Sinemada Kurgu-2
Tarihçe
Kuleshov’un bir başka öğrencisi, Sergei Eisenstein ise sinemaya bambaşka bir yaklaşım getirdi.
Eisenstein, kurguyla birleştirilen görüntülerin, Pudovkin’in
söylediği gibi birbirine eklenenerek başka anlamlar yaratmasını değil, birbiriyle çarpışarak yeni bir anlam üretmesini savundu.
Hedefi seyircinin izlediğine kendini kaptırması ve duygulanması değil; izledikleriyle düşünsel bir etkileşime geçmesi, diyalektik bir süreç başlatmasıydı.
Eisenstein, kurgunun görüntülerin sade bir birleşiminden farklı anlamlar yarattığını vurgulamak için “montage” kuramını
geliştirdi.
Eisenstein kuramını oluşturur ve geliştirirken şu kaynaklardan yararlanır:
• Japonca ideografik yazı (Göz+su = ağlama, Kuş+ağız=şarkı söyleme, Çocuk+ağız=çığlık, Bıçak+kalp=keder vb.)
• Kabuki tiyatrosu
• Pavlov’un bireysel dürtü kuramı
Eisenstein’ın kurgu kuramındaki 5 temel kavram:
1-Ölçümlü Kurgu 2-Tartımlı Kurgu 3-Titremsel Kurgu 4-Çoksesli Kurgu 5-Anlıksal Kurgu
André Bazin ve Mizansen
Sovyet kuramcılar kurguyla seyircinin düşüncelerini, Amerikalı yönetmenler de seyircinin duygularını
yönlendirme üzerine çalışmalar yapıyorlardı.
Fransız kuramcı André Bazin ise seyircinin böylesine yönlendirilmesine, manipüle edilmesine karşı
çıkmıştı.
Ona göre olayı parçalayarak göstermek olayın diğer yönlerini seyirciden gizler. Oysa gerçekçi bir sinema yapabilmek için seyirciye olabildiğince geniş planla ve az kesmeyle olaylar gösterilmelidir.
Mizansen (Mise en scène) aslında bir tiyatro terimidir ve “sahneye koyma” anlamına gelir.
Sinemada ise bir olayın kamera önünde sahnelenmesidir.
Aksiyon kesintiye uğratılmazsa gerçek zaman- mekan algısının yaratılabilir.
Bazin, mizansen ile alan derinliğinin fazla olmasını, geniş plan kullanılmasını ve aksiyonun mümkün
olduğunca bölünmeden, hatta mümkünse plan-sekans ile aktarılmasını kasteder.
Seyirci tıpkı gerçek yaşamdaki gibi “her şeyi” görür ve neye bakacağına kendi karar verir. Böylece seyirci aktif hale gelir ve filmin dünyasına daha çok katılabilir.
Kurguya önem veren biçimci yönetmenlerin filmlerinde (Eisenstein vd.) kurgularında anlam belirgindir ve
değişmezdir. Gerçek yaşamda ise “gerçek” muğlaktır.
Fransız Yeni Dalgası
Klasik anlatı sineması seyirciye izlediğinin bir film olduğunu ne kadar unutturmaya çalışıyorsa, Fransız Yeni Dalga yönetmenleri o kadar bunun bir film
olduğunu, bir kişinin görüşünü yansıttığını belirtmek istediler.
Çünkü onlara göre film/sanat gerçekliği yansıtamaz, bir yaratıcı yazar (auteur) olarak yönetmenin
zihnindeki gerçekliği aktarmaya yarar sadece.
Seyircinin de bunun farkında olması gerekir.
Yeni Dalga’nın en önemli kuramcısı ve yönetmeni Jean-Luc Godard’dır.
Godard biçim ve içeriği birbirinden ayırmaz.
Peter Wollen’a göre Godard Hollywood’un 7 temel değerinin karşısına 7 temel erdem koymuştur.
Hollywood Godard
Geçişli anlatı Geçişsiz anlatı
Özdeşleşmeci Yabancılaştırmacı
Saydamlık Öne çıkma
Tek anlatım Çok anlatım
Sonlu anlatım Açık uçlu son
Hoşlanma Rahatsız olma
Kurmaca Gerçek