• Sonuç bulunamadı

NOETİK YAŞAM KOÇLUĞU EĞİTİMİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "NOETİK YAŞAM KOÇLUĞU EĞİTİMİ"

Copied!
176
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 1

(2)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 2

(3)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 3

NOETİK

YAŞAM KOÇLUĞU EĞİTİMİ

e-kitap

MUSTAFA KARNAS

(4)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 4

NOETİK

YAŞAM KOÇLUĞU EĞİTİMİ

MUSTAFA KARNAS

E-KİTAP

Yayın Tarihi:

Ekim 2019

Yayıncı Sertifika no:

32792

E-KİTAP ISBN 978-605-7617-15-6

Yayıncı:

Noetika Medya Yayıncılık Danışmanlık Bilişim Tu- rizm Sanayi ve Tic a.ş

akıltaşı kitapları/akıltaşı yayınları Kamara Ofisleri-İstasyon Yolu Sok. No: 3

Altıntepe-Maltepe-İstanbul Telefon: (0553) 764 82 55 mail: noetika.tr@gmail.com

(Tüm Hakları Noetika A.Ş/Akıltaşı Kitapları’na ait- tir. İzinsiz Yayınlanamaz)

(5)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 5 SUNUŞ

Hayat akmakta olan bir nehir gibidir, bu ders- ler de bu nehrin belli bir bölgesinin topograf- yasını anlatmak gibidir. Bu derslerde, amacım, Yaşam Koçluğu yapanlar ya da yapmak iste- yenler için bir bilgi düzeyinde AĞ ÖRÜNTÜSÜ oluşturmaktır. Yani, sizle bu temel bilgileri alacaksınız, sizde ki bilgileri bu örüntülere gö- re uyumlayacaksınız, aynı zamanda, gelecekte öğreneceklerinizi de bu minval üzere yeniden düzenleyeceksiniz.

Sonuçta elinizde bir çeşit YOL HARİTASI olu- şacak, çalışmalarınızda bu haritayı kullanaca- ğınız için HAYAT SİZE ÇOK DAHA KOLAY gele- cek, dağınıklık ortadan kalkacak, gereğinden fazla zaman, enerji harcamayacaksınız.

Değersiz olanı eleyecek, değerli olana gereken önemi vereceksiniz, böylece daha az zaman ve enerji harcayarak, daha hızlı gelişmeler elde edeceksiniz.

NOETİK AKIL sistemi - Metafizik ile Modern dünyanın etkileşimini BİLGİ DÜZEYİNDE ta- nımlayan bir sistemdir.

Mustafa KARNAS

(6)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 6 NOETİK YAŞAM KOÇLUĞU EĞİTİMİ

NOETİK KOÇLUK derslerinin içeriği ve dersle- rin Mustafa Karnas tarafından yazılmış özetleri aşağıdadır.

Eğitim programı:

1.Ders: Koçlamada katalizör efekti kullanarak, potansiyelleri yönetmek.

2.Ders: Dinamik çerçeveleme ile negatif çerçe- velemeleri enerji formlarına dönüştürtmek.

3.Ders: Algıların profilleştirilmesi ile efektif yönlendirme prosesleri.

4.Ders: Paradigmalar ile yapısal alan sistemleri oluşturmak

5.Ders: Paradokslara uygun rezervuar bilgi alanları oluşturarak yeniden yapılandırma.

6.Ders: Mantıksal habitat formları ile sabitler oluşturmak.

7.Ders: Konumlandırma alanları ile gelişim sağlama formülleri.

8.Ders: Koçluk sırasında gerekli olan iletişim modelleri.

(7)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 7 9.Ders: Danışan ve danışman naturasının adaptasyonu

10.Ders: Toparlama-tanımlama-soru-cevaplar- kapanış.

(8)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 8 1.DERS: KOÇLAMADA KATALİZÖR EFEKTİ KULLANARAK, POTANSİYELLERİ YÖNET- MEK

Potansiyelleri yönetmek, konu şu; bir insanda fıtratı gereği birçok konuda potansiyel vardır ama bunların hepsini aynı anda, aynı şekilde, aynı derecede beslerseniz karşınıza bir çayır çıkar, otlardan meydana gelmiş. Aralara ser- piştirilmiş bir kaç çiçek olan çayır, bu da belir- ginlik değildir ama sizin mükemmel olma po- tansiyeli olan bir yönünüzü diğerlerine göre daha iyi beslerseniz o zaman bir dahi ortaya çıkar.

Örneğin, vasat bir insan ama mükemmel bir yazar, bunun gibi, yani potansiyellerin yöne- tilmesi gerekir, yoksa her yönüyle vasat bir in- san olarak kalırsınız. Otlar gibi, diğer türlü adı belli olan bir özelliği olan mesela kayın ağacı, mesela meşe ağacı gibi ayrıştırıcı bir yapı oluş- turursunuz. Yani önce potansiyellerinizi keşfe- deceksiniz ya da eğer bir danışanınız varsa onun potansiyellerini yani kumaşının neye uy- gun olduğunu anlayacak ve bu kumaşı doku- masını, diğerleri bırakmasını sağlayacaksınız.

Katalizör efekti nedir? İnsan zihni doğrudan yapılan müdahalelere karşı savunma halinde

(9)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 9 bariyerler oluşturmuştur. İnsan bedeninin na- sıl ki bir bağışıklık sistemi vardır, insan zihni- nin de bir bağışıklık sistemi vardır. Bu öyle sağlam ve kalın bir duvardır ki kesinlikle doğ- rudan müdahaleye karşı durur. Yani bir insa- na potansiyelin budur, diğerleri değildir dedi- ğinizde o güne kadar yaptığı yatırımları yok etmesini istiyor olabilirsiniz, buna rıza göster- mez.

Bir örnek vereyim, bazı insanlar vardır çevrele- ri ile yaşarlar, dostluk, arkadaşlık, yakınlık ve onlara karşı fedakarlık yapması şeklinde bir yaşam biçimi oluşturmuş ve dostluklara, ar- kadaşlıklara yıllar boyunca yatırımlar yapmış olabilir ama bu kişinin gerçek potansiyeli bu- rada değilse ve bir yalnızlık kalesinde daha ve- rimli olacaksa bunu ondan istediğinizde sa- vunma başlatır ve bilinç altında ona ulaşa- mazsınız, bundan dolayı da katalizör efekti kullanmak gerekir.

(10)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 10 2.DERS: DİNAMİK ÇERÇEVELEME İLE NE- GATİF ÇERÇEVELEMELERİ ENERJİ FORM- LARINA DÖNÜŞTÜRTÜRMEK

Bu dersi şöyle özetleyelim, elinizde bir kova kil çamuru var, bu sadece bir kil çamuru belirsiz, şekilsiz, kovanın içinde işlenmemiş. Buna şekil verirseniz, vermek için de ilave malzemeler koymanız gerekiyor içine su vesair ve şekil verdiniz, bir heykel, bir bardak, çanak yaptınız ama bu çanağı pişirmediğiniz sürece o arada bir yerdedir, vardır ama yoktur. Görüntüde vardır ama bir çanak olarak kullanılamaz. Pişi- rilmedi, son halini almadı yeterli sertliğe ula- şamadı ama pişirdiniz, bir bardak elde ettiniz ama memnun kalmadınız. O bardağı kırıp ye- niden çamur haline getirmeniz ya imkansızdır ya da çok masraflıdır harcadığınız enerjiye değmez.

Şimdi konuya girelim, karşınıza ne çıkarsa çıksın dört halden birindedir:

1) Algılamanız dışında bir olaydır. Vardır ama sizin için yoktur.

2) Algınızda pozitiftir, memnuniyet verir.

3) Algınızda negatiftir, sıkıntı verir.

(11)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 11 4) Belirsizlik akışındadır.

Şimdilik 1 ve 4 maddelerini bir kenara koyalım ve 2-3 bakalım. Pozitif hissettiğinizde gördü- ğünüz şey işlem görmüş bir bardaktır. Yani sizin beklentilerinize uygun bir sonuç vardır ortada. Yani bir bardak istediniz, bir bardak geldi.

Eğer hislerinizi olumsuz ise bu bir bardak de- ğildir, bir nesne değildir, sadece bir enerji for- mudur. Mesela hiç beklemediğiniz biri size kı- rıcı konuşmalar yaptı, zaten hiç beklemediğiniz için negatif oldu, bekleseydiniz sorun olmazdı.

Ortaya çıkan durum sadece enerjidir ta ki siz onu şekillendirene kadar.

Kıskançlık, kin, nefret, intikam vesair ya da korkmak, ürkmek, çekinmek bu kalıpların içi- ne dökene kadar ortada sadece belli bir şekli olan ama ısıtılmamış hamur vardır.

Dinamik çerçeveleme maji gibidir, bir şeyi ön- ceden nereye, hangi forma sokacağınızı bilir- seniz o forma hemen ulaşırsınız. Bir örnek ve- reyim, mesela top oynuyorsunuz ama ortada ne bir kale ne bir file var, yani topu nereye vu- rursanız hedefe ulaşmış olursunuz. Kafaları karışık insanların durumu budur ama önce-

(12)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 12 den hazırlıklı olan, negatif enerjiyi hangi forma sokacağını bilen kişi topu kaleye vurur. Bunan dolayı negatif enerjileri çerçevelemek gerekir, hemen anında bir alarm sistemi ile... Mesela günlük akışın rutininden dolayı kendinizi de- ğersiz hissettiniz, bu bir duygu durumudur, bu enerjiyi hemen bir iş formuna sokun. Örne- ğin basit ama mesela kendini değersiz hisse- den bir insan karakteri nasıl bir roman karak- teri olurdu? Deyip bunu kağıda dökseniz nega- tif enerjiyi çerçevelemiş olursunuz bunun gibi..

İnsan zihni garip bir makinedir, kendini rahat hissetmek ister. Bundan dolayı her zaman bir sonraki hareketi önceden bilir. Rutin içinde motor korteks ve lider ayna nöronlar sayesinde bunu organize etmiştir ama olasılıklara hazır değildir. Beklenmedik bir boşluk çıkınca sav- rulur, bundan dolayı bir sonraki hareket yedek plan olarak sürekli zihinde bir kasada olmalı- dır. Rutinde bulamadığını oradan çıkarır alır.

(13)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 13 3.DERS: ALGILARIN PROFİLLEŞTİRİLMESİ İLE EFEKTİF YÖNLENDİRME PROSESLERİ İnsan zihni tuhaftır, sistem algılarını çoğaltır ve bunları tasnif etmekte zorlanırız. Çeşit çok ama bu sistemli bir şekilde dışarıdan yapılan müdahaledir, kapitalist sistem oyunu ama biz işleri kolaylaştıralım. Mesela bir askeri örnek alalım, asker sıcak bir çatışma içinde çarpışı- yor. İki profil vardır dost ve düşman, hepsi bu, yani dışarıda ne kadar çok profil olsa bile fark etmez, profili kendisi oluşturur. Kendi ünifor- masını giyen dost diğerleri düşman ama bu askeri biraz geri çekelim. Cephede ama sıcak çatışmada değil enstantane değişir. Cephede komutanlar, rütbeler başka düzenler vardır.

Bu askeri daha geri çekelim garnizonda olsun, kafasında eşi, ailesi varsa çocukları, askerlik sonrası planları hayalleri. Garnizonda Nash dengesi, ceza almadan, başını belaya sokma- dan zamanı tamamlaması filan. Yani dışarısı kendi yönergesini ortaya koyar.

İşte algıyı profilleştirme bu şekilde olur. Bir alana baktığınızda ya da gelen enformasyona elinizde bir ölçüm varsa ikiye ayırın faydalı ve değil, hepsi bu, kafanız rahatlamış olur. Ge-

(14)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 14 reksiz insanlarla ya da olaylarla meşgul olmaz- sınız.

Bana sık sorulan sorular arasında bir şey var- dır, cevabım hep aynıdır, ben insanlarla uğ- raşmam çünkü hiç bir uğraş zamanım kadar değerli değildir. Mesela bir insanın davranışla- rını, duygularını değiştirmek, hatta tılsım filan yaptığım bile düşünülür ama dediğim gibi za- manım çok değerlidir, kimseyle kişisel olarak uğraşmam. Nasıl bir insanda o şekilde devam edebilir.

Birinci kuraldır, talep etmeyene bilgi verme, ilgilenme, bundan dolayı birinin kendinize göre hatasını yanlışını bile görseniz karışmayın ta- lep etmediği sürece. Profilleştirin gereksiz- ge- rekli şeklinde, işiniz kolaylaşır. Bunları elbette periferik olarak açabilirsiniz ama daha en ba- şından sıkı bir eleme yapmış olursunuz.

(15)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 15 4.DERS: PARADİGMALAR İLE YAPISAL ALAN SİSTEMLERİ OLUŞTURMAK

Bu sistemi seyyar bir liman ya da iskele gibi düşünün, ayı ayı tuzağı ile, kuş kuş tuzağı ile yakalanır, balık da oltayla, hepsinin gereci farklıdır. Paradigma demek, oyun kurmak de- mektir.

Mesela okey oyununun kuralları bellidir bu bir paradigmadır. Yani bir alanı ve zamanı çerçe- veleyip o alan ve zaman içine kurallar koyar- sanız orası paradigma haline gelir. Neye ihtiya- cınız varsa ona bir iskele kurmanız gerekir. Bu yemek yapmaya benzer. Paradigma bir şeyleri içeride bir şeyleri dışarıda tutmak demektir.

Mesela bir içki masası kendi dinamiklerine sa- hiptir, rakı içenler başka, bira içenler başka, şarap içenler başka kombinasyonlar oluşturur.

Hepsinin yazılmamış kuralları vardır. Her iste- diğinize sadece onun paradigmasını oluştura- rak ulaşabilirsiniz.

(16)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 16 5.DERS: PARADOKSLARA UYGUN REZER- VUAR BİLGİ ALANLARI OLUŞTURARAK YE- NİDEN YAPILANDIRMA:

En sevdiğim şey belgesellerde çözülmüş olaylar değil çözülmemiş olayların sorusudur. Böylece neyin çözülememiş olduğu ortaya çıkar ve bu- nu düşünmeye başlarım. Yani paradokslar çö- zülmemiş olaylardır. Mesela benim vazgeçme- nin paradigmasında bulunan paradoks gibi, sonunda onu istemediğiniz hale geldiğinizde o sizi istemeye başlar. Yazıyı okursunuz, oku- mayanlar için soru ama o halde bir araya gel- memiş oluyoruz. O beni istediğinde ben onu, ben onu istediğimde o beni istemiyor şeklinde paradoks. Elbette yarım kahve parası ödeyene yarım kahve gelir. Bunun arkası da var ama soran olmadığı için cevabını da alamadı.

Cevabı şu; istemek talep etmek yani bu konu- da ilişki babında paradoksların paradigma ha- line gelmesi bir başka sistemdir, yani rıza var- dır içinde, rıza denkleştirmeyi sağlar, rıza ara- daki farkı kapatır, yani iki farklı kurgu vardır.

(17)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 17 6.DERS: MANTIKSAL HABİTAT FORMLARI İLE SABİTLER OLUŞTURMAK.

Bu sistemi borsacılar, yazılımcılar filan kulla- nır. Yani varsayımsal veri tabanını kullanırlar.

Eksik bir şey kaldı beşinci ders rezervuar bilgi alanları oluşturmak demek, bunlar paradoks- larla ilgili olmalı. Bu insan beyninin zaafları ile ilgili bir durum insan beyni tutunmak ister.

Bundan dolayı iletişimde kullanılmak üzere bunu şuna benzetin, bir deniz kıyısından deni- ze bin tane olta atıyorsunuz, her birinin uzun- luğu ve özelliği farklı. Balık bile tutunmak is- ter, balıklar denizlerde değil resiflerde yaşarlar.

Bütün canlılar üzerinde bir örtü ister kaya içinde, taş arasında yaşar balıklar.

Buna tutunma psikolojisi deriz. Eğer denizde oltanız yoksa kimse size tutunamaz. Bundan dolayı varsayımsal taahhütleriniz olmalı kişiye özel değil, alana özel. Yani kendi hakkınızda ketum olmayın. Ketum olmak denize olta at- madan balık yakalamaya çalışmak demektir.

Ne kadar çok bilgi örüntüsünü yani hakkında kısmı ile ilgili örüntü oluşursa tutunma alanı o kadar genişler.

(18)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 18 Örneğin ben bir video serisi çekmiştim birkaç yıl önce, ne varsa o videolarda seyreden çarpı- lıyor. Bu işte alana bilgi örüntüsü bırakmaktır.

Bir resif habitattır, açıkta kalan buna tutunur.

Çok insan çok konuda açıkta kalır ve hemen tutunmak ister ama sen ketumsan tutunacak bir şey vermiyorsan, sana tutunan da olmaz bunların mantığı olmalıdır.

(19)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 19 7. DERS: KONUMLANDIRMA ALANLARI İLE GELİŞİM SAĞLAMA FORMÜLLERİ:

Size sabundan bir örnek vereyim, sabunun alameti farikası köpürmesidir. Sabunun kö- pürmesinin insana marjinal bir faydası yoktur ama insan zihni sabunu köpüğü ile işaretle- miştir. Hatta ona anlam yüklemiştir. Çocuk- luktan gelen bir itki küvette sabun köpükleri ile oynamak ister. Çok faydalı da olsa çok ucuz da olsa köpürmeyen sabun niteliksiz sabundur insan gözünde ve böyle binlerce durum ve ör- nek vardır hayatın içinde. Gelişim sağlanmaz çünkü gelişim diye bir yer yoktur, durak yok- tur. Bu bir yanılsamadır, sabunun köpüğü gi- bidir ama bir insan geliştiğini hissedemezse o zaman bir iş gerçekleştirilmemiş olur.

Konumuz koçluk olduğu için danışanın kendi- ni gelişmiş hissetmesi gerekiyor, yani köpük.

Danışanın köpüğü ise başkaları tarafından ye- ni durumundan dolayı ayrıştırılması ile olur.

Yani kullandığı yeni kelimeler, yeni küçük dav- ranışlar işi görünür hale getirir. Daha önce ya- kınlarından duymadığı iltifatlar, takdir vesair gelişmeyi görünür hale getirmektir. Yani bir koç bunu hedeflemelidir. İlerleme değişim her zaman danışan için görünür olmalıdır. Ko-

(20)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 20 numlandırma bununla ilgilidir. Bakacaksınız neyi eksik orayı tahkim edeceksiniz. Doğal ola- rak buna tepki gelecek. Örneğin sürekli keder- li, neşesiz birini neşeli hale getirmek onu kö- pürtmektir. Hedef olarak bu alınmalıdır o kişi- de, neşelenen kişi bu yönde takdir görecek ve gelişme görünür hale gelecektir.

(21)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 21 8.DERS: KOÇLUK SIRASINDA GEREKLİ OLAN İLETİŞİM MODELLERİ

Bu modellerden çok var. Belki de bu eğitimin yüzde otuzu bu konu olacak ama bir örnek vereyim, bir futbol takımı düşünün. Davranış- ları bir huninin içinden geçmeye benzer, hazır- lıklar, antremanlar, gazlamalar, 90 dakika koşturmaca, paslaşmalar filan tek bir şey için- dir, gol atmak. Yani tek bir kelime için bizim sistemde, o kelime samimiyet enerjisi yükle- mek, altından daha değerlidir. Nereden mi bili- yorum çünkü o altın madeninin sahibiyim.

Yani bin çeşit iletişim modeli var, aynı bin çeşit oyun taktiği gibi hepsi aynı kapıya çıkak zo- rundadır.

Taraflar arasında samimiyet bağını kurmak, gerisi kendiliğinden gelir. Kolay iş değildir, özellikle de Türkiye gibi bir yerde aşmanız ge- reken bin türlü psiko engel var. Çok fazla bari- yer var, şüphe-korku-endişe- kaygı vesair, Türk danışan bir çeşit kuyruklu bela gibidir.

Bin tane kasa iç içe geçmiş gibidir. Bütün o sıkıntılı alanları geçmek zorundasınız.

Danışan bir Avrupalı olsa beş dakikada sami- miyet alanına girersin. Samimiyetten kastım laubalilik ya da kankalık filan değil, samimiyet

(22)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 22 Mevlana-Şems ilişkisi gibidir ya da ilim bilim adamının belli bir konuda kafa kafaya vermesi gibidir. Arada bariyer kalmaz, yüksek bir me- tafizik güven oluşur, yol genişler. Dersi verir- ken detaylarına girerim.

(23)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 23 9.DERS: DANIŞAN VE DANIŞMAN NATURA- SININ ADAPTASYONU

Jules Verne diye yazar var, Fransız, enteresan bir adam. Hikayelerinden birinde bir gemiyi anlatır. İki dümeni olan gemi, iki kaptanlı, se- bebi de iki zengin bir gemi yapar ona kaptan olurlar. Ters yönlere çevirirler dümeni gemi parçalanır. Eğer danışan ile danışman bu şe- kilde olursa oradan iş çıkmaz. Yıllar önce sohbetler yapıyordum acemi bir psikolog kadın vardı sohbet gurubunda. Büyük bir hata yap- mıştı, acemilik işte, benden de sağlam bir fırça yedi sonra sanırım durumu düzeltti.

Bir çift kadın-erkek herhalde nişanlı, buna çift terapisi için geliyor. Kadın bunu kafaya alıyor, bu kadın psikolog da kadından yana olup adama oyunlar oynuyorlar. Yani dürüstlük prensibi çiğnenmiş oluyor. Danışman kale gibi olmalıdır, dağ gibi, danışanın istekleri, davra- nışları etik ve erdem dışı olmaya başladığında ya onu yola hizaya getirmeli ya da göndermeli- dir.

Temel kural budur ve diğer natura durumları vardır. Bu soğuk-sıcak ilişkisi gibidir, mesela soğuk buzlu havada elinizi demire değdirirse- niz eliniz demire yapışır, neden? Demirin natu-

(24)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 24 rası budur, ağacın değil. Demir atomlarını hız- landırmak için etrafındaki ısıyı kendine çeker.

Yani böyle danışanlarınızı olabilir vesair alan- daki enerjiyi komple çeker, sizi soğutur. Natu- ra dengelenmesi önemlidir. Mesela kumar oyunlarında kurallar bellidir. Örneğin kumar masasında kaybeden biri ödeme yapmazsa biz buna çamura yatmak deriz. Kahveci yine de kaybedenin yerine kazanana ödeme yapar ama bir daha da o adamı kahvesine sokmaz, ödeme yapmayanı. Yani herkes bilir ki kazanırsa ka- zancı kahvecidedir yani kuralları belli olan paradigmal bir alan olmalıdır.

Şu şekilde iş yapılmaz, biri size gelir sıkıntısını anlatır, vaatlerde bulunur, siz çalışırsınız, son- ra talep edersiniz filan olmaz. Danışan sizin kankanız değildir, size borcu yoktur, sizin de alacağınız yoktur. Yani danışan size minnet etmek durumunda değildir. Danışan belirlen- miş ödemesini yapar, hizmeti alır gider ve o iş orada biter. İster gelir bir daha, ister gelmez.

Gelirse yine ödeme yapar. Bu sabiti korumalı- sınız yoksa durum şöyle olur, o bataktaydı ben ona yardım ettim bataktan çıkardım şimdi be- ni tanımıyor, ödememi yapmıyor şeklinde olur.

Bu şekilde olmaz Vegas'da yaşanan Vegas'da kalır.

(25)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 25 Bir örnek anlatayım, sahada 22 futbolcu var, hepsi aynı yerde ama hepsi aynı takımda ama hepsinin ücreti farklı, mesela bir oyuncu endi- rekt atışta topu doksana atıyor gol, yaşam koç- luğu sizi çer çöple uğraşmaktan kurtarır, bu bilinci ve teknikleri verir. 6 senede çözeceğiniz bir sorunu 6 dakikada çözersiniz, en kısa yol- dan gitmeyi öğrenirsiniz, minimum enerji ile maksimum iş yaparsınız, bundan dolayı gerek- li. Kılçıklarından arınmış balık gibi.

(26)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 26

NOETİK KOÇLUK

EĞİTİMİ

DERSLER

(27)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 27 1.DERS: KOÇLAMADA KATALİZÖR EFEKTİ KULLANARAK, POTANSİYELLERİ YÖNET- MEK

İlk dersimiz potansiyelleri yönetmek ve katalizör kullanımı. Bir koç her türlü iletişim alanında doğrudan entropi alanına girer, yani mekanda bulunan ne varsa enerjiler vesaire doğrudan kaosa doğru sürüklenir, her soru her cevap, kullanılan her cümle, her bakış, her dokunuş soğrulmakta ve çözülmektedir, yani ortama buz koymuş gibi olursunuz. Ortam do- laptan çıkarılmış buzu çözmeye başlar, buna entropi denir.

Bundan dolayı bir koç her türlü iletişiminde mutlaka araya bir katalizör koymak zorunda- dır, eğer katalizör kullanmazsanız orta sahada top çeviren oyuncuya dönersiniz, ne siz ne de danışanınız gidişattan memnun olur. Bir insa- nın bir hat üzerinde çeşitli istasyonları oldu- ğunu düşünün, kendisi de bir istasyondadır mevcut durumda. Bir kişiyi bir noktadan diğe- rine taşımak danışmanlığı görünür hale getirir ama bir insanı bir trene bindirip trenden hiç indirmemek, bütün emekleri görünmez hale getirir. Bundan dolayı her seansın görünür ha- le gelmesi gerekir. Bunda insanın kendi kusu-

(28)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 28 ru yoktur, bunda kusurlu olan siz insanların beyinlerinin çalışma modelidir. Aslında her türlü seansta temel amaç danışanı bir sonraki seansa taşıyacak olan şey, zihinsel efektlerdir.

Eğer danışanın beyni seans sırasında bir şe- kilde serotonin üretirse, o seans her iki taraf için de başarılı geçmiş olur. Beyin için bir se- ans sırasında belli bir miktarda serotonin üretmesi, bir başarı bir zafer hissi ile keşifler elde etmesi ile sağlanır. Bundan dolayı inilecek istasyon 18 seans sonrasına değil, ilk seans sonrasına bağlanmalıdır.

Burada sıkıntılı olan şey danışmanların mesleği icra ederken hokkabazlık etmesi, kendi içinde korkuları olması, danışmanın özgüven sorunu, dahası da çakallığı söz konusudur.

Danışanı 18 seanslık bir sisteme bağlayarak onu kendine esir etmek ister, birinci danışman kusuru budur. Yani daha ilk hamlede samimi- yetini yitirmiştir. Oysa danışman yüksek özgü- ven ve yüksek ahlak sahibi olmalı ve paraya tamah etmemelidir. Bu demek değildir ki üc- retsiz seans yapsın, hayır en yüksek fiyatı söy- lesin, hatta gerekirse danışan atını arabasını satsın ama her iş dürüstçe olmalıdır.

(29)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 29 Yani danışman yüksek ahlak sahibi biri olarak danışanına birinci seans sonrası bile bir daha gelmeme olanağını tanımalıdır. Bundan dolayı danışman her seans bitimi için danışanına uy- gun bir istasyon belirlemelidir. Yine buz su ör- neği vereceğim, mesela suyu dondurmak birin- ci halinden ikinci haline sokmak demektir.

Bundan dolayı da danışman danışan için onun uygun potansiyel alanlarını tespit etmeli ve buna yönelik bir akış belirlemelidir. Bunlar nedir? Her insanın bir fıtratı vardır ve bu fıtrat bir bant aralığına tekabül eder. Yani aynı mo- del olmasına rağmen faklı enerji alanlarında olan aynı şeyler vardır bir kişi için fıtratı gere- ği. Şimdi belli bir sırayla gideceğiz;

1- Danışana hasta-eksik-kusurlu gözüyle bakmamamız gerekiyor, yani danışanın size karşı bir savunma mekaniği geliştirmemesi gerekir. Yoksa o barikatı aşamaz ona ulaşa- mazsınız. Kendiliğinden zaten var olan bariyer- leri ise iki yöntemle yıkmanız gerekiyor; 1- İgnorance, görmezden gelme, görmezden geldi- ğiniz tepki vermediğiniz her şey soğrulur, etki- sini yitirir. 2- yapı bozumu, son derece sert bir şekilde kendi argümanlarınızı ortaya koyup seansın kurallarını ortaya koymak çünkü in- san zihnine ne kadar çok özgürlük alanı ve se-

(30)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 30 çenek bırakırsanız o kadar çok dağılır, bu da- nışan için kötüdür, huni gibi onu geniş konfor alanından, huninin dar alanına kısıtlı alana doğru çekmeniz gerekli, elbette herkes böyle değildir ama çoğu böyledir. Kuşkucu, kendini beğenmiş, kibirli, para verdi diye sizin sahibi- nizmiş gibi davranmaya çalışanlar vesair. Bun- ları hızla dar alana sokmalısınız kalkıp gitmek ile kuralları kabul etmek arasında, iki seçenek arasında kalmalı, kalırsa zaten yola gelmiştir, kalmazsa zaten ondan hayır gelmezdi. İleride başınıza bela olurdu.

En başından beri katalizör kullanmanız gerek- lidir. Seans başladığı andan itibaren danışan daha ilk anda tutunacak bir şeyler bulmalıdır.

Yine tren örneğini vereceğim, beyin semboller ve işaretler üzerinden kendine bir yol haritası çizer. Mesela mevcut istasyon, bir sonraki is- tasyon ilişkisi, yani mevcut istasyon bilgisi, sembolü, değerleri, ikinci istasyon bilgisi, işa- retleri, sembolleri, bu hareket bir sonraki is- tasyonun tanıtım broşürünü vermek gibi olur, bu katalizördür. O istasyon ile ilgili bilgiler ol- malıdır, böylece danışanın beyni için bir hedef oluşturmuş olursunuz. Beyin ikinci istasyonu hedef olarak algıladığı anda serotonin üretimi o anda başlar.

(31)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 31 İkinci istasyon aslında o kişide zaten var olan ama ya farkında olmadığı ya da öne çıkarma- ya, bir şekilde ona tutunmaya razı olmadığı bir durumudur ama bir danışman asla sahtekar, iki yüzlü NLPC'iler gibi olmamalı, yani bu sa- natın içinde yalancılar, düzenbazlar, soytarılar yer alamaz. Yani bir kişide olmayan bir özelliği ya da kusuru varmış gibi göstermemelisiniz.

Emin olun herkesin yüce bir tarafı vardır, işte bu keşif ile birlikte ikinci istasyonun tanıtım broşürünü bu detaylarla biçimlendirmeniz ge- rekir. Artık danışan seans sonrası ulaşacağı istasyonu bilir.

Keşif-hedef- kendi bağlantısı kendi kendini keşfedecek olması vesair, daha ilk anda serotonin döngüsünü oluşturur, sonra diğer katalizörler devreye girmelidir çünkü her biri- nin serotonin döngüsüne katkısı olacaktır. Bir istasyon var ama artık oraya gidecek bir tren gereklidir. Bu tren ise bir başka katalizördür.

İşte bu noktalardan usta bir danışman, kendi boktan egosunu masadan kaldırır, ben orta- dan kalkmalıdır. Masaya masalsı bir bilge kah- raman gelmelidir.

Masaya gelen kahraman danışanın potansiyel- lerinden biridir, astık mesellerle, masalsı bir

(32)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 32 dille, asla dikte edici olmayan bir anlatım ile bir anlatıcıyı katalizör olarak masaya koymalı- sınız. Bunu yapmak kolaydır, benimki Bilge Kaskana, siz de kendiniz için oluşturun, oluş- turabilirsiniz. Siz masada artık bir anlatıcı ola- rak varsınız, egonuz yoktur, etiketler yoktur ve kavramlar oluşturmalısınız.

Bu örgüyü oluşturmak için her kavram aynı şekilde birer katalizör olacaktır, her katalizör soyut bir alan oluşturacaktır, varsa da artık ortada bariyer savunma filan kalmaz. Trenin ne olacağını seçmek yolculuk ile alakalı bir şeydir. Danışanın beyni bu yolculuğa rıza gös- terir, göstermelidir de, şimdi bir örnek üzerin- den gidelim.

Diyelim ki bir anne kız var, anne kızını yöne- temiyor, bunu nasıl yapacağını anlamak istiyor ya da genel bir istek, herhangi biri karşı cins- ten birini seviyor aşık ama karşılık göremiyor ya da eşinden yeterince ilgi görmediğini düşü- nüyor ya da iş yerinde hakkının yendiğini dü- şünüyor vesair, bütün problemler aynıdır.

Bunlar karmaşık şeylerdir çünkü çoğu insan kendi hikayesini eksik anlatır, kimse haksız çıkmak istemez. Bunların hepsi iletişim ile ilgi- lidir. Şimdi kesin hepsine uygulanacak bir sis-

(33)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 33 tem, ikinci istasyon olayını oluşturmak, şimdi danışanın hareketlerine baktık 1-100 arası puanlama yaptık, iletişim dengesinde hızı han- gi şekilde, denge 50 diyelim, 50 altı eksi, 50 üstü artı, az ya da çok, aslında onun proble- minin ne olduğunu bile bilmiyoruz, sormamıza da gerek yok.

Televizyon neden çalışmıyor? İlk önce bakarız fiş takılı mı diye, değil mi? Şimdi bakıyoruz, fiş takılı mı? Konuşurken, yerken, içerken, sigara içme biçimi, kılığına kıyafetine, saçına başına ne kadar zaman harcamış, konuşma şekli vesair, bir derecelendirme yaptık ve artı 68 ol- duğunu gördük, yani aşırı hızlı hemen tepki veriyor, hemen tepki istiyor.

Şimdi bunu danışana hiç söylemeden, ancak aptal bir danışman ‘çok hızlı tepki veriyorsu- nuz’ der, yani akıllı bir danışman asla suçla- maz, her suçlama, her eksik gösterim bariyer oluşturur. Şimdi verilen tepkilerin yavaşlatıl- ması gerekiyor, örnek olarak ona şöyle denir.

Bazı insanların tepkisi yavaştır, algılamaları yavaştır ya da özgüvenleri zayıf olduğu için hemen tepki veremez. Belki de ona yardımcı olmak ve onun algılayacağı şekilde ya da vere- ceği tepkinin hızına uygun beklentiye girersek,

(34)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 34 ona yardımcı oluruz’ şeklinde bir şeyler söyler- siniz, artık ikinci istasyon belli oldu, tren de belli oldu hızla ilgili, şimdi bilet alınacak. Şim- di konuşturmaya başlarız kadını, kızı hangi zamanlarda ne tür tepkiler veriyor?

Örnek olarak birini alırız ve şöyle deriz ‘kadim- ler buna bir formül bulmuştur, eskilerden biri şöyle bir yöntem kullanmış, tepki vermeden önce elini yıkamak, zaman kazanmak şeklinde, bu durumda siz bu es zamanı için kızınıza na- sıl bir zaman tanırdınız?’ Bu şekilde konuşma içinde geçer. Mutlaka bir takım bilgiler verir, her bilgi birer katalizör olur ve seans bittiğinde kadın bir teknik öğrenmiş, kızının bir yönünü keşfetmiş ve eskisinden daha bilgili olarak se- ansı bitirmiş olur ama en önemlisi serotonin üretmiş olur, bunu kendisi bilmez ama fark eder. Şartlı refkleks, ne zaman ihtiyaç duysa yine size gelir çünkü serotonin verecek başka kaynak yok, işin büyülü kısmı böyle.

Şimdi potansiyellerden söz edelim..

Potansiyeller olasılıklar içinden çıkar, yani her seçim geride seçilmeyen bir şeyler bırakır ve bunlar da kullanılmamış potansiyeller olarak kendini gerçekleştirir. Bundan dolayı potansi- yeller içinden hedefler seçerken büyük değil

(35)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 35 küçük dalga içinden seçim yapmanız gerekir.

Örneğin uç bir örnek vereyim nadiren de olsa bazı aileler vardır, ailenin çocukları baba-anne mesleği olan doktorluk gibi alanlara zorlanır.

Şimdi bir çocuk ile bir doktor arasından uzun bir mesafe vardır, bir çocuğun doktor olmayı hedeflemesi büyük dalga içinden bir seçim yapması demektir. Oysa mutlak gerçeklik bir işin kendi getirisi değil marjinal faydasıdır.

Marjinal fayda nedir? Mesela bir şey için koşu- yorsunuz, diyelim ki kupa için, bunun getirisi bir kupa olabilir ama marjinal faydası sağlıklı kalmaktır, ter atmaktır, spor yapmış olmaktır, bu ceptedir.

Şimdi çocuk-doktor ilişkisine bakarsak, mese- la bir doktorun her şeyden önce İngilizce bil- mesi gerekmektedir. Yani çocuğa yabancı dil öğretmek doktorluğa giden yolda bir eylemdir, hedefin olası potansiyelleri içinden marjinal faydası olanı seçmiş olursunuz. Çocuk doktor olamasa da yabancı dil sahibi olur. Bir diğer marjinal fayda çocuğun fizik-matematik öğ- renmesidir, çocuk doktor olamasa da bilim alanında bir pozisyon elde edebilir bu bilgiler ile. Bundan dolayı, bir hareketin, eylemin, ki- şinin, durum ve olayın potansiyellerini değer-

(36)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 36 lendirirken dar dalga boyutunda ilk görülen dalga çemberi hedeflenmelidir çünkü ilk dalga hareketini yakaladıktan sonra bir sonraki dal- ga ele geçirilmiş marjinal fayda ile gerçekleşir, onun üzerinden şekillenir.

Arada ki fark ikinci dalgayı dil bilen bir çocu- ğun, dil bilmeyen ile olan farktır. Her türlü ile- tişim ve ilişkide de aynı şekilde davranmak ge- rekir. Yani bir insanla kurduğunuz ilk iletişim örüntüsünde beklentiler üzerinden giderseniz, o zaman uzak dalga boyutunu hedeflemiş olursunuz. Hem maliyeti yüksektir hem de da- ha fazla zaman harcamak gerekir, bundan ola- yı iletişim ve ilişkinin ilk ayağında ilk dalga iletişimin ve ilişkinin bir sonraki hedefi olarak tayin edilir ve paradigma bunun üzerinden oluşturulur.

Bir insanın sizinle ilgili birçok uzak potansiyeli olabilir, birlikte çalışmak, evlenmek, iyi dost olmak vesair ama asıl olan bu olmamalıdır, başlangıç noktası ilk dokunma ile zaruri ayrı- lık, sonuçta herkes evine gidecek, bir süre var- dır, bir kaç saat olabilir. İşte iletişim örgüsü sadece bu zaman dilimi içine yerleştirilmelidir.

Bunu sağlamak için de elbette diğer tarafın

(37)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 37 sözleri hareketleri denklemin diğer tarafını oluşturur.

Bundan olayı ilk iletişim örüntüsünden marji- nal fayda elde etmenin yolu iletişimi karantina içinde başlatmaktır, yani sınırları daraltmak- tır. İletişim dili ve hızını kontrol etmektir, gere- kirse süreyi de kontrol etmektir. Yoksa ne olur? Bir sürü zamanı gereksiz yere harcar, bir de üstüne bin tane yanlış anlamalar yaşarsınız karşılıklı olarak.

İletişim sırasında karşı taraf her zaman sizin ağınıza en yüksek yerden bağlanmak isterken, en alt düzeyde risk almak ister. Yani sizi refe- ranslar vermeye kendiniz hakkında onda gü- ven oluşturmak şeklinde sorgulayıcı bir dil kullanır. Bu hamleler kişinin size en üst ba- samakta bağlanması çabasıdır, böylece sanal olarak benim tabirim ile osuruğa karpuz kes- tirmeye çalışır.

Bu durumda siz kendi davranışlarınız ile onu en alt yapıya bağlamalısınız, eğer giderse git- miş olur ama kalırsa en alttan yukarıya doğru sizi kazanmaya çalışmak durumunda kalır.

İletişimde ilk hamlede marjinal fayda sağlamak bu şekilde olur, yani bir kişiyi sizi kazanmaya zorlamış olursunuz.

(38)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 38 Bir kere başladı mı bu şekilde, artık ulaşılması gereken hedef siz olursunuz ama tersi olursa sürekli onaylayıcı taraf diğeri olur çünkü onu en yüksek yere bağlamak suretiyle bu gücü ona siz vermiş olursunuz. Yani anda başlayan ve biten belli bir süre içinde kalacak olan ileti- şim ve ilişki modelinde kurgu bu şekilde oluş- turulmalıdır.

Bunu şu şekilde izah edelim, bir oyun içinde- siniz, cebinizde 100 liranız var, o gün kumar havası içindesiniz, 1 tl loto, 1 tl bahis, 1 tl başka bahisler, 1 tl piyango şeklinde uzak alanlara yatırım yaparak spin atarsınız, yani uzak geleceğe bağ kurmuş olursunuz. Mesela 10 tlyi bu şekilde zor olasılıklara yatırırsınız, bunlarda kazanma ihtimaliniz zayıftır ama ola- sıdır ama kalan 90 lira ile yazı tura atarsınız şansınız yüzde elli, yani sizden referans gös- termenizi bekleyerek kendini tahta oturtmak isteyeni siz en alttan başlatırsanız, örnek vere- yim; adam padişah ama tekkeye derviş olmak ister.

Padişah diye onu tekkede post sahibi yapmaz- lar. En alttan başlar tuvalet temizlemekten, siz de öyle yapacaksınız. Kim tırmanmaya başlar- sa onu en alta iteceksiniz, diğer yandan o kişi-

(39)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 39 nin bazı yönlerine ufak yatırımlar yapacaksı- nız, alır giderse kayıp 1 lira olur, onu zaten göze almıştınız. İlişki sistemlerin de ise kesin- likle kurgusal davranmamanız gerekir, yoksa potansiyelleri açığa çıkmaz, ne sizin ne de di- ğer kişinin.

Bundan dolayı ilişkilerde mutlaka katalizörler kullanılmalıdır. Dokuduğunuz şey kendiniz değil ürünleriniz olmalıdır. Bir insanın ürünle- ri neler olabilir? Sohbeti, bilgisi, neşesi, keyfi, havası, ortaya koydukları, masaya ne konulur- sa onunla dokuma yapılmalı, prensip bu olma- lı, buna korelasyon diyoruz.

Kendinizi dışarıda bırakıyorsunuz, ilişkiyi ken- diniz üzerinden değil, herhangi bir şey üzerin- den düzenliyorsunuz, temel yapı bu olmalıdır.

Bu ilişki için karşı taraf fark etmez, eşiniz ço- cuğunuz sevgiliniz iş arkadaşınız müşteriniz öğrenciniz hiç fark etmez, sistem aynıdır.

Masada ne görüyorsunuz, ortaya ne çıkarılmış ise dokuma tezgahına o girmelidir. Hata nedir?

Eğer karşı taraf masaya bir şey koymuyorsa, siz de onu zorluyorsanız bir şeyler koyun diye bu hata olur. Doğru hareket ise masadan çe- kilmek olur çünkü karşı tarafın hangi neden- lerden dolayı masayı boş bıraktığını bilemezsi-

(40)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 40 niz, belki bir şeyi yoktur, belki size güveni oluşmamıştır, belki korkuyordur, belki başka olanaklara da bakmak istiyordur ama bütün bunların hiç biri prensipleri bozmaz.

Tavır şu şekilde olmalıdır, evet bir işlem yapa- cağız ama masaya bir şey koymadınız, işlem için malzeme yok, başka zaman deyip masa- dan kalkmalısınız, prensip bu olmalıdır. Yani korelasyon olarak, mesela belli bir konuda sohbet etmek korelasyondur, maçlardan, at- lardan, havadan sudan, kitaplardan, başkala- rından, mesela bir proje üzerine konuşmak korelasyondur, mesela siz koçluk yapıyorsu- nuz bir danışan geldi dertli, dedi ki; genelde bunu derler, ‘kocam beni aldatıyor, metresi var’ genelde kocası zengin kadınların durumu böyledir, onu eve bağlamak, kendime bağla- mak için ne yapabilirim?

İşte ortada bir sorunsal var ama her kadın bu- nu en az enerji ile muska hokus pokus tılsım büyü ile halletmek ister, o işlemi göz ardı ede- lim, masada olmasın bu seçenekler, geride ne kalır? Sizden akıl bekliyor, taahhüt. Diyor ki

‘kocamı eve bağla ne istersen veririm’ bunların hepsi hatalı konseptler.

(41)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 41 Doğrusu şu, yani en üst yerden başlamak isti- yor ya ama masaya osuruktan başka bir şey koymadı, yani siz mücadele edeceksiniz, so- nunda olursa olur olmazsa olmaz, yani bu tür bir iletişim sonunda boka bağlar, uzun dalgaya girmektir.

Doğrusu ise şudur, ‘biz bu işlere bakmıyoruz ama seni işleyerek senin beğenilen bir insan olmana katkı sağlayabiliriz’ yani onu başlangıç noktasına aldınız, ya siktir olur gider ya da ka- lırsa size tabii olur. Diğer türlü başınız beladan kurtulmaz. Yani kim yukarıya çıkmak isterse hemen başlangıç noktasına indirmeniz lazım.

Eskilerden size bir örnek vereyim; adam masa- ya gelir havalı havalı konuşur bir sürü şey an- latır. Siz adamı takip edersiniz, buna çok dik- kat edin, diyelim ki sigarası bitti, bakkala gi- decek, ona para uzatırsınız ‘bir paket de bana al’ büyük para verirsiniz ‘kendine de al’ dersi- niz. Onu başlangıç noktasına alırsınız bu şe- kilde, temel olarak kim nereden başlamak is- terse istesin onu her zaman başlangıç nokta- sına çekmeniz lazım çünkü bu yüzde 50 ihti- mal kumarıdır ama oyunu kuran siz olduğu- nuz için ihtimal 3/2 olur.

(42)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 42 Bundan dolayı her türlü iletişim örüntüsünü dokumacı sistemi ile yapmalısınız, yani müşte- ri ya da karşıdaki kişi ne getirirse onunla do- kuma yapın ama getirdiği şey dokumaya değ- mezse, ona bulaşmamak gerekir.

Buna zeitgeist diyoruz yani mevcut durum bu, 30 sene önce böyle değildi ama şimdi böyle, yani korelasyon, yani bir iletişim bir denklem- dir, iletişim ilişki her neyse bir denklemdir.

Korelasyon yani memnun olmadığınız durum- larda denkleme eksiltme çoğaltma yaparsınız, buna bant aralığında korelasyon oluşturmak denir. O kişi ile mevcut durumda sıkıntılı bir şey varsa, onun başka bir yönünü masaya ko- yarsınız, mevcut durumunu göz ardı edersiniz, böylece yeni bir denklem kurulur.

Mesela bir terapi oluşturuyorsunuz, baktınız kişi sürekli birilerinden şikayetçi, anlatıyor da anlatıyor, anası babası kocası komşusu arka- daşı, hemen bir oyun teorisi kurun, deyin ki ona ‘şimdi bu şikayet ettiğiniz herkes için iyi bir şeyler söyleyin, düşünün, ufak da olsa iyi bir şeylerini’ bu yeni bir korelasyon oluştur- maktır. Bu hem size hem de o kişiye çok şey katar. Yöntemlerden biri de bilinçli olarak ileti- şimi pat diye kesmek, o zaman kurgusu he-

(43)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 43 men bozulur ‘başka zaman devam ederiz’ der- siniz, enerjisi soğrulur. En kötü kişilik özelliği pasif agresifliktir, hatun milleti çok yapar ama kimseye faydası da yoktur, kendine de faydası yoktur. Yani pasif agresif konuşma ve davra- nışları olanlarla muhatap olmamak, enerjisinin soğrulmasını beklemek lazım, genellikle bu tür olanlara ani iletişim kesintisi yapılır, bir şey elde edemeyeceğini anlayınca enerji soğrulur.

Aslında her türlü iletişimde katalizör kullan- mak insana büyük kolaylık sağlar, yanında sandalye taşımaya benzer, yorulunca açar otu- rursun, bunun gibi.

Bir konu üzerinden iletişim kurduğunda, ko- nuyu bıraktığında konuyu bırakmış olursun, kişiyi değil. Kişi ile başka bir katalizör malze- me ile başka konuda iletişimini sürdürürsün ama ne zaman iletişimi kendi kişisel, duygu paradigmaların üzerinden yürütürsen bu sü- rekli ağırlaşan bir yükü taşımaya benzer, kambur gibi, farkı onu sırtından atamazsın ama katalizörü istediğin zaman bırakırsın, so- nuçta o bir katalizör, konu değişmiş olur.

(44)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 44 2.DERS: DİNAMİK ÇERÇEVELEME İLE NE- GATİF ÇERÇEVELEMELERİ ENERJİ FORM- LARINA DÖNÜŞTÜRTÜRMEK

SAMİMİYET nasıl bir şeydir, nasıl bir şey de- ğildir?

Ama bunu günümüzün konusuna bağlayalım.

Bu iki kavramı bir arada işleyeceğiz. Öncelikli olarak samimiyet ve dinamik, bu kavramlar, herkes bu kavramları bilir ama içerdikleri ko- nusunda net bir görüşleri yoktur.

DİNAMİK ile başlayalım, her şeyin bir dinamiği vardır. Bir dinamik oluştururken mevcut za- man diliminde bunu operasyonun başlaması ve sona ermesi şeklinde değerlendirelim. Baş- langıç anı ve bitiş anı vardır, bir çeşit planlama vardır.

Mesela bir silahın menzili vardır. Silahın men- zili ile silahın ateş gücü bir temel dinamik oluşturur. Yani içeride ve dışarıda olayı, yani silah sizin arzularınıza göre davranmaz, sizin silahın dinamiğine göre davranmanız gerekir.

Örneğin bir tüfekte ki bu mekanizma öyle bir günde geliştirilmedi, gez-göz arpacık vardır.

Yani gözden çıkan bir bakış çizgisi gez denilen delikten çıkar ve arpacık denilen çıkıntını üze-

(45)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 45 rinden geçer ve hedefin alt kenar ortasına ula- şır. Bu atış yapmanın mekaniğidir. Başka tür- lüsü yoktur ama diyelim ki bir tüfeğin gezi kaymış olsun, düzgün nişan alamazsınız. Bu- nu düzeltmenin yolu ise keskin bir nişancının 3 atış yaparak her defasında düzeltmeler yap- masıdır çünkü keskin nişancının sabiti doğru sabittir, hatalı olan tüfeğin mekaniğidir. Ön kabul budur, böylece tüfeğin gez hatası düzel- tilir.

Bir dinamik sistem, bir örüntü oluşturmak için ya mühendislikle gerçekleştirilir ya da kendiliğinden gelişir. Örneğin kurbağaların çoğalması, kışın yumurtlayan kurbağalar, yu- murtalar toprağın altındadır. Az bir yağmur birikintisi olursa, toprağın üzerinde orada bir habitat başlatır, bu da bir dinamiktir. Yani merkez bir sabiti vardır ve bu merkez sabiti bir çeşit referans olarak kullanır.

Ne olursa olsun, olan şeyler bir olaydır. Örne- ğin suyun 100 derecede kaynaması, çayın belli sürede demlenmesi her ne ise, kesinlikle bir dinamik oluşturur.

Mesela ezoterik sistemde dua yani istekte bu- lunmak bir dinamik oluşturur, birinin size bir söz söylemesi bir dinamik oluşturur. Her türlü

(46)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 46 karşılaşma ya da önceden gerçeklemiş ama sizin onun zamanına düştüğünüz anlar ve olayların kendi dinamikleri vardır.

Çamur örneği ile buna bir başlangıç yapmış- tım, kısa bir tekrar yapayım çamur konusun- da, çamur kendi halinde bir çamurdur ama potansiyelleri onun dinamik formlarını oluştu- rur. Onu yoğurur ondan bir kase yaparsanız, bir kase formu olan çamurunuz vardır, potan- siyeller hem ileriye hem de geriye doğru açıktır, devam edip çanağı pişirmezseniz o yapı dağıla- bilir. Yani hem ilerleme hem de gerileme olası- lıkları devam etmektedir.

Şimdi sisteme bir üçüncü kavramı koyalım, ALGILAMAK.

Yani elimizde samimiyet, dinamik ve algılamak kavramları vardır.

Neden algılıyoruz ya da neden algılamıyoruz, neyi algılıyoruz, neyi algılamıyoruz? Aslında konunun bizim benliğimiz ile doğrudan bir il- gisi yoktur, konu beynimizi kullanma disipli- ninden gelir. Algılayan siz değil 5 duyu üzerin- den beyninizdir. Nasıl eğitilmişse o şekilde algı- lar.

(47)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 47 Yani içeride-dışarıda sistemi burada da vardır.

Öncelikler değişir ve herkeste farklıdır. İşte bu herkeste farklıdır kısmı işin koçluk bölümü- nün eğitimine girer ve ilerleyene dakikalarda bu konuya da gireceğiz.

Bir şeyin algılanması demek, bir bilgi örüntü- sünün, buna gözlem yolu ile elde edilmiş bilgi- lerin birleşerek bir anlam oluşturması diyelim, buna köpek örneğinden gireyim. Diyelim soka- ğınızda bir sokak köpeği var, bu köpek bir kere üzerinize koştu, önce paniklediniz ama kısa bir süre sonra köpeğin zararsız, kuyruk sallayan olduğunu ve sevgi istediğini gördünüz. Her de- fasında köpek size koştu ama siz hiç kaçmadı- nız. Tekrarlanan bir şekilde aynı olay gerçek- leşti, köpek patilerini bacaklarınıza dayadı, ısırmadı, kafasını uzattı siz de onu okşadınız.

İşte beyin artık buna koşullanmıştır, beyaz kö- pek ısırmaz ama başka biri ilk defa bu olayı yaşadığında, üzerine koşan köpek bilgisi her- kese panik yaratır ama ikinci aşama köpek ile kurulan bağ ile beyniniz başka bir bilgi örün- tüsü oluşturur.

Algının konumlanması tamamen kullanılan referanslarla ilgilidir. Dünyada çeşit çeşit in- san vardır. Örneğin her gününü servetine da-

(48)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 48 ha çok para katmak için geçiren bir kişi, gü- nün sonunda paralarını sayar, algısı parası çoğalmışsa mutludur, azalmışsa mutsuzdur şeklinde. Yani algının dinamikleri beynin kul- landığı referanslar ile ilgilidir. Fakat bu refe- ransları değiştirmek çok kolaydır, zor olan kısmı ise niyet etmektir. Genellikle kimse kul- landığı, alışkın olduğu referansları değiştirmek istemez.

Bir koçun, danışanlarında karşılaşacağı en büyük sıkıntı budur. Bunun nedeni ise kişinin mevcut davranışlarına yatırım yapmış olması- dır. Beyin yanıldığını kabul etmek istemez ve savunmaya geçer. Mevcut referanslar ne ise onu savunur, bunlara amalar-eğerler dizisi di- yoruz. Ertelemeler-atalet ve alışkanlıklar, yani kolay olan yol ve zaten üzerine yatırım yapıl- mış olan mevcut bilgi örüntüsü, yani ön kabul- ler ve referanslar için kimse “yanıldım, hatalı düşündüm, hatalı yaşadım, hayatım bir hata- dan ibaretmiş” demez.

En büyük bariyer de burada yaşanır zaten.

Yani algının kullandığı referansları değiştire- rek, hayatı da değiştiririz, yeni perspektifler koyarız.

(49)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 49 Şimdi gelelim samimiyet konusuna, bununla doğrudan bağlantılıdır, herkes kendisini yete- rince zeki akıllı olarak kabul eder, bu da do- ğaldır yoksa hayatın anlamı olmazdı. Hatta herkes kendisinin diğer herkesten daha akıllı ve daha zeki olduğunu düşünür ve hatta her- kesin prens-prenses çocukları diğer her çocuk- tan daha akıllı ve zekidir  bu inançlar yaşa- mak için gerekli olan inançlardır.

Samimiyet sisteminin temelinde de referanslar kullanılır, onun da bir dinamiği vardır. Zaten referanslar kullanmasak, kuantum dünyasın- da yaşıyor olurduk. Belirsizlik algımızı ve bilgi örüntülerini düzenleyebilmek için akışı kesip, bilgiyi nesnelleştirmek zorunda olduğumuz için mecburen insan beyni her şeyi kesitler şeklinde algılamak zorunda kalır. Yani insan algısı kesitlerden oluşur, beyin bu kesitleri bir araya getirerek bundan bir anlam semantik oluşturmaya çalışır.

Samimiyet dinamiğinin referansları bir kaç ta- nedir. Bunlardan en önemlisi, her zaman dedi- ğim gibi TEVEKKÜL, TEFEKKÜR.

Bu arada ilave edeyim tefekkür etmek, yüz bin başka ibadetten daha kıymetlidir ve temel karma sistemidir.

(50)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 50 Karma sistemi vesileler şeklinde meydana ge- lir. İşte referansları burada oluşturursanız, samimi bir insan olursunuz, yani hakiki. Ko- şullara ya da duygulara ya da beklentilere göre değil, meydana gelmiş olan adil hukuka göre davranırsınız.

Özünde bu yatar, getirisi de saflıktır. Kafanız ıvır zıvırla meşgul olmaz, psikolojik kırıklıklar yaşamazsınız, rafine temiz bir düşünce siste- miniz olur.

Şimdi konumuz koçluk olduğu için, doğal ola- rak karşımızda bir danışan olacak ya da kendi kendinize koçluk yapacaksınız. Birinden baş- layalım ve konumuza ÇERÇEVELEME kavramı ile devam edelim.

Çerçeveleme nedir? Mesela duygulanım pante- onunda duygular tanrılar gibi hakimiyet sağ- lamaya çalışır. Her duygu yaşayan birer me- kaniktir, yaratılmıştır, sahipleri vardır, bu duyguların enerjilerinden beslenen metafizik yaratıklar vardır.

Yani insan duygusu metafizik beslenme siste- minin içinde bir yiyecek olarak metafizik canlı- ların besinidir. Hangi metafizik canlıyı besler- seniz, o da sizinle takılır, size kanka olur, sar-

(51)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 51 maşık gibi yanınızda sizinle simbiyotik bir ha- yat yaşar. Yani ağaca sarılmış bir sarmaşık, ağaç ile simbiyotik bir ilişki içindedir.

Bu duygular korku, endişe, kaygı, güven, gü- vensizlik, şüphecilik, minnettarlık, kibir vesair türündendir. Yani duygularınızı yönetiyor ola- bilmeniz gerekmektedir.

Korkunuz ile beslenen size musallat olmuş bir metafizik varlık, sizi sürekli korkmaya teşvik eder, ya kibrinizle beslenen ya da öfkenizle beslenen ya da merhametinizle beslenen, yani siz duygularınız ile metafizik bir musallat için- de yaşamak durumunda kalıyorsunuz.

İşte bunlardan biriyle başlayalım, mesela olumludan başlayalım;

Merhamet duygusu, merhamet duygusunu besleyen, ondan beslenen iyi meleklerdir, dü- şenler değil çünkü bunun enerjisi ruhunuz üzerinden onlara ulaşır, onlar da bundan memnun kalır, karşılık verir, sizi yüceltir.

Mesela cesaret, mesela çalışkanlık, mesela po- zitif duygular ama hepsinden daha değerlisi olan merak. MERAK bilgi sistemi ile kurulan bağdır, temelinde tecelliyata yaradılışa olan bir hayranlık vardır. Yani tanrı tecelliyata hayran-

(52)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 52 lık duyan kullarını çok sever, asıl en büyük dinamik budur. İçinde saflık masumiyet var- dır.

Ne olursa olsun dedik, karşınızda duran şey bir algı dinamiğidir, hepsi bu, bunun farkındalığı içinde olmanız gerekmektedir. Si- zin algınız, size gösterilen algılar ama karşınız- daki olay-durum ya da insanda bütün haller aynı anda mevcuttur. Günümüzde, işte burası çokomellli  hangisi daha çok derseniz, var ve yok, yok daha çoktur var azdır. Var üzerinde yoğun rekabet vardır.

Mesela güvensizlik çok fazladır, aç gözlülük çok fazladır, kibir çok fazladır ya da olmayan olumlu şeylerin yerinde olumsuzluk vardır.

Yani ölçersek hayatın içinde yüzde 97 oranın- da olumsuzluk, belki yüzde 3 oranında olumlu bir şeyler vardır.

Olumlu az olduğu için müşterisi de çoktur, bundan dolayı sizin pozitif enerjileri kullanma- ya çalışmak yerine negatif enerjileri işe dönüş- türmek şeklinde bir planınız olmalıdır çünkü negatif bedava, maliyeti yok, çok fazla, sebil..

Şimdi toparlayarak gidelim, dinamik çerçeve- leme nedir? Bunu inceleyelim. Bir mekaniği

(53)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 53 kendi referanslarınıza bağlama işlemidir. Bu- nun doğrudan insan beyni ile ilgisi vardır. Na- sıl olduğuna bir bakalım..

" Birinin mesajını sizinle örnek olsun diye paylaşacağım çünkü konuya cuk diye otur- du.

“Hocam affınıza sığınarak bir şey sormak iste- rim kafama takıldı. İnsan milletinden haz et- mem derken bize nasıl koçluk yapmayı düşü- nüyorsunuz? Birinci dersinizi tekrarlayarak okudum yazdığınız her şey havada kaldı, ben- de farkındalık yaratmadı. Kabul ediyorum bil- giye verdiğiniz emeği takdir ediyorum, fakat kendinizden haz etmemenizin bir açıklaması vardır illa, bunu bilmek isterim. Sizin gibi ilim sahibi değilim fakat kocaman yüreğimle her zerreden haz ediyorum. Bu yüzden 2.derse ka- tılmadım beni gruptan çıkara bilirsiniz. Sonsuz sevgilerimle.”

Elimizde böyle bir insan tiplemesi var, diyelim danışan olarak size geldi, bu cümleleri kullanı- yor. Şu anda yaptığım şey negatif olanı işe dö- nüştürmek.

Şimdi teşhis yapacağız, bu cümleleri ya da bu- na benzer cümleleri kuran bir insan aslında

(54)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 54 neyi istemektedir, hangi türden bir paradoks içindedir?

Hemen teşhisi koyalım, kutsanma arzusu.

İnanın bana bunların sayısı o kadar çoktur ki, kutsanma arzusu ile gelecek olan, kutsanma arzusu içinde gelen, sebebi de yine beyindir.

Lanet olası beyin muhtaç bir sistem, endorfin, serotonin, dopamin, oksitosin istiyor, aç köpek gibi beni besle diyor ama gündelik hayat içinde insanlar değersizlik hisleri ile dolu, takdir edilmiyorlar, beğenilmiyorlar, sürekli tetikteler.

Öyle şeyler olmalı ki; biri onlara sen önceki hayatında kraliçeydin, sen ışık insansın, sen yücesin filan demeli ki en azından beyin biraz serotonin üretsin.

Şimdi şu cümleyi inceleyelim:

“Yazdığınız her şey havada kaldı, bende farkındalık yaratmadı.”

Burada kişi kendini konumlandırıyor, sizin bir mekaniğinizi, bu masalda mekanik benim cümlelerim oluyor, sabit bu, yani değerlendir- miş, incelemiş, etüt etmiş, yargılamış ve karar vermiş. Buna yetecek zihinsel kabiliyet var ya- ni.

(55)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 55

“Havada kaldı, farkındalık yaratmadı” iki olumsuzluk görüyoruz burada.

“Havada kaldı” ile başlayalım, yani siz bir su- num yaptınız, bir girişgah oluşturdunuz, yani topu pasladınız. Aslında kendinizi açtınız, bir şeyler yazdınız ya da anlattınız, sadece bu bile karşı tarafın iletişim sırasında hakimiyeti ele geçirmesi için bir fırsat yaratır. Yani teraziyi kurma şansı var ve kuruyor, “havada kaldı”

işte tuzak burasıdır.

Bunun optimal cevabı, “havada kalan nedir?”

şeklinde bir savunmaya geçmeniz, sözlerinizin havada kalmadığını ispat etmeye çalışmanız.

İşte tuzaklardan bir budur. Yani bu kişinin kibir enerjisinden beslenen bir musallatı var.

Eğer karşınızda böyle biri ya da böyle bir danı- şan varsa ilk karar vermeniz gereken konu şu- dur, bu kişi A noktasındadır, bu kişiyi hangi B noktasına taşımalıyım? Yani gösterilen hali kibir ama diğer bütün halleri orada mevcut, herhangi birisine bağlantı kurabilirsiniz ve oraya doğru kişiyi sürükleyebilirsiniz.

Diyelim ki gerçek anlamda bu kişiye yardımcı olmak istiyorsunuz, bu arada samimiyet konu- suna gelirsek bununla ilgili bir konu, burada

(56)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 56 samimiyeti oluşturmak için beklentisizlik için- de olmanız gerekiyor. Yani bu kişinin sizinle ilgili yargılarının sizin için bir önem taşımama- sı gerekiyor. Gidebilir, kalabilir, herhangi bir şey yani fark etmezlik durumu, en başından bağlamı bu şekilde kurduğunuz zaman bu kişi asla kendi oluşturduğu referanslara sizi bağla- yamaz.

Elbette danışanı bir başka duygu haline taşı- manız gerekiyor. Konu bilgi transferi değildir bu durumda konu mutlaka kişinin duygu ha- lini yönetmektir. Bir B noktası seçersiniz ve asla bu söyleme karşılık vermeden, bu kişiyi sorgulamaya başlarsınız, sanki bu cümleler sözler söylenmemiş gibi. Bundan dolayı da sağlam bir anlam kaydırması yapılması ge- rekmektedir.

Örneğin;

Saçınızı ne sıklıkta sarıya boyatıyorsunuz?

Saç dökülmeniz var mı?

Ailenizde herkesin burnu kemerli mi?

Hiç namaz kıldınız mı?

(57)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 57 En çok hangi duayı etmeyi seversin ya da dua- larında eksik etmediğin biri var mı?

Ölüm gibi ağır bir kayıp, kimi kaybettiğinde en büyük boşluğu yaşadın?

Yani bu tür sağlam bir anlam kaydırması ile sorgulayan beynini hemen by pass yaparsınız, onu limbik sisteme girmeye zorlarsınız ve ha- kimiyet yeniden size geçer. Hatta bunu söyle- meden önce;

Çayınızı tazeleyeyim mi?

Bir kahve daha ister misiniz?

Türünden zaman kırılmaları da yaşatırsınız.

Yani sorunlu danışanları ki hepsi sorunludur, prefrontal lob uyaran-algı sisteminden, bu modelle mutlaka limbik sisteme çekmeniz ge- rekmektedir. Girdiği anda kendi kurduğu tu- zağın içine düşer. Yani limbik sistemde 3 daki- ka dursa hemen serotonin salgısı başlar. Siz- mekan-ortam ve kendisi ile bu bağlam üzerin- den metafizik bilinçaltı bir bağ kurmak zorun- da kalır.

Bu taşıdığınız noktada onu işlemeye başlarsı- nız ki, bu yine limbik sisteme yönelik sorgular, mesela evlilik durumu sorarsınız. Kim daha

(58)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 58 önce evlendi, siz mi en yakın arkadaşınız mı?

Sonsuz soru çıkar bundan.

Şu cümleler:

“Kabul ediyorum bilgiye verdiğiniz emeği takdir ediyorum, fakat kendinizden haz..”

Bunlar samimiyetsizlik ürünü, şablon cümle- lerdir, ayarlanmış cümlelerdir. Yani nezaket gösterisi altında kendisini yargılayıcı- değerlendirici, karar verici konumunda, ko- numlandırmak. Buna da aynı şekilde davra- nabilirsiniz.

Bana sorarsanız, ben nasıl yaparım? Bu konu- larda beni pek örnek almayın, dediğim gibi in- san milletinden pek haz etmem. Benim tarzım iletişimi askıya almak, cevap vermemek, ilgi- lenmemek, gerekirse iletişimi kesmek, gerekir- se ilişkiyi kesmek şeklindedir ama bu model size yaramaz çünkü sizin insanlarla işiniz var, onları yola getireceksiniz. Bundan dolayı verdi- ğim teknikleri kullanmanız gereklidir.

Yani metaforik olarak korunmacı model oluş- turan yani nezaket dili altında değersizleştirme operasyonu, bunlar gündelik hayatta sıkça olur. Yapmanız gereken hocanın dediğini yap, yaptığını yapma modelidir. Yani iletişim tek-

(59)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 59 niklerinizi geliştirin, karşınızdaki insanı ka- zanmaya çalışın ama benim böyle bir derdim yok, başka işlerim var.

Şimdi konumuzu bağlayalım, konumuz şu;

Negatif olay-enerji-durum çok fazla var, gani gani, işte bu enerjiler ortalıkta bedavaya dola- şıyor. Birinin size iyi enerji vermesi nadiren olur ama kötü enerji her yerde, salgın hastalık gibi, bize düşen bu negatif enerjiyi dinamik çerçeveleme ile işe dönüştürmek çünkü dönüş- türülen her enerji beyin tarafından ödüllendiri- lir ve serotonin açığa çıkar, yani iş elde edersi- niz, fayda elde edersiniz.

Beyin-zihin sistemi referanslarını fayda üzerine kurduğu için işe dönüştürülen her negatif enerji fayda sağlar. Ortalıkta da bol bol var za- ten, aynı benim yaptığım gibi cümlelerini aldık vatandaşın işe dönüştürdük.

Şimdi sırasıyla işlem yapalım;

1) Bir duyguyu hissetmek, herhangi bir duygu, korku, endişe, aşağılanma vesair, negatif şey- ler

2) Kaynağı tespit etmek

(60)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 60 3) Pozisyon almak

Yani negatif enerjiyi hangi noktadan, hangi noktaya getirmek istiyorsunuz? Buna karar verdikten sonra anlam kaydırması yapıyorsu- nuz. Negatif enerji veren kişinin prefrontol lob sisteminden çıkıp limbik sistemde iletişime girmesini sağlıyorsunuz. Nasıl yapılacağını an- lattım, ondan sonra da o kişiyi belli bir plat- forma taşıyorsunuz. Mesela size hayranlık duymaya başlayabilir ya da sizden daha fazla faydalanma arzusu vesair..

Siz sorgularken o da kendisini sorgular, yeni sorular çıkar, onları size sorar ama artık oyun oynayamaz. Neden? Yaparsa iletişimin askıya alınacağını hisseder, kazancını yani serotonini kaybetmek istemez ama kötü enerjiler için ille de bir şahıs olması gerekmez, bir olay da ger- çekleşebilir. O zaman da aynı şekilde AYNALAMA yapılır. Olayı yaşayan ya da tanık olan siz ve olayın dışında durum değerlendir- mesi yapan diğer ayna siz..

Burada siz-siz arasında bir iletişim, yargılama süreci başlar. Sonucun vesile-karma sistema- tiğine, mekaniğine bağlanması gerekir. Bu du- rumda ve soruyu, neyin kefareti ya da neyin vesilesi? Sorgulama başladığında yine

(61)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 61 serotonin döngüsü başlar ve aydınlanma ya- şarsınız.

Yani toplama, konumuz negatif enerjiyi işe dö- nüştürmek, konumuz buydu bugün, böyle yaptığınız zaman negatif enerji işe döner.

Korkularınız ve benzeri şeyler ile sülük canlıla- rı beslemeyin, yoksa sizi besin kaynağı olarak kullanırlar, yakanızdan düşmezler.

Bugünlük bu kadar, sorusu olan sorabilir, umarım dersimizden keyif aldınız..

(62)

MUSTAFA KARNAS Sayfa 62 3.DERS: ALGILARIN PROFİLLEŞTİRİLMESİ İLE EFEKTİF YÖNLENDİRME PROSESLERİ Hayat karşılaşmalardan ibarettir, bu başlık altında işleyeceğiz günün konusunu, bir yanda bir danışan bir yanda bir danışman var ya da kendi kendiniz ile yüzleşiyorsunuz. Yani bir şeylerin bir şekilde daha iyi olması gerektiğini düşündüğünüz için ya da diğer kişinin dü- şünmesi bir kişi, bir şey, bir durum ile gerçek- leşen her karşılaşmayı aslında siz kendiniz de- ğil beyniniz gerçekleştirmektedir.

Beyniniz nedir? Beyniniz referanslardan oluş- muştur. Referanslara bir örnek vereyim tu- tunmak kavramı üzerinden:

Örneğin istridyeler resiflere, kayalara tutunur, oradaki habitattan beslenirler. Beynin yapısı da böyledir. Beynin her katmanı, her snaps ya da lobu kayalara yani referanslara tutunmuş öncül bilgi kayalarına tutunur, her karşılaş- mada siz ve muhatabınız kayalara tutunmuş birer istridye gibi davranan beyinlere sahipsi- nizdir. Gerçek budur ama algı farklı bir şeydir.

Bu tutunmuş beyin-zihin kalıbı her karşılaş- mada sonsuz bir dalgalı denizdeymiş gibi dav- ranır, yani bir midye düşünün olması gereken yer bir kaya, oraya tutunmalıdır ama sonsuz

Referanslar

Benzer Belgeler

İlgili standartlara göre üretilmeyen ve müşteri beklentilerini (vaat edilen) karşılamayan, müşteri şikâyeti ya da tatminsizliğine yol açan hizmetler kusurlu

Bu çalışma hastaların muayeneleri sırasında dermatoloji eğitiminin bir parçası olarak poliklinikte bulunan ve aktif hasta muayenesine katılan tıp öğrencileri

danışman uygun olabilir, nerelere refere edilebilir, danışanın süreçten beklentileri ne kadar gerçekçi, danışma ne kadar sürebilir gibi)..

Kültür ve sanat alanında çalışan, üreten aktörlerin soyut ya da somut olarak ortaya koyduğu hemen her şeyin müdahale olduğu tezinden yola çıkarsak, bu yıl

gerçekleştirme konularında tasarlanmış profesyonel bir yardım ilişkisi olarak algılanmalıdır. Profesyonel psikolojik yardım gerektiren durumlarda okul rehberlik

Her odaya özel ebeveyn banyosu, ince düşünülmüş detaylar ve geniş bir alan her ziyarette kendilerini özel ve rahat hissettirecek.. We know that your guests are very precious

Grup II’deki hastaların daha çok tedavi yan etkileri, hatalı bilgilendirme, çalışama koşulları ve uygulama zorlukları nedeniyle tedaviyi aksattıkları (Tablo

Bu nedenle, takım liderlerinin veya takım koçlarının farklı durumlarda kullanabileceği, çok sayıda teknik ve araç içe- ren bir referans kaynağı olarak