yüksek yoğunluklu ekzersiz yapmayın. Kilo verdikçe ve form düzeyiniz iyileştikçe biraz daha fazla kalori alabilecek ve daha yüksek yoğunluk düzeyinde egzersiz yapabileceksiniz.

Cerrahınızın beslenmeye ilişkin önerilerine uyun.

KALORİ ALIMI

Obezite Cerrahı, ameliyattan 6-12 ay sonra, özellikle de hasta fazla kilosunun büyük bir yüzdesini vermiş ise, kalori alımını 1200–1400 kaloriye çıkarabilir. Gıda alımı ile ilgili cerrahın ve/veya diyetisyenin önerilerine uyun. Kilonuzu korumak için sürekli uyum içinde olun ve egzersiz programınızı düzenli olarak izleyin ve değerlendirin.

SONUÇ

Ömürboyu süren bir egzersiz programı, kilo kaybı ameliyatı hastalarının uzun dönem başarısı için oldukça önemlidir.

Obezite cerrahisi, hızılı kilo kaybı için değerli bir araçtır, ancak eğer iki ila üç yıl içerisinde fiziksel olarak aktif bir yaşam tarzı benimsenmezse kilo alımı başlayabilir.

Egzersiz yapmak, uzun süreli zayıflamanın sigortasıdır. Bu öğüde bağlı kalabilirseniz, kilo kaybı ameliyatınızdan yıllar

(14)

sonra bile sağlıklı bir kilo ve iyi bir fiziksel kondisyonda olabilirsiniz.

Doç. Dr. Halil Coşkun

OBEZİTE CERRAHİSİ ÖNCESİNDE KARACİĞER KÜÇÜLTME PLANI

Yalnızca obezite tedavisi için bir ameliyatı bekliyor olmak, arkanıza yaslanıp yiyebileceğiniz kadar yemeği tıka basa yemeniz için bir mazeret değildir! Ameliyatınızdan önce diyet a r a c ı l ı ğ ı y l a v e r e b i l e c e ğ i n i z h e r b i r k i l o a v a n t a j sağlayacaktır, ameliyatı kolaylaştıracak ve ameliyata ilişkin riskleri azaltacaktır.

Bazı cerrahlar, ameliyattan bir hafta önce çok sıkı bir diyeti zorunlu tutarlar – düşük yağ, şeker, karbonhidrat gibi – eğer doktorunuz böyle bir diyet yapmanızı istemezse bile bunu uygulamak operasyonunuzun LAPAROSKOPİK (kapalı cerrahi) olarak tamamlanma şansını artıracaktır, çünkü karaciğerinizin boyutu küçülecektir.

Sıkı bir diyet yaparak vücudunuz glikojen depolamasını azaltır (glikojen, enerji için karaciğer ve kaslarda depolanan bir tür şekerdir). Yaklaşık her 30 gram glikojenle birlikte vücut 100 gram su depolar; yani çok sıkı bir diyet, özellikle de nişasta ve şeker açısından düşük bir diyet izlediğinizde vücudunuz glikojen deposunu ve bir miktar suyu kaybeder. Karaciğer, içinde daha az glikojen ve su bulunduğundan büzülür.

Bu diyet yalnızca ameliyattan bir hafta önce önerilmekte olup, ameliyattan sonra devam edilmez. O hafta içinde kilo verme olasılığınız çok fazladır, ancak bu kilo kaybı başlıca su kaybından oluşur. Lütfen gün boyunca su içmeye devam edin.

(15)

Örnek Menü:

Kahvaltı

Küçük kase tahıl/yulaf ya da 1 dilim tost ekmeği üzerine sürülmüş düşük

kalorili yağ

Öğlen yemeği

1 dilim ekmek ya da 2 yulaflı bisküvi Ufak porsiyon yağsız et

ya da balık ya da Ufak porsiyon peynir ya

da haşlanmış 2 yumurta Yeşil salata (sossuz) ya

da domates

Akşam yemeği

Ufak porsiyon yağsız et ya da balık ya da Ufak porsiyon az yağlı peynir ya da 2 haşlanmış

yumurta ya da Tofu

1 küçük patates ya da 2 yemek kaşığı makarna ya

da pilav

Sebze (kök sebzeleri hariç istediğiniz kadar)

Günlük

İçecek olarak 150 ml yulaf üzerine 2 porsiyon meyve (örn

elma, portakal, muz, armut)

Su, çay, kahve, düşük kalorili meşrubat

serbest

1 düşük kalorili, düşük şekerli yoğurt

(16)

Doç. Dr. Halil Coşkun

Referanslar

Benzer Belgeler

Özet Ana dili eğitimi, özellikle yurt dışında yaşayan iki dilli Türk çocuklarının, Türk kültüründen kopmamaları ve Türkçeyi en iyi şekilde kullanabilmeleri bakımından

4 26 Mart 2021 Cuma GÜNEYEGE HABER HAFTALIK SİYASİ YEREL HABER GAZETESİ guneyege.net.. Bu hafta

[r]

d) Maddi Duran Varlıklar : Şirket, maddi duran varlıklarını (binalar hariç) hazırlanan mali tablolarda Maliye Bakanlığı’nın 2003 yılı ilk üç ayı için belirlemiş

 Problem çözme becerisi düşük ve yüksek olan gruplar tespit edilerek, bu gruplarla nitel araştırmalar yapılabilir.  Problem çözme becerilerinin farklı

 Hisse senedi ihracı yerine dönüştürülebilir menkul kıymet ihracı, hisse senetlerin cari fiyatlarla ihraç edilmesini önleyerek, özsermayenin zayıflatılmasını

Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü do- layısıyla Denizli Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaret ederek, her türlü zor şartlar

2) Sınırlı etki dönemi: 1940’lardan 1960’ların başlarına dek uzanan ikinci aşamada ise ABD’de yapılan ampirik araştırmalar KİA doğrudan etkilerinin az