• Sonuç bulunamadı

Konya-Hadim ve Taşkent Türk devri yapıları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Konya-Hadim ve Taşkent Türk devri yapıları"

Copied!
277
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SANAT TARİHİ ANABİLİM DALI

KONYA–HADİM VE TAŞKENT TÜRK DEVRİ YAPILARI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

Prof. Dr. Remzi DURAN

HAZIRLAYAN

Hacer KARA

(2)

ÖNSÖZ

Hadim Konya’nın 128 km., Taşkent ise 142 km. güneyinde yer almaktadır. Her iki ilçede antik çağlardan beri yerleşim yeridir. Bu merkezlerde Hitit, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemleri yaşanmıştır. Kurulduğu coğrafya sebebiyle çok fazla gelişme imkanı bulamayan Hâdim, 18. yüzyılda Ebu Sâid Muhammed Hâdimî ve ailesinin buraya yerleşmesiyle gelişir, ilim ve kültür merkezi olur. Hadim’e çok yakın olan Taşkent’te bu gelişimin etkisindedir.

Sanat tarihi açısından incelemeye çalıştığımız Hadim ve Taşkent ilçe merkezleri ile bu merkezlere bağlı belde ve köylerde mimari açıdan çok zengin olmamakla birlikte incelenmeye değer eserler bulunmuştur. Bu eserlerin Türk-İslam sanatındaki yeri belirlenmeye çalışılmıştır. İlk Türk yerleşmeleri Selçuklularla birlikte başlamış ancak mimarlık faaliyetleri 15-16. yüzyıllardan sonra artmıştır. Ele aldığımız yapıların çoğu ise 19. yüzyıl Osmanlı eseridir.

“Konya–Hadim ve Taşkent Türk Devri Yapıları” adlı konuyu bana öneren, çalışmalarımı yönlendiren ve yardımlarını benden esirgemeyen değerli hocam ve danışmanım Prof. Dr. Remzi DURAN’A teşekkür ederim. Ayrıca zengin kütüphanesinden ve bilgilerinden yararlandığım, bazı yapıların eski fotoğraflarını kullanmama izin veren hocam Prof. Dr. Haşim KARPUZ’A, yine araştırmam sırasında bilgilerine başvurduğum Yrd. Doç. Dr. İzzet SAK ve Prof. Dr. Hasan BAHAR’a, kitabelerin okunmasında yardımlarını gördüğüm Dr. Zekeriya ŞİMŞİR ve Arş. Gör. Fatih ÖZKAFA’ya, çizimlerin kontrolünü yapıp düzeltme önerilerinde bulunan Yrd. Doç. Dr. M. Emin BAŞAR’a, metinleri okuyup düzeltme önerilerinde bulunan Arş. Gör. Gülay APA’ya teşekkürü bir borç bilirim. Saha çalışmasında beni yalnız bırakmayan anneme, kardeşim İnşaat Mühendisi Ahmet KARA’ya ve eniştem Ahmet ÖZOĞLU’na, maddi ve manevi emeği geçen tüm aileme şükranlarımı sunuyorum. Araştırmamız sırasında yardımlarını gördüğümüz ve ismini sayamadığımız Hadimli ve Taşkentli hemşehrilerimize de teşekkür borçluyum.

(3)

ABSTRACT

KONYA – HADIM AND TAŞKENT TURKISH PERIOD ARCHITECTURE

This research undergoes the historical development process of Hadim, and Taşkent, districts of Konya, and the monumental architecture whic is formed during this process. The religious and social constructions whic take place in these two district centers, in towns and country bounded to the center are examined; the architectural and artistic values of these constructions are tried to be demonstrated.

Hadim and Taşkent that have hosted to a great many civilization whose history stretch to the ancient times, have gained their real recognition during the Turkish period. These centers whic began to gain a Turkish-Islamic Town feature in Selçuklu and Karamanoğulları periods, had a gerat advancement in Ottoman period, especially in the eighteenth century. In paralel whit this advancement, besides architecture consisting religious, civil and social features, a Moslem theological school and a library, which are important in cultural area, were constructed in Hadim. However, today these constructions cannot be prevented. Especially, most of the mosque have been torn down and rebuilt, some of the bridges have been ruined by the floods, fountains whic do not work have been all left to live their own destiny, the Moslem theological school has been demolished. Our study includes a limitted number of work whic have historical and art value.

Our thesis named “Konya-Hadim and Taşkent Turkish Period Architecture” constitudes four main parts:

In the first past, the Definition, Importance and the Extent of the Subject”, “Method”, Publications on the Subject”, “the History and the Geograhy of Hadim”, and “the History and Geography of Taşkent” are studied under the heading of “Introduction”.

In the second section, constructions whic take place in district centers in Hadim and Taşkent, and in towns and country bounded to the centers are handled in to two minor titles as “Existing Buildings” Mentioned in Referances but Non-existing or Restored Buildings”. Among existing buildings ten mosques, a library, five bridges, six fountains are introduced. On the other hand, among the buildings mentioned in referances but whic do not exist or are being restored,two mosques, and a small

(4)

mosque, a tomb, two bridges, two fountains and a Moslem theological school are presented. Each of the buildings are examined under the titles of “Location”, “Architecrural”, “Inscription”, “Chronicle and Restoration”.

The third past has the title of “Evaluation”. In this section, the general features of Hadim and Taşkent Turkish Period Constructions are determineted and compared with the equivalences in Anatolia. The evaluation is done under the titles of “ Plan and Location Descernment”,”Materials and the Technique”, “Architectural Elements”, “Construction Elements”, “Decoration”, and “Inscriptins”.

In “Conclusion”, the fourth section, the importance of Hadim and Taşkent constructions are emphasized from the aspects of Turkish Art History and the and the History of Architecture and a conclusion is made. It is found out that the monumantal architecture in the region are the works built in the Ottoman provincal style, generally in the 19 th century.

With the help of this research, the architectural works that represent the history, cultural and social structure of Hadim and Taşkent are tried to be studied scientifically.

(5)

ÖZET

Bu araştırma, Konya’nın Hadim ve Taşkent ilçelerinin tarihi gelişim süreçleri ile birlikte bu süreçte oluşturulmuş anıtsal mimarisini konu almaktadır. Bu iki ilçe merkezi ile merkeze bağlı belde ve köylerde yer alan dini ve sosyal yapılar incelenmiş, bu yapıların mimari ve sanat değerleri ortaya konmaya çalışılmıştır.

Tarihi geçmişi ilk çağlara kadar inen, pek çok uygarlığa ev sahipliği yapan Hadim ve Taşkent, asıl kimliğini Türk döneminde kazanmıştır. Selçuklu ve Karamanoğulları döneminde Türk-İslam kenti özelliği kazanmaya başlayan bu merkezler, Osmanlı devrinde, özelliklede 18. yüzyılda büyük bir gelişim göstermiştir. Bu gelişime paralel olarak dini, sivil ve sosyal içerikli yapıların yanı sıra Hadim’de kültürel alanda da önemli olan medrese ve kütüphane inşa edilmiştir. Ancak günümüzde bu yapılar korunamamaktadır. Özellikle camilerin çoğu yıkılıp yeniden inşa edilmiş, köprülerin bir kısmı sel felaketlerinde harap olmuş, çeşmelerden suyu akmayanlar kaderine terkedilmiş, medrese tamamen yok edilmiştir. Çalışmamız az sayıdaki tarihi ve sanat değeri olan eseri kapsamaktadır.

“Konya-Hadim ve Taşkent Türk Devri Yapıları” adlı tezimiz dört ana bölümden oluşmaktadır.

Birinci bölümde, “Giriş” başlığı altında; “Konunun Tanımı, Önemi ve Sınırları”, “Yöntem”, “Konuyla İlgili Yayınlar”, “Hadim’in Tarihi ve Coğrafyası” ve “Taşkent’in Tarihi ve Coğrafyası” üzerinde durulmuştur.

İkinci bölümdeki “Katalog” başlığında Hadim ve Taşkent ilçe merkezleri ile bu merkezlere bağlı belde ve köylerde yer alan eserler “Mevcut Yapılar” ve “Kaynaklarda Adı Geçen Ancak Mevcut Olmayan ve Yenilenen Yapılar” olmak üzere iki alt başlık altında ele alınmıştır. Mevcut yapılar içerisinde 10 cami, bir kütüphane, beş köprü, altı çeşme, kaynaklarda adı geçen ancak mevcut olmayan veya yenilenen eserlerde de iki cami ve mescit, bir türbe, iki köprü, iki çeşme ve bir medrese tanıtılmıştır. Her yapı, “Yeri”, “Mimari Özellikleri”, “Kitabe”, “Tarihlendirme ve Geçirdiği Onarımlar” başlıkları altında değerlendirilmiştir.

Üçüncü bölüm “Değerlendirme” başlığını taşır. Burada Hadim ve Taşkent Türk Devri Yapılarının genel özellikleri belirlenip, Anadolu’daki benzerleriyle karşılaştırılmıştır. Değerlendirme, “Plan ve Mekân Anlayışı”, “Malzeme ve Teknik”,

(6)

“Mimari Elemanlar”, “Yapı Elemanları”, “Süsleme” ve “Kitabeler” başlıkları altında yapılmıştır.

Dördüncü bölüm olan “Sonuç” kısmında; Hadim ve Taşkent yapılarının Türk Sanatı tarihi ve mimarlık tarihi bakımından taşıdıkları önem vurgulanarak belirli bir senteze ulaşılmıştır. Bölgedeki anıtsal mimarinin, daha çok 19. yüzyılda Osmanlı taşra üslubunda inşa edilmiş eserler olduğu belirlenmiştir.

Bu çalışma ile Hadim ve Taşkent’in tarihini, kültürel ve sosyal yapısını ortaya koyan mimari eserler, bilimsel açıdan değerlendirilmeye çalışılmıştır.

(7)

İÇİNDEKİLER

1. GİRİŞ ... 1

1.1. Konunun Tanımı, Önemi ve Sınırları ... 1

1.2. Yöntem ... 2

1.3. Konuyla İlgili Yayınlar... 3

1.4. Hâdim’in Tarihi ve Coğrafyası... 5

1.5. Taşkent’in Tarihi ve Coğrafyası ... 7

2. KATALOG... 10

2.1. Mevcut Yapılar ... 10

2.1.1. Camiler... 10

2.1.1.1. Taşkent, Büyük (Uzun Şıh) Camii... 10

2.1.1.2. Hadim, Dülgerler Köyü Camii... 17

2.1.1.3. Taşkent, Sazak Köyü Camii... 22

2.1.1.4. Hasim, Aşağı Hadim Camii ... 26

2.1.1.5. Hadim, Bademli Kasabası Camii... 31

2.1.1.6. Hadim Dedemli Kasabası Dolhanlar Mahallesi Yukarı Mahalle Camii 35 2.1.1.7. Hadim, Kalınağıl Köyü Camii ... 38

2.1.1.8. Hadim, Yalınçevre (Gerez) Kasabası Büyük Camii... 41

2.1.1.9. Hadim, Dedemli Kasabası Dolhanlar Mahallesi Eski Gülvet Camii... 45

2.1.1.10. Hadim, Dedemli Kasabası Camii... 48

2.1.2. Kütüphaneler... 52

2.1.2.1. Hadim, Hâdimî Kütüphanesi ... 52

2.1.3. Köprüler ... 55

2.1.3.1. Hadim, Korucu Köprüsü... 55

2.1.3.2. Taşkent, Çibi Köprüsü ... 57

2.1.3.3. Taşkent, Ilıcapınar Kasabası Köprüsü ... 59

2.1.3.4. Taşkent, Sazak Köprüsü ... 61

2.1.3.5. Taşkent, Afşar Kasabası Teyyare Subayı Hüseyin Bey Köprüsü... 63

2.1.4. Çeşmeler ... 65

2.1.4.1. Taşkent, Yukarı Mahalle Çeşmesi ... 65

2.1.4.2. Hadim, Dülgerler Köyü Çeşmesi... 67

(8)

2.1.4.4. Taşkent, Ballar Çeşmesi ... 71

2.1.4.5. Taşkent, Emirler Çeşmesi ... 73

2.1.4.6. Hadim, Aşağı Hadim Mahallesi Çeşmesi ... 76

2.2. Kaynaklarda Adı Geçen Ancak Mevcut Olmayan veya Yenilenen Yapılar ... 77

2.2.1. Camiler ve Mescitler... 77

2.2.1.1. Taşkent, Sarılar Mescidi ... 77

2.2.1.2. Taşkent, Çetmi Kasabası Camii... 79

2.2.2. Türbeler... 82

2.2.2.1. Hadim, Dedemli Kasabası Seyyid Bayram Türbesi ... 82

2.2.3. Köprüler ... 85

2.2.3.1. Hadim, Aşağı Kızılkaya Köprüsü... 85

2.2.3.2. Hadim, Bolat Köprüsü ... 86

2.2.4. Çeşmeler ... 87

2.2.4.1. Taşkent, Çetmi Kasabası Çeşmesi ... 87

2.2.4.2. Taşkent, Sultan Çeşmesi ... 88

2.2.5. Medreseler ... 89

2.2.5.1. Hadim, Hâdimî Medresesi ... 89

3. DEĞERLENDİRME ... 91

3.1. Plan ve Mekân Anlayışı... 91

3.1.1. Camiler... 91 3.1.2. Kütüphane... 93 3.1.3. Köprüler ... 93 3.1.4. Çeşmeler ... 94 3.2. Malzeme ve Teknik ... 95 3.2.1. Taş... 95 3.2.2. Mermer... 95 3.2.3. Devşirme Malzeme ... 96 3.2.4. Ahşap ... 96 3.2.5. Tuğla ... 96 3.2.6. Demir ... 97 3.2.7. Çinko... 97 3.3. Mimari Elemanlar... 97 3.3.1. Taşıyıcı ve Destekleyiciler... 97

(9)

3.3.1.1. Duvarlar ... 97 3.3.1.2. Sütun ve Ayaklar ... 97 3.3.1.3. Kemerler ... 98 3.3.2. Geçiş Elemanları... 98 3.3.3. Örtü Sistemleri... 98 3.3.3.1. Ahşap Tavan ... 99 3.3.3.2. Kubbe... 99 3.3.3.3. Külâh... 99 3.4. Yapı Elemanları ... 99 3.4.1. Kapılar ... 99 3.4.2. Pencereler... 100 3.4.3. Mahfiller ... 101 3.4.4. Mihraplar ... 101 3.4.5. Minberler ... 102 3.4.6. Vaaz Kürsüleri ... 102 3.4.7. Minareler... 103 3.5. Süsleme... 104 3.5.1. Taş Süsleme ... 104 3.5.2. Mermer Süsleme ... 104 3.5.3. Tuğla Süsleme... 105 3.5.4. Ahşap Süsleme... 105

3.5.6. Kalem işi Süsleme ... 107

3.6. Kitabeler ... 107 4. SONUÇ ... 109 BİBLİYOGRAFYA ... 111 ÇİZİM LİSTESİ ... 114 FOTOĞRAF LİSTESİ ... 116 ÇİZİMLER... 124 FOTOĞRAFLAR ... 158

(10)

1. GİRİŞ

1.1. Konunun Tanımı, Önemi ve Sınırları

Araştırmamızın konusu, Konya’nın Hâdim ve Taşkent ilçe merkezleri, beldeleri ve köylerinde inşa edilen tarihî Türk Devri Yapıları’dır. Bu konuyu seçmemizin en önemli amacı, bu yerleşim yerlerindeki eserleri sanat tarihi açısından inceleyip envanterlerini çıkartmak ve Türk Dönemi Mimarisi’ndeki yerini belirlemektir.

Kuruluşundan itibaren küçük bir köy durumunda olan Hâdim, 18. yüzyılda Ebu Sâid Muhammed Hâdimî ve ailesinin çabalarıyla bir ilim merkezi olmuş ve sürekli gelişme göstermiştir. Anadolu’da yer alan pek çok ilçenin sahip olamayacağı bir medrese ve kütüphaneye sahip olmuştur. Hadim’e çok yakın bir mesafede bulunan Taşkent de Hadim’e bağlı bir gelişim göstermiştir.

İlçelerin ihtiyacına cevap verecek dinî, sivil, eğitim-kültür ve su yapıları inşa edilmiştir. Ancak bunlardan tarihî değeri olanların sayısı oldukça sınırlıdır. Bu sebeple birbirine yakın olan iki ilçe bir tez konusu haline getirilmiştir. Sivil mimari konumuz dışında tutularak, yalnız anıtsal mimari ele alınmıştır. Hâdim ve Taşkent’in ilçe merkezleri ve iki ilçenin 11 kasaba ve 24 köyünde yaptığımız araştırma sonucunda; iki ilçe merkeziyle birlikte Hâdim’in Bademli Kasabası, Dedemli Kasabası, Yalınçevre (Gerez) Kasabası, Aşağı Kızılkaya Köyü, Dülgerler Köyü1, Kalınağıl Köyü, Taşkent’in Çetmi Kasabası, Afşar Kasabası, Ilıcapınar Kasabası ve Sazak Köyünde, eserler tespit edilmiştir. Araştırmamızda tespit edilen yapıların daha çok 18-19. yüzyıllarda inşa edildiği belirlenmiştir.

Hâdim ve Taşkent ilçe sınırları içinde, mevcut olan 22 eser kataloga dahil edilmiştir. Kaynaklarda adı geçen ancak mevcut olmayan veya yenilenen sekiz eser de eldeki bilgilerle çalışmada değerlendirilmiştir. Mevcut eserlerde 10 cami, bir kütüphane, beş köprü, altı çeşme, kaynaklarda adı geçen ancak mevcut olmayan ve yenilenen yapılarda da iki cami ve mescit, bir türbe, iki köprü, iki çeşme, bir medrese yer almaktadır. Katalogumuzdaki eserlerden Taşkent’teki Büyük (Uzun Şıh) Camii 25.11.2005 tarihinde yanarak harap olmuştur.

1 Bahar, H., “Isauria Bölgesi’nin Antik Çağdaki Yerleşim Merkezleri”, Anadolu Araştırmaları XIV, Prof. Dr. Afif Erzen’e Armağan (Ayrı Basım), İstanbul, 1996, s.59

(11)

İncelediğimiz eserler genellikle Osmanlı dönemine aittir. Pek çoğunun kitabesi bulunmamaktadır. Ancak yapılar plan ve süsleme özelliklerinden yola çıkılarak belli bir döneme tarihlendirilmeye çalışılmıştır.

Çalışmamızda, incelediğimiz eserlerin malzemeleri, plan tipleri, mimarî özellikleri, süslemeleri ve tarihleri belirlenmeye çalışılmıştır. Bu özellikler değerlendirme bölümünde ayrıntılı biçimde ele alınıp, yapılar benzerleriyle karşılaştırılmıştır.

1.2. Yöntem

Hâdim ve Taşkent ilçeleri üzerine yaptığımız araştırma üç aşamada gerçekleştirilmiştir. İlk olarak konuyla ilgili kaynak taraması yapılmıştır. Sâlnâmeler, lisans, yüksek lisans ve doktora tezleri, kitaplar, makaleler ve ansiklopedi maddeleri incelenmiştir. Ayrıca Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi ile Konya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Arşivi’nde tarama yapılmıştır. Ancak şer‘iye sicilleri ve tapu tahrir defterleri üzerinde bir araştırmaya gidilmemiştir. İkinci olarak ilçe ve köylerde değişik tarihlerde saha çalışması gerçekleştirilmiş ve mevcut eserler üzerinde incelemelerde bulunulup, yapıların fotoğrafları çekilmiş, rölöveleri çıkartılmış, yapı kitabelerinin stampajları alınmıştır. Camilerin yalnız planları çizilirken, kütüphane, köprü ve çeşmelerin hem plan hem görünüşüne yer verilmiştir. Başka yayınlardan ve arşivlerden alınan çizimler ve fotoğraflar özellikle belirtilmiştir. Son olarak eldeki verilerle metnin yazımı gerçekleştirilmiştir. Metin, çizim ve fotoğraflarla desteklenmiştir. Kaynaklarda adı geçen ancak mevcut olmayan veya yenilenen yapılar ise mevcut yayınlardaki bilgiler, bölge halkından alınan bilgiler ve yapıların kalıntılarından yararlanılarak yazılmıştır.

Çalışmamız dört ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm Giriş başlığını taşır. Bu bölüm “Konunun Tanımı, Önemi ve Sınırları”, “Yöntem”, “Konuyla İlgili Yayınlar”, “Hâdim’in Tarihi ve Coğrafyası” ve “Taşkent’in Tarihi ve Coğrafyası” olmak üzere beş alt başlıkta incelenmiştir.

Katalog ikinci bölümü oluşturmaktadır. Bu kısım “Mevcut Yapılar” ve

“Kaynaklarda Adı Geçen Ancak Mevcut Olmayan veya Yenilenen Yapılar” olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Mevcut yapılarda 22, kaynaklarda adı geçen, ancak mevcut olmayan veya yenilenen yapılarda sekiz olmak üzere toplam 30 eser tanıtılmıştır. Her

(12)

bir yapı gurubu kendi içerisinde kronolojik olarak sıralanmıştır. Eserler, bulundukları yer, tarihleri, yapan ve yaptıranı, planı, mimari özellikleri ve süslemeleri bakımından incelenmiş, tarihleri bilinmeyenler stil kritiği yapılarak, yaklaşık olarak tarihlendirilmiştir.

Değerlendirme bölümü, “Plan ve Mekân Anlayışı”, “Malzeme ve Teknik”,

“Mimari Elemanlar”, “Yapı Elemanları”, “Süsleme” ve “Kitabeler” isimli altı başlıkta incelenmiştir. Eserler, malzemeleri, plan tipleri, mimari özellikleri ve süslemeleri bakımından ayrıntılı biçimde ele alınmış ve başka yapılarla karşılaştırılmıştır.

Sonuç bölümünde ise Hâdim ve Taşkent’te yer alan eserlerin Türk sanatı

içindeki yerleri belirlenmiştir.

Metnin sonunda bibliyografya, çizimler, fotoğraflar, ve bunların listesi yer almaktadır. Bibliyografya’da kullanılan kaynaklar, yazarların soyadlarının alfâbetik sırasına göre yazılmıştır. Dipnotlar klasik sisteme göre verilmiştir. Tekrarlanan kaynaklarda kısaltmalar yapılmıştır.

1.3. Konuyla İlgili Yayınlar

Hâdim’de bulunan bazı yapılar incelenmiş olmakla birlikte, ilçeyi bütüncül olarak ele alan bir çalışma bulunmamaktadır. Taşkent’le ilgili olarak ise bir lisans tezi bulunmaktadır2. Ancak bu tez yalnız Taşkent’in ilçe merkezlerindeki yapıları ele alan

genel bir tespit çalışması olup, yapılar çok kısa tarif edilmiş, detaylara inilmemiştir. Hâdim ve Taşkent üzerine yaptığımız araştırmada kullandığımız eserleri kısaca şöyle değerlendirebiliriz.

Hadim’in tarihinin antik dönemlere kadar indiğini Hasan Bahar’ın “İsauria Bölgesi Tarihi”3 ve Mustafa Yılmaz’ın “Heykeltıraşlık Açısından İsauria Bölgesi Figürlü Mezar Anıtları”4 adlı doktora tezlerinden öğrenmekteyiz. Yine Mustafa Yılmaz’ın, Hâdim’in tarihi coğrafyası5 hakkında bilgiler veren bir yüksek lisans tezi

2 Çobancı, R., Konya Taşkent’teki Türk Devri Yapıları, SÜFEF, Basılmamış Lisans Tezi, Konya, 1995

3 Bahar, H., İsauria Bölgesi Tarihi, SÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, Konya,

1990

4 Yılmaz, M., Heykeltraşlık Açısından İsauria Bölgesi Figürlü Mezar Anıtları, SÜ Sosyal Bilimler

Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, Konya, 1995

5 Yılmaz, M., Bozkır ve Çevresinin Tarihi Coğrafyası, SÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış

(13)

bulunmaktadır. Mustafa Yılmaz son olarak bir kitapla6 bu bölgedeki antik yerleşmeleri ve bu dönemden kalan buluntuları ele almıştır.

Ebu Said Muhammed Hâdimî’nin torunlarından olan Numan Hadimioğlu “Hadim ve Hadimliler Bibliyografyası”7 adlı eserde ilçenin tarihini, coğrafyasını, Hâdimî’nin hayatını anlatmış ve bazı Hadimlileri tanıtmıştır.

Salih Göktaş 8 eserinde Hadim’in tarihini, coğrafyasını ve Hadimî’nin hayatı ile kabir ziyaretleri üzerinde durmuştur.

Murat Kesikler “Bozkır ve Hâdim Çevresindeki Türk Köprüleri” adlı tezinde konumuzla ilgili olarak Bolat, Korucu ve Sazak köprülerini anlatmıştır9.

Osman Kunduracı doktora tezinde10 ve bir makalesinde11 Hadim’de yer alan Ahmet Sait Hadimioğlu, Naciye Özsoy ve Betül Tokuş evlerine yer vermiştir. Bu evleri mimarî ve sanat değerleri açısından ele almıştır.

İzzet Sak, “Osmanlı Döneminden Günümüze Hâdim”12 adlı makalede Hâdim’in tarihçesi ve Hâdimî’nin hayatını anlatmaktadır.

İzzet Sak başka bir makalesinde13, yukarıdaki bilgilerle birlikte Hadim Kütüphanesine vakfedilen eserler üzerinde durmaktadır.

Bahtiyar Eroğlu doktora tezinde14 ve bir makalesinde15 Hadim’deki kütüphaneyi mimari açıdan değerlendirmiştir.

6 Yılmaz, M., Bozkır Çevresinin Antik Tarihi ve Eserleri İsauria, Konya, 2005 7 Hadimioğlu, N., Hadim ve Hadimliler Bibliyografyası, Ankara, 1983

8 Göktaş, S., Ebu Said El-Hâdimi (ks) ve Hadim, Konya,1985

9 Kesikler, M., Bozkır ve Hadim Çevresindeki Türk Köprüleri, SÜFEF, Basılmamış Lisans Tezi,

Konya, 1994

10 Kunduracı, O., Batı Toroslarda Bulunan Geleneksel Konutlar, SÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü,

Basılmamış Doktora Tezi, Konya, 1995

11 Kunduracı, O., “Hadim ve Çevresinde Sivil Mimari Örnekleri”, SÜ Türkiyat Araştırmaları Dergisi,

Sayı:5, Konya, 1999, s.137-156

12 Sak, i., “Osmanlı Döneminden Günümüze Hadim”, SÜ Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı:4,

Konya,1997, s.169-180

13 Sak, İ., “Şehdi Osman Efendi’nin Hâdim Kütüphanesine Vakfettiği Kitaplar”, SÜ Sosyal Bilimler

Enstitüsü Dergisi, Sayı:10, Konya, 2003, s.83-129

14 Eroğlu, B., XVII.-XIX. Yüzyıllarda İç, Batı ve Güneybatı Anadolu’da Kütüphane Mimarisi, SÜ

Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, Konya, 1998

15 Eroğlu, B., “Ebu Said Mehmed Hadimi ve Kütüphanesi”, Yeni İpek Yolu Dergisi, Yıl:12, Sayı:140,

(14)

Yusuf Küçükdağ, günümüzde mevcut olmayan Hâdimî Medresesi’ni kaynaklarda geçtiği şekliyle ele almıştır16.

Bunların dışında kullandığımız kaynaklar gerekli yerlerde dipnot olarak verilmiştir.

1.4. Hâdim’in Tarihi ve Coğrafyası

Konya iline bağlı olan Hâdim ilçesi, Toros dağlarında bir vadi içerisinde kurulmuştur. Konya’nın güneybatısında, 37° kuzey paraleli ve 33° doğu meridyeninin kesiştiği noktada yer almaktadır. Doğusunda Karaman, güneyinde Taşkent, batısında Alanya, kuzeyinde Bozkır’la çevrilidir. Konya’ya 128 km. mesafededir (Harita 1).

İlçenin denizden yüksekliği 1500–1700 m.’dir. Orta Torosların yükseltisi Dineksaray köyleri yöresinden başlar. Akdağ ve Geyik dağı en önemli dağlarıdır. İlçe merkezinin kuzeyinde bulunan Akdağ, içme suyunun kaynağıdır. Hadim’in ünlü Göksuyu Geyik dağlarından çıkmaktadır.

Hâdim kara ikliminin etkisindedir. Özellikle yazları sıcak ve kurak, kışları kar yağışlı ve soğuk geçer. Kar uzun süre yerde kalır. Yağışların fazla düştüğü mevsim ilkbahardır. Ormanlarında, meşe, gürgen, yağışı bol yerlerde Akdeniz çamı (Sarıçamlar) bulunur17.

Hâdim halkının geçim kaynakları arasında; bağcılık başta gelmektedir. Meraların darlığı sebebiyle hayvancılık çok fazla gelişmemiştir, genelde küçük baş hayvancılık yaygındır. Arıcılık da yapılmaktadır. Ticaret ve sanayi çok gelişmemiştir. Bu alanda küçük çaptaki kerestecilik ve kolonya imalatçılığı önemlidir18. Zengin yer altı ve yer üstü kaynakları bulunmakla birlikte, ulaşım güçlüğü ve nakliyat problemleri sebebiyle madencilik gelişme fırsatı bulamamıştır19. İlçenin bez dokumacılığı önemli iken, artık o da yavaş yavaş önemini kaybetmiştir.

16 Küçükdağ, Y., “Hadimî Medresesine Dair Bir Vakfiye”, VD, Sayı:27, Ankara, 1998, s.79-94;

Küçükdağ, Y., “Konya Hadim’de Hadimî Medresesi”, Yeni İpek Yolu Dergisi, Yıl:12, Sayı:133, Konya, 1999, s.21-25

17 Anonim, Konya 1967 İl Yıllığı, Konya, 1967, s.128; Anonim, Konya İl Yıllığı, Konya, 1973, s. 93-94 18 Anonim, Cumhuriyet’tin 75. Yılında Konya, Konya, 1998, s. 285; Anonim, Doğa Kent Hadim,

Hadim, 1996, s.10

(15)

İlçenin ismi olan Hâdim, halk arasında yanlış olarak Hadım şeklinde söylenmektedir. Zaman zaman da kısırlaştırma işlemi anlamı yüklenmektedir20. Bu yanlıştır. Hâdim, tasavvufun ilk dönemlerinden itibaren tasavvuf yoluna girmemekle birlikte, sûfilere yardımcı olan ve onların ihtiyaçlarını karşılayan hizmetkârlara verilen isimdir21. İlçenin ismi 24.03.2005 tarih ve 5323 sayılı kanunla “Hadim” olarak değiştirilmiştir22.

Anadolu’nun kültürel yönden Türkleşmesi sırasında din alimlerinin yetiştirildiği bir yer durumuna gelen ilçeye, 18. yüzyılda “Belde-i Hâdimü’l-ilm” adı verilmiştir23.

Klikya bölgesi sınırları içerisinde yer alan Hâdim ve çevresinin24 tarihi ilk çağlara kadar inmektedir. Antik dönemlerde İsaura olarak isimlendirilen bölgede Grek ve Roma dönemine ait pek çok yerleşim yeri bulunmaktadır25. Bölge MÖ.129’lardan itibaren Roma26 ve MS. 395’te Bizans hakimiyetine girmiştir27.

1071 Malazgirt zaferinin ardından Selçuklu hakimiyetine giren Hâdim, yaklaşık iki yüzyıl sonra Karamanoğlu Beyliği’nin eline geçmiştir. 1473 yılında ise Fatih Sultan Mehmet tarafından Karamanoğulları’nın ortadan kaldırılması sonucu Osmanlı ülkesi sınırlarına dahil edilmiştir28.

Osmanlı dönemine ait Hâdim ile ilgili eldeki ilk kayıtlar 1501’de II. Bayezid zamanına aittir29. Bu tarihlerde Hâdim Konya Sancağı’na bağlı Aladağ Kazası’nın bir

köyü idi. Aladağ Kazası 34 köyden meydana gelen30 ve merkezi Pirlevganda köyü

(Taşkent İlçesi) olan bir kaza idi31. Bu tarihte Hâdim’in nüfusunun tamamı Müslüman olup, gayr-i Müslim bulunmuyordu32.

Hadim XVI. ve XVII. yüzyıllarda Aladağ Kazası’nın bir köyü iken, XVIII. yüzyıldan itibaren gelişmeye başlamıştır. Bu gelişme sürecinin Ebu Said Muhammed

20 Anonim, “Hadım ve İğdiş Etme”, Türk Ansiklopedisi, C:19, Ankara, 1970, s.294

21 Uludağ, S., “Hâdim” DİA, C:15, İstanbul, 1997, s.23; Anonim, “Hâdim”, Meydan Larousse, C:5,

İstanbul, 1981, s. 510; Anonim, “Hâdim”, Büyük Larousse, C.10, İstanbul, 1986, s.4924

22 http :// www.uyap.adalet.gov.tr/ mevzuat/ data/html/1457.html 23 Anonim, Cumhuriyet’tin …, s.284

24 Ertan, F. vd., Taşkent’in Doğuşu, İstanbul, 1974, s.93 25 Bahar, H., Agm., s.51

26 Yılmaz, M., Age., s.6

27 Yılmaz, M., Age., s.10; Anonim, Cumhuriyet’tin …, s.25

28 Turan, O., Selçuklular Zamanında Türkiye Tarihi, İstanbul, 1984, s.54-55 29 Sak, İ., Şehdi Osman … , s.84; Osmanlı …, s.170

30 Aköz, A., “XVI. Asrın İlk Yarısında Aladağ Kazası (1501-1540)”, Osmanlı Araştırmaları, XVI,

İstanbul, 1996, s.67-84

31 Aköz, A., Agm., s.68 32 Aköz, A., Agm., s.78

(16)

Hâdimî ile başladığı ve ününün Osmanlı ülkesine yayıldığı anlaşılmaktadır. Hâdimî ile birlikte büyümeye ve gelişmeye başlayan Hâdim, 1868’de Konya Sancağı’na bağlı bir kaza merkezi haline gelmiştir33. Bu tarihte 19 köyü ve köylerle birlikte 6.098 nüfusu bulunuyordu34. 1882 senesinde ise Aladağ Nahiyesi’nin Hadim’den ayrılarak Karaman’a bağlandığı görülmektedir35. Bu tarihte kaza genelinde 1 kütüphane, 75 çeşme, 4 dükkan, 19 cami, 18 mescit, 1 medrese, medresede 125 talebe36, 1 rüştiye, 27 sıbyan mektebi bulunmaktadır37.

1900 yılına kadar bir kaza merkezi olan Hâdim bu tarihten sonra bazı sebeplerle nahiye olarak Karaman’a bağlanmıştır. 1906’da Aladağ ve Hâdim ayrı ayrı nahiyeler olarak Karaman’a bağlı bulunuyordu38.

Cumhuriyet’in ilanına kadar nahiye halinde Karaman’a bağlı kalan Hâdim, 30 Mayıs 1926 yılında ilçe haline getirilmiştir39. İlçe dağınık denebilecek bir yerleşim düzeninde olup, dört mahalleden oluşmaktadır. Bunlar; Taşpınar (Fotoğraf 1), Hocalar (Fotoğraf 2), Aşağı Hâdim (Fotoğraf 3) ve Armağanlar mahalleleridir. Mahallelerin arasında mesken olmayıp, büyük boşluklarla birbirinden ayrılmıştır. İlçeye bağlı 20 köy, 7 kasaba vardır. 2000 nüfus sayımına göre ilçenin merkez nüfusu 16.100’dür40. Ancak bu rakam oldukça abartılı görünmektedir.

Hâdim, Cumhuriyetin ilanından sonra gelişimini sürdürmüştür. Selçuk Üniversitesine bağlı Hâdim Meslek Yüksek Okulu ilçenin eskiden olduğu gibi ilime verdiği önemin bir göstergesidir. Buna rağmen Hâdim, Konya’nın diğer ilçelerine oranla daha az gelişmiştir.

1.5. Taşkent’in Tarihi ve Coğrafyası

Taşkent, Toros dağlarının Taşeli mevkiinde 1620 m. yükseklikte kurulmuş Konya iline bağlı bir ilçe merkezidir. Konya’nın 142 km. güneyinde kurulan Taşkent’in

33 Akandere, O., “Konya Vilayeti Salnamelerine Göre 1864-1904 Yılları Arasında Konya Sancağının

İdari Yapısı” Yeni İpek Yolu Özel Sayı:1, Konya, 1998, s.107

34 Konya Sâlnâmesi 1285, s.42 35 Konya Sâlnâmesi 1300, s.95 36 Konya Sâlnâmesi 1300, s.11 37 Konya Sâlnâmesi 1301, s.172

38 Sak, İ., Şehdi Osman …, s.85; Osmanlı …, s.177 39 Sak, İ., Şehdi Osman …, s.85; Osmanlı …, s.180 40 Sak, İ., Şehdi Osman …, s.84, 1. dipnot

(17)

doğusunda Karaman, güneyinde Ermenek, batısında ve kuzeyinde Hadim ilçeleri yer alır (Harita 2).

Taşkent, Hâdim gibi karasal iklimin etkisi altındadır. Geçim kaynakları arasında tarım, sebze ve meyvecilik başta gelir. Arıcılık ve tavukçulukta önemlidir.

Taşkent, Taşeli platosunda Klikya adı verilen bölgede bulunmaktadır. MÖ. 2000-1200 yıllarında Klikya bölgesine Hititler hakimdir. Taşkent’te bu tarihlerde Hititlerin egemenliğindedir.

MÖ. 6. yüzyılda Anadolu’nun bütünü ve bölge Perslerin hakimiyetine girdi. MÖ. 4. yüzyılda İskender’in Anadolu seferiyle Pers hakimiyeti son bulmuştur. MÖ. 129 yılında bölgeye Roma İmparatorluğu hakim olmuştur41. Taşkent ve çevresi ile Bolat Köyü civarındaki Temaşalık bölgesi Roma İmparatorluğunun önemli izlerini taşır42. Ardından bölgede Bizans hakimiyeti yaşanmıştır.

1071 Malazgirt savaşından sonra Türkler Anadolu’ya yerleşmeye başlarlar. Bu sırada 12-13. yüzyıllarda Afşar Türkleri Taşkent ve çevresine yerleşirler. Rivayete göre; bu boyun başı Piri Mehmet’tir. Piri Mehmet Bey’in oğullarından Oğuz Bey Taşkent yöresine gelip konmuştur43. Zamanla nüfusları artmış ve bir köy haline gelmişlerdir. Köylerine boylarının başkanı Piri Bey’in isminden esinlenerek Piri Kondu derler. Zamanla bu isim Pirlevganda şekline dönüşmüştür44. Ancak Taşkent’in eski ismi olan

Pirlevganda’nın Hitit dönemindeki Kanda-Kandi şehrinden geldiği bilinmektedir.45

Sultan Alaaddin’in Antalya’yı fethi sırasında yol güzergâhında olan Taşkent, Selçuklu sınırlarına dahil edilmiştir. Bu sırada Alaaddin Keykûbad’ın emriyle Taşkent’e bir çeşme yaptırılmış ve bu çeşme Sultan çeşmesi adını almıştır46.

Selçuklular yıkıldıktan sonra Konya’yı kendilerine başkent yapan Karamanoğulları Taşkent ve civarını da aldılar. 1473’te Fatih Sultan Mehmed’in Karamanoğullarına son vermesiyle Taşkent Osmanlılar’ın eline geçti. 16. yüzyılda sınırları Konya-Bozkır, Karaman, İçel, Ermenek ve Alanya ile çevrili bölgenin adı Aladağ yöresi olmuş ve merkezide Pirlevganda yani Taşkent olarak belirlenmiştir.

41 Yılmaz, M., Age., s.6 42 Bahar, H., Agm., s.58-59 43 Ertan, F.vd., Age., s.99

44 Anonim, “Klikya’nın Fethi”, İA, C:10, İstanbul, 1967, s.381. Bu bir rivayettir. İlçenin ismi

Roma-Bizans dönemine kadar gider. Sonradan değişikliğe uğramıştır.

45 Ertan, F. vd., Age., s.93 46 Ertan, F. vd., Age., s.102

(18)

Pilevganda (Taşkent) 18. yüzyılda kaza merkezi olarak Anadolu Kazaskerlik defterlerinde geçmektedir. 19. yüzyılda Taşkent kaza merkezi olmaktan çıkmış, kazalık Hâdim’e verilmiştir. Taşkent kasaba olarak kalmıştır. Cumhuriyet’in ilanından sonra Taşkent kasaba olarak hayatiyetini devam ettirmiştir. 1930’larda Vali İzzet Bey zamanında coğrafyasına uygun olarak Taşkent adını alan47 yerleşimin 1960’larda kaza olması karalaştırılmış, ancak 1987’de ilçe olabilmiştir (Fotoğraf 4).

(19)

2. KATALOG 2.1. Mevcut Yapılar

2.1.1. Camiler

2.1.1.1. TAŞKENT, BÜYÜK (UZUN ŞIH) CAMİİ

Katalog No: 1 Çizim No: 1

Fotoğraf No: 5 – 41

Yapım Tarihi: 17-18. Yüzyıl Mimar/Usta: Bilinmiyor

İnceleme Tarihi: 21.09.2004 – 08.06.2005

Yeri: Taşkent İlçesi’nde, ilçe merkezinde bulunmaktadır.

Mimari Özellikleri: Cami güneye doğru hafif eğimli bir arsa üzerinde,

kuzey-güney doğrultusunda kâgir olarak inşa edilmiştir. Dikdörtgen planlı yapının üst örtüsü oluklu sac levhalarla kaplı kırma çatıdır. Kuzey cephede yapıya bitişik bir minare mevcuttur (Fotoğraf 5-8-10).

Yapı, dıştan 15.70 m. x 18.75 m. ölçülerindedir (Çizim 1)48. Doğu cephe, zemin kotu yüksekliği nedeniyle büyük ölçüde sağır tutulmuş olup, güney köşeye yakın bölümde dikdörtgen biçimli bir tepe penceresi açılmıştır (Fotoğraf 8).

Güney cephede, mihrabın iki yanına gelecek şekilde dikdörtgen biçimli, dört büyük alt pencere, dört küçük tepe penceresi bulunmaktadır (Fotoğraf 7).

Batı cephenin ortalarında dikdörtgen biçimli iki büyük alt pencere, iki küçük tepe penceresi vardır. Cephenin güneyine yakın olarak dikdörtgen biçimli bir tepe penceresi yapılmıştır. Kuzey ucunda ise çift kanatlı harime giriş kapısı yer almaktadır (Fotoğraf 6).

(20)

Kuzey cephede ise üç dikdörtgen pencere görülmektedir. Ancak bunlardan doğu taraftaki sonradan kapatılmıştır. Yine bu cephede batı köşeye yakın bir mesafede caminin minaresi mevcuttur (Fotoğraf 9).

Yapının tüm pencerelerine ve giriş kapısına demir parmaklık takılmıştır.

Minare, sekizgen kaide üzerinde yükselen, silindirik gövdeli ve tek şerefelidir. Üzeri konik külâhla örtülüdür. Şerefenin altı profilli silmelerle süslenmiştir. Korkulukları ise ajur tekniğindedir (Fotoğraf 5-6).

Caminin harimine batı cephenin kuzey ucundaki çift kanatlı ahşap kapıyla girilmektedir (Fotoğraf 6-11-12). Harim 13.93 m. x 16.80 m. ölçülerindedir. Harimin üzeri, mihrap duvarına paralel olarak yerleştirilen ve harimi altı sahına ayıran altı sıra halinde 37 ahşap sütunun taşıdığı alttan kaplamalı ahşap tavanla örtülmüştür (Fotoğraf 13-14). Güney, doğu ve batıdaki sütunlar duvara yaslanmaktadır. İç kısım dikdörtgen şekilli sekiz alt pencere, sekiz tepe penceresi olmak üzere 16 pencereyle aydınlatılmaktadır. Pencerelerin tamamı dışarıdan içeriye doğru genişlemektedir.

Mahfil, harimin kuzeyinde, kısmen “U” biçimli olarak ahşaptan yapılmıştır. Kuzeyde beden duvarlarına oturan mahfil, doğu, batı ve güney yönlerde 11 silindirik ahşap sütunla taşınmaktadır. Köşelerde birleşme noktaları yaklaşık 45°’lik bir açıya sahiptir (Fotoğraf 15-16). Tam ortasında öne doğru çıkma yapan kare biçimli bir müezzin kısmı yer almaktadır (Fotoğraf 17). Mahfilin alt kısmı ahşap doğramalı câmekanla kapatılmıştır. Bugün harime bu câmekanlı kısımdaki iki adet çift kanatlı ahşap kapıyla girilmektedir. Mahfile kuzey cephe duvarına dayalı olan dokuz basamaklı ahşap merdivenle çıkılmaktadır. Mahfilin korkulukları bir sağa, bir sola bakan “S” biçimli ahşap parçaların birleştirilmesiyle oluşmuştur. Alttaki korkuluklar ise üstten ve alttan boğumlanarak yapılmıştır. Çıkmanın önünde, korkuluğun altındaki panoda, kabartma bitkisel motifler yer almaktadır (Fotoğraf 17).

Mihraba paralel sahınlardan üçüncüsünde, batı cepheye yakın bir mesafede bey mahfili olarak değerlendirebileceğimiz bir kısım bulunmaktadır (Fotoğraf 18). Buraya mahfilden basit bir geçiş sağlanmıştır (Fotoğraf 19). Baldaken şeklindeki bu kısım iki ahşap sütunla taşınmaktadır. Dört kare kesitli ince ahşap direkle de tavana kadar ulaşmaktadır. Direklerin arası Bursa kemerlidir. Korkulukları, mahfildeki gibi “S” kıvrımlıdır. Mahfilin alt kısmı ve kenarları tamamıyla kalem işi olarak bezenmiştir. Alt kısımda tam ortada kare biçimli bir göbek yer almaktadır. Bu göbeğin içi ince çıtaların

(21)

değişik geometrik biçimlerde çakılmasıyla doldurulmuştur. Bu kısmın zemini kırmızıya boyanmıştır. Çıtalarla oluşturulan üçgen, kare ve dikdörtgen şekillerin içine yeşil göbekli, dört yapraklı sarı çiçekler nakşedilmiştir. Bu göbeğin etrafına kalın bir çıta çakılmıştır. Buraya sarı zemin üzerine, yeşil yapraklı, açmış kırmızı çiçekler yerleştirilmiştir. Bu karenin etrafı ince yeşil bir çıtayla belirginleştirilmiştir. Bu göbeğin etrafında yeşile boyanmış ince çıtalarla küçük kare bölmeler oluşturulmuştur. Bunların zemini de ortadaki gibi kırmızı olup, üzerine sarı çiçekler boyanmıştır. En dışta yine dört tarafı dolanan kalın bir çıta çakılmıştır. Zemini yeşil olan bu kısımlara sarı renkli geçmeler yapılmıştır. Bu geçmelerde yer yer rûmi görünümlü kıvrımdallar görülür (Fotoğraf 20). Mahfilin dış kenarlarında ise altta açmış lâle ve güller, üstte dilimli nişleri anımsatan bir süsleme mevcuttur. Bu kısımda motiflerin etrafı siyah konturla belirginleştirilmiştir. Burada sarı, turuncu ve kırmızı renkler kullanılmıştır (Fotoğraf 21). Süslemeler serbest elle yapılmıştır. Muhtemelen Bursa kemerli kısım da süslüydü, ancak bu süslemeler yeşil yağlı boyayla kapatılmış olabilir.

Mihrap, güney cephenin tam ortasında, öne doğru taşkın olarak yapılmıştır. Dikdörtgen formlu mihrabın, yarım daire biçimli bir nişi bulunmaktadır. Bu niş, mukarnaslı sivri bir kavsarayla örtülmüştür. Bej rengi yağlı boyayla boyanan mihrabın kitabe panosunda “Küllema dehale aleyha zekeriyal mihrab” yazılıdır49 (Fotoğraf 22).

Minber, mihrabın sağında iki pencerenin arasına yerleştirilmiştir. Ahşaptan yapılan minber dokuz basamaklıdır. Köşk kısmı konik bir külâhla örtülmüştür. Minberin aynalıkları ve korkulukları oldukça süslüdür. Giriş kısmının üzerinde dendan şeklinde bir süsleme görülür. İki yanında ise yüzeysel biçimde dilimli kemerli birer niş açılmıştır. Korkuluklar kafes işi süslemelere sahiptir (Fotoğraf 23). Korkuluktaki çıtalar baklava dilimi ve daireler oluşturacak şekilde dönüşümlü olarak çakılmıştır (Fotoğraf 25-26). Sonradan yeşile boyanan çıtaların bir kısmı dökülmüştür. Minberin ayna kısmında ise tam ortaya sekiz kollu bir yıldız ve etrafına da geometrik şekiller çakma kündekârî tekniğinde yapılmıştır. Her geometrik parçanın içi, kalem işi olarak kırmızı renkli açmış çiçeklerle süslenmiştir (Fotoğraf 25-26). Ayna kısmının etrafındaki ahşap çıtalarda da süsleme izleri görülmektedir. Süpürgelikte, köşkün altında ve köşkün korkuluklarında dilimli kemerli nişler açılmıştır (Fotoğraf 23). Köşkün altında büyük nişin kenarlarına da süpürgelik hizasında basit bir korkuluk yapılmıştır. Köşkün niş

(22)

şeklindeki korkuluklarının altında yer alan kare biçimli panoda çıtalarla bir çarkıfelek motifi oluşturulmuş ve bunun ortasına açmış bir sarı gül yerleştirilmiştir (Fotoğraf 24-27). Çıtaların üzerinde ve kenarlarındaki diğer boşluklarda da çiçek motifleri yer almaktadır. Korkulukta üç nişin ortasındaki ince ahşap çıtalarda sarı renkli zencerek motifi görülmektedir. Bu nişlerin üzerindeki yatay çıtada lâle ve açmış güller bulunmaktadır. Aslında minberin yatayda ve dikeydeki pek çok çıtasında yok olmak üzere olan kalem işi süslemelerin izleri izlenebilmektedir. Minberdeki motiflerin hepsinin etrafının siyah konturla belirginleştirildiği ve motiflerin tamamının serbest elle yapıldığı görülür.

Vaaz kürsüsü güneydoğu köşededir. Ahşaptan yapılan kürsüye sekiz basamaklı asma merdivenle çıkılmaktadır. Üç kenarlı kürsünün korkulukları mahfildeki gibi bir sağa, bir sola bakan “S” kıvrımlı ahşap çıtaların çakılmasıyla meydana gelmiştir. Korkuluğun hemen altındaki ince bordürde kabartma halinde “S” kıvrımları ve aralara yerleştirilmiş açmış gül motifleri görülmektedir (Fotoğraf 28).

Caminin ahşap tavanını taşıyan sütunlardan mihrap önündeki iki tanesi mukarnaslı başlığa sahiptir. Bu başlıkların dört kenarında istiridye kabuğu şeklinde süslemeler vardır (Fotoğraf 29). Sarı, kırmızı ve yeşil renklere boyanan başlıkların üzerinde profilli yastıklar mevcuttur. Diğer sütunların hiçbirinde mukarnaslı başlık bulunmamaktadır. Ancak tamamının üzerinde profilli yastıklar yer almaktadır.

Yapının ahşap tavanı oldukça güzel süslemelere sahiptir. Tavan göbekleri; mihrap önündeki ilk sahında altı kollu yıldızlı, iki yanında altı kenarlı geometrik biçimli, mihrap önü doğrultusunda ikinci sahında sekiz kollu yıldızlı, üçüncü sahında sekiz kollu yıldızlı, dördüncü sahında sekiz kollu yıldızlı olmak üzere altı tavan göbeği yer almaktadır.

Mihrap önündeki ilk sahnın tavanı ince çıtalarla karelere bölünmüş ve üç yatay kuşağa ayrılmıştır. Mihrabın hemen önündeki kısmın zemini yeşile boyanmış, karelerin içine de bazılarına bir, bazılarına birden fazla dört yapraklı sarı çiçek yerleştirilmiştir. Bu kısmın tam ortasında altı kollu büyük bir yıldız şeklindeki tavan göbeği yer alır. Yıldızın kolları üç kalın ahşap çıtanın çakılmasıyla oluşturulmuş ve tam ortasına da ince çıtalar çakılarak 12 kollu bir yıldız yerleştirilmiştir. Yıldızın en dışındaki çıtada süslemelerden hiç iz kalmamıştır. İkinci çıtada ise yer yer kırmızı çiçeklerin izleri mevcuttur. Üçüncü çıtadaki süslemeler yıpranmış olmakla birlikte izleri

(23)

görülebilmektedir. Bu kısmın zemini yeşile boyanmış, üzerine kırmızı renkli açmış çiçekler ve dallar yerleştirilmiştir. En ortadaki 12 kollu yıldızın kollarının zemini açık mavidir ve üzerine minik kırmızı çiçekler nakşedilmiştir. Bu 12 kollu yıldızın altı kola olan uzantılarında zemin kırmızı, üzerindeki çiçekler sarı, kenarlardaki çiçekler ise kırmızıdır (Fotoğraf 30).

Mihrap önündeki altı kollu yıldız tavanın iki yanında yer alan tavan göbekleri altı kenarlı olup, kısa kenarları içe çekilmiştir. Bu tavan göbekleri çıtalarla karelere bölünmüş bir zemin üzerindedir. Her ikisinde de kenarlara iki kalın çıta ve ortasına ince çıtalar, kare, dikdörtgen oluşturacak biçimde çakılmıştır. Bu kısmın zemini turuncu olup, ortasına dört kollu yeşil çiçekler nakşedilmiştir. Kenardaki iki kalın çıtaya dallar arasında açmış kırmızı çiçeklerden oluşan bir süsleme yapılmıştır. Ancak bunlar çok bozulmuştur (Fotoğraf 31).

Mihrap doğrultusunda ikinci sahındaki tavan göbeği sekiz kollu yıldız şeklindedir. Bu tavan göbeğinin oturduğu yer düz ahşap kaplamalı tavandır. Yıldızın kenarlarına ve her kolun dikeyde ortasına gelecek şekilde yeşil renkli ince çıtalar çakılmıştır. Bu çıtaların arasındaki parçalar bir yeşil bir kırmızıyla boyanmıştır. Tam ortası daire biçimli olan göbeğin bu kısmında armut ya da nar kabartması olup, düşmüştür (Fotoğraf 32).

Üçüncü sahında, ince çıtalarla karelere bölünmüş bir zemin üzerine, sekiz kollu yıldız şeklinde bir tavan göbeği yerleştirilmiştir. Yıldız ince yeşil ve kalın kırmızı çıtalardan iç içe çakılarak oluşturulmuştur. Tam ortada yaprakları da kendiside kırmızıya boyanmış kabartma nar motifi bulunmaktadır (Fotoğraf 33).

Dördüncü sahında, sekiz kollu yıldız düz ahşap kaplamalı bir zemine oturtulmuştur. Yıldızın en dışında kırmızıya boyanmış ince bir çıta, sonra yeşil renkli kalın bir çıta bulunmakta ve ortada kırmızı renkli kalın ahşap parçalar yer almaktadır. Bu göbeğin ortasına diğerlerinden farklı olarak kabartma bir armut motifi yerleştirilmiştir (Fotoğraf 34).

Caminin giriş kapısı ahşaptan çift kanatlı olarak yapılmıştır. Kapı kanatlarının üzerine çarkıfelek motifini anımsatan geometrik desenler oluşturacak biçimde çıtalar çakılmıştır. Kare biçimli panoların ortalarına kabartma biçimli açmış güller, dikdörtgen parçaların ortalarına da kabartma biçimli bitkisel motifler yerleştirilmiştir. 18-19. yüzyıla işaret eden kapı yıpranmaya başlamış bazı parçaları dökülmüştür. Kapının basık

(24)

kemerli ayna kısmının iki köşesine kabartma bitkisel motifler yerleştirilmiştir (Fotoğraf 11-12).

Kitabe: Yapının inşa kitabesi yoktur, giriş kapısının üzerindeki kitabe ise

onarıma aittir. Bu kitabe iki parçadan oluşmaktadır. Üstteki yarım daire biçimli, enine dikdörtgen şeklinde olup, 0.30 m. x 0.41 m. ölçülerindedir. Üzerinde aynalı istifle “Maşallah” yazılmıştır. Harfin sonunda kabartma bir çiçek motifi görülür. Hemen altında “ta‘mir-i ahir 1337 zilhicce ح” yazılıdır. Alttaki kitabe, boyuna dikdörtgen biçimli olup, 0.30 m. x 0.41 m. ölçülere sahiptir. Kitabe mermer üzerine sülüs hatla üç satır halinde yazılmıştır (Fotoğraf 35-36).

- Maşaallahüteâlâ - Eyleyüp Allah … - Bin …

Bu kitabenin dışında caminin kadınlar mahfilinin doğu tarafında ahşaptan basit bir kitabe daha görülmektedir. Kitabede sülüs hatla;

“Tarih-i ta‘mir Maşallah … fî sene 1283”

yazılıdır. Bu kitabede bir tamir kitabesi olup, caminin 1866 yılında tamir edildiğini ifade etmektedir (Fotoğraf 37).

Tarihlendirme ve Geçirdiği Onarımlar: Caminin inşa tarihi ile ilgili herhangi

bir yazılı kaynak mevcut olmamakla birlikte, Yavuz Sultan Selim döneminde Uzun Şıh isimli biri tarafından yaptırıldığına dair rivayetler bulunmaktadır50. Yapının onarım kitabeleri mevcuttur.

Camii’nin, iç kısmındaki bir levhadan 1283/1866 ve kapısının üzerindeki kitabeden 1337/1920 yıllarında onarım geçirdiği anlaşılmaktadır. Ancak bu onarımların mahiyeti bilinmemektedir. 1960 yılında kuzey cephenin batı köşesine yakın bir mesafede minare inşa edilmiştir51. 1995’te ise caminin moloz taş beden duvarlarının dışı tamamen yenilenmiş ve pencere düzenleri de bu sırada elden geçmiştir. Çatının galvanizli sac örtüsü yenilenmiştir. Minarede bu sırada onarılmıştır52. Yapı 1995 yılında tescil edilmiştir53.

50 Ertan, F. vd., Age., s.106-110. Bu bilgi efsane olarak anlatılmıştır. 51 KKTVKK Arşivi, 42.27/5 No’lu dosya

52 KKTVKK Arşivi, 42.27/5 No’lu dosya 53 KKTVKK Arşivi, 42.27/5 No’lu dosya

(25)

Caminin sonradan yapıldığını tahmin ettiğimiz çatısı yapılmadan evvel, düz toprak damdan içeriye çok su sızmış olmalı ki kalem işi süslemelerde bozulmalar olmuştur. Özellikle mihrap önündeki ilk sahında yer alan göbeklerde bu bozulma daha iyi görülmektedir.

Taşkent Büyük (Uzun Şıh) Camii; planı ve kalem işi süslemeleriyle 17-18. yüzyıllarda Osmanlılar döneminde Konya’nın ilçe ve köylerinde sıkça karşılaştığımız yapılara benzemektedir. Hadim ve Taşkent’te ise Aşağı Hadim Camii ve Sazak Köyü Cami’leriyle büyük benzerlik içindedir.

Dikdörtgen planlı, ahşap direkli, ahşap tavanlı bu cami, orijinalliğini koruyan ve oldukça sağlam görünen bir yapı idi. Maalesef yapı, 25.11.2005 tarihinde elektrik kontağından çıkan bir yangın neticesinde harap oldu. Şu anda yalnız dört duvarı ve minaresi mevcut olup, içindeki ahşap öğelerden ve nakışlardan hiçbir eser kalmamıştır (Fotoğraf 38-39-40-41).

(26)

2.1.1.2. HADİM, DÜLGERLER KÖYÜ CAMİİ Katalog No: 2 Çizim No: 2 Fotoğraf No: 42 – 58 Yapım Tarihi: 1771 Mimar/Usta: Bilinmiyor İnceleme Tarihi: 24.04.2005 – 21.06.2005

Yeri: Hadim İlçesi’nde, Dülgerler Köyü’nde yer almaktadır.

Mimari Özellikleri: Yapı, kuzeyden güneye doğru hafif eğimli bir arsa

üzerinde, doğu-batı doğrultusunda kâgir olarak inşa edilmiştir. Ahşap hatıllı moloz taş duvarlarda yer yer devşirme malzeme kullanılmıştır (Fotoğraf 5654-5755-58). Dikdörtgen planlı yapının üst örtüsü, oluklu sac levhalarla kaplı kırma çatıdır. Yapının minaresi kuzey cephede yer almaktadır (Fotoğraf 43).

Cami dıştan 20.00 m. x 11.70 m. ölçülerindedir (Çizim 2). Doğu cephede, harime açılan iki alt pencere ve güney köşeye yakın olan pencerenin üzerine de bir tepe penceresi açılmıştır. Kuzeye yakın pencerenin yanında bir pencere daha mevcutken daha sonra bu pencere kapatılmıştır. Arsanın eğiminden faydalanılarak bu cephenin alt katına bir depo inşa edilmiştir. Bu depoya bir kapı, iki pencere açılmaktadır. Cephedeki tüm pencereler ve kapı dikdörtgen biçimlidir (Fotoğraf 45). Tepe penceresi hariç pencerelerin tümü demir parmaklıklıdır.

Güney cephede, cephenin doğu kanadında, mihrabın iki yanına gelecek şekilde dikdörtgen biçimli, altlı üstlü iki pencere ve mihrabın üzerine de dikdörtgen bir tepe penceresi açılmıştır (Fotoğraf 43). Alttaki pencereler demir parmaklıklıdır. Cephenin batı tarafında yapılan Bursa kemerli iki pencere ise son cemaat yerini aydınlatmaktadır (Fotoğraf 44).

Batı cephede, kuzey köşeye yakın bir mesafede demirden yapılmış çift kanatlı giriş kapısı bulunmaktadır. Kapının sağ kanadı daha geniş tutulmuştur (Fotoğraf 42).

54 Yılmaz, M., Age., s.234-236 55 Yılmaz, M., Age., s.239-240

(27)

Yapının kuzey cephesinde, yalnızca mahfile açılan tek kanatlı ahşap kapı bulunmaktadır. Buraya çıkışı sağlayan sabit bir merdiven bulunmağından asma merdivenle çıkılmaktadır. Ayrıca cephenin hemen hemen ortalarında, yapıya 1.00 m. uzaklıkta bir minare inşa edilmiştir.

Minare, kare kaideli, çokgen gövdeli, tek şerefelidir. Şerefe altı iç ve dış bükey profilli silmelerle süslenmiştir. Petek kısmının üzeri konik külâhla örtülmüştür.

Caminin batı cephesinin kuzey ucundaki çift kanatlı demir kapıyla son cemaat yerine girilmektedir. Son cemaat yeri içten 9.90 m. x 6.30 m. ölçülerinde olup, kuzey-güney doğrultusunda uzanmaktadır. Ahşap direkli, ahşap tavanlı olan bu kısım, kuzey-güney duvarı tamamen kaplayan iki pencereyle aydınlatılmaktadır. Pencereler Bursa kemerlidir. Tavanı taşıyan dokuz ahşap direkten ortadaki daire, diğerleri ise kare kesitlidir. Direklerin üzerinde profilli yastıklar yer almaktadır.

Son cemaat yerinin doğu duvarının kuzey ucundaki tek kanatlı ahşap kapıyla harime girilmektedir. Harim, içten 10.78 m. x 9.90 m. ölçülerinde, kareye yakın dikdörtgen biçimlidir. Üzeri, mihrap duvarına dik istikamette yerleştirilen ve harimi üç sahına ayıran, iki sıra halinde üçerden altı kare kesitli ahşap direğin taşıdığı alttan çakmalı ahşap tavanla örtülüdür (Fotoğraf 47). İç kısım güney cephede beş, doğu cephede üç olmak üzere, dikdörtgen biçimli sekiz pencereyle aydınlatılmaktadır. Pencereler dışarıdan içeriye doğru genişlemektedir. Ancak pencerelerin sayılarının azlığı ve küçük boyutlu olmaları yapının içinin loş olmasına sebep olmaktadır.

Mahfil, harimin kuzeyinde, hafif U biçimli olarak yapılmıştır. Doğu ve batıda duvara oturan mahfil, güneyde ve kuzeyde üst örtüyü de taşıyan ikişerden dört kare kesitli ahşap direkle taşınmaktadır (Fotoğraf 48). Mahfil döşemesinin alt kısmı da alttan çakmalıdır. Mahfile çıkış dışardan kuzey cephenin tam ortasındaki tek kanatlı kapıyla sağlanmaktadır. Mahfilin ahşaptan yapılan korkulukları kafes tekniğinde olup, geometrik desenlerle süslenmiştir. Mahfilin U şeklinde uzanan kollarının alt kısmında çıtakâri olarak yapılan geometrik süslemeler dikkat çeker. Bu süslemeler bordo ve pembeye boyanmıştır (Fotoğraf 49-50).

Mihrap, güney cephenin tam ortasında yer almakta ve hafifçe öne doğru taşmaktadır. Dikdörtgen biçimli mihrabın poligonal formlu nişini, sivri kemerli, mukarnaslı bir kavsara örtmektedir. Ahşaptan yapılan mihrap, bordo, yeşil ve pembe renkle boyanarak üç dikey parçaya bölünmüştür. Mihrap nişinin iki yanında “Allah” ve

(28)

“Muhammed” yazılı madalyonlar bulunmaktadır. Bu madalyonların altında üçer dilimli kemerli niş benzeri şekil boyanmıştır. Mihrap nişinde ise kavsaranın iki kenarında dilimli kabaralar, tepesinde ise kabartma şeklinde ampule benzer bir motif vardır56. Nişin içinde ise perde motifi yer almaktadır. Nişin kenarlarında zar başlıklı burmalı sütunçeler görülmektedir (Fotoğraf 51).

Minber, güneybatı köşededir. Ahşaptan yapılan minber yedi basamaklıdır. Minberin köşkü basık piramidal külâhla örtüdür. Külâhın tepesinde dilimli bir topuz ve onunda üzerinde mihraptaki gibi ampule benzer motif bulunmaktadır. Minberin aynalığı sade bırakılmıştır. Süpürgelik kısmında dört dilimli kemerli niş yer alır. Minberin geçit kısmı kapalıdır. Korkuluk ise mahfilin korkulukları gibi kafes tekniğinde yapılmıştır. Minberde mihraptaki gibi bordo, yeşil ve pembe renkle boyanmıştır (Fotoğraf 52).

Vaaz kürsüsü güneydoğu köşede yer almaktadır. Ahşaptan yapılan kürsünün korkulukları minber ve mahfilinki gibi kafes tekniğindedir. Gövde de ise dilimli kemerli nişler açılmıştır (Fotoğraf 53).

Caminin sıvasız olan güney ve doğu cephelerinde moloz taş arasına hatılların yerleştirilmesi ve yer yer devşirme malzemenin kullanılması yapıya hareketlilik kazandırmıştır. Devşirme malzemelerde kabartma insan figürlerinin işlendiği mezar stelleri, gülbezekler ve yazının işlendiği parçalar görülmektedir. Kuzey ve batı cephe duvarları sıvalıdır.

İç kısmı sıvalı olan caminin duvarlarında madalyonlar görülmektedir. Bunun dışında süsleme, ahşap malzeme üzerinde kalem işi olarak kendini göstermektedir. Özellikle mihrap üzerindeki süslemeler dikkat çekmektedir.

Harimin giriş kapısı da süslemelidir. Ahşaptan yapılan kapı dikdörtgen biçimli olup, basık kemerli bir aynalığa sahiptir. Kapı kabara çivilerle üç yatay kuşağa ayrılmıştır. Bu kuşakların araları küçük karelere bölünmüş ve çıtakâri olarak süslenmiştir (Fotoğraf 46).

Kitabe: Caminin batı cephesindeki çift kanatlı giriş kapısının üzerinde iki adet

kitabe yer almaktadır. Kitabelerin her ikisi de mermere yazılmıştır. Bu kitabelerden soldaki 0.32 m. x 0.64 m. ölçülerinde olup, dikey dikdörtgen biçimlidir. Kitabe sülüs

(29)

hatla kabartma tekniğinde sekiz satır olarak yazılmıştır. Bu kitabe, 1223/1806 yılında ölen Hacı Mustafa Ağa’ya ait bir mezar taşıdır57 (Fotoğraf 55).

Sağdaki ikinci kitabe 0.38 m. x 0.40 m. ölçülerinde kare biçimlidir. Kitabenin dört kenarı daireler içine yerleştirilen altı kollu yıldızlarla süslenmiştir. Yıldızlar kabartma tekniğindedir. Kitabe, sülüs hatla kabartma tekniğinde yazılmıştır. Yazı oldukça girifttir. 1185/1771 tarihli, beş satırlık inşa kitabesinde şunlar yazılıdır (Fotoğraf 54).

- Cami-i sitte nurunun bunları … kirâm - Ağa ceddi Osman Ağa Ali … safa - Kâmil hamd idüp

- Cami-i râna mübarek tıyp odur bî - Sene 1185

Tarihlendirme ve Geçirdiği Onarımlar: Camii mevcut inşa kitabesine göre,

1185/1771 yılında yapılmıştır58.

Yapı günümüze ulaşana dek çeşitli onarımlar geçirmiştir. 1950’li yıllarda içi sıvanan caminin yıkılan batı duvarı da yenilenmiş ve bu cephe dıştan da sıvanmıştır59. Düz toprak dam olan üst örtü 1973 yılında oluklu sac levhalarla kaplı kırma çatıya çevrilmiştir. Aynı yıl iç kısımdaki ahşap öğeler Kerim İnce isimli usta tarafından boyanmıştır60. Caminin minaresi ise bizim araştırma için gittiğimiz 24.04.2005 tarihinde

açılmıştır.

Dülgerler Köyü Camii, dıştan ahşap hatıllı, moloz taşlı, içten sıvalı, kâgir bina olarak inşa edilmiştir. Doğu-batı doğrultusunda uzanan dikdörtgen planlı yapının son cemaat yeri batısında yer almaktadır. Kareye yakın harim ahşap direkli, ahşap tavanlı olup, dışardan son cemaat yeriyle birlikte kırma çatıyla örtülüdür.

57 Caminin yakınında bulunan bir mezar taşı çevre düzenlemesi sırasında korunmak üzere yada yapı

kitabesi zannedilerek buraya yerleştirilmiş olabilir.

58 Yapının inşa kitabesi olduğu halde 750 yıl önce yapıldığına dair rivayetler bulunmaktadır. Bir başka

rivayet ise yapının bir kilise olarak yapıldığı ve daha sonra camiye çevrildiği yönündedir. (Bilgiler caminin emekli imamı Kamil Bilgiç’le 24.04.2005 tarihinde yapılan mülakattan). Ancak yapının planından kilise olmadığı anlaşılmaktadır. Bu düşünceye dış cephedeki devşirme malzemeler sebep olmuş olabilir.

59 Bu cephede bulunan ve mezar taşı olduğunu belirttiğimiz kitabe, bu onarım sırasında yanlışlıkla yapı

kitabesinin yanına yerleştirilmiş olabilir.

60 Kerim İnce kuzey duvarının doğu tarafındaki ahşap direğe, boyamaları 1973’te kendisinin yaptığını

(30)

Hakkında koruma kararı olmayan yapı, bu bölgede tarihi kesin olarak bilinen en eski Osmanlı camisidir.

(31)

2.1.1.3. TAŞKENT, SAZAK KÖYÜ CAMİİ

Katalog No: 3 Çizim No: 3- 4

Fotoğraf No: 59 – 77

Yapım Tarihi: 18-19. Yüzyıl Mimar/Usta: Bilinmiyor

İnceleme Tarihi: 22.09.2004 – 21.06.2005 – 20.11.2005

Yeri: Taşkent İlçesi’nin Sazak Köyünde, yüksek bir tepenin üzerinde yer

almaktadır.

Mimari Özellikleri: Cami, eğimli bir arsa üzerinde, bir uçurum kenarında,

doğu-batı doğrultusunda, kâgirden inşa edilmiştir. Üst örtüsü, oluklu sac levhalarla kaplı kırma çatıdır. Yapının minaresi yoktur (Fotoğraf 59-60).

Cami, dıştan 13.40 m. x 9.60 m. ölçülerindedir (Çizim 3). Doğu cephede, güney köşeye yakın bir mesafede, demir parmaklıklı, dikdörtgen biçimli bir pencere bulunmaktadır.

Güney cephede, mihrabın iki yanına gelecek şekilde, dikdörtgen biçimli iki pencere yerleştirilmiştir (Fotoğraf 62).

Batı cephede, kuzeye yakın olarak dikdörtgen biçimli, çift kanatlı ahşap bir giriş kapısı ve güney köşeye yakın bir mesafede dikdörtgen biçimli bir pencere yer almaktadır (Fotoğraf 59-60). Bu cephenin üst kısmında yazlık bir bölüm oluşturulmuştur (Çizim 4). Burası namaz vakitlerini beklemek ve dinlenmek için yapılmıştır. Bu kısımda giriş kapısının üstüne gelecek şekilde dikdörtgen biçimli bir tepe penceresi bulunmaktadır. Yazlık bölümün güneyinde ocak yer almaktadır (Çizim 4/Fotoğraf 65-66). Bu yazlık kısıma, sonradan yapılan 6 basamaklı merdivenle çıkılmaktadır. Yazlık kısım payandalarla desteklenmektedir. Giriş kapısının olduğu bu cephe bir bahçe duvarı ve demir parmaklıkla sınırlandırılmıştır (Fotoğraf 59).

Kuzey cephe uçurum kenarındadır. Bu cephede ahşap parmaklıklı dört dikdörtgen pencere bulunmaktadır. Bunlardan ikisi tepe penceresi olup, mahfile açılmaktadır (Fotoğraf 63-64).

(32)

Batı cephenin kuzeyine yakın olan çift kanatlı ahşap kapıdan, küçük bir hole girilmektedir. Holün sağındaki oda odun deposu olarak kullanılmaktadır. Holün karşısındaki tek kanatlı ahşap kapıyla harime girilmektedir. Harim 7.30 m. x 7.70 m. ölçülerinde olup, kuzey-güney doğrultusunda kareye yakın dikdörtgen biçimlidir (Fotoğraf 68-69). Ahşap tavan sekiz silindirik, dört kare kesitli, 12 ahşap direkle taşınmaktadır. Ahşap kirişlemeli tavan son yıllarda alttan kontra-plak kaplanmıştır. Harim kuzeyde dört, doğuda bir, güneyde iki, batıda bir olmak üzere, dikdörtgen biçimli sekiz pencereyle aydınlatılmaktadır.

Mahfil, harimin kuzeyinde hafif U biçiminde yapılmış ve ortasına da batıya yakın olarak dikdörtgen biçimli bir çıkma yerleştirilmiştir. Mahfil dört yönden ve alttan çok sayıda ahşap direkle desteklenmektedir (Fotoğraf 69-70-71). Mahfile harimin içinden, kuzey duvara bitişik, 10 basamaklı ahşap merdivenle çıkılmaktadır. Mahfilin korkulukları alttan ve üstten boğumlanarak süslenmiştir. Çıkmanın korkulukları ise çakmalı kafes tekniğindedir (Fotoğraf 72). Mahfilin alt kısmı ahşap parmaklıklarla sınırlandırılmıştır. Mahfili taşıyan kirişlerin uçları konsol şeklinde profilli olarak yapılmış, bunların üzerlerine ve yanlarına kalem işi olarak bitkisel ve geometrik motifler boyanmıştır. Kırmızı ve sarı renkli motiflerin etrafı siyah konturla belirginleştirilmiştir. Burada açmış çiçekler, dallar, yapraklar, şemseler görülmektedir. (Fotoğraf 73) Mahfili taşıyan ahşap direklerin arasındaki Bursa Kemerli kısmın yüzeyinde de kıvrım dallar ve açmış çiçekler bulunmaktadır.

Mihrap, güney cephenin tam ortasında olup, biraz öne doğru taşırılmıştır. Dikdörtgen biçimli bir nişe sahiptir. Üzerinde süsleme bulunmayıp, “Kelime-i Tevhid”61 yazılı bir levha asılıdır (Fotoğraf 74).

Minber, güneybatı köşede yer almaktadır. Ahşaptan yapılan minber yedi basamaklıdır. Köşkün üzeri soğanvari ahşap kubbevi bir örtüyle örtülmüştür. Korkulukları mahfildeki gibi boğumlu ahşap direklerden yapılmıştır. Çakma kündekâri tekniğinde yapılan minberin ayna kısmında, tam ortada, altı kollu yıldız motifi bulunmaktadır. Bu yıldızın ortasına ise 12 kollu bir yıldız daha yerleştirilmiştir. Altı kollu yıldızın etrafında ise çeşitli geometrik motifler yer almaktadır. Geometrik parçaların üzerine kabara çivilerle de süsleme yapılmıştır. Ayna kısmının sol tarafında dilimli kemerli dört niş açılmıştır (Fotoğraf 75-76).

(33)

Vaaz kürsüsü de ahşaptan olup, güneydoğu köşede konsol şeklindedir. Kürsüye yedi basamaklı merdivenle çıkılmaktadır. Kürsünün sade olduğu görülmektedir (Fotoğraf 77).

Harime girişi sağlayan tek kanatlı ahşap kapı süslemelidir. Kapı yatayda üç kuşağa ayrılmıştır. Ortadaki geniş kuşağa, daire biçimli panonun içine, çıtalarla tek merkezden çıkan 12 kollu yıldız motifi yerleştirilmiştir. Minberde olduğu gibi burada da kabara çivilerle süsleme zenginleştirilmiştir. Kapı çakma tekniğindedir. Alttaki ve üstteki dar kuşaklar ise dikeyde üçe bölünüp, köşelere çıtalar çakılmıştır (Fotoğraf 67).

Kitabe: Yapının inşa kitabesi bulunmamaktadır. Batı cephesinin güney

köşesinde ve kuzey cephede iki pencerenin ortasında doğrudan duvara yazılan iki kitabe vardır.

Batı cephedeki kitabe, yarım daire kemerli bir görünüme sahiptir. Kemerin ortasında koç boynuzu motifi, kenarlarında ışınsal doğrular yer alır. Koç boynuzunun hemen altında ay-yıldız motifi62 görülmektedir. Kitabede kullanılan yazı bilinen tarzların dışındadır. Burada “Lailaheillallah ... sene …” yazılıdır (Fotoğraf 61).

Kuzey cephedeki kitabede yarım daire kemerli bir görünümde ve kenarlarında ışınsal doğrular görülmektedir. Burada da “Maşaallah sene…” yazılıdır (Fotoğraf 64).

Tarihlendirme ve Geçirdiği Onarımlar: Yapının herhangi bir inşa ve onarım

kitabesi bulunmadığından kesin yapım tarihi bilinmemektedir.

Cami, günümüze ulaşana dek çeşitli onarımlar geçirmiştir. En büyük onarımı 1988 yılında yapılmıştır. Üst örtüsü düz toprak dam iken (Fotoğraf 60), ahşap kırma çatıya çevrilmiş ve üzeri oluklu sac levhalarla kapatılmıştır. Duvarları da büyük çaplı bir onarım geçirmiştir. Batı cephedeki yazlık kısım 1988’deki tamirden önce, fakat tarihini tam olarak bilmediğimiz bir zamanda yapıya sonradan eklenmiştir63.

Yakın zamanlarda ise yazlık kısıma çıkmak için altı basamaklı bir merdiven yapılmıştır. İç kısımda ise duvarların alt kısımları lambri kaplanmıştır.

Sazak Köyü Camii, dıştan dikdörtgen planlı, ahşap kırma çatılı, içten ahşap direklerle taşınan ahşap tavanlı bir plana sahiptir. Dış kısmı sade olmakla birlikte, iç

62 Esin, E., “Kün-Ay” (Ay-Yıldız) Proto-Türk Devirden Hakanlılara Kadar İkonografisi), VII. Türk

Tarih Kongresi Ankara 25-29 Eylül 1970 Kongreye Sunulan Bildiriler, C:1, Ankara,1972,

s.313-381

(34)

kısımda ahşap malzeme üzerinde çok güzel nakışlı süslemeler yer almaktadır. Caminin planı ve süsleme özellikleri, yapının benzerleri gibi 18-19. yüzyıllarda yapılmış olabileceğini gösterir. Hakkında koruma kararı bulunmayan yapı oldukça bakımlı olup, günümüzde ibadete açıktır.

(35)

2.1.1.4. HADİM, AŞAĞI HADİM CAMİİ

Katalog No: 4 Çizim No:5

Fotoğraf No: 78 – 94 Yapım Tarihi: 19. Yüzyıl Mimar/Usta: Bilinmiyor

İnceleme Tarihi: Nisan-Haziran 2004 – 23.09.2004

Yeri: Hadim İlçesi’nde, Aşağı Hadim Mahallesi, Musa Kazım Bey Caddesi,

Cami Sokak’ta yer almaktadır.

Mimari Özellikleri: Eğimli bir arsada yer alan cami, doğu-batı doğrultusunda

kâgir olarak inşa edilmiştir. Yapı, harim, batısındaki kapalı son cemaat yeri ve yine batıda yer alan, yapıya bitişik olarak inşa edilmiş minareden müteşekkildir. Caminin kırma çatısı oluklu sac levhalarla örtülüdür. (Fotoğraf 78)

Cami, dıştan 24.00 m. x 17.50 m. ölçülerindedir (Çizim 5). Doğu cephenin güney ucunda, harime açılan yarım daire kemerli bir pencere, üst kat mahfiline açılan dikdörtgen biçimli kapı ve kapının iki yanında sonradan açılan dikdörtgen biçimli iki pencere bulunmaktadır. Mahfile açılan kapıya dışarıdan 20 basamaklı merdivenle ulaşılmaktadır (Fotoğraf 78-79).

Güney cephenin batı ucunda, caminin ana giriş kapısı ve son cemaat yerine açılan dikdörtgen bir pencere bulunmaktadır. Harime açılan yarım daire kemerli dört pencere ise mihrabın iki yanına gelecek şekilde yerleştirilmiştir.

Batı cephede, güneye yakın olarak yapılan iki dikdörtgen pencere, son cemaat yerine açılmaktadır. Bu cephenin tam ortasında yapıya bitişik olarak inşa edilmiş, dışarı doğru taşan minare yer almaktadır (Fotoğraf 80-81 ). Caminin tüm pencerelerine demir parmaklık takılmıştır.

Kuzey cephe, arsanın eğiminden dolayı sağır tutulmuştur.

Tek şerefeli minare, kesme taştan yapılmış kare kaide üzerinde yükselmektedir. Kaidenin üzerinde yukarıya doğru daralan daire biçimli pabuç kısmı bulunmaktadır. Minarenin silindirik gövdesi sıvanmıştır. Pabuç ve gövdenin birleştiği kısımda ve şerefe

(36)

altında iki bilezik yer almaktadır. Şerefe altı sarkıtlarla süslenmiştir. Petek kısmının üzerinde konik külâh bulunmaktadır. Minareye son cemaat yerindeki basık kemerli kapıdan çıkılmaktadır (Fotoğraf 81).

Caminin güney cephesinin batı ucunda yer alan çift kanatlı ana giriş kapısıyla ilk olarak son cemaat yerine girilmektedir. Son cemaat yeri, ikisi batıda, biri güneyde olmak üzere toplam üç pencereyle aydınlatılmaktadır. Batı duvarında minarenin giriş kapısı yer almaktadır. Son cemaat yerinin güneydoğusunda iki basamak şeklinde yükseltilmiş bir seki bulunmaktadır. Bu sekinin doğusunda caminin harimine açılan bir pencere vardır. Son cemaat yerinin kuzeyindeki dikdörtgen biçimli bölüm sonradan bir duvarla bölünmüş ve buraya kalorifer kazanı yerleştirilmiştir. Son cemaat yerinin tavanını toplam yedi silindirik ahşap sütun taşımaktadır. Sütunlar düzensiz bir biçimde yerleştirilmiştir.

Harime son cemaat yerinin doğu duvarının kuzey ucundaki çift kanatlı ahşap kapıyla girilmektedir. 16.00 m. x 14.70 m. ölçülerindeki harim, mihrap duvarına dik olarak dört sıra halinde yerleştirilen 20 silindirik ahşap sütunla beş sahna ayrılmıştır. (Fotoğraf 82-83) Örtüsü ahşap kirişlemeli düz tavandır. Harim doğu ve batı cephedeki karşılıklı birer ve güney cephedeki dört yarım daire kemerli toplam altı pencere ile aydınlatılmaktadır. Pencereler dışarıdan içeriye doğru hafif genişletilmiştir.

Harimin güneydoğu köşesinde bir basamak şeklinde yükseltilmiş ve etrafı ahşap korkuluklarla çevrilmiş mahfil ve kuzeyde kemerli bir kapı açıklığı bulunmaktadır.

Harimin kuzeyinde, iki katlı mahfil uygulaması görülür. Alt katta bu cepheyi doğu-batı doğrultusunda tamamen kaplayan, tek basamakla yükseltilmiş bir seki yer almaktadır. Bu sekinin hemen solundan başlayan ahşap merdivenlerle üst kat mahfiline çıkılmaktadır.

Harimi “U” biçiminde dolanan üst kat mahfili, kuzey yönde beden duvarlarına taşıtılırken, doğu, batı ve güneyde sekiz, alt kat mahfilinin önünde bulunan dört sütun olmak üzere toplam 12 ahşap sütunla desteklenmektedir (Fotoğraf 84). Mahfilin batıya yakın kenarında kare biçimli öne doğru çıkma yapan müezzin kısmı yer almaktadır. Mahfil döşemesinin altı da tavanda olduğu gibi kirişlemelidir. Mahfile içerideki merdivenlerin dışında, kadınların kullanması için dışarıdan doğu cephe duvarına bitişik olarak yapılan merdivenlerle de çıkılabilmektedir. Mahfil doğudaki iki pencereyle aydınlatılmaktadır.

Referanslar

Benzer Belgeler

ları bir sırada , birdenbire , şiddetli bir lodos rüzgarı çıkıp yelkenle r i doldura­ rak gemileri kuvvetle ileri doğru sevk ettiğinden çarpışmaya imkan kalmadı,

Km sinde bulunan toplam 968 ha’lık bir alana sahip olan Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü Çiftliği ile Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Kenan Evren Araştırma

Bu olgu sunumunda sað temporal lob anteroinferi- orunda ve sol silvian fissür superolateralinde olmak üzere iki adet AK'si olan bipolar bozukluk (BB) tanýlý erkek hasta sunulmakta,

One of the bad morals which causes the destruction of the societies and the material and spiritual (moral) aspects of the members are also arrogance. The reason and the types

Araştırma sonuçlarına göre; bilişim teknolojileri kullanımının sıkıcı olup- olmaması durumuna göre, aşırı iş yükü, sorumluluk, işin gerekliliğine/

Bugünkü Kıpçak Türkçesi adlı çalışmada ekle ilgili şu bilgiler verilmekte- dir: -sa-/-se-; -sı-/-si-, İsimlerden, istek, ihtiyaç ifade eden ve olma veya

1941 Mayı- sı’nda başlayan mülteci akını, 1 Mart 1943 tarihine gelindiğinde, Anadolu sahil- lerine sığınan Yunanlı sivil mültecilerin miktarı 22.525 (bkz. Tablo II) kişiye

There was no difference between the groups in terms of serum NGF, TNF-α and IL-6 levels (p˃0.05), but the infiltration level of NGF in the epidermis was higher in