• Sonuç bulunamadı

Sinemada Kurgu-1

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sinemada Kurgu-1"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Sinemada Kurgu-1

Tarihçe

(2)

Sinema başladığında kurgu bilinmiyordu.

Sinematografın mucitleri olan Lumière kardeşler kameranın magazinine sığdığı kadarıyla filmi hiç kesmeden çekiyorlardı.

İlk filmler genellikle gerçek hayattan bir kesit (Trenin Ciotat Garına Girişi) ya da tiyatro gibi kameranın

önünde yapılan canlandırmalardı (Sulanan Bahçıvan).

(3)

Sahnede illüzyon gösterileri yapan Georges Méliès

başlangıçta gösterilerinde kullandığı kamera ile yeni bir dünya yaratabileceğini keşfederek sinemada öykü

anlatımının yolunu açtı.

Méliès hızlandırılmış ve yavaşlatılmış hareket, maskeleme, bindirme, zincirleme, kararma, hareketsiz görüntü gibi,

bugün de kullanılan teknikleri keşfetti.

Belki de keşiflerinin en önemlisi sinematograf aracılığıyla hikaye anlatılabileceğini ve seyircinin görüntünün doğal akışının bozulmasını kabul edebileceğini göstermesi

olmuştur.

(4)

George Albert Smith’in yakın plan kullanmaya

başlamasıyla, perdede bir insanın tamamının değil, bir parçasını görülmesinin de seyircinin algılamasını etkilemeyeceği anlaşıldı.

Edwin S. Porter paralel kurguyu keşfetti. Böylece başlangıçta film kurgusunda mekânda birlik ilkesi korunurken, seyircinin mekânlar arasında mekik dokuması mümkün hale geldi. (Bir Amerikan

İtfaiyecisinin Yaşamı)

(5)

David W. Griffith ise Hoşgörüsüzlük filminde seyirciyi sadece mekânlar arasında değil, yüzyıllar arasında gezdirerek sinemada anlamsal bütünlüğün zaman ve mekân birliğinden daha önemli olduğunu göstermiş oldu.

(6)

Sinema kuramsal bakımdan ilk önemli atılımını SSCB’de kurulan Sinema Okulu’nda

gerçekleştirdi. Lenin’in Sovyet devrimini okur- yazar olmayan halka benimsetmek için önemli bir araç olarak gördüğü sinemada devrimci bir dil geliştirmek amaçlanmıştı.

Burada ders veren ve filmler çeken Lev

Kuleshov kurgunun sinemadaki yerine dikkat çekti.

(7)

Kuleshov etkisi:

Kuleshov görüntülerin sıralanmasının önemini bir deneyle gösterdi.

Bir oyuncunun ifadesiz yüzünü çekti. Ardından bu yüzü üç farklı şeyle birleştirdi ve herbirini farklı izleyicilere gösterdi.

• Çorba ile birleştirdiği görüntüyü izleyenler, oyuncunun açlık duygusunu ifadesine;

• Tabuttaki kız ile birleştirdiğini izleyenler, oyuncunun kederini ifadesine;

• Koltuğa uzanmış kadın ile birleştirdiği görüntüyü izleyenler ise oyuncunun şehvet duygusunu ifadesine hayran kaldılar.

Böylece Kuleshov görüntülerin sıralanmasının anlamı değiştireceğini ortaya koymuş oldu.

(8)

Yaratıcı coğrafya:

Kuleshov başka çalışmalarında seyircinin gördüğü parçaları anlamlı bir bütün haline getirdiğini kanıtladı.

Yaratıcı coğrafya deneyinde farklı yerlerde çekilmiş film parçalarını birleştirdi.

1. Bir adam soldan sağa yürür.

2. Bir kadın sağdan sola yürür.

3. Adam ve kadın karşılaşır, el sıkışırlar. Adam bir yeri gösterir.

4. Büyük beyaz bir yapı görünür, önünde geniş merdivenleri vardır.

5. Adam ve kadın merdivenlerden çıkarlar.

Seyirci bu kişilerin aynı yerde olduğunu, karşılaştığını ve adamın kadını bir eve davet ettiğini gördü.

Oysa adamın yürüdüğü ilk plan G.U.M. binası yakınında, kadının yürüdüğü ikinci plan Gogol heykeli yakınında, karşılaşıp el sıkışmaları Bolşoy Tiyatrosu yakınında çekilmişti. Adamın gösterdiği beyaz yapı bir Amerikan filminden alınmıştı ve Beyaz Saray’dı. Merdivenlerden çıktıkları sahne ise Saint Saviour Katedralinde çekilmişti.

(9)

Yaratıcı anatomi:

Kuleshov bu deneyinde de farklı kadınların ayrıntı planlarını kurguladı. Kadınlar giyiniyor, makyaj

yapıyordu. Ancak bu ayrıntıları birleştirdiğinde seyirci tek bir kadının hazırlandığını düşündü.

Dolayısıyla uygun biçimde kurgulandığında seyircinin parçaları zihninde bütünleştirdiği anlaşılmış oldu.

(10)

Vsevolod Pudovkin, Kuleshov’un öğrencisiydi ve kurgu hakkında düşünmeye devam etti.

Çekimlerin sözcükler gibi birleştirilerek kurgu cümleleri oluşturduğunu söyledi.

Olayın kendisi ile perdede temsil edilmesi arasında bir fark olduğunu, dolayısıyla sinemanın bir sanat olduğunu dile getirdi. Ona göre filme konu olan olay, parçalara ayrılarak çekilir ve bu parçalar biraraya getirilerek, tıpkı tuğlaların üst üste konması gibi, filmi oluşturur. Pudovkin buna

“Kurucu/İnşa edici Kurgu” adını verir.

“Film çevirilmez, imajları kullanarak inşa edilir.”

(11)

Pudovkin beş temel kurgu tipi ortaya koydu: Kontrast 1. Kontrast

2. Koşutluk 3. Simgecilik 4. Eşzamanlılık

5. Yinelemeli motif (leitmotive).

Daha sonra, bunlardan ayrı olarak

• bağlantısal kurgu (relational editing) ve

• bağlantı (linkage) adı verilen,

çekimler arasındaki karşılıklı etkileşim kuramını geliştirdi.

Referanslar

Benzer Belgeler

Muammer Aksoy, dün Bahçelievler’deki Türk Hukuk Kurumu ve Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı, evine girerken, silahlı saldırıya uğrayarak üç kurşunla öldürüldü..

Sterilize edilecek çiğ sütün kalitesi, elde ed ile ce k sterilize sü­ tün kalitesi açısından çok önem li bulu nm aktadır. Genel kural sütün uzun süre

Bir çocuk kitabı dış (biçimsel) özellikler bakımından ne kadar başarılı olursa olsun çocuğa yararlı olması açısından içeriğinde; kitabın konusu,

Grabar, yazıyı açıklamak için kullanmış olduğu XV. yüzyıl İran resmine, farklı bir açıdan yaklaşarak, bu resimde görülen motifin yazı olarak değil de, kare bir

Almanya, ABD, Avusturya, Hollanda ve İsviçre’de çeşitli maka­ le ve kitaplan basılan Anhegger’in Türkiye’de yayımlanmış yapıtları arasında “Beitraege

Ziyad Beyamca, hayalini kurduğu, fizibilitesini çıkardığı pek çok projesinin gerçekleştiğini göremedi; Türk Musiki Aletleri Müzesi, Osmanlı Kıyafetleri Müzesi, İstan­

Bal arılarında hastalık oluşturan mikroorganizmaların çalışılması sağlıklı arı kolonilerinin elde edilmesi, kovan başına düşen bal veriminin arttırılması ve

Buna göre Sultan Mahmûd‟un kızı Hürre Zeyneb, Karahanlı hükümdârı Yusuf Kadir Han‟ın oğlu Buğra Tegin‟e nişanlanmış idi 11.. Karahanlı Buğra Tegin,