• Sonuç bulunamadı

Hekimler ve ideoloji

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hekimler ve ideoloji"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

39

T›p Tarihi

1) Modern E¤itim Fen Okullar›, Aile Hekimli¤i Uzman›, ‹stanbul

20. Yüzy›l Sonunda Türkiye:

Mühendisler ve ‹deoloji

Göle “Mühendisler ve ‹deoloji”de (1986) mühendis-lerin ideoloji ile iliflkisini inceler. Çal›flmas›n› 80’lerde, iki darbe aras› dönemde haz›rlayan Göle’yi konuya yö-nelten, mühendislerin sol hareket içindeki etkinli¤i; “sol-cu mühendisler” kavram›nda ifadesini bulan paradoks, 1986 sonras›nda da bu kez mercek alt›na al›nmas› gere-ken “müslüman mühendis”ler kavram› olmufltu. 1970’le-re projecili¤iyle Demi1970’le-rel, sanayileflme vurgusuyla Erba-kan, nihayet 1983-1993 dönemine de reformist

mühen-dis ideolojisi ile Özal damgas›n› vurmufltu. O y›llarda “toplum mühendisli¤i” kavram› art›k günlük konuflma diline de girmiflti.1

“Teknokrat ideolojilerin özünde top-lumsal mühendislik ütopyas›, yani toptop-lumsal sorunlar›n tart›flmaktan çok bilimsel ve rasyonel olarak çözümlene-bilece¤i inanc› yatmaktad›r. Nitekim teknokrat ideoloji en uç noktas›na götürüldü¤ünde demokrasiyle çeliflir di-yebiliriz.” “Türk modernleflme modelinin anti-kapitalist, anti-liberal ancak rasyonalist gelene¤i mühendisleri ko-layl›kla gündeme getirmifltir. Gerek sol hareketler, ge-rekse ‹slamc› hareketler içinde yer alan mühendisler için sanayileflme mitosu ve kapitalizmin elefltirisi çok belirgin

Hekimler ve ideoloji

Physicians and ideology Halûk Ça¤layaner1

Özet

Göle (1986), “Mühendisler ve ‹deoloji”de XX. yüzy›l›n son 30 y›-l›nda ülkemiz siyasetinde mühendislerin ve mühendisli¤in rolünü vurgular. Benzer flekilde, ülkemiz siyasetinde t›bb›n ve hekimlerin ön planda oldu¤u bir dönem var m›d›r? Bu dönemi, ça¤dafllaflma çabam›z›n bafllang›c›nda bulabiliyoruz: XIX. yüzy›l ile XX. yüzy›l bafllang›c›nda modernist “tabip” kimli¤i kolayl›kla “içtima-i tab“içtima-ip” rolüyle örtüfleb“içtima-il“içtima-iyordu. Bu s›rada, yayg›n olan bulafl›c› has-tal›klar da, t›bb› ister istemez ön planda tutuyordu. Türkiye’de XX. yüzy›l›n ilk yar›s›nda bulafl›c› hastal›klar›n denetim alt›na al›nmas›y-la sa¤l›k ve nüfus sorunal›nmas›y-lar› ayr›flt›. Dünyadaki geliflmelerle nüfusa atfedilen önem de giderek azald›. Böylece genç Cumhuriyetin sa¤l›k alan›ndaki baflar›s› paradoksal bir sonuca yol açt›: Sa¤l›¤›n ve hekimlerin ülke politikas›ndaki rolü giderek azald›. Yaz› bu sü-reci gözden geçirmektedir.

Anahtar sözcükler:Hekimler ve ideoloji, t›p ve politika.

Summary

In “Engineers and Ideology” Göle (1986), underline the role of en-gineers and engineering in the last 30 years of the XX. century. Similarly, is there a period of time in which prevails medicine and physicians in the political life of Turkey? One may find this period, in the beginning of the Turkish secularisation effort. In the late XIX. century and the beginning of the XX. century the identity of the modernist “physician” may easily undercover its of the “social physician”. Prevailing infectious diseases of the time support the ro-le of medicine in the social life. With the control of infectious disea-ses the health and the population problems diverges: This situation – added to the decrease of the importance of the population in the context of world politics – gave a paradoxical result: The importan-ce of the health and physicians in the political life of the country di-minished. This article reviews this process.

Key words:Physicians and ideology, medicine and politics.

Türk Aile Hek Derg 2009; 13(1): 39-48 T›p Tarihi | History of Medicine

doi:10.2399/tahd.09.039 www.turkailehekderg.org

(2)

T›p Tarihi

bir flekilde ortaya ç›kan ortak noktalard›r. Baflka bir de-yiflle, birbirinden çok farkl› görünen siyasi ideolojilerin ard›nda yatan ortak payda mühendislik ideolojisidir.”1

Göle, bize, ülkemiz yak›n dönemindeki mühendislerin bask›n etkisini hat›rlat›yor. Peki, benzer bir flekilde, ülke-miz politikas›nda hekimlerin ön planda oldu¤u bir dönem var m›d›r? Kan›mca, bu dönemi bulmak için ülkemizin ça¤dafllaflma çabas›n›n bafllang›c›na uzanmak gerekir.

Geç Osmanl› ve Genç Cumhuriyet:

Harbiye/Mülkiye/T›bbiye ya da

Hekimler ve ‹deoloji

Ülkemizde ça¤dafllaflma III. Selim ve II. Mahmut’tan bafllayarak ayd›n despotizmi içinde sürdürülmüfltü. Bu-nun konumuzun boyutlar›n› aflan pek çok nedeni vard›r. K›saca söylemek gerekirse, da¤›lan Bat› Roma ‹mpara-torlu¤u’nun yerine kurulan siyasi birliklerde yerel güçler daima belirgin bir önem tafl›rken Do¤u Roma ‹mpara-torlu¤u’nda baflkentin (tek kent te denilebilir) merkezi otoritesi söz konusu olmufl, bu merkeziyetçilik, Osmanl› ‹mparatorlu¤u taraf›ndan miras al›nm›flt›. Bir baflka de-yiflle 19. yüzy›la var›ld›¤›nda, – kriz dönemleri d›fl›nda – bu topraklarda 1700 y›ld›r merkezî otorite hâkimdi.

Bu merkezi otorite 18. yüzy›lda ‹mparatorlu¤un aske-ri geaske-rilemesi ve teknik geliflmelere ayak uyduramamas› sonucu sars›ld›. II. Mahmut’tan bafllayan modernleflme hareketini; ulafl›m olanaklar›n›n artmas› (tren yollar›), iletiflimin geliflmesi (telgraf), memur yetifltiren okullar›n kurulmas› (mülki kadro), “merkezi otoriteyi güçlendir-me” çabas› olarak okuyabiliriz.

Askeri gerilemeyi durdurmak üzere, askeri mühendis-hanelerden hemen sonra kurulan askeri t›bbiyenin ö¤-rencileri bu “ayd›n despotizmi” gelene¤i içine do¤mufl-lard›. Bildi¤im kadar›yla, dilimizde, hekimlerin ideoloji ile iliflkisinin incelenmesine hasredilmifl bir kitap yoktur. Ancak bu verimli alan›n bâkir kald›¤› da san›lmamal›d›r. Konunun önemini kavramam› sa¤layan 1983’te Mar-din’in, “Jön Türklerin Siyasi Fikirleri 1895 – 1908”2

in-celemesine yazd›¤› önsöz olmufltu.

Hekim olsak ta, olmasak ta, insan organizmas› ile top-lumu karfl›laflt›ran e¤retilemeleri hemen hepimiz kullan-m›fl ya da duymufl/okumufluzdur. Timur (1986), konu-nun tarihi arkaplan›n› flöyle verir:3

“Toplumlar› insanlara benzetmek ve onlar› organik bir yaklafl›mla ele almak eski Yunan’dan beri al›fl›lagelmifl bir yöntemdir. Aristo, canl› varl›klar nas›l uzuvlardan olufluyorsa ve bu uzuvlar›n niteli¤i ve birleflim flekli nas›l türleri meydana getiriyorsa, insan topluluklar›n›n da ay-n› flekilde türlere ayr›labilece¤i kaay-n›s›ndayd›. ‹slam düflü-nürü ‹bn Haldun, daha da ileri giderek toplumlara üç ne-sil sürebilecek bir “ömrü tabîi” tan›m›flt›. 19. yüzy›l›n po-zitivist felsefesi ise, Auguste Comte’daki “toplumsal do-kular” teorisi gibi, insan topluluklar›na ço¤u kez uzuvcu bir yaklafl›mla bakm›flt›r. Bütün bunlar bireylerdeki ken-dini koruma içgüdüsünün toplumsal düzeyde de düflü-nülmesine olanak sa¤lamaktayd›. Baflka bir deyiflle, birey-lerde kendi varl›¤›n› devam ettirme iste¤i nas›l do¤ufltan var olan bir içgüdüyse, ayn› özelli¤in insan toplumlar›n-da toplumlar›n-da bulundu¤u farz ediliyordu. Bu toplumsal korunma içgüdüsünün ilkel haline “etnosantrizm” derler.”3

Osmanl› 19. yüzy›l›nda, T›bbiye, – eflyan›n tabiat› ge-re¤i Harbiye kadar olmasa da – hat›r› say›l›r bir siyasi ak-tördü. Yakup Kadri Karaosmano¤lu, 1938’de kaleme al-d›¤›, ancak 1946’da yay›nlad›¤› kitab›nda konuyu flöyle dile getirir.4

Harbiye ve T›bbiye

...Son otuzbefl, k›rk y›ll›k inkilap tarihimizin sahifele-rini çevirirken (...) Türk camias›n›n bütün ileri hareket-lerinde en birinci rolleri oynayanlar›n daima, ya Harbiye Mektebi, ya Askeri T›bbiye mezunlar›ndan olduklar›n› görürüz. Bu iki müessese, son yar›m as›r zarf›nda, milli kalk›nma cidalimizin [savafl›m›z›n] avant-garde kadrosu-na durmaks›z›n adam yetifltirmifltir. En coflkun vatanper-verlerin, en gözü pek yi¤itlerin, en serdengeçti fedailerin, hatta en büyük sergüzefltçilerin fideli¤i bu iki müessese-dir. Abdülhamit devrinin ele avuca s›¤maz asileri, komp-locular› ve çiçe¤i burnunda ihtilalcileri memleketin her yerinden ziyade bu iki ocakta bar›nm›fl gibiydiler.

Nam›k Kemal’in “Vaveyla”s›, “Vatan yahut Silis-tre”si, “Celaleddin Harzemflah”› hususi ve umumi bütün kütüphanelerden hep kald›r›lm›fl oldu¤u halde, Harbiye ve T›bbiye mekteplerinin dershane s›ralar›ndan bir türlü yok edilemiyordu. Geceleri, müzakere esnas›nda veyahut yatakhanelerde kör bir tavan lambas›n›n bulan›k ›fl›¤› al-t›nda bu tehlikeli kitaplar, yeni bir mezhebin remizleri gibi yüzlerce genç aras›nda elden ele dolafl›yordu ve

(3)

gün-T›p Tarihi

düzleri, teneffüs saatlerinde, avlu köflelerinde toplanan talebe gruplar› aras›ndaki konuflmalar›n bafll›ca konusu idi. Onun içindir ki, bu talebelerin ço¤u, daha yirmi ya-fl›na basmadan, hatta bazen tahsillerini bile bitirmeden, uzak sürgün yollar›n› boyluyorlar, Bodrum, Trablus ve Fizan zindanlar›nda prangaya vuruluyorlard›.

Fakat bu korkunç cezalar, geride kalan çocuklar›n gö-zünü y›ld›raca¤› yerde, bilakis, yüreklerindeki isyan› art›-r›yor ve her y›l ortadan kaybolan bir kafileyi yeni bir ka-file takip ediyordu. Zira, bunlar›n ruhlar› kadar bedenle-ri de her türlü cefa ve meflakkate idmanl› idi.

O vakitler, zaten, bir hapishaneden farkl› olmayan bu iki müessesede gövdeler kat› yata¤a, kursaklar kötü ye-me¤e, kulaklar sert ve kaba sözlere, gö¤üsler yumru¤a al›flm›flt›r. Bundan baflka, talebeler aras›nda hiç eksik ol-mayan ve bazen kanl› flekiller alan kavgalar, dövüfller en c›l›z bünyeleri bile tehlikeli bir surette yaflamaya kan›k-satm›fl bulunuyordu. Bir k›sm› zaten fazla yaramazl›klar› ve haflar›l›klar› yüzünden bu a¤›r ve s›k› inzibat ocaklar›-na t›k›lm›fl mektep talebeleri, hakiki inzibat yerine bir nevi kat› zulüm rejimiyle karfl›lafl›r karfl›laflmaz, büsbütün az›yor ve karakterleri sertlefltikçe sertlefliyordu. Kadim Yunan ordular›na en yi¤it askerleri yetifltiren eski Ispar-ta’n›n haflin delikanl›lar›n› and›ran bu genç kabaday›lar, bir kazaya u¤ramay›p da zabit ç›kt›klar› takdirde, bunun içindir ki, mutlaka, ya Balkan da¤lar›nda komitac› takibi-ne, ya Havran tafll›klar›nda asi tenkili gibi memleketin en çetin vazifelerine tayin edilirdi ve buralar›, onlar için; ar-t›k, hakiki bir dayan›kl›k ve sertleflme mektebi olurdu."4

Hekimlerin siyasetteki belirgin rolü Cumhuriyet’in ilk y›llar›nda da sürdü. Cumhuriyet döneminin en uzun süreli ve herhalde en etkili Sa¤l›k Bakan› Refik Say-dam’d›r. 10 Mart 1921’de, Ankara hükümetinin üçüncü Sa¤l›k Bakan› olarak ald›¤› görevini 26 Ekim 1937’ye ka-dar; 12 y›l 7 ay sürdürdü. 1937’deki hükümet de¤iflikli-¤inde kabinede yer almayan Saydam, 10 Kas›m 1938’de Atatürk’ün ölümünden sonraki Celal Bayar Hüküme-ti’nde ‹çiflleri Bakan› oldu, Bayar’›n istifas› üzerine 25 Ocak 1939’da atand›¤› Baflbakanl›k görevini ölümüne

ka-dar sürdürdü: 7 Temmuz 1942.5

Günümüzde sa¤l›¤›n ve hekimlerin yönetimdeki et-kinli¤inin –o günlere nazaran– azald›¤› noktas›nda

her-hâlde herkes birleflecektir; bu tedrici geliflmenin neden-leri nelerdir? Önce –bu konuda baz› ipuçlar› bulabilece-¤imiz– Mardin’in Önsöz’üne bakal›m:

“1890’larda Jön Türkleri harekete geçiren etkenler-den (...) biri tasavvur edebildikleri “ideal” toplulukla II. Abdülhamid dönemi toplulu¤u aras›ndaki de¤er uyufl-mazl›¤› idi. Bu “de¤er uyufluyufl-mazl›¤›”n›n temelinde ise top-lumsal ba¤lar›n kiflilere ba¤lanarak kuruldu¤u bir toplu-lukla, toplumsal ba¤lar›n soyut ilkelerin peflinden giderek kuruldu¤u bir topluluk aras›ndaki fark bulunuyordu. Di-yebiliriz ki Avrupa’n›n Ayd›nlanma Ça¤› fikirlerinin etki-si, Türkiye’ye, bu ça¤›n büyük düflünürleri yoluyla de¤il, fakat Bat›’dan al›nan yeni müesseselerin zorunlu olarak getirdi¤i yeni “yaflam de¤erleri” yoluyla olmufltur.”

“[T›bbiye ç›k›fll› Jön Türkler] doktor olarak yetifltikle-ri için “hayat” ad›n› verdi¤imiz süreci, kimyasal, fiziksel, biyolojik de¤iflmelere, “maddi” etmenlere ba¤l›yorlard›. Fakat bunun yan›nda insan›n akl›na daha soyut bir baflka aç›klama geliyor. Jön Türkler’in yetifltikleri kültür çevresi Osmanl› ‹mparatorlu¤u idi. Böyle bir çevre içinde devlet adam›-devlet iliflkilerinin doktor-hasta iliflkisine büründü-¤ü düflünülebilir. Devlet “hasta” ise, devlet adam› hastay› iyilefltirecektir. Jön Türkler, bu aç›dan “içtimai tabib” ro-lüne kolayca oturabiliyorlard›. Ancak devlet adam›-devlet iliflkisini böyle bir çerçeve içinde görmenin beraberinde getirdi¤i çok önemli bir sonuç vard›r: Bu çerçeve, tarihi geliflim sürecine yer vermemektedir. Devlet bazen hasta-lan›r, amma o hastal›¤›n tarihi bir boyutu yoktur. Hasta-l›klar farkl› olabilir, fakat bir zaman-tarih çizgisi boyunda flekillenmez. Bu yaklafl›mda tarih katlar›n›n a盤a ç›kmas› (the unfolding of history) fleklinde bir görüfl aç›s› eksiktir. Demek oluyor ki “içtimai tabib” rolü asl›nda statik, “kat-l›” sosyal evrim görüflüne yer vermeyen bir yaklafl›md›r. Jön Türklerin bütün Bat› kültürlerine ra¤men, tarih bi-linçlerindeki yüzeysellik, devleti bir bünyeye benzeten im-genin a¤›r basm›fl olmas›na ba¤lanabilir. Böylece, Jön Türklerin “felsefesizlik”lerine bir de “tarihsizlik” eklendi-¤i söylenebilir. Bu iki eksieklendi-¤in de birbirini pekifltirdieklendi-¤i aç›k. Tarihin “kendini a盤a ç›karmas›” fikrini bilmeyen daha da felsefesiz olacakt›r. Felsefesiz olan›n da büsbütün gü-dük bir tarih anlay›fl› olacakt›r. Bundan dolay›d›r ki tarih-çili¤imiz, yak›n zamanlarda bile “övme-yerme” yaklafl›-m›ndan ar›namam›fl, aç›klay›c›-çözümleyici yöntemler ge-lifltirememifltir (16.02.1983).2

(4)

Özetle, siyasi –askeri tehditler, göçler ve salg›nlar al-t›nda bunalan 19. yüzy›l sonu– 20. yüzy›l bafl› Türkiye’si-nin fikir dünyas›nda hekimin “içtimai tabib” rolü ola¤an karfl›lan›yordu. Refik Saydam’›n 12 y›l› aflk›n Sa¤l›k Ba-kanl›¤›, izleyen ‹çiflleri Bakanl›¤› ve Baflbakanl›¤›n›n (o dönemde, bugüne göre, daha fazla T›bbiye ç›k›fll› politi-kac› hükümet ve mecliste yer al›yordu) “tabip ve “içtimai tabip” rollerinin örtüfltü¤ü “zirvedeki plato” oldu¤unu, bundan sonra, hekimlerin ülke siyasetindeki rolünün gi-derek zay›flad›¤›n› söyleyebiliriz.

Refik Saydam’›n Bakanl›¤› döneminden bafllayarak –iniflli ç›k›fll› bir süreçte– bulafl›c› hastal›klar denetim al-t›na al›nd›; (pek mânidar olarak Saydam’›n uzmanl›k ala-n› bakteriyoloji idi). Yak›n tarihte görülmemifl uzun sa-vafls›z y›llarda nüfus artmaya bafllad›; (dönemin askeri dü-flüncesinde nüfus önemli bir güç kayna¤› olarak görülü-yordu). Bulafl›c› hastal›klar›n denetim alt›na al›nmas›yla sa¤l›k hizmetlerinin iktisadî getirisi azald›.

Atatürk Saydam döneminde infla edilen yeni Anka-ra’da, kuruldu¤u semte ad›n› veren tek bakanl›¤›n Sa¤l›k Bakanl›¤› olmas›; “S›hhiye”, bakanl›klar›n infla s›ras› ve yerleri, sa¤l›¤›n bu dönemdeki n›sbi önemi hakk›nda bir fikir verebilir; (inflaat bitifl tarihleri ile I. ve. II. Millet Meclisi binalar›n›n yer ald›¤› Ulus semtine uzakl›klar› de¤erlendiriniz) (Tablo 1).

Öncelikle, Ulus’ta, ilk Meclis’in karfl›s›ndaki “Ankara Palas’›n inflaat›n bafllnag›c›nda “S›hhiye Vekaleti için ›s-marland›¤›n›” ö¤reniyoruz (Resim 1). Dönemin ayn› de-recede önemli di¤er vekaleti; Milli E¤itim ise 1946’ya ka-dar Taflhan Meydan›’ndaki Ö¤retmen Okulu binas›nda (Resim 2) faaliyet gösterecektir.

“1923-1927 döneminde eski ve yeni yerleflmeyi bü-tünlefltirecek, gelece¤in Ankara’s›n›n büyümesini belirle-yecek bir genel çerçeve yoktu. Kentin büyümesi 1927 y›-l›n›n sonuna kadar çok rastgele ve endifle verici bir kar-maflayla devam etti (Tankut; 1993).7

“1927, ‹stanbul’da elçilik bulunduran, Ankara yöneti-mini tan›mayan ve Ankara’ya yerleflmeyi düflünmeyen devletlerin yeni baflkent Ankara’ya tafl›nmalar›nda bir dö-nüm noktas› oldu. 1927’den itibaren baflkent konusunda-ki direnç k›r›lmaya, elçilikler birer ikonusunda-kifler Ankara’ya tafl›n-maya bafllad›lar (fiimflir; 1988).”7

D›fliflleri’nin ilk binas› da bu s›rada infla edildi (Resim 3).

“1924 y›l›nda eski flehir ve yeni yönetim merkezi ile Çankaya’da Atatürk’ün konutu ve arada kurulacak olan

T›p Tarihi

Resim 1a.Ankara Palas (1924-1928) Ulus’ta, Birinci

Meclisin karfl›s›ndad›r. “S›hhiye Vekaleti için Vedat Tek’e ›smarland›, ücreti ödenmeyip yar›m kald›¤›n-da, Vak›flar ‹daresi’ne devredilerek otele

dönüfltü-rüldü, Kemalettin Bey tamamlad›.”b,c

Tablo 1. 1923-1939 döneminde infla edilen bakanl›klar,

semtleri ve bitifl tarihleri*,**

Bakanl›k Tarih Semt Mimar

Maliye 1925 Ulus Mimar Yahya Ahmet, Mühendis ‹rfan

* Balamir ve arkadafllar›’ndan (2003) yararlan›larak oluflturulmufltur.6

** Milli Mücadele döneminde ve ertesinde bakanl›klar mevcut binalara yerleflmifl, yeni binala-r›n inflas›na ancak f›rsat bulundu¤unda giriflilmiflti; bu dönemde Maarif Vekâleti Taflhan’›n kar-fl›s›ndaki Ö¤retmen Okulu’nda faaliyet gösteriyordu; bu bina 1946’da yanm›flt›r.7

Hariciye 1927 S›hhiye Arif Hikmet Koyuno¤lu

S›hhiye 1929 S›hhiye Theodor Jost

Milli Müdafaa 1931 Bakanl›klar Clemens Holzmeister

Dahiliye 1934 Bakanl›klar Clemens Holzmeister

Naf›a 1934 Bakanl›klar Clemens Holzmeister

Baflbakanl›k 1937 Bakanl›klar Sedad Hakk› Eldem Adliye 1939 Bakanl›klar Naf›a Vekaleti ‹mar ve

(5)

T›p Tarihi

yeni kent parças›n› birlefltirecek ulafl›m arterinin aç›lma-s›na bafllanm›flt› (Plan 1: Ulus-Çankaya aras›nda k›rm›z› ile iflaretlenmifl hatta bak›n›z). Bu bulvar›n yap›m› 1929 y›l›nda tamamland› (fienyap›l›; 1985).7

“[Bakanl›k binas›n›n (Resim 4) infla edildi¤i] S›hhiye, batakl›k ve çorak bir arazi idi. Burada genellikle hayvan-lar othayvan-lar, baflka bir ifle yaramazd›. S›hhiye’nin; “Afla¤› Ha-vuzbafl›”, K›z›lay’›n; “Yukar› Havuzbafl›” eski adlar› bu alanlardaki dört yol kavflaklar›na yap›lan f›skiyeli havuz-lardan kaynaklan›yordu.”8

“[Bu bölgede] H›fz›s›hha Enstitüsü ve Sa¤l›k Okulu binalar› ard› ard›na hizmete girince bu alan için “S›hhi-ye” sözcü¤ünde (Resim 5-7) art›k herkes hemfikir oldu”.8 Tablo 1 ile Plan 1’i karfl›laflt›rd›¤›m›zda, baflkentin, kale çevresindeki tarihi Ankara’dan; Ulus’tan, demiryo-lunun güneyindeki Yeniflehir’e; Çankaya’ya, (Resim 9 ve

10) ve Bakanl›klar’a do¤ru göçünde S›hhat ve ‹çtimai

Muavenet Vekâleti’nin yar› yolda yer ald›¤›n› görebiliriz. Tarihin bir cilvesi olarak biraz ilerideki Emniyet Meyda-n›’n›n köflesinde 1929’da infla edilecek olan K›z›lay Genel Merkezi de (Resim 8) önce meydana, sonra da giderek semte ad›n› verecek, önemli yollar›n kesiflme noktas› olan bu bölge S›hhiye’yi gölgede b›rakacakt›r.

Sa¤l›k ve Nüfus: Ayr›lan Yollar

‹zleyen dönemlerde sa¤l›k hizmetleri sürdürülmekle birlikte, art›k ülkenin insan gücü 1920’lerde, 1930’larda

oldu¤u kadar tehdit alt›nda olmad›. Zamanla Türki-ye’nin nüfusu artt›¤› gibi, dünyada, nüfusa atfedilen ”stratejik” önem azald›.

1929 dünya ekonomik krizi sonras›nda ortaya ç›kan “refah toplumu” anlay›fl›, sanayileflmifl ülkelerde sa¤l›k alan›nda “kaynak gelifltirme ve yeniden da¤›t›m döne-mi”ni (Green-Kreuter 1990) bafllatt›; bu ülkelerde sa¤l›¤a büyük yat›r›mlar yap›ld›. Bu konuda klasik örnek olan ‹n-giltere’de, merkezi otoritenin, 1946’da, Ulusal Sa¤l›k Ser-visi’ni (NHS) kurmas›n›n ard›nda “sa¤l›k hizmetine kolay ulaflman›n, toplum sa¤l›¤›n› yükseltece¤i” inanc› yer al›-yordu: Buna göre, mâliyet önce yükselecek, halk›n daha sa¤l›kl› hale gelmesiyle de düflecekti. Ne var ki, bu öngö-rü gerçekleflmedi, zira sa¤l›k hizmetlerinin ana ekseni dü-flük tedavi maliyetli bulafl›c› hastal›klardan tedavi maliyet-leri katlanarak artan dejeneratif hastal›klara kaym›flt›.9

Türkiye’de böyle bir “kaynak gelifltirme ve yeniden da¤›t›m” döneminin maddi koflullar› hiç oluflmad› (sade-ce sa¤l›k düzeyinin yükselmesi aç›s›ndan k›yaslanabile(sade-cek bir zaman kesiti aran›rsa herhalde en güçlü aday Refik Saydam dönemidir).

Saydam’›n büyük baflar›s› dikey, gezici, geçici (görevin gereklerine göre büyütülüp küçültülebilen ya da görev yeri de¤ifltirilebilen) sa¤l›k örgütlenmeleri ile sa¤lanm›flt›. Bu nedenle bu dönemin sonunda bile birçok yerleflim bi-riminde –ya da o birime hizmet verebilecek mesafede– sa¤l›k kuruluflu yoktu. ‹ktisadi terimlerle ifade etmek

ge-Resim 2a. Milletvekillerinin kald›klar› Taflhan ile Taflhan

Meydan› ilk Meclisin biraz üstünde idi. Zaferde, Meydan “Hâkimiyet-i Milliye” ad›n› ald›, sonra, Türkçelefltirilerek k›saca “Ulus” dendi. Heinrich Krippel’in tasar›m› “Ulus An›t›” 1927’de aç›ld›. Ulus’tan Kale’ye uzanan cadde ile sa-¤›ndaki birkaç sokaktan oluflan “Karao¤lan Çarfl›s›” 20’le-rin en gözde al›flverifl ve kamuoyu mekân› idi. Hemen, he-men hiç vitrinli dükkân›n bulunmad›¤› çarfl› için, Falih R›f-k› Atay, “O kadar ilkeldi ki, masan›n üstünü ayn› çeflit bar-dak, kadeh ve tabakla donatamazd›k” diye yazar. Bu kare-de önkare-de s›ra dükkânlar, gerikare-de yine milletvekillerinin kal-d›klar› Ö¤retmen Okulu görülmektedir. Cumhuriyetten

sonra Milli E¤itim Bakanl›¤› olarak kullan›lan bina,a

(6)

T›p Tarihi

Plan 1f.Jansen plan›. Kent, 1927’ye kadar endifle verici bir karmaflayla büyüdü. 1924’te bafllanan Ulus-Çankaya yolu 1929’da bitti.

‹lk kamu binalar›n› Türk mimarlar› infla etmifllerdi; 1926’dan itibaren yabanc› mimarlar›n faaliyeti artt›. ‹lk flehir plan› da 1927’deki

yar›flma ile “50 senelik geliflime ve 250-300 bin nüfusa göre” haz›rlanm›flt›.eAncak nüfus art›fl› bu öngörüyü h›zla aflt›; konut

üreti-mi ise bu h›za hiçbir zaman ayak uyduramad›. Daha 1955’te, kent nüfusu 450.000’e ulaflm›flt›. 70’lerde Naz›m Plan kentin gelifliüreti-mi-

(7)

T›p Tarihi

Resim 3a.1927, baflkentin tan›nmas›nda dönüm noktas›

oldu: ‹stanbul’daki elçilikler birer ikifler Ankara’ya tafl›n›-yor; ‹talya ve Fransa meseleye art›k ‹ngiltere gibi

bakm›-yordu (fiimflir; 1991).eYap›m›na Milli E¤itim Bakanl›¤›

ola-rak bafllanan bina, d›fl iliflkilerin artmas›yla D›fliflleri

Bakan-l›¤›’na verildi.aS›hhiye Çank›r› Caddesi’nde, bugün Kültür

Bakanl›¤› olan binay› mimar Arif Hikmet Koyuno¤lu ayn› y›l tamamlad›. “Bodrum üzerine iki kat dikdörtgen yap›-n›n ön cephesi tafl ve mermer kapl›, arka cephesi yal›nkat

s›val›d›r.”b

Resim 4a.1925’te demiryolunun güneyi; “Yeniflehir” olarak

biçimlenmeye bafllad›: “S›hhiye” o s›rada, batakl›k, çorak

bir otla¤› idi.hBakanl›¤›n yap›m› 1927’de (T›p Fakültesi’ne

ilk k›z ö¤renciler al›nd›¤› y›l) bafllad›; 1929’da,

Ulus-Çanka-ya yolu ile birlikte bitti.eTheodor Jost’un eseri, dönemin ilk

modern görünümlü yap›s›yd›.bBölge, dört yol

kavflaklar›n-daki f›skiyeli havuzlar ile adland›r›l›yordu henüz: “S›hhi-ye”; “Afla¤› Havuzbafl›”, “K›z›lay” ise “Yukar› Havuzbafl›”

idi.h

Resim 5a.Ankara’n›n imar›ndaki önemli kiflilerden biri de

Sa¤l›k Bakanl›¤› inflaat bürosunda görevli Avusturyal› Ro-bert Orley’di. Orley, 1929’da kurulan Ankara ‹mar

Müdür-lü¤ü’nün de teknik sorumlusuydu.eRefik Saydam Merkez

H›fz›s›hha Enstitüsü onun imzas›n› tafl›r.b

Resim 6a.H›fz›s›hha Enstitüsü (1928 – 1932) üç yap›dan

oluflur.bBakanl›¤›n yak›n›nda Enstitü ve Sa¤l›k Okulunun

da hizmete girmesiyle art›k bu alana “S›hhiye”

denme-sinde herkes hemfikir oldu.hS›hhiye ve K›z›lay, Ulus –

Ba-kanl›klar/Çankaya ekseninin tam ortas›na düfler; Plan 1. “S›hhiye”, yönetim merkezinin tedricen Yeniflehir’e ta-fl›nmas›n›n kent dokusuna kaz›nm›fl bir kan›t›d›r. Sa¤l›k Bakanl›¤› baflkentte bir semte ad›n› veren tek bakanl›k-t›r.

(8)

T›p Tarihi

rekirse, 1920 ve 1930’lar›n Türkiye’si, sa¤l›k alan›nda as-gari harcama ile azami yarar elde edebilmifl, yarar› maksi-mize etmiflti. Bulafl›c› hastal›klara karfl› bir kez baflar› elde edildikten sonra ise yat›r›m›n marjinal yarar› azal›yordu; sa¤l›k göstergelerinde daha küçük bir düzelme sa¤lamak için daha büyük bir yat›r›m yapmak gerekiyordu. Örne¤in bulafl›c› hastal›klar›n denetim alt›na al›nmas›ndan sonra da uzun y›llar boyunca çocuk ölümleri çok yüksek bir sey-ri korudu. Bu ölümlesey-rin önlenmesi, bulafl›c› hastal›klar›

önlemekten daha karmafl›k ve pahal› müdahaleleri gerek-tiriyordu. Yap›lan yat›r›mlar›n isabeti, yolsuzluklar olup olmad›¤› tart›flmalar› sakl› kalmak kofluluyla, izleyen dö-nemlerde sa¤l›k bütçesinin bir bölümü, y›ll›k sa¤l›k gös-tergelerine hissedilir bir etkisi olmayan, taflradaki teflkilat-lanmaya yani sabit yat›r›m harcamalar›na gitti.

Yukar›da, s›nai toplumlar›nda günümüzün yayg›n sa¤l›k sorununun bulafl›c› hastal›klardan dejeneratif

has-Resim 7a.Refik Saydam H›fz›s›hha Enstitüsü; ana

ka-p›n›n üstünde Enstitüyü simgeleyen yüksek kabart-ma kad›n figürü.

Resim 8a.K›z›lay. Su perileri ve Eros heykellerinin

süsledi¤i en görkemli f›skiyeli havuz anayoldaki “Tospa¤a Yata¤›” mevkiine yerlefltirildi. 1925-30’lar-da bura1925-30’lar-da, “Yukar› Havuz Bafl›”n1925-30’lar-da oturulur, “Riya-seti Cumhur M›z›kas›” dinlenirdi. 1927’de Cebeci ve

Maltepe’ye uzanan bulvarlar aç›lmaya baflland›.a

Saydam’›n 1925’te ikinci kez atand›¤› Sa¤l›k Bakanl›-¤›’n› 1937’ye kadar sürdürdü¤ü bilinir. Daha az bili-nen ise Saydam’›n 1925’te atand›¤› K›z›lay baflkanl›-¤›n› da 1939’a kadar sürdürdü¤üdür; K›z›lay baflkan-l›¤›n› baflbakan iken, yo¤un çal›flmalar› nedeniyle b›-rakm›flt›. Onun baflkanl›¤›ndaki K›z›lay, çok etkin, malî imkânlar› genifl bir kurulufltu; 1928-1929’da in-fla edilen K›z›lay binas› meydana hala tafl›d›¤› ad›n›

verdi:j Genç Cumhuriyet bir ölçüde de bir “Sa¤l›k

Cumhuriyeti” idi. 50’lerin sonuna kadar Ankara’n›n ifl merkezi Ulus’tu. 60’larda beliren ikinci ifl merkezi K›z›lay, zamanla Ulus’un birçok ifllevini üstlendi;

(9)

T›p Tarihi

tal›klara kayd›¤›n› söylemifltik. Ülkemiz ise bulafl›c› has-tal›klar› tam anlam›yla denetim alt›na alamadan dejene-ratif hastal›klarla karfl› karfl›ya kald›. Böylece sa¤l›k har-camalar› katlanarak artt›. 1960 Anayasas›’nda yer alan “Devlet herkesin beden ve ruh sa¤l›¤› içinde yafl›yabil-mesini ve t›bbî bak›m göryafl›yabil-mesini sa¤lamakla ödevlidir.” ifadesi ile s›nai ülkelerinde 1930’larda bafllayan sa¤l›ktaki “kaynak gelifltirme ve yeniden da¤›t›m dönemi” aras›nda paralellik kurulabilir. Bu temenninin ne ölçüde gerçek-lefltirilebilece¤i ya da böyle olmas› gerekip gerekmedi¤i, politik tercihlere göre de¤iflmektedir.

Konunun tart›flma d›fl›ndaki noktas› ise sa¤l›k hiz-metlerinin finansman›n›n hangi kaynaklara dayanaca¤›-n›n aç›kça belirlenmesi gere¤idir. Ne var ki, siyasetin patronaja dayand›¤›, oy’un k›sa vadeli, yerel ç›kara göre yönlendirildi¤i, buna karfl›l›k seçmenin iktidar aday›n-dan program›n› hangi maddi kaynaklara dayanarak ger-çeklefltirece¤ini sormas›n›n söz konusu olmad›¤› ülke-mizde, bütün bunlar› politik arenada telaffuz etmek te ayn› derecede olanaks›zd›r. Belki de, hekimlerin politi-kadan uzak düflmelerinde bu geliflmelerin etkisi aranabi-lir.

Resim 9a.“Mustafa Kemal Pafla, Çankaya denilen bir tepenin

yamac›n-da bir ba¤ evinde oturuyor. Buras› flehre bir saat uzakl›ktad›r. Oldukça bak›ms›z ve düzensiz bir k›r yolundan herhangi bir araba epeyce büyük bir zahmetle sizi bu köflkün kenar›na kadar getirebiliyor. Fakat geçti¤i-miz yollar o kadar ba¤l›k bahçelik ki, yolun fenal›¤›ndan çekilen

rahat-s›zl›¤› fark etmiyorsunuz.”aYakup Kadri Karaosmano¤lu.

[Atatürk] Türkiye’yi yafll›l›ktan çökmekten kurtard›, “Avrupa’n›n Hasta Adam›”n› sa¤l›¤›na kavuflturdu, vatandafllar›na yeniden gençliklerini

kazand›rd›. Evening Post (Yeni Zelanda), 11 Kas›m 1938.k

“On y›lda on befl milyon genç yaratt›k her yafltan” Onuncu Y›l

Mar-fl›’n›n bu ilk dizesi daha çok yukar›daki gibi yorumlan›r; flüphesiz yanl›fl de¤ildir bu yorum. Ne var ki genç Cumhuriyetin “âfet” halindeki salg›n hastal›klara karfl› elde etti¤i baflar› göz önüne al›n›rsa bu dizeyi “On y›l-da on befl milyon sa¤l›kl› insan yaratt›k her yafltan” fleklinde anlaman›n da mümkün oldu¤u görülür.

Resim 10a.Atatürk yeni köflk için kendisine sunulan afl›r› süslü saray

projelerini geri çevirmifl, Ankara’n›n imar›na damgas›n› vurmufl olan mimarlardan Clemens Holzmeister’in sade, düz çizgili, iki katl› projesini

(10)

T›p Tarihi

Gelifl tarihi: 04.12.2008 Kabul tarihi: 16.01.2009 Çıkar çakıflması:

Çıkar çakıflması bildirilmemifltir.

‹letiflim adresi:

Dr. Halûk Ça¤layaner MEF Okullar›

Ulus Mah. Dereboyu Cad. Ortaköy 34340 ‹stanbul Tel: (0212) 287 69 00 / 1244 e-posta: caglayanerh@mef.k12.tr

Kaynaklar

1. Göle N. Mühendisler ve ‹deoloji: Öncü Devrimcilerden Yenilikçi Seçkin-lere. 2. bask›, ‹stanbul, Metis Yay›nlar›, 1998; 5.

2. Mardin fi. Jön Türklerin Siyasi Fikirleri 1895-1908. 2. Bask›, ‹stanbul, ‹le-tiflim Yay›nlar›, 1983; 16-7.

3. Timur T. Osmanl› Kimli¤i. 4. bask›, Ankara, ‹mge Kitabevi, 2000; 13. 4. Karaosmano¤lu YK. Atatürk: Biyografik Tahlil Denemesi. ‹stanbul,

‹leti-flim Yay›nlar›, 2000; 110-1.

5. Çoflkun S. Türkiye’de Politika (1920-1995). ‹stanbul, Cem Yay›nevi, 1995; 81, 60.

6. Balamir A, Bayer O, Cengizkan A, Salman Y. Ankara 1910 – 2003. Ed. Tanyeli U. Boyut Yay›nlar›, ‹stanbul, 2003; 14, 20, 17, 12, 32 - 3, 43. 7. Sar›o¤lu M. “Ankara” Bir Modernleflme Öyküsü (1919 – 1945). Ankara,

Kültür Bakanl›¤› Yay›nlar›, 2001; 47, 29.

8. fienyap›l› Ö. Ne Demek Ankara; Balgat Niye Balgat!?. Ankara, ODTÜ Yay›nc›l›k, 2004; 170-1, 130-1.

9. Locker D. Prevention and Health Promotion. Sociology as Applied to the Medicine’da Ed. Scambler G. 4. Bask›. Londra, W.B. Saunders 1999: 242-54.

Foto¤raf, Plan ve Altyaz› Kaynaklar›

a. Börtücene D, Arman ‹, Yak›n A, Benli HT, Soydemir G. Bir Zamanlar

Ankara. Belya A.fi. Tarihsiz; 48-9, 58-9, 106, 122-3.

b. Balamir A, Bayer O, Cengizkan A, Salman Y. Ankara 1910 – 2003. ‹stan-bul, Boyut Yay›n Grubu, 2003; 12, 20, 17, 25

c. http://www.mimarlikmuzesi.org/biyografi.asp?id=10040 Eriflim tarihi: 30.06.2006.

d. Sakao¤lu N. Osmanl›dan Günümüze E¤itim Tarihi. ‹stanbul, ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›, 2003; 369.

e. Sar›o¤lu M. “Ankara” Bir Modernleflme Öyküsü (1919 – 1945). Ankara, Kültür Bakanl›¤›, 2001; 29, 47, 52-63, .

f. Tuncer M. Tarihsel Çevre Koruma Politikalar› “Ankara” Kültür Bakanl›¤›, Ankara; 2000; 3.

g. “Ankara” maddesi AnaBrittanica Ansiklopedisi. Ana Yay›nc›l›k, ‹stanbul. 1986; cilt: II: 104-9.

h. fienyap›l› Ö. Ne Demek Ankara; Balgat Niye Balgat!?. Ankara, ODTÜ Yay›nc›l›k, 2004; 170-1, 130-1.

i. Do¤ramac› E. Türkiye’de Kad›n›n Dünü Bugünü. Ankara, Türkiye ‹fl Bankas› Kültür Yay›nlar›, 1992; 111.

j. Dr. Refik Saydam (1881 – 1942) Ölümünün 40. Y›l› An›s›na. Sa¤l›k ve Sosyal Yard›m Bakanl›¤›. Ankara. 1982; 97, 107-10.

k. Çolako¤lu NM. Kas›m 1938: Dünya Bas›n›nda Atatürk. 3. bask›, Do¤an Kitap, ‹stanbul, 2008; 531.

Referanslar

Benzer Belgeler

1 a) Diverjans ve Stoke’s Teoremlerini (teoremlerdeki terimleri aç¬kla- yarak)

O günden sonra yaşanan olayla ilgili hiçbir şekil- de konuşmayan Tesla, çocukluğu boyunca çok sev- diği annesi tarafından suçlanan, başarılı olduğunda bile

Bu gösterimde kullandığımız  sembolüne çarpım sembolü denir... Çarpımı

Mikroorganizmaların başlangıç sayısının 1 10 ⁄ değerine indiği veya % 90’ ının ölmesi için gereken süre. mikroorganizma sayısında %90 azalma olacak demektir. Veya

Hat›rlatma: Cihaz›n›z› çal›flt›rmadan önce hava da¤›t›c›n›n, su filtre separatörünün, y›kanabilir hepa filtrenin ve y›kanabilir hepa filtre süngerinin

konular hakkındaki ihtiyaç duyulan bilgiler ve makinenin bağlantı şekilleri ile ilgili ayrıntılar kullanıcı firmanın ilgili personeline ( makine teknisyeni,

konular hakkındaki ihtiyaç duyulan bilgiler ve makinenin bağlantı şekilleri ile ilgili ayrıntılar kullanıcı firmanın ilgili personeline ( makine teknisyeni,

 Teslim aldığınız ve işletmenize kabul ettiğiniz vincin kullanım kılavuzunu okumadan, garanti kapsamalarını öğrenmeden kullanıma başlamayınız. Vinç üzerinde