A
\
i i
İLK DÜNYA TARİHÎNİ YüZAN RAŞİDHDDÎN
Lef
İlk gerçek dünya tarihini Moğol Hanlarının bir hizmetkârı yazdı
J.J. Saunders
Çeviren* Nesrin î oralı Batı tarihçilerinin İsrarla üzerinde durdukları masallardan birine göre, bazı devlet ve milletlerin tarihlerinden ayrı olarak, bir dünya tarihi fikri nl
kavramını
ilk düşünen AvrupalIlardı• Herodot İranlIlar, I ısırlılır, İskitler, ve örekler hakkında yazdı; Polybius oma silahları altında politik sa
hada birleşen Akdeniz âleminin geçmiş zamanını ele
aldı;
asırlarca sonra daİrfan devrinde, Voltaire ile Gibbon gibi kimseler uzak Ç i n ’i ae içine alan dünya ölçüş inde tir görüşe vardılar. Fakat bu yazarlar, dünya tarihi fikrin«
her ne kadar yaklaşmış olsalar da, yazdıkları
Avjgpa yahut
Akdeniz çevresitarihi idi. Bunu tabii karşılamak gerek, çunki^uzun zam n dünyada h Jrimiye- tin merkezi A v r u p a ’daydı. Avrupa h a k i m i y t i n i n devrinin sonuna do^hru, H.G.
Vells
meşhur Tarihin Anahatları (Outline of P i s t o r y . 1920) kitabını yazdığı]zaman, daha çok
AvrupalI
halkların yaptıklarından b a h s e t m i ş t i , hayal ettiğiDünya Devleti de
AvrupalI
müesseselerin liberal Batı fikirlerinin kabul edi!]diği bir devlet olacaktı.
Fakat bir zamanlar dünyada iktidarın mer k e z ^ A v rupa değil, Asya idi. 3u devre kısa sürdüyse de, Tarihçilik ilmine damgasını bastı, ve geçmişi, ger
çekten dünya çapında bir görüşle ele alan ilk tarihçiyi meydana getirdi. Bu, Raşideddin fadlallah isminde İranlı bir devlet memuru idi; 1247 den 1^18»e
kadar yaşamıştı; fakat Bati dünyası onun varlığından pek haberdar olmadı, ,'j
Raşid, Cengiz Han ve haleflerinin yaptıkları büyük istilaların y rattığı karışıklıklar devrinde yaşadı. Moğol atlılar M a n ç u r y a ’dan İTkrayna’ya geniş
byrasya
steplerini baştan başa aşıyor, Çin, Tran, Pusya gibi kalabalık,şe-hlrlesmiş memleketlere giriyor, buralarda düzenli, senelerce devam eden hülrf metler kuruyorlardı. Faaliyetleri gerçekten dünya ç a p m d a y d ı . Polonya ve i a-c a r i s t a n ’a girdiler, .İmanya ve İta l y a ’ya hüa-cuma hazırlanırken, ana-cak Büyük H a n ’ın ölümü üzerine, mağlub olmadan çekilmek zorunda kaldılar. İ r a n ’dan riı d i s t a n ’ı tehdid ettiler, batıya yönelerek Irak, Suriye, ve A n a d o l u ’ya girdi-
1 , 1 60 da F i l i s t i n ’de A y n G a l u t ’da tesadüfen karşılaştıkları üstün
kuvve-onları
durdutmasaydı, Mogollar Mısır’ı fethedeceklerdi. 1279 da
Kübilay Han'.tamamen hâkim olduğu Ç i n ’den, kollar halinde, Burma, Tailand, ve V i e t n a m ’a j
yıldılar. Çin
ve
Kore limanlarında donanmalar inşa ederek Cavave
Japonya a<l a n n a karşı hücumlara geçtiler (denizlerde karadaki kadar başarılı olamadı-l a r ) • Büyük Han kendisini dünyada A olamadı-l olamadı-l a h ’ın temsiolamadı-lcisi oolamadı-larak görüyor, bütün
2
dünyayı fethetmekle görevlendirildiğine inanıyordu.
Kogollar ilk ortaya çıktıklarında cahil barbarlardı. Cengiz Hanın oku ması yazması yoktu, fakat bu bilgilerin delerini anlıyor, Tahsilli kimse leri seçiyor, mıisnnr kâtip, idareci, politik müşavir,olarak kullanıyor, imparatorluğunun işlerinde onlardan faydalanıyordu. Cengiz Han, Moğol li sanına ilk defa olarak bir yazı şekli vermek için, kısmen Hıristiyan bir Türk halkı olan Uygurların alfabesini kullandı. Mogollar İ r a n ’da ve diğer medenî ülkelerde büyük tahribat yaptılar, şehirler tamamen yıkılıp harabe ye çevrildi, şehirliler ve köylüler korkunç bir katliâma uğradı, sulama tesisleri bozuldu, büyük ekili arazi ise yaramaz hale geldi. Fakat fırtı na geçti, yeni yetişen Mogolk*x liderler harab ve açlığa mahkflm bir ü l k e yi idare etmekte fayda olmadıkını gördüler. Hem de, 1260 da iogol İmpara torluğu artık politik bir bütünlüğe sahih değildi. Ortaya çıkan birkaç müstakil kırallak kendi işlerini y ü rütüyorlardı• Peki
yük H a n ’afmübhem bir hakimiyet tanıyorlardı.j|ogj3irada
İ r a n ’daki hogol hükümdarlara, tabi olan Han manasına İl-Han deniyordu. Su mahalî Hanlar daha az sorumluluk
faydalanılır, üretici bir hale getirmek istiyorlardı, devletin zedelenen yapısını yeniden kurmak İçin tecrübeli mahalî idareciler* e »-ırıyor, onlai
ra büyük yetki veriyorlardı. İ r a n ’da bu İslâhat 1294 de ¿ a z a n H a n ’ın tah
ta çıkmvsıyla başladı.
üazan en muktedir mogol prenslerinden biriydi. 24 yasındaki bu g®nç
ad dürüst, zeki, ve vicdanlıydı; İ r a n ’ı tekrar ayağa kaldırmak, ve ülke,
sini yalnız ırkdaşları Moğolların değil, aynı zamanda İranlIların da yara« r m a olarak idare etmekte kararlıydı. Çoğu Müslüman olan tabaasının tevec« cühıinü kazanmak için, l.'9'5 de ÎHislüroan oldu, ecdadı gibi putperest olmak tan v a z g e ç t i . Fakat Moğol olarak mazisini inkâr etmiyordu, bilakis, halkı« nın büyük başarılarından çok eurur duyuyor, büyük C e n g i z ’in hatırasını derin saygıyla anıyordu. 0 zamanın bir kıralı olarak, iyi tahsil gömmüştü Moğol folklorunu ve kabilelerin şecere ve tarihlerini i j bilirdi, >ogol,
iürk, İran, ve rab lisanlarını konuşur ve anlar, hatta biraz ’F r e n k ç e ’de
bildiri söylenirdi, bu h rh İde Fransızca veya Latince olmalıydı. Miras olarak aldığı bürokratik mekanizma iyi İşliyor, memurların görevleri baba, dan ogula kalarak devam ediyordu. Gazan Han da nazırlarını seçmekte büyük dirayet gösteriyordu. 1298 de Raşi d e d d i n ’i nazır tayin etti.
F.aşld 1247 de H a m a d a n ’da doğdu, Ç i n ’de mandarin dedikleri tipte bir aileden geliyordu . Çocukluk yılları C e n g i z ’in torunu ve K u b i l a y ’ın kar deşi olan Hülâgu H a n ’ın müthiş istilâ senelerine rastlar* 3u istilâ Kuzey
ı’de hüküm süren Bü-
Cengiz Hs n *ırT t orvâJ
K u b ilay Ha
taşıyor, ülkelerini
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi