• Sonuç bulunamadı

T e z y i nî s a n at Prof. L. M. SUe

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "T e z y i nî s a n at Prof. L. M. SUe"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T

e

z

y

i

n

î

s

a

n

a

t

Prof. L. M . SUe

G. S. Akademisi Tezyinî Sanatlar şubesi şefi

Tezyinî sanattan bahsetmek, umumî şekilde

sanattan bahsetmek demektir. Sanatın bütün branş-layım kendisinde toplar, ve bütün bunlardan istifade-lenir. Bundan dolayıdır ki, Fransa'da dekoratör sa-natkârlar cemiyeti, sadece dekoratörleri değil, ayni zamanda, ressam, heykeltraş, mimar ve hattâ kuyum-cu, kıymetli cam eşya yapan zanaatkârlara kadar, bü-tün mütehassısları bir araya toplamıştır.

Eskiden dekoratör mesleği mevcut değildi. Bu yeni meslek, herşeyde, hattâ sanatta bile ihtisaslaş-ma hususundaki iki ihtiyaçtan doğmuştur.

20 nci asra kadar, sadece mimarlar, ressamlar heykeltıraşlar gibi (majeur) ana sanatları, teknisien olarak temsil ederlerdi. Tahta, toprak ve kumaş sanat eşyası yapanlar (ebeniste), (tapissier), (ce-ramiste) gibi zanaatkârlar mevcuttu, işte eski de-koratif sanatta isim bırakanlar bu sonunculardır:

(Boulle) 1er, Bouthie'ler, Bernard Rolissy, Jacob'lar gibi.

Lâkin yalnız ressam Lebrun, on sekizinci asır-da dekoratör olarak kabul edilebilir: Bu devirde Lebrun Versaille şatosunun müteaddit (Tapisserie -duvar halılarının) desenlerini kompoze etmiştir.

Bugün muhtelif tekniklerin adedinin artması, sanatkârları ihtisasa şevketti.

Demek ki, süsleyici sanat, ayni zamanda hem çok genç, hem de çok eskidir. Bu sebepten, bir ta-raftan terütaze, diğer tata-raftan da an'anevî vasıflar taşımalıdır.

Prensip itibariyle süsleyici sanat, etrafımızda bulunan herşeyi güzelleştirmeye matuftur: Bir şekil mi bulmak lâzım; bir renk intihabı mı mevzuubahis? Bir tezyinat mı konulacak? Dekoratör sanatkâr ih-tisasının bütün vasıtalariyle işe derhal müdahale eder, yahut ta (ensemblier) olarak bir orkestra şefi gibi, hayatın seviyesini yükseltmeye ve böylece, bir cemiyetin medeniyet derecesini tesbit ve tâyin et-meğe yardım eder.

Demek ki, biz süsleyici sanatı herşeyde bulu-yoruz, meselâ sade, tarif mucibince dekorasyona dahil olan mobilyanın, ve günlük ihtiyaçlarımızı ksrşılıyan eşyayı ihtiva eden evlerimizin değil, fakat bundan başka, gözlerin zevkini tatmin için tanzim edilen vitrinlerde dahildir ve bu vitrinleri süsliyen

sanat eserlerinin, bugün çok inkişaf etmiş olan ilân vesair reklâm vasıtalarının hepsinin bu yeni sanata birer tatbik sahası olduğunu görüyoruz.

Dekoratörün hüneri ayni zamanda içtimaî to zahürleri canlandırır, sinema ve tiyatro gibi muh-telif temsillerin dekorlarını, kostümlerini de hazırlar.

Deuilebilir ki, süsleyici sanatın tatbik sahasının hududum çizmek imkânsızdır. Ve ekseriya dekora-tör hiç tahmin etmediği zamandan beri faaliyet göster-mek fırsatını buluyor, işte bunun içindir ki, dekora-töre, dar bir ihtisao çerçevesi içinde kendini hapset-memesi tavsiye edilebilir. Bundan dolayı ona her-şey kuvvetli bir tecessüs mevvzuu teşkil etmelidir. Öyle şahlanmış bir tecessüs ki, bütün dünyadaki ha-yat kıpırdanışlarını günü gününe takip etmek fırsatı verebilsin. Dekoratif sanat, yalnız günün eserlerini değil, fakat tam manâsiyle müfid olabilmek için ya-rının tekâmül imkânlarını da önceden sezebilmek ve kudreti dahilinde olan tesirlerle bu tekâmül im-kânlarını sevk ve idare etmelidir. Tezyinat, bütün sanatlar meyanında ister istemez halkı doğrudan doğruya alâkadar edendir, bundan dolayı tesiri bir misli artar.

Bu sebeplerden dolayı, sanat modern cemiyet-te mühinı bir rol oynar, ona haklı olarak hayatın dekoru ismi verilmiştir.

Her yerde ve her saatte hazır ve nâzır bulun-makla, hayatı süsler ve güzelleştirir. Ayni zamanda kolaylıkla iyi ve kötü şeylerin tesirleri altında kalı-nan çocv.kluk çağında bir mürebbi rolü oynar.

Mevcudiyet sebeplerinden bir ciğeri ve mühi-mi de (industrie) eserlerine modeller temühi-min etmesi-dir: Bu da, (arts appliques) tatbikî sanatların bir ateşidir kı, bu branşın akisleriyle bir memleketin refahı üzerinde oynadığı rol mühimdir.

(2)

mem-leketin medeniyet ve zevk derecesini gösteriyor. Demek ki, mühim nokta, bu istihsali elverşili bir istikamette yürütmektir, bunun için de lâzım ulan şey, hatalara düşmemek, eski modelleri, hiç bir değişiklik yapmadan kopye ile iktifa etmemek-tir. kopye daima orijinalden kıymet itibarile aşağı-dır, ve bir nevi kayda tâbi olarak yapıldığından bir sanat eserinin icap ettirdiği hürriyete malik değildir. Kopye, daima bir talebe ekzersizi gibi talâkki edil-melidir. Yahut ta, kopye ancak tekniği gaybolmak üzere olan eski sanatların bir nevi konservatuarı ro-lünü oynamaktır.

Biraz ileriye gidersek, görürüz ki, süsleyici sa-natta, giinün zevkini idrak eden bir moda vardır, işte sanatkâr bu noktayı ihmal etmemelidir. Şunu da ilâve etmeliyim ki, sanatkâr kendinde kâfi dere-cede kuvvet görürse, bir devrin stilini tesbit etmek hususunda haklı bir hevese kapılmalıdır. Bu istek bütün sanatkârların kafasında bulunmalıdır, kopye etmek, yahut ta memlekette veya hariçte yapılanları yapmak kâfi değildir. Sanatkârın vazfiesi elinden geldiği kadar yaratmaktır. Eğer sanatkâr eserlerine biraz kendinden birşey koyabilirse, ismi eserine

bağ-lı kalmağa lâyıktır. Eğer sanatkâr hiç bir şey ilâve etmeden sadece kopye ile iktifa ediyorsa, sanatkâr ismini taşımaya lâyık, değildir.

Zannedersem müşkülpesent olan ressam (De-gas) da bu mânada olarak, «Sanat daima alkışlan-mamalıdır» derdi.

Rönesans artistleri, ve daha sonra 1 8 inci asır-dakiler bu şeklide hareket ettiler: Hiç kopye veya hırsızlıklara baş vurmaksızm antikiteyi model ola-rak aldılar. Antikiteyi kendilerine göre naklettiler. Eğer, eserleri eski eserlerin meziyetinden birşeyler almışsa, bu orijinalliklerine mani olmamıştır.

XVI ncı Louis stili, (Herculanum) hafriyatın-dan sonradoğmuştur: Bu şehirde bulunan eşya, yağ-lı boyalar, mobilya, Fransız dekoratif sanatına tesir yaptı, Fransız sanatını çok yüksek bir tekâmül dere-cesine şevketti, fakat hiç bir zaman her sanatkârın ırkından tevarüs ettiği an'anevî vasıfları hazfedeme-d i

Uslûb hakkında, dekoratörleri muayyen bir u-sule yani (stylisation) üslûblandırmaya karşı ikaz etmek isterim, bu usul bütün bir devrin eserlerini can sıkacak bir şekilde bozmuştur.

Mtselâ (stylisation) üslûblandııma uzun müd-det herşeyi mikâp, üstüvane ve kürrelerle ifade ede-rek ressam ve heykeltıraşların bir unsur talâkki et-tikleri vc (Passage) dedikleri esası ihmal ettirmişti.

Tabiatta kürreler, üstüvaneler vardır, fakat kristaller müstesna biz onları hiç bir zaman ham halde göremeyiz. Bu şekiller, daima birleşmiş ve yumuşamış tâli derecede şekiller tarafından canlan-dırılmış olarak bulunurlar.

Her memleketin iklimi, âdetleri, tabiî menba-ları itibarile bazı sanayie az veya çok elverişlidir,

bu sebepten dolayı Türkiyede, dokuma, halı, sera-mik, cam ve daha birçok şubelerin bütün dünyaca tanınmış olan sanatların inkişafını tavsiye ederim. Zaten bütün memleketlerde hali hazırda hüküm sü-ren, yeni bir arzu, millî bir stil yaratmak isteğidir. Ru stil 1920 denberi bilâ istisna her yerde tatbik edilmiş enternasyonal bir sanatın formalizme karşı açık bir reaksiyonundan başka birşey değildir. Bu en-ternasyonal sanat bize, gerek Amerikada, gerek Fransada, veya Boğaziçinde ayni şekilde evi, ayni

tefrişatı ve ayni üslûbu karşımıza çıkarıyordu. Fa-kat bu bahsettiğimiz devir, sanatı, artık bugün te-kabül etmiyen, zamanı geçmiş formüllerden sanatı kurtarmak için zarurî olan bir geçiş devri idi. Yeni estetiğe mâni olacak her şeyi attıktan sonra, sanat-kârlar, makine ile yeni estetiği telif edebilecek yeni bir üslûb arayabilmişlerdir.

Biz, dekoratif sanatının iki nevi tatbik yolu-nu, daha doğrusu, iki muhtelif ifade temayülünü görüyoruz: Bir taraftan banka, hastahane, seyyah-lara mahsus oteller gibi faide gayesini güden bina-ların, diğer taraftan da, millî binabina-ların, veya hu-susî şahısların evleri için mevzuubahs olan tefriş veya dekorasyon.

Biz ayni hal için, bütün dünyada, muayyen bir kullanış tarzı için tetkik edilmiş, ve mükemmelleş-tirilmiş standart bir stilde, krome metalden veya la-keden rnamjıl, tamamen düz, kaypak satıhlı, böy-lece temizlenmesi ve dezenfekte edilmesi kolay eşya-nın hastaneler için kullanılmasına mani göremiyoruz. Banka mobilyasının da dekore edilmesine hiç lüzum görmüyorum. Seyyah otelinde ise, eşya ve konuş tarzları emniyetbahş bir temizlik ve sadelik hissini vermeli Standart bakır karyolalar, yıkanabilen yağlı boyalar; yalnız bir geçit yeri olan böyle

müessese-ler için arzu edilen stili teşkil edermüessese-ler.

Buna mukabil, ekseriya bir ikamet merkezi olan modern evi unutturmak için, hususî hayatın de-koruna ait her şey âdetâ beşerî vasfı verebileceğini bir şeyle sahip olmalıdır. İnsan oğlu evinde kendi-ni bir meskeneden farklı hissetmelidir. İnsanı bir

/•ornat gibi talâkki etmek onun vekarını azaltmak demektir. Onun etrafını çeviren herşey hususî bir zevkin damgasını taşımalı, bütün inşa teferruatını teşhir eden âdetâ bir fabrikaya benziyen kübik evlerin aksine olarak yeni binaların dahili, sahibinin şahsiyetini aksettiren bir bütün teşkil etmelidir.

Andre Gide o devirde bir ev yaptırmıştı. Bu ev, devrinin en son ve yeni zevkine göre idi, içinde binanın bütün uzuvları muhtelif renklerde boyanmış olarak görünüyorlardı. A. G. bana bir gün salonunun köşesine gözlerini dikerek dedi ki: Bu boruları görme-ğe artık tahammülüm yok, sanki, kırmızıya boyanmışı ben sıcak suyum, maviye boyanmışı ben soğuk su-yum diyormuş gibi geliyor.

(3)

ta-rafından tasavvur edilmiş, kristal bir piyano gördük. Bütün mekanizması görülen bu piyano şu tenkidi celbetti: Musikinin hazım ameliyesine şahit olmak hoş bir şey değil.

Dekoratif sanat, mimarînin, resmin, heykeltı-raşının bir muhassalasıdır. Bundan dolayı, dekoratö-rün bu üç sanata ait hiç olmazsa biraz bilgisi olmalı, ve yerine göre, mimar, ressam, heykeltıraş olarak hareket edebilmelidir.

Dekoratöre, müvazenet hususunda, mevzun eş-ya eş-yaratmak işini temin edecek olan mimarî bilgisi-dri. Leonard ve Vinci'nin dediği gibi, (proportion) tenasüp, sanatın özüdür.

Dekoratörün kaygusu, composition'larında, te-nasüp kanunlarını tatbik etmek olacaktır, çünkü bu kanunlar, hem sanatkârın, hem de tabiatın

eserle-rine hâkimdirler. Yine bu kanunlar hendesî hatlarla ifade edilirler. Uzun uzun ihmal edildikten sonra (re-gulateur) tanzim edici hendesî hatlar yine rağbette olmıya başladılar ve modern artistler bu hatları e-serlerinde tatbik etmekten iftihar duyuyorlar. Ben, kendi hesabıma, 1924 de Leandre Villa ile birlikte Les rythmes de l'architecture (Mimarî âhenk)

is-minde biir eser neşrettim, bu eserde Andre Mare ile beraber idare ettiğim Compagnie des arts francais'-de,yaptığımız eserlerin müteaddit resimlerini koy-muştum.

İyi resim yapmak, renkleri ve kıymetleri iyi tevzi edebilmek için dekoratöre resim notion'ları el-zemdir, ve nihayet, seramik işi için bilhassa lâzım

olan modlaj, diğe mütehassıslara hacimleri kullan-mak itivadını verecektir.

Dekoratif sanat itibariyle mahiyeti o kadar zengin olan Türkiyede, ilham menbaı olarak arzu edilen bütün motifleri duymak için dekoratörün sanatı tetkik etmek ve onu bir Türk millî sanatının hareket noktası yapmak kâfidir.

Bu münasebetle, arkadaşım August Perret da-ima «eskileri kopye etmek değil de, bizim yerimizde olsalardı ne yaparlardı» diye düşünmek lâzımdır, derdi.

Talebelerimde şekillerin tefsirinde büyük bir istidat, resim için şayanı dikkat bir el mahareti mü-şahade ettim.

Bu meziyetleri - Türk sanatının son zamanlara kadar bir tefsir sanatı olmasına atfediyorum. Çünkü ipsan yüzünün tasviri, sanattan hariç bırakılmıştı,

ve dekorasyona giren bütün motifler hayvanların, çiçeklerin başlıcalarını tefsirden ibaret kılmıştı. Bundan maada, eski el yazıları, adetâ harika nevin-den bir el maharetini icap ettiriyordu. Bu büyük Türk kalikraflarından bazılarının eserlerine bakın-ca, hattın (sûrete) emniyetle bu kadar mükemmeli-yete elin nasıl vasıl olabileceğine insan hayret edi-yor. Bu yazılar, en ince bir dekoratif vasfı haizdir-ler. Onları okuyamamakla beraber, güzelliklerine hayranım ve öyle zannediyorum ki, bu yazılar, eski binalarda, tahride dekoratif heykeltıraşının oynadı-ğı role müşabih bir rol oynamışlardır.

Aşağı yukarı yirmi senedenberi, sınıf, kâh en-ternasyonal malzemeden ve hali hazırdaki hayatın mekanik şekillerinden, kâh mazideki eserlerden il-ham alarak i'vicaçlı bir hat takip ediyor.

Bu ifadelerden birincisi 1925-35 de rağbette idi. Bu devre, metal krome ismi verilebilir. Tıpkı bir taş devri, demir devri olduğu gibi.

İkincisi 1925 den evvel 1937 den sonra revaç gördü. Bugün bu hareket daha bariz bir şekil alıyor, ve açıktan açığa beynelmilel bir sanata reaksiyon olarak, an aneye avdet şeklinde kendini gösteriyor. En iyi devirlerde, meselâ, on yedinci asırdaki eski eşya tetkik edildiği zaman görülür ki, koltuklar insanlarda tavurlarmı taklit ederler, koltuk ayakları, .. devrin insanlarınınki gibi yüksek ökçeli, ve kemer-lidir. Komodljir da bir insan vücudu şeklindedir. Yine bugün de, biz ayni vasıfların ifadesine dönü-yoruz; yalnız şu farkla ki, tavırlarımız daha sade, elbiselerimiz daha ciddî olduğundan mobilyamız da daha basittir. Ork ve âdetimizle âhenktardır.

Eski Türk tekniğindeki revzenler için de bir-kaç şey söylemek istiyorum. Bu alçılı camların usul-leri tamamen moderndir. Eskiden yapılmış olanla-rın unsurlaolanla-rını yeni, modern bir şekilde terkip et-mek kâfidir. Böylece eski revzenler modern inşaatta yerlerini bulacaklardır.

Türk dekoratif sanatının inkişaf yolunda iler-lemesini temenni ederim, çünkü kuvvetli bir inkişaf, manevî meziyetleri olan bu sanatın hakkıdır. V e ümit ediyorum ki, şerait uygun olduğu zaman, de-koratif Türk sanatının Paris'te yapılacak bir sergisi bu sanata bütün muvaffakiyetleri temin edecektir. Bu sanatın vasıfları günün zevkine tamamen

Referanslar

Benzer Belgeler

Amonyak üretiminde kullanılan ham madde- ler aşağıdaki tabloda elde edilen amonyağın içindeki saf azot miktarına göre verilmiştir.. Gelişmekte olan ülkeler ve Doğu Avrupa'-

Büyük şehirlerde, yolcular için yapılan otellerde oda ebadları ve kat irtifalarında âzamî ekonomiye riayet için asgarî ölçüler kabul edilmesine mukabil, turistik dinlenme

Bu elemanlar; malûm olan hafif betondan mamul olup; blok- ların harçla işlenmesi yerine, çivilenmek veya yapıştırılmak sure- tiyle, aynı mukavemette duvarlar elde edilmektedir..

Meselâ Belediye (Allocation Forfaitaire) 0.03875 arasındaki farkı kendine ayırmakla eyi işlemeye karış- tırılmış bulunmaktadır. Keza trafik harici gelirlerin ya- rısını

Her hangi bir çiflik bilhassa kışın lâyıkı veçhile ışıklanmazsa hiç bir suretle temiz tutulamaz .Elektrik sağma makinalarm işletmek için de kullanılır.. Diğer taraftan

O devrelerde ı ibda e'tmt Tarih bizi I şudur : «Tezyinatı, bu z kullanıyorlar?» — «Ni arfedilen bütün teşebbüs göster rijinal t .armonik devrelerinde» san

Orhanın karısı Nilüfer Hatunun yaptığı köprüden tutunuz da bugünkü mahallât arasında yaşıyan birçok âbidelerin (Hatun) ke- limesi ile nihayetlenen isimleri bu kuvvetli

Bunun içindir ki, bu stadyumun ilk esas kısmını teşkil eden, asıl müsabaka yeri, diğer ikinci kısımlık temrin ve spor yerlerinden yüksek olarak inşa edilmiş ve bu