• Sonuç bulunamadı

Yurttan yazılar için

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yurttan yazılar için"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

YURTTAN YATILAR

için

. BKÖNCE İsmail Habip

Se-H

vük’ün bu kitabında neleri

anlattığını, sonra da bun­ ları nasıl anlattığını söyliyelim. Eser, hayli kaim bir cilttir ve üç kısma ayrılmıştır. Bu üç kısmın her biri Anadolu’nun bir bölgesin­

den bahsediyor ve bu üç bölge

Fırat’tan Toroslar’a” , “ Karadeniz Yalıları’’ ve “ Yukarı Doğu Diya­ rı” dır. (Yurttan Yazılar) 1936 ve

1937 içinde Cumhuriyet gazete­

sinde bir seri makale halinde çık­ mıştı. Muharrir bunları bazı not­ larla ve kitabın başına koyduğu bir “ önsöz” ve “ Anadolu’nun Har­ tası” isimli bir ikinci mukaddime ile kitap halinde yayınlamaktadır. Önsözünde, İsmail Habip, memle­ keti uzun yıllaı-danberi gezip do­ laşmakta olduğunu ve daima not­ lar aldığını, fakat sıra ile gezme­ diği için sıra ile de anlatmıyaca- ğmı söylüyor ve gezerken "nehir­ leri, dağları, gölleri beldeleriyle bütün gezip tanıdığı yerlerin g ö ­ rünüşlerini, tarihlerini, vakaları­ nı, türkülerini, halkiyatını, âbide­ lerini, hep defterlere not halinde istiflemiş” bulunduğunu haber ve­ rip eserin bu notları,, eleyerek, a. yıklıyarak, biçerek” (burada bu üç kelimenin üçü de elzem mi ?) vücuda getirileceğini bildiriyor.

NDATJLAN ü ç bölgeden il­

kinde “ Fırat” bahsi büyük bir yer tutmaktadır. Sonra Nezip ve sahrasında Mısırlı İbra­ him Paşa ordusiyle yapılan harp ve Gaziantep, Kilis, Maraş, Ürgüp, Nevşehir, Niğde ve nihayet To- roslar geliyor.” “ Karadeniz Yalı­ ları” faslında yalnız Zonguldak,

Bartın, Amasra, inebolu, Sinop,

Samsun, Gireson, Trabzon, Rize

ve Hopa ile tanışıyoruz, yani Ka­ radeniz'in birçok güzel kasabasını •

görmeden geçiyoruz. Üçüncü ve

son fasılda ise Trabzon’dan Gü- müşane ve Bayburt yolu tutula­ rak Erzurum, Hasankale ve Ka- raköse, Büyükağrı, İğdır, Kağız­ man, Kars, Sarıkamış, Çıldır, A r­

dahan ve Artvin görülmektedir.

İsmail Habip “ önsöz” ünde mazi

ile müşahedenin beraber yürütül­

mesine çalışacağım söylemişti.

Pek çokları hakkında ancak vali, kaymakam veya belediye reisinin muvaffakiyetlerini sena eden ve resimlerini basan muhabir yazı­ larından başka bir "edebiyata”

malik bulunmadığımız vatan bel­

deleri ve kasabaları hakkında,

muharririn ilk defa olarak edebi­ yat hududu içine girecek değer­ de yazı verdiğini ve bahsettiği yerlerin bugünkü manzaralariyle beraber yakın ve uzak tarihleri hakkında da hakikaten bize hay­ li şey öğrettiğini hemen söylemek isterim.

NCAK, teslim etmek lâzım ki, maziye ait hikâyeler ya- nm-d hale verilen yer çok kere pek mahdut kalmıştır ve maziye dalmak hakkını - romancının da vakayı durdurup dilediği şeyleri ilâve etmek hususunu kabul ettir­ miş olması gibi - kendinde gören seyahatname muharriri, bazan hal­ den hiç bahsetmeksizin tarihin es­ ki veya yeni devirlerine dalmak­ tadır. Romancıya da, seyahatname muharririne de ben bu hürriyeti tanıyanlardan olduğum için, İsmail Habib’e dünü bugüne tercih etti­ ğinden dolayı’ bir sözüm yoktur. Fakat şu var ki, mevzudan ayrı­ lan romancı gibi halden maziye geçen seyyah da güzel, özlü ve

her ağızdan duyulmamış şeyler

söylemek zaruretindedir. Bu iti­ barla, meselâ Nezip’te Hafız Pa­ şanın Molteke’yi değil yeşil çadır­ da eşref saat haber verenleri din­ leyişine ve bu yüzden harbi kay- bedişne dair anlatılan şeyleri mu­ harrir daha az dağıtarak ve tek­ rarlardan çekinerek niçin söyle­ medi diye düşündüm. Bunun gibi,

başta Fırat’ın Tercüme! - hali

isimli ve meşhur alman muhar­

riri Emile Ludwig’in (N il) kitabı­ nı dolayısiyle hatıra getiren yedi parçalık bir kısım var ki, bunda İsmail Habip Sevük Fırat’ın er­ kek ve Dicle’nin dişi olduklarım ve Dicle’ye âşık olan Fırat’ın sev­ gilisine kavuşmak iştiyakıyle ya­

na tutuşa kilometreler aştığım

söylüyor: bir kaç satırla söylense hakikaten hoş olan - esasen da Elisée Réclus’ten mülhem bulun­ duğu bildirilen bir fikiı ve buluş ki tam dört uzun sayfada anla - tılmaktadır. öy le ki, nihayet bu bahis kapanınca, okuyucu adeta ferahlıyor. Muharririn okuyucuyu şaşırtan ve yoran bir hususiyeti de cümle sonlarında görülen de­ vamlı değişmeleridir. Eski üslû­ bun daimi (dır) la biten şekline

(2)

asla benzememek gayretiyle mazi,hâl ve istikbal

siyalara fasılasız ve hikâye zaruretleri

olmaksızın birbirine kavuşmakta,dikkat

yorulmaktadır.Bunlar ve

184

üncü sayfanın

"Korkrniyanın karşısında,korkduğuma utanınca,

korkum gitti,, cümlesinde olduğu gibi sadece

kelimelerle yapılan oyunlar,esasa yabancı kalan

bu şekil üzentileri kemal çağındaki bir kalemde

hoş gelmiyor.

Muharririn okuyucuya durup duıup (sen)

ve(bak)diye hitabedişine de sinirlenmedim

değil. BabIâli’nin önü ilikli redingotiyle eline

kamış kalemi alıp kendinden mütemadiyen "bendeniz"

diye bahsedecek yazıcıyı artık muhakkak ki gülünç

buluruz ama bu derecede senlibenli olmiya da

lüzum yokdur.

İsmail Habip’teıı bibliyografya ve has isimler

endeksine neden lüzum görmüş olduğu da pekâla

sorulabilir.Seyahatname yazan muharrirlerde pek de

rastlanmiyan bir dikkat içinde,İlmî bir kılıkla

(3)

görünmiye belli ki çok gayret etmiş.Fakat verdiği

ve freııkçe kitap isimlerinde bin bir imlâ yanlışı

bırakdığı-bibliyoğrafyayı g ö z d e n .geçirirken,

Muallim ITaci ile Ateşpare’sini de görünce doğrusu

şaşakaldım,ve sonra hatırladım ki,bibliyografya

cetvelindeki kalabalığa bir kitabiyle Muallimin

alınması Fırat’tan bahseden bir kaç beytinin

zikredilmiş olmasındandır.Bizde yeni bir usul olan

mehaz göstermenin hikmeti,bunun ne maksatla ve

nasıl yapılması icabettiği pek malum değil ve

tefritten derhal ifrata gidildiğini bu misal gös­

teriyor.

Fakat mütemadiyen İsmail Habip'te kusur

aramiyalım ve itiraf edelim ki bu eseri okuyan

gelecek ciltleri özliyecek,sabırsızlıkla bekliye-

cekdir.Muharrir,bahsettiği yerleri görmek arzusunu

veriyor ve bahsettiği yerleri kitabını okudukdan

sonra görecek olan okuyucu o yerleri oldukça

âşinâ bir halde ziyaret edecektir.

(4)

İsmail Habip’in üslûbu ıtnap dediğimiz

kusurla ve Genab'ın kuvvet sanılmış zaaflarını

hatırlatan kelime caııbazlıklariyle suçludur.

Bununla beraber, yer yer bu üslûbun azamet ve

ihtişam kazandığı ve mazinin büyüklüklerini

anlatırken âdeta Nefi’ye (Aferin

f

)dedirtecek

bir erkek dil kullandığı da muhakkak.Velhasıl

al

âlca ile okunmiya... okunmiya lâyık bir kitap.

Muharriri tebrik ederim.

Referanslar

Benzer Belgeler

Objective: To determine the presence of secondary middle turbinate in paranasal sinus tomography which is a rare anatomical variation and, observed as a bony structure covered with

Şeker Ahmet Paşa’nıo Pa­ ris ’ten döndüğü yıl olan 1871'de İzlenimci ressamların birliği dağılmıştı, ama ressamı­ mız hocaları Léon Gérome’dan ve

Lonca çingeneleriyle de ünlü bir semt­ ti. Sulukule kadar yoğun bir Çingene “ko- lo n fs i vardı. Anlatıldığına göre son derece renkli bir yaşantıları olan ve

• Long period wireless capsule pH monitoring increases the sensitivity and rate of diagnosis in patients whose 24-h intra-esophageal pH monitoring is found nega- tive but

Zafer bayrağından bahseden Ağaoğlu, taraf tarlarına yürek vermek için bir kışkırtmada bu lunmak istiyor.. O Ağaoğlu ki, bırakınız asker­ leri, l’_z»» p

Yangından sonra daha çok sa­ hip çıkmaya başladık adaya, daha bir titiz olduk.. Orman Bakanlı­ ğının bütün birimleri seferber

Bugüne kadar insanlardan başka canlılar üzerinde yapılan tüm çalışmaların sonuçlarına göre hangi cinsiyetteki bireylerin ortalama ömrünün daha uzun olduğu

Etkileşimli Olmayan Ortam Dalında: Tek Yumurta İkizlerinin Epigenetiği Utah Üniversitesi’nden eğitimci Molly Malone ve sanat yönetmeni Harmony Starr tarafından hazırlanan