• Sonuç bulunamadı

Kurgu: Devamlılığa Dayalı Kesme ve Klasik Kurgu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kurgu: Devamlılığa Dayalı Kesme ve Klasik Kurgu"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Kurgu: Devamlılığa Dayalı Kesme ve Klasik Kurgu

• Kaydırmalı ve uzun süreli çekimler dışında, bir filmdeki çekimler ötekilerle yan yana geldiğinde ve kurgulanmış bir parça (sahne veya sekans) halini aldıklarında anlam kazanır. Bu nedenle kurgu sinematografinin en önemli işlemlerinden biridir.

• Kurgu aracılığıyla fikirlerin birbirini izleyişi çekimleri ve sahneleri birbirine ekler, popüler filmlerin hedeflediği öykü anlatma amacı gerçekleşir. Hikâye anlatımının ilk örnekleriyle (Bir Amerikan İtfaiyecisinin Hayat ve Rover’in Kurtarışı) beraber devamlılığa dayalı kesme denilen kurgu tarzı ortaya çıkar.

(Abisel, 2000-2001, s. 37)

(2)

Devamlılığa Dayalı Kesme

• Zamandan tasarrufa dayalı bir tür kısaltma yolu olarak görülebilir. Bir olayın tamamını göstermeden akıcılığını korumayı amaçlar. Böylece uzun zaman dilimlerinin özetlenmesi ve geniş mekânsal sıçramaların akış bozulmaksızın gerçekleştirilmesi mümkün olur.

• Eylemin mantığına ve akışına bağlı kalarak kurgulanan böyle bu tür sekanslarda akıl karıştırıcı kopuşlar olmamalıdır. Genellikle tüm hareketlerin çerçeve içinde aynı yöne olması yön karmaşasını engeller ve akıcılığı arttırır.

• İkinci önemli nokta, devamlılığa dayalı kurguda etki-tepki ilişkisinin açıkça ortaya konma zorunluluğudur. Eğer sürücü aniden frene basarsa yönetmenin buna neden olan şeyi kesme yaparak açıkça göstermesi gerekir. Bu nedenle olay parçalarına ayrılırken gerçek zaman ve mekanın devamlılığı olabildiğince düzgün biçimde bölünmelidir.

(Abisel, 2000-2001, s. 37-38)

(3)

Devamlılığa Dayalı Kesme

• Seyirciye eylemin yer aldığı ortama ilişkin bilgiler vermek, zaman ve mekân geçişlerini düzgün yapabilmek için sahnelerin başlangıcında inşacı ve tanıtıcı çekimler yapılmakla beraber, böyle geniş ölçekli çekimlerden sonra daha yakın ölçekli çekimlere kesme yapılarak eylemin izlenmesi mümkün hâle getirilir.

• Böylece hem farklı çekim ölçeklerinden yararlanma imkânı doğacak hem de izleyiciye yakın çekimlerin uzamsal bağlamını hatırlama olanağı verilmiş olacaktır. Bu şekilde kurgulanmış bir sahnede yer alan çeşitli çekimlerin arka arkaya gelişi, zaman ve mekânın incelikli bir biçimde daraltılıp genişletilmesini mümkün kılar.

(Abisel, 2000-2001, s. 38)

(4)

Klasik Kurgu

• Griffith’e gelinceye kadar pek çok sinemacı, bir olayı yukarıda anlatıldığı gibi çeşitli

aşamalara bölerek devamlılığını bozmadan anlatmıştı. Ancak anlatılan öyküler edebiyat ve tiyatroyla boy ölçüşemeyecek kadar basit kalıyordu. Film inşasında temel birim olan tek çekimlik sahnelerin yerini çekimin alması önemli bir gelişme olsa da, seyirci, iç ve dış

mekanlar arasında yapılan kesmeler dışında tiyatro izleyicisi konumundan kurtulamamıştı.

• Bahsedilen bu ilk alışkanlıklar, Griffith’in daha sonradan klasik kesme olarak adlandırılacak olan kurgu tarzıyla daha da zenginleştirilmiştir. Griffith, 1915 tarihli Bir Ulusun Doğuşu

(The Birth of a Nation) adlı filmiyle kurguyu sinematografinin en etkili aracı yapmıştır.

(Abisel, 2000-2001, s. 39)

(5)

Klasik Kurgu

• Griffith’in kurgusunun temel dayanağı, çekimlerin içerdiği fikirlerin birliği ya da bağlantısıydı. Klasik kurgu, kesmelerin yalnızca fiziki değil, dramatik ve duygusal nedenlerle yapılmasıyla ortaya çıkmıştır.

Griffith’in özellikle yakın ve ayrıntı çekimleri sahne içinde psikolojik nedenlerle kullanması, dramatik etkiyi arttırdığı kadar abartılı oyunculuk zorunluluğunu da sona erdirmiştir.

• Çeşitli ölçeklerden yapılan çekimlerin titizlikle yan yana getirilişi ile seyircinin bakışı sahne içinde sürekli olarak bir şeyden ötekine yönlendirilebilmektedir. Bağlantıların vurgulanır ve bazı şeyler dışarıda bırakılabilir. Böylece sahnenin gerçekliğe bağlı zaman ve mekân sürekliliği büyük ölçüde, birbirine bağlanan çekimlerce içerilen fikirlerin ilintisinden doğan düzenlemelerle sağlanır. Bu kurgu anlayışı devamlılığın öznelleşmesi demektir ve Griffith’in amacı da öznelliğe yer verebilmektir.

(Abisel, 2000-2001, s. 39)

(6)

Klasik Kurgunun Uylaşımları

• Klasik kurgu, çekimler arasındaki geçişlerin fark edilmemesini sağlar. Aksi takdirde, seyirci kendini kurmaca dünyaya yeterince kaptıramayacaktır ve popüler sinema için en önemli hedef gerçekleşmemiş olacaktır.

Griffith ve diğer yönetmenler, bu amacı gerçekleştirebilmek için birçok uylaşım gerçekleştirmiştir:

1. Bakış uyuşması

2. Hareketin ilerleyişi ve yönünde uyum sağlaması 3. 180 derece kuralı

4. Laboratuvarda baskı işlemleri sırasında elde edilen zincirleme geçişler (bindirme, erime vb.), kararma-açılma, silinme gibi farklı geçiş tekniklerinin kullanılması

5. Çapraz kesmelere dayanan paralel kurgu tekniği 6. Tematik montaj

(Abisel, 2000-2001, s. 41-44)

(7)

Derste İzlenecek Film:

• Kameralı Adam (Dziga Vertov, 1929)

• https://www.youtube.com/watch?v=cGYZ5847FiI (tamamı var)

(8)

Bu derste yararlanılacak kaynaklar:

• Sinematografın temel öğeleri (37-50)

• Film Sanatı (422-425)

Referanslar

Benzer Belgeler

Birinci plan bir soru sorar, merak uyandırır ve ardından gelen ikinci plan bu soruya yanıt verir, merakı giderirse; bu durumda birinci plandan ikinciye geçmek seyircide

Griffith ise Hoşgörüsüzlük filminde seyirciyi sadece mekânlar arasında değil, yüzyıllar arasında gezdirerek sinemada anlamsal bütünlüğün zaman ve mekân birliğinden

Klasik anlatı sineması seyirciye izlediğinin bir film olduğunu ne kadar unutturmaya çalışıyorsa, Fransız Yeni Dalga yönetmenleri o kadar bunun bir film. olduğunu, bir

Kayıplı sıkıştırmada ise özgün dosyanın bazı bölümleri atılarak daha yüksek sıkıştırma oranı, dolayısıyla daha küçük dosya boyutu elde ediliyor.. Bunun yan

Toplumlarin Kurgu Bilim yolu ile kendilerine sunulanlara gene Kurgu Bilim yontemi ile karsilik vermeleri bir bas kaldirma olarak da gorulebilir.. Atilan yanlis adimlari dogruya

Tomris Uyar öykülerinde hem biçim hem içerik yönünden önem taşıyan leitmotif tekniği ise genellikle öykü kişisinin özelliklerini belirtmek ya da onun

• Griffith’in öncülüğünü yaptığı devamlılık kurgusuna alternatif olarak 1920’lerde Sovyet sinemacılar farklı bir noktadan yola çıktılar ve aynı dönemdeki pek çok

Kitle iletişim araçları içinde hem ideolojik hem de kültürel anlamda etkisini doğrudan izleyiciye geçiren sinema sanatı, yeni medyanın ortaya çıkmasıyla