• Sonuç bulunamadı

EĞİTİMİ

DERSLER

MUSTAFA KARNAS Sayfa 27 1.DERS: KOÇLAMADA KATALİZÖR EFEKTİ KULLANARAK, POTANSİYELLERİ YÖNET-MEK

İlk dersimiz potansiyelleri yönetmek ve katalizör kullanımı. Bir koç her türlü iletişim alanında doğrudan entropi alanına girer, yani mekanda bulunan ne varsa enerjiler vesaire doğrudan kaosa doğru sürüklenir, her soru her cevap, kullanılan her cümle, her bakış, her dokunuş soğrulmakta ve çözülmektedir, yani ortama buz koymuş gibi olursunuz. Ortam do-laptan çıkarılmış buzu çözmeye başlar, buna entropi denir.

Bundan dolayı bir koç her türlü iletişiminde mutlaka araya bir katalizör koymak zorunda-dır, eğer katalizör kullanmazsanız orta sahada top çeviren oyuncuya dönersiniz, ne siz ne de danışanınız gidişattan memnun olur. Bir insa-nın bir hat üzerinde çeşitli istasyonları oldu-ğunu düşünün, kendisi de bir istasyondadır mevcut durumda. Bir kişiyi bir noktadan diğe-rine taşımak danışmanlığı görünür hale getirir ama bir insanı bir trene bindirip trenden hiç indirmemek, bütün emekleri görünmez hale getirir. Bundan dolayı her seansın görünür ha-le gelmesi gerekir. Bunda insanın kendi

kusu-MUSTAFA KARNAS Sayfa 28 ru yoktur, bunda kusurlu olan siz insanların beyinlerinin çalışma modelidir. Aslında her türlü seansta temel amaç danışanı bir sonraki seansa taşıyacak olan şey, zihinsel efektlerdir.

Eğer danışanın beyni seans sırasında bir şe-kilde serotonin üretirse, o seans her iki taraf için de başarılı geçmiş olur. Beyin için bir se-ans sırasında belli bir miktarda serotonin üretmesi, bir başarı bir zafer hissi ile keşifler elde etmesi ile sağlanır. Bundan dolayı inilecek istasyon 18 seans sonrasına değil, ilk seans sonrasına bağlanmalıdır.

Burada sıkıntılı olan şey danışmanların mesleği icra ederken hokkabazlık etmesi, kendi içinde korkuları olması, danışmanın özgüven sorunu, dahası da çakallığı söz konusudur.

Danışanı 18 seanslık bir sisteme bağlayarak onu kendine esir etmek ister, birinci danışman kusuru budur. Yani daha ilk hamlede samimi-yetini yitirmiştir. Oysa danışman yüksek özgü-ven ve yüksek ahlak sahibi olmalı ve paraya tamah etmemelidir. Bu demek değildir ki üc-retsiz seans yapsın, hayır en yüksek fiyatı söy-lesin, hatta gerekirse danışan atını arabasını satsın ama her iş dürüstçe olmalıdır.

MUSTAFA KARNAS Sayfa 29 Yani danışman yüksek ahlak sahibi biri olarak danışanına birinci seans sonrası bile bir daha gelmeme olanağını tanımalıdır. Bundan dolayı danışman her seans bitimi için danışanına uy-gun bir istasyon belirlemelidir. Yine buz su ör-neği vereceğim, mesela suyu dondurmak birin-ci halinden ikinbirin-ci haline sokmak demektir.

Bundan dolayı da danışman danışan için onun uygun potansiyel alanlarını tespit etmeli ve buna yönelik bir akış belirlemelidir. Bunlar nedir? Her insanın bir fıtratı vardır ve bu fıtrat bir bant aralığına tekabül eder. Yani aynı mo-del olmasına rağmen faklı enerji alanlarında olan aynı şeyler vardır bir kişi için fıtratı gere-ği. Şimdi belli bir sırayla gideceğiz;

1- Danışana hasta-eksik-kusurlu gözüyle bakmamamız gerekiyor, yani danışanın size karşı bir savunma mekaniği geliştirmemesi gerekir. Yoksa o barikatı aşamaz ona ulaşa-mazsınız. Kendiliğinden zaten var olan bariyer-leri ise iki yöntemle yıkmanız gerekiyor; 1- İgnorance, görmezden gelme, görmezden geldi-ğiniz tepki vermedigeldi-ğiniz her şey soğrulur, etki-sini yitirir. 2- yapı bozumu, son derece sert bir şekilde kendi argümanlarınızı ortaya koyup seansın kurallarını ortaya koymak çünkü in-san zihnine ne kadar çok özgürlük alanı ve

se-MUSTAFA KARNAS Sayfa 30 çenek bırakırsanız o kadar çok dağılır, bu da-nışan için kötüdür, huni gibi onu geniş konfor alanından, huninin dar alanına kısıtlı alana doğru çekmeniz gerekli, elbette herkes böyle değildir ama çoğu böyledir. Kuşkucu, kendini beğenmiş, kibirli, para verdi diye sizin sahibi-nizmiş gibi davranmaya çalışanlar vesair. Bun-ları hızla dar alana sokmalısınız kalkıp gitmek ile kuralları kabul etmek arasında, iki seçenek arasında kalmalı, kalırsa zaten yola gelmiştir, kalmazsa zaten ondan hayır gelmezdi. İleride başınıza bela olurdu.

En başından beri katalizör kullanmanız gerek-lidir. Seans başladığı andan itibaren danışan daha ilk anda tutunacak bir şeyler bulmalıdır.

Yine tren örneğini vereceğim, beyin semboller ve işaretler üzerinden kendine bir yol haritası çizer. Mesela mevcut istasyon, bir sonraki is-tasyon ilişkisi, yani mevcut isis-tasyon bilgisi, sembolü, değerleri, ikinci istasyon bilgisi, işa-retleri, sembolleri, bu hareket bir sonraki is-tasyonun tanıtım broşürünü vermek gibi olur, bu katalizördür. O istasyon ile ilgili bilgiler ol-malıdır, böylece danışanın beyni için bir hedef oluşturmuş olursunuz. Beyin ikinci istasyonu hedef olarak algıladığı anda serotonin üretimi o anda başlar.

MUSTAFA KARNAS Sayfa 31 İkinci istasyon aslında o kişide zaten var olan ama ya farkında olmadığı ya da öne çıkarma-ya, bir şekilde ona tutunmaya razı olmadığı bir durumudur ama bir danışman asla sahtekar, iki yüzlü NLPC'iler gibi olmamalı, yani bu sa-natın içinde yalancılar, düzenbazlar, soytarılar yer alamaz. Yani bir kişide olmayan bir özelliği ya da kusuru varmış gibi göstermemelisiniz.

Emin olun herkesin yüce bir tarafı vardır, işte bu keşif ile birlikte ikinci istasyonun tanıtım broşürünü bu detaylarla biçimlendirmeniz ge-rekir. Artık danışan seans sonrası ulaşacağı istasyonu bilir.

Keşif-hedef- kendi bağlantısı kendi kendini keşfedecek olması vesair, daha ilk anda serotonin döngüsünü oluşturur, sonra diğer katalizörler devreye girmelidir çünkü her biri-nin serotobiri-nin döngüsüne katkısı olacaktır. Bir istasyon var ama artık oraya gidecek bir tren gereklidir. Bu tren ise bir başka katalizördür.

İşte bu noktalardan usta bir danışman, kendi boktan egosunu masadan kaldırır, ben orta-dan kalkmalıdır. Masaya masalsı bir bilge kah-raman gelmelidir.

Masaya gelen kahraman danışanın potansiyel-lerinden biridir, astık mesellerle, masalsı bir

MUSTAFA KARNAS Sayfa 32 dille, asla dikte edici olmayan bir anlatım ile bir anlatıcıyı katalizör olarak masaya koymalı-sınız. Bunu yapmak kolaydır, benimki Bilge Kaskana, siz de kendiniz için oluşturun, oluş-turabilirsiniz. Siz masada artık bir anlatıcı ola-rak varsınız, egonuz yoktur, etiketler yoktur ve kavramlar oluşturmalısınız.

Bu örgüyü oluşturmak için her kavram aynı şekilde birer katalizör olacaktır, her katalizör soyut bir alan oluşturacaktır, varsa da artık ortada bariyer savunma filan kalmaz. Trenin ne olacağını seçmek yolculuk ile alakalı bir şeydir. Danışanın beyni bu yolculuğa rıza gös-terir, göstermelidir de, şimdi bir örnek üzerin-den gidelim.

Diyelim ki bir anne kız var, anne kızını yöne-temiyor, bunu nasıl yapacağını anlamak istiyor ya da genel bir istek, herhangi biri karşı cins-ten birini seviyor aşık ama karşılık göremiyor ya da eşinden yeterince ilgi görmediğini düşü-nüyor ya da iş yerinde hakkının yendiğini dü-şünüyor vesair, bütün problemler aynıdır.

Bunlar karmaşık şeylerdir çünkü çoğu insan kendi hikayesini eksik anlatır, kimse haksız çıkmak istemez. Bunların hepsi iletişim ile ilgi-lidir. Şimdi kesin hepsine uygulanacak bir

sis-MUSTAFA KARNAS Sayfa 33 tem, ikinci istasyon olayını oluşturmak, şimdi danışanın hareketlerine baktık 1-100 arası puanlama yaptık, iletişim dengesinde hızı han-gi şekilde, denge 50 diyelim, 50 altı eksi, 50 üstü artı, az ya da çok, aslında onun proble-minin ne olduğunu bile bilmiyoruz, sormamıza da gerek yok.

Televizyon neden çalışmıyor? İlk önce bakarız fiş takılı mı diye, değil mi? Şimdi bakıyoruz, fiş takılı mı? Konuşurken, yerken, içerken, sigara içme biçimi, kılığına kıyafetine, saçına başına ne kadar zaman harcamış, konuşma şekli vesair, bir derecelendirme yaptık ve artı 68 ol-duğunu gördük, yani aşırı hızlı hemen tepki veriyor, hemen tepki istiyor.

Şimdi bunu danışana hiç söylemeden, ancak aptal bir danışman ‘çok hızlı tepki veriyorsu-nuz’ der, yani akıllı bir danışman asla suçla-maz, her suçlama, her eksik gösterim bariyer oluşturur. Şimdi verilen tepkilerin yavaşlatıl-ması gerekiyor, örnek olarak ona şöyle denir.

Bazı insanların tepkisi yavaştır, algılamaları yavaştır ya da özgüvenleri zayıf olduğu için hemen tepki veremez. Belki de ona yardımcı olmak ve onun algılayacağı şekilde ya da vere-ceği tepkinin hızına uygun beklentiye girersek,

MUSTAFA KARNAS Sayfa 34 ona yardımcı oluruz’ şeklinde bir şeyler söyler-siniz, artık ikinci istasyon belli oldu, tren de belli oldu hızla ilgili, şimdi bilet alınacak. Şim-di konuşturmaya başlarız kadını, kızı hangi zamanlarda ne tür tepkiler veriyor?

Örnek olarak birini alırız ve şöyle deriz ‘kadim-ler buna bir formül bulmuştur, eski‘kadim-lerden biri şöyle bir yöntem kullanmış, tepki vermeden önce elini yıkamak, zaman kazanmak şeklinde, bu durumda siz bu es zamanı için kızınıza na-sıl bir zaman tanırdınız?’ Bu şekilde konuşma içinde geçer. Mutlaka bir takım bilgiler verir, her bilgi birer katalizör olur ve seans bittiğinde kadın bir teknik öğrenmiş, kızının bir yönünü keşfetmiş ve eskisinden daha bilgili olarak se-ansı bitirmiş olur ama en önemlisi serotonin üretmiş olur, bunu kendisi bilmez ama fark eder. Şartlı refkleks, ne zaman ihtiyaç duysa yine size gelir çünkü serotonin verecek başka kaynak yok, işin büyülü kısmı böyle.

Şimdi potansiyellerden söz edelim..

Potansiyeller olasılıklar içinden çıkar, yani her seçim geride seçilmeyen bir şeyler bırakır ve bunlar da kullanılmamış potansiyeller olarak kendini gerçekleştirir. Bundan dolayı potansi-yeller içinden hedefler seçerken büyük değil

MUSTAFA KARNAS Sayfa 35 küçük dalga içinden seçim yapmanız gerekir.

Örneğin uç bir örnek vereyim nadiren de olsa bazı aileler vardır, ailenin çocukları baba-anne mesleği olan doktorluk gibi alanlara zorlanır.

Şimdi bir çocuk ile bir doktor arasından uzun bir mesafe vardır, bir çocuğun doktor olmayı hedeflemesi büyük dalga içinden bir seçim yapması demektir. Oysa mutlak gerçeklik bir işin kendi getirisi değil marjinal faydasıdır.

Marjinal fayda nedir? Mesela bir şey için koşu-yorsunuz, diyelim ki kupa için, bunun getirisi bir kupa olabilir ama marjinal faydası sağlıklı kalmaktır, ter atmaktır, spor yapmış olmaktır, bu ceptedir.

Şimdi çocuk-doktor ilişkisine bakarsak, mese-la bir doktorun her şeyden önce İngilizce bil-mesi gerekmektedir. Yani çocuğa yabancı dil öğretmek doktorluğa giden yolda bir eylemdir, hedefin olası potansiyelleri içinden marjinal faydası olanı seçmiş olursunuz. Çocuk doktor olamasa da yabancı dil sahibi olur. Bir diğer marjinal fayda çocuğun fizik-matematik öğ-renmesidir, çocuk doktor olamasa da bilim alanında bir pozisyon elde edebilir bu bilgiler ile. Bundan dolayı, bir hareketin, eylemin, ki-şinin, durum ve olayın potansiyellerini

değer-MUSTAFA KARNAS Sayfa 36 lendirirken dar dalga boyutunda ilk görülen dalga çemberi hedeflenmelidir çünkü ilk dalga hareketini yakaladıktan sonra bir sonraki dal-ga ele geçirilmiş marjinal fayda ile gerçekleşir, onun üzerinden şekillenir.

Arada ki fark ikinci dalgayı dil bilen bir çocu-ğun, dil bilmeyen ile olan farktır. Her türlü ile-tişim ve ilişkide de aynı şekilde davranmak ge-rekir. Yani bir insanla kurduğunuz ilk iletişim örüntüsünde beklentiler üzerinden giderseniz, o zaman uzak dalga boyutunu hedeflemiş olursunuz. Hem maliyeti yüksektir hem de da-ha fazla zaman da-harcamak gerekir, bundan ola-yı iletişim ve ilişkinin ilk ayağında ilk dalga iletişimin ve ilişkinin bir sonraki hedefi olarak tayin edilir ve paradigma bunun üzerinden oluşturulur.

Bir insanın sizinle ilgili birçok uzak potansiyeli olabilir, birlikte çalışmak, evlenmek, iyi dost olmak vesair ama asıl olan bu olmamalıdır, başlangıç noktası ilk dokunma ile zaruri ayrı-lık, sonuçta herkes evine gidecek, bir süre var-dır, bir kaç saat olabilir. İşte iletişim örgüsü sadece bu zaman dilimi içine yerleştirilmelidir.

Bunu sağlamak için de elbette diğer tarafın

MUSTAFA KARNAS Sayfa 37 sözleri hareketleri denklemin diğer tarafını oluşturur.

Bundan olayı ilk iletişim örüntüsünden marji-nal fayda elde etmenin yolu iletişimi karantina içinde başlatmaktır, yani sınırları daraltmak-tır. İletişim dili ve hızını kontrol etmektir, gere-kirse süreyi de kontrol etmektir. Yoksa ne olur? Bir sürü zamanı gereksiz yere harcar, bir de üstüne bin tane yanlış anlamalar yaşarsınız karşılıklı olarak.

İletişim sırasında karşı taraf her zaman sizin ağınıza en yüksek yerden bağlanmak isterken, en alt düzeyde risk almak ister. Yani sizi refe-ranslar vermeye kendiniz hakkında onda gü-ven oluşturmak şeklinde sorgulayıcı bir dil kullanır. Bu hamleler kişinin size en üst ba-samakta bağlanması çabasıdır, böylece sanal olarak benim tabirim ile osuruğa karpuz kes-tirmeye çalışır.

Bu durumda siz kendi davranışlarınız ile onu en alt yapıya bağlamalısınız, eğer giderse git-miş olur ama kalırsa en alttan yukarıya doğru sizi kazanmaya çalışmak durumunda kalır.

İletişimde ilk hamlede marjinal fayda sağlamak bu şekilde olur, yani bir kişiyi sizi kazanmaya zorlamış olursunuz.

MUSTAFA KARNAS Sayfa 38 Bir kere başladı mı bu şekilde, artık ulaşılması gereken hedef siz olursunuz ama tersi olursa sürekli onaylayıcı taraf diğeri olur çünkü onu en yüksek yere bağlamak suretiyle bu gücü ona siz vermiş olursunuz. Yani anda başlayan ve biten belli bir süre içinde kalacak olan ileti-şim ve ilişki modelinde kurgu bu şekilde oluş-turulmalıdır.

Bunu şu şekilde izah edelim, bir oyun içinde-siniz, cebinizde 100 liranız var, o gün kumar havası içindesiniz, 1 tl loto, 1 tl bahis, 1 tl başka bahisler, 1 tl piyango şeklinde uzak alanlara yatırım yaparak spin atarsınız, yani uzak geleceğe bağ kurmuş olursunuz. Mesela 10 tlyi bu şekilde zor olasılıklara yatırırsınız, bunlarda kazanma ihtimaliniz zayıftır ama ola-sıdır ama kalan 90 lira ile yazı tura atarsınız şansınız yüzde elli, yani sizden referans gös-termenizi bekleyerek kendini tahta oturtmak isteyeni siz en alttan başlatırsanız, örnek vere-yim; adam padişah ama tekkeye derviş olmak ister.

Padişah diye onu tekkede post sahibi yapmaz-lar. En alttan başlar tuvalet temizlemekten, siz de öyle yapacaksınız. Kim tırmanmaya başlar-sa onu en alta iteceksiniz, diğer yandan o

kişi-MUSTAFA KARNAS Sayfa 39 nin bazı yönlerine ufak yatırımlar yapacaksı-nız, alır giderse kayıp 1 lira olur, onu zaten göze almıştınız. İlişki sistemlerin de ise kesin-likle kurgusal davranmamanız gerekir, yoksa potansiyelleri açığa çıkmaz, ne sizin ne de di-ğer kişinin.

Bundan dolayı ilişkilerde mutlaka katalizörler kullanılmalıdır. Dokuduğunuz şey kendiniz değil ürünleriniz olmalıdır. Bir insanın ürünle-ri neler olabilir? Sohbeti, bilgisi, neşesi, keyfi, havası, ortaya koydukları, masaya ne konulur-sa onunla dokuma yapılmalı, prensip bu olma-lı, buna korelasyon diyoruz.

Kendinizi dışarıda bırakıyorsunuz, ilişkiyi ken-diniz üzerinden değil, herhangi bir şey üzerin-den düzenliyorsunuz, temel yapı bu olmalıdır.

Bu ilişki için karşı taraf fark etmez, eşiniz ço-cuğunuz sevgiliniz iş arkadaşınız müşteriniz öğrenciniz hiç fark etmez, sistem aynıdır.

Masada ne görüyorsunuz, ortaya ne çıkarılmış ise dokuma tezgahına o girmelidir. Hata nedir?

Eğer karşı taraf masaya bir şey koymuyorsa, siz de onu zorluyorsanız bir şeyler koyun diye bu hata olur. Doğru hareket ise masadan çe-kilmek olur çünkü karşı tarafın hangi neden-lerden dolayı masayı boş bıraktığını

bilemezsi-MUSTAFA KARNAS Sayfa 40 niz, belki bir şeyi yoktur, belki size güveni oluşmamıştır, belki korkuyordur, belki başka olanaklara da bakmak istiyordur ama bütün bunların hiç biri prensipleri bozmaz.

Tavır şu şekilde olmalıdır, evet bir işlem yapa-cağız ama masaya bir şey koymadınız, işlem için malzeme yok, başka zaman deyip masa-dan kalkmalısınız, prensip bu olmalıdır. Yani korelasyon olarak, mesela belli bir konuda sohbet etmek korelasyondur, maçlardan, at-lardan, havadan sudan, kitapat-lardan, başkala-rından, mesela bir proje üzerine konuşmak korelasyondur, mesela siz koçluk yapıyorsu-nuz bir danışan geldi dertli, dedi ki; genelde bunu derler, ‘kocam beni aldatıyor, metresi var’ genelde kocası zengin kadınların durumu böyledir, onu eve bağlamak, kendime bağla-mak için ne yapabilirim?

İşte ortada bir sorunsal var ama her kadın bu-nu en az enerji ile muska hokus pokus tılsım büyü ile halletmek ister, o işlemi göz ardı ede-lim, masada olmasın bu seçenekler, geride ne kalır? Sizden akıl bekliyor, taahhüt. Diyor ki

‘kocamı eve bağla ne istersen veririm’ bunların hepsi hatalı konseptler.

MUSTAFA KARNAS Sayfa 41 Doğrusu şu, yani en üst yerden başlamak isti-yor ya ama masaya osuruktan başka bir şey koymadı, yani siz mücadele edeceksiniz, so-nunda olursa olur olmazsa olmaz, yani bu tür bir iletişim sonunda boka bağlar, uzun dalgaya girmektir.

Doğrusu ise şudur, ‘biz bu işlere bakmıyoruz ama seni işleyerek senin beğenilen bir insan olmana katkı sağlayabiliriz’ yani onu başlangıç noktasına aldınız, ya siktir olur gider ya da ka-lırsa size tabii olur. Diğer türlü başınız beladan kurtulmaz. Yani kim yukarıya çıkmak isterse hemen başlangıç noktasına indirmeniz lazım.

Eskilerden size bir örnek vereyim; adam masa-ya gelir havalı havalı konuşur bir sürü şey an-latır. Siz adamı takip edersiniz, buna çok dik-kat edin, diyelim ki sigarası bitti, bakkala gi-decek, ona para uzatırsınız ‘bir paket de bana al’ büyük para verirsiniz ‘kendine de al’ dersi-niz. Onu başlangıç noktasına alırsınız bu şe-kilde, temel olarak kim nereden başlamak is-terse istesin onu her zaman başlangıç nokta-sına çekmeniz lazım çünkü bu yüzde 50 ihti-mal kumarıdır ama oyunu kuran siz olduğu-nuz için ihtimal 3/2 olur.

MUSTAFA KARNAS Sayfa 42 Bundan dolayı her türlü iletişim örüntüsünü dokumacı sistemi ile yapmalısınız, yani müşte-ri ya da karşıdaki kişi ne getimüşte-rirse onunla do-kuma yapın ama getirdiği şey dodo-kumaya değ-mezse, ona bulaşmamak gerekir.

Buna zeitgeist diyoruz yani mevcut durum bu, 30 sene önce böyle değildi ama şimdi böyle, yani korelasyon, yani bir iletişim bir denklem-dir, iletişim ilişki her neyse bir denklemdir.

Korelasyon yani memnun olmadığınız durum-larda denkleme eksiltme çoğaltma yaparsınız, buna bant aralığında korelasyon oluşturmak denir. O kişi ile mevcut durumda sıkıntılı bir şey varsa, onun başka bir yönünü masaya ko-yarsınız, mevcut durumunu göz ardı edersiniz, böylece yeni bir denklem kurulur.

Mesela bir terapi oluşturuyorsunuz, baktınız kişi sürekli birilerinden şikayetçi, anlatıyor da anlatıyor, anası babası kocası komşusu arka-daşı, hemen bir oyun teorisi kurun, deyin ki ona ‘şimdi bu şikayet ettiğiniz herkes için iyi bir şeyler söyleyin, düşünün, ufak da olsa iyi bir şeylerini’ bu yeni bir korelasyon oluştur-maktır. Bu hem size hem de o kişiye çok şey katar. Yöntemlerden biri de bilinçli olarak ileti-şimi pat diye kesmek, o zaman kurgusu

he-MUSTAFA KARNAS Sayfa 43 men bozulur ‘başka zaman devam ederiz’ der-siniz, enerjisi soğrulur. En kötü kişilik özelliği pasif agresifliktir, hatun milleti çok yapar ama kimseye faydası da yoktur, kendine de faydası yoktur. Yani pasif agresif konuşma ve davra-nışları olanlarla muhatap olmamak, enerjisinin soğrulmasını beklemek lazım, genellikle bu tür

he-MUSTAFA KARNAS Sayfa 43 men bozulur ‘başka zaman devam ederiz’ der-siniz, enerjisi soğrulur. En kötü kişilik özelliği pasif agresifliktir, hatun milleti çok yapar ama kimseye faydası da yoktur, kendine de faydası yoktur. Yani pasif agresif konuşma ve davra-nışları olanlarla muhatap olmamak, enerjisinin soğrulmasını beklemek lazım, genellikle bu tür

Benzer Belgeler