• Sonuç bulunamadı

Davacı : Demiryolu Yapım ve İşletim Personeli Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Davacı : Demiryolu Yapım ve İşletim Personeli Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği"

Copied!
13
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

200

Açıklanan bu durum karşısında, 2577 sayılı Yasa'ya göre, Dairemizce, temyiz istemi üzerine verilen kararın düzeltilmesi yolundaki istem hakkında karar verildikten sonra, bir kez daha karar düzeltme isteminde bulunulamayacağından, davalı idarenin karar düzeltme isteminin incelenmeksizin reddine, 21.1.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

D A N I Ş T A Y Beşinci Daire Esas No : 2010/7926 Karar No : 2011/296

Özeti : İlanı gerekmeyen düzenleyici işlemlere karşı dava açma süresinin ne zaman işlemeye başlayacağına ilişkin bir düzenlemeye İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda yer verilmediğinden, bu nitelikteki düzenleyici işlemlerde dava açma süresinin, ilgilinin düzenleyici işlemden herhangi bir şekilde haberdar olduğu tarihi izleyen günden itibaren işlemeye başladığının kabulü gerektiği hakkında.

Davacı : Demiryolu Yapım ve İşletim Personeli Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Vekili : Av. …

Davalı : T.C. Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü

Davanın Özeti : Davacı Dernek, Trenlerin Hazırlanması ve Trafiğine Ait Yönetmeliğin 30. maddesinin ikinci fıkrasının 2. bendinin (C) alt bendinde yer verilen, "Her türlü demiryolu hizmetinin yerine getirilmesi için sefere konulan iş treni, karkürer treni, demiryolu makinaları ile benzeri hizmet trenlerinde" ibaresine "lokomotifle çekilen katarlar hariç olmak üzere" ibaresinin eklenmesi istemiyle yaptığı 26.5.2010 günlü başvurunun reddine ilişkin 4.10.2010 günlü, 16213 sayılı işlemin iptalini istemektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesi'nce, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca ilk inceleme ile görevli Tetkik Hakimi Metin Gökdemir'in açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği düşünüldü:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7. maddesinin 1. fıkrasında, dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış gün olarak öngörülmüş; 4. fıkrasında, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı hükme bağlanmıştır.

Yasada ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava açma süresinin başlangıç tarihi düzenlenmekle birlikte, ilanı gerekmeyen düzenleyici işlemlere karşı dava açma süresinin ne zaman işlemeye başlayacağına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Bu nitelikteki düzenleyici işlemlerde dava açma süresinin, ilgilinin düzenleyici işlemden herhangi bir şekilde haberdar olduğu tarihi izleyen günden itibaren işlemeye başladığının kabulü gerekmektedir.

2.8.2002 günlü, 16/212 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla kabul edilen Trenlerin Hazırlanması ve Trafiğine Ait Yönetmelik, 1.3.2003 tarihinde, ilan edilmeden yürürlüğe girmiştir.

İlan edilmeden yürürlüğe giren Trenlerin Hazırlanması ve Trafiğine Ait Yönetmelikten, davacı Derneğin, en geç idareye başvurduğu 26.5.2010 tarihinde haberdar olduğunun kabulü gerekmekte olup, dava açma süresi, bu tarihi izleyen 27.5.2010 gününden

(2)

201

itibaren işlemeye başlamıştır. Ancak davacı, bu tarihten itibaren 60 gün içinde 7. madde uyarınca doğrudan dava açmayıp idareye başvurmuş, başvurusuna verilen cevabın tebliği üzerine dava açmış bulunduğundan, davanın süresinde açılıp açılmadığının anlaşılabilmesi için düzenleyici işlemlere karşı 11. madde uyarınca idareye başvurulup başvurulamayacağı hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

2577 sayılı Kanunun "Üst makamlara başvurma" başlıklı 11. maddesinde; ilgililerin idari dava açmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasını üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde isteyebilecekleri; bu amaçla yapılan başvurunun işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı; isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde, dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvuru tarihine kadar geçen sürenin de hesaba katılacağı öngörülmüştür.

2577 sayılı Kanunun 11. maddesi, idareye, hiyerarşik denetimi işleterek, kurulmuş olan hukuka aykırı bireysel idari işlemin geri alınması, kaldırılması, değiştirilmesi veya yenisinin yapılması için son bir fırsat tanımak ve bu denetim sonuna kadar ilgililerin dava haklarını korumak amacına yöneliktir. Düzenleyici işlemler, idarelerin ilgili birimlerince yapılan çeşitli hazırlayıcı işlemlerin ardından, en üst karar organları veya hiyerarşik olarak en üst makamlarınca kurulmaktadır. Çeşitli aşamalardan geçerek idarenin en üst karar organı veya hiyerarşik makamınca kurulan bu işlemlerin, bireysel işlemlerde olduğu gibi dava açılmadan önce idari denetime tabi tutulması, bu işlemlerin anılan niteliklerinden dolayı mümkün değildir.

Bu durumda, davacı Derneğin, 26.5.2010 günlü dilekçesiyle, Trenlerin Hazırlanması ve Trafiğine Ait Yönetmeliğin 30. maddesinin ikinci fıkrasının 2. bendinin (C) alt bendinde yer verilen "Her türlü demiryolu hizmetinin yerine getirilmesi için sefere konulan iş treni, karkürer treni, demiryolu makinaları ile benzeri hizmet trenlerinde" ibaresine "lokomotifle çekilen katarlar hariç olmak üzere" ibaresinin eklenmesi istemiyle yapmış olduğu 26.5.2010 günlü başvurunun 2577 sayılı Kanunun 11. maddesi uyarınca dava açma süresini durduran bir başvuru olarak kabulüne de olanak yoktur.

Sonuç olarak, dava konusu uyuşmazlıkta, dava açma süresi 27.5.2010 tarihi itibariyle işlemeye başlamış olup, bu tarihten itibaren 60 gün içinde, yani en geç 23.9.2010 tarihine kadar dava açılması gerekirken, dava açma süresini durdurmayan 26.4.2010 günlü başvurunun reddine ilişkin 4.10.2010 günlü, 16213 sayılı işlemin tebliği üzerine, 6.12.2010 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle incelenme olanağı bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi gereğince, süre aşımı nedeniyle davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan 28,15.-TL yürütmenin durdurulması harcı ile posta ücretinden artan 58,00.-TL'nin istemi halinde davacıya iadesine, 28.1.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

D A N I Ş T A Y Beşinci Daire Esas No : 2009/2066 Karar No : 2011/475

Özeti : En az beş sendikanın bir araya gelerek oluşturduğu bir konfederasyonun, doğrudan kendi üyesi sendikalara uygulanma olanağı bulunmayan sözleşmeli personel çalıştırılmasına ilişkin esaslarda değişiklik yapılmasına

(3)

BEŞİNCİ DAİRE KARARLARI DÜZENLEYİCİ – GENEL İŞLEMLER

T.C.

D A N I Ş T A Y Beşinci Daire Esas No : 2011/867 Karar No : 2011/1600

Özeti : Düzenleyici işlemlerin, idarelerin ilgili birimlerince gerçekleştirilen çeşitli hazırlacıyı işlemlerin ardından, en üst karar organları veya hiyerarşik olarak en üst makamlarınca kurulduğu; bu işlemlerin, bireysel işlemlerde olduğu gibi dava açılmadan önce idari denetime tabi tutulmasının, bu işlemlerin anılan niteliklerinden dolayı mümkün olmadığı hakkında.

Davacı : Enerji, Sanayi ve Madencilik Hizmetleri Çalışanları Birliği Sendikası (Enerji-Bir-Sen)

Vekili : Av. …

Davalı : Başbakanlık (Devlet Personel Başkanlığı)

Davanın Özeti : Davacı Sendika vekili, 04.06.2005 günlü, 25385 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Başbakan ve Bakanların Uğurlanma ve Karşılanmaları, Seyahatlar ve Hediye Uygulaması" konulu 2005/16 sayılı Başbakanlık Genelgesi'nin, "Geçici Görev ve Refakat Gibi Nedenlerle Yapılan Seyahat İşlemleri" başlıklı (B) maddesi'nin (3) numaralı bendinde yer alan ve üst düzey yöneticiler dışındaki kamu personeline, görevleri nedeniyle yurtiçi seyahatlerinde uçakla seyahat imkanı tanınmamasına ilişkin hükmün değiştirilmesi ve bahsedilen imkanın bütün kamu personeline tanınması istemiyle yaptığı başvuru üzerine, "konunun Başbakanlığa intikal ettirilmesinin uygun olacağının değerlendirildiği" yolunda Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı'nca kurulan 06.01.2011 günlü, 25561 sayılı işlemin ve anılan Başbakanlık Genelgesi'nin (B) maddesinde yer alan (3) numaralı bendin iptalini istemektedir.

TÜRK MİLLETi ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14/6. maddesi gereğince Tetkik Hakimi Yavuz Kabasakal'ın açıklamaları dinlenildikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği düşünüldü:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7. maddesinin birinci fıkrasında, dava açma süresinin, özel yasalarında ayrı süre gösterilmeyen durumlarda Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu; aynı maddenin dördüncü fıkrasında, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem ya da her ikisine karşı dava açabilecekleri belirtilmiştir.

Buna göre, ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayan dava açma süresi içerisinde yönetsel davaya konu edilmeyen düzenleyici işlemlerin, bu tarihten sonra davaya konu edilebilmeleri için, ilgili hakkında uygulama işlemi yapılmış olması, bireysel işlemin ise birlikte dava konusu yapıldığı düzenleyici işlemin uygulanması niteliğinde bulunması gerekmektedir.

157

(4)

Davacı Sendika 16.12.2010 günlü dilekçe ile Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı'na başvurarak, dava konusu Genelge'nin ilgili hükmünün "kamu personeli arasında eşitsizliğe neden olduğunu" ileri sürmüş ve Genelge'deki eksik düzenlemenin giderilmesini istemiştir. Sendikanın bu başvurusu Devlet Personel Başkanlığınca 06.01.2011 tarihinde cevaplandırılmış, Sendika 16.2.2011 tarihinde Danıştay Genel Yazı İşleri kaydına giren dilekçe ile Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı'nın verdiği 06.01.2011 günlü, 25561 sayılı yanıtın ve anılan Başbakanlık Genelgesi'nin (B) maddesinde yer alan (3) numaralı bendin iptali istemiyle görülmekte olan bu davayı açmış bulunmaktadır.

Davanın süresinde açılıp açılmadığının anlaşılabilmesi, öncelikle düzenleyici işlemlere karşı 11. madde uyarınca idareye başvurulup başvurulamayacağı hususunun açıklığa kavuşturulmasını gerekli kılmaktadır.

2577 sayılı Kanunun "Üst makamlara başvurma" başlıklı 11. maddesinde; ilgililerin idari dava açmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasını üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde isteyebilecekleri; bu amaçla yapılan başvurunun işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı; isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde, dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvuru tarihine kadar geçen sürenin de hesaba katılacağı öngörülmüştür.

Anılan madde, idareye, hiyerarşik denetimi işleterek, hukuka aykırı olduğu ileri sürülen bireysel idari işlemin geri alınması, kaldırılması, değiştirilmesi veya yenisinin yapılması konusunda son bir fırsat tanımak ve bu denetim sonuna kadar ilgililerin dava haklarını korumak amacına yöneliktir. Düzenleyici işlemler ise, idarelerin ilgili birimlerince gerçekleştirilen çeşitli hazırlayıcı işlemlerin ardından, en üst karar organları veya hiyerarşik olarak en üst makamlarınca kurulmaktadır. Çeşitli aşamalardan geçerek idarenin en üst karar organı veya hiyerarşik makamınca kurulan bu işlemlerin, bireysel işlemlerde olduğu gibi dava açılmadan önce idari denetime tabi tutulması, bu işlemlerin anılan niteliklerinden dolayı uygun ve fayda sağlayıcı değildir.

Bu nedenle, değinilen 11. maddenin düzenleyici işlemleri de kapsadığının kabulü mümkün olmayıp düzenleyici işlemlere karşı 11. maddede öngörülen şekilde bir başvurunun dava açma süresini durduğunun kabulü de olanaklı değildir.

Bu durumda, davacı Sendikanın, 16.12.2010 günlü dilekçesiyle, Başbakan ve Bakanların Uğurlanma ve Karşılanmaları, Seyahatlar ve Hediye Uygulaması" konulu 2005/16 sayılı Başbakanlık Genelgesi'nin, "Geçici Görev ve Refakat Gibi Nedenlerle Yapılan Seyahat İşlemleri" başlıklı (B) maddesi'nin (3) numaralı bendinde yer alan ve üst düzey yöneticiler dışındaki kamu personeline, görevleri nedeniyle yurtiçi seyahatlerinde uçakla seyahat imkanı tanınmamasına ilişkin hükmünün değiştirilmesi ve söz edilen imkanın tüm kamu personeline tanınması istemiyle yaptığı başvurunun 2577 sayılı Kanunun 11. maddesi uyarınca dava açma süresini durduran bir başvuru ve bu başvuruya verilen yanıtın aynı Kanun'un 7.

maddesinde belirtilen uygulama işlemi olarak kabulüne olanak bulunmamaktadır.

Belirtilen durum karşısında, 2005 tarihli dava konusu Genelge'de yer alan bir hükmün değiştirilmesi için 16.12.2010 tarihinde 2577 sayılı Yasa'nın 11. maddesine göre davalı yönetime yapılan başvuru, dava açma süresini durdurmayacağından, bu başvurunun yanıtlanması üzerine açılan davanın süre aşımı nedeniyle incelenemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, davanın süre aşımı yönünden reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, artan 78,00.-TL. posta ücretinin isteği halinde davacıya verilmesine, 25.3.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

158

(5)

Yargılama Usulü Kararları

Onbeşinci Daire

Danıştay Dergisi Yıl : 2015 Sayı : 139 505

Bu durumda davanın görev yönünden reddi gerekirken, davanın esası incelenerek verilen temyize konu kararda hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, Sivas İdare Mahkemesi'nin 15/09/2011 tarih ve E:2011/63; K:2011/1167 sayılı kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

D A N I Ş T A Y Onbeşinci Daire Esas No : 2014/9621 Karar No : 2015/2146

Anahtar Kelimeler : Sağlık Tazminatı (Maddi-Manevi), Dava Açma Süresi

Özeti : Davacının, eylemin idareye atfedilebilir olduğunu öğrendiği 08.08.2012 tarihinden itibaren 1 yıl içinde, 20.06.2013 tarihinde idareye yaptığı başvurunun reddi üzerine 20.09.2013 tarihinde açtığı davada süre aşımı bulunmamakta olup; İdare Mahkemesince, davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, davanın süre aşımı yönünden reddi yolunda verilen kararda usul hükümlerine uygunluk bulunmadığı hakkında.

Temyiz Eden (Davacı) : …

Vekili : Av. …

Karşı Taraf (Davalı) : Diyarbakır Valiliği

Vekili : Av. …

İstemin Özeti : Diyarbakır 1. İdare Mahkemesi'nin 10/07/2014 tarih ve E:2013/2752; K:2014/1003 sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : Çiğdem Demir

Düşüncesi : Mahkeme kararının bozulması gerektiği

düşünülmektedir.

(6)

Yargılama Usulü Kararları Onbeşinci Daire

506 Danıştay Dergisi Yıl : 2015 Sayı : 139

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi'nce tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:

Dava; hemşire olan davacının, içinde bulunduğu aracın 08.05.2011 tarihinde kaza yapması sonucu yaralanmasının idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığından bahisle uğranıldığı öne sürülen 100.000,00 TL manevi zararın tarafına ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Diyarbakır 1. İdare Mahkemesi'nce; davacının, kazanın meydana geldiği 08.05.2012 tarihinden itibaren en geç bir yıl içerisinde davalı idareye başvuruda bulunması gerekirken bu süre geçtikten çok sonra 20.6.2013 tarihinde başvuruda bulunduğu anlaşıldığından, yasal süresi geçtikten sonra yapılan başvuru üzerine açılan davanın esasının incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.

Davacı tarafından, davanın süresinde olduğu iddiasıyla anılan Mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemelerinin gerekli olduğu, bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabilecekleri, görevli olmayan adli ve askeri yargı mercilerine açılan tam yargı davasının görev yönünden reddi halinde sonradan idari yargı mercilerine açılacak davalarda, birinci fıkrada öngörülen idareye başvurma şartı aranmayacağı kuralına yer verilmiştir.

Yukarıda anılan Kanun maddesinde idareye başvuru süresinin, idari

eylemlerden zarar gören kişilerin eylemi öğrendiği tarihten itibaren

başlayacağı saptanmış olmaktadır. Bu haliyle başvurma süresine başlangıcı

yalnızca eylem tarihi ve zararlı sonucun doğduğu tarihi esas almanın, zararın

henüz ortaya çıkmadığı veya çıksa bile zararın çıkış sebebinin

öğrenilemediği durumlarda dava açma süresinin çok kısalmasına yol açacağı

yada dava açma hakkını ortadan kaldıracağı ve hak arama özgürlüğüyle

bağdaşmayacağı açıktır. Bundan dolayı zararın doğmasına sebep olan

eylemin idariliğinin öğrenildiği tarihi esas almak gerekmektedir.

(7)

Yargılama Usulü Kararları

Onbeşinci Daire

Danıştay Dergisi Yıl : 2015 Sayı : 139 507

Eylemlerin idariliği ve doğurduğu zarar ise, bazen eylemin yapılmasıyla birlikte ortaya çıkarken, bazen de çok sonra, değişik araştırma, inceleme ve hatta ceza yargılamaları sonucu ortaya çıkabilmektedir.

Dava dosyasının incelenmesinden; 08.05.2011 tarihinde davacının da içinde bulunduğu ambulansın Diyarbakır İli Elazığ Caddesi DSİ Kavşağı civarında tek taraflı trafik kazasına sebebiyet verdiği, kaza sonucunda yaralanan davacının uzun süre sağlık raporu aldığı, 30.04.2012 tarihinde tekrar görev yerinde çalışmaya başladığı, kaza olayı nedeniyle meydana gelen zararının karşılanması için 20.06.2013 tarihinde yaptığı başvurunun zımnen reddi üzerine 20.09.2013 tarihinde bakılmakta olan davayı açtığı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlıkta, söz konusu kaza sonrası Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından, davacının %42 oranında özürlü olduğuna ilişkin 08.08.2012 tarihli sağlık kurulu raporu düzenlendiği, idarenin eyleminden kaynaklandığı öne sürülebilecek olan gerçek ve kesin zararın, ancak davacının özür durumuna göre vücut fonksiyon kaybını belirleyen 8.8.2012 günlü Sağlık Kurulu Raporuyla ortaya çıktığı dikkate alındığında, bu tarihten itibaren 2577 sayılı Yasa'nın 13. maddesi uyarınca 1 yıllık sürenin başladığının kabulü gerekmektedir.

Buna göre, davacının, eylemin idareye atfedilebilir olduğunu öğrendiği 08.08.2012 tarihinden itibaren 1 yıl içinde, 20.06.2013 tarihinde idareye yaptığı başvurunun reddi üzerine 20.09.2013 tarihinde açtığı davada süre aşımı bulunmamakta olup; İdare Mahkemesince, davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, davanın süre aşımı yönünden reddi yolunda verilen kararda usul hükümlerine uygunluk görülmemektedir.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesine uygun

bulunan davacı temyiz isteminin kabulü ile Diyarbakır 1. İdare

Mahkemesi'nin 10/07/2014 tarih ve E:2013/2752; K:2014/1003 sayılı

kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan

Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un 54. maddesinin 1. fıkrası

uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde

karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/04/2015 tarihinde oybirliğiyle

karar verildi.

(8)

T.C.

DANIŞTAY 10. DAİRE E. 1996/2548 K. 1998/756 T. 23.2.1998

• TAZMİNAT DAVASINDA ZAMANAŞIMI BAŞLANGICI ( İdare Kusuru Neticesi Meydana Gelen Kazada Sakatlanan Davacının Protez Talebinde )

• ZAMANAŞIMI BAŞLANGICI ( İdare Kusuru Neticesi Meydana Gelen Kazada Sakatlanan Davacının Protez Talebinde )

• İDARENİN KUSURU NETİCESİ MEYDANA GELEN KAZADA YARALANAN KİŞİNİN PROTEZ ÜCRETİ İÇİN TAZMİNAT TALEBİ ( Zamanaşımı Süresinin Başlangıcı )

• PROTEZ ÜCRETİNİN ÖDETİLMESİ DAVASINDA ZAMANAŞIMI BAŞLANGICI ( İdarenin Kusuru Sonucu Yaralanan Davacının Açtığı )

2577/m.13 2709/m.125

ÖZET :İdari eylemlerin neden olduğu bedensel zararlar, kesin sağlık raporunun alındığı tarihte öğrenilmiş sayılır. Davacıların kazının sakatlık durumunu kesin olarak belirleyen ve taktırılacak protezin cinsine göre yapılması gereken masrafın hesaplanmasında da dikkate alınabilecek nitelikteki rapordan sonra protez bedelinin ödenmesi konusunda yapılan başvuru üzerine açılan dava, 2577 sayılı Yasanın 13.

maddesi uyarınca süresindedir.

İstemin Özeti: Malatya İdare Mahkemesince verilen 22.11.1995 tarih ve E:1995/404, K:1995/1062 sayılı kararın temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

D.Tetkik Hakimi: Emin Celalettin Özkan

Düşüncesi: İdari eylemlerin neden olduğu bedensel zararlar kesin sağlık raporunun

alındığı tarihte öğrenilmiş sayılacağından, davacıların kızının %60 oranında ( sağ diz

dezartikülasyonuna bağlı ) çalışma gücünü kaybettiği yolundaki 15.11.1994 tarihli

rapordan sonra yapılan başvuru üzerine 2577 sayılı Yasanın 13. maddesi hükmüne

(9)

uygun olarak süresinde dava açıldığı anlaşıldığından, idare mahkemesi kararının davanın protez bedeline ilişkin kısmının süreden reddine ilişkin bölümünde hukuka uyarlık görülmemiştir.

Kararın, davacıların fazlaya ilişkin tazminat istemlerinin reddine ilişkin kısmında ise hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Belirtilen nedenle, davacıların temyiz istemlerinin kısmen kabulü ile mahkeme kararının protez bedeline ilişkin kısmının bozulması, fazlaya ilişkin tazminat istemi yönünden temyiz isteminin reddi ile kararın bu hususa ilişkin bölümünün onanması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı: Öcal Beningtan

Düşüncesi: 14.1.1997 tarihli istem yazısının gereği olarak gönderilen Malatya İdare Mahkemesinin E:1994/1, K:1995/74 sayılı dosyasının incelenmesinden davacının küçük ...'in uğradığı zarar dolayısıyla maddi, manevi tazminat ve protez bedeli talep ettiği, mahkemenin maddi, manevi tazminat isteminin kısmen kabul ile protez bedeli için, protez gideri belli olduktan sonra idareye müracaat edilmesini karara bağladığı anlaşılmıştır.

Davacı bu kerre 31.12.1994 tarihinde idareye protez bedeli ve fazla tazminat ödenmesi için müracaat ettiğinden 24.4.1995 tarihinde açılan dava protez bedeli için süresinde olmaktadır. Zira protez bedeli kazanın olduğu anda belli olmayıp ancak amputasyon ve rehabilitasyon devrelerinin sonucunda ortaya çıkabilecek bir giderdir.

Yukarıda açıklanan nedenle protez bedeli yönünden temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması, fazlaya ilişkin tazminat yönünden temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği düşünüldü.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:

Dava, davacıların çocuğu ...'in 16.9.1993 tarihinde ... İlçesi. ... Caddesinde yoldan geçen güvenlik güçlerine ait araçtaki silahın patlaması sonucunda sağ bacağının dizinden itibaren kesilerek işgücü kaybı ve sakatlık sonucu uğranılan zarara karşılık 500.000.000 lira maddi, 500.000.000 lira manevi zararın tazmini ve protez taktırılmasına karar verilmesi istemiyle açılan davada; Malatya İdare Mahkemesinin E:1994/l, K:1995/74 sayılı kararıyla maddi tazminatın 500.000.000 lira olarak kabulüne, manevi tazminatın 100.000.000 lira olarak kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin manevi tazminat istemiyle diğer taleplerin reddine karar verilmesinden sonra takılacak protezin bedeli olarak 200.000.000 lira, o davadaki maddi zarara ilişkin bilirkişi raporunda belirtilen ve taleplerini aşan fazlaya ilişkin 400.000.000 lira olmak üzere toplam 600.000.000 lira tazminatın yasal faiziyle birlikte davalı idarece ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Açılan bu dava sonunda, Malatya İdare Mahkemesince, dava dosyasının incelenmesinden; davacıların çocuğu ...'in 16.9.1993 tarihinde ... İli. ... İlçesi ...

Caddesinde yoldan geçmekte olan güvenlik güçlerine ait araçtaki silahın kazayla

(10)

patlaması sonucunda sağ bacağından yaralandığının, ... Devlet Hastanesinde sağ bacağının dizinden itibaren kesilerek çalışma gücünü %60 oranında kaybettiğinin, 21.9.1993 tarihinde tazminat istemiyle yapılan başvurunun zımnen reddi üzerine fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 500.000.000 lira maddi, 500.000.000 lira manevi tazminat ödenmesi ve protez bacak taktırılmasına karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu %60 işgücü kaybı nedeniyle 942.555.555 lira maddi zarar hesaplandığının, mahkemenin 31.1.1995 tarih ve E:1994/1, K:1995/74 sayılı kararıyla 500.000.000 lira maddi ve 200.000.000 lira manevi tazminat ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat ile diğer taleplerin reddine karar verildiğinin, bu arada mahkemece E:1994/l sayılı davada karar verilmeden önce bilirkişi raporunun taraflara tebliğinden sonra davacı vekilince 2.1.1995 tarihinde ikinci kez davalı idareye başvurularak protez karşılığı ve bilirkişi raporunda belirtilip E:1994/l sayılı davadaki istemlerini aşan maddi zararın ödenmesinin istendiğinin, bu istemin reddi üzerine protez bedeli ve ek tazminata ilişkin olarak bu davanın açıldığının anlaşıldığı, bu durumda, davanın protez bedeline ilişkin kısmında; 2577 sayılı Yasanın 13. maddesine göre 16.9.1993 tarihinde meydana gelen olaydan itibaren bir yıl içerisinde tazminat istemiyle idareye başvurulması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 2.1.1995 tarihinde idareye yapılan başvuru üzerine 24.4.1995 tarihinde açılan dava da süre aşımı bulunduğu, fazlaya ilişkin tazminat talebine gelince; ilk davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutularak ikinci bir dava yoluyla istenmesinin mümkün bulunmadığı, bu nedenle, aynı konuda daha önce açılan davada davacının tazminat istemi hakkında bir karar verilmiş olduğundan o davayı genişletici nitelikteki ek tazminat isteminde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın protez bedeline ilişkin kısmının süre aşımı nedeniyle reddine;

fazlaya ilişkin tazminat isteminin ise reddine karar verilmiştir.

Davacılar taraftan anılan idare mahkemesince verilen 22.11.1995 tarih ve E:1995/404, K:1995/1062 sayılı kararın yerinde olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Temyizen incelenen idare mahkemesi kararının; davacıların tazminat talebiyle açtıkları ilk davada yaptırılan bilirkişi incelemesiyle saptanan, fazlaya ilişkin tazminat istemlerinin reddi yolundaki kısmında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Kararın protez bedeline ilişkin kısmına gelince:

İdari eylemlerin neden olduğu bedensel zararların kesin sağlık raporunun alındığı tarihte öğrenilmiş sayılacağı, 2577 sayılı Yasanın 13. maddesinde öngörülen sürenin kesin raporun ilgiliye tebliğ edildiği tarihte işlemeye başlayacağı Danıştay'ın yerleşik kararlarında kabul edilmiş bulunmaktadır.

Temyizen incelenen kararda: olay tarihi olan 16.9.1993 tarihinden itibaren bir yıl içinde davalı idareye başvurulmadığı gerekçesiyle dava süre yönünden reddedilmiş ise de, davacılar tarafından tazminat istemiyle açılan ilk davada maddi zarar miktarının saptanması amacıyla yaptırılan bilirkişi incelenmesine esas alınan 15.11.1994 tarihli ... Devlet Hastanesi Sağlık Kurulu Raporunda davacıların kızının çalışma gücünü %60 oranında kaybettiği belirtilmiştir.

Bu haliyle, sözkonusu rapor, davacıların kızının sakatlık durumunu kesin olarak

belirleyen ve taktırılacak protezin cinsine göre yapılması gereken masrafın

(11)

hesaplanmasında da dikkate alınabilecek nitelikte olup rapor tarihi itibariyle protez bedelinin ödenmesi istemini havi ve davalı idare kayıtlarına 2.1.1995 tarihinde geçen 31.12.1994 tarihli dilekçeyle yapılan başvuru, 2577 sayılı Yasanın 13. maddesi uyarınca süresinde bulunmaktadır.'

Açıklanan nedenle, Malatya İdare Mahkemesince verilen 22.11.1995 tarih ve E:1995/404, K:1995/1062 sayılı kararın, davacıların fazlaya ilişkin tazminat istemlerinin reddine ilişkin kısmının onanmasına; davacıların temyiz istemlerinin kısmen kabulü ile sözü edilen kararın, davanın protez bedeline ilişkin bölümünün süreaşımı yönünden reddine ilişkin kısmının bozulmasına; kararın bozulan bölümü hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 23.2.1998 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

DANIŞTAY 10. DAİRE E. 1994/4465 K. 1994/5622 T. 10.11.1994

DAVA : Temyiz Eden (Davacı) : ...

Vekili : Av. ...

Karşı Taraf (Davalı) : Adalet Bakanlığı

İstemin Özeti : ... Kapalı Cezaevinde gardiyan olarak çalışan davacının, çıkan yangın sonucunda sağ el fonksiyonlarında %25 oranında güç kaybı olması nedeniyle uğranıldığı iddia olunan 550.000.000 TL maddi ve 150.000.000 TL manevi zararın tazmini istemiyle açılan dava sonunda. Ankara 3.İdare Mahkemesince, idari eylemden hakkı ihlal edilmiş olan davacının, 2577 sayılı Yasanın 13. maddesine göre, idari dava açmadan önce bu eylemi öğrendiği 15.9.1989 tarihinde veya en geç ilk raporu elde ettiği 8.11.1989 tarihinde idareye başvurarak ön karar alması ve alacağı cevaba göre dava açması gerekirken. GATA'nın 15.1.1993 tarihli raporu esas alınarak yaptığı başvuruya verilen cevap üzerine 31.3.1993 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.

Davacı tarafından, anılan İdare Mahkemesince verilen 13.4.1994 tarih ve E:1993/529, K:1994/563 sayılı kararın;

davanın güç kaybını belirleyen 15.1.1993 tarihli rapora göre süresinde açıldığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Yerinde bulunmadığı öne sürülen istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

D.Tetkik Hakimi : Emin Çel alettin Özkan

Düşüncesi : Davacının bedensel zararı olan ve maddi, manevi

tazminat talebinin dayanağı olarak gösterdiği, sağ el fonksiyonunun %25 kaybı hususu. ... Tıp Akademisinin 15.1.1993 tarihli raporu ile saptanmış bulunmaktadır.

(12)

îdari eylemlerin neden olduğu bedensel zararlar kesin sağlık raporunun alındığı tarihte öğrenilmiş sayılacağından ve zararın öğrenildiği tarih itibariyle 2577 sayılı Yasanın 13.maddesi hükmüne uygun olarak süresinde dava açıldığı anlaşıldığından, davanın süreden reddine ilişkin idare mahkemesi kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı : Sinan Yörükoğlu

Düşüncesi : Ankara Kapalı Cezaevinde gardiyan olarak çalışan davacının çıkan yangın sonucunda sağ el fonksiyonlarında %25 oranında güç kaybı olması nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açtığı davayı süreaşımı yönünden reddeden İdare Mahkemesi kararının temyizen bozulması istenilmektedir.

2577 sayılı Yasanın 13/1 maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve herhalde eylem tarihinden itibaren beş yıl için ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemelerinin gerektiği hükmü yer almıştır.

Danıştay'ın yerleşik kararlarına göre, idari eylemlerin sebebiyet verdiği bedensel zararlar kesin sağlık raporunun alındığı tarihte öğrenilmiş sayılacaktır. Başka bir anlatımla; yasada öngörülen süre kesin raporun ilgiliye tebliğ edildiği tarihte işlemeye başlayacaktır.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacının 5.9.1989 tarihinde cezaevinde çıkan yangında yanması sonucunda ilk müdahalesinin ... Hastanesinde yapıldığı, daha sonra ... sevkedilerek yanık merkezinde tedavi edildiği kendisinde

%48 II ve III. derece yanık saptandığı, gerekli tedavisi ve ameliyatları yapıldıktan sonra 8.11.1989 tarihinde üç ay istirahatı öngörülerek taburcu edildiği, ancak 15.1.1993 günlü raporda sağ el avuç içinde MP eklemi seviyesinden itibaren başlayan yanık kontraktürleri nedeniyle sağ elin kavrama ve yakalama fonksiyonlarını tam yapamadığı ve fonksiyonlarının (sağ el) %25 kayıp olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.

İdare Mahkemesi, davacının en geç 8.11.1989 gününde idareye başvurarak ön karar alması gerektiğinden bahisle davayı süre aşımı yönünden reddetmiş ise de, 8.11.1989 tarihli raporda davacının şifa bularak taburcu edildiği belirtilmiş, ilgilinin bedensel zararı olan sağ el fonksiyonunun %25 kaybı hususu ise 15.1.1993 günlü raporla saptanmıştır. Bu durumda, 2577 sayılı Yasanın 13.maddesinde öngörülen 1 yıllık süre 15.1.1993 gününden itibaren başlayacağından ve idareye başvuru tarihi itibariyle 5 yıllık sürede dolmadığından yasaya uygun bulunmayan İdare Mahkemesi kararının işin esası hakkında karar verilmek üzere bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince işin gereği düşünüldü:

KARAR : 2577 sayılı Yasanın 17.maddesinin 2.fıkrası uyarınca duruşma istemi kabul edilmeyerek işin esasına geçildi.

... gardiyan olarak çalışan davacının, çıkan yangın sonucunda sağ el fonksiyonlarında %25 oranında güç kaybı olması nedeniyle uğradığını iddia ettiği maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan dava sonucunda. Ankara 3.idare Mahkemesince, olayda. Ankara Kapalı Cezaevi İnfaz Koruma Memuru olan davacının, 15.9.1989 tarihinde yakıt deposunda meydana gelen yangında yaralanması sonucu meydana gelen zararın, idarenin hizmet kusuru veya objektif sorumluluk ilkesinden hareketle tazminini istediği, davacının olay sonrası ... Numune Hastanesinde ilk tedavisi yapılarak 15.9.1989 tarihli raporla GATA'ne sevkedildiği, aynı hastanenin 25.9.1989 ve 23.10.1989 tarihli müdahaleleri ile şifa bularak 8.11.1989 tarihinde 3 ay rapor ile taburcu edildiği, bilahare müteaddit defalar kontrole giderek son kez 15.1.1993 tarihli nihai rapor üzerine idareye müracaatla tazminat isteminde bulunduğu, idarenin olumsuz cevabı üzerine dava açtığının anlaşıldığı, 2577 sayılı Yasanın 13.maddesi hükmüne göre, idari eylemden hakkı ihlal edilmiş olan davacının, idari dava açmadan önce bu eylemi öğrendiği 15.9.1989 tarihinde veya en geç ilk raporu elde ettiği 8.11.1989 tarihinde idareye başvurarak ön karar elde etmesi ve alacağı cevaba göre dava açması gerekirken. ... 15.1.1993 tarihli raporunu esas alarak yaptığı başvuruya verilen cevap üzerine 31.3.1993 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.

Davacı tarafından, açılan İdare Mahkemesince verilen 13.4.1994 tarih ve E:1993/529, K:1994/563 sayılı kararın, davanın süresinde açıldığı ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 13/l.maddesi; "idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabilir." hükmünü taşımaktadır.

(13)

İdari eylemlerin neden olduğu bedensel zararların kesin sağlık raporunun alındığı tarihte öğrenilmiş sayılacağı, Yasada öngörülen sürenin kesin raporunun ilgiliye tebliğ edildiği tarihte işlemeye başlıyacağı Danıştay'ın yerleşik kararlarında kabul edilmiş bulunmaktadır.

Dava dosyasının incelenmesinden; 15.9.1989 tarihinde çıkan yangında yanması sonucunda davacının ilk müdahalesinin ... Hastanesinde yapıldığı, daha sonra ... sevkedilerek gerekli tedavisi ve ameliyatları yapılarak 8.11.1989 tarihinde üç ay istirahatı öngörülerek taburcu edildiği, ... Askeri Tıp Akademisinin 15.1.1993 tarihli raporunda: sağ el avuç içinde MP eklemi seviyesinden itibaren başlayan ve 3. 4. 5. parmak DİP eklem seviyelerine kadar uzanan yanık kontraktürleri nedeniyle sağ elin kavrama ve yakalama fonksiyonlarını tan yapamadığı, hastanın bu durumu nedeniyle sağ el fonksiyonlarının %25 kayıp olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.

İdare Mahkemesince, davanın süre aşımı yönünden reddine dayanarak alınan 8.11.1989 tarihli raporda, davacının güç kaybı konusunda herhangi bir belirleme yer almamaktadır. Davacının bedensel zararı olan ve tazminat davasının dayanağı olarak gösterilen sağ el fonksiyonunun 225 kaybı hususu GATA'nın 15.1.1993 tarihli raporuyla saptanmış bulunmaktadır.

Yukarıda da belirtildiği gibi, 2577 sayılı Yasanın 13.maddesinde öngörülen bir yıllık süre 15.l'. 1993 tarihinde başlayacağından ve idareye başvuru tarihi olan 12.2.1993 tarihi itibariyle de eylem tarihinden itibaren beş yıllık süre de dolmamış bulunduğundan, davanın süre aşımı yönünden reddi yolunda verilen temyize konu kararda hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenle, davacının temyiz isteminin kabulüyle, Ankara 3.İdare Mahkemesinin 13.4.1994 tarih ve E:1993/529, K:1994/563 sayılı kararın BOZULMASIMA; dosyanın yeniden karar verilmek üzere adı geçen Mahkemeye gönderilmesine 10.11.1994 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Referanslar

Benzer Belgeler

derinleştirmek ve zenginleştirmek için provokasyon (öğrenme davetleri) sunarlar. Çocukları araştırma yapmaya ya da var olan araştırmalarında yeni sorular bulmaya

o Başvuru sahibinin sosyal güvencesinin olmaması, o Hanede sosyal güvenceli birey olması halinde de. kişi başına düşen gelirin asgari ücretin 3’te 1’inden

Emniyet güçlerinden gelen şiddetin büyüklüğünün anlaşılır olması için gözaltına alınan trans kadınların %85,6 en az 5 şiddet tipi ile karşılaştığını,

Sosyal yardımların, sosyal güvenlik sistemi dıĢında farklı kurum ve kurumlarca yürütülmesi için, Sosyal YardımlaĢma ve DayanıĢmayı TeĢvik Fonu, Sosyal Yardımlar

Anahtar Kavramlar: Yoksulluk, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları, Sosyal Dışlanma ve Đçerme, Sosyal Politika, Yoksullukla Mücadele, Sosyal Yardımlar,

Üsküdar Bağlarbaşı Kongre Merkezi büyük salonda 11 Kasım Cumartesi akşamı gerçekleştirdiğimiz konsere Milli Eğitim eski Bakanı Ömer Dinçer, Üsküdar Musiki

Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı

A) Vakıf, bireylerin yardımlaşma amacıyla sahip oldukları servet veya gelirin bir kısmını gönüllü olarak kamu yararına harcama gayesiyle ortaya çıkmıştır. B)