• Sonuç bulunamadı

GLOBAL OBEZİTE: EKONOMİK VE SİYASİ BAKIŞ AÇISI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "GLOBAL OBEZİTE: EKONOMİK VE SİYASİ BAKIŞ AÇISI"

Copied!
19
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GLOBAL OBEZİTE: EKONOMİK VE SİYASİ BAKIŞ AÇISI

Son yıllarda yapılan çalışmalar obezitenin oldukça hızlı bir şekilde artış içerisinde olduğunu göstermektedir. Tüm dünyayı saran bu hastalığın sebeplerini ve tedavisi için neler yapılması gerekliliği konusundaki çalışmalar yoğun bir şekilde devam etmektedir.

Günümüzde dünyadaki obez oranının aç insan oranını geçmiş olması olayın ciddiyetinin nekadar önemli olduğunun bir göstergesidir.

2006 Ağustos-Eylül aylarında Sydney de yapılan (IFSO 2006) ve benimde bizzat katılmış olduğum, 12. Dünya Obezite Cerrahi Kongresinde oldukça önemli açıklamalar yapılmıştır.

Dünya da obezitenin en büyük problemlerinin yaşandığı ülke olan ABD de 2005 yılında yapılan çalışmalar oldukça dikkat çekicidir. Bu çalışmalara göre ABD de obezite ve obeziteye bağlı yandaş hastalıklar için harcanan para 112 MİLYAR $ iken, buna karşılık obeziteye neden olduğu düşünülen sektörün (McDonalds, Burger King, Pizza Hut, Coca Cola, Pepsi Cola, Microsoft-MSN vd…) ülke ekonomisine kazandırdığı para 500 MİLYAR $ olarak tespit edilmiştir. Bu durum göstermektedir ki obezite ile verilecek olan savaşın oldukça zorlu yollardan geçmesi gerekeceğidir. Çünkü alınacak önlemler obeziteye sebep olan büyük şirketlerin yararına olmayacaktır. Oysa bu şirketler ABD ekonomisi için çok önemli olup, yüksek oranda gelir kaynağıdır. Kısır döngüdeki bu durum, obeziteyle ilgili bu savaşta nekadar aciz olduğumuzun bir göstergesidir.

Bu günkü mevcut şartlarımızda obezitenin engellenmesi için insanlarda sağlıklı beslenmenin öğretilmesinin önemi büyüktür.

Bunun için kalorisi düşük gıdaların tüketilmesi özendirilmeli ve günlük fiziksek aktivitenin artırılması gerekmektedir.

(2)

Doç. Dr. Halil Coşkun

TİP 2 DİABETES MELLİTUS (T2DM) CERRAHİSİ NEDİR?

Son dönemde bu konuyla ilgili gerek yazılı basında gerekse görsel basında birçok haber çıkmaya başlamıştır. Haber başlıkları ise “Tip2 Diyabet Cerrahi Yöntem ile Tedavi Edilebilmektedir”. Bu son derece çarpıcı idda gerçekte nekadar doğrudur? ve bu nasıl olmaktadır? Bu konuyu çokta detaya girmeden mümkün olduğunca yalın bir dille açıklamaya çalışacağım.

Bugün için artık obezite cerrahisi ameliyatlarının ağır obez hastalarda T2DM’un uzun süreli iyileşme ya da gerileme ile sonuçlandığını gösteren önemli miktarda bilimsel veri bulunmaktadır. Ancak burada önemli olan noktaT2DM’un önemli kilo kaybı oluşmadan çok daha önce, tipik olarak günler ya da haftalar içinde gerilemesidir. Artmakta olan bulgular bu ameliyatların antidiyabetik etkilerinin, tek başına gıda alımı v e k i l o ü z e r i n e e t k i l e r i i l e a ç ı k l a n a m a y a c a ğ ı n ı düşündürmektedir.

Obezite cerrahisi ameliyatlarından biri olan gastric bypass da ağır obez ve T2DM olan olguların %85’in den fazlası ameliyattan 24 saat sonra kanşekeri düzeylerinde önemli gerileme olduğu hatta normale geldiği bilinmektedir. Buna benzer şekilde biliopankreatik diversiyon/duedonal switch ameliyatlarında da %95 oranında kanşekerinde gerileme ile T2DM düzeldiği gözlenmiştir.

Obezite ameliyatları sonrası T2DM de düzelme oranları

(3)

(ortalama); Buchwald JAMA 2004 Mide Bandı (%48)

Gastric Bypass (%84)

Biliopankreatik Diversiyon veya Duedonal Switch (%99) İşte tüm bu veriler acaba sindirim sisteminde yapılacak buna benzer bir ameliyatın kilo kaybı olmadan non-obez (normal kilolu) olgularda da T2DM tedavi edilip edilemeyeceğini gündeme getirmiştir.

Konuyla ilgili ilk önemli çalışmalardan bir tanesini yapan Dr.

F. Rubino (Ann Surg 2004), non-obez diyabetik sıçanlarda yapmış olduğu çalışmada duedonumun (oniki parmak barsağı) kesilerek, mideden gelen sindirim içeriğinin jejenuma (incebarsağın başlangıç kısmı) verilmesi sonucunda (duodenal jejunal bypass) kan şekeri değerlerinde ciddi gerileme olduğunu tespit etmiştir. Bu deneysel çalışma Dr. R. Cohen tarafından ise ilk normal kilolu T2DM insana uygulanarak başarılı bir şekilde T2DM edavi edilmiştir (SOARD 2007).

(Proksimal Barsak Hipotezi)

Diğer taraftan bu konu üzerinde çalışmalar yürüten Dr. Strader (Am J Physiol Endocrinol Metab 2005) diyabetik sıçanlarda ileal interpozisyon (ince barsağın son kısmındaki 10 cm lik ileal kısmın çıkarılıp ince barsağın ilk bölümüne bağlantı yapılması) tekniği ile kanşekeri değerlerinde kendiliğinden gerileme tespit ederek diyabet tedavisini gerçekleştirmiştir.

(Distal Barsak Hipotezi)

Bugün için yukarıda tariflenen 2 ameliyat tipi T2DM’un en etkili cerrahi yöntemleri olarak görünmektedir. Ancak bu konuyla ilgili yapılan çalışmalar halen çok sınırlıdır, orta ve uzun dönem sonuçları ile ilgili halen yeterli veri bulunmamaktadır. Diyabet cerrahisindeki bu hızlı gelişmeler sonucunda 2007 yılında Roma/İtalya da “International Conference on Gastrointestinal Surgery to Treat Type 2 Diabetes” toplantısı yapılmıştır. 2011 yılında ise benim de

(4)

k a t ı l d ı ğ ı m b i r t o p l a n t ı o l a n “ 2 n d W o r l d C o n g r e s s Interventional Therapies for Type 2 Diabetes” kongresi New York/ABD de düzenlenmiştir.

Sonuç olarak, obezite+T2DM olan olgularda mevcut obezite ameliyatları T2DM çözmekle birlikte normal kilolu kişilerde diyabete yönelik bu 2 ameliyatın rutine girmesi için henüz erken görünmektedir. İlerleyen yıllarda yapılacak olan prospektif randomize çalışmaların sonuçları bu konuda daha net bilgileri ortaya koyacaktır.

Doç. Dr. Halil Coşkun

ÇOCUK OBEZ HASTALARDA CERRAHİ SEÇİM KRİTERLERİ

Hangi durumlarda cerrahi müdehale gerekir? Hangi durumlarda gereksizdir?

Obezite Cerrahi Adayı Olan Çocuk Hastalarda Seçim Kriterleri Kilo verme tedavisine yönelik olarak yürütülen ve en az 1.

6 ay ya da daha uzun bir süre boyunca devam eden girişimlerde başarısız olunmalı

Fizyolojik olgunluğa tamamen ya da tama yakın düzeyde 2.

ulaşmış olmalı

Morbid obezite konumunda (VKİ >40 kg/m2) ve obezite ile 3.

ilişkili ciddi ek hastalıkları bulunmalı ya da VKİ 50 kg/m2 üzerinde olmalı ve daha hafif ek rahatsızlıkları bulunmalı

(5)

Cerrahi öncesi ve sonrasında yapılan eğitici medikal ve 4.

psikolojik incelemelere devamlılık gösterebilmeli Ameliyat sonrası dönemde beslenme klavuzlarına bağlı 5.

kalmayı hem istemeli, hem de başarabilmeli

Cerrahi tedaviye yönelik bilgilendirilmiş olduğunu 6.

kanıtlayan onay formunu doldurmuş olmalı

Karar verebilme kapasitesinin yeterli olduğunu 7.

kanıtlamış olmalı

Destekleyici bir çevreye ve aile ortamına sahip olmalı 8.

Kaynak: Inge T et al. Pediatrics 2004;114:217-223

DİYABET CERRAHİSİ ZİRVESİ KONSENSUS KONFERANSI

Tip 2 Diyabet Tedavisinde Gastrointestinal Cerrahinin Değerlendirilmesi ve Kullanılması İçin Öneriler (Ann Surg 2010;251:309-405).

Diabetes Mellitus (DM), dünya genelindeki morbidite ve mortaliteye önemli katkısı bulunan ve yayılmakta olan bir pandemiyi temsil etmektedir. Mevcut durumda %90-%95’i Tip 2 Diabetes Mellitus (T2DM) olmak üzere yaklaşık 240 milyon kişi bu hastalığa yakalanmış olup, bu rakamın 2025 yılında 380 milyonu aşması beklenmektedir. Farmakoterapi ve hastalık yönetimindeki önemli ilerlemelere rağmen hastaların büyük bir kısmı yetersiz kontrol edilmekte olup, hiperglisemi ve ilişkili metabolik konplikasyonlarda tam düzelme nadirdir.

(6)

Artan küresel diyabet kriziyle karşı karşıya olan sağlık bakım hizmetleri sağlayıcıları için olabildiğince güçlü tedavi araçları keşifleri gerekmektedir. Davranışsal ve medikal yaklaşımlara ek olarak Gastroİntestinal (GI) sistem üzerine çeşitli carrahi türleri ağır obez hastalarda diyabetin iyileştirilmesi için oldukça güçlü seçenekler teşkil ederek sıklıkla diyabet ilaçları olmaksızın kan glukoz düzeylerini normale döndürmektedir. Bu etkiler yalnızca önemli kilo kaybının değil, aynı zamanda bazı durumlarda kilodan bağımsız ilave mekanizmaların da sonucudur. Diyabet geleneksel olarak temel tedavi hedefi son organ komplikasyonlarının geciktirilmesi olan kronik ve amansız bir hastalık olarak düşünülürken GI cerrahisi yeni bir son nokta sunmaktadır:

diyabetin komple gerilemesi konsepti. Ne var ki diyabet t e d a v i s i n d e G I c e r r a h i s i n i n r o l ü n e t b i r ş e k i l d e belirlenmemiştir. Bu noktada dünya çapında çok disiplinli bir uzman grubunun, GI cerrahisinin diyabetin tedavisi için kullanılması ve araştırılması için üzerinde uzlaşılmış öneriler ve ilkeler geliştirmek amacıyla bir araya geldiği ve yaygın olarak Diyabet Cerrahisi Zirvesi olarak bilinen birinci Uluslararası Tip 2 Diyabetin Tedavisi için Gastrointestinal Cerrahi Konferansı’nın sonuçları açıklanmıştır.

DİYABET CERRAHİSİ ZİRVESİNİN GEREKÇESİ

Artan sayıda bulgular konvensiyonel obezite cerrahisi operasyonlarıyla birlikte daha yeni deneysel prosedürleri de içeren çeşitli GI cerrahisi türlerinin T2DM’u çarpıcı bir şekilde iyileştirerek olguların büyük bir bölümünde hastalığın tamamen kaybolduğunu göstermektedir. Bazı GI cerrahisi prosedürlerini takiben T2DM, önemli kilo kaybı oluşmadan çok daha önce, tipik olarak günler ya da haftalar içinde gerilemektedir. Artmakta olan bulgular bu operasyonların antidiyabetik etkilerinin, tek başına gıda alımı ve kilo üzerine etkileri ile açıklanamayacağını düşündürmektedir.

B u n e d e n l e b u g ü n d ü n y a n ı n h e r y a n ı n d a ç e ş i t l i G I operasyonlarının obezite ile ilişkili diyabeti ve giderek

(7)

artan bir şekilde de tek başına diyabeti tedavi etmek amacıyla kullanılmakta olması şaşırtıcı değildir. Klinisyenler GI operasyonlarını açık bir parametre ya da bilimsel bulgularla desteklenen endikasyonlar olmaksızın diyabeti tedavi etmek amacıyla kullanmaktadır. Ortaya çıkan bu uygulama yalnızca konvensiyonel obezite cerrahisi prosedürlerinin değil, aynı zamanda sıklıkla insanlarda uygulamaya başlanmadan önce hayvanlarda yeterince test edilmemiş olan yeni deneysel GI operasyonlarını da içermektedir. Diğer taraftan belirli operasyonların önemli sayıda olguda T2DM’un tam olarak gerilemesine neden oldukları ve diyabete bağlı ölümü azaltabildiği göz önüne alındığında, bu prosedürlerin endikasyonlarının obezite cerrahisi için mevcut obezite bazlı kriterleri karşılamayan diyabet hastalarını da içerecek şekilde genişletilmesi klinik açıdan uygun olabilir.

Ancak araştırmalardaki bu muhtemel kazançlara ve diyabetin yönetiminde iyileşmiş sonuçlara olan acil ihtiyaca rağmen bu uygulamalar için klavuzlar bulunmadığı gibi bu tür bir

“ D i y a b e t C e r r a h i s i ” n i n r i s k l e r i n i v e y a r a r l a r ı n ı değerlendirecek klinik çalışmalar için yeterli planlama da mevcut değildir.

Bu nedenlerle alanında önde gelen bilim adamlarından oluşan ç o k d i s i p l i n l i b i r g r u p , T 2 D M ’ u n t e d a v i s i i ç i n G I operasyonlarıyla ilgili mevcut bulguları eleştirel bir şekilde değerlendirmek amacıyla İtalya Roma’da bir araya gelmiştir. Bu konferansın amacı doğmakta olan diyabet cerrahisi için farkındalığı artırmak ve bu uygulamanın klinik kullanımı ile bilimsel araştırma için standartlar oluşturulmasına yardımcı olmaktır. Resmi adı Uluslararası Tip 2 Diyabetes Mellitusun Tedavisi için Gastrointestinal Cerrahi olan bu toplantı Diyabet Cerrahisi Zirvesi (DCZ) olarak bilinmektedir.

DCZ’nin amaçları GI cerrahinin T2DM’un tedavisinde kullanılması için klavuzlar geliştirmek ve ileri araştırmalar için bir gündem oluşturmaktır.

(8)

DCZ’nin amacı diyabet cerrahisinin başlangıcından itibaren makul, çok disiplinli bir yaklaşımın kurulmasına doğru ilk adım olmak ve bununla birlikte obezite cerrahisine sekte vurmuş olan bazı aksiliklerin de önüne geçmektir.

DİYABET CERRAHİSİ ZİRVESİNİN HEDEFLERİ

DCZ aşağıdaki spesifik amaçlarla tasarlanmıştır:

Belirlenen obezite cerrahisi operasyonlarının (gastrik bypass, mide kelepçesi, biliopankreatik diversiyon) ve daha yeni prosedürlerle cihazların (örn duodenal bypass, ileal interpozisyon, tüp mide) T2DM üzerine etkilerini a ç ı k l a y a n m e v c u t v e r i l e r i e l e ş t i r e l o l a r a k değerlendirmek

Hayvan ve insan verilerine dayalı olarak ve gıda alımı ile kilo üzerine etkilerinden bağımsız olarak GI operasyonlarının T2DM’u iyileştirebilmesinin makul mekanizmalarını tartışmak

GI cerrahisinin obez olan ve obez olmayanlarda T2DM’un tedavisinde mevcut kullanımı için endikasyonları ve kontrendikasyonları saptamak.

Diyabet cerrahisinde maksimum etkili ve etik klinik çalışmaların gelişimi için öneriler geliştirmek

Diyabet bakımı için daha geniş bir tıbbi strateji içerisinde cerrahinin uygun rolünü belirlemek

BULGULAR

Tip 2 Diyabeti Bulunan Ağır Obez (VKİ > 35 kg/m2) Hastalarda Obezite Cerrahisi

Çeşitli obezite cerrahisi operasyonlarının ağır obez hastalarda T2DM’un son derece önemli, tekrarlanabilir ve uzun süreli iyileşme ya da gerileme ile sonuçlandığını gösteren önemli miktarda bulgu birikimi vardır. Ayrıca randomize kontrollü bir çalışmada ve uzun süreli, iyi planlanmış karşılaştırmalı bir çalışmada da (SOS) cerrahinin ağır obez

(9)

hastalarda T2DM’nin konvansiyonel yönetiminden daha üstün olduğunu ve daha iyi bir glisemik kontrol ile sağkalım artışı sağladığını göstermektedir. Bazı yaygın kanıların aksine obezite cerrahisi düşük operatif mortalite ile ilişkilidir.

Çeşitli çalışmalarda obezite cerrahisi mortalite oranlarının

%0.25 ila %0.5 arasında değiştiği bildirilmiştir. Aslında bu mortalite oranları, örneğin ABD’de mortalite oranı %0.26 ila

%0.6 arasında olan laparostomik kolesistektomi gibi birçok elektif majör abdominal prosedürdekilerden daha düşüktür.

Daha fazla sayıda merkez ağırlıklı olarak laparoskopik yaklaşımlara, sistem genelinde kontrollere ve birleşik çok disiplinli ekiplere geçtiğinden, son yıllarda prosedüre bağlı komplikasyonlar azalmıştır. En yaygın komplikasyonlar anastomotik kaçak (%3.1), yara enfeksiyonu (%2.3), pulmoner olaylar (%2.2) ve kanamadır (%1.7). Laparoskopik prosedürlerin komplikasyon oranları genel olarak daha düşük olup, en yaygın olanları kanama (%1.7) ve anastomotik kaçaktır (%1.4). Genel olarak beslenme eksiklikleri hem kısıtlayıcı hem de malabsorptif yaklaşımlarda oluşabilmekle birlikte biliyopankreatik diversiyon (BPD) gibi malabsorptif prosedürlerde çok daha belirgindir. En yaygın beslenme eksiklikleri protein, demir, B12 vitamini, folat, kalsiyum ve yağda eriyen vitaminleri içermektedir. Bu eksikliklerin çoğu ameliyattan sonra takviye alınmasıyla önlenebilmektedir. Roux en Y gastrik bypass (RYGB) ya da BPD’yi takiben beslenme eksikliklerinin gelişimini izlemek ve oluştuklarında uygun tedaviyi sağlamak amacıyla hastaların yakından takip edilmesi gerekmektedir. Gerektiğinde hastalara multivitaminlerin yanı sıra demir, kalsiyum, folat ve B12 takviyelerinin verilmesi gereklidir.

VKİ < 35 kg/m2 Olan Hastalarda Obezite Cerrahisi ve Diğer Gastrointestinal Operasyonlar

Genel olarak DCZ’de sunulan yayınlanmış çalışmalarla yeni araştırmalar, hem konvansiyonel obezite cerrahilerinin hem de

(10)

yeni prosedürlerin (yani duodenaljejunal bypass, ileal interpozisyon, tüp mide), görünürde kısa ila orta vadede düşük komplikasyon ve mortalite oranlarıyla birlikte VKİ< 35 kg/m2 olan hastalarda T2DM’de iyileşme ya da gerileme sağladığını göstermektedir. Ancak şu anda bu çalışmaların örneklem büyüklükleri ile postoperatif izlem süreleri, bu hasta popülasyonunda cerrahinin, özellikle de yeni prosedürlerin uzun süreli etkililiğini ve güvenliğini değerlendirmek için yeterli değildir. 30 kg/m2’nin altında bir VKİ’ye sahip hastalarda yeni GI prosedürleri ve genel olarak cerrahi, çalışmada yer alan hasta sayısının azlığı ve kısa izlem süresi verileri nedeniyle problematiktir. Bununla birlikte mevcut bulgular 35 kg/m2’deki hassas bir eşik değerin, cerrahinin glisemik ve metabolik kontrolü indükleme potansiyelinin ön g ö r ü l m e s i i ç i n u y g u n b i r p a r a m e t r e o l m a d ı ğ ı n ı düşündürmektedir. Ayrıca mevcut çalışmalardan hiçbiri orta derecede obez hastalarda (VKİ: 30–35 kg/m2) konvansiyonel obezite cerrahisi operasyonlarını takiben fazla kilo kaybının bulgularını ortaya koymamıştır.

GI Cerrahiyi Takiben Diyabetin İyileşme Mekanizmaları

GI cerrahinin glukoz metabolizması ve metabolik sendrom üzerindeki etkileri, diyabet patofizyolojisinin anlaşılmasında önemli sonuçlar barındırabilen klinik olarak etkileyici ve bilimsel olarak ilginç bir fenomeni yansıtmaktadır. GI cerrahinin diyabet üzerindeki etki mekanizmasının aydınlatılması diyabet ilaçları için yeni hedefler saptanmasına yardımcı olabilir. Mevcut bulguların incelemesi GI cerrahi prosedürlerinden sonra diyabetteki çarpıcı iyileşmenin arkasındaki tam moleküler mekanizmalara ilişkin sonuçlar sağlamamaktadır. Bununla birlikte GI kanalının anatomisinin yeniden düzenlenmesinin, kilo kaybına katkısı bulunan ve kilo kaybından bağımsız mekanizmalarla glukoz dengesini etkileyebileceği gerçeğini destekleyen yeterli bulguların bulunduğu görünmektedir. Bugüne kadar çalışılmış

(11)

olan obezite cerrahisinden sonra değişen birkaç barsak hormonunun ötesinde GI kanalı biyolojik olarak aktif düzinelerce peptit üretmekte olup diğer muhtemel mekanizmalar henüz keşfedilmeyi beklemektedir. GI cerrahinin glukoz dengesi üzerindeki yararlı etkilerinden sorumlu ajanların aydınlatılmasına yardımcı olacak ileri araştırmalar gereklidir.

SONUÇ

DCZ, ağır obez (VKİ > 35 kg/m2) hastaların yanı sıra konvensiyonel ilaç ve davranış tedavisi ile yetersiz kontrollü olan dikkatli seçilmiş orta derecede obez hastalarda T2DM’un tedavisi için GI cerrahisinin değerli rolünü onaylamaktadır.

Mevcut bulgulara dayalı olarak DCZ, obez olmayan hastalarda konvensiyonel ve yeni GI prosedürlerinin şimdilik yalnızca IRB onaylı klinik çalışmalarda kullanılmasını önermektedir.

Cerrahi endikasyonlar için yeni ve daha uygun parametreler ile daha az obez ya da kilolu hastalarda cerrahinin uygun rolünün saptanmasına yönelik olarak tasarlanan ileri klinik araştırmalar önemli bir öncelik olarak görülmelidir. Son olarak DCZ, GI metabolik cerrahisinde etki mekanizmalarının araştırılmasını, diyabet patofizyolojisinin anlaşılmasını artırmak ve sonunda hastalığın tedavisini iyileştirmek üzere olağanüstü bir fırsatı yansıtması nedeniyle güçlü bir şekilde desteklemektedir.

Doç. Dr. Halil Coşkun

NE YİYECEĞİNİZİ PLANLAYIN!

(12)

YENİ BİR YAŞAM İÇİN

Kilo vermenin ötesinde. Yeni bir yaşam için.

Yediğiniz gıdalar, sağlığınız için gerekli besinleri

içermelidir ancak, bunun şekline sizde karar verebilirsiniz.

Çeşitlilik ve değişikliğe özen göstererek zevkinize göre iyi bir beslenme planı uygulayabilirsiniz.

Proteinden – Zengin Besinler

Yağsız etleri tercih etmeli, et ile pişirilen yemeklere yağ eklememelisiniz.

Tavuk ve hindinin derisiz beyaz eti tercih edilmelidir.

Yağsız tavuk ve et suyu kullanabilirsiniz.

Haftada iki kez balık (beyaz etli) yemelisiniz.

Kurubaklagiller (kuru fasülye, nohut, mercimek, bezelye ve börülce) son derece zengin, düşük yağ içerikli

protein kaynağıdır. Pişirilirken et eklenmemelidir.

Süt ve Süt Ürünleri

Az yağlı süt, yoğurt veya peynir tercih edilmelidir.

Yağ oranı azaltılmış süt ve yapay tatlandırıcı ile yapılmış dondurmalar tercih edilebilir.

Tahıl ve Tahıl Ürünleri

Besinlere eklenen yağ miktarına dikkat etmek gerekir.

Patates kızartması yerine, patates salatası veya patates püresi tercih edilmelidir.

Pilav, makarna, börek (fırında) pişirirken eklenen yağ miktarını yarıya indirerek alınacak yağ miktarını

(13)

azaltmalısınız.

Evde yapılmış, yağ ve şeker oranı azaltılmış, kepek ve yulaf eklenmiş kurabiye ve kekleri tercih edebilirsiniz.

Meyve ve Sebzeler

Bu grup, yağ içeriği düşük, harika besinlerdir. Meyve, öğün aralarunda yemek için ideal ve sağlıklı bir besindir. Evde bol miktarda bulundurmakta ve seyahate çıkarken yanınıza bir

miktar almanızda fayda vardır.

Hazır – Yemekler

Hazır yemeklerin yağ içeriği ev yemeklerinden çok daha

fazladır. Bu yiyeceklerdeki yağ miktarını tahmin etmek çok zor olduğundan genellikle gafil avlanırız. Bol soslu et ve balık ürünlerinden, pizza ve dondurmadan uzak durmak gerekir.

Restoranlar

Kızartmalardan uzak durun.

Ekmeğe tereyağı sürmeyin.

Sosları yemeğinizden ayrı olarak isteyin.

Yağsız sebzeleri tercih edin.

Kremalı soslu yiyecekleri seçmeyin.

Bol su için.

Tatlı yerine, sık yemediğiniz özel bir meyve deneyin.

Diyetinize uygun besinleri seçin.

Yemeklerin yağlı sularından kaçının.

Eğer bir restoran veya toplantıda fazla yerseniz

moralinizi bozmayın, bir sonraki öğünü sadece peynir ve

(14)

salata yada yoğurt ve salata ile geçiştirebilirsiniz.

Genelde yenilen miktarın azaltılmasuna yardımcı olacak birkaç öneri;

Küçük porsiyonları tercih edin.

Küçük bir tabak kullanın.

Daha yavaş yemek yiyin.

Tam olarak doyduğunuzda değil, açlığınız geçtiğinde yemeyi bırakın.

Yemeğin servis kabını masaya koymayın.

Yemek için küçük, salata için büyük tabak kullanın.

Yemeğe başlamadan önce 2 bardak su için.

Yeme Alışkanlığınızı Değiştirecek On Altın Kural

Daha az miktarda yemek yapın.

Alışverişe gitmeden önce bir liste hazırlayıp, listeye sadık kalın.

Kendi siparişiniz olmayan yemekten yemeyin.

Yemeğinizi bitirir bitirmez sofradan kalkın.

Artan yemekleri içi görünmeyen kaplarda saklayın.

Yemeğinize konsantre olun ve keyfini çıkarın.

Şişmanlatıcı yiyecekleri kesinlikle evde bulundurmayın.

Tatlıya başlamadan önce biraz bekleyin ve hala gerçekten aç olup olmadığınıza karar verin.

Her öğün bol miktarda su için.

(15)

FİZİKSEL AKTİVİTENİZİ ARTIRIN

Başlangıçta yalnızca hareketsizlikten kurtulmayı hedefleyin.

Daha sonra yaşam şeklinizi, daha fazla fiziksel aktivite içerecek biçimde planlayabilirsiniz. Başarının anahtarı, her fırsatta aktivite de bulunmaktır. Küçük değişikliklerin

önemsenmesi, üstüste koyulduğunda gerçekten büyük bir etki sağlar.

Ayakta durarak veya yürüyerek daha fazla zaman geçirin.

Ev veya bahçe işlerine daha çok zaman ayırın.

Bir şey getirip götürmek için çocuklarınızı yollamayın.

Telefonla konuşurken ayakta durun.

Merdivenleri birkaç kalori daha yakma fırsatı olarak görün ve kullanın.

Her gün yarım saat daha az TV izlemeye çalışın.

Kısa mesafelerde araba kullanmayın.

Formda Kalmak için bir Sonraki Adım

İşe kolay bir aktivite ile başlayın:

Düzenli yürüyüş ( evin çevresinde bile olsa yeterli) Park veya şehir dışında hafta sonu yürüyüşleri

Hafta sonları bisiklet gezileri Yüzme, top oyunları veya dans

İzlemekten zevk aldığınız bir spora başlamak

Formda Kalmak için Altın Öğütler

Hareketsizlikten kaçınmanın yollarını arayın:

(16)

TV izlerken ütü yapın.

Kendinizi daha canlı hissetmeniz için ev işi yaparken hareketli müzikler dinleyin.

Merdivenleri egzersiz için bir fırsat olarak görün.

Arabanızı süpermarket otoparkının en uzak köşesine park edin.

Çocuklarla oynarken daha aktif olun.

Kısa mesafelerde arabanızı almayarak çevre korumasına katkıda bulunun.

Arkadaşlarınızla yemek veya içmek dışında aktiviteler için de biraraya gelin.

Sizi aktif kılacak yeni bir hobi edinin veya eskiden uğraşıp buraktığınız bir hobinize yeniden başlayun.

Aktiviteyi bir görev olarak değil, kendinizi rahatlatmak için bir fırsat olarak görün.

Daha aktif olmak, kilonuzu kontrol altında tutmanızı kolaylaştıracak, ayrıca kalp hastalığı, inme, diyabet ve osteoporoz gibi ciddi sağlık sorunlarının gelişme riskini de azaltacaktır. Fiziksel aktiviteyle birlikte, diğer işler için kendinizi daha enerjik hissedecek, geceleri daha iyi

uyuyacaksınız.

OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI

(17)

HIZLI KİLO VERİMİNE KARŞI KADEMELİ KİLO KAYBI

Yeni bir çalışma Obezite Cerrahi sonrasında hızlı kilo verimine karşın kademeli kilo veriminin etkilerine ışık tutuyor. Çalışma sonuçlarına göre gastrik bypass hastalarında, mide bandı hastalarına kıyasla daha hızlı ve daha genel bir kilo kaybı yaşandığı ancak yağsız vücut kitlesi ve bazal metabolizma hızında daha büyük kayıplar olduğu ortaya çıktı.

Mide bandı hastaları daha yavaş bir hızla kilo kaybederken, daha fazla kas kütlesi muhafaza etmiş ve bazal metabolizma hızı daha yüksek derecede korunmuş. Araştırmacılar, vücut bileşimindeki bu farklılığın, mide bandı hastalarının vücutlarının zaman içinde kilo kaybını korumak için geliştirdiği bir yetenek olabileceğini düşünmekte.

Ağırlık oranının vücut kompozisyonuna etkisini belirlemek için

“Ventura Advanced Surgical Associates” tarafından 1 Ocak 2007 ve 31 Aralık 2009 tarihleri ​​arasında Gastrik Bypass ameliyatı geçirmiş 188 kişi ve Mide Bandı uygulanmış 292 kişi değerlendirildi.

Ölçümlerde ameliyat sonrasında 3.,6., 9. ve 12. aylarda yağsız vücut kitlesi, vücut yağ yüzdesi, bazal metabolizma hızı ve vücut kitle indeksi (VKİ) kaydedilerek baz alındı.

Başlangıçtaki hasta ölçümleri:

Gastrik bypass hastalarının VKİ ortalaması 46.7 kg/m2 ve vücut yağı %52.5.

Mide bandı hastalarının VKİ ortalaması 42.5 kg/m2 ve vücut yağı %49.9.

Her iki grupta da benzer bir VKİ oranı ve benzer bazal metabolizma hızı oranı vardı.

(18)

Ameliyattan bir yıl sonra hastalardaki VKİ ve kilo kaybı değişiklikleri:

Gastrik bypass hastalarında VKİ de 17.10 kg/m2 azalma ve

%78.35 oranında fazla kilo kaybı.

Mide bandı hastalarında VKİ de 7.69 kg/m2 azalma ve

%48.04 oranında fazla kilo kaybı.

VKİ düşüş oranı her iki ameliyatın hasta grubunda da ilk üç ayda, diğer aylardan son derece fazla ve büyük oranda gelişti.

Ameliyattan bir yıl sonra hastalardaki yağsız vücut kütlesi ve bazal metabolizma hızındaki değişiklikler şöyle gözlendi:

Gastrik bypass hastalarında yağsız vücut kitlesi kaybı 19.62 lbs ve bazal metabolizma oranı günde ortalama 200.21 kcal düştü.

Mide bandı hastalarında yağsız vücut kitlesi kaybı 12.41 lbs ve bazal metabolizma oranı günde ortalama 108.53 kcal. düştü.

Yağsız vücut kitlesinde en büyük azalma ameliyattan sonraki ilk üç ay içinde gerçekleşti.

Yağsız Vücut kitlesindeki azalma bazal metabolizma hızındaki değişiklikle korelasyon gösterdi.

Çalışma; hem gastrik bypass, hem de mide bandı ameliyatlarının hem yağ, hem kilo, hem de yağsız vücut kitlesi kaybına neden olduğunu göstermiştir. Ancak araştırmacılar gastrik bypass hastalarının daha fazla yağsız vücut kitlesi kaybı olduğunu (%52 ilk üç ayda, %37 yılın geri kalanında) ve bunun klinik anlamlı kilo kaybı olarak zamanla kanıtlanacağını ekledi.

Araştırmacılar mide bandı yoluyla daha yavaş kilo kaybının daha fazla kas koruması sağladığını ve bazal metabolizma hızı da korunduğu için bunun ileriki dönemlerde verilen kiloyu korumaya yönelik avantaj olabileceğini ekledi.

Kaynak: Amerikan Klinik Endokrinologlar Derneği “American

(19)

Association of Clinical Endocrinologists”: Okerson T, Billy H Gastrik bypass ve Mide bandı sonrasında vücut kompozisyonu Değişiklikleri “Changes in body composition following gastric bypass or gastric banding” AACE 2012

Doç. Dr. Halil Coşkun

Referanslar

Benzer Belgeler

Çapraz bağımlılık gelişimi, Mide Bandı (Kelepçesi), Tüp Mide ve Gastric Bypass ameliyatları dahil herhangi bir kilo kaybı ameliyatı prosedürü ile oluşabilir.. Bu

Beklenen Kilo Kaybı: Genel olarak Gastrik Bypass ameliyatı hastaları fazla kilolarının yaklaşık %70’ini, Tüp Mide hastaları yaklaşık %40-60’ını ve Mide

Çalışma sonuçlarına göre gastrik bypass hastalarında, mide bandı hastalarına kıyasla daha hızlı ve daha genel bir kilo kaybı yaşandığı ancak yağsız vücut kitlesi

Birçok ülke yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üretimini artırırken daha fazla karmaşık bir elek- trik sistemleri yapısının da yönetimi

Takayasu arteriti aortik ark sendromu, aortitis sendro- mu, nabızsızlk hastalığı, brakiosefalik arterit, oklüziv tromboarteritis, nonspesifik aortaarteritis, Mortarell’s

Bu yazımızda, mide büyük kurvaturda yerleşimli gastrik divertikül saptanan ve cerrahi tedavi uygulanan, 57 yaşında kadın hasta olgu- su sunulmuş ve literatürler

Sedat Işıkay Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Erzurum, Türkiye Tel.: +90 0505 691 13 70

Düşük Kalorili Ketojenik Diyet, çok düşük miktarda karbonhidrat ve yağ, yeterli miktarda protein içeren ve bu diyete özel olarak üretilmiş gıdalarla uygulanabilen bir