• Sonuç bulunamadı

J XX "d Yıl. 1 9 5 O bul. 2 5 O

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "J XX "d Yıl. 1 9 5 O bul. 2 5 O"

Copied!
76
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Taşlık Kahvesi. — 195U istanbul Sergisinde Tekel Paviyonu — Mehmet Aker Villâsı (Bursa) _ XIX İzmir Enternasyonal Fuarındaki «TÜRKELİ» Paviyonu — TopJkapı Sarayı Mü- zesinin Yeni Salonları Açıldı — Okul Binaları — Bir Depo inşaatı — Asya Sanatlarının Kavşak Yerindeki Medeniyet, Orta Asya Sanatı — Mucur İmar Plânı — Meskensiz Dünya- da Şehirciliğin Rolü — Endüstrinin Mimarî Eğitime Tesiri — Amerikalı Mimar Willıam E. Lamb — Mimari Avan Proje- lerde Kalorifer bacaları ve kazan daireleri eb'adı tayini — İngiltere'de para kıymetinin düşürülmesi karşısında inşaat masrafları —• Plâstik nedir? — Haberler — Bibliografya —

Piyasa Fiat Cetveli

J

X X " d Y ı l . 1 9 5 O b u l . 2 5 O

(2)

SIEMENS §§

Çeşit genişliği bir f a b r i k a n ı n şöhre- tini temine kâfi değildir. Esas olan şey imalâtın yüksek evsafıdır.

F a k a t d ü n y a ölçüsünde bir şöhrete erişebilmesi için bir f a b r i k a n ı n a y n i z a m a n d a evsaf üstünlüğünü ve çeşit genişliğini birleştirmesi i c a b e d e r . . işte S I E M E N S b u n d a en f a z l a mu- v a f f a k olan f a b r i k a d ı r

ilEMENS'in maİTeme, m a k i n a ve ci- hazları o k a d a r çeşitlidir ki bunların

başlıcalarım bile küçük resimlerle bu gazetenin bütün sahifelerine sığdır- m a k m ü m k ü n değildir.

Kalite bahsine gelince, bunu, bahusus memleketimizde teslim etmiyen kal- mamıştır Filhakika memleketimizin muhtelif resmî ve hususi müessesele- rinde 25 sene evvel k u r u l d u ğ u halde b u g ü n h â l â ilk g ü n k ü mükemmeli- yetle işleyen bir çok SIEMENS cihaz ve tesisleri mevcuttur.

TÜRKELi Ltd. Şti.

Galata, B a n k a i c r c a d . Yanıkkapı Sok. No. 1,3,5. Tel. 44624

(3)

Nakliyat işlerinizi en emin ve en ucuz şekilde

T E M P O

Kamyonetlerile temin edebilirsiniz.

HER AN TECRÜBEYE HAZIRIZ

Türkiye Umumî Mümesisli:

EGE PETROL T.A.O.

Taksim, Cumhuriyet Cad. No. 31

Telefon: 82007 Telgraf: LASMA

Türkiye Umumî Mümessili:

EGE PETROL T. A. O.

Taksim Cumhuriyet Caddesi No. 31 (Taksim Belediye Bahçesi karşısı) Telefon: 82007

CORTİÇRS "B. C M." L. da

Firmasının

Portekiz Mamulâtı M A N T A R L E V H A S I

ile

Fabrikanızı, soğuk hava deponuzu, buz fabrikanızı veya villânızı

TECRİT EDEREK

Tebrit ve teshin masraflarınızı indiriniz.

Telgraf: LASMA - İstanbul

(4)

Dünyaca büyük şöhreti haiz Hollanda TEOLİN ve TEOFLUX boyaları ışrarla arayınız.

MÜMESSİLİ : TÜRHOL TİCARET LTD. Şti.

Telefon : 20833

TEOLİN

VERNİKLİ BOYA

TEOFLUX

SENTETİK BOYA

CEVAD YÜRÜR

TOPLU, PERAKENDE VE TAAHHÜT İŞLERİ SINAÎ MÜESSESESİ

Hazır Mobilye Hazır Doğramalar

SİPARİŞLERİNİZİ YAPMADAN MÜESSESEMİZE BİR KERE

MÜRACAAT EDİNİZ

Her ebatta seri kapı ve pencereler

Adres: İstanbul Cerrahpaşa Caddesi No. 13-17 Telefon: 23123

(5)

r r

«GUSTAVSBERG» in porselenden mamul sıhhî mal- zemesi evler, hastaneler ve sair müesseselere çok elverişlidir. Bu malzemenin modelleri ileri bir an- layışla şekillenmiştir. Kolaylıkla temizlenmek için düz satıhlar, güzel ahenkli bir şekilde kompoze edilmiştir. Banyolar yumuşak çelikten imal edilmiş ve üstü 3 kat emay ile kaplanmıştır. Bu emay asit- ten kat'iyen müteessir olmaz. Banyoların ön ve ar- ka kapakları demontabl olduğu için kolaylıkla ta- mir ve kontrola imkân verir.

Bütün dünyada «STREBEL» kazanlarının kazan- dığı şöhret iyi imal edilmiş olmasından ve güzel iş- lemesinden mütevellittir. STREBEL kazanları uzun tecrübelerin ve mütekâmil projelerin eseridir. Ateş kutusu, su kanalları ve boruları yakıtın en iyi şe- kilde yanmasına, azamî hararet elde etmeğe imkân verir. Projelerinde, her cins yakıta göre kazanların kolaylıkla tebdili nazarı dikkate alınmıştır.

«STREBEL» markası garanti ve memnuniyetin remzidir.

_J

Adres: İstanbul Yeni Valde Han No. 47. Telefon: 23171

(6)

D U R O T E K :

DUROTEKS - I İNŞAAT LEVHALARI İnşaatın dahilen ve haricen her sahasında ve kontr- plâk yerine bilûmum marangoz işlerinde kullanılır.

Benzerine kıyasen daha sert, daha kesif, daha deko- ratif oiup su^/'a ve rütubete mukavimdir.

DUROTEKS - 1 ! TECRİT LEVHALARI Ağaç elyafından yapılmış olup sıcağa, soğuğa, rü- tubete ve sese karşı en mükemmel tecrid malzeme- sidir. İnşaatçıların izolasyon için kullanacağı yegâ-

ne levha DUROTEKS - II tecrid levhasıdır.

Türkiye Umumî Mümessili:

GENEL SANAYİ TEÇHİZATI T.A.O.

İstanbul - Galata Hezaran Caddesi No. 77 Telefon: 44510

MODERN MOZAİK EVİ

GARBİS ÇINAR

MOZAİK VE ÇİNİ İŞLERİ, BASAMAK L A V A B O TEKNE, KÜZİNA

Galata, Bankalar Cad. Yanık Kıpı Sok. No. 20 İ S T R N B U L — Telefon: 43728

(7)

B ü r o AYHAN Kat 1 İstiklâl Caddesi, 354

Mağaza İstiklâl Caddesi, 354

Telgraf adresi: FAKPAN - istanbul Telefon : 43943

Ticaret sicili : No. 34419

ATELIERS DE CONSTRUCTIONS ELECTRIQUES DE CHARLEROI C H A R L E R O I - BELÇIKA

TÜRKİYE UMUMÎ MÜMESSİLLİĞİ :

FAİZ KAPANCI VE OĞLU AHMED KAPANCI ŞİRKETİ

ACEC PRIOR «A»

Ev ihtiyaçları, küçük endüstri ve uçucu mayiler için

tulumba

ACEC PRIOR «9N»

Yüksek tazyikli, kazan besleme suyu için

tulumba ACEC PRİOR MULTI Sınaî ihtiyaçlar için tulumba

ACEC HYDROPRIOR Evlerde ve villâlarda daima tazyikli su bulundurmak için

tulumba

ACEC PRIOR CENTRI-M Ziraatçiler için tulumba

ELEKTRİK VE MEKANİK KISMI

Her nevi Elektrik Motörleri Alternatör. Turbo-Alternatör

Transformatör, Disjonktör ve bilcümle yüksek tevettür malzemesi

Yüksek izabe ve yüksek frekans fırın- ları

Her cins cer motörleri ve cer malzemesi Santrifüj ve kuyu pompaları v.s.

KABLO KISMI

Her nevi yüksek ve alçak tevettür yer- altı kabloları

Müteaddit telli kurşunlu telefon kab- loları

Bilcümle N G A ve dahili tesisat kab- loları

Her nevi zil tes'sat kabloları bobinaj telleri, v.s.

ELEKTRONİK MALZEME KISMI

Her nevi flüoresan tenvirat malzemesi Rödresörler. Elektronik jeneratörler.

Kontrol âletleri, Röleler.

Radiofil, Sonofil, Diktorel v.s..

(8)

KABİROİT Tecrit Maddeleri

K A B İ R O İ T I K A B İ R O İ T II K A B İ R O İ T III K A B İ T Ü M K A B İ L A K K A B İ L A S T İ K

Rutubete, Asitli ve Karbonlu sulara, yağmura karşı EMNİYET ALÂMETİ daima

K A B İ R O İ T ' dir.

KABİROİT Tecrit Döşemeleri

K A K İ N O L K A B İ L A S T O N K A B İ R O İ T P A R K E Yapıştırma macunu W o n d e r f u l Parke Cilâsı

Mütehassıs işçilerle işlerinizi garantili olarak yapmaya hazırız.

Broşür ve tafsilât isteyiniz.

Mühendis: M. Cahit Gündoğdu. Galata Rıhtım cad. Ziraat Bankası ilerisinde ilk sokak, Fazlı Han, Kat 3.

(9)

CHAUSSON w

(10)

T. C. ZİRAAT BANKASI

Vadesiz Tasarruf Hesapları 1950 yılı ikramiyeleri:

İSTANBUL ve ANKARA'da

8 E v >

Ayrıca:

2 0 0 . 0 0 0 Liralık

PARA İKRAMİYELERİ.

ACELE 150 LİRALIK BİR HESAP AÇTIRINIZ Her 15 lira için ayrı bir kura numarası

verilecektir.

10 Mart, 15 Mayıs, çekilişlerinde yalnız para ikrami- yeleri; 30 Haziran, 31 Temmuz, 29 Ağustos, 30 Eylül, 28 Ekim, 30 Aralık, çekilişlerinde ise, bazılarında iki ev olmak üzere hem ev, hem para ikramiyeleri vardır.

İkramiyeye giriş şartlarını Bankalarımızdan öğreniniz.

Salih Sabri Karagöz

M E R M & R T A S tiiccar

Türkiyenin her yerinde, İstanbul ve Ankarada bir çok resmî ve hususî binaların mermer işlerini bilgi

ile yapan en ciddî ve en eski yegâne M E R M E R T A Ş imalâthanesi.

Merkezi: Unkapam, Beylik Değirmeni yanında No. 65. Tel: 22604.

Telgraf: M E R T A Ş — İSTANBUL

Şubesi: Ankara - İstanbul Caddesi Akköprübaşı, No. 58. Tel: 3030.

BETON VE BETONARME İNŞAAT İÇİN

P . T . C . V i B R A T Ö R L E R İ

27 senedenberi her ciddî şantiyeye girmiştir.

ANKARA : TOKOZ Ltd. Ortaklığı P. K. 160 - Telefon: 22903.

İSTANBUL : NURETTİN MÜMTAZ.

Ömer Abid Han kat 2, No. 22 - Galata.

Telefon: 41689.

m

TAÇ MARKA

U D D E H O L M

o

En yüksek kalitede her nevi çelik ve

boruları

Bütün standard eb'adı mağazamızdan arayınız.

O

Türkiye Genel Satıcısı:

TRANSTÜRK LİMİTED ŞİRKETİ Transtürk Han, Tünel Caddesi 18-20-22 İstanbul. Telefon: 42141 - 41511 . 42833

(11)

MİMAR, MÜHENDİS MÜTEAHHİT ve

İnşaat sahiplerinin dikkat nazarına:

R O L L A D E N

Ev, apartıman, hastahane, ve fabrika inşaatı için Almanvanın

LEINS - STUTTGART

Fabrikaları Mamulâtı STOR JALUJİ ve SİNEKLİKLERİ

Türkiye Mümessilliği : İZZET BARAZ Galata, Bankalar caddesi, Nazlı Han.

Telefon : 42588

Montaj ve tamir işleri mütehassıs montörlerimiz tarafından yapılmaktadır.

Her nevi sıhhi tesisat malzemesi satış ve

tesisatı

KALORİFER, SICAK SU VE BUHAR HASTAHANE, ıMEKTEP, OTEL, LOKANTA

VE EVLERE MAHSUS KAZANLARINA MAHSUS

HER ÇEŞİT SU FİLTRELERİ MAZOT YAKICISI

Adres: Arşen Papazyan, Yeni Postane Cad. No. 20

TELEFON : 21280

(12)

UJERTHEIITI

flSflnSÖRLERİ

Türkiye Genel Vekili:

BURKHARD GANTENBEİN VE Ş-SI

İSTANBUL, GALATA, Büyük Tünel Han, P. K. 1176,

Telefon: 44671/44672.

(13)

BSD Ö S T Ö N K A L İ T E L İ

i ü â â T L ü V H A L A M I ]

TÜRKİYE UMUMİ MÜMESSİLİ

EGE PETROL T. A. O.

Taksim Cumhuriyet Caddesi No. 31 (Taksim Belediye Bahçesi karşısı) Telefon: 82007 Telgraf: LASMA - İstanbul

E M U L Z E R

Her türlü kârgir inşaatta en iyi bir izolasyon malzemesi olarak kullanılmaktadır. İsnat duvarlarında, temellerde, beton bacalarda, kanallarda, havuzlarda, silolarda, be- ton kazıklarda, ağıl ve ahırlarda, rutubete, suya ve bil- hassa asid ve alkalik sulara, karşı kullanılır.

KARAKTERİSTİĞİ : EMÜLZER daima kullanılmaya hazırdır. Soğuktan müteessir olmaz, derhal donarak su- ya karşı kat'î bir koruyucu tabaka haline gelir.

EMÜLZER 49, KIRMIZI - KAHVERENGİ Oluklu saç kaplamalı çatılarda, derelerde, baca kenarlarında kullanılır.

ADRES:

A S F A L T E V İ

Mahmudiye caddesi: 77 Galata, Tel: 41988

(14)

LEVEND M A H A L L E S İ

(15)

"4kiseijüı QûLk

Mahmudiye Caddesi. 21 - GALATA Telefon: 49046. Telg.: GÜLEK - İst.

Bilûmum kapı, pencere, vesair doğrama takımlarının en yeni ve seçkin Avrupa çe- şitlerini ve BAKALİT PHİLİPS mamu- lâtını

Zengin mobilya kulp ve kilitlerini , Bütün çeşitlerile YALE kilitlerini, Her nevi el âletlerini,

Mağazamızda bulabilirsiniz.

Telgraf: ERTAVİL Telefon: 40218

F E N K A

FENNİ KALORİFER VE SIHHİ TESİSAT İSLERİ

?

Proje — Tesisat — Tamirat

Kalorifer ve Sıhhî Tesisatlar Kazan - Radyatör - Boru

ve

— BORU EDEVATI —

Bilûmum Vana Muslukları . Buhar Kondensatör ve Redüktörleri Satış Yeri

Müessesemiz taahhüt ettiği tesisat işlerini en kısa bir zamanda birinci sınıf malzeme ile teslim eder. Yapılan

işler garantilidir.

Adres: ÖMER TAVİLOĞLU ve HRANT PAPAZYAN Kollektif Ortaklığı

İstanbul, Galata, Tünel Caddesi No. 59.

(16)

H. RÜTTİMANN

o D i p l . I n ş . M ü h e n d i s i

İ N Ş A A T M A L Z E M E F İ C A R E H A N E S İ

İstanbul - Galata - Voyvoda cadd. 28, Bahtiyar Han 49

Telgraf adresi : " SİKA » İstanbul • Telefon : «9289. Posta kutusu 1119

H E R NEVİ İ N Ş A A T TECRİT V E M U H A F A Z A M A L Z E M E S İ

Her nevi mühendislik ve ııafia inşaatı izolâsyonu, bodrum, taraça, çatı, ceplıe ve dıvar rutubetleri tecridi - Kimyevî tahallüllere karşı muhafaza. Emaye vernik boyaları .- Bitümlü emülsiyonlar.- Hususî yapıştırma maddelerile çatı kartonları .- Alüminyum boyaları .- Ahşap

muhafaza vesaiti .- Hususî taban döşemeler, ilâh.-

SIKA • SİKAPLAST - İGOL - IGAS - SAURIERPASTA - FLINTKOTE - DUROMIT - SIEGLE ÇİMENTO BOYALARI . FRIKO VERNİK BOCALARI - HON3ALIN-

HTYALIT • AVITTA • ODAN -

iş hakkınoa teknik ve ihtisas danışmaları için para alınmaz.

Satınalırken Bizim orijinal hakikî mallarımızı isteyiniz ve etiketimize dikkat ediniz !

A

Salih Sabri Karagöz

M E R M E R T A Ş tüccarı

Türkiyenin her yerinde, İstanbul ve Ankarada bir çok resmî ve hususî binaların mermer işlerini bilgi İle yapan en ciddî ve en eski yegâne M E R M E R

T A Ş imalâthanesi.

MERKEZİ : Unkapanı, Beylik değirmeni yanında No. 65. Tel: 22604.

Telgraf : MERTAŞ — İSTANBUL

Ş U B E S İ : Ankara - İstanbul caddesi Akköprü- başı No. 58. Tel: 3030.

AVNi SASA

*

K E R E S T E M A Ğ A Z A S I

# 1 nci KALİTE FIRINLI (İSVEÇ) ÇIRALISI

# D Ö Ş E M E L İ K

# B E Y A Z ve Ç I R A L I HER EBATTA KALIPLIK KERESTE

ADRES : UNKAPANI FENER C A D D E S İ No. 3 4 İSTANBUL. T E L E F O N : 20198

(17)

<4Cıs attu8uıdc\

Fiatı müsait, sarfiya- tı ekonomik, E R E L borulu sobaları evinizi süsler, soğuk ve pislik- ten kurtarır, mazot ve gaz yakar.

EREL: Şişhane, Tut- sak sokak 25.

V

m t Metidi

EREL

MOBLE PETROL SOBALARI

SATIŞ YERLERİ :

İstanbulda : EREL Şişhane yokuşu Tutsak sokak 2b.

» : KOVAN T.T.A.Ş. Tünel Cad. Galata.

» : İyi Tenvirat Mağazası. Yüksekkaldırım ba- şı No. 81

ıı : Osman Gül, Pangaltı Halâskârgazi cad.

» : Abdullah Güzelbey, Aksaray kapalı durak yanı.

» : Siman Radyo ve Elektrik Evi, Sirkeci Ha- midiye cad. No. 18.

» : General Elektrik Mağazası, İstiklâl Caddesi.

Beyoğlu.

Ankarada : Arif Saltuk, Posta cad. Hovyer Çamaşır mak. satış yeri.

Adanada : Muharrem Hilmi Remo, Abidin paşa cad. 47 İzmirde : Kaptaş Şti. Fevzi Paşa bulvarı 43/1.

Mersinde : Tevfik B. Atalay, Uray cad. No. 63.

SENKINGWERK , Hildesheim

Modern buharlı mutfak, çamaşırhane ve ekmek fırınları tesisatı, elektrik, havagazi ,kömür yemek kuzineleri.

ALEXANDERWERK, Remscheid: Her büyüklükte et kıyma, patates soyma, ekmek kesme, kahve çekme makineleri

Bulaşık yıkama makinaları: Frigorifik tesisatı.

Alfelder Eisenwerk: Saatte 10-15 ton beton asfaltı yapan komple asfalt makinaları.

Dizel, elektrik motörlü 250 litrelik betoniyerler

Siman Fondü - Alüminli çimento.

Plasteel oluklu ve izoleli saçlar..

Halit Rüştü: Galata, Ada Han No. 17, Telef.: 40303

(18)

L'A RCHIT ECT E :

REVUE M E N S U E L L E D ' A R C H I T E C T U R E D ' U R B A N I S M E et d e D E C O R A T I O N rublt** par: Abldiıı Mortaş et Zeki Sayâr, Architectes

S O M M A I R E

Arkitekt No. 11 - 12, 195U

— Le cafâ du Tachlık 207 Prof. Arch. Sedat H. Eldem

— Le pavillion des Monopoles â la foire d'Istanbul 1950 211 Arch. Selman Yönder

— La villa Mehmet Aker (Brousse) 214 Arch. H. Femir et Feridun Akozan

— Le pavillion «TÜRKELİ» â la XIX foire Interna-

tionale de Smyrne 218

— A propos dt- l'ouverture des nouveaux salons du

musse du palals de Topkapı 221

— Lss bâtirnents scolaires 223 Arch. Zeki Sayâr

— Construction d'un depöt en Angleterı-e 227 Philip O. Reece

— La civilisatioıı au point de jonction des srts d'Asie -

Art; d'Asie Ceııtrale 229 Prof. Arch. Behçet Ünsal

— Plan d'amenagement de la ville de «Mucur» 233 Arch. Ferzan Baydar

— Röle de l'urbanisme dans un monde sans logis 236 Traduit par l'Arch. Şemsa Demiren

— L'influence de l'industrie sur l'instruction architec-

turale 238 A. Schimmerlingj traduit par

l'Arch. Halûk Togay

— L'architecte Americain William E. Lamb 239

— Fixation des mesures des cheminees et des compar- timents de chaudieres de chauffage central dans les

avant - projets d'architecture 240 Halil İşnel

— Frais de construction apres la devaluation en Angle-

terre 243 The Architects Journal

— Qu'est - ce que le plastique 244 Traduit par l'ing. Bülend Yüngül

— Nouvelles 247

— Bibliographie 248

— Liste des prix des materiaux de construction

THE ARCHITECT:

M O N T H L Y P U B L I C A T I O N ON A R C ^ I T E C T U R E , C I T Y P L A N N I N G A N D D E C O R A T I O N Published by Abidin Mortaş and Zeki Sayâr, Architect.

C O N T E N T S

Arkitekt No. 11 - 12, 1950

— «Taşlık» Coffeeshop 2 0 7

Prof. Architect Sedat H. Eldem

— The Pavillion of Monopolies in the exhibition of

istanbul, 1950 2 1 1

Architect Selman Yönder

— The Villa of Ahmet Akar (Bursa)

Architects H. Femir, F. Akozan

— The Pavillion of «TÜRKELİ» in the XIX th inter-

national Fair of izmir 218

— New rooms are opened in the Museum of the Pallas

of Topkapı 221

— School bulding 223 Architect Zeki Sayâr

— A Whaı-ehouse construction 227 Philip O. Reece

— The civilisation in the meeting places of Asiatic Arts,

the arts of the Miadle Asia 229 Architect Behçet Ünsal

— The plan of erection of the town of Mucur 233 Architect Feı-zan Baydaı-

— The role of Urbanism in a world without housing ... 236 Translated by Şemsa Demiren

— The effect of the industry on the education of Ar-

chitecture 238 A. Schimmerling, Translation by

Architect Halûk Togay

— An American architect, Williaaı E. Lamb 239

— To decide the size of the stacks and boiler depart- ments of central heating system in the preliminary

architectural projects 240 Halil İşnel

— The construction expences against the devaluation

of money in England 243 From the Architects Journal

— What is plastic? 244 Translated by Architect Bülend Yüngül

— News 247

— Bibliograplıy 248

— Liste of prices in the market

(19)

İ U Î U n M I M A R L I K '

ŞE HIRC I L I K V E S Ü S L E M E S A N A T L A R I D E R G I S I IMTIYAZ SAHIBI : ZEKI SAYAR U. NEŞRIYAT MÜDÜRÜ. ABı DIN MORTAŞ A D R E S : A N A D O L U H A N N O : 33 E M I N Ö N Ü I S T A N B U L T E L : 2 1 3 0 7

^ S A Y ı : 227"228 • S E R ı : ıV. • Y ı L ı 1 9 5 0 ^

Foto : AKADEMİ

T A Ş L I K K A H V E S İ

Proje: Prof. Y. Mimar S E D A D E L D E M

İki sene evvel inşasına başlanan, bu bina zaman ile program değişikliği geçirmiş, sadece kahve olarak başlanmış iken, mutfak ilâvesiyle ayni zamanda lokan- ta olmuştur. En nihayette de, ufak bir bar daha kazan-

mıştır. Böylelikle plân eski sadeliğini ve maksadını kay- betmiş, fakat bugünkü ihtiyaca daha uygun bir hale gelmiştir.

Plânın, ana prensibi dört cenahlı, ortası salon oda

(20)

Denizden görünüş

\SOUK HyTFAK İSICAK MUTFİK

BAR

6IP%I b

vCfcTİYtft KASIN

'EBK t K'

Kat plânı

(21)

Yan cephe \e kahvenin içi Foto: AKADEMİ

(22)

Terascian görünüş

plânıdır. Bu plân tipi, eski mimarimizin, en çok tutun- muş unsurlarından biridir. Cenah veya çıkmalar pro- gramın zenginliğine göre 1 den 4 e kadar olabilir. Orta salon ekseriya havuz ve fiskiye yeri olup mermer dö- şelidir. Burada da, aynı esas muhafaza edilmiştir. Ka- nadlar birer basamak yükseltilmiş ve sedir ile çevril- miştir. Servis kısımları arka sete bir servis avlusu ile bağlanmıştır. Bu avlunun, ileride sarmaşık ile gizlene- ceği düşünülmüştür.

Binanın inşaatı beton iskelettir. Kiriş ve ayaklar dış mimarîde oldukları gibi ifade edilmiştir. Dolgun, bir beton arme perde üzerine iki yüzlü tahta kaplama şek-

lindedir. Bu kaplamalar, geniş saçak üzerinde de devam ettirilmiş ve paşalarla tutulmuştur.

Pencereler, tek kanat olarak yapılmış ve yukarıya sürülerek kaplamalar arasında kaybolmaktadır. Böyle- ce, salonu tamamiyle penceresiz bir mahal haline sok- mak da kabildir. Kahvenin, içi maalesef arzu edilen şe- kilde tamamlanmamış ve uygunsuz ilâvelerle bozul- muştur.

Etraf, bahçenin tanzimi de henüz ikmal edilmemiş- tir. Şimdiki merdiven kafesler muvakkattir ve ilk fır- satta binanın üslûbuna uygun şekilde ikmal edilecek- lerdir.

(23)

«'Tekele Paviyonunun ön görünüşü

1 9 5 0 İ S T A N B U L S E R G İ S İ N D E T E K E L P A V Y O N U

Y. Mimar Selman YÖNDER

Tekel idareleri bu yıl İstanbul sergisine daha geniş bir programla iştirak etmiş ve Radyo evinin arkasına isa- bet eden sahada bir pavyon inşa ettirmiştir.

Pavyonun haricî görünüşünde sadelik ve resmî ka- rakter esas tutulmuştur. Çatısı saçaklı, az meyilli ve rüberoit kaplıdır.

Büyük meydana bakan ön cephesinde hareket te- min edebilmek, girişi ve satış kısmım tebarüz ettirmek

için saçaklı, ince ve zarif kolonat ilâve edilmiştir. İçer- deki sirkülâsyona mani olmamak ve izdihamı önlemek maksadile satış kısmı bilhassa pavyonun dışında dü- şünülmüştür. Çıkış «Cumhuriyet» gazetesi pavyonuna bakan yan cephededir.

Enteriör ve standları Tekelin satış-reklâm şubesi hazırlamıştır.

(24)

Girişde temsili heykeller ve ik. ön görünüş Y. Mimaı Selâm YÖNDER

(25)

Paviyonun iç görünüşü

+-

1

i -

t

StttG' SAIOHU

* M- UOLU

° | | ;

Ur

t

^Z

j

ü

oAT I Şj

1 t I Jl

- i t

J L İ t .

P l â n

(26)

.->- I1-

BAY MEHMET AKER VİLLÂSI, BURSA

Mimarlar: Y. Mimar Muallim Halit FEMİR ve Feridun AKOZAN

Bursada Çekirge yolu üzerinde, orman mektebi civa- rında inşa edilmiş olan bu villâ, ovaya nazır bir meyil üzerinde ve yola nazaran da daha aşağı seviyede bulun- maktdaır. Binada, giriş ve gündüz odaları ile mutfak ve diğer servis mahalleri bir zemin kat teşkil etmek üzere düşünülmüş, bunun üstünde ise, yatak odaları katı tertip olunmuştur. Oturma salonu zemin katma mücavir, ova- ya ve yola nezareti olacak şekilde düşünülmüştür. Garaj, binadan ayrı olarak inşa olunmuş ve ancak tabiî ve ih- tiyaca tekabül eden elemanlar esas hacımlara bağlan- mıştır. Ov kısmı, binanın en kıymetli cephesi olarak ele alınmış ve binada yaşıyacaklara bu cihetten azamî istifa- de imkânı temin olunmuştur.

İnşaat tabii malzemeden yapılmıştır. Duvarlar taş ve

tuğladan, döşmeeler ise betonarmeden imal olunmuştur.

Tuğla duvarlar beyaz çimento ile sıvanmış, moloz taş yüzler de derzlenerek bırakılmıştır. Binada çatı mertek- leri, pergolar kiriş ve direkleri ile teras korkulukları ah- şap çubukları, kendi renklerinde muhafaza edilmişlerdir.

Dahilde tekmil döşeme kaplamaları parke olarak inşa edilmiş olup, tavanlarda ahşap ve hasır gibi malzeme kullanılarak iç mimarînin sıcak bir tesirde kalmasma iti- na olunmuştur. Bu itibarla kat merdiveni de baştan başa meşeden imal olunmuştur. Bodrum katta, kalorifer sıcak su çamaşır ve kurutma daireelri ile depolar bulunmak- tadır.

İnşaat en iyi malzeme ve işçilikle yapılmış olup ma- liyeti 150 bin lira civarındadır.

(27)

Zemin kat plânı izahı:

1 — Giriş

2 — Rüzgârlık, gardrop 3 — G riş holü

4 — Gündüz odası 5 — Hizmetçi odası 6 — Lavabo 7 — W.C.

8 — Mutfak 9 — Ofis

10 — Yemek salonu 11 — Kabul salonu 12 — Teras 13 — Garaj.

(28)

Birinci kat plânı yan cephe ve antre

Birinci kat izahı:

1 — Birinci kat hol. 7 — W.C.

2 Çocuk yatak odası 8 — Yatak odası 3 — Büyükler yatak odası 9 — Yatak odası 4 — Soyunma odası 10 — Sandık odası

5 — Banyo 11 — Pergolalı Teras

6 — Lavabo 12 — Saçak örtülü teras

(29)
(30)

Ön görünüş

XIX. İZMİR ENTERNASYONAL FUARINDAKİ «TÜRKELİ» PAVYONU

P a v y o n u n b u l u n d u ğ u y e r :

Gazino ve Devlet Demiryolları Pavyonunun yanın- da 80 m2 lik bir yerde inşa edilmiştir.

Projenin bazı kısımlarında değişiklikler yapılmıştır.

Meselâ: Üst teras katı ve merdiven yapılmamış ve umu- mî telefon kabineleri arkaya ilâve edilmiştir.

İ n ş a a t : Temel taş duvar, grobeton döşemeli ve tuğla kârgiı- olup betonarme hatıllarla kuşaklı çatısı ahşap ve üstü ruberoitle kaplanmıştır.

Döşeme kırmızı renkte 75X75 eb'admda mozaikten- dir. Binanın etrafı karo mozaik tretuvar - kaldırımla çevrilmiştir.

Kule: Kule kısmı 4.5 metreye kadar tuğla duvar ile işlenmiş, çatıya basan kısım ise ahşaptır. Umum kule irtifaı 8 metredir.

i ' * *

SIIMINS

I m S

7J

Yan alevasyon

(31)
(32)

Paviyonun iç görünüşü

D o ğ r a m a l a r : İzmir'in iklimi nazarı itibara alınarak pavyonun daimî surette havalandırılması dü- şünülerek üst pencere kısmı iki taraflı ahşap pancur ya- pılmıştır.

İ ç k ı s m ı : Teşhir edilen mallara mahsus bütün bankolar düralittir. Tavan fo-plafon düralit inşa edilmiş ve fluorescent lâmbaları ile camlı bir şerit halinde gizli

bir ışık tesisatı yapılmıştır.

Dahilî tekmil yağlı boyalar krem renginde olup in- ce tamponla yapılmıştır.

Bütün doğrama kısmı açık gridir.

D ı ş s ı v a : Çimento harçlı bir kaba sıva üzeri- ne beyaz çimentolu serpme sıva yapılmıştır.

(33)

TOPKAPI SARAYI MÜZESİNİN YENİ SALONLARI AÇILDI

Topkapı Sarayı Müzesi, Cumhuriyet idaresinin ilk kurduğu bir müzedir. Beş asırlık tarihi olan bu bina- lardan bazıları ile evvelce ufak bir ölçüde kurulmuş olan Çin porselenleri dairesi 1924 senesinde halka açıl- mıştı. Bundaıı sonra, silâh dairesi, Hazine ve gümüş hazinesi de tanzim edilmiş ve Harem dairesinin bir kıs- mı da düzenlenerek tedricen açılmış ve müzenin reh- beri de neşrolunmuştu.

İkinci Dünya Harbi yüzünden müzelik eserlerin bir kısmı iç Anadolu'ya, bir kısmı da depolara nakledilin- ce müze de kapanmıştı.

İşte bir çok memleketlerde en güzel eserler tahrip edildiği bu sıralarda, Topkapı Sarayında harap olan ve hattâ dört duvar haline gelmiş binaların tamirine baş- lanmış, bu sayede bunlar bir taraftan hayata kavuşmak- la kalmamış yüksek sanat karakterleri de belirmiştir.

Bu tamirler sayesinde kazanılan muazzam binalar- dan, teşhir kabiliyeti olan yerlerde müzelik eserler tam ilmî bir surette tasnif ve teşhir edilmiş ve bunlardan Çin porselenleri, Avrupa porselen ve kristalleri, gü- müş ve tombaklar, bakır takımları, İstanbul cam ve porselenleri, silâhlar, Türk çinileri, taş kitabeler ve mi- marî parçalar, eğerler ve saltanat arabaları dairelerile, Kubbealtı 23 Nisan 1948 tarihinde umumun ziyaretine açılmış ve bu sene başında aynı manzumeye Arz odası, Mecidiye Köşkü, Sofa ve Bağdat Köşkleri ilâve edilmiş- ti.

Bu def'a sözü geçen dairelerden başka üç müze sek- siyonu daha tesis edilmiştir.

Bunlardan biri; yazılar, ciltler, tezhip ve minyatür- ler dairesidir. Bilindiği veçhile Türkler eski yazıyı arap- lardan almışlardır. Fakat bunu. öyle bir sanat haline

(34)

koymuşlardır ki araplar da dahil olduğu halde hiç bir şark milleti bu kemâl derecesine erişememiştir. İşte bu tek örnek bile Türk'ün sanat kudreti ve kabiliyetini is- bata kâfidir.

Bu dairede 90 hicrî yani 708 senesinde papirüs üze- rine yazılmış makeli bir yazıdan başlıyarak Arap yazı- sının başlıca üstadlarmın eserleri konduktan sonra bize intikali ve nasıl yükseldiği ekoller şeklinde ve yazı çe- şitlerine göre sıralanmıştır. Bundan başka tezhip, cilt, kat'ı ve dünya san'at tarihine ilk defa sunulan muaz- zam Türk minyatürleri, teşhir edilmiştir. Ayrıca, Or- han'dan altmcı Mehmet'e kadar tuğralar, maktalar, ka- lemtıraşlar ve divitler de aynı salondadır.

İkinci salonda, İran, Arap, Mısır,, Memlûk, Hint yazı, cilt tezhip ve minyatürleri bulunuyor ki, bu su- retle, sanatlar arasında mukayese imkânı da verilmiş oluyor.

İkinci bir dairede, İran, İtalyan kumaşlarından pek nadir ve tarihî parçalar pek kıymettar Avrupa sa- atleri, bunun yanında çok mühim olan beş on seneden-

beri toplanılmış olan bir Türk saat kolleksiyonu teşhir edilmiştir. Aynı dairede çeşitli saz âletlerile, karagöz takımları da bulunmaktadır.

Üçüncü dairede de, Türk kumaş ve kadifeleri, 14 ncü asırdan başlıyarak 19 uncu asra kadar sıralandı.

Saltanat devrinde Çinili Köşk Müzesinde 19 uncu asra ait iki parça çatma ile ifade edilen Türk dokumacılığına mukabil bu gün muazzam bir salon doldurmaktadır.

Bu suretle Türk zevk ve san'at kudretinin ne olduğu madde olarak ortaya konmuştur. Türk kumaş sanati ol- madığına dair bazı yabancı bilginlerin neşriyatına karşı bu kuvvetli eserler teşhir edilmekle beraber, bu yüce sanatımıza dair hazırlanan kitabın birinci kısmı basıl- mış; ikinci kısmı da bitmek üzeredir. Buna ilâve olarak evvelce hazırlanmış olan Türk İşlemeleri dairesi ve re- sim galerisi ziyaretçilere açılmıştır.

Şu suretle, ikinci Dünya Harbi başladığı sıralar- da Topkapı Sarayı Müzesinde 8 salondan ibaret dört müze seksiyonu bulunmakta iken; bu gün onbinlerce sanat eserini muhtevi 30 salondan ibaret 15 müze seksi- yonu hazırlanmış ve açılmış oluyor.

^ B i b l i y o g r a f y a :

SANAT ANSİKLOPEDİSİ Celâl Esat Arseven

Milli Eğitim Basımevi

Fasikül XVI 1950

D eğerli âlim Celâl Esat Arseven ta-

rafından yazılmakta olan Sanat An- siklopedisinin onaltıncı fasikülü çık- mıştır.

Bu fasiküliin büyük bir kısmı «Mi- marî» kelimesine tahsis edilmiştir. Mi- marînin ilk devirlerinden bugüne ka-

dar geçirdiği inkişaf, ve mimarîde üs- lûp, hakkında geniş bilgi verilmiştir.

Ayrıca «Müze» kelimesi de çok taf- silâtlı ve etraflı bir şekilde bugünkü müze müdürlerimiz tarafından ayrı ay- rı yazılmıştır.

(35)

Yeni Amerikan okulları. «İllinois de Deerfield» okulu, bol ışık. hava ve basit bir inşa tarzındadır.

« O K U L » B İ N A L A R I

Yazan: Y. Mimar Zeki SAYÂR

İstanbul geçen devre, Umumî meclisinin faaliyeti- ni bitirmeden önce, şehre yaptığı mühim hizmetlerden bir de gelecek senelere sâri tahsisat ile "30» ilk okul in- şası için verdiği karar olmuştur. Bu kararla şehrin en fazla okula ihtiyaç hissedilen muhtelif semtlerinde kü- çük basit ve ucuz 30 ilk okul inşası programlanmıştır.

Gerek Maarif ve gerekse Bayındırlık komisyonunun müşterek tutanaklarında yapılacak mekteplerin, geçmiş senelerden alman intiba ve - tecrübelerle, ucuz, basit olmasına vilâyet makamının nazarı dikkati çekilmişti.

İstanbul vilâyeti içinde 430 kadar ilk okul mevcut olduğuna göre, bunlardan modern öğretim esaslarına gö- re tadil edilmeğe ve bilhassa yenilenmeğe muhtaç pek çok bina olduğu maarif komisyonu tarafından tesbit edil- miştir.

Geçen seneler zarfında İstanbul hususî idaresi ta- rafından birkaç büyük ilk okul inşa edilmiş, bunların ma- liyetinin yüksekliği her bütçe devresinde Umumî Mec- liste, âzanın haklı olarak itirazını mucip olmuştur. 10-12 dershaneli ilk okul binalarının beherine bir milyon lira- ya yakın para sarfı, bütçede okullar tahsisatının

(36)

Sınıf içinde canlı renkler hâkimdir, koridorun üzerindeki uzun pencere sınıfın ışığını çoğaltmakta, bilhassa hava değiştirmeğe yaramaktadır.

senelerce birkaç okula inhisar ettirilmesini mucip olu- yor, şehrin okula ihtiyacı olan diğer semtlerine sıra gel- miyordu.

Komisyonlardaki âza ile Belediye erkânı arasındaki münakaşalar, bilhassa basit binalar ile esaslı ve büyük okul inşası prensipleri üzerinde tebarüz etmekte idi. Vi- lâyet erkânı, büyük ve masraflı binalara meyyal idiler.

Hattâ görüşmelerde, alâkalı bir müdürün asırlar boyun- ca dayanacak okul inşa edilmesini müdafaa etmesi hayli tartışmalara sebep olmuştur.

Umumî Meclis âzaları ise, okul binalarmda daha kü- çük plânların basit inşaat usullerinin kabulünü ve in- şaatta, karkas betonarme, mermer, fayans gibi pahalı malzemenin kullanılmamasını istemekte idiler.

Umumî Meclisin kararından sonra, Vilâyet ve Bele- diye makamı 30 ilk okul için bir şartname tanzim ettire-

rek, proje müsabakası açmış bulunuyor.

Önce, alâkalı müdürlerin ve yüz yıllar boyunca da- yanacak büyük, betonarme veya kârgir okul binaları te- zi ile eski umumî meclis üyelerinin basit okul binası te- zini münakaşa edelim.

ikinci dünya harbinden sonra birçok memleketlerde, her sahada olduğu gibi okul meselesinde de birçok araş- tırma ve çalışmalar yapıldı ve el'an yapılmaktadır. Bu memleketler arasında bilhassa isviçre, İngiltere sistemli bir okul inşa programı tatbik etmektedirler. Birleşik A - merikada yenilikleri ihtiva eden okul binaları inşa edil- miştir. Bu işle uğraşanlar, okulda esas unsur olan sınıf ile uğraşıyorlar. Sınıfların aydınlatılması, havalandırıl- ması ve sınıflara verilecek iç ölçü üzerine derin ve esaslı çalışmalara tesadüf ediyoruz. Bu memleketlerin son se- nelerdeki tatbikatmdan bilhassa şunu öğreniyoruz ki, o - kul binaları mimarî nazariyatı durmadan inkişaf etmekte

(37)

İyi havalarda çocuklar sınıfın önündeki bahçede ders görürler.

Döşemeden tavana kadar mütesavi ışık temin eden sınıflara misal.

Okulun kesiti binanın ne kadar basit bir inşa şeklinde olduğunu gösteriyor.

(38)

ve bunlarla yeni yeni kanaat ve fikirler ortaya atılmak- tadır.

Yakın zamanlara kadar, sınıfların aydınlatılmasında, iklim de nazarı dikkate alınmak şartile doğu-güney ciheti tercih edilirdi. Bu gün bazı tatbikatta, sınıfların havalan- dırılma işi de derpiş edilerek koridor cihetinden de iki veçheli olarak aydınlatılmaktadır. Birleşik Amerika okul- larında, ısıtma meseleleri diğer memleketlere nazaran da- ha kolay ve mütekâmil halledildiği için cihet meselesi ilk plânda gelmiyor. Sınıf şekillerinde de daimî bir de- ğişiklik görülüyor. 5x8; 5,5x8,5 gibi klâsik ölçüler ye- rine iç eb'adları çok mütehalif sınıf teşekküllerine tesa- düf ediyoruz.

Okullarda smıftan sonra kapalı teneffüshaneler, ko- ridorlar ve sairede de değişmeler görüyoruz.

Bütün bunları, yüz yıllara intikal edecek kunt ya- pılar yerine, Belediye Meclisi üyelerinin, müdafaa ettik- leri basit, hattâ kısmen ahşap okul binalarının inşasına hak verdiriyor.

Bu basit yapıların maliyeti diğerlerine nazaran çok ucuz olacağı gibi, Eğitim sistemlerinde vukua gelecek değişiküklere daha kolayca adapte olacağmdan, bu sa- hifelerde birkaç misalini verdiğimiz basitlikte yapılara gitmekliğimizin lüzumlu olduğuna kanaat getiriyoruz.

Şimdi gelelim; vilâyet, Bayındırlık Müdürlüğünün açtığı okul proje müsabaka şartlarına; programda, mü- sabıklardan, istenilen mühim şartlar şunlardır:

a) Mahallî karakteri haiz, b) Basit, ucuz ve sağlam.

olması ve bu itibarla, şartnameye eklenmiş bir malzeme rayiç cetveli ile projelerin maliyetlerinin bildirilmesi is- tenmektedr.

5 dershaneli bu okullarm programında sınıf, teneffüs ve yemekhane, öğretmen, hademe odaları, müze, helalar ve kömürlük gibi unsurlar da zikredilmiştir.

Bu program yukarıdaki esasları havi olduktan başka, 6 ncı maddesinde bilhassa, «iktisadî plân, inşaat tarzı tek- niği bakımından muvafık bulunacak proje mükâfatına

ait maddeler yazıh şartlar dahilinde alınacaktır» diye de pek vazıh olmıyan bir ibareyi de taşıyor.

Bu satırların ifade etmek istediği mânayı tam bir şekilde anlayamamakla beraber, gayenin ne olduğunu fakat, iyi bir program karşısında bulunmadığımızı anlı- yoruz.

Bayındırlık Müdürlüğü kifayetsiz programında mü- sabıklardan şunu istemek arzusundadır: inşa edilecek 30 okul için bize öyle bir proje yapınız ki, bu proje:

I — İnşaat sistemi itibarile ucuz olsun, bu itibarla projeyi kâgir betonarme, aglomere, planş ve nihayet prefabrike usullerine göre tertip ediniz!

II — Arsa göstermediği için proje mecburen (tip) esasma göre olacaktır. Ayrıca İstanbulda arsa temini güç- lüğünü de şartnamede zikretmekle iktifa ederek, proje- lerin iki katlı olabileceğini kaydedemiyor, yalnız, plân- ların «kabil olduğu kadar derli toplu» tertibini müsa- bıktan istiyor.

III — Ortada arsa olmadığı halde, sınıflar için or- yantasyon isteniyor ve «varyant» projelerden bahsedi- liyor.

Bu şartnameyi inceledikten sonra, bunu tertip eden- lerin de, dâvayı iyi anlamamış ve ne istediklerini vazıh bir şekilde ifade edememiş olduklarına hükmetmemek kabil değildir. Arsası, inşaat sistemi, kat adedi malûm ol- mayan «tip» bir projenin programını hazırlamak hakika- ten güçtür. Ancak, bu gibi ahvalde de, başka memleket- lerde yapılmış çalışmaları, hattâ tatbikatı da göz önünde tutmak iktiza ederdi.

(Arkası 237 sahifede)

«Zürih» de Pavlyon usulünde okullar, (Das Werk, 1947) Mimar A. H. Steiner

(39)

T e k n i k

B İ R D E P O İ N Ş A A T I

Plânı hazırlayan:

The Architects' jourrjal 1949 Klasım sayısından.

Umumî malûmat: Shoreham-on-Sea'da inşa edil- miş bulunan bu deponun mesahası yarım İngiliz dönü- münden fazladır. Esas eb'adı şöyledir: Orta açıklık 87 kadem 6 pus (26.67 m); kenar açıldıklar 287 kademi 9 pus (8,76 m); baştanbaşa açıklığı 145 kadem (44,20 m);

15 kadem (4,60 m) ara ile konmuş 13 enine çerçeve 180 kadem (54,86 m) uzunluğuna bir sahayı kaplamaktadır.

Bunların bağlandığı ve asbest çimento halitasından ya- pılmış dam kaplamasını tutan asıklar arasındaki mesa- fe 6 kademdir (1,80 m). Deponun üzerinde inşa edildi- ği yer güney-batı rüzgârlarına maruzdur ve bina rüz- gârların tazyikini asgarî dereceye indirecek şekilde meydana getirilmiştir. Binanın yan cephelerinin rüzgâ- ra karşı mukavemetini enine çerçevelerin orta kemer- leri temin etmektedir. Binanın ön ve arka cepheleri üzerinde rüzgârın tazyiki bir çatı iskeleti sistemiyle yan duvarlara, duvarlardan da temellere geçebilmek- tedir.

İ n ş a ş e k l i : Dxş duvarlardan merkeze kadar kiriş ve direkler sisteminin tam yarısını işliyebilecek şekilde sehpalar üzerinde bir delme cihazı meydana ge- tirilmiştir. Bunun yanında bir tezgâh üzerinde monte edilen bir matkap vasıtasiyle civata delikleri ve halka

•'"iVfcİ••v Phillip O. Reece

(40)

CROSS S E C T ı O N l0wt» ŞH°5S2£İ-!2£

T f r r r r n

I I l

i , t 1 ı i n ' i i I l I l

i I I I I I I I ' I I I I

ntjssS <1 ıl'b' qc ı I 1

P L A N

I I I ı I

ı ı ı ı ı ; ı

» * fI I I j I I I • 1 î T J-J-Uİ-L

R'VER. ADUR

fScalc: rAs" = l'O"]

yatakları açılmıştır. Parçalar delme cihazına konulup delikler çubuklarla birleştirilmiştir. Bundan sonra ko- nektörler yerlerine konmuş ve ek yerleri yüksek germe civatalariyle çekilip bağlanmıştır. "Bulldog» konektör- leri yataklarına iyice yerleştikten sonra yüksek germe civataları alınarak yerlerine daimî civatalar yerleştiril- miştir. Payanda ayaklarının yerleri doğru olarak tesbit edilmiş ve zeminine oturtulmuştur. Ağaç sütunlar doğ- rudan doğruya zemine oturtulmamıştır; dış sütunlar önceden dökülüp hazırlanmış beton direkler, iç sütun- lar da beton temel bloklarına gömülü, çekme çelikten kısa kirişler üzerindedir. İnşaatın ilk safhası, dış payan- dalarla onları yerinde tutacak dam kaplaması yatakla- rından bir kısmını yerlerine koyup civatalamak olmuş- tur. Dış çatı açıklığından, üçgen şeklindeki iç ayaklar- dan ve esas çatı kirişinin üst kısmından müteşekkil bir seksiyon kaldırılarak yerine konmuştur. Bu ameliye her iki taraftan üçer blok için tekrarlanmış ve parçaların yerlerine doğru konulmasını temin için rüzgâr kuşak- lamasının bir kısmı da tesbit edilmiştir. Bundan sonra çatı kirişinin merkez kısmı kaldırılarak yerine yerleşti- rilmiş ve ek yerleri civatalanmıştır. Bütün kaldırma ameliyeleri için 40 kadem (12,20 m) yüksekliğinde bir direk ile bir el vinçi kullanılmıştır. Binanın kurulması başından sonuna kadar bu şekilde devam etmiştir. Da- mın aspestos-çimento kaplama ile örtülebilmesi için rüzgâr kuşaklaması, sırt kirişleri, kaplama yatakları gi- bi kısımlar da yerlerine yerleştirilmiştir. Garaj kısmı kapı çerçevesinde kullanılan az miktarda kontrplak ve bütün ıskartalar da dahil olmak üzere sarfedileıı ke- restenin mecmuu 4235 kadem küptür. Bunun mesaha- sı 27.000 kadem kare (2508,3 m2) olduğuna göre bu. bir kadem kare (0,0929 m-) başına 0.157 kadem küp (0,0044 m3) kereste demektir ki, her hangi bir standarda göre düşük bir rakamdır, zira direklerle dam kaplaması (metrekleri) de buna dahildir. Mutad 34 librelik (15,422 kg) tahvil nisbetine uygun olarak kapalı yer mesaha- sının kadem karesi (0,0929 m'-) başına kullanılan keres- tenin ağırlığı 5.34 libredir (2,42 kg). Kerestenin hepsi işlenmemiş Douglas çamıdır ve imali kolaylaştırmak için bütün parçalar 1/8 pus (3,17 m) nominal kalınlığı ve 1/4 pus (6,35 m) nominal genişliği altında olmak üzere makineden geçirilmiştir. Kerestenin büyük kıs- mı bir pus kare (0,0929 m2) başına 1200 libre (444 kg) tazyike, sırt kü-işleri de 400 er libre (180 kg) tazyike mukavemet edebilecek şekilde tanzim edilmiştir; bu hu- susta gerekli testler Orman Mahsulleri Araştırma La- boratuvarı tarafından yapılmıştır.

S a f i m a l i y e t : Bütün kereste aksam gerekli net uzunlukta ve büyüklükte kesilmiş olarak teslim edilmiştir. Kerestenin gemide teslim fiyatiyle inşaat

(Devamı 231 inci sayfada)

(41)

A r k e o l o j i

ASYA SANATLARININ KAVŞAK YERİNDEKİ MEDENİYET:

ORTA ASYA SANATI

Y. Mimar Muallim Behçet ÜNSAL

— Bu kadar çeşitli sanatların bu potada nasıl eri- yip kaynaştığını ve yaratıcı bir orijinallik taşıdığını ek- seri estetikçiler sorup durmaktadırlar. Buna en kat'î cevabı Orta Asya şehirlerinde bir dolaşma kendiliğin- den verir. Bu birleşme ve kaynaşmayı Budhizm yap- mıştır. Başka hiç bir din, hıristiyanlık bile (ki o sanat gelişmelerinde kuzey ile Akdeniz elemanlarını birbiri- ne o kadar kombine ettiği halde) Bezeklik, Murtuk, Kı- zıl vesaire de rastlanan âhenkli tesir ve intibaı bırak- mamaktadır. Buralarda teknik de estetik gibi kombine haldedir. Meselâ bazan, Budhist freskolann üzerini Ma- niheist resimlerin kapladığı veçhile, üst üste tatbikat pek ziyadedir.

— Kızıl ve Tumşuk heykel sanatında da bu tesir- ler birliği görülmektedir. Bu küçük heykellerde Çin sanatının tipik çizgileri besbellidir. Ve bunların temsil ettiği, Zâhit, Şeytan, Aziz, v.s... suretleri Gotik sanatı- nın sözcüsüdürler. Bu figürlerdeki âhenk, takdim ve tatbik şekline ait çeşitli köklerin kaynaşmasından doğ- muştur. İran süvarilerinin yanında Grek delikanlıları, Çin zâhitleri ve Hind meleklerinin vanyana görünmele- rine pek hayret etmemelidir. Buralarda din ateşi ile ar- tistik heyecan bir arada tutuşmaktadır. Ve yeni bir es- tetkik doğmaktadır ki, bu hem kompozit, hem de omo- jendir.

Eğer Orta Asyanm bu havalisi üzerinden fırtına geçmese ve bu sanat alevini söndürmeseydi o da tesi- rinde bulunduğu yerlere kim bilir ne aksi tesirlerde bulunacaktı.

— Orta Asyadan güney batıya yöneldiğimizde rast- geleceğimiz memleketlerin sanatmda çeşitli tesirlerin iz- lerini buluruz. Pers, Hind ve Türkistana komşu olan bu yerler her zamanda, Pasifik tüccarları ve haşin mu- haripler için, bir geçit olmuştur. Kervan ve göçmenlere yol veren dağ geçitleri, antik birçok harabeler, Make-

— Baş tarafı geçen sayıda —

donyadan Asya fethine çıkan ordunun ve genç Baş'ınm hâtıralarını taşır. Buralarının şimdiki adı Efganistandır.

İskenderin arkasından bütün bir helenistik medeniyeti beraber geliyordu. Filhakika İskenderin alaylarında, filozoflar ve artistler askerler1 ile yanyana yürüyorlar- dı. Bundan her şehirde bir Grek izi görülmeğe başlar.

Fakat bu tesirler Romalılaımki gibi sert ve kat'î olma- yıp süzülme ve nazik bir tesirdir. Böylelikle mahallî deha ile Grek dehası birbiriyle kaynaşıyor ve mesut bir âhenk doğuyordu. Muzaffer komutanın asıl estetik zaferi önemli olmuştur. Hindistana varmadan evvel Grek tesiri Efganistanda kendini belli etmiştir. Budhist camiası kendine arzolunan ilâh heykelleri ile tatlı ve güzel bir anthropomorfisme tatmışlardır.

Bundan birkaç asır sonra Budhist hacılar yerli sa- natkârlarla Grek ressam ve heykelcilerinin müştereken işledikleri manastırları ziyaret ediyorlardı. Bu rahiple- rin seyahat notlarındaki işaretler sonradan Avrupalı Arkeologlara rehberlik etmiştir. Böylece Hiuan-Tsang'- dan 13 asır sonra bu bilginler de onun geçtiği yollardan geçmekte idiler. Onlarm not ettiği mahal ve dağ baş- ları aynen durmakta ise de şehirlerin yerinde artık yel- ler esmektedir. Efganistanm özel rüzgârları bunları kum ve toprak yığınları altında uykuya yatırmıştır.

Bunları uykudan uyandırma şerefini Fransız arke- ologları almıştır.

Greko-Budhik sanatı tefsirci ve bilginlerinden, Al- fı-ed Foucher (9) bir sefer heyeti kurmuş ve (Fransız arkeoloji delegeleri) 15 senelik bir çalışma ile bu yer- lerde muhteşem buluntular elde etmişler ve yeni kazı şantiyeleri açmışlardır. Rehberleri Budhist hacıların geçtiği yollardan geçmişler, onların ballandırarak hikâ- ye ettikleri gözalıcı binaları ve şehirleri aramağa koyul-

(9) A. Foucher - L'Aı-t Greco - Boudhique du Gandhara.

Paris 1922.

(42)

muşlardır. Bu şehirleri bugün tümülüsler örtmektedir.

Fakat eski Çin gezginlerinin verdiği topoğrafik malû- mat sahih çıkmışı ve böylece, vaktiyle çok önemli bir din ve sanat merkezi olan, Hi-Lo şehri meydana çıkarıl- mıştır. Bu ayni zamanda verilen malûmat ve işaretle- rin sıhhatini ve yazılardaki bina tavsiflerinin müba- lağalı olup olmadığını da kontrola yaramıştır.

Bu heyet ilk çalışmalarına evvelâ Foucher ve Go- dard idaresi altında sonra da Barthou,x idaresinde ola- rak 1923 yılında Haddada başlamıştı. Ve bir tepe (Teli) altında saklı bulunan şehir kalıntılarını meydana çıkar- mıştı. Keşfettikleri şeyleri nasıl yazmalı? Onların. keş- finden birkaç yıl önce sanat tarihinin meçhulü Greko- Budhik heykel eserlerini meydana koyan Gandhara böl- gesinin veriminden Hadda ne daha az verimli, ne de daha az genel olmuştur. 1926, 927, 928 kampanyaların- dan sonra 13 mevki sayılabilmiş, bir mikdar veya ta- mamiyle kazılmış bu mevkilerden bol mikdarda hey- kel (6000 den ziyade) ve onlar kadar değerli mimarî izlere rastlanılmıştır. Hadda anıtlarını umumiyetle stupa ve manastırlar (birbirlerine bağlı olarak) teşkil eder. Bu stupalar manastırlar içinde bir nevi kutsal ma- hal mesabesindedir.

Bütün bunlar Hind arkeolojisinde etüd edilmiştir;

zira bu tip anıt Hindden gelmektedir. Bilindiği gibi stu- pa bir nevi tümülüs olup az veya çok ziynetlidir; Bud- ha'nm, bazan sadece mukaddes emanetlerinin, hâtırasını taşıyan bir templ üzerine mevzu bulunmaktadır. Hindde pek çok mevcudu bulunan bu çeşit yapılar Efganistan- daki Budhi nüfuz ve tesirini göstermektedir. Ve bu anıtlardan Efganistanda da o kadar çok vardır ki. me- selâ Haddada 500 tane bulunmaktadır.

Hadda'nm bu çeşit anıtları o kadar dikkate lâyıktır ki bu hususta daha iyi bir fikir edinmek için J. Bart- hou^'nun, fotoğraf ve plânlarla pek güzel açıkladığı ya- zısını (10) gözden geçirmelidir.

Efgan sanatında yasayan Asya tesirleri Grek tesir- leri ile pek âhenkli bir şekilde mezcedilmiştir. Bu de- virde Grek sanatı kendi aslında da bu şekildedir; yani Helenistik ibdalarmda grek sanatı Oryantalize bir hal- dedir: Bergama hattâ Etruryadaki gibi. Efganistan ve Hind Gandhara'sı Grek sanatını Asyalaştıran birer böl- gedir. Bunu doğuran İskender'in zaferleri Grek sanatı- nı şark ve garp arasında sallanan bir pandül haline koy- muştur. Asyanm bu verimleri, o devirde fikir ve his üzerindeki devrimleri ile, stillerin de morfolojik tadil ve tahvillerini mucip oluyordu. Bu itibarla artık Had- da'da gördüğümüz heykellerin, Bergama veya Halikar- nas kabartmaları ile ayni olması şaşılacak bir şey de- ğildir. Çünkü bu eserler aynı vasat (milieu) da doğ- muş bulunuyor.

(10) J. Börthoux - Beaux Arts, 1 Mars 1929.

Hadda sanatı kompozit bir haldedir. Fakat burada da, Tarım ölü şehirlerindeki gibi, yabancı estetik en de- rin yerli bir şahsiyet ile erimiş bulunmaktadır. İsa'dan bir evvel ve bir sonraki asırlarda buradaki sanatın te- cellisi işte böyledir. Fakat sanat tarihindeki bu mesut ve müstesna keyfiyetin maalesef yarını yoktur. İstilâ- lar ve yeni dinler bu hareketi durdurmuş bulunmakta- dır.

— Uzak Şark ve bahusus Efganistan sanatmm bil- gin ve mütehassısı olan Hackin (11) buradan ayrılarak Kohistan istikametine yöneldi. Ve orada muhteşem bir bölge olan Kapiça Budhistleri bölgesini buldu. Bilhas- sa burada keşfedilen Begram harabeleri fevkalâde zen- gin ve kudretli bir şehir kalmtısıdır. 1938 yılında Beg- ram hâlâ kazı faaliyetinde idi. Kazı müdirleri J. Cari ve ve J. Meunie bir Budhi manastırının önemli hara- besinde, 1936-37 yıllarında, birçok heykel ve birçok da obje meydana çıkarmışlardır. Bunlar da Helenistik asıllıdır. O geniş şehirden bugüne, bizlere, bunlar kal- mıştır. Şehrin o zamanki hali, Çin hacılarının dedikle- rine göre 6000 dindaşı yaşatan yüz kadar manastır ve yüzlerce stupa ve müteaddit templleri ile, seyyahları hayretlerde bırakmakta imiş.

— Bamiyan bölgesinin ihtişamı, binlerce keşişlerin oturduğu manastırları ve göz kamaştırıcı polikrom kap- lamalarının bahsi ancak eski seyahatnamelerde geç- mektedir. Bunlar şimdi yok olmuştur. Heyecanlı bir şe- kilde bahsedilen bu eserlerden şimdi yalnız kayalara o- yulmuş 35 ve 53 metrelik ve daha küçük ölçüdeki bir- çok Budha heykeli ile sanktüerler kalmıştır. Bu mağa- ralar, mimarîleri ve fresko dekorasyonu ile önemlidir- ler. Heykelleri kucaklayan kemerler, komplike ve süz- gün bir stilde kubbe ile örtülü olan bu mağaralar Efgan sanatının en belirli bir devirini göstermektedir. Hac- kin'in gayet iyi belirttiği gibi «9-10 numaralı mağara- ların duvar resim (fresko) lan, Acanta ve Miran ma- ğaralarından sonra, Orta Asyanm bildiğimiz Budhik boyalı resminin en eski örnekleridir. Ayni zamanda bunlar Orta Asyaya doğru açılan yol üzerinde rastladı- ğımız ilk örneklerdir de.» Kızıl ile bu Bamiyan kaya sanktüerlerini karşılaştırmak çok şey meydana koymak- tadır: Orada ve buradaki formların lügatinde ayni ek- lektizm, ayni Hindo-Grek kombinezonu ve İranî bir görünüş... Bamiyan sanatının eklektizmi bazan Pompei sanatmı ve bazan Katakomb sanatını, bazı kere İran minyatürünü ve kuvvetle Hindi hatırlatır. Gandara sa- natı kuzeye çıktıkça Helenistik ölçüden Asyaî ölçüye geçer. Bamiyan sanatı bu bakımdan Hind ve Gobi ara- sında bir orta derecedir.

(11) J. Hackin - L'Oeuvre de la delagation arch£ologique Frensaise en Afganistan. Tokyo 1933.

(43)

Bu sanatın mimarî, resim ve dekorasyonu için Rene Dollot (12) iyi bir fikir vermektedir «İdol'leri saklayan mağaralarda herşeyden evvel göze çarpan dekorasyo- nunun zarafeti bir, bir de büyük Budha heykelleri üze- rinde falezde kuvvetle yükselmelidir. Bunlardan kaya- ya ilk oyulmuş olanları, basit beşik tonozarı ile, mimarî kombinezonların hemen tamamen cahilidirler. Sonrala- rı ise âlimane bir oygu ile ve Vestibül, toplantı salonu, Sanktüerler ve hücreleri ile ahenkli bir bütün teşkil ederler. Bazan tavanları yalancı Putr'lar ile süslüdür;

kayalara oyulmuş olan bu kısımların bölümleri röne- sans tavanlarını hatırlatır. Bazan köşe kemerleri üzeri- ne oturan kubbeler vardır. Ki şüphesiz bu İrandan adapte edilmiştir; zira, Hind bunun tamamiyle cahili- dir. Toplantı salonları bazan gayrı muntazam tam ka- vis kemerleri ve arzani banketleriyle orta çağ salonla- rını düşündürüyor. Milâd sonu III-V. asır mağaraların- dan VI-VII. asır eserlerine geçince ilk zamanlarm basit- liği modele bir dekorasyonun zaferine erişmektedir.»

Bamiyan bölgesinin sanat ve tarihini tamamiyle tafsil eden J. Haskin bunu seyyahlar için tertip eyle-

(12) R. Dallot - L'Afghanlstan, Paris 1937, Payot.

NOT: Geçen yazıda 1-2 paragrafları 3 den sonra gelmiştir.

Özür diler ve tashihini rica ederim.

diği rehberde ve büyük ilmî bir eser olan (Antiquites Boudhique de Bamiyan, Paris 1932) adlı kitabında top- lamıştır.

— Bu şöhretli arkeoloğun Sayistanda yaptığı 1934- 37 tarihli en son kazı ve araştırmalarında birçok sanat eşyası (seramik) meydana çıkmıştır. Bu çanak ve çöm- lekler Efganistanm milâd öncesi 1000 yıllarına ait sa- natının Sus ve Tepe-Giyan ve Mussian stillerine bağlı olduğunu göstermiştir. Bu da önemli bir hâdisedir.

Ayni arkeolog 1937 de Hindistanda kazılarda bu- lunmuştur. Burada VI-VII. asırlara ait heykeller mey- dana çıkmıştır. Bunların Bamiyan sanatının ikinci dev- resi ile muasırdırlar.

Fransız arkeoloji heyetinin bu on, on beş senelik mesaisi, Orta Asyada olduğu gibi, Efganistanda da dinî ve artistik birleşme ve kaynaşmanın (Syncretisme) mü- şahedesine vesile olmuştur. Bunu da yine buralarının muhtelif medeniyetlerin birleştiği bir yol ağzı olmasın- da aramalıdır.

Az zamanda elde edilen bu1 bilgilerden sonra yeni çalışmalar ve müstakbel buluşlar bakalım bize neler getirecek? Bekliyelim!

M. Brion'dan

SON

— Baş tarafı 228 inci sahifede —

mahalline kadar nakil masrafları tutarı kadem küp (0,0283 r;ı3) başına 8 şiling 6 pensti. Uzunluğa göre seç- me, tahvil, makineden geçirme ve kesme masrafları da buna ilâve edilince maliyet kadem küp basma 15 şilinge yükselmiştir. Zemin mesahasının kadem karesi başına maliyet şöyle olmuştur: Takviye ve sütun ayakları için çelik 3 pens; kazı, kemer ve ayak inşaatı üzerinde mü- teahhidin çalışması 3.50 pens; konektör. civata ve ya- pıştırıcı madde 5.50 pens. Kereste kadem küp basma 1 şiling 7 pens; müteahhidin imal ve kurma işleri 1 şi- ling 11 pens. Mülk sahiplerinin makas kirişleri ve kapı çerçeveleri imali masrafları 1 pens. Aspest çatı kapla- ması 2 şiling 2 pens. Yekûn 6 şiling 9 pens.

Ecnebi karikatürü :

Tesisatçı — Acele geld'm. bir zararınız yok ya!..

(44)

MUCUR

İ M A R , PLAJSJI

1 : 2 0 0 0

•trı'ı. BcKS* routfc - ..^•-tZtunl» • ..uMi

vt-A

•' tf'JıMt. f'l-Mlll • . İ B »».Ti»*" */MAİ*CM»M.*C4«r)

E 3

ÇADV B&İUÂiHUf

cn i-.

E J

miuB* *iJiffg-ı ctv. •»jt _1_

c

I . : - * i l » [.

(45)

Mucur'un görünüşü

MUCUR İMAR PLÂNI

Hazırlayan: Y. Mimar Ferzan BAYDAR

1/2000 Avan Proje İzah Notu

Kasabanın mevkii, Coğrafik, Topoğrafik ve Mete- orolojik hususiyetleri:

M u c u r Ankara Kayseri şosesi üzerinde Kırşe- hirdeıı 27 km. mesafede bir kaza merkezidir. Coğrafî mevkii 39° 4' arz ve 34° 24' tul daireleri üzerindedir.

Denizden vasatî yüksekliği 1050 metre kadardır.

Kabakcıl, Tavşandağ, Bahattin tepesi, Kızıldağ «1328»

ve Kepeklidağ «1510» etrafını çevreler. İçinden geçen Acıöz çayı bağ ve bahçeleri sular.

Yazın vasatî -)- 22° kışın vasatî — 8° ise de yazın 35 kışın ise — 22' 1er arasında değişir.

Rüzgâr umumiyetle kuzeyden eser. Senevî 350-400 mm. yağmur düşer. Kışın yağan karlar ise yerde 40 gün kadar kalır. Don kışın toprağa 15 sm. kadar nüfuz eder.

Kasabanın tarihî durumu:

M u c u'un hemen yanında bulunan mağaralara gö- re kasaba taş devrinde kurulmuştur. Yunanlılar, R o - malılar ve Selçukîler zamanında meskûn olarak kal-

mıştır. Stratejik ehemmiyetinden dolayı 1330 senesin- de kaza merkezi haline getirilmiştir.

Kasabanın nüfus durumu:

Kasabanm nüfusu sayımlara göre şöyledir:

1935 sayımında 3596 nüfus 1940 sayımında 3852 nüfus 1945 sayımında 6550 nüfus

Bu artışı müteakip faiz formülü ile 50 senelik ola- rak hesaplarsak.

K50 = 6550 100+ 6,95 100 K50 = 57250

Tabii gerek kasabanın yeri ve iktisadî imkânları göz önüne alınırsa kasabanın bu miktar bir nüfusa sa- hip olabilmesi imkânsızdır. Hele bugün Ankarada 3000 nüfuslu bir M u c u r mahallesinin teşekkül etmiş ol- ması da nazarı itibara almacak olursa bu kasaba için 50 sene sonrası için en çok 20.000 nüfusun bu kasabada yaşıyabileceği kabul edilebilir.

(46)

Mucurda, tipik eski bir ev

Muhtelif bölgeler ve seçilme sebepleri:

a. Eski ikamet bölgesi

Bu kısımda sadece bazı yol tashihlerine gidilmiş ve bazı yeni yollar açılmıştır. Bazıları ise kat'î lüzum- suzlukları göz önünde tutularak ada içine alınmışlardır,

b. Yeni ikamet bölgesi

İnkişaf bölgesi olarak kısmen eski inkişaf kısım- larının civarı alınmakla beraber büyük kısım için gerek arazinin son derece uygunluğu ve gerekse şehircilik ba- kımından müsaitliği nazarı itibara alınarak kasabanın kuzeyinde bahçelere doğru tatlı bir meyille inen sırt se- çilmiştir. Bu arazi parçası da saha içinde inkişaf ma- hallesi olarak ideal bir yerdir.

c. Resmî Binalar Bölgesi:

Resmî binalar bölgesi olarak bugün kaymakamlık binası olan yerin civarı seçilmiştir. Ancak çeşitli resmî binaları ihtiva edecek olan bu kısım gelecekteki inki- şaf göz önünde tutularak tevsi edilmiş şimdiki kayma- kamlık binası ilerde Belediyeye tahvil edilecek şekilde bir Cumhuriyet meydanı teşkil edilmiş diğer resmî ve

yarı resmî binalar için karşı tarafta yerler ayrılmıştır.

Cumhuriyet meydanı ise yanına konan halkevi ile ta- mamen kapak bir meydan haline getirilmiştir.

d. Ticaret Bölgesi:

Ticaret bölgesi esasen yakııı bir gelecekte yapıl- ması imkânsız olduğundan yerinde bırakılması daha uygun bulunmuş ancak mevcut dükkânların arka tara- fına bir hal ve pazar yeri yapılarak tevsi edilmiş bun- dan başka inkişaf mahallesinde yeni evlerin ihtiyacını karşılayacak dükkân yerleri ayrılmıştır.

e. Spor Bölgesi :

Şimdiki spor sahası olarak kullanılan yer gerek kı- şın su basması ve gerekse nizamî ebatta ve cihette bir spor sahası yapmaya imkân vermediğinden terkedilmiş yeni spor sahası Hükümet binasının arka tarafmdaki bahçelere yerleştirilmiştir. Bu saha Beden Terbiyesi ge- nel müdürlüğünce de uygun görülmüştür.

f. Gürültülü ve ateşli sanatlar bölgesi:

Demirci, arabacı, bakırcı v.s.. gibi sanatlar için ka- sabanın kenar tarafında koku ve dumanlarını rüzgâr-

(47)

Mucur'un sokakları

ların kasabaya getiremiyeceği aynı zamanda han bina- sı ve hayvan pazarı civarına konarak istenilen irtibat- lar temin edilmiştir.

g. Mezbaha ve Mezarlık:

Mezbaha ve mezarlık yapılacak yerlerin harita dı- şında kalmasından dolayı imar plânında yerleri gösteri- lememiştir.

Kasabada yeni ve eski inşaat sistemi:

M u c u r'da şimdiye kadar yapılan inşaat bütün or- ta Anadoluda olduğu gibi kerpiç duvar ve düz toprak damdır. Taş azdır. Parseller ise oldukça küçük ebattadır evler kapak bir avlu içindedir. Bir ailenin senelik va- sati gelirinin 1000 lira civarında olduğu da düşünülürse yeni inşaat içinde islah edilmiş bir kerpiç inşaatın katıl- larla takviye edilmek şartı ile uygun bir sistem olaca- ğı neticesine varılır. Damların ise toprak yerine çatı yapılarak kiremitle örtülmesinin temini lâzımdır.

Kasabanın iktisadî durumu:

Kasabanın iktisadî durumu bu gün için fenadır.

Fakat Devlet yolunun geçmesi kasabada bugün az ola- rak mevcut halıcılık ve meyvacılığın inkişafı bundan başka kasabanın hemen yanında çıkan aşı boyasının iş- letilmesi «ki bu boya rönesansta Avrupada en çok ara- nan ve SİNOPİT ismi ile anılan kırmızıdır» ile oldukça refaha kavuşabilir.

Yollar:

Kasabanın yolları şu türlü ayrılmıştır.

1. Ana yollar

a. Transit yolu 14,5 mt.

b. Kebir caddesi 12 mt.

c. Çılbah istasyonu ve Yozgat cad. 14,5 mt.

2. ikinci derece yollar

Bunlar ikametgâh mahallesinin yollarıdır umumi- yetle 9,5 mt. olarak kabul edilmişlerdir.

3. Yeşil Yollar

Bu yollar esas sirkülasyon yolları olmayıp bir ta- kım bağlayıcı yollardır ki 4,5 - 6 mt. arasında yalnız yayalara mahsustur.

(48)

F i k i r :

MESKENSIZ DÜNYADA ŞEHİRCİLİĞİN R O L U

Çeviren : Y. Mimar Şemsa DEMİREN

Bütün devirlerde, her halde binlerce senedenberi, insanlar kurdukları şehrin plânını hazırlamışlardır. Fa- kat bugün yaşadığımız asırda ancak, modern bir şehir- cilik doğmuştur. Bunun sebebi devirlerin sür'atle de- ğişmesi problemleri daha geniş ve daha muğlak meyda- na çıkarmış olması, ve bu problemleri halletmek için elimizdeki vasıtaları tertiplemek ve büyütmek zorunda kalmamızdır.

Hakikî fikir ve san'atin inkişafını diğer memleket- lerden daha fazla müsaade eden ferdiyetçi Fransada, bu teşkilât ve disiplin ihtiyacı her yerden daha ziyade kendini hissettirmektedir.

Bugün arazinin işgal ve tertibine, nakil vasıtalarına, umumî hizmetlere, iskâna, ferdî ve müşterek hayatın her türlü tezahürüne doğrudan doğruya veya bilvasıta Şehircilik müdahale etmektedir. Ezcümle insan faali- yetlerinin her şubesine tesir etmektedir.

Şehirciliğin bilhassa yasaklar ve mecburiyetlerle tezahür etmesinden, netice olarak da tesiri daha fazla menfi olmasından, her zaman çekinilmiştir. Böyle dü- şünmek onun rolünü yanlış anlamak demektir. Çünkü en nihayet Şehricilik eğer bazı hususî menfaatleri hu- dutlandırıyor ise bunu da tam mânası ile hürriyeti ko- rumak için yapılmaktadır.

Şehirciliğin sahası fevkalâde genişlemiştir. Ve bu- gün modem bir devlet teşkilâtında imar ve tanzim ka- dar yaratıcı bir rolü vardır. Onun halledeceği mesele- ler müstakbel şehrin bütün ihtiyaçlarım şumullendirir ve arazinin kâffesini içine alır. Faaliyet merkezi de en maddî menfaatlerin çarpıştığı bir noktadadır.

Şehircilik meseleleri umumî ve sosyal bakımdan halledebilmesi için pek çok şeylere istinat etmelidir.

— Nüfusun bütün memleket içinde dağılışı (insanî coğrafya),

— Sâkinlerin örf ve adetleri hakkmda bilgiler (tarih ve sosyoloji),

— Yaşama imkânları ve muhtelif mmtakaların is- tihsali (ekonomi),

Böyle bazı suallerle de karşılaşmaktadır.

Bir mmtakanm sâkinleri niçin kitle halinde göç ederlerde, diğer komşu mıntıka ahalisi hareketsizdir?

Şu köyde hâlâ yaşıyan mevziî küçük sanayi niçin di- ğer bir köyde ölmüştür? Bu yerdeki çirkin ve hüzün verici fabrika ve amele sitelerinin birikmesine sebep nedir? Nüfusun bu seyir hareketlerine, bazı mmtaka- ların, işba haline gelmesine, diğer mmtakaların boş kal- masına sebep nedir? Bütün bunlar heyeti umumiye gö- rüşü ile hususî etüd ve çalışmaların ışığında aydmlan- malıdır.

Şehirciliğin gayesi ve siyaseti memlekete, iktisadî maddî ve sosyal muvazeneyi temin edecek sureti hal- leri kolaylaştırmaktır. Şehircilik, umumî menfaate ta- allûk eden meselelerin hallini ararken, doğrudan doğ- ruya insanî olan ve diğerlerinin başmda gelen ve her ferdin canı ve ruhu ile alâkalı bir mevzu üzerinde dur- mak mecburiyetindedir. O da bugün en fazla endişe verici, halkın iskân meselesidir.

Ademi merkeziyet veyahut sanayinin gayet kesin olarak mmtakalara ayrılması, taşıt vasıtaları, resmî bi- naların inşası bütün bunlar mesken davası ile yakından alâkalıdır. Çünkü memleketin refahı ve her ferdin sa- adeti bu davaya bağlıdır. Harpte zarar görmemiş bu- günkü Avrupa şehirlerinde işçiler nerede ve nasıl ba- rınıyorlar biliyor musunuz? Eski ve havasız kasvetli mahallelerde, ev sahiplerinin bakım ve tamirine yeti- şemediği harap evlerde istif edilmiş gibi yaşıyorlar, ih- timal ki kocaman, yeni ve gayet kötü inşa edilmiş en ufak bir rahatlık ve konforu olmıyan, ve ekseriyetle pratik zekâ ve aklı selimden mahrum insanlar tarafın- dan tanzim edilmiş, kışlalara yerleştirilmiştir. Bu bi- naların pek azı müstesna, ekseriyeti, monoton, cesaret ve maneviyat kırıcı bir çirkinliktedir. Neticede bir işçi mahalle ve meskenlerinin vasfı çirkinlik fakirlik, inti- zamsızlık ve kasvettir. Burası da muhakkaktır ki evi daha cazip daha konforlu ve sıhhî olmadıkça işçinin salonu «kahve köşeleri» kalmıya mahkûmdur.

Hususî teşebbüs, şimdiye kadar, kontrolsuzluktan istifade ederek ahaliye saadeti temin etmekten ziyade, kendi menfaatini düşünmüştür. Şimdiki ihtiyaca göre

Referanslar

Benzer Belgeler

In the untreated group, there was a significant increase in MT in the first week and the values of the first month were significantly higher than the baseline, indicating

(18) observed complete retinal vascularization 6 months af- ter intravitreal ranibizumab monotherapy in ROP infants with zone II, stage 3, and plus disease in 6 eyes of 4 patients..

Objectives: This study was designed to evaluate the thickness of the central macula, the retinal nerve fiber layer (RNFL), and the ganglion cell complex (GCC) in individuals

The results of this study showed that the amblyopic eyes and the fellow eyes of patients with myopic anisometropic amblyopia had significantly greater high photopic and low

Differences were observed in the thickness of the retinal nerve fiber layer (RNFL), the ganglion cell layer (GCL) and the inner plexiform layer (IPL) when compared with an eye

Furthermore, vita- min D insufficiency and deficiency have been observed more commonly in VKC-affected children compared with healthy Objectives: The purpose of this study was

In the manual marking group, the slit lamp position of 0–180° was marked (Fazio; Janach, Como, Italy) and the toric IOL was positioned at the target axis with an

(5) compared 3 patients with ethambu- tol-induced optic neuropathy whose visual acuity had been severely affected and whose drug treatment had been long terminated (range: 6