• Sonuç bulunamadı

TOKSOPLAZMOZ. Dr. Özcan Deveci

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TOKSOPLAZMOZ. Dr. Özcan Deveci"

Copied!
53
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TOKSOPLAZMOZ

Dr. Özcan Deveci

(2)

 Toksoplazmoz tüm dünyada görülen bir zoonozdur

 En önemli bulaş kaynağı son konak kedigillerin dışkı ile çıkardıkları

ookistlerdir.

(3)

 İnsan enfeksiyonunda doku kisti

içeren çiğ ve az pişmiş etler, ookistle bulaşmış çiğ yenen salatalık , marul vb besinlerdir.

 Su kaynaklı epidemiler de

bildirilmiştir.

(4)

Toxoplasma gondii Toxoplasma gondii

 Etken Toxoplasma gondii’dir. Eritrosit dışında nükleuslu tüm hücreleri tutar

 Bütün dünyada yaygındır

 Etken Protozoon olup Apikomplexa alt bölümü, Sporozoa sınıfındandır

 Farklı 25 suşu olmasına rağmen antijenik

olarak benzerdirler

(5)

Toxoplasma gondii Toxoplasma gondii

 Yapay besiyerinde üremez, deney

hayvanı, embriyonlu, yumurta veya doku kültüründe ürer

 Üç ayrı hayat evresi vardır

(6)

Trofozoid Evresi

 Takizoid ve endozoid de denir.

 Hızlı ürer. İnvazivdir ve akut enfeksiyonda görülür

 Muz yada hilal biçimindedir

 Endodyogeni ile 4-6 saatte bir bölünerek

çoğalırlar

(7)

 Trofozitler kuruluk, dondurma ve sindirim sıvılarına dayanıksızdır.

(8)

Doku Kisti Evresi Doku Kisti Evresi

 Bradizoid ve kistozoidde denir. Sayıları

~3000 parazit içeren keselerden oluşur

 Enfeksiyonun 8. günü oluşmaya başlarlar Doku kisti içinde üreme çok yavaş yavaştır

 En sık kalp kası, iskelet kası ve beyin

 Dış şartlara dayanıklıdır. Çiğ etle

bulaşabilir.

(9)

 Doku kist oluşumu bizzat parazit tarafından başlatılır

 Mide asidine ve diğer dış koşullara kısmen dayanıksızdır.

 Bu nedenle çiğ veya az pişmiş etler

başlıca bulaş kaynağıdır

(10)

Ookist Evresi Ookist Evresi

 Yalnızca kedigillerde bulur

 İncebarsak epitel hücrelerde önce ikiye bölünerek aseksüel ürer (şizogoni)

 Merozoitler’den makro ve mikrogamet oluşur

 Döllenir ve zigot oluşur. Olgunlaşmamış

ookist halinde dışkıyla atılır

(11)

11

Ookistin Bulaştırıcılığı Ookistin Bulaştırıcılığı

 Uygun nem ve ısıda 7-20 günde enfeksiyöz hale gelir

 Ookist içinden iki sporokist çıkar ve herbirinde dört sporozoit vardır

 18 ay enfektif kalabilirler

 Ookistleri tüm vertebralılar alabilir

 Barsak epitelinde ookist açılır ve

sporozoitler epitelde üredikten sonra

parazitemi yaparlar.

(12)
(13)

Epidemiyoloji I Epidemiyoloji I

 Toksoplazmoz zoonozdur.

 Domuz, koyun, çakal, foklar, ayı, rakun ve kokarca ve kedilerde görülebilir

 Bu hayvanlar % 20-85 oranında seropozitiftir

 Sadece kediler dışkılarıyla kist çıkarırlar

 İlk enfekte olduklarında 15 gün süreyle

ookist çıkarırlar ve daha sonra hemen hiç

çıkarmazlar

(14)

Bulaşma Bulaşma

 Kedilerin karşılaşma oranı değişkendir

 İnsana bulaştırmada ikinci derecede etkindirler, dışkıda taşıma oranı % 6,5

 Diğer canlılar parazitin ara konağıdır

 Kemirgenler ve diğer karnivorlar kistlere aracılık ederler

 İnsana çiğ veya az pişmiş etler (daha sık) ve kedi dışkısı bulaşmış gıdalarla bulaşır (Salata, marul gibi)

(15)

Bulaşma

 Trofozoid formu daha çok anneden çocuğa fötus döneminde bulaştır

 Anneden çocuğa bulaştırma için annenin gebelik sırasında ilk kez geçiriyor olması gerekmektedir

 Kronik dönemde bulaştırma olmaz

(16)

Bulaşma Bulaşma

 İnsandan insana bulaş nadirdir.

 Akut dönemde trofozoidler dışkı, idrar,

tükrük, gözyaşı, vajen salgısı, meni ve sütte bulunur

 Bu çok önemli bir bulaştırma yolu değildir.

 Pratikte insandan insana kan, doku ve organ

nakli ile bulaştırma nadir

(17)

Türkiyede seropozitiflik

 Çocuklarda %13.3

 Bir çalışmada gebelerin % 0,7’sinde IgM ı, % 43'ünde IgG antikorlar pozitif

 Normal populasyonda 1,4 ünde IgM ve % 30- 45’inde IgG pozitif bulundu

 Ankara’dan % 17, % 38 bildirildi

 Doğum yapan kadınların %31, otuz yaş üzerinde

% 54

 Sığırlarda % 30-35 civarında

(18)

 Elazığ kasaplarda % 66,

veterinerlerde % 53, çiftçilerde %73, kontrol grubunda %59

 Diyarbakır’da % 62 IgG, % 3 IgM pozitif

 Türkiye genelinde % 30-70 arasında

 Yaşla artmaktadır

(19)

Patogenez ve patoloji

 Oral yolla alınan ookist veya doku kistlerinin dış duvarları enzimlerin etkisiyle açılır ve infektif olan T.

gondii’ler intestinal lümende serbest hale geçerler.

 Hızla çevre hücrelerin içerisine girerek

takizoit (trofozoit) forma dönüşür.

(20)

Patogenez ve Patoloji Patogenez ve Patoloji

 İlk üreme barsak epitellerinde olur ve buradan kan yoluyla tüm vücuda yayılır.

 Trofozoidler apikal kompleksleri ile hücrelere girerler ve burada oluşturdukları vakuol ile

kendilerini lizozomların etkisinden korurlar.

 Genellikle girdikleri hücrede çoğalarak o hücrenin ölümüne neden olurlar.

(21)

 T.gondii enfeksiyonu hem hümoral hem hücresel immuniteyi uyarır

 Etkin bir immun cevap akut

enfeksiyon sırasında T.gondi’nin

periferik kandan ve diğer organlardan

temizlenmesini sağlar

(22)

Patogenez ve Patoloji Patogenez ve Patoloji

 Hümoral ve hücresel bağışıklık gelişince doku kisti dışında kalan trofozoidler ölürler.

 Hümoral bağışıklık gelişmesinden sonra

antikorla kaplı trofozoidlerin Fc reseptöreleri aracılığıyla hücre içinde lizozomal enzimlerle harap edildikleri bilinmektedir.

 İmmün yetmezlikli kişilerde ve bazende normal kişilerde nekrotizan ensefalit, pnömoni veya

myokarditle gidebilir.

(23)

Patogenez ve Patoloji Patogenez ve Patoloji

 Doku kistlerinin rüptürüyle bazen parazitemive kronikleşme olabilir.

 İmmün yetmezliklerde normal karşılansa bile sağlıklı kişilerde tam olarak açıklanabilmiş

değildir.

 Literatürde az da olsa önceden seropozitif kadınların çocuklarında konjenital

toksoplazmoz olguları vardır.

(24)

İmmun Yanıt İmmun Yanıt

 Humoral bağışıklıkta çeşitli antijenlere karşı IgG, IgA, IgM ve IgE türü antikorlar vardır.

 Bu antikorlar hücre dışında bulunan parazitleri komplemanla birlikte öldürürler. Fakat hücre içindekilere etkisizdir.

 Asıl görevi üstlenen hücresel immünitedir.

 CD4+ ve CD8+ T lenfositler hem doğrudan sitotoksik etkiyle hemde sitokin sekresyonu yoluyla infekte hücreleri yok eder.

(25)

 Gebelikte toksoplazmozise karşı

duyarlılığın artması gebelik sürecince

salgılanan steroidlerin immün sistemi

baskılamasına bağlanmaktadır.

(26)

Hücresel Bağışık Cevap Hücresel Bağışık Cevap

 CD4+ ve CD8+ hücreleri makrofajlar, doğal öldürücü hücreler ve lenfokinle aktive olmuş hücrelerle birlikte hareket ederler.

 Sitokinlerden IFN gama, T.gondii’ye karşı konak savunmasında en etkin rolü oynar.

 IL-2 ve IL-12 savunmaya katkı yaparlar.

 IL- 6 ve IL-10 ise INF gama’nın aktivasyonunu yavaşlatır.

(27)

İmmün Yetmezliklilerde Bağışık Cevap

İmmün Yetmezliklilerde Bağışık Cevap

 Bazan sağlıklı kişilerde bile CD4+/CD8+

oranında ters dönme ile immünitede geçici baskılanma ortaya çıkabilir.

 AIDS’lilerde ve diğer immün yetmezlikli kişilerde latent enfeksiyonun aktivasyonu sonucunda mevcut doku kistleri rüptürü olur.

 Lokal veya hematojen yayılımla ensefalit,

akciğer veya göz toksoplazmozu gelişir.

(28)

Klinik Belirtiler ve Bulgular Klinik Belirtiler ve Bulgular

 Fırsatçı enfeksiyonların

reaktivasyonunu kolaylaştırır.

 Bir multisistem hastalığıdır.

 Klinikte Edinsel ve Konjenital olmak üzere farklı klinik tablolarla

karşılaşılmaktadır.

(29)

Klinik Belirtiler ve Bulgular Klinik Belirtiler ve Bulgular

 Edinsel Toksoplazmoz:

 Asemptomatik Enfeksiyon

 Olguların % 90’ini oluşturur.

Olguların öyküsünde toksoplazmoz yoktur. Bunlar muhtemelen

yaşamlarının belli bir döneminde geçici ateş, halsizlik, kas ağrıları ve geçici lenfadenopati gibi

belirtilerle seyreder.

(30)

Döküntülü form Döküntülü form

 Ateş, makülopapuler raş en sıktır.

 Döküntüler saçlı deri, el ayası ve ayak tabanı dışında bütün vücuda yayılmıştır.

 Pnomöni olaya eşlik edebilir.

 Bazen bu olgular 2-4 hafta sonra davranış bozuklukları, dalgınlık gibi belirtilerle

ölümle sonuçlanabilir.

 Myokardit, perikardit, hepatit, polimyozit

olabilir.

(31)

Lenfadenopatili form Lenfadenopatili form

Ateş, lokal yada yaygın lenfadenopati var.

Lenfadenopati en sık servikal bölgeyi tutar.

Nodüller genellikle non-süpüre, hareketli, ağrısızdır.

Ateş, kas ağrıları, boğaz ve baş ağrısı başlıca bulgulardır.

Tipik lenfositoz vardır. Splenomegali ve hiler LAP olabilir.

EMN ve CMV enfeksiyonlarını taklit edebilir.

(32)

Akut meningoensefalit formu Akut meningoensefalit formu

 Menenjit yada ensefalit ön plandadır yada mikst tiptedir.

 Baş ağrısı, bulantı, kusma ve denge bozukluğu, konfüzyon, kafa çiftlerinde tutulum olabilir.

 BOS’da hücre sayısı 30-2000/mm3 kadardır.

Tbc. menenjitten şeker ve klorur düzeyinin normal olmasıyla ayrılır.

 Mortaliteyle yada kalıcı konvulziyonlarla sonlabilir.

(33)

Okuler form Okuler form

 Kazanılmış toksoplazmozların % 1’ini kapsar.

Granulomatoz üveitlerin % 25’ini yapar.

 Granülomatoz üveitlerin büyük bölümü doğuştan T. gondii enfeksiyonlarına bağlıdır.

 Tipik lezyon fokal nekrotizan retinittir.

 Daha az sıklıkla optik atrofiyle birlikte papillit görülür. Genellilikle tek taraflıdır. Konjenital retinitler gençlerde alevlenir.

 Görme kaybı sekel olarak kalabilir.

(34)

Konjenital Toksoplazmoz I Konjenital Toksoplazmoz I

 Enfekte gebeliklerde yaklaşık 1/3’ü bebek enfekte doğar.

 En az risk l. , en fazla risk 3. trimestrdadır.

 Akut enfeksiyonda gebelik, spontan abortus,

prematürelik yada ölüm ile sonlanabilir. Enfekte bebeklerin çoğu doğumda asemptomatiktir.

 Büyük kısmında önemli bir sekel oluşmaz.

 Konjenital enfeksiyon gebelikte yada gebelikten hemen önce alınan enfeksiyonlarda görülür.

(35)

Konjenital Toksoplazmoz II Konjenital Toksoplazmoz II

 Koryoretinit, şaşılık, hidrosefali, mikrosepali, serebral kalsifikasyonlar, konvülziyonlar,

plsikomotor retardasyon, ateş , HSM, sarılık, lenfadenopati ve raş gibi bulgular olabilir.

 BOS’da ksantokromi, mononükleer hücre artışı, protein artışı görülebilir.

 En sık oküler tutulum olur.

 Çift taraflı koryoretinit şeklindedir. Bazan geç dönemde de görülebilir.

(36)

İmmün Yetmezlikli Hastalarda Toksoplazmoz

İmmün Yetmezlikli Hastalarda Toksoplazmoz

 Son yıllarda sayıları arttı. İmmün sistemi baskılayan tedavi alanlar ve AIDS’lilerdir.

 Bu hastalarda daha çok latent enfeksiyonun alevlenmesi söz konusudur.

 En sık beyin (toksoplazmik ensefalit), göz

(korioretinit) ve akciğerler (pnömoni) tutulur.

 Tablo daha ağır, prognoz daha kötü ve tedavi daha az yüz güldürücüdür.

(37)

TANI VE AYIRICI TANI

 Kompleman Fiksasyan Testi (KF):İlk tanı yöntemi (Warren ve Sabin, 1942;

Steen ve Kåss, 1951)

 Sabin-Feldman Dye

Test(SFDT):Kompleman bulunan

ortamda canlı T.gondii takizoitlerinin antikor aracılığıyla öldürülmesine

dayalı bir testtir

(38)

 Duyarlılığı yüksek

 – Dezavantajları:

 • Canlı parazit kullanılır

 • Uygulaması zor

 • Pahalı

(39)

 İndirekt Floresan Antikor Testi (IFAT):

Özgül ancak duyarlılığı SFDT’den düşüktür.

 Enzimle İşaretli Immunosorbent Assay (ELISA):1980 sonlarında

referans merkezlerindeToxoplasma- spesifik IgG ELISA Toxoplasma-

spesifik IgM μ-capture ELISA

(40)

 Western Blot (WB):

 – Duyarlılığı yüksek (Gross ve ark, 1992)

 – Anne ve bebek ab’larını ayırmada başarılı

 IgG Avidite Testi:Enfeksiyonun

zamanını belirlemek için Toxoplasma

spesifik IgG ab’ların matürasyonunu

ölçer

(41)

 İmmun yanıtın olgunlaşması ile

spesifik IgG ab’ların aviditesi artar

Yüksek avidite değeri*** (Son 3-4 ayda edinilmiş akut enfeksiyonu

dışlar)

(42)

Tanı ve Ayırıcı Tanı Tanı ve Ayırıcı Tanı

 Klinik tablo karışıktır ve klinikle tanı konamaz.

 Özel tanıda hastanın immün durumu ve lezyonların yerleşimi önemlidir.

 Enfeksiyonun akut dönemde tanımlanması ancak parazitin izolasyonu ile olmaktadır.

 Enfekte materyalin farelere inokülasyonu ile tanı konabilir. Ölmeyenlerde antikor aranır.

 Histopatolojiyle, doku-vucüt sıvılarında

trofozoidler varsa akut hastalık tanısı konur.

(43)

Tanı ve Ayırıcı Tanı II Tanı ve Ayırıcı Tanı II

 En iyi boyalar giemsa, direk floresans antikor ve peroksidaz-antiperoksidaz boyalardır.

 PCR ile DNA ve ELISA ile antijen aranabilir.

 Antijen spesifik lenfosit testinin geçirilmiş infeksiyonun tanısında kıymetlidir.

 Sabin-Feldman boya testi modifiye edilerek halen kullanılmaktadır.

 CF, İFAT, İHAT, İSAGA, RIA ve ELISA en yaygın kullanılan antikor tayin testleridir.

(44)

Tanı ve Ayırıcı Tanı III Tanı ve Ayırıcı Tanı III

 Bu testler birbiriyle çelişik sonuç verebilir.

Antikorlar farklı antijenlere karşı, farklı

dönemlerde oluşur ve farklı süreler kanda kalır.

 En erken SBFT, İFAT, İSAGA ile saptanan

antikorlar oluşur. Bunlar parazitin hücre duvarına karşı oluşan antikorlardır.

 Solubl antijenlere karşı oluşan antikorlar ise daha geç oluşur. CF ve İHAT ile saptanırlar.

(45)
(46)

Antikor Cevabı Antikor Cevabı

 Önce IgM cinsi anikorlar oluşur. Ancak bunlar bazen bir yıla yakın kanda kalabilirler ve yalancı pozitiflikler olabilir.

 Parazitin P30, 54kDa ağırlığında proteini gibi bazı yapılar akut dönemde tanımlansa bile hepsi

çözülememiştir.

 Serolojik olarak sağlıklı değerlendirmeler için onbeş gün arayla artan IgM titresinin varlığı önemlidir.

(47)

Prognoz Prognoz

 T. gondii suşunun virulansı ve kişinin immünitesi semptomatik enfeksiyonun oluşmasında önemlidir.

 Tutulan organın hayatiyeti de önemlidir.

 Erişkinlerdeki lenfadenopatili form zaman zaman alevlenir. Genelde kendi kendini sınırlar.

 Oküler form hemen daima nükseder.

(48)

Prognoz Prognoz

 Doğuştan klinik belirti varsa

 % 80 mental retardasyon, epilepsi, spastisite ve felçler, % 50 görme bozukluğu

 MSS tutulumu varsa % 5 hidrosefali veya mikrosefali görülür.

 Subklinik enfeksiyonlarda belirtiler

yıllar sonra ortaya çıkar.

(49)

Tedavi Tedavi

 İlaçlar doku kistlerine etkisizdir. İmmün yetmezlik yoksa organ yada sistem

lokalizasyonu olmadan yada ağır hastalık tablosu olmadan tedavi gerekmez. Tedavi süresi 2-4 hf. kadardır.

 İmmün yetmezliklilerde tedavi mutlaka

uygulanmalıdır ve belirtiler kaybolduktan

4-6 hf. sonra kesilmelidir.

(50)

Tedavi Tedavi

Klasik tedavi şeması Primetamin+Sulfadiazin kombinasyonudur.

Primetaminle başlanıp Spiramisin veya Klindamisinle devam edilebilir.

Primetamin (Daraprim) ilk gün 50 mg, daha sonra 25 mg uygulanır.

Rovamisin 50 mg/kg/gün

Klindamisin 1200 mg/gün

(51)

İlaç dozları İlaç dozları

 İmmün yetmezliklilerde doz iki katına çıkarılır.

 Primetamin alanlara günde 50 mg folinik asit (Leucoverin amp) eklenir.

 Gebelikte Spiramisin kullanılmalıdır.

 Okuler ve MSS tutulumunda

kortikosteroid kullanılmalıdır.

(52)

Korunma ve Kontrol Korunma ve Kontrol

 Etlerin pişirilerek yenmesi önemlidir.

 Çiğ süt ve yumurtadan uzak durulmalıdır.

 Yemek hazırlamada çıplak elle mukozalara dokunulmamalı ve çiğ atıştırılmamalıdır.

 Ookistlerle bulaşma önlenmesi için yiyeceklerin iyi yıkanması gerekmektedir.

 Kedilerle direk temastan kaçınılmalıdır.

 Gebelikte serokonversiyon oluşmuşsa 1. ve 2.

trimestrda terapötik abortus, 3. trimestrda ise tıbbi tedavi önerilir.

(53)

İYİ DİNLEDİĞİNİZ İÇİN

TEŞEKKÜRLER

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

Yaprak rengi olarak ise koyu yeşil, açık yeşil, sarımtırak yeşil, kahverengimsi yeşil, serpme vişne rengi, açık ve koyu kırmızı, lekeli ve dağınık mor renkler

(DAMP), doğal bağışıklık sisteminin hücreleri üzerindeki PRR'ler tarafından tanınmaktadır.. • Proinflamatuvar sitokinlerin salınımına neden

ı - Toksöplazrnozis, gebe kadın infeksi- yonu primer ve akut olarak geçirdigi·takdir- de intrauterin infeksiyana neden olur (ı).. ln- feksiyon çok kuvvetli bir immünite

Kesicinin herhangi bir kısa devre arızası halinde anma geriliminde kesebileceği en yüksek akım değerini tanımlayan bileşendir. Bu akım değeri şebekenin türüne ve bu şebekede

Firdevs GÜNEŞ, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Halk Eğitimi Bölümünde Anabilim Dalı Başkanı (1997-1999), Bartın Üniversitesi Eğitim Fakültesi

• Aile kavramı sosyolojik bir kavram olup, tanımı sosyal yapının ve işleyişin değişmesine paralel olarak değişmektedir.. • Günümüz de aile “belirli

• Bundan sonra ise tümör hücreleri ile immun sistemin karşılıklı etkileşimleri incelendikçe tümöre karşı immunoterapi pek çok kanser türünde önemli bir tedavi